Matür Yenidoğanlarda Sensorinöral İşitme Kaybı Yönünden Risk Faktörleri ve İşitmenin Değerlendirilmesinde Uyarılmış Otoakustik Emisyon Yöntemi 1 1 1 1 1 Dr. Zuhal GÜNİZİ , Dr. Ferah GENEL , Dr. Füsun ATLIHAN , Dr. Demet CAN , Dr. Mustafa BAK , Dr. Bülent 2 ŞERBETÇİOĞLU 1 Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Pediatri Kliniği ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak-Burun2 Boğaz Anabilim Dalı , İZMİR ÖZET AMAÇ: Çalışmamızda sensörinöral işitme kaybı yönünden risk faktörlerini taşıyan matür yenidoğanlarda işitme fonksiyonlarını transient uyarılmış otoakustik emisyon yöntemi (TEOAE) ile belirlemeyi amaçladık. YÖNTEM: Çalışmamıza Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde izlenen ve işitme kaybı yönünden risk faktörleri taşıyan 71 matür yenidoğan ile herhangi bir risk faktörü taşımayan 27 matür yenidoğan olmak üzere toplam 98 yenidoğan alındı. Olgulara işitme fonksiyonlarını değerlendirmek için TEOAE uygulandı. SONUÇLAR: TEOAE ile risk faktörü taşımayan grupta %2, hiperbilirubinemili grupta % 9.8, beş günün üzerinde ototoksik ilaç kullanımı olan grupta %12.5, perinatal asfiksi öyküsü olan grupta % 18.4, perinatal asfiksi öyküsü ile birlikte ototoksik ilaç kullanımı olan grupta %41.7 ve iki ile üzeri risk faktörünü birlikte taşıyan grupta % 55.5 oranında işitme kaybı saptandı. Hiperbilirubinemi ve beş günün üzerinde ototoksik ilaç kullanımı olan olgularla kontrol grubu arasında işitme kaybı yönünden anlamlı farklılık bulunmadı (p=0.09, p=0.25). Tek başına asfiksi öyküsü bulunan ve iki ile üzerinde risk faktörünü birlikte taşıyan olgularda ise anlamlı düzeyde işitme kaybı artışı mevcuttu (p=0.006, p=0.00001). YORUM: Bu bulgular yenidoğanlarda sensorinöral işitme kaybı oluşumunda tek bir faktörden çok birden fazla faktörün bir arada olmasının etkili olduğunu ve TEOAE’nin yenidoğan işitme fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kolay, hızlı ve noninvaziv bir yöntem olduğunu ortaya koydu. Anahtar Sözcükler: Yenidoğan, işitme kaybı, transient uyarılmış otoakustik emisyon. GİRİŞ Ciddi konjenital işitme kaybı, yenidoğanların % 0.1’ini etkileyen önemli bir sorundur. Yaşamın erken döneminde ortaya çıkan işitme kaybı, dil gelişimini ve öğrenme yeteneğini olumsuz yönde etkilemektedir. Neonatal işitme tarama programları ile yaşamın ilk yılında tanı konması bu olumsuz etkilerin giderilmesi açısından çok önemlidir. Neonatal tarama metodları, ulusal genel tarama programları veya konjenital işitme kaybı yönünden artmış riske sahip çocukların seçilerek taranması şeklinde uygulanabilmektedir1,6,7,9,13,16,18,20,21. Biz çalışmamızda işitme kaybı yönünden yüksek risk faktörlerini taşıyan ve taşımayan yenidoğan olguların sensorinöral işitme kaybı oranlarını transient uyarılmış otoakustik emisyon (TEOAE) ile belirlemeyi ve bu grup bebeklerde işitme kaybına en sık neden olan faktörleri değerlendirmeyi amaçladık. 