ll. BÖLÜM Ç<?ZÜNÜRLÜGÜ iLE DEGİŞİM

advertisement
İSLAM D&Uuml;Ş&Uuml;NC~İNDE KUTSAL [ZAMAN] KAVRAMI
Rit&uuml;eller/Kutlamalar &Ouml;rneği
ll. B&Ouml;L&Uuml;M
C. 2. İLİNTİSEL KUTSALL~ &Ccedil;&lt;?Z&Uuml;N&Uuml;RL&Uuml;G&Uuml; iLE DEGİŞİM
ILIŞKISI*
Salih &Ouml;ZER**
•
Abstract
Bu yazıda, zaman ve kutsal terimleri hem bir kavram olarak
hem de rit&uuml;ellerle ba~lanb.lı şekilde ele alınmıştır. &ouml;ncelikle
İslam geleneginde zaman kavramına y&ouml;nelik olarak degişik
algılamaların ortaya &ccedil;ıktıgı tespit edilmiştir &Ouml;te yandan İslam
k&uuml;lturunde bir&ccedil;ok şeyin kutsallaşbnlmasına ragmen ger&ccedil;ek
anlamıyla kutsal kavramına Allah'tan (cc) başka bir karşilik
bulunamamışbr. Keza Allah'tan başka kutsal kabul edilenlerin de diger dinsel geleneklerle k&ouml;kl&uuml; farklılıklara sahip
oldugu g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Aynca kutsal algı!ayışlanılın, rit&uuml;ellerinin gjdişabnı belirledigi ileri s&uuml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Bu bakımdan
Islam gelenegindeki rit&uuml;el kavramını Islam'daki kutsal
kavramıyla birlikte ele alırken şuna ilişkin bir&ccedil;ok kanıt ortaya konmuştur: Peygamberimlz, eger Kur'an yeni bir rit&uuml;el/
ibadet &ouml;ne s&uuml;rmemişse ya lbrahimi gelenege ya. da Arap
gelenegine dayanan rit&uuml;ellerin formlanndan ziyade i&ccedil;erikleri
ve &ouml;zlerini dikkate~- Bu a&ccedil;ıdan O, kimi zaman aniann
formlannı, kimi zaman da anlamlannı degiştirmiştir, eger bir
rit&uuml;el İslam inanc ve h&uuml;kUmlerine tamamen ters ise o rit&uuml;eli
iptal etmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kutsal, Zaman, Kutsal Zaman,&quot;
Kutlama/Kandiller, Degişirn
In this aı:tıcle, time and sacred have been analysed both as
a concept and in connection with ritııals. For one thing, it
is shown in this research that the concept of time in lslamic
tradition has different apprehenslons. As far as the term sacred is concemed, despite the fact that a lot of things are
sanctified in lslarnic aılture, yet, we couldn't find anything
Sacred in it's true sen.Se, except for Allah. Also we arrived
at the conclusion that for those things-other than Allah-that
are consldered sacred in Islam there are radical differences
and connotations in comparison with the sacreds of other
religious experiences. It is also argued that apprehensions
of sacred directly determine the course of rituals. Thus, for
explanation of the rituals in lslamic tradition In relation with
its notion of sacred we have fumished lots of information
&middot;along these Unes: if Qur'an d.idn't put forward a new ritual/prayer, our Prophet (pbuh) had taken into account the
contents and substances, rather than their forms, of ritııals
daling back either to Abrahamic or Arabic traditions. He,
therefore, sometimes changed their forms and sometimes
contents; or otheıwise abrogated if it' s totally against Islamic
credo and precepts.
Keywords Sacred: Tıme, Sacred Tıme, Ritual, Celebrations/Sacred Nights, Change.
Diiii auyarlığın temel kategorisi olarak kutsal, dine
bakışı da etkilemektedir. &Ouml;me~in ilk Hıristiyanlığın
mistik ve rit&uuml;elistik kutsal anlayışı, reformda etik bir
muhtevaya b&uuml;r&uuml;nm&uuml;ş, modem kutsallık hareketleri
ise muhtemelen materyalizme de tepki olarak tekrar
i&ccedil;e.d&ouml;n&uuml;kleşmiştir. Bu yaklaşımların egemen olduklan
d&ouml;nemlerde dine yaklaşım da bundan etkilenmiştir.
İslam d&uuml;nyasında da modemizmin zirvede oldu~
d&ouml;nemlerde, Abduh'lann ve Rıza'ların &ccedil;ağında
dine y&ouml;nelik ak&uuml; bir yaklaşım egemen olmuşken,
g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde aşın sek&uuml;lerli!ıin etkisiyle kimi zaman
mistik-geleneksel eğilim kendini g&ouml;sterirken kimi
zaman da tamamen sek&uuml;ler bir yaklaşım kendini
hissettirmektedir.
İslam'ı ,-be&uuml;rli oranlarda da olsa kilit&uuml;rei- bir
&middot;Makalenin ilk kısnu Islami Araştırmalar Dergisi 18. cilt, sayı 3' de
yayınlanmışbr.
-Dr., T.C. K&uuml;lt&uuml;r Bakanlıgı, [email protected]
planda
vardır:
anlamanın,
Değişim. ı
~slında
Dolayısıyla
&ouml;nemli bir sonucu
bu tarz yaklaşımlan
reddedenlerin, başlangı~ oluşumlan değişmez
olarak g&ouml;rmesi bundan dolayı olmalıdır. Bu ba~lamda
Islam toplumunun &ccedil;evresel unsurlara teorik ve pratik
tepkisi olarak ifade edUebUecek bidat literat&uuml;r&uuml;n&uuml;n
&ccedil;oğunlu~un, bu tarz' bir bakış a&ccedil;ısının tam tersi bir
bakış a&ccedil;ısına sarup Şaf&uuml; ve Malikilerden oluşhığunu
habrlamak yerinde olacaktır. Bu anlayışta, konumuz
olan rit&uuml;el~tlarİıa sad~dinde, mesajın yerine mesajı
&middot;getiren veya taşıyarılar (sahabe v~ya &ouml;ncekiler) daha
&ouml;n plana &quot;&ccedil;ıkmışbr. (Mevlid: lslam-&gt;Peygamber;
Kadir: Kuran-&gt;kurtuluş, sevap) Oysa Germanus'un
1
1
1
&Ouml;zet
Islam'da zaman anlayı~~~şiklik ilişkisi I&ccedil;in bkz. Jean-Paul
Chıımey, !s/amlc Culture and Sodo-Economlc Change, E. J. Brill;
1981,9-10
ISLAMi ARAŞTIRMAlAR DERGISI, ClLT: 19 SAYI: 2, 2006, Sayfa: 390:40l,ISSN 1300-0373, TEK-DAV
-ı
!
ISLAM D&Uuml;Ş&Uuml;NCESINDE KUTSAL [ZAMANJ KAVRAMI
da bellrttigi gibi İslam, Hz. Muhammed'in g&ouml;z&uuml;nde,
var olana karşı teslimiyet değil, var olana Tann'nın
niyetine g&ouml;re uyum sağlama idi. 2 Yalruz bu noktada,
dini metinlerd.en hareketle g&uuml;n&uuml;m&uuml;z a&ccedil;ısından
bunun ger&ccedil;ekleştirilmesinin zorlugunun albnı &ccedil;izmek
zorundayız. Bu en azından tutarlı . bir metodolojiye
ihtiya&ccedil; duymaktaclır.
•
Macar T&uuml;rkolog Germanus, burada İslam'ın
k&ouml;keninde metafizik dogmalarla kelep&ccedil;elenmemiş
olmasına ve sinkretik bir yapıyla her t&uuml;rl&uuml; dogmaya
karşı olmasına ragmen koşulların, İslam'ın talihini
başka şekilde y&ouml;nlendirdigini s&ouml;ylemektedir. O,
D~ insanının kendine &ouml;zg&uuml; akıl yfu&uuml;tmesi ve
i&ccedil;ine kapanmasıyla kendini g&ouml;sterdigini, ortodoks
.d&uuml;ş&uuml;ncenin, bagımsız araştırmayı, sert ara&ccedil;larla dogal
olgular d&uuml;nyasında bogdugunu ifade etmektedir~&middot; O,
Dogunun şehitlerinin hep soyut, teolojik ve metafizik
&middot;hayallere daldıgını ifade ebnektedir.3
İslam'ın
kutsal anlayışı ile degişim ilişkisi
fikir y&uuml;r&uuml;tebUrnek i&ccedil;in şu sorulann a&ccedil;iklıga
kavuşturulması gerekir: Kutsal ile form arasındaki
bag, birebir midir? Eger birebirse, statik/donuk bir
ilk d&ouml;nem eksenli degişirn karşıb yaklaşım haklıdır.
Fakat bu noktada bu yaklaşım, Hz. Peygamber'in
soyut/bakir bir alanda inip inmedigi &middot; sorusuna da
cevap vermelidir. Eger s&ouml;z&uuml; ge&ccedil;en ilişki birebir
degilse, yani kutsal, forrnla eşit degil ise, sabit olan
şey nedir? Dahası k&uuml;lt&uuml;rel bakış ve tarihsel yaklaşımın
sonucu olarak gelecek olan degişimi, modemitenin
tasallutundan kurtarrn~ m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;d&uuml;r? Nitekim
kapitalizm-Protestanlık ilişkisinde de g&ouml;r&uuml;ld&uuml;g&uuml; gibi
kapitalizm, Protestarı eWlirnlerin d&uuml;nyevl &ccedil;abalannı
. kullanmasına ragmen sonunda o dini ruh~ eser
kalmamışbr.4 Ya da bu degişirni orijinal kılacak olan,
dinin mevcut zamanla hi&ccedil; temas etmemesi midir?
İ&ccedil;erisin~e bulunulan d&uuml;nyanın zihin yapısından
etkilenmemek her ne kadar m&uuml;mk&uuml;n degilse d~,
bunun farkında . olmak, etkilenmeleri makul sınırda
tutabilir. Esasen Malik b. Nebi'nin de belirttiği gibi,
ister &quot;dogru&quot;, ister &quot;yanlış&quot; olsun, bir fikrin etkililigi
de son derece &ouml;nemlidir. s Bin Nebi, burada tarbşmayı
doğru-yanlış &ccedil;ıkmazından kurtararak zamana g&ouml;re
etkililik platformuna aktarmaktadır. Bilindigi gibi
hakkında
2
Ge~us, Gyula, agm, 47-48
3
Germanus, agm,48
• Weber, Max, age, 155, 159.
5 bk. Malik Bin Nebl, Rkir ve Put, 101-109
• Horkheimer, Max, age, s. 64 vd.
modernleşmeyle birlikte din de daha m&uuml;tevazı olmaya
mecbur kalmışhr. 6 Dolayısıyla etkililigin egemen
oldugu bir d&uuml;nyada, İslam'ın sahihligini kabul&uuml;ro&uuml;z&uuml;n
yanı sıra, ona etkililiginin de saglanması yerinde
olacakbr ve bir fikrin etkililiği de, Bin Nebi'nin ne
belirttigi &uuml;Zere o fikrin dinamik oluşuna, bir k&uuml;lt&uuml;r
d&uuml;nyası i&ccedil;inde kendini kabul etiirişine ve nihayet
g&uuml;n&uuml;n şartlarına bağlıdır. 7 Bin Nebi, d&uuml;ş&uuml;ncelerin
k&uuml;lt&uuml;rel değerlerinin, temel olarak onların bireyle
ilişkisinin yapısına dayandıgırun da albnı &ccedil;izmektedir.•
Yani orijinal metinler, zihni besleyen kaynaklar
~dar, onlan anlayanlar da 9nernlidir ve olumlu/etkili
sonu&ccedil;, b~ iki tarafın birbiriyle ilişki bi&ccedil;imine bağlıdır.
Dolayısıyla eğer İslam'ın, mevcut şartlarta ilişkisi risk
taşıyorsa, aynı şey, teorik olarak ge&ccedil;miş y&uuml;zyıllar i&ccedil;in
de s&ouml;z konusudur ve bu riskfiilen de ger&ccedil;ekleşmiştir.
&Ouml;megin felsefe, kelam, fıkıh veya tasawuf gibi dini
&middot; ilimler, dinin evrenseUeşmesi s&uuml;recinde ken.dini
anlama ve form&uuml;le etme s&uuml;recinin doğal bir par&ccedil;ası
olarak alınabilir ve bu a&ccedil;ıdan da bir takım degişkenler&middot;
&middot; i&ccedil;ermesi ka&ccedil;ınılmazdır..
.
