Dem. No: 209 1\'Uf?, ~ KUR' AN-I KERİM'DE • • EHL-1 KlT AB· - Tarhşmalı İJ.mi Toplanh- 12 - 13 Kasım 2005 Ü sküdar Belediyesi Altunizade Kültür Merkezi İstanbul 2007 EHL-İ KİTAB.KİMLERDİR? Prof Dr. Bedreddin ÇETİNER" Biz bu tebliğimizde gerek asr-ı saadette ve gerekse ondan sonra gelen ulernanın "Ehl-i Kitab'ın kimler olduğu"na dair kavil ve uygulamalarından ·bahsetrniyeceğiz. Onların kavillerini ve uygulamalarını tenkid veya reddetrniyeceğiz. Keza Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, Kur'an-ı Kerim'in "Ey Kitab Ehli!" diye başlıyan ayetlerini özellikle yaşadığı çevrede bulunan o günkü Yahudi ve Hıristiyanlara okuduğunu ve onlara "Arab rnüşrikleri"nden farklı rnuamelede bulunduğunu da biliyoruz ve bunu inkar da edecek değiliz. Ancak Kur'an-ı Kerim ayetleri gibi Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sözleri, davranışları ve uygularnaları da biz müslümanlar tarafından te'vile (yoruma) açık olduğuna göre bizim de bu uygularnayı yorumlama hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Biz bu tebliğimizde belki daha önceden de yapılmış olan bir te'vil denemesi yapmak ve Kur'an-ı Kerim'in kullandığı "Ehl-i Kitab" tabirine yeni bir açılım kazandırınak; _zamanımız insanı için belki de en uygun açılımı arama gay~etlerine bir yenisini eklemek istiyoruz. Gerçi "Hz. Peygamber bu asırda yaşasaydı, Kur'an-ı Kerim'iİı tamarnı­ nın nazil olup insanların bölük bölük İslam' a girdiği; insanlık için İslam' dan • M. Ü. İHihiyat Fakültesi KUR'AN-I KERİM'DE EHL-İ KİTAB 274 başka yol olmadığını görerek adını Kur'an'ın getirdiği en mükemmel yol olarak isiınlendirrneseler bile .prensiplerini uygularnaya başladığı böyle bir zamanda hayatta olsaydı acaba yine de Yahudi ve Hrristiyanlara, asr-ı saadette verilen ayrıcalıkları1 verir miydi?" diye sorrnayacağız. Çünkü bu bir rnuhaldir. Zaten mes'ele Hz. Peygamber (s.a.v.)'in değil, bizim rnes'elernizdir. Al- lah'ın Rasillü (s.a.v.), o zamanda gerek İslam toplumu, gerekse Yahudi ve Hıristiyanlar için en faydalı uygularnayı yapmış ve en güzel şekilde ulaştırmaya muvaffak olmuştur. Allah'ın dinini insanlara Kerim'i Hz. Peygamber (s.a.v.)'in asr-ı saadetteki uygularnası elbette bizim için de önemlidir ve bizim önümüzde Kur'an-ı Kerim ayetlerinden hükümler çıkarmada uçsuz bucaksız ufuklar açacak kadar da değer­ lidir. Ama günümüz şartlarında yeni yeni ortaya çıkan rnüşkiller de çözüm beklemekte ve Kur'an ayetlerine getirilecek yeni açılımlarla insanlan rahatlatacak hükümler de Kur'an ayetlerinden çıkarılmayı beklemektedir. Kur'an-ı Kur'an-ı Kerim önümüzde her gün bize seslenmekte; "Gel çözümleri bende ara." diye adeta haykırrnakta, ama biz O'na bakacak yerde selef alim-· lerimizin yapmış olduklan yorumlara, bu yorumlara dayalı olarak çıkarmış olduklan hükümlere sanki Kur'an'ın kendisi imiş gibi, sanki dinin kendisi imiş gibi sarılarak o çağlarda kalmakta ısrar etmekteyiZ ki bu eğer bir kasıt değilse en azından tembellik veya acizlikten başka bir şey değildir. Yahudi ve Hıristiyanlar tarafından bir paylaşım savaşına sahne olduğu; her iki dünyanın (Yahudi ve Hıristiyan).da kendileri için müşterek düşman olarak Hz. MUhammed (s.a.v.)'in getirmiş olduğu "Son İlahl Kitab" Kur'an-ı Kerim' e tabi olan Müslümanlan ilan ettiği· bir dünyada biz hala. onlara "Ehl-i Kitab" diyerek bir takım ayrıcalıkları olduğunu savunmaya devarn edecek miyiz? Günümüz şartlarında, dünyanın Bana göre hayır. Çünkü onlar "Ehl-i Kitab" vasfını yitirınişlerdir ve artık · "Kitab Ehli" filan da değillerdir. Neden? Bunun sebeplerini ve bize göre Bkz. Miiide, 5/5. EHL-İ KİTAB KİMDİR? 