Tahsin ÖZTİRYAKİ

advertisement
BAŞKANDAN
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Tahsin ÖZTİRYAKİ
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
E
ylül ayı ihracatımız
geçen yılın aynı ayına
göre yüzde11,1 artışla
12,5 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Son 12
aylık ihracatımız ise geçen
yılki 152 milyar dolardır. Aslında
yıl başındaki artış beklentilerimiz
gerçekleşmemiş olsa da dünyada
yaşanan finansal krizin tam olarak
atlatılamaması, AB’de beklenen ekonomik
canlanmanın gerçekleşememesi gibi
koşulları düşündüğümüzde, ihracat
rakamlarımızın küçümsenmemesi
gerektiğini düşünüyorum. Hatta, AB’ye
ihracat artışımızın Eylül ayında da
devam etmesini, bu kadar zor koşullarda
mücadele eden biz ihracatçıların başarısı
olarak görüyorum.
Bu arada, Birlik olarak faaliyetlerimize
devam ediyoruz. Ülkemizin önemli
sektörlerinden olan Alüminyum Sektörü
için Yurtdışı Pazarlama Takımı Projemizi
21Ağustos 2013 tarihinde başlattık.
Ekonomi Bakanlığı’ndan onayımızı
aldıktan sonra projemizin ilk aşaması olan
İhtiyaç Analizi sürecine başlanmış olup
kasım ayı içinde bu sürecin bitmesini
bekliyoruz. Akabinde, 20 küme firmamızla
birlikte sektörümüz için yeni pazarlara
açılacağız.
URGE projelerimiz içinde önemli mesafe
katettiğimiz Mutfak URGE Projesinde
kasım ayı içinde Güney Amerika Ülkeleri
olan Meksika-Panama-Kolombiya’ya
heyetimiz olacaktır. Ümit ederim, bu
heyet sonrası firmalarımız yeni müşteriler
bulacaklardır. Bununla birlikte, BAKİEL
(Bağlantı Elemanları, El Aletleri ve Kilitler)
sektörümüz için yürüttüğümüz URGE
Projemizin de ilk aşamasını tamamladık
ve Ekonomi Bakanlığı uzmanlarımız
ve küme firmalarımızla değerlendirme
toplantımızı gerçekleştirdik. Oldukça
başarılı bir çalışma olduğunu
düşündüğüm raporun küme firmalarımız
için güzel bir yol haritası olacağını
düşünüyorum.
19 - 22 Eylül 2013 tarihleri arasında
İstanbul’da 24’üncü defa gerçekleştirilen
Zuchex 2013 Züccaciye Ev Eşyaları
ve Elektrikli Ev Gereçleri Fuarı’na
ve 3-6 Ekim 2013 tarihleri arasında
gerçekleşen Aluexpo Fuar’ına info
stand ile katılım sağladık. Zuchex
Fuarımızda standımızda sektöre yönelik
hazırladığımız tanıtım malzemelerimiz
yanında 2013 yılı Endüstriyel Tasarım
Yarışması’nda ödül alan 21 projeye ait
prototipler de sergilenerek, geleneksel
Tasarım Yarışmamız daha geniş kitlelere
duyurulmuş oldu. Diğer taraftan, fuarlarla
eş zamanlı olarak Alım Heyetleri de
gerçekleştirilerek firmalarımızı sektör
firmalarımız ile ikili görüşmeler yapmaları
sağlanmıştır.
Ve alanında ciddi bir yer edinen Metalik
Fikirler Ar-Ge Proje Pazarı’nın ödül
gecesini 31 Ekim gecesinde Lütfi Kırdar
Uluslararası Kongre ve Sergi SarayıRumeli Salonu’nda gerçekleştireceğiz.
Geçen yıldan daha fazla sayıda proje
başvurusu aldığımız etkinliğimize tüm
sanayicilerimizi bekliyoruz.
Sözlerimi burada noktalarken, her şeyin
ülkemiz ve sizler adına güzelliklerle dolu
geçmesini diliyorum.
1
İÇİNDEKİLER
4
48
36
28
20
1 BAŞKANDAN
28 SANAYİNİN SESİ
40 KÖŞE YAZISI
4 HABER
Sanayicinin Sesi bölümümüzün bu ayki
konuğu Kibar Holding Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı CEO Ali Kibar oldu.
Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Rüştü Bozkurt’un
“Alex Ferguson’un dediklerine kulak vermek”
başlıklı yazısını bu bölümde bulabilirsiniz.
32 İNOVASYON
42 ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR
AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesini
sağlayan kanunda yer ayan Teknogirişim
Sermayesi Desteği Programı’nın detaylarını
bu bölümde bulabilirsiniz.
Makine Mühendisliği okuduktan sonra
Endüstriyel Tasarımcı olan Mete Mordağ,
“Tasarım nedir?, Ne değildir?, Ne olmalıdır?”
sorularını konuştuk.
36 FABRİKA TANITIMI
48 ALTERNATİF PAZARLAR
Türkiye’nin ilk LEED sertifikalı döküm
fabrikası Çelikel Alüminyum’un Yönetim
Kurulu Üyesi Okan Deniz ile nasıl bir
çalışma ortamı yarattıkarını ve binanın
teknik özelliklerini konuştk.
Güney Asya’nın gizemli ülkesi Hindistan
bu ayki Alternatif Pazarlar sayfalarımızda
yer aldı. Hindistan, inşaat ve müteahhitlik
sektörlerinde Türk girişimcilerine büyük
fırsatlar sunuyor.
İstanbul Demir ve Demir Dışı İhracatçıları
Birliği’nin haber ve etkinliklerinin yer alan
sayfalarımıza ayrıca Türkiye ekonomisi ve
ihracatındaki haberleri de taşıdık.
12 İHRACAT
Demir ve demir dışı metaller ihracatı bir
ayda yüzde 16,8’lik artış gösterdi.
20 KAPAK KONUSU
Türkiye, 2023 yılında dünyanın en büyük
10 ekonomisi içinde yer alma hedefi için
hız kazananAR-GE, inovasyon, tasarım
çalışmalarını irdeledik.
2
İÇİNDEKİLER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
İmtiyaz Sahibi
Coşkun Kırlıoğlu
Yönetim Yeri
Çobançeşme Mevkii Sanayi Cad.
Dış Ticaret Kompleksi 34350
Yenibosna - İstanbul
Tel: 0212 454 00 00
Faks: 0212 454 00 46
[email protected]
Yayın Kurulu Başkanı
Tahsin Öztiryaki
Yayın Kurulu
Çetin Tecdelioğlu, Ayşegül Çapan,
Aynur Ayhan, Fatih Özer,
Muharrem Kayılı, Özlem S. Erkan,
Özgür İnan, Müge Ataçkarapınar
Yapım
Genel Yönetmen Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı Eser Soygüder Yıldız
Görsel Yönetmen Yavuz Karakaş
Editör Arzu Demirezen
Düzeltmen Editör Ersel Ergüz
52 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
54 İMMİB EĞİTİM PROGRAMI
56 KANUN DEĞİŞİKLİKLERİ
Fotoğraflar Murat Güney, Damla Salor
Reklam Rezarvasyon Nazlı Demirel
Tel: 0212 440 27 69
[email protected]
İletişim
Yazı işleri: (0212) 440 27 83
Pazarlama: (0212) 440 27 65
[email protected]
Baskı
Dünya Yayıncılık AŞ
Globus Dünya Basınevi
100.Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar /İstanbul
Tel: 0212 440 24 24
3
METALİK FİKİRLER
İ
Metalik Fikirler’e
rekor başvuru
stanbul Demir ve Demir Dışı Metaller
İhracatçıları Birliği’nin (İDDMİB) proje
yarışması Metalik Fikirler AR-GE Proje
Pazarı’nın ikincisine yapılan başvuru
sayısı geçen yıla göre yüzde 33 artış
gösterdi. 544 projenin başvurduğu
yarışmanın ödül töreni 31 Ekim 2013
günü Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre
ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda
gerçekleştirilecek. Proje Pazarı’yla ilgili
bilgilerin kamuoyuyla paylaşıldığı basın
toplantısında konuşan İDDMİB Yönetim
Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, ekonomik
özgürlüğün AR-GE, inovasyon, marka ve
yeni tasarımlarla sağlanacağını söyledi.
Toplantıya, Tahsin Öztiryaki’nin yanı sıra
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Çetin
Tecdelioğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri
Ayşegül Çapan, Sedat Özçelik, Sabri
Başer, Mehmet Lise, Serdar Urfalılar,
Rıdvan Mertöz, Cemil Tayman ile Metalik
Fikirler AR-GE Proje Pazarı Koordinatörü
Doç. Dr. Çetin Karakaya, Metaller Sektörü
Şube Müdürü Muharrem Kayılı, Uzman
Yardımları Merve Taşer ile Ebru Kutlualp
4
ve geçen yıl yarışmada ödül alarak
projeleri hayata geçirilen Turgay Kamışlı
ile Candeniz Uysal katıldı.
KENARDA, RAFLARDA DURAN PROJELERI
HAYATA GEÇIRMEK ISTIYORUZ
AR-GE proje pazarının zengin bir
organizasyon olduğunu dile getiren
İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin
Öztiryaki, başvuru sayısının geçen yıla
göre yüzde 33’lük artışla 522’e ulaşmasının
sevincini yaşadıklarını söyledi. Türkiye’nin
bütün bölgelerindeki üniversitelerin
öğrenci ve öğretim görevlileri ile sanayici
ve girişimcilerin projeleriyle yarışmaya
başvurduğunu belirten Öztiryaki, “Geçen
yıl öğretim görevlilerinin katılımı fazla,
öğrencilerin katılımı daha azdı. Bu sene
ise durum tersine döndü” dedi. Türkiye’de
yıllardır üretilen proje, tasarım ve akıllarda
tutulan fikirlerin bir kenarda durduğunu
vurgulayan Öztiryaki, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Bu yarışmayla Türkiye Patent
Enstitüsü’nün raflarında duran
projeler önümüze geldi. Bu projelerin
bitmesiyle birlikte yeni projelerin hayata
geçirileceğini öngörüyoruz. Amacımız
Türkiye’de biriken fikirleri, proje depolarını
harekete geçirmek, bu depoları
İDDMİB 2’NCI METALIK FIKIRLER AR-GE PROJE PAZARI’NA 544
BAŞVURU YAPILDI. GEÇEN YILA GÖRE BAŞVURU SAYISI YÜZDE
33’LÜK ARTIŞ GÖSTERDI. İDDMİB YÖNETIM KURULU BAŞKANI
TAHSIN ÖZTIRYAKI, YARIŞMAYA GÖSTERILEN ILGININ SEVINDIRICI
OLDUĞUNU BELIRTEREK, TÜRKIYE’NIN EKONOMIK ÖZGÜRLÜĞÜNÜN
ANCAK AR-GE, INOVASYON, MARKA VE YENI TASARIMLARLA
SAĞLANABILECEĞINI SÖYLEDI.
METALİK FİKİRLER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
hızlandırmak bunların içinden doğru
olanları ortaya çıkarmak. Biz buna tohum
atma diyoruz. TPE’nin taflarında metalle
ilgili yaklaşık 4 bin proje duruyor. Belki
10 belki 5 yıl önce, yatırımcı bulamamış
raflara kalmış projeler bunlar. İDDMİB bu
projeleri geniş bir katılımla inceleyerek, işe
yarayabileceğini düşündüklerini harekete
geçirmeyi de planlıyor.”
ÜNIVERSITE SANAYICI IŞ BIRLIĞINE
ÖĞRENCILERDEN BAŞLADIK
Bu yıl ikincisi düzenlenen Metalik Fikirler
AR-GE Proje Pazarı’nda, birinciye 12 bin
TL, ikinciye 8 bin TL, üçüncüye 5 bin TL
ödül vereceklerini dile getiren Öztiryaki,
her kategoride ilk 10 yarışmacının
patent masraflarını karşıladıklarını
söyledi. Yarışma sonrasında katılımcıların
çalışmalarıyla yakından ilgilendiklerini
belirten Öztiryaki, basın toplantısında
geçen yıl ödül alan ve projeleri hayata
geçirilen iki kişinin de aralarında
bulunduğunu hatırlattı. Ödül alan
yarışmacılarla her zaman bir arada
olduklarını dile getiren Öztiryaki, sözlerine
şöyle devam etti:
“Üniversitedeki arkadaşlarımızın bu
yarışmaya katılmasını artırmak ve
yarışmadan çok sayıda kişinin haberinin
olması için çalışmalar yapıyoruz. İki
arkadaşımız 10 ildeki üniversitelerde
bire bir tanıtım yaptı. Her zaman dile
getirilen üniversite sanayici iş birliğini en
temelinden, öğrencilerden kurduk. Hatta
sadece yarışma üzerinden değil başka
ilişkiler de kuruyoruz. Örneğin, Erzurum
Atüatürk Üniversitesi’nin ihtiyacı olan
bir laboratuvarı yapmak için çalışmalara
başladık. Amacımız Türkiye’de herkesin
fikrini bir yerlere taşımak.”
DÜNYANIN IKINCI ÇIN’I OLMAK ISTEMIYORUZ
İDDMİB’in 6 bin 193 ihracatçı firmaya
hizmet verdiğini anımsatan Öztiryaki,
son 10 yıllık dönemde sektör ihracatının
yüzde 717 oranında büyüdüğünü belirtti.
Aynı dönemde Türkiye ihracatının yüzde
422 oranında büyüdüğünü dile getiren
Öztiryaki, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sektörün üretim kalitesiyle bağlantılı
olarak en çok ihracatı Avrupa ülkelerine
yaptık. Dünyanın otomotiv devlerine
hatta NASA’ya üretim yapan firmalarımız
var. Biz ekonomik özgürlüğün AR-GE,
inovasyon ve tasarımla sağlanacağına
inanıyoruz. Bu anlayışla, 2 trilyon dolarlık
dünya milli gelirinden pay alarak, ilk 10
ekonomi arasına girmek için çabalıyoruz.
Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile rekabet
edebilmesinin çok üretmek yerine, katma
değeri yüksek üretimle mümkün olacağını
biliyoruz. Üretimde dünyanın ikinci Çin’i
olmak değil, AR-GE yapan, tasarım yapan,
katma değer üreten ülke olmak istiyoruz”
25 MILYAR DOLAR IHRACAT HEDEFI
2023’te sektörün halen binde 98 olan
dünya ticaretindeki payının yüzde 2,3
seviyesine yükselmesini hedeflediklerini
vurgulayan Öztiryaki, bu dönemde
ihracatın 25 milyar dolara ulaşmasını
öngördüklerini söyledi. 2013 yılında
ihracatın 7 milyar dolar olmasını
beklediklerini belirten Öztiryaki, AR-GE,
inovasyon, marka ve UR-GE çalışmalarıyla
sektörün hızlı bir büyüme göstereceğine
inandığını kaydetti.
GERI KAZANIM KAZANDIRACAK
Türkiye’nin alüminyum, demir ve bakır
madenlerinde rezervlerin yeterince
kullanılamadığına işaret eden Öztiryaki,
“Geri dönüşüm Türkiye için kritik öneme
sahip. Biz buna yer üstü madenciliği
diyoruz” diye konuştu. Sektörleri itibarıyla
ihracat yapan firmaların ham madde
tedariki için ithalat da yaptıklarını
hatırlatan Öztiryaki, Türkiye’nin özelikle
demir, alüminyum ve bakır madenleri
açısından var olan rezervlerini yeterince
kullanamadığını vurguladı. Geçen yıl
düzenlenen yarışmaya katılan Candeniz
Uysal’ın “Akıllı kart çiplerinin geri kazanımı”
(kredi kartı ve benzeri kartlar) projesine
değinen Öztiryaki, “Madenlerden
maksimum yararlanmasını bilmeliyiz” dedi.
Öztiryaki yine geçen yılın derece alan
yarışmacısı Turgay Kamışlı’nın “Metal ve
Cevherlerin Atıklarının Değerlendirilmesi
ve Enerji Üretilmesi” konulu projesine
de bu çerçevede dikkat çekerek, Metalik
Fikirler Proje Pazarı’nın araştırmacıların
önünde ufuk açtığını vurguladı.
5
HABER
İDDMİB
’den
mesleki eğitime tam destek
İ
stanbul Demir ve Demir Dışı
Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB)
ile İstanbul Kimyevi Maddeler
ve Mamulleri İhracatçıları Birliği
(İKMİB), hazırladıkları projelerle Türk
Ulusal Ajansı’ndan destek almaya
hak kazandı. Leonardo Da Vinci Projeleri
kapsamında, İDDMİB, KOBİ’lerin bilgi
düzeylerini artıracak web tabanlı uzaktan
eğitim modülü projesi “I-CIA of SMEs “
ile 275 bin avro, İKMİB ise mobil iletişim
yöntemleriyle mesleki eğitime erişimi
kolaylaştıracak “Chemical Movetech” projesi
ile 260 bin avro destek aldı. Desteklerin
verilmesi nedeniyle düzenlenen toplantıda
ayrıca Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile
Türk Ulusal Ajansı arasında, mesleki eğitim
veren kurumlar ve özel sektör temsilcisi
kuruluşların işbirliğini geliştirecek “Mesleki
Eğitimde İş birliği” protokolü imzalandı.
Toplantıya, AB Bakanı ve Başmüzakereci
Egemen Bağış, TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi, Türk Ulusal Ajansı Başkanı Bülent
Özcan, İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı
Tahsin Öztiryaki ve İKMİB Yönetim Kurulu
Başkanı Murat Akyüz katıldı.
“AB’YE EĞITIME GIDENLER
SANCAKBEYLERIMIZ OLACAK”
Toplantıda konuşan AB Bakanı Egemen
Bağış, Türkiye’nin ürettiği projelerle AB’den
en fazla destek alan ilk üç ülke arasında
yer aldığı söyledi. TİM’in, özellikle mesleki
eğitim projelerinde AB Bakanlığı ile
önemli işbirliklerine girdiğini söyleyen
Bağış, “ İhracatçılarımız AB’nin bozulan
kimyasını düzeltecek. AB eğitimleri ile
yurt dışına giden vatandaşlarımız bizim
sancakbeylerimiz olacak” dedi. Geçmiş
dönemlerin aksine, mesleki eğitime
önem verdiklerini ifade eden Bağış,
“Projeler kapsamında yurtdışına giden
vatandaşlarımız, bizlere yönelik önyargıların
kırılmasını sağlayacak” diye konuştu. 10 yıl
6
önce çalışmalara başladıkları dönemde
6 bin kişinin, geçen yıl ise 61 bin kişinin
AB’de eğitime gittiğini belirten Bakan Bağış,
2013 yılı hedeflerinin ise 70 bin olduğunu
açıkladı. Türkiye’de eskiden beyin göçü
sorunu yaşandığını hatırlatan Bakan Bağış,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yetişmiş insanlar başka ülkelere giderdi ve
onların yaratıcı zekâsından yararlanamazdık.
Aynen İbn-i Sina’nın (Bilim ve sanat takdir
edilmedikleri yerlerden göç ederler) dediği
gibi. Takdir edilmedikleri yerden göç etme
son buldu. Bu tür projelerle insanımızın
başka ülkelerden inovasyon, fikir, eğitim
alması, başka ülke insanlarının da buraya
gelerek fikir alması sağlandı. Eskiden içine
kapanık bir ülkeydik. Eskiden Avrupa’ya
eğitime gitmek sadece kaymak tabakaya
nasip oluyordu. Artık öyle değil.”
MESLEKI EĞITIME IHRACATÇI DESTEĞI
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de Türkiye
nüfusunun yüzde 17’sinin gençlerden
oluştuğuna dikkat çekerek, sahip olunan
bu dinamizmin potansiyele çevrilmesinde
eğitim sisteminin yeterli olmadığını söyledi.
İş dünyasının talepleri göz önüne alınarak
mesleki eğitimin cazip kılınmasının, hem
işsizlik sorununun çözülmesine yardım
edeceğine hem de iş dünyasının kalifiye iş
gücü ihtiyacını karşılayacağına inandığını
söyleyen Büyükekşi, protokol sayesinde,
mesleki eğitim veren kurumlar ve özel
sektör temsilcileri arasındaki iş birliğinin
güçleneceğine vurgu yaptı. Büyükekşi,
nitelikli iş gücü ile Türk sanayisine katkı
yapmayı planladıklarını sözlerine ekledi.
İstihdam ihtiyacı ile karşılaştırıldığında
öğrencilerin üçte birinin normal, üçte
İDDMİB VE İKMİB’IN MESLEKI EĞITIM IÇIN HAZIRLADIKLARI
PROJELER TÜRK ULUSAL AJANSI’NDAN DESTEK ALMAYA HAK
KAZANDI. DESTEKLERIN VERILMESIYLE ILGILI DÜZENLENEN
TOPLANTIDA AYRICA TİM ILE TÜRK ULUSAL AJANSI ARASINDA
“MESLEKI EĞITIMDE İŞBIRLIĞI” PROTOKOLÜ IMZALANDI.
HABER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
ikisinin ise meslek lisesinde okuması
gerektiğini ancak bu oranın tam tersi
olduğunu dile getiren Büyükekşi, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Oysa meslek liseleri öğrencilerimizi iş
hayatına etkin şekilde hazırlıyor. Öte
yandan ülkemizde çok sayıda işsiz varken,
iş dünyasından bize gelen şikayet eleman
bulamadıkları yönünde. Bu yüzden biz de
üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz.
İmzaladığımız protokol sayesinde mesleki
eğitim veren kurumlarla özel sektör
arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi
hedefliyoruz. Ayrıca özel sektör
temsilcilerinin mevcut AB eğitim ve gençlik
proje fırsatları hakkında bilgilendirmesini ve
öğrencilerimize firmalarda uzun dönemli
staj verilmesini sağlıyoruz.”
“MESLEKI EĞITIM IÇINDE AKTIF YER ALIYORUZ”
Yetişmiş personelin sadece metaller
sektörü için değil tüm sektörler için geçerli
olduğu belirten İDDMİB Yönetim Kurulu
Başkanı Tahsin Öztiryaki, İDDMİB olarak
mesleki eğitim faaliyetlerinin içinde aktif
olarak yer aldıklarını dile getirdi. Türk Ulusal
Ajansı tarafından desteklenecek projeyle
firmaların ticari istihbarat kaynaklarına
erişimini artırmayı amaçladıklarını
vurgulayan Öztiryaki, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Proje, yedi farklı ülke ile sağlanacak iş
birliği sayesinde firmalarımızın, rakipleri ve
pazarın bilgilerine ulaşmasını sağlayacak
bir uzaktan eğitim programı. Uzaktan
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
eğitim olması nedeniyle maliyeti oldukça
düşük. Bunun yanında yine insan
kaynaklarının geliştirilmesi için yaklaşık
5 bin 500 firmamızın 1.700 çalışanının
geleceğini değiştirecek ve firmaların
yeterliliklerini artıracak, çalışmalarını
destekleyecek projelerimiz var. Bu da
4 milyon 600 bin avro civarındaki bir
destek programı. Bunun da olumlu
cevabını yakında alacağımızı tahmin
ediyoruz. Aynı zamanda demir ve demir
dışı metallerin ağırlıklı olduğu Malatya
ve Kahramanmaraş’taki genç istihdamın
artırılmasına yönelik 400 bin avro kaynaklı
bir projeyi hayata geçireceğiz. Bu proje
ile gençlerimiz o bölgelerde istihdamı
edilecekler ya da kendi iş yerlerine sahip
olacaklar. Bunun da sonuçlanmasını
bekliyoruz. Ayrıca İDDMİB olarak geçen
yıl açtığımız Endüstriyel Tasarım Meslek
Lisesi’nin ekipman alımı için de 500 bin
TL’lik desteği yine AB projemizden aldık.”
“NITELIKLI IŞ GÜCÜ ÖNEMLI”
İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat
Akyüz ise yaşam boyu eğitimin
önemine inandıklarını belirterek, 260
bin avro değerindeki projeyle kimya
sektörünün talep ettiği nitelikli işgücünün
yetiştirilmesinin amaçlandığını aktardı.
Akyüz, “Proje kapsamında hazırlanacak
eğitim modeliyle sektörde çalışan ya
da çalışmak isteyenlerin kullanılan ham
maddelerin özellikleri, üretim teknolojileri,
iş sağlığı ve güvenliği, atık konularındaki
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
bilgi düzeyleri artırılacak” dedi. Rekabetin
hem ekonomi hem de ürün açısından
önemli olduğunu anlatan Akyüz,
“2023’te ilk 10 ekonomiden biri olmayı
hedefliyorsak sektörün ihtiyaç duyduğu
nitelikli iş gücünün geliştirilmesine yönelik
projelerin hayata geçirilmesi önem taşıyor”
diye konuştu.
“YENILIK TRANSFERI PROJESINE 8 MILYON
AVROLUK KAYNAK AYIRDIK”
Türk Ulusal Ajans Başkanı Bülent Özcan
ise yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler
verdi. Ajans’ın, AB’nin Türkiye’ye sağladığı
eğitim ve gençlik programlarının
koordinasyonunu sağladığını belirten
Özcan, özel sektörü en yakından
ilgilendiren mesleki eğitimin de önemli
programlardan biri olduğunu vurguladı.
Amaçlarının Türkiye’de mesleki eğitim
kalitesinin artırılması olduğunu söyleyen
Özcan, şöyle devam etti:
“AB, eğitim programlarını yedi yıllık
dönemler halinde gerçekleştiriyor. 2007
yılında başlayan ve bu yıl sona eren
Leonardo Da Vinci projesi gibi. 20142020 dönemi projesi ise Erasmus +
olarak anılacak. Leonardo projelerinde
hareketlilik, ortaklık ve yenilik transferi
projeleri yer alıyordu. Hareketlilik projeleri
AB ülkelerinde staj ya da oryantasyonları
içeriyor. Ortaklık projeleri ortak çözümlerle
bir çıktı ya da ürün geliştirme yer alıyor.
