TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BİLGİ BELGE MERKEZİ(BBM) Döküman Bilgileri EMO BBM Yayın Kodu Makalenin Adı Makalenin Yayın Tarihi Yayın Dili Makalenin Konusu Makalenin Kaynağı Anahtar Kelimeler Yazar 1 : : : : : : : : 107 İslamcı Yönetimlerin Baskıcı Ortamında Boğulan Bilim 02.03.2007 Türkçe İslam Ülkelerinde Bilim Cumhuriyet Bilim Teknik, 02/03/2007, 1041 Bilim Reyhan Oksay Açıklama Bu doküman Elektrik Mühendisleri Odası tarafından açık arşiv niteliğinde olarak bilginin paylaşımı ve aktarımı amacı ile eklenmiştir. Odamız üyeleri kendilerine ait her türlü çalışmayı EMOP/Üye alanında bulunan veri giriş formu aracılığı ile bilgi belge merkezinde yer almasını sağlayabileceklerdir. Ayrıca diğer kişiler çalışmalarını e-posta ([email protected]) yolu ile göndererek de bu işlemin gerçekleşmesini sağlayabileceklerdir. Herhangi bir dergide yayınlanmış akademik çalışmaların dergideki formatı ile aynen yer almaması koşulu ile telif hakları ihlali söz konusu değildir. Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi’nde yer alan tüm bilgilerden kaynağı gösterilerek yararlanılabilir. Bilgi Belge Merkezi’nde bulunan çalışmalardan yararlanıldığında, kullanan kişinin kaynak göstermesi etik açısından gerekli ve zorunludur. Kaynak gösterilmesinde kullanılan çalışmanın adı ve yazarıyla birlikte belgenin URL adresi (http://bbm.emo.org.tr/genel/katalog_detay.php?katalog=2&kayit=107) verilmelidir. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 107 Cumhuriyet Bilim Teknik 02.03.2007 İslamcı yönetimlerin baskıcı ortamında boğulan bilim Düzenleyen: Reyhan Oksay Nature'ın 1 Kasım 2006 tarihinde internette yayımladığı "Bilim ve İslamcılar" isimli makalede, Müslüman ülkelerin bilimden çok büyük yararlar sağlayacakken, son yıllarda yönetimi ele geçiren İslamcı liderlerin yarattığı baskıcı ortam yüzünden bilimin gelişmesi için ihtiyaç duyduğu özgür havayı soluyamadığı belirtiliyor. Makaleye göre. Arap liderlerinin kronik ilgisizliği bu olumsuz tabloyu biraz daha ağırlaştırıyor. Hz. Muhammed, "Bilgiyi Çin'de bile olsa ara!" sözleri ile Müslümanlara iki önemli mesaj veriyor. Bunlardan biri Tanrı'nın yarattıklarını anlamaya çalışmak, bir diğeri de bilgiyi İslam kültürünün dışında bile olsa inatla aramaktır. Ne var ki Müslüman dünyasında son yıllarda ortaya çıkan talihsiz gelişmeler, Hz. Muhammed'in özendirmeye çalıştığı bilimsel ortamın yaratılmasını engelliyor. Laik yönetimlerin yerlerini dinci yönetimlere bırakması, sorgulamaya dayalı bilimin önünü tıkıyor. Bütün bunlar İslam dünyasında 8.Yüzyıl'dan 13.Yüzyıl'a kadar devam eden bilimin altın çağı ile ne kadar büyük bir çelişki yaratıyor. O dönemde siyasi liderler, bilimsel çalışmaları teşvik ederken, tartışma ve eleştiriyi ilerlemenin lokomotifi olarak görüyorlardı. Böyle saygın bir geçmişe sahip olan genç Müslümanlar, bilime daha büyük bir hevesle sarılacakken, İslami düşünce ve politikasındaki çağdaş akımlar bu hevesi söndüreceğe benziyor. İslam ülkelerinde bilimi tehdit eden en önemli unsur, bilime verilen destek ile kısıtlanan ifade özgürlüğü arasındaki gerginliktir. Bir diğer önemli engel de zengin Arap devletlerinin sergilediği utanç verici ilgisizliktir. İslamcı liderlerin aynı anda hem bilimi teşvik edip, hem de ifade özgürlüğüne kısıtlama getirmeye çalışması çok çelişkili ve rahatsız edici bir tutumdur. Bu da uluslararası arenada bu liderlerin söylemlerine güven duyulmamasına yol açıyor. Dolayısıyla İslam ülkeleri yalnızlığa itiliyor; bilimsel açıdan gelişmiş ülkelerin bilim adamları, salt siyasi liderlere duydukları güvensizlikten dolayı Müslüman ülkelerle ortak bilimsel projelere katılmaya pek yanaşmıyor. Ancak bilimde ilerlemek isteyen Müslüman ülkelerin karamsarlığa kapılmasına gerek yok. Bunun için minimum gereksinim, bilimi ve eleştirisel görüşü kucaklayan bir eğitim sistemi ve en azından bir adet birinci sınıf bir üniversitedir. Atama ve terfiler şeffaf olmalı ve liyakat temel alınmalı. Özetle, İslamcı liderlerin yalnızca Batılıların fikirlerini ithal ederek bilimde ilerlenmeyeceğini anlamaları gerekiyor. Kaynak. Nature-Published online: 1 Kasım 2006; doi:10.1038/444001a TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 107 Cumhuriyet Bilim Teknik 02.03.2007 