islamın hakikati

advertisement
İSLAMIN HAKİKATİ
Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a)
www.at-tawhid.org
1
Kitab ve Sünnet Işığında İslam’ın Hakikati
Ve
İlim ve İrfan İddiasında Bulunan Bazı Kimselerin
Kitab ve Sünnet’e Karşı Muhalefetleri
- İmam, Şeyh’ul İslam, Muceddid’u Davet’it-Tevhid Ebu Ali Muhammed b.
Abdilvehhab en-Necdi -rahimehullahu teala- şöyle demektedir:
Bil ki; -Allah bizleri de seni de Allah’a ve Rasullerine iman etmeye muvaffak
kılsın!- Allah Subhanehu ve Teala kitabında şöyle buyurmaktadır:
ِ
‫َد فَِإ ْن تَابُوا َوأَقَ ُاَوا‬
ُ ‫ني َح ْي‬
ُ ‫ص ُر‬
ُ ‫وه ْم َو ُخ ُذ‬
ُ ُ‫ث َو َج ْد ُُت‬
ْ ‫وه ْم َو‬
َ ‫فَاقْتُ لُوا ال ُْم ْش ِرك‬
ُ ‫اح‬
َ ‫وه ْم َواقْعُ ُدوا ََلُ ْم ُك َّ ََ ْر‬
‫الصال َة َوآتَ ُوا الزَكا َة فَ َخلُّوا‬
«Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp
hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe
ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın.»
(Tevbe:5)
Allah’ın müşrikler ile onlar şirkten tevbe edinceye, namazı ikame edip ve zekatı
verinceye kadar, onları öldürmeyi, onları hapsetmeyi, her geçit başında onlar için
beklemeyi emrettiği bu kelamı iyi düşün!
Aynı şekilde Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur ki:
‫ ويؤتوا‬،‫ ويقيموا الصالة‬،‫أَرت أن أقات َّ الناس حىت يشهدوا أن ال إله إال هللا وأن حممدا رسول هللا‬
‫ وحساهبم على هللا تعاىل‬،‫ فإذا فعلوا ذلك عصموا َين دَاءهم وأَواَلم إال حبق اإلسالم‬،‫الزكاة‬
«İnsanlar ile, Allah’tan başka hak ilah olmadığına, Muhammed’in Onun
Rasulü olduğuna, namazı ikame edip, zekatı verinceye kadar savaşmakla
emrolundum! Şayet bunu yaparlarsa, kanlarını ve mallarını İslam’ın hakkı
müstesna benden korumuş olurlar. Hesapları Allah’a aittir.» İşte bu Allah’ın
rasulünün kelamıdır!
2
Alimler -her bir mezhepten dahil olmak üzere- bu husus üzerinde icma etmiş,
kendileri “alimler” diye isimlenmiş olan cahiller topluluğundan oluşan (bazı)
kimseler ise buna muhalefet ederek şöyle demişlerdir: “Kim “La İlahe İllallah”
derse, o müslümandır, kanı malı haramdır!” Rasulullah (s.a.v) Cibril
hadisinde, Cibril kendisine İslam’dan sorduğu vakit Rasulullah (s.a.v) şu şekilde
açıklamıştır:
،‫ وتصوم رَضان‬،‫ وتؤيت الزكاة‬،‫ وتقيم الصالة‬،‫اإلسالم أن تشهد أن ال إله إال هللا وأن حممدا رسول هللا‬
‫وحتج البيت إن استطعت إليه سبيال‬
“Allah’tan başka hak ilah olmadığına, Muhammedin Onun rasülü olduğuna
şehadet etmen, namazı kılman, zekatı vermen, ramazan orucunu tutman ve
güç yetirebildiğin zaman Beyt-i Haramı hacc etmendir.”
İşte bu Rasulullah (s.a.v)’ın tefsiridir. Bu kimseler derler ki: “Bedeviler İslam
ehlidir, çünkü onlar “lailaheillallah” sözünü söylemektedirler.”
