HRİSTİYANLIKTAN ANTİK MİTOLOJİYE GİDE`İN YAZMA

advertisement
Ertu rul
LER
Gide’in Yazma Serüveni
HR ST YANLIKTAN ANT K M TOLOJ YE G DE’ N YAZMA SERÜVEN
Ertu rul
LER∗
ÖZET
Gide’in hristiyanlıktan antik mitolojiyi benimsemeye uzanan
uzun anlatısal serüveninde ya amından kesitler bulurken geçirdi i
tinsel de i im sürecini yapıtlarında belirgin bir ekilde gözlemlemek
olanaklıdır. Özellikle cinsellik ekseninde geli en tinsel de i im ve
farklıla ma yazarın antik mitolojiyi benimsemesiyle sonuçlanan elli yılı
a kın yazınsal kariyerinde okura oldukça ilginç ve çarpıcı ipuçları verir.
Okur bir anda kendisini yazarın iç dünyasının derinliklerinde
gerçekle en zorlu, karma ık ve ilginç bir yolculu un ortasında bulurken,
Gide anlatısının bir parçası oluverir. Farkında olmadan anlatıdaki olay
örgüsü ve ki ilerle özde le ir. Yazarın geçirdi i tinsel de i im ve
farklıla manın yakın bir tanı ı durumuna gelir. Antik mitolojiyi
benimsemeye uzanan süreçte Gide iç benli ini dı benli ine, içtenli i
ikiyüzlülü e ye ler. Yapıtlarının herbirinde karma ık gibi görünen
de i im ve farklıla ma süreci, genelde tutarlı ve çizgisel bir yazma
edimini yanstır bize. Zira, Gide’de farklıla ma süreci, kendi do asına
yabancıla mayı de il üstüne zorla giydirildi ini dü ündü ü toplumsal
gömle i (dı benli ini) üstünden çıkarıp atmayı ifade eder. Kendisine
yabancıla maktan kurtulmak ister. Kendi do asına uzakla maktan ve
kendi kendisine yabancıla maktan kurtulmak için de geleneksel
hristiyanlık inancı ve onun Tanrı anlayı ını redderek iç dünyasıyla
uzla an antik mitoloji ve onun tanrılarını benimser.
Anahtar Sözcükler: Gide, antik mitoloji,yazma serüveni
L’AVENTURE DE L’ECRITURE CHEZ GIDE DU CHRISTIANISME A
LA MYTHOLOGIE ANTIQUE
RESUME
De sa première oeuvre à sa dernière, Gide fut toujours à la
recherche d’une nouvelle mystique qui exalte l’individualisme et
l’humanisme. L’écrivain veut se libérer du vêtement social qu’il porte,
mettre en évidence son vrai moi et découvrir Gide chez Gide. ll en a
besoin souvent de voyager dans les profondeurs de l’âme humaine.
La recherche d’identité chez Gide se transforme en crise spirituelle et
en conflit intérieur caractérisés par la métamorphose de l’âme.
L’anarchie individuelle apparait dominer le récit parce que Gide se
∗
Yrd. Doç. Dr. Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
50
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Gide’in Yazma Serüveni
Ertu rul
LER
plait à s’aventurer. Cependant l’écrivain
est contre l’anarchie
individuelle et la perversité. ll ne vise qu’à découvrir sa propre nature, à
vivre conformèment à sa nature , à être sincère, à être libre et individu
tout court. ll les trouve non pas dans la croyance chrétienne mais dans
la mythologie antique. Pourtant, il doit attendre cinquant-deux ans pour
donner son assentiment total à cette nouvelle religion, polythéiste et
humaniste, pour pouvoir être Gide dans Thésée. C’est en même
temps, pour Gide, une aventure d’écriture de cinquant-deux ans qui
passe assez difficile et intéressante.
Most-Clès: Gide, La mythologie antique, l’aventure de
l’ecriture
lk anlatısı olan André Walter’in Defterleri’nde, Gide
bölünmü , acı çeken, zayıf, edilgen, henüz kendi gerçe inden kaçan,
kendisiyle yüzle mekten, kendini sorgulamaktan sakınan bir varlı ın
öyküsünü betimler. André Walter henüz ya adı ı tinsel bunalımı
atlatacak durumda de ildir. Varlı ını sürdürmekte ve ya amakta güçlük
çeker. Tinsel bunalımını atlatamadı ı ve dinginle tiremedi i için ölür.
