1. İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış ................... 2 İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış 1. İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış Bitkisel üretimde yıldan yıla karşılaşılan varyasyonun en önemli nedeni yüksek verimli ve teknoloji çevrelerinde bile ilklimdir İnsanlığın yürüttüğü aktivitelerden kaynaklanan iklimsel değişim olasılıkları hakkında son yıllarda artan bir ilgi mevcuttur. Çünkü iklimdeki herhangi bir değişim, gıda üretimindeki belirsizliği artırmaktadır. Endüstriyel devrimin başlangıcında bu yana, dünya nüfusu dramatik olarak artmaktadır. Buna paralel olarak, büyük oranda fosil yakıt (petrol) kullanımı çimento üretimi daha önce tarım veya hayvancılık için kullanılmayan arazilerinde yoğun olarak kullanımı da artmaktadır. İnsanlık tarihindeki en büyük nüfus artışı 21. yy da ortaya çıkmıştır. Bu durum iklim değişikliklerinin daha büyük şekilde uygunluğunu dikte etmektedir, çünkü sonuçları daha büyük ve hazin olabilmektedir. Dünyanın mevcut iklimi yaşamımızı desteklemeye o kadar iyi uymuştu ki global iklimde gözlenen veya beklenen herhangi bir değişim insanoğlu için radikal bir önem taşımaktadır. İklimimizdeki değişimler atmosferik ve okyanuslardaki işlevler ve bunların ilişkileri ile şekillenmektedir. Bitkisel üretimin bağlamında; ilişkili atmosferik olaylar; yararlı stratosferik ozon ([O3]) konsantrasyonundaki kayıplar ve dünya yüzeyi üzerindeki iz gazların konsantrasyonlarındaki artışlardan ibarettir. Bu gazlar, atmosferik karbodioksit ([CO2]), metan ([CH4]), Nitri oksit ([N2O]) ve sülfür dioksit ([SO2])’dir. [O3], [SO2] ve [CO2] ürünler üzerinde direkt etkide bulunurken, [SO2], [CH4] ve [N2O] hava sıcaklığını değiştirmede kritik faktörlerdir. Atmosferik işlevler sonucunda ortaya çıkan ürünler ayrıca dünya yüzeyindeki ultraviole (mor ötesi) radyasyonunda artışlara, sıcaklık ve yağış rejiminde değişimlere yol açabilmektedir. 2 V.Tansı İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış Dünyanın mevcut sıcaklığının belirlenmesinde önemli bir belirsizlik vardır ve geçmiş sıcaklıkların belirlenmesi bile yılgınlık veren bir iştir. Global veya bölgesel ortalamaların elde edilmesi bile güç olmaktadır, çünkü hem günlük hem de mevsimsel sıcaklıklar yöreden yöreye çok fazla değişmektedir. Bu nedenle, iklim değişikliği olasılığı halk gözünde bir dereceye kadar çelişkili bir durum ar etmektedir. Bununla birlikte, atmosferik CO2 ve diğer radiative gazların son yıllarda artışı çok iyi bir şekilde gözler önüne serilmiştir ve bu gazların yüksek konsantrasyonlarının global ısınmaya neden olmasını teoritik nedenlerine itiraz edilmemektedir. Jeolojik hatta son tarihi zamanlarda bile oluşan sıcaklıktaki değişimler buzul çağı ve serin dönem (bazılarının dediği gibi küçük buzul çağı) şeklinde 16 ve 17. yy da ortaya çıkmıştır.Ne yazık ki sıcaklıktaki bu değişimler in bariz bir açıklaması mevcut değildir. Fakat endüstri çağı öncesi bu varyasyonların insanoğlunun herhangi bir aktivitesi ile ilişkili olduğu olası gibi görünmemektedir. Gelecekteki iklim değişiklerine ilişkin bilgilerimizin çoğu iklim modelleri kullanarak yürütülen çalışmalardan elde edilmektedir. İklim modelleri, iklimden sorumlu olduğu bilinen işlevlerin bir çoğunun kompleks matematiksel temsilleridir. Bu işlevler atmosfer ile topogğrafik etkiyi elde etmek için kara yüzeyleri, okyanus akıntıları ve buz denizi arasındaki ilişkileri kapsamaktadır. Modeller sıcaklık rüzgar, değişkenlerin global dağılımını simule bulutluluk ve yağmur gibi (taklit) etmektedirler. Bu modeller atmosferik fizik bilgisi arttıkça ve bilgisayar teknolojisi geliştikçe, zamanla daha kompleks bir şekilde gelişmektedirler. Günümüzün 3 boyutlu atmosferik modelleri karışık katlı güneş ışığının yıllık mevsimsel değişimlerini de dahil edilmesine olanak