Guidelines for accepted papers (oral and poster)

advertisement
Paper ID Number: 15
Paper prepared for the
EY International Congress on Economics I
"EUROPE AND GLOBAL ECONOMIC REBALANCING"
Ankara, October 24-25, 2013
Gazi University – Department of Economics
Kadin İstihdam Sorunu ve Türkiye
[The Problem of Women’s Employment and Turkey]
Alacahan D., N. 1
Yavuz A., R.2
1
2
Department of Economics, Çanakkale Onsekiz Mart University, Çanakkale, Turkey
Department of Economics, Çanakkale Onsekiz Mart University, Çanakkale, Turkey
Corresponding author:
[email protected]
Copyright © 2013 by Nur Dilbaz Alacahan and Rüya Ataklı Yavuz. All rights reserved. Readers may make verbatim
copies of this document for non-commercial purposes by any means, provided that this copyright notice appears on
all such copies.
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Kamu Kesiminde Finansal İstikrarsızlık: Türkiye’ye İlişkin
Bir Değerlendirme
Alacahan D., N.
Yavuz A., R
Özet
Ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesinde çıkış yollarından biri beşeri sermayedir. Beşeri
sermayenin geliştirilmesi Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için son derece önem arz
etmektedir. Bu gelişim, 2012 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun %49.8’ini oluşturan
kadınların da işgücü piyasasına yeteri düzeyde katılımı ile gerçekleştirilmelidir. Sürdürülebilir
kalkınmada önemli bir unsur olan kadın işgücü, özellikle gelişmekte olan ülkelerde temelde
kültürel faktörler, beşeri sermaye düzeyindeki farklılıklar ve kadınların emek piyasalarındaki
konumlarını düzenleyen/etkileyen kamu politikaları gibi çeşitli nedenlerden dolayı emek
piyasasına yeteri düzeyde katılamamaktadır. Bu durum eksik istihdam, GSYIH’nin
artırılamaması,
yoksulluğun artması, verimliliğin azalması gibi önemli sorunları da
beraberinde getirmektedir. Çalışmada öncelikle kadın işgücünün ve kadının işgücüne
katılımının ekonomideki önemi belirtilmekte, seçilen gelişmekte olan ülkeler bazında mevcut
durum incelenmekte ve Türkiye örneği üzerinde durulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: İstihdam, Kadın İşgücü, Türkiye
JEL Sınıflaması: E24, J16, O50
The Problem of Women’s Employment and Turkey
Abstract
One of the main pillars in achieving economic development is human capital. Development of
human capital is of utmost importance for developing countries such as Turkey. This
development may be realized by adequate participation of women, who constitute 49.8% of the
population of Turkey as per 2012 data, to the labor market. An important element of sustainable
development, woman labor is unable to participate in the labor market, particularly in
developing countries, due to various reasons lead by cultural factors, differences in the human
capital level and public policies that regulate/affect the position of women in labor markets.
This brings about such significant problems as underemployment, failure to increase the GDP,
increase in poverty, and drop of productivity. This study first discusses the economic
importance of women labor force and participation of women in labor force, examines the
current situation in selected developing countries, and the example of Turkey is further
analyzed.
Keywords: Employment, Women Labor, Turkey
JEL Classification: E24, J16, O50
1
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
1. GİRİŞ
Günümüzde birçok ülkede kadının asli işi ev işleri olarak görülmekte, özellikle ev işlerine
harcanan zamanın fazla olması nedeniyle kadınların iş hayatına katılma oranları düşük düzeyde
kalmaktadır. Kadınların büyük çoğunluğu erken yaşlardan itibaren cinsiyet, düşünce ve davranış
kalıpları açısından ev işlerine yönelik beceriler kazanmaya yönlendirilmektedirler. Bu
becerilerin edinilmesi ev işlerinin uzantısı olan istihdam alanlarında kadın işgücünün
yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Kadınlar erken yaşlardan itibaren edindikleri bu becerilere
dayalı olarak ev işleriyle bağlantılı işlerde çalışmakta/çalıştırılmaktadırlar. Temizlik ve çocukyaşlı bakıcılığı bu türden işlere örnek verilebilir.
Çalışan kadın açısından uzun dönemli gelişmelere bakıldığında; kadının ücretsiz aile
işçiliğinden, sanayi sektöründeki ucuz işçiliğe ve buradan da hizmet sektöründe erkeklere
nazaran düşük ücretli meslek ve iş kollarına yöneldiği gözlenmiştir. Modern anlamda gelinen
son nokta sanayileşme, kentleşme, küreselleşme olguları neticesinde artık kadınlar eğitim
düzeylerini yükseltmektedirler. Tabi bu olgulara paralel olarak kadına yönelik bakış açılarının
değişmesi ve gelişmesi sonucu (ulusal ve uluslararası alanda kadını koruyan sosyal politikaların,
mevzuatların, sağlık ve sosyal güvenlik tedbirlerinin olması) kadının birey bazında verdiği çaba
boşa çıkmamaktadır. İstihdam fırsatı elde etmiş bir kadın öncelikle iktisadi özgürlüğüne
kavuşarak kendisine yeter konuma gelmekte ve genel anlamda aile içi saygıya değer
bulunmaktadır. Maddi anlamda ailesine katkı sağlamakta ve gerek aile gerek toplum için pozitif
dışsallık oluşturmaktadır.
Gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere nazaran daha iyi konumdadır. Ancak dünya
genelinde halen her üç yoksul yetişkinden ikisi kadındır sosyologlar bu durumu “Kadın
Yoksulluğu” olarak ifade etmektedirler. Dünyada işlerin üçte ikisi kadınlar tarafından
yapılmaktadır ancak kadınlar dünya gelirinin %10’unu ve üretim araçlarının %1’ini
alabilmektedirler.
Kadınların dünya gelirinden aldıkları payın artırılarak, işgücü piyasasına geniş katılımının
sağlanabilmesi böylece ülke büyümesinin desteklenmesi için halihazırda süregelen yapısal
değişimlere devam edilmeli, kadınlara daha fazla alanda istihdam fırsatları sunulmalıdır.
Bireyin, toplumun, ülkenin kalkınmasında belki de en etkili olan kadın rolü üzerinde Türkiye
dahil dünya genelinde daha fazla düşünülmeli ve bu konunun üzerinde fazlasıyla durulmalıdır.
2. KADIN İSTİHDAMININ ÖNEMİ VE KADIN İSTİHDAMINA YÖNELİK
LİTERATÜR İNCELEMELERİ
Kadının işgücü piyasasında yerini alması ile hem birey bazında hem de toplum bazında
oluşturacağı pozitif dışsallık tartışılamaz bir konudur. Özellikle eğitimli bir kadının işgücü
piyasasında oluşu annelik statüsünden dolayı lokomotif görevi görmektedir. Eğitimli bir kadın
çocuklarını da eğitim almaya yönlendirecek hatta zorlayacaktır. Bir ailede başlangıçta iki olan
2
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
çalışan sayısı eğitimli çocukların da iş bulmasıyla üç, dört olacaktır. Bu da refah düzeyinin
artması demektir. İşgücü piyasasına girmiş eğitimli bir kadın birey bazında bilinçli, eğitimli,
özgüveni kuvvetli bir kişi olarak gerek işinde gerekse de ailesinde başarılı olduğunu
gösterebilmektedir. Bu olumlu dışsallık giderek genişlemekte ve ülkenin kalkınmasından
büyümesine geçmesinin kaynağı olarak dahi görülebilmektedir. Çünkü ülkenin gelişmiş olması
üretimine, üretimi ise sahip olduğu beşeri sermayeye bağlıdır. Ancak kadın haklarının en
gelişmiş haliyle yaşandığı Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde bile, kadınların işgücü piyasalarında
düşük düzeyde iş güvenliği, sosyal koruma ve düşük ücret gibi olumsuz koşullarla karşı karşıya
kaldıkları ve işgücüne katılma oranlarındaki artışın da “ikincil” piyasalarda yoğunlaştığı
gözlenmektedir. Ayrıca yapılan birçok çalışma Türkiye’de kadınların işgücüne katılımının
yeterli düzeyde gerçekleştirilemediğini göstermektedir.
Ülke ekonomilerinin gelişimi açısından çok önemli olan kadın istihdam sorunu
araştırmacılar tarafından üzerinde önemle durulan temel konulardan birisi olmuştur. Birçok
ülkede araştırmacılar konuyla ilgili hem ampirik hem de ampirik olmayan birçok çalışmalar
yapmışlardır ve yapmaya devam etmektedirler.
Reimers (1985) ekonomik tutumlardaki etnik kökenli rolleri ve gelir dağılımını evli
kadınların işgücü arzındaki etnik farklılık analizleri ile açıklamıştır. Etnik farklılık analizlerine
etnik ve ırksal gruplar arasında ev hanımlarının işgücü arzındaki farklılıklar, aile içi gelirlerdeki
eşitsizlik, kadınların ücret farklılıkları kaynak oluşturmaktadır. Etnik alt kültür pek çok
ekonomik tutumdan daha fazla ev hanımlarının işgücü arzını etkilemektedir. Etnik gruplar kadın
eğitimi, kadının evdeki konumu, çocuk üzerindeki değeri, annenin ev dışında çalışması, ailedeki
kadın erkek rolleri gibi durumlardan dolayı diğer ekonomik tutumlardan ayrılmaktadır.
Blau ve Robins (1988) çekirdek bir ailenin işgücü arzı modelini tahmin ederek, çocuk
bakımı ve işgücü arzı üzerinde çocuk bakım maliyetlerinin etkisini incelemişlerdir. Çocuk
bakım maliyetleri, çocuk bakımı ve işgücü arzı üzerinde hanehalkı kararlarına etki etmektedir.
Çocuk bakım maliyetlerine yönelik hükümet sübvansiyonları düşük gelirli ailelerdeki annelere
işgücüne katılım fırsatı vermiştir. Çalışmalarında çocuk bakım maliyetine yönelik anne emek
arzı duyarlılığını göstermişlerdir. Devlet yardımlarının annelerin işgücü piyasasına girme
cesaretini artırdığı belirtilmiştir. Yardımlar gelir vergisi kredileri aracılığıyla orta ve daha
yüksek gelirli aileler için fayda sağlamıştır. Gelir vergisi kredileri, bazı yardımların emek arzına
olan etkisinin uygulamada düşük gelirli ailelerden daha az ihtiyacı olan ailelerde daha güçlü
olabildiğini desteklemiştir.
Goldin (1994) evli kadınların işgücüne katılım oranının başlangıçta düştüğünü ve daha
sonra ülke geliştiği için arttığını ileri sürmüştür. Gelişmiş ülkelerin tarihi ve ekonomik gelişme
3
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
süreci (kişi başına gelirdeki artış…) bu durumun U şekline benzediğini ortaya koymuştur.
Katılım oranlarındaki azalmanın sebebi ücretsiz aile işçiliğidir. Kadınlar eğitim seviyelerinin
düşük olması ve işgücü piyasasına yöneldiklerinde düşük gelir elde etmeleri nedeni ile tarımda
ücretsiz aile işçisi olarak çalışmayı kabul etmektedirler. Eğitim seviyelerinin artması, piyasadaki
işlerin ev işlerinden daha değerli hale gelmesi kadınların işgücü piyasalarına katılımlarını
artırmıştır.
Özbay (1994) Türkiye için kırsal ve kentsel alanda kadınların işgücüne katılma
sorununu incelemiştir. Formal sektör işlerinde erkeklerin çalıştığını belirtmiştir. Toplumsal sınıf
pozisyonundan dolayı kentte ve kırda yaşayan kadınların işgücüne katılımlarında farklı yaşam
döngüsü kalıplarına sahip olduğunu vurgulamıştır. Evlenme, çocuk doğurma ve büyütme
istihdam kararlarını almada önemli olaylar olarak sıralanmıştır. Ev hanımlığı rolü eğitimsiz evli
kadınları işgücü piyasasına yönlendirmede bir engel olsa da eğitimli olanların da 1990’lı
yıllarda işgücü piyasasına katılımlarını düşürmüştür.
Pencavel (1998) kadınların işgücü piyasasına katılımlarındaki artış ile aldıkları ücret
arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Belirli bir ücret yaş profili dikkate alınmıştır. Kadınlara verilen
ücretin %10 artması durumunda, her hafta yaklaşık %1.3 saat, yılda %1.9 daha fazla çalıştıkları,
istihdam olasılığının ise %8’e yükseldiği gözlenmiştir. Yıllık çalışma saatlerinin %1.7 ila %3.3
arasında olmasına olumlu bakan kadınlar 25-30 yaş aralığındakiler olmuştur. 56-60 yaş arası
kadınlar ücretin %10 artmasına rağmen bu çalışma saatlerine sıcak bakmamıştır.
Antecol (2000) Amerika’da birinci ve ikinci nesil göç gruplarındaki kadın işgücüne
katılma oranlarındaki farklılıkları açıklamada, beşeri sermaye ve kültürel faktörlerin etkilerini
incelemiştir. Bu etkileri incelerken, uluslararası karşılaştırmalarda, ulusal karşılaştırmalara
nazaran tüm işgücü piyasalarındaki rejimler dikkate alınsa dahi uluslararası farklılıkları
geleneksel faktörlere bağlamanın çok da kolay olmadığını belirtmiştir. Ayrıca ülke içerisindeki
beşeri sermayenin ve eğitimin kontrolü daha iyi yapılabilmektedir.
Tansel (2001) Türkiye için 67 ilde üç zaman boyutunu ele alarak (1980,1985,1990)
zaman serisi ile Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranlarında keskin bir düşme olduğunu
göstermiştir. U hipotezi testi yaklaşımı ile ekonomik gelişme seviyesi ve diğer belirleyicilerle
kadınların işgücüne katılım oranları arasındaki ilişkiyi tahmin etmiştir. Çalışmada ekonomik
gelişme ile kadın işgücüne katılım arasında U şekli hipotezi doğrulanmıştır. Kadın işgücü
katılımı üzerinde ekonomik büyümenin, eğitimin güçlü pozitif etkisi oluşurken, işsizliğin etkisi
