Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı’nda 2001-2003 Yılları Arasında İzlenen Kanser Ağrılı Olguların Retrospektif Değerlendirilmesi Arif Yeğin, Bilge Karslı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Algoloji Bilim Dalı, Antalya ÖZET Amaç: Ağrı, kanser hastaları ve aileleri için en sık karşılaşılan ve en çok korkulan semptomdur. Bu problemin çözümü genellikle karmaşıktır ve birçok bölümü ilgilendirmektedir. Günümüzde, kanser ağrısının tedavisinde birçok ilaç ve yöntem kullanılmaktadır. Bu retrospektif çalışmada, ağrı kliniğimize başvuran 133 hasta, özellikleri, tedavi yöntemleri, ilaç tedavisi ve yöntemle ilgili komplikasyonlar yönünden değerlendirildi. Bulgular: Olguların % 72.2’sinde medikal tedavi ve % 20.3’ünde de invazif+medikal tedavi kombinasyonları ile yeterli ağrı tedavisi sağlanmıştır. Olgularda en sık görülen yan etkiler sırasıyla kabızlık, bulantı, sedasyon, kaşıntı, kusma, idrar retansiyonu, halüsinasyon ve solunum sıkıntısı olmuştur. Sonuç: Etkili tedavi protokollerinin hazırlanması ve tedavi ile ilgili komplikasyonları azaltmak için, prospektif, protokollü çalışmalara uzun süreli hasta takiplerine ihtiyaç olduğu kanısındayız. Anahtar kelimeler: Ağrı; kronik, kanser, tedavi SUMMARY Evaluation of Pain Management in Cancer Therapy Aim: Pain is one of the most common and feared symptoms for cancer patients and their families. Management of this entity which is generally complex, is frequently multi-modal. In contemporary practice many drugs and delivery methods are used for the treatment of cancer pain. In this retrospective study patients characteristics, treatment modalities and complications related treatment were evaluated in 133 Patients with cancer treated in our pain clinic. Results: Clinically acceptable pain control was obtained with oral medications in 72.2 %, and with invasive procedures+oral medication combinations in 20.8 % of the patients. The most common complications due to treatment were constipation, nausea, sedation, itching, vomiting, urinary retention, hallucination and respiratory distress, respectively. Conclusion: We believe that in order to have more effective treatment protocols and reduce treatment related complications prospective protocolized studies with longterm follow-up are needed. Key words: Pain; chronic, cancer, treatment Kanser ve ağrı alanındaki gelişmeler kanser ağrısının değerlendirmesinin iyi yapılması gereğini ortaya koymuştur. Kanser ağrısı nosiseptif veya nöropatik mekanizmalarla ortaya çıkabilir ve ciddi kanser ağrı sendromu şeklinde görülebilir. Hastalarda organik patolojiyle açıklanamayan idyopatik ağrı da olabilir. Psikolojik ve davranış bozuklukları ile psikiyatrik gelişim gösterebilir. Ayrıca tümör yayılımına, kanser tedavisine bağlı olarak önceden var olan kronik ağrı sorunu ile kanser ağrısı ortaya çıkabilir (1,2). Kanser ağrılarının tedavisinde farklı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Yaygın olarak kabul edilen ilke Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği Kanser Ağrısı Tedavi Programı kapsamında ‘‘Analjezik Merdiven Tedavisi’’ protokolünün izlenmesidir (3,4). Merdiven sisteminin doğru uygulanması durumunda kanserli hastaların % 8085’inden fazlasında uygun farmakolojik tedavi ile (4) geri kalan hasta grubunda ise invazif yöntemlerle ağrı kontrolünün sağlanabildiği belirtilmektedir (5-8). Bu makalede, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı’nda Mayıs 2001-Eylül 2003 tarihleri arasında kansere bağlı ağrı