Bahar da Yorar Şeker de!

advertisement
On5yirmi5.com
Bahar da Yorar Şeker de!
Bahar mevsiminde havadaki iyonların değişmesiyle yorgunluk yaşanabiliyor ama
uzayıp kronikleşince hastalıklardan şüphelenmek gerekiyor...
Yayın Tarihi : 28 Mart 2011 Pazartesi (oluşturma : 10/21/2017)
Bahar mevsiminde havadaki iyonların değişmesiyle yorgunluk yaşanabiliyor ama uzayıp
kronikleşince hastalıklardan şüphelenmek gerekiyor. Nedeni yorgunluk olan hastalıkların başında
şeker yani diyabet geliyor. Prof. Dr. Birsel Kavaklı aralarındaki ilişkiyi anlattı...
Bahar yorgunluğuna karşı alınacak önlemler var mı?
- Vücut özellikle B ve C vitaminleri ile potasyuma ihtiyaç duyar. B ve C vitaminleri sebze ve
meyvelerde, potasyum da domates, patates ve kayısıda bol miktarda bulunur. Bu nedenle meyve,
sebze, patates, kayısı tüketimini artırın.
- Günde 3 litre su için. Yemek yemeden ve yatmadan önce azar azar içerek vücudunuza ihtiyacı olan
suyu sağlayın.
- Uyku ritmine dikkat edin. Rahat bir uyku için yatağa girmeden önce günlük bütün stres
nedenlerinizi aklınızdan uzaklaştırın. Hoşunuza giden konuları düşünün veya hoşlandığınız bir film
seyredin.
- Hareket edin, bol bol güneşlenin, yürüyüş yapın.
- Alkol kullanıyorsanız, mümkün olduğunca azaltın. Çünkü yorgunluktan kurtulmak için alkole
sarılmak çözümü zor problemleri ortaya çıkarabilir.
Diyabet nasıl yorar insanı?
Diyabet, pankreastan salgılanan insülin hormonunun azlığı, yetersizliği ya da etkinliğinin azalması
sonucu ortaya çıkan ve kan şekerinin yüksekliği ile seyreden bir hastalıktır. En sık görülen belirtileri
ise gün içerisinde aşırı susama ve çok su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, çok yemek yeme, ağız
kuruluğu gibi durumlardır. Bunlara ek olarak; bulanık görme, kaşıntı ve cilt enfeksiyonları, yara
iyileşmesinin gecikmesi, halsizlik, terleme, yorgunluk, kuru ve kaşıntılı cilt, sık geçirilen
enfeksiyonlar, cinsel sorunlar, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, ağız kuruluğu gibi
belirtiler de görülebilir. Tip 1 diyabetin belirtileri daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir, ancak ileri
yaşlarda başlayan Tip 1 şeker hastalığı da vardır. Tip 2 diyabet artık çocukluk yaşlarında da
görülebilmektedir. Çoğu hastada diyabet, yorgunluk ve halsizlik belirtileriyle ortaya çıkar. Bu
nedenle yorgunluk dikkate alınmalı ve araştırılmalıdır.
Hasta yorgunluk şikayetiyle geldi ve siz de diyabetten şüphelendiniz. O zaman ne gibi tetkikler
yapıyorsunuz?
Öncelikle kan şekeri ölçümleri yapılır.
- Açlık kan şekeri 126 mg/dl’den yüksek ise, diyabet belirtileri bulunuyor ve rastgele ölçülen kan
şekeri düzeyi 200mg/dl’den yüksek ise,
- Şeker yükleme testi sırasında herhangi bir kan şekeri düzeyi 200mg/dl veya üzerinde ise,
- Diyabet semptomlarından herhangi biri var ise kişi diyabetli olabilir ve doktora başvurmalıdır.
‘Şeker yükleme testi’ olarak bilinen ‘Oral Glukoz Tolerans Testi’ diyabet tanısında büyük önem taşır.
Doktor önerisi ile yapılmalıdır.
Peki ya diyabet çıkarsa o zaman hasta ne yapacak?
Diyabet tedavisinde ilaç dışı yaklaşımlar ve ilaçla tedavi birlikte kullanılır. Diyabet eğitimi, egzersiz
ve sağlıklı beslenme programı mutlaka uygulanmalıdır. Genel olarak Tip 1 diyabetliler hastalığın
başından itibaren insülin kullanmak zorundadır. Tip 2 diyabetliler genelde oral ilaçlarla tedavi edilir.
Oral ilaçlara yanıt vermez ise insüline geçilir. Komplikasyonlardan korunmak için yukarıdaki
hedefleri sağlamak gerekir. Bunun için de 3-4 ayda bir hekim kontrolü, gerekli tetkik ve
konsültasyonların yapılması gerekir.
İnsülin eksikliğinde veya etkisizliğinde şeker hastalığı yani diyabet ortaya çıkar. Ender rastlanan
bazı tipler göz ardı edilirse diyabetin iki tipinden bahsedebiliriz:
- Tip 1 diyabet (İnsüline bağımlı diyabet): Diyabetli olguların yüzde 10 kadarı bu gruptandır. Bu
hastalarda pankreastan insülin yapımı ya çok azalmış ya da yoktur. Tedavisinde insülin kullanılması
zorunludur.
