Sevim Coşkun 21202662 MAHZUN ŞÖVALYE http://missbaykus.blogcu.com/yasakli-kitaplar-don-kisot-kischot/10540449 Yel değirmenlerine karşı savaşıyordu Don Kişot, peşindeydi davasının. Onun için nasıl göründüğü değil, kendi amacı uğruna yapması gerekenler önemliydi. Böyle bir kahramandı o; kararlı bir savaşçı, centilmen bir beyefendi, çok âşık bir sevgili ve yüzü mahzun bir çılgın idi. Dilimizde “Don Kişot’luk yapmak”, “gereksiz kahramanlık yapmak” manasına gelse de, bana göre gerekli bir kahramandı o. Şehirli entel insanlarız biz; bunalımlı ve her an gitmeye hazır ama kalmaya mecbur olanlarız. İşte hayatımızın o görünmeyen, büyük sorunlarıyla başa çıkmaya çalışırken Don Kişot gelir aklımıza; bizim entel şövalyemizdir o. Yel değirmenlerine karşı savaş açmıştır, savaşırken yılmamıştır ve davasında ilerlemiştir. Romanın sonundan bağımsız, o savaşçı ruhunu bize ulaştırmıştır. Bu açıdan da yazarı olan Cervantes’e karşı büyük saygı duyarız. Bana güç veren ve onun adının geçtiği her şeye farklı bir gözle bakmamı sağlayan savaşçıdır Don Kişot. Hayatımın arka planında bir şarkı çalsın istediğimde bu, Redd grubunun yine Don Kişot isimli şarkısı olur ve iteleyici güç bulmak istediğimde mırıldanırım: “Don Kişot olsun ismim bu gece Rüzgârlara savaş açalım bu daha delice” ‘Hadi yapalım!’ ya da ‘Evet, yapabilirim!’ demektir Don Kişot’luk yapmak. Bu yüzden sırf felsefe eğitimi alabilmek için, tıp fakültesini bitirdikten sonra tekrar sınava girip felsefe bölümünü kazandım ve yeniden öğrenci oldum. Yine yel değirmenleri gibi yıldırmaya çalışan, önümde engel olan, benimle dalga geçen ya da bana inanmayan insanların karşısında büyük bir inançla karşı durmaya çalıştım. Yani, kendimce Don Kişot’luk yaptım. Ben boşa kürek çektiğimi düşünmek istemedim, ‘gereksiz kahramanlık’ yaptığımı da düşünmedim. Bu yolun sonunu da düşünmedim; iyi ya da kötü bir şekilde sonuçlanacaktı ama ben en azından istediğim şey için mücadele vermiş olacaktım. Hiç olmazsa ‘en azından denedim’ diyebilecektim. Don Kişot bir centilmendi, nazik bir adamdı. Günümüzde görmeye oldukça hasret kaldığımız insanlardan biri idi. Ben de hep kibar olmaya çalıştım insanlara karşı. Kimseyi ayırmadan, herkese saygı duydum. Acil serviste başımı kaldıracak vakit bulamadan hasta bakarken bile, bana karşı saygısız davranan kişilere karşı ‘siz’ demeye devam ettim; yine onların en iyi tedaviyi almaları için uğraştım. Hastalarım bana teşekkür edebilirlerdi ya da benden memnun olmayabilirlerdi. Ben yine de herkese karşı nazik ve saygılı oldum, onlar için elimden geleni yaptım ve yine boşa kürek çektiğimi düşünmedim. Çünkü birini sağlığına kavuşturmuştum belki, bu da bana yeterdi. ‘Doktor hanım fazla kibarsınız, çok çabalıyorsunuz, çok anlatıyorsunuz sadece yorulduğunuzla kalırsınız’ diyenler oldu, özveriyi anlamayanlar da… Yine de ben yaptığım işin bu şekilde doğru olduğunu düşündüm; yorulsam da, üzülsem de, kırılsam da arada gelen teşekkürler ve gösterilen takdirler yeterdi. Don Kişot oldukça inançlı ve seven bir adamdı. Dülsinya onun için dünyanın en güzel kadınıydı, onun için savaşırdı. Ben de inandım buna. Uğrunda savaşacak birini bulurdunuz ve onu çok severdiniz. Dünya bir yana, o diğer yana olabilirdi. Bu yüzden kısa süreli gönül maceralarıyla da işim olmadı benim. İnandım ve bekledim. Bu bence çok yüceydi ve çok güzeldi. Bir o kadar tutkulu ve saf buldum ben bunu. Hâlâ bekliyorum ama yine de boşa kürek çektiğimi düşünmüyorum. Çok savaşıyorsunuz ve kaybediyorsunuz belki ama o amaca bütün kalbinizle inanmak ve ona göre yaşamaktır bence esas olan. Artık evlenmem gerektiğini söyleyen ve bunun için girişimlerde bulunan yel değirmenlerine karşı duruyorum, kim olduğunu bilmediğim kişi için mücadele ediyorum. Hiç bulamasam da onu, gereksiz kahramanlık yaptığımı düşünmüyorum. Don Kişot’un ruhuyla donanmak, bu mahzun yüzlü şövalye olmak biz şehirli entelleri ayakta tutuyor belki. İşte böyle ehemmiyetsiz gibi duran ama içimizde depremler oluşturan meselelerle şehirli bunalımlarımızı yaratırken, o kırılgan fakat inançlı ruhu besliyor ‘modern Don Kişot’ olmak… Cemil Meriç’in cümleleri ise çok güzel açıklıyor anlatılmak istenenleri: “Don Kişot olun. Tek hürmet ettiğim adamdır. Kaybedilmiş bir davanın bu kadar fedakâr bir kahramanı olabilir. Öyle görmek ve inandırmak ihtiyacında. Dünya Şanso Panso’larla dolu.”