275 Kur'an'dan delillerini de takdim etmeye çalışacağız. Yalnız ondan da önce kısa bir durum değerlendirmesi yapmak herhalde uygun olacak. Şöyle ki: Günümüzde Yahudi ve Hıristiyanlan Ehl-i Kitab saymak, bizi lım, acaba onların lehine mi yoksa aleyhine bir davranış ını? Yahudileri bir kenara bıraka­ bıral<maınız gerekecek. Çünkü onlar zaten kendi ırklanndan (İsrail Oğullan) başkasının Yahudi ve hak din üzere olma hakkı­ m kabul etmedikleri için tamamen ayrı bir kategori ve onların müslümanları kendi dinlerine çekme veya daha genel bir ifade ile dünya milletlerini yahudileştirrne gibi bir planlan ye çabalan yok. Onun için Yahudileri bir kenara bırakıp biz Hıristiyanlara bakalıı:rı.: Hıristiyanlan Kur'an'ın tabiri ile "Ehl-i Kitab" saymak onların dinleri üzere, dinleriyle mağrur olarak İslfun'a girmelerini engelleyip, daHHette kalmalarına sebep olmaktadır ve .olacaktır. Öyle ya son din olduğunu iddia eden İslam onlan Ehl-i Kitab saymış, müşriklerden ayırınış, ayrıcalıklar talliınış. O halde neden müslüman olsunlar ki? Müslüman olmalarına gerek kalmadan, kendi dinlerinde de Allah'ın sevgili, salih kulları olmaları iınkfulı varken, alıştıklan ve nesillerdir tabi oldukları dinlerini, bütün insanlığın kurtuluşu için kendini feda eden bir "İlah-Peygamber"i bırakıp hiç alışkın olmadıkları bir din ve kültüre neden adapte olmaya çalışsınlar? Bir ilah bile olmayan, kendileri gibi bir insan olan bir Peygamber' e neden tabi olsunlar? Hıristiyanların müslümanlara söyleyeceklerini duyar gibiyiz: "Bakın Muhammed'in kitabı-dikkat buyurunuz Allah'ın Muhammed' e gönderdiği ilahi kitab değil- bile bizim dinirnizi ilahi din olarak ilan etmiş. Bizi "Kitab Ehli" saymış. Biz, siz onlar (Yahudiler, Hıristj.yanlar, müslümanlar) onların söylediğine göre hep birer İbrahim! din üzere değil miyiz? Bizlin dinlerimilin kaynağı bir değil mi? O halde neden asgari müştereklerde birleşerek aramızda kavgayı sona erdirrniyoruz? Bırakalım hilal-salih savaşları artık tarihin derinliklerinde kalsın. Biz yenilerine bakalım. Her şeyden önce ey nüslümanlar! Bizi kendi dininize davetten vazgeçin. Çünkü sizin de ikrarı­ u.Zla biz zaten hak din üzereyiz. Madem bizim dinimiz hak, o halde neden ;iz de bizim dinirnizi kabul etmiyorsunuz? KUR'AN-I KERİM'DE EHL-İ KİTAB 276 Vakıaya bir bakın. Dünyada Hıristiyan nüfus ne kadar, Müslüman nüfus ne kadar? Siz sayıca bizim üçte birimiz bile değilsiniz. Şayet bizim değil · de sizin dininiz hak olsaydı durumun tersine olması gerekmez miydi? Öte yandan bir de dünyadaki gelişmişlik düzeyine bakın: Dünyada insanlığın yararına olan icadlarda ve teknoloji geliştirinede siz neredesiniz, biz neredeyiz? Sizin dininiz hak, biziınki batıl olsaydı sizin ileri, bizim geri olmamız gerekmez miydi? O halde gelin siz de bizim clliıimize girin bu kavga bitsin." İşte Hıristiyanların dinini "Hak din olarak kabul" e varacak muamelemi- zin böyle bir sonucu olması kaçınılmaz. Bizim, Hıristiyanları kendi dinlerine daha sıkı sarılınaya itecek, onları, dinlerini hak din zannedip daha sıkı sarıl­ maya· götürecek bir muamelede bulunmaya acaba hakkımız var mı? Her şeyden önce bunu düşünmemiz ve böyle bir vebalin alhna girecek gücümüz var mı ona bakmamız lazım. Yani Kur'an-'ı Kerim'den hiçbir delilimiz olmasa dahi sırf şu vebal, günümüz Hıristiyanlarını Ehl-i Kitab saymamızın önünde engel olarak yeter. Ama biz yine de Kur'an-ı Kerim'den bu düşüncemizi yani "Yahudi ve Hıris­ tiyanların Ehl-i Kitab olmadıklarını, Ehl-i Kitab'ın olsa olsa Hz. Muhammed'in getirmiş olduğu ve kıyametekadar bir başkasının gelmiyeceği ilam kelfun Kur'an-i Kerim' e tahl olanlar olabile,ceği"ni te'yid eden deliller peşine düşeceğiz. _ 1. Her şeyden evvel "Ehl-i Kitab" tamlamasının cüzlerini açarak, Kerim'de "ehl" ve ''kitab" ile nelerin kastedildiğinebir bakalım: Kur'an-ı "Ehl" kelimesi Arap dilinde "Kendilerini bir neseb, bir akrabalık, bir ev, bir hane, bir mahalle, bir kasaba veya Şehir, bir belde, bir yer, bir asır veya bir zaman, bir meslek, bir sanat, bir hobi, bir din gibi insanlan toplayan herhangi bir şeyin bir araya getirdiği topluluğa denilk Cins isim olmakla birlikte yine de "Ehllin ve Ehali" şeklinde çoğulu da gelir. anlamı "Bir dinin, terkib 'kitab' ile ya.:. göre bir kitabın birleştirdiği, bir araya getirdiği bir topluluk" anla- "Ehl"in burada bizi ilgilendiren pıldığına mıdır. EHL-i KİTAB KİMDİR? 