Bilinmelidir ki, tarih i&ccedil;inde M&uuml;sl&uuml;manlar,
İslaı:n'ı anlar ve sunarken/anlarnlandınrken belirli
kavramlan &ouml;nplana &ccedil;ıkararak bunu yapmışlardır.
Bu bi&ccedil;irnlendirmede tarihsel şartlar belirli oranlarda
etkili olmuştur denilebilir. Kimi zaman bozulan
sosyal-siyasal yaşam karşısında, belki &ccedil;&ouml;z&uuml;m
&uuml;retilemediğinden,
dini literat&uuml;rdeki 'fesadu'zzaman' kavramı &ccedil;er&ccedil;evesinde &ouml;ted&uuml;nya &ouml;nplana
&ccedil;ıkanlarak dini değerler korunmaya &ccedil;alışılmış, kimi
zam~ da dış d&uuml;nyadaki sosyal ve iktisadi hayatın
zor! cimalan karşısında, 'en helal kazancın ticarette
oldugu' yaklaşımı &ouml;nplana &ccedil;ıkanlrnışbr. 9 Burada belki
de eleştirilmesi gereken şey, belirli tarihsel şartlarda
ortaya &ccedil;ıkan algılayışın/oluşan dini geleneğin,
de~iştirilemez, geliştirilemez olarak kabul edilmesidir.
Bu, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zdeki anlarnlandırmalar i&ccedil;in de ge&ccedil;erlidir.
Dolayısıyla ge&ccedil;miş b&uuml;t&uuml;nseliiidere neden olan koşullar
tam olarak bilinemeyecegi i&ccedil;in ge&ccedil;mişe y&ouml;nelik hem
kesin hem de ilgili kişilerle ilgili olarak deger yargısı
i&ccedil;eren eleştiriler y&ouml;neltilemez. Bu anlamda gelenek,
tarihseldir; ger&ccedil;ektir. Aslında gelenek, dinin tarihteki
7
Malik bin Nebi, Kıill&uuml;r Sorunu, Arık. 2000, Ank. Okulu yay.,
30.38
1
Malik Bin Nebi, age, 35
9 bk. Leah, Kinberg, Compromise of Commerce, Der Islam, Band
66 Heft 2(1989), s. 209
391
ı
SALlH &Ouml;ZER
ı
ı
1
1
y&uuml;z&uuml;d&uuml;r, elinin bir anlamda vekilidir, aslın yerine
ge&ccedil;emez. Bin Nebi, gelene!İi karşıt-k&uuml;lt&uuml;r olarak
belirlemesine ve onun zihin &uuml;zerindeki tehlikesini
wrgulamasına ra!tmen, yine de onu bir basamak,
değerlendirmektedir. 10
zemin/platform
olarak
Gelenek, dinden farklı olarak belU inan&ccedil; ve uygulama
g&ouml;vdesine de~il. bu inan&ccedil; ve uygulamalann zamanla
ilişkili d&uuml;zenleome bi&ccedil;imine işaret eder:11 Sosyolog
Anthony Giddens, &ouml;zellikle g&uuml;n&uuml;m&uuml;z a&ccedil;ısından din
ile geleneğin modemlikle bağına ilişkin olarak şunlan
s&ouml;ylemektedir: &quot;DUnyevileşme, dinin varoluşsal sorular
&uuml;zerindeki etkisi dolayısıyla dinsel d&uuml;ş&uuml;nceyi t&uuml;m&uuml;yle
ortadan kaldırmamışbr; fakat modem sosyal yaşarndaki .
konurolann &ccedil;oğu, elinin g&uuml;nl&uuml;k yaşam &uuml;zerinde yaygın
bir etki sağlamasına izin vermeyecek bi&ccedil;imde a&ccedil;ık
bir uygonsuzluk g&ouml;sterir... Gelenek, kendisine tam
bir karşıtlık oluşturan modem toplumsal yaşanun
d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rnselli!İi (reflektif) tarafından dinden &ccedil;ok daha
ciddi bir bi&ccedil;imde baltalanmaktadır. &quot; 12 &Ouml;te yandan
din ile onun tarihsel kısrru olan gelenek bağlanunda,
materyalizmin zirvede oldu~u d&ouml;nemlerde manevi
olanın, mistik eğilimlerin zirvede olduğu d&ouml;nemlerde
d&uuml;nyevi wrgunun mu &ouml;nplana &ccedil;ıkanlması, yo~ her
iki durumda da dengeli bir b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n m&uuml; kurulması
gerektiği iyice tarbşılmalıdır.
hermen&ouml;ti!İin iyimser kanadından Emilio Betti'nin
&ccedil;izgisine de paralel bir yaklaşımdır. Bunu kendisi
de ifade etmektedir. 15 Dolayısıyla onun y&ouml;ntemi,
tarihsel metirıleri anlama konusundaki daha keskin
yaklaşımiann kimi sorularını cevapsız bırakabilecek
bir muhtevaya sahip olmasına ra!tmen pratiklik/
uygulama y&ouml;n&uuml; daha ağır basmaktadır.
Tarihselciliği kabulle, ilk d&ouml;nemler de belirli
tarihsel şartlara sahip bir d&ouml;nem olar~ kabul edilir
(ger&ccedil;i Dilthey, her tarihsel d&ouml;nemin mo~adik bir b&uuml;t&uuml;n
olmadığını, bundan dolayı &ouml;ncekinden etkilendiğini, bir
şeyler katbğını, her &ccedil;ağı kendi b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;nde anlamanın
gerektiğini s&ouml;yler) 16; fakat kanaatimizce tarihsekilik
sonuna kadar uygulandıı:tında, yeni algılayışlardan
&ccedil;o_k gelene~ lehine işler, zira insan ge&ccedil;mişi g&ouml;zden
ge&ccedil;irmeden, kimi y&ouml;rılerini eleştirmeden yeniden
anlamayı zor temeUendirir, oysa tarihselci anlayışı
kabullenmekle birlikte tarihe y&ouml;neUk yoğun bir eleştiri,
hatta arılama iddiasında bulunulamaz, her d&ouml;nem,
kendi b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ı:t&uuml;ne sahipse biz &ouml;ncekinin/geleneğin
kimi par&ccedil;alarının yanlışlı!:tJnı kesin olarak iddia
edemeyiz, zira 0nu eldeki yazılı veriler aracılı!lJyla
anlamaya &ccedil;alışmaktayız; zaten tarihselci yaklaşıma
g&ouml;re genel ge&ccedil;er bir doğru g&ouml;r&uuml;rımemektedir. 17
metodoloji
oluşturmaya
ıo
392
D. 1. GENELOlARAKRİT&Uuml;EL;KlJilAMA
indirildiği ~mana
Malik bin Nebl, K&uuml;!Wr Sorunu, 92-93
bk:t, Giddens, Anthony, cıge, 96.
ı2 Giddens, A., ııge, 100. .
ıı Fıızlur Rahmıın, Islam ue &Ccedil;oğd0&sect;11k, Ank. 1?96, Ank Okulu yay.,
s. 62
ı• Fazlur Rahmıın, age, 64
11
ı
ı
\.
1
D. RİT&Uuml;EL/KUTIAMA
&ccedil;alışan
Fazlur Rahman,
gitme
ve sonra tekrar oradan kendi zamanırruza d&ouml;nme
şeklinde ikili bir hareket &ouml;nermektedirY O;&middot;&middot;birinci&middot;
hareketin, ayetin tarihsel ortamını ve &ccedil;&ouml;z&uuml;m
getirdiği sorunu araşbrma şeklinde ve bu &ouml;zel cevabı
genelleştirme şeklinde iki alt aşamayı i&ccedil;erdi!İini
beU.rtir. ı4 Fazlur. Rahman, ikinci hareket i&ccedil;in, &quot;Bu
da, şu andaki durumu &ccedil;ok iyi incelem~mizi ve onu
oluşturan &ccedil;eşitli unsurlan &ccedil;ok iyi tahlil etinemizi
'gerektirir. B&ouml;ylece mevcut durumu değerlendirilebilir
ve onda gereken de!İişiklikleri yapa~iliriz&quot; demektedir
ki, bu yaklaşım, şimdiyi (kendi zamarumızı) dikkate
alan, mevcutta &quot;vat olmanın&quot; gerekliliğini wrgulayan
bir muhtevaya sahiptir. Bu y&ouml;ntem, detaylı olduğu
gibi kaynak metinlerin anlaşılabilirl@ konusunda
Kuran'ın
ı
0
İslam'ı yeniden anlama konusunda bir
zamanımızdan
ı
KONSEPTİ
Kutsal &middot; algılayışlannın izin s&uuml;rebileceğimiz '&ouml;iğer
bir parametre de dinin bil~şenlerinden rit&uuml;ellerdir.
Rit&uuml;eller genel olar~k dirıli!r a&ccedil;ısından, kutsal
olarak . kabul edilen anlara ve zamarılara ilişkin
&middot; uygulamalardır. Burılar, Eliade'a g&ouml;re, bir hakikatin
k&ouml;keninin zam&middot;anını, kutsal bir tarihi, devrevi olarak
yeniden g&uuml;nceUeştirmeye &ccedil;alışmaktadır ve ~u
g&uuml;nceUeştirmeler, kutsal bir takvirni meydana getirirler
ki, bu, bayramlar b&uuml;t&uuml;n&uuml;d&uuml;r}8 P.L Berger, elinin
semboUk b&uuml;t&uuml;nleştiriciUk 'işlevinin en bariz şekilde
ayinlerde g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ı:t&uuml;n&uuml; belirterek bunlar vasıtasıyla
bug&uuml;n&uuml;n, ge&ccedil;miş ve geleceğe bağlandıı:tını. eski Yakın
Doğu yeni yıl festivalleri &ouml;rneğinde dile getirir. 19
15 Fıızlur Rahmıın, cıge,
69
bk. &Ouml;zlem, Dogıın, K&uuml;ltar Bilimleri ve Kaltilr Felsefesi, 83
ı1 &Ouml;zlem, Dogıın, age, 91-92
ıs Biade, M., The Saaed and ıhe Profane, 85
19 bk. Berger, Peter L, DinveTolumsal Kurumlann Degişimi, Din
ue Modernlik I&ccedil;inde, 131
16
i
&middot;1
1
ı
'
--ı -
l
ı
ı
ı
1
:
&middot;ı
ISLAM D&Uuml;Ş&Uuml;NCESINDE KınSAL [ZAMAN] KAVRAMI
antolajik degU, işlevsel {ahlaki) oldugu kanaatindeyiz.
Dolayısıyla İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki bayramların, bu tarz bir
olgudan ziyade, sosyolojik y&ouml;n&uuml; ağır basan bir kutlama
kurtulunabilir. Bilinc4w gibi kutsal-profan ikilisine bakış &middot; oldugu s&ouml;ylenebilir; yani ?!aylar tarih i&ccedil;inde cereyan
ya da b&ouml;yle bir diyalekti~i kabul, rit&uuml;ellere yaklaşımı da etmiştir, başlangı&ccedil;ta dewl.
derinden etkilemektedir. Zira bu kabuller sonucunda
yaşamdan kopuk bir rit&uuml;el ~ da seremoni anlayışı
D. 2. İslam K&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde Rit&uuml;el/Kutlama:
ortaya &ccedil;ıkabUdi~i gibi, yaşamla i&ccedil;i&ccedil;e işlevsel bir rit&uuml;el/
Rit&uuml;el kavramının İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki &quot;menasik&quot;
seremoni anlayışı da ortaya _&ccedil;ıkabilmektedir. &Ouml;te
terimiyle karşılanabileceği kanaatindeyiz. Bu kavram,
yandan batılı modem toplumlarda kutsalla bag kesme
seremoni, ıit&uuml;el ve ibadet kavramlaoru karşılayan bir
&ccedil;abalanna ra~men, belirtilmelidir ki, arkaik&middot; insanın
kuşatıcılığa sahiptir. İslam geleneğinde bu konuyla
ehli kutsal deneyimine karşıt olarak vahşi bir kutsal
ilgUi bir yaklaşım olarak Alı1si, her milletin, g&uuml;&ccedil;lerini ve
tecr&uuml;besine, bunun yansıması olan rit&uuml;eUerle devam
&ccedil;okluklarını g&ouml;stermek i&ccedil;in halkının toplandıgı neşeli
edUmektedir; vahşi kutsal deneyimi, tamamen patlama
g&uuml;rıleri . olması gerektiğini belirterek Rasulullah'ın
şeklinde ve kuralsızdır; ehli kutsal deneyimlerinin
Medine'ye geldikten sonra Nevr&uuml;z ve Mihıican'ı,
fonksiyonelli~ine ve kurallılığına karşıtbr: Aşın hız;.