veren okyanus modelleri ile bağlantılı olarak çalışmaktadırlar. Anlama yeteneği ve hesaplama gücü geliştikçe, kara 3 V.Tansı İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış yüzeylerinin daha detaylı topoğrafisi, bitki örtüsü, atmosferik interaksiyonlar daha mükemmel tanımlanacak ve daha küçük dilimler kullanılacaktır. Bu tür mekanistik detaylar arttıkça mevcut iklim simulasyonları hem mevsimsel hem de mesafe (genişlik) olarak gelişecektir. Bununla birlikte, oldukça büyük çelişkilerde ortaya çıkacaktır. ABD’de 2 iki adet iklim programı 2100 yılı için çalıştırılmıştır. Programlardan bir tanesi 2060 yılında yerel sıcaklıkta kışın 5 °C, yazın ise 3 °C’lik bir artış gösterirken diğeri ise daha yüksek artışlar bile tahmin etmektedir.Bu modeller bölgeye özel iklim değişiklikleri konusunda farklı görüşler ortaya koymaktadırlar. Şöyle ki, birisi güneydoğu ABD’de yaz yağışlarında artış diğeri azalış öngörmektedirler. Radiativ gazların konsantrasyonlarının atmosferde arttığı bariz olduğu için ve ısınmaya neden olan teorik nedenlere bir itiraz olmadığı için, ısınmayı teşvik eden koşulların görevde olduğu kanısı güvenle ortaya çıkarılmaktadır. Bir çok atmosfer bilimcisi bu değerlendirmeye katılmaktadır. Tarım iklimdeki değişimde sürdürücü güçler olduğu ortaya çıkan radiative gazlara önemli ölçüde katkı sağlamaktadır.Bu gazların primer kaynakları, tarımsal aktivitelerde kullanılan fosil yakıtları, bitkisel üretimle ilişkin olarak toprak işleme ile ortaya çıkan toprak (C) kayıpları, ürün ve orman atıklarının yakılması, hayvancılığın artışı ve bunu izleyen hayvansal gübreleme işlevi, azotlu gübrenin üretimi ve kullanımı, tavalarda çeltik tarımının artmasıdır. Tavalarda çeltik tarımı çiftlik gübresinin göletlerde toplanması, büyük miktarda CH4 ortaya çıkmasına neden olurken, gübrelemenin değişik zamanlarında N2O salımına yol açmaktadır. Metan ve N2O atmosferik CO2‘ten önemli ölçüde daha yüksek radiativ etkilidir (sırasıyla birim gaz kütlesi başına 21 ve 310 kez daha fazla) 4 V.Tansı İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış Önemli miktarda C torakta depolanmakta ve oldukça da kolay bozulabilir formdadır. Tarımsal uygulamalar gibi amenajman uygulamalarına maruz kalmasıyla torakta C kaybı veya kazancı olabilir. Daha az toprak işleme daha fazla C birikimi ile sonuçlanabilir ve toprak koruma ve sürdürülebilir tarım açısından arzu edilen katkılar oluşabilir. Ot öldürücülerdeki son gelişmeler daha az toprak işlemeyi daha ekonomik ve karlı yapmaktadır, çünkü toprak işlemenin başlıca nedenlerinden biri yabancı ot kontrolü içindir. Gelişmiş ot öldürücüler kullanılan bitkisel üretimle toprak işlemenin azalması sağlanmakta ve de yüksek enerji gerektiren toprak işleme tekniklerine göre daha az fosil yakıt kullanılmaktadır. Buna ek olarak, daha az toprak işleme genellikle daha iyi su infiltrasyonu, daha iyi toprak agregasyonu, erozyona daha düşük duyarlılık, daha iyi bir bitki su ilişkisi ve bununla ilişkili olarak daha az kurak zararı gibi ikinci derecede yararlar sağlayabilir. Organik karbon bileşikleri, toprak agregatlarını birbirine bağlar ve onları parçalanmaya ve kırılmaya dayanıklı kılar, fakat tekrar tekrar toprak işleme ayrışmayı kırılmayı teşvik eder. Hayvansal gübreleme, atmosfere küçük oranda genel bir N2O, CH4 ve CO2 katkısını temsil etmektedir. Bununla birlikte hayvansal yoğunluğa neden olan modern hayvancılık üretim kaynaklarının kirlenmesini ve metotları, gübreden arzu çıkan edilmeyen radiative kokuları, gazların su sonuçta atmosferik kirlenmeye neden olmasını en aza indirmek için yollar bulmak için halk arasında önemli alakaya yol açmışlardır. Büyük yoğunluklarda hayvansal üretim yerel küçük toplumlarda bir sorun olarak belirtilmekle birlikte, benzer sayıda hayvansal üretimin eşit dağıtılmış daha büyük alanda yapılmasının genel