Bu ilk anlatı, Gide’in ilk gençlik kalkı masını yansıtan bir anlatı olarak
kabul edilir. “Sanki, kafesteki ku lar açılan bir pencereden kaçıyor –
Birden bire, kırılan hangi çit bilmiyorum, durmadan de i en
dü üncelerin uçup gitti ini gördüm.” ( Gide, André, Les Cahiers
d’André Walter, :164.)Bununla birlikte, Gide’in bu ilk yapıtında daha
sonraki yapıtlarında daha açık bir ekilde görülecek bir ba ka benin, bir
ba kası ve farklı olmanın yansımalarına, ipuçlarına rastlamak da
olanaklıdır. Püriten aile ortamının Gide üzerindeki etkisine kar ın, bu
yapıtta henüz gerçek Gide’i göremeyiz. Yapıt, yazarın bu dönemde
tanı tı ı tinsel bunalımı anlatmaktan yoksundur. Özellikle cinsel tercihi
konusunda André Walter’in Defterleri’ndeki Gide’in henüz kesin
kararını veremedi ine, ikilem içinde kaldı ına, Dünya Nimetleri’nin
ate li,
sabırsız
ve
doyumsuz
anlatıcısının
somut
tavrını
gösteremedi ine tanık oluruz. Ku kusuz bunun en büyük nedeni
yazarın yeti ti i püriten aile ortamının etkisinden kurtulamayarak korku
ve çekincelerini henüz yenememi olmasıdır. Açı a çıkaramadı ı
gerçek kimli i, cinsel tercihi, tutku ve arzuları Emmanuelle’e kar ı
hissettiklerinin gölgesinde kalır. Ba ka bir deyi le yeti ti i püriten aile
ortamı yazarın gerçek duygularını açıkça dile getirmesine engel olur.
Bu baskı ister istemez Gide’in bir çe it altbeni olan André Walter’de
ikilem ve iç çatı ma yaratarak tinsel bir bunalıma neden olurken, aynı
zamanda André Walter’i edilgenle tirerek ölümle sonuçlanacak tedavisi
olanaksız bir hastalı a da dönü ür. Okur tinsel bunalımla tanı an
gerçek Gide’i bu yapıtta tam olarak bulamaz.
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
51
Ertu rul
LER
Gide’in Yazma Serüveni
Tinsel bunalımla tanı an ve bunu a maya çalı an, hristiyanlık inancına
ba kaldırarak antik mitolojiye yönelen gerçek Gide’i gözlemlemek için
Dünya Nimetleri, Corydon, Tohum Ölmezse, Dar Kapı, Ayrı Yol, Saül,
Thésée gibi yapıtları beklemek zorunda kalır okur. Dünya Nimetleri’nden
Thésée’ye, okur somut, tutarlı ve çizgisel bir de i im ve farklıla ma sürecinin
tanı ı olur Gide’de. André Walter’in Defterleri’nde henüz ailesinde aldı ı
katı dinsel e itimin etkisinden tamamen kurtulamamı
gibi
görünen
Gide di er yapıtlarında Hıristiyanlı ın geleneksel ahlâk anlayı ına kar ı
açıkça cephe alır, bu anlayı ı reddeder ve mitolojiye yakınla ır. Zira
Gide iç dünyasıyla toplumun kendisine giydirdi i kimli in örtü medi inin
farkına varır. Hıristiyanlı ı ve kendi varlı ını sorgulama gereksinimi
duyar. çindeki ben’in zenginliklerini ke feder. Birey ve özgür olmanın,
kendisi olmanın pe ine dü er. ç dünyasındaki arzu ve e ilimlerini oldu u
gibi ortaya çıkarma kaygısı a ır basar. Bu tutum Gide’i ikiyüzlülük ve
toplumsal benden uzakla tırırken içten ve kendisi gibi davranmaya yöneltir.
Kendisini toplumun verdi i kimli e ait olarak görmez ve hissetmez. Bunun en
büyük nedeni olarak gördü ü geleneksel hristiyanlık anlayı ının baskıcı ve
yasakçı anlayı ına tepki gösterir. Hristiyanlı ın kendisine ve hristiyanlara
gerçek sa’yı ve insan sevgisini anlatmadı ı ve ö retmedi i kanısındadır. Bu
ku ku Gide’i hristiyanlı ı ve onun ahlak anlayı ını reddetmeye, antik
mitolojiyi özellikle de Yunan mitolojisini benimsemeye götürür. “Hristiyanlık
dini temelde avutucudur; … fakat bu din ortadan kaldırmayı savlamadı ı bir
hastalı ı avutur.” (Gide, André, Journal, :43) Paganizm barı ı yalnızca
bütün rakip tanrıların üstünde tek güç olarak varsayıldı ı ölçüde
getirecektir.”(Gide, André, a.g.y., :89)
Dünya Nimetleri’nde, anlatıcı Nathanaël ve okuru istedi i ve
arzuladı ı her eyi, bedensel zevk ve ehvet de dahil ya amaya ve
eyleme geçmeye davet eder. Her eyi yapmaya hazır, doyumsuz ve
sabırsız bir anlatıcıyla kar ıla ırız. Sınır tanımaz istek ve arzularıyla,
geleneksel ahlak anlayı ının baskıcı ve yasaklayıcı tavrını ele tirirken,
bir an önce serüvene atılma kaygısındadır. Kendisini her türlü dinsel,
toplumsal ve ki isel kaygılardan kurtulmu ve uzakla mı hisseder.