negatif yöndedir.
Powell (2002) çocuk bakım biçimleri ve istihdama katılım üzerine çocuk bakım fiyat ve
ücret etkilerini logit modellerle incelemiştir. Tahmin sonuçları ücretlerin herhangi bir çalışma
4
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
durumunu seçme olasılığı üzerinde pozitif bir etkide bulunacağını ve bakım biçimine yönelik
(bakıcının, akrabanın, babanın bakması) çocuk bakım fiyatları çalışma olasılığını azaltacağını
göstermektedir. Analizler çocuk bakımı fiyat elastikiyeti modele duyarlı iken, istihdama yönelik
ücret elastikiyetinin oldukça dirençli olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Özer ve Biçerli (2003) tarafından Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranlarını
analiz etmek amacıyla 1988-2001 dönemine ilişkin panel veri kullanarak yapılan ekonometrik
çalışmada; teorik beklentilerin aksine işsizlik oranı, enflasyon oranı, imalat sanayinde ücretler
gibi makroekonomik değişkenler ile kaba boşanma oranı gibi değişkenler anlamlı
bulunmamıştır. Buna karşılık; istihdam edilen kadın işgücü içinde ücretsiz aile işçilerinin oranı,
kadın işgücü içinde ev kadınlarının oranı ve 12+yaş nüfus içinde emeklilerin oranı gibi ağırlıklı
olarak gruba özgü değişkenler anlamlı bulunmuştur. Söz konusu çalışmada Türkiye’de
kadınların işgücüne katılma oranları üzerinde makroekonomik değişkenlerin doğrudan etkili
olmayıp mikro özellikli sayılabilecek değişkenlerin etkili olmaları; Türkiye’de kadın işgücünün
emek piyasalarına katılmakta güçlük çektiği ve kadın istihdamının daha ziyade erkeklerin
istihdam biçimiyle bağlantılı olduğu şeklinde değerlendirilmiştir.
Şengül ve Kıral (2006) tarafından yapılan çalışmada Türkiye’de evli kadının işgücü
pazarına katılımı ve doğurganlık kararları arasındaki ilişki iki aşamalı probit modeliyle test
edilmiştir. Çalışmanın bulguları, ilave bir çocuğun kadının işgücü pazarına katılım kararını
negatif yönde etkilediğini göstermektedir. Çalışmada kadının yaşının, kadının doğurganlık ve
işgücü pazarına katılım kararlarını pozitif yönde etkilediği ve belirli bir yaştan sonra kadının
doğurganlık ve işgücü pazarına girme eğilimlerinin azaldığı belirlenmiştir. Kadının ve eşinin
öğrenim düzeyinin yükselmesiyle birlikte kadının işgücü pazarına girme olasılıklarının arttığı
çalışmanın diğer önemli bulgusudur.
Duruoğlu (2007) tarafından yapılan çalışmada kadınların yoğun olarak istihdam edildiği
alan olan tekstil sektöründeki, cinsiyetçi ayrım Bursa’da faaliyet gösteren 3 firma temel alınarak
araştırılmıştır. Söz konusu araştırma istihdama katılım bakımından kadınların erkeklere göre
dezavantajlı bir konumda bulunduğu genel varsayımı üzerine inşa edilmiştir. Ulaşılan sonuçlara
göre, çalışmanın yapıldığı sektörde cinsiyet ayırımcılığına dayanan istihdam politikaları
uygulanmaktadır. Çalışma sonuçlarına göre cinsiyet ve alınan ücret arasında ilişki vardır. Kadın
işçiler erkek işçilere oranla daha düşük ücret almaktadırlar. Kadın işçiler sadece erkek işçilerin
aldıkları ücretten değil asgari ücretten de az ücret almaktadırlar.
Attanasio, Low, Sanchez-Marcos (2008) işgücü arzının yaşam döngüsünü Amerikan
kadınlarını 1930, 1940, 1950 yıllarında doğanlar şeklinde üç gruba ayırarak incelemişlerdir.
1950 ve 1940’lı yıllar arasında doğan anne işgücü arzlarının artışına odaklanmışlardır. Orta grup
5
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
davranışlarıyla eşleştirerek kadınların işgücüne katılımı ve tasarruflarına yönelik bir yaşam
döngü modeli oluşturmuşlardır. Daha genç grup için gözlemlenen yaşam döngüsünde işgücüne
katılımdaki artış için hangi değişmelerin işgücü arzı belirleyicileri olduğunu incelemişlerdir.
Çalışmada sonuç olarak çocuk maliyetlerindeki azalmanın yanı sıra ücrette cinsiyet
farklılıklarındaki azalmanın da gerçekleşme gereği vurgulanmıştır.
Kızılgöl (2012) tarafından yapılan çalışmada Türkiye genelinde, kentsel ve kırsal
alanlarda yaşayan evli ve bekar kadınların işgücüne katılımını etkileyen faktörler 2002-2008
yıllarına ait Hanehalkı Bütçe Anketlerinden elde edilen veriler bir araya getirilerek birleştirilmiş
veri seti ile logit model analizleri yapılarak araştırılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre; evli ve
bekar kadınların işgücüne katılma kararları üzerinde eğitim düzeyinin, hanehalkı gelirinin,
bağımlılık oranının, oturulan konutun mülkiyetinin ve kadının yaşının en önemli faktörler
olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca çalışmaya göre çocuk sayısı kentsel alanda işgücüne
katılımı azaltırken kırsal alanda artırmaktadır.
Olivetti (2013) tarafından yapılan çalışmada kadınların işgücüne katılımı ve uzun
dönemli büyüme açısından ABD'nin deneyimi diğer gelişmiş ekonomilerle karşılaştırmalı bir
perspektif içinde 1890-2005 dönemi için incelenmiştir. Analiz hem zaman hem de ülke
varyasyonu içinde U şeklinde kadın işgücü arz fonksiyonu varlığını teyit etmektedir.
Blau ve Kahn (2013) tarafından yapılan çalışmaya göre 1990 yılında ABD, OECD
ülkeleri arasında kadınların işgücüne katılımı bakımından 6. sırada yer almaktadır fakat 2010
yılında 17. sıraya gerilemiştir. Çalışma bu gerilemenin %28-29’unu diğer OECD ülkelerinde
ebeveyn izni ve yarı zamanlı çalışma haklarının genişletilmesi de dahil olmak üzere “aile dostu"
politikalarının uygulanmaya konulması ile açıklamıştır. Çalışmada ABD’de tam zamanlı iş ve
yöneticileri ya da profesyonel olarak çalışan kadınların diğer ülkelerdeki kadınlara göre daha
fazla sayıda oldukları sonucuna varılmıştır.
3. TARİHSEL BOYUTUYLA DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE KADIN EMEK ARZINA
GENEL BİR BAKIŞ
İşgücü piyasasındaki kadına yönelik gelişmeler ilk kez İngiltere’de dokuma sektöründe
başlayan Sanayi Devrimi (1765) ile gerçekleşmiştir. Kadın Sanayi Devrimi ile birlikte ücretli
çalışmaya başlamıştır. Dokuma sektöründe kadına olan ihtiyaç zamanla diğer sektörlere de
yayılarak kendini göstermiştir. Her ne kadar kadın emek piyasasına katılmış olsa da, erkek ile
arasında gerek ücret, gerekse de çalışma koşulları gibi bir takım farklılıkların kaldırılmaya
çalışılması 1929 Dünya Ekonomik Buhranı sonrası devletin düzenlediği sosyal politikalarla
gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. II. Dünya Savaşı’ndan (1946) sonra kamu ve hizmet
6
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
sektöründeki büyüme kadının işgücü piyasasına katılım hızının artmasını sağlamıştır.
II. Dünya Savaşı sonrası evlilik barları genç bekar kadınların azaldığını ve eğitimli, orta
yaşlı, evli kadınların sayısının arttığını desteklemiştir. 1940’lı yılların ikinci yarısında
sonuçlanan demografik olaylar bu değişikliklere neden olmuştur. II. Dünya Savaşı’nın bu
değişikliklere neden olduğu düşünülmüş olsaydı, aile değerlerinde bir canlanma ve orta yaşlı
evli kadın işgücü talebinde bir artış söz konusu olmalıydı. Ancak savaş sonrası özellikle
sekreterlik işlerindeki kadına olan ihtiyacın artması ve eğitimli kadın işgücünün oluşması
sonucu kadının ekonomik rolünde bir kayma gözlenmiş ve kadın işgücüne katılım yükselmiştir
(Goldin, 1991:755). Uluslararası sosyal politikaların gelişmesi de bu yönde olumlu etkiler
yapmıştır.
Başlangıçta işgücü piyasasına kadınların katılımı endişe uyandıran bir belirsizlik
durumu sergilemiştir. 1940 öncesi ABD’de kadınlar ücretli işçi olarak düşünülmüş, işgücü
piyasasında olması gerektiği belirtilmiştir. Fakat işgücünün bu tanımı 1940’ların başında
ücretsiz aile işçisi olarak değişmiştir. Tanımlamadaki bu değişikliğin yetişkin erkek işgücü
sayısını artış yönünde etkilediği görülmüştür. Kadınlar kırsal kesimde ücretsiz çalıştıkları, ev
işleriyle meşgul oldukları ve düşük nitelikli emek piyasası işlerini evde yaptıkları için ev dışı
ücretli çalışan sayısında artış gözlenememiştir. ABD’de 1890’da kadın işgücü katılım oranı
%18, 1930’da %26, 1998’de %60’dır. 1940 öncesi beyaz kadınların işgücüne katılımı artış
gösterirken, siyah kadınların işgücü piyasasına katılımı yaklaşık %43 civarında kalmıştır. 1940
sonrası siyah kadınların daha düşük ücretle çalışması ve köle kökenli olmaları beyaz evli
kadınlardan daha düşük ücret almalarına neden olmuştur (Costa, 2000: 4). 1957 yılında 25-54
yaş arasındaki evli kadınlarda işgücüne katılma oranı %33 iken, bu rakam 1987 yılında %68’dir
(Ribar, 1992:135). 1970’li yılların ortasından 1990’lı yılların başında 12 yıldan daha az eğitim
görmüş olan kadınların ortalama yıllık çalışma saatleri %6, 16 yıllık eğitim alan kadınların
çalışma saatleri %12 oranında artmasına rağmen kadınların işgücüne katılma oranı yükselmiştir.
Yüksek okulu terk eden kadınların istihdam olasılığı %4.8, kolej mezunlarının istihdam olasılığı
%15 oranında artmıştır (Pencavel, 1998: 771). 19. ve 20.yy’nin başlarında abartılı bir şekilde
kadınların işgücüne katılımı artış göstermiştir.
İngiliz kadınlarının işgücüne katılma oranı 1881’de %34 iken, 1961’de %37, 1998’de
%53 olmuştur. 1961’e kadar Fransa’da kadınların işgücüne katılımı İngiltere’ye nazaran Fransız
tarımının çok fazla kadın işgücü istihdam etmesinden dolayı daha fazla olmuştur. Ayrıca
Fransızlar Sanayi Devrimi ile birlikte İngiltere’deki geçimi sağlayan erkek ideolojisini de
benimsememişlerdir. 1911’de %48 ile tepe noktasına çıkmış, 20.yy’nin ilk yarısından sonra
azalmaya başlamıştır. 1960’larda tekrar artış sergilemiştir. Hem ABD’de hem de İngiltere’de
7
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
20.yy’de evli kadınların işgücüne katılımı artış göstermiştir. İngiltere’de 1911-1998 yılları
arasında işgücüne katılan bekar kadınların sayısında bir istikrar söz konusu iken, evli kadınların
katılımı 1911-1931 yılları arasında %10 oranında artmıştır ancak 1998 yılında yavaşlama
eğilimine girmiştir. ABD’de 15 ve 16 yaş üstü bekar kadınların işgücüne katılımı 1890’da %41,
1970’de %51 ve 1998’de %68 olmuştur. ABD’de aynı yaş grubu evli kadınlarda ise 19.yy
sonunda %5’den daha az oranda artış gözlenmiştir. Avustralya, Kanada, İsveç, Hollanda ve
İngiltere’de 1960’dan beri evli kadınların işgücüne katılımının artması nedeniyle toplam
işgücüne katılım yükselmiştir. İsveç’te kadın ve erkek işgücüne katılım oranı 1990’lı yılların
başında başlayan resesyon ile düşmüştür. 1960’lı yıllarda Fransa’daki artan toplam işgücüne
katılım oranı diğer ülkelerden daha azdır, fakat Almanya’dan daha fazladır. İtalya’da ise
kadınların işgücüne katılım oranı tarım sektöründeki küçülmenin etkisi olarak düşmüş daha
sonra kadınların eğitim seviyesinin yükselmesi ve hizmetler sektöründe, imalat sanayi
endüstrisinde kadının önemli bir çalışan pozisyonuna gelmesiyle artış göstermiştir. 1960’da aile
girişimciliğinin azalması nedeniyle Japonya’da ise katılım oranı diğer ülkelere nazaran daha
düşüktür (Costa, 2000: 6-16).
Avrupa’da kadın işgücü içerisinde evli kadınlar önemli bir yerdedir. 1970 yılında %16
olan evli kadın işgücüne katılma oranı son 20 yılda %37 olmuş ve hala artarak devam
etmektedir. Bu trend kadınların çocuk bakıcısı olmasının yanında ekmeğini de kazanabilen bir
kimliğe bürünmesinin göstergesidir. Evlenme ve çocuk doğurma kalıpları değişmiştir. Kadınlar
daha geç evlenip daha az çocuk doğurmaya başlamışlardır. Evlenme ve çocuk yetiştirmeye karşı
olan işgücü piyasası ile bağlarını kuvvetlendirerek aile gelirine önemli katkı sağlamışlardır (
Hayghe vd.,1994:25-27).
Türkiye’de kadını işgücü piyasasına iten unsur 1915 I. Dünya Savaşı sıralarında erkeğin
savaşa katılmasıdır. Savaş yılları boyunca kadın katılımının arttığı görülmektedir. 1950 öncesi
kadın kırsal kesimde ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır. 1950’li yıllar kentsel dönüşümün
olduğu yıllardır. Kadın kırsal kesimde ücretsiz aile işçiliğini bırakıp, kente göç etmiştir. Bu
nedenle tarımda istihdam azalmıştır. Gerçek anlamda tarımdışı işgücüne katılması 1950
kentleşme sonrası olmuştur. Ancak kadının kente göç etmesi ile de sanayi ya da hizmetler
sektörüne girme konusunda eğitimli olmaması neticesinde önemli bir yol kat edemediği
görülmektedir.
Türkiye’de Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan beri işgücü piyasasını geliştirmek, kadın
ve çocuk haklarını gözetmek adına çok sayıda yasal ve kurumsal düzenlemeler yapılmıştır.
Önemli olan gelişmeler şu şekilde özetlenebilir:

