M. Meclisi B : 80 . iııız, dalıa itina göstermemiz gerekmektedir. Ge­ tireceğimiz tasarıda bu ihtiyacı karşılayacak hü­ kümler ola »aktır. Aynıca Diyanet İşleri neşriyatında mütedavil sermaye miktarını artıran ve neşriyatı daha tesirli, daha yaygın hale getiren hükümler de yer almış olacaktır. Vekil imamlar 'meselesi halledilirken, vakıf •lana bağlı olan mülhak ;c amil ere mensup din gö­ rev] ileriniin de sosyal haklardan yararlandırıl­ maları ve Diyanet İşleri kadrolarına geçirilme­ leri ek bir hükümle temin ledilmiş olacaktır. Bazı 'arkadaşlarımız müftülerim aklıkları ma­ aşların yetersiz okluğunu haklı olarak tebarüz (ettirdiler. Gerçekten kadro sayısı» bütçedeki ödenek miktarına bölündüğü ta'kdirde, bütün Devlet 'kuruluşları içerisinde ıen az bedel karşı­ lığında, maaş veya ücret karşılığında çalışan personelin, Diyanet İşleri personeli olduğu or­ tadadır. Diyanet işleri camiasının bütün bu dertlerini Devlet Personel Dairesine intikal et­ tirmiş bulunuyoruz. Bunlara çare bulunması için çalışmalar ilerlemiştir. Bakanlığımızın gö­ rüşü ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın görüşü ilgili bakanlığa arz edilmiştir. Bu hususta çıka­ rılacak olan kararnameyi beklemekteyiz. Henüz tanzim safhasında olduğunu tahmin .ediyorum. Umumî konulara böylece temas ettikten son­ ra şimdi konuşmacı arkadaşlarımızın ele aldık­ ları ve dokundukları) hususlara kısa kısa temas etmek suretiyle konuşmamı tamamlamak istiyo­ rum. Sayın Hilmi Türkmen arkadaşımız, Diyanet camiasında bazı hizipleşmelerin mevcut olduğu­ nu tebarüz ettirdiler. Bu arada Diyanet İşleri Başkanımızdan ve Teftiş Kurulumuzdan çok sert bir lisanla bahsettiler. Elbette kuruluşları­ mızı veya .kuruluşlarımızın tutumunu tenkit et­ mek, hepimizin hakkıdır. Bilhassa muhalefet sözcülerinin bu istikamette uyarıcı konuşmala­ rını biz hürmetle karşılarız. Ancak, Diyanet İş­ leri mensupları, muayyen bir mevzuda bazı ka­ nun hükümlerimi sert tatbik ediyorlar ise, arka­ daşımızın yapacağı tenkitlerin de ikinci değil, yapıcı olmasını temenni ederdik. Çünkü, inanan kimselerin bilhassa 'kendi aralarında her türlü meselelerinde merhametli ve yapıcı olmaları da, yine inandığımız kuralların tabiî bir neticesi­ dir. Daima birleştirici, barıştırıcı ve yapıcı ol- 20 . 6 , 1974 O : 3 mamız gerektiğini ilâveten arz ediyorum. Bu arkadaşımız bilhassa Kur'an kurslarını teftiş ettiren yönetmeliğin hükümlerinden şikâyet et­ tiler. Bu yönetmelik üzerinde çalışmalar yapıla­ caktır. Şayet, haksızlıklara yol açan hükümler mevcut ise, bunların ıslahı cihetine gidilecek­ tir. Kur'an kurslarından bahseden, yine Hilmi Türkmen arkadaşımız, bunlara karşı, adeta bir kapatma kampanyasının sürdürüldüğünü, konuşmalarmm bir yerinde ifade ettiler. Komis­ yonda Diyanet İşleri Başkanlığı Bütçesine ilâ­ ve edilmiş olan 75 milyon liranın karşılığında öyıe zannediyorum M, 250 hatta daha fazla mik­ tarda Kur'an öğreticisi kadrosu da almak üze­ re bulunuyoruz. Bu itibarla, Bakanlığımızın ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın gayesi, kursları kapatarak tamamen adeta haritadan silmek de­ ğil ; yeni yeni kadrolar alarak yeni kursların da açılmasına ve tedrisata geçmesine imkân ha­ zırlamaktır. Kadroların dağılımındaki adaletsizlikten ar­ kadaşlarımız şikâyet 'ettiler. Diyanet İşleri Baş­ kanlığında, illerimizin mevcut cami sayısına gö­ re, aldıkları kadroların nisbetlerini gösteren (is­ tatistikler mevcuttur, yapılmıştır. Yine Diyanet İşleri Başkanlığımızda, mahrumiyet dereceleri­ ne ve kadroya nailiyet derecelerine göre, köy­ ler camiler, kasabalar sıralandırılmıştır. Nispe­ ten az kadro 'almış olan vilâyet ve kazalaıra da­ ha fazla 'kadro vermek suretiyle bu eşitsizliğin giderilmesini istihdaf eden bir tevziat mekaniz­ masını ve usulünü tatbik etmek kararındayız. Millî Selâmet Partisi Grupu adına konuşan Sayın Harun Aytaç arkadaşımız, Bütçe Komis­ yonunda yapılan bir münakaşadan mülhem ola­ rak, «Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında özerk­ lik düşünülüp düşünülmediğini» sordular. Yine aynı istikamette, Sayın Adalet Partisi Sözcü­ sü Feyzüllah Değerli beyefendi de, «Hükümet bu hususta ne düşünüyor1?;» diyerek kendi par­ tilerinin de özerkliğe taraftar olduğunu, teba­ rüz ettirerek, bu istikamette temennide bulun­ dular ve sual tevcih ettiler. Ben öyle zannediyorum ki, Bütçe 'müzakere­ leri dolayısıyle Guruplar adına yapılan bu ko­ nuşmaların bir kısmı, Gurupların kararına bağ­ lanmış olmuyor. Çünkü, bilhassa Bütçe Komis­ yonunda bu konuda yapılan münâkaşalar esna423 —