Doyumsuzlu u ve açlı ıyla varlı ının suç orta ı olmaya çok isteklidir.
nsano lunun ruhunun derinliklerindeki bedensel arzu ve tutkuları
harekete geçirmek ister biran önce. Kendisine engel olarak gördü ü
her türlü kural ve düzeni reddeder. Dünya Nimetleri’nin anlatıcısı
özgürlü ün ya anılan anda ke fedilece ini, do ada oldu u gibi insan
do asında da sürekli bir devinim ve yeniden olu um durumunun
sözkonusu oldu unu çok iyi bilir. Ya anılan anı en iyi ekilde
de erlendirmek ve ondan olabildi ince yararlanmak ister. Okur
kar ısında özgürlü e susamı , daha çok görmek, daha çok konu mak,
daha çok ya amak isteyen bir anlatıcı bulur. “Nathanaël, her eyin
52
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Gide’in Yazma Serüveni
Ertu rul
LER
Tanrısal bir ekilde do al oldu unu sana ö retece im.” (Gide, André,
Les Nourritues Terrestres, : 115). Anlatıcının tutku ve arzuları
hristiyanlıkla uyu maz. Anla mazlık iç çatı maya dönü ür. ç
dünyasındaki çatı ma onu hristiyanlı a kar ı daha çok öfkelendirir.
Hristiyanlı ın her iki büyük mezhebini de içtenlikten yoksun bulur.
“Katoliklik kabul edilemez. Protestanlık ho görülemez.” (Gide, André,
Journal, :367) Dünya Nimetleri’ndeki Gide artık André Walter’in
Defterleri’ndeki mistik Gide de ildir. Tinsel bunalımla tanı mı , bunu
a maya çalı an bir Gide’in tinsel durumunun yansımasını buluruz
Dünya Nimetleri’nde. Yazar yeni bir yöne girmi gibidir. Bu yeni yön
André Walter’e göre daha güçlü ve daha etkin bir varlı ın ipuçlarını
verir bize. Dünya Nimetleri’nin anlatıcısının tavrı, yasaklayıcı ve
baskıcı her türlü geleneksel anlayı a kar ı daha somut bir gençlik
kalkı ması olarak de erlendirilebilir. Bu süreç aynı zamanda Gide’deki
kendisi ve içten olma sorununun da bir parçası olur. “Yönlerimizin
kararsızlı ı bütün ya amımız boyunca bize acı çektirdi.”, “eylemin iyi
ya da kötü olup olmadı ını yargılamadan davranmak. Bu ister iyi ister
kötü olsun kaygılanmadan sevmek.” (Gide, André, Les Nourritues
Terrestres, : 20) Dünya Nimetleri’nin anlatıcısının ölçüsüz tavrı
Saül’de Gide’i korkutmu gibidir. Saül’le Dünya Nimetleri’nin
anlatıcısına bir çe it yanıt verme pe indedir yazar. Olumsuz
deneyimleriyle, Saül ölçüsüz, sınır tanımaz istek ve arzuların neden
olabilece i yıkım ve acıyı gözler önüne sermek ister. Bu ba lamda,
Saül, Dünya Nimetleri’nin son bölümünü ça rı tırır bize. Serüvenci,
doyumsuz ve özgürlü e aç genç bir adamın trajik sonudur bu.
Yapıtlarında sıkça gözlemlenen ki iler ve izlekler arasındaki bu ili ki
yazarın tutarlı ve çizgisel de i im sürecinde ya amak zorunda
kaldıklarını daha iyi açıklar bize.
Gide geçirdi i de i im sürecini ve ya adı ı iç çatı mayı
Saül’de daha somut bir ekilde yansıtmakla birlikte insanın iç
dünyasında olup bitenleri oldukça karma ık ve ayrıntılı olarak betimler.
Saül’ün David’e kar ı besledi i gizli duygular ve bu durumun tinsel
dünyasında yarattı ı belirsizlik ve ku ku bu de i imin en sancılı
süreçlerinden birisi olarak öne çıkar. Saül’ün David’e kar ı e cinsel
e ilimi vardır. Onu herkesten kıskanır. Karısı ve o lundan bile. Genç
çobanın (David’in) halk arasındaki ününden dolayı ona kar ı çok
öfkelidir. Genç çoban kar ısına çıktı ında cazibesinden ve
güzelli inden etkilenir. çten içe ona kar ı besledi i duygu ve arzuların
önüne geçemez. Geceleri sık sık odasında yalnız kalmak ve
ku kularını gidermek ister. eytanla konu mayı ye ledi i için ku kuları
azalaca ına, tam tersine artar. Sürekli bir ku ku ve kaygı içinde kalır.