277 "Kitab"a gelince; Kur'an-ı Kerim'de bu kelime tek olarak, yani başka bir isme veya zamire muzaf olmaksızın yalın halde, marife ve nekra olarak muhtelif manalarcia kullanılrnışbr. Bunları maddeleştirirsek: a; Yazmak, yazı yazmak, yazı yazmayı bilmek anlamına masdar olarak.2 b. Mektub yani ismu'l-mefill manasına.3 c. Farz.4 d. el-Levhu'l-Mahffiz.s e.Hüküm.6 f. Kulla.rı:n hayır ve şer arnellerinin yazılı olduğu kitab? g. Mükatebe, belli bir bedel karşılığı azad olunmak isteyen köle için bunu yazılı hale getirmek.s h. İlaru kitab veya kitablar. Bunlar da, aslı bir tek ilaru kitab olmakla birlikte: aa) Geçmiş peygamberlere (Özellikle Hz. Musa ve Hz. İsa'ya) gönderilmiş olanlar, bb) I-İZ. Muhammed' e gönderilmiş olan şeklinde iki kısma ayrılabilir. Kur'an-ı Kerim' de Kitab kelimesi, "İlaru ki tab veya kitablar'' anlamı dı­ şındaki anlamlarda çok az sayıda zikredilmekte olup zikredildiği yerlerin kahir ekseriyetinde ilaru kitab aW.amında kullanılmışbr.9 Diğer anlamlarda 2 Bakara, 2/78. 3 En'furı, 4 Nisa, 4/24, 103. 5 Misal olarak bkz: En'am, 6/59; Yı1nus, 10/61; Hud, 11/6; İsrii, 17/4, 58. 6/7; Hıcr, 15/4; Nem!, 27/28, 29; Ankebut, 29/48. 6 Enfiil, 8/68. 7 Misal olarak bkz. Kehf, 18/49; Züıner, 39/69; Mutaffifin, 83/7, 18. 8 Nı1r, 9 Bir istatistik vermek gerekirse: a) Geçmiş peygamberlere verilen kitab 13 yerde: .Bakara, 2/213; AI-i İmran, 3/81, 18; Nisa, 4/136; En' am, 6/89; A'rii.f, 7/37; Meryem, 19/12; Fa tır, 35/25; Şı1rii, 42/14, ıs, 17; Ahkiif, 46/4; Hadid, 57/25. b) Alu İbrahim'e verilen kitab 3 yerde: Nisa, 4/54; Ankebiit, 29/27; Hadid, 57/26. c) Hz. Musa'ya verilen kitab 24 yerde: Bakara, 2/44, 53, 85, 87; Al-i İmran, 3/23, 78; En'furı, 6/91, 154; A'raf, 7/169 (iki kere), 170; Hud, 11/17, 110; İsrii', 17/2; Mü'ıriinı1n, 23/49; Furkiin,25/35; Kasas, 28/43, 48; Secde, 32/23; Siiffiit, 37/117; Gii.fir, 40/53; Fussılet, 41/45; · Ciisiye, 45/16; Ahkiif, 46/12. 24/33. KUR'AN-I KERİM'DE EHL-İ KİTAB 278 kullanıldığında ise o kitab ile ilam kitabın kastedilmediğille dair cümlede mutlaka bir karine bulunmaktadır. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim'de "Kitab" denilince hemen ve karine olmadığı her zaman Allah'ın kitabı, ilam, semavi birkitab kastedilrnektedir. Buna göre şimdi "Ehl-i Kitab" t;ını.lamasının tam anlamını verelim: "Ehli Kitab, Allah tarafından dünya zamanlarından herhangi birinde bir elçisi vasıtasıyla insanlara göndermiş olduğu bir kitabın etrafında toplanmış; onu gönderen Allah' a, onu getiren peygamber' e, o kitaba iman etmiş ve bu imanın kendilerini bir araya getirdiği insanlar topluluğu" dur." Hangi zamanda olursa olsun Allah'ın gönderdiği bir peygambere ve ona Allah katından indirilen kitaba tabi olan her ürnrnet bu tanıma göre Ehl-i Kitab' dır. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim' deki Ehl-i Kitab' ı Yahudi ve Hıristiyan­ larla sınırlandırmak. mümkün ve doğru da değildir ve selef alimleri de zaten sadece onlarla sınırlandırmarnışlardır10 • Yalnız bir vakıayı gözden uzak tutrnamarnız gerekiyor: Allah Teala, Hz. Muhammed (s.a.v.)'i Mekke-i Mükerreme'de bi'setle görevlendirdiğinde o bölgede ataları Ehl-i Kitab'dan olan üç din saliki vardı: Haniller, Yahudiler d) Hz. İsa'ya verilen ki tab 4 yerde: Bakara, 2/113; AI-i İrnran, 3/48; Maide, 5/110; Meryem,. 