Yenilik transferi ise hassas konularda
mesleki eğitim için müfredatlar geliştirerek,
Avrupa’daki özel eğitimleri ülkemize
transfer ettiğimiz projeler. 2013 yılında
yenilik transferi projelerine 8 milyon
avroluk kaynak kullandırdık. 106 proje
başvurdu 33’ü desteğe hak kazandı.”
2014-2020 dönemi Erasmus +
projelerinden de bahseden Özcan,
hareketlilik projelerinin devam edeceğini,
ortaklık ve yenilik transferi projelerinin ise
ortaklık projeleri adı altında toplanacağını
söyledi. TİM ile imzalanan protokol
ilgili de bilgi veren Özcan, “Yurt dışına
eğitime giden öğrencilerimiz Türkiye’de
bir iş yeri görmeden gidiyorlardı. Bugün
imzalayacağımız protokol ile yurt dışına
eğitime gitmeden TİM bünyesindeki
firmalarda kısa süre misafir edilecekler”
dedi.
7
HABER
IFS
, küresel
finansın liderlerini 4. kez
İstanbul’da buluşturdu
İ
stanbul Finans Zirvesi (IFS), dördüncü
kez küresel finansın liderlerini
İstanbul’da bir araya getirdi.
Zirvenin bu yılki teması ise “Kalıcı
Büyümenin Finansmanı” oldu. Küresel
finansın kalbinin attığı zirveye yerli
ve yabancı finans piyasalarının önde
gelen temsilcilerinin yanı sıra, Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan, Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
katıldı. Zirveye, Borsa İstanbul ile stratejik
ortaklık ön anlaşması imzalayan NASDAQ
OMX Group’un Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Sandy Meyer Frucher de katıldı.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen zirvede
konuşmacılar arasında küresel varlık
yönetim şirketi Legg Mason / Parmal’in
Avrupa Alternatifler Müdürü ve Kıdemli
Yatırım Alternatifler Yetkilisi Christopher
Fawcett, İngiltere Birleşik Krallığı Avrupa
Kurumsal Yatırım Başkanı ve Devlet Fonu
Başkanı Peter Lord, Investec Küresel
Varlık Dağılımı Başkanı Philip Saunders,
Stanhope Capital LLP Yönetici Ortağı ve
Kurucusu Julien Sevaux ve Odeabank
Finansal Yönetim Başkanı Naim Hakim de
yer aldı.
Finans, borsa, bankacılık ve yatırım
konularında zengin ve farklı alt başlıkları
içeren panellerden oluşan zirve, merkez
bankacıları; finansal istikrar, büyüme
ve parasal politika; altyapı ve kalkınma
finansmanı; finans merkezleri; canlanma
ya da durgunluk; çalkantılı dönemlerde
sermaye piyasaları gibi çok sayıda önemli
panele ev sahipliği yaptı.
“KALICI BÜYÜMENİN FİNANSMANI” TEMASIYLA BU YIL DÖRDÜNCÜ
KEZ DÜZENLENEN İSTANBUL FİNANS ZİRVESİ (IFS) KÜRESEL FİNANSIN
LİDERLERİNİ İSTANBUL’DA BİR ARAYA GETİRDİ. FİNANS, BORSA,
BANKACILIK VE YATIRIM KONULARINDA ZENGİN VE FARKLI ALT BAŞLIKLARI
İÇEREN PANELLERDEN OLUŞAN ZİRVE İLE FİNANS PİYASALARINDAKİ
GELİŞMELER MASAYA YATIRILDI.
8
“BÜYÜME ORANLARI ÜMİTLERİ ARTIRIYOR”
Uluslararası finansal piyasalara yön
veren isimleri ve uluslararası finans
kuruluşlarının üst düzey yöneticilerini
buluşturan İstanbul Finans Zirvesi’nde
konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç, “Ekonominin önünü açarak, siyasi
reformları, dış politika açılımlarını birlikte
yürüttük. Önceliğimiz her zaman ekonomi
oldu” dedi. 11 yılda Türkiye’yi finansal
krizlere karşı kırılgan bir ülke konumundan
küresel krizlere dayanıklı, dalgalanmalarla
mücadele etmeyi bilen bir ekonomi haline
getirdiklerini söyleyen Arınç, son açıklanan
yüzde 4,4’lük büyüme oranının Türkiye’nin
geleceği açısından ümitleri artırdığını
kaydetti. Arınç, “Bugünlerde dış politikada
yaşanan bazı sıkıntılara uzun vadeli bir
perspektiften bakmanızı istiyorum. Şu anda
aleyhte gözüken, Türkiye’nin zararına yol
açan bazı gelişmelerin uzun vadede bir
fırsata dönüşeceğini düşünüyorum” diye
konuştu.
Türkiye’de siyasi istikrarın devam edeceğini
dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç,
“Yatırımlar için cazip bir ülke olan
Türkiye’de hiçbir şekilde ekonomik istikrarın
HABER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
bozulmasına imkan vermeyecek ekonomi
yönetimi iş başındadır” diye konuştu.
Arınç, “Siz buraya Türkiye’nin geleceğini
bizzat öğrenmeye geldiniz. Ben size açıkça
söyleyeyim; Türkiye’nin istikrarını bozacak
hiçbir harekete izin vermeyiz” ifadelerini
kullandı.
“MERKEZ BANKASI’NA GÜVENİN”
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 4. İstanbul
Finans Zirvesi’nde yaptığı konuşmada,
kişi başına milli gelire satın alma gücü
paritesiyle bakıldığında 2002 yılında 8 bin
700 dolardan, bugün 18 bin 200 dolara
çıktığını belirterek, son 10 yıllık dönemde
Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle arayı hızlı
kapattığını kaydetti. Geçmişte böyle hızlı
ara kapatma döneminin yok denilecek
kadar az olduğunu ifade eden Şimşek,
“Türkiye, satın alma gücü paritesiyle
Avrupa’da 6. büyük ekonomi, dünyada 16.
büyük ekonomi, hedef Avrupa’da ilk 2-3,
dünyada ise ilk 10’dur” değerlendirmesinde
bulundu.
Bakan Şimşek, “Bu sene bütçe açığı yüzde
1,4’ün altında bekleniyorsa da muhtemelen
bunun çok altında kalacak. İlk 8 ayda
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
bütçemiz mütevazi olsa da fazla verdi. Ama
yılın son döneminde bir miktar açık olacak
ama açık, hedefin altında kalacak” dedi.
Uzun vadede en önemli konunun kurumsal
altyapı olduğuna dikkati çeken Şimşek,
“Kurumların kalitesi iyi ise Türkiye büyümeyi
başaracak. Demografik yapımız çok elverişli,
kurumlarımızın kalitesi artıyor. Biz Türkiye’yi
iyi bir konuma doğru götürüyoruz.
Büyüme potansiyeli yüksekse kısa vadede
finansman dışarıdan da gelebilir. Ama
orta uzun vadede tabi ki tasarruflarımızı
artırarak, katma değer zincirini de yukarı
çıkararak büyümeyi başaracağız” şeklinde
konuştu.
Türkiye’de 10 yıl önce yabancı sermayeli
şirket sayısının 5 bin 600 olduğunu
anımsatan Şimşek, bugün ise bu rakamın
34 bin 500’e çıktığını aktardı. Şimşek, içeride
bazı senaryolar dile getirilse de yabancı
yatırımcının Türkiye’nin geleceğini çok
daha parlak gördüğünü söyledi. Türkiye’de
reel efektif kur endeksinin uzun vadede
yukarı doğru olduğunu belirten Şimşek,
“Onun için siz gelin Merkez Bankası’na
güvenin. Merkez Bankası’nın da söylediği
şey aslında budur” dedi.
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
“YILSONU İHRACAT HEDEFİNE
YAKLAŞABİLECEĞİZ“
İstanbul Finans Zirvesi’nde konuşan
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin
yapmış olduğu ihracatın yaklaşık 90
milyon ton civarında bulunduğunu,
bunu artırmanın yolunun yüksek katma
değerli ve markalı ürünler üretmekten
geçtiğini belirterek, bunu başarmak için de
Türkiye’nin zihinsel bir dönüşüme ihtiyacı
olduğunu söyledi.
Zafer Çağlayan, ihracatta en büyük
göstergenin parite olduğunu belirterek,
ihracatın yarısını avro yarısını da dolarla
yaptıklarını bildirdi. Orta Vadeli Program
(OVP) hedeflerinin 158 milyar dolar
olduğunu hatırlatan Çağlayan, “Son 12
aylık ihracatımız 153,5 milyar dolar. Şu anda
herhangi bir değişiklik olmadığı takdirde
böyle giderse ihracatımız yaklaşık bu
seviyelerde 154 milyar dolar seviyesinde
olacak. Ancak benim son almış olduğum
sinyaller, son görmüş olduğum göstergeler
ihracatımızdaki koymuş olduğumuz
hedefe yaklaşabileceğimizi gösteriyor.
Bu rakamı yıl sonunda sizlerle beraber
değerlendirebileceğiz” ifadelerini kullandı.
9
HABER
MUTFAK EŞYALARI SEKTÖRÜ, ÜYELERININ ULUSLARARASI REKABETINI ARTIRMAYI
HEDEFLEYEREK 2011 YILINDA HAYATA GEÇIRDIĞI UR-GE PROJESI ILE SEKTÖR
IHRACATI NA BÜYÜK IVME KATTI. 2013 YILININ ILK 8 AYINDA IHRACAT 2012 YILININ
AYNI DÖNEMINE GÖRE YÜZDE 19 ARTIŞ GÖSTERDI.
ihracatı UR-GE projesi ile yüzde 19 arttı
E
konomi Bakanlığı tarafından,
İstanbul Demir ve Demir Dışı
Metaller İhracatçıları Birliği
(İDDMİB), İstanbul Kimyevi
Maddeler ve Mamülleri
İhracatçıları Birliği (İKMİB) ve Züccaciyeciler
Derneği (ZÜCDER) iş birliği ile yürütülen
Mutfak Eşyaları Sektörü Uluslararası
Rekabeti Geliştirme Projesi’ne (UR-GE)
katılan firmaların ihracatı yüzde 19 arttı.
2012 yılının ilk sekiz ayında 61,4 milyon
dolar olan mutfak eşyaları sektörü ihracatı,
2013 yılının aynı döneminde yüzde
19 artarak 73 milyon dolara yükseldi.
Düzenlenen toplantı ile projenin hayata
geçirildiği 2011 yılından bu yana yapılan
çalışmalar ve planlamalar projeye katılan
firmalar ile İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı
Tahsin Öztiryaki, İKMİB Yönetim Kurulu
Başkanı Murat Akyüz ve ZÜCDER Başkanı
Ertuğrul Erdoğan’a aktarıldı. Proje ile ilgili
10
bilgiler İDDMİB Metaller Şubesi Uzman
Yardımcısı Havva Deniz ve Globrand Strateji
ve Danışmanlık Proje Danışmanı Metin
Çobanlıoğlu tarafından verildi.
PROJENIN BAŞARISI VERILERLE AKTARILDI
İDDMİB Metaller Şubesi Uzman Yardımcısı
Havva Deniz, Mutfak Eşyaları Sektörü
UR-GE Projesi’nin hayata geçirilmesinin
ardından ihracatta yaşanan gelişmelerle
ilgili bilgileri paylaştı. Projeye katılan
firmaların oluşturduğu kümenin toplam
ihracatının 2012 yılında 95 milyon dolar
olarak gerçekleştiğini söyleyen Deniz,
kümenin toplam sektör ihracatına oranının
ise yüzde 8,3 olduğunu belirtti. 2013 yılının
ilk sekiz ayı toplam sektör ihracatının 817
milyon dolar olduğunu da açıklayan Deniz,
“2013 yılının ilk sekiz ayı kümemizin toplam
ihracatı 73 milyon dolar, kümemizin toplam
sektör ihracatına oranı ise yüzde 9 olarak
gerçekleşti. Kümemizin 2012 yılının ilk
sekiz aylık ihracatı, 61,4 milyon dolar iken
2013 yılının aynı döneminde bu rakam 73
milyon dolara yükseldi. Yüzde 19’luk bir
artış gerçekleşti” dedi.
TÜRK ÜRÜNLERININ KALITESI BILINIYOR
Globrand Strateji ve Danışmanlık Proje
Danışmanı Metin Çobanlıoğlu ise proje
kapsamında ülkelere yapılan ziyaretler
hakkında bilgi verdi. Tanzanya ziyareti
ile konuşmasına başlayan Çobanlıoğlu,
Tanzanya’nın yakın zamanda bulunan
doğalgaz rezervleri ile orta vadede halkının
refah düzeyini iyileştirmeyi hedeflediğini
söyledi. Ülkenin şu anda yaşam
standardının düşük olduğunu dile getiren
Çobanlıoğlu, şöyle devam etti:
“Tanzanya’da fiyat çok belirleyici. Bu
nedenle pazarda Çin ve Hindistan
menşeli ürünler çok yer alıyor. Alışveriş
HABER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
merkezleri ve süpermarketler nispeten
daha kaliteli ürünleri raflarında sergilese
de ürün kaliteleri ülkemiz ürünleri ile
karşılaştırıldığında oldukça zayıf. Buna
rağmen Tanzanya’da az da olsa Türk
ürünlerine rastlamak mümkün. Mutfak
eşyaları sektöründe cam ürünlerinin
penetrasyonu gayet iyi. Tanzanya’nın
ardından ziyaret ettiğimiz Güney Afrika
Cumhuriyeti’nde ise gelir dağılımı bozuk
olmasına rağmen alım gücü ve potansiyeli
yüksek ciddi bir kesimin olduğunu gördük.
Raflarda Türk ürünlerini görmek mümkün
ve ürünlerimizin kalitesini biliyorlar.”
GANA’DA ÇIN, ANGOLA’DA BREZILYA
VE PORTEKIZ HÂKIM
Gana ve Angola ile ilgili de bilgi veren
Çobanlıoğlu, Gana pazarının genel
olarak, alım gücü orta ve düşük düzeyde
tüketicilerden oluştuğuna dikkat çekti.
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Pazarda Brezilyalı Tramontino markalı
ürünlerin ve Çin mallarının hâkim
olduğunu belirten Çobanlıoğlu, Çin’deki
artan fiyatlar nedeniyle Türkiye’nin bu
pazarda rekabet edebilir olduğunu söyledi.
Angola ile ilgili de görüş bildiren
Çobanlıoğlu, “Süpermarket ve diğer
mağazalarda kaliteli ürünlere rastladık.
Brezilya, Portekiz ve İtalyan ürünleri
pazara hâkim. Zincir mağazalar ağırlıklı
olarak Portekizliler ve İtalyanlar tarafından
işletiliyor. Department store’larda ve
süpermarketlerde kaliteli ürünler yer
alsa da pazarda orta ve düşük kalite
daha fazla rağbet görüyor” diye konuştu.
Planlanan ziyaretler ve ikili görüşmelerle
de ilgili bilgi veren Çobanlıoğlu, kasım
ayında Meksika, Panama ve Kolombiya’da
ikili görüşme, aralık ayında EndonezyaMalezya-Singapur’a ön heyet ziyaretlerinin
yapılacağını anlattı.
11
HABER
UR-GE başladı
İ
stanbul Demir ve Demir Dışı
Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB)
Uluslararası Rekabeti Geliştirme Projesi
(UR-GE) kapsamında Alüminyum
Sektörü Yurtdışı Pazarlama Takımı
Projesi hayata geçirildi. İDDMİB Yönetim
Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, 2012 yılı
alüminyum ihracatının 2,25 milyar dolar
olarak gerçekleştiğini, sektörün 2023 yılı
hedefinin ise 8 milyar dolar olduğu belirtti.
Bu projenin hedeflere ulaşmada önemli
katkı sağlayacağını dile getiren Öztiryaki,
İDDMİB bünyesinde hayata geçirilen
ilk UR-GE projesinin Mutfak Eşyaları
sektöründe başladığını ve hızlı yol alındığını
hatırlatarak, “Mutfak UR-GE’den edindiğimiz
tecrübelerle Alüminyum UR-GE projesinin
de aynı hızla yol alacağına inanıyorum”
dedi. Alüminyum UR-GE’nin hayata
geçirilmesi için düzenlenen toplantıya
12
İDDMİB yönetim kurulu üyeleri, projeyi
yürütecek olan Yöndes Danışmanlık ve
Ekonomik Bakanlığı temsilcileri ile projede
yer alacak 22 firma temsilcisi katıldı.
“SADECE PAZARINIZ DEĞIL
ILIŞKILERINIZ DE GELIŞECEK”
İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin
Öztiryaki, alüminyum sektörünün 2023 yılı
ihracat hedefinin 8 milyar dolar olduğunu
ve bu hedefe ulaşmak için alınacak çok yol
olduğunu dile getirdi. Öztiryaki, Mutfak
Eşyaları UR-GE’ye katılan 30 firmanın
uluslararası pazar paylarını yükseltmenin
yanı sıra aralarında sinerji oluşturduğuna
dikkat çekerek şunları söyledi:
“Baktığınız zaman bu 30 firma bireysel
çalışmanın yanı sıra bir holding gibi
çalışmaya başladı. Gittikleri yerlere sadece
kendi kataloglarını değil, projede yer alan
İDDMİB ALÜMINYUM SEKTÖRÜ UR-GE PROJESI, 22 FIRMANIN
KATILIMIYLA BAŞLADI. İDDMİB YÖNETIM KURULU BAŞKANI ÖZTIRYAKI,
HAYATA GEÇIRILEN UR-GE PROJELERINDE GÖZLE GÖRÜLÜR, ELLE
TUTULUR ILERLEMELER KAYDETTIKLERINI BELIRTEREK, AYNI BAŞARIYI
ALÜMINYUM SEKTÖRÜNÜN DE GÖSTERECEĞINE INANDIĞINI
SÖYLEDI. ÖZTIRYAKI, MUTFAK UR-GE ILE 2013 ILK ALTI AYLIK IHRACAT
RAKAMININ 2012’YE GÖRE YÜZDE 15 ARTTIĞINI VURGULADI.
HABER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
diğer firmaların kataloglarını bile taşımaya
başladı. Bu 30 firma kendi network’ünü
oluşturdu ve ortak bir web sayfası açmaya
hazırlanıyorlar. Hatta Japonya’daki bir
alışveriş merkezine mal vermek için ortaklık
kurmaya karar verdiler. Birleşerek büyük
bir firma haline geldiler. Bu çok güzel bir
gelişme. Umarım sizde de benzer girişimler
hayata geçer. Çok gözle görülür, elle tutulur
veriler elde ettik. Alüminyum sektörü
için de aynı şekilde faydalı olacağına
inanıyorum.”
KÜMELENME SINERJI YARATACAK
Yöndes Danışma Kurulu Başkanı Nesrin
Serin ise birçok ihracatçı birliği bünyesinde
UR-GE projeleri yürüttüklerini söyledi. Serin,
projenin başarısı için firmaların katılımının
önemli olduğunu vurguladı ve üç aylık
bir süreçte yol haritası belirleyen bir rapor
hazırlayacaklarını anlattı.
Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel
Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destek
Daire Başkanlığı’ndan İhracatı Geliştirme
Uzmanı Gözde Eroğlu ise projenin amacı
ve yürütülen projelerle ilgili bilgileri
paylaştı. Bugüne kadar Bakanlığa sunulan
146 projeden 116’sının yürürlüğe
konduğunu belirten Eroğlu, projede en
önem verdikleri konunun ise kümelenme
olduğunu söyledi. Dünyada çok kullanılan
ancak Türkiye’de yeni yeni hayata geçirilen
kümelenme kavramının firmalar arasında
yarattığı sinerjiden yararlanmak istediklerini
belirten Eroğlu, şu bilgileri verdi:
“Projeyi kısaca, kümelenme ile yerel
dinamiklerin harekete geçirilmesini
sağlayarak, işbirliği kuruluşlarının
önderliğinde ihracat seferberliği
başlatmak olarak açıklayabiliriz. İşbirliği
kuruluşlarımız ihracatçı birlikleri, sanayi ve
ticaret odaları, TOBB, TİM, DEİK, teknoloji
geliştirme bölgeleri, organize sanayi
bölgeleri, endüstri bölgeleri, sektörel
üretici dernekleri, sektörel dış ticaret
şirketleri, imalatçıların kurduğu dernekbirlik veya kooperatiflerden oluşuyor.
Firmalar, iş birliği kuruluşları önderliğinde
ihtiyaç analizi, eğitim ve danışmanlık,
pazarlama, tanıtım, marka, ticaret heyeti,
eşleştirme gibi ihracata yönelik faaliyetleri
için destekleniyor. Destekler, belirlenen
ihtiyaçlara göre farklılık gösteriyor. ”
“PROJE, FIRMALARA LIDERLIK EDECEK”
İDDMİB’in ihracat verileri ve uygulamada
bulunan UR-GE projeleri ile ilgili bilgi veren
Metaller Sektörü Şube Müdürü Muharrem
Kayılı ise 2012’deki 6,5 milyar dolarlık
ihracat rakamıyla İDDMİB’in küresel pazar
payının yüzde 1,26 olduğunu söyledi.
2023 hedefinin pazar payını yüzde 2,59’a
çıkarmak olduğunu sözlerine ekleyen
Kayılı, “Dünya alüminyum ithalat pazarı
2012 yılında 158 milyar dolarlık büyüklüğe
ulaştı. Sektörde en büyük alıcılar sırasıyla
Almanya, ABD, Çin ve Japonya. Türkiye,
dünya ithalatında ilk 10 sırada yer alan dört
ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
Dünyada ithalat sıralamasında ilk 10’da
yer alan belli başlı ülkelere ihracat
yapıyor olmamız sektörümüzün ihracat
potansiyelini açıkça ortaya koyuyor”
diye konuştu. UR-GE projeleri hakkında
bilgi veren Kayılı, ana amaçlarını
firmaların ihracat paylarının artırılmasını
profesyonelce desteklemek olarak açıkladı.
Firmaların ihtiyaçlarının belirlenerek yol
haritası oluşturulacağını ileten Kayılı, şunları
söyledi:
“Katılımcı firmalarımız ulusal ve uluslararası
arenada, sektörel ihracat konumu hakkında
bilgi sahibi olarak önüne gerçekçi hedefler
koyarak oluşturduğu yol haritasında
sağlam adımlarla ilerleyecek, gittiği yön
ve yeri görebilecek. Yeni pazarlara girişin
yanı sıra, her bir katılımcının en az beş yeni
ülkeye ihracat yapmasını sağlamayı ve
proje bitiminden itibaren üç yıl içerisinde
son beş yıllık ortalama ihracat artışında
yüzde 50 ihracat artışı yakalamalarını
hedefliyoruz. Proje süresince toplam beş
adet sektörel ticaret heyeti, beş adet alım
heyeti yapılması bir diğer hedefimiz.”
13
İHRACAT
Demir ve demir dışı
metaller ihracatı
bir ayda yüzde 16,8
oranında arttı
MÜGE ATAÇKARAPINAR
İDDMİB Metaller Sektör Şubesi Uzmanı
E
ylül ayına girmemizle birlikte,
gerek küresel, gerek ülke
bazında ekonominin nasıl
bir seyir izleyeceği en önemli
gündem konularından biriydi.
Özellikle önemli uluslararası
kuruluşların düzenledikleri toplantılar ve
yayınladıkları raporlar ekonomi gündeminin
yoğun geçeceğini gösterdi.
OECD’nin 3 Eylül 2013’de yayınladığı
ekonomik değerlendirme ara raporunda,
OECD ülkelerinin büyüme hızının olumlu
değerlendirildiği ancak toparlanmanın
henüz tam sağlanamadığı ve önemli
risklerin halen devam ettiği üzerinde
duruldu. 5-6 Eylül 2013’de Rusya’nın St.
Petersburg kentinde düzenlenen G-20
zirvesinde amaç “küresel ekonominin
güçlendirilmesi” olarak belirlendi. Özellikle
küreselleşme olgusuyla birlikte tüm
dengelerin ve tüm ülke ekonomilerinin iç
içe geçmesinin ve birbirlerinden etkilenme
oranlarının artmasıyla birlikte, bir ülke veya
bölgede yaşanan ekonomik gelişmelerin
diğer tüm ülkeleri etkileyeceği de iyice
anlaşıldı. (Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı
“Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler”
raporu, Eylül 2013)
AVRUPA’YA IHRACATTA ARTTI
Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda,
yavaş da olsa bir toparlanma göze çarpıyor.
Bunun en iyi kanıtlarından biri de ihracat
rakamlarındaki artış. Geçen ay Türkiye’nin
İSTANBUL DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ
EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2103
250,000,000
DEMİR ÇELİK
MAMÜLLERİ
200,000,000
BAKIR
ALÜMİNYUM
METALLERDEN
127,586,596
196,212,760
132,856,615
134,748,981
110,229,980
189,976,575
50,000,000
98,702,216
100,000,000
117,331,955
150,000,000
EYLÜL 2012 İHRACATI (USD)
14
EYLÜL 2013 İHRACATI (USD)
Avrupa Birliği ülkelerine yaptığı ihracat
yüzde 6 seviyesinde artarken, Eylül ayı
içerisinde yapılan ihracat oranı ikiye
katlanarak yüzde 12’ye ulaştı. Demir ve
demir dışı metaller sektörü ihracatımıza
gelirsek, Eylül 2013 döneminde geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 14,3’lük bir
artışla 600 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Söz konusu dönem ihracatını 2013 yılı
Ağustos dönemi ile karşılaştırdığımızda
ise yüzde 16,8 oranında artış görülüyor.