Kendi kendisini yönlendirmekten, insiyatif olmaktan yoksun kalarak,
eytanın kendisini ve dü üncelerini yönlendirmesine ve müdahalede
bulunmasına göz yumar. Edilgen tinsel yapısı eytanın i ini kolayla tırır,
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
53
Ertu rul
LER
Gide’in Yazma Serüveni
trajik sonu hızlandırır. Anlatının sonuna kadar, Saül gerçek duygularını
David ve çevresine açıkça söyleyemez. Anlatının sonunda dolaylı da
olsa David için besledi i gerçek duygularını dile getirmesi kendisinin ve
halkının yıkımına, acıklı sona engel olamaz. Saül kendi acıklı sonuyla
Dünya Nimetleri’nin genç anlatıcısının sınır tanımaz ve doyumsuz
arzularının varabilece i kötü sonuçları önceden görür ve söyler gibidir.
Etken ve güçlü bir tinsel yapısı olmamasını ve bunun yol açtı ı zaafları
kendi a zından aktarır bize. David’e olan zaafı onun gerçe i, büyücü
kadının kehanetini anlamasını engeller. Büyücü kadın kehanetinde ona,
yerini (tacını) genç, yakı ıklı bir çobanın alaca ını söyler Bir yanda
ku ku, bir yanda David’e kar ı olan zaafı ona sürekli olarak acı verir,
kararsızlık içinde bırakır.
“Korkmak zorunda oldu um David’in bu David
olmadı ını o kadar çok bilmek isterdim ki!
Yapamıyorum. Ondan nefret edemiyorum! – Onun
ho una gitmek istiyorum.” (Gide, André, Saül, : 82)
Saül, toplumsal benli inin kendisine yükledi i sorumluluk ve
bulundu u konumla bir türlü uzla amayan iç benli inin kar ı kar ıya
bulundu u çıkmazı, kendi kendisine çekti i yalnızlık, çeli ki ve iç
çatı maları, edilgen tinsel yapısının da etkisiyle insiyatif alamayan,
bireysel özgürlü ü kötüye kullanan bir varlı ın cinsel e ilimi nedeniyle
ya adı ı, ya amak zorunda kaldı ı acı ve yıkımı Gide’in kendi
ya amından kesitlerle sunar bize.
Dar Kapı’da ise Gide Alissa’nın yardımıyla insanı kaderci ve
konformist olmaya zorlayan hristiyanlık mistisizmini ve onun ödünsüz
tutumunu ele tirir. Gide, Alissa’nın ödünsüz mistik inancını ele tirirken,
okurun zor anlayabilece i ironik bir biçem kullanır. Ço u kez okur,
Gide’in vermek istedi i mesajın tersini anlayarak yanılır. Gide bu
durumu bilinçli olarak yaratır. Alissa, kilisede papazın ncil’den okudu u
sözlere inanarak dar kapıdan geçmeyi dener. Dünya zevkleri ve
nimetleri yerine onlardan yoksun kalarak özverili olmayı ve çile çekmeyi
ye ler. Hristiyanlık mistisizmini dünya nimetlerine, zevklerine, tutku ve
arzularına ye leyerek Tanrı’ya ve cennete ula mak ister. Çok
sevmesine kar ın Jérom’la birlikte olmayı asla kabul etmez. Bedensel
zevk ve ehvet yerine Jérom’la dost kalmayı seçer. Bu seçim hem
kendisini hem de Jérôme’u mutsuz eder. Kendisini ölüme, Jérôme’u
çıkmaza sürükler. Gide burada trajik bir öykü anlatmaktan çok, trajik
sonu kı kırtan, pürritanizmin konformist ve kaderci tavrının ele tirisini
yapar. Hristiyanlı ın ahlak anlayı ıyla alay eder. Zira, ona göre,
hristiyanlık konformizmi canlı tutarak, insanları özellikle de kadınları
ölüme, boyun e meye ve çilecili e götürür. Alissa cehennemi de il,
cenneti, eytanı de il melekleri seçti ine inanır ya da öyle oldu una
54
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Gide’in Yazma Serüveni
Ertu rul
LER
inanmak ister. “Hristiyanlık inancına göre cennet, ilk günahtan dolayı
bütün insanların günahkar oldu unu, günahlarından arınmak ve
cenneti yeniden hak edebilmesi için dünya zevklerinden, ehvetten
yoksun kalarak özveri göstermesi, çile çekmesi gerekti ini ifade eder.”
(Dictionnaire de Symboles, : 358) Oysa Alissa’nın seçti i yol, ba ka
bir deyi le dindarlı ı mutlu olmak için yeterli olmaz. Üstelik onları acıklı
bir sonla ba ba a bırakır. Alissa Saül’den çok Ayrı Yol’ un Michel’ine
bir yanıt gibi görünür. Alissa’nın a ırı ve ödünsüz mistik inancı ve bu
inanca ba lılı ı, Michel’in ölçüsüz ve bencil tavrıyla kar ıla tırıldı ında
bu durum daha iyi anla ılır. Alissa ne kadar dindar ve özveriliyse,
Michel de o kadar dünya zevklerine dü kün ve umursamazdır.