1932 yılında Türkiye Milletler Cemiyeti’ne girerek, Uluslararası Çalışma Örgütü’ne
8
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
(ILO) üye olmuştur,
(Kepenek vd., 2001: 80, 123-126, 147):

8 Haziran 1936 tarihinde ve 3008 sayılı İş Yasası’nın çıkarılmıştır. Bu yasa ile
haftalık çalışma saati 48 saat olarak belirlenmiştir. Sendika kurma, toplu iş
sözleşmesi ve grev gibi hakları benimsemekte ve zorunlu hakem düzenlemesini
öngörmektedir. Kadınların ve 16 yaşından küçük olanların çalışma koşullarıyla ilgili
olumlu sınırlamalar getirmektedir. Yasa’nın iş güvenliği ve toplumsal güvenlik
alanındaki hükümleri 1940’ların ikinci yarısına kadar uygulama alanı bulamamıştır,

1945’te Çalışma Bakanlığı'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun
çıkarılmıştır (http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/csgb.portal?page=bakanlik&id=4),

1955 nüfus sayımı sonucunda 24 milyon olan ülke nüfusunda kentli nüfusun 7
milyon olduğu göz önüne alınırsa, yılda 600 bin iş başvurusunun yapılması ve
başvuranların çoğunun kadın olması dikkat çeken bir unsurdur. İş isteyenlerin
%87’den fazlası işe yerleştirilmiştir,

Kararlı bir toplumsal ve siyasal ortamda hızlı ekonomik gelişme sonucu ülke nüfusu
1945’te 19 milyon iken, 1960’da 27.5 milyona yükselmiştir. Ücretli işçi miktarı
artmış, yeni çalışma alanları oluşmuştur. Kırsal kesimde traktör kullanımının sonucu
kentsel dönüşüm yaşanmıştır,

1950-1960 döneminde sigortalı işçi sayısı %75 oranında artarak, 1962’de 611 bine
ulaşmıştır, tarım-dışı işgücünün sadece %20’si sosyal haklara sahiptir. Bu dönemde
de 1936 tarihli İş Yasası yürürlükte kalmıştır,

1960-1980 dönemi kalkınma planlarının yapıldığı dönemdir. Planlarda; işsizlik
sigortasının kurulması, tarım işçilerinin ve çiftçilerinin sosyal güvenlik düzeni içine
alınması, ücretin en az geçimlik düzeyinin altında olamaması… gibi bir takım
düzenlemeler söz konusu olmuştur,

