Roger Garaudy kimdir?

advertisement
On5yirmi5.com
Roger Garaudy kimdir?
Roger Garaudy, Fransız filozof, yazar ve eski katolik/komünist 1982 yılında
Müslüman olmuştur.
Yayın Tarihi : 14 Haziran 2012 Perşembe (oluşturma : 10/19/2017)
17 Temmuz 1913’te Marsilya’da doğdu. 1952 yılında Sorbonne Üniversitesi’den edebiyat dalında,
1954 yılında da SSCB Bilimler Akademisi’nden bilim dalında doktor Ünvanını aldı. Bir ara Marksist
İnceleme ve Araştırmalar Merkezi müdürlüğü yaptı.
Fransız Parlâmentosu’nda milletvekili, Millet Meclisi Başkan Yardımcısı, Milli Eğitim Komisyonu Üyesi
ve Senatör olarak görev yaptı. Fransız Komünist Partisi’nde zirveye tırmanmışken yaptığı tenkitlere
kulak asılmadığı için bu kuruluştan koptu.
Üniversitedeki profesörlüğüne döndü. Emekliye ayrıldıktan sonra telif çalışmalarına hız verdi. Her
biri dünya çapında yankılar uyandıran eserleri yayınladı, pek çok ülkede konferanslar verdi. Basın
yayın kuruluşlarında yayınlanan bildirileriyle milletlerarası siyaset ve yanlış tutumlar konusunda
görüşlerini sık sık kamuoyuna duyurdu.
İslâm’ı seçip Filistin halkının haklarını İsrail’e karşı savunmaya başladıktan sonra, pek çoğu İsrail
taraflısı sermayenin elinde olan Batı basın-yayın organları ve büyük yayınevlerince dışlandı. Avrupa
ve Amerika kitle iletişim araçları tarafından, tam bir sükût ambargosuna tâbi tutuldu.
Roger Garaudy, seçkin ve çok kültürlü bir kesime hitap etmesine rağmen, kırkı aşkın dile çevrilen
eserleriyle, dünya aydınları arasında çok geniş bir kitle tarafından tanınıyor ve okunuyor.
ESERLERİNDEN PASAJLAR
Roger Garaudy Müslüman oluşunu “Hatıralar: Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum” kitabında şöyle
anlatır:
“Okudukça Kur’an, bana daha çok yaklaştı. Sanki bugün yazılmıştı ve doğrudan bana sesleniyordu.
Bizzat yerin, Kıyamet günü, sarsıntısıyla birlikte, insanların eylemlerine ve hatalarına şahitlik
edeceğinin anlatıldığı Deprem (Zilzal) sûresini okurken, ayaklarımın altındaki toprağın
homurdandığını hissediyorum.
Sorumluluğun bu uyanışını ben, hiçbir zaman çok çarpıcı bir mesel olan “Gece Yolculuğu” (İsra)’yı
okurkenki kadar güçlü yaşamadım. O gece Hz. Peygamber rüyasında, dünyayı ve insanları toptan
temaşa etmek üzere, bir insanın çıkabileceği en son nokta olan Yüce Allah’ın yakınlarına kadar
yükselerek bütün göklerin katlarını dolaşır. Nitekim bu sure Dante’ye, onun dinî destanı olan İlâhî
Komedya’sını ilham etmiştir. Eşi Hz. Ayşe’nin bildirdiğine göre, Hz. Muhammed bu sureyi her gece
okurdu.
Mirac, her ibadetin ruhudur. Çünkü o an, eylemlerimizin her birini ferdin bakış açısı olmayan bir bakış
açısı içine oturtmayı denemek üzere, gündelik meşguliyetlerden kurtulunduğu andır. Ben merkez
değilim. Allah’tır merkez. O zaman, yer Kıyamet Günü’ndeki gibi titrer ve yeni bir mücadelenin saati
çalar.
Bu yol alışın ana noktalarına, iki kitabımda, L’Islam habite notre avenir / İslâm Geleceğimize
Yerleşmiş ile Promesses de l’Islam / İslâm’ın Vaad Ettikleri’nde temas ettim. Daha sonra Müslüman
ülkeleri dolaştıktan sonra, Mosquées, Miroir de l’Islam / İslâm’ın Aynası Camiler adlı eserimde,
Allah’ın mevcudiyetinin görünür işaretleri olarak, dünyanın büyük camilerinin mimarî mekânının ve
güzelliğinin manevî izahını vermeyi denedim.