58 Cilt 26 Yıl 2001 Matür yenidoğanlarda sensorinöral işitme kaybı... varlığını da sorgulayacak şekilde ayrıntılı öykü alındı. Kulak burun boğaz uzmanı tarafından bakıları yapıldı. Ardından gün ortası beslenmesinden yaklaşık iki saat sonra spontan uyku sırasında hasta odasında TEOAE uygulandı. MATERYAL ve METOD Çalışmaya Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde izlenen ve Amerikan Yenidoğan İşitme Kayıpları Birleşik Komitesi’nin belirttiği işitme kaybı risk faktörlerini taşıyan 71 matür yenidoğan ile herhangi bir risk faktörü taşımayan 27 matür yenidoğan alındı. Çalışmaya alınan 71 yenidoğanın risk faktörlerine göre dağılımı Tablo 1’de görülmektedir. TEOAE kayıtları Otodynamics ILO88 ile yapıldı. Kayıtların gerçekleştirilmesi için bu hardware sistemiyle birlikte 4.2B software sistemi kullanıldı. Bu yöntem temel olarak kulağa akustik uyaranın verilmesinden sonra dış kulak kanalından enerjinin kaydedilmesine dayanmaktadır. TEOAE yönteminde kayıtlama tekniği orta kulağı da içine aldığından ciddi iletim tipi işitme kaybına neden olan patolojilerde iç kulak normal olsa bile otoakustik emisyonlar tesbit edilememektedir. Tablo 1. İşitme kaybı yönünden risk taşıyan yenidoğanlarda risk faktörlerinin dağılımı. Risk faktörü Hiperbilirubinemi Beş günü aşan ototoksik ilaç kullanımı Perinatal asfiksi Perinatal asfiksi + beş günü aşan ototoksik ilaç kullanımı İki ve üzeri risk faktörü Olgu sayısı n 31 4 25 6 % 43.6 5.6 35.2 8.4 5 7 Yenidoğanda verniksin dış kulaktan temizlenmesi doğumdan sonra 24 - 48 saat boyunca spontan bir şekilde olduğundan hastalarımıza doğumdan en erken 48 saat sonra TEOAE uygulandı ve test her hastada üç kez tekrarlandı. Hatalı sonuçları engellemek için otoskopik bakıda orta kulak efüzyonu ve verniks saptanan 6 kulak çalışma dışında bırakıldı. Yenidoğan probu ve özel yenidoğan uçlarının dış kulak yolunda hava kaçağı oluşmasını önleyecek tarzda yerleştirilmesine özen gösterildi. Prob yerleştirilmesinden sonra, uyaran frekans spektrumunun geniş ve dengeli olarak belirip belirmediği kontrol edildi. Dengeli frekans spektrumu elde edilinceye dek prob tekrar tekrar yerleştirildi. Stimülatörü barındıran bu dış birim, PCBRAND marka portatif 486 SLS notebook bilgisayara bağlanarak kayıtlar gerçekleştirildi. Tüm Total bilirubini 20 mg/dl’yi geçen ve 20 mg/dl’ye yakın üç değeri olan 31 yenidoğan (61 kulak, otoskopik bakıda orta kulak efüzyonu saptanan 1 kulak çalışma dışında bırakıldı) hiperbilirubinemi grubuna alındı. Netilmisin, amikasin gibi ototoksik ilaçları beş günden fazla kullanan olgu sayısı 4 (8 kulak ) idi. Apgar skoru 1. dakikada 0-4, 5. dakikada 0-6 arasında saptanan ve klinik, laboratuvar verileriyle perinatal asfiksi tanısı alan olgular 25 yenidoğandan (49 kulak, otoskopik bakıda verniks saptanan 1 kulak çalışma dışında bırakıldı) oluşmaktaydı. Perinatal asfiksiye beş günden fazla ototoksik ilaç kullanımının eşlik ettiği 6 olgu (12 kulak) mevcut idi. İki ve ikiden fazla diğer risk faktörlerini birarada taşıyan olguların sayısı ise 5 (9 kulak, otoskopik bakıda verniks saptanan 1 kulak çalışma dışında bırakıldı ) idi. Bu grupta 1 olguda hiperbilirubinemi + ototoksik ilaç kullanımı, 1 olguda kraniofasiyal anomali + ototoksik ilaç kullanımı, 1 olguda hiperbilirubinemi + perinatal asfiksi, 1 olguda hiperbilirubinemi + kraniofasiyal anomali, 1 olguda hiperbilirubinemi + ototoksik ilaç kullanımı + perinatal asfiksi sözkonusu idi. yenidoğanlar 80±2 dB SPL şiddetinde, saniyede 50 uyaran sıklığında verilen, geniş frekans bandını uyaran nonlinear klik uyaranı kullanılarak ve 