yevmu'l-edha
ve
yevmu'l-fıtr'la
değiştirdiğini
intihar denemeleri, &ouml;l&uuml;mc&uuml;l uyuşturucu kullanımı vs.
s&ouml;ylemektedir. 23
gibi ~ylemler aslında modem hayattaki vahşi kutsal
İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki kutlama konsepti, diğer
tecr&uuml;beleridir. 20 Aslında bir&ccedil;ok bablı araşbrmacı
toplum ve k&uuml;lt&uuml;rlerden farklılıklar arz etmektedir.
batıdaki kutsaldan/dW olandan &quot;ka&ccedil;ış&quot;ın başansız
Zira
kutlamalar, bazı k&uuml;lt&uuml;rlerde, kimi zaman bir arzu
oldugunu, sadece bu &quot;clini&quot;nin objelerinin dewştiginin
ve
zevk
serbestliği zamanı olarak ele alınmaktadır.
altını haklı olarak &Ccedil;izm~ktedir. Bir anlamda dW
Bu
orılann kutsaUa ilişki bi&ccedil;imleriyle alakah bir
blanın yerini, sek&uuml;ler.leşm~en d~an ye.n i fakt&ouml;rler
husustur. Burada kutsal-profan şeklinde tam bir zıtlık
almaktadır. Bu anlamda şimdiki dW ilginin nedeni,
g&ouml;rmekteyiz
ki, bu bayramlar vasıtasıyla kutsala daha
&ouml;nceki dinsel dıştamalardır denilebilir. Bu şekilde insan
fazla
n&uuml;fUz
edilme
ama&ccedil;lanmaktadır. Oysa İslam'da
devam eden &ouml;zsel ihtiyacını, anlam arayışını, rit&uuml;elini/
bu
tarz
bir
kutsal-profan
zıtlığı, dualitesi olmadıgından
ibadetini farklı yerlerde arayacaktır ve kurgulayacaktır:
&ouml;mewo Din felsefecisi Denis Jeffrey'in de dedigi gibi yasaklan aşma şeklinde bir &ccedil;ılgınlı~a da inahal yoktur.
film yıldızianna y&ouml;nelik idolleştirmeler, hafta sonu İslam'da kutlamalar, Allah'ın.rahmeti ve merhametinin
mitolojisi, rafting, Rus ruleti, kısa s&uuml;reli &ccedil;ılgınlıklar, &ccedil;ok daha yogun olarak hatırlandıgı, M&uuml;sl&uuml;maniann
21
riskli bir projeye yatınm yapmak
bu bağlamda birbiıiy~e daha yakırılaşmaya &ccedil;alıştıklan bir ruh halini
yansıtmaktadır. Zira M&uuml;sl&uuml;manın, davranışlannın her
davranışlar/rit&uuml;eller
olarak
değerlendirilebilir.
&Ouml;te yandan Jeffrey, dini gelenekler bağlamında zaman AIIah'ın murakabe:;i altında olduğunu bilmesi
yasakla doğrudan d}işkinin tehlikeli oldu~ tespitini istenmektedir.{50/16)
Aslında e~er
rit&uuml;eUerin temel işlevinin toplumscil
Uetişim ve bilin&ccedil;lendirme oldu~ kabul edilirse,
dini
rit&uuml;el a.raşİırmalannı saran mu~laklıklann &ccedil;~undan
vs.
de yapmaktadır (Tevrat-Musa); sadece aracıyla,
sembol yardımıyla yaklaşmaya iZin verudiwru s&ouml;yler
ki, mutedU aşmaya en iyi &ouml;mewn kurban oldugunu
ifade eder. 22 İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki kurbanın anlamının
da &quot;yaklaşmak&quot; olması, keza &quot;Allah'a (yaklaşmak
i&ccedil;in) vesile arayın&quot; ifadeleri {5/35), bizce yine de
Tann'nın &ouml;fkesini dindirrnek gibi bir anlamdan ziyade,
Tann'nın, insanın bireysel ve toplumsal yapısıyla ilgili
d&uuml;terılemeleıinde bir aracı olması anlamındadır.
T~rın'nın bu anlamda dile getimen &ouml;fkesinin bUe
Kanaatimizce İslam'daki k~tlamalar, d&uuml;nyasal
realitenin devam eden varlıgtnda radikal bir kopma
değil,sadecezamanın,sonsuzabağlılığınınhatırlatılması
anlamına gelmelidir.{2/183-ı85) &Ouml;rneğin İslam'ın,
Ramazan orucunu her. yıl tekrarlaması ve inanarılan
Mekke'ye &ccedil;ağırması{3/97), bir anı olarak degil, bir
bilin&ccedil; tekran olarak sembolik bir işlevi haizdir. Yani bir
protatip ve bir zamarılar doğru olarak qeğil, arketip ve
her zaman dogru olarak bir işlevi vardır denilebilir.
İslam'daki rit&uuml;eUerde, Kuran'ın kutsala yakl~şırnı
d~layısıyla yaşamla i&ccedil;i&ccedil;elik ve doğallık vardır. ibadetler
bk. Din BUim Yazılan, 38
:ı age,46, 53, 60, 70
ız age, 58, 63
20
23 Alılsi, Şulai, Bul&uuml;ğu'l-&amp;eb
fi Mo'ri/eli Ahudli'/.Arab,
Mısır
trsz, U.
364-365
393
-=ı
t
ı
SALlH&ouml;ZER
'
j
!
etmektedir: &quot;İslam &ouml;ğretisinin radikal monoteizmi
ve &ouml;z&uuml;ndeki p&uuml;ritanlık, M&uuml;sl&uuml;man k&uuml;lt&uuml;r mirasının
estetik sınırlamalan ile birleşince, inanan kişiler basit
ve fiziki olarak doyurucu birtakım ayinlerle yetinir hale
gelmişlerdir.&quot; 28 Grunebaum, bu tespitinin kaynaklan
olarak İslam toplumunun, Hz. Peygamberin vefabnın
hemen akabinde oluşması, dolayısıyla tarihin dini
kutlama gerektirecek gelişim aşama ya da olaylanndan
yoksun kalmasını, Hz. Muhammed'in normal/sıradan
bir beşer oluşunu, ve bunu vurgulamaktan geri
kalmamasını, yani hayatının semboUk m&uuml;phemlikler/ &middot;
An'ın abartılması dolayısıyla yaşamı e~en gizemler
i&ccedil;ermemesını; Islam'ın ~entleri
ka&ccedil;ırmaktayız; yaşama karşı, belki de bu An'ların
tanımamasını, ve son olarak da İslam'da ruhbanlı~n
baskısı sonucu daha duyarsız hale geliyoruz. 24 Kurtuluş
olmayışını; yani İslam'ın sokaktaki insanın inancı
vadeden ve renkli ayinlere berızeyen kutsal geceleri, olmaya y&ouml;nelik olarak vaz' olunduğunu ileri s&uuml;rer.19
bidat literat&uuml;r&uuml; yazarlannın, her şeye rağmen, diğer Bizce bunlar, eleştiriden ziyade t&uuml;m&uuml;yle erdem ve
diniere berızetmeleri, bu y&uuml;zden doğaldır ve doğrudur. ayncalıktır. İslam'ın sembolik rit&uuml;ellerincieki . azlık ve
Ama&ccedil;, yaşanun t&uuml;m&uuml;n&uuml; kapsayan Allah ~dır. &middot; sadeliğin ve t&uuml;m&uuml;yle &ouml;te d&uuml;nyacı olmamasının nedeni,
ibadet, yaratılış amacına uygun her şeyi kapsar ve Islam'ın dini-d&uuml;nyevi aynrnı yapmaması ve yaşamın
hayabn akışının dışında de@dir. M&uuml;sl&uuml;manların t&uuml;m&uuml;n&uuml; kapsamaya &ccedil;alışmasıdır ~enilebilir.
ibadetleri, hep bu d&uuml;nyaya y&ouml;nelik faydalan haizdir.
Islam'ın dış d&uuml;nyayı hesaba kattığının &ouml;nemli bir
g&ouml;stergesi de, onun insana bakışındaki ger&ccedil;ek&ccedil;iliktir.
D. 3. İslami Rit&uuml;elde/Kutlamada Sabit
Dolayısıyla rahipler i&ccedil;in cinsel ilişkiyi yasaklayan
ve Değişken
Hıristiyanlık ile, M&uuml;sl&uuml;man'ın eşiyle ilişkisini ibadet
Bilincliği son İslam peygamberi Hz. Muhammed,
olarak g&ouml;ren İslam25 arasındaki fark buradan
kaynaklanmaktadır. Tarih, bu yanlışı, y&uuml;zyıllar sonra
bakir bir ortamda degil, belirli bir &ccedil;ağda ve dinsel/
da olsa, bu din bağlıianna d&uuml;zelttirmektedir. 26 Keza k&uuml;lt&uuml;rel bir ortamda g&ouml;nderilmiştir. Peygamberimizin
annma ve kutsallaşma {m&uuml;barekleşme) adına inziva gelcliği d&ouml;nemde Arap yanmadasında, hem &ouml;nceki
ve temizlikten uzaklığı normal g&ouml;ren Hıristiyanlığın, Islam peygamberlerinin -bir takım değişiklik ve tahrif
temizliğ-i imanın ir par&ccedil;ası olarak g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;nden dolayı. ge&ccedil;irseleide- ibadetlerinın ve dini eysul~alannın
&middot; gittiği her yere, &ouml;rneğin End&uuml;l&uuml;s'e y&uuml;zlerce hamam uza11blan, hem de Arapların yerel renklerini taşıyan
yapan İslam'ı anlaması zordu ve onlan yıkması ibadetlervardı. &Ouml;meğinHz. Peygamber'inhaclislerinde
doğaldı.27
bazen işaret ettiği gibi, Hz. İbrahim' den kalma ibadetler
İslam'daki rit&uuml;el ve kutlamalan inceleyen bazı birinci gruba &ouml;mekken {&Ouml;me!ıin, mazmaza, istinşak,
oryantalistler, Hıristiy~ bakış a&ccedil;ısı nedeniyle, bıyıklan kesmek, bmaklan, koltuk alb ve genital b&ouml;lge
sayısal azlık ve &ouml;te d&uuml;nyacı eğilimin azlığı {yetersiz kıllannı kesmek, cenabetten dolayı yıkanmak ve &ouml;l&uuml;leri
0
maneviyat) gibi eleştiriler yapmaktadırlar. &Ouml;rneğin yıkamak.)l , Cahiliyye'deki Haram Aylar, bu aylarda
31
Von Grunebaum, Muhammadan Festivals'ta islam'ın tutulan oru&ccedil;lar, Atı're kurbanı. Aş&uuml;ra orucu vs: gibi
bile, bir kurtuluş garantisi de@dir. Kur'an, daha
&ouml;nce de belirttiğimiz gibi &quot;kurtulmuş&quot; kelimesini
kullanmaz, yaşanun her anındaki tavırlardaki genel
istikamet, sonucu belirleyicidir. Bu yaklaşım, asla
bir coşku noksanlı~ olarak alınmamalıdır. Nitekim
anlık coşkular sonucunda insan, s&uuml;rekli Allah ile
ilişki i&ccedil;inde olduğunu unutabilmekteclir. Zaten sadece
kutsal kabul edilen anlarda yoğunlaşmak, sonunda
her anın potansiyel olarak kutsal olduğunu insana
unutturabilmektedir. 'Anlar' aslında bir anlamda
yaşamın akışını durdurur, belki de An'lan beklerken,
o
toplu dualar ve dini t&ouml;renler a&ccedil;ısından az gelişmiş
olduğunu belirterek b~un nedenin ş&ouml;yle izah
2
'
bk. Vassaf, G&uuml;nd&uuml;z, Cehenneme &Ouml;ugıi, Ist 2002, Delişim yay.,
s. 253-257
Ahmed b. Hanbel, Musned, 5. 161
KatoUklik, rahiplerin evlenme yasagıru tartışmaya a&ccedil;mak zorunda
kalmışbr, bk. Radikal gazetesi, 21.4. 2002, Pazar: T&uuml;rlter Alkan,
Cinsel ve Dinsel Olan.
27 bk. Neitzche, F., Deccol, lst. 1985, HU yay., 33
25
26
394
.
211
.