Demir ve Demir Dışı Metaller Sektörü
ihracatımızın toplam ihracatımızda payı
Eylül 2013 dönemi itibarıyla yüzde 4,6
oranında gerçekleşti. Ürün grubu bazında
baktığımızda Eylül 2013 döneminde en
çok ihraç ettiğimiz ürünlerde; 196,2 milyon
dolarla alüminyum ürünler birinci, 132,7
milyon dolarla demir çelik mamulleri ikinci,
132,8 milyon dolarla bakır ürünler üçüncü
ve 127,5 milyon dolarla metal ürünler
dördüncü sırada yer alıyor.
EN ÇOK IHRACAT YINE AVRUPA’YA
Avrupa Birliği ülkeleri 291,2 milyon
dolarla 2013 yılı Eylül döneminde sektör
ihracatımızın en fazla yapıldığı ülke grupları
arasında ilk sırada yer aldı. Bu ülkelere
yönelik ihracatımızı geçen senenin aynı
dönemi ile karşılaştırdığımızda, yüzde
18’lik bir artışın, Ağustos 2013 dönemi ile
karşılaştırdığımızda da yüzde 10,4’lük bir
İHRACAT
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
artışın olduğu görülüyor. Sektör ihracatının
ikinci önemli pazarı durumunda bulunan
Diğer Avrupa ülkelerine geçen senenin
aynı dönemine göre yüzde 0,3 oranında
azalışla 97,3 milyon dolarlık bir ihracatın
gerçekleştirildiği, geçen aya göre bu
rakamın yüzde 5 artış kaydettiği dikkati
çekiyor. Üçüncü önemli ülke grubu olan
Yakın, Orta, Doğu Asya ülkelerine Eylül 2013
döneminde yüzde 22,2’lik artışla 88,8 milyon
dolarlık ihracat yapılırken, bu rakam geçen
aya göre yüzde 44 artış gösteriyor.
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
İSTANBUL DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ
ÜLKE GRUBU BAZINDA EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2103
%1
1,91
% 3,2
0
% 5,30
% 48,54
ÜLKE GRUBU
AVRUPA BİRLİĞİ
% 14,82
DİĞER AVRUPA
YAKIN, ORTA DOĞU ASYA
KUZEY IRAK IHRACATI BIR AYDA
YÜZDE 44,1 ARTTI
Kuzey Afrika ülkelerine Eylül 2013
döneminde yüzde 10,6 artışla 31,8
milyon dolar olarak gerçekleşen
ihracatımızı Ağustos 2013 dönemi ile
karşılaştırdığımızda yüzde 44,1 artış oldu.
Kuzey Amerika ülkelerine Eylül 2013
döneminde yapılan ihracat geçen sene
aynı döneme göre yüzde 5,5 artışla 19,2
milyon dolar olurken, bu oran Ağustos 2013
dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 20,3
artış gösteriyor.
ALMANYA YINE BIRINCI
2013 yılı Eylül döneminde sektör ihracatının
gerçekleştirildiği önemli ülkeler arasında,
Almanya yine diğer her dönem olduğu
gibi ihracatımızda 76,3 milyon dolarla ilk
sırada yer aldı. Bu ülkeye olan ihracatımız
da bir önceki yılın aynı dönemine göre
yüzde 21,5’lik artış gösterdi. 2013 yılı Eylül
döneminde yapılan toplam Demir ve
Demir Dışı Metaller Sektörü yüzde 13’ünün
yapıldığı ülke olan Almanya sektörün en
önemli pazarı olmayı sürdürüyor. Irak 52,5
milyon dolarla 2013 yılı Eylül döneminde
demir ve demir dışı metaller ihracatımızın
en fazla yapıldığı ikinci ülke olurken, bu
ülkeye yapılan ihracatta 2012 yılı aynı
dönemine göre yüzde 14,4’lük artış yaşandı.
Bu dönemde demir ve demir dışı metaller
ihracatı yapılan ülkeler arasında Irak yüzde
8,7’lik pay aldı. Eylül 2013 döneminde 3.
sırada yer alan İtalya’ya olan ihracatımızın
geçen yılın aynı dönemine göre %14
oranında artarak 40 milyon dolara ulaştığı
göze çarpmaktadır. Eylül 2013 döneminde
demir ve demir dışı metaller ihracatı yapılan
ülkeler arasında İtalya % 6,6 pay almıştır.
KUZEY AFRİKA
KUZEY AMERİKA
% 16,23
Sektörün ihracat yaptığı önemli ülkeler
arasında 4. sırada yer alan İngiltere’ye
yapılan ihracat, 2013 yılı Eylül döneminde
28,8 milyon dolar olarak gerçekleşmiş olup
bu rakam, geçen senenin aynı dönemine
göre % 19’luk artış göstermektedir. Eylül
2013 döneminde demir ve demir dışı
metaller ihracatı yapılan ülkeler arasında
İngiltere % 5 pay almıştır.
En çok ihracat yaptığımız ülkelerin en çok
ihraç ettikleri Demir ve Demir Dışı Metal
ürün gruplarına baktığımızda;
ALMANYA’YA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER SEKTÖRÜNDE EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2013
DÖNEMLERİNDE YAPTIĞIMIZ İHRACAT KARŞILAŞTIRMASI (USD)
ÜRÜN ADI
ALÜMİNYUM ÇUBUK & PROFİLLER ALÜMİNYUM SAC & LEVHA DEMİR ÇELİK DİĞER (DEMİR DEMİR DIŞI) BAKIR HURDA
DEMİR ÇELİK DÖKÜM MAMÜL EYLÜL 2012 İHRACATI
14.242.746
8.032.374
8.162.281
673.258
3.555.216
EYLÜL 2013 İHRACATI
13.885.551
9.579.107
8.770.937
7.589.993
4.910.324
-
%DEĞİŞİM
2,51
19,26
7,46
1.027,35
38,12
IRAK’A DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER SEKTÖRÜNDE EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2013
DÖNEMLERİNDE YAPTIĞIMIZ İHRACAT KARŞILAŞTIRMASI (USD)
ÜRÜN ADI
METALLERDEN DİĞER
ALÜMİNYUM ÖRME HALAT ALÜMİNYUM ÇUBUK & PROFİLLER
DEMİR ÇELİK DİĞER (DEMİR DEMİR DIŞI) METAL MOBİLYA V.S.
EYLÜL 2012 İHRACATI
8.042.956
7.249.179
6.137.316
4.661.227
4.181.695
EYLÜL 2013 İHRACATI
8.182.329
7.541.326
5.899.172
5.063.131
4.319.593
%DEĞİŞİM
1,73
4,03
3,88
8,62
3,30
İTALYA’YA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER SEKTÖRÜNDE EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2013
DÖNEMLERİNDE YAPTIĞIMIZ İHRACAT KARŞILAŞTIRMASI (USD)
ÜRÜN ADI
BAKIR ÖRME HALATLAR ALÜMİNYUM SAC & LEVHA BAKIR TELLER BAKIR DİĞER DEMİR ÇELİK DÖKÜM MAMÜL EYLÜL 2012 İHRACATI
9.866.643
3.606.292
5.913.399
1.877.755
918.230
EYLÜL 2013 İHRACATI
7.888.169
5.347.580
4.109.190
4.057.688
2.187.287
%DEĞİŞİM
20,05
48,28
30,51
116,09
138,21
-
15
HABER
Hedefe doğru
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)
2023 yılında 500 milyar dolar
ihracat hedefine ulaşmak
için çalışmalarını aralıksız
sürdürüyor. Bünyelerindeki
sektörlerle tek tek toplantılar
düzenlediklerini belirten TİM Başkanı
Mehmet Büyükekşi, sektörleri tarım ve
sanayi sektörü olarak bölümlediklerini
söyledi. Gerçekleştirdikleri toplantıda
sanayi sektörünün 500 milyar dolar
ihracat hedeflerine ulaşmak için yaptıkları
çalışmalar ve çözüm istedikleri sıkıntıları
aktaracaklarını dile getiren Büyükekşi,
“Ancak amacımız sektörlerin sorunları
değil. Tek tek tüm sektörlerin sorunu var.
Burada hedefe ulaşmak için yapılması
gerekenleri konuşacağız” dedi. 2023
yılı ihracat hedefine ulaşmak için tüm
sektörlerin hedeflerini kendilerinin
belirlediğini hatırlatarak şunları söyledi:
“TİM’in bu hedeflerin belirlenmesinde
herhangi bir etkisi olmadı. Toplantıdaki
amacımız yapılanları ve yapılmak
istenenlerin önünde engel olabilecek
eksiklikleri tespit ederek gerek ilgili bakanlık
gerek kamu kurum ve kuruluşları aracılığı
ile çözmek. Bu hedef bizim için önemli.
Her birlik yönetim kurulu toplantısında bu
konuyu gündem maddesi yapmalı.”
16
adım adım
DEMIR VE DEMIR DIŞI METALLER SEKTÖRÜ
HER YIL YÜZDE 10,1 BÜYÜYOR
Sanayi sektör temsilcilerinin görüşlerini
aktardığı toplantıya İstanbul Demir ve
Demir Dışı İhracatçıları Birliği (İDDMİB)
adına Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin Çaycı
katıldı. Eldeki veriler ışığında birliğin 2023
yılında 25 milyar dolar ihracat hedefini
gerçekleştirebileceğini öngördüklerini
söyleyen Çaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sektör ihracatımız 2003 - 2012 yılları
arasında demir fiyatlarındaki artış nedeniyle
19,82 gibi bir artışla 7 milyar dolara ulaştı.
2023 yılındaki 25 milyar dolar ihracat
hedefine ulaşmak için 2008-2023 yılları
arasında her yıl yüzde 10,1 oranında
artış göstermemiz gerekli. Özellikle
demir sektörü bu hedefe ulaşacak hatta
geçebilecek seviyede. Ancak bakırda
ve alüminyumda sıkıntılarımız var. Bu
endişelerimizin giderilebilmesi için
önerilerimizi de sıralayacağım. Demir ve
demir dışı metaller sektörü hedeflere yakın
gidiyoruz. Geçtiğimiz 3 yılın ortalamasında
çok büyük bir sapma yok. Ancak alüminyum
2011’de daha iyiydi. 2012’de ihracat rakamı
düştü ancak 2013, 2011’ i yakalayabilecek
gibi görünüyor. Bakır sektöründe ise aşağıya
doğru bir trend var. Bunda da en önemli
etken bakır fiyatlarındaki düşüşler. Döküm
ve paslanmaz çelik sektöründe ise durum
iyi. Ancak daha iyi olması için ülkemizde yok
olan paslanmaz çelik imalatının başlatılması
zorunlu görülüyor. ”
Sektör temsilcilerinin dile getirdiği
birçok sorunun ortak olduğuna değinen
Çaycı, sektörün önünü açacak noktanın
Türkiye’de maden üretimi olduğunu söyledi.
Özellikle bakırda önemli rezervlere sahip
olunduğunu dile getiren Çaycı, “Türkiye’nin
kuzey kuşağında 200-300 milyon ton
bakır rezervi bulunuyor. ETİ şu anda Küre
dağlarında 1200 metrede 25 milyon ton
bakır cevheri yakaladı. Bakırdaki sorun
cevherin derinde olması. Bu durum ilk
yatırım maliyetini yükseltiyor. Bu sorunlar
çözülürse bakır sektörü hedeflerini ikiye
katlar. Ancak alüminyumda aynı şeyi
yapmak mümkün değil. Çünkü Türkiye’nin
alüminyum rezervi yok” diye konuştu.
HABER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Design Turkey 2014
T
için çalışmalar hızlandı
urquality Design Turkey İcra
Kurulu, 2014 Endüstriyel
Tasarım Yarışması çalışmalarını
değerlendirmek için bir araya
geldi. Ekonomi Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı İbrahim Şenel’in
başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda
kurul üyeleri yapılan çalışmaları ve
önerilerini aktardı.
TANITIM ÇALIŞMALARINA AĞIRLIK VERILECEK
Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
İbrahim Şenel tüketicinin Design
Turkey’nin farkına varmasının, üreticiyi
teşvik edeceğini vurguladı. Ödüllendirme
sisteminde az ve öz ödül verilebilmesi için
kriterlerin yüksek tutulması gerektiğini
belirten Şenel, ayrıca tanıtım faaliyetlerinin
yeterli olmadığını ve PR faaliyetlerine
DESIGN TURKEY 2014’TE
ÖZGÜN PROJELER ÖN
PLANA ÇIKARILACAK.
PROJELERIN ÖZGÜNLÜĞÜ
ÖZEL BIR DANIŞMANLIK
FIRMASI TARAFINDAN TÜRK
PATENT ENSTITÜSÜ’NDE
ARAŞTIRILACAK.
ağırlık verilmesi için çalışmalar yapılacağını
dile getirdi.
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller
İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim
Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, ödülün
sadece tasarımcılara mı yoksa üreticiye
de verilip verilmeyeceğinin tartışılmasını
istedi. Yarışmada Endüstriyel Mutfak
Ürünleri alt başlığının, Yatırım Ürünleri ve
İş Makineleri başlığına eklenmesini talep
eden Öztiryaki, “Bana göre sergi süresi çok
uzun tutulmamalı. Öğrencilerin bu sergiyi
gezmeleri sağlanmalı” diye konuştu.
ÖZGÜN OLMAYAN ÜRÜN SERGILENMEYECEK
Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu
(ETMK) Başkanı Ayberk Yağız ise Design
Turkey 2014 hazırlıkları ile önerilerini dile
getirdi. Bu yıl özgünlük konusuna önem
vereceklerini belirten Yağız, etkinlikte,
özgün olmadığı belirlenen bir ürünün
sergiye çıkarılmayacağını açıkladı. Her
başvurulan ürünün, danışmanlık şirketi
aracılığıyla Türk Patent Enstitüsü’nde
özgünlüğünün araştırılacağını söyleyen
Yağız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Katılımı teşvik etmek için erken
başvurulardan düşük, geç başvurulardan
yüksek ücret alınmasını da planlıyoruz.
Lansmanı 22 Kasım 2013’te, ödül törenini
ise 30 Mayıs 2014’te yapmayı öngörüyoruz.
Yarışmanın tanıtım ayağının eksik
olduğunu düşünüyoruz. Bunun için de PR
çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğine
inanıyoruz. Ayrıca şimdiye kadar çok sayıda
ödül alan firmalarımız var. Design Turkey
veya Turquality Özel Ödülü adı altında bu
firmalara ödül verebiliriz.”
Yeni ödül heykelciklerinin tasarımının da
üç ay içinde tamamlanacağını belirten
Yağız, üç ayrı tasarım getireceklerini
söyledi. Yağız ayrıca, Design Turkey
organizasyonunda yalnızca kavramsal
başvuruların uluslararasılaşmasının
uygun olacağını belirterek. “Ancak yurt
dışından yığılmayı önlemek için, kavramsal
başvuruların daha önceden yayınlanmış
bir proje olması gerektiğini düşünüyoruz”
diye konuştu.
17
HABER
’i, 33 bin
18
HABER
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
ZÜCHEX ULUSLARARASI ZÜCCACIYE & HEDIYELIK EŞYA VE ELEKTRIKLI
EV GEREÇLERI FUARI’NA BU YIL 437 YERLI, 143 YABANCI TOPLAM 580
FIRMA KATILDI. TÜYAP FUAR ALANINDA 24’ÜNCÜSÜ DÜZENLENEN
FUARI BU YIL, 2 BIN 752’SI YABANCI OLMAK ÜZERE TOPLAM 33 BIN 27
PROFESYONEL ALICI ZIYARET ETTI.
Z
üchex Uluslararası Züccaciye
& Hediyelik Eşya ve Elektrikli
Ev Gereçleri Fuarı’nın
24’üncüsü 19-22 Eylül
2013 tarihleri arasında
TÜYAP Kongre ve Fuar Merkezi’nde
gerçekleştirildi. 437 yerli, 143 yabancı
toplam 580 firmanın katıldığı Züchex’te,
dört gün boyunca sektördeki en yeni
ürünler, tasarımlar ve teknolojik gelişmeler
sergilendi. 98 bin metrekare alanda
kurulan fuarda, züccaciye ve mutfak
eşyaları sektöründe faaliyet gösteren
imalatçı, ihracatçı, ithalatçı ve distribütör
firmalar, zincir mağazalar, toptancılar ve
perakendeciler bir araya geldi. Züchex’i
Türkiye’den ve yurt dışından toplam 33
bin 27 profesyonel alıcı ziyaret etti. Yurt
dışından başta Yunanistan olmak üzere
İran, Mısır, İtalya, Azerbaycan, Ürdün, Suudi
Arabistan, Lübnan ve Rusya gibi toplam
103 ülkeden 2 bin 752 yabancı ziyaretçi
geldi. Türkiye’de ev eşyası, mutfak ve çeyiz
ürünleri kapsamında faaliyet gösteren tüm
perakende mağazaları, alışveriş merkezleri,
zincir mağazalar ve marketlerin yetkilileri
fuara gelen ziyaretçiler arasında yer aldı.
FUAR HER YIL BÜYÜYOR
Züccaciye sektörünün sesini dünyaya
duyuran Züchex Fuarı, geleneksel satış ve
pazarlama yöntemlerine göre kısa sürede
daha çok sonucun alınmasını sağlarken,
sektörün kendi iç gelişimine ve geleceğine
de ışık tutuyor. Her yıl ciddi oranda
büyüyen Züchex Fuarı, katılımcılarına
yurt içinde ve uluslararası platformda
yeni iş imkânları yaratırken, firmaların
bayilik ağlarının gelişmesini, yurt içi ve
yurt dışına açılımlar yapmasını ve pazar
paylarının artmasını sağlıyor. Ev tekstilini
züccaciye sektörünün ayrılmaz bir parçası
olarak gören Züchex Fuarı, sektörün
özel markalarına da yer veriyor. Sektöre
kendilerini ilk kez Züchex Fuarı ile tanıtan
firmalar, geçen zaman içinde elde ettikleri
başarıları ihracat ataklarını genişleterek
devam ediyor. İç ve dış piyasanın merakla
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
beklediği fuarda bu yıl, ev tekstili, cam
porselen, seramik, çelik mutfak eşyaları,
plastik ve elektrikli ev gereçleri, ithal
mutfak eşyaları, dekoratif ev eşyaları ile
hediyelik eşya firmalarının stantları yer aldı.
İMMİB’DEN, ZÜCHEX’E ALIM HEYETI
Fuarda ayrıca Ekonomi Bakanlığı
koordinatörlüğünde ve İMMİB Genel
Sekreterliği organizasyonunda, bir Alım
Heyeti Programı gerçekleştirildi. Yurt dışı
tanıtım çalışmaları kapsamında, ihracatın
artırılması ve çeşitlendirilmesi ile yeni
pazarlar bulunması ve mevcut pazar
paylarının korunması için yabancı firma
temsilcilerinin ülkemize getirilmesine
yönelik alım heyeti programları
çerçevesinde yapılan çalışmaya dokuz
ülkeden toplam 11 yabancı firma katıldı.
Düzenlenen ikili iş görüşmelerine 26
Türk firması katılarak ilgili ürün grubunda
ithalat talebi olan firmalarla görüştü. Tüm
gün süren programda İMMİB üyeleri
ihracatlarını artırma ve portföylerini
genişletme anlamında kazanç sağladı. İkili
görüşmelerin ardından fuarı da ziyaret
eden yabancı katılımcılar, görüştükleri
firmaların stantlarını ziyaret etti ve yeni
firmalarla buluşma fırsatı yakaladı. Yabancı
katılımcılar gerek ikili iş görüşmeleri
gerekse fuar ziyaretlerinin Türkiye ile olan
iş ilişkisine katkı sağladığını belirtti.
profesyonel alıcı ziyaret etti
19
KAPAK KONUSU
n
i
’n i
e
iy eğ
k
r lec
ü
T e
g
üreti
mde
AR-GE, INOVASYON VE TASARIM
KONUSUNDA ÖNEMLI ADIMLAR
ATAN TÜRKIYE, KATMA
DEĞERLI ÜRETIMLE, 2023
YILINDA DÜNYANIN EN BÜYÜK
10 EKONOMISI IÇINDE YER
ALMA HEDEFINE ADIM ADIM
ILERLIYOR. HEDEFE ULAŞMAK
IÇIN SANAYICIYE OMUZ
DESTEĞI VEREN DEVLET, ÜRETIM
KESIMINE AR-GE, INOVASYON
VE TASARIM KONUSUNDA
BIRÇOK IMKAN SUNUYOR. BU
HEDEFE ULAŞMAYA KILITLENIN
IHRACATÇILAR DA, ÜRETIM VE
IHRACATTA KATMA DEĞERLI
ÜRETIMI ARTIRMAK IÇIN
ÇALIŞMALARINI TÜM HIZIYLA
SÜRDÜRÜYOR.
20
KAPAK KONUSU
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
21
KAPAK KONUSU
T
ürkiye, 2023 yılında
dünyanın en büyük 10
ekonomisi içinde yer alma
hedefi için çalışmalarını
hız kesmeden sürdürüyor.
Bu hedefe ulaşmak
için ekonominin tüm
bileşenlerinde olduğu
gibi ihracatçılar da üretim ve ihracatta katma
değerli üretimi artırmak için çalışmalar
yapıyor. Peki, çabalar sonuç verdi mi? 2023
yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine
ulaşmamızı sağlayacak olan katma değerli
üretim konusunda hangi aşamadayız?
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller
İhracatçıları Birliği’nin dergisi Metalik’in bu
ayki kapak konusu özel ve katma değerli
üretim. Türkiye’nin 2023 yılı 500 milyar
dolarlık ihracat hedefine sadece üretimle
ulaşabilmesi için mevcut kapasitesinin 3
katına ihtiyacı var. Çin gibi sadece üreterek
ihracatını artırmak yerine Türkiye katma
değeri yüksek üretim için kolları sıvadı.
AR-GE, inovasyon ve tasarıma ağırlık vererek
ihracat birim fiyatını artırmayı hedefleyen
Türkiye halen istenen seviyeye ulaşamadı.
Türkiye’nin ihracat kilogram fiyatı 2012
verilerine göre 1,58 dolar iken bu rakam
Almanya’da 4,1 dolar, Japonya’da 3,5 dolar,
Kore’de ise 3 dolar seviyelerinde.
Hazırladığımız haberde, “Türkiye 2023 yılı
hedefine ulaşabilecek mi? Bu doğrultuda
artılarımız ve eksilerimiz nelerdir?” sorularına
yanıt aradık.
“İCAT ÇIKARMALIYIZ”
Metaller sektöründe de durumun aynı
olduğunu belirten İstanbul Demir ve
Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği
22
Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki,
2012 verileriyle değerlendirme yapıyor.
Bakır ihracatında kilogram fiyatının 7,7
dolar, alüminyum ise 4 dolar seviyelerinde
olduğunu dile getiren Öztiryaki, bunun da
hammadde fiyatları dikkate alındığında
hammadde + işçilik + cüzi kar anlamına
geldiğine dikkat çekiyor. Özel ve katma
değerli üretim yapmanın kaçınılmaz
olduğunu vurgulayan Öztiryaki, sözlerini
şöyle sürdürüyor:
“Sektörümüzde bu yönde girişimde bulunan
arkadaşlarımız var. Katma değeri yüksek
AR-GE, inovasyon ya da tasarımı olan ürünler
geliştiriyorlar. Sattıkları düşük birim fiyatlı
tonlarca mal yerine daha az tonajda ama
daha yüksek fiyatlı ihracat yapıyorlar. Bizim
de artık metaller sektörü olarak uçak sanayi
başta olmak üzere AR-GE, inovasyon ve
tasarım gerektiren üretim biçimine ağırlık
vermemiz lazım. Belki de ortak çalışmalar
yürüterek “Daha hafif maddeler yaratabilir
miyiz? Magnezyum dökümü başarabilir
miyiz?” gibi çok daha üst düzeyde AR-GE
çalışmalarına destek vermeliyiz. Eskiden ‘icat
çıkarmayın’ diye bir deyim vardı şimdi bu
tersine döndü. Yani artık icat çıkarmalıyız.”
“AVRUPA’NIN ÇIN’I OLMAK ISTEMIYORUZ”
İnovasyon ve tasarımın Türkiye’de son
dönemde çok dile getirildiğini ve bu yönde
adımlar atıldığını hatırlatan Öztiryaki,
dünyada sadece çok üretip satarak para
kazanan ülke olmamamız gerektiğini
belirtiyor. “Avrupa’nın Çin’i olmak istemiyoruz”
diyen Öztiryaki, “Avrupa’nın İtalya’sı olmak
istiyoruz. Daha doğrusu hayal ediyoruz.
Koşullarımız da buna uygun. Hem Avrupa’ya
hem de dünyanın diğer önemli ülkelerine
yakın noktada bulunuyoruz. Üretkeniz ve
ürettiğimizi satabiliyoruz. Bu noktada artık
yapmamız gereken inovasyon, tasarım ve
AR-GE ile ürünlerimizin katma değerini
yükseltmek” diye konuşuyor.