Türkiye’nin 1970’li yılların ikinci yarısında ödeme güçlüklerinin içine düşmesi
ülkeyi 1980’den itibaren bir dizi ekonomi politikası kararları almaya yönlendirmiştir.
Makro ekonomi politikalarından kamu kesiminin sınırlandırılması, KİT’lerin
faaliyetlerinin sınırlandırılmasıdır. Buradaki amaç özel kesimin daha hızlı gelişeceği
inancıdır.
Kadın
istihdamının
ve
ücretlerin
yüksek
olduğu
bir
alanın
özelleştirilmesidir. Bu neo-liberal politika istihdamı ve kadın istihdamını oldukça
etkilemiştir.
Bu düzenlemeler ışığı altında konu incelenip rakamlar ortaya konulursa gelinen nokta
9
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
şu şekilde özetlenebilir: Türkiye’de işgücüne katılım oranı incelendiğinde; 1988 yılında %54
olan bu oran, 2000 yılında %48’e gerilemiştir. 2009 yılına kadar düşmeye devam etmiş ve %44
olmuştur. Daha sonra artma eğilimine girerek 2012’de %48’e yükselmiştir. Kadın işgücüne
katılma oranına bakıldığında ise 1988 yılında %32 olan oran inişlerle 1993 yılında %25’e
gerilemiştir. İniş ve çıkışlarla tekrar 2003 yılında %25 oranını yakalamıştır. 2012’de ise %28,1
olmuştur. Erkek işgücüne katılım oranı kadınlara nazaran daha iyi bir durum sergilemektedir.
1988 yılında %78 olan bu oran 2009 yılına kadar azalma göstererek %64 olmuştur. 2012 yılında
ise %71,3’dur (http://stats.oecd.org/).
Olaya sosyolojik boyuttan bakıldığında rakamların neden düşük olduğu daha iyi
anlaşılacaktır. Her ne kadar bir takım düzenlemeler yapılsa da kadının işgücüne katılım oranının
artması için devletin yasa ve düzenlemelerinin yanında diğer belirleyicilerin de göz önünde
bulundurulması gerekmektedir.
3.1. Gelişmiş Ülkelerde Kadın İşgücündeki Mevcut Durum
Gelişmiş ülkelerde işgücüne katılım oranı ve kadınların işgücüne katılım oranı
gelişmekte olan ülkelere nazaran daha yüksektir. Kadın, erkek işgücüne katılma oranı arasındaki
farkın da gelişmekte olan ülkelerdeki gibi olmadığı gözlenmektedir. Gelişmiş ülkelerde erkek
işgücüne katılma oranı kadınınkine göre fazla olmasına rağmen, fark azdır. Kadın işgücüne
katılma oranı, erkek işgücüne katılma oranını yakalamaktadır. Yapılan çalışmalarda evli
kadınların işgücüne katılma oranlarının Avrupa ülkelerinde daha fazla olduğu görülmüştür.
Genel olarak bu oranın %61 olduğu söylenebilmektedir. OECD göstergelerine göre, çocuk
bakımı ve ücretli izin konusunda en avantajlı ülkeler Danimarka ve Norveç’tir. Bu durumun
temel sebebinin uluslararası düzenlemeler ve bu düzenlemelere yönelik uygulanan politikalar
olduğu görülmektedir. Özellikle Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Dünya Bankası’nın
kadın istihdamına yönelik stratejilerinin dikkate alınması ve uygulanan politikalar arasında
mesleki eğitim politikalarına daha fazla ağırlık verilmesi önemlidir. Mesleki eğitim politikaları
işgücü piyasası ile uyum içerisindedir. Gelişmiş ülkelerde işgücü piyasasına katılan kişilerin
ciddi anlamda mesleki eğitim aldıkları görülmektedir.
Emek piyasasında kadının korunmasına yönelik uluslararası çalışmalar XIX. yy’de
başlamıştır. ILO, 1919’da imzalanan Versay Anlaşması’nda öngörülen Milletler Cemiyeti ile
kurulmuştur. Kuruluş amacı, I. Dünya Savaşı’ndan sonra giderek büyüyen sorunlara yönelik
sosyal reform niteliğinde çözümler bulmak ve reformların uluslararası düzeyde uygulanmasını
sağlamaktır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Philedelphia Bildirgesi (1944) ile birlikte, ILO'nun
temel amaç ve ilkeleri dinamik bir yeniden oluşum ve genişleme sürecine girmiştir. “Irk, inanç
10
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
ve cinsiyetleri ne olursa olsun, bütün insanlar maddi ilerlemelerini ve manevi gelişmelerini, hür
ve haysiyetli bir şekilde, ekonomik güvence altında ve eşit şartlarda sürdürme hakkına
sahiptirler” ilkesi Philedelphia Bildirgesi ile konulmuştur
(http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/ilo tarih.htm).
1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de kadının işgücü piyasasında
korunmasına
yönelik
getirilen
hüküm
madde
23’te
belirtildiği
gibidir
(http://www.kamudenetciligi.gov.tr/contents/files/688B1--Insan-Haklari-Evrensel
Beyannamesi.pdf) :
Madde 23: “Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma
şartlarına ve
işsizlikten korunmaya hakkı
vardır.
Herkesin, hiçbir fark
gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. Çalışan her kimsenin
kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse
her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete
hakkı vardır. Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve
bunlara katılmaya hakkı vardır”
1966 tarihli Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi
(http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm1.html) :
Madde 7: “Hiç bir ayrıma tabi tutulmaksızın özellikle kadınların erkeklerin çalışma
şartlarından daha alt düzeyde olmayan şartlarda çalışmaları güvence altına
alınarak, eşit işe eşit ve adil ücret verilmesi, herkesin işinde daha yüksek mevkilere
atanma sırasında, kıdem ve ehliyetten başka bir ölçüye tabi olmaksızın, eşit
imkanların verilmesi”
Madde 10: “Annelere doğumdan önce ve sonra makul bir süre özel koruma
sağlanması, çalışan annelere bu dönem için ücretli izin veya yeterli sosyal
güvenlikten yararlanabilecekleri bir izin verilmesi” hükmü bulunmaktadır.
1979 tarihli Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair
Sözleşme ile kadının işgücü piyasasına katılımı artırılmaya çalışılmıştır.
Günümüzde kadının çalışma yaşamında korunmasına ve katılımının artırılmasına
yönelik ILO tarafından yapılan çeşitli çalışmalar mevcuttur. Ayrıca Birleşmiş Milletler
Kalkınma Raporları ve Dünya Kalkınma Raporları da bu yönde uğraş vermektedir.
11
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Tablo 1: Seçilmiş Gelişmiş Ülkelerde İşgücüne Katılma Oranları (2012)
Ülke
Toplam
Erkek
Kadın
ABD
63,6
70,0
57,4
Almanya
59,5
66,3
52,9
Avusturalya
65,4
72,1
58,9
Avusturya
60,4
67,4
53,9
Belçika
53,9
60,5
47,8
Kanada
66,5
71,3
61,9
Danimarka
64,2
68,9
59,6
İngiltere
61,8
68,3
55,6
İrlanda
60,7
68,7
52,7
İsveç
63,7
68,1
59,5
İsviçre
67,4
74,6
60,5
İtalya
48,5
59,6
38,0
Japonya
59,9
71,3
49,2
Lüksemburg
57,2
65,0
49,5
Hollanda
64,6
71,1
58,3
Yeni Zelanda
67,6
74,1
61,6
Rusya
65,9
70,0
61,8
Kaynak:http://laborsta.ilo.org/sti/sti_E.html
Tablo.1’de 2012 yılında seçilmiş gelişmiş ülkelerdeki işgücüne katılma oranları
gösterilmektedir. İsveç, Norveç ve Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde erkekler ve
kadınların işgücüne katılım oranlarının birbirine yakın olduğu görülmektedir. Tablodaki
seçilmiş gelişmiş ülkelerden işgücüne katılım oranının en yüksek olduğu ülke %67,6 oranıyla
Yeni Zelanda’dır. İkinci sırada % 67,4’lük oranıyla İsviçre bulunmaktadır. Seçilmiş ülkelerden
en düşük işgücüne katılım oranı İtalya’ya aittir.
İtalya’da son yirmi yıl içerisinde istihdam-işsizlik sorunlarına çözüm amacıyla kamu
istihdam bürolarının yeniden yapılandırılması, özel istihdam bürolarının faaliyetlerine izin
verilmesi, kısmi süreli çalışma gibi esnek istihdam uygulamalarının desteklenmesi, ücret dışı
işçilik maliyetlerinin düşürülmesi, toplu işçi çıkarmaya yönelik düzenlemeler ve çalışma
sürelerinin azaltılması gibi çok çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak tüm bu yasal
12
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
düzenlemelere karşın İtalya’da işsizlik sorunu hafifletilememiştir. Özellikle kadın işgücünün
katılım oranlarının yüksek olduğu Kuzey Avrupa ülkeleri yüksek kısmi süreli çalışma oranlarına
ve buna karşın düşük işsizlik oranlarına sahiptir. Örneğin İsveç, Danimarka, İrlanda ve
Hollanda’da kadın işgücünün katılım oranları ile kısmi süreli çalışma oranları yükselirken,
işsizlik oranları düşmektedir. Bu durum kısmi süreli çalışmanın istihdam artışı ile yakın ilişkisi
olduğu şeklinde yorumlanabilir (Selamoğlu 2002: 42-56).
3.2. Türkiye Örneği İle Kadın İstihdamını Etkileyen Faktörler
Kadınlar günümüzde kültürel, toplumsal, ekonomik bazda birçok alanda eşitsizliklerle
karşılaşmaktadırlar. Yıldız'ın çalışmasında belirttiği gibi kadınların ekonomik faaliyet alanında
karşılaştıkları eşitsizlikler şu şekilde ifade edilebilir (Yıldız 2003: 84):

Kadınlar pekçok kez pazarlık gücünden yoksun oldukları için düşük ücretli ve kötü
koşullu işlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar,

Kayıt dışı sektörlerde, geçici, gündelik, yarı zamanlı, sözleşmeli ve evde çalışmaya
dayalı istihdam alanlarında , standart dışı işlerde çalışmaktadırlar,

İşe alınmada, ücretlerde ve yükseltmelerde ayrımcılığa uğramaktadırlar,

İş yerinde cinsel taciz gibi olumsuz durumlarla karşılaşabilmektedirler,

Ücretsiz aile işçisi olarak istihdam edilme oranları yüksektir,

Ev içi emeğin kullanımında toplumsal cinsiyet ilişkilerinden kaynaklanan eşitsizliklerle
karşılaşmaktadırlar.
Kadının işgücü piyasasına yeteri düzeyde girememesinin başlıca önemli sebepleri şu
şekilde sıralanabilir:

Kadının Kırsal Kesimde Ücretsiz Aile İşçisi Olarak Çalışması: Kırsal kesimde
ücretsiz aile işçisi olarak çalışanlar emek piyasasının %85-100 gibi ciddi bir yüzdeliğine
sahiptir. Tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olarak kayıt dışı çalışanlar oldukça
fazladır. Ancak tarımda istihdamın azalması (teknolojik gelişmeler nedeniyle) sonucu
kentlere göç ile kadınların düşük nitelikli olmaları emek piyasasına katılamamalarına
sebep olmaktadır,