Grunebawn, G. E. von, Muhammodan Fesfiuols, New York
1988, Olive Branch&middot;Press, 3
29
Grunebawn, age, 34
30
bk. Alusi, Şukıi, Bul&uuml;~'I-Ereb p Mo'ri/eli Alıu&ouml;ii'I-Arab, 2.~87
31 AlusT, Şukri, age, 2.288. Hz. Aişe, AşOra oruaı baglamında
şunlan s&ouml;ylemektedir: • Aşilra, Kureyş'!n Cahlllyye'de ve
Rasulullah'ın da o zamanlar oru&ccedil; tutruııu bir gOnd&uuml;. Ne zaman
ki Rasulullah Medine'ye geldi, ~'yı tuttu ve tutulmasırun da
emretti. Ramazan[orucu] n~z&uuml; oldugunda, dileyen tuttu, dileyen
tutmadı.&quot; BuMrf, men~b (63], b (26), no:1,4.234
1
j
1
ı
i
&middot; _!
ı
.
ı
ı
1
ı
!
&middot;1
.
ı
-ı&middot;
ı
iSLAM D&Uuml;Ş&Uuml;NCESiNDE KUTSAL (ZAMAN) KAVRAMJ
rit&uuml;eller ikinci gruba &ouml;rnektir. DOla):llsıyla İslam'm
Uk defa Arap yanmadasında ortaya &ccedil;ıkan bir din
deW], &ouml;ncesi olan evrensel bir din oldugu her zaman
akılda tutulması g~rektiği gibi, b&ouml;lgesel bağlantılan ve
bunlara karşı Peygamberimizin yaklaşımı (formdan
ziyade i&ccedil;eriğin &ouml;ncelenrnesi) dikkatle incelenmelidir.
Daha &ouml;nce de belirttigirniz gibi vahiy, indiği
zaman ve mekanın yapı ve kurumlaoru dikkate
almaya &ccedil;alışnuştır. Bu husus, rit&uuml;eller i&ccedil;in de
ge&ccedil;erlidir. Peygamberirniz, &ouml;nceki peygamberlerden,
&ouml;rneğin Hz. İbrahim'den (as) kalıntılar ve Arap dinsel
k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nden mahfuz kalıntılara bazen islami&middot; bir ruh
vererek değiştirmiş, bazen de kimi değişikliklerle
birlikte aynen ibka etmiştir. Keza Peygarnberirniz,
yerel yapıyı ayıklayarak ondan, islam'ın ilkelerine
&middot; uyanı se&ccedil;miş ve anlayış ve pratikleri, belirli bir değişim •&middot;
prograrnı dahilinde d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rerek insanlan, arzulanan
hedefe doğru adım adım yaklaştırrnaya &ccedil;alışmıştır.
Bu y&uuml;zden Hz. Peygamber, d&ouml;neminin dinsel
pratiklerinin bir kısmını, direkt karşısına almamış,
bilakis onlan dikkate alrnışbr. Receb ve Şaban orucuna
ilişkin tavn buna &ouml;rnektir. Hatta toplumu anlayış
d&uuml;zeylerine bağlı olarak geliştirme &ccedil;er&ccedil;evesinde&middot;
u&ccedil; bir ifade olarak Peygamberimizin ş&ouml;yle bir ifade
kullandıgı b&uuml;e rivayet edilmiştir: 'Senin . halkın son
zamanlarda putperest olmamış olsaydı elbette Kab e 'yi .
yıkardım&quot; 32 Aynı bağlamda Baljon, Dehlevi'nin şeriat
anlayışı &ccedil;er&ccedil;evesinde şunlan s&ouml;yler: &quot;Bir şeriabn dini
adetler &uuml;e b&ouml;lgesel uygularnalan uzlaşbrmak zorunda
olduğu prensibinden dolayı şeriabn taşıyıalan olarak
peygamberler, ruhların arınd.ınlması i&ccedil;in halihazırda
hangi malzemenin kullamabilir olduğunu se&Ccedil;mek
zorunda kalrnışlardır. Hz. İbrahim, g&ouml;nderildiği
toplumun Kabe'yi, g&uuml;neş, ay ve diğer semavi varlıklar
i&ccedil;in bir tapınak olarak kullan.dığını g&ouml;r&uuml;nce, işe
astrolojiyi reddederek başladı, fakat bizzat Kabe'yi
olduğu gibi bırakb . Onun vacip ~dıgı_ rit&uuml;eller,
putperestlik d&ouml;nernindeki insanların yapbğı ibadet
bi&ccedil;irrueriyle az &ccedil;ok benzerlik arz ediyordu. Benzer
şekilde, i&ccedil;erdiği bir&ccedil;ok faydadan dolayı, İslam &ouml;ncesine
ait-bir adet olan velime'nin (d&uuml;ğ&uuml;n ziyafeti) devamına
izin ver&uuml;rniştir. Yine de bazı ısiahatlar yapılmakzorunda
kalınmışbr ... Eğer bir adetin kaldırılması gerekmişse
ilahi irade, onlann yerine insaniann kanştıramayacağı
•:ka?ar net bedeller koymuştur. Mesela İslam'dan &ouml;nce
32
Muslim, Sohih, Hac(lS). b(69), no:398, 1.968
Araplar yolculuk, evlilik vb. durumlar i&ccedil;in uygun
zaman ~e vasıtalan bulmaya ihtiya&ccedil; duyduklannda
fal oklan alınayı alışkanlık haline getirrnişlerdi. Sırf
bir kumar olduğu i&ccedil;in Peygamber bu adeti kaldırmak
zorunda idi. Ancak, onun yerine ge&ccedil;mek &uuml;zere
Hz. Muhammed istihare m&uuml;essesesini getirdi.&quot;33
Dehlevi'nin bu yaklaşımını Fazlur Rahman da ş&ouml;yle
dile getirmektedir: &quot;Peygamberin usUl&uuml;, kendisinin
'Evrensel' dini idrakini ifade zemini olarak mevcut &ouml;rf
ve ade~eri almak olmuştur. Bu geleneğin yeni dinsel
idrakl/i&ccedil;eriği kabule uygun olmaması durumunda o
gelenek &Uuml;ga edUrnek zorundadır; eger ona uygunsa
yeni bir anlam/deger kazandırılır ve b&ouml;ylece yeniden
canland.ınlır.&quot;34 Rasulullah, . mevcut ibadetleri
ayıklayarak İslarn'ın..yapısına uygun olmayanlan iptali
de hedeflemiştir. O rneğin İslam'dan &ouml;nceki s&uuml;kı1t
orucu uygulamasını Rasulull~ tasvip etmemiş ve Hz.
Ali'nin nakline g&ouml;re bunu ya~arnıştır. 35 Buna benzer
bir &ccedil;ok Arap rit&uuml;elini, İslam iptal etiniştir. 36 Bazen de
var olan bir rit&uuml;ele İslami bir a&ccedil;ı ver&uuml;erek farklılığın
&ouml;nplana &ccedil;ıkanldı!!ını g&ouml;rmekteyiz. &Ouml;rneğin g&uuml;neş
tutulması hadisesine değişik dinsel gelenekler farklı
37
tepkiler verirken Peygamberimiz K&uuml;suf namazıyla
38
karş~anmasını uygun g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r.
Bundan dolayı islam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki rit&uuml;el/
kutlamalarda, hem genel olarak daha &ouml;nceki İslam
Peygamberlerinden kalınb olan unsurlar hem de
Araplarm sosyo-k&uuml;lt&uuml;rel ve dinsel prati.kleriyle
bağlantılı noktalar vardır. Nitekim İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki,
&quot;Ramazan, Rebia kabilesinin, Receb, Mudarr
kabilesinindir&quot; anlayışı39 ikinci şıkkı yansıtmaktadır.
Keza Kur'an da, bu tedrici değişirnin &ouml;nc&uuml;l&uuml;g&uuml;n&uuml;
yaparak Arapların olumlu rit&uuml;ellerine saygı
g&ouml;stermektedir. (Tevbe/36) Nitekim Hz. Peygamber
Veda Haccında, Haram Aylan ve Mudarr'ın Receb'ini
d&uuml;~ getirerek teyit etmiştir. Hatta Hz. Peygamber, o
vakıayı dikkate alma &middot;konusundaki ciddiyetini, ficar
Baljon, J. M. S., Modemıst DQ.ş(Jncenin Şekillenl&sect;i, Ank. 2002,
An. Okulu yay., s. 202. Bu ba!llamda&middot;lbn Teymiyye de, bir bidati
ortadan kaldınnarun sosyal koşulunun, alternatifi bir s&uuml;nnet ortaya
koymak o\du!IUnu s&ouml;yler. bk. İktizdu's-Sırati'/.Mustakim, h. 1404,
'ı. bas\G, s. 142
&quot;' Fazlur Ralıman, Islami Yenilenme Makaleler If, 127
:ıs Ebu Dawd, VasAya (17}, b (9), no: 2873,3.293-294; Aynca bk.
Buhar!, menakıb(63), b (26), no:4, 4.234-235
36 bk. Alusi, Şukıi, Buluğu'/.Ereb fı Ma'rife.ti Ahu&ocirc;/1'/.Arob, 2.301 vd .
:rı Ahrnad b. Hanbel, MOsned, 4. 267
34 age, 4. 245
&quot; Alusi, Şukri, age, 3.78
40 bk. Islam Aruik!opedisJ, lst, MEB, 1998, 9.657
33
395
ı
1
'
SALiH&Ouml;ZER
&middot;1
i
harblerine katılmakla g&ouml;stenniştir. 40
ge&ccedil;mekteclir.44 Bu haclislerle birlikte İslam'da Fera
Hz. Peygarnber'in, canlı bir ortamda bulıinması ve Atire kurbanlannın olmadı~ını belirten rivayetler
45
dolayısıyla birtakım rit&uuml;eUeri reddederken bir kısmını de mevcuttur. Bu rivayetlerden hareketle, birtakım
d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rd&uuml;g&uuml;n&uuml; g&ouml;rmekteyiz. B&ouml;ylece .sabit ve farklı fikirler ve tavırlar ortaya &ccedil;ıkmışbr. Dolayısıyla
bu gi~i konularda farklı fikirler oldu!ıu kaynaklara
deği~ken bir rit&uuml;el durumu karşımıza &ccedil;ıkmaktadır.
Nasıl hukuki ortamların degişikli!ıi dolayısıyla kimi &middot; ge&ccedil;miştir. Nitekim İbn Avn46 ve İbn Sirin'in Atire
ahkam degişiyorsa, kimi rit&uuml;eUer de/kutlamalar da, kurbanını kesmeye devam et&ouml;ği47 belirtilmektedir.
&middot; &ccedil;evresel temellerde, belki daha az ve ihtiyatlı olarak, Konuyla ilgili rivayetler bir gelişim programı &ccedil;er&ccedil;evesi
toplumun yapısına ba~lı olarak bazen bi&ccedil;imsel bazen dışında de~erlenclirUcli~inde, Hz. Peygamber'deki
i&ccedil;erik bazen de yapı olarak degiştirilmiş&ouml;r; karşılıklı do!ıallık.kaybolmaktadır. Zira bazı M&uuml;sl&uuml;manlar, daha
kimi ge&ccedil;işmeler- olmuştur. Mira&ccedil; kandili &ouml;me~inde &ouml;nce ger&ccedil;ekten belirtilmiş olabileceği ihtimalini bile
g&ouml;rmezden. gelerek bu konuyu onayiayan hadisleri.
oldu!ıu gibi bazen i&ccedil;eriksel olarak mevcut bir husus,
bir rit&uuml;el~/kutlamaya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lm&uuml;ş, bazen de Mevlid yok (m~nsuh) saymaktadırlar. 48 Oysa burada olan
&ouml;me~de oldu!ıu gibi ilk d&ouml;nemlerde olmayan bir şey, Hz. Peygamber'in i&ccedil;erisinde bulundu!ıu toplumu,
vakıasından hareketle d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rmesi işlemidir. Bunu
uygulama, literat&uuml;re ve uygulamaya dahil edilmiştir.
