B - TBMM

advertisement
B : 19
10 . 7 . 1950
Kanaatimce tutu'acak yol şöyledir: İstan­
bul'da Sıhhiye Bakanlığı elinde bulunan has­
tanelerde çok kıymetli ve üniversite hocaların­
dan hiç geri kaimiyim medarı iftiharımız olan
asabiye, dahiliye, hariciye, cildiye, kulak, ço­
cuk ve ilâh. Mütahassıslarımız vardır. Nitekim
bundan evvel de Tıp Fakültesi reform yaptığı
zaman ihtiyacını o zaman hastane mütehassıs­
larından alıp her birisine profesörlük, doçent­
lik, ordinaryüs profesörlük payeleri vererek
aldılar. Meselâ hariciye, asabiye, cildiye, kadın
(hastalıkları, dâhiliye ve ilâh., gibi elyevm bu
zatlar üniversitede kürsü başında vazifelerini
hüsnü suretle yapmaktadırlar. Bu defa da bu
kadar talebe çokluğuna karşı mevcut hocalar
gayrikâfi olduğu gibi bunalmış bir vaziyette­
dirler. Neden doğru yola gitmek istemiyorlar?
Bu mahzurlardan başka da esasen belediye
hastaneleri ilk inşa olunduğu zaman plânı hal­
kın ihtiyaçları göz önüne alınarak tanzim edil­
miş ve ona göre inşa olunmuştur, üniversite has­
tanesi olmaya katiyen elverişli değildirler.
Onun içindir ki, bugün Haseki Hastanesindeki
kadın hastalıkları kliniği ile çocuk hastalıkla­
rı kliniği üniversite tarafından işgal olununca
perişan bir durum husule geldi. Hıfzıssıhha ka­
ideleri ayaklar altında çiğnendi, odalarda balık
istifi hastalar bâzı odalarda zeminden üç metre
aşağıda eskiden sığmak diye yapılan yer şimdi
hasta koğuşudur. Bir üniversite kliniğinde ol­
ması lâzımgelen lâboratuvarlar, metabolizm odala­
rı, elektro kardiyogram odaları, menanotrapi
odaları, çocuklara mahsus ağır hasta odaları
(Bir çocuk ağır hastalanıp ölünce yanındaki bü­
t ü n çocuklar korkudan feryat ediyorlar, ertesi
gün anneleri gelince deriıa! çıkmak istiyorlar
bunun için ağırlaşan çocuğu ayrı bir odaya al­
mak lâzımdır), asistan odası, doçent odası, pro­
fesör odası, kütüphane yoktur. Hastalar bâzı
odalarda meselâ üç metre küb hava hacmi olan
bir odada sekiz çocuk yatıyor. Hülâsa hastası
da hocası da perişan bir haldedir. Çünkü 60 ya­
taklı bir yere 100 yatak sığdırmışlar. Üniversi­
tenin belediye hastanelerini bu şekilde işigal
edip de husule getirdiği bu müşkül durumdan
kurtulmak için Şişli Çocuk Hastanesi, Beyoğlu
Zülkûr Hastanesi, Haydarpaşa Numune Hasta­
nesi, Haseki Hastanesi, Cerrahpaşa Hastanesi,
Gureba Hastanesi hattâ Darülacezeyi bile şim­
diki bajjHı oldukları makamların emrinde bırak-
O :1
malı ve buraların şeflerine talebeleri yetiştirme
görevi verilmeli (Profesörlük payesi yine onla­
rın olsun, maksat paye değildir, hem şehrin has­
talarının bakılması, hem de talebelerin yetişme­
sidir.) Bu suretle hem talebe bol yatağa kavu­
şur, hem de daha iyi1 öğrenir. Şehir hastaları da
çektiği ıstıraplardan, bakımsızlıklardan kurtu­
lur. Sıhhiye Bakanımızın da pek iyi bildikleri
gibi Avrupa'da bu iş böyledir. Talebelerin bir
kısmı profesörlerin bulundukları hastanelerde,
bir kısmı da şeJhir hastaneleri şeflerinin yanın­
da çalışarak öğrenirler. Diğer taraftan da Sağ­
lık Bakanımız badema hastane şeflerinden bir
in'hilâl vukubulduğu zaman onların yerlerine
geleceklerin mutlaka bir müsabaka ile olacakla­
rını tamim etmişlerdir. Bu suretle hastanelerde
kıymetli şeflerin bulunmasını temin etmiş olu­
yorlar. Elverir ki, tedris için şimdiden tatil dev­
resinde iyi bir program hazırlansın. Aksi tak­
dirde bu talebe bolluğuna karşı bu kadar az
hocalarla ve bu kadar az hastane ile işin için­
den çıkılamıyaoak, Sayın Eğitim Bakanlığı tek­
mil Eğitim Bakanlığı Bütçesini verse ancak ki­
fayet edecektir ki, böyle muazzam masraflara
bugün ne Hükümetimiz ne de milletimizin gü­
cü yeter. Bu iş üniyersite İstanbul'a geçince
bütçeye muntazaman konan paralarla ve bu pa­
raların tam yerine sarfolunması ile tedricen alı­
nacak bir şeydi. Maattessüf Tıp Fakültesi 17
»enedir bunu yapamadı. Birçok milyonları lü­
zumsuz olarak sarfetti ve bugünkü acı hal ile
karşılaştı. Onun için bugün tutulacak yol arzettiğim gibi en doğru yoldur. Eğer mutlaka bu
kadar çok tıp talebesine ihtiyacımız varsa ge­
çenlerde Akşam Gazetesinde muhterem meslekdaşım Dr. Et em Vaıssaf Beyin yazdığı gibi, şimdi­
ki üniversitenin bir türlü kabul edemediği Hay­
darpaşa'daiki eski Tıp Fakültesini ikinci bir tıp
fakültesi yapalım, bu, pek az masrafla olacak­
tır. Bu suretle talebe izdihamı kalkar. Çünkü
Haydarpaşa Numune Hastanesine senede müra­
caat eden hasta adedi 90 bindir. Hattâ hastane
baştabibi fazla hasta müracaatından dolayı has­
tanenin tevsiini bile istemektedir.
Aziz arkadaşlarım; görülüyor ki, bugünkü va­
ziyet ne Üniversitenin ne de şehir belediyesinin
işine yaramaktadır. Üniversite Tıp Fakültesi
tedrisat ve hasta üzerinde tatbikatını lâyikiyle
yapamıyor, talebe istifade edemiyor. Kıymetli
zamanlar heder olup gidiyor. Diğer taraftan
— 478 —
Download