Bunların ve Allah rasulünün kelamını işiten kimselerin önünde, şu iki şeyden
birisi kaçınılmazdır:
Ya Allahı ve Rasulünü tasdik edip, onlardan (mezkur alim diye isimlendirilen
cahil kimselerden) teberri edip onları yalanlayacaklar.
Ya da tam tersi surette onları tasdik edip, Allahı ve Rasulünü yalanlayacaklar.
Bundan Allah’a sığınırız. Allah en iyi bilendir…
Dinin Asılları (olan şu) hususlara dikkat et!:
1- Allah, Hakkı batıldan ayırt etmek için, rasulleri gönderdi ve kitapları
indirdi.
2- İnsanların ihtilaf etmiş oldukları şeyler (kendilerine) beyan edildiğinde
onlara vacip olan şey; rablerinden kendilerine indirilenlere tabi olmaktır.
3- Her kim bu hususlara kafasını kaldır(ıp bak)mazsa, o kimse münafık bir
cahildir.
4- İhtilafa düşülen hususları kitap ve sünnete döndürmektir.
5- Her kim Rasullerin Allah katından (bizlere) getirdiği hidayete tabi
olursa, işte o kimse ne sapar ne de bedbaht olur.
6- Her kim bu husustan yüz çevirir ise, kör, yolunu şaşırmış, bedbaht ve
uzaklaştırılmış kimse olarak haşr edilir.
7- Kalplerinde hastalık olan kimseler, müteşabih olan şeylere tabi olurlar.
3
Allah’a Şirk Koşmak ve Mü’minler Aleyhine
Kafirler ile Muvalatta Bulunma Fiillerinden Dolayı
Bir Müslümanın Tekfiri
Bir insan bunun Allah’ın ve Rasulü’nün dini olduğunu tanıklık ettiği zaman, nasıl
olur da bu dini inkar eden, buna iman eden kimseleri öldüren ve onları hapseden
şahıslar kafir olmaz? Müşriklere gidip, onları dinlerine bağlı kalmaları teşvik
eden, dinlerini onlar için süslü gösteren, aynı şekilde onları muvahhidlere
düşmanlık göstermeye ve (muvahhidlerin) mallarını almaya teşvik eden kimse
nasıl olur da kafir olmaz ?
Nasıl olur da teşvik edip durduğu şeyin, Rasulullah (s.a.v) tarafından inkar ve
nehy edildiğine (hatta) Allah’a şirk koşmak olarak isimlendirdiği bir şey olduğuna
tanıklık eden kimse kafir olmaz ? İşte bu; hem kendisine hem de ehli olan
kimselere buğz ettikleri din, bizzat Allah’ın ve Rasulü’nün dinidir ki; onlar bu
dinin ehlini öldürmeleri için müşriklere emirler verirler.
Bilesin ki; Allah’a şirk koştuğu zaman veya şirk koşmasa bile muvahhidler
aleyhine müşrikler ile beraber olan Salih (olarak bilinen) bir müslümanın
tekfirine dair, Allah’ın, Rasulünün ve alimlerin sözlerinden sayılamayacak kadar
çok delil bulunmaktadır.
Ben sana ilim ehlinin tefsiri üzerinde icma etmiş olduğu Allah’ın kelamından şu
ayeti zikredeceğim ki, bu ayet müslümanlar hakkındadır. Her kim bunu (küfür
sözünü) söyler ise hangi zaman da olursa olsun kafirdir:
ِ
ِ َ‫األمي‬
ِ ِ‫اَّلل َِن ب ْع ِد إِميَانِِه إِال َن أُ ْك ِرهَ وقَ لْبهُ َطْمئِ ٌّن ب‬
‫ان‬
َْ
َ ْ ِ‫ََ ْن َك َف َر ب‬
َ ُ ُ َ
«Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, imanından sonra Allah’ı
inkâr eden kimse…»(Nahl:106)
Allah bu ayette onların dünya hayatını ahirete tercih ettiklerini zikretmektedir.
