parkinson hastalığı

advertisement
analiz
PARKİNSON HASTALIĞI
Prof. Dr. Mehmet Zülküf ÖNAL
Liv Hospital Nöroloji Bölümü
Parkinson hastalığı (PH) beynin bir
bölgesini etkileyen kronik bir hastalıktır. PH kasların koordinasyonunu
sağlayan beyin bölgesinin hastalığıdır.
Parkinson hastalığı genellikle elli yaş
üzerinde görülür. Yaş arttıkça görülme sıklığı artar. Altmışlı yaşlarındaki
her bin kişiden beşinde görülürken,
seksenli yaşlarındaki her bin kişiden
kırkında bu hastalık saptanabilir.
Kadın ve erkekleri eşit oranda etkilemekle birlikte erkeklerde görülme
sıklığı biraz daha fazladır. Nadiren elli
yaş altındaki kişilerde gözlenebilir.
Parkinson Hastalığı genellikle genetik geçişli değildir, herkesi etkileyebilir. Ancak elli yaşından önce bu hastalığın ortaya çıktığı kişilerin küçük
bir kısmında genetik faktörler önemli
olabilir.
56
SAĞLIK ve İNSAN / NİSAN 2016
PH’nın kesin nedeni bilinmemektedir. Zaman içinde bu hastaların beyinlerinde dopamin üreten hücreler
ölür.
PH’da hareketlerde yavaşlama, kaslarda sertlik ve gerginlik, kolların
yürürken görülen serbest hareketlerinde azalma ve titreme görülür. Bu
yakınmalar zaman içinde yavaş olarak artar. Yakınmaların artışı birçok
hastalıkta olduğu gibi kişiden kişiye
değişir. Günlük yaşamını etkileyecek
düzeyde kötüleşme uzun yıllar sürebilir. Hastalığı başlangıç döneminde
vücudun bir yarısı daha belirgin olarak etkilenmiştir.
• Yazı yazmada güçlük olur (el yazısı
• Yutma güçlüğü zorlaşır ve ağız ke-
• Dengesizlik ve sık sık düşmeler ol-
• Yorgunluk, ağrılar ve kramplar za-
zamanla küçülür).
maya başlar.
• Konuşma yavaş ve tekdüze hale
gelir.
Klinik özellikler, beyinde tutulan bölgeye göre farklılık gösterebilir:
• Yüzde ifadede azalma, göz kırpmada azalma görülür.
• İnce hareketlerde bozulma, özellikle ayakkabı bağlamakta veya
düğme iliklemekte güçlük olabilir.
Prof. Dr. Mehmet Zülküf ÖNAL
narından salya akmaya başlar.
manla görülür.
Ayrıca bazı hastalarda zaman ilerledikçe kabızlık, idrar kaçırma, hayal
görmeler, aşırı terleme, cinsel sorunlar, koku alma bozukluğu, uyku
bozukluğu, kilo kaybı, ağrı, depresif
ve kaygılı ruh hali gelişebilir. Zaman
zaman bazı hastalarda davranış bozuklukları görülmeye başlar, aşır
kumar oynama isteği, aşırı yemek
yeme, aşırı alışveriş yapma isteği gibi
(bu durum genellikle tedavi amacı ile
kullanılan ilaçları yan etkileri olarak
karşımıza çıkar).
PH tanısı için özel bir tetkik olmamakla beraber son zamanlarda transkraniyal doppler ultrasonografi ve beyin manyetik rezonans görüntüleme
yöntemleri bizlere dolaylı da olsa
tanıyı destekleyici bilgiler vermektedir. Kesin tanı ise spesifik bir nörolojik muayene ile konur. Tedavi sadece
hastalığı seyrini yavaşlatır ve hastanın
yaşam kalitesini düzeltir. Diğer birçok
kronik hastalık gibi kesin tedavisi yoktur. Başlangıçta hafif vakalarda tedavi
gerekmeyebilir. Bu durumda yakın
nörolojik takip yararlı olacaktır. Yakınmalar bariz hale gelince ilaç tedavisi
başlanır. Fizyoterapi, uğraşı tedavisi,
konuşma tedavisi hastalığı seyrinde
yararlı olabilir. Ağır vakalarda cerrahi
tedavisi seçenek olabilir.
Günümüzde tedavi amacı ile birçok
seçenek vardır. İlk dönemlerde kullanılacak ilaç hastanın klinik özelliklerine bağlı olarak tespit edilir. Hastalığın
ilerlemesi durumunda bir kaç ilaç tedavi amacı ile bir arada kullanılabilir
(levo-dopa, dopamin benzeri ilaçlar,
MAO-B inhibitörleri vs.). Ayrıca bu konuda deneyimli hemşireler, fizyoterapistler, uğraşı tedavisi uygulayıcıları, konuşma terapistleri, diyetisyenler
ve psikologlar tedavi sürecine katkı
sağlarlar. Tedaviye dirençli tremor
veya kasılmalar varsa derin beyin
uyarımı adı altında anılan pil ile peri-
yodik uyarım sağlanarak veya cerrahi
tedavisi söz konusu olabilir. Tedavide
kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri
olabilir. İstemsiz kasılmalar (diskinezi)
gelişebilir ve tedavisi oldukça zordur.
İstenmeyen önemli yan etkilerden
biri de kontrolsüz kumar oynama isteğidir ki, tedavinin kesilmesini dahi
gerektirebilir.
Bu hastalar günlük aktivitelerini sürdürmelidir. Başka hastalık nedeniyle
kullanmakta oldukları ilaçların tedavi
sürecini etkileyebileceğini bilmelidirler. Kabızlık ilaç etkinliğini azaltan
önemli bir sorundur. Tedavi protokolüne uyum konusunda dikkat edilmelidir. Depresyon hastalığın seyrini
kötüleştirir. Bu hastalar günlük hayatlarının sürdürdükleri ortamlarda
bazı yardımcı cihazlara ihtiyaç duyabilirler. Tedavi edilmediği takdirde,
zamanla klinik tabloya demans (bunama) eklenebilir ve kısa sürede tek
başına yaşayamaz hale gelebilirler.
Nöroloji doktorunuz size gerekli önerilerde bulunacaktır.
SAĞLIK ve İNSAN / NİSAN 2016
57
Download