Marceline’le evli olmasına ve Marceline’in ona kar ı ba lılı ını sonuna
kadar sürdürmesine kar ın Michel hemcinslerine kar ı olan ilgisinin,
bedensel zevk ve arzularının önüne geçemez. Aynada kendisini çıplak
olarak seyretti inde içinde dı arıdaki Michel’den farklı bir Michel’in
varlı ının farkına varır. Saçlarını kazıtması da farkına vardı ı bu yeni
kimli inin olu umunu göstermek ve dile getirmek içindir. Marceline’e
kar ı duydu u sevgi farklı bir sevgidir. Ona kar ı bedensel bir arzu ve
istek duymaz. Ona kar ı duydu u sevgi cinsellikten uzak, daha çok
dostlu u ça rı tıran bir sevgidir. Marceline’i aldatır, ona yalan söyler.
Marceline’in kendisine gösterdi i ba lılık ve özveriyi aynı oranda ona
kar ı gösteremez. Ölçüsüz arzularının ve tutkularının tutsa ı olur. Hem
Marceline’i hem de kendisini acıklı bir sona sürükler. Ölçüsüzlü ü
(bireysel özgürlü ü kötüye kullanımı) onu birey olmaya de il bencilli e
yöneltir. Michel’in bencilli ini besleyen en önemli etkenlerden birisi de
Marceline’in konformist tutumu ve buna neden olan geleneksel
hristiyanlık ahlakıdır. Michel ve Alissa sık sık iç çatı maya dönü en,
Gide’deki çeli ki ve bocalamanın nedeni olan iki kar ıt kutup ve
e ilimin yansımasıdırlar. Gide bütün ya amı boyunca, melekle eytan,
baskıcı hristiyanlık ahlakıyla özgürlük, cennet ve cehennem e ilimi
arasındaki sava ımdan kaynaklanan ikilem içinde ya amak zorunda
kalır. Sık sık uç noktalar arasında kalarak acı çeker. Saül, nasıl Dünya
Nimetleri’ne bir yanıt gibi görünüyorsa, Alissa’ da Michel’e bir yanıt
niteli indedir. Bu Gide’in yapıtlarına sıkça yararlandı ı anlatısal bir
yöntemdir: Gide anlatısındaki diyalektik yöntem yazarın sürekli olarak
iç dünyasındaki kar ıt e ilimler arasında denge ve ölçü aradı ının
somut bir göstergesidir aslında. Cinsel e ilimleri ve zevkleriyle, dostluk
ve sevgi arasındaki ayrımı yapma, iç dünyasıyla dü dünyası
arasındaki uçurumu ve farklılıkları giderme, kendisi gibi ve içten olma
kaygısındadır.
Corydon ve Tohum Ölmezse’de, Gide, kendisinden emin ve
ne aradı ını bilen bir ruh halini yansıtır. Özellikle cinsellik ve cinsel
e ilimi konusunda her türlü dinsel ve toplumsal kaygılardan kendisini
kurtarmı , ki isel kaygılarını a mı gibidir. Cinsel e ilimi konusunda
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
55
Ertu rul
LER
Gide’in Yazma Serüveni
yo unla an iki yapıtında, Gide’in antik mitolojiye olan ba lılı ı daha
güçlü bir ekilde hissedilirken, hristiyanlık inancına kar ı koydu u tavır
ve duydu u tepki iyice belirginle ir. Gide, hristiyanlık ve tek Tanrılı din
anlayı ından vazgeçmi , çok tanrılılı ı (paganizmi) benimsemi gibi
görünür. Hristiyanlı ın iki yüzlülü ünden ve yalanlarından bıktı ını
söyleyerek Yunan Mitolojisine duydu u hayranlı ı saklamaz.
“ O halde neden ikayetçiniz?
kiyüzlülükten. Yalandan. Yanlı anla ılmadan.
- Sonuçta, Yunan geleneklerine geri dönmek
isterdiniz.
- Tanrıların ho una gidin! devletin iyili i için.” (Gide,
André, Corydon, :180)
Corydon’da, yazar e cinsellik davasının kurbanı olmaya
hazırdır. Kendisini bu davanın sa’sı olarak görür. E cinselli i bilimsel
ve felsefi verilerle destekleyerek, belgeler göstererek savunmaya
çalı ır. E cinselli in insanın do asında varolan bir e ilim oldu unu
anlatmaya çabalar. Hristiyanlıkla, insanın iç dünyasında, bilinçaltında
saklı kalmı , bastırılmı bu gibi cinsel e ilim ve dürtülerin açıkça dile
getirilmesinin bireysel özgürlü ün bir gere i oldu unu, ancak
geleneksel hristiyanlık anlayı ının buna izin vermeyerek insano lunun
ve kendisinin istek ve arzularıyla çeli ti ini vurgular. Bu nedenle,
hristiyanlı ı ve gelenekçi anlayı ı, iki yüzlü ve içtenlikten uzak bulur.