Cenevre’de, 2 Temmuz 1982’de, imam Buzuzu’nun önünde müslümanlığa girişin anahtarı olan
“Allah’tan başka ilâh yoktur ve Hz. Muhammed O’nun elçisidir” kelime-i tevhidini söylediğimde
demek ki, kendimi bu karara tamamiyle hazır ve bunun bütün sorumluluğunu üstlenecek durumda
hissediyorum.
O gün, hem iç tedirginliği veren bir kopuş, hem de sükûnet verici bir bağlanış duygusu içindeyim. Bir
dünyadan, benimkinden, bundan böyle beni reddedecek olan Batı dünyasından kopuyorum. Ama
aynı zamanda, bende her zamanki inancımdaki devamlılık duygusu da var. Bendeki bu iman,
Kur’an’ın, numunesini Hz. İbrahim’de ve onun Allah’a kayıtsız şartsız teslimiyetinin belirtisi olan
kurbanında gösterdiği bu iman sade ve güçlü, köklü ve ilk imandır.
Yalnızlığım, bana yalnızlık gibi görünmüyor. Sûfîlerin, yani bütün zamanların en büyük şairi Mevlâna
Celâleddin Rûmî’den, Müslüman İspanya’nın keşif adamı Mürsiyeli İbni Arabî’ye ve onun aşk
destanına kadar, İslâm’ın derûnî hayatının manevî efendilerinin varlığıyla dopdoluyum.”
MÜSLÜMAN OLMADAN ÖNCE ÖLÜMÜ SORGULUYORDU
Roger Garaudy daha Müslüman olmadan önce, 1975’te yayımlanan İnsan Sözü kitabında şunları
yazıyordu:
“Ben ölümü hayatı sevdiğim aşkla seviyorum.
Çünkü ikisi bir bütün eder.
Ölüm -bununla, emek ve sevgiyle geçen uzun bir hayattan sonra gelen doğal ölümü kastediyorumbir sınır, yaşamın inkârı değildir. Tersine, ölüm hayata en yüksek anlamını kazandırır.
Kendi ölümüm hep idealimin kişisel bir ideal olmadığını hatırlatır. Ben ancak beni aşan bir ideale
katılıyorsam insanımdır.
Kendisine karşı mücadele vermemiz gereken aslı mesele, yapacak çok şeyleri olan çocukların,
gençlerin vakitsiz ölümünü engelleme mücadelesidir. Savaş ve yoksulluk tanımayan bir toplum
düzeni ve toplumun insanca bir örgütlenmesi için büyük çaba harcamalıyız.
Bir yaşlının ölümüne gelince, meselâ insanî görevimin sonunda gelecek olan kendi ölümüm, benim
için hiç de bir felâket değildir. Böyle bir ölüm sadece yaşlılığın son ufkudur. Yapabileceklerimin
yelpazesi ben yaşlandıkça daralıyor, ideallerimin alanı küçülüyor, ortaya bir şeyler koyma gücüm
gittikçe daha azalıyor. Bu gidişin içinde benim ölümüm, artık varıp sınıra dayanma oluyor.
Çalışmamla, düşüncemle, sevgimle ortaya koyabildiğimi her şey, insanın insanla sürüp giden
varoluşuna iyice kazındı ve sonsuza dek de orada kalacak. Tıbbın bir uygulaması, saçma bir biçimde
kendisi amaca dönüşmüş bir uygulama, bir süre daha beni bitkisel hayatta tutmayı sürdürse de,
İnsanlığını hayatına katkım kırıldığı anda artık benim bir canlı olmam son bulmuş demektir. Bu
katkım olmadıkça, tıbbın beni saçma bir şekilde bitkisel hayatta tutmasının hiçbir anlamı yoktur.”
Roger Garaudy'in önemli eserleri
Don Kişot; Yaşanmış Şiir
Don Kişot, Jül Sezar'dan da, Napolyon'dan da daha gerçektir. Onlar sadece tarih kitaplarında varlar.
Don Kişot ise, sanki sahte gerçeğe meydan okurcasına, hayatımızda hep yaşar ve her an yeniden
doğar. Benim üstadım Don Kişot'tur. Yirmi yaşından itibaren kendime rehber edindim onu. İdealin
gerçekten daha doğru olduğuna inanan Don Kişot'u. Hiçbir fırtınanın baş eğdiremediği o
kahramanı... Haklı b...
İslam Ve İnsanlığın Geleceği
Müslümanlar iyi bir Müslüman olmayı, ilk görev olan Allahın hükümranlığını yeryüzünde
gerçekleştirmek olarak gördükçe ve bu vazifeyi yerine getirme gücünü kıldıkları namaz, gittikleri
hacc ve tuttukları oruçtan aldıkça, birkaç on yıllık bir süre içinde, İndüs nehrinden, Atlantik
okyanusuna kadar milyonlarca erkek ve kadını kendi imanlarına kazandırdılar. İyi bir Müslüman
olmanın, kendini yalnızc...
