KIRICI OLARAK HZ. İBRAHİM: KUR` AN Yazan: Y ounus MİRZA

advertisement
Review of the Facultv ofDivinity University ofSOieyman Demirel
Year:2006/2. Number: 17
BİR İKON KIRICI OLARAK HZ. İBRAHİM:
KUR' AN TEFSİRLERİYLE PUTLARIN TAHRiBİNİN
ANLAŞlLMASI*
Yazan: Younus MİRZA **
Çeviren: Mustafa KURUL***
ÖZET
İslam ve onun tasvirlere karşı olan hoşnutsuzluğu meselesi,
günümüz ilim adamlarını İslamiyet'in geleneksel kaynaklarında teolojik
temelini araştırmaya yöneltmiştir. Oyma putların yasak olduğunu ve
Kuran'daki bazı ayetlerin onlara karşı bir nefreti ima ettiğini gösteren çeşitli
hadisler üzerinde çok fazla çalışma yapılmıştır. Bununla birlikte, bu konunun
Kur'an kıssaları ve tefsirleriyle anlaşılması. konusunda az çalışma
yapılmıştır. Bu çalışma, İslam ve tasvir konusunu, özellikle çoktanrılı
şehrindeki putlan kıran bir genç olarak Hz. İbrahim'in kıssasını Kur'an
tefsirleriyle inceler. Bu makale, Taberi, Razi, İbn Kesir ve Seyyid Kutup gibi
bazı önemli Kur'an tefsircilerinin yorumlarını takip ederek, İslamiyet'in
tasvirlere nasıl baktığını ve bu bakışın zamanla dalgalandığını mı yoksa sabit
mi kaldığını ele almaktadır.
Anahtar kelimeler: Hz. İbrahim, Ikonkırıcıhğı, İslam'da tasvir.
ABSTRACT
Ahraham.as an Iconoclast: Understanding the Destruction of
'lmages' through Qur'anic Exegesis
The question of Islam and its aversion to images has caused modern
scholars to search for a theological basis in Islani's traditional sources. Much
work has been done on the various hadiths that indicate that graven images
are forbidden and particnlar verses in the Qur'an that allude to an aversion to
them. However, little work has been done to understand this issue through
Makalenin kaynağı: "Abraham as an Iconoclast: Understanding the Destruction
of 'İmages' through Qur'anic Exegesis", Islam and Christian-Muslim Relations,
Vol.16, No. 4, October 2005, s.413-428.
Center for Contemporary Arab Studies, Georgetown University, Washington,
DC, USA.
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk İslam Sanatları
Tarihi Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi
175
So teyman Demirel Üniversitesi İlalıivat Fakültesi Dergisi
Yıl:2006/2 Sayı: 17
the Qur'anic parables and exegesis. This paper explores the issue of Islam
and image through qur'anic exegesis, in particular, the story of Abraham as a
youth breaking the idols in his polytheistic town. By tracing the commentary
of so me of the m~jor exegetes of the Qur'an, such as al-Tabarl, al-Razi, lbn
Katbir and Sayyid Qutb, this article considers how Islam has viewed images
and how that view has either fluctuated or remained constant over time.
Key Words: Abraharn, Iconaclast, Imagesin Islam.
1.
Giriş
İslam
ve ikonlar meselesi, klasik İslam tarihinde ikonların
varlığını ~artışan Batılı sanat tarihçilerinin büyük ilgisini çekmiştir.
Birçoğu, Islamiyet'in tarih boyunca ikonları yasakladığını düşünmüş
ve böylelikle Islam sanatının niçin geometrik tasarımiara ve hat
sanatına vurgu yapan eşsiz yöntemlerle geliştiğini ve canlı varlıkların
cansız temsillerinin yapılmasından uzaklaştığını açıklamaktadır.
Ancak son bulgular, bazı 'ikonlar'ın yaratılmış olduğu gerçeğine,
hatta bazılarının Hz. Muhammed'in mucizevi yaşa.'P..ıın açıklama
gayreti içinde olduğuna işaret etmektedir. Sanat tarihçileri böylelikle,
tarih boyunca bazı Müslümanların tasvir üretmekten, diğerleri
kaçınmazken, niçin kaçındıklarını tartışmaktadırlar. Buna ek olarak,
yakın zamanda Afganistan'da!d Budist abidelerinin tahrip edilmesiyle
birlikte, Batıdaki birçok kişi, ıslamiyet'in tasvirlere düşman olduğunu
ve· onların yok edilmesini istediği yönürıde her geçen gün artan bir
hisse salıj.p olmuşlardır. Bu his ayın zamanda bazıları tarafından ileri
sürülen Islam'ın sanat ve kültüre karşı olduğunu ve yaratıcı bir
modem kimlik geliştirmek yerine geleneksel hayatın moduna geri
dönmek için çab3: gösterdiği yönündeki genel inanç ile de
bağlantılıdır.
Bu makale, Kuran tefsir!eri ışığında Kuran'ın tasvirlerin
tahribine nasıl baktığıili göz önünde bulun~urarak bu konuların
bazılarını gün ışığına çıkarmaya çalışacaktır. Islam, her zaman son
derece e*ili olan, Kuran üzerine yapılmış zengin bir yorum tarihine
sahiptir. Islam'ın büyük alimlerinin birçoğu Kuran'ın ne olduğu ve
böylelikle Tanrıınn insanlığa neyi iletıneye çalıştığıili anlamada
standart bir referans olan çok uzun Kur'an yorumları yazdılar. Bu
çalışma, Müslüman dünyasında farkl~ zamanlarda yaşayan ve çeşitli
metodolojiler kullanan Taber!, Razi, ıbn Kesirve Seyyid Kutup gibi
en büyük tefsircilerden dördünü analiz edecektir. Bu makale onların
farklı yorumlanın özetleyerek ve analiz ederek, bu tefsirlerin
ıslamiyet'in tasvirlere bakışım anlamada nasıl bir araç olarak
kullanılabileceğini göstermektedir.
Makale bir ikon kırıcı olarak Hz. İbrahim kıssasına dair
ayetleri önce alıntılayacak ve daha sonra özetleyecektir. Daha sonra,
176
Review of the Facultv ofDivinitv University of Süleyman Demirel
Year:2006/2. Number: 17
kronolojik olarak geleneksel ve modern tefsirciler tarafından verilen
bu ayetler üzerinde yapılan farklı yorumları incelemeye çalışacaktır.
Her bir bölüm, yorumcuyla ilgili bilgiyi içerecek, söz konusu ayetlerle
ilgili yorumunu özetleyecek ve daha sorıra onw1 konumrn1u analiz
edecektir. Son bölüm, İslamiyet'in tasvirler konusundaki bakış
açısıyla ilgili sonuç çıkaracak bir gayretle çeşitli yorumları
sentezlerneye çalışacak ve muhtemel yeni araştırma alanlan
önerecektir.
2. Kur' an, Tasvirler ve Hz.İbrahim'in Putları Kırmasının
Önemi
Kur'andaki önemli konular arasında, insanların T;ınnya
münhasır ibadetlerden nasıl alıkonulduklan tartışması da yer
almaktadır. Bu tartışmada, putlar konusu sık sık ortaya çıkmakta,
onlar insanların yoldan çıkarıldıkları bir araç olarale belirtilmekte ve
çeşitli varlıkları ve nesneleri tanrıyla eşleştirmektedir. Kuran'da (Nuh,
71123) Hz. Nuh kavminin tanrılannın zikredilmesi billlun örneğidir.
Sonraki kaynaklardaki açıklamalara göre bunlar Tanrıyı hatırlatıcı
olarak insanlar tarafından yapılmış olan dürüst insanların
heykelleridir. Ama zaman içinde bu insanlar bu heyleeileri niçin
yaptıklarını
Wlutınuşlar
ve onlara put muamelesi yapmaya
başlamışlardır. Kur'an aynı zamanda Hz. Musa'nın Tanrıyla birlikte
(Araf, 7/142-151) olmak için Sina dağına çıkmasıyla ilgili kıssayı
nakleder. OnW1 yokluğunda İsrail çocuklan Harun'un muhalefetine
rağmen ibadet etmeye başladıklan altın bir buzağı inşa ederler. Hz.
Musa geri döndüğünde gördükleri karşısında çok şaşırır ve sert bir
şekilde Harun'u tutar, ondan böyle bir günahın meydana gelmesine
nasıl izin verdiğini sorar. (Hawting, 2001: s.481) Harun da onların
kendisine zarar vereceklerinden korktuğu için insanların puta
tapmalarını engelleyemediğini söyleyerek Hz. Musa'ya yalvanr.
Neticede günahın kışkırtıcısı kovulur ve İsrail oğulları daha sonra
yapmış oldukları bu fiili ölümle ödeyeceklerdir. (Gerçi en sonrn1da
Tanrı tarafından, tekrar yaşama döndürüleceklerdir)
Putlar aynı zamanda Hz. Muhanlffied'in Mekke halkına
peygamberlik mesajını iletmesinde de başlıca bir engeldi. Mekke,
zamanında Arabistan'ın başkenti olarak iyi biliniyordu, Kabedeki
çeşitli kabilelerin putlarına ev sahipliği yapıyordu. Şehrin dini
öneminden dolayı, Arap kabileleri şehre gelerek yıllık hac vazifelerini
yerine getiririerdi ki, bu da şehrin ticaret ve panayır merkezi
olmasında etkili olmuştur. Sonra bu yüzden Hz. Muhammed mutlak
tek tanrılılık mesajıyla geldiğinde bu sadece dini bir tehdit değil aynı
zamanda Mekke toplumunW1 ekonomik yapısını tamamen yok edecek
bir inanç sistemi olarak algılandı. Mekke liderleri şayet Hz.
177
Siileyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi
Yıl:2006/2. Sayı: 17
Muhammed'in yeni mesajım kabul ederlerse onların putlarına ibadet
etmek için gelen kabilelerden kaynaklanan kazanç getiren ticareti
kaybedeceklerinden korktular. Arap putlarımn birçoğunun Kuran'da
ismen adı geçer ve putlar, hiçbir ruhsal veya maddi kazanç (Necm,
53/19-25) sağlamayan insan yapımı icatlar olarak alaya alımrlar.
(Hawting, 2001: s.142).
Bununla birlikte Hz. İbrahim ve onun toplumundaki putlara
meydan okuyuş kıssası ise tektir; çünkü bu Kuran'da peygamberlerin
fiziksel olarak putları kırdığı tek kıssadır. Hz. Nuh ve Hz. Musa gibi
Kuran'da zikredilen diğer peygamberler tanrıya ibadet etmeleri için
önderlik ederlerken halklarım putlara ibadet etmekten vazgeçirmeye
çalışırlar.(Nuh, 71/23-24) Ama Hz. İbrahim dışında hiçbirisi onları
gerçekten yok edecek derecede putlara ~şı düşmanca bir tutum
sergilememişlerdi. Böylelikle Hz. Ihrahim Islamiyet'in tasvirlere nasıl
baktığım ve put kırma konusunda bir müeyyide getirip getirmeyeceği
tartışmasına yegane bir örnek sunar.