260 yanıtın averajlanması şeklinde otoakustik emisyon testine tabi tutuldu. Her bir kulak ayrı ayrı test edildi. Kaydedilen yanıtta emisyonun varlığı; uyaran stabilitesinin %70’in üzerinde saptanması, yanıtın tekrarlanabilirliğinin %50’nin üzerinde belirlenmesi ve yanıtta saptanan sinyal gürültü oranlarının en az üç bantta 3 dB ve üzerinde elde edilmesi kriterleri ile kabul edildi. TEOAE testinin sonucu işitmenin normal olduğu durumlarda "geçti" Tüm yenidoğanların anne ve babasından akraba evliliği ve ailede sensorinöral işitme kaybı 59 Günizi ve ark. Ç.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi ve işitme kaybı varlığında "kaldı" şeklinde değerlendirildi. TEOAE testinden "kalan" yenidoğanlar işitsel beyin sapı potansiyelleri (ABR) ile değerlendirilmek üzere Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı İşitme Konuşma Denge Ünitesine gönderildi. İstatistiksel analizler için Fisher’s exact test kullanıldı; p değeri 0.05’in altı anlamlı kabul edildi. çalışma dışında bırakıldı. Her iki grupta cinsiyet, yaş ve doğum ağırlığı yönünden istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Tüm olguların doğum ağırlıkları 2500 gramın üzerinde idi. Kalıtsal nedenli işitme kayıplarını belirlemek için sorgulandığında, 8 olguda ikinci dereceden akrabalık saptandı. Ancak ailede işitme kaybı olan birey tesbit edilemedi. Çalışmaya alınan tüm yenidoğanlara TEOAE uygulandı. Risk faktörü taşımayan yenidoğanların birinin tek kulağı TEOAE’den "kaldı" (%2). Risk faktörü taşıyan grupta ise 19 yenidoğanın 26 kulağı testten "kaldı" (%18.7). Risk faktörü taşıyan yenidoğanlarda işitme kaybı, risk faktörü taşımayan gruba göre anlamlı düzeyde yüksek idi (p=0.003; Tablo 2). BULGULAR Çalışmaya Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde izlenen ve işitme kaybı yönünden risk faktörlerini taşıyan 71 matür yenidoğan (139 kulak) ile herhangi bir risk faktörü taşımayan 27 matür yenidoğan (51 kulak) alındı. Efüzyon ve verniks ile tıkalı olan 6 kulak Tablo 2. İşitme kaybı yönünden risk faktörü taşıyan ve taşımayan yenidoğanların TEOAE sonuçları. TEOAE Geçen Kalan Risk faktörü taşımayanlar n (kulak) % 50 98 1 2 Risk faktörü taşıyanlar n (kulak) % 113 81.3 26 18.7 Risk faktörlerini taşıyan grupta işitme kaybı 7 olguda (%36.8) bilateral, 12 olguda unilateral (%63.2) idi. Bunların 6’sı (6 kulak) hiperbilirubinemi, 1’i (1 kulak) ototoksik ilaç kullanımı, 6’sı (9 kulak) perinatal asfiksi, 3’ü (5 kulak) perinatal asfiksi + ototoksik ilaç kullanımı, 3’ü (5 kulak) çoğul risk faktörü sözkonusu olan olgular idi. Hiperbilirubinemi, perinatal asfiksi, ototoksik ilaç kullanımı ile iki ve üzeri risk faktörü taşıyan gruplar, risk faktörü taşımayan grup ile işitme kaybı yönünden teker teker karşılaştırıldı. Hiperbilirubinemili 31 olgunun 6’sına kan değişimi P 0.003 uygulandı. Kan değişimi yapılan olguların hepsinin TEOAE testinden "geçtiği" görüldü. Hiperbilirubinemili olgularda testten "kalma" oranı %9.8 olup, bu değer risk faktörü taşımayan olgular ile istatistiksel olarak farklılık göstermemekte idi (p=0.09; Tablo 3). Hiperbilirubinemi ile birlikte başka risk faktörlerini de içeren 4 olgunun 7 kulağı değerlendirildiğinde ise "kalma" oranının %42.9’a yükseldiği ve bu oranın sadece