TBMM B:52 22 .1 .2008 O: 1 Sözlerime son veriyor, yüce Meclise

advertisement
TBMM
B:52
22 .1 .2008
O: 1
Sözlerime son veriyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Gündem dışı üçüncü söz, aşure günü münasebetiyle söz isteyen Kütahya Milletvekili Hüseyin
Tuğcu'ya aittir.
Sayın Tuğcu, buyurun Efendim.
3.- Kütahya Milletvekili Hüseyin Tuğcu 'nun, aşure gününe ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN TUĞCU (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumsal hayatımızda
önemli bir yere sahip olan aşure günü dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunuyorum. Şahsım ve par­
tim adına hepinizi ve şu an bizi televizyonları başında izleyen yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Aşure günü, yüzyıllardır İslam dünyasında büyük bir heyecan içerisinde anılmakta, bu günün
ifade ettiği anlam idrak edilmektedir. Ülkemizde birlikte, kardeşçe yaşayagelen gerek Alevi gerekse
Sünni yurttaşlarımız bu günün anılmasını, âdeta, bir gelenek hâline getirmiştir. Hazreti Nuh'un ge­
misinin kurtuluşu gibi birçok tarihî olayla ilişkilendirilen aşure günü, en çok da Kerbela'da Hazreti
Hüseyin ve beraberindekilerin şehit edilişleriyle hatırlanmaktadır.
İnançların bir kamplaşma ve çatışma değil, hoşgörü ve barış zemini hâline gelmesi açısından mu­
harrem ayı ve özel olarak aşure günü, bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Daha önce Anadolu'nun
bazı şehirlerinde yaşanan acı olaylar, ülkemiz için Alevi-Sünni kaynaşmasının önemini ortaya koy­
ması dolayısıyla anlamlıdır. Farklı yorum ve kimliklere karşı ön yargılı bir tutum geliştirmek yerine,
çeşitliliğin zenginlik sayılacağı bir yaklaşım ortaya koymak zorundayız.
Sadece Anadolu'da değil, Orta Doğu'da, Balkanlarda ve Orta Asya'da büyük bir önem atfedi­
len aşure günü vesilesiyle bir kez daha ifade etmek isterim ki, Alevilik konusu bir kısır politik çekişme
konusu değil, insan merkezli yeni bir buluşmanın vesilesi olmalıdır.
Türk milleti, Dede Korkut'un destanlarında ifade edildiği gibi "boy boylayıp soy soylayan" do­
layısıyla, toplumun en küçük birimini oluşturan her bir ailede olduğu gibi aşure bir toplumdur, mo­
zaik değildir. ABD ve Avrupa Birliği mozaik olabilirler ama biz aşure bir milletiz. Bizde bir tat, bir
ahenk, bir kaynaşma var. Büyük Selçuklu da Osmanlı da aşure bir toplumsal yapıya sahipti. Dağılıp
parçalanması çok kolay olan mozaikçilerden de değiliz. Bunun için "aşurede buluşalım, mozaikte
değil" diyoruz.
Aşure günü, bayram, sevinç, huzur, mutluluk, dua, tat, imkân, fırsat, umut, sabır, şükür, ahenk
ve kurtuluşun yanı sıra kederin, hüznün, matemin yok oluşun, acının, bedduanın, zulmün, gözyaşı­
nın da günüdür. Biz, birilerinin söylediği gibi "her yer Kerbela, her gün aşure" diyenlerden de deği­
liz. Bizim kültürümüzde aşurenin ayrı bir buruk tadı var. Ancak, gerçeklerden de uzak kalamayız.
İster gelenek ister inanç bağlamında olsun, ister aşure yemeği ister aşure orucu anlamında olsun,
başta Türk ve İslam dünyası olmak üzere, bütün insanlık tarihini de ilgilendiren bir zenginliktir aşure
günü. Bu anlamda, aşure günü resmî tatil olmalıdır diyoruz.
Bizim insanımız komşularına, dost ve akrabalarına yılda iki defa güzellik dağıtır: Birisi kur­
banda et dağıtmak, ikincisi de aşurede tatlı ya da tuzlu olan çorba dağıtmak. Alevisi Sünnisi bugün­
lerde, ayrıca bunların yanı sıra, muharrem orucunu da tutmaktadırlar. Bunlar bizim güzelliğimizdir.
Kim ne tür güzellikler yapmak istiyorsa devlet o topluma yardımcı olmak zorundadır. Alevi-Sünni
kaynaşmasının da en önemli harcı buradadır.
-611-
Download