nedeniyle takip edilen onkoloji hastalarına uygulanan ağrı tedavi yöntemlerinin retrospektif değerlendirilmesinin yapılması, aynı zamanda kanserde ağrı tedavisi ile ilgili bilgilerin tekrar gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ ve YÖNTEM Çalışmamızda, etik komite izni alınarak, Mayıs 2001 ile Eylül 2003 tarihleri arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı’nda maligniteye bağlı ağrı nedeniyle takip edilen ve ağrı tedavisi uygulanan onkoloji hastalarının retrospektif değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu değerlendirmedeki veriler kliniğimizde her hasta için ayrı olarak hazırlanan hasta takip ve tedavi dosyalarının incelenmesi sonucu elde edilmiştir. Kliniğimizde ağrı tedavisinin değerlendirilmesinde ‘‘Brief Pain Inventory’’ kullanılmaktadır (3). Buna göre hastalar ağrı yakınması ile kliniğimize ilk başvurdukları tarihten itibaren tedavilerinin sonlanmasına kadar olan süreçteki izlemelere göre değerlendirilmişlerdir. Bu amaçla hastaların demografik verileri, hasta sayısı, tedavi süresince kullanılan ilaçlar, tedaviye başlangıç anındaki analjezik merdiven tedavisi basamaklarına göre hastaların dağılımı, analjezik kullanımına bağlı yan etkiler ve yapılan invazif girişimler değerlendirmeye alınmıştır. BULGULAR Kliniğimize maligniteye bağlı ağrı yakınması ile başvuran hasta sayısı ve demografik verileri Tablo 1’de gösterilmiştir. Tedavi sürecinde kullanılan ilaçların olgulara göre genel dağılımı Tablo 2’de verilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün analjezik merdiven tedavisi dikkate alınarak buna göre tedavisine başlanan hasta sayıları ve oranları Tablo 3’de görülmektedir. Tablo 4’de noninvazif tedavi uygulamaları ile ağrı tedavisi sağlanamayan olgulara uygulanan invazif tedavi yöntemleri bildirilmiştir. Geçici epidural kateter uygulaması ile ağrı tedavisi sağlanabilen 14 olguda epidural port yerleştirilmiş (10 lomber, 4 torakal), yaygın metastatik ağrısı olan 2 olguya da spinal port uygulanmıştır. Zona zoster nedeniyle torakal bölgede ağrı yakınması olan 4 olguya ve torakal bölgede insizyon nöropatisi olan 2 olguya interkostal blok uygulanmıştır. Hastaların tedavi sonuçlarına ait veriler Tablo 5’de gösterilmiştir. Olguların % 72.2’sinde medikal tedavi, % 20.3’ünde de invazif+medikal tedavi kombinasyonları ile yeterli ağrı tedavisi sağlanmıştır. Uygulanan tedaviler süresince ortaya çıkan yan etkiler Tablo 6’da gösterilmiştir. Malignitelerin sistemlere göre dağılımı Tablo 7’de gösterilmiştir. TARTIŞMA Ağrı, kanserli hastalarda en çok korkulan sorunların başında yer almakta ve hatta zaman zaman ölüm korkusunu bile geride bırakmaktadır. Kanser hastalarının % 30’unun tanı konduğunda ağrıları vardır, % 65-80’inde ise ağrı hastalık ilerledikçe ortaya çıkmaktadır. Günümüzde ağrı ile ilgili geliştirilen yeni yöntemler, kanser ağrılarının değerlendirilmesi ve tedavisinin giderek daha iyi planlanmasına olanak sağlamaktadır (6-8). DSÖ tarafından 1985 yılında şiddetli kanser ağrısı çeken yaklaşık 3.3 milyon hasta bulunduğu ve bunların 2,5 milyonunun yeterli ağrı tedavisi görmediği bildirilmiştir. Eğer aynı oranlar devam edecek olursa, 2015 yılında yeterli ağrı tedavisi uygulanmayan kanserli hasta sayısının 4,5 milyon olacağı düşünülmektedir (9). Çalışmamızda tedavileri yapılan hasta grubunun çoğunluğunu erkek hastalar oluşturmasına karşın, demografik verilerimiz diğer çalışmalarla benzerlik göstermektedir (5). Çalışmamızdaki kanserli erkek hasta oranı % 60.2, kadın hasta oranı ise % 39.8, olguların