Petrolde zengin, bilimde yoksul Düzenleyen: Reyhan Oksay Nature'ın bilim muhabiri Jim Giles zengin Arap ülkelerinin bilime karşı sergiledikleri kronik ilgisizliklerinin değişip değişmeyeceğini sorguluyor. Nature 2002 yılında Arap dünyasındaki bilimsel faaliyetlerin ne düzeyde olduğunu araştırdığı zaman bölgenin üç konuda büyük başarı elde ettiğini keşfetti. Bunlar deniz suyunun tuzunu çıkartıp kullanılabilir hale getirmek desalinizasyon teknolojileri-, deve üretme çiftlikleri ve şahin soyunu ıslah etme çalışmalarıdır. Ancak bu son iki konunun bilim dünyasında çok fazla heyecan uyandırdığı söylenemez. Müslüman ülkelerin en zenginleri Körfez krallıklarıdır. Ancak bu zenginliğin çok azı bilimsel çalışmalara ayrılır. Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt 'in bilime ayırdığı pay, gayri safi milli hasılalarının yalnızca %0.2 'sidir. "Zengin ülkeler bilimle ilgilenmeye gerek görmüyorlar, çünkü petrol yataklarının üzerinde oturuyorlar" diye konuşan Kahire'deki Almishkat Araştırma Merkezi müdürü Nader Fergany , "Doğal kaynaklardan elde edilen zenginlik yüksek düzeyde yaratıcılığa ihtiyaç duymuyor" diyor. Fergany, petrol teknolojisi gibi doğrudan ilgili bilim dallarında kullanılan inovasyonun körfez ülkelerinin dışında gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. Ancak Körfez krallıklarından bazılarında petrol yatakları azaldıkça, ekonomik bir gelecek yaratmak için bilim ve teknolojiye yatırım yapmanın gerekli olduğu görüldü. Körfez'de bilimi canlandırmaya çalışan bazı bilim adamları bu değişikliğin mümkün olabileceğine inanıyor. Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Sarjah kentindeki Arap Bilimi ve Teknolojisi Vakfı AR-GE sorumlusu Samir Hamruni , "Şu anda kırılma noktasındayız. Artık bilim doğal kaynaklara bir alternatif olarak değerlendiriliyor" diyor. Şu anda bilime çok fazla fon ayrılmamasının nedenleri açık. 20.Yüzyıl'ın ortalarına kadar Körfez ülkelerinin yönetimi üzerinde büyük söz sahibi olan Avrupa Sömürgeciliği yüksek öğrenime veya araştırmaya hemen hemen hiç yatırım yapmadı. Petrol gelirleri bölgenin dış görünümünde çok büyük değişiklikler yaratırken, akan paranın eğitim ve bilime aktarılmasına gerek görülmedi. İKÖ'nün bilim ve teknoloji komitesi COMSTECH'in derlediği istatistiklere göre bilimsel değişiklikler yok denecek kadar az. Suudi Arabistan'da yıllık üretilen bilimsel makale sayısında 2000 ile 2005 arasında hemen hemen hiçbir ilerleme kaydedilmemiş. Tuzdan arındırma teknolojisinde bile yatırımlar çok düşük. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 107 Umman'ın başkenti Muskat'ta 1996 yılında kurulan Ortadoğu Tuzdan Arındırma Araştırma Merkezi yılda yalnızca 2 milyon dolarlık bir bütçe ile kör-topal ilerliyor. Bundan sonraki 5 yıl içinde değişiklikler hız kazanabilir. Katar'da ülkenin devlet başkanı Emir Hamid bin Halife El-Tani her yıl bilimsel araştırmalara milyonlarca dolar kazandıracak bir vakıf kurdu. Ayrıca Avrupa ve ABD'deki üniversiteler ile aralarındaki işbirliğini artırdı. Bu arada çevre mühendisliği, bilgisayar ve biyo-tıbba ağırlık verilmesi için gerekli adımları attı. Katar'ın yeni araştırma merkezleri bilim adamlarını ve öğrencileri çekmeyi başarırsa, komşu ülkeler de bu girişimlerden esinlenebilir. İtalya, Trieste'deki Gelişmekte olan Ülkeler için Bilim Akademisi'nin başkanı Muhammed Hasan , "Katar'ın gelişmesi durumunda, diğer ülkeler de bu konuda düşünmeye başlayacaklardır" diyor. Bu komşuların arasında Suudi Arabistan yavaş adımlarla ilerlerken, 2002 yılında yeni bir ulusal bilim ve teknoloji kalkınma planını yürürlüğe soktu. Bu planda öncelik savunma, petrol ve benzin teknolojisine verildi. Ancak 2020 yılında GSMH'nın %1.6'sının AR-GE'ye ayrılması öngörülüyor. Bu girişimler heyecan yaratırken, aynı zamanda kuşkuları da yoğunlaştırıyor. Fergany petrol monarşilerinin, araştırma ve inovasyonu dönüştürmek için gerekli olan yapısal ve ekonomik değişiklikleri gerçekten isteyip istemediklerini sorguluyor. Petrol zengini ülkelerin liderlerinin eleştiri ve sorgulamaya açık bir atmosferi yaratmaya gönüllü olup olmadıkları net olarak bilinmiyor. Şu anda yapılması planlanan reformların ne kadarının samimi olduğu uzun vadede belli olacak. Düzenleyen: Reyhan Oksay