19/30. e) Ehl-i Kitaba v~rilmiş olan 14 yerde: Bakara, 2/101, 121, 146, 174; Maide, 5/15, 44; En' am, 6/20, 114, 156; Yunus, 10/94; Ra' d, 13/36, 43; Kasas, 28/52; Ankebut, 29/47. f) Kur' andan önceki 1 yerde: Maide, 5/48. g) Hz. Muhammed'e indirilen 71 yerde: Bakara, 2/2, 89, 129, 151, 159, 176, 177, 23; Al-i İrnran, 3/3, 7, 119, 164; Nisa, 4/105, 113, 127, 136, 140; Maide, 5/15, 48; En' am, 6/92, 114,155; A'raf, 7/2, 37, 52, 196; Yunus, 10/1; Hud, 11/1; Yusuf, 12/1; Ra' d, 13/1; İbrahim, 14/1; Hıcr, 15/1; Nahl, 16/64, 89; Kehf, 18/1, 27; Meryem, 19/16, 41, 51, 54, 56; Enbiya, 21/10; Şuara, 26/2; Nemi, 27/1; Kasas, 28/2, 86; Ankebut; 29/45, 47, 51; Lokman, 31/2; Secde, 32/2; Fatır, · 35/29, 31, 32; Sad, 38/29; Zumer, 39/1, 2, 23, 41; Gafir, 40/2, 70; Fussılet, 41/3 41; Zuliruf, 43/2; Duhan, 44/2; Casiye, 45/2; Ahkaf, 46/2, 12, 30; Tfrr 52/2; Vakıa, 56/78; Cum'a, 62/2. Böylece Allah Teala Kur'an-ı Kerim' de yalın olarak (bir isim veya zamire muzaf kılma dan) nekra ve ma'rife halde Rası1llere gönderilen iliihl kitab anlammda olmak üzere "Ki tab" kelimesini toplam 130 yerde zikretmektedir. Bu verdiklerimiz sarili olarak "Kitab verilme" ifadesiyle geçenlerdir. Zamirle işaret edilenler veya ima olunanlar buna dahil değildir. 10 Mesela Sablıler'in, Zerdüşt dininde olanların, Konfüçy<is ve Buda'ya tabi olanların da ehl-i kitab olup olmadıklan cay-ı ihtilaftır; Bunlara daha sonra seırıavi birkitab nizarnının kalın­ tilarına sahip olduklan keŞfedilen Amerika kıtasındaki Mayalan da ekleyebiliriz. EHL-İ KİTAB KİMDİR? ve 279 Hıristiyanlar. Diğer semavi din salikieri ya tamamen munkanz olup gitmişler, ya da yeryüzünün başka bölgelerinde varlıklannı sürdürüyor olmalıdırlar. · Bu üç din salikierinden içlerinde Hak dine en yakın olanlar elbette u Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayan ve ahlak-ı haınlde sahibi Hanlfler"dir. Ancak bunların ellerinde maalesef yazılı bir kitabiarı mevrıls değildi. Yahudi ve Hıristiyanların ise muharref alsa bile ellerinde peygamberleri -tarafından Allah'tan getirildiğini iddia ettikleri yazılı birer metin bulun:n::ıaktaydı. Peki, bu metinlerin ilam kitab" ile ilgisi var mıydı? Varsa ne kadardı? Bu konuda kesin bir şey söylemek oldukça zordur. En iyisi Kur'an-ı Kerim' e bakmak. O ne diyorsa o doğrudur. 11 Kur'an-ı Kerim, 3 ayet-i kerimesinde bu metinlerintamamen olmasa da büyük bir çoğunluğunun, iki ayet-i kerimesinde de tamamının "beşer mahsulü" o~duğunu haber veriyor: a) ~~Yahudilerden kimi de kelimeleri yerlerinden tahrif ediyor ve 'İşittik ve isyan ettik, işit işitmez olası." diyorlar. Dillerini eğip bükerek ve dininize (peygamberinize) ta'n ederek (Peygamber' e ra'ına derke:q'ey bizim çobanı­ mız' olarak anlaşılacak şekilde telaffuz ederek) 'bizi gözet' diyorlar ... " 11 ayet-i kerimesi ile; b) "İsrail oğullarını, bize verdikleri misakı bozmaları sebebiyle lanetledik ve kalbierini katılaştırdık. Onlar, kelimeleri yerlerinden tahrif ediyorlardı ve kendilerine hatırlatı4mş olanlardan paylarını da unutmuşlardı."12 ayet-i kerimesi bize, onların en azından Tevrat'ın bazı yerlerini kendi isteklerine, kendi heva ve heveslerine göre "DEGİŞTİRDİKLERi''ni söylüyor. İkinci ayet-ikerimedeki bir ayrınh çok daha çarpıcı: "Allah'ın onlara i- lam hitabından, ilam kitabından onların pcı.yı olarak indirdiklerini de zaten unutmuşlardı."" Bu unutmanın, belki metin olarak meydana geldiğini, en a- 11 12 Nisa.', 4/46. Aynca: Bakara, 2/104. Mliide, 5/13. KUR'AN-I i<ERİM'DE EHL-İ KİTAB 280 zından uygulama imkarn bulmuş olanların hükümlerinin devam ettiğini düşünebilirsek de uygulamada zaten ilam kitabın hükümlerini ihlill etme girişimleri 13 açısından sabıkalı olduklarından metnin unutulmasından -eğer gerçekten unutulduysa bile- sonraki uygulamalarının ilam kitaba uygun olup olmadığl, ya da ne kadar uygun olduğu düşündürücüdür. c) "Yahudilerden kimi de var ki yalana çok çok kulak veriyor, henüz sana gelmemiş olan başka bir topluluğu dinliyor: Kelimeleri yerlerinden tahrif. ediyor da onlara diyorlar ki: 'Size eğer şunlar verilirse onları alın kabul edin, eğer bunlar verilmez de başka şeyler söylenirse onları kabulden sakının ... "14 ayet-i kerimesi bu tahrifin Hz. Peygamber (s.a.v.)'in asr-ı saadetinde dahi devam ettiğini göstermektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'le konuşmaya gidecek müşriklere taktik