ortalama yaşları 57±15.8 olarak bulunmuştur. Tedavi prensiplerinde meydana gelen değişiklikler kanser ağrılarının yönetiminde zorluklar oluşturmakla birlikte opioid tedavisine nonopioid analjeziklerin eklenmesi kanser hastalarının yaşam kalitesinin iyileştirilmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Kanser ağrısında tedavide kullanılacak olan ilaçların tek başlarına veya kombine olarak seçimi ağrının niteliğine, şiddetine ve diğer karakteristiklerine bağlıdır. Kanser ağrısı tedavisinde nonopiodler ve zayıf opioidler hafif ve orta şiddette ağrılarda, opioidler ise orta ve şiddetli ağrılarda kullanılmaktadır (10). Ağrı yakınmasıyla başvuran olguların büyük çoğunluğunda birinci basamak ağrı tedavisine diğer kliniklerde başlanmış olması nedeniyle, kliniğimizde tedaviye 2. basamakta başlanan hasta sayısı oranı % 46.6 ve 3. basamakta başlanan hasta sayısı oranı da % 43.6 gibi oldukça yüksek değerlerde bulunmuştur. Bunun sonucu olarak, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği Analjezik Merdiven Tedavisine göre, tedavisine ilk basamaktan başlanabilen hasta sayısı oranı % 9.8 olmuştur. Kemik metastazlarında prostaglandin sentezi inhibitörü nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ) etkili olurlar. NSAİİ’ler gibi nonopioid analjezikler, kanser ağrılarının tedavi edilmesinde en az akut ağrıda olduğu kadar merkezi rol oynamaktadır. NSAİİ’ler orta beyinin gri cevherindeki “periaquaductal” bölgenin ve ayrıca spinal kolondaki alfa–2 adrenoreseptörlerin aktivasyonu yolu ile opioidlerin etkilerini potansiyelize eder. Ancak, kullanım süresine paralel olarak artan sistemik yan etkileri nedeni ile NSAİİ’lerin uzun süreli kullanımlarında dikkatli olmak gereklidir (6-8). Nonopioidlere bağlı olarak gastrointestinal sistem irritasyonu, kanama diyatezi, renal ve hepatik yetmezlik, bazen de hipersensitivite reaksiyonları, opioid ajanlara karşı da bulantı- kusma, konstipasyon, idrar retansiyonu, sedasyon, solunum depresyonu gibi yan etkiler görülebilir. Kayıtlarımızda hastalarımızda en sık görülen yan etkiler kabızlık (% 13.5), bulantı (% 8.3), sedasyon (% 6.1) ve kaşıntıydı (% 5.2). Sürekli opioid tedavisi orta-şiddetli derecede kanser ağrılarında tedavinin temelini oluşturmaktadır (11). Kanser ağrısının tedavisi ile ilgili kılavuzlarda uzun etkili oral ya da transdermal opioidlerin, bazal ağrı varlığında sürekli kullanımının yanı sıra ağrının şiddetlendiği dönemlerde kısa etkili opioidlerin kullanılması önerilmektedir (12). Sıklıkla kullanılan ilaçlardaki yan etkiler açısından benzerlikler bulunması nedeniyle, opioid seçimi doğru doz ayarlamasına göre daha az önemlidir. Krajnik ve ark. (13), tümör infiltrasyonuna bağlı kutanöz ağrı, malign ve non-malign cilt ülseri, şiddetli oral mukozit, diz artrozu ciddi tenesmoid ağrılı hastalarda topikal opioid tedavisiyle 7-8 saat süren ağrı tedavisi sağlamışlardır. Ancak, kuvvetli opioidlerin kullanımı ile ilgili yeterli bilgi sahibi olunamaması, doktor ile hasta arasında iletişimin yeterli olmaması, bağımlılık yapıcı özelliklerinden kaynaklanan korku, zor temin edilebilmesi, yan etkileri gibi nedenlerden dolayı bu ilaçlardan yeteri kadar yararlanılamamaktadır (12,14). Bu nedenler, kanser ağrısının kontrolünde başarıyı engelleyebilmektedir. Kanser ağrısı tedavisinde yeterli başarı elde edilemezse, opioid tedavisine bağlı yan etkiler ortaya çıkarsa veya kanser ağrısına nöropatik komponent eklenirse tedaviye antidepresan, antikonvülzan, kortikosteroid, oral lokal anestezik, anksiyolitik