hiperbilirubinemi mevcut olan olgulara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (p=0.04, Tablo 3). Tablo 3. Tek başına ve diğer risk faktörleri ile birlikte hiperbilirubinemisi olan olgularda TEOAE sonuçları ve risk faktörü taşımayan grup ile karşılaştırması. TEOAE sonucu Geçen A. Risk faktörü taşımayan yenidoğanlar 51 kulak (27 olgu) B. Hiperbilirubinemili yenidoğanlar 61 kulak (31 olgu) C. Hiperbilirubinemi+ diğer risk faktörlerini taşıyan yenidoğanlar 7 kulak (4 olgu) % 98 n 1 % 2 55 90.2 6 9.8 4 57.1 3 42.9 A-B p=0.09 60 Kalan n 50 B-C p=0.04 Cilt 26 Yıl 2001 Matür yenidoğanlarda sensorinöral işitme kaybı... Beş günün üzerinde ototoksik ilaç kullanımı mevcut olan olgularda işitme kaybı %12.5 olarak tesbit edildi. Bu değer istatistiksel olarak risk taşımayan gruptan farksız idi (p=0.25). Perinatal asfiksi mevcut olan olgularda beş günün üzerinde ototoksik ilaç kullanılması durumunda ise testten "kalma" oranı %41.7’ye ulaşmaktaydı. Bu değer risksiz yenidoğanlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek idi (p=0.0006). Risk faktörü olarak tek başına perinatal asfiksi mevcut olan 25 olguda ise %18.4 oranında testten kalma saptandı ve bu değer risksiz yenidoğanlara göre anlamlı düzeyde yüksek idi (p=0.006). Bu sonuca göre perinatal asfiksi tek başına işitme kaybı riskini arttıran bir faktör olarak belirlendi. İki ve üzerinde risk faktörünü birlikte taşıyan yenidoğanlarda işitme kaybı gelişimi %55.5 olacak şekilde en yüksek oranda tesbit edildi. Risk taşımayan grup ile karşılaştırıldığında en anlamlı farklılık bu grupta saptandı (p=0.00001, Tablo 4). Tablo 4. Beş günün üzerinde ototoksik ilaç kullanan, perinatal asfiksi saptanan ve birden fazla risk faktörünü birlikte taşıyan yenidoğanlarda TEOAE sonuçları ve risk faktörü taşımayan yenidoğanlar ile karşılaştırılması. TEOAE sonucu Risk faktörü taşımayan yenidoğanlar 51 kulak (27 olgu) Ototoksik ilaç kullanan yenidoğanlar 8 kulak (4 olgu) Perinatal asfiksi saptanan yenidoğanlar 49 kulak (25 olgu) Perinatal asfiksi+ ototoksik ilaç kullanan yenidoğanlar 12 kulak (6 olgu) İki ve üzeri risk faktörü taşıyan yenidoğanlar 9 kulak (5 olgu) n 50 Geçen % 98 n 1 Kalan % 2 p* 7 87.5 1 12.5 0.25 40 81.6 9 18.4 0.006 7 58.3 5 41.7 0.0006 4 44.4 5 55.5 0.00001 *Risk faktörü taşımayan yenidoğanlar ile karşılaştırma TARTIŞMA Ciddi işitme kaybı canlı doğumların % 0.1 ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinden taburcu olan bebeklerin % 1-2’sini etkileyen önemli bir sorun olup, bu olgularda işitme kaybının bir yaşından önce tesbitinin önemi kesin olarak belirlenmiştir. Ancak tarama programlarının uygulanmadığı durumlarda tanı yaşı en erken 18-30 ay 2,8,15,19,24,25 . Vartiainen ve arkadaşları23 olmaktadır işitme kaybı saptanan olguların sadece % 39’unda ilk iki yılda tanı konabildiğini bildirmişlerdir. 