Göç Sonrasında Genel Anlamda Kente Gelip Eğitimini Gerçekleştirememesi:
Eğitimsiz kadının işgücüne katılma oranı oldukça düşüktür. Bu durum kayıtdışı
istihdamı oluşturmaktadır. Kadın evinde hem çocuğunun yanında bulunup hem de
dışarıdan parça başına iş alabilmektedir,

Kentteki Kadınların Eğitim Seviyesinin Düşük Oluşu: Öncelikle kadınların eğitim
düzeylerinin düşük olması sonucu göç eden kişi ile aynı pozisyona düşmekte ya da
13
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
biraz daha iyi bir ücrete sahip olabilmektedir. Yine de “kişi o ücretten çalışacağıma
evimde oturup çocuklarımla ilgilenirim’i” tercih etmekte ve bu sayede daha yüksek bir
maliyetten kaçınmaktadır. Bu durum da kayıtdışı istihdama sebebiyet vermektedir,

Yüksek Eğitimli Olup da İşgücüne Katılmaması/ Katılamaması: Katılmamasının
temel sebebi yüksek bir eğitim aldım belirli maliyetlere katlandım daha yüksek gelirli
işlerde çalışabilirim diyerek sürekli iş arıyor pozisyonunda kalmasıdır. Bunun dışında
yüksek eğitimli bir kadının emek piyasasına katılmama nedenleri içinde şunlar da
olabilir: 30’lu yaşlarda 0-6 yaş grubu çocuklarını kendileri büyütmek istemektedirler.
Evli kadınların sosyal rolleri sonucunda ev işleri konusunda eşleriyle görev dağılımı
yapamıyor olmalarıdır. Bu durum da dışarıda çalışmaları sonucunda evdeki pek çok iş
aksayabilmektedir. Ev işleriyle meşgul olma tüm kadınların çalışmama/çalışamama
nedenleri arasındadır,

Çocuk Sahibi Olması: Çocuk sahibi olmasının yanında çocuk sayısının fazla oluşu da
kadının işgücü piyasasına girmesini engellemektedir,

Ev İşleriyle Meşgul Olma: TÜİK Hane halkı İşgücü Araştırması “İşgücüne dâhil
olmayanların nedene göre dağılımı” verileri incelendiğinde (Aralık 2012), kadınların
% 42,7’si “ev işleriyle meşgul” yanıtını vermiştir. Kadın ve erkek arasında ev içindeki
keskin işbölümü bu istatistiklere de yansımakta; erkeklerin çalışmama nedenleri
arasında “ev işleriyle meşgul” yanıtı bir kategori olarak bile değerlendirmeye
alınmamaktadır,

Eşinin Eğitim Düzeyinin Düşük Olması: Her ne kadar Medeni Kanun’da kadının
evlendikten sonra çalışabilmesi erkeğin iznine bağlanmış olmasa da, kadının
evlendikten sonra çalışabilmesi eşinin tutumuna bağlı olabilmektedir. Bu tutumu
etkileyen en önemli faktör eğitimdir,

Eşit İşe Eşit Ücret Verilmemesi: Her ne kadar eşit işe eşit ücret uygulaması zorunlu
olsa da bazı iş kollarında bu durum göz önünde bulundurulmayarak farklı ücret
ödenmesi söz konu olabilmektedir,

Yasal Düzenlemelerin Suistimal Edilmesi: 08.09.1999 tarihli Resmi Gazete'de
yayımlanan 4447 sayılı yasa ile eklenen 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. Maddesi 5.benti
“İster kadın olsun ister erkek, en az 15 yıldan beri sigortalı olması ve en az 3600 gün
sayısını tamamlaması durumunda, diledikleri zaman SGK'ya başvurup kıdem tazminatı
yazısı isteyebilirler ve alacakları yazı ile işyerlerinden kıdem tazminatı alarak
ayrılabilirler” ibaresinin olması eşinin çalışmasını istemeyen bir erkeğin kadını işgücü
piyasasından çekmeye yönlendirebilmektedir,
14
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey

Yasal Düzenlemelerin Yetersizliği: Örneğin OECD göstergelerine göre, çocuk bakımı
ve ücretli izin konusunda en gerideki ülkeler Meksika ve Türkiye’dir. Kreş ve bakım
hizmetlerinin maliyetli oluşu kadın istihdamı konusunda son derece önemli bir konudur.
Sosyal politikaların (çalışma şartları, çalışma saatlerinin esnekliği…) bu konuyu dikkate
alması gerekmektedir,

Kadına Yönelik Bakış Açısı: Kadının öncelikle kendine olan bakışı kendi
özelliklerinin farkındalığı, toplumun ve işverenin bakışı…,

Gerek Kamuda Gerek Özel Sektörde Esnek İş İmkanlarının Olmaması,

STK’ların Rolü,

Erken Evlilik Yaşı: Kişi kendisi bir birey olmadan başka bireyleri yetiştirme durumu
ile karşı karşıya kalmaktadır,