-Tip 2 diyabet (İnsüline bağımlı olmayan diyabet): Diyabetli olguların yüzde 85-90’ı bu gruptadır. Bu
hastalarda pankreasta insülin yapımı vardır. Bazen normalden fazla bile insülin yapımı ve insülin
direnci söz konusudur.
Tedavinin en önemli ayağını diyet oluşturur. Diyetine uymayan bir hastanın yalnızca ilaçlara
güvenerek şekerini düzenlemek hiçbir şekilde mümkün olmaz. Günde üç ana ve üç ara öğünden
oluşan, hekim, hasta ve diyetisyenin birlikte belirleyeceği diyet listesine uymak, tedavinin en
önemli kısmıdır. Bunun dışında ağızdan alınan ilaçlarda, aç ya da tok alınması önerilenlerde bu kurala
uyulması, insülin kullanan hastalarda ise insülin enjeksiyonunun her zaman yemekten önce
yapılmasına ve insülinden sonra her zaman yemek yenilmesine dikkat edilmesi önemlidir.
Gizli şeker nedir?
Gizli şeker aslında şeker hastalığına giden yolda bir basamaktır. Kişi genetik olarak şekere yatkın
doğabilir. Şekere yatkın doğan kişiler çevre faktörlerinin etkisiyle kilo almaya başlar, obeziteye
doğru gider. Bu sıralarda ölçüm yapılırsa gizli şeker olduğu ortaya çıkar. Gizli şeker hastalarının açlık
ve tokluk kan şeker ölçümleri normal çıkabilir. Bu konuda dikkatli olmak gerekiyor.
Nasıl teşhis edilir?
Gizli şeker olduğu düşünülen hastalara şeker yükleme testi yapılır. Hastanın tokluk şekeri 140-180
arasındaysa bozulmuş glukoz toleransı diyoruz.
Nasıl tedavi ediliyor?
Gizli şeker teşhisi konulanlar Tip 2 diyabete adaylar. Bu kişiler ideal kilolarının üzerindedir ve insülin
direnci hastada görülür. İnsülin hedef organlara gidip şekeri hücrelere sokamaz. Bu aşamada
pankreas daha çok insülin salgılıyor. Böylece hasta hiper insülin dediğimiz bir aşamadan geçer.
Yemek yedikten birkaç saat sonra hasta acıkır, kan şekeri fazla insülin nedeniyle düşer. Bu nedenle
kilo artışı olur. Bu hastalara ilaçsız yaklaşımlar öneriyoruz. Yaşam tarzı değişiklikleri en etkili tedavi.
Diyetine dikkat etmesini ve haftada 3 gün düzenli ve tempolu yürümesini istiyoruz. Çünkü
yürüyüşlerin insülin direncini yenmek gibi olumlu bir etkisi var. Yürüyüş insüline dirençli kas sistemi
sayısını azaltıyor. Böylece insülin direnci ortadan kalkıyor ve kan şekeri seviyeleri normale dönüyor.
Bu önerilere kulak verin
Özellikle Tip 2 diyabet hastalığında hareket azlığı, fazla kilo ve düzensiz, kontrolsüz beslenme rol
oynadığı için bazı önlemlerle riski azaltmak mümkündür. Haftada en az 3 gün 45 dakika tempolu
yürüyüş yapmak, yürüme mesafesindeki yerlere araç yerine yürüyerek gitmek, mümkün olduğunca
asansör kullanmamak gibi gündelik yaşantımızda hareketi artıracak faaliyetlerde bulunmak, bilinçsiz
diyet yapmamak, şekerli-yağlı gıdaları diyetimizde sınırlı olarak bulundurmak önemlidir. Kendisinde
hastalığın belirtilerini fark edenler ve ailesinde diyabet hastası olan kişilerin mutlaka düzenli
aralıklarla doktor muayenesi olmaları ilk akla gelen önerilerdir.
Kimler yorgunlukta diyabet riskinden şüphelenmeli?
-Yakın akrabalarında diyabet olanlar risk altındadır.
-Yaş artışıyla beraber diyabet gelişme riski artar.
-40 yaşın üzerinde ve fazla kilolu kişiler diyabete yatkındır. Vücut Kitle İndeksi (BMI) 30 ve üzerinde
olanların diyabete yakalanma riski normal kişilere göre 5 kat fazladır.
-Gebelikte diyabet gelişen veya iri bebek doğuran kadınlarda ileriki yıllarda Tip 2 diyabete
yakalanma sıklığı çok fazladır.
-Eğer bir kişide Tip 2 diyabet varsa ailenin diğer üyeleri de risk altındadır.
-Hareketsiz yaşam tarzı olanlar.
-Stres hiperglisemisi geçirenler.
-Kan yağlarında bozukluk olanlar.
Hipertansiyonu olanlar.
Haber365
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Bahar da Yorar Şeker de!
Download