etkisinde çok farklı olmayacağı yolundadır. Tabi büyük havuzlarda metan üretimi bunun dışındadır. Tavada çeltik üretimindeki metan miktarı vejetatif büyüme sırasındaki kitle üretimi ile ilişkilidir, fakat, yılda 2 ürün alınan yerlerde, CH4 5 V.Tansı İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış üretimini ve salımını azaltmak için bazı idari yöntemler kullanılabilir. Metan salımı su idaresine hayli duyarlıdır; bununla birlikte, N2O salımı CH4 üretimini en aza indiren uygulamalarda da kaynaklanabilir. Tavada çeltik üretiminde hem NH4 hem de N2O salımını en aza indirgeyecek yollar bulmak için ilave bilgiye gerek vardır. Global ölçekte, C döngüsü bir rezervuardan (hazne) diğerine akış olan büyük C rezervuarlarından ibarettir. Bu haznelerin en büyüğü okyanuslardır, bunu toprak, atmosfer ve nihayet yaşayan organik madde izlemektedir. Okyanuslardaki doğal işlemler ve bitki kütlesi en büyük CO2 ve alımı ve salımından sorumludurlar. En önemli doğal işlevler okyanuslardan, bitkisel materyalin aerobik çürümesinden ve bitki ve hayvan solunumundan CO2 salımıdır. Yeşil bitkiler fotosentez yoluyla, C’nun büyük kısmını haczetmektedirler, ve aynı zamanda aldıklar C’nun % 50’sini solunumla atmosfere geri göndermektedirler. Kalan % 50 mikrobiyal parçalanma ile yavaş yavaş oksidize olmakta sonuçta atmosfere salınmaktadır. Toprak, organik maddenin ayrışımı olduğu belli başlı karbon depo yeridir. Topraktaki organik madde hem canlı hem de cansız bileşenlerden ibarettir. Yaşayan bileşenler bitki kökleri toprak mikroorganizmaları ve hayvanlar iken, canlı olmayan bileşenler mikroorganizmaların bitki ve hayvansal materyalin atıklarıdır. Yeni canlı olmayan organik madde tipik olarak hızla ayrışır bu ayrışma sırasında kalıntı miktar daha inatçı bir materyali oluşturur ki zamanla bu madde toprağın organik karbonu olarak binlerce yıl toprakta kalabilir. Karbonca zengin bir çevrede oluşturulan bitkisel materyal daha yüksek oranda lignin içerebilir dolayısıyla da ayrışmaya daha dayanıklıdır.Yüksek karbondioksit çevresini üretilen materyalin ayrışma oranı üzerine etkisi hakkında çok az şey bilinmektedir. Dolayısıyla sap ve organik madde birikimi üzerine de çok az şey bilinmektedir. Ayrışmanın oranı sıcaklık nem ve ayrışan materyalin kimyasal yapısı toprağın kimyasal çevresi ve toprak kullanımına bağlıdır. Şöyle ki topraktaki karbon 6 V.Tansı İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış miktarı fotosentetik olarak bağlanan karbon girişi ile biomass yani biyolojik kütle ayrışması sırasındaki karbon kaybı arasındaki dengeye bağlıdır. Tarımsal uygulamalar bu işlevlerin her ikisini de değiştirebilir. Önemli miktarlardaki karbon geçici olarak bitki materyallerde depolanmaktadır. Doğal ekosistemler özellikle ormanlar karbonu ağaç ana gövdesinde nispeten daha uzun bir süre depolarlar. Dünya’nın doğal ormanlarla kaplı karasal yüzeylerinin yüzdesi endüstri çağı öncesi zamanlarda % 46’dan günümüzde sadece yaklaşık % 27’ye düşmüştür. Bununla birlikte günümüz toplumunda ağaç plantasyonları giderek daha önemli olmaktadır ve vejetatif yapılarda orta müddette karbon depolaması sağlamaktadır. Hızlı büyüyen ağaçlar yararlı bitki özü ve yapısal lif sağlamak amacıyla kullanılmaktadır ve tahminen 130 milyon hektar alanda yetiştirilmektedir. Dünyanın atmosferindeki en önemli değişiklik CO2 konsantrasyonunda olmuştur. Bu değer endüstri devriminin başından bu yana % 25 kadar artmıştır. CO2 fototsentezi teşvik etmekte bitki solunumunu ise geriletmektedir. Bu etkilerin bitki büyümesini diğer işlevleri etkileyerek artırması beklenmektedir. Bununla birlikte bitki fizyolojik işlevlerinin bir kısmı da sıcaklıkta ozonda ultraviyole radyasyonunda, su ve besin maddelerindeki değişiklikle de etkilenmektedir. Bunların tamamı iklim değişikliği ile çok yakın ilişkili değişken faktörlerdir. Bu