Alimler bu ayeti kerimenin sahabe hakkında, Mekke ahalisi onlara işkence
4
etmeye başladığı sırada nazil olduğunu bildirmişlerdir. Zikrettiklerine göre
sahabi bu şirke buğz ettiği ve şirk ehline düşmanlık beslediği halde (bu işkenceler
sonucu) şirk sözlerini konuşmuştur. Lakin onlara karşı olan korkusu hasebiyle
bunu yapmıştır. İşte bu imanından sonra kafir bir kimsedir. O halde, bizim
zamanımızda bir mü’min Basra’da, İhsa’da, Mekke’de veya başka bir beldede,
onlardan (müşriklerden) korktuğundan dolayı ikrah hasıl olmadan önce nasıl
(elfazı küfür) konuşur ? Bu kimse kafir oluyorsa, o müşrikler ile beraber olan,
onlar ile birlikte mesken tutan ve onların topluluğundan birisi olan kimse nasıl
kafir olmaz ? Nasıl olur da onlara şirkleri hususunda yardım eden ve şirklerini
onlara süslü gösteren kimse kafir olmaz ? Nasıl olur da muvahhidleri öldürmeleri
ve kendi (batıl) dinlerine bağlı kalmalarını müşriklere emreden kimseler kafir
olmaz ?
Sizler -Allah sizleri muvaffak kılsın!- bu ayete, ayetin kimin için indiğine ve
alimlerin tefsiri hakkında icma etmelerine çok dikkat ediniz! Bizim ile Allah
düşmanları arasında nelerin cerayan ettiğine çok dikkat edin! Sürekli olarak
onlardan taleb edip durduğumuz şey, tekfir ve savaş (kital) meselelerinde
ellerinin altındaki kitaplara müracaat etmeleridir. (Şurası da var ki;)Şeyhlerin ve
benzer kimselerin huzurunda bizlere cevap olarak şikayetten/eleştiriden başka
bir şey yöneltemediler.
Allah'dan sizleri dosdoğru dine muvaffak kılmasını ve onları bu yol üzerinde
sebat etmek ile rızıklandırmasını dileriz… Allah Muhammed'e ailesine ve
ashabına salat ve selam eylesin!
Mürtedin Kestiği Et, Müslüman Bir Kimsenin
Kendisi ile Küfre Gireceği Şeyler ve Bu Kimsenin
Hükmü
Mürtedin kestiğinden ve İslamın farzları ile amel eden bir kimsenin tekfiri
hakkında şeyh'e soruldu…
Cevab olarak şeyh şunları söyledi:
Allah’u Teala şöyle buyurmaktadır:
5
ِ ‫الْي وم أ‬
‫ات‬
ُ َ‫ُح َّ لَ ُك ُم الطيِب‬
َ َْ
«Bugün sizin için temiz olan şeyleri helal kıldım.» (Maide:4)
ِ ‫فَ ُكلُوا ِِما ذُكِر اسم‬
‫اَّلل َعلَْي ِه‬
ُْ َ
«Üzerine Allah’ın isminin anılmış olduğu şeylerden yiyiniz!» (En’am:118)
Kitabullahı tanıyan/bilen kimselerin arasında bu şeylerin hükmü noktasında bir
ihtilaf yoktur. Lakin söz, kesim işlemini gerçekleştiren ile alakalı olup, Müslüman
bir kimsenin hükmü bu ayetteki hükme dahil midir?
Kişi kestiği hayvanın üzerine Allah'ın adını anarak kestiyse, velev ki Allah'ın
ismini zikretmeyi dahi unutsun, onun kestiği helaldir ve temiz şeylerdendir. Bu
Allah'ın ismini zikretmeyi kasten unutan kimsenin durumu gibi değildir, onun
kesimi helal değildir. Aynı şekilde Allahu Teala'nın şu kavlinden dolayı, Ehli
kitabın, ya'ni Yahudi ve Hristiyanlar'ın kestiklerinden faydalanmak ve onlar ile
nikahlanmak helaldir:
ِ
ِ ‫وطَع‬
‫اب ِح ٌَّّ لَ ُك ْم‬
َ َ‫ين أُوتُوا الْكت‬
َُ َ
َ ‫ام الذ‬
«Kendilerine kitap verilenlerin yemekleri size helaldir.» (Maide:5)
Mürted olan bir kimsenin durumuna gelince; Allah'ın adı ile bile kesmiş olsa,
onun kesimi helal değildir. Çünkü burada kesiminin helal olmasına mani' olan
durum, onun İslam'ından irtidat etmesi olup, kestiği şeyin üzerine Allah'ın adını
anmayı terketmesi değildir.
