Mayıs-1982 HAYA İMANDANDIR اَلَ ْم يَ ْعلَ ْم بِا َ َّن ه اّٰللَ يَ ٰرى (Alak: 14) Muhterem Müslümanlar! İnsanı diğer canlılardan ayıran vasıflardan biri de onun ahlaki meziyetlere sahip bulunmasıdır. Edep ve güzel ahlak kaidelerine uymak fazileti, yeryüzünde insana mahsus bir meziyettir. Bu meziyet ve üstünlüğü muhafaza eden ve onu inkişaf ettirip kemale erdiren insan, mensup olduğu cemiyetin, hatta insanlık camiasının en hayırlı uzuvlarından biri olmak şerefine erer. Çünkü insan, bu meziyet ve istidadını muhafaza ettiği, geliştirip yücelttiği ölçüde kemal bulur. Üstün ahlak manzumesi olan yüce dinimizin insanlığa öğrettiği ve müntesiplerinde bulunmasını istediği güzel vasıflardan birisi de, hayalı olmaktır. Utanma duygusu demek olan haya, İslam ahlakındandır. Dinimizin öğrettiği haya, imandan bir şubedir. Bunun içindir ki Rasulu Ekrem Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: "İman yetmiş küsür şubedir. En üstünü (lailahe illallah) cümlesidir ki Allah'tan başka bir ilah bulunmadığına, ibadete layık ancak Allah Teala olduğuna iman etmektir. En aşağı mertebesi ise insanlara eziyet veren bir şeyi yol üzerinden kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir". Haya duygusu, insan ruhunun çirkinlikler karşısında sıkılması, kötülüklerden dikkatle kaçınması, fena iş ve kötü davranışlardan uzak kalmasıdır. İnsanda ruhi bir meziyet olarak var olan utanma duygusu iki nevidir: Birincisi fıtridir ki, insanlık haysiyet ve şerefli koruyan her fertte bu duygu mevcuttur. Bu ruhi haslet sebebiyledir ki, insanlar belirli uzuvlarını örtmek ve insanların ayıp saydığı fiil ve davranışlardan kaçınmak zaruretini hissederler. İkincisi ise imanın kazandırdığı haya duygusudur. İşte bu ahlaki duygu insanı Allah katında ve insanlar nezdinde çok yükseltir. İmandan gelen bu duygu, ahlaki üstünlükler bakımından insana meleklerin ufkunu açar. Çünkü bu duyguya sahip olan kimse, Cenabı Hak'tan utandığı için insanı mahcup edecek bütün davranışlardan ve masıyetlerden sakınır. İmanla gelen bu haya duygusu, insan ile kötülükler arasında aşılması imkansız bir engel olur. Muhterem Müslümanlar! Bu hikmete binaendir ki Resulü Ekrem Efendimiz hadislerinde, "Haya duygusu tamamıyla hayırdır", "Raya imandandır", "Utanma duygusu, ancak hayır getirir" buyurmuşlardır. Bu üstün vasfı zayi eden insan büyük zararlara uğramış, huzur ve saadeti kaybetmiş demektir. Çünkü insanı kötü işler yapmaktan alıkoyan, Allah korkusu ve haya duygusudur. Bu duyguyu kaybetmiş bir kimsenin, fırsat bulduğunda yapmadığı kötülük yoktur. Haya hissini kaybetmiş bir insanın kötü ve yanlış davranışlarını önleyecek kendi iç aleminde bir kuvvet kalmamış demektir. Böyleleri din, millet, aile, vatan gibi mukaddes mefhumları kendi arzularına erişmek için hiçe saymakta mahzur görmezler. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: "İnsanların Peygamberlik kelamından ilk kavradığı şey utanma duygusunu terk ettikten sonra istediğini yap" sözüdür. Görülüyor ki, insan utanma duygusundan uzak kalınca istediğini yapmakta hiçbir tereddüt göstermez oluyor. Halbuki edep ve haya sahibi bir kimse, her hangi bir fiili yapmadan önce o işi kendi aklı selimine sorar. Güzel ve faydalı olduğuna kanaat hasıl edince onu yapar. Çirkin ve zararlı ise o iş ve davranıştan vazgeçer. Bunun içindir ki edep ve haya libasını giyen bir kimsede başka insanlar kusur bulamazlar. Çünkü bu duygu, sahibini daima iyiliğe götürür, ona her yerde izzet ve şeref kazandırır. Bu bakımdan edep ve haya, insan için her çağda genç kalan ve eskimesi mümkün olmayan bir güzelliktir. Yukarıda okuduğum ayeti kerimede Allah Teala şöyle buyuruyor: "İnsan bilmedi mi ki, Allah her şeyi görüyor" insanın fiil ve davranışlarını Cenabı Hakk'ın gördüğünü bilen ve bu güzel inanca sahip, bulunan bir insan bilemeyeceği yerlerde dahi kötülüklerden sakınır, haysiyet ve şerefini daima muhafaza eder. İslam ahlakından olan haya duygusu kendisinde tamam olan bir kimse, iyilik ve faziletin müşahhas örneği olur. Herkes tarafından gıpta edilecek bir olgunluğa yükselir. Haya adı verilen bu ahlaki fazileti elde etmeğe bütün cemiyetler bugün, her zaman olduğundan daha fazla muhtaçtırlar; öyle ise dinimizin bize öğrettiği ve baştan başa şeref olan haya faziletini daima muhafaza edelim ki, dünya ve ahiret mutluluğuna erebilelim.