Hz. İbrahim ayın zamanda İslami geleneğin gelişmesinde
temel bir rol oynadığı için belirgindir. Ona İslam'da özel bir yer
verilir, çünkü Kuran'da onun yeryüzündeki misyonunu tamamlamış
~lan seçkin peygaıJ?.berler arasında olduğu söylenir. Kuran'da Hz.
Ibrahim'e atfedilen Ishak'ın doğumu (Enbiya, 21/72; Saffat, 37/112113), tanrımn doğası üzerine farklı krallar ve halkların tartışmaları
(Enbiya, 21/51-71; Şuara, 26/70-82; Ankebut, 29116-1 8, 24-25;
Saffat, 37/83-98) ve onun oğlu İsmail'i kurban etmesi emri (Saffat,
37/102-107) gibi çok sayıda kıssa vardır. Bu son kıssa önemlidir;
çünkü ikinci Müslüman bayramı için bir temeldir. (Birincisi
Ramazan'ın sona ermesi ile ilgili kutlama) idul adha, veya kurbam
anma ki bu da yıllık haccın son gününde yer alır. Tüm dünyadaki
Müslüm~ar bu gün de ~üfuzlarını Tanrı 'mn emrine boyun eğdirmiş
olan Hz. Ihrahim ve Hz. Isınail'in teslimiyetlerini anmak için kurban
keserler ve Mekke'de kurban kesen hacılarla bir dayanışma
gösterirler.
Buna ek olarak; Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail, Hz.
~eygamber'in atası ol~rak görülür. Kuran'ın ifade ettiği gibi,
(Ibrahim, 14/37) Hz. Ihrahim ailesinin bazı üyelerini "ekilebilir
toprağı olmayan bir vadiye, Senin kutsal evinin yakımna bırakır".
Daha sonraki gelenek, bu aile üyelerini Hacer ve İsmail olarak
tanımlar. İsmail'in açlıktan çığlık attığını işittikten sonra Hacer
ümitsizlik içinde su veya diğer y~şam işaretlerini aramak için iki dağ
arasında koşmaya başlar. Bebek Isınail topuğuyla toprağı sürttüğünde
mucizevi olarak bir kaynak belirir ve ikisi çöldeki mutlak ölümden
kurtulur. Hacer'in bu inanç hareketi yıllık Hac ve gönüllü hac olan
Umre'de tüm dünyadaki milyonlarca Müslüman tarafından taklit
178
Review of the Faculty ofDivinitv. University ofSUieymaıı Demirel
Year:2006/2. Number: 17
edilir. Hacılar Hacer'in Allah'a olan mutlak inancını ve onun sonsuz
merhametini umudunu anmak için, Safa ve Merve tepeleri arasında
koşarlar. Gelenek, Arap bedevi kabilelerinin daha sonra Hacer'in suyu
keşfettiği ve Mekke şeJ:ırinin gelişimine başladıkları bir alana
yerleştiklerini nakleder. Isınail bu yerleşirnde büyür, Arap dilini
öğrenir ve sonunda kabile içinde_n evlenir. Böylelikle Hz.
Muhammed'in kabilesi Kureyş, Hz. Ihrahim'in mirasıyla sıkı bir
şekilde birleşir.
Hz. İbrahim, çok yakın zamanlarda (İslamiyet, Hıristiyanlık ve
Yahudilik gibi) üç büyük tek tanrılı inancın (Feiler, 2002: çeşitli
yerlerinde) birleştirici bir figürü olarak onu anlama yönünde bir
h?reket olduğu için de önemlidir. O, bu diniere modern referansta
"Ibrahimi Dinler" olarak gösterilen her bir dini geleneğin gelişmesine
katkıda bulunan örnek bir .şahsiyet olarak tanınır. Yine Amerikan
değerleri için daha fazla kapsayıcı olarale tanınacak ve onlar için
sadece Yahudi-Hıristiyan olarak zikredilnıeyen, fakat aym zamanda
Yahudi-Hıristiyan-İslami veya "İbrahimi" olarak değinilen bir çağrı
olmuştur. Hz. İbrahim'in rolünün tanınmasında bu geleneklerin her
birinde karşılıklı inanç diyalogunu ve daha büyük dini anlayışı
besleyen bir ümit vardır.
3. Kur'an'da Hz. İbrahim Kıssası ve Putlar
Hz. İbrahim kıssası ve putlar Enbiya Suresi'nde (21/51-70) yer
almaktadır.
"Ve gerçek şu ki, biz ona çok önce rüştünü vermiştik ve ona yön veren saiki
biliyorduk. İşte babasına ve halkına: "Kendinizi bu kadar yürekten adadığınız bu
biçimsel nesneler nedir?" dediği zaman, "Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk" diye
cevap verdiler. Hz. İbrahim, "Doğrusu siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık
içindeymişsiniz!" dedi. "Sen bu sözle karş;mıza çıkarken tamamen ciddi misin yoksa o şakacı insanlardan biri misin?" diye sordular. Hz. İbrahim "Yoo!" dedi, ama
sizin rabbiniz göklerin ve yerin rabbidir; yani onları O (yoktan) var edip düzene
sokmuştur: ve ben de bu gerçeğe tanıklık edenlerden biriyim!" Ve (içinden)
"Allah'a yemin olsun, siz arkanızı dönüp uzaklaşır uzaklaşmaz putlarınızı yere
sereceğim!" diye ekledi. Ve en büyükleri dışında hepsini paramparça etti; belki
dönüp (bu olan biten için) ona başvururlar diye. "Dönüp de olanları görünce kim
yaptı bunu tanrılarımıza?"
diye sordular, "Her kimse, O'nun çok zalim biri
olduğundan kuşku yok!" İçlerinden bazıları: "İbrahim denen bir gencin o (tanrıları)
diline dolarlığını işitmiştik" dediler. Diğerleri: "Onu insanların karşısına çıkarın,
(aleyhine) tanıklık etsinler!'' dediler. (İbrahim onların yanlarına getirilince, O'na )
"Bunu tanrılarımıza sen mi yaptın, ey İbrahim"? diye sordular. İbrahim "Bu işi belli
ki, şu yapmıştır, putların en irisi yani en iyisi, siz kendiniz onlara sorun; tabi eğer
konuşmasını biliyorlarsa!" Bunun üzerine birbirlerine dönüp: "Doğrusu, asıl zalim
179
Süleyman Demirel Üniversitesi İlahivat Fakültesi Dergisi
Yıl:2006/2. Sayı: I 7
olan sizlermişsiniz!" dediler. Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarziarına
döndüler ve İbrahim'e "Bu putların konuşamadıklarını sen de biliyorsun!" dediler.
İbrahim: "O halde" dedi, "Allah'ı bırakıp da size hiçbir şekilde ne yararı ne de zararı
dokunmayan şeylere mi tapınıyorsunuz? Yazıklar olsun size de, Allah yerine tapınıp
durduğunuz bütün bu nesnelere de! Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?" "Eğer
bir şey yapacaksanız" dediler, "bari O'nu yakın da, böylece tanrılarımza arka çıkmış
olun!" Ne var ki Biz "Ey ateş serin ol, İbrahim'e dokunma!" dedik. Bu arada onlar
İbrahim'e tuzak kurmaya çalıştılar; ama Biz onların bütün yapıp-ettiklerini boşa
çıkardık."
Geleneksel olarak anlaşıldığı gibi bu kıssa, Hz. İbrahim
gençken ve artan bir şekilde tanrının birliğinin veya tevhidin farkına
vardığında gerçekleşir. O babasından başlayarak her şeyin yaratıcısı
olan Tanrı 'nın yerine niçin bunun gibi nesnelere taptıklarını sorarak
puta tapan toplumuna meydan okumaya başlar. Onlar inatçı bir şekilde
babalarını putlara taparken bulduklarını ve bu putların onların kültür
ve geleneğinin vazgeçilmez bir parçası olduğu cevabını verirler. Bu
cevaba şaşıran Hz. Ibrahim gerçek tanrının_ evrenin tanrısı olduğu için
bu geleneğin yanlış olduğunu iddia eder. Ibadet edilmesi ger~ken ve
başka herhangi şeyle eşleştirilemeyen yalnızca O'dur. Hz. Ibrahim
daha sonra halkına onların puta tapmalarının saçmalığını ve putların
tanrıyla karşılaştırıldığında, niçin yetersiz olduklarını göstermek için
gizli_bir plan yapar. Kasaba halkı bir kutlama için şehir dışındayken,
Hz. Ibrahim putların saklandığı alana sessiz ve gizlice sokulur ve en
büyüğü dışında putların hepsini yok eder. Kasaba halkı geri
döndüğünde putlarını harabe içinde görürler ve derhal bu suçun failini
bulmak için aramaya başlarlar. Söylentiler Hz. İbrahim'e işaret ediyor
görünür; çünkü O put~arm İneşruiyetini daha önceden sorgulamıştı ve
O halkını tek bir tanrıya ibadet ederken görmek istiyordu. Kasaba
liderleri Hz. İbrahim'i halkın karşısına çıkarırlar ve ondan suçu işleyip
işlemediğini sorarlar. O, onlara muzip bir şekilde diğer putlan kıranın
büyük put olduğu yanıtını verir ve alaycı bir şekilde onlara şayet "zeki
bir şekilde konuşabildiği"ne inanıyorlarsa büyük puta sormaları
gerektiğini
söyler. Onların yanıtı . bilineni, yani putların
konuşamayacağını doğrular. Bu da Hz. Ibrahim 'e insanların zekası
olmayan varlıklara nasıl ibadet edebildİkleri düşüncesini sorgulama
imkanı verir. Hz. İbrahim'e göre, bu putlar 'ne fayda ne de zarar
verirler' ve onlar insanları Allah'a ibadet etmekten alıkoyan
engellerdir.
.
Kasaba liderleri o anda bir karmaşa ortamına sürüklenirler. Hz.
Ibrahim alenen kasabanın tanrılarını suçlamış, mantıken onların
ehemmiyetsizliğini ispat etmiş ve onlara ibadet edenlerin aptallığını
ima etmiştir. Onlar sonunda kasabalarının kültürünü ve geleneğini
koruma gayretiyle onu topluma örnek teşkil edecek şekilde alenen
180
Review of the Facultv of Diviriitv UniversitY of Süleyman Demirel
Year:2006/2 Number: 17
infaz etmeye karar verirler. Fakat orılar Hz. İbrahim'i ateşe
Allah ateşi soğutur ve onu ölümden kurtarır. Bu, Hz.