Cahiliyye'deki huzur, banş ve ibadet ayı (Receb), yaparken, &ouml;ncelik pek tab&uuml; ki şekilde değil, espride
İslam'da da, k&uuml;lt&uuml;rel yapının ve zeminin ortaklı!ıı olacaktır. Burada nesh olgusunu g&uuml;ndeme getirmek,
dolayısıyla devam edebilmiş&ouml;r. Peygamberimiz, vahiy &middot; olayı anlamayı son derece engeUeyici bir yaklaşımdır.
gelmeden &ouml;nce Receb ve Şaban 'da oru&ccedil; htttu!ıu Zira araya klasik a'llamda nesh kavramı girince, Hz.
gibi, İslam'da da oru&ccedil; tutmuştu, fakat &ouml;ylesine ve Peygamber'in bir S&uuml;rıneVtarz olarak yapb~ı davranış
kuralsız olarak. Zira o da, o toplumsal yapının bir kalıbı/tarzı, sanki tarihte biT kez ve son olarak g&uuml;ndeme
gelmiş olmaktadır. Oysa İslam-Cahiliyye sınınnda
par&ccedil;asıydı . Hz. Aişe, Hz. Peygamberin bu tavrına
ışık tutacak şekilde AŞCıra orucu ba!ılamında şunlan kontroll&uuml; ve yumuşak bir ge&ccedil;jş yaşanmakla birlikte,
s&ouml;ylemektedir: &quot;AşCıra, Kureyş'in Cahiliyye'de ve sonradan bu ge&ccedil;en unsur, yapıya zararlı hale gelmiş
RasuluUah'ın da o zamanlar oru&ccedil; tuttU!ıu bir g&uuml;nd&uuml;. olabilir. Dolayısıyla Hz. Peygamber'in ılımlı olarak
Ne zaman ki RasuluUah Medine'ye geleli, AşCıra'yı karŞıladıw bir husus, sahabe veya tabiin tarafından
tuttu ve tutulmasını da emret&ouml;. Ramazan [orucu] &middot; yasaklanmış olabilir. Ya da yeni d~an İslam toplumu,
nazil oldu~da, dileyen tuttu, dileyen tutmadı. &quot;41 kendisini diger elinsel k&uuml;lt&uuml;rlerden ayırmak i&ccedil;in, kendi
ri t&uuml;el yapısının farklı ve ayn olmasını saglamaya &ccedil;alışmış
Aynı şeyi, Rasulullah'ın Atire kurbanı hakkindaki
olabilir_ki,_bu.da,
_son derece-anlaşılır bir şeydir. -Bu
ılımlı yaklaşımında da g&ouml;rmekteyiz: şekli ibka ile
birlikte, rit&uuml;elln ruhunu değiştirmeyi hedeflemektedir. bakımdan bizce ortaya konan kanaatler de tarihseldir
Mihnef b. Suleym'in rivayetine g&ouml;re RasuluUah ve genel-ge&ccedil;er bir prensip sayılmaz. Bu anlamda
Arafat'ta iken, kendisine Cahiliyye'de Receb ayında rit&uuml;eUerde bir degişkenlik vardır. Nitekim &ouml;me~in
kestikleri Atire kurbanı soruldu~da, her eve her dinsel etkinlik olan kabir ziyareti, belirli d&ouml;nemlerde
sene kurbanla,r ve Atire gerek&ouml;!ıini s&ouml;ylemiş&ouml;r. 4 2 tevhid orijininden sapmaya neden oldu!ıunda (veya
&ouml;yle algılandığında), şekil olarak eleştirilmiştir. 49 Keza
Aynı şekilde Nubeyşe'nin nakline g&ouml;re, Rasulullah'a,
'Cahiliyye'de Atire keserclik, ne buyurursunuz' Peygamber'in kendisi de, şirk anl~yışının izlerinin
denilmesi &uuml;zerine, o da: uHangi ayda keserseniz silinmesi i&ccedil;in &ouml;ncel~ri kabir Zİ!fclretini yasaklamasına
kesin, Allah i&ccedil;in kesin, AUah i&ccedil;in iyi şey yapın (berrO)
ve yeclirin&quot; buyurmuştur. 43 Benzer bir hadis de, Arnr
b. Şuayb'dan gelmekte ve onda da RasuluUah'ın
Atire hakkında, onun hak oldu~u s&ouml;ylecligi
•• Buhan, Men~b (63},1ı(26}, no:1,4.234
42
43
Nesaı, Fer!(41). b (1), no:4221, 7.167&middot;168
.
Nesaı, Fer!(41). b (1), no:4225,7.169; bk. Ebu Davud, edalıi,
lı(19), no:2830,3.255
&quot;Musned, 2. 182-183
ı
1i
i
~~
-
'
•s Buhan, akika (71), b (3),no:1,6.217 (Ebu Hureyre'den); Muslim
EdAhl (35),1ı(6), n&ouml;:38, 2.1564 (Ebu Hureyre'den; nrmizi, edahl
(17), b (15), no:1512, 4.96 (Ebu Hureyre'den)
46
bk. Ne.sai, fera (41). B (1), no:4221, 7.167-168: Muaz, lbn Avn'ı
Atire keserken g&ouml;rdognnu s&ouml;ylemektedir.
47
Hattabi, lbn Sirin'ln Receb ayındaAtire keslillinl ve bu konuda bir
şeyler rivayet ettillinl s&ouml;ylemektedir. bk.Ebu Davud, Edahi, lı(19),
no:2830,3.255, dlpnot
48
bk. Muslim, edMıi (35), lı(6), D. 1565
&middot;
49
bk.lbn Teyrniyye, Kdide Celı1efi't-Teuess&uuml;lue'I&middot;Vesile, 8eyrut
1981, s. 71-76
~ bk. Musned, I. 145; Muslim, cenaiz (ll), b (36), no:977, 1.672
...'
396
ı
i
&middot;i
ISlAM D&Uuml;Ş&Uuml;NCESINDE KUTSAL [ZAMAN] KAVRAMI
raw-nen sonradan izin vermiştiİ-. 50 Dolayısıyla Hz.
Pey9aıpberm failili ğibi g&ouml;r&uuml;nen yargılanru, belirli bir
degişim programı dahilinde ve mantık &ccedil;er&ccedil;evesinde
anlamak ve b&ouml;yle bir &ccedil;er&ccedil;eveye oturtmak, b&ouml;yle
zorlama yorumlan gereksiz kıldıgı gibi, Rasulullah'ın
yapmaya &ccedil;alıştıgıru arılarpamızda ve onu &middot; &ouml;rnek
almamızda yardımcı da olacaktır.
Keza Safa ile Merve arasında sa'y yapılm~sı
konusu, sahabe arasında, Cahiliye ritilellerinden olup
olmadıltı a&ccedil;ıs'!ldan tarbşılmış51 , konu Rasulullah'a
getirilmiş V~ Kur'an da, onunAllah'ınşeairinden oldugu
şeklinde delaylı bir &uuml;slupla onu sahiplenmiştir.(2/158)
Zira Cahiliyede tavafa Safa ve Merve'den başlanırdı ve
Şa 'bi'ye g&ouml;re İs'af isirrıli put Safa '~. N&amp;le de Merve'de
dururdu.52 Şemseddin G&uuml;naltay da &quot;Zemzem kuyu;;u
civannda olan İs'af ve Naile putlan adına kurbarılar
kesilirdi. Haram aylarda Kabe ziyareti yapılırken bu iki
put daha &ccedil;ok &ouml;nem kazanırdı; &ccedil;&uuml;nk&uuml; Kabe'yi tavafa
İs'af'tan başlamak ve Naile'de tamamlamak ayin
usUl&uuml;nden idi&quot; demektedir.53 Dolayısıyla bu yaklaşım,
m&uuml;şrik Araptarla ilgili ortak bir k&uuml;lt&uuml;rel nokta tespiti
hem de İbrahimi gelenekle bag g&uuml;&ccedil;lendirilerek tarihsel
bir b&uuml;tUrıl&uuml;k fikri kauiDdın!ması olarak yorumlanabilir &middot;
ki, bize ikinci yorum daha g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir ihtimal olarak
g&ouml;z&uuml;kmektedir. 54 Benzer şeyler hacdaki tehlil ve
telbiye i&ccedil;in de s&ouml;ylenebilir.55 Bilindigi gibi hac, m&uuml;şrik
temelli bafjlantılan kırmayı ama&ccedil;layan tadilatlarla
birlikte, İslam'ın temel bir dini kurumu olarak Hz.
Peygamber tarafından devam ettirilmiştir. Kabe Hz.
İbrahim tarafından inşa edilen bir ev olarak &middot;&ouml;nem
kazanırken, Arafat'ta (bir de M&uuml;zdelife'de) vakfe'de
bulunmak, İslam haccının temel bir &ouml;zelliği olarak
varl@nı s&uuml;rd&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r. 56 Aynı şekilde Şewal ayında
altı g&uuml;n
oru&ccedil; tubnayı tavsiye eden hadisiere raw-nen57
bu uygulama fukaha . tarafından, hem de Medine'de
reddedilmiştir. Nitekim İmam Malik'in ş&ouml;yle dedigi
aktanlmaktadır: &quot;İlim ve fıkıh ehli hi&ccedil; kimsenin bunu
tuttugunu g&ouml;rmedim. Bu, pana Selefin hi&ccedil;birinden
de ulaşmadı. İlim ehli bunu k&ouml;t&uuml; g&ouml;r&uuml;yorlardı ve
cahil kimseler, onda ilim ehli nezdinde bir ruhsat
51
Muslim, hac (15), b (43), no:259, 1.928)
&gt;ı lbn Kesir, age, 1, 199
53 G&uuml;nal lay, Şernseddin, islam &Ouml;ncesi Araplar ue Din leri, Ank.
~.
1997, Ank Okulu yay., s. 71
54 bk. lbn Kesir, 1, 199
55 bk. Gazali, age, 220, krş Farmer, H. G. , A History ofArablan
. Musle, London 1929, s. 34
56 bk. M. M.. Şerif, ııge, 1. 155
57 Ahmed b. Hanbel, Musned, 3.308
oldugunu ve onunla amel ettiklerini g&ouml;r&uuml;rlerse
Ramazan'a, ondan olmayanı katarak onun bidate
d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lmesinden korkuyorlardı. &quot;58 Keza Receb
orucuna ilişkin Rasulullah'tan nakledilen rivayetlerle
birlikte, o orucu tutarılara, birtakım sahabe yaptınm
uygulamıştır. 59 Aynı şekilde h. birinci y&uuml;zyılın ikinci
yansında tabiOn tarafından başlatıldıgı s&ouml;ylenen
Şaban'ın on beşinci gecesi kutlaması (Berat Kandili),
bir y&uuml;zyıl sonra mezhep imamlan arasında a&ccedil;ık bir
ayınm noktasına d&ouml;n&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. 60 Bu a&ccedil;ıdan bidat
literat&uuml;J:&uuml; materyalleri, İslam k&uuml;ltilr&uuml;ndeki ritUellerin
s&uuml;reklilik arz edenini ve de!}işenini inceleme a&ccedil;ısından
&ccedil;ok &ouml;nemli bilgiler i&ccedil;e_rmektedir.
Başka
&ouml;rnekler de verilebilir: &ouml;megin ş&uuml;k&uuml;r
secdesini, imam Malik rnekruh addederken İmam
Şaf&uuml; miistehab saymıştır. 61 Konumuz olan rit&uuml;eUer/
kutlamalar baglamında bu sorulan ele alırsak,
bidat olarak adlandırılan kimi ritUeller, i&ccedil;erikleri
doldurulduktan sonra devam ettirilebilir mi? Zira
d&uuml;ş&uuml;nce ve nesnelerin k&uuml;lt&uuml;rel degeri, daha &ccedil;ok,
bireyin orılarla ilişki bi&ccedil;imine baglıdır. Hz. Peygamber
de, bir&ccedil;ok &ouml;rnekte b&ouml;yle yapmamış mıdır? Genel
olarak daha dinamik bir yaklaşımı benimseyen Ehl-i
Re'y'in, bidat kitaplarının konulanyla ilgilenmemeleri
bunu g&ouml;stermekte degil midir? Nitekim rit&uuml;eller
baglamında, değişmez olarak g&ouml;r&uuml;len ritUellerin
bazısı aslında kimi pre-İslamik dinsel pratiklerio
İslamileştirilmiş şeklidir ve bunlann bir kısmına Hz.
Peygamber de (hatta Kur'an da) ses &ccedil;ıkarmamışbr.
Aslında burada &ouml;nemli bir noktanın da altı &ccedil;izilmelidir:
RitUeller/kutlamalar, mitolojinin desteğine sahiptir;
zira birtakım mitolojik anlatımlar, ritilel ve kutlamalan
izah eder ve orılan temellendirir.62 &Ouml;te yandan rit&uuml;el/
kutlamalar, bu arılatılara orarıla daha sabittir; orılan
a&ccedil;ıklayan mitoloji ise değişikliğe ugrayabilir ve tarihte
kimi zaman b&ouml;yle olmuştur. -Dolayısıyla devralınan
ritUel/kutlamalann formu sabit kalabilirken, yeni
izah ve anlablarla, a&ccedil;ıklamalarla varlıklan devam
edebilmiştir. Nitekim Peygamberimizin Aşura g&uuml;n&uuml;
vs.'ye ilişkin tavn bu şekildedir. Aynı mantık Mevlid,
Kadir, Berat vb. kutlamalar i&ccedil;in de y&uuml;r&uuml;t&uuml;lebilir.