ve/veya antiaritmik gibi adjuvan ilaçlar eklenmektedir (5). İyi bir ağrı kontrolünün sağlanmasında adjuvan analjezikler çok gerekli olmalarına rağmen, opioidlerle karşılaştırıldıkları zaman endikasyonlarında, kullanım ve yan etki profillerinde önemli farklılıklar mevcuttur. Sinir ya da medulla spinalis hasarı sonucu ortaya çıkan yanma tarzındaki deaferentasyon ağrılarında analjezikler etkili olmamaktadır. Bu tip ağrılarda trisiklik antidepresan ve flufenazin kombinasyonları daha etkili olmaktadır (15). Sinir basısına bağlı ağrılarda kortikosteroidler de yararlıdır. Sekonder analjezikler olarak adlandırılan adjuvan ilaçların kronik ağrı tedavisinde her üç basamakta da kullanılabilir olması nedeniyle, ağrının doğru tanımlandığı durumlarda tedaviye çok önemli katkıları olmaktadır (16). Hastalarımızın % 62.4’ünde antidepresanlar (% 20.3 Amitriptilin, % 42.1 SSRİ) ve % 25.5’inde antikonvülzanlar (% 12 Karbamazepin, % 13.5 Gabapentin) sekonder analjezik olarak kullanılmıştır. Oral farmakolojik ajanlar yerinde ve uygun dozlarda kullanıldıklarında çoğu kez etkili olmaktadır. DSÖ’nün analjezik basamak uygulamasının yetersiz kaldığı olgu oranı % 5-20 oranında bildirilmiştir. Bu hastalarda ağrı kontrolü için yeni basamak önerileri bulunmaktadır. Bu basamaklar spinal opioid uygulamaları ve sinir blokları başta olmak üzere girişimsel ağrı kontrolü yöntemlerini içerir. Her blok uygulamasının kendine özgü endikasyon ve yan etkisi vardır (17,18). Çalışmamızda Analjezik Merdiven Tedavisiyle yeterli ağrı kontrolü sağlanamayan toplam 31 (% 23.3) olguya invazif tedavi yöntemleri uygulanmıştır. Uygulanan invazif yöntemler sonucu yeterli ağrı tedavisi sağlanan olgu sayısı 27 (% 20.3) olarak bulunmuştur. Bu oran çeşitli çalışmalarda % 15 ile % 29 arasında bildirilmektedir (5,10). Sonuç olarak, bu kadar büyük ve ciddi bir sorun olan kanser ağrısının tedavisinde analjezikler kullanılmadan önce hastaların ağrı yakınmaları titizlikle irdelenmeli ve değerlendirilmeli, tedavi stratejisi belirlenmeli, uygun analjezik ve yardımcı ilaçlar seçilerek tedavi düzenlenmeli, kullanılan analjezik ajanların tüm farmakolojik ve yan etkileri iyi bilinmelidir. Eğer invazif ağrı tedavi tekniklerine ihtiyaç duyulursa bu tekniklerin hatasız uygulanabilmesi gerekmektedir. Kanser ağrılarının tedavisine en uygun yaklaşım doktor, hasta ve hasta yakınları arasında sıkı iletişimi özenle sürdürmek ve uygulana tedaviye güveni sağlamaktır. En önemlisi de hastanın ve tedaviye yanıtının yakın takibinin yapılmasıdır. Basamak tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda ihtiyaç duyulan invazif yöntemlerin deneyimli doktorlar tarafından uygulanması ve uygulanan yöntem hakkında hasta ve yakınlarını eğitilmesi ağrı tedavinin başarısını arttıracaktır. KAYNAKLAR 1. Herdon CM. Pharmacologic management of cancer pain. J Neurosci Nurs 2003; 35:312-316. 2. Foley KM. Controlling cancer pain. Hosp Pract 2000; 35:101-108. 3. Keller S, Bann CM, Dodd SL, et al. Validity of the brief pain inventory for use in documenting the outcomes of patients with noncancer pain. Clin J Pain 2004; 20:309318. 4. Breivik H. Opioids in cancer and chronic non-cancer pain therapy-indications and controversies. Acta Anaesthesiol Scand 2001; 45:1059-1066. 5. Portenoy RK. Adjuvant analgesic agents. Hematol Oncol Clin North Am 1996; 10:103-119. 6. Gordon DB. Non-opioid and adjuvant analgesics in chronic pain management:strategies for effective use. Nurs Clin North Am 2003; 38:447-464. 