veren Yahudiler onlara.Tevrat'tan tahrifettikleri bazı ayetleri veriyor ve diyorlardı ki: "Muhammed'in söyledikleri bunlara uyarsa ne ala, onlar doğrudur,.alın kabul edin, ama.uymazsa ziıihar kabul etmeyin." Bu ayet-i kerimenin bize anlattığl başka bir vakıa daha var ki aslında en kötüsü bu: Yahudiler hiçbir zaman Allah'ın Hz. Musa (a.s.)'ya indirdiği Tevrat'ı kaybetmediler veya gerçekten unutmadılar; kaybetmiş veya unutmuş görünmeyi yeğlediler, ama Hz. Musa' dan sonra hiçbir zaman da tatbik etmediler. Bu Tevi:at'ı halıarnların elleripde hapsederek avaının ona ulaşması­ nı engellediler. Yahudiler böylece halıarnların din olarak kendilerine söylediklerine inanmak ve haharnlarını Rabler edinmek15 mecburiyetinde kaldılar. Aslında bugün dahi bu durum değişmiş değildir. a) "O yahudilerin size iman edeceklerine, sizin dininize gireceklerine mi tama' ediyorsunuz? (Hiç böyle bir umuda kapılmayın. Çünkü) onlardan bir grup Allah'ın Kel§.mı'nı işitiyor, onu anladıktan sonra da bile bile O'nu tahrif ediyordu." 16 ayet-i kerimesi Yahudilerin "Tevrat'ı tahrifi"nin, nüziüün hemen akabinde başladığlnı ve tahrifin "Allah'ın Kel§.mı"nda olduğunu bildirip "Allah'ın keHimı"ndan hiçbir şeyi de bundan·istisna etmemektedir. 13 Bakara, 2/65; A'rfıf, 7/163-166. 14 Mfıide, 15 Tevbe, 9/31. 16 Bakara, 2/75. 5/41. EHL-İ KİTAB KİMDİR? 281 b) "Veyl o kitabı kendi elleriyle yazıpdasoma onu az bir babaya satmak için 'bu Allah katındandır." diyenlere. Veyl o elleriyle yazdıklarından ve veyl ondan kazandıklarından."1 7 ayet-i kerimesi de "ellerinde mevcut Tevrat'ın -ki İncil de ondan farklı değildir- bütünüyle beşer mahsulü olduğu"nu ifade ediyor. Çünkü ayet-i kerime, kitabın bir kısmını, ya da bazı bölümlerini değil, "Kitab"ı elleriyle yazdıklarını ve "Allah'a nisbet ettikleri"ni söylüyor ve ki tabdan herhangi bir şeyi de istisna etmiyor. Bütün bu ayet-i kerimelerin ışığında Yahudiler'in, Allah tarafından Hz. Musa (a.s.)'ya indirilen ilam kitaba tabi olduklarını söylemek imkanma sahip değiliz. O halde Yahudiler asr-ı saadette de şimdi de "Ehl-i Ki tab"· mefhumu içine girmemekted]J. 2. Kur'an-ı Kerim, atalarına ilam kitab verildiği için kendilerini Kitab Eh1i olarak takdim edenleri başlıca dört isimle zikreder: a) Kendi vermiş oldukları Yahudi (çoğulunda Hud) ve Nasranl (çoğu­ lunda Nasara) isimleriyle, b) "Ellezme ateynahumu'l-kitab=Kendilerine daha önceden kitab vermiş ol~uklarırnız", c) "Ellezme utu'l-kitab=Kendilerine daha önceden kitab verilmiş olanlar, d) Ehlu'l-Kitab=Kitab Ehli. Bunlardan "Yahudi ve Nasranl" olarak zikredilen yerler hep zem makamında; "Ellezme ateynahumu'l-kitab" olarak zikredilen yerler 18 medih makamında; "Ellezme utu'l-Kitab" olarak zikredilen yerlerden sadece ikisinde medih19, diğer bütüiı. yerlerde zem makamında;20 ama "Ehlu'l-Kitab" olarak zikredilen yerler hep zem mal<amında varid olınuşlardır. Bu ne demektir? 17 18 Bakara, 2/79. Bakara, 2/121, 146; En'am, 6/20,89, 114; Ra' d, 13/36; Kasas, 28/52; Ankebut, 29/47. 19 · Bakara, 2/144; Mrude, 5/5. 20 Bakara, 2/101, 145; Al-i İmran, 3/19, 20, 23, 100, 186, 187; Nisa', 4/44, 47, 51, 131; Maide, 5/57; Tevbe, 9/29; Hadid, 57/16; Müddessir, 74/31; Beyyine, 98/4. KUR'AN-I KERİM'DE EHL-İ KİTAB 282 Allah Teala, aslında onlara Ehl-i Kitab diye hitabetmekle Kitab olma" ya davet etmektedir. Dikkat edilirse: onları "Ehl-i "De ki: Ey Kitab Ehli, bizimle sizin aranızda ortak olan kelimeıle gelin."21, "Ey o kendilerine kitab verilmiş olanlar, Biz azzmüşşan yüzleri silip arkalanna çevirmeden veya Sebt'i ihlal edenleri liinetlediğinıiz gibi onları da liinetlemezden önce kendinden öncekileri doğrultnıak üzere indirdiğimiz (şu Kur'iin'a) iman edin." 22 "De ki: Ey Kitab Ehli, Neden Allah'ın ayetlerini inkar ediyorsunuz?" 23, "Ey Kitab Ehli, neden hakkı batıla karıştırıyorsunuz da bile bile hakkı ketmediyorsıınıız?"24, "De ki: Ey Kitab Ehli, neden iman edenleri Allah'ın yolundan çeviriyorsımuz?" 