Buna örnek olarak Balzac’ın sözünü örnek gösterir. “Balzac’ın
gelenekleri nasıl tanımladı ını biliyorsunuz. Ulusların iki yüzlülü ü.”
(Gide, André, Corydon,:179) “Kutsal Kitabı okuyorum, yeniden
okuyorum bo una, sa’nın evlili i ve aileyi öven, yücelten tek bir sözünü
görmüyorum.” (Gide, Andre, Journal,:96) E cinsellik konusundaki
önyargıları yıkmak için, Socrates’in konu malarını anımsatan anlatısal
bir yöntem kullanarak, sorunun boyutlarını geni letmek ve evrensel bir
nitelik kazandırmak ister. Ba tan sona kar ılıklı konu maya dayalı,
tartı macı bir anlatı türü olu turur. ki kar ıt görü lü ki iye diyalektik
yöntemi kullandırarak e cinselli i bütün boyutlarıyla tartı tırır. Aslında
bu tartı ma dindar ve geleneksel hristiyanlık anlayı ını benimseyen bir
ki iyle, antik mitolojiyi öven, bireyin özgürlü ünü savunan ba ka bir ki i
arasında geçerken, hristiyanlıkla mitolojinin kar ıla tırmasına da olanak
verir. Bir ba ka deyi le, özgürlükle, geleneksel ahlak arasındaki
sava ımı aktarır bize. Gide, özgürlük ve bireycili i savunurken, bunu
engelleyen hristiyanlı ın ahlak anlayı ını reddeder. Ortaya koydu u
yeni ahlak anlayı ının (Gide’ özgü bireycili in) hareket noktası antik
mitoloji, onun kahramanları ve hristiyanlıktan ayrı tuttu u sa’nın
ya adıkları olur. Mitoloji’de ve sa’da Gide, kendi tutku ve arzularının
yansımasını, bireyci ve özgürlükçü ortamı bulur. E lerin hak ve
özgürlüklerinin Yunan gelenekleriyle daha iyi korunaca ını söyleyerek,
56
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Gide’in Yazma Serüveni
Ertu rul
LER
hristiyanlık ahlakının ekillendirdi i aile ve evlili i de il antik mitolojiye
özgü de erlerin betimledi i aile ili kisini örnek aldı ını belirtir.
“E lerin sa lı ı, Yunan gelenekleriyle bizimkinden çok daha
emin bir ekilde korunabilirdi.” (Gide, André, Corydon, : 181) diyerek
mitolojiye ve antik dönemin de erlerine olan özlemini dile getirir.
Bununla birlikte Gide, Corydon’da e cinsellik konusunda
üstlendi i görevi tam olarak bitirdi i kanısında de ildir. Yarım kalan
i ini
Tohum Ölmezse’yle tamamlamak ister. Bu konuya ili kin
dü üncelerini
daha
keskin
ve
açık
bir
ekilde,
kendi
özya amöyküsünden kesitler sunarak okurla payla maktan çekinmez.
Hristiyanlık ve paganizm arasındaki ayrımı daha keskin ve belirgin bir
noktaya ta ır. Hristiyanlık ve onun ahlak anlayı ına olan tepkisini Tanrı
kavramını da içine alacak ekilde geni letir. “Hangi Tanrı ve hangi ideal
adına benim do ama göre ya amayı bana yasaklıyorsunuz?” (Gide,
André, Si Le Grain ne meurt, :372) diyerek, çok istemesine kar ın
içindeki iki kar ıt e ilimi uzla tırma çabasından vazgeçmi , kendi
açısından soruna bir çözüm bulmu gibidir. “Gerçe i söylemek
gerekirse her ikisini de hiçbir eyi dı lamadan en farklı bakı açılarını
bile uzla tırmayı çok isterdim. Apollon ve Dionysos arasındaki davanın
çözümünü sa’ya emanet etmeye hazırım.” (Gide, André, bid, : 372 )
Tohum Ölmezse’de, Gide do umundan ni anlılık dönemine
kadar olan ilk yirmialtı yılını içtenlikle anlatır. Bu özelli inden dolayı,
yapıtın özya amöyküsel bir de eri vardır. Gide, bu yapıtında, içindeki
Dionysos tarafı Apollon tarafına kar ı kı kırtır. Hristiyanlık ve onun
ahlak anlayı ını, ya amının bu döneminde içindeki benin ortaya
çıkmasını yasakladı ı ve engelledi i için suçlar. Gide, Tohum
Ölmezse’de cinsel kı kırtmayı ve e cinsel e iliminin sorumlulu unu
tamamen üstlenir. Bu e ilimi içindeki gerçek Gide’e ait olarak
de erlendirir. Gide’deki içtenlik takıntısı ve narsis e ilim (a ırı
benlikçilik) cinsel e ilimi konusunda yazarı her eyi, ya adıklarını ve
hissettiklerini itiraf etmeye yöneltir. Tohum Ölmezse özya amöyküsel
bir anlatı olma yanında aynı zamanda bir itiraf anlatısıdır. Okur, Gide’in
ilk yirmialtı yılıyla ilgili her eyi, en ince ayrıntısına varıncaya de in,
ö renme olana ı bulur. Bu açıdan,
Tohum Ölmezse, Gide’in
ba kasılık sürecinde, Gide’deki öteki Gide’in ortaya çıkmasında çok
önemli bir yere sahiptir. Fakat bu yapıt Gide’deki ba kasılık sürecinin
son dura ı de ildir. Son dura a giden yolda önemli a amalardan
birisini göstermesi açısından oldukça de erlidir ku kusuz.
