Bugün Struma Faciasının 71. Yıldönümü

advertisement
On5yirmi5.com
Bugün Struma Faciasının 71. Yıldönümü
1941 yılında İkinci Dünya Savaşı’nda, Struma gemisinin batmasıyla 759 Musevi
mültecinin ölmesiyle sonuçlanan Struma faciasının bugün 71. yıldönümü.
Yayın Tarihi : 24 Şubat 2012 Cuma (oluşturma : 10/21/2017)
İngilizler’in Filistin vizesi vermemesi üzerine Karadeniz’e terk edilen Struma gemisi İstanbul’daki
Musevi cemaatinin ve Kızılay’ın yardımlarıyla 2.5 ay misafir edilmiş fakat Türkiye’nin de o
günlerdeki ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle daha fazla yardım yapılamadığı ileri
sürülüyor. 24 Şubat 1942 günü ise bir Sovyet denizaltının gönderdiği torpille de batırılmış.
STRUMA NEDİR?
Bu konuda yapılan araştırmalara göre, 2. Dünya Savaşı bezgini Romen Yahudileri Köstence’den
Filistin’e taşıyacak Struma, 1941 yılının 15 Aralık günü Istanbul (Sarayburnu) Limanı’na ulaşır ve
siyasi pazarlıklar süresince, yaklaşık 2,5 ay bu limanda bekletilir. İstanbul’da kaldığı süre içinde, bir
kaç şanslı yolcu, çeşitli gerekçelerle bu talihsiz gemiden kurtulmayı başarır. 800’e yakın yolcu ve
mürettebatla Köstence’den gelen gemi, siyasi pazarlıkların beklenen sonucu vermemesi sonucu,
1942 yılının Şubat ayında bu limandan koparılarak, geldiği yere, Karadeniz’e iade edilir.
BİR KİŞİ KURTULMUŞ
Ertesi gün, İstanbul Boğazı açıklarında infilak ederek batar. Ileriki yıllarda yapılan araştırmalar, bir
Sovyet denizaltısı tarafindan torpillendiği yolundadır. Faciadan bir tek kişi kurtulur. Istanbul’da
tedavi gören David Stoliar, daha sonra Filistin’e gider. Orada evlenir, İngiliz ordusunda üniforma
giyer. Halen ABD’nin Oregan eyaletinde yaşamaktadır.
LORD MOYNE ÖLDÜRÜLÜŞÜ
Yolcu ve mürettebatıyla Karadeniz’in karanlık sularında yitirilen bu gemi, bir insanlık ayıbı olarak
tarihe geçer. Olay tüm dünyada tartışılır. Savaş sonrası, araştırmalara konu olur. Filistin’de protesto
gösterilerine ve ayaklanmalara neden olur. Struma yolcularına Filistin’e giriş vizesi vermeyen Büyük
Britanya’nın Sömürgeler Bakanı Lord Moyne 1944 güzünde -Struma faciasındaki sorumluluğu
nedeniyle- bir suikast sonucu öldürülür. SORUMLU İNGİLTERE Her ne kadar olayların sorumluluğu
dönemin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne yüklenmek istenmişse de, daha sonra açıklanan Ingiliz
Dışişleri arşivlerindeki Türkiye-İngiltere yazışmaları, bu facianın asıl sorumlusu olarak, Orta-Doğu
çıkarlarını yitirmek istemeyen İngiltere’nin katı tutumunu gösterir. Türkiye’nin Struma yolcularına
y’fcönelik politikası, İngiltere’nin tutumuna bağlı olarak biçimlenmiştir.
STRUMA OLAYINDA TÜRKİYE’NİN KONUMU
1941 yılı sonları, 2. Dünya Savaşı’nın alev alev büyüdüğü, Yunanistan’ı da işgal eden “Nazi
İmparotorluğu” ile sınır komşusu olduğumuz (!) günlerdir. Birbirimizi ayıran bir Meriç Nehri kalmıştır.
Batı sınırlarımızda, fiziki bir baskı söz konusudur. Türkiye, savaşa bir adım mesafeye gelmiş,
dayanmıştır. Bir başka gerçek, 2. Dünya Savaşı koşullarında, Yahudiler’in, Avrupa’nın neresinde
bulunurlarsa bulunsunlar, taciz edildiğidir. Alman ordularının baskısı ve çoğu ülkede istilası sonucu,
binlerce Yahudi, temerküz (toplama) kamplarına, gaz odalarına teslim olur. Doğu Avrupa da aynı
gelişmelerden nasibini alır. Alman istilası altına giren Romanya ve bu ülkedeki kukla Antonescu
iktidarı, Yahudiler üzerindeki baskıları arttırır. Kaçmak elzem olur. Gidilecek coğrafyayı ise tarih
belirlemiştir; Filistin.