51 Muvatıa, Siylın (18), b {22), n: 60, 1.311
&quot;Ebu şame, eJ.B&ouml;fsald İnkdrl'I&middot;Bida' ve'I-Hau&ocirc;cfıs, Mektebetu lbn
Sin&amp;, !=., s. 72
60
bk. Vardit Rlspler; The 20th Century Treatment of an Old Bid'a,
Du Islam, 72/1, 1995, s. 88
61 Ebu şame, age, 80
..
62 bk. Ellade, M., Mit/erin &Ouml;zellikleri, s. 48-51
397
ı
ı
-ı
SAI..lH &Ouml;ZER
ı
Dolayısıyla Be~t,
Mevlid, Kaclir gibi kandil gecelerine
ilişkin kutlamalar, ~k d&ouml;nemlerdeki dayanaklarnun
kesin ve net olup olmamasından ziyade, i&ccedil;erikleri g&ouml;z
&ouml;n&uuml;ne alınarak ve, rit&uuml;el ve kutlamalarda zaten daha
&ccedil;ok işlevsel ve sembolik y&ouml;n&uuml;n agtr bastıgı dikkate
ı
Yahudilerdeki Yeni Yıl Bayramı ile baglanru ~ar
65
da vardır. Ayru şekilde Biruni, Nevruz ba~larrunda
bazı acem bilginlerinin, bu g&uuml;n&uuml;n bir saatinde
yaratılmacun yenilencligi g&ouml;r&uuml;şlerinden bahseder.66
1
ı
ı
ı
J
Araplarda, devenin ilk yavrusunu kurban etme
geleneği vardı ve buna, fer&ocirc;. denilircli. 67 Ayru şekilde
Receb ayında, ilahianna kurban keserlereli ki, buna
D. 4. Cahiliyye Kalıntılan (Pagan
da, Atire adı verilmekteycli. Atire konusunda birbiriyle
Survivals)
&ccedil;eUşen rivayetler dolayısıyla farklı kanaatler ortaya
Bir dinsel k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n, &ouml;nceki k&uuml;lt&uuml;rel yapılanndan &ccedil;ıkrruştır; &ouml;~eğin Kadı İyad bunun neshedilcliğini
etkilenmesi, ortak bir vakıadır. Sembolik k&uuml;lt&uuml;r savunurken Imam Şafii onu savunmuş ve reddedenlere
elemanlan olarak yaşamaya devam eden WlSurlar, karşı &ccedil;ıkmıştır. 68 &ouml;te yandan başka bir grup rivayete
survival tortulardır. Zira k&uuml;lt&uuml;rler, keskin &ccedil;izgilerle g&ouml;re ise Hz. Peygamber'e Cahiliyye'deki Atire ve
aynlamazlar. &Ouml;rneğin bir Hıristiyanlık i&ccedil;iri bu Fera kurbaru hakkında sorular sonılunca, o, hangi
durum incelendiğinde, bir&ccedil;ok pagan mitinin ayda olursa olsun sadece Allah i&ccedil;in kurban kesiniz
69
Hıristiyanlaştınldığıru ve ilk Kilisenin, daha o
demiştir&middot; Keza Araplarda bir &ccedil;ocuğun doğumun~
zamandan Hıristiyanlık &ouml;ncesi kutsal takviminin b&uuml;y&uuml;k &middot; ardından başı kazınır ve onun adına bir koyun kurban
bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; benimsediği g&ouml;r&uuml;lmektedir. 63
edilir~. Bu uygulama &quot;Akika&quot; adıyla g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze
kadar
Araplar ve eliger M&uuml;sl&uuml;manlar arasında
Bu bağlamda, Islam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ne bakıldığında,
temel prensiplerle &ccedil;abşmamnı dolayısıyla a&ccedil;ık&ccedil;a varlığım s&uuml;rd&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r. Bu, aslında muhtemelen
reddedilmecliği g&ouml;zlemlenen birtakım pratiklecin &ccedil;ocuğun yerine sunulan fidye tiir&Uuml;nden bir inan&ccedil;tı.
muhafaza eclilcliği g&ouml;r&uuml;lmekteclir. Her bir toplumun Akika kurbanını İmam Malik m&uuml;stehab saym:ıştır:7o
kendi kaderi doğrultusunda ortak evriminin genel Akika'yla ilgili rivayetlerden birinde, Peygamberimize
bir &ccedil;er&ccedil;evesini oluşturan İslam, hem yerel &ouml;zellikl.ere onun h~&uuml; sonıldu~unda, kendisi, Allah'ın &quot;uk&uuml;k&quot;u
şekil vermiş, hem de bu &ouml;zelliklere g&ouml;re şekil almıştır.
sevrnecliğini s&ouml;ylemesi &uuml;zerine, Akika uygulaması
Dolayısıyla İslam uygarlığını, lokal bağlamını g&ouml;z
kendisine hatırlatılmış, o da her zamanki engin tavrıyla
&ouml;n&uuml;ne alarak ele almak, k&uuml;lt&uuml;rel ge&ccedil;işleri de ortaya
_&quot;Her kim &ccedil;ocuğuna y&ouml;nelik bir kulluk ortaya koymak
&ccedil;ıkaracaktır. İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde de birtakım ge&ccedil;işlerin
ısterse... &quot; diye başlayan cevabıru vermiştir. &middot;Aslında
olduğwlu g&ouml;rmekteyiz. &Ouml;rneğin ortak bir elin k&uuml;lt&uuml;r&uuml;
olarak ilkel elinlerde yaratmanın bir yıl s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; veya burada, Peygamberimizin formdan ziyade i&ccedil;erikte
bir yıllık olarak belirlenclifji fikri64, İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde de, yogunlaş~ğırun ipu&ccedil;larını g&ouml;rmekteyiz. &Ouml;te yandan
burada şarih, s&uuml;nneVy&ouml;ntem olarak Peygaınbemizin
Allali'ın Şaban ayında ve on beşinde bir yıllık nzık ve
kaderi belirlediği fikri olarak karşımıza &ccedil;ıkmaktadır. bir şeyi k&ouml;t&uuml; g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;nde onun ismini değiştircligini
71
Belki de bu, eliğer elinsel k&uuml;lt&uuml;rlerden etkilenmeclir. belirtmektedir. Dolayısıyla bazen isim bazen i&ccedil;erik
Nitekim, Yahueli telakkisine g&ouml;re alemin yılbaşında degişikliğiyle, var olan ve İslam'a ters olmayan
yarabldıgı vakıasıru g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alarak, bu g&uuml;n&uuml;n
kimi pratikler varlığıru devam ettirebilmekteclir. Bu
~~mdan Rasulull~'ın, d&ouml;neminin elinsel pratikleriyle
&quot;'bk. Eliade, age, 159-160
ilgilı olarak a&ccedil;ık&ccedil;a Islam'a ters olmadıgı s&uuml;rece daha
64 bk. Eliade, The Saaed and the Profane, 77.; Eliade ş&ouml;yle s&ouml;yler:
&quot;ibranilerde DUnya'run beUi sUreleele yenUenmesine &middot;Wşkin olarak &ccedil;ok &ouml;zle ilgilencliğini ve t&uuml;m yogunluğu k&ouml;ken,
senaryoya, ilk anlamından da bir şey korunarak, tarihsel bir
~ynak ve orijine vermediğini s&ouml;yleyebiliriz. Nitekim
g&ouml;r&uuml;nQm kazandınlmıştır. Wensinck, kzıostan kozmoza ge&ccedil;işin
be!irtlldi!!i Y~ni Yıl rili senaryosunun, lsrailoııuifannın Mısır'dan Ibn Hacer de, Akika'yı reddeden İbn Abclilberr'e karşı
g&ouml;&ccedil;&uuml; ve Kızıldeniz'In aşılması, Kenan Ulkesinln fethi, Babildeki
&ccedil;ıkarak şu mantıgı y&uuml;r&uuml;tmekteclir: &quot;İbn Abdilberr'in
alınarak değe~lenclirilebilir.
b.ıtSakJık ve sOrg&uuml;nden d&ouml;nQş vb. tarihsel olaylara uygulandıgıru
&middot; g&ouml;stermiştir.&quot; Millerin &Ouml;zellikleri, 50: A. J. Wenstnck, &quot;the Semitlc
New Year and the Orijin of Eschatology&quot; (Ada Orienta/la, 1. 1923,
s. 159-199) Yahudilere g&ouml;re de alemin yılbaşında yarabldıgı fikri
i&ccedil;in bk. Isıarn Ansiklopedisi, Ramazan maddesi, 9.612,1sıanbul,
ME8,1988.
65 bk. Kister, M. J., Shaban is my Month, s. 16, krş./slam
Ansik/opedisi, 9.612.
1
ı
1
!
T
ı
&quot;el&middot;Biruni, ei-As41'U '1-B&ocirc;ldye ani'I-Kurrini 'I&middot;H6/iye, l.eipzig 1923 .
Otto Harrasowıtı, s. 215
'
'
bk. Ebu Davud, uı. 255
68
lım Hacer, Fethu'f.Bart, 9. 746
67
bk. Ebu Davud, m. 255
Imam Malik, Muuıııuı, akika(26), b(2), n. 502
71
Nesar, vu. 163
69
70
398
!.
ISLAM D&Uuml;Ş&Uuml;NCESiNDE KUTSAL (ZAMAN] KAVRAMI
Akika'nın v&uuml;r&uuml;dunu redeli tarbşılır; zira bunun &ouml;nce
formatif rit&uuml;ellerin g&ouml;lgede kalması vs. endişesidir. Ne
vacipkel} sonra v&uuml;cubunun neshi varsayılsa bile, aynen var ki İslam'ın biricikliği, &ouml;ncesinden kopuk oluşunda
degildir, zira onu bu şekilde sunmak, onun tek din
Aş&uuml;ra orucunda oldugu gibi m&uuml;stehablığı yine baki
oluşuna da terstir.76 Kur'an, oru&ccedil; gibi bir&ccedil;ok ibadeti
kalır. Dolayısıyla Akika'nın şeriliwru reddedefllerin
tanımlarken, orıların &ouml;ncekilerede farzkılındığının albiu
bir karutı olamaz. &quot;72 Dolayısıyla burada &ouml;nemli &ccedil;izmiştir. (2/183) &Ouml;rneğin t&uuml;m Receb 'te oru&ccedil; tutanlara
olan, var olan bir şeyi yo~ sayma degil, mantığını ilişkin tavırdaki korku, bir cahiliye/pagan pratiğinin
ve dindeki ağırlığını yakalamakbr. Peygamberimizi.n İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ne kanşması ve formatif rit&uuml;ellerin
(Ramazan orucu) &middot;&uuml;zerine &ccedil;ıkması korkusudur. Oysa,
. tavırlannda da bu tarz bir enginlik g&ouml;zlemlemekteyiz. bu tavırdaki hassasiyet ihtimaliyle birlikte, Rasulullah,
İbn Hacer'in dediği gibi ger&ccedil;ekten de Hz. Aişe, Aşura Cahiliyye'de var olan rit&uuml;el yapının, a&ccedil;ık&ccedil;a islam'a
orucu bağlamında şunlan s&ouml;ylemektedir: &quot;Aş&uuml;ra, aykın olanlaoru reddetmekle birlikte, bir kısmının
b~ı değişiklikle birlikte ibkasını uygun g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r. Bu
Kureyş'in Cahiliyye'de ve Rasulullah'ın da o zamarılar
bakımdan &ouml;rneğin İzzuddin b. Abdisselam, Receb'i,
oru&ccedil; tuttuğu bir g&uuml;nd&uuml;. Ne zaman ki Rasulullah
Cahiliye toplumunun tazim şekli dışında tazim eden
Medine'ye geldi, Aş&uuml;ra'yı tuttu ve tutulmasının da bir kimsenin Cahiliye'yi takip ettiği ve ona uyduğunun
emretti. Ramazan [orucu) nazil olduğunda, [Aş&uuml;ra'yı) s&ouml;ylenemeyeceğini ifade eder. n Nitekim İbn Hacer
dileyen tuttu, dileyen tutmadı. &quot;73 Oysa sonradan de, Fera-Atire kurbanlanyla ilgili rivayetlerden biri i&ccedil;in
dini kurallı hale getirme, netleştirme ve sınıri~ şu a&ccedil;ıklamayı getirmektedir: &quot;Peygamberimiz, Fera
ve Atire'yi k&ouml;kten iptal etmemiştir; bilakis orılann her
belirleme &ccedil;abası sezilmektedir. Bahse konu hususlarda birinde olan niteliği iptal etmiştir: Ş&ouml;yle ki Fera'nın
sahabe veya tab&uuml;n arasında bir yeknesaklık da ilk doğan hayvan olarak kesilmesi niteliğini, Atire'den
g&ouml;r&uuml;lmemektedir. Hatta birtakım sahabe, kaynaklara de sadece Re&ccedil;ep ayına &ouml;zg&uuml; kesilmesi niteliğini iptal
78
g&ouml;re, belki yeni elinin rit&uuml;elinin Cahiliye rit&uuml;elleriyle etmiştir. &quot; Oysa g&ouml;rmekteyiz ki, Receb ayında oruca
ve Atire kurbaruna ilişkin rivayetlere rağmen, onu
kanşmaması endişesiyle Receb ayında oru&ccedil; tutanlara
yasaklayanlar daha ağırlıkta ve kes{k)inliktedir. Yani
yapbnm uygulamış ve engellemeye &ccedil;alışmışbr. 74 Bu ilk d&ouml;nem M&uuml;sl&uuml;manlan, bir anlamda elinin (rit&uuml;el
bakımdan daha &ouml;nce belirttiğimiz gibi Rasulullah'ın,
yapısının) gelişimini devam ettirmiştir, diyebiliriz.
