Roger’lar’ın İslam Sevgisi 13 Haziran 2002 günü Fransız düşünür ve yazar profesör Roger Garaudy’nin ölüm yıldönümüydü. Roger ismi, bana tarihte Müslüman gibi düşünen ve yaşayan diğer iki Roger’ı daha hatırlattı. İtalya’daki Norman Kral II.Roger ve Oxford’lu İngiliz alim Roger Bacon. 1913’de Marsilya’da doğan Roger Garaudy, 1952’de Sorbonne Üniversitesi’nde edebiyat eğitimi aldı. Eski Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi’nde doktorasını yaptı. Fransız Komünist Partisi’nde etkin görevler yapan Garaudy, Fransız Parlementosu’nda milletvekili, meclis başkan yardımcılığı ve senatörlük görevlerinde bulundu (1945-1962). Marksist İnceleme ve Araştırma Merkezi müdürlüğü yaptı. 1970’te Sovyetlerin Prag’ı istilasını protesto etmesinin ardından, Fransız Komünist Partisi’nden ve siyasetten koptu. Üniversiteye dönerek pek çok esere imza attı ve bir çok ülkede konferanslar verdi. 1982’de 69 yaşındayken Cenevre’de İslam’a girdiğini açıklayan Roger’ın şu sözleri dikkat çekiciydi: “İslam diğer ikisini kendinde toplayan ve vahyi tamamlayan bir dindir. Batının ortaya koyduğu demokrasi, mal ve mülk sahipleri için, zenginler için vardır. İsrafı, gösterişi ve lüksü yasaklayan; kazancı alın terindeki damlacıklarda arayan İslam gayrimeşru serveti imha eden bir sistemler manzumesidir. İslam’a göre halife ile köle aynı hakka sahiptir. Sufilerin ya da tüm zamanların en büyük şairi Mevlana’dan, Müslüman İspanya’nın mutasavvıfı Muhyiddin İbn’ül Arabi’ye ve onların aşk destanlarına kadar İslam’ın deruni hayatının manevi efensilerinin varlığıyla dopdoluyum”. Garaudy’nin Holokost’u (II. Dünya Savaşı’nda Yahudiler’in Almanya’da soykırımı) tanımaması onu sayan ve sevenlerinin bir bölümünü şaşırttı. Yine de bu konudaki tutumu, onun büyük vizyonunun ve inancının ülkemizde ve dünyada tanıtılmasını ve paylaşılmasını engellememeliydi. Endülüs bilim ve kültüründen ileri derecede etkilendiği bilinen İngiliz bilim insanı Roger Bacon’a (1214?-1294) göre İbn-i Sina filozofların başkanı ve prensidir. Endülüs’ün bilim ve felsefesine düşkünlüğü çok iyi bilinen bu Roger’ın da Müslüman denecek kadar Endülüs kültür ve bilimine düşkün olduğu ileri sürülür. 1117’de Sicilya Kontu olan II.Roger’ın (1096-1154) eşi Elvira, Endülüs soyundan gelmekteydi. Arap dili ve İslam kültürünün hayranı olan II.Roger, sarayında pek çok Müslüman bilim adamını himaye etmişti. Endülüslü alim el-İdrisi’yi davet etmiş ve gümüşten kabartma bir harita yaptırmıştı. Yine İdrisi, II.Roger için bir kitap yazmıştı. Ünlü Alman filozof Nietzche’nin “Dünyanın Harikası” olarak nitelendirdiği Kutsal Roman İmparatoru II.Frederick (1194-1250), II.Roger’ın torunuydu. II.Frederick Müslüman gibi yaşadığı için Batı tarihinde “Muhammed’in Müridi” olarak tanımlanır. Hıristiyan Avrupa’nın ilk seküler üniversitelerinden birini Napoli’de kuran II.Frederick’in, Fas’daki halifeyle ve Mağripli alim İbn Sebin ile mektuplaşmaları tarihin önemli vesikalarıdır. II.Frederick’in, dedesi II.Roger’ın döneminde dokunan ve “Hicri 528 yılı” yazılı kırmızı ipek elbiseyi giydiği çok iyi bilinir. Müslümanlar gibi giyinen II.Frederick’in, Endülüs bilim ve sanatının İtalya’da kökleşmesine yol açmıştır. Bu ekolle gelişen eğitimle, Dante, Petrarca ve Boccacio gibi Rönesans öncüleri yetişmiştir. Ortadoğu topraklarından yetişip Batı kültürüne etkide bulunan Müslüman alimler, Roger’ları nasıl da etkilemiş değil mi? Bizler Batı’yı etkileyebilir miyiz? Dileriz Ortadoğu’muzda gerçek İslam ile buluşmayı başaran ve yaşayan bahtiyarlar, atalarının izinden dünyaya katkılar sunarlar.