20. Yüzyıl Biyografisi
Bir zamanların yetkin marksist düşünürünün, müslüman olduktan sonra 20. yüzyılı değerlendirişini
bulacaksınız bu kitapta. Düşünce dünyasında önemli değişikliklerin yaşandığı ve materyalizmin bir
kez daha yenilgiye uğradığı 20. yüzyılı yakından tanımak isteyenler için iyi bir kaynak eser.
Medeniyetler Diyaloğu
Roger Garaudy (Roje Garodi) bu eseri Müslüman olmadan beş sene önce yazdı. Yayınlanır
yayınlanmaz birçok dünya diline çevrildi. Pek çok ülkede defalarca basıldı. İnsanlığın geleceği için
kafa yoranların kaynak kitabı oldu. Bu kitapta savunulan tez şudur: Batılılar tarafından yüz
milyonlarca Amerikan yerlisine o korkunç soykırım yapılmasaydı... Avrupalıların köle ticareti
yüzünden yine yüz milyonla...
Kur'an Ve Çağımız
Eğer Batı uygarlığının sürüklendiği akıntıya kendimizi teslim edersek, Allah'ın bize verdiği O'nun
yeryüzündeki "halife"si olmak görevini yerine getirmeyeceğimiz için gelecek nesillerimizi katlediyor
olacağız. Gözü kapalı, ölüme doğru yapılan bu yanşa İslami bir çözüm bulabilecek miyiz? Bize
Kur'ân'da açıklanan "doğru yol"u (sırat-ı müstakim) mevcut tarihi şartlar içerisinde izleyebilecek m...
İslam'ın Vadettikleri
Üçüncü Dünya ülkelerinin sömürülmesine devam edilmesi sadece ahlaki olarak karşımıza
çıkmamakta; fakat aynı zamanda dünyanın geleceğini de ilgilendirmektedir. Oysa söz konusu olan,
insanlığın tümünün hayatını devam ettirmesidir. Gelişmiş ve azgelişmiş ülkelerden bahsetmek
öldürücü bir yanılgıdır. Zira sadece hasta ülkeler vardır: Çünkü bu ülkeler ekonomik büyümelerinden,
kültürlerinden, azgelişmiş...
Kafka
Roger Garaudy´den ´mücadelesinden çağdaş bir şövalye öyküsü´ doğan Kafka´nın evrenini kuşatan
zengin bir inceleme. Kapitalizmin sermayeyi, rekabeti ve akılcılığı esas alan toplumsal düzeninin,
insanların ruhsal yaşamı üzerinde yarattığı tahribatın boyutları Kafka´dan Beckett´e, Hasek´ten
Chaplin´e çağdaş sanatın da başlıca ilgi alanını oluşturur. Bu noktada Kafka´nın özel bir durumu
vardır;
Batı Terörü
Entegrizmleri, milliyetçilikleri ve savaş kaynağı bütün arkaizmleri meydana getiren ve besleyen
"piyasa tektanrıcılığı"nın ve "totaliter liberalizm"in vahşi ormanına terk edilmeye karşı bu kitap,
geleceğini kendi eline alarak, ekonomisini, siyasetini, eğitim sistemini ve imanını dönüştürecek
insanın aşkınlığını yeniden teyit etmeye çalışmaktadır. Bu eser, sembolik de olsa, şu ana kadar
yükselişte ...
İnsanlığın Medeniyet Destanı
Bu eserinde ünlü düşünür Garaudy, insanoğlunun yeryüzünde ortaya çıkışından bu yana
gerçekleştirdiği medeniyet mücadelesini bütün yönleriyle anlatıyor. Dinler, bilgelikler, kültürler,
sanatlar ve bilimlerle insanın nereden nereye geldiğinin panoramasını çiziyor. Batı'nın geri kalan
dünyadan kopmasının insanlığa neler kaybettirdiğine dikkat çekiyor ve geleceğin huzur ve barış
getirmesi için teklifli...
Şahitlerim
20. yüzyılın oluşmasına siyasî, dinî ve estetik plânda katkıda bulunmuş büyük entellektüeller
tarafından Garaudy'ye gönderilmiş mektuplardan oluşan bu eser, çağımızı anlama ve değerlendirme
açısından oldukça önemli belgeleri içeriyor.
Dünya Bülteni
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Roger Garaudy kimdir?
Download