10.03.2017 KRİTİK KONULAR Ekonomik Afet AKP hiçbir seçim veya referandum öncesi “bu kadar ekonomik taviz” vermedi… Hem de ekonomi uçurum kenarında yürürken bu kadar risk alınmadı. …… Önce 250.000 sonra 460.000 şimdi 700.000 esnafa “sıfır faizli para”, bunun tutarı – eğer yaparlarsa – 35 milyar Türk Lirası veya 10 milyar dolar. …… Tüm borçların yapılanması …… Vergi borçları …… SGK borçları …… Ceza ve benzeri borçlar …… Asgari ücret desteği, yeni işçi desteği …… Her türlü kredilerin ötelenmesi… Yeniden yapılanması Bakın… Bunların hepsi güçlü ekonomilerde yapılabilecek işler. Hâlbuki… Değerlendirme kuruluşları ŞÖYLE GÖRÜYOR; 1) Zayıf dış pozisyon (Dış açık – vadeli taleplerimiz) 2) Aşırı kredi büyümesi (sürekli kredi çevirme ve arttırma) 3) Yanlış pozitif reel faiz (Sömürü ve tefecilik) 4) Büyüme ve piyasa istatistik yalanları SONUÇ….. Bu tablo EKONOMİK AFET HABERCİSİDİR. ----------------------------------------------Askerler Rahatsız Kızcağıza “sen komutanı ara” demişler… Aramış… Aaa… Soru bile sormadan “7 tane cevap almış.” Beni mazur görün kendimi tutamayıp “bu halin düşündürdüklerini” yazacağım. Kıyakçılık… Argo bir söz zannedilir, ama esasında fonksiyonel bir “askeri tabirdir.” Bu eylem süvari birliklerinde “atların çiftleşmesine fiilen yardımcı olmaya” denir (Ayrıntısını siz araştırın… hayal edin) Gelelim Konumuza .… Ülkenin bir haftasını işgal eden …. Amiral gemisinde kaptan değiştiren …. Aydın beyin yüreğini ağzına getiren “karargah rahatsız” manşeti... nereden DOĞDU? Doğum hikayesinin anlatıcıları…… 1) Önceki Cumhurbaşkanı danışmanı 2) CHP Televizyonunun genel müdürü Bunların ikisi de ciddi ve araştırmacı gazeteciler. Anlattıklarına göre; Cumhurbaşkanımızın, halk ozanı sözcüsü, “Genel Kurmay fişini, Aydın Doğan prizine takmış.” Hem o tarafa, hem bu tarafa “sen ara”, “seni arayacak” demiş. Ayrıca Genel Kurmay’a “şunu şunu söyle”, kızcağıza “şunu şunu yaz” demiş mi belli değil. Biz basın sözcüsünün “kıyakçılık” konusundaki tecrübesini bu vesileyle öğreniyoruz. Eee normal, köylü çocuğu… Olur böyle… Hadi bi de saz çalalım. Ekonomi öyle, basın böyle… Peki, biz n’apalım?