Eğitime Devam Etme Arzusu: İstihdam sorununun en önemli kaynağı eğitim
seviyesinin düşük olmasıdır. Tabii ki kadının eğitim seviyesinin yükseltilmesi kadın
istihdam sorununu büyük oranda azaltmakta ancak tam anlamıyla çözememektedir.
Yukarıda belirtilen sebepler, kadının istihdam sorununun ortaya çıkmasında ilk akla
gelen önemli sebeplerdir. Kadının işgücü piyasasına katılımının artırılması, bu sebeplerin ve bu
sebeplerin yanında diğer pek çok sebebin irdelenmesine ve bunlara çözüm yolları bulmak için
çeşitli çalışmalar yapılmasına bağlıdır.
3.3. Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Kadın İstihdamı
Türkiye istihdam sorunuyla karşı karşıya olan bir ülke konumundadır. İşgücü
piyasasındaki gelişmelere bakıldığında bir hareketlenme görülse de gelişmiş ülkelerle
kıyaslandığında bu hareketlenmenin yetersiz olduğu gözlenmektedir. Türkiye’de işgücüne
katılım oranları diğer gelişmiş ülkelere nazaran oldukça düşüktür. Bu durum istihdamı artırma
yollarının daha etkili hale getirilmesi gerektiğini göstermektedir.
15
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Tablo 2: Türkiye’de Temel İşgücü Göstergeleri
İşgücü
İstihdam
İşsiz
İşgücüne
katılma
oranı
İstihdam
oranı
İşsizlik
oranı
Tarım
dışı
işsizlik
oranı
Genç
nüfusta
işsizlik
oranı
(15-24
yaş)
%
%
%
%
%
Yıllar
2005 Aralık
22 569
20 141
2 428
46,3
41,3
10,8
13,5
20,2
2006 Aralık
23 237
20 887
2 350
46,9
42,2
10,1
12,6
19,3
2007 Aralık
23 109
20 769
2 340
45,9
41,2
10,1
12,3
19,3
2008 Aralık
24 223
21 044
3 180
47,3
41,1
13,1
16,1
24,4
2009 Aralık
25 312
22 100
3 212
48,6
42,4
12,7
15,8
22,6
2010 Aralık
26 186
23 388
2 798
49,5
44,2
10,7
13,5
20,3
2011 Ocak
26 265
23 487
2 777
49,5
44,3
10,6
13,3
19,9
26 766
24 305
2 460
49,5
44,9
9,2
11,4
17,0
26 896
24 465
2 431
49,5
45,1
9,0
11,3
16,7
28 020
25 357
2 662
50,8
46,0
9,5
11,9
18,6
2013 Ocak
28 080
25 445
2 634
50,9
46,1
9,4
11,7
18,8
Şubat
28 170
25 564
2 606
51,0
46,3
9,3
11,6
18,5
Mart
28 263
25 618
2 645
51,1
46,3
9,4
11,7
18,6
Nisan
28 422
25 749
2 673
51,3
46,5
9,4
11,7
18,3
Mayıs
28 656
26 130
2 526
51,6
47,1
8,8
11
16,6
Aralık
2012 Ocak
Aralık
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13590
Tabloda 2005-2013 yıllarında mevsimsellikten arındırılmış temel işgücü göstergeleri
bulunmaktadır. Söz konusu tabloya göre yıllar itibariyle işgücüne katılma oranının bir nebze de
olsa arttığı gözlemlenmektedir. Ancak her ne kadar artış gözlense de ülkede işgücüne katılım
oranları yeterli seviyede değildir. İşsizlik oranları da özellikle global krizin etkilerinin piyasayı
etkilediği 2008- 2009 yılları Aralık ayında sırasıyla %13,1 ve 12,7 olarak ölçülmüştür. Genç
nüfusta işsizlik oranı bir hayli yüksek seviyededir örneğin kriz dönemi olarak ifade edilen 20082009 yılları Aralık ayında genç işsizlik oranı sırasıyla %24,4 ve %22,6 olarak ölçülmüştür. 2013
yılının ilk çeyreğinin verileri de genç işsizliğin çok yüksek olduğunu göstermektedir.
TUİK’in yapmış olduğu hanehalkı işgücü anketleri yıllık sonuçlarına bakıldığında;
Türkiye genelinde işsiz sayısı 2012 yılında bir önceki yıla göre 97 bin kişi azalarak 2 milyon
518 bin kişiye düşmüştür. İşsizlik oranı ise 0,6 puanlık azalış ile %9,2 seviyesinde
gerçekleşmiştir. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0,8 puanlık azalışla %11,1, kırsal yerlerde ise 0,3
16
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
puanlık azalışla %5,5 olmuştur. Tarım dışı işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,9 puanlık azalışla
%11,5 seviyesinde, 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı ise 0,9 puanlık azalışla
%17,5 olarak gerçekleşmiştir. İstihdam edilenlerin sayısı 2012 yılında, geçen yıla göre 711 bin
kişi artarak 24 milyon 821 bin kişiye yükselmiştir.
Tablo 3: Yıllar İtibariyle Türkiye’de İşgücüne Katılma Oranları
Kır
Kent
Toplam
Yıllar
Kadın
Erkek
Toplam
Kadın
Erkek
Toplam
Kadın
Erkek
Toplam
2000
40,2
77,9
58,7
17,2
70,9
44,1
26,6
73,7
49,9
2001
41,7
76,4
58,7
17,4
70,6
44
27,1
72,9
49,8
2002
41,4
74,5
57,6
19,1
69,8
44,4
27,9
71,6
49,6
2003
39
72,9
55,5
18,5
68,9
43,8
26,6
70,4
48,3
2004
36,7
73,3
54,4
17,7
69,1
43
23,3
70,3
46,3
2005
33,9
72
52,1
18,7
70
44,1
23,3
70,6
46,4
2006
33,1
71,3
51,2
19,5
69,3
44,2
23,6
69,9
46,3
2007
32,5
71
50,8
19,8
69,3
44,3
23,6
69,8
46,2
2008
32,9
71,6
51,4
20,8
69,5
45
24,5
70,1
46,9
2009
34,6
72
52,7
22,3
69,9
45,8
26
70,5
47,9
2010
36,3
71,6
53,5
23,7
70,4
46,8
27,6
70,8
48,8
2011
37,5
73,3
54,9
24,8
71,0
47,6
28,8
71,7
49,9
2012
---
---
53,6
---
---
48,3
28,1
71,3
49,5
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13590 TUİK Hanehalkı İşgücü Anketi (2012)
Tablo 3’de 2000-2011 yılları itibariyle Türkiye'de kır-kent bazında işgücüne katılım
oranları gösterilmektedir. Sözkonusu dönemde işgücüne katılan kadınların kırsal emek
piyasalarında yoğunlaştıkları görülmektedir. Örneğin 2000 yılında kırsal emek piyasalarında
istihdam edilen kadınların oranı %40,2 iken kentsel emek piyasalarında istihdam edilen
kadınların oranı %17,2'de kalmıştır. Benzer biçimde 2000 yılı sonrasındaki rakamlar
incelendiğinde yine kırsal ve kentsel emek piyasalarında istihdam edilen kadınların oranı kırsal
kesimin lehine gerçekleşmiştir. Yıllar itibariyle durum incelendiğinde kadının kentsel emek
piyasalarına katılımı artış göstermektedir ancak yine de bu artış kır- kent ayrımı bazında
durumun kırsal emek piyasaları lehine olan durumunu değiştirmemiştir. Kadınlar kırsal kesimde
kentsel kesime göre daha fazla oranda işgücüne katılmaktadırlar ancak kadınlar kırsal kesimde
genellikle katma değeri düşük olan işlerde düşük ücretli işçi olarak istihdam edilmektedirler.
Hatta çoğu ücretsiz aile işçisi statüsündedir. Ancak zamanla tarım sektörünün küçülmesiyle
ücretsiz aile işçisi statüsünün avantajının kaybolması ve kırdan kente göçün artması gibi
nedenlerle tarım sektöründe istihdam azalmaktadır. Bu azalışa rağmen kentsel emek
17
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
piyasalarıyla arasındaki fark kapanamamaktadır. Çünkü kadınlar tarım dışına çıkarak kentlere
göç ettiklerinde istihdam edilebilirlik açısından düşük niteliklere sahip oldukları için kentsel
emek piyasasına tam anlamıyla katılamamaktadırlar. Sözkonusu dönemde erkeklerin kırsal ve
kentsel emek piyasalarında istihdam edilme oranlarının birbirine yakın düzeylerde olduğu
görülmektedir.
TUİK verilerine göre 2012 yılında kırsal emek piyasalarına katılım, kentsel emek
piyasalarına katılımdan daha fazla olmuştur (kırsal kesimde katılım oranı %53,6, kentte
işgücüne katılma oranı %48,3). 2012’de tarım sektöründe çalışan sayısı 46 bin kişi azalmıştır,
tarım dışı işsizlik oranı kentte ve kırda bir önceki yıla nazaran düşmüş ve %11,4, %11,9 olarak
gerçekleşmiştir. Her iki cinsiyette de istihdam oranlarında artış gözlense de kadın-erkek
arasında istihdam oranları arasında da fark fazladır. Erkek istihdam oranları 2009’da %70,5,
2010’da %70,8, 2011’de %71,7, 2012’de %71,3 iken kadınlarda bu oran sırasıyla %26, %27,6,
28,8 ve 28,1 olmuştur. İşgücüne dahil olmayan nüfus erkeklerde 7804 iken kadınlarda 19
581’dir. İstihdam edilenlerin sayısı ise erkeklerde 17 512, kadınlarda ise 7 309 kişidir.
İşgücüne katılım açısından aralarında dev uçurumlar olsa da, kentlerde kadınların
işgücüne katılım oranları artmakta, erkeklere kıyasla kadınların istihdamındaki artış hızı
yükselmektedir. İstihdam artış hızı erkekler için %4’ün altında iken, kadınlarda %9’a yakındır.
Kentlerde marjinal işgücüne katılma oranı (işgücüne katılan nüfustaki artışın çalışabilir
nüfustaki artışa bölümü) Şubat 2013 itibariyle erkeklerde 0,9 iken, kadınlarda 1,25’tir.
Tablo 4'te seçilmiş bazı gelişmekte olan ülkelerde 2012 yılı işgücüne katılım oranları
gösterilmektedir. İran, Irak, Yemen, Tunus, Suudi Arabistan gibi İslam ülkelerinde dini ve
kültürel birtakım nedenlerle kadının çalışması çok fazla onaylanmamaktadır durum böyle
olunca kadınların işgücüne katılım oranlarında erkeklere nazaran çok büyük bir fark göze
çarpmaktadır. Tabloda 2012 yılında kadınların işgücüne katılım oranları İran'da %16,8, Irak'ta
%14,7, Yemen'de %25,5, Tunus'ta %25,7 ve Suudi Arabistan'da %18,1'dir. Söz konusu
ülkelerde erkeklerin işgücüne katılım oranları ise kadınların işgücüne katılım oranlarından daha
yüksek düzeydedir. Toplam işgücüne katılım oranları bazında Afganistan, Bosna Hersek, İran,
Irak, Tunus ve Yemen Türkiye'nin gerisinde kalmışlardır. Ayrıca Bulgaristan ve Çek
Cumhuriyeti gibi eski doğu bloğu ülkelerinde de kadın- erkek işgücüne katılım oranlarının hem
cinsiyet bazında hem de ülke bazında birbirine yakın olduğu görülmektedir. Türkiye'nin toplam
işgücüne katılım oranı %49,5'tir ve bu rakam tablodaki seçilmiş ülkelerin birçoğundan düşük
düzeydedir.
18
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Tablo 4: Seçilmiş GOÜ ve Türkiye’de İşgücüne Katılma Oranı (2012)
Ülke
Toplam
Erkek
Kadın
Afganistan
49,3
80,3
15,9
Arjantin
60,8
75,0
47,6
Azerbaycan
65,6
69,3
62,1
Bosna Hersek
46,3
58,7
35,2
Brezilya
69,9
80,7
59,7
Bulgaristan
54,4
60,6
48,7
Çek Cumhuriyeti
58,8
68,2
49,9
Estonya
62,2
68,7
56,9
Gürcistan
64,6
74,6
56,1
Hindistan
55,5
80,7
28,9
İspanya
59,3
67,3
51,6
Letonya
61,3
68,0
55,7
Litvanya
59,0
64,4
54,4
Polonya
55,8
64,3
48,1
Romanya
56,8
65,2
49,1
Slovakya
59,5
68,2
51,4
Slovenya
58,8
65,0
53,0
Türkiye
49,5
71,3
28,1
Ukrayna
59,7
67,0
53,6
Yunanistan
54,9
65,1
45,1
İran
45,2
73,1
16,8
Irak
41,7
69,3
14,7
Makedonya
56,0
69,0
43,1
Pakistan
53,6
83,4
23,0
Portekiz
62,1
68,1
56,5
SuudiArabistan
50,0
74,2
18,1
Tunus
47,9
70,4
25,7
Yemen
48,8
72,3
25,5
Kaynak:http://laborsta.ilo.org/sti/sti_E.html
Tablodan da görüleceği gibi ILO verilerine göre 2012’de Türkiye genelinde toplam
işgücüne katılma oranı %49,5 olmuştur. Erkeklerde işgücüne katılma oranı %71,3, kadınlarda