7. Bostrom B, Sandh M, Lundberg D, Fridlund B. Cancer patients experiences of care related to pain management before and after palliative care referral. Eur J Cancer Care 2004; 13:238-245. 8. Lucas LK, Lipman AG. Recent advances in pharmacotherapy for cancer pain management. Cancer Pract 2002; 10:14-20. 9. Stjernsward J, Colleau SM, Ventafridda V. The World Health Organization Cancer Pain and Palliative Care Program. Past, present, and future. J Pain Symptom Manage 1996; 12:65-72. 10. Coluzzi PH. Cancer pain management: newer perspectives on opioids and episodic pain. Am J Hosp Palliat Care 1998; 15:13-22. 11. Ferrante FM. Principles of opioid pharmacotherapy: practical implications of basic mechanism. J Pain Symptom Manage 1996; 11:265-273. 12. Mystakidou K, Parpa E, Tsilika E, et al. Pain management of cancer patients with transdermal fentanyl study of 1828 step I, II and III transfers. J Pain 2004; 5:119-132. 13. Krajnik M, Zylicz Z, Finlay I, Luczak J, Von Sorge AA. Potential uses of topical opioids in palliative care-report of 6 cases. Pain 1999; 80:121-125. 14. Hanks GW, Conno F, Cherny N, et al. Morphine and alternative opioids in cancer pain. Br J Cancer 2001; 84:587-593. 15. Stute P, Soukup J, Menzel M, Sabatowski R, Grond S. Analysis and treatment of different types of neuropathic cancer pain. J Pain Symtom Management 2003; 26:1123-1131. 16. Manfredi PL, Gonzales GR, Sady R, Chandler S, Payne R. Neuropathic pain in patients with cancer. J Palliat Care 2003; 19:115-118. 17. Smith TJ, Swainey C, Coyne PJ. Pain management including intrathecal pumps. Curr Oncol Rep 2004; 6:291-296. 18. Mercadante S. Epidural treatment in advanced cancer patients. Anesth Analg 2003; 97:1740-1742. Türk Anest Rean Der Dergisi 2005; 33(3):259-262 Psödotrombositopenik Bir Olguda Preoperatif Anestezik Hazırlık Kerem Erkalp, Zehra Yangın, Hamdi Delatioğlu, Feyza Bahçeci, Numan Kökten* SSK Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi I. Anesteziyoloji ve Reanimasyon ve I. Kulak Burun Boğaz* Kliniği, İstanbul ÖZET 65 yaşındaki erkek olguya larinks kanseri nedeniyle total larenjektomi ve boyun diseksiyonu ameliyatı planlandı. Preoperatif laboratuvar incelemesinde 23.400 (mm3)-1 trombosit sayısından başka bir anormallik yoktu. Olgunun anamnezinde kolay morarma ve kanama yoktu. Yaymada çok sayıda kümelenmiş trombositler görüldü. Bunun üzerine heparinli tüpe yeni bir kan örneği alındı. Trombositler 282.000 (mm3)-1 olarak sayıldı. Bu olgu sunumunda EDTA (Etilen diamino tetraasetik asit)’ya bağlı düşük trombosit sayısına sahip bir hasta sunuldu. Anestezistler ve cerrahlar psödotrombositopeni etiyolojisinden haberdar olmalıdırlar. Anahtar kelimeler: Psödotrombositopeni, EDTA, anestezi SUMMARY Anaesthetic and Preoperative Management of a Case With Pseudothrombocytopenia Total laryngectomy and radical neck dissection were planned in a 65 year old man with laryngeal carcinoma. Preoperative laboratory evaluation was unremarkable except for a platelet count of 23.400 (mm3)-1. His history was negative for easy bruising or haemorrhage. A peripheric blood smear was done and revealed multiple clumps of platelets attached to neutrophils. A seperate blood specimen was drawn in a heparin containing vacutainer. Analysis of this specimen revelaed a platelet count of 282.000 (mm3)-1. In this case report, a patient with a low platelet count due to EDTA (ethylenediaminetetraacetic acid) acid is presented. Anaesthesiologists an surgens need to be aware of this potential etiology of pseudothrombocytopenia