1993'de yayınlanan National Institutes of Health bildirisinde tüm süt çocuklarının yaşamlarının ilk üç ayında özellikle yenidoğan döneminde hastaneden taburcu olmadan önce işitme kaybı yönünden taranması önerilmiştir. Bu bildiriye göre, yenidoğanların hepsi TEOAE ile tarandıktan sonra bu testten "kalanlar" ABR yöntemiyle değerlendirilmelidir17. Apostolopoulos ve TEOAE ile taramışlar, ardından 107 olgunun 2.5 yaşından sonra işitme fonksiyonlarını değerlendirmişlerdir. Bu şekilde TEOAE’nin sensitivite ve spesifitesini %90 ve %92.4, ABR’ninkini ise %90.9 ve %91.1 olarak saptamışlar ve ABR geniş tarama programları için uygun olmadığından TEOAE’nin uygun bir alternatif tarama yöntemi olduğunu bildirmişlerdir. Yenidoğan döneminde sensorinöral işitme kaybı yönünden risk olan faktörler Yenidoğan İşitme Kayıpları Birleşik Komitesi tarafından bildirilmiştir12. Buna göre ailede konjenital ya da gecikmiş çocukluk çağı sensorinöral işitme kaybının varlığı, baş boyun bölgesine ait konjenital malformasyonlar ve sensorinöral işitme kaybının eşlik ettiği sendromların varlığı kalıtsal sensorinöral işitme kaybına yol açan risk faktörleri olarak tanımlanmıştır. Bunların yanısıra TORCHES gibi konjenital enfeksiyonlar, 1500 gram altında doğum arkadaşları1 223 yenidoğanın 438 kulağını ABR ve 61 Günizi ve ark. Ç.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi ağırlığı, kan değişimi gerektiren düzeyde hiperbilirubinemi, ototoksik ilaçların beş günden fazla kullanılması veya diüretiklerle kombinasyonu, bakteriyel menenjit, apgar skorlarının 1. dakikada 0-4, 5. dakikada 0-6 arasında saptanması, beş günden daha uzun süre mekanik ventilasyon uygulanması yenidoğan dönemi işitme kaybı risk faktörleri olarak bildirilmiştir. Kountakis ve arkadaşları14 yenidoğanlarda Hiperbilirubinemi, asfiksi, asidoz, sepsis, menenjit, hipotermi, hipoalbuminemi, ilaç kullanımı ve hiperosmolalite gibi faktörlerle birlikte ise işitme kaybı riski hızla artmaktadır. Hiperbilirubineminin en önemli toksik etkisi kohlear çekirdekler düzeyinde oluşmakla birlikte beyin sapına kadar işitsel yolun herhangi bir yerinde de hasar oluşabilmektedir. Boo ve arkadaşları3 128 hiperbilirubinemili olguyu ABR ile taramışlar ve %22 oranında işitme kaybı saptamışlardır. Erken başlayan ve kan değişimi gerektirecek kadar yüksek bilirubin düzeylerinin işitme kaybı yönünden anlamlı risk faktörleri olduğunu vurgulamışlardır. Bizim çalışmamızda hiperbilirubinemili grupta TEOAE’den "kalma" %9.8 oranında saptandı ve bu değer risk faktörü taşımayan grup ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.09). Hiperbilirubinemiye diğer risk faktörlerinin eklenmesiyle birlikte TEOAE’den "kalma" oranı %42.9’a yükseldi. Bu değer yalnızca hiperbilirubinemi sözkonusu olan gruba göre anlamlı düzeyde yüksek idi (p=0.04). İşitme kaybı yönünden diğer bir risk faktörü olarak bildirilen aminoglikozitlerin ototoksisite oranı yapılan çalışmalarda %1.2 olarak saptanmıştır. Özellikle prematüreler iç kulağın anatomik ve fonksiyonel gelişmesi süresince aminoglikozitlerin ototoksik etkisine çok duyarlıdırlar. Yaşın yanısıra ototoksisite; tedavi dozu ve süresi, genetik ve farmakokinetik faktörler ile kullanılan aminoglikozit türü ile ilişkilidir5,10. Aminoglikozitlerin kohleadaki ilk etkisi bazal kısımdaki dış tüy hücreleri üzerine olmakta; ardından kohleanın apikal kısımları ve iç tüy hücreleri zarar görmektedir. Vestibulumda ise krista ampullaristeki tüy hücreleri, utrikulus ve sakkulustaki makulalar etkilenmektedir. Çalışmalar ototoksik ajanların iç kulaktaki etkisinin belirlenmesinde en iyi yöntemin TEOAE testi olduğunu göstermiştir. Çalışmamızda beş günün