Ihrahim'in halkına olduğu kadar tüm yaratılmışlara da Allah'ın
kullarının yanında olacağına ve onlara zarar vermeye çalışanlardan
koruduğuila dair Allah'ın bir işareti olmuştur.
~ttıklarında
4. Taberi
İlk tefsircimiz 9. yy. da yaşamış olan ve Kur'an tefsirlerinin
babası olarak bilinen Ebu Cafer Muhammed Cerir Et-Taberi'dir. Onun
ciltler dolusu izahatı 'mükemmele yakın' Kur'an Tefsiri olarak
bilinir(Bosworth, 1960). 'Kur' an ayetlerini dilbilgisi ve leksikoloji
açısından değerlendirmesi ve Kur'an metninden doğmatik, teoloj~ ve
hukuki çıkarımlarda bulunması nedeniyle kendi türleri içinde ilk olan
Taberi Tefsiri eşsiz bir yere sahiptir. Mevcut ayet üzerinde çeşitli
gelenekl~rden alıntı yapmadaki eşsiz stiliyle, Taberi Kuran' daki
zengin Islami sözlü geleneği yükseltıneye (canonize) çalışmıştır.
Rivayetleri düzenlediği yöntemle, metinle ilgili kendi görüşlerini ilave
eder ve bazen de kendi düşüncesini ileri sürer. Onun tefsiri bir klasik
olarak addedilir ve günümüzde hala Müslümanlar tarafından Kuranın
manasım anlamada kullanılır.
Taberi ilk ayetteki izahatma (www.al=qur' an. com adresinde
mevcuttur) tıpkı diğer peygamberlerden Hz. M~sa, Isa, Harun ve
Muhammed'e rehberlik edilmiş olduğu gibi Hz. Ibrapim'e de Tann
tarafından rehberlik edildiğini açıklayarak başlar. Hz. Ihrahim'in eşsiz
olduğunu vurgular; çünkü Tanrı'ya mutlak inancı olduğu ve hiçbir
şeyi onunla asla eşleştirrnediği için 'gençlik zamanında' ona rehberlik
verildi. Bu, Hz. Ihrahim'in babasını ve halkını onların niçin
kendilerini bu 'tasvirlere' adadıklarını sorguladığında bir somaki
ayette aşikardır. Taberi bu 'tasvirlerin', 'resimler'. (a.g.e.) olmadığını
açıklar. Ancak daha doğrusu bu tasvirlerin Hz. Ihrahim'in halkının
sürekli olarak kendilerini adadıkları putlar olduğunu söyler. Onlar
putlara ibadet etti, çünkü onlar atalarının yolunda yürümek ve dini
geleneklerini sürdürmek istediler. Bu çok tanncılığı gören Hz.
Ibrahim, halkına onların gerçek yoldan ayrıldıklarını ve zihinlerini
onların sapkınlıklarıyla bozduklannı iddia ederek meydan okur..
Kasaba halkı ona gerçeği mi konuştuğunu yoksa sadece muzipli)<.,mi
yaptığını sorduklarında, Hz. İbrahim şaka yapmadığını, fakat gökleri
ve yeri herhangi bir putun yardımı olmaksızın yaratan tek tanrı
gerçeğini getirdiğini ileri sürer. Bu 'tasvirler' bir 'fayda veya zarar'
sağlamaz ve sadece insanları Tanrı 'ya ibadetten alıkoyar lar.
Hz. İbrahim daha sonra yıllık kutlamaları için kasaba halkının
şehirden ayrılmasından sonra, putları yok etmeye karar verir. Taberi
181
Sülevman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi
insanların
Yıl:2006/2. Savı:l7
bir kaçından Hz. İbrahim'in 'putlarla ilgili bir plani'
bir anlatırnın alıntısını yapar. Bu, başka bir
anlatıma göre, Hz. İbrahim'in babasımn İbrahim'in halkının
kutlamasına katılmasını istediğinde ortaya çıkar. Hz. İbrahim
başlangıçta kabul eder, ama kasabadan ayrılmak üzereY,ken hasta
olduğunu söyler. Taberi kasaba halkından bir grubun, Hz. Ihrahim'in
kasahaya dönerken putlarla ilgili bir planı olduğunu söylediğine kulak
ınİsafiri olduklarım ve kasaba liderlerinin tanrılarını kimin yok ettiğini
sorduklarında derhal ona işaret ettiklerini nakl~der. Taberi en büyüğü
dışında kasaba 'tanrılarının' tanıanıını Hz. Ihrahim'in yok ettiğini
aç~ayarak devam eder. Daha küçük putların hepsini yıktıktan sonra,
Hz. Ihrahim baltayı ve onları yok etmek için kullandığı araç gereci en
büyük putun eline koyar (veya başka bir anlatırnda boyuunun kenarına
dolar). Hz. İbrahim, halkının tanrılarımn fayda getirmeyeceğini
'düşünmeleri ve öğrenmeleri', putlarının kendilerini yok olmaktan
koruyanıadıklarım ve 'Allah'ın birliğine' geri dönmeleri için böyle
yapar.
Kasaba halkı geri döndüğünde tanrılarının harabe. içinde
olduklarını görürler ve hemen bunu kimin yaptığını sorarlar. Ihrahim
adlı genç bir adamın tanrıları yok etmek için plan yaptığını işittikleıi
<?evabım alırlar. 'Halkın !iderleri' daha soma, sorgulanması için
Ihrahim'in halkıu gözü önüne getirilmesini ifade ederler. Taberi daha
sonra kasaba liderlerinin niçin bunu yapmaları gerektiği konusunda iki
görüş bildirmiştir. Birincisi bu şekilde onlar, onun suçu işlediği
kesinleşmeden cezanıu verilemeyeceğine ve onun sorgulanmasına
kasaba halkı şahit olabilecekti. İkincisi onlar halkıu İbrahim'in
sorgulanmasına ve cezalandırılmasına şahitlik etmelerini istediler.
Böylelikle O ~asabamıi geleneklerine meydan okuyanlar için bir örnek
teşkil ederdi. Ihrahim çıkarıldığıuda ve sorgulandığında suçu işieyenin
kendisi değil, en büyük put olduğu cevabım verir. Burada, Taberi Hz.
Muhammed'den Hz. İbrahim'in üç kez hariç asla yalan söylemediğini
ifade eden bir hadis nakleder. Birincisi hasta olduğunu söylediğinde,
ikincisi daha küçük putları yok edenin en büyük put olduğunu ifade
ettiğindeki bu örnek ve sonuncusu eşi Sara'mn -onu Firavun'dan
kurtarmak amacıyla- gerçekte onun kız kardeşi olduğunu
söylediğindekidir. Taberi bunu Kur'an'da yer alan hiçbir şey
çalmadıkları halde Yusuf un kardeşlerini, hırsızlıkla. suçlamasına
benzer bir 'yalan' olarak görmektedir. (Yusuf, 12/70) Ihrahim daha
sonra en büyük puta daha küçük olanları sormak için liderleri davet
eder. Bir karmaşa ve düzensizlik durumunda, onlar 'birbirlerine
bakmaya başlar~ar' ve İbrahim 'in sözlerinin ağırlığını düşünmeye
başlarlar. Onlar Ibralüm'in argümanının gerçek olduğunu fark ederler,
fakat onun putların konuşmarlığını bilmesi gerektiğini ilan ederek
olduğunu söylediğini işiten
182
Review of the Facultv ofDivinitv. Universiıv ofStileyman Demirel
karşılık
Year:2006/2. Number: 17
verirler. İbrahim daha sonra onlara kendilerinin yarattığı ve
veya zararı olmayan' şeylere niçin ibadet ettiklerini sorar. O,
bu putları terk etmeleri gerektiğini ve 'kudreti faydalı ve
zararlı her şeyi kuşatan' göklerin ve yerin tanrısına ibadet etmeleri
fıkrini ileri sürer. Fakat kasaba liderleri babalarının yollarını terk
etmeyi reddederler ve İbrahim'i diri diri yakarak infaz etmeye karar
verirler. Taberi daha sonra Nemrut'tan Hizan'a farklı düşüncelerin
anlatıldığı, tarihsel süreç içerisinde insanların İbrahim'i öldürmeye
çalışmaları konusunu tartışmaya açar ve kıssayı Allah'ın ateşe 'serin
ve selamet' olmasım emrettiği ayet üzerindeki uzun bir izahatla
nihayetlendirir. Taberi Hz. İbrahim ateşe atılmak üzereyken gerçekte
ne söylediği konusundaki farklı nakilleri anlatır. Aynı zamanda Hz.
İbra4im'in ateşten nasıl kurtarıldığı, Cebrail aleyhisselamın cennetten
Hz. Ibrahim'i kurtarmak için gelmesi, yağmurun yağmaya başlaması
gibi farklı anlatımlar mevcuttur. Taberi, ayrıca, ayetteki 'serin ve
sela~et' kelimelerinin kullanımıyla da, ilgilenrniştir. O, tanrının ateşi
Hz. Ibr~'i öldürecek kadar soğuk yaptığını, fakat aynı zamanda
onu Hz. Ihrahim'in hayatta kalabileceği kadar 'selamet' yaptığı
düşüncesini iletir.
Yukarıdaki özette görüldüğü gibi, Taberi tasv~r olmaları
bakımından tümüyle putlara ilgisini vennez. Tasvirlerin ıslamiyet'te
nasıl yasaklandığı veya Müslümaniann nasıl canlı yaratıkları
çizmekten kaçındıklarıyla ilgili uzun bir izahatta bulunmaz. Kıssada
isnad edilen bu 'tasvirler' Taberi tarafından insanları tek bir tannya
ibadet etmekten alıkoyan 'putlar' olarak yorumlanır. Tek tanrıya
yapılan bu ibadet ve onu başka hiçbir şeyle eşleştirmeıne İslami
gelenekte Tevhid olarak bilinir. Bu Kuran'da ve Peygamber'in
hadislerinde sürekli olarak vurgulanan İslan1'daki en temel ilkedir.
Aym zamanda şirkin zıddıdır ki, bu Tanrı'yı herhangi bir şeyle
eşleştirmek anlanuna gelir. İslami gelenek ve tarih boyunca şirk, en
büyük günah ve Allah tarafından affedilmeyecek bir şey olarak
görülmektedir. Ayrıca, ciddi topluJI?.sal ve siyasi uygulamalara
sahiptir. Çünkü şirk onu işleyen kişiyi Is~am topluluğunun dışına atar.
Taberi, bu kıssayı tevhid hakkında Hz. Ibrahim' in toplumunda şirke
meydan okuyarı cesur bir genç olduğu ve gerekli bir ~ssa olarak
görür. Tasvirler bu yüzden şirkin bir temsilidir ve O (Hz. Ibrahim) b.u
putları yok ederek toplumu bu önemli _hastalıklarından kurtarmaktadır.
