Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri… Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler… Çocuk ve ergenin kötüye kullanımını üç ana başlıkta ele alabiliriz: Bunlar çocuğun cinsel kötüye kullanımı, çocuğun fiziksel kötüye kullanımı ve çocuğun ihmalidir. Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanım, yetişkin bir kimsenin cinsel arzu ve gereksinimleri için çocuğu veya ergeni cinsel bir nesne olarak kullanması şeklinde tanımlanabilir. Araştırmalara göre, toplumdaki her 10 erkek ve her 3 kız çocuğundan birinin 18 yaşından önce cinsel kötüye kullanıma uğrama riski taşıdığını saptanmıştır. Cinsel Kötüye Kullanım Riskini Artıran Etmenler Cinsel kötüye kullanımın başlama yaşı: Cinsel kötüye kullanımın başlama yaşı küçüldükçe olumsuz etkilenme artar. Bununla birlikte cinsel istismarın sonuçları üzerinde başlama yaşının olumsuz etkisinin olmadığını savunanlar da vardır. Yapılan bir çalışmada cinsel istismara uğrama yaşı küçüldükçe, cinsel yönden uygunsuz davranış gösterme oranın arttığı bulunmuştur. Kurbanın cinsiyeti: Kız çocukları erkek çocuklarına göre daha sık cinsel kötüye kullanıma uğramaktadırlar. Kız çocukları kötüye kullanımdan daha fazla olumsuz etkilenirler. Ailesel etmenler: Cinsel kötüye kullanılan çocuk ve gençlerin aileleri üzerine yapılan araştırmalardan şu sonuçlar çıkmaktadır: Çocuğun cinsel istismarı genellikle kalabalık, uyumsuz ve fiziksel şiddetin yaşandığı ailelerde meydana gelmektedir. Ayrıca bu ailelerin sosyoekonomik düzeyleri de düşüktür. Aile içi cinsel kötüye kullanıma güvenli aile bağı olan bireylerde daha az rastlanmaktadır. Zayıf ya da güvenilir olmayan aile bağı ise, aile içi cinsel kötüye kullanımı arttırabilir. Aile içi cinsel kötüye kullanım ile ilgili araştırmalarda, hem kötüye kullanan kişinin hem de kurbanların çocukluk dönemlerinde duygusal yoksunluk içinde büyüdükleri anlaşılmıştır. Cinsel kötüye kullanımın yaşandığı ailelerde anne yeterince koruyucu değildir. Annenin koruyucu olamaması değişik nedenlerden kaynaklanıyor olabilir. Böyle bir evde çoğunlukla anne ya yoktur ya da pasiftir veya yetersizdir. Bu çocukların annelerinin çoğu sosyal açıdan yetersiz ve çevreyle uygun ilişki kuramayan kimselerdir. Kimi zaman kız çocuğu ailedeki anne rolünü almıştır. Bu tip ailelerde anne sık sık çeşitli nedenlerle evden uzaklaştığı için, cinsel kötüye kullanım için fırsat doğar. Anne babada psikiyatrik bir hastalık ya da kişilik bozukluğunun bulunması da çocuğun cinsel kötüye kullanım riskini büyük oranda arttırır. Aile içi cinsel kötüye kullanımın olduğu ailelerin çoğunda babanın alkol alışkanlığı vardır. Cinsel kötüye kullanım olaylarında taciz edenin çoğunlukla alkol kullandığı ve alkolün kötüye kullanımı hazırlayan önemli bir etken olduğu görülmektedir. Çocuk ve ergenin yaşadığı ruhsal bozukluklar: Çocukta veya ergende psikolojik bir bozukluğun olması da cinsel kötüye kullanım riskini arttırmaktadır. Zeka geriliği, buna örnek verilebilir. Ruhsal veya zihinsel bozukluğu olan çocuk istismara karşı koymakta daha fazla güçlük yaşayabilir. Kötüye kullanana ilişkin etmenler: Yapılan bir çalışmada, taciz edenlerin %14’ünün yabancı, %28’inin aileden biri, %58’inin de çocuğu tanıyan ancak aileden olmayan birisi olduğu ortaya çıkmıştır. Cinsel istismara uğrayan kız çocuklarının yaklaşık %95’inde, erkek çocuklarının %80’inde taciz eden, erkeklerdir. Cinsel kötüye kullanım %5-15 gibi düşük oranlarda kadınlar tarafından yapılmaktadır. Başka bir araştırmada ise aile içi cinsel kötüye kullanımın %75’inin baba (%46) veya üvey baba (%27) tarafından yapıldığını saptanmıştır. Üvey baba ile cinsel kötüye kullanım yaşama riski, öz babaya oranla 6 kat daha fazla olarak bulunmuştur. Kızlar daha sık aile içi, erkekler daha çok aile dışındaki kişiler tarafından cinsel kötüye kullanıma uğramaktadırlar. Çocuk ile istismar eden arasındaki yakınlık derecesi fazla (baba, anne, ağabey, amca vs.) ise olumsuz etkiler daha yoğun yaşanmaktadır. Ayrıca