“SANAYIYE EN YAKIN OLDUĞUMUZ DÖNEMDEYIZ”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak,
TÜBİTAK’ın sanayiye en yakın olduğu
dönemin yaşandığını belirtiyor. Ülke
sanayisinin temel problemlerini anlayarak,
onlara çözüm bulmak için uğraştıklarını
anlatan Altunbaşak, “Son 10 yılda çok
büyük mesafe kaydetmiş olmasına rağmen
Türkiye’nin orta gelir tuzağı konusunda
dikkatli olması gerekiyor. Orta gelir tuzağını
aşmanın tek yolu AR-GE ve eğitime önem
vermekten geçiyor. Başka bir yolumuz yok”
diyor. Altunbaşak, nitelikli insan kaynağının
ve yenilik sisteminin önemini vurgulayarak,
Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın
okullardaki müfredat ve eğitim materyalleri
konusunda yaptıkları çalışmaları sık sık dile
getiriyor.
Türkiye’de sanayi ile üniversiteler arasındaki
iş birliğine önemli katkılar sunacak teknoloji
transfer ofislerini her üniversitede kurmak
istediklerini ifade eden Altunbaşak,
TÜBİTAK’ın tamamen sonuç odaklı bir
metodolojiye geçtiğini ve gelecek yıllarda
teknoloji transfer ofislerinin meyvelerinin
alınacağını yineliyor. Bilimin ekonomik bir
aktivite olduğunu belirten Altunbaşak, ARGE harcaması ve kârlılık arasında da bir ilişki
olduğunu hatırlatıyor. “AR-GE harcamanız ne
kadar yüksekse kârlılık oranlarınız da o kadar
yüksek oluyor” diyen Altunbaşak, inovatif
şirketlerde kârlılık patlaması yaşandığını
vurguluyor.
KAPAK KONUSU
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
“DÜNYA TERSINE DÖNDÜ”
Uluslararası firmaların yeni ürünleri ve inovatif faaliyetleri, yüksek gelirli ülkelerde ortaya koyduktan sonra bu ürünleri düşük gelirli ülkelerde satışa sundukları
sistem geleneksel inovasyon olarak adlandırılıyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerin artan büyüme hızlarına paralel olarak ters inovasyon kavramı hayatımıza girdi.
Ters inovasyon, düşük gelirli ülkelerde gerçekleştirilen inovasyonun yüksek gelirli ülkelerde satışa sunulması olarak açıklanabilir. Konunun uzmanı Dartmouth
College’de uluslararası işletme profesörü, General Electric’te inovasyon baş danışmanı ve kadrolu baş profesör olan Vijay Govindarajan, gelişmiş ülkelerde
inovasyonun pahalıya üretildiğini belirterek, “Mevcut buluşların üzerine ilave yenilik getirilmeye çalışılıyor. Bu da pahalı inovatif ürünlerin ortaya çıkmasına neden
oluyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise durum daha farklı. Bu ürünler zorunluluk nedeniyle daha ucuza ve kaliteli üretiliyor. Bu da ters inovasyon” diyor. ABD’de 20 bin
dolarlık protez ayağın Tayland’da 30 dolara üretildiğini belirten ünlü strateji uzmanı, bu ürünlerin Batı’da pazar bulduğunu vurguluyor. Govindarajan, gelişmekte
olan ülkelerin milli gelirlerinin 33 trilyon doları bulduğunu söylüyor ve “Ters inovasyonla bu pastadan ciddi pay alınabilir. Türkiye’de de sağlık, eğitim ve enerji
alanlarında büyük fırsatlar yakalanabilir” önerisini getiriyor. Govindarajan, ters inovasyonun sadece yoksul ülkelere değil tüm dünyanın geleceğine güç vereceğini
söyleyerek, “Ters inovasyon yeryüzü zenginliği dönüştürme potansiyeline sahip. Gelişmiş ülkelerdeki büyüme durdu. Artık büyümenin önemli bölümü gelişmekte
olan ülkelerde başladı. 2008 mali krizi ve daha sonra Avrupa’da yaşanan borç krizi bu durumu daha da perçinledi. Bu nedenle inovasyonun çekim merkezinin zengin
ülkelerden yoksul ülkelere doğru kaydığını görmemiz olasıdır” diye konuşuyor.
23
KAPAK KONUSU
“ÜNIVERSITE-SANAYI IŞ BIRLIĞI
YETERLI DEĞIL”
Sanayicilerin TÜBİTAK’tan destek alabilmeleri
için yanlarına bir üniversiteyi alma şartı
getirdiklerini söyleyen Altunbaşak, sebebini
ise Türkiye’de sanayi üniversite iş birliğinin
yeterince işlememesinden kaynaklandığını
ifade ediyor. Prof. Dr. Yücel Altunbaşak,
“1505 kodlu program kapsamında üniversite
ile sanayi arasında köprü kurmak isteyen
biri varsa, TÜBİTAK’ın kapısını çalar çalmaz
projenin fizibilitesini araştırsın diye, ilk
günden 10 bin lira verip, üç ay içinde projeyi
vermesini istiyoruz. TÜBİTAK ilk kez önce
parayı veriyor, sonra projeyi istiyor” diyor.
“ÖNEMLI MESAFE KAT ETMEMIZ LAZIM”
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı
Mehmet Büyükekşi, geçen yıl Scientific
American Dergisi tarafından yapılan
araştırmada Türkiye’nin, bilim ve teknoloji
doktoralı uzman sayısında dünyanın en iyi
on beşinci, milli gelirden Ar-Ge’ye ayrılan
pay kriterine göre dünyanın en iyi on altıncı,
patent sayısına göre dünyanın en iyi otuz
altıncı ülkesi seçildiğini hatırlatıyor. Bu
sıralamaya göre dünyanın ilk 10 ekonomisi
arasına girmek için önemli mesafe kat
edilmesi gerektiğine işaret eden Büyükekşi,
“Milli gelirimiz içinde Ar-Ge harcamalarının
payı yüzde 1’e yakın. AB üyesi ülkelerde bu
rakam yüzde 2, ABD’de ise yüzde 3 olarak
göze çarpıyor. Bizim de hedefimiz 2023
yılında bu payın yüzde 3’e çıkarılması. Ayrıca
ileri teknoloji ürünlerin, toplam ihracatımız
içindeki payı yüzde 2 civarında. Gelişmiş
ekonomiler arasına girmek için bu rakamlar
elbette yeterli değil. 2023’te 500 milyar
dolar ihracat, 10 lider dünya markasına
ulaşmak için tasarım, markalaşma, Ar-Ge
ve inovasyona daha fazla önem vermemiz
gerekiyor” şeklinde konuşuyor.
“PAZAR ÇEŞITLENDIRMESIYLE 4 YILDA
43 MILYAR DOLAR EK IHRACAT”
Türkiye’de inovasyonda yaşanan gelişmeleri
sık sık kamuoyu ile paylaşan Ekonomi
Bakanı Zafer Çağlayan, sevindirici
gelişmeler yaşandığını da belirtiyor. Pazar
çeşitlendirmesinin en önemli örnek
olduğunu vurgulayan Çağlayan, 2009
yılında başlanan pazar çeşitlendirme
çalışmaları ile dört yıl gibi kısa bir sürede
24
KAPAK KONUSU
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
43 milyar dolar ek ihracat sağladıklarına
dikkat çekiyor. Firma olarak ise Simit Sarayı
ve Koton’u örnek gösteren Bakan Çağlayan,
örneklerin başarılarını şu sözlerle açıklıyor:
“Simit Sarayı 10 yıl önce simit sadece
tezgâhlarda satılırken, simit fırınları bugün
yemek yenen yerlere dönüştü. Simit Sarayı
bu başarılı inovasyon örneğini yurt dışına
taşıdı. Koton ise alışverişten sıkılan erkeklerin
mağazalarında vakit geçirebilecekleri alanlar
tasarladı. İnovasyon gerekli çünkü, artık her
geçen gün daha fazla firmanın ve ürünün
rekabetine sahne olan küresel piyasalarda,
avantaj sağlayabilmenin en önemli
koşullarından biri ürün farklılaştırması.
Geçmiş dönemlerde fiyat avantajıyla
rekabet gücümüzü koruyabiliyorduk. Ama
artık bu sektörlerdeki varlığımızı, rekabet
avantajımızı sürdürülebilir hale getirmek
için inovasyon, tasarım ve markalaşma
konusunda hızlı bir gelişim göstermek
zorundayız.”
“İHRACATIMIZ FIZIKI OLARAK FAZLA
AMA GELIRIMIZ AZ”
Bakanlık olarak Türkiye’nin dış ticaretinin
birim fiyat analizi ile ilgili bilgileri de
paylaşan Çağlayan, “Bizim kilo fiyatlarımız
ne, başka ülkelerin ne? Bizim nasıl değişmiş,
onların nasıl değişmiş? Bunların hepsini
inceliyoruz. Tablo şu: Genel ihracatımızın
birim fiyatı 2009’da 1,16, 2010’da 1,25,
2011’de 1,47, 2012 yılında ise ortalama
1,58 dolar olarak gerçekleşti. Yani ihracat
birim fiyatımızda sürekli bir artış var ama
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
fiziki olarak ihracatına ağırlık verdiğimiz
ürünlerdeki gelirimiz son derece zayıf. Bu
alanda harcadığımız emeği, fiyatların ya
da katma değerin görece yüksek olduğu
ürünlerin üretimine kaydırmamız gerekiyor.
Yani (katma değeri yüksek ürünlerde
üretimimizi nasıl artırırız, ihracatımızı
nasıl artırırız) buna bakmamız gerekiyor.
Bunun için AR-GE, inovasyon, tasarım ve
markalaşmaya daha çok yatırım yapmamız
lazım” açıklamasını yapıyor.
“FARKINDALIĞI ARTIRMAK ÖNEMLI”
Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefinin 500
milyar dolar olduğunu hatırlatan Bakan
Çağlayan, hedefe yükte hafif pahada
ağır ürünlerin ihracattaki payını artırarak
gelinebileceğini de dile getiriyor. “Yani
özgün tasarımlı, yenilikçi ve markalı
ürünler ihraç etmeliyiz” diyen Çağlayan,
bu kapsamda öncelikle AR-GE yatırımlarını
artıracak adımların atılacağını yineliyor.
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi AR-GE
harcamalarının GSYİH’e oranını aşamalı
olarak yükseltileceğini ve 2023 yılında
yüzde 3’e ulaşmasının hedeflendiğini
söyleyen Çağlayan, “ Yatırım-üretim-ihracat
değer zincirinin tüm halkalarına yönelik
oluşturduğumuz teşvik sistematiğimizi,
AR-GE, inovasyon, tasarım ve markalaşmayı
özendirecek şekilde kurguladık ve
uyguluyoruz. Ama sadece teşvik etmek
yetmiyor. Ülkemizde bu konularda kamuoyu
oluşturmak, farkındalığı artırmak da çok
önemli. Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
EKONOMI BAKANLIĞI
DESTEKLERI
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
2013/4 Sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat
İadesi Yardımlarına İlişkin Karar
2012/4 Sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet
Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ
2012/3 Sayılı Teknik Müşavirlik Hizmetlerine
Sağlanacak Devlet Yardımları Hakkında
Tebliğ
2011/1 sayılı Pazar Araştırması ve Pazara
Giriş Desteği Hakkında Tebliğ
2010/8 Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin
Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında
Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
2010/6 Sayılı Yurt Dışı Birim, Marka ve
Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
2009/5 Sayılı Yurt Dışında Gerçekleştirilen
Fuar Katılımlarının Desteklenmesine İlişkin
Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
2008/2 Sayılı Tasarım Desteği Hakkında
Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
2006/4 Sayılı “Türk Ürünlerinin Yurtdışında
Markalaşması ve Türk Malı İmajının
Yerleştirilmesi ve TURQUALITY®’nin
Desteklenmesi Hakkında Tebliğ
2004/14 Sayılı TURQUALITY® Sertifikasının
Düzenlenmesine İlişkin Tebliğ
2000/1 Sayılı İstihdam Yardımı Hakkında
Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
1995/7 Sayılı Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi
İhtisas Fuarlarının Desteklenmesine İlişkin
Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
Özel Statülü Şirketler
25
KAPAK KONUSU
Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri,
bugün burada katıldığımız TURQUALITY®
Vizyon Semineri gibi etkinlikler bu
farkındalığı oluşturmak için atılan önemli
adımlar” olduğunu da vurguluyor.
BILIM, SANAYI VE
TEKNOLOJI BAKANLIĞI
DESTEKLERIULUSAL
DESTEKLER
1008 - Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme
Programı
1512 - Girişimcilik Aşamalı Destek Programı
1301 - Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf.
Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP)
1501 - TÜBİTAK Sanayi AR-GE Projeleri
Destekleme Programı
1503 - Proje Pazarları Destekleme Programı
1507 - TÜBİTAK KOBİ AR-GE Başlangıç Destek
Programı
1511 - TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma
Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P.
1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı
1007 - Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme
Projelerini D.P.
1601- Yenilik Girişimcilik Alanlarında Kapasite
Artırılmasına Yönelik D.P.
1514- Girişim Sermayesi Destekleme Programı
(GİSDEP)
1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme
Programı
ULUSLARARASI ORTAKLI
DESTEK PROGRAMLARI
AB 7. Çerçeve Programı
1509 - TÜBİTAK Uluslararası Sanayi AR-GE
Projeleri Destekleme Programı
SANAYI TEŞVIKLERI
Maliye Bakanlığı AR-GE İndirimi
26
“ENDÜSTRIYEL TASARIM BAŞVURUSUNDA
AVRUPA 3’ÜNCÜSÜYÜZ”
Moda ve endüstriyel ürün tasarımı
alanlarında faaliyet gösteren firmalara
yurtdışı tanıtım, pazarlama, kira gibi geniş
bir yelpazede destekler sunduklarını anlatan
Bakan Çağlayan, “Türkiye son yıllarda
tasarım konusunda önemli işler yapıyor.
Bunun sonucunda da son birkaç yılda
endüstriyel tasarım tescili için ‘Avrupa’nın en
çok başvuru yapılan 3 ülkesi’ arasına girdik.
Ülkemizde yapılan tasarım tescil başvuru
sayısı 2010’da 31 bin, 2011’de 36 bin 578,
2012’de 41 bin 220 oldu. 2010’da 8 bin
343 olan patent tescil başvurusu sayımız
2011’de 10 bin 241, 2012’de ise yüzde 13
artarak 11 bin 599’a ulaştı. Bu artışta ARGE yatırımlarındaki artışın katkısı büyük.
2011’de AR-GE harcamaları 6,7 milyar dolara
ulaştı. Böylece AR-GE harcamaları GSYİH’in
binde 8,6’sına yükseldi. Hedefimiz 2023’te
bu oranı yüzde 3’e çıkarmak” açıklamasını sık
sık yineliyor.
“TURQUALITY® EN IYILER KULÜBÜ OLDU”
Belirlenen hedeflere ulaşmada
TURQUALITY® Programı’nın amiral gemisi
olduğunu dile getiren bakan Çağlayan,
marka destek programına 41 firmanın 44
markasının kapsama dâhil olduğunu, birçok
markanın ise programa girmek için yoğun
çaba gösterdiği “en iyiler kulübü” haline
geldiğini vurguluyor. TURQUALITY®’nin
prestij ligi olduğunu söyleyen Bakan
Çağlayan, “TURQUALITY® Programı’na
hazırlık süreci olarak düşünebileceğimiz
marka programımız kapsamında ise 91
firmamızın 103 markası bir üst lige çıkmak
için antrenman yapıyor, TURQUALITY®
Programı’nda yer alan firmalarımızın 2012’de
sadece destek kapsamındaki markalarıyla
yaptıkları ihracatın birim fiyatı 3,28 dolar
oldu. Bu, marka olmanın, markalı mal satmış
olmanın ortaya koyduğu katma değerdir. Bu
bize şunu gösteriyor: Markalaşmaya devam,
markalaşmayı desteklemeye sonuna kadar
devam” sözleriyle açıklıyor.
“İHRACAT ÜRÜNLERI ÜST ÜSTE KONULDUĞUNDA
90 MILYON TON”
Türkiye’nin 2012 yılında 135 milyar dolarlık
ihracatı içinde ne kadarının markalı ürün
olduğuna bakıldığında sonuçların pek
memnun etmeyeceğini ifade eden Çağlayan,
ihracat içindeki markalı ürünlerin miktarının
artırılması gerektiğini vurguladı. İhraç edilen
ürünler üst üste konulduğunda 90 milyon
tonluk ihracatın söz konusu olduğuna dikkati
çeken Çağlayan, şu görüşleri iletiyor:
”Biz ihracatın 1 kilogramını kaça yapıyoruz?
Gördük ki bizim 1 kilogram ihracatımızın
değeri 1,46 dolar… Bugün Almanya’nın 1
kilogram ihracat fiyatı 4,1 dolar, Japonya’nın
3,5 dolar, Kore’nin 3 dolar… Türkiye, Almanya
gibi bir ihracat portföyüne sahip olsa, yani
markalı ürünler, yüksek teknoloji ihtiva eden
ürünlerle ihracat yapsa, biz aynı miktarda
90 milyon ton ihracat yapsak bile bizim
ihracatımız yaklaşık 350 milyar doların
üzerinde olur. Bunu bir hedef olsun diye
söylüyorum. Türkiye’nin yapmış olduğu
ihracat rakamında, birim ihracat kilogram
fiyatının çok daha yüksek rakamlara
çekebilme noktasındaki şansımızı anlatmak
istiyorum.”
“TÜRKIYE’NIN ILK 100 VE 500’E
GIREN MARKASI YOK”
Bakan Çağlayan, küresel anlamda henüz
en değerli marka listelerinde ilk 100 ve
500′de Türk firmalarının olmadığını
hatırlattı ve “Ama bölgesel anlamda önemli
firma ve markalar olmaya başladı. Bizim
kazandırdığımız vizyon ile bu hedefe er
veya geç ulaşacağız. 10 sene önce ile bugün
geldiğimiz düşünce yapısı, işletme usul ve
esasları bunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
AR-GE harcamalarının artması bunu net
bir şekilde ortaya koyuyor. Türk sanayicisi,
Türk müteşebbisi artık markanın, AR-GE
ve inovasyonun olmazsa olmaz olduğunu,
Türkiye’nin dışa açık politikasıyla çok net
bir şekilde gördü” diyor. Marka olmak ve
markalaşmanın uzun vadeli bir iş olduğunu,
bu işin sabır istediğini, bakanlık olarak bu
çalışmada firmaların yanında olmaya devam
edeceklerini ifade eden Çağlayan, gelen
talepler doğrultusunda sistemi her zaman
revize etmeye, yeniden düzenlemeye ve
destek kapsamlarını düzenlemeye hazır
olduklarını kaydediyor.
KAPAK KONUSU
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
27
SANAYİNİN SESİ
rekabette başarılı olamayanlar zorlandı
S
anayinin Sesi bölümümüzün
bu ayki konuğu Kibar
Holding Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı, CEO Ali
Kibar oldu. Sanayiciliğe adım
attığı dönemden bu yana
Türkiye ve dünyada yaşanan
gelişmeler ile ilgili sorularımızı yanıtlayan
Kibar, son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerin
genelinde görülen hızlı büyümeden
Türkiye’nin de hak ettiği payı aldığını
söyledi. İçinde bulundukları sektörler
açısından bakıldığında ise üretici firma
sayısının arttığını ve rekabetin sertleştiğini
dile getiren Kibar, “Bu bağlamda
müşterilerin pazarlık gücü arttı ve bunun
sonucu olarak rekabette başarılı olamayan
şirketler ekonomik açıdan zor durumda
kaldı. Bu yapı, azalan kârlılık düzeyleri ile
birlikte şirketlerin pazara müşterilerinin
istekleri doğrultusunda daha nitelikli
ürünlerle çıkmalarını sağladı” diye konuştu.
Ali Kibar Türkiye ve dünyadaki ekonomik
gelişme ve gelecek beklentileri ile ilgili
görüşlerini Metalik ile paylaştı.
Sanayiciliğe adım attığınız andan
itibaren birçok sorunla karşılaştığınızı
düşünüyorum. Neler yaşadınız bu
süreçte, ne tür riskler aldınız, başarısız
olduğunuz zamanlar oldu mu ve bunları
nasıl aştınız?
Sanayiciliğe adım attığımız andan itibaren
birçok zorlukla karşılaştık. Öncelikle ülke
şartlarından kaynaklanan, her sanayicinin
yaşadığı zorlukları yaşadık. Ama çok iyi
bir çalışma takımı oluşturduk. En büyük
sermayemiz; azim ve başarma ülküsü olan
28
insanlar olarak gece gündüz demeden var
gücümüzle çalışmak oldu. İş yaşamımız
boyunca dürüst ve güvenilir olmaya önem
verdik. Her zaman yönetilebilir riskler aldık,
çok büyük risklerin altına girmedik. Bu
kadar çalışmanın mükafatı da büyümek ve
gelişmek oldu.
Bugün şirketinizin geldiği nokta
itibarıyla, yıllık üretim miktarınız nedir?
2012 yılında ne kadarlık ihracataithalata imza attınız? 2013 yıl sonu
ihracat ve üretim hedefleriniz nedir?
Grup olarak daha çok ihracat ağırlıklı bir
strateji izliyoruz. Bu bağlamda 2012 yılında
toplam 2,7 milyar dolarlık ihracat ve 1,5
milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdik. En
büyük üretim şirketlerimizden birisi olan
Assan Alüminyum 2012 yılında başarılı
bir performansla 200 bin tonun üzerinde
üretim gerçekleştirdi. Bu sene bu üretimi
yüzde 10 artırmayı hedefliyoruz. Aynı
şekilde diğer bir iştirakimiz olan Hyundai
Assan da ise yaklaşık 85 bin adet olan
üretimimizi yapacağımız yeni yatırımla
birlikte önemli ölçüde artırmayı planıyoruz.
Üretim tesisiniz hakkında kısaca
bilgi vererek, büyümeye ve kapasite
artırmaya yönelik yeni yatırım
planlarınızı aktarır mısınız?
Kibar Holding, altı farklı sektörde faaliyet
gösteren şirketlerinin sahip olduğu 13
farklı üretim tesisi ile Türkiye’nin önemli
sanayi kuruluşlarından biridir. Bünyemizde
bulunan tesislerin kapasite kullanımı,
sektörlerin büyüme oranları, yeni iş
geliştirme projeleri, yeni ürün projeleri ve
stratejik kararlar doğrultusunda kapasite
artırımı ve yeni yatırım gibi kararlar
alıyoruz. Hyundai Assan ihracat hedefleri
doğrultusunda yakın gelecekte üretim
kapasitesini iki katına çıkararak, 200 bin
araç kapasitesine ulaşacak. Posco Assan
şirketimizde ise planlanan yatırımlara
devam ederek kapasiteyi kademeli olarak
600 bin ton paslanmaz çelik üretimine
çıkartmayı hedefliyoruz. Ek olarak, Assan
Panel şirketimiz Ürdün’deki yeni tesisinde
üretime başlamasıyla birlikte tesis
sayısını beşe çıkardı. Gelecek dönemde
gerek mevcut iş alanlarımızdaki yatırım
planlarımız doğrultusunda gerekse yatırım
yapmayı planladığımız yeni sektörlerde
yüksek getiri parolasıyla büyümeye
devam edeceğiz. Rusya ile imzaladığımız
1 milyar metreküplük doğal gaz ithalat
kontratı ile faaliyete başladığımız enerji
sektörünü bu bağlamda gelecek vadeden
bir büyüme alanı olarak değerlendiriyoruz.
Enerji sektöründe özellikle yüksek getiri
potansiyeline sahip niş projeleri ve
rekabet koşullarının yoğunlaşmadığı
alt sektörleri Kibar Holding olarak
büyümemizin yönleneceği alanlar olarak
değerlendiriyoruz.
Türkiye son 10 yılda ekonomide hızlı
bir değişim sürecine girdi. Sanayiciliğe
adım attığınız dönemle şu anki Türkiye
ekonomisini, sektörünüzü kıyaslarsanız
artı ve eksileri nelerdir?
Son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerin
genelinde görülen hızlı büyümeden
ülkemiz de hak ettiği payı aldı. Bununla
beraber gerek dünyada gerekse Türkiye’de
SANAYİNİN SESİ
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Ali Kibar
Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, CEO
İ S T A N B U L
KIBAR GRUBU’NUN IHRACAT AĞIRLIKLI BIR STRATEJI IZLEDIĞINI BELIRTEN ALI KIBAR, 2012 YILINDA
2,7 MILYAR DOLARLIK IHRACAT GERÇEKLEŞTIRDIKLERINI AKTARDI. KIBAR, ASSAN ALÜMINYUM’UN
2012 YILINDA 200 BIN TONUN ÜZERINDE ÜRETIM YAPTIĞINI DA DILE GETIREREK, 2013 YILINDA ISE
BU RAKAMI YÜZDE 10 ARTIRMAYI HEDEFLEDIKLERINI VURGULADI.
29
SANAYİNİN SESİ
globalleşme trendiyle birlikte içinde
bulunduğumuz sektörlerde üretici firma
sayısı hızla arttı ve rekabet sertleşmeye
başladı. Bu bağlamda müşterilerin pazarlık
gücü arttı ve bunun sonucu olarak
rekabette başarılı olamayan şirketler
ekonomik açıdan zor durumda
kaldı. Bu yapı, azalan kârlılık
düzeyleri ile birlikte şirketlerin
pazara müşterilerinin istekleri
doğrultusunda daha nitelikli
ürünlerle çıkmalarını sağladı.
Günümüzde oluşan fiyat
ve ürün çeşitliliği
sektörlerin derinliğini
artırırken ve hem
müşterilerin isteklerinin
karşılanmasını hem de
üreticilerin çok daha
geniş ürün portföyü
oluşturarak sektör
içindeki farklı alanlara
veya yeni sektörlere ürün
geliştirmesini sağladı.