Fakat Taberi'nin ifade ettiği gibi Hz. Ihrahim sadece sorunun hızlı bir
çözümü olarak putları yok etmeye çalışınakla kalmıyor, daha çok
halkını tanrıya ibadet etmeye sevk etme gayretiyle kasabanın
eylemlerinin aptallığını ortaya çıkarınaya çalışıyor. Bu, kasaba
halkıyla olan tartışmalarında ve niçin 'faydası veya zararı' olmayan
canlılara ibadet ettiklerine ilişkin sürekli sorgulamalarında ortaya
'faydası
onların
183
SUieyman Demirel Üniversitesi İlahivat Faknitesi Dergisi
Yıl:2006/2. Sayı: 17
çıkmaktadır.
Taberi, aynı zamanda Hz. İbrahim'in, eylemlerinin
olarak çok sert ölüm cezasına çarptırılmış olmasına karşın,
Onun hala tanrıya olan inancını sürdürdüğünü ve mucizevi bir şekilde
ateşten kurtuluuğunu ve bu yüzden ~ala muzaffer olduğunu vurgular.
Verilen mesaj inançsızıarın Hz. Ibrahirn' e karşı tuzak kurmuş
olmalarına karşın, Tanrı'nın planının sonsuza dek hüküm süreceği ve
inananların her zaman başarılı olacaklarıdır.
Yukarıda üzerinde durulduğu gibi Taberi, cansız nesnelerin
üzerinde durmaktan ziyade, daha çok ateşin 'serin ve selamet' olduğu
şekle, Hz. İbrahim'in yalanı ve onu öldürmeye çalışan kişi üzerine·
9daklanır. O, doğru sebeplerle söylenmiş olmasından ötürü Hz.
Ihrahim'in yalanlarının nasıl meşru olduğunu savunan çeşitli hadis ve
rivayetleri de alıntılar. Meleklerin cennetten ani bir şekilde yağmur
indirrnelerinden, Hz. İbrahim'in ateşten nasıl kurtarıldığı hakkında da
çeşitli rivayetlerin alıntısını yapar. O, ayrıca aynı zamanda Hz.
Ibrahim'i öldürmeye çalışanın kimliğiyle ilgili kısa bir t~ışmaya
girer ve onları tarihsel olarak tanımlamaya teşebbüs eder. ·ıçinde ve
özünde Taberi'nin, putlara ve onların tahribine hemen hemen sessiz
kalması, onlara ne prim vermesi ne de kınarnası kayda değerdir.
karşılığı
5. Razi
Bir sonraki tefsircimiz hayatının büyük bir bölümünü 12. yy.da
yaşayan ve 1210 yılında ölen Fahreddirı Razi'dir. Onun tefsir stili
belirgindir; çünkü O, 'yorumun yetkisini felsefi ve teolojikalana taşır,
Müslüman tefsirinirı geleneksel ve fılolojik parçalarını felsefecilerin
ve ilahiyatçılarınkine tabi kılar' (Jaffer, 2004). Bu yüzden onun
yorumu diğerleriyle karşılaştırıldığında eşsizdir, çünkü o döneminin
felsefi ve teolojik tartışmalarının çoğunu tefsirirıirı içine dahil eder. Bu
yaklaşım hala büyük ölçüde geleneksel tefsirden ödünç alırsa da, onun
yeni stili diğer tefsirlerde bulunmayan istisnai yorumlar yaratır.
Razi tefsirine Kurarı'ın 'Andolsun biz İbrahim'e daha önce
rüşdünü vermiştik' (Enbiya, 21/51). ayetiyle, ne anlam ifade edilmek
istendiğirıi inceleyerek başlar. O, ayetin bu bölümünün, İbrahim'e
peygamber olması açısından rehberlik verildiği ve gençken (Razi,
1934-62: s.180) kendisine gerçeği kavraması yetisi verilmesi dahil
olmak üzere, çok çeşitli yöntemlerle yorurnlanabileceğini
desteklemektedir. Kıssa daha sonra İbrahim'in babasının ve halkının
'tasvirlerine' niçin bu kadar bağlı olduklarını sorgulama ile başlar.
Razi, bir tasviri 'insanlar tarafından yaratılan ve tanrının
yaratrnasında' (a.g.e.) benzerlik bulunan bir şey olarale tanımladığı
'tasvirler' kelimesinin seçimine büyük ilgi duyar. Bu bağlamda, O
aynı zamanda İbrahim'in halkının insanlara benzeyen putlara ibadet
184
Review of the Facultv ofDivinitv University ofSOieyman Demirel
Year:2006/2. Number: 17
etmeleri anlamına da gelir. Onların İbrahim'e verebildikleri tek cevap,
putlara ibadet ederken bulduklan ve
(a.g.e., s.l81) takip etmek istedikleridiL
Ihrahim kendinden emin bir şekilde kendilerinin ve babalarının açık
bir hata içerisinde olduklannı söyler. İbrahim'in halkı kaygılı bir
şekilde onun samimi bir şekilde gerçeği mi getireceğipi yoksa sadece
tartışmaya çalışmakta mı olduğu yanıtını verirler. Ihrahim gerçeği
getirdiğini ve halkını 'sizi yoktan var eden yerlerin ve göklerin
rabbine' ibadet etmelerine çağırdığını iddia ederek yanıt verir. Razi,
ayetin bu son bölümünün tanrının işleri insanoğl~nun zararına değil,
faydasına yarattığını ispat etmek için yorumlar. Ihrahim daha sonra
kendisini halkından ayırt etmek için kendisinin Tanrının azametine bir
'tanık' olduğu ve tanrının her şeyin yaratıcısı olduğu itirafında
bulunarak hareket eder. O, akabinde, halkına şaka yapmadığı· ve
tevhidin (Razi, 1934-62: s.81) gerçek doğası hakkında 'söz ve eylem'
~onusunda ciddi olduğunu göstermek için yoluna devaıJ?- eder.
Insanlar yıllık kutlama için kasabadan ayrıldıklarında Ihrahim
kendileri ile birlikte gelmesi için davet edilir ancak o hasta olduğunu
ve geride kalacağını söyler. Razi 'nin aktardığı bazı yorumlara göre,
kasahaya geri dönmek için yola çıktığında 'kasaba halkı'nın putları
için (a.g.e., s.l82) ilgili bir planı' olduğu sözünü ifade eder. Kasahaya
dönüşünün hemen akabinde, bir baltayla en büyüğü hariç tüm putları
kırmak için ileder ve daha sonra baltayı en büyük putun boynuna
(a.g.e., s.l83) asar. İbrahim, halkı Tanrıya 'dönsün' ve ona vazifesiyle
ibadet etsin_ diye bunu yapar. Razi, aynı zamanda, 'geri dönme'
kelimesinin Ihrahim halkının en büyük puta 'geri dönmesi' ve onların
düşkünlüğünü
hak etmediğinin farkına varılması anlamına
gelebildiğini de açıklamaktadır. Kasaba halkı geri döndüğünde liderler
öfkeli şekilde tanrılarını kimin yok ettiğini sorarlar. Putlara karşı
yapılan bu yok etme eylemi, kasahaya (a.g.e) karşı bir 'suç', 'ihlal' ve
'çok büyük bir hakaret' olarak görüldü. Birçok kişi, yukarıda
bahsedildiği gibi, İbrahim adlı genç bir adarnın kasabanın tanrıianna
meydan okuduğunu ve onlara karşı_ bir plan vaadinde bulunduğu
karşılığını verirler. Kasaba liderleri Ihrahim'in 'halkın gözü önüne'
getirilmek zorunda olduğu eınrini verirler ve Taberi'de olduğu gibi,
iki yorumda bulunulur. İlki, İbrahinı kendisini çok sayıda. tanığın
önünde savunabilmesi için halkın önüne çıkarılmalıdır. Ikincjsi,
liderler onun cezasını kasaba halkının .gözlemelerini istemeleridir ki,
böylelikle onlar kasabanın tanrılarına meydan okuyanların kaderini
anlayacaklardı.(a.g.e.) İbrahinı halkın önüne çıkarılınca kendisine
suçu işleyip işlemediği sorulur. O, cüretkar bir şekilde kendisinin
değil, en büyük putun yaptığını ve şayet konuşabiliyorsa ona
sormalarını söyler. Razi, yorumunun büyük bir bölümünü, Ihrahim'in
yalan söyleyip söyleınediği, şayet söyleınişse bunun nasıl mazur
onların babalarını bu
~geleneklerinin yolunu'
185
Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi
Yıl:2006/2. Savı:l7
görülebileceğini araştırmaya ayırır. Razi, İbrahim'in ifadesinin
insanlar tarafından nasıl anlaşıldığından, kullandığı gerçek kelimelere
değin, onun ifadesinin bir yalan olarak yorumlanmaması için yedi
mazeret öne sürer. Bu tartışmayı, yalan söylemenin, 'toplumun daha
büyük menfaatine' (a.g.e;, s.185) ve azgınlara (haddi aşanlara) karşı
kullanıldığında kabul edilebileceği fıkrini ileri sürerek bitirir. O, bunu,
Taberi'nin de alıntısım yaptığı, Ihrahim'in sadece üç kez yalan
söylediğini ifade eden bir hadisin alıntısım yaparak destekler. O,
ayrıca, özellikle savaş zamanında, bir kimsenin düşmaniara karşı
yalan söylemesine izin veren birçok hadisi aktarır. Liderler daha sonra
cehalet ve vehirnlerinin farkına vardıkları için 'kendilerine dönerler'
(a.g.e., s.l86). Onlar İbrahim'e putl~ konuşaınayacağım bilmesi
gerektiğini, söyleyerek azarlarlar: Bu Ibrahim'i 'öfkeli bir şekilde'
(a.g.e., s.187) onların fayda ve zararı olmayan varlıklara niçin ibadet
ettiklerini sorgulamaya iter. Liderler artık İbrahim'in fikirlerini
yeterince dinlenıişlerdi, onun ~anlı bir şekilde yakılmasını emrettiler.
Razi biraz daha detaya inerek Ihrahim'in canlı olarak yakılması emrini
kimin verdiğini tam olarak tanımlamaya çalışir ve hesap gününe kadar
(a.g.e.) Tanrının, mezarında ·cezalandırdığı Heron adlı bir adam
olduğunu tahmin eder. Kasaba halkı· daha sonra· kuşlara erişen bir
büyüklükte bir büyük yangın hazırlar. (a.g.e.) İbrahim ateşe atılmak
üzere iken 'gökyüzüne bakar' ve Tanrı'ya, 'Allah'ım, sen
gökyüzündeki teksin ve ben yeryüzündeki tek inançlıyım, benden
başka Tanrı'ya ibadet eden hiç kimse yok, sen benim için yeterlisin ve
ben sana inamrım' şeklinde seslenir. (a.g.e.) Başka bir rivayette; O,
'Allah'ım senden başka ilah yoktur, şan ve övgü sanadtt, alemierin
hükümdarı (Rabbi) ve ben hiçbir şeyi sana eş koşmam' (a.g.e., s.188)
demektedir. Tanı·ı İbrahim'in duasını işitir ve ateşi 'serin ve selamet'
yaparak onu kurtarır. Ayetin bu son bölümü ateşin nasıl serin ve
selamet olabildiği~ yorumlamaya çalışan Razi'ye oldukça ilginç gelir.
