T.B.M.M. B : 17 18 . 12 . 1991 0:2 HALİL ORHAN ERGÜDER (İstanbul) — Sayın hatip, pasta, pasta... 500 milyar dolar­ lık pasta. OĞUZHAN ASÎLTÜRK (Devamla) — Yani, para için inançlarımızı vereceğinizi düşünü­ yorsanız, biz buna müsaade etmeyiz... HALÎL ORHAN ERGÜDER (İstanbul) — Ticaret... Ticaret... OĞUZHAN ASÎLTÜRK (Devamla) — Değerli arkadaşlarım, Afrika Birliği 4 üncü ola­ rak teşekkül etmiş durumda, daha da gelişmeye çalışıyorlar. 7 tane birliği sayarken, önemine binaen biraz fazla üzerinde durdum. Ayrıca, Uzakdoğu ülkeleri, yani, Japonya'nın da dahil olduğu Pasifik ülkeleri, ayrı bir birlik kuruyorlar. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıl­ dı; ama şimdi bir birlik kuruyorlar : "Slav Birliği" adını verdikleri bir birlik. O kadar entere­ san bir şey ki, 70 küsur yıl komünizmle idare edilen bir ülkede, dinî inançların ortadan kaldı­ rıldığı söylenen ve zannedilen bir ülkede, şimdi son gelişmelerden sonra Slav birliği kurulur­ ken, bu birliğin Hıristiyan birliği olması esası gözetiliyor. Şimdi, isviçre'de 14 Aralık 1991'de yayımlanan Journal de Geneve GAzetesinde, Kruşçev'in eski başdanışmanı, şimdi Ukrayna Cumhurbaşkanının bir değerlendirmesini okumak istiyorum : "Hıristiyanlık bütün olup bitenlere rağmen hâlâ mühim bir rol oynuyor. Slav birliğinin Müslüman cumhuriyetleri de bünyesine alması, Kazakistan hariç, gerekli değil; o yüzden de, genişletilmiş bir ittifakta onlara gerek yok. Zira, onlar ne de olsa Müslümandır. Yarın onlar da istikametlerini bulup, İslam âlemine yönelirler; ama, Kazakların durumu farklı. Zira, Ka­ zak nüfusu, bizzat kendi cumhuriyetlerinde dahi, ancak yüzde 40'dır. Soru : Ermeni ve Gürcülere ne yapacaksınız? Biliyorsunuz, ikisi de Hıristiyandır. Cevap : Eğer kendi iç meselelerini hallederlerse, onları da aramıza alırız. Soru : Ya Azeriler? Cevap: Hayır... Asla... Zaten onlar da başka yönlere mesela Türkiye'ye yönelmiş bulunuyorlar" diyor. Bizden başka herkes, kendi inançlarının peşinde, bir birliğin arkasında koşuyor. Biz de, Cumhurbaşkanımızla, Başbakanımızla çıkıp diyoruz ki; "eğer bunlar Hıristiyanlığı esas alır­ larsa ayıp ederler." Yani, halimiz bu. Biraz aklımızı başımıza almak zorundayız; karşımızdaki­ ler ne düşünüyorlar, ne yapıyorlar; biz onlara nasıl davranıyoruz... Böyle şey olmaz! tşte, bu 6 bloktan sonra, Türkiye'nin yerini alması gereken blok İslam Birliği blokudur. Bütün tabiî kaynaklar -petrol dahil- bütün dünya rezervlerinin yüzde 60'ı bu bölgededir. Bü­ tün elementler; antimuan, krom, kalay, demir, bakır ve akla gelen her türlü tabiî kaynak zen­ ginliği bu Müslüman ülkelerin toprakları içerisindedir. Bizim, Türkiye olarak, yeterli teknik ve teknolojik birikimimiz mevcuttur. Biz bu ülkelere önderlik yapar, yol gösterir, bu birliği ku­ rarsak, dünyada yeni bir güç meydana gelir; ama, Avrupanın peşine düşersek, ancak, ikinci sınıf bir ülke olmaktan öteye gidemeyiz. Hiç, siz, ustalarını taklit eden çırakların saygı gördü­ ğünü duydunuz mu? Biz Avrupayı taklit etmekle başlamışız. Halen de söylediğimiz şeyler o. Evvela, kendimize gelmemiz lazım. Şahsiyetimizi takınmamız lazım. Biz, hakikaten büyük me­ deniyetler kurmuş bir topluluğun evlatlarıyız. Bizim, gerçi şu anda içinde bulunduğumuz şart­ lar parlak görünmüyor; ama, biz bir araya gelir, inançlarımıza bağlı 60 milyonumuzu kardeş sayın bir düşünceyle eğer bu meselelere el atar, sımsıkı sanlırsak, inanıyorum ki, kısa zamanda, — 59 —