kitap en önemli gıda ve lif bitkilerinin bu fiziksel ve kimyasal değişikliklere reaksiyon gösterme şeklini anlatmakta ve etkileyecek bizim hipotetik değişen çevrede insanoğlunun yaşama yeteneğinin değişiklikleri bizim nasıl tahmin edeceğimizi göstermektedir. Bu kitap insan eliyle yapılmış iklimsel değişiklik durumlarını, bu görünür değişimlerdeki tarımın rolünü ve bu değişikliklerin tarım üzerindeki etkilerini incelemektedir. Gıda ve lif üretimindeki değişikliklerin sonucu olarak toplum kesinlikle etkilenecektir. Bazı bölgelerin negatif olarak etkilenmesi olası iken 7 V.Tansı İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış diğer bölgeler bundan yararlanabilirler. Ticaret ve alışveriş günümüzde çok önemli olduğu için ekonomik değişikliklerin nedenleri toplumun anlayacağı kadar açık olmayabilir fakat yinede değişiklikler oluşacaktır. Ekonomik önemi olan bitkilerin büyük bir çoğunluğu ve çevresel değişikliklerin etkileri bu kitapta incelenmiştir. İnsan gıdası olarak önemli olan ürünler ( çeltik, buğday, soya, sebzeler, kök ve yumrulu bitkiler) incelenmiştir. Özellikle hayvan yemi olarak kullanılan bitkiler ( mısır, sorgum, yüksek verimli yem bitkileri ve meralarda ) ayrıca incelenmiştir. Özellikle lif için yetiştirilen bitkiler ( pamuk ve ağaç ürünler ve içecek amaçlı kullanılan çölde yetiştirilen bitkilerde) dahil edilmiştir. Çevresel faktörlerin değişik fizyolojik işlevler üzerine etkisi ve hasat edilen kısmın verimi üzerine etkisi değerlendirilmiştir. C3 ve C4 fotosentezine sahip bitkileri ile (crassulacean) asit metabolizmasına sahip bitkiler olası çevresel değişiklere hassasiyetleri açısından karşılaştırılmıştır. Bitki yabancı ot ve böcek ilişkileri ve bitkisel üretimde değişen iklim çevresinde bitkisel üretim üzerine zararlıların oransal oranı incelenmiştir. Klasik ıslah yöntemlerinin geçmişte oynadığı rol ve değişen çevredeki rolü yakın zamandaki transgenik tekniklerdeki yeniliklerle birlikte dikkatlice gözden geçirilmiştir. Transgenik teknikler son zamanlarda yalnızca abiyotik (canlı olmayan) problemlerin çözümünde kullanılmıştır. Başlangıç çalışmaları belirli genler değiştirilerek çevresel streslere dramatik ve çoğu kez beklenmeyen tepkilerin elde edilebileceğini ortaya koymaktadır. Birden fazla çevresel strese tolerans arttırılabilmektedir. tek Değişik bir genin çevresel değiştirilmesi streslere sonucu tolerans olarak çeşitlerinin geliştirilmesinin önemi artacak hem transgenik hem de klasik ıslah metotları önem kazanacaktır. Global ısınma muhtemelen tropik bölgeler ve yüksek sıcaklık ve yetersiz yağışın çoğu kez verimliliği sınırladığı alanlarda çoğu kez negatif bir etkiye sahip olacaktır. Bununla birlikte soğuğun üretimi kısıtlayan primer faktör olan bölgeler 8 V.Tansı İklim Değişimi ve Global Bitkisel Verimliliğe Bir Bakış ısınmadan faydalanacaklardır. Çoğu gıda üretiminin yapıldığı sıcak bölgelerdeki çiftçiler değişen üretim teknikleri bulacaklar. Belirli alanlarda bir bitkinin önemi global ısınma nedeniyle değişecek ve ekonomik faktörler bu değişikleri belirleyecekler. Değişen kültürel uygulamaların ve mühendislik tekniklerin önemi ayrıca insanoğlunun kültürünün başarısında en önemli önlem olmayı sürdürecektir. Sıcak bölgelerde bitkisel üretimin en büyük riski global iklim değişikliği ile birlikte ekstrem olayların sıklığındaki değişimden kaynaklanacaktır. Beklenmeyen erken ve geç donlar hiç beklenmedik sezonlarda ürünlerin tamamını tahrip edecektir. Kurak dönemlerin veya sellerin ortaya çıkmasının artması aynı şekilde bitkisel üretim potansiyelini toptan veya önemli ölçüde değiştirecektir. Bu koşullar ve hususlar Dünyanın endüstrileşmiş bölgelerinin lehine olacaktır. Bilim ve teknolojinin avantajlarını dezavantajlı bölgelere yaymanın yolları toplumu en yıldıran meydan okumalarından biri olarak kalacaktır. 9 V.Tansı