Çeşitli yönlerden dolayı, Allah katında mürtedin durumu, Yahudi ve
Hristiyanların durumundan daha şerlidir:
1- Onun kestiği şey pis/murdar olan şeylerdendir.
2- Ehli Kitapla evlenmenin aksine onla evlenmek helal değildir
3- İster cizye ile olsun ister başka bir durum hasebiyle, Müslümanların
beldesinde ikamet edemez.
4- Ehli Kitabın aksine, Rasulullah (s.a.v)'ın "Dininden döneni öldürünüz."
Sözü gereğince, mürted olan bir kimsenin hükmü kılıç ile boynunun
vurulmasıdır.
Bu mesele senin nezdinde anlaşıldıysa, sözün mürtedin kestiği şeyin hakkında
6
olduğunu, Allah'ın kendisi üzerine isminin anıldığı şeyler ve Ehli kitabın
yiyeceğinin helal kılınması ile alakalı olmadığını bil!
İslamın Farzları İle Amel Eden Kimseni Tekfiri:
Diyorsunuz ki:"İslamın 5 farzı ile amel eden insanlari neden tekfir
ediyorsunuz ?"
Rasullah (s.a.v) zamanında, İslam'a mensub olduğu halde daha sonra dinden
çıkan kimseler mevcuttu. Tıpkı Rasullah (s.a.v)'in Bera b. Azib'i beraberinde bir
sancak ile, babasının karısı ile evlenmiş olan bir kimseyi öldürmek ve malını
almak için göndermiş olduğu sahih hadiste olduğu gibi. Muhakkak ki bu kimse
(öncesinde) İslam'a intisap etmiş ve onunla amel etmişti…
Tıpkı (Ebu Bekir) es-Sıddık ve sahabenin (r.anhum) İslam şeriati ile amel ettikleri
halde, zekatı vermeyenlerle savaşması; çoluk çocuklarını esir, mallarını ganimet
almaları ve onları mürtedler olarak isimlendirmeleri gibi…
Tıpkı Tabiinin Ca'd b. Dirhem gibi ilim, din gibi diğer şeyler ile meşhur olmuş
birisinin öldürülmesi üzerine icma etmeleri gibi…
Bu ve bunun gibi olaylar adedi belirsiz ve sayılamayacak kadar çok cereyan
etmiştir.
Yine bunlara misal olarak; cemaat namazlarını kılmak, Kadılar ve Müftüler tayin
etmek gibi şeyler ile İslamlarını izhar etmeleri ile birlikte, Mısır, Şam ve daha
başka beldelerin mülkiyetini ellerinde bulunduran Ubeyd oğullarıdır. Ne zaman
ki (batıl ve dinden çıkmaya sebep olacak) sözler ve fiiller ortaya koydular, işte o
zaman din ve ilim ehlinden hiçbir kimse, onların “La İlahe İllallah” sözünü
söylemeleri ve din iddia etmeleri veya İslam’ın rükünlerinden bir şeyi izhar
etmeleri ile birlikte, onlar ile savaşmakta duraksamamışlardır. Bunları (Yani
böyle kimselerin tekfir edilemeyeceği tarzı sözleri) ancak sizden işitmekteyiz!