Ramazan orucundan &ouml;nceki halini belirten rivayetler Kaldı ki, İzzuddin b. Abdisselam, Cahiliye toplumunun
yapbğı her uygulamanın yasaklanmadığını, bunWJ
de, formatif d&ouml;nem fıkıh ve hadis kitaplan tarafından
ancak islam'ın yasaklaması durumunda s&ouml;z konusu
muhtemelen Ramazan'ın konumunu g&ouml;lgede bırakır olduğunu; zira sırf Ehl-i Bab! yapıyor diye hak bir
endişesiyle ya dışianmış ya da Cahiliyye'nin uzantısı
şeyin terk edilemeyeceğini s&ouml;yler. 79 Aynı şey ana
75
&middot;
olarak eleştirilmiş ve orılar da, bid'at, tasavvuf konumuz &middot; olan kandil kutlamalanndan &ouml;rneğin
veya mevz&uuml;at kitaplannda kalmışbr. Burada asimda Mevlid i&ccedil;in de denilebilir. T&uuml;m alirrılere g&ouml;re sonraki
d&ouml;nerrılerde ortaya &ccedil;ıkbğı ittifakla kabul edilen
M&uuml;sl&uuml;man alimler. arasında kimi zaı:nan ihtiyat, ~mi bir uygulama olan Mevlid, İbn Teymiyye'ye g&ouml;re
zaman da dinsel algılayış kaynaklı farklı yaklaşımların Hıristiyanlardaki Noel'den m&uuml;lhem bir adettir. 80 Oysa
Suyuti, bunun Kuran ve S&uuml;nnetten dayanaklarının
olduğunu g&ouml;rmekteyiz. Bu husus, ilgili rivayetleri kabul
olduğunu s&ouml;yleyerek onu savunur. 8 ı Suyuti'nin
ve redeli ya da te'lifi. de ciddi şekilde etkilemektedir.
delil olarak ileri s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; hadiste, Peygamberimizin
Medine'ye geldiğinde Yahudileri Aşure orucu tutar
D. 5 . Bidat Literat&uuml;r&uuml;nde Rit&uuml;eller/ bulur. Sebebini sorunca &quot;onun Allalun kendilerini
Kutlamalar
Hicri 3. y&uuml;zyılda ortaya &ccedil;ıkan . ve daha &ccedil;ok
rit&uuml;el ve adetterin değişimini ele alan bidat literat&uuml;r&uuml;
incelendiğinde, onlarda, birtakımsahabeyadatabiinin,
bir kısım rit&uuml;el ve pratiğe, İslam'ın ve M&uuml;sl&uuml;marılann
b&uuml;t&uuml;rıl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; korumak i&ccedil;in m&uuml;dahale ettikl~rinin ve
yasakladıklannın nakledildiği g&ouml;r&uuml;lecektir. Bu tavırda
anahtar kavram; Cahiliyye k&uuml;lt&uuml;r&uuml;yle kanşmak,
n lbn Hacer, age, 9. 734
Buhan, menakıb (63),b(26), no:1,4.234
74 bk. Ebu şaıtıe, ei-B&ocirc;is o/ii İnkdri'I-Bida' ue'I-Hauddis, 7
75 .bk. Ebu Şame, age, 25. Bu anlayış konusunda bk. Urvoy, D.,
La polemique autour de L'asslmllation par l'ortodoxie de pratiques
non-lslamiques, Srud/a Islam/ca, LXVlll (1988), 129-145
73
.:
Garaudy bu tarz bir egilimi entegrizm olarak sayarak islam'ın
kimliginin bu tarz bir &ouml;zg&uuml;nlUk (particulaıite) aranmaması
gerekligını (Yaşayan İslam, 133) ve bunun dışlayıcı oluşunun
Islam'ın birleştiricilllline ters oluşunu Ifade eder. (age, 74, 88)
n el-lız b. Abdisselam, Fe&uuml;ıuii Şeyhl'/-fslam lz:zuddin b. Abdisse/am,
1996 Muesseseru'r&middot;Risale, s. 336. Nitekim kimi rtvayetlere
g&ouml;re Aşure orucu, Cahiliyede Kureyş'in hııtul!u bir oru&ccedil;tur;
Peygamberimiz de onu tutmuştı.ır. Medineye hiaetten sonra
Ramazan'ın farz kıhnmasından sonra tutup tutmamak serbesi
bırakıl~. Muslim, siyam (13), b (19), no:l13, 1.792
11 1bn Hacer, age, 9-745-746
19 el&middot;lzz b. Abdisselam, age, s. 336
&quot;' lbn Teymiyye, İktizau's-Sırati'I&middot;Mustokiman Muholefi Ash&ocirc;bi'ICahim, h. 1404, 1. baskı, s.l42
11 Suyuli, Celaluddin, Husni'I&middot;Maksid fi AmeU'I&middot;Mevlid, Islam Yolu,
yıl:2, sayı:65, s. 2
76
399
SALiH&ouml;ZER
Firavun'ın kurtardığı
g&uuml;n olduğunu&quot; s&ouml;ylediklerinde
&quot;Biz Musa'ya uymaya sizden daha evlayız&quot; diyerek
Aşure orucunun tutulmasını errıreder. 81 Suyuti'ye g&ouml;re
defedilen k&ouml;t&uuml;l&uuml;klere, verilen nimetlere karşı ş&uuml;ldir
i&ccedil;in yapılan fiiller meşrudur ve bu kutlamanın ilk &uuml;&ccedil;
asırda cari olmaması, bu temeUendirmeyi etkilemez.83
Peygamberimizin meıkar &ouml;rnekte olayın i&ccedil;erigi
&middot; &uuml;zerinde durqugu s&ouml;ylenebilir. Değişik rivayetlere g&ouml;re
Kureyşli m&uuml;şriklerin ya da Ehl-i Kitab'tan Yahudilerin
o orucu tubnası g&uuml;ndeme getirilmemektedir. Bu t&uuml;r
sorular genellikle sonraki M&uuml;sl&uuml;manlar tarafından
dile getirilrniştir. 84 Bu tip kutlamalar &ouml;nemli bir arıla
ilgili oldugu i&ccedil;in belirli bir toplumun tarihiyle ilgilidir;
dolayısıyla ortak tarihsel bir ge&ccedil;mişe sahip toplumlar,
arılan dikkate alabilir.
Hızla ilerleyen fetihlerle birlikt~ farklı k&uuml;lt&uuml;rel
yapılarla karşılaşılınca, Talbi'nin de belirttiği gibi
yabancı
geleneklerin anı m&uuml;dahalesi sonucu,
cemiyetin g&ouml;zle g&ouml;r&uuml;l&uuml;r ve hızlı degişimi, tekam&uuml;l&uuml;n
telaşlandıncı etkisiyle, belli ve denenmiş yoUardan
geriye d&ouml;n&uuml;ş şeklinde bir reaksiyonu doğurmuştu.15
Bu reaksiyon, temelde eline ilişkin bir bakış a&ccedil;ısıydı.
&Ouml;rneğin konumuz olan kutlamalardan Regaib
kutlaması baglamında, Malikiler, Receb ayının
orucunu, Ramazanı g&ouml;lgede bırakacağı endişesiyle
ve m&uuml;kellefin tahsis yapamayacağı arg&uuml;manıyla
reddetmişlerdir. &Ouml;rneğin Turt&uuml;şi'de temel endişe,
elinin Cahiliyye ile kanşmasıdır. 86 Şafii Ebu Şame
de aynı şekilde m&uuml;kellefin tahsis yapamayacağı
arg&uuml;manıyla ve İmam Şafii'den, vacip sayılmaması
i&ccedil;in herhangi bir ayın aynen Ramazan gibi tamamen
oru&ccedil;la ge&ccedil;irilemeyecegi h&uuml;km&uuml;yle Receb orucl!J1u
reddeder ve Receb ayına, Cahiliye'de Mudarr'ın tazim
ettigini belirtir.37 &Ouml;te yandan İzzuddin b. Abdisselam
ise Receb orucunun sahih olduğunu, &ccedil;&uuml;nk&uuml; onunla
Allah'a yakırılaşıldığını, onu yasak g&ouml;ren kişinin İslam
ahkamının referans kaynaklarından {maahi.z) haberdar
olmadığını, kaldı ki, İslam'ı tedvin eden alimierin
hi&ccedil;birinin Receb orucunu, rnekruh oru&ccedil; kapsamında
zikrebnediğini . belirtir. 88 Aslında rivayetlere g&ouml;re bu
konuda sahabe arasında tek bir &middot;yaklaşım da yoktur.
&Ouml;rneğin Muslim'deki bir rivayete g&ouml;re Esma {ra),
Abdullah b. &Ouml;mer'in t&uuml;m Receb'de oru&ccedil; tutulmasını
yasaklamasına karşı &ccedil;ıktığı belirtilmektedir.89 Bunun
anlamı, mezkur konuyu kendisinin savunduğudur.
Aynı şekilde İbn Abbas'ın da t&uuml;m Receb'te orucu
k&ouml;t&uuml; g&ouml;rd&uuml;gij rivayet edilmiştir. ~ Bu &ouml;rnekler ilk
M&uuml;sl&uuml;marılar arasında, diger konularda olduğu gibi
a:ı
Muslim, siyam (13), b (19), no: 127, 1.795)
Suyuli, ay
&amp;ı bk. Muslim, 1. 798, no: 133
ISTalbi, Muhammed, Bidatler, AOİFD, xxm, s. 447-448
16 Turtuşi', eJ-Hav&ouml;dis ve'I-Bida', Beyrut 1990, s. 283
tn Ebu Ş8.me, age,70-71
88 el-lzz b. Abdisselam, age, 335
., Muslim, n. 1641
&quot;' bk. Ebu Ş8.me, age, s. 71
bu t&uuml;r konularda da farklı kanaatıerin oldugunu
g&ouml;stermektedir.
Dolayısıyla bidatlerle ilgili eserlerin m&uuml;elliflerinden
ılırrılı bir bidat anlayışına sahip olanlar, ideal bir mazi
anlayışı altında da olsa ger&ccedil;ekleştirilebilecek somut bir
toplum anlayışına sahipken aşın bir bidat anlayışına
sahip olanlar, ilk d&ouml;nemde donmuş ve her t&uuml;rl&uuml;
değişime karşı &uuml;topik bir toplum anlayışına sahiptir.
Degişimi benimseyerıler ise, bu konuda daha farklı
davranmışlardır. Bidat lit~rat&uuml;r&uuml; yazarlarından olan ve
s&ouml;z&uuml; ge&ccedil;en birinci kanattan olan MalikiTurtuşi, bidati,
ge&ccedil;miş bir Asıl veya uyulan bir &ouml;rnek olmadan ihdas
edilen şey olarak tanırrılar. 91 İmam Şaf&uuml; de, ge&ccedil;miş
bir &ouml;rnek {misal sabık) olmaksızın yapılan her akıl
y&uuml;r&uuml;!meyi, istihsan ve keyfilikolMak tanımlamaktadır. 92
Nitekim bidat literat&uuml;r&uuml;n kahır ekseriyeti, Maliki ve
Şafii!erdir. Bidat literat&uuml;r&uuml; yazarlannın &ccedil;oğu, magrib
Malikileri iken, Şafiiler, orılara baglı g&ouml;z&uuml;kmektedir.