Oluşan bu kompleks yapı,
iyi yönetilen şirketleri
tekrar yüksek kârlılık
seviyelerine ulaştırdı. Bu
yapı Türkiye dışındaki
pazarlara açılırken veya
yeni müşteri gruplarına
ulaşırken avantaj sağlıyor
ve şirketlerin her zaman
profesyonel, vizyoner ve
stratejik olarak yönetilmesini
zorunlu kılıyor. Kibar
Grubu olarak ürünlerimizin
kalitesi, müşterilerimizle
olan uzun vadeli iyi ilişki
kurabilme yetkinliklerimiz ve
tedarikçilerimizi çözüm ortağı
olarak konumlandırmamız
sonucunda artan rekabet
ortamına rağmen son 10
yılda içinde olduğumuz çoğu
sektörde pazar payımızı artırarak
büyümeyi başardık. Bundan
sonra da bu anahtar yetkinliklerimizi daha
da güçlendirerek global oyuncu olma
hedefi izliyoruz.
Son dönemde Avrupa odaklı ekonomik
krizden Türkiye sizce ne kadar ve nasıl
etkilendi? Önümüzdeki döneme
ilişkin yeni bir kriz beklentisi
yaşıyor musunuz? Türkiye’nin ve
sanayicisinin bu noktada nasıl bir
strateji izlemesini önerirsiniz?
Türkiye’nin en önemli ticari ortağı
olan Avrupa’da gelişen ve
yakından takip ettiğimiz
ekonomik süreç doğal
olarak Türkiye’nin dış
ticaretini olumsuz
etkiliyor. Günümüz
global ekonomik
gelişmeleri ışığında en
azından kısa vade için
konuşacak olursak hızlı
sayılabilecek toparlanma
beklemiyoruz. Bu hususta
Türkiye ticari eksenini
genişleterek, Orta Doğu
ve Kuzey Afrika ülkeleri
ile olan ticari ilişkilerini
geliştirmek için
gerekli ve olumlu
girişimlerde bulunuyor.
Türk sanayi şirketlerinin
pazar çeşitlendirmesi ve
yeni pazarlara uygun yeni
ürünler geliştirme stratejilerini
benimsemesi bu noktada
atılması gereken ilk adımlar.
Ancak, Avrupa’nın sahip
olduğu alım gücü ve Türkiye
ile sahip olduğu ticari yakınlık
değerlendirildiğinde Avrupa
ülkelerinin önümüzdeki
dönemde de Türk şirketleri
için çok önemli ticari ortak
olmaya devam edeceği
kanısındayım.
İhracat Türkiye’nin son dönemlerdeki
en önemli konusu haline geldi. Özellikle
2023 yılında 500 milyar dolar ihracat
hedefi sürekli dile getiriliyor. Bu hedefe
ulaşmak için katma değeri yüksek
üretim yapılması çabaları var. Sizin bu
yöndeki çalışmalarınız neler?
2023 vizyonuna paralel olarak hedeflenen
ihracat rakamını Kibar Holding olarak
gerçekleştirilebilir görüyoruz. Bu hedefin
gerçekleştirilebilmesi için elbette ki yüksek
katma değer niteliği taşıyan ürünlerin
üretilmesi gerekiyor. Ancak, yüksek katma
değere sahip ürünlerin uzun yıllar süren ve
ciddi AR-GE faaliyetlerinin sonucu olarak
ekonomilere kazandırıldığını biliyoruz.
Yüksek katma değere sahip ürünleri
uluslararası ortaklıklarla Türkiye’de üretim
seçeneği değerlendirilerek teknik bilgi
birikiminin sağlanması açısından faydalı
olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda
2013’ün ikinci çeyreğinde üretime başlayan
ve Türkiye’nin ilk soğuk hadde paslanmaz
çelik üretim tesisine sahip olan Posco
Assan, 200 bin ton üretim kapasitesi ile
ihracata katkıda bulunmanın yanı sıra
Türkiye’nin paslanmaz çelik ithalatını
azaltarak cari açığın azaltılmasında önemli
rol üstleniyor. Ayrıca kapasitesini ikiye
katlayan Hyundai Assan ağırlıklı olarak
ihracata yönelik üretim yaparak cari açığa
önemli ölçüde pozitif yönde etki ediyor.
Üretim, Sanayi Devrimi’nden bu yana
birbirinden çok farklı süreçlerden geçti.
Şimdilerde ise sanayi üretimindeki en
önemli konular çevre, sürdürülebilirlik
gibi görünüyor. Sizin bu yöndeki
çalışmalarınız nelerdir ve genel olarak
sektörünüzün çevre duyarlılığı yeterli
midir? Değerlendirebilir misiniz?
Kibar Holding üretim şirketlerimizin
tamamında çevreye duyarlı üretim için
geri dönüşüm, enerji verimliliği, çevre
standartlarına uygunluk konusunda
maksimum hassasiyet gösteriliyor. Ana
faaliyet alanları arasında bulunan metal
AVRUPA’DAKI EKONOMIK SÜRECIN TÜRKIYE IHRACATINI OLUMSUZ ETKILEDIĞINE DIKKAT ÇEKEN ALI KIBAR,
BUNUN TÜRKIYE’NIN TICARI EKSENINI GENIŞLETMESIYLE AŞILABILECEĞINI BELIRTTI. KIBAR, BU ANLAMDA
ORTA DOĞU VE KUZEY AFRIKA ILE TICARI ILIŞKILERIN GELIŞTIRILMESINI OLUMLU BULDUĞUNU DA SÖYLEDI.
30
SANAYİNİN SESİ
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
ve yapı ürünleri sektörlerinde hem üretim
aşamaları hem de yeni ürün geliştirme
çalışmalarımızda verimlilik ve çevre üzerine
projeler yürütüyoruz. Ürün portföyünde
çatı ve cephe panel ürünleri bulunan Assan
Panel’in yeni ürün projelerinde ve ürün
iyileştirme çalışmalarında bina yalıtımlarını
en yüksek seviyeye çıkarma hedeflerimiz
doğrultusunda faaliyetimiz var. Ek olarak
Assan Aluminyum’da üretim süreçlerinde
hadde yağı geri kazanımı ve alüminyum
hurda kullanımı konusunda çalışmalar
dikkatle yürütülüyor. Şirketlerimizin
tamamında bu tür projeleri, üretim
süreçlerini aksatmadan uygulamaya
teşvik ediyoruz. Ek olarak, imzamızı
attığımız Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler
Sözleşmesi’ni, Kibar Holding’in evrensel
çevre ve sosyal ilkeleri desteklemek adına
önemli bir sürdürülebilirlik adımı olarak
görüyoruz.
Albert Einstein, hayal gücünün
bilgiden daha önemli olduğunu
söyleyen bir bilim adamı. Girişimci
ruhu olan herkesin hayal gücünün
daha kuvvetli olduğunu biliyoruz. Siz
de bir girişimcisiniz, hayal ettiklerinizi
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
başardınız mı ve gelecek için en büyük
hayaliniz nedir?
Her bireyin benliği, yaptığı işi, ülkesi ve
yaşadığı dünya için belirli düşünce ve
hedefleri olduğuna inanıyorum. Bana
göre girişimcilik genel kanının aksine
sadece nasıl iş yapılacağı veya nasıl para
kazanılacağı konusunda başarılı olmak
demek değildir. Bir bireyin çevresini
etkileme, çevresine yön verme eyleminde
sahip olduğu etkinlik girişimciliğin hoş bir
tanımıdır.
Örneğin, son zamanlarda adını sıkça
duyduğumuz sosyal girişimcilik,
girişimciliğin diğer alanlarına
verebileceğimiz örneklerden sadece
biri. Yaptığım işte girişimcilik anlamında
başarılı olduğumu düşünüyorum. Yeni
ürün geliştirme, yeni pazarlara açılma,
istihdam yaratma, şirketinizin sağlıklı
büyümesi için adımlar atma girişimcilik
alanında değerlendirilebilecek ve bana
keyif veren bir uğraş. Kibar ailesi olarak
içinde bulunduğumuz diğer girişimcilik
alanlarında da her zaman etkin olmaya
çalışıyoruz. Gelecekte de girişimcilik adına
tüm açılardan daha etkin çaba göstermek
benim için en başta gelen hedef.
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Sektörün gelişimi açısından yaşanan
başlıca sorunların neler olduğunu
düşünüyorsunuz? Bu sorunların
aşılmasına yönelik çözüm önerileriniz
nedir?
Metal sektörü enerji yoğunluğunun yüksek
olduğu ve global maden fiyatlarındaki
dalgalanmalardan doğrudan etkilenen
bir sektör. Bu nedenle, özellikle ekonomik
dalgalanma dönemlerinde fiyatlarda
meydana gelen iniş-çıkışlar ve sürekli
artan enerji fiyatları Kibar Holding’in de
içinde bulunduğu metal sektörünün
gelişmesinin önündeki ana unsurlardan
biri olarak karşımızı çıkıyor. Verimli
üretim sistemlerinin gelişmesi, yeni
maden yataklarının bulunması, maden
mühendisliğinde önemli gelişmelerin
sağlanması, enerji arzının önündeki
sorunların çözülmesi ve sağlıklı temellere
dayanan global makroekonomik
dengelerin oturtulması gibi gelişmeler
metal sektörünün üzerindeki riskleri ve
engelleri azaltacaktır. Bu konuda ana görev
sektörde en yetkin kurumlar olan devlete
düşüyor. Belirttiğim hususlarda açıklanacak
hedef ve düzenlemeler gerekli adımların
atılmasını sağlayabilir.
31
İNOVASYON
Beyin göçünü önlemek için
T
ürkiye’de araştırma ve
geliştirme faaliyetlerinin
desteklenmesini sağlayan
5746 sayılı Kanun 2008 yılında
yürürlüğe girdi. Kanunla,
yenilikçi, nitelikli istihdamı gelişmiş, katma
değeri yüksek üretim yapan firmalarla,
uluslararası rekabet gücünün artırılması
ve dünyadaki gelişmelere uygun sanayi
altyapısının oluşturulması hedefleniyordu.
Kanunun, girişimcilere yönelik destek
mekanizmalarından olan Teknogirişim
Sermayesi Desteği Programı ile de
yüksek eğitimli ve nitelikli gençlerin,
teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini
katma değer ve nitelikli istihdam
yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere
dönüştürebilmelerinin teşvik edilmesi
planlandı.
destek başvurusundan sonra kurulan ve
girişimcinin tek başına temsil ve ilzama
yetkili olduğu işletme yararlanabilir.
İşletme yetkilisi, işletme düzeyinde katma
değer yaratan, bir veya birden çok gerçek
veya tüzel kişiye ait olan işletmeyi tek
başına ve en geniş şekilde temsil ve
ilzama yetkili olan kişidir.
KIMLER KATILABILIR?
Örgün öğrenim veren üniversitelerin
lisans programlarında bir yıl içinde
mezun olabilecek durumdaki öğrenci,
yüksek lisans ve ya doktora öğrencisi
ya da lisans, yüksek lisans ve ya doktora
derecelerinden birini ön başvuru
tarihinden en çok beş yıl önce almış kişiler
programda yer alabilirler. Destekten,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca
kabul edilen iş planına uygun biçimde,
NE HEDEFLENIYOR?
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada,
bugüne kadar iyi eğitim almış, vizyon
sahibi, seçkin, uzman ve yetenekli
üniversite mezunlarının anlamlı şekilde
değerlendirilemediğine ve nitelikli iş
gücünün, gelişmiş ülkelere transfer
olduğuna vurgu yapılarak, eğitilmiş insan
sermayesi transferinin Batı dünyasının
bilim, ekonomi ve toplumsal refahının
artırılmasını pozitif, ülkemizin gelişimini
DESTEK MIKTARI NE KADAR?
Desteklenmesi uygun bulunan girişimci,
firmasını kurmasının ardından en
fazla 100.000,00 TL hibe ile bir yıl süre
boyunca desteklenir ve ödemeleri iş planı
çerçevesinde Bakanlık tarafından yapılır.
Sağlanan destek, belirtilen şartları taşıyan
işletmelere yıl bütçesinde bir defaya
mahsus olmak üzere, teminat alınmaksızın
ve hibe olarak verilir.
BAŞVURU SAYISI VE DESTEKLENEN İŞLETME ANALİZİ (Tablo 1)
Başvuru Sayısı Desteklenmeye Değer
Desteklenen İşletme
Yıl
Bulunan Girişimci Sayısı
Sayısı (Sözleşme İmzalayan)
2009 15983
78
2010
724100
102
2011
859288
272
2012 1.597296
288
2013 1.539307
294
GENEL TOPLAM4.878
1.074
1034
32
BILIM, SANAYI VE TEKNOLOJI
BAKANLIĞI BÜNYESINDE YER
ALAN BILIM VE TEKNOLOJI
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN
TEKNOGIRIŞIM SERMAYESİ
DESTEĞI PROGRAMI ILE
ÖZELLIKLE YURT DIŞINA BEYIN
GÖÇÜNÜN ENGELLENMESI
HEDEFLENIYOR. PROGRAMDA
GELIŞTIRILEN PROJELER 100 BIN
TL’YE KADAR DESTEKLENIYOR.
de negatif etkilediğine dikkat çekiliyor.
Gelişmiş ülkelerdeki iş ve fırsat imkânları
daha iyi bir geleceği sunduğu sürece,
nitelikli insan transferinin kaçınılmaz
olarak devam edeceği, dolayısıyla nitelikli
insan transferini engellemek veya kontrol
etmenin gelişmiş ülkelerde sunulan
imkânlardan daha fazlasını sunmakla
mümkün olduğu da açıklamada yer alıyor.
Ayrıca ülkemiz insanlarının refah düzeyi ve
yaşam kalitesini artırmanın bilim, teknoloji
ve yenilikçilik yeteneğimizin yükselmesine
bağlı olduğu, bunun da ancak yetişmiş
nitelikli beyinlerle başarılabileceği
vurgulanıyor.
Ülkemizde nitelikli insan transferini
tersine çevirecek mekanizmalardan
olan Teknogirişim Sermayesi Desteği ile
nitelikli girişimciliğin özendirilmesinin,
uluslararası rekabet gücü olan,
yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek, ürün
ve süreçleri geliştirebilen firmaların
oluşturulmasının hedeflendiği belirtiliyor.
Desteğin ülkemizde bilgi yoğun
ve yenilikçi girişimcilik konusunda
farkındalığı artırmanın yanında yüksek
eğitimli, nitelikli gençlerin iş hayatına
kazandırılacağına dikkat çekiliyor.
İNOVASYON
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
CİNSİYET DURUMLARINA GÖRE ANALİZ (Tablo 2)
KADIN
Yıl
2009 2010 2011 2012
2013
Toplam
Sözleşme Sayıları Sözleşme Toplam
Tüm Başvurular
78
102
272
288
294
1034
1034
Sözleşme İmzalanan
ERKEK
Tüm Başvurular
Sözleşme İmzalanan
28
16
131
123
10
621
134
21
718
218
231379
241
491298
744 1194147
119
915
62
92
251
265
245
915
EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE ANALİZ (Tablo3)
MEZUN
ÖĞRENCİ
Yıl
Toplam
Lisans
Y. Lisans
Doktora
Lisans
Y. Lisans Doktora
2009 7819 17 510 1413
2010 10221 4 1124 1725
2011 272563421376955
2012
288542732377167
2013
294563341296471
Toplam
1034206115110137235231
GENEL TOPLAM
1034
431
603
%
100
41,6
58,4
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
1. YILLARA GÖRE BAŞVURU VE
DESTEK SAYILARI (Tablo 1)
Başvuru ve desteklenen işletme sayısında
son iki yılda artış olduğu gözlendi.
Bugüne kadar yapılan başvuruların yüzde
21’i desteklenmeye değer bulundu.
Desteklenmeye değer bulunan girişimci
sayısıyla, desteklenen işletme sayısı
arasındaki fark ise desteklenmeye değer
bulunduğu halde kendi isteğiyle sözleşme
imzalamayan girişimcileri gösteriyor.
2. GİRİŞİMCİLERİN CİNSİYET DURUMLARINA
GÖRE ANALİZ (Tablo 2)
2009- 2013 döneminde Teknogirişim
Sermayesi Desteği sözleşmesi imzalayan
1034 girişimcinin yüzde 88,5’i erkek;
yüzde 11,5’i kadınlardan oluştu.
3. EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE ANALİZ (Tablo 3)
2009-2013 döneminde Teknogirişim
Sermayesi Desteği sözleşmesi imzalayan
1034 girişimcinin yüzde 41,6’sı mezun
durumundayken, yüzde 58,4’ü öğrenim
hayatını devam ettirmektedir.
33
İNOVASYON
İŞLETMELERİN BULUNDUĞU İLLER VE SAYILARINA GÖRE ANALİZ (Tablo 4)
İller
2009
2010
2011
2012
2013Toplam
Ankara
34 55 136 130 118473
İstanbul
12 16 56 81 60225
Konya
6 3 18 8 1045
İzmir
6 4 10 11 1243
Kayseri
4 2 3 8 1431
Kocaeli
2 4 9 5 1030
Trabzon
4 5 10 4 528
Adana
2 2 6 5 1025
Elazığ
-
Antalya
2 1 6 4 619
- 6 9 823
Mersin
-
Eskişehir
- 2 - 2 610
- 3 6 615
Denizli
2 - 1 2 38
Isparta
- - 4 2 48
Bursa
- - 1 1 46
Niğde
- 1 1 2 -4
Samsun
- 1 - 1 24
Gaziantep
2 1 - - 14
Afyon
1 1 - 1 -3
Çorum
- - - 1 23
Kahramanmaraş- - - - 3 3
Sakarya
- 1 1 - 13
Malatya
- 1 - - 23
Düzce
- - - 1 12
Kütahya
- 1 - 1 -2
Balıkesir
- - 1 - -1
Diyarbakır
- - - 1 -1
Erzurum
- - - - 11
Karabük
- - - - 11
Kırıkkale
- - - - 11
Kırklareli
- - - 1 -1
Manisa
- - - - 11
Sivas
- - - 1 -1
Tokat
- - - - 11
Uşak
1 - - - -1
Yalova
- 1 - - -1
Zonguldak
- - - - 11
Toplam
GENEL TOPLAM
34
78
1.034
102 272
288 2941.034
İNOVASYON
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
TEKNOGİRİŞİM SERMAYESI
DESTEĞİ PROGRAMI’NA
2009-2013 YILLARI ARASINDA
100.871.436,30 TL BÜTÇE
AKTARILIRKEN, EN ÇOK
İŞLETME ANKARA’DA
KURULDU. ANKARA’DA
KURULAN IŞLETME SAYISI 473
OLARAK GERÇEKLEŞTI.
4. İLLER BAZINDA TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ
DESTEĞİ İŞLETME SAYILARI (Tablo 4)
Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı
kapsamında desteklenen iş fikirleri
kapsamında 37 ilde kurulan işletmelerin
yaklaşık olarak yarısı Ankara’da.
5. ÜNİVERSİTE BAZINDA TEKNOGİRİŞİM
SERMAYESİ DESTEĞİ İŞ FİKRİ SAYILARI
Program kapsamında toplamda 108
üniversiteden mezun (en son mezuniyet)
genç girişimci desteklendi. Türkiye’nin 38
ilindeki üniversiteler bu kapsama dahil
oldu. 47 genç girişimci ise Türkiye dışındaki
üniversitelerden mezun olurken; ABD,
Kanada, Japonya, Güney Kore, İngiltere,
Fransa, Almanya, Avusturya, Hollanda, İsveç,
Bulgaristan, Kazakistan ve Kuzey Kıbrıs’taki
üniversiteler bu üniversiteler arasında yer
aldı.
6. SEKTÖREL TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ
DESTEĞİ İŞ FİKİRLERİ
Teknolojik alanlara göre analiz
değerlendirildiğinde; desteklenen
girişimcilerin yarısından fazlasının elektronik
bilişim teknolojileri ve telekomünikasyon
ile endüstriyel üretim malzeme ve taşıma
teknolojileri kapsamında olduğu görülüyor.
7. İŞLETMELERİN KURULDUKLARI
YERE GÖRE ANALİZ
2009- 2013 döneminde kurulan
işletmelerin yüzde 44’ü TeknoparkTekmer’de, yüzde 56’sı bu alanların dışında
kuruldu.
8. KURULAN İŞLETMELERİN TÜZEL
KİŞİLİKLERİNE GÖRE ANALİZ
İşletmelerin tüzel kişilikleri incelendiğinde
yüzde 66’sının sermaye şirketi, geri
kalanının ise şahıs şirketi olduğu görülüyor.
9. TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ
PROGRAMINA AKTARILAN BÜTÇENİN ANALİZİ
(Tablo 5)
2009-2013 yılları arasında Teknogirişim
Sermayesi Desteği Programı’na
100.871.436,30 TL bütçe aktarıldı. 2011
yılından itibaren toplam bütçenin
artırılmasıyla birlikte her yıl verilen destek
tutarında da artış gerçekleşti.
DÖNEMSEL ÖDEMELER ANALİZİ (Tablo 5)
Dönemler
200920102011 20122013
I. Dönem Ödemesi (TL)
3.297.139
4.455.430 8.911.852,82
16.259.840,00 16.645.000,00
II. Dönem Ödemesi (TL)
2.188.770
3.098.615 10.701.333,76
11.813.597,00 12.187.338,68
III. Dönem Ödemesi (TL)
2.169.142
2.419.808 6.723.570,00
-
Toplam (TL)
7.655.051,00
9.973.853,00 26.336.756,58
28.073.437,00 28.832.338,68
Dönem İtibarıyla Kişi Başı Ortalama Destek Miktarı (TL/Kişi) 98.141,6897.782,8796.826,31 97.477,2198.069,20
5 Döneme Ait Kişi Başı Ortalama Destek Miktarı (TL/Kişi) 97.554,60
GENEL TOPLAM (TL) 100.871.436,30
35
FABRİKA TANITIMI
Avrupa’nın ilk LEED
sertifikalı döküm fabrikası
FABRIKANIN DÖKÜMHANE BÖLÜMÜNDE OFIS ORTAMI YARATMAK IÇIN
ÇALIŞTIKLARINI BELIRTEN ÇELIKEL ALÜMINYUM YÖNETIM KURULU
ÜYESI OKAN DENIZ, ORTAMDAKI HAVANIN SAATTE BEŞ KEZ TAMAMEN
YENILENDIĞINI VURGULADI. DENIZ, AVRUPA’NIN ILK LEED SERTIFIKALI
DÖKÜMHANESI OLMANIN GURURUNU TAŞIDIKLARINI BELIRTEREK,
“YATIRIMIMIZDA INSANA SAYGIYA ÖNEM VERDIK” DEDI.
Ç
elikel Alüminyum, LEED (Yeşil Bina) sertifikası alan Avrupa’da tek, dünyada
ise ikinci döküm fabrikası oldu. İnsana saygıya verdikleri önemle bu yatırımı
gerçekleştirdiklerini belirten Çelikel Alüminyum Yönetim Kurulu Üyesi Okan
Deniz, dökümhanenin içinde ofis ortamı yaratmak için saatte 5 kez havanın
komple değiştirildiğini söyledi. Enerji tüketiminde ise emsal fabrikalara
göre yüzde 40 tasarruf ettiklerini dile getiren Deniz, “Dokuz kişilik bir ekip
ile sekiz ay boyunca toplantılar yaptık. Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda
çalışmaları fikrinden yola çıkarak ideal iş akışı, enerji tasarrufu sağlayan,
çevreci, iş kazası olmayacak şekilde düzenlenmiş ergonomik çalışma alanları ve tesisat
galerisi yollarını dizayn ettik” dedi. Okan Deniz ile LEED sertifikalı yeni fabrikaları, Çelikel
Alüminyum’un üretimi ve gelecek planları hakkında konuştuk.
Çelikel Alüminyum A.Ş’nin kuruluşundan bu güne tarihsel gelişimi hakkında bilgi
alabilir miyiz?
Çelikel, Osman Deniz tarafından 1968 yılında İstanbul, Küçükyalı’da kuma döküm atölyesi
olarak kuruldu.16 metrekarelik küçük bir dükkanda başlayan işletmemiz, daha sonra
kokil döküm yapmaya başladı. 1974 yılında ilk enjeksiyon tezgâhını aldıktan sonraki
yıllarda, enjeksiyon döküme odaklanarak diğer döküm metotlarını bıraktık. 1995 yılında
Samandıra’daki tesisimize geçtik. 42 yıllık geçmişimize sığdırdığımız başarı ve tecrübeyi
yansıtarak Kocaeli Şekerpınar’daki TAYSAD Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (TOSB) arazimizde
2011 yılı ortasında inşaata başladık ve 2013 yılı başında yeni fabrikamıza taşındık. Yeni
fabrikamız 20 bin metrekare açık 24 bin metrekare kapalı alana kurulu, üretim ve kalite kontrol
ekipmanlarımız en son teknolojiye sahip. Fabrikamız aynı zamanda Avrupa ve Türkiye’de
tek, dünyada ise ikinci LEED sertifikalı döküm fabrikası olma özelliği taşıyor. Alüminyum
36
FABRİKA TANITIMI
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
37
FABRİKA TANITIMI
basınçlı döküm prosesi ile otomotiv ve
beyaz eşya sektörüne parçalar üretiyoruz.
Otomotiv sektörü, üretimimizin yaklaşık
yüzde 70’ini oluşturuyor. Bunun tamamı
ihraç ediliyor. Beyaz eşya ise toplam
üretimimizin yüzde 30’unu oluşturuyor ve
bunun sadece bir kısmı ihracat. Otomotiv
sektörüne, elektrik sistemlerine alternatör
ve radyatör, aydınlatma sistemlerine
soğutucu parçalar, dizel araçlar için yağ
pompa gövdeleri, benzinli araçlar için klape
gövdesi parçaları üretiyoruz. Beyaz eşya
grubuna çamaşır makinesi parçası olarak
kasnak ve tambur üretiyoruz. 2014 yılında
net üretim kapasitesinin 13 bin ton, 2020
yılında ise 28 bin ton olmasını bekliyoruz.