üzerinde ototoksik ilaç kullanan olgularda işitme kaybı TEOAE ile %12.5 oranında saptandı ve bu değer risk faktörü taşımayan grup ile istatistiksel işitme kaybına yol açan risk faktörlerini araştırmışlardır. Çalışmalarında Yenidoğan İşitme Kayıpları Birleşik Komitesi tarafından risk faktörü olarak bildirilen hiperbilirubinemi ve kraniofasiyal anomali varlığının yanısıra risk faktörü olarak yer almayan yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kalma süresi, respiratuvar distres sendromu ve retrolental fibroplazinin varlığını da anlamlı risk faktörleri olarak tesbit etmişlerdir. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kalma asfiksi, hiperbilirubinemi, menenjit ve prematürite gibi risk faktörlerini içermesi nedeniyle işitme kaybı gelişimi insidansını arttırmaktadır. Sutton ve arkadaşları22 çocukluk çağı sensorinöral işitme kaybı nedenlerini araştırdıkları çalışmalarında yoğun bakım ünitesinde 72 saatten uzun süre kalma, kraniofasiyal anomali, aile öyküsü ve menenjit varlığını olguların % 69’unda tesbit etmişlerdir. Biz de çalışmamızda Yenidoğan İşitme Kayıpları Birleşik Komitesi tarafından bildirilen risk faktörlerini taşıyan yenidoğan olgular ile bu risk faktörlerini taşımayan normal yenidoğanları TEOAE ile işitme yönünden taradık. Hiperbilirubinemi, beş günü aşan ototoksik ilaç kullanımı, perinatal asfiksi ve birden fazla risk faktörünün varlığının işitme kaybı yönünden etkilerini araştırdık. Normal yenidoğan olgularda TEOAE ile "geçme" oranını %98 olarak saptarken risk faktörlerini taşıyan yenidoğan olgularda %81.3 olacak şekilde anlamlı düzeyde düşük olarak belirledik (p=0.003). İzoimmünizasyonu olan yenidoğanlarda işitme kaybı önemli bir sekel olarak ortaya çıkmaktadır. 62 Cilt 26 Yıl 2001 Matür yenidoğanlarda sensorinöral işitme kaybı... olarak anlamlı farklı bulunmadı (p=0.25). Perinatal asfiksi mevcut olan olgularda ise beş günün üzerinde ototoksik ilaç kullanımı ile TEOAE testinden kalma oranının istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde %41.7’ye yükseldiği belirlendi (p=0.0006). Beyin sapındaki akustik nükleuslar akut hipoksiye son derece duyarlı oldukları için perinatal asfiksi ve beş günden fazla ventilatörde kalma işitme kaybının gelişmesinde etkili olmaktadır4. SUMMARY Risk Factors of Sensorineural Hearing Loss in Full Term Newborns and Hearing Screening with Transient Evoked Otoacoustic Emissions PURPOSE: The aim of this study was to assess the hearing functions with transient evoked otoacoustic emissions (TEOAE) in full term newborns with risk factors for sensorineural hearing loss. Jiang ZD11 asfiksi epizodundan en az altı ay sonra ABR ile değerlendirdiğinde, nörodevelopmental sekeli olan olgularda işitme kaybını %17.1 olacak şekilde sekelsiz olgulara (%6.3) göre daha yüksek bulmuştur. Bizim çalışmamızda beş günden fazla ventilatör tedavisi uygulanan hasta yok idi. Perinatal asfiksi ise çalışmamızda %18.4 oranı ile tek başına anlamlı düzeyde işitme kaybı yaratan risk faktörü olarak belirlendi (p=0.006). İki ve üzeri risk faktörünü birlikte taşıyan grupta ise %55.5 değeri ile en yüksek oranda TEOAE testinden "kalma" tesbit edildi. Risk faktörü taşımayan yenidoğanlar ile istatistiksel olarak en anlamlı farklılık bu