ONURLANDIRILMIŞ FAKAT NANKOR Şeyh Mehmet Efendi’nin 24 Ocak 2015 Sohbeti, As-salamu alaikum wa rahmatullahi wa barakatuh. Audhu billahi min ash-shaytani r-rajim. Bismillahi rRahmani r-Rahim. As-salatu wa s-salamu ala Rasulina Muhammadin Sayyidi l-awwalina wa l-akhirin. Meded ya RasulAllah, meded ya Sadatı Ashabı Rasulillah, meded ya Meşayihına, meded ya Şeyh Abdullah Faizi d-Dağıstani, meded ya Şeyh Muhammed Nazım el-Hakkani, destur, meded. Tariqatuna assohbah, wa l-khayru fi jam'iyyah. İnsanlar şaşkın oluyor. Ne için bu dünyaya geldiklerinden haberleri yok. Yahut araştırıyorlar ne için biz buradayız, ne işimiz var. Bakıyorlar, her mahlukatı Allah yarattı. Her birisinin vazifesini biliyor. Hiçbir tane mahluk sormuyor, ben ne için buraya geldim. Allah öyle bir ilham vermiş onlara, onlar, Allah bizi yarattı, O'nu zikredip de artık kısmetimiz neyse onu alıp gideceğiz diyorlar bütün mahlukat. Dört ayaklı olsun, kanatlı olsun onlar hallerinden razı olurlar. Bir razı olmayan insanoğlu. Halbuki Allah onu öteki mahlukata göre daha yüksek mertebede yaratmış. Onu onurlandırmış. "Walaqad karramna banee adama"(17:70) diyor. "Wafaddalnahum AAala katheerin mimman khalaqna"(17:70) Yani onu hem yüksek mertebede yarattık, başka mahlukatın üstünde yarattık. Onlardan daha iyi, daha güzel yarattık. Ama insanoğlu işte bunu düşünmeyince kendini heba ediyor. Allah güzel şeyleri yapmak için yaratmış insanı. Ona nimetinin en yükseğini vermiş. Ama insanoğlu daha lüzumsuz şeylerle uğraşıyor. Onlara doğru yolu göstermek için peygamberleri göndermiş. Onlara da tabi olmamışlar çoğu insan. Bazı peygamberler hiçbir ümmeti olmadan uğraşmışlar, hak ecel gelince dünyadan geçip gitmişler bir tane ümmeti olmadan. Şimdi ümmet deyince peygamberin ümmeti demek. Her peygambere bir ümmet var. Yani ona tabi olanlara ümmet denir. Ümmet yani çokluk manasına gelmesine lüzum yok. Bu ümmetle millet falan o karıştırılıyor. Ümmet, Ümmeti Muhammed, Ümmeti İslam ümmeti. Bazı peygamberlerin iki tane ümmeti olur. O ümmet, ona mürit denmez, peygambere tabi olanlara ümmet denir. Meşayiha tabi olanlara mürit denir. Peygamber Efendimiz'den sonra da tabi peygamber olmadığı için meşayihler var. İşte bu minval üzerine peygamberler insanları doğru yola irşad etmek için gönderilmiş. Geçmiş işte bu kadar 124.000 peygamber gelip gitmiş. Bütün dünyaya Allah peygamber gönderdim diyor. Herkese peygamber gönderdi. Yani Çin'dekine, Japonya'dakine yahut oradakine, buradakine muhakkak her tarafta peygamber gönderdi, çünkü Allah Azze ve Celle Kur'an'da öyle söylüyor. İnsanlar bir türlü onları beğenmediler, onlara tabi olmadılar. www.saltanat.org Page 1 O şeytana tabi oldular daha fazla. Ama gene de Allah peygamberlerden sonra evliyalar, o peygamber mertebesine olan evliyalar var. Peygamber Efendimiz diyor ki, Ulemâi ümmetî ke Enbiyâ-i Benî İsrâil. Benim ümmetimin alimleri Beni İsrail'in peygamberleri gibidir. Çünkü Peygamber Efendimiz'den sonra peygamberlik yok. Hiçbir çeşit peygamber, risalet yok Peygamber Efendimiz'den sonra. Bazı insanlar şöyle böyle diyorlar ama onlar yanlıştır. Fazla da ehemmiyetleri yok. Çünkü Allah'ın dediğinin dışında olanların hiçbir itibarı, ehemmiyeti yok. Meşayihler bu insanlara meşaledir. Nur, nur dağıtan insanlardır. Onlar Allah sevgisini, Allah'ın aşkını millete dağıtıyorlar. Şimdi sevgi var, aşk var. Aşk daha mühimdir, daha kuvvetlidir, daha şiddetli oluyor. Bu meşayihlerde olan aşk, Allah aşkıdır, kuvvetli bir aşktır. O insanları cezbeder onlara. Nasıl mum, la temsil ama gene de mum eskiden güzel şeyden yapılırdı. Şimdiki gibi değil. Mumlar, bal peteğinden yapılırdı. O da mübarektir, Kur'an'da methedilmiş. Mum insanları nura cezbeder. İnsanlar nasıl pervane yahut bir şeyler var o muma gelir, pervane denen bir şey var, o öyle cezbeder. Ama o kendinden o muhabbeti veriyor, o nuru veriyor. Ta ki ayakta duruyor, o yana yana ta emanet alınana kadar o şekilde insanlara hizmet veriyor, o aşkı veriyor. Umuru değil kendinin çektiği. Hiç umuru değil, çünkü Allah sezdirmez bu aşk, aşık olunca o eza cefa ne varsa hiçbir şey tesir etmez kendisine. Hiç korku, yorgunluk, bu kaygı, vesvese hiçbir şey kalmaz kendisinde. O şekilde hizmet devam eder, yanındaki insanlara faydalı olur, ışık verir, kendisi eriye eriye en sonunda tabi makamına yetişir. Nur olarak bu dünyadan gider, insanlara nur vermiş olur. Nuru daim olur, Allah'ın nurudur bunlar, Peygamber Efendimiz'in nuru o ufak bir bir şey olarak zahir olmuş oluyor Evliyalar da Meşayihler de. Budur insanlara öğretmek istediği şey. Ne için geldik, ne için, işte önünüzde meşayihler var, bu kadar binlerce meşayih gelmiş gitmiş, peygamberler var. Hepsi onlar bir numune olarak güzel bir, güzel bir temsil olarak önümüzde duruyor, onlara tabi olun. Onlar güzel yaşadılar, daha da isimleri, halleri, yaptıkları güzel hatıra olarak, güzel ibret olarak insanlara kalmıştır. O Allah'ın emrettiği, istediği şey budur, insanoğlu için budur. İnsanoğlu bütün iyi sıfatlar da var, kötü sıfatlar da var. En kötü sıfat da tabi en kötü sıfatlardan biri de nankörlüktür. Bu kadar nimete karşı Allah'a inanmayıp da O'na isyan etmek nankörlüktür. Onun da cezasını o şeyi yapan insanın üstünde olur. Çünkü Allah Azze ve Celle'ye hiçbir şey tesir etmez, isterse bütün dünya nankör olsun hiçbir farketmez. O insan çeker o eziyeti dünyada ahiretten önce o eziyeti kendi çeker. Onun için Allah doğru yolu göstermiş, biz O'nun dediklerini, O'nun gösterdiği doğru yolu takip etmek için emredilmişiz. Hayatımızın manası odur. Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=13175&name=2015-0124_tr_HonouredButUngrateful_SM.mp4 www.saltanat.org Page 2