O, gökyüzünden Ibralıim'e yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormak_
için inen Cebrail'i içeren, Ihrahim'in yaralanmadan günlerce ateşte
kalması ve gerçekten de ateşe atıldığında yanan tek şeyin zincirlerin
olduğu düşüncesiyle (a.g.e.) ilgili çeşitli hadisleri aktarır. Razi bu
fikrine başka bir sayfada ateşin nasıl soğuk olabildiği ve ateşin
'selamet' olmasının ne anlama geldiği ile ilgili sorular sorarak devam
eder.
Yukarıda görüldüğü gibi, Razi Kuran'ın diğer ayetlerde
'putlar' için kullandığı asnam kelimesinin aksine 'tasvirler' için niçin
temasil kelimesinin kullaıulmasıyla ilgilenir. O, bir tasviri Tanrı'nın
yaratması ile ilgili bir benzerliği yansıtan b_ir şey olarak tarnınlar ve
muhtemelen Kuran'ın 'putlardan' ziyade Ihrahim'in kasabasındaki
putların büyük bir olasılıkla insana benzer şekilde yapıldığından
186
Review of the Faculty of Divinitv Universitv of Süleyman Demirel
Year:2006/2. Number: 17
dolayı bu kelimeyi kullandığım açıklar. Razi'nin 'tasvirleri' tanrımn
yaratmasma benzeyen bir şey olarak tammlamasmda biraz olumsuz
bir çağrışım vardır. Ancak o, İslam'da tasvirlerin kullammmı uzun
uzadıya tartışmaz ve açık bir şekilde onlarm yapılmasını yasaklamaz.
Razi, inançla ilgili konularla ve canlı bir anlatım inşa etmekle
~aha fazla ilgili görünmektedir. O tekrar tekrar tevhid konusunu ve
Ihrahim 'in şirk ile savaşında karşı karşı.Y,a geldiği güçlükleri gündeme
getirir. Kıssanın başlangıcmdaki kişiler Ibrahim'e iddiasında ciddi mi
yoksa sadece şaka mı yaptığını sorduklarında, Razi tevhid iddiasında
'söz ve eylem'in her ikisinde de samimi olduğunu ifade eder. O
ayrıca, ateşe atılmadan önce dua ettiğinde Tanrı'nın birliğini doğrular
ye onu herhangi bir şeyle eşleştirmeyi inkar eder. R!l-Zi, ilave olarak,
Ihrahim'in yalan söylemesi fıkri, tam olarak Ibralıim'i kimin
öldürmeye çalıştığı ve ateşin nasıl 'serin ve selamet' olduğu
meseleleriyle de ilgilenir. Yorum boyunca, mümkün olduğunca çok
detay vererek ve renkli dil ve çeşitli anlatımlar kullanarak salıneyi
kurmaya çalışır. n ateşin büyüklüğünü tammlamada uzun bir zaman
harcar ve Hz. İbrahim'in muhtemelen nasıl kurtulmuş alabildiğine
dair ayrıntılara girer.
6. İbn Kesir
Bir sonraki tefsircimiz 14.yy.da yaşayan ünlü İbn Kesir'dir.
Onun tefsir stili, Kuran'daki diğer ayetlere olan referansı ve hadis
geleneklerini. sık kullanması ile belirginleşir. Bü~ Hanbeli
hukukçusu Ibn Teyrniyye'nin bir öğrencisi olarak, Ibn Kesir,
Peygamberi, Salıabc'yi ve Tabii'ni dini öğretilerde mutlak otorite
olarak gören Hanbeli metodolojisini kullamr. Dolayısıyla bu düşünce
olq.ılu, daha akılcı veya Medine toplumunun kuralcı uygulamalarına
bakmaya daha eğimli olan diğer düşünce okullarmdan daha fazla
hadis temellidir. Bu onun sık sık Hz. Muhammed'in ve sahabelerinin
hayatlarma ·atıfta bulunduğu tefsirinin tamarnında belirgindir.
Ayetler üzerindeki yorumunun başlangıcında, İbn Kesir
Allalı'ın kıssada İbrahim'e rehberlik verdiğini ve bu yüzden tüm
anlatırnın bir ilham kaynağı olması gerektiğini söyleyerek başlar.
Özellikle İbrahim bir model olarak görülmelidir; çünkü o, kenqi
toplumuna, babasının ve halkının niçin kendilerini putlara adadıkl.arıhı
sorgulayarak, meydan okur. Kasaba halkı, babalarını bu putlara ibadet
ederken ~ulduklarını ve geleneklerini sürdürmek istedikleri yanıtını
verirler. Ibn Kesir bu yanıtı son derece zayıf olarak görür, çünkü
~nların ibadetlerini doğrulamalarının tek sebebi budur. Kasaba halkı
Ibrahim'e şaka mı yaptığ.ını yoksa gerçeği getirme konusunda ciddi mi
olduğunu sorduklarında Ihrahim sarsılmaz inancını halkına 'Allah 'tan
187
SOlevman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Derıı:isi
başka
Yıl:2006/2. Savı:l7
ilah yoktur' (İbn Kesir, 1978: s. 868) ifadesiyle ilan ederek
gösterir ve O, yerlerde ve göklerdekilerle bu ikisi arasındakileri
yaratandır. İbrahim daha sonra inancım açık bir şekilde gösterir: Tek
gerçek Allah'ın dışında başka ilah olmadığına tanıklık ederim.
İbn Kesir daha sonra, İbrahim'in, kasaba halkının yıllık
kutlamaları için kasabadan ayrıldıktan sonra putları kırma planına
başladığım açıklar. (a.g.e.) İbrahim en büyük olam dışında hepsini yok
eder ve onları yok ettiği aracı en büyük olamn eline koyar. (a.g.e.)
Kasaba halkı geri döndüğünde, putları harap bir şekilde görürler ve
kendilerini aşağılanmış ve alçaltılmış hissede_rler. Hemen böyle bir
suçu kirnin işlemiş olabileceğini sorarlar ve Ihrahim adlı "genç bir
adamın" (a.g.e., s. 869) muhtemelen böyle bir "ihlalin" arkasında
olduğunu, çünkü onun putlara karşı gizli plan yapmakta olduğunun
duyulduğunu
işitirler.
Daha sonra kasaharun en 'prestijli
~iderleri'(a.g.e.) bu söylentilerin d~ğru olup olmadığını öğrenmek için
Ibrahim'i halkın önüne çıkarırlar. Ibrahim, bunu yapanın en büyük put
olduğunu ve onların put~ 'konuşup Jconuşamadığını' sormaları
gerektiği cevabım verir. Ibn Kesir, Ihrahim'in bunu, halkımn
gerçekten neye ibadet ettikleri konusunda iyice düşüneceklerini,
tanrılarının bir zekaya sahip olmadıklarım ve böylece cansız nesnelere
tapınınayı terk edecekleri ümidiyle yaptığı yorumunda bulunmaktadır.
Burada Ibn Kesir, ayın zamanda Taberi ve Razi tarafından alıntısı
yapılan, 'İbrahim üç kez dışında asla yalan söylemedi' hadisinin
alıntısım yapar ve Ihrahim'in söylemesi konusunu araştırır ve bu
olayın o özel dururnlardan birisi olduğunu söyler. İbn Kesir, bu
hadisenin Hz. İbrahim'in eşi Sare'nin Firavun tarafından mahkfim
edileceğinden korktuğu için yalan söylediğin_e inarolan ikinci bir
hadisle devam eder: Anlatımdan sonra, Ibn Kesir liderlerin
'kendilerine geri döndüğü' yorumuna. döner, çünkü onlar tanrılarım
korumak istemişlerdir. Onlar hemen Ibrahim'i suçlu ilan ederler ve
onların hepsi putların konuşmadığını biliyerken niçin onlara (putlara)
soru sormaları gerektiği konusunda onu sorgularlar. Bu, onların fayda
yeya zararı dokunmayan şeylere nasıl ibadet ettiklerini sorgulayan
Ihrahim'in ekmeğine yağ sürer.
İbn Kesir, kasaba liderlerinin tüm kasaba hallanı İbrahim'in
korkunç bir ateşe atılarak infaz edilmesine şahit olmaları için t9pladığı
salıneyi betimleyerek devam eder. Başka bir hadise göre, Ihrahim
ateşe atılmak üzere iken, O, 'Allah bana kafidir ve ben ona inandım
demektedir. (a.g.e.) Diğer gerçek müminlerle birlikte, İbrahim'in
Allah'a büyük bir güven duyduğu ve Allah'ın onu herhangi bir
zarardan koruyacağına inandığ~ açıklanır. Hz. Peygamberin ünlü
?-fkadaşı ve Kuran yorumcusu Ibn Abbas'ın yorumuna göre, Allah
Ihrahim'in duasına çok az yanan bir ateş bırakan yağmunı göndererek
188
Review of the Facultv of Divinily. Universitv of Sülevman Demirel
karşılık
Year:2006/2. Number: 17
verir. Bu, İbrahim'i, Allah'ın daha büyük planı ile yenilgiye
liderlerin korkunç komplosundan kurtarır.
Daha önceki yorumlarda görüldüğü gibi, İbn Kesir, benzeri
tasvirler yerine daha çok ş irk ve herhangi bir şeyi Allah'a eş koşma ile
ilgilenir. Putlar, bu bağlamda, kendiliğinden tasvirler olduklarından
ötürü değil, daha çok insanoğlunu tevhitten uzaklaştırdığı için
olumsuz olarak görülürler. İbn Kesir, kıssadaki İbrahim'i halkım
zaman içinde tüm erdemli insanlar tarafından onaylanan gerçek tek
tannlığ~ rehberlik etmeye çalışan bir peygamber olarak görür. Bu
putlar, Ihrahim'in halkını Tanrı'dan uzaklaştırmış ve böylelikle Hz.
Ihrahim onların putlara ibadet etmelerinin aptallık dışında bir şey
olmadığım göstermek için bir plan tasarlamıştır.