25, "Kitab Ehli iman etnıiş olsalardı onların kötülüklerini keffaretlerdik ... " 26, "De ki: Ey Kitab Ehli, dininizde haksız yere aşırı gitmeıjin." 27, "De ki: Ey Kitab Ehli, Tevrat'ı ikame edin-· ceıje kadar siz hiçbir hak üzere değilsiniz."2B gibi ayet-i kerimelerde "Ehl-i Kitab" olarak zikredilenler hep "Hak dine yakışmıyacak, hak dinde bulunınıyacak" fiilieri yapmakla nitelenmiş ve yapagelmekte oldukları bu yanlışlardan vazgeçmeye çağrılmışlardır. Şayet Kur'an-ı Kerim'in, o Ehl-i Kitab diye çağırdıkları gerçekten EhJ.:.i Kitab olsalardı Kur'an'ın o çağırdıklarına onları çağırmak abes olmaz mıydı? Allah ve kitabı elbette abesten münezzehtirler. O halde burada, onların Kitab Ehli olmasından başka bir ihtimal daha ki o da şudur: aslında Allah Teala, onlara, kendilerine verdikleri isimle hitab etmektedir. Yani "Ey Kitab Ehli!" huyururken "Ey kendileriniKitab Ehli olarak adlandıranlar!" demek istemektedir, bu bir; olmalı i1 Al-i İmran, 3/64. 22 Nisa', 4/47). 23 Al-i İmran, 3/70, 98. 24 Al-i İmran, 3/71. 25 Al-i İmran, 3/99. 26 Maide, 5/65. 27 Miiide, 5/77. 2B Maide, 5/68. EHL-İ KİTAB KİMDİR? 283 Bir ikinci ihtimal de şudur: Kur'an-ı Kerim, onlan, "gerçekten Kitab Ehli olmaya" davet etmektedir. Bu, şu demektir: "Siz, kendinizi Kitab Ehli olarak adiandırıyorsunuz ama dikkat edin, Kitab Eh1i olanlar sizin şu yaptıklarınızı yapmazlar. Eğer iddia ettiğiniz gibi Kitab Eh1i iseniz, yapmakta olduğunuz şu şu olumsuzlukları bırakın da gerçek Kitab Eh1i olan ve geçmiş peygamberlere (Musa ve İsa'ya) iman etmiş olan atalannızla bizim aramızda müşte­ rek olan şu kelimeye; Kelime-i tevhide gelin." Özellikle verdiğimiz ayet-i kerimelerden sonuncusu çok dikkat çekici: Hz. Musa'ya indirmiş olduğu ilam kitab Tevrat'ı ikameye çağrılan­ lar, eğerilam Kitab'ın ehli iseler neden O'nu ikameye çağrılsınlar? Demek ki ilam kitabla hiçbir alakaları yok ki "O'na çağnlıyorlar." Bu da demektir ki bu davetin muhatablan o zamanda da (şimdi olduğu gibi) ilam bir kitabın ehli demek olan "Kitab Ehli" değillerdi. Allah'ın 3. Kur'an-ı Kerim, kendilerini "Kit\ib Ehli" olarak adlandıranların içinde "kafu olanlar" ın küfürlerini gerekçeleridirirken: a) "Allah' ın, el-Mesih ibn Meryem olduğu"nu29, b) "Allah'ın, üçün üçüncüsü olduğu"nu3°, c) "Uzeyr'in Allah'ın oğlu olduğu" nu söylediklerini31 bildirmektedir. Acaba gerekasr-ı saadetteki, gerekse zamanımızdaki Yahudi ve Hıristi~ yanlardan "Uzeyr'in Allah'ın oğlu olmadığı"ru; "Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığı"nı söyleyen var rm? Bilinen Yahudi ve Hıristiyan dünyasında böy-. le bir Yahudi ve böyle bir Hıristiyan bilinmemektedir ki buna göre gerek asrı saadetteki atalan, gerekse şimdiki yahudi ve Hıristiyanlar kafulerdir ve müslümaniann onlara kafu muamelesi yaparak Hak din olan İslam' a davet etmeleri gerekir. Başka bir ifadeyle onlara: "Kendi dinlerinde kalarak da "Kitab Eh1i olabilecekleri"ni söyleyerek onlan ve kendilerini kandırmamaları gerekir. 29 Maide, 5/17 ve 72. 30 Maide, 5/73. 31 Tevbe, 9/30. KUR' AN-I KERİM'DE EHL-İ KİTAB 284 4. Peki, Kur'an-ı Kerim "Ey o Kitab Ehli olduğunu zannedenleri Sizler böyle böyle söylüyorsunuz ve hepiniz de ktifirlersiniz. Şimdi hepiniz gelin müslüman olun ki bu küfriiniizdeıı kurtulabilesiniz." demeyi bilmez miydi? Evet, elbette bilirdi ve söyleyebilirdi de. Ama şayet bu küfrü, bütün Yahudi ve Hıristiyanlara teşmil ederek söylemiş olsaydı bütün bir Yahudi ve Hıristiyan kitlesini karşı­ sma alır; onların kitle. hillnde müşriklerle birleşmelerini sağlar ve dört bir taraftan kuşatılır, kısa zamanda ve hidayet nuru daha filizlenemeden söndürülfu giderdi. Kerim'in, bütün Yahudi ve Hıristiyanların ortak inancını, onların bir kısmının inancı gibi. takdim etmesinde "Zikru'l-cüz' ve iradetu'l-küll" alakası ile mecaz olduğunu söylemek son derece makul olacakO halde Kur'an-ı tır. Kur'an-ı Kerim' in, küfür cephesini