Can Gürzalp_Actual Medicine

advertisement
KAHVE MOLASI
Can GÜRZAP
Ömrünün 40 yılını tiyatroya adamış bir sanatçı… Türkiye’de
hatta belki de dünyada en güzel sese sahip oyunculardan bi ri... Her yeni tiyatro oyununda kendisine yeni bir dünya ya ratan ve tüm herşeyi sahnenin arkasında bırakan sanatçı
CAN GÜRZAP ile ACTUAL MEDICINE dergisi okuyucuları için
konuştuk…
ACME: Tiyatrocu bir ba baya sahip olduğunuz için
sanatla çok erken yaşta ta nışma fırsatı buldunuz…
Can GÜRZAP: Evet gözümü
açtığım günden beri sanatın
içindeydim (gülüyor).
ACME: Babanızın tiyatro
okumanızda bir yönlen dirmesi oldu mu? Kon ser va tuvar okumak kendi fik riniz miydi?
Can GÜRZAP: Aslında ben
sinema yönetmeni olmak istiyordum. Babam daima eğiEkim 2011
tim arayan bir kişiydi. Ne okursam okuyayım, o
işin çok iyi eğitimini almam gerektiğini söylerdi.
Fransa’da bir sinema okulu vardı. Ben orada
okumayı çok istiyordum ama o zamanlar imkanlar bu kadar kolay değildi. Bir ara mimar olmayı düşündüm, çizimim kötü olduğu için ondan da vazgeçtim.
Tiyatronun içinde büyüdüğüm için kendime en
yakın mesleğin oyunculuk olduğunu düşündüm. Oyunculuğu çok da seviyordum. Babam
Reşit Gürzap, o zaman Şehir Tiyatroları’nda ünlü bir oyuncuydu. “Bu işin eğitimini alacaksın”
dedi ve beni Ankara Devlet Konservatuvarı’na
gönderdi.
ACME: Konservatuvardan sonra da Lon Actual
Medicine
dra’da tiyatro eğitimi aldı nız. Eğitim süreçlerinizden
biraz bahseder misiniz?
Can GÜRZAP: Konservatuvarın yüksek bölümünde
okurken Devlet Tiyatrosu’nda başroller oynuyordum. O
dönem Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Başkanı
Mahir Canova, konservatuvarda hoca olmamı istedi.
“Oyunculuğa da devam et
ama burada da eğitim ver”
dedi ve bana burs çıkarttılar.
Rahmetli Cüneyt Gökçer de
o zaman Devlet Tiyatrosu’
nun başındaydı. O, gitmememden yanaydı. “Bak ne
güzel başroller oynuyorsun.
Burada yöneticilik de yaparsın gitme” demişti. Gidip gitmemek konusunda çok ikilemde kalmıştım. İyice düşünüp, taşındıktan sonra gitmeye karar verdim. İyi ki gitmi69
KAHVE MOLASI
şim. Oradan çok fazla şey öğrendim. Bizim eğitimimiz de
iyiydi ama bazı noktalarda
eksiklikler vardı. Oradan aldığım yenilikleri getirmeye
çalıştım ve o zamandan beri
de aynı uğraş içindeyim. Biliyorsunuz oyuncu olduğunuz
zaman eğitim hiç bitmiyor.
ACME: 1970’li yılların ba şında Devlet Tiyatroları’
na girdiniz. Halen aynı ku rumda oyuncu ve yönet men olarak çalışmalar ya pıyorsunuz. Yaklaşık 40
yıl dır Türk tiyatrosuna
hizmet veren biri olarak,
bu yıllara neler sığdırdı nız?
Can GÜRZAP: Bence oyunculuk, çok zor olmasına rağmen dünyanın en güzel mesleği. Benim aşık olduğum bir
iş. Ancak ne yazık ki Türkiye,
tiyatro için çok yanlış bir ülke. Oyunculuğa başladığım
andan beri çok zorluklar yaşadım. Hala da yaşıyoruz.
Salon yok, oyuncu yok, para
yok, destek yok… Zaten parayı hiç öğrenmedik konservatuvarda. Bu mesleği yapacaksak, parayı unutmamız gerektiğini biliyorduk.
Geride bıraktığımız dönemlerde ülkemiz çok zor bir dönemden geçti. Bütün bu darbelerin ve siyasal olayların tiyatroya ve sanata çok olumsuz etkisi oldu. Değişen her
hükümetle birlikte yönetimler ve düşünceler de değişti.