grupta belirlendi (p=0.00001). İşitme kaybını engellemek, yenidoğanlardaki risk faktörlerini bilmek ve önlemekle mümkündür. Çalışmamızda yenidoğanlarda birden fazla risk faktörünün birlikte varlığının, işitme kaybı oluşturma olasılığını tek bir faktörün varlığına göre çok daha belirgin olarak arttırdığını belirledik. Bu nedenle asfiksi, hiperbilirubinemi, kraniyofasiyal anomali gibi risk faktörlerinden herhangi birini taşıyan olgularda aminoglikozid kullanımı gibi ikincil bir risk faktörünün oluşturulmasından kaçınılması gerektiğini düşünmekteyiz. Erken dönemde saptanamayan işitme kayıpları çocuğun zeka, dil becerisi ve topluma uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle tüm riskli yenidoğanların hatta mümkünse tüm yenidoğanların doğumdan 48 saat ve sonrasında objektif, hızlı, ucuz ve noninvaziv bir yöntem olan TEOAE ile taranmaları gerekmektedir. METHODS: A total of 98 neonates hospitalized at Dr. Behçet Uz Children’s Hospital Neonatal Intensive Care Unit, 71 having risk factors for hearing loss and 27 with no risk factors, were included in the study. For evaluating the hearing functions TEOAE test was applied to all patients. RESULTS: Rates of hearing loss detected in these cases were as follows; in neonates with no risk factors 2%, with hyperbilirubinaemia 9.8%, in neonates using ototoxic drugs for more than five days 12%, with perinatal asphyxia 18.4%, in neonates with perinatal asphyxia + anamneses of ototoxic drugs 41.7%, and in neonates having two or more risk factors 55.5%. No statistically significant differences in hearing loss were found between the control group and the patients with hyperbilirubinaemia or the patients using ototoxic drugs for more than five days (p=0.09, p=0.25). The rates of hearing loss were significantly higher in the patients with perinatal asphyxia or in those having two or more risk factors together,when compared to the control group (p=0.006, p=0.00001). CONCLUSION: We suggest that not only a single factor, but the combination of two more is effective in the development of sensorineural hearing loss. We conclude that for evaluating the neonatal hearing function TEOAE is an easy, rapid and noninvasive method. Key Words: Newborn, hearing loss, transient evoked otoacoustic emission. 63 Günizi ve ark. Ç.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 13. Kemp D, Ryan S. The use of transient evoked otoacoustic emissions in neonatal hearing screening programs. Semin Hear 1993; 14:30-44. KAYNAKLAR 1. Apostolopoulos NK, Psarommatis IM, Tsakanikos MD, et al: Otoacoustic emission-based hearing screening of a Greek NICU population. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 1999; 47:41-48. 14. Kountakis SE, Psifidis A, Chang CJ, et al. Risk factors associated with hearing loss in neonates. Am J Otolaryngol 1997; 18:90-93. 2. Arnold B, Schorn K, Stecker M: Screening program for selection of hearing loss in newborn infants instituted by the European Community. Laryngorhinootologie 1995; 74:172-178. 15. Kuan ML, Lien CF, Chen SJ, et al. Neonatal hearing screening. Chung Hua Min Kuo Hsiao Erh Ko I Hsueh Hui Tsa Chih 1993, 34:458-466. 