parçalama ve vehle-i iliada son derece zayıf insanlardan oluşan mü'minlere biraz nefes aldırma stratejisini burada açık olarak görüyoruz. Hıristiyanlar kitle olarak hedef alınmadığı için yok olma raddesine gelen mü'minler o zamanda başında Hıristiyan bir kral (Necaş'i Ashame) bulunan Habeşistan'a göçerek onun himayesinde birnebze nefes alabilmişler ve orada palazlarup Medine-i Münevvere'ye hicretten sonra oraya dönebilmişlerdi. Medine.:i Münevvere çevresinde gerçekten müstahkem mevkilere sahip Yahudiler için de aynı stratejinin takip edilmesiyle Medine-i Münevvere' de yavaş yavaş oluşan muslüman toplum, başlangıçta bütün bir Yahudi kitlesiyle mücadele etmek, onlarla direkt olarak savaşmak zorunda kalmamış; onların ahidierini bozmaları ve ihanetleri vaktinde ise gerekli güce sahip olduklan için, bir de Allah'ın lutfu ile onlan müstahkem mevkilerinden indirip32 Hicaz dİşına sürmeye muvaffak olabilmişlerdir. 5. Kur'an-ı Kerim'in "Ey Ehl-i Kitab!" hitabının ilk muhatablannın o zamai:)da Hicaz bölgesinde yaşamakta olan Yahudi ve Hıristiyanlar olduğu­ nu bir an için kabul edelim. Bu durumda bile onlar gerçekten Ehl-i Kitab ol- · duğu için değil de ataları Ehl-i Kitab olduğu için onlara "Ey Ehl-i Kitab!" diye-:seslernnek-~eğru-elur. Yani bu durumda onlara "Ehl-i Kitab" 32 Ahzab, 33/26. EHL-İKİTAB KİMDİR? 285 ye seslenmek caiz ve doğru olur. Yani bu durumda onlara "Ehl-i Kitab" denmesi, "İ' tibaru ma kane" alakası ile mecazdır; yoksa onlar gerçekten I<itab Ehli oldukları için değil. Burada aklırnıZa son bir soru daha takılıyor. Peki Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu dönemde gerçekten "Ehl-i Kitab" tanımına uyan kimseler hiç yok muydu? Bunun da cevabı gayet açıktır. Elbette vardı ve onlar zaten kendi peygamberleri ve kitabiarı tarafından açık bir şekilde tanımlanan Hak Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)'in bi'setine şahid olur olmaz O'nu kolayca ve hemen tanıdılar33, O'na ve getirdiklerine iman ederek34 gerçekten Ehl-i I<itab olduklarını gösterdiler. Onlar çok iyi biliyorlardı ki ancak Hz. Muhammed (s.a.v.)' e tabi olanlar Ehl-i Ki tab' dır; hiç vakit geçirmeden O'na ve İslam'a tabi oldular ve böylece Ehl-i Kitab olma vasıfları da inkıtaa uğrama­ dan devam etti. Biz, onların Ehl-i Kitab olup olmadıklarını söz konusu bile etmiyoruz. Bugüne gelecek olursak: .Bugün de, Kur'an-ı Kerim' in: "Ehl-i Kitabdan öyleleri de vardır ki Allah' a huşu d uyarak çok kesin bir şekilde Allah' a ve size indirilene de, onlara indirilene de iman ederler. Allah'ın ayetlerini az bir baha karşılığında satmazlar. İşte onların ecirleri Rableri katındadır ... "35 şek­ lindeki tasvirine uyan bir "Yahudi" veya "Hıristiyan" varsa bizim opları Ehli Kitab' dan sayınama gibi bir hakkımız elbette olamaz. Ama lütfen dikkatle bakın: 1) Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Allah katından getirip tebliğ ettiği inanç sisteminin ilk ve asla vazgeçilemez ögesi olan 'Bir Allah' a İman' edecek ve hiçbir şeyi, hiçbir şekilde O'na eş koşmayacak, 2) Hz. Muhammed (s.a.v.)'e gelen Allah'ın kitabını Hak kitab olarak kabul ve iman edecek, 33 Bakara, 2/146; En' am, 6/20. 34 Maide, 5/83-85; Ankebılt, 29/47. 35 Al-i İmran, 3/199. KUR'AN-I KERİM'DE EHL-İ KİTAB 286 3) Şimdiki muharref Tevrat ve İncil'i değil, Allah'ın Hz. Muhammed (s.a.v.)'den önceki Rasilllere gönderdiği İlam kitablan Hak kitab olarak kabul ve iman edecek, 4) Az bir dünya geçimliği peşinde koşarak muharref kitabiarım İlam kitabınış gibi takdim edip insanlan kandırmaya ve Kur'an'ın nurlu yolundan uzaklaşbirnaya çalışmayacak. Kur'an'ın bu tasvirine uyan bir tane Yahudi veya Hıristiyan gösterebilir misiniz? Bugüne kadar ben böyle bir Yahudi'ye veya bir Hıristiyan' ci rastla-: madım. Ama "Asla yoktur." gibi bir iddiada bulunacak değiliz. Zira her türlü iletişim imkanma rağmen yine de modem dünyanın imkanlarından mahrum; dünyanın bir köşesinde