Devlet Tiyatrosu da bu değişimlerden fazlasıyla nasibini
70
aldı. Bu nedenle tiyatronun karanlık taraflarını
fazlasıyla yaşadık. Tek tesellimiz her şeye rağmen o sahneye çıkarak oyun oynamaktı. Tiyatro insanı tazeler. Orada yeni bir dünya yaratır
ve herşeyi unutursunuz. Biz de o karanlık dönemlerde bile herşeye rağmen sanat yapmaya
ve tiyatroyu ayakta tutmaya çalıştık. Ne kadar
başarılı olduğumuzu bilemiyorum ancak kendi
adıma çok güzel oyunlarda oynadım. Siyasi
olaylar tüm sektörleri çok olumsuz etkiledi ama
meslek yaşamımdan hiç şikayetçi olmadım. Çok
iyi işler yaptım. Başrollerden çok küçük rollere
kadar çok çeşitli ve çok özel karakterleri canlandırdım. Güzel oyunlar yönettim. Bu açıdan
da kendimi mutlu ve şanslı sayıyorum.
ACME: Ankara’dan İstanbul’a gelişiniz na sıl oldu?
Can GÜRZAP: Ergin Orbey, 1978’de Devlet Tiyatrosu’nda genel müdür olduğu zaman,
İstanbul için kadro oluşturuluyordu. Ergin bey
bana “İstanbul’a gider misin?” dedi. O zamanlar
Ankara’dan haklı olarak çok fazla oyuncu,
İstanbul’a gelmek istemedi. Orada herkes düzenini kurmuştu. Televizyon dizileri boy göstermeye başlayınca, bu sefer herkes buraya gelmek istedi. Sorunun cevabını hiç düşünmedim. Ben zaten İstanbulluyum ve Ankara’dan da artık sıkılmıştım. Kabul ettim ve İstanbul’a geldim.
ACME: Londra’dan geldikten sonra bir sü re TRT’de radyo tiyatrosu hazırladınız.
Radyo tiyatrosunu biraz anlatır mısınız?
Can GÜRZAP: Aslında Radyo Tiyatrosu çok
daha önce başladı. Okul yıllarımda harçlığımı
radyo tiyatrosundan aldığım para ile çıkarıyordum diyebilirim. O yıllarda tek eğlence o idi.
Radyoda ‘arkası yarın’ diye 12-18 bölümlük
oyunlar vardı. Hem oynardım hem de oyun
yazardım. Bu işe ilk önce oyun çevirisi yaparak
başladım. Bu olayın bana şöyle bir faydası oldu, çok iyi diyalog yazarım. Türkçem iyidir
ama ‘Tiyatro Türkçe’sini çok çok iyi bilirim.
Bunların hepsinin diyaloglar sayesinde olduğuna inanıyorum. Radyo tiyatrosunun kariyerim
için çok faydalı olduğunu söyleyebilirim. Hem
Actual
Medicine
bir öğrenci olarak gelir kaynağımdı hem de bu sayede
bir eğitimden geçiyordum.
ACME: Televizyon ve si nemaya geçişinizden biraz
bahseder misiniz?
Can GÜRZAP: 1968 yılında
TRT’de deneme yayınları
başladığı zaman öğrenciydim. Haftada üç gün ikişer saat deneme yayınları yapılırdı
ve bu denemelerde drama
saati vardı. O zamanlar tekrar tekrar çekim diye bir şey
yoktu. Oyun canlı oynanıyor
ve ne oynuyorsanız o yayınlanıyordu. Canlı yayına bu
şekilde başladım. 1978 yılında Halit Refiğ’in “Yaşam Kavgası” filmi ile de sinemaya
adım attım. Fatma Girik ile
oynamıştık. En son da geçen
yıl “Bir Avuç Deniz” filminde
oynadım. Sinemada çok fazla
yer almadım. Daha çok tiyatro ile ilgilendim.
ACME: Canlandırmak iste diğiniz özel bir karakter ya
da yönetmeyi düşündüğü nüz özel bir oyun var mı?
Can GÜRZAP: Oynadığım
karakterler sürekli aynı çizgideki karakterlerden çok farklıydı. Çok iyi rollerde de oynadım, kötü de oldum, orta
halli bir insan da… Çok çeşitli rollere büründüğüm için
keşke şu oyunda oynasam,
şunu yönetsem gibi bir düşüncem hiç olmadı. Genelde
hep sevdiğim ve istediğim
rolleri oynadım.
ACME: Oyuncu ve yönet Ekim 2011
KAHVE MOLASI
men olarak bugüne kadar
pek çok projede yer alma nıza rağmen, başarılarını zın ödüllendirilmediğini
görüyoruz. Ödüller hak kındaki düşünceleriniz ne lerdir?