İbn Kesir'in tasvirlerle ilgili vurgu eksikliği de konu ile
ilgilidir, çünkü onun tefsir stili tefsir-i mesur, başka bir ifadeyle hadis
temelli yoruma girer. Yukarıdaki özette görüldüğü gibi, o, sık sık
hadis veya ayetlerin aniarniarım şerh etmek için Hz. Peygamber'in
sahabelerinin düşüncelerini kull3J1ır. Bu önemlidir, çünkü çağımızda,
hadisler genellikle tasvirlerin Islarniyet'te yasak olduğu inancım
doğrulamak için kullanılır. İbn Kesir ise bu pasajda tasvirlerin
yasaklamşı ile ilgili herhangi bir hadisten alıntı yapmaz, daha çok şirk
sorunu ve tevhid'in önemini vurgular. O tüm putları kırdığı
gerçeğinden çok, kasaba liderlerine yalan söyleyen, ideal bir inamr
olarak görülen, İbrahim olgusu ile ilgilidir. İslamiyet'teki tüm
peygamberler, en mükemmel karakteriere sahip ve diğerlerini aktif
olarak Allah'a ibadete ve onun hizmetine çağıran _Allah'ın model
hizmetkarlan olarak görülürler. Bununla birlikte, Ihrahim burada
yalan söylediğine şüphe olmadığı ve bu yüzden diğer tüm
peygam~erlerdeki örnek model karaktere aykırı bir şekilde davrandığı
görül_ür. Ibn Kesir, bunu, diğer tefsirciler tarafından da alıntısı yapılan,
Hz. Ihrahim'in üç kez hariç asla yalan söylemediğini belirten bir
hadisin alıntısını yaparak doğrular. Her bir yalan doğrulanabilir ve
mazur görülebilirdi; çünkü İbrahim daha büyük bir şey için
çabalıyordu. Bu özel kıssada; Hz. İbrahim, halkını putlardan
uzaklaştırmaya ve tanrıya döndünneye çalışıyordu. Bu yüzden onun
yalanı mazur görülebilirdi. İbn Kesir son olarak Allah'ın İbral1im'i
ateşten nasıl kurtardığı ile ilgilenir. O, İbrahim'in ateşe atılma~an
önce yaptığı özel dua ve Allah'ın cehennemİ söndürmek için yağmur
göndermesi gibi birçok rivayetlerden alıntı yapar. Allah'ın, İbrahim'i
kurtaran bu eylemi, onun dua ederilere karşılık vermedeki
kabiliyetinde olduğu gibi, inananları korumak için vermiş olduğu
vaadi gösterir.
uğratıldıkları anlaşılan
189
Sülevman Demirel Üniversitesi İlahival Fakültesi Deroisi
Yıl:2006/2. Sayı: I 7
7. Seyyid Kutup
Son tefsircimiz, 20 yy.ın ortalannda yaşamış olan en çağdaş
tefsirci Seyyid Kutup'tur. O, ABD'de kısa bir süre kalınakla beraber
hayatının büyük bir bölümünü Mısırda geçirmiş ve Orta Doğu
ülkelerini Arap milliyetçiliği temelinde birleştirmeye çalışan laik Arap
milliyetçiliğinin yükselişine tamldık etmişti. Kutup, her geçen gün bu
akımdan ve genel modeıniteden düş kırıklığına uğradı ve 'Dünyayı
değiştirme ve herkes için adalet, özgürlük ve kardeşliğe dayalı yeni bir
ahlaki düzen getirmeyi amaçlayan devrimci _hareketin parçası olmayı'
arzuladı. (Haddad, 1983: s.67) Daha soma, Islamiyet'i tam bir yaşam
şekli olarak gören, Müslüman Kardeşler hareketine katıldı ve hızlı bir
şekilde gazetelerinin editörü oldu. Kutup, Mısır hükümetini devirme
komplosu ile tutuklanarak hapishaneye konulduğunda ve hapisten
çıktıktan sonra büyük tefsiri Fi ZiHil'il-Kur'an (Kuranın Gölgesinde)
adlı tefsirini yazmaya devam etti. Daha sonra devlete ~arşı komplo
kurmakla suçlandı ve 1966 yılında asıldı; ondan sonra Islami diriliş
hareketinin bir şehidi oldu.
Kutup, tefsirine, İbrahim'e rehberlik verildiğini ve böylelikle
onun eylemlerinin tüm inananlar için bir ilham kaynağı olması
gerektiğini gösteren ilk ay eti yof1:1I11layarak başlar. (Kutup, ı 96 ı: s. 37)
O, daha sonra kıssaya geçer ve Ihrahim'in halkına 'tannlar' yerine o
kelimeyi kullanarak niçin 'tasvirlere' ibadet ettikleri sorusunu
yöneiterek dil4<ati çeker. (a.g.e., s.38) Bu, Kutup için önemlidir;
çünkü bu, Ihrahim'in kasabasındaki putlara sürekli olarak
tapılmadığını, bunun yerine sadece büyük saygı duyulduğunu gösterir.
Kutup'un kasaba ha~na karşı ve atalarından ötürü putlara tapma
sebeplerine ilişkin Ihrahim'in sorusuna verdikleri cevapla ilgili
yorumu çok serttir. Kutup'a göre, bu; geleneğin onların akıllanm nasıl
dondurduğunu ve ruhiarım nasıl 'taşa' çevirdiğini (a.g.e.) gösterir ki,
artık onlar doğru ve yaniışı ayırt edemezler. Çok tanrılılık ile
karşılaştırıldığında, inanç, insaniarı yanlış geleneklerden özgürleştiren
kurtancı bir güçtür. Bu, Kutup'un nedenler gösterdiği kasaba halkı ve
~abalarının 'mutlak bir yanılgı' içinde oldukları iddiasında bulunduğu
Ihrahim'in yanıtının önemli bir mesajıdır. Kutup'a göre, değer, kültür
veya gelenekten değil, daha çok gerçekten doğru ve ilahi olanın
aracılığıyla gelir. Kasaba halkı İbrahim' e onun gerçeği mi getirdiğini
yoksa sadece şaka mı yaptığını sorarlar. Kutup, . bu yanıtı,
inançlarından emin olmayan halkın cevabı olarak görür. Ibadet ancak
'kesinlik' ile tatbik edilebilir ve mantıksız ve insan yapırp.ı 'şüpheli'
inanç sistemlerine dayandınlamaz. (a.g.e.) Öte yandan Ihrahim ise
ideal inanç sahibini temsil eder; zira o, Tanrı 'nın tek olduğuna ve
onun 'göklerin ve yeryüzünün' tanrısı olduğuna olan inancından
emindir. (a.g.e.) O, inancını muhalefet karşısında iddia etmekten
190
Review of the Facultv of Divinity Universitv of Sülevman Demirel
Year:2006/2. Number: 17
korkmaz ve inancının doğru olduğundan emindir. İbrahim, Tanrının
'Şahidi' dir; çünkü O, 'yaratanın putlar değil, evrendeki her şeyin
yaratıcısının Tanrı olduğunu' bilmektedir. (a.g.e., s.39)
İbrahim daha sonra en büyüğü dışında diğerlerinin hepsini yok
ederek putların güçsüz olduğunu gösterme planı yapar. Halkı putlann
orada olup ta birbirlerini yıkımdan nasıl kurtaramadıklannı sormaları
için bu şekilde davranır. Aynı zamanda, halkının aptallıklannın
fark..ına varabileceklerini ve Tanrı 'ya 'geri dönebilecekleri' ümidi
içerisindedir. Bununla birlikte, kasaba halkı geri döndüğünde,
putlanmn savunmasız doğası ile ilgilenmezler. Kutup, bunun,
geleneğin onların miras edindikleri kültürün dışında bir gerçekliği
düşünmeden ve tasavvur etmeden alıkoyduğu fikriııdedir. Daha
ziyade, onlar, putlarını kimin yok ettiği sorusunu sorarlar ve anında
daha önceden putlara karşı nefret göste~en ve onlara karşı bir şeyler
yapma sözünü veren muhtemelen Ihrahim adlı bir _"gencin"
olabileceği yanıtım alırlar. Kasaba liderleri daha sonra Ibrahim'i
'halkın gözü önüne' getirirler ve ona putları kırıp kırmadığını sorarlar.
Kendisinden sayıca ~stünlük olduğu, ancak Tanrı'nın yolu üzerinde
olduğunu fark eden Ibrahirn, alaylı bir tavırla putları kıranın. kendisi
değil en büyük put olduğunu söyler. Bunu doğrulamak için, Ibrahirn,
kasaba liderlerinden en büyük puta 'konuşup konuşmadığını'
sormalarım söyler. (a.g.e., s.41) Bu karşılık, liderlerin inanç sistemini
büyük ölçüde 'sarsar'(a.g.e.) ve onlar düşünmeye ve birbirlerine daha
sonra ne yapmaları gerektiği konusunda danışmaya başlarlar. Fevri bir
şekilde, rıiçin akılsız şeylere ibadet ettikleri konusunda kendilerini
sorgulanıaya başladıklan için 'gözlerinin ilk kez açılmış olduğu' halde
İbrahim'in bir ihlalci olduğu yanıtını verirler.(a.g.e.) Fakat putlarımn
sahteliğinin farkına varmış olmalarına karşın meşhur geleneklerine
karşı çıkma cesaretine sahip ~eğillerdir. Bu kanşıklık ve hüsran
durumu içinde, onlar şiddetle Ihrahim'in diri diri yakılması ernrirıi
verirler. Fakat bu hükme rağmen, İbrahim 'sabırlı ve
tahammüllüdür.'( a.g.e.) ve O, bir kimsenin fayda veya zararı
dokunmayan bir şeye nasıl ibadet edebildiği ve Tanrı'ya muhalefet
eden bir konumda nas!l durabildiği sorularını sormaya devam eder.
Fakat liderler artık Ihrahim'in çıkarımları ile ilgilenmezler ve
tartışmayı
muhalefetini
söndürmek
için
'zalimlerin
bir
kaybettiklerinde davrandıkları şekilde hareket ederler'(a.g.e.) Onlar
İbrahim'i halkın gözü önünde büyük bir ateşe atarak infaz etme planı
yaparlar fakat onlar~n planları plam her zaman üstün gelen Allah
tarafından bozulur. Ihrahim ateşe atılırken, Tamı ateşin 'serin ve
selamet' olması emrini verir ve ateş İbrahim'i kesin ölümden
kurtararak karşılık verir. Kutup, yukarıda incelenen diğer yarumcular
gibi, ateşin nasıl serin olabildiğini sorguladıklarım tartışmaktadır,
191
Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi
Yıl:2006/2. Savı: 17
fakat Kutup'a göre, bu konu, yersizdir. Çünkü Tanrı başka bir ayette
'Şayet Tanrı bir şeyin olmasını isterse, tüm söylemesi gereken 'Ol!'
demektir ve o olur (a.g.e., s. 42) demektedir. Kutup için, niçin ve nasıl
sorusu önemsizdir; çünkü Tanrı, insan ister kavrayabilsin ister
kavrayamasın buna bakmaksızın istediği her şeyi yapabilir. Kutup,
diğer Kuran ayetlerinde böyle bir mucizenin nasıl alabildiğine dair
açık bir kanıt görmediğinden bu duruşu almaktadır. Böylelikle o,
Müslümanların kıssayı zahiri kıymette kabul etmeleri gerektiğine ve
konjektür alanını arayıp taramamaları gerektiğine inanmaktadır.
