T.B.M.M. B : 42 Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; musiki de, dil, edebiyat ve tarih gibi millî kültür hazinelerinden biridir. O da bağ­ rından çıktığı milletin hususiyetlerini ta­ şır, onun keder ve neşesini ifade eder. Dil ve edebiyat gibi, musiki de dünyanın her yerinde sosyal tabakalara, zümrelere, çev­ relere göre farklılıklar gösterir, musikiyi de, dil, edebiyat gibi medeniyet tarihin­ den ayırmaya imkân yoktur. Kültürlü ol­ mak demek, tarihin ve eski eserlerin ter­ biyesini almak, olgunlaşmak, ondan son­ ra yeni eserler vücuda getirmek veya ru­ hunu onlara da açmak demektir. Dil, edebiyat ve tarihte olduğu gibi, musiki sahasında da Türk Milleti tarafındafl^yatirılan, sevilen ve benimsenen her şeyi millî varlığımızın bir parçası sayma­ lı, korumalı, geliştirmeli ve yeni yeni eser­ ler vücuda getirmeliyiz. Yanlış görüşlerin Türk kültürüne büyük zararları olmuştur. Türk dili, Türk edebiyatı ve Türk tarihi gibi millî kültürün bir parçası olan Türk musikisi yıllarca okullarda okutulmamıştır. Sadece Avrupa medeniyetinin bir par­ çası sayılan Batı musikisine yer verilmiş­ tir. Bir numaralı iletişim aracı durumun­ da olan televizyon yayınları dostlar başı­ na. Türkiye Cumhuriyeti radyo televizyo­ nu demeye bin şahit lazım. Fakat, devle­ tin bu sakat görüş ve tutumuna rağmen, Türk halkı kendi musikisine sımsıkı sarıl­ mış ve onu korumuştur. Kültür işletmek ve geliştirmek demektir. Yetişen nesillere kendi dil, edebiyat ve musikisi öğretilmezse, bunlarla uğraşanlar teşvik edilmez ve korunmazsa onlar nasıl gelişirler. BAŞKAN — Sayın Kurt, lütfen to­ parlayınız. ALAETTİT KURT (Devamla) — Başkanım daha çok var. BAŞKAN — Toparlayınız, sayfaları görüyorum da, aşağı yukarı 20 sayfa fa­ lan var orada. * 14 . 12 . 1988 O : 3 ALAETTİN KURT (Devamla) — 40 dakika konuşma hakkım var; daha 10 dakika normal sürem var Sayın Başkanım. BAŞKAN — Devam edin efendim. ALAETTİN KURT (Devamla) — Müzik, insanlar arasında duygu birliği do­ ğuran sanatların başında gelir. Millî bir­ lik ve beraberliğe ehemmiyet verenler, Türk halk ve sanat musikisine dört elle sa­ rılmalı, bu musikiyi yayma, koruma ve ge­ liştirmeyi millî kültür politikasının başlı­ ca vazifesi saymalıdırlar. Afrika'nın, Amerika'nın, Avrupanm musikisi dinlenen ve çalınan Türkiye'de, bizim soyumuzdan olan insanların musi­ kilerine yabancı kalmamızı izah etmek çok güçtür. Bu dargörüşlülüğün çoktan bırakıl­ mış olması lazımdır. Türk halk musikisi­ ne dayalı, yüksek bir musiki vücuda geti­ ren Azerîlerden öğreneceğimiz çok şey var. Azerî operalarında Türk musikisi yay­ la rüzgârları gibidir. Bu bir örnektir. Ken­ di kendimize soralım, bizi yurt dışındaki Türk kültüründen uzak tutan nedir? Si­ yaset adına mı yapılıyor bu? Bu, ne adı­ na yapılıyorsa yapılsın^ geri kafalılıktır ve yanlıştır. Bu davranışın veya bu idarî an­ layışın samimî, ilmî, mantıklı bir izahı ola­ maz. Türk musikisini, Türk dili gibi bir arada ele alan, inceleyen ve değerlendiren bir müesseseye ihtiyaç vardır. Bu müesse­ se, bütün Türk ülkelerindeki musiki eser­ lerini de toplamalı, incelemeli ve onları en güzel şekilde icra eden sanatçılar yetişti­ rilmelidir. Her sahada olduğu gibi, musi­ ki sahasında da ilerleme, inceleme ve de­ neme ile olur. Sayın Başkan, muhterem milletvekil­ leri; buraya kadar kültürün ana unsurları olan tarih, dil, edebiyat ve musiki konu­ sunda lüzumlu bazı açıklamalar yapmış olduk. Şimdi biraz da din konusuna de­ ğinmek istiyorum : Türk tarih ve kültü-