Keza Hanbeliler bu konuda bagımsız g&ouml;z&uuml;k&uuml;rken,
degişimden yana olan Hanefiler, genellikle yeni
durumlara istihsarıla karşı koyduktan i&ccedil;in bu konularla
pek ilgilenmemişlerdir. 93 &Ouml;rneğin Şaban'ın on beşinci
gecesi uygulamasıru, İbn Ebi Muleyke gibi hicazlılar
reddederken, ilgili hadis, Mekhul eş-Şarru gibi bir tabiine
dayandınlmaktadır.!l-l Kanaatimizce bu, Ehl-i Hadis ile
Ehl-i Re'y &ccedil;ekişmesinin rit&uuml;ellerdeki yarısımasina bir
&ouml;rnektir. Hicaz ekol&uuml;, bu konularda Şan'ye bağlılığı
ve tarihsel formu savunmaktadır. Fakat Şan'nin {Hz.
Peygamber) ifade ve uygulamalarnun neye dayandığı
ve nasıl temelienelirildiği pek sorgulanrnamaktadır.
Dolayısıyla bu yaklaşım, tutarlı ve genel ge&ccedil;er bir
yaklaşım gibi g&ouml;z&uuml;kmemektedir.
Buraela elinin
biricikligi savunulurken onun tek din oluşu {3/19) g&ouml;z
ardı edilmekte ve Peygamberimizin bu konulardaki
yaklaşımının i&ccedil;erigl/esprisi g&ouml;zden ka&ccedil;ırılmaktadır.
Kendi ilk &ouml;rneğine m&uuml;mk&uuml;n olduğunca .
yaklO&sect;maya, yani tarihi- -al&uuml;vyonlanndan ve
tortulanndan annmaya meyletmeyen hi&ccedil;bir dini şekil
yoktur.~j Nitekim bidat literat&uuml;r&uuml;ndeki katı tutum
sahipleri de, bu tip uygulamalan reddederken aniann
ilk d&ouml;nerTılerde olmamasını temel arg&uuml;man olarak
ileri s&uuml;rmektedir. Oysa burada daha doğru tavır, t&uuml;m
benzeşmelerden ka&ccedil;ınmak de!;!il, Peygamberimizin
de yaptığı gibi İslam'ın evrensel inancına zaten
ters &middot;olanlan, asla temeUendirilemeyecek olanlan
reddebnek ve bu konulara yaklaşırken formdan
ziyade i&ccedil;erik &Uuml;Zerinde yoğunlaşmaktır. Kaldı ki
bidat literat&uuml;r&uuml;nde s&uuml;rekli tekrarlandığı şekliyle,
rit&uuml;eUerde t&uuml;m henzeşmeleri e~er İslam kategorik
olarak yasaklarruşsa, o zaman hac menasikinin kimi
13
400
91
T~,age, 108
n imam Şafii, Risa/e, TDVY, Ank., 1997, s. 14, 274
93
bk. Rispler, Vardit, Toward a new und erstanding of the term
bid'a, Der Islam, 68, , s. 325
&quot;' Turtuşi, age, 263-264
'*' bk. Din Bilim Yazılan, s. 100, ahnb Traite d'histcire des reJigions,
s,395'ten.
{
ı&middot;
ı
'
ı
J
.ll
iSLAM D&Uuml;Ş&Uuml;NCESiNDE KlTfSAL (ZAMAN) KAVRAMI
unsurlan, Akika kurbanı gibi bir&ccedil;ok rit&uuml;el neden
bırakılmıştır? Fakat bu arada şunu da hatırdan ı.izak
tutmamak gerekir: İslam'ın doğuşu-Cahiliyye sınırında
kontroll&uuml; ve yumuşak bir ge&ccedil;iş yaşanınakla birlikte,
sonradan bu ge&ccedil;en unsur, yapıya zararlı hale gelmiş
olabilir. Dolayısıyla Hz. Peygamber'in ılımlı olarak
karşıladığı bir husus, sahabe, tabiin ya da sonraki
bir İslam alimi tarafından da!ıa sonradan bu nederıle
yasaklanmış olabilir. Ya da tersine İslam'ın ilk
d&ouml;nerrılerinde M&uuml;sl&uuml;marılar kimi zaman kendilerini
diğer t&uuml;m dini topluluklardan tefrik etmek i&ccedil;in dini
rit&uuml;ellerinin biricikliği a&ccedil;ısından kimi benzeşmelerden
uzak durmuş olabilirler. Dolayısıyla burada da tarihsel
koşullara ve insan unsuruna paralel bir yaklaşım, daha
esnek ve daha etkili g&ouml;z&uuml;kmektedir. Ayru koşullann
ge&ccedil;erli olmadığı bir d&ouml;nemde rit&uuml;el/kutlamalara ilişkin
aynı h&uuml;km&uuml;n s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lmesi gerekmeyebilir. &Ouml;rneğin
hacla ilgili olarak Ebu Şame, İbnu's-Salah'tan, onun
zamanında kimi &ccedil;evresel uygulamaların (ilavelerin vs:}
eleştirisini nakletmektedir. 96 Nitekim s&uuml;nnet addedilen
kurbanın vacip gibi değerlendirilmesi, kimi sahabeyi
kurban kesmemeye bile sevk etmiştir. 97 Kandil
geceleri ve bu geeelerio kutlanmasıyla ilgili ihtilaflar da
bu konunun değişkerıliğinin kanıtlarındandır. Esasen
bu tavır, değişen sosyo-k&uuml;lt&uuml;rel şartlara rit&uuml;el/kutlama
&ccedil;er&ccedil;evelerinin uyumunu sağlamaya &ccedil;alışmaktır ki,
bir arılarnda i&ccedil;tihat bile sayılabilir. Nitekim Vardit
Rispler'e g&ouml;re bidat lit!Zrat&uuml;r&uuml; ve gelişimi, i&ccedil;tihat
kapısının kapalı olduğu hususuna bir cevap olabilir. 98
Zira bidat literat&uuml;r&uuml;yle, s&uuml;rekli olarak değişen zaman ve
koşullara, cevap verilmeye &ccedil;alışılıyordu. İlk iki y&uuml;zyılın
teolojik olarak negatif bidat kavramı, toplumun ve
hukukun gelişmesini engellediği i&ccedil;in, hukuk&ccedil;ular
tarafından yeni fikir ve pratikleri ele alacak bir sisteme
d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lm&uuml;ş ve bid'a hasene veya mahmCıde
kavrarrılan, yeni &ccedil;ıkan olaylara karşı daha ılırrılı bir
yaklaşım olarak fakihler tarafından geliştirilmiştir. 99
&Ouml;te yandan kaynaklara dayalı resmi İslam ile pop&uuml;ler
İslam arasındaki ilişki, tarih boyunca &ccedil;ok canlı ve
har.eketli olmuştUr. Formatif d&ouml;nem sonrası kaynaklar,
belirli bir rit&uuml;el yapısı ortaya koymasına rağmen,
halkların k&uuml;lt&uuml;rel yapılan, orılan zorlamıştır. &Ouml;rneğin
el-İzz b. Abdisselam, Reğaib namazını ilk &ouml;nce bidat
saymasına rağmen, y&ouml;neticilerin ve halkın baskısı
&uuml;zerine fetvasını değiştirerek onu bidat-ı hasene olarak
kabul etmiştir. 100 Bunun &ouml;rnekleri &ccedil;oğaltılabilir.
SONU&Ccedil;
Bu incelememizde zaman ve kutsal kavrarrılannı
hem genel hem de &ouml;zel olarak ele alaİak rit&uuml;eller &ouml;rneği
&ccedil;er&ccedil;evesinde İslam geleneğinde kutsal kavramını ve
96 Ebu Şdme, el-&amp;iis ala ink&ocirc;rl'I-Bida' ve'I-Hauadis, s. 117-118
&quot;'bk. Turtuşi, age, 115-118)
98 bk. Vardıt Rispler, Toward a new Understanding
the Tenn
_: bid'a, Der islam , 328
99 Krş. Talbi, Muhammed, Bidatler, A&Uuml;IFD, XXlll458-460.
ıoo bk. Ebu şaıtıe, ei-Baıs, 64.
of
bu kavram ile değişim imkanı arasındaki ilişkiyi ele
almaya &ccedil;alıştık. Zaman kavramı &ccedil;er&ccedil;evesinde İslam
k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde değişik .algılama ve tepkilerin ortaya
&ccedil;ıktığını g&ouml;zlerrıledik. Keza araştırmamız sonucunda
Islam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde . bir&ccedil;ok şeyin kutsallaştırılmış
olmasına rağmen ISlam'da kutsala Allah ve O'nun
iradesi dışında bir karşılık bulamadığımız gibi diğer
dirılerdeki kutsal tanımından hareketle yaptığımız
kavramsal karşılaştırmalar sonucunda İslam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde
kutsal kabul edilen şeylerin de temel olarak diğer &middot;
dirılerio kutsallarından karakteristik olarak aynldığını
g&ouml;rd&uuml;k; zira bu 'şey'leri besleyen benzer bir teolojik
arkaplan İslam'da bulunmamaktadır. Nitekim dirılerde
g&ouml;r&uuml;len kutsal kavramının en belirgin &ouml;zelliği olan
do~unulmazlık, değişmezlik, yaklaşılmazlık, ayrılık vs.
gibi &ouml;zellikler Islam'da yalnızca Allah (cc} kavramına
uymakta, ne Hz. Peygamber'e (sav} ne velilere/ &middot;
muttakilere ne de birtakım zaman/mekan ve eşyalara
atfedilebilme imkanı taşımaktadır. Hatta İslam'ın son
kitabı olan Kur'an bile diğer ilahi k&ouml;kerıli kitaplara
y&uuml;klenilen sıfatiarın aksine, Kerim'dir.
Zira daha &ouml;nceki vahiylerde g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; gibi
Allah'ın iradesi (ya da onun tecellisi olan kutsal}
değişik formlarda tecelli etmektedir. İslam'da sabit
formlann değil her zaman değişik ara&ccedil;larla, değişik
zaman ve rnekarılarda Allah'ın rızasının ama&ccedil;lanması
istenmektedir denilebilir; nitekim en ulvi olan
ibadetler bile aslında Allah'a daha iyi kul olmanın
vesileleri/ara&ccedil;landır. Nitekim kurbarıla ilgili olarak
Kur'an'daki ifadeler bunun en a&ccedil;ık ifadesidir.(22/37}
İslam'da eksen Allah olduğu i&ccedil;in hi&ccedil;bir şeye haddini
aşarak puttaşma imkanı tanınmamaktadır; hi&ccedil;bir şey
tabusal değildir. İslam'ın bu arılamdaki esnek yapısı,
onu evrensel ve zaman&uuml;st&uuml; kılmaktadır; aksi takdirde
-şayet kutsalın belirli/sabit bir formu olduğu kabul
edilirse, değişimi temelienelirmek irrıkansız olacaktır.
Bu husus, Yahudilerin Musa Şeriat'ine yaklaşırrılannda
iyice ortaya &ccedil;ıkmaktadır: Ş&ouml;yle ki Allah'ın 's&ouml;zde'
kurallarına sıkı sıkıya bağlanmak dindar Yahudi'yi iki
y&uuml;zl&uuml; ve riyakar yaptığl gibi aklını &ccedil;alıştıran Yahudi
de dini reddetmek ya da en azından ona isyan etmek
zorunda kalmıştır. Bu da her iki halde Allah'ın iradesini
O'nun aleyhine &ccedil;evirmek demektir.
&Ouml;te yandan Peygamberimizin İslam'ı &ouml;ncesi
olmayan bir din olarak sunmamakla ve &ccedil;evre k&uuml;lt&uuml;r&uuml;
re'sen reddeden bir yaklaşım sergilememekle,
yukandaki bakış a&ccedil;ısını bizim eksen &ouml;rneğimiz olan
toplu kutlamalar/rit&uuml;eller bağlarnma aktardığını
g&ouml;rmekteyiz. Zira mezkur konularda Hz. Peygamber,
daha &ccedil;ok i&ccedil;eriği dikkate almışbr ve formun kendisinden
ziyade, temel ilkelere a&ccedil;ık&ccedil;a ters olmaması
koşuluyla i&ccedil;erikte (kulluk, ahlaki motivasyorılar vs.}
yoğurılaşılmışhr. Zira biruygulamanın temeliendirilmesi
sadece bir d&ouml;nemde olup olmaması olduğunda ve
o d&ouml;nemdeki uygulainaların da bizatihi değil, kimi
zaman k&uuml;lt&uuml;rel temelli olduğu g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;nde, &Ccedil;elişkili
bir durumla karşı karşıya kalınmaktadır. Dolayısıyla
rit&uuml;el ve kutlarnalara yaklaşırken, kanaatimizce,
hassasiyeti elden bırakmamak koşuluyla, İslam'ın Hz.
Adem'den bu yana devam eden tek ilahi din olduğu
401
!!
!
Download