Kutup, daha sonra bir gencin tüm toplum üzerinde böyle~ine
bir etkide bulunabilmesindeki ilginç gerçeği vurgular. Kasabanın onu
öldürmedeki gayretlerine karşı, Allah'ı.n sonsuz gücünün bir işareti
olarak Allah tarafından kurtarılır. Inançsıziarın planı sonunda
başarısızlığa uğrar, çünkü Kuran "ona bir tuzak kurmak istediler; fakat
biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk" der
(Enbiya, 21/70) Kutup, bazı yorumculann Nemrut'un İbrahim'i
öldürmeye çalışan birisi olduğunu tartıştıklarına değinerek konuyu
sonlandınr. Fakat ~unun Kutup için bir önemi yoktur; çünkü o, daha
ziyade Tanrı'nın Ibrahim'i ona karşı komplo kunnaya teşebbüs
edenlerden kurtardığı gerçeği üzerinde odaklanır. (a.g.e., s.43) ·
Yukarıda sunulan özetten, Kutup'un, özellikle İbrahim ve halkı
tarafından temsil edilen gerçek ve yanlış inanç arasındaki çaba
açısından kıssadan mümkün olduğunca fazla ders çıkarma ile
ilgilendiği açıktır. O, İslamiyet'te tasvirlerin niçin yasaklandığı veya
putlara niçin ibadet edilmemesi gerektiği konusunda uzun bir yoruma
girmez. Daha çok, onlara niçin ibadet edildiği ve genelde insanları
Tanrıya ibadet etmekten rieyin alıkoyduğu ile ilgilenir. Yukarıda
bahsedildiği gibi, Kutup, baskın laik ve maddeci dünya görüşüne karşı
çıkacak inananların bir kolunu oluşturmaya çalışırken Islami uyanış
zamanında yazıyordu. Kutup, kendi zamanında Tanrı'ya hak ettiği
önemin verilmediğini, insanlığın kendisini Kuranın başlıca
öğretilerinden uzaklaştırdığılll ve Müslümanların sembolik olarak
putlara tapınmaya benzer Batı ideolojilerinden yeni tanrılar yaratmış
olduğuna inanıyordu. Bu, onun, tekrar tekrar geleneği körü körüne
takip etmeye saldırmasının sebeplerinden biri olabilir. Kutup'ta
görüldüğü gibi, 'gelenek' olumsuz bir izienim alır ve putlara ibadet
eden kasaba halkı ile eşleştirilir. 'Gelenek', kasaba halkını tanrıya
ibadet etmekten, putları hakkında eleştirel düşünmekten ve İbrahim'in
mantıksal tartışmalarını anlamaktai1 alıkoyduğu için onların akıllarını
'taş' gibi dondurmuştur.(a.g.e., s.36) Gelenek aynı zamanda nihai
olarak kasaba liderlerini, adetlerini bir sonraki sorgulamadan
muhafaza etme gayretiyle İbrahim'i öldürme teşebbüsüne zorlar. Bu
yüzden, olumsuz olan imajların kendisi değil, daha ziyade insanlan
192
Review of the Facultv of Divi!ı.i.!;y, Universitv of Sulevnıan Demirel
Year:2006/2. Number:! 7
ve ıevhidin gerçek doğasını gerçekleştirmekten
geleneklerdir. 'Geleneğin' bu katı eleştirisi, hiç şüphesiz
Kutup'un toplumunun daha geniş bir eleştirisi ile b~ğlantılıdır. O,
:tv1ısır toplumunun ve genellikle Müslümanların, Islami olarak
addedilenlerin yerine Batı ideolojileriııi, kültürlerini ve geleneklerini
takip ettiklerini görür. Hz. İbrahim'in kıssası bu yüz~en ilginç bir
metafora dönüşür: Kutup ve erdemli Müslüma~ar Ihrahim iken
kasaba liderleri Batı'dır. Kutup, okuyucularını, Ihrahim'in baskın
toplumsal dünya görüşüne meydan okumada yaptığını, onların da
yapmasını teşvik etmektedir. Bu, kasaba liderlerinde görüldüğü gibi,
güçlü bir muhalefete sebebiyet verebilir ve başarısızlığa uğrayan infaz
teşebbüsünde olduğu gibi, zulüm ile sonuçlanabilir; fakat Tann
inananiarına onların başarılı olacağı konusunda söz vermiştir.
Kutup'un kıssanın ayrıntılanyla veya bir öykü inşa etme ile
ilgilenmediği de açıktır. Yukarıda görüldüğü gibi, kendisi, onların ne
tip putlar olduğu, neye benzedikleri veya nasıl yapıldıkları ile
ilgilenmez. Ne de o, diğer yerumcularda olduğu gibi, İbrahim'in
ateşten nasıl kurtarıldığı veya onu infaz etmeye çalışanların kimler
olduğu ile ilgilenir. Daha çok çağdaş Müslümanların bu Kur'an'i
kıssa'dan çıkarabilecekleri farklı dersleri ve değerleri inceler. Bu
anlayışta, kıssalardaki karakterlerin ille de tarihi figürler olması
önemli değildir. Kıssalar ve onların çeşitli öğeleri daha ziyade,
Müslümanlara yaşamlarını erdemli bir insan olarak sürdürmedenasıl
yaşamaları gerektiğini bildirmek için sembolik bir rol üstlenirler.
analitik
düşünme
alıkoyan
8. İslam ve Tasvirlerle İlgili Tefsirlerin Analizi
Tüm yerumculan özetledikten ve analiz ettikten sonra, tüm
tefsirciler için en büyük kaygının tevhid inancı ve ş irk' e sapma
kor~su olduğu açıktır. Her bir yorumcu, bu kıssayı, tevhid hakkında
Hz. Ibrahim'in, toplumunun şirkine meydan okuduğu ve halkını
Tann'nın birliğine. çağırdığı kıssa olarak anlar. Bu, Taberi'nin, Hz.
İbrahim'in halkı ·'Tanrı'nın Tevhidi 'ne geri dönebilsinler diye
~asabanın putlarını yok ettiği açıklamasında açıktır. Taberi,
Ihrahim'in halkına karşı hiçbir düşmanlık veya garez beslemediği,
daha ziyade onlara tek tannya ibadet etmeleri gerçeğini getirerek onlar
için en iyisini istediğine inanır.
Razi de aynı şekilde, Hz. İbrahim'in ateşe atılmak üzere iken
söylemiş olabileceği çeşitli dualardan alıntı yaparak tevhide vurgu
yapar. Bu rivayetler, referansları verilmediği ve herhangi bir meşhur
hadis külliyatında yer almadığı için çok iyi bir şekilde uydurulabilirdi.
Onlar, yine de, bize, Razi'nin Tanrı'nın birliğini doğrulayıcı bir araç
olarak kıssayı nasıl yorumladığını gösterir. Razi'nin alıntısını yaptığı
193
Sülevman Demirel Üniversitesi İlahivat Fakültesi Dergisi
Yıl:2006/2. Sayı: 17
her iki rivayette de, Hz. İbrahim, duasına, tek gerçek Tanrı'dan başka
ilah olmadığını ifade ederek Tanrı'mn birliği ve eşsizliğine yakararak
başlar. İlk rivayet eşsizdir; çünkü Hz. İbrahim Tanrı'dan kendisinin
irıfaz edilmesine müsaade etmemesini ister; çünkü o, yeryüzündeki tek
inanç sahibidir. Şayet öldürülürse kendisinden sorıra Tanrı'ya doğru
bir şekilde ibadet edecek ve insanlığı tevhid'e davet edecek kimse
kalmayacaktır. İkinci rivayet belirgindir; çünkü Hz. İbrahim
'Allah'ım ... Ben şirke düşmem' diyerek şirk ~elimesini kullanır. Bu
dualar önemlidir; çünkü Allah bu dualara, Hz. Ibrahim'i mucizevi bir
şekilde ateşten kurtararak ve böylelikle onun dualarının içeriğini geri
çevirmek karşılık verir.
Ayrıca, İbn Kesir, onun g~rçeği mi getirdiği yoksa sadece şaka
mı yaptığı ile ilgili Hz. İbrahim'in halkın sorusuna verdiği karşılığı
tartıştığında tevhidi vurgular. Hz. İbrahim . Tarırı'mn 'gökler ve
yeryüzü' üzerindeki hakimiyetinin 'şahidi'dir. Ilave olarak, Kutup Hz.
Ibrahim'i, toplumun çok tanrılı temeline meydan okuyan cesur bir
devrimci olarak görür. Hz. İbrahim model inanırdır, çünkü o tevhid
konusunu halkı ile tartışır, putları imha ederek onları Tanrı'ya
yöneltıneye çalışır ve hatta tevhid için kendisini kurban etmeye
hazırdır. Yorum boyunca, Kutup, çok tanrılıların inançlarında
güvenilmez olduklarını ve Hz. İbrahim'in Tanrı'ya olan inancından
emin olduğunu vurgular. Sonunda, Tanrı Hz. İbrahim'i infazdan
kurtardığında hüküm süren bu inanç kesinliğidir.
Tefsircilerin hiç biri, İslam'ın cansız tasvirlerle ilgili görüşü
üzerine odaklanmamıştır. Razi, 'tasvirler' kelimesi üzerinde, onları
Tanrı'nın yaratmasına benzeyen şeyler şeklinde tanırolayarak izahatta
bulunmuş ve Hz. İbrahim'in kasabasındaki şeylerin muhtemelen
insanlara benzediklerini ileri sürmüştür. Razi kıssada kullandığı gibi
'tasvirler' kelimesine olumsuz bir anlam yüldediği halde, onların
üretilmesini açık bir şekilde yasaklamaz. Taberi ve İbn Kesir
'tasvirler'
kelimesinin
seçimine
ve
'putlar'
anlamında
yo.rumlanmasına herhangi bir ilgi göstermezler. Kutup, 'putlar' yerine
'tasvirler' kelimesini kullanarak, Kuran'ın, onların sürekli olarak
ibadet edilmediği ancak sadece büyük ölçüde saygı duyulduğu
izlenimini verdiğini ileri sürer.
Bununla birlikte, ikna edici biçimde, yorumcuların,
muhtemelen, put kırmayı veya 'tercihen aniconism'i onaylarlıkları
tartışılabilirdi. (Grabar, 1996: s.99) Aniconism, 'resmi ve uygun dini
sembollerin açık bir kıtlığında olduğu gibi devletler veya
hanedanlıklar için güçlü görsel sembollerden sürekli kaçınmaya'
sebebiyet verir.(a.g.e.) Dini semboller 'halk sanatında' ortaya
çıkar.(a.g.e.,s. 100) Fakat onlar çeşitli İslam imparatorluklannın
yüksek sanatında nadiren bulunur. Italya ve Eski Roma'dan etkilenen
194
Review of the Facultv ofDivinitv Universitv ofSülevman Demirel
Year:2006/2. Number: 17
Osmanlı İmparatorluğu bile 'hemen hemen fanatiklik boyutunda
kaçındığı taklitçi
temalar veya hem halk sanatında hem de seramik ve
tekstil gibi endüstri sanatlarında temsilci olmayan alternatif semboller
geliştirmiştir' (a.g.e).