ise %28,1 olarak gerçekleşmiştir. Erkek istihdamının kadın istihdam oranlarından oldukça
yüksek olduğu gözlenmektedir. Bu fark iki katın daha da üzerindedir. Kadın işgücüne katılım
erkek işgücüne katılıma nazaran daha hızlı büyüse dahi kadın işsizlik erkek işsizlikten hala
fazladır. Kadınların işgücüne katılma oranı gün geçtikçe artsa da kadınların işgücüne katılım
19
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
oranları erkeklere nazaran oldukça düşüktür.
Tablo 5: İstihdam Edilenlerin Yıllar ve Cinsiyete Göre İktisadi Faaliyet Kolları (Bin Kişi)
Toplam
Toplam
Tarım
Sanayi
İnşaat
Hizmetler
2011
Yıllık
24 110
6 143
4 704
1 676
11 586
2012
Yıllık
24 821
6 097
4 751
1 709
12 266
2013
Ocak
24 433
5 474
4 869
1 540
12 549
Şubat
24 546
5 531
4 886
1 530
12 597
Mart
24 974
5 708
4 948
1 603
12 716
Nisan
25 691
6 058
5 030
1 793
12 809
Mayıs
26 130
6 283
5 040
1 843
12 959
2011
Yıllık
17 137
3 199
3 701
1 622
8 617
2012
Yıllık
17 512
3 225
3 719
1 652
8 915
2013
Ocak
17 234
2 997
3 740
1 480
9 016
Şubat
17 269
3 045
3 761
1 470
8 993
Mart
17 490
3 071
3 786
1 547
9 084
Nisan
17 871
3 176
3 840
1 739
9 114
Mayıs
18 131
3 234
4 882
1 794
1 120
2011
Yıllık
6 973
2 944
1 003
54
2 973
2012
Yıllık
7 309
2 872
1 031
57
3 350
2013
Ocak
7 199
2 476
1 130
59
3 535
Şubat
7 277
2 486
1 126
61
3 604
Mart
7 485
2 638
1 162
57
3 628
Nisan
7 820
2 882
1 191
54
3 694
Mayıs
8 000
3 049
1 161
50
3 730
Erkek
Kadın
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13590 TUİK, Hanehalkı İşgücü Anketi (2012)
20
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Tablo 5'te Türkiye'de istihdam edilenlerin yıllara ve cinsiyete göre hangi faaliyet
kollarında istihdam edildikleri gösterilmektedir. Sözkonusu tabloya göre hizmetler sektöründeki
toplam istihdam diğer sektörlerden daha yüksek düzeydedir. Hizmetler sektörünü sırasıyla
tarım, sanayi ve inşaat sektörleri izlemektedir. Hizmetler sektöründe 2012 yılında toplam 12
milyon 266 bin kişi istihdam edilmiştir ve istihdam edilenlerin 8 milyon 915 bin kadarı
erkeklerden oluşmaktadır. Tarım sektöründe kadın istihdam rakamlarıyla erkek istihdam
rakamlarının birbirine yakın oldukları görülmektedir. Sanayi sektöründe erkeklerin istihdam
rakamları kadınların istihdam rakamlarının yaklaşık olarak 3 katıdır. İnşaat sektöründe ise
genellikle erkeklerin istihdamının yoğunlukta olduğu görülmektedir.
Ekonomik, sosyal ve kişisel (eğitim, yaş ve doğurganlık…)
birtakım nedenlerden
dolayı kadınlar çoğunlukla kayıtdışı istihdam alanı içinde yoğunlaşmaktadırlar. Kayıtdışı
istihdam içinde kadınların işgücüne katılım oranı Aralık 2012 döneminde % 29,6 düzeyindedir.
Geçen yılın aynı dönemine göre işgücüne katılım oranı 2,2 puan artarken, kayıtdışı çalışan
kadınların sayısı 190 bin kişi yükselmiştir. Aynı dönemde erkeklerde kayıtdışı çalışan sayısı 219
bin kişi azalmıştır. İstihdama yeni dahil olan kadınların % 35’i kayıtdışı çalışmaktadır.
TUİK’in yapmış olduğu kazanç yapısı araştırmasının sonuçlarına göre aynı eğitim
seviyesine sahip kadın ve erkekler arasındaki ücret farkının kadınların aleyhine olduğu
görülmektedir. Örneğin yüksek okul ve üstü eğitim almış bir erkek aynı eğitim seviyesine sahip
bir kadından %16,1 daha yüksek ücret almaktadır. Ana meslek grupları açısından durum
incelendiğinde yöneticiler dışında yine erkeklerin kendileriyle aynı işte çalışan kadınlardan daha
yüksek ücret aldıkları görülmektedir. Örneğin erkeklerle kadınlar arasındaki ücret farkı
profesyonel meslek mensuplarında ve nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlarda sırasıyla %19,4
ve %13,9 olarak hesaplanmıştır. Dolayısıyla kadın ve erkek arasında işgücünün gelirden aldığı
pay açısından da kadınların aleyhine bir durumun ortaya çıktığı gözlenmektedir.
21
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Tablo 6: Türkiye’de Eğitim Durumu ve Meslek Ana Grubuna Göre Cinsiyete Dayalı Ücret
Farkı
Cinsiyete Dayalı
Toplam
Yıllık Ortalama Brüt Ücret
Ücret Farkı1
(TL)
(%)
Toplam
Erkek
Kadın
17 884
17 837
18 029
-1,1
Eğitim Durumu
İlkokul ve Altı
12 237
12 597
10 519
16,5
İlköğretim ve Ortaokul
12 192
12 571
10 470
16,7
Lise
15 117
15 531
13 969
10,1
Meslek Lisesi
18 759
19 442
15 647
19,5
Yüksekokul ve Üstü
31 486
33 574
28 184
16,1
Meslek Ana Grubu
Yöneticiler
43 825
43 073
46 201
-7,3
Profesyonel Meslek
Mensupları
Teknisyenler, Teknikerler ve
Yardımcı Profesyonel
Meslek Mensupları
Büro Hizmetlerinde Çalışan
Elemanlar
31 520
34 549
27 861
19,4
22 082
22 536
20 865
7,4
18 875
19 383
18 203
6,1
Hizmet ve Satış Elemanları
12 922
13 167
12 188
7,4
Nitelikli Tarım, Ormancılık
ve Su Ürünleri Çalışanları
Sanatkarlar ve İlgili İşlerde
Çalışanlar
Tesis ve Makine Operatörleri
ve Montajcılar
Nitelik Gerektirmeyen
Meslekler
14 091
(*)
(0)
(*)
15 278
15 586
13 004
16,6
13 336
13 851
10 518
24,1
12 075
12 449
10 713
13,9
Kaynak: TUİK, Kazanç Yapısı Araştırması
2010 yılı toplam ücreti esas alınarak [(erkek ücreti-kadın ücreti)/erkek ücreti *100] olarak TUİK
tarafından hesaplanmıştır.
1
22
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Tablo 7: Türkiye’de İşgücüne Dahil Olmayanların Nedene Göre Dağılımı, Ocak 2012 – 2013
(Bin Kişi, +15 Yaş)
2012
2013
2012
2013
2012
2013
Ocak
Ocak
Ocak
Ocak
Ocak
Ocak
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
28.144
100,0
27.846
100,0
8.099
100,0
8.060
100,0
20.045
100,0
19.786
100,0
2.152
7,6
2.253
8,1
1.117
13,8
1.111
13,8
1.036
5,2
1.142
5,8
104
0,4
84
0,3
26
0,3
23
0,3
79
0,4
62
0,3
12.428
44,2
11.705
42,0
-
-
-
-
12.428
62,0
11.705
59,2
Eğitim/öğretim
4.510
16,0
4.528
16,3
2.340
28,9
2.307
28,6
2.170
10,8
2.222
11,2
Emekli
3.790
13,5
3.779
13,6
2.969
36,7
2.943
36,5
821
4,1
837
4,2
3.430
12,2
3.627
13,0
1.283
15,8
1.321
16,4
2.147
10,7
2.305
11,6
1.729
6,1
1.869
6,7
364
4,5
356
4,4
1.364
6,8
1.513
7,6
İşgücüne dahil
olmayan nüfus
İş aramayıp,
çalışmaya
hazır olanlar
Mevsimlik
çalışanlar
Ev işleriyle
meşgul
Çalışamaz
halde
Diğer
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13590
Tablo 7'de Türkiye'de 2012-2013 yıllarında Ocak ayı verileriyle işgücüne dahil
olmayanların nedene göre dağılımları gösterilmektedir. 2012 ve 2013 yılı Ocak Ayı Hanehalkı
İşgücü İstatistikleri’ne göre kadınların sırasıyla %62’si ve %59,2’si ev işleriyle meşgul olmaları
nedeniyle bir işte çalışmadıkları gözlenmiştir. Bu oran erkeklerde ise her iki dönemde de sıfırdır
dolayısıyla ev işleriyle meşgul olma sebebiyle erkeklerin işgücüne katılamaması gibi bir durum
ortaya çıkmamıştır.
Ayrıca Türkiye'de çalışan kadınların genellikle ikincil piyasa (enformel sektör) olarak
23
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
ifade edilen ve TUİK’in tanımıyla şirketleşmemiş, basit usulde vergilendirilen veya hiç vergi
vermeyen 10 kişiden daha az çalışanı olan tarım dışı tüm iktisadi birimleri kapsayan enformel
sektörde çalıştıkları gözlenmektedir.
Tablo 8: Türkiye’de İstihdam Edilenlerin Yıllar ve Cinsiyete Göre İşteki Durumu (Bin kişi +15
Yaş)
Ücretli veya
yevmiyeli
İşveren
Kendi
hesabına
Ücretsiz aile
işçisi
Yıllar
Toplam
Toplam
2012 Yıllık
24 821
15 619
1 238
4 695
3 268
2013 Ocak
24 433
15 717
1 172
4 696
2 847
Şubat
24 546
15 742
1 189
4 748
2 868
Mart
24 974
15 976
1 192
4 778
3 029
Nisan
25 691
16 301
1 242
4 876
3 272
Erkek
2012 Yıllık
17 512
11 652
1 145
3 907
808
2013 Ocak
17 234
11 551
1 072
3 895
716
Şubat
17 269
11 535
1 089
3 929
716
Mart
17 490
11 701
1 100
3 949
740
Nisan
17 871
11 939
1 158
3 989
785
Kadın
2012 Yıllık
7 309
3 967
93
788
2 460
2013 Ocak
7 199
4 167
100
801
2 132
Şubat
7 277
4 207
100
819
2 151
Mart
7 485
4 275
92
829
2 289
Nisan
7 820
4 362
83
888
2 487
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13590
Tablo 8’de TUİK’in yapmış olduğu hanehalkı işgücü anketleri sonuçlarına göre
istihdam edilenlerin yıllara ve cinsiyete göre işteki durumları görülmektedir. Tablodan da
gözlemleneceği gibi ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların toplam sayısı 2012 yılında 3.268
kişidir. Ücretsiz aile işçisi olarak çalışan bu kişilerin 2.460’ı kadındır. Kendi hesabına çalışan
veya işveren olan kadınların sayısı ise oldukça düşüktür. İstihdam edilenlerin işteki durumlarına
bakıldığında da yine erkek ve kadın arasındaki fark ortaya çıkmaktadır. Ücretsiz aile işçisi
24
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
statüsünde çalışanların büyük bir kısmı kadınlarken, işveren olarak çalışanların büyük bir kısmı
erkeklerdir. Kadınların kırsal kesimdeki işgücü piyasalarında yoğunlaşmış olmaları bu durumun
ortaya çıkmasının temel nedenlerindendir. Çünkü kırsal emek piyasalarında istihdam edilen
kadınlar bu piyasalarda genellikle ücretsiz aile işçisi olarak istihdam edilmektedir.
2012 yılı itibariyle Türkiye'de eğitim seviyelerinde, okullaşma oranlarında kadın ve
erkek arasında önemli bir fark gözlenmemektedir. Okuryazarlık oranı kadınlarda %92,2 iken
erkeklerde %.98,3’tür. 2011-2012 öğretim yılında ilköğretimde okullaşma oranı kadınlarda
%98,6, erkeklerde %98,8, ortaöğretimde okullaşma oranı kadınlarda %66,1, erkeklerde %68,5,
yükseköğrenimde okullaşma oranı kadınlarda %35,4, erkeklerde %35,6'dır. Çarpıcı bir farkın
olmamasına rağmen her mezun olunan okulda erkeklerde işgücüne katılma oranı kadınlara
nazaran daha fazladır. 2012 yılı Aralık döneminde Türkiye genelinde lise altı eğitimlilerde
işgücüne katılma oranı, erkekler için %68,8, kadınlar için %24,8’dir. Lise mezunu erkek işsiz
oranı %10,8 iken, kadınlarda bu oran 1,9 kat daha yüksek değerle %20,4’tür. Yükseköğretim
mezunu erkeklerde %86,1 olan işgücüne katılma oranı, kadınlarda %74,0 olmuştur.
Yükseköğretim mezunu erkek işsizlik oranı, aynı öğrenim durumundaki işsiz kadın oranından
(%15,9) 8,3 puan daha düşük değerle %7,6’dır. Ancak gerek erkek gerekse de kadında eğitim