aile içi cinsel kötüye kullanım olaylarında taciz eden kişiler çoğunlukla kurbanı fiziksel şiddet yoluyla kontrol altında tutmaktadır. Bu yolla taciz eden kişi olayın gizli kalmasını sağlamaktadır. Çocuk ve Ergenlerde Cinsel Kötüye Kullanım Cinsel kötüye kullanıma işaret eden belirtiler: Cinsel kötüye kullanıma işaret eden belirtilerin tanınması fiziksel kötüye kullanıma oranla daha zordur. Ayrıca çoğu olguda cinsel kötüye kullanımı kanıtlayacak fiziksel bulgular yoktur. Özgün bulgular olmamasına karşın, çocuk ve ergenler, kuşkuyu arttırıcı birçok davranış örüntüsü ve klinik bulgular gösterebilmektedir. Genital bölgedeki sıyrıklar, kaşınma, kanama, oturma güçlüğü, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları gibi belirtilere karşı dikkatli olunmalı, bu gibi durumların cinsel kötüye kullanım belirtisi olabileceği akılda tutulmalıdır. Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanıma işaret eden bazı davranış değişiklikleri de gözlenir. Davranış değişiklikleriyle ilişkili belirti ve bulgular yaşlara göre farklılıklar gösterir. Yaşlara göre gözlenen davranışsal değişiklikler şunlardır: Dört Yaşa Kadar Olan Dönem: - Tuvalet eğitiminde bozulmalar (idrar veya kaka kaçırma) - Cinsel içerikli sözcüklerde artma - Oyunlarda cinsel içeriğin artması - Uyku bozukluğu Okul öncesi dönemde çocukların bilişsel ve dilsel gelişimi yeterli olmadığı için değerlendirme yapmak güçleşir. Bu çocuklarda böylesi yaşantıları oyunlarla açığa çıkarmak mümkün olabilir. 4 – 6 Yaş Dönemi: - Korku (yetişkinlerden, özellikle erkeklerden aşırı derecede korkma) - Cinsel içerikli sözcük ve davranışlarda artma - Cinsel ilişki hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma (Böyle bir durumda, çocuğun cinsel ilişkiye tanık olduğundan veya katıldığından kuşkulanılmalıdır) 7 – 12 Yaş Dönemi: - Okul başarısında düşme - Korku (özellikle yetişkinlerden) - Depresif belirtiler - Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri - Yaşa uygun olmayan davranışlarda artma (anne ya da abla davranışı gösterme) - Cinsel konularla aşırı ilgilenme - Cinsel saldırganlık Ergenlik Döneminde: - Evden kaçma veya eve gitmede isteksizlik - Duygulanımda dalgalanma - Kendine zarar verme, intihar girişimleri - İlaç ve alkol kullanımı - Uygunsuz cinsel davranışlar - Davranım bozuklukları (yalan söyleme, çalma ve saldırganlaşma ) Cinsel Kötüye Kullanımın Çocuk ve Ergenlerin Hayatları ve Gelecekleri Üzerine Olası Etkileri Çocuklukta veya ergenlikte yaşanan cinsel kötüye kullanımın, kişinin bugünkü hayatına ilaveten yetişkinlik yaşantısı üzerinde de olumsuz etkiler yarattığına dair birçok yayın vardır. Çocukluğunda cinsel istismara uğrayanların, ileride psikolojik sorunlar yaşaması ihtimali, böyle bir öyküsü olmayanlara oranla yaklaşık iki kat daha fazladır. Cinsel Kötüye Kullanımın Olası Sonuçları 1. Cinsellik üzerine etkiler: Cinsel kötüye kullanıma uğramış çocuklarda, gözlenen en özgün sonuç, cinsel davranışların artmasıdır. Yapılan çalışmalarda bu çocukların, arkadaşları ile cinsel içerikli oyunlar oynadıkları saptanmıştır. Bu veriler, “Acaba cinsel davranışlardaki artış, cinsellikle erken tanışma veya cinselliği erken öğrenme sonucunda mı oluşur?” sorusunu akla getirmektedir. Birden fazla kişinin tacizine uğramak, bu talihsiz tecrübeyi birden fazla defa, hatta uzun süreden beri sık sık yaşamak, istismar esnasında güç kullanımına maruz kalmak; çocuklarda uygunsuz cinsel davranış gelişimini arttırır. Ayrıca cinsel kötüye kullanıma ne kadar erken yaşta maruz kalınırsa uygunsuz cinsel davranış gösterme oranının da o derece fazla olduğu saptanmıştır. Bu etki, cinsel kötüye kullanıma uğramış kız çocuklarında erkek çocuklardan daha belirgin düzeyde gözlemlenir. Ayrıca, cinsel istismar yaşamış kız çocuklarının davranışları daha çok bir yetişkinin davranışlarını andırır. Aynı etkiler, ergenlik dönemine de yansır. Erkekler de ise, ileride cinsel kimlik karmaşası yaşanabilir. 