16. Meredith R, Stephens D, Hogan S, et al. Screening for hearing loss in an at-risk neonatal population using evoked otoacoustic emissions. Scand Audiol 1994; 23:187-193. 3. Boo NY, Oakes M, Lye MS, et al: Risk factors associated with hearing loss in term neonates with hyperbilirubinaemia. J Trop Pediatr 1994; 40:194197. 17. National Institutes of Health. Early identification of hearing impairment in infants and young children. NIH Consensus Statement 1993; 11:1-24. 4. Borg E: Perinatal asphyxia, hypoxia, ischemia and hearing loss. An overview. Scand Audiol 1997; 26:7791. 18. Oudesluys-Murphy AM, van Straaten HL, et al. Neonatal hearing screening. Eur J Pediatr 1996; 155: 429-435. 5. Borradori C, Fawer CL, Buclin T, et al: Risk factors of sensorineural hearing loss in preterm infants. Biol Neonate 1997; 71:1-10. 19. Pelosi G, Hatzopoulos S, Chierici R, et al: Evaluation of a linear TEOAE protocol in hearing screening of neonates: feasibility study. Acta Otorhinolaryngol Ital 1998; 18: 213-217. 6. Brown DR, Watchko JF, Sabo D: Neonatal sensorineural hearing loss associated with furosemide: a case control study. Dev Med Child Neurol 1991; 33: 816-823. 20. Sitka U, Rasinski C, Gall V: Results of neonatal hearing screening with transitory evoked otoacoustic emissions. Z Geburtshilfe Neonatol 1995; 199:71-77. 7. Daemers K, Drickx JD, Van Driessche K, et al: Neonatal hearing screening with otoacoustic emissions: an evaluation. Acta Otorhinolaryngol Belg 1996; 50:203-209. 21. Stordal K, Anderssen SH, Lunde JT, et al: Early diagnosis of congenital hearing loss. Use of otoacoustic emission tests in newborn infants with increased risk of hearing impairment. Tidsskr Nor Laegeforen 1998; 118:4076-4078. 8. Doyle KJ, Burggraaff B, Fujikawa S, et al: Neonatal hearing screening with otoscopy, auditory brain stem response, and otoacoustic emissions. Otolaryngol Head Neck Surg 1997; 116:597-603. 22. Sutton GJ, Rowe SJ: Risk factors for childhood sensorineural hearing loss in the Oxford region. Br J Audiol 1997, 31:39-54. 9. Erenberg A, Lemons J, Sia C, et al: Newborn and infant hearing loss: detection and intervention. American Academy of Pediatrics. Task Force on Newborn and Infant Hearing, 1998-1999. Pediatrics 1999; 103:527-530. 23. Vartiainen E, Karjalainen S: Congenital and earlyonset bilateral hearing impairment in children: the delay in detection. J Laryngol Otol 1997; 111: 10181021. 10. Henley CM, Rybak LP: Developmental ototoxicity. Otolaryngol Clin North Am 1993; 26:857-871. 24. Watkin PM: Outcomes of neonatal screening for hearing loss by otoacoustic emission. Arch Dis Child Fetal Neonatal Ed 1996; 75:158-168. 11. Jiang ZD: Long-term effect of perinatal and postnatal asphyxia on developing human auditory brainstem responses: peripheral hearing loss. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 1995; 33:225-238. 25. Wessex Universal Neonatal Hearing Screening Trial Group. Controlled trial of universal neonatal screening for early identification of permanent childhood hearing impairment. Lancet 1998; 352:1957-1964. 12. Joint Commitee on Infant Hearing. Position Statement 1982. Pediatrics 1982; 70:496-497. Yazışma Adresi: Dr. Ferah GENEL Cemal Gürsel Cad. No: 182/2 35600 Karşıyaka- İZMİR Tlf: 0232 425 24 63 veya 0232 489 56 56 Fax:0232 484 59 47 64