düzeyinin
yükselmesi
işgücüne
katılım
oranını
artırmakla
birlikte
işsizlik
oranını
azaltabilmektedir. Ancak işsizlikle mücadelede eğitim seviyesinin yüksek olması gerekli bir
faktör olsa da tek başına yeterli bir faktör değildir.
Türkiye’de anayasal düzenlemeler, iş mevzuatındaki düzenlemeler, Dünya Bankası ve
DPT’nin birlikte hazırlanan raporlar, uygulanan politikalar (İŞKUR’un Mesleki Eğitim
Politikası, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Mesleki Eğitim Politikası, Diğer Bakanlıkların, Meslek
Kuruluşlarının ve Gönüllü Kuruluşların, Mesleki Eğitim Politikalar) emek piyasasında kadının
korunmasına yönelik olan düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler üzerinde ülke dikkatini
toplamalıdır. Çünkü nüfusunun yarısı kadın olan Türkiye gibi bir ülkenin kalkınıp, rekabet
edebilecek seviyeye gelebilmesinde kadının işgücüne katılımının yadsınamaz bir gerçek olması
bu oranın düşük kalma sebeplerinin araştırılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
4. SONUÇ
Kadınların işgücüne katılımının yüksek olması, ekonomik kalkınma için en temel
faktörler arasındadır ancak Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranları erkeklerin işgücüne
katılım oranlarından çok daha düşüktür. Türkiye’de kadınların işgücüne katılımına yönelik
yeterli düzeyde istihdam olanakları yaratılamamıştır; kadınlar genellikle ücretsiz aile işçisi
25
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
statüsünde istihdam edilmektedirler. Kadınların işgücüne katılım oranlarının Türkiye’de düşük
olmasının birçok nedeni bulunmaktadır. Kadınlar işgücü piyasasında çeşitli eşitsizliklere
uğramaktadırlar. Türkiye'de kadınlar genellikle işgücüne katılmak yerine ev kadını olmayı
tercih etmektedirler. Evlilik, çocuk bakımı, ev işlerinin yapımı ve esnek olmayan çalışma
koşulları gibi nedenlerle çalışma yaşamına yeterli düzeyde katılamamaktadırlar. Ayrıca diğer
OECD ülkelerine göre Türkiye’de daha uzun çalışma saatlerinin olması kadınların işgücüne
katılım oranlarının düşük düzeylerde kalmasına sebep olmaktadır. Kimi zaman işyerinde cinsel
tacize uğramakta, sigortasız çalıştırılmakta, evlenme ve çocuk yapma gibi nedenlerle işten
çıkartılmaktadırlar. Kadınların çalışma hayatına girdiklerinde karşılaştıkları her türlü
ayrımcılığa karşı gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu konuda hükümet tarafından bazı yasal
düzenlemeler yapılmalıdır.
Geleneksel toplum yapısından kaynaklanan birtakım nedenlerle hem çalışma yaşamında
hem de aile yaşamında kadına birtakım roller biçilmektedir. Örneğin aile yaşamında herhangi
bir ücretlendirmeye tabi olmayan çocukların bakımı, ailedeki yaşlıların ve hastaların bakımı gibi
işlerin kadının görevi olduğu yönündeki toplumsal kanı nedeniyle kadının çalışma hayatına
katılımı hoş karşılanmamakta ve onaylanmamaktadır. Ayrıca çalışma yaşamına giren kadınlar
açısından da toplumun kendisine biçmiş olduğu söz konusu roller nedeniyle kadın geçici, düşük
ücretle ve sigortasız çalışabilecek işçi statüsünde görülebilmektedir. Örneğin işe alımlarda
bekarsa ilerde evlenip işi bırakabilir; evliyse çocuk yapar uzun bir süre doğum izni alır veya
temelli işi bırakır gibi önyargılarla erkeklere göre dezavantajlı durumda kalmaktadır. Bu tür
ayrımcılıkların ve önyargıların azaltılması için çocuk, hasta, özürlü ve yaşlı bakım hizmetleri
herkes için erişilebilir ve yaygın olmalıdır. Ayrıca geçici ve yevmiyeli olarak ev hizmetlerinde
çalışan kadınlar kanun kapsamına alınmalıdır ve sigorta kapsamından faydalanabilecekleri
düzenlemeler yapılmalıdır. Kadınların işgücüne katılımını artırabilmek için yapılabileceklerden
bir diğeri de iş yaşamında esnek ve yarım gün çalışma saatlerinin uygulanması ve bunun devlet
tarafından desteklenmesi ve teşvik edilmesidir.
Emeğin ücretlendirilmesi açısından da kadınlar ve erkekler arasında eşitsizlik olduğu
görülmektedir. Kadının çalışma yaşamında verimsiz olduğu yönündeki toplumsal kanı
nedeniyle düşük ücretlendirilmesi söz konusu olmaktadır.
Özellikle lise ve altı eğitim
seviyesine sahip kadınlar kendileriyle aynı eğitim seviyesine sahip aynı işte çalışan erkeklerden
daha düşük düzeylerde ücret almaktadırlar. Kadın ve erkekler arasındaki ücret farklılıkları
ortadan kaldırmak için çeşitli çalışmalar yapılmalıdır. Kadın ve erkek arasındaki ücret farkının
kadının eğitim seviyesi yükseldikçe azaldığı görülmektedir. Üniversite mezunu kadınlar ve
erkekler arasındaki ücret farkı daha düşük düzeylerdedir hatta yönetici pozisyonunda çalışan
26
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
kadınlar aynı pozisyonda çalışan erkeklere göre daha yüksek ücret almaktadırlar. Dolayısıyla
kadınların işgücü piyasasında karşılaştıkları temel sorunlardan biri olan ücret eşitsizliğini
çözmenin yollarından biri kadınların eğitim seviyesinin yükseltilmesidir.
Kadının işgücüne katılım oranlarını yükseltmek için kadın girişimciliği teşvik
edilmelidir. Türkiye’de kadın girişimcilere sağlanan mikro kredi adı verilen destek kredilerinin
ülke genelinde genişletilmesi ve duyurulması önem arz etmektedir. Bunun için, eğitim,
finansman ve danışmanlık hizmetleri sağlanmalıdır. Ayrıca halihazırda ülkemizde bazı illerde
devam eden istihdam garantili meslek kursları ülke genelinde kadınlar için genişletilmelidir.
Türkiye'de kadınların işgücüne katılımı bu politikaları uygulayarak yükseltilebilir ve bu
politikaların benzerleri Türkiye gibi diğer birçok gelişmekte olan ülkede eş zamanlı olarak
uygulanabilir.
REFERANSLAR
Antecol, H. (2000). An Examination of Cross-Country Differences in the Gender Gap in
Labor Force Participation Rates, Labour Economics, 7 (2000), 409–426.
Attanasio, O., & Hamisch L., &Virginia S.M. (2008). Explaining Changes in Female Labor
Supply in a Life-Cycle Model, The American Economic Review, 98(4),1517-1552.
Blau D. M., &Philip K. R. (1988). Child-Care Costs and Family Labor Supply, The Review of
Economics and Statistics, 70 (3), 374-381.
Blau, F. D., & Kahn, L. M. (2013). Female Labor Supply: Why is the US Falling Behind?,
IZA Discussion Paper Series,7140, 1-21.
Costa, D. L. (2000). From Mill Town to Board Room: The Rise of Women’s Paid Labor, The
Journal of Economic Perspectives, 14 (4), 101-122.
Duruoğlu, T. (2007) Emek Piyasasında Cinsiyetçi Ücret Ayrımı: Bursa Organize Sanayi
Bölgesinde Bir Araştırma, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 24, 61-76.
Goldin, C. (1991). The Role of World War II in the Rise of Women’s Employment, The
American Economic Review, 81(4),741-756.
Goldin C. (1994). The U-Shaped Female Labor Force Function in Economic Development and
Economic History, National Bureau of Economic Research Working Paper, 4707, 1-49.
Hayghe, H. V., & Bianchi, S. M. (1994). Married Mothers’Work Patterns: The Job-Family
Compromise, Monthly Labor Review, 24-30.
Kepenek, Y., & Yentürk, N. (2001). Türkiye Ekonomisi, Ankara: Remzi Kitabevi.
Kızılgöl A. Ö. (2012) Kadınların İşgücüne Katılımının Belirleyicileri: Ekonometrik bir
Analiz, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 13 (1), 88-101.
27
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
Olivetti, C. (2013). The Female Labor Force and Long-run Development: The American
Experience in Comparative Perspective, NBER Working Paper ,19131, 1-50.
Özbay, F. (1994). Women's Labor in Rural and Urban Settings, Symposium on Gender and
Society, 8(1-2), 1-17.
Özer, M., & Biçerli, K. (2003). Türkiye’de Kadın İşgücünün Panel Veri Analizi, Anadolu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,3(1), 55-85.
Pencavel, J. (1998). The Market Work Behavior and Wages of Women 1975-94, The Journal
of Human Resources, 33(4),771-804.
Powell, L. M. (2002). Joint Labor Supply and Childcare Choice Decisions of Married Mothers,
The Journal of Human Resources, 3(1), 106-128.
Reimers, C.W. (1985). Cultural Differences in Labor Force Participation Among Married
Women, American Economic Association Papers and Proceedings 75(2), 251–255.
Selamoğlu, A. (2002). Gelişmiş Ülkelerde İstihdam Politikaları, Esneklik Arayışı ve Etkileri,
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4,( 2002/2), 33-63.
Şengül, S., & Kıral, G. (2006). Türkiye’de Kadının İşgücü Pazarına Katılım ve Doğurganlık
Kararları, Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 20, (1),1-17.
Tansel, A. (2001). Economic Development and Female Labor Force Participation in Turkey:
Time-Series Evidence and Cross-Province Estimates, ERF Working Paper 0124.
http://www.erc.metu.edu.tr/menu/series01/0105.pdf (Erişim Tarihi 16.09.2013).
Yıldız, E. (2003). Toplumsal Cinsiyetle Yoksulluk İlişkisi Nasıl Kurulabilir? Bu İlişki Nasıl
Çalışılabilir?, Journal of C. Ü. Tıp Fakültesi 25(4), 2003 Special Additional, 8. Public Health
Days, Public Health and Social Sciences, 23-25 June 2003 Sivas.
ILO, http://laborsta.ilo.org/sti/sti_E.html
TUİK (2013) Haber Bülteni
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13590 (Erişim Tarihi:08.07.2013)
TUİK (2012) Hanehalkı İşgücü Anketi
TUİK Kazanç Yapısı Araştırması. http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist
(Erişim Tarihi:09.07.2013)
<http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/csgb.portal?page=bakanlik&id=4> (Erişim Tarihi: 08.07.
2013)
<http://stats.oecd.org/> (Erişim Tarihi: 08.07.2013)
<http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/ilo_tarih.htm>
(Erişim Tarihi: 10.07.2013)
28
EY International Congress on Economics I
"Europe and Global Economic Rebalancing”
October 24-25, 2013, Ankara/Turkey
<http://www.kamudenetciligi.gov.tr/contents/files/688B1--Insan-Haklari-EvrenselBeyannamesi.pdf> (Erişim Tarihi: 10.07.2013)
<http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm1.html>
(Erişim Tarihi: 10.07.2013)
29
Download