Kürt sorununu çözmeyi amaçlayan `son` demokratik açılım projesi

advertisement
BĐSĐKLETLERDEN ĐNĐLECEK MĐ? 24 Ağustos 2009
Kürt sorununu çözmeyi amaçlayan ‘son’ demokratik açılım projesi, barış hemen şimdi, diyebilenler
için, bir kez daha koşullardan bağımsız bir umut uyandırmış durumda. Umuda güvenmek gerekir,
hele söz konusu olan ölümü durdurmak olduğunda.
Tarihsel kökleri bir yana bırakılsa bile çeyrek yüzyılı aşan bir süredir ülkenin neredeyse her evinde
dolaylı ya da dolaysız bir acıya neden olmuş çatışmaların birey ve grupların ruhlarında yol açtığı
örselenmelere müdahale edilmeden çözüm üzerine proje geliştirmek elbetteki mümkün değildir.
Đnsanların zihinlerinde oluşan, yerleşen, kemikleşen duygu, düşünce, tutum ve davranışların bir
çırpıda değişmesini kimse beklememelidir. Açılım sürecinde özellikle politik liderlerin tutum ve
davranışları çok belirleyici olacaktır. Politik liderden kasıt yalnızca Cumhurbaşkanı, Başbakan, siyasi
parti genel başkanları, bakanlar ve milletvekilleri değildir. Toplumun politik düşünce, tutum ve
davranışlarına etki eden Genelkurmay Başkanı’ndan, belediye başkanlarına, sivil toplum
kuruluşlarına, gazetecisinden sanatçısına, köşe yazarına kadar herkes bir anlamda politik bir lider
olduğunu unutmamalıdır.
Demokratik açılım süreci yeni bir politik düşünce biçimi inşa etme, tutum ve davranış geliştirmeyi
zorunlu kılmaktadır. Başta politik liderler olmak üzere insanların çatışma sürecinde biçimlenen
politik düşünme tarzlarından vazgeçmeleri gerekir ama bu kolay değildir.
Đnsan zihninin nasıl işlediği üzerine çalışan bazı bilimciler politik düşünceyi bisiklete binmeye
benzetiyorlar. Nasıl öğrendiğimizi açıklayamadan öğrendiğimiz, nasıl yaptığımızı bilmeden
uyguladığımız bir eylemdir bisiklete binmek. Hayatımızın bir noktasında bir gün bir bisiklete
binerek, düşe kalka kullanmayı öğrenir ve bir daha hiç unutmayız. Eğer bisiklet kullanırken, nasıl
sürdüğümüze dikkat etmeye, sürme eyleminin her aşamasının ayırtında olmaya çalışırsak düşeriz.
Đlk kez öğrenenler bu dönemi çok iyi hatırlarlar. Sonra bir kere öğrenince; artık nasıl sürdüğümüzü,
dengemizi nasıl koruduğumuzu hiç düşünmeden, ayırtında olmadan bisiklet kullanmaya başlar ve
bir daha unutmayız.
Bisiklete binme becerisi, bisiklet kullanırken iyidir ama bir yandan da başka hiçbir eylemde
bulunmaya izin vermez. Evet, kimi tek kimi iki elini bırakabilir, ayağa kalkar ya da bisikleti zıplatır
ama sonuçta hep bisiklet üzerindedir ve bu çeşitlemeleri yaparken bile zihninin büyük bölümü o
ayırtına varmadan biteviye bisikleti sürer durur. Üstelik üzerinde düşünmeden yaptığı bu eylemi
durdurduğu ya da başka türlü yapmaya çalıştığı anda düşecektir!
Đşte bu düşme korkusu bisikleti durmadan ve düşünemeden sürmeye neden olur. Bu anlamda
bisikleti sürmeye başlayan kişi sürme biçiminin ve bisikletin tutsağı haline gelir.
Büyük acılarla biçimlenen toplumsal çatışmalar insanların bu çatışmalar hakkındaki duygu, tutum
ve davranışlarını, çatışmanın nedenleri ve çözümleri hakkındaki düşüncelerini bisiklete binmeye
çevirir. Sanki düşünme biçimini değiştirdiğinde düşüp daha beter örselenecekmiş hissine kapılmaya
başlar insanlar.
O yüzden çatışma hakkında ne yeni bir bakış geliştirmeye ne de yeni bir tanım kullanmaya
çabalarlar. Çatışma üzerine tüm söylediklerini neden öyle söyledikleri, tüm yaptıklarını neden öyle
yaptıkları üzerine düşünemeden, uygularlar.
Uzun sürmüş ve derin acılara neden olmuş çatışmalar insanları nefret, intikam ve korku
bisikletlerine bindirir. Bu duyguların ardında gizlenen örselenmişlik hissi, pedalların hiç durmadan
çevrilmesini sağlar.
Çatışmaları çözmek için önce politik liderlerin pedalları çevirmekten vazgeçip, bisikletlerinden
inmeleri gerekir.
Bisiklet tutsaklığından sıyrılıp yürümeye başlamaları gerekir.
Đlk adımların tedirgince atılması doğaldır. Ama bir kere yürüyebilmenin hazzına vardıklarında uzun
zamandır üzerinden inemedikleri bisikletlerinin onları götüremeyeceği yeni patikalar, düzlükler,
yükseltiler ve engebeler arasında zihinlerinin özgürleşmeye başladıklarını fark edeceklerdir. Zihinleri
özgürleştikçe yıllardır kan içinde ağlayan bu sevgili yurdun insanlarını barış umuduna
inandırabilmeleri mümkün olacaktır.
Download