Proseslerimiz ergitme, döküm, tirimleme,
kumlama, işleme, yıkama ile final kontrol
ve paketlemeden oluşuyor. Üç vardiya
üretim olan tesisimizde 430 çalışanımız
var. 45 olan beyaz yakalı çalışanımızın 24’ü
mühendis. Ekipmanlarımızın çoğu yeni, yaş
ortalaması dört yıl.
38
2013 yılında taşındığınız TOSB’daki
fabrikanızın, Avrupa ve Türkiye’de
tek, dünyada ise ikinci LEED sertifikalı
döküm fabrikası olma özelliği taşıdığını
belirttiniz. LEED sertifikasının neleri
kapsadığını ve fabrikanızın özelliklerini
anlatabilir misiniz?
LEED, Türkçe söylemiyle Yeşil Bina
Sertifikası çok ciddi yatırım ve ilgi
gerektiriyor. Özellikle bizim gibi döküm
işi yapılan fabrikalara baktığınız zaman.
Samandıra’daki binamızın eksiklerini
görüyorduk, aynı zamanda kapasitemiz
de son noktasına ulaştı. Öyle ki yeni
bir makine koyacak kadar yerimiz bile
kalmadı. 2010 yılında dokuz kişilik ekip
ile fabrikanın dizaynını oluşturmak için
bir araya geldik, bu toplantılar yaklaşık
sekiz ay sürdü. Bu toplantılarda inovatif
düşünceler peş peşe gelmeye başladı.
Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda
çalışmaları fikrinden yola çıktık. İdeal
iş akışı, ergonomik çalışma alanları,
enerji tasarrufu sağlayan, çevreci, iş
kazası olmayacak şekilde düzenlenmiş
çalışma alanları ve tesisat galerisi yollarını
dizayn ettik. Aynı zamanda yalın üretim
prensipleri de göz önünde bulunduruldu.
TÜRKÇEYE YEŞIL BINA OLARAK ÇEVRILEN LEED SERTIFIKASINI ALMAK
IÇIN ÇOK CIDDI BIR YATIRIM VE ILGI GEREKTIĞINI DILE GETIREN DENIZ,
ÇALIŞANLARIN DAHA IYI BIR ÇALIŞMA ORTAMINA SAHIP OLMASI
FIKRINDEN YOLA ÇIKTIKLARINI BELIRTTI. DENIZ, AYNI ZAMANDA
FABRIKANIN EMSAL FABRIKA BINALARINA GÖRE ISI, ENERJI VE
IKLIMLENDIRMEDE YÜZDE 40 TASARRUF SAĞLADIĞINI VURGULADI.
FABRİKA TANITIMI
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
İdeal proses alanları tespit edildikten
sonra mimari çalışmalara geçildi. Şu anda
fabrikamız emsallerine göre elektrik, su
tüketimi ve iklimlendirmede yüzde 40
daha tasarruflu. İnovasyonun özü insan
olduğu için yeni fabrika yatırımında
en çok insan sağlığına önem verdik.
Elektrostatik ve toz toplama filtreleri
sayesinde dökümhane içinde ofis ortamı
havası sağladık. Dökümhanemizin içinde
solunan havayı, komple bütün atmosferi
saatte beş kez değiştiriyoruz. Rekabet
artırıcı çalışmalarımız ise enerji tasarrufuna
yönelik çalışmalar. Isı geri kazanım,
invertör yani start-stop özelliğine sahip
makinelerin alımı ve ideal iş akışına göre
malzeme taşınması bunlardan bazıları.
Üretim, satış, ihracat, ithalat, istihdam
ya da ciro gibi rakamlar üzerinden
2012 yılını şirketiniz açısından
değerlendirebilir misiniz? 2013 yılı
hedefleriniz nelerdir?
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
2012 yılında 36 milyon avroluk ihracat
gerçekleştirdik. 2013 hedefimiz ise 45
milyon avronun üzerine çıkmak. 2023
hedefimiz ise 200 milyon dolar civarında
ihracat gerçekleştirmek. Ciromuzun
yüzde 65-70’i ihracattan geliyor. TİM’in
“Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçı Firması”
sıralamasında 547’nci sıradayız.
Uzun vadede Çelikel’in hayata
geçirmek istediği projeler var mı?
Varsa bunlarla ilgili bilgi aktarabilir
misiniz?
Uzun vadede montaj parça grupları ve
bitmiş mamul üretmek, hedeflerimiz
içerisinde yer alıyor. Bunu başarabilmek
için AR-GE faaliyetleri planlamalarımızı
tamamlıyoruz.
Sektörünüzün iç ve dış pazardaki
durumunu değerlendirebilir misiniz?
2013 yılı için sektörünüzle ilgili
öngörüleriniz nelerdir?
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Alüminyum basınçlı döküm ile üretilen
parçaların otomotiv ve endüstrinin diğer
birçok dalında yaygın kullanımı sebebiyle
sektöre talebin yüksek olduğunu
söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra Avrupa’daki
üreticilerden kalite olarak daha üstün
hale gelinmesi ve fiyatlarda rekabetçi
olunmasıyla bu talebin 2013 yılında
artarak devam edeceğini öngörüyoruz.
Sektörün şu anda en önemli gündem
maddesi nedir? Varsa sorunlarınızın
çözümüne yönelik beklentileriniz
nelerdir?
Yetişmiş eleman konusunda sıkıntı var. Bu
arada ben aynı zamanda Türkiye Döküm
Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu
üyesiyim. Dernekte kısa bir zaman içinde
basınçlı dökümle, kalıp dizaynıyla ilgili
bir eğitim planlıyoruz. Bizim gibi büyük
firmalarda eğitim sorun değil. Ancak
çoğu firma bu konuda sıkıntı çekiyor. Bu
eğitimle birlikte sektöre katkı sağlayacağız.
39
MAKALE
RÜŞTÜ BOZKURT
Dünya Gazetesi Yazarı
Alex Ferguson’un
dediklerine kulak
vermek
A
BIR YÖNETICI “GÜNE DEĞIL DE
GELECEĞE BAKIYORSA”, BIR ADIM
ILERDE “NEYIN GÜÇLENDIRILMESI
VE NEYIN YENILMESI”
GEREKTIĞINI GERÇEKÇI BIÇIMDE
KESTIREBILMELIDIR.
YÖNETICININ AKILCI TUTUMUNU
BESLEYEN KAYNAK, “STRATEJIK,
MANTIKLI VE SISTEMATIK”
DÜŞÜNEREK HAREKET
EDEBILMESIDIR.
40
nita Elberse röportajına(HBR/T,
Ekim 2013),ünlü futbol adamı
Alex Ferguson’nun “başarısının
ve dayanıklılığının sürekliliğini”
herkesin dikkatini çektiğini
belirterek başlıyor. İşinde kendini kanıtlamış
bir insanının başarılarının sırrını öğrenme,
yönetim konularına ilgisi olan herkesin ilgi
menzilinde olmalı.
İşaret edilen ilk husus, bütün iyi
yöneticilerde gözlenen bir özellik: “Uzun
dönemli yapılandırmaya” verilen önem.
Antrenör bir “mükemmeliyet merkezi”
kurarak, bütün çalışmalarını “sistematik
yaklaşımla” gözetlenen, denetlenen ve
sapmaları düzelterek ilerlenen açık alan
haline getiriyor.
Yapılan İş, bir futbol takımının
yönetimidir; takımın kaynağı ve birikimi
de futbolcularıdır: Her işte olduğu gibi,
futbol takımında da birikim yeteneğinin
korunması, geliştirilmesi ve uzun dönemli
geleceğin güven altına almanın gerek
şartıdır. Eğer bir futbol kulübü inşa
edecekseniz, sadece “hayatta kalmaya,
yani kazanmaya odaklı” kalırsanız, uzun
soluklu gelişmenin gereklerini yerine
getiremeyebilirsiniz.
Makro ekonomi, siyaset, inanç sistemleri
gibi futbol da ağırlıklı olarak “sonuçlara
odaklı” algı ağırlıklıdır. Oysa, uzun soluklu bir
futbol kulübü inşa edecekseniz; “istikrar ve
süreklilik” yaratmalı ve korumalısınız.
İyi bir futbol menajeri istikrarlı bir takıma
sahip olmak istiyorsa, dünden bugüne,
bugünden yarına köprüler kurmanın
yol ve yöntemlerini de aramalıdır. Takım
yöneticisinin temel görevi, alacağı genç
yeteneklere “öğretmenler gibi, insanları
daha iyi olmaya özendirerek” sağlam bir
kaynak yaratmadır. Genç oyuncularla
zenginleştirilmiş bir takım, “sadece takımın
ömrünü uzatmış olmaz, aynı zamanda
sadakat da yaratır.” Oyuncular “kendine
ilk fırsatı veren yöneticiyi anımsarlar”;
yöneticiye ve takıma bağlılıkları artar. Daha
da önemlisi “aile hissi” takımın ruhuna siner.
Bir yönetici “güne değil de geleceğe
bakıyorsa”, bir adım ilerde “neyin
güçlendirilmesi ve neyin yenilmesi”
gerektiğini gerçekçi biçimde
kestirebilmelidir.
Yöneticinin akılcı tutumunu besleyen
kaynak, “stratejik, mantıklı ve sistematik”
düşünerek hareket edebilmesidir.
Yönetici genç oyunculara da olgunlaşmış
profesyonel oyunculara da hata kültürünün
gereği olarak “zaman ve imkan tanımasını”
bilmeli. Takımda genç oyuncuların tecrübeli
oyuncularla birlikte yer alması; dün, bugün
ve yarınlar arasında köprü kurulmasını
sağlayabilir.
Yöneticinin birlikte çalıştığı insanlara “çeşitli
değerler aşılama tutkusu” güçlerinden bir
MAKALE
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
diğeridir. İnsan malzememiz futbolcu da
olsa, yönetici, “teknik yetenekler yanında,
daha iyi olma mücadelesi vermeleri,
asla pes etmemeleri ve kazanan insanlar
olmaları için” onlara ilham veren ve saygı
kişiliği korumalı.
Hangi alanda olursa olsun yöneticiler
“standartlarını” işin başında belirlemiş
olmalı. Birlikte çalıştığımız herkesin
neyi, hangi sınırlar içinde, nasıl ve niçin
yapacağını tanımlayabilmesi, standartları
başından net biçimde belirlenmiş olmasıyla
yakından ilgili. Yapacağımız işi iyi bilmek
hepimizi rahatlatır. Standartlar, “kötü
eğilimlerin” ortaya çıkmasını ve yayılmasını
engellemek için yöneticinin kırbacıdır.
Standartlar, belirlediğiniz “kaliteyi” yaratma
ve “odakların dağılmamasını” önleme gibi
işlevler yerine getirir.
İnsanları güdülendirmeniz için
“beklentilerini yükseltmeniz” gerekir,
ama “asla kendimizi bırakmama
koşuluyla”. Bir kere kendimizi bırakırsak,
arkası gelir; dağılma süreci hızlanır.
Aşırı değerlendirilmiş beklenti yerine
gelmeyince takımdakiler de, doğrudan ve
dolaylı ilişkide bulunduklarımız da kendini
koyuverebilir.
Bir insan akıllı ise aynı zamanda çalışkandır.
Akıllı insan kendini kanıtlamasını bilir; önde
durabilmenin koşullarını yaratır. Eğer birlikte
çalıştığınız insanlara, “sıkı çalışmanın bir
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
yetenek işi olduğunu” öğretmiyorsanız,
yönetimde bir boşluk bırakırsınız.
Bir yönetici bilgisiyle, becerisiyle,
yetenekleriyle, değerler sistemiyle ve
kaynaklara hakimiyetiyle “kontrolü
asla kaybetmemeli”. Standartlar bir kez
bozulduğunda yeniden inşası hemen
hemen imkansızdır. ”İşler çığırından
çıkmadan hemen yanıt vermek ve kontrolü
korumak” önemli bir yönetim yeteneğidir.
Kurumlar her zaman bireylerden önemlidir.
Bunun için yönetici “kendini herkesin
anlayabileceği şekilde ifade etmeyi”
öğrenmiş olmalıdır ki kurumun önlemini
anlatabilsin.
Ferfuson, kimsenin eleştiriyi sevmediğini
söylüyor “ eleştirdikçe daha iyiye giden çok
az insan vardır,” diyor. Başarılı yöneticilerin
bulduğu yöntem, eleştiriden çok “
cesaretlendirmeye çalışma”dır.
“İş ahlakı”, “özsaygı” karşılıklı “güven”, “vefa”
duygusu iyi bir insanda ve yöneticide
bulunması gereken insani özelliklerdir.
Bir insanda stratejik, taktik ve operasyonel
zekanın bir arada bulunması idealdir. Ancak,
her insanın bir eksik yanı olacağından,
yönetici “ yumuşak bir yaklaşım sergilerse
başarılı olamaz; korkuyu da işe eklemeli.
Ama aşırı sert olmamalı; her an korku
içindeki bir oyuncu iyi bir performans
sergileyemez”…Deneyim ve birikimlerimiz
iyice artınca, “ öfkeyi her an göstermenin
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
bir işi yaramadığını” anlarız. İşin sırrı,
gücümüzün sınırlarını bilmek, gücün
kullanacağı “doğru zamanı” seçmek, gücün
geriye nasıl döneceğini iyi hesaplamaktır.
Alışkanlıklar insanı uyutan afyondur, ama
bazı alışkanlıklar olmadan da yaptığımız işi
anlamak mümkün değildir. Hayatın özünde
kendini yeniden üreten mekanizmalar
vardır; “başarılı takımların köklü alışkanlıkları
olduğu yalnızca alelâde bir inanış değil,
daha derin bir yaklaşımdır.”
Hayatın özünde “kumarbaz olma ve
tehlikeyi göze alma” her zaman bulunur;
koşullar ne olursa olsun, “panik yapmadan
sadece görevinizi yerine getirmeye”
odaklanabilmemiz bizi kör karanlıklardan
kurtarabilir. Pozitif, maceracı ve gözü pek
olmak, “sebat etmek” ve “asla pes etmemek”
iradesi etkili bir yönetim aracıdır.
Kavramaya çalıştığımız bir olayı ya da
olguyu anlamanın dışsal düzlemlerini
açıklarken ve içsel düzlemlerini kavrarken
“gözlemcilik” çok etkin bir yetenektir. Bir
takım yöneticisi, gözlemleri ile “takımın
temel değerlerine” uygun hareket edip
etmediğini izler. “İyi oyun çıkarmanın”
koşullarını yaratıp yaratmadığını da
gözlemle kavrar. Üst düzey bir oyun
çıkarmada “ teknik yetenekleri kavrama”
ve oyuncuya “öğretmenlik edebilme” üst
düzey bir gözlemin ulaştırdığı yargılarla
mümkün. Gözlem yaşamın derinliğine etki
eden bir yetimiz olduğu halde, “pek çok
insanın gözlemin değerini kavramadığını”
söyleyebiliriz. Denebilir ki, “işin özü olan
biteni görebilmek ya öyle diyelim, görmeyi
beklediğimiz şeyi görebilmektir”.
İyi bir yöneticinin, “oyun değiştiği sürece
adapte olma konusunda ne kadar
muazzam bir yeteneği” varsa özgüveni
de o denli artar. Yönetici, işin gerekleri ile
fazlalıkları arasındaki farkı gözlemleri ile
belirler ve önlemlerini alarak verimsizlikleri
önler.
İyi yöneticinin en iyi yaptığı şey “değişimi
yönetmek” olmalı. Bunu yapabilmek
için yöneticinin “ değişimi kontrol etme,
yolunun onu kabullenmekten geçtiğini”
iyi bilmesi gerekir. Daha da önemlisi
bir yönetici “değişmemeye gücünün
yetmeyeceğini” derinliğine anlamış ve
kavramışsa, değişmeyi yönetmede en
büyük engelini de aşmış demektir.
41
ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR
akine mühendisliği
okuduktan sonra
Endüstriyel
Tasarımcı olan
Mete Mordağ,
matematik ve
fen bilgisi ile
sanatsal yönünü
ancak endüstriyel tasarımda bir araya
getirebildiği için bu mesleği tercih
ettiğini söyledi. Mühendislik okumasının
endüstriyel tasarımın özellikle üretim
aşamasında avantaj sağladığını dile getiren
Mordağ, tasarımın doğanın ufak ölçekli
egzersizinden başka bir şey olmadığına
vurgu yaptı. “Doğanın bize yaptığı şeyi
insan kendi çevresine yapmaya başlıyor.
Aynı yöntemi kullanırsanız doğru bir şey
yapıyorsunuz, doğru yoldasınız demektir”
diyen Mordağ ile endüstriyel tasarımla ilgili
hoş bir sohbet gerçekleştirdik.
Makine mühendisliği okuduktan sonra
neden endüstriyel tasarım?
Endüstriyel tasarım okuduktan sonra
makine mühendisliğine geçiş yapsaydım
bu soruyu cevaplamakta daha çok
zorlanırdım. Her zaman, ailem nedeniyle
yaratıcı sanatlar çok etrafımdaydı. Diğer
yandan matematik ve fen her zaman çok
42
sevdiğim alanlardı.
Yani makine mühendisliğini de isteyerek
okudunuz öyle mi?
Çok isteyerek ve severek okudum.
Mühendisliğin içinde yaratıcı bir şeyler var
ama sanatsal yönünüzü boşaltabileceğiniz
bir yer değil. Yaratıcılıkla, matematiği, fiziği
rasyonel kısmı birleştirebileceğiniz çok fazla
alan yok etrafınızda. Bu noktada ilk akla
gelen endüstriyel tasarım. Özellikle makine
mühendisliği okumuş iseniz.
Peki, endüstriyel tasarımcılar arasında
sizin gibi mühendislik okuyanların
sayısı çok mu?
Giderek artıyor. Çünkü endüstriyel tasarımcı
olarak Türkiye’de orta ölçekli işletmelerle
çalışmak istiyorsanız, onlara bitmiş,
üretime hazır proje teslim etmek zorunda
kalıyorsunuz. Mordağ Design’ı kurduğum
altı yılda basamakları tırmanmaktaki
önemli yardımcım mühendislik bilgim
oldu. Endüstriyel tasarım, tasarım değil,
endüstriyel değil. Sadece estetik ve
pazarlama odaklı bir şeyler sunmanın
yanında aslında fizibilitesi değerlendirilmiş
bir proje ile firmaya gitmeniz çok önemli.
Sonuçta firma o projeyi para kazanmak için
yapıyor. Sizin götürdüğünüz proje, üretim
iyi bir fiyata üretebileceğine, pazarlama
satacağına inanmazsa hayata geçmez.
Yaptığınız tasarımın resmini duvarınıza asıp
hayatınız boyunca ona bakarsınız. Tasarımı
bir ürün olarak rafa çıkarmak istiyorsanız
firmaya para kazandırmak zorundasınız.
Makine mühendisliği okumuş olmanız
size büyük avantaj sağlıyor o zaman,
daha komplike düşünebiliyorsunuz
doğru mu?
Kesinlikle. Çünkü tasarım tamamlandıktan
BIR TASARIMIN MUTLAKA SAF, BASIT VE RASYONEL OLMASI
GEREKTIĞINI VURGULAYAN METE MORDAĞ, YAPILAN BIR ÇIZIMIN
ÜZERINDEKI HER ÇIZGININ, NEDEN YAPILDIĞININ AÇIKLANMASI
GEREKTIĞINI BELIRTTI. “HER ÇIZGI VE DETAYIN ANLAMI OLMAK
ZORUNDA” DIYEN MORDAĞ, O ANLAMLAR VE NEDENLER ÜZERINDEN
ÇIKARILAN IŞIN AYNI ZAMANDA ESTETIK OLDUĞUNU BELIRTTI.
TASARIMCI
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
METE MORDAĞ KIMDIR?
İ S T A N B U L
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
1977 İstanbul doğumlu Mete Mordağ, 1996’da İstanbul
Alman Lisesi, ardından Boğaziçi Üniversitesi Makine
Mühendisliği Bölümü’nü tamamladı. Yaratıcı sanatlara
olan tutkusunu, matematik ve fiziğe olan yatkınlığı ile
birleştirme isteği onu endüstriyel tasarım dünyasına
yönlendirdi. Sydney New South Wales Üniversitesi’nde
Endüstriyel Tasarım yüksek lisans eğitimini
tamamlayarak 2005’te İstanbul’a döndü. Mordağ Design’ı
kurmadan önce Eczacıbaşı Vitra ve T-Design firmalarında
ürün tasarımcısı olarak çalıştı. 2007’den bu yana mutfak
eşyaları, aksesuarlar, mobilyalar, dalış ekipmanları,
kentsel mobilyalar, mimari donatılar, yapı sektörlerinde
faaliyet gösteren yerli ve yabancı müşterileri için
güzelliğin ve mantığın ortak bir dilde konuştuğu kalıcı
ürünler tasarlıyor. Stüdyosu, konsept oluşumundan
tasarıma, ürün geliştirmeden iletişim tasarımına olmak
üzere endüstriyel tasarım alanında 360 derece destek
veriyor. Sunduğu hizmetin yenilikçi ve derin mühendislik
altyapısı sayesinde bugüne kadar müşterilerine çok
sayıda patentli ürün ve fikir kazandırdı. Mordağ
Design Adyton, AntonMüller, Alurad, Arzum, Asteknik,
Brightwell, Dayco, Eclipse, Figensoft, Innovasub, Lugano,
Palmiye, Primonava, Rayka, Scrikss, Silver Shoecare,
Silver Elektromechanics, TR90, TVS gibi şirketlere hizmet
veriyor.
43
ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR
sonra arkasından gelen üretim aşamasında
proje sekteye uğrayabiliyor. Geçmiş
deneyimlerimden biliyorum. Tasarım
ofisimi kurmadan önce çalıştığım
dönemdeki firmalardaki tasarımcıların
büyük kısmı dışarıdan gelen tasarımları
üretim ve fabrikalara uygun şekilde revize
ediyorlardı.
İnternet sitenizde tasarımı ve
çalışmalarınızı anlatırken, basitlik,
saflık ve rasyonalizm kavramlarının
üzerinde çok durmuşsunuz. Biraz açar
mısınız? Bütün tasarımlar saf, basit ve
rasyonel midir?
Kesinlikle değildir, ama olmalıdır. Zaten
Mordağ Design’ın çıkış noktalarından biri
de buydu. Firmaya
ya da kişiye bir
çizim ya da tasarım
götürdüğünüzde
üzerindeki
herhangi bir çizgiyi
nereye, neden ve
niçin çizdiğinizi
açıklayabilmek zorunda
olduğunuza inanıyorum. Her çizginin,
her parçanın, her detayın mutlaka ve
mutlaka anlamı olmak zorunda. O anlamlar
ve nedenler üzerinden ortaya bir şey
çıkarmışsanız o iş gerçekten estetikde de
oluyor. Benim inancım bu yönde. Şöyle
düşünün, doğaya baktığınızda, aslında
binlerce obje ve form etrafınızda yükseliyor.
O formun her bir çizgisinin çok net
sebepleri var. İnsanın organlarından tutun,
dışarıdaki böceğe, ağaca, kuşa baktığınız
zaman her formun çok net bir sebebi
var. Siz buna uygun bir şeyler çizdiğiniz
zaman aslında güzel bir şey çizmiyorsunuz.
Sadece insanın gözünün alıştığı ve güzel
44
TASARIMIN HIKÂYESINI
SATIYORUM
Pazarlama konusu endüstriyel tasarımda o kadar
önemli ki. Örneğin, bir firmaya kalem tasarımı
götürdünüz. Pazarlama tasarımı beğendi,
ama sorular soracak. O soruların cevabı olmalı.
Hikâyesi ve nedenleriyle açıkladığınız zaman
aslında kabul edilmeme oranını azaltıyorsunuz.
Her objeye bunu yapamazsınız tabii. Diyelim ki
oturma birimi çizeceksiniz. X koltuk çizebilirsiniz.
Toplantıdaki Ayşe hanım beğenir, Mehmet bey
beğenmez. Niyazi bey ortada kalır. Mehmet beyin,
Ayşe hanımla arası çok iyi değildir, o yüzden Ayşe
hanımın beğendiğini beğenmemesi lazım, gibi
sosyal ilişkilerin etkilerini ortadan kaldırırsınız. Bu
ilişkiler o kadar etkiliyor ki iş hayatındaki ilerleyişi.
Olay bir anda sizin ne kadar estetik, başarılı
proje yapmanızdan çıkıp, yönetimin
arasındaki sosyal ilişkilere bağlı
hale gelir. Bir şeyi sunarken bunları saf
dışı bırakmanız lazım. Ben bir ürün
götürdüğüm zaman ürünün estetiğini,
kalitesini veya avantajını değil hikâyeyi
satıyorum. Hikâyeyi severlerse ürünü alıyorlar.