Can GÜRZAP: Mehmet
Baydur’un ‘Yangın Yerinde
Orkideler’ini yönettim. Orada bana en iyi yönetmen
ödülü verilmişti ancak ödülde soyadımı yanlış yazmışlar.
Daha sonra bir dernek tarafından en iyi oyuncu ödülüne
layık görüldüm ancak bana
verilen ödülde ‘En İyi Film
Ödülü’ yazıyor. Ödülleri karıştırmışlar. Ülkemizde bu işler o kadar özensiz yapılıyor
ki… O dönemden sonra ödül
kavramı benim için anlamını
yitirdi. Ödül organizasyonlarını yapan kişilere bu işlerin
dışında tutulmak istediğimi
söyledim. Ödül alan kişilerin
mutlaka değerleri vardır ancak ödül verenler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
ACME: 1990 yılında ‘Dia log Anlatım İle ti şim’ isimli
kendi okulunuzu kurdu nuz ve halen eğitim ver meye devam ediyorsunuz.
Diaolog’un kuruluş hika yesini biraz anlatır mısı nız?
Can GÜRZAP: Ben hep tiyatro okulu kurmak istiyordum. Böyle bir okul için hem
parasal hem de devlet desteğine ihtiyaç vardı. Bu kadar
büyük bir sorumluluk alamayacağımız için birkaç arkadaEkim 2011
uzun bir araştırma döneminin ardından artık sona yaklaştım. Kısa sürede toparlayıp
bitireceğim. Sizin de belirttiğiniz gibi yaklaşık 40 yıldır tiyatroda gördüklerimi kendimi soyutlayarak anlatmaya
çalıştım. Kendimi soyutlamak
istedim çünkü burada tiyatroyu anlatıyorum ama bu kitabı bitirdikten sonra başka bir
kitapta bu sefer kendi başımdan geçenleri yazacağım. Bir
de eğitim veriyorum o da devam ediyor.
ACME: Yoğun temponuz da kendinize ve sağlığınıza
nasıl vakit ayırıyorsunuz?
şımla birlikte daha küçük çapta bir başlangıç
yapmak istedik. Tiyatroya yakın bir işti. Gayet
amatör bir anlayışla ancak çok iyi bir kadro ile
Dialog’u kurduk. Diksiyon, kişisel iletişim, beden kullanımı ve oyunculuk üzerine eğitimler
vermek istedik. O zamanki eşim Arsen ile neler
yapabiliriz diye düşünürken, baktık ki biz buradan bir şey kazanmıyoruz. Aksine hep cepten
yiyoruz. İkimizde ticareti bilmiyorduk ama buraya çok fazla emek verdik. Kapanmasını istemiyorduk. Sekiz yıl önce küçük kızım Elif burayı; büyük kızım Ayşe ise Kalamış şubemizin başına geçerek orayı yönetmeye başladılar.
Onların bu çabaları sayesinde yolumuzda güzel
adımlarla ilerliyoruz.
ACME: Devam eden ve ye ni projeleriniz
nelerdir?
Can GÜRZAP: Kurtlar Vadisi’nde beşinci yıla
başlıyorum. Şu an kesinleşen başka bir şey yok.
Aynı anda tiyatro, dizi ve eğitim çok zor oluyor. Dizi çekmek kolay değil. Çok uzun ve belirsiz saatler çalışıyorsunuz bu da diğer programlarınızı aksatıyor. O yüzden de şimdilik sadece diziye odaklanıyorum. Dizi dışında Devlet
Tiyatrosu ile ilgili bir kitap yazıyorum. Çok
Actual
Medicine
Can GÜRZAP: Çok yoğun
bir tempom yok açıkçası.
Geçen seneye kadar çok yoğundum. Özel bir tiyatrom
vardı ama geçen yıl orayı kapadım. Beni çok üzdü ve çok
yordu çünkü bu ülkede bu
tür şeyler yapmak gerçekten
çok zor. Herşeyden önce salon yok. Bir gün bir yerde oynuyorsunuz bir gün başka bir
yerde... Öyle tiyatro mu
olur? Çok mücadele ettim
ama artık o kadar yıpranmıştım ki, geçen yıl kapatmaya
karar verdim. Bu yüzden bu
yıl kendime vakit ayırabileceğim. Spor yapmaya çalışıyorum. Sigarayı bırakalı epey
oldu ama arada sırada puro
içerim. Rakıyı çok severim.
Katı beslenme kurallarım ve
katı diyetlerim yoktur. Normal bir beslenme düzenim
var. Şu ana kadar da çok büyük sağlık sorunlarım olmadı.
Yaşayıp gidiyorum.
71
Download