Bunların: resmi yaklaşırnlar kadar kurallaşmayan, bazılarımn
direkt olarak Kur'ani mesajdan çıkarıldığı, diğerlerinin ise tarihi
şartlardan beliren davranışlar, bilinçli veya gizli zihinsel ve estetik
programlar ve ileride birçok farklı toplumun ortak değerleri ve
çekincelerinin iletilmesi için geliştirdiği her türlü araçla
Müslümanların birbirini takip eden nesilleri tarafından sürdürülen
toplumsal ve bedensel alışkanlıkları oldukları söylenebilirdi (a.g.e.).
Bu duygu, yerumcularda açıktır; çünkü onlar tasvirlerin
yapılmasını yasaklamazlar, ancak yine de tasvirler, insanları Tanrı' dan
uzaklaştırma potansiyeline sahip oldukları için olumsuz bir arılam
taşır. Aynı zamanda, hiçbir yerumcunun farklı tasvir tipleri arasında
ayrım yapmada herhangi bir gayret gösterdiği veya bazı tipiere izin
verilebileceği konusunda tartışmaya girmediklerini not etmek
önemlidir.
Bu, bununla birlikte, İslamiyet ve ibadet edilmeyen tasvirler
arasındaki ilişkinin sorgulanmasına sebebiyet verir. Yukarıdaki
tefsirlerde görüldüğü gibi, yonuncular kıssadaki tasvirlere karşıdır,
çünkü onlar kasaba halkı tarafından aktif olarak ibadet edilen putları
temsil ederler. Bu putlardan kaçınılmalıdır; çünkü. onlar tevhidin temel
ilkesinin bir ihlalidir ve ş irkin açık bir şeldidir. Ibrahim, 'tasvirler' i
yok ettiğinde, o gerçekten de kasabanın tanrıları olmuş putları yok
ediyordu. Bununla birlikte, bu tasvirlere ibadet edilmeseydi ve aşırı
saygı gösterilmeseydi onlara izin verilir miydi? Biz muhtemelen,
cansız temsillerle ilgili görüşleri daha iyi anlamak için putları tartışan
ve 'resimler' kelimesini içeren diğer ayetlere bakmak zorundayız.
9.Sonuç
İslam ve tasvirler arasındaki ilgi,. günümüzün hararetle
tartışılan bir konusu olmayı sürdürmektedir. Ozellikle_Afganistan'daki
Budist tapınağı'nın bombalanmasından soma, Islam'ın cansız
tasvirlere karşı olup olmadığı konusunda sorular ortalığı kaplamıştır.
Bu soruya cevap vermenin en iyi yolları arasında, Kuran'ın tasvjrlerin
yok edilmesine nasıl baktığını incelemek gelir. Kuran; tasvirleri ve
putları, insanları yoldan çıkaran ve tanrıya ibadetten uzaklaştıran bir
araç olarak tartışır. Ancak pJ?-tların gerçekten kırılmasını tartışan tek
bir kıssa vardır, o da genç Ihrahim'in kıssasıdır. Bu nedenle kıssa,
İslam'ın tasvirlere nasıl baktığı ve put kıncılığına bir müeyyide getirip
getirmediği konusunda önemli bir örnek sunar.
195
Süleyman Demirel Üniversitesi İlahivat Fakültesi Dergisi
Yıl:2006/2. Savı:
17
Kuranın anlamlarını en_ iyi şekilde anlamak için, Kuran
tefsirlerine bakmak gereklidir. Islam, Kuran yorumunun zengin bir
tarihine sahiptir ve çok sayıda büyük a.lim uzun uzadıya yorumlar
yazmışlardır. Bu tefsirler bize, Kuran'ın tarihsel olarak nasıl
anlaşıldığı ve ilk Müslümanların ne tür sorulara cevap aradıklarını
görmemize olanak sağladığı için önemlidir. Geniş bir perspektif
sunmak için, bu çalışma da Müslüman dünyasında farklı zamanl~da
yaşamış ve farklı tefsir metodolojilerirıi temsil eden Taberi, Razi, Ibn
Kesir ve Seyyid Kutup gibi te:fsirciler seçilmiştir. Onların yorumlarına
kapsamlı bir bakışla, biz, Islamiyet ve tasvirler arasındaki iiişki
hakkında özel sonuçlar çıkarabiliriz.
Yukarıda sunuian tefsirlerin özetlerinde görüldüğü gibi, İslam
ve tasvirler meselesi asla gerçek bir odak değildir. Taberi, Razi ve İbn
Kesir tarafından temsil edilen geleneksel tefsirler, daha çok Hz.
İbrahim_'in yalanı, Hz. İbrahim'i tam olarak kimin öldürmeye çalıştığı
ve Hz. Ihrahim'in ateşten nasıl kurtarıldığı ile ilgilidir. Kutup, birçok
şekilde diğerlerinin ilgilendiği konulara aykırı yazılar yazar ve çağdaş
inanırlar için kıssadan mümkün olduğunca fazla ders çıkarmaya
çalışır. O, Hz. İbrahim'in kıssasını, modem inanırların, roademitenin
seküler ve materyalist putlarına meydan okumaları gereken yol için
bir metafor olarak görür. Tüm yarumcuların içinde saqece Razi,
'resimlerin' ne olduğunu tanımlamada ve Hz. Ihrahim'in
kasapasındakilerin neler. olabileceğini açıklamad~ zahmete girmiştir.
Başka hiçbir tefsirci kelimeyi yorumlamada ve Islamiyet ve görsel
temsiller tartışmasından bunun neyi ima ettiği konusuna gerçekten bir
önem vermemiştir.
Bununla birlikte onların hepsi tevhid v_e şirkin günahlığı
kavramı ile ilgilerıir. Her bir yorumcu, ister Hz. Ihrahim'in halkı ile
karşı karşıya geldiği çeşitli tartışmalar olsun ister ateşe atılmadan önce
ettiği dualar olsun, kıssanın farklı bölümlerinde tevhidi vurgular.
Onların hepsi aynı zamanda Hz. İbrahim'i, tevhid'in öğretilerini
somutlaştıran ve onun toplumunda şirk 'in temellerine meydan okuyan
bir model inanır olarak tasvir ederler. Tevhide ve Tanrı'ya olan kararlı
inancından ötürü, İbrahim, tüm inarurlara bir işaret olarak Tanrı
tarafından mucizevi bir şekilde ateşten kurtarılmış olarak görülür.
Ancak, 'tasvirlerin' üretimi konusunda ihtiyatlı olan
Müslümanlara göre 'anicorıism' kavramında aynı fıkirde olan
yarumcular tartışılabilirdi. Cansız nesnelere hemen olumsuz anlam
veren yukarıdaki yoıumcuların çoğu, 'tasvirleri' 'putlarla'
ilişkilendirirler.
Bununla birlikte, yarumcular put kırıcılığım
destekledikleri ölçüde tasvirlere karş~ görünmezler. Onların hepsinin
tefsirlerinde vurguladıkları gibi, Hz. Ibrahim, tasvirlere karşı olduğu,
hatta onların kötü olduğunu düşündüğü için değil daha çok halkını
196
Review of the Facultv ofDivinity. Universitv ofSi11evman Demirel
Year:2006/2. Number: I 7
döndünneye rehberlik etmek için putları yok eder.
bu anlamının İslam Tarihi boyunca desteldendiği
görülebilir. Islami yayılma süresince Müslüman imparatorlukların,
yeni bölgelere girdiklerinde put kırıcı olmadıkları biliniyordu.
Bununla birlikte, onların 'yüksek sanat' ları put içermiyordu ve
onların üretiminden uzak duruyorlardı.
tevhide
Aniconisın'İJ?.
NOTLAR
1. Hz. Muhammed'in tarihsel olarak Mekke'nin fethinden sonra
putları kırmış olduğu belirtilmektedir. Ama bu anlatım Kur'an'da
yer almamaktadır.
2. Kıyas ve akla odaklanan önceki düşünce ekolü genellikle Hanefi
ekolü ile eşleştirilirdi; ikincisi ise Hadis ve Medine'nin kuralcı
uygulamalanna vurgu yapan Maliki ekolü idi. Bununla birlikte
'hadis'e odaklanan düşünce ekolleri ve 'düşünce'ye odaklananlar
arasındaki genel ayrım her zaman İslam hukuk ekallerine isnadda
bulunmaz. Örneğin, Kuran tefsirleri aynı zamanda hadise dayalı
olanlar ve düşüneeye dayalı olanlar şeklinde bölünmüştür.
BİBLİYOGRAFYA
Ali, Abdullah Yusuf (1993 ve dğr.), The Holy Qur'an: Text,
Translation and Commentary (Brentwood, MD: Arnana ve
diğer baskıları).
Bosworth, C. E (1960), "Art: Tabari", Enclopedia of Islam, 2nd
edition (El2 ) (Leiden: Brill.)
Feiler, B. (2002), Abraham: a Journey to the Hearth ofThree Faiths
(New York: W. Morrow)
Grabar, O (1996), "Islamic Art", Dictionary of Art (New York:
Grove's Dictionary)
Haddad Y. (1983), "Sayyid Qutb: Ideologue of Islanıic Revival",
Voices of Resurgent Islam (ed: J.L. Esposito.) (Oxford: Oxford
Universıty Press) s.67-98.
Hawting, G. (2001), "Idols and Images", Enclopedia ofQur'an, (ed:
J.D. McAuliffe), vol. 2, (Leiden: Brill), s. 475-484
İbn Kathir (1978), Tafsir al-Qur 'an al-Kerim (Cairo: Dar Ihya alKutup al-Arabiyya).
Jaffer, T. (2004), "Fakhr al-Din al-Razi: Theologian and Philosopher
as exegete". Lecture delivered at Georgetown University, 19
January. (Georgetown Üniversitesi'nde sunulan konferanstan,
19 Ocak).
197
Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Der!!isi
Yıl:2006/2_ Savı: ı 7
Qutb, S. (1961), Fi zill al-Qur'an (Bayrut: Dar Ihya al-Turath alArabi).
Razi, Fakhr al-Din al- (1934-62), Al-Tafsir al-Kabir (Cairo).
Tabari. Abu Ja'far Muhammad Jarir al- (n.d), Tafsir al-Tabari.
www.al-guran.com adresinde mevcuttur (Erişim tarihi: 21
Nisan 2005).
198
Download