Her mezhepten olan alimlerin kitaplarında açmış oldukları “Mürtedin Hükmü”
babının manası nedir? Ki mürted, İslamından sonra küfre giren müslüman
demektir. Bu konuda müslümanın İslam’ından sonra nasıl kafir olacağını, hatta
insanı kafir yapacak ve Kanını, malını helal kılacak her bir küfür türünden çeşitli
örnekleri dahi aktarmışladır. (Küfre düşürecek) Öyle basit şeyler zikretmişlerdir
ki; kalbinde olmaksızın dili bir kelime zikreder veya oyun ve şaka maksatlı bir
kelime konuşur, telaffuz eder de bundan dolayı mürted olur. Bunlar Allah’ın
kendileri hakkında şöyle buyurduğu kimselerdir:
7
ِ ِ‫ََْيلِ ُفو َن ب‬
‫اَّلل ََا قَالُوا َولََق ْد قَالُوا َكلِ َمةَ الْ ُك ْف ِر‬
«Onlar o sözü söylemediklerine dair Allah'a yemin ederler. Halbuki onlar
gerçekten küfür kelimesini söylemişlerdir.»(Tevbe:74)
Ben sana bunları işittirdim! Nebi (s.a.v)'nin zamanında, onunla birlikte cihad
eden, namaz kılan, zekat veren, oruç tutan, hacceden ve Allah Subhanehu'yu
birleyen kimseleri Allah bir kelimeden dolayı tekfir etmiştir. Aynı şekilde onlar
Allah'ın kendileri hakkında şöyle buyurduğu kimselerdir.
ِ ِ‫قُ َّ أَب‬
‫اَّلل َوآيَاتِِه َوَر ُسولِ ِه ُكنْتُ ْم تَ ْستَ ْه ِزئُو َن ال تَ ْعتَ ِذ ُروا قَ ْد َك َف ْرُْت‬
ْ
«De ki:”Allah ile, Onun ayetleri ile ve Rasulü ile mi alay ediyordunuz? Özür beyan
etmeyin! Sizler imanınızdan sonra kafir oldunuz!”» (Tevbe: 65)
Onlar bu kelimeyi oyun ve şaka maksatlı olduğunu söylediler, Allah da onların
imanlarından sonra kafir olduklarını onlara apaçık bir şekilde ortaya koydu.
Halbuki onlar Rasulullah (s.a.v) ile birlikte Tebuk Gazvesi'nde bulunuyorlardı!
İşte (bu noktadan sonra) bu duruma dikkat et! Allah seni doğruya iletsin. (İşte
bak) İslam'a intisap eden kimseler bunun aksine bir şey izhar ettikleri zaman
aynı şekilde İslam'dan çıkıyorlar. Bundan daha açık şeyler izhar edenlerin hali
nasıldır?
Nebi (s.a.v) ve onun halifeleri döneminde, (Hariciler gibi) İslam'a intisap eden
bazı kimseler, çokça ibadet etmelerine rağmen İslam'dan çıkmışlardır. Hatta Nebi
(s.a.v) onlar ile savaşmayı dahi emretmiştir. Şu halde; bu zamanlarda da İslam'a
intisap eden kimselerin, İslam'dan çıkmalarının sözkonusu olabileceği bilinmiş
olmaktadır.
Bir Kişinin İslam'ı Ancak Şirk Ehline Düşmanlık
Yapmak İle Doğru Olur
Diyorsunuz ki: "Onlar, Nebi (s.a.v) için Cibril’in kendisine getirdiği İslam dininden
başka bir din bilmiyor?!"
Ma'lumdur ki: Rasullah (s.a.v), kalktı ve insanları seneler boyunca İslam'ın
(diğer) rükünlarından önce Tevhid'e davet etti.
Yine ma'lumdur ki: Cibril’in kendisine getirdiği en büyük farz Tevhid'in
8
kendisidir. Tevhid ki, namaz, zekat, oruç ve hacdan daha büyük bir farzdır. Nasıl
olur da bir insan, Rasullah (s.a.v)'ın getirmiş olduğu bütün her şey ile amel etse
bile İslam'ın rukünlarından bir şeyi inkar ettiği zaman kafir olur da, Nuh'tan
Muhammed'e kadar bütün rasullerin dini olan tevhidi inkar ettiği zaman "La İlahe
İllallah" dediği veya şu şu amelleri yaptığından dolayı kafir olmaz ?