Nedir bu hikâye? Örneğin, 2006 İstanbul Design
Week için tasarladığım bir koltuk var. 2006 yılı
konsepti su konseptiydi. Suyla bağlantılı bir koltuk
olması lazım. Bunun için suyu hareketlendirmemiz
gerekiyor. “Bunu nasıl yaparım?” dedim. Farklı
objeleri suyun içine attım. Cezveler, kaşıklar,
cevizler, dikdörtgen objeler. Sonra onların yüzlerce
fotoğrafını çektim. Demir bir tasın ve cezvenin
fotoğraflarından yola çıkarak ürünü tasarladım. Bu
yaptıklarım ürünün hikayesiydi ve ben bunu ürüne
karar verecek ekibe tek tek anlattım. Bir diğer
örnek Knorr için tasarladığım çorba kâsesi. Bunun
hikâyesi benim en sevdiklerimden biridir. Çorba
800-900’lü yıllarda, kurumuş ekmeği tüketebilmek
için üzerine sıcak et suyu gezdirilerek yemekle
başlamış aslında. Sonra yavaş, yavaş et suyunu
pişirip ekmeği onun içine atmaya başlamışlar.
Ekmeği çorbanın içine değil, çorbayı ekmeğin
içine döküp sert ekmeği yemekten geçiyor. Ben
de ekmeğin üzerine sıcak su döktüğümde ne
olacağını merak ettim ve denedim. Ortaya
çıkan şekil Knorr’un çorba kâsesi oldu.
diye tanımladığı şeyleri gösteriyorsunuz.
İnsanın iki gözünün ağza mesafesi, dirsek kol ile bilek - kol mesafelerinin birbirlerine
oranları aynı. Deniz salyangozunun her bir
büyük çapının, içteki küçük çapa oranı da
aynı. Bunlar doğru oranlar mı? Bilmiyoruz.
Sadece bizim gözümüzün alıştığı oranlar.
Örneğin, bu masaya bir kişi gelseydi ve
elinde altı tane parmak olsaydı dikkatimizi
çekerdi. Beş parmağa sahip olmak doğru
mu? Tartışılır. Ama sizin bir elde aradığınız
parmak sayısı beş. Fark etmeden aklımız
devamlı doğadaki oranları kaydediyor
ve biz tanışık olduğumuz oranları
gördüğümüz zaman onay veriyoruz. Siz o
oranları tasarım içine serpiştirirseniz aslında
doğru çizgiyi yakalamış oluyorsunuz.
Peki, rasyonalizme gelirsek…
Şöyle, bir objeye mesela sandalye, kalem
ya da masaya baktığınız zaman otomatik
olarak onda kullanım kolaylığı ve ergonomi
arıyorsunuz. Bu kavramlarla çatışan bir
obje gördüğünüzde ise sizi rahatsız
ediyor. Önünüze tutma yeri tırtıklı kalem
koysam otomatik olarak, “Bu kalem rahat
tutulmaz der” ve o kalemi sevmezsiniz.
Çok estetik bir koltuk göstersem, üzerine
oturduğunuzda rahat etmeyeceğinizi
düşünürseniz o koltuğu almazsınız. Bu
sebeple tasarımla ilgili bir toplantıya ya da
sunum götürdüğüm zaman tüm soruların
cevabı mutlaka olmalıdır. “Mete bey
niye bu bardağın şurasında şu çizgi var?”
dendiğinde, “Çünkü ergonomik, çünkü
böylece bir parça sayısını azaltıyoruz,
çünkü daha hafif” gibi çok net cevap
vermeniz lazım. “Çünkü böyle daha güzel”
bir cevap değildir. Fonksiyon ve fizibilite
üzerinden onu açıklıyor olmanız lazım.
Doğa neden yaprağı geniş yapıyor? Yüzey
alanını artırmak için. Niye amorf formlar
kullanılıyor? Çünkü malzeme/ağırlık oranını
devamlı düşürmeye çalışıyor. Tasarım
doğanın ufak ölçekli egzersizinden başka
bir şey değil. Doğanın bize yaptığı
şeyi insan kendi çevresine
yapmaya başlıyor. Aynı
yöntemi kullanırsanız
TASARIMCI
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
doğru bir şey yapıyorsunuz, doğru
yoldasınız demektir.
“Tasarım, dünyayı yeniden
şekillendirme hakkını kullanarak
çevreyi toplum için düzenleme
sanatıdır. Bu yüzden de kişiyi gelmiş
geçmiş en kompleks sorumluluklardan
biri ile karşı karşıya bırakır. Tasarımcı
kendini geliştirmek zorundadır; hem
topluma hem de kendi yaşamına
sunduğu kaliteyi yükseltmek için. Her
ikisinin de etkileri son derece doğrudan
gayeleri ise bir o kadar farklıdır”
ifadesini kullanmışsınız internet
sitenizde. İnsanoğlu yüzyıllarca dünyayı
yeniden şekillendirirken çevreyi hep
göz ardı etti ancak şimdi geldiğimiz
noktada artık insanları çevreye uyumlu
hale getiriyoruz? Tasarımcının buradaki
işlevi ne?
Öncelikle, firma size bir şey tasarlamanız
için geldiği zaman, tasarımcının önemli
gücü oluyor. Firmayı doğru yönlendirmek,
bilgilendirmek açısından söylüyorum bunu.
Çok farklı sektörlere çalışıyor olabilirsiniz.
O sektörlerin bazıları çok çevreci oluyor ve
siz bu firmalarda gördüğünüz gelişmeleri
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
diğer firmalara taşımakla yükümlüsünüz
aslında. Tabii bunu firmanın hedefleri
ve mali hedefleri çerçevesinde sunmak
zorundasınız. Yani firma plastik üreticisiyse
“Sen artık kâğıttan ürün yap” diyemezsiniz.
Mevcut ürünü daha az parça ya da
yatırımla çözebilmeyi ortaya koyabilirsiniz.
Bir tasarımcının yaptığı en direkt
dokunuştur bu. Bir örnek vereyim. Asteknik
Mühendislik ile bir çalışma yaptık.
Endüstriyel tasarımın, endüstriyel
kısmına daha yakın bir proje.
Dilatasyon profilleri tasarladık.
Şimdi bir binayı normalde dilim
dilim yaparlar. Özellikle büyük
AVM’ler, hastaneler, otoparklar
gibi. Ufak yer hareketleri ya
da ilk yapıldığında olan ısı
genleşmelerinden dolayı bina
yerine oturmaya çalışır. Bu
profillerin görevi, bina hareket
ettiği zaman, bu hareketleri
absorbe etmek için birbirinin
içine 1-2 milimetre kayabilmektir.
Bu endüstriyel tasarım projesi
midir? Tartışılır. Çünkü tüketicinin
gördüğü yer sadece profilin
üst kısmıdır ve eliniz değil
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
sadece ayağınız değer. Bu profillerin
ayaklarındaki kemer bugüne kadar hep
düz yapılmıştı. Şöyle düşünün, iki köprü
karşılaştırın, köprülerden bir tanesi düz, bir
tanesi kemerli olsun. Tabii ki kemer olan
çok daha mukavim olur. Çünkü üzerine
gelen her dikey yükü, dikey ve yatay
bileşenlerine ayırır. Çok basit, bundan
300 yıl önce ortaya çıkmıştır. Tasarladığım
dilatasyon profilinde de bunu aynı
mantıkla ele aldım. İki tane
kemerin birbirinin içine açılıp
kapanması gerekiyordu. Dikey
olsalar birbirinin içinde hareket
eder. Ama bükey olduğunda
hareket eder mi? Tartışılması
gereken buydu. Aslında bu
fikir aklıma bu projeden tam
bir yıl önce başka bir firma için
tasarladığım eş merkezli yaylarla
birbirinin içine geçen bulaşıklıktan
çıktı. Çünkü eş merkezli yaylar
düz çizgi gibi davranırlar. Yani
kemer köprüyü birbirinin içine
kaydırabiliyormuşuz. Bunu
dilatasyon profil sistemine
aktarırsak çok daha mukavim
bir sistem ortaya çıkartabiliriz
45
ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR
dedik ve yaptık. Dünyada bunu üreten
altı firma var. Asteknik Mühendislik
bunlardan biri. Enteresan olan bugüne
kadar hiçbir tasarımcı dilatasyon projesi
çizmedi. Hayata geçirdiğimiz bu sistemle
alüminyum kullanımını yüzde 15 azalttık.
Patentli bir üründür bu. Şimdi yüzde
15 tasarruf önemli bir rakam. Düşünün
Asteknik Mühendislik, yapı firmalarına teklif
veren bir firma, iki firma teklif verdiğinde
Asteknik’in kullandığı alüminyum miktarı
yüzde15 daha az ve diğer teklif veren
firmanın Asteknik ile savaşma olasılığı yok.
IPHONE’DAN DALIŞ
BILGISAYARI
Aynı zamanda dalış hocasıyım. Boğaziçi
Üniversitesi Sualtı Sporları Klubü’yle de çalışmalar
yaptım. Bir su altı dalış bilgisayarı tasarladım.
Şöyle, suya daldığınız zaman belli bir metreye
indikten sonra hemen yukarı çıkamazsınız.
Çıkarsanız vurgun yersiniz. Yavaş yavaş her
metrede belli bir süre dinlenerek çıkmanız
gerekli. Vurgunu önlemek için piyasada fiyatı
çok yüksek olan saatler satılıyor. Siz daldığınızda
bu saat devreye giriyor. Hangi metrede ne kadar
kalabilirsiniz bunu gösteriyor. Ama bu sadece bir
saat. Grafiksel olarak bir şey görmeniz mümkün
değil. Aklıma şöyle bir şey geldi: “Artık her şeyi
iPhone ile yapabiliyoruz, iPhone’dan bir su altı dalış
bilgisayarı yapabilir miyiz?” Bir kutu tasarladık su
geçirmeyen ve içinde bir wi-fi olan. Telefonunuzu
bu kutunun içine tabii belirli programları
indirerek yerleştiriyorsunuz
ve bir dalış bilgisayarınız
oluyor.
Firmalara bunları anlatabilme şansınız
olabiliyor mu? Özellikle de KOBİ’lere…
Asteknik Mühendislik ile bu üçüncü
çalışmamızdı. İlk çalışmamız alüminyum
paspastı ve Mordağ Design’ında ilk
fatura kestiği işlerden biriydi. Asteknik
Mühendislik o proje ile çok başarılı oldu.
Çünkü bir iki kalıp yatırımı ile bütün
paspasları ortaya çıkarabildi. Parçaları
ters ve düz kullanabiliyordunuz ve yan
tarafa ekleyebiliyordunuz. Hem ters hem
düz kullandığınızda oluşturabildiğiniz
kombinasyon sayısı çok fazlaydı. Proje
başarılı oldu ve diğer iki projeyi hayata
geçirdik. Firmanın güvenini kazanmak
çok önemli. Tabii ki ilk tanışma toplantısını
ben talep ettim. Ama doğru yerde,
doğru zamanda, doğru firmanın karşısına
çıkarsanız iş yapabiliyorsunuz. Bir firmanın
karşısına azarlamasını planlamadığı bir
ürünle karşısına çıkıp “Gelin böyle bir şey
yapalım” diyerek ikna etmeniz çok zor.
2023 yılı hedefleri sanırım bu algıyı
değiştirecek. Firmaların piyasaya
yüksek katma değerli ürün sunma
gayreti var. Bununla birlikte
endüstriyel tasarımda bir talep
artışı oldu mu?
Tasarım talebinde özellikle geçen
iki yılda artış var. Genelde Türk
pazarı fiyata
çok duyarlıdır. Diğer yandan o fiyata
duyarlı pazarı beslemek ve korumak
için firmalar daha çok da KOBİ’ler fiyat
çarpıştırırlar. Fiyatı kırarsınız, kırarsınız
ama bunun en önemli dezavantajı marka
değeriniz düşer. Sonuçta tüketici olarak
aynı ürünler arasında en ucuzunu alırsınız.
Tasarım, inovasyon kimsede olmayan
bir şeyi, bir çözümü, bir estetiği ortaya
koyabilirseniz o zaman fiyat kırmanıza
gerek olmaz. “Kendi fiyatımı ortaya
koyabilirim” bilinci firmalara yerleşmeye
başladı. Ancak Türkiye’de raflardan
aldığınız ürünlerin yüzde 60’ı halen kalıpçı
tasarımıdır. Üzerine düşünülmemiş nasıl
katma değer yaratabiliriz diye bakılmamış
ürünlerdir.
Kurumların katkıları da önemli
sanırım? Birçok kurum tasarım
yarışması düzenliyor. İMMİB’in de
dokuz yıldır süren bir tasarım yarışması
var. Bunlar sektöre katkı sağlıyor mu?
Tasarım bilincinin artmasında Design
Turkey başta olmak üzere tasarım
yarışmalarının etkisi inanılmaz. KOSGEB’in
verdiği teşvikler de önemli. Tasarım
kullanıyor, inovasyon yaklaşımınız varsa
devlet “Ben destek veririm” diyor. Bir
tasarım yaptığınızda bazı firmalar “Bu farklı
bir model olabilecek mi?” diye soruyor.
Yani ortaya bir düşünce koyma fikri
oluşuyor.
Türkiye’de tasarımın gelişim süreci ve
gelecek beklentiniz nedir?
Avrupa’nın ve dünyanın tasarımı
46
TASARIMCI
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
kullanışı Türkiye’den 25 sene önde. Ama
tasarımın şu anda yükseldiği yerlerden
biri de Türkiye. Geri dönüşümlü ürünlerin
çok önem kazanacağına inanıyorum.
KOSGEB’in desteklerine bakın, bir proje
götürdüğünüzde, geri dönüşüm odaklı
bir proje ise destek alması çok daha
olası. Büyük ölçekli firmalar da bunları
pazarlamada kullanıyor. Bir örnek vereyim.
Geçen yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek
lisans öğrencilerine seminer verdim.
Seminer sonunda iki genç yanıma geldi.
Bir tanesinin aileden kalma bir mukavva
fabrikası varmış. “Bizim bir mukvaaa
fabrikamız var. Mukavva işimizi oturttuk.
Mukavva ve kâğıttan neler yapabiliriz
sizinle bir konuşsak” dedi. Yaşları 23-24.
Dünyada Avustralya, İtalya ve İsveç’te üç
dört mukavva firması kâğıttan mobilyalar
yapıyor. Sandalye, yatak, televizyon
altlığı gibi mukavemet gerektiren ya da
aydınlatma gibi objeler. Baktığınızda
origami aslında. Çünkü kâğıdı doğru
şekilde katladığınızda bayağı mukavim
ürün elde edebiliyorsunuz. Üç tane
ürün belirledik. Aydınlatma, tabure
ve saklama ünitesi. “Bunları üretip
piyasaya sunun, bakalım nasıl
bir tepki alacaksınız?” dedim.
Aydınlatma ünitesi bir tane
kâğıttan oluşuyor. İçinde
LED var. 12volt elektrik
girişi var. Bildiğiniz
kâğıt. Siz tüketici
olarak onu alıp belirli
yerlerinden katlıyorsunuz
ve aydınlatma oluyor. Bu
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
ürünün lojistiğini düşünün. Birim maliyetini
geçtim. Konteynerin içine bundan sonsuz
tane koyabiliyorsunuz. Tabureye gelelim.
Sekiz parçayı birleştirince bayağı mukavim
bir tabure oluyor. Düşünün
koskocaman bir
öğrenci evini 200
TL gibi bir rakama
döşeyebilirsiniz. Masa,
tabure, yatak gibi. Üstelik
bu ürünü kullandınız
diyelim 10 TL. İşiniz bittikten
sonra getirin firma
bunu sizden 5 TL’ye
geri alacak. Çünkü
tekrar kullanılabilir bir
ürün.
AR-GE birimleri
ile birebir
çalışıyorsunuz.
Makine mühendisi olma
avantajınız var. Firmaların AR-GE
birimleri yeterli mi sizce?
Firmaya göre çok değişiyor.
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Pazarlama odaklı bir firma
ile çalışıyorsanız, onların
çoğu yurt dışında üretim yapıyor.
Burada üretim yapan bazı firmaların AR-GE
departmanları savunma sanayi firmasının
departmanı gibi. Böyle bir firmaya
çalıştığınız zaman
çok daha hızlı yol
alabiliyorsunuz.
Pazarlama
ağırlıklı
firmalar satışa ve
fiyata odaklanırlar, üretim ve
mühendislik hizmetini dışardan alır.
Böyle bir firma ile çalışırsanız ürünü
hayata geçirirken ilgili üretici ile
sürekli irtibatta olursunuz.
Ama üretimi Türkiye’de
olan firmalarla çok daha
hızlı ilerliyorsunuz.
Farklı
sektörler
için
endüstriyel
tasarımlar yaptığını
görüyoruz. Kimi plastik,
kimi şişe. Siz hep böyle mi devam
edeceksiniz?
Hep böyle devam edeceğim. Farklı alanları
çalışmanın dezavantajı oluyor tabii. Çünkü
bir şeyi iyi bilmek önemli ama yeterli
süre çalışırsanız öğrenebiliyorsunuz.
Farklı sektörlerde çalışmak endüstriyel
tasarımcı için çok önemli bana göre. Her
sektörden bir şeyler öğreniyorsunuz.
Bulaşıklıkta ortaya koyduğum bir çözüm
dilatasyon profillerinde patentli ürüne
dönüştü örneğin. Ben bugüne kadar
farklı sektörlerde çalışmanın hiç zararını
görmedim.
47
ALTERNATİF PAZARLAR
GÜNEY ASYA’NIN GIZEMLI ÜLKESI HINDISTAN, DÜNYANIN
DOKUZUNCU BÜYÜK EKONOMISI HALINE GELDI. 2020
YILINDA BEŞINCILIĞI HEDEFLEYEREK PEK ÇOK SEKTÖRDE
YATIRIM ATAĞINA KALKAN HINDISTAN, ÖZELLIKLE INŞAAT
VE MÜTEAHHITLIK ALANLARINDA TÜRK GIRIŞIMCILERE
FIRSATLAR SUNUYOR. İKI ÜLKE ARASINDA 6,6 MILYAR
DOLAR OLAN TICARET HACMININ ÖNÜMÜZDEKI DÖNEMDE
YAPILACAK IŞ BIRLIKTELIKLERIYLE ARTMASI BEKLENIYOR.
48
ALTERNATİF PAZARLAR
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
n
a
t
s
i
d
n
i
H
i
l
e
y
i
s
n
a
t
o
p
k
i
r
o
m
y
o
ı
r
n
ı
t
o
ş
k
a
e
m
a
k
göz
E
konomik gelişim hızıyla
dünyanın dikkatini üzerine
toplayan ülkelerden
biri de Hindistan…
Sürekli artan büyüme
oranlarıyla dünyanın
en büyük dokuzuncu
ekonomisi haline gelen Hindistan, 2020
yılında beşinci sıraya yerleşmek için yeni
strateji ve politikalar geliştiriyor. Dünya
konjonktüründen kaynaklanan etkilerle
bazı yıllarda büyüme oranlarında düşüş
yaşasa bile, Hindistan, nüfus büyüklüğü,
coğrafi konumu ve gelişim potansiyeliyle
tüm dünya ülkelerinin iştahını kabartıyor.
Birçok ülkenin ve Türkiye’nin de Hindistan
ile serbest ticaret anlaşması (STA) için
müzakere yürütmesi bu ilginin en önemli
göstergelerden biri. Türkiye ile Hindistan’ın
toplam gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH)
3 trilyon dolarken dış ticaret hacminin
7 milyar dolar olması, ikili ilişkilerin
geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyan bir
diğer nokta. Türkiye Hindistan’da turizm,
tekstil ve inşaat alanlarına, Hindistan da
Türkiye’de enformasyon teknolojileri,
hidrokarbonlar, boru hatları ve demir yolu
inşaatlarına yatırım yapıyor. İş hacmindeki
potansiyelin büyüklüğüne karşın iki ülkenin
birbirini çok iyi tanımadığı ve bu nedenle
tanıtım faaliyetlerine ağırlık verilmesi
gerektiği de her iki ülkenin yetkilileri
tarafından sıkça dile getiriliyor. Karmaşık
ve alışılmışın dışında uygulamalara
’ın
sahip bir ülke olarak Hindistan, özellikle
müşteri yapısı dikkate alındığında, Türkiye
açısından geleneksel pazarlara göre farklı
bir yapı sergiliyor. Bu nedenle Türkiye’den
yatırımcıların bu bölgede iş birliktelikleri
açısından uygun bir strateji geliştirerek
hareket etmeleri büyük önem taşıyor. Bu
kapsamda Türkiye’nin iki ülke ticaretini
geliştirmesi için pazar yapısını iyi tanıyarak
yatırım fırsatlarını değerlendirmesi
gerekiyor.
ALTYAPI YATIRIMLARI IŞTAH KABARTIYOR
Hindistan’da özellikle konut ve altyapı
başta olmak üzere hemen her türlü inşaat
yatırımına ihtiyaç duyuluyor. Hindistan
Planlama Komisyonu tarafından yapılan
çalışmalarda, 2013-2017 yıllarını kapsayan
12’nci Beş Yıllık Plan’da, altyapı yatırımlarına
ayrılan kaynak 1 trilyon 25 milyar dolar
olarak öngörülüyor. Ülkenin kentsel
bölgelerinde, su arıtımı, ulaşım ve inşaat,
yenilenebilir enerji, çevre kirliliği kontrolü
gibi alanlarda büyük altyapı yatırımları
bu ihtiyaçların başında geliyor. Ülkedeki
alışveriş merkezilerinin (AVM) sayısının
hızla artması nedeniyle AVM’lerin inşası,
yerleşimi ve kiralanması gibi konularda
tecrübeli olan Türkiye bu alandaki fırsatları
değerlendirebilir. İmalat sektörleri arasında
ise, müteahhitlik sektörüyle doğrudan
bağlantılı olan inşaat malzemeleri sektörü
de Hindistan’da yatırım yapılabilecek başlıca
sektörler arasında yer alıyor.
Hindistan Denizcilik Bakanlığı tarafından
açıklanan 10 yıllık reform paketinde, yeni
liman ve tersane inşası, yeni gemi yapımı
49
ALTERNATİF PAZARLAR
ve mevcut tesislerin iyileştirmesi için
110 milyar dolarlık bir bütçenin sektöre
aktarılması planlanıyor. Bu durum hem
Türk müteahhitleri hem de Türk gemi inşa
sanayi firmaları için büyük fırsat yaratıyor.
Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, iki ülke
arasındaki ticaret hacmi 2011 yılında en
yüksek seviyeye ulaşarak 7,2 milyar doları
buldu. 2012 yılında bu rakam 6,6 milyar
dolar, 2013’ün ilk sekiz ayında ise 4,3
milyar dolar oldu. 2012 yılında Hindistan’a
ihracatımız 792 milyon dolar, ithalatımız 5,8
milyar dolar olarak gerçekleşti. 2013 yılının
ilk sekiz ayında ise Hindistan’a ihracatımız
408 milyon dolar, ithalatımız 3,9 milyar
dolar oldu. Hindistan’a yönelik ihracatın
geliştirilmesi açısından özellikle iki ülke
bürokratlarının bir araya gelerek gerekli
anlaşmaları imzalaması büyük önem taşıyor.
YÜKSEK GÜMRÜK VERGILERI ZORLUYOR
Hindistan ve Türkiye arasında STA
yapılmasına yönelik girişimler sürüyor.
Hindistan 2012 yılında dünya ithalatı
sıralamasında 489 milyar dolarla 10’uncu
sırada yer almakla birlikte, yüzde 13’lük
gümrük vergisiyle en yüksek gümrük vergisi
uygulayan ülkeler arasında bulunuyor.
ALTIN ITHALATINA
SINIRLAMA GETIRILDI
Dünyanın en büyük altın kullanıcısı olarak, talebi
kontrol altına alabilmek ve rekor seviyeye ulaşan
cari açığını küçültebilmek için ithalatta vergileri
artıran Hindistan, geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği
860 tonluk altın ithalatını bu yıl 850 ton ile
sınırlamayı planlıyor.
50
Ekonomi Bakanlığı’nın Hindistan makamları
nezdindeki girişimleri sonucunda, iki ülke
arasında Kapsamlı Ekonomik Ortaklık
Anlaşması (KEOA) yapılması imkânlarını
araştırmaya yönelik bir ortak çalışma
grubu kuruldu. Bu grup tarafından
2011’de hazırlanan raporun bir an önce
imzalanmasına yönelik girişimler devam
ediyor. Ancak Hindistan’ın Avrupa
Birliği (AB) ile STA müzakerelerine
odaklanmasından ötürü henüz bu süreç
tamamlanamadı. Hindistan ile Türkiye
arasında imzalanacak KEOA ile ekonomik
ilişkilerin, yatırım ve iş birliği imkânlarının
zenginleştirilmesinin yanı sıra, ikili ticaretin
daha dengeli bir yapıya kavuşturularak
artırılması amaçlanıyor.
Hindistan’ın AB ile STA müzakere sürecinde
ise, Haziran 2007’den bugüne kadar 11
tam müzakere turu gerçekleştirildi. 2012
yılından itibaren müzakereler daha çok
fasıllara özgü teknik gruplar arasında
sürdürülüyor. Bu kapsamda, müzakerelerde
istenen ilerleme sağlanamıyor. Başta
tarifeler (özellikle motorlu taşıtlar ve alkollü
içkiler) olmak üzere hizmetler ve kamu
alımlarında taraflar arasında görüş ayrılıkları
bulunuyor. Hâlihazırda 14 ülke ile STA’sı
yürürlükte olan Hindistan’ın, yedi ülkeyle
müzakereleri devam ediyor.
İKI ÜLKENIN DE HEDEFLERI BÜYÜK
Hindistan 2020 yılında dünyanın beşinci
büyük ekonomisi, Türkiye ise 2023 yılında
dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olmayı
hedefliyor. Büyük potansiyele sahip bir
pazar olmasına karşın Hindistan’ın yüksek
gümrük vergileri Türkiye için önemli bir
sorun olarak karşımızda duruyor. Dünyanın
farklı yerlerinde üretim yapan Hintli
firmalara mal satabilen Türk sanayicileri,
Hindistan’daki firmalara satış yapabilmek
için hükümetler nezdinde çalışmalar
yapılması gerektiğini vurguluyor.