Gide ya adı ı farklıla ma sürecinin ula tı ı noktaları en iyi
Oedipe,özellikle de Thésée’de yansıtır. Oedipe, Prométhée, Philoctéte
yanında Gide’in ençok öykündü ü ve hayranlık duydu u mitik
kahramanlardan birisinin de Thésée oldu u anla ılıyor. Thésée bir
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
57
Ertu rul
LER
Gide’in Yazma Serüveni
anlamda Gide’in ya lılık döneminin kahramanı olur. Thésée’nin
öyküsüylekendi ya amı arasında birçok benzerlikler oldu unu ke feder
Gide’in Thésée’de üzerinde özellikle durdu u konulardan birisi,
Thésée’nin beyaz yelkeni takmayı unutmasıdır. Créte’den dönü ünde,
Thésée sa olmasına kar ın gemisine beyaz yelkeni takmayı unutarak,
siyah yelkeni gören babası Aigeus’un ölümüne neden olur. Gide,
Thésée’nin bu eylemi –siyah yelkeni indirerek beyaz yelkeni takmayı
unutmasını – bilinçli olarak yaptı ı kanısındadır. Thésée’nin eylemini
kaderin bir cilvesi olarak de erlendirmez. Thésée’nin beyaz yelkeni
takmayı unutmasını zorunluluk ve gereklilik olarak algılar. Kendi
içindeki iki kar ıt uç noktanın sava ımını, birisinin yengisini di erinin
zaferini,ba ka bir deyi le birinin yok olu unu, di erinin do u unu
Thésée’nin nedensiz edimiyle açıklar. “ Beyaz ve siyah kar ıt iki ana
renktir. Birisi olmadan di erinin bir anlamı yoktur. Beyaz her eyden
önce bir do u , bir ba langıç durumunu simgeler. Beyazın olumlu
anlamı vardır. Siyah ise genellikle karanlık, belirsizlik ve kaosu
ça rı tırdı ı için olumsuz anlamda kullanılır. Ölümü simgeler. Bununla
birlikte yeni bir do u un gerçekle mesi için ölüm kaçınılmazdır. Bu
açıdan beyaz ve siyahın anlamları kar ıt oldu u gibi zaman zaman da
örtü ür. Her iki renk birlikte ele alındı ı zaman ölüm ve ya amı, son ve
ba langıcı ifade eder.” (Dictionnaire des Symboles, “blanc”, : 203205, “noir”, : 272-274.) Thésée’de beyaz ve siyah son ve ba langıcı
ça rı tırmaya yarar. Beyaz ya amı, siyah ölümü temsil eder.
Thésée’nin yaptı ı eylemden kendisini sorumlu tutup, nedensiz edimi
üstlenerek Oedipe gibi gözlerini kör etmesi, Gide’in Thésée’nin
eylemiyle ilgili kanısını (bilinçli bir eylem olarak algılaması) güçlendirir.
Siyah burada Thésée’nin de il babası Aigeus’un ölümünü gösterir
daha çok. Babasının ölümü Thésée için yeni bir ba langıcı ve yeni bir
olu umu haber verir. Babasının ölümüne neden olan siyah yelken aynı
zamanda yeni bir do u a ve ba langıca olanak verir. Gide’in burada
üzerinde durdu u asıl izlek evlilik ve aile ba larıdır. Thésée ve Aigeus
ba langıçta oldu u gibi öykünün sonunda da bir araya gelemez.
Thésée ba langıçtaki durumuna (evlatlık durumuna) geri döner. Gide
geleneksel ahlak anlayı ının etkisindeki evlilik, aile ve kar ı cins ili kiyi
(l’amour hétérosexuel) bir kez daha belki de son kez ba arısız ve
olumsuz gösterir.