Peki o halde Rasullah (s.a.v) ile Mekkeli Kureyş kafirlerin arasını ayıran şey ne
idi? Aralarındaki ihtilafın sebebi; mülk, riyaset ve rekabet miydi ? Yoksa "La İlahe
İllallah Muhammed'ur-Rasulullah" sözümüydü ? Onları birbirine düşüren (tek)
şey şu sözleriydi:
ِ ‫اآلَلةَ إِ ََلاً و‬
ِ
‫اب‬
َ َ‫احداً إِن َه َذا ل‬
ٌ ‫ش ْيءٌ عُ َج‬
َ‫أ‬
َ َ َّ َ ‫َج َع‬
«Bütün ilahları tek bir ilah mı yaptı? Doğrusu bu şaşılacak bir şeydir.»
(Sad:5)
Sen, Kureyş bu sözü amel gerektirmeyen mücerret bir söz olarak bilselerdi; "La
ilahe illallah" sözünü söyledikleri halde mevcut dinleri üzere devam etseler,
bunun onlara zarar vermeyeceğini, Nebi (s.a.v)'nin bu duruma razı olacağını,
onlar ile savaşmayıp, onları tekfir etmeyeceğini düşünselerdi ne olurdu
zannediyorsun? Sence onlar sizin i'tikadınızda olduğu gibi İslam "Lailaheillallah"
sözünü telaffuz etmekten ibaret olsa, bunu söyleyen herkes müslüman olsa “La
ilahe illallah” demeyi terk ederler miydi?
Siz bu itikadınıza Cibril hadisi, "İslam 5 rükün üzerine kurulmuştur" hadisi,
"İnsanlar ile savaşmakla emrolundum" hadisi, Usame hadisi ve "Her kim
bizim namazımı kılarsa" hadisi gibi hadisleri, (kendi görüşlerinize uygun bir
biçimde) empoze ediyorsunuz.
Aynı şekilde, bir ordunun bir köye saldırması esnasında, ezan işitilmesi
durumunda köye saldırılmaması, aksi durumda ise savaşılmasını bildiren
hadisi de kullanmaktasınız.
Lakin işin hakikati Ömer (r.a)'in dediği gibidir: «İslam'da cahiliyyeyi tanımayan
kimseler yayılması halinde İslam'ın bağları düğüm düğüm sökülecektir.»
İşte kişi, Kur'anın ayıpladığı, yerdiği şirki tanımadığı zaman onun içine düşer. O
zaman da kendisinin cahiliye ehlinin üzerinde bulunduğu yolda hatta onun daha
da yukarısında mı veya aşağısında mı yoksa daha mı şerli olup olmadığını
kestiremez. İşte böylelikle İslam'ın Bağı düğüm düğüm sökülür de, maruf
münker, münker ma'ruf olur, bidat sünnet, sünnet bidat olur. Temiz bir imana, saf
9
bir tevhide sahip olduğu kişi için tekfir edilir. Rasule tabi olduğu için bidatçi
addedilir. Yüce ve Azim olan Allah'tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.
Şayet senin sorun, doğruyu arama maksadı ile sorulmuş ise, Allah'ın İbrahim
hakkında ki şu kavlinden sor!:
‫ام‬
ْ ‫اجنُْب ِين َوبَِين أَ ْن نَ ْعبُ َد األ‬
ْ ‫َو‬
َ َ‫ََن‬
«Beni ve Oğullarımı putlara tapmaktan koru!» (İbrahim:35)
Dedi ki: "Bu büyük şirkten ancak, Tevhidi Allah için soyutlamak, Allah için
müşriklere düşmanlık göstermek, onlara duyulan öfke ile Allah'a
yaklaşanlar kurtulabilir."
