T.B.M.M. B:34 22.12.2003 0:2 manevî değerleri ve değerler sistemimizi yitirdiğimiz zaman, telefon açıp "bize biraz ahlak, biraz değer gönderin" denilecek bir değerler IMF'si dünyada mevcut değil. (Alkışlar) Bugün, Türkiye'ye baktığım zaman, maalesef iki zararlı etki görüyorum bizim öz kültürümüzü baltalayan; bir, süratle Ortadoğululaşma, Ortadoğu'ya kayma gibi bir eğilim var; bir de, bununla bağ­ daşan Amerikan yüzeysel kültürünün etkisi var. Bunlar da, çoğunlukla televizyonlar yoluyla yayılıyor. Değerli arkadaşlarım, çocuklarımız, okullardan ve aileden aldıkları eğitimden daha çoğunu televizyondan alıyorlar; saatlerce oturuyorlar bu programların karşısında ve bunlar, bize ait ol­ mayan şeylerle yetişiyorlar. Mesela, sizin de bildiğiniz gibi, televizyonlarda sabahtan akşama kadar göbek atılıyor. Aslında, göbek atmayı gerektirecek, o kadar sevinilecek bir neden var mı, bil­ miyorum; ama, bu, ayrıca, bizim geleneğimiz de değil. Musahipzade Celal'i ya da kaynaklarını okuduğunuz zaman, Türk kültürüne ait bir unsur değil göbek dansı, bir Ortadoğu dansı; ama, bugün geldi yerleşti biliyorsunuz. Bunun yanı sıra, bir yandan da, İngilizce konuşma merakı var. İngilizce bilmeyen insanlar bile... Televizyonlarda İngilizce konuşuluyor, Türk halkına mal satmak için İngilizce reklam yapılıyor. Ben, bunu anlayamıyorum! (Alkışlar) Ekranlardaki bu düzeysizliğin ve Türkiye'yi sarıp sarmalayan sığlığın başlıca nedenlerinden bir tanesi böyle. Hani, fast food diye bir alışkanlık var -ben yabancı kelime kullanmayı sevmem ama- böyle bir alış­ kanlık oluştu biliyorsunuz; ayaküstü atıştırma. Bunun zararlarını doktorlar söylüyor; ama, bir de ruh­ lara atıştırılan abur cuburlar var; abur cubur müzik, abur cubur film, abur cubur diziler, şunlar bunlar. Bugün, bizim değerlerimiz korkunç bir saldırı altında, bunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca, Türkçemiz de saldırı altında. Dünyanın en güzel dillerinden biridir Türkçe, dünyanın ifadesi en güçlü dillerinden biridir; ama, neredeyse Türkçe konuşmaktan utanır hale geliyoruz ve gençlerimizin konuştuğu Türkçeyi de görüyorsunuz, birkaç yüz kelimeye sıkışmış bir şey. İspanyol düşünür Ortega y Gasset diyordu ki: "Hiçbir şey, kitle kültüründeki yozlaşma kadar hızla bulaşmaz." Biz, ne yazık ki bunu görüyoruz; çok süratle bulaşıyor ve bizim ömür dilimimiz­ de yaşıyoruz; yani, ülke başka bir hale getiriliyor ve bunu söylemekten biraz utanıyorum ama, acaba, birileri, Türkiye'yi, Amerika'nın Ortadoğu'daki bir eyaleti durumuna mı düşürmek istiyorlar, böyle gizli plan mı var diye de şüpheleniyorum gerçekten. Oysa, Türkiye'nin, böyle dar bir çerçeveye sığmayacak kadar zengin bir kültürü var. Bunu tek­ rarlamamıza lüzum yok, hepiniz biliyorsunuz bunu, büyük bir kültür geleneğimiz var. Bizim bütün anlayışlarımız değişik ve en temel unsurlarımızdan biri olan, kültürümüzü temsil eden İslam an­ layışımız da değişik. Biz, Arap İslamından değişik bir İslam yaratmışız Türkiye'de, yüzyıllar için­ de. Bunun da çok önemli göstergeleri vardır; Osmanlı İmparatorluğu bile klasik bir Arap imparator­ luğu ya da Arap devleti gibi değildi. 600 yıl boyunca, Osmanlı İmparatorlarından bir tanesi hac ziyareti yapmadı mesela. Şimdi vakit yok bunları uzun uzun konuşmaya; ama, bir soru işareti olsun diye söylüyorum; değişikti yani. Bizim, Anadolu'nun Araplaşmamasını sağlayan, Anadolu'nun Türk İslamını yapmasını sağlayan da, Ahmet Yesevî geleneğinden gelen Hacıbektaş ve onların torunları, Alevî geleneği. Bunun ne kadar önemli, Türkçe yazan, Türkçe söyleyen, Türk kültürünün de önemli bir boyutunu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunu söylerken, tabiî, bir şeyi hatırlamak istiyorum; Sayın Başbakan geçenlerde, maalesef, Alevîliği bir inanç olarak görmediğini söyleyen ve dolayısıyla, bir kimlik olarak Alevîliğin meş­ ruiyetini tartışılır duruma sokan bir şey söyledi. Bu doğru bir şey değil bence; çünkü, Alevî geleneği çok köklü bir gelenek ve bizim, İslam Dinini kabul etmemize rağmen Arap olmamamız ve Türk olarak devam etmemizi sağlayan gelenek. Bu bakımdan, bu, çok doğru bir söz olmadı. Ayrıca, bugün bütün dünyanın tartıştığı İslam ile demokrasiyi ve moderniteyi birleştirme çabalarında da bu önemli bir örnektir. Çünkü, yüzyıllardan beri, biliyorsunuz, kadın-erkek ayrımına karşı çıktılar, din sömürücülüğüne, bağnazlığa, softalığa, yobazlığa karşı çıkmışlardır ve bunun için de, bu, bizim için çok önemli bir gelenektir. -15-