Aigeus’un ölümü, Gide için, geleneksel hristiyanlık ve ahlak
anlayı ının ölümü demektir aynı zamanda. Thésée’nin körlü ü ise,
Gide’in kendi e cinsel e ilimlerini de özgürce ifade edebilece i bireysel
özgürlü ün farkına bizzat ya ayarak varan bireycili e dayalı yeni bir
ahlak anlayı ının ekillendirdi i yeni bir toplum düzeninin do u unu
simgeler. Geleneksel aile ve evlilik kurumunun yerine daha özgür ve
bireyci bir evlilik ve aile kavramını savunan bir ahlak anlayı ı koymak
ister. . Gide Tohum Ölmezse’de Apollon tarafına kar ı kı kırttı ı
58
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Gide’in Yazma Serüveni
Ertu rul
LER
Dionysos tarafını da Thésée’de çizgisel ve tutarlı de i im sürecinden
ve anlatısal tavrından ödün vermeden belli bir dengeye ve ölçüye
oturtmu gibidir. “Benim güzel ailemde, herkes dindardı. Fakat herkesin
aynı Tanrı’ya tapmasına kızardı ku kusuz.” (Gide, André,
Thésée, :102)
André Walter’in Defterleri’nde mistik, kendi seçimini yapmakta
yetersiz ve yönünü arayan Gide’in yerini Thésée’de antik mitolojinin do acı
ve insancıl paganizmini benimsemi bir Gide alır. Paganizm Gide’deki tutarlı
ve çizgisel farklıla ma sürecinin ula tı ı noktayı, hristiyanlı ın yerini alan bir
inanç sistemini gösterir. Bu süreç Gide için hiç de kolay olmaz. Çocukluk
döneminde aldı ı kuralcı ve katı protestan anlayı ın etkisinden kurtulmak
için yarım yüzyılı a kın bir sürenin geçmesini bekler. Hristiyanlı a tepki
gösterdikçe ve onu ele tirdikçe uzakla aca ına daha da yakınla mak
durumuyla kar ı kar ıya kalır. Tepkileri ço u kez bumerang gibi kendisine
geri döner. Bu ikircil tavır Gide’in tinsel dünyasında bir çe it kriz ve hastalı a
neden olur. çindeki öteki Gide’nin ortaya çıkmasını geciktirir. Bununla
birlikte Gide ya adı ı bunalım ve hastalık durumundan ho nut görünür.
Yaratıcılı ına ve üretkenli ine katkı yaptı ını dü ünür. Bu süreci bilerek
uzattı ı izlenimini bırakır okurda. Bu ba lamda, yazarın bu tavrını
anlatılarında sıkça kar ıla ılan nedensiz edimlerinden birisi olarak
de erlendirmek olanaklıdır. Çok genç ya larda hayranlıkla okudu u ve
büyülendi i antik mitolojiyi hristiyanlı ın yerine koyması yazarın oyalayıcı ve
bilinçli tutumundan dolayı uzun bir sürece yayılmak zorunda kalmı gibi
görünür.. Zira mitoloji Gide’in kendi iç dünyasında ya adı ı bunalım ve acıyı
dindirmesine, iki uç noktayı uzla tırmasına ve hastalı ının iyile mesine
yardımcı olur.. Sonuç olarak Gide’in yeni etik anlayı ı katı Protestan ahlak
anlayı ıyla, Yunan mitolojisinin do acı paganizminin, ba ka bir deyi le
üstündeki toplumsal benle, içindeki gerçek benin yer de i tirmesi üzerinde
ekillenir. Gide hristiyanlık inancı ve onun Tanrı anlayı ını reddederken
antik mitoloji ve onun tanrılarını ise benimser.
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
59
Ertu rul
LER
Gide’in Yazma Serüveni
B BL YOGRAFYA
- Gide, André, Journal, Gallimard, 1948
- Gide, André, Les Nourritures Terrestres, Gallimard, 1917-1936
- Gide, André, Les Cahiers d’André Walter NRF, 1891
- Gide, André, L’immoraliste, Mercure de France, 1957
- Gide, André, La Porte Etroite, Mercure de France, 1959.
- Gide, André, La Symphonie Pastorale, Gallimard, 1925
- Gide, André, Saül, Gallimard, 1931
- Gide, André, Corydon, Gallimard, 1925.
- Gide, André, Si Le Grain ne meurt, Gallimard, 1954
- Gide, André, Thésée, Gallimard, 1946.
- Gide, André, Les Faux-Monnayeurs, Gallimard, 1925
- Bastide, Roger, Anatomie d’André Gide, Presses Universitaires de
France, 1972
- Dictionnaire des Symboles, Ed. R. Laffont, Ed. de Jupiter Paris, 1969.
- Grimal, Pierre, Mitoloji Sözlü ü, (Çev : Sevgi Tamgüç), Sosyal Yayınları,
1997.
- Carlier, C., Grandjean, P., Les Mythes Antiques Dans Le Théâtre
e
Français Du XX Siècle, Hatier, 1998
- Eliade, Mircea, Le Sacré et Le Profane, Gallimard, 1965
- Diet, Emmanuel, Nietzche et Les métamorphoses du divin, Cerf, 1972
-De Flore, Joachim, L’Evangile éternel, Rieder, 1938
60
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Download