bu vasıfta Hıristiyan veya Yahudi kalmış olabilir. Bizim onlara söyleyeceğimiz bir şey yoktur. Zaten ecirleri de Rableri katındadır, bizim kahınızda değil. Ama bilinen dünyada Kur'an-ı Kerim'in bu tavsifine uygun bir Yahudi veya Hıristiyan portresi olmadığına göre bugün Kur'an-ı Kerim'in bu tavsifine uyan bir tek topluluk vardır ve. onlar da Muhammed ümmeti'dir. Netice olarcık bugünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar (asr-ı saadetteki atalagibi) olsa olsa iyiyi kötüyle, doğruyu yanlışla, ilam olanı beşeri olanla birbirine karışbrınış; hangisinin ilam, hangisinin beşer1 olduğunu ayırdetmek için ilam bir işarete ihtiyaç duyulan bir "halita din" meydana getirmişler; Kur'an'ın başka bir siyakta "Diğerleri de salih arnelle diğer kötü olanı birbirine kahp kanşbrınışlar. Ama yine de Allili'ın onların tevbelerini kabul etmesi umulur." 36 buyurduğu gibi tevbe edip içinde bulundukları küfürden vazgeçerek ihtida eyler; Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Allah'tan getirip tebliğ ettiği Kur'an'ın yoluna girecek olurlarsa Kur'an-ı Kerim'in yine başka bir siyakta "Eğeı; tevbe eder, namazı hakkıyla ikame eder ve zekalı verirlerse onlar artık sizin din kardeşlerinizdir."37 buyurduğu gibi mü'minlerin kardeşleri olur, Muhammed ümmetine dahil olur, yani "Ehl-i rının çoğunluğunda olduğu 36 Tevbe, 9/102. 37 Tevbe, 9/11. EHL-İ KİTAB KİMDİR? 287 I<itab" olurlar. Bu durumda elbette "Gaffir ve Rahlm" Allah'ın onlanda bağışlaması umulur ve işte o zaman gerçekten Kitab Ehli olurlar. Yahudi ve Hıristiyanlar "Ehl-i Kitab" değilse peki kim Ehl-i Kitabdır? Bu soruya, tebliğin değişik yerlerinde söylediğimiz gibi, sonunda da: "Muhcimmed üınınetidir." diye cevap vereceğiz. Zira Kur'an-ı Kerim gerçek Ehl-i Kitab'ın, Allah'ın, insanlara uzattığı imdad eli (Hablulla.h) olan Kur'an-ı Kerim' e tabi ve "onun ehli" olanların, yani "Gerçek mü'minler"in vasıflarını birçok ayet-i kerimesinde bize bildirmiştir ki bunlan tek tek sayıp dökp:ıek bu tebliğin sınırlarını aşar. Yalnız şu kadarını söyleyelim ki bu vasıflar tamamen "Muhammed üınıneti"nin vasıflandır. Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Rabbından getirip tebliğ ettiği, insanlığın yegane kurtuluş reçetesi ilam mesaj, ilam kitab Kur'an-ı Kerim' e ve onun getirdiklerine, onun hidayetine tabi olan kimselerdir ki biz onlara bugün "Müslümanlar" diyoruz. Bu tesbitten sonra Asr-ı Saadet'te ve daha sonraki İslam asırlarında Yahudi ve Hıristiyan­ lara "Ehl-i Kitab' dır" denilerek tanınan ayrıcalıkların bu asırda da geçerli .olup-olmadığı tartışması ve bu ayncalıkların mesnedi olan nasslann te'vili de gündeme gelecektir. Tebliğimizi, sözlerin en güzeli Kur'an-ı Kerim'ir). Yahudileri zemmetme siyakındaki şu ayet-:-i kerimelen ile sonlandırıyqruz: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, YakUb'a ve Esbı'it'a (YakUb'tan tiireyen boylara) indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve Peygamberlere Rablerinden verilenZere iman ettik Ve biz O'na teslim olanlanz" de. Her kim de İslam'dan başka bir din ister, peşine düşerse o din ondan asla kabul edilmiyecektir ve o elbette ahirette hüsrana düşenlerden olacaktır. Allah öyle bir kavme nasıl hidayet naszb eder ki; kendilerine her tiirlii delil ve ayetler gelmişken, O Rasul'ün Hak olduğuna şehadet ettikten ve immılanndan sonra kafirler olmuşlardır. Allah zalimer topluluğuna hidayeti ııaszb etmez. İşte on larm yaptıklarının tam karşılığı: Allah 'm, meleklerin ve bütün insanların laneti onlaradır. KUR'AN-I KERİM'DE EHL-İ KİTAB 288 O lanet içinde ebediyyeıı kalıcıdırlar. Onlann Zara nıiihlet de verilmiyecektir. Bütün bunlardan sonra dahi tevbe edip diizelteııler hiç hafifletilmeyecek ve on.,. durunılanm (inançlarını ve işlerini) Hiç kuşkusuz Allah (bütün kullan için olduğu gibi) onlar için de Gafor'dur, Rahfm'dir. "38 • 38 elbette bunlardan Al-i İmran, 3/84-89. istisııadır. aziibı