0. Senatosu B : 26 yorlar. Ayrı ayrı sorunları ve amaçları bulu­ nan bu devletlerin bloklar dışı olmak, çoğundaki az gelişmişlik ve onun sorunları ile eski sö­ mürgecilerine karşı yaşattıkları tepkilerden baş­ ka, tümüne ilişkin hiçbir ortaklıkları yoktur. Bu grup içinde de, hatırı sayılır yeni bir güç kazan­ ma eğilimi etrafındaki çabaların, beslenen hayal­ leri gerçekleştirecek ölçüde, başarılara ulaşması olanak dışı görünmektedir. Arap birliğinin ya­ rattığı hayal kırıklığı tipik bir örnektir. Gerçekten, dini, dili, adı ve soyu bir olan or­ tak geçmiş ile kültürlerine dayanan bağlar yö­ nünden, birlik kurma ya da en azından, birlikli hareket etme bakımından en elverişli durumda bulunan .Arap ülkeleri, bilinen sosyal, ekonomik, •politik nedenlerle, değil birlik kurma büyük zıt­ laşmalar içindedirler. Bütün Asya, Afrika ulus­ larının durumunu incelemek başlı basma büyük bir konudur. Bunu ayrıntıları ile eleştirmiyecoğiz. Fakat şunu söylemek mümkündür ki, bu bölgelerdeki ulusları yönetenler, henüz kendi halklarını bile yeter ölçüde temsil eder nitelikte görünmüyorlar. Ayrıca, bu yöneticiler, yönünü henüz bulamamış toplumsal akım ve özlemlere yön vermekten de uzaktırlar. Hattâ bunlara Ir'le görünmediklerine ilişkin yeter ölçüde kavramış haberleri hep okuyoruz . Bunun sonucu olarak, yüksek .«"erilim!! bir ih­ tilâl dalgası bu ülkeleri sarsmakta ve daha uzun­ ca, sü"e ile de sarsmakta, devam edecektir. Bu. ba­ kımdan. bövle bir ülkede su andaki bir ikti­ darla kurulacak işbirliğinin ömürlü olmasına güveıi'lemez. Bunun biz tarü>imizde örneğini gördük, Irakla, yaptığımız işbirliği. Onun için bövlelerivle. bugünkü iktidar!«riv!e yapılacak iş­ birliğinin pek uzun ömürlü olacağı garantilenemez. B. M. ?»[. basta olmak üzere bütün uluslararası or^an ve örcütlei'in etkinliklerinden çok şevler vltirme ^olunda, oldukları son. yıllarda, belirtme­ ye çalıştığımız bu temel durmuu. bütün dıs po­ litika ile iliskileHnde, arka fon olarak, hesaba katma zorluğu vardır. Ortam bu olunca, önceden hesaplanması güc gelişmelerle her an karşılaşabilirler. Bütün bu karmaşık durumlara ve uluslararası ilişkileri et­ kiliydi türlü etken ve ertemlere karşın, dünya­ nın genel gidişine yön vermeden, büyük devlet­ lerin etkileri büvüktür hâlâ. Bunun içindir ki, 1 . 2 . 1987 O :4 günümüzün politika konularını iki çerçeve için­ de ele almalıdır. 1. Büyük devletler çerçevesinde önem ve kapsamı olan olaylar, 2. Bu çerçevenin dışında kalan ya da bü­ yük devletleri doğrudan doğruya harekete ge­ çirecek nitelikte olmıyan olaylar. B. M. M. ve bütün diğer uluslararası organ ve örgütler, 1 nci çerçeve içine giren, olaylarda bütün güç­ leriyle harekete geçerler. Paçayı sıvarlar olay­ lar büyük devletler arasında oldu mu? Diğer olayları ise tam bir rahatlık içinde ele alırlar. Pek önemsemezler. Bunun sayısız örneklerine tanık olan devletler, bu tip kuruluşları daha etkin hale getirmeye çalışıyorlar. Esasen büyük devletlerin çözüm bulmalarına ümit bağlamak şimdiye kadarki örnekleriyle pek ümit verici de­ ğildir. Günkü evvelâ büyük devletler nereye el atsalar tedavi bulmaz yaralar açtıkları görü­ lüyor. Dünyanın neresinde bugün çıban varsa karıştırırsak büyük devletler bu çıbanları açmış. Daha hâlâ kaşıyanlar da onlardır. Gerçekten çözün istiyorlar mı bu bölgelerde? Buna evet demek de güçtür. Birbirlerini engelle­ me kozları da sayısızdır. Veto başta. Ve bun­ ları nasıl kullanacakları belli değildir, iste bu­ nun içindir ki, diğer devletler etkili şekilde \ar­ lıklarını göstermek zorundadırlar. Diğer önemli bir nokta da, bugünkü dünyada rejimleri ne olursa olsun, bütün ülkelerde, mil­ liyetçilik ve ulusal edvarlar tutkusu şiddetlen­ miş görünmektedir. Enternasyonalizmin bayrak edinildiği ülkelerin bile kovu milliyetçi davı an­ dıklarını görüyoruz. Milliyetçi olmıyanlarını görmüyoruz. Rusya'da milliyetçi, komünist Çin de milliyetçi, Amerika da milliyetçi, herkes de milliyetçi. O halde bu Amerika Savunma Baka­ nının dediği gibi atom bombasından daha kuv­ vetli bir duygu, fakat onu yenenler bile milli­ yetçi. Bu belirttiğimiz durum ve onu etkileyen dü­ şünceler karşısında Türk dış politikası ne olma­ lıdır? Şimdi bu husustaki görüşlerimizi su­ nacağız. Her şeyden önce dış pol'jt'ilka'.miızrn başarı­ sında etik'ki olan şu iki hususu bir kez daha değerk'udinuetl'iyiz: 1. Bütün gelinmelere karşı, jcopoMok du­ rumumuz önemini yitirmiştir. 355 —