Romanya’nın Köstence limanında, Musevi mültecileri Filistin’e götürmek üzere hazırlanan
gemilerden biridir Struma. İngiliz yapımı, Panama bandıralı, Bulgar mürettebatlıdır ve Pandelis isimli
Yunanlı bir tacirin mülkiyetindedir. 1941 yılına gelindiğinde, son yolculuğuna çıkmadan önce,
Bükreş’te “Campania Mediteranea de Vapores Limitada” acentasına bağlı bulunmaktadır.Yaklaşık 46
metre boyunda, 6 metre eninde, brüt 227 ton bir gemidir. Son derece eski bir tekne ! 1867
Newcastle tersanelerinde inşa edilmiş, alt yapısı saç, süperstrüktürü ahşap bir tekne. Nazi
soykırımından kaçmak pahasına, son kuruşlarını ödeyerek bu gemiye binen 769 insan, 15 Aralık
1941 günü Sarayburnu açıklarına gelir dayanır. Dönem karışık. Türkiye Cumhuriyeti savaş yıllarını
tarafsız ülke konumunda tamamlama mücadelesi veriyor. Savaşa girmemek uğraşında, elinden
geleni yapıyor. Siyasi manevralarla, kimseyi kırmadan, ülkeyi çok daha kötü durumlara düşürmemek
için verilen amansız bir mücadeledir bu.
ULUSLARARASI ORTAM
İngilizler, Arap petrollerini pompalama uğraşında, Araplar’a verdikleri sözün arkasında durmaya
çalışarak, işgal altında tuttukları Filistin’e yönelen Yahudi göçünü kısıtlamaya, mümkünse
engellemeye çalışıyor. Yahudi göçünü kotalarla belirlemişler. (Bu kotaların savaş sonunda
doldurulmamış olması acı bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır) Arap ayaklanmalarının önüne
geçmek için, Filistin’e ulaşmak isteyen Yahudiler’i, ne pahasına olursa olsun, durdurma yoluna
gidiyorlar. Dolayısıyla, Struma’nın Sarayburnu limanını terk ederek Filistin’e yönelmemesi için
korkunç bir baskı vardır dönemin Refik Saydam Hükümeti üzerinde. Hatta, bu baskılar, Struma
Köstence limanını terk etmeden başlatılmıştır.
İngilizler, “Sakın haaa, Boğazlardan geçirmeyin” sinyalini çok önceden yollamıştır. Alman gemileri,
Romanya ve Bulgaristan limanları ile, o dönemde Adriyatik’e kıyısı olan Avusturya arasında gidip
gelerek, boğazları “su yoluna çevirmişler”. Sovyetler, Boğazlardan geçen Alman gemilerininin
hareketini denetlemediği için Türkiye’ye gönül koymuş, nota üzerine nota vermektedir. 2. Dünya
Savaşı’nda, Türkiye’nin müdahil taraf olmayışının eksikliğinin çekildiğine inanan ülkeler yoğunlukta,
ülkeyi, bu ateş topunun içine yuvarlamak isteyen yabancı güçlerin ayak oyunları revaçtadır. Sıcak,
karışık günler, grift ve ince ilişkiler yaşanıyor Istanbul sokaklarında ve Ankara’nın yönetim
koridorlarında. İşte, böylesi bir ortamda gelip dayanır Struma Sarayburnu limanına.
STRUMA PROJESİ VE GETİRDİKLERİ
Ağırlıklı olarak 2. Dünya Savaşı yıllarında Balkanlar / Orta-Doğu ekseninde yaşanan bir trajedinin en
önemli taşıdır Struma, bir dönüm noktasıdır. O, gröçler tarihinin değiştiği an, yeniden yazıldığı yerdir.
Struma gemisi enkazının bu gün bulunması sonucu, 1917 yılında Osmanlı egemenliğinin yitirildiği
Kudüs’ten, İsrail Devleti’nin kuruluş tarihi olan 1948’e kadar geçen, 30 yıllık bir dönem içinde
yaşanan bazı gizli kalmış gerçekler gündeme taşınacaktır. Bu buluş, insani bir trajedinin belleklerden
yeniden çekilip çıkarılılmasına yol açacaktır. İkinci Dünya Savaşı’nın, nasıl gerçekleştiği halen
tartışmalı bir faciasına değin, araştırmacıların önünü açacaktır. Bir başka açıdan bakıldığında, 12
Eylül 1942’de U.156 Alman denizaltısı tarafından batırılan Laconia yolcu gemisinden sonra, İkinci
Dünya Savaşı’nın en büyük sivil deniz faciası Struma, deniz tarihi ve batık araştırmacılığı açılarından,
son yüzyılın en önemli mihenk taşlarından birisi olarak kabul edilmelidir.
Ntvmsnbc Bu dökümanı orjinal adreste göster
Bugün Struma Faciasının 71. Yıldönümü
Download