İslam'ın ancak Şirk ehline düşmanlık göstermek sureti ile sahih olacağına dikkat
et! Onlara düşmanlık etmeyen kimse, şirk işlemese dahi onlardandır. Allah'u
Teala'nın şu kavlinden sor!
َ ‫لُ ِع َن الَّذ‬
‫سى اب ِْن َم ْريَ َم‬
َ ‫سرائي َل‬
ْ ِ‫ِين َكفَ ُروا ِم ْن بَنِي إ‬
َ ‫َاودَ َو ِعي‬
َ ‫علَى ِل‬
ُ ‫ان د‬
ِ ‫س‬
«İsrailoğullarından kafir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle
lânetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından
dolayıydı.»(Maide:78)
ِ
ِ
ِ
‫اء‬
ُ ‫َولَ ْو َكانُوا يُ ْؤَنُو َن بِاَّلل َوالنِ ِب َوََا أُنْ ِز َل إِلَْي ِه ََا اَّتَ ُذ‬
َ َ‫وه ْم أ َْولي‬
«Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı,
onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan bir çoğu fasık
kimselerdir.»(Maide:81)
ِ
ِ
ِ
َ ‫ين‬
َ ‫يَا أَيُّ َها الذ‬
َ‫آَنُوا ال تَ تخ ُذوا َع ُد ِوي َو َع ُدوُك ْم أ َْوليَاء‬
«Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler
edinmeyin.»(Mümtehine:1)
ِ ِ‫ضاء أَبداً حىت تُ ْؤَِنُوا ب‬
ُ‫اَّلل َو ْح َده‬
َ َ ُ َ ‫َوبَ َدا بَ ْي نَ نَا َوبَ ْي نَ ُك ُم ال َْع َد َاوةُ َوالْبَ ْغ‬
«Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir
düşmanlık ve nefret belirmiştir.»(Mümtehine:4)
10
Allah'u Teala şöyle buyurmuştur:
َ ‫اَّللِ َوا ْليَ ْو ِم ْاْل ِخ ِر يُ َواد‬
َ ُ‫ََل ت َ ِجدُ قَ ْو ًما يُ ْؤ ِمن‬
‫سولَهُ َولَ ْو كَانُوا آبَا َء ُه ْم‬
َّ َّ‫ُّون َم ْن َحاد‬
َّ ِ‫ون ب‬
ُ ‫اَّللَ َو َر‬
ُ‫ان َوأَيَّدَ ُه ْم ِب ُروحٍ ِم ْنه‬
َ ‫اْلي َم‬
َ ‫أ َ ْو أ َ ْبنَا َء ُه ْم أ َ ْو ِإ ْخ َوانَ ُه ْم أ َ ْو‬
َ َ ‫ِيرت َ ُه ْم أُولَئِكَ َكت‬
َ ‫عش‬
ِ ْ ‫ب فِي قُلُوبِ ِه ُم‬
ُ‫ع ْنه‬
َ ‫ار َخا ِلد‬
َ ‫ع ْن ُه ْم َو َرضُوا‬
َ ُ‫اَّلل‬
ٍ ‫َويُد ِْخلُ ُه ْم َجنَّا‬
َّ ‫ِين ِفي َها َر ِض َي‬
ُ ‫ت تَجْ ِري ِم ْن تَحْ ِت َها ْاْل َ ْن َه‬
َ ‫اَّللِ ُه ُم ا ْل ُم ْف ِل ُح‬
‫ون‬
َّ ‫ب‬
َ ‫ب ا ََّّللِ أ َ ََل إِ َّن ِح ْز‬
ُ ‫أُولَئِكَ ِح ْز‬
«Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları,
kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine
düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların
kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir.
Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere
sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.
İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında
olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.»(Mucadele:22)
Bu ve buna benzer ayetler gibi… Ayetin sebeb-i nuzulünü, ma'nasını bundan
başka biri bile olsa sor! Helaka uğrayanlar seni ümitsizliğe (ye'se) sevk etmesin.
Allah Muhammed'e ailesine ve ashabına salat ve selam eylesin!
11
Download