2. Duygusal etkiler: Çoğu kurban, cinsel kötüye kullanım yaşantısından kendisini sorumlu tutar ve kendisini suçlar. Yani çocuklar, “isteseydim, durdurabilirdim” düşüncesine kapılırlar. Eğer kötüye kullanımda mağdurun rıza göstermesi de söz konusu olmuşsa, yaşadığı suçluluk duygusu artar. Mağdurda, yetersizlik ve tecrit duygusu gelişebilir. Kimilerinde de karşı cinse yönelik güvensizlik gelişir. 3. Depresif duygular üzerine etkileri: Cinsel kötüye kullanıma uğrayanlarda depresyon, yani çöküntü yaşama riski artar. Genellikle çöküntü duygusuyla birlikte kızgınlık görülür. Bu gibi çocuklar gelecek hakkında olumsuz düşüncelere ve düşük benlik saygısına sahiptirler. Çocukluk döneminde cinsel kötüye kullanıma uğrayanların yetişkinlik döneminde depresyona girme riski yükselir. 4. Kaygı şeklindeki etkiler: Çocukluğunda cinsel kötüye kullanıma uğramış yetişkinlerde kaygı bozukluğu riski yüksektir. Bu kaygı bozukluğu, çoğunlukla kapalı kalma korkusu, takıntı, sosyal korku şeklinde kendini gösterebilir. Kaygı bozukluğunun belirtileri şunlardır; korku, vücutla ilgili yakınmalar, uyku bozuklukları, kâbuslar vs… Bu belirtiler, travma sonrası stres bozukluğu belirtilerine benzerdir. Çocuk olayı canlı bir şekilde yeniden yaşar, gerginlik ve çabuk tepki verme gibi belirtiler gösterir. 5. Davranışsal etkiler: Cinsel kötüye kullanıma uğramış erkek çocuklarda en sık görülen davranış tepkisi, saldırgan davranışların çoğalmasıdır. İstismar edilen erkek çocuklarda, sıklıkla davranım bozukluğu niteliğinde davranışlar gözlenir. Kızlarda en sık gözlenen tepki ise, intihar ve kendine zarar vermedir. Kendine zarar verici davranışlar, genellikle vücudunda sigara söndürme ve bileğini kesme şeklindedir. Bu davranışların ardında kendilerini cezalandırma ve çekiciliklerini azaltma çabası olduğu düşünülmektedir. 6. Kişilik gelişimi üzerindeki etkiler: Sınırda kişilik bozukluğu ile çocuklukta cinsel kötüye kullanım arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır. Devam eden cinsel kötüye kullanım, sınırda kişilik bozukluğu gelişimini artırır. 7. Diğer etkiler: Ayrıca, çocuklukta yaşanan cinsel kötüye kullanım sonrası sanrılar oluşabilir ve bunlar yıllarca sürebilir. Son olarak, cinsel tacize uğramış ergenlerde, daha sık olarak uyuşturucu madde ve aşırı alkol kullanımı görülür. Çocuk ve Ergenlerde Cinsel Kötüye Kullanımı Önleme Özellikle anne babaların bilmesi ve çocuklarına öğretmesi gereken bilgileri şöyle sıralayabiliriz: a. Cinsel organları yaralandığı ya da hastalandığında, yalnız doktorların veya ana babalarının dokunabileceği, b. Kendilerini cinsel açıdan kötüye kullanmak isteyen kişilere “hayır” demeleri gerektiği, c. Kendilerine rahatsız edici şekilde dokunmak isteyenleri engelleme haklarının olduğu, d. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan biriyle karşılaştıklarında oradan hemen uzaklaşmaları gerektiği, e. Cinsel yönden kötüye kullanıma uğramaları halinde, bunu asla kendi suçları olarak görmemeleri, f. Cinsel organlarına dokunan bir büyükle ilgili “sır” saklamamaları gerektiği, g. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan birisi ile karşılaştıklarında “yüksek sesle bağırmaları”, bu kişilerle mücadele etmek için gerekirse, “vurma, tekme atma” gibi tepkiler gösterebilecekleri, h. Cinsel yönden kötüye kullanıldıklarını kime (anne ve babaya) ve nasıl anlatacakları çocuklara öğretilmelidir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki, çocuğun kötüye kullanım sırasında yüksek sesle bağırması bazen olumsuz sonuçlar doğurabilir. İstismarcı kişi, çocuğun bağırmasından telaşlanıp kurbana zarar verme, hatta öldürme gibi uç davranışlara kayabilir. Son olarak, çocuğa cinsel eğitim verilirken nasıl ve nereye kadar gidileceği dikkatle planlanmalıdır. Yaşa uygun olmayan tarzda veya aşırı ayrıntılı bilgi vermenin, çocuğun cinselliğe olan merakını arttırabileceği unutulmamalıdır. Kötüye kullanan kişi aile içinden biriyse, tedavi aşamasında çocuk, mutlaka aileden uzaklaştırılmalıdır.