Hindistan ile Türkiye arasında “Çifte
Vergilendirmenin Önlenmesi”, “Ticaret
İşbirliği”, “Yatırımların Karşılıklı Korunması ve
Teşviki”, ticaret, yatırım, ulaştırma, teknoloji,
standardizasyon gibi birçok konuda
anlaşma mevcut. Ekonomi Bakanlığı,
Hindistan’a ticaret ve yatırım yapmak
isteyen firmalar için pazara giriş koşullarının
kolaylaştırılması ve iyileştirilmesi amacıyla
çalışmalar yürütüyor. Ancak mevcut
anlaşmalar iki ülke arasındak ticaretin
istenen seviyeye gelebilmesi açısından
henüz yeterli değil.
2025’TE NÜFUS 1,4 MILYARA ULAŞACAK
İngiltere’den bağımsızlığını 1947 yılında
kazanan Hindistan, bugün 1,2 milyarlık
nüfusuyla dünyanın ikinci en kalabalık
ülkesi konumunda. Doğum hızının
düşeceğine dair iyimser beklentilere
rağmen, 2025 yılında Hindistan nüfusunun
1,4 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Kırsal
kesimde yaşama oranı diğer gelişen Asya
ülkelerine göre çok daha yüksek olan
Hindistan’da, halkın yüzde 60’ı nüfusu 5 bini
geçmeyen yerleşim birimlerinde yaşıyor.
ALTERNATİF PAZARLAR
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
Buna karşın şehirlere göç de hızla artıyor.
Hindistan’da her yıl yaklaşık 10 milyon kişi
iş gücüne katılıyor, bu durum hükümetin
eğitimin kalite ve miktarını artırmak
için yatırım yapmasını zorunlu kılıyor.
Hindistan dünya yüzeyinin yüzde 2,4’ünü
kaplamasına rağmen doğal kaynaklar
bakımından çok zengin bir ülke değil.
Hindistan’daki en önemli madenler kömür,
demir ve boksit. Petrol ve gazın büyük kısmı
ithal ediliyor. Büyük coğrafi ve iklimsel
farklılıklar, bölgeler arasında gelir dağılımı
ve ekonomik gelişmişlik farklılıklarına
neden oluyor. Gelişmiş ülkelerin tersine,
Hindistan’da çalışan nüfusun yüzde
60’ı tarım sektöründe istihdam ediliyor.
Şehirlere göç artmasına rağmen hâlâ sınırlı
ve Hintlilerin büyük çoğunluğu geçimini
topraktan sağlıyor. Ekilebilir arazinin yüzde
40’ı sulanabilir durumda ve geriye kalan
arazilerde tarımsal üretimin akıbeti yıllık
muson yağmurlarına bağlı.
HEDEF, HIZMET SEKTÖRÜNÜN PAYINI
ARTIRMAK
Hindistan ekonomisi iki farklı yapı
gösteriyor. Bir yanda orta sınıfın kalifiye
elemanlarını çalıştıran modern ve küresel
rekabet gücüne sahip bilgiye dayalı
hizmetler sektörü, diğer yanda çoğunlukla
az eğitimli iş gücünün çalıştığı ve rekoltesi
yağışlara bağlı tarım sektörü. İmalat sektörü
geleneksel olarak kalitesiz mallar nedeniyle
yetersiz. Ancak bu durum son yıllarda
değişmeye başladı. Hizmetler sektöründeki
güçlü büyümeyle sektörün GSYH içindeki
payı 2011 yılında yüzde 56,4 olarak
gerçekleşirken, tarım sektörünün payı
yüzde 17,2, sanayinin payı ise yüzde 26,4
oldu. 2015 yılı sonunda bu oranların hizmet
sektörü için yüzde 59,2, sanayi için yüzde 24
ve tarım için yüzde 14,8 olması bekleniyor.
Rakamlar son yıllarda ekonominin tarıma
olan bağımlılığının azaldığını göstermesine
karşın, tarımın GSYH’deki payı yıllık muson
yağmurlarının sonuçlarına bağlı olarak
dalgalanmalar gösteriyor. Çoğu çiftçi
ailesi yoksulluk sınırının altında yaşamını
sürdürüyor. Hindistan bazı insani gelişim
indeksleri açısından, özellikle kırsal alanda,
dünyanın en kötü performansını gösteren
ülkelerden biri olmasına karşın, aynı
zamanda yüksek nitelikli iş gücü ve dünya
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
çapında tanınan birkaç sanayi kuruluşuyla
da öne çıkıyor.
BÜTÇE AÇIĞI ÜLKENIN YUMUŞAK KARNI
Ülkede son yıllarda sağlanan istikrarlı
büyümeye rağmen mali zayıflık sürüyor.
Bütçe açığını azaltmaya yönelik stratejilerin
uygulanması politik olarak zorunlu hale
geldi. Bunun için sübvansiyonları azaltmak,
vergi paylarını artırmak (sadece 32 milyon
kişi gelir vergisi veriyor), kamu çalışanlarının
sayısını düşürmek ve kamu teşekküllerini
kapatmak ya da özelleştirmek gerekiyor,
ancak güçlü muhalefet nedeniyle bu
konuda önemli ilerlemeler sağlanamıyor.
Son olarak hükümet Hindistan’ın vergi
kanununu değiştirmek için radikal bir adım
attı. 2011 yılında uygulamaya koymak için
yeni vergi yasası önerisi verdi. Maliye bakanı
tarafından 12 Ağustos 2009 tarihinde
sunulan bu öneriye göre, kurumlar vergisi
yüzde 30’dan yüzde 25’e düşürüldü.
Kanun tasarısı aynı zamanda gelir vergisi
ödeme yükümlülüğü alt sınırını yıllık 300
bin rupiden (yaklaşık 6 bin dolar) 1 milyon
rupiye (yaklaşık 20 bin dolar) çıkardı. Genel
olarak tasarı olumlu karşılandı, ancak henüz
yürürlüğe girmedi.
YÜZDE 7 CIVARINDA BÜYÜME BEKLENIYOR
Hindistan’ın ekonomik reformları başlattığı
1990’lı yılların başından itibaren büyümede
önemli bir istikrar sağlandı. Reel büyüme
2003 yılından itibaren her yıl yüzde 8’in
üzerinde gerçekleşti ve 2006 yılında yüzde
9,7 ile tepe noktasına ulaştı. 2008 yılında ise
küresel ekonomik krizin etkisiyle ekonomik
büyüme yüzde 6,1 oranında gerçekleşti.
2008 yılında toplam ihracatın, GSYH’nin
sadece yüzde 24’ü oranında olması
ve dünyayla kısıtlı ticari entegrasyonu
Hindistan’ın küresel finansal krizden daha
az etkilenmesine sebep oldu. Dış ticaret
büyük bir darbe aldı, ancak Hindistan
ekonomisinin dayanak noktası olan iç
talep, çabuk toparlanan esnek bir yapıya
sahip olduğunu bu dönemde de gösterdi.
Hindistan ekonomisi, 2009’da yüzde 6,7;
2010’da yüzde 7,1; 2011 yılında yüzde 6,9;
2012 yılında ise yüzde 6,5 oranında büyüdü.
Önümüzdeki beş yıllık dönemde Hindistan
ekonomisinin yıllık yüzde 7 civarında
büyümesi bekleniyor.
HINDISTAN ILE
IŞ YAPACAKLARA
ÖNERILER
Öncelikle Hindistan’a yapılacak ziyaretler
için en uygun aylar kasım-mart arasıdır.
Çünkü nisan ve haziran arasında kavurucu
sıcaklar, haziran ve eylül arasında ise şiddetli
muson yağmurlarının etkilediği olumsuz hava
koşulları hâkimdir.
Hintliler oldukça nazik insanlardır.
Diğer insanların rahatsızlık hissetmesini
kesinlikle istemezler. Sizi kesinlikle zor durumda
bırakmazlar. Ticari görüşme esnasında sözleşme
yapılıp yapılmadığına bakmadan toplantıyı terk
edebilirsiniz. Onların birçok konudaki niyetlerini
anlamak, duygularını çözmek gerçekten zordur.
Hintliler dakik olunmasını ve taahhütlerin
yerine getirmesini takdir ederler.
Ama birçok Hintlinin zihninde zaman, bir
bireyin aktivitelerini planlamasında ve
yönlendirmesinde objektif kıstas değildir.
Birçok Hintli için planlar ve takvimler
diğer insanlara ve olaylara göre raslantısal
şekilde değişir, değişebilir. Dolayısıyla aylar
öncesinden belirlenen bir randevuyu birkaç gün
öncesinden teyit etmek faydalıdır. Hintli bir iş
adamıyla buluşacaksanız kendinizi son dakika
değişikliklerine hazırlamalısınız.
Hintliler alçak gönüllü, saygılı, barışçı bir
toplumdur. Ayrıca benimsedikleri dinlerin
de etkisiyle hoşgörülü ve sakindirler. Maddi
dünyaya, kılık kıyafete, markaya önem vermezler.
Hediye olarak maliyeti yüksek olmayan
ancak Hindistan’da bulunmayan bilgisayar
disketi, sargı bezi, hazır çorba, çikolata,
tıraş bıçağı, parfüm, tuvalet malzemeleri
götürülebilir. Kaçınılması gereken hediyeler
arasında ise karşı taraf Müslüman ise köpek
resmi, oyuncağı, karşı taraf muhafazakâr Hindu
ise sığır eti ve etinden türetilmiş ürünler, deri ile
deriden yapılmış giysi ve objelerdir.
51
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
M
eksika ticaret kültürü
açısından kendini
üstün gören ancak
uysal yatırım açısından
ise hiyerarşiye önem
veren, mutabakat
yapmaya yakın aynı zamanda sosyal
bir ülkedir. Meksika’daki uluslararası
şirketlerin birçoğu, Amerikan tarzı
müzakere modellerini tercih ederken,
ulusal şirketler için durum farklılık gösterir.
Geniş bağlamlı kültürler arasında yer
alan Meksika kültüründe, kişiler söylemek
istediklerinin büyük bir bölümünü saklı
tutar. Kullanılan sözcükler anlatılmak
istenenin yalnızca bir kısmını açığa vurur
ya da sözcükler gerçek anlamlarında
kullanılmaz. Yöneticilerin konuşmalarından
olumlu sonuç çıktığı düşünüldüğü halde
olumsuz sonuca varılması mümkündür.
Şirketler görüşmelerde son anda karar
değiştirebildikleri için işin bitiş noktasına
kadar kararın ne olduğu konusundan
bahsedilmez. Bu tür işler Meksikalılar için
şüpheli göründüğü halde bazı işlerde
de kesinlikle olumsuz düşündüklerini,
Türkiye’deki “Biz sizi ararız” benzeri
söylemlerle kibarca reddederler.
Meksika
’da
randevuya geç kalmak
nezaket göstergesidir
BUNLARI BILIYOR MUSUNUZ BÖLÜMÜMÜZDE BU AY YINE ULUSLARARASI
TICARETTE KÜLTÜR KONUSUNDA MARMARA ÜNIVERSITESI SOSYAL
BILIMLER MESLEK YÜKSEKOKULU DIŞ TICARET ÖĞRETIM ÜYESI DOÇ.
DR. MEHMET MELEMEN TARAFINDAN HAZIRLANAN ULUSLARARASI
TICARET KÜLTÜRÜ KITABINDAN ALINTILAR YAPACAĞIZ. TÜRKIYE’NIN
DIŞ TICARETINI GERÇEKLEŞTIRDIĞI ÜLKELERIN KÜLTÜRLERININ IŞ
ILIŞKILERINI NASIL ETKILEDIĞINI AKTARAN VE DIKKAT EDILMESI
GEREKEN KONULARA DIKKAT ÇEKEN KITAPTA YAŞANAN SIKINTILAR VAKA
ÖRNEKLERIYLE AÇIKLANIYOR. BU AYKI ÜLKEMIZ ISE MEKSIKA.
52
CÖMERTLER ANCAK FON SIKINTILARI VAR
Meksikalı yöneticiler, somut konularda bile
çoğu kez şüpheci ve çekinceli davranırlar.
Meksikalılar genel olarak cömert, iyimser,
nazik, anlayışlı, sıcakkanlı rahat insanlardır.
Ancak Meksikalı firmaların büyük
çoğunluğunun fon sıkıntısı çektiği, faizlerin
yüksek olduğu, finansal şirketlerinin genel
iyimser yaklaşımı Türk şirketlerini yanıltabilir.
Nitekim ödeme aşamasına gelindiğinde
kesinleşti diye bakılan işlerin parasal
sorunlar nedeniyle gerçekleştirilemediği
görülür. Bu nedenle Meksikalıların
görünüşteki rahatlığına rağmen tedbiri
elden bırakmamak, gerçekçi bakış
açısından kopmamak gerekmektedir.
MEKSIKA TICARET KÜLTÜRÜ GENEL
ÖZELLIKLERI
Gerek kültürel gerekse ticari açıdan Meksika
toplumu, kendisini oluşturan öğelerin
birbirine uygun şekilde saygı göstermesine
büyük önem verir. Gerçek ya da gerçek
olduğu düşünülen hor görmeler anlaşmayı
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
bozan potansiyel olgulardır ve Meksikalılar
yabancı fikirlere karşı duyarlılıklarıyla
tanınırlar. Övünme anlamına yorumlanacak
bir gülümseme ya da can sıkıntısı olarak
algılanan yorgunluk en kârlı anlaşmayı
durma noktasına getirebilir. Yatırımcılar
ve alıcılar bile bu duyarlılıklara neden
olmaktan sakınırlar.
ZAMAN KAVRAMI ESNEKTIR
Meksika’da çalışma saatleri 9.00 ile 17.00
arasındadır. Devlet daireleri ise daha
geç açılır. Zaman kavramı esnektir. Dakik
olmak önem teşkil etmez. Dakiklik ve
süre sınırla ilgili tutumlar “manana” (yarına
kalsın) klişesinin ölçülerinden uzaktır ama
Meksikalılar gerçekten çalışmayı ve işi bir
amaçtan çok araç olarak görürler. İşlerin
yavaştan alınması, aceleye getirilmemesi
normal karşılanır. Zamanlama konusunda
Meksikalılar, Amerikalılardan farklılık
gösterir. Zamanı para olarak algılamazlar,
karar varılacağını düşündükleri işlerde
aceleci davranmazlar. Randevu verirken
“hora Inglesa” (İngiliz zamanı) derlerse, bu
görüşmenin mutlaka planlanan zamanda
yapılmasını istediklerini gösterir. Fakat
görüşmeye çoğu zaman en az yarım saat
geç gelirler. Bunun Meksikalıların bir özelliği
olduğu düşünülüp normal karşılanmalıdır.
Ancak görüşmeye, gelen taraf gecikmişse
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
hoş karşılanmaz. Hatta sosyal hayatta
da birçok yere geç gidilir. Erken veya
zamanında gitmek yanlış anlaşılabilir. Bitiş
saatleri ise belirlenmemiştir.
KIŞISEL YAKINLIK ÖNEMLI, IŞ ORTAKLIĞI
IKINCI PLANDA
Meksikalılar için iş ilişkilerinde en önemli
şey güvendir. Müzakere süreçlerinin
ağırdan almalarına rağmen, uzun iş
görüşmeleri sonucunda karara varılmaması
Meksikalıları rahatsız eder, bunun nedeni
de görüşmeler için yapılan masrafların
boşa gitmiş olmasıdır. Meksikalılarla iş
ilişkisinden önce sosyal ilişkiler geliştirilmeli,
kişisel yakınlık kurulmalıdır. İş ortaklığı
ikinci planda bırakılmalıdır. Meksika yoğun
bürokrasi işlemlerinin yürütüldüğü bir
ülkedir. Her adım incelikle takip edilir ve
kayıt altına alınır. Belgelerde eksiklik ve
sehven yapılmış hatalar dahi kabul edilmez,
bunun nedeni ise ülkedeki yasadışı işlerin
fazlalığıdır. Devlet kontrolü üst düzeydedir.
MEKSIKALILAR IÇIN STATÜ ÖNEMLI
Ticari görüşmelerde Meksikalılar yazılı
olarak üç isim kullanırlar, kişinin ismi,
babasının soyadı ve annesinin soyadı yan
yana yazılır. Annesinin soyadı sadece ilk
harfinin sonuna nokta konularak kullanılır.
Sözlü dilde sadece isim ve birinci soyadı
MEKSIKALILAR RANDEVUYA GEÇ KALINCA…
Türkiye’nin önemli otomobil ve tarım araçları lastik üreticisi firma Meksikalılarla yapacakları ilk görüşmede
sorun yaşadı. Meksika’ya giden Türk ekibi, planlı, programlı ve donanımlı bir şekilde görüşmeye hazırlardı.
Meksikalılar tarafından otellerinden alınacakları taahhüt edildi ve saat belirlendi. Ekip belirlenen saatte
otelin lobisinde beklemeye başladı. Ancak zaman ilerlemesine rağmen kimse gelmedi. Şirket yetkilileri
gecikmeyle ilgili kendilerine bilgi verilmemesi durumundan şüphelenmeye başladı. İşin olmayacağına
kanaat getirdiler ve hatta sinirlendiler. İki saate yakın bir beklemenin ardından Meksikalılar geldi. Ancak
ne bir özür ne de bir bahane sunmamalı Türk ekibi daha da şaşırttı hatta bu duruma tepki bile gösterdiler.
Meksikalılar ise bu tepkiyi tuhaf karşıladılar. Çünkü Meksika ticaret kültüründe randevu saatinde gitmenin
ayıp karşılandığı, geç gidilmesinin uygun olduğu görüşüdür. Türk ekip Meksika’da kaldığı süre içinde tüm
iş, aile ve sosyal ilişkilerde insanların geç kalmayı nezaket olarak görüldüğünün farkına vardı.
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
kullanılır. Meksikalılar için toplumsal
statü büyük önem taşır. Toplumsal statü,
kullanılan otomobil, giyilen kıyafet,
kullanılan aksesuar, rezervasyon yaptırılan
otel gibi ayrıntılardan anlaşılabildiği gibi
unvandan da anlaşılabilir.
RANDEVUYU TEYIT ETMEYI UNUTMAYIN
Meksikalı yöneticilerle görüşmek için iki
hafta öncesinden randevu alınmalı ve
bir hafta önceden de telefonla arayıp
teyit alınmalıdır. Son anda yapılan sürpriz
değişiklikler müzakere planlarında
aksamaya neden olacağından teyit ettirme
önemlidir. Aile kavramı Meksikalılar için
önemlidir ve geniş aile yapısı yaygındır.
İş dünyasında da aile şirketleri çoktur ve
alınan kararlar, uygulamalar hakkında
birçok aile üyesinin fikrine önem verilir. Bu
danışma işlemi bazen süreci uzatabilir.
Resmi görüşmelerde erkekler klasik kesim
koyu renkli takım elbise tercih etmeli.
Tişört, şort, sandalet asla giyilmemelidir.
Kadınlar klasik kesim takım elbise giymeli
çok kısa ve dar kıyafetler giymemelidir. Kot
pantolon her iki cins için de kaçınılması
gereken giysilerdir.
KIRMIZI KALEM KULLANMAYIN
Konuşurken ellerin kalçaya dayanması
sinirlilik, ellerin cepte tutulması ise kabalık
olarak algılanır. Meksikalılar konuşurken
genelde göz teması kurmaktan kaçınırlar,
bu onlar için saygının göstergesidir.
Toplantı esnasında mutlaka karşılıklı
kartvizit verilmeli, kartvizitin bir yüzü
İspanyolca yazılmış olmalıdır. Meksikalıların
ismini bir kağıda yazarken asla kırmızı
mürekkepli kalem kullanılmamalıdır. Çünkü
kırmızı ölümü çağrıştırır.
MEKSIKALILAR PLANLI YAŞAMAYI SEVMEZLER
Fiziksel temas Meksika kültüründe
olumlu karşılanır. Masada otururken kola
ya da omza dokunmak, sırtına vurmak
Meksikalılar için normaldir. Eğer karşı taraf
kendini çekerse, fiziksel mesafeyi açmaya
çalışırsa Meksikalı bunu hakaret olarak
algılar. Meksikalılar sanatçı ve yaratıcı
yapılarını baltalayacağını düşündüğü için
planlamadan yaşamayı severler. Düzene
bağlı, planlı yaşamazlar. Zamanı para ile
eşdeğer tutmazlar.
53
İMMİB EĞİTİM PROGRAMI
Adı
Dış Ticaretin Finansmanı
Kodu
EDU-X915257
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 04.11.2013
Eğitimin Tarihi
04.11.2013 - 05.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen
Gökhan AKSAY [MİDA]
1979 ODTÜ Ekonomi mezunu olan Gökhan Aksay, 1980 - 1995
yılları arasında sırasıyla Türkiye İş Bankası Teftiş Kurulu
Müfettişliği, Türkiye İş Bankası Hollanda Şubesi, Türkiye İş
Bankası, Fon Yönetimi Müdür Yardımcısı, Türkiye İş Bankası
Döviz Pozisyon Müdürü ve Türkiye İş Bankası, Kabataş Şubesi
Müdür olarak görev yaptı. Ardından Poyraz-Karlıbel’de Proje
Yönetim Müdürü, Başak Faktoring Genel Müdürü, Optima
Danışmanlık ve Pangaea Partners Istanbul Office’inde eğitmenlik
yapan Aksay, 2008 yılından bu yana ise Mida Management
Consultants şirketinden çalışıyor. Aksay, dış ticaretin finansmanı,
finansal planlama, finansçı olmayanlar için finans, temel ve
ileri finansal analiz, aktif-pasif yönetimi, kaynak maliyeti
hesaplama yöntemleri ve fiyatlama, finansal matematik, finansal
kurumlarda bütçeleme ve mali kontrol teknikleri, gişe hizmetleri,
temel muhasebe ve banka muhasebesi, risk yönetimi, alternatif
finansman teknikleri, sermaye piyasaları, para - döviz piyasaları
ve hazine ürünleri, bankacılığa giriş ve bankacılık sektöründe
son gelişmeler, temel ve ileri kredi süreci ve sorunlu krediler
konularında eğitim veriyor.
Adı
KAIZEN (Sürekli İyileşme)
Kodu
EDU-R523484
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 08.11.2013
Eğitimin Tarihi
08.11.2013 - 08.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen Cevdet DAL [NMT]
1968 yılında doğan Cevdet Dal, Bakırköy Meslek Lisesi’nden
sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi, Elektrik Mühendisliği’nden
mezun oldu. İki yıl çalışma hayatı yürüttükten sonra Haberleşme
Tekniği konusunda GHK Kassel üniversitesinde (Almanya) yüksek
lisans yaptı. 1992 – 1993 yıları arasında Mercedes, Otokar,
BMC, TEMSA gibi firmalara kablo üretimi yapan Doğuş Elektrik
Sistemleri’nde üretim müdürlüğü, 1994-1995 yıllarında ise
Sahil Güvenlik Onarım Destek Komutanlığında Plan Keşif Müdür
Vekilliği görevlerinde bulundu. 1996 – 2005 yılları arasında çok
uluslu Esselte Leizt firmasında Planlama ve Kontrol Müdürü
olarak çalışan Dal, bu yıllarda 39 ülkede tesisi bulunan Esselte
firmasının uluslararası yalın üretim takımı üyesi olarak, İtalya,
Almanya, Polonya, Belçika ve Türkiye tesislerinde 300 ‘ün
üzerinde kaizen çalışmasını yönetti ve birçok çalışanın eğitimi
üstlendi. Dal, yalın üretim sisteminin kurucusu Taiicihi Ohno’nun
çalışma arkadaşı Chihiro Nakao (Shingijutsu USA firmasının
kurucusu ve Esselte firmasının danışmanıdır) ve yine yalın üretim
sisteminin Amerika’da ilk uygulayıcılarından Art Byrne’dan
sertifika aldı. Dal, uluslararası kaizen çalışmalarına sözü edilen
ustalarla katılma fırsatı da buldu. Uyguladığı Yalın Üretim
Teknikleri arasında Hashin Kanri, Jidoka, Heijunka, Kanban,
Smed, 5D, 5W, Tpm, Çekme sistemi, Andon, Kaizen (Kaikaku,
kobetsu), A3, Value Stream Mapping teknikleri yer alır. ODTÜ,
Süleyman Demirel ve Aydın Üniversitesi’nde yalın üretim konulu
seminerler verdi.
54
Adı
Kodu
Kayıt Tarihi Eğitimin Tarihi Eğitimin Saati
Kontenjan
Şehir
Yer
Eğitmen
İç Tetkikçi (ISO 9001:2008 ve ISO 14000 Standartları İçin)
EDU-W506471
16.09.2013 - 11.11.2013
11.11.2013 - 12.11.2013
09.30-17.30
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
İSTANBUL
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Kamuran DİNÇSOY [RÖNESANS]
Adı
NLP / Sistemli Düşünme ve İş Hayatında Verimliliğin Artması
Kodu
EDU-M725154
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 13.11.2013
Eğitimin Tarihi 13.11.2013 - 13.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yeri
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen
Efsun YÜKSEL TUNÇ [İNDUS]
1991 yılında iş yaşamına adım atan ve 1995 yılından beri bilgi ve
deneyimini paylaşan M.Efsun Yüksel Tunç, Indus Danışmanlık’ın
kurucusu olarak firmalara eğitim, insan kaynakları ve yönetim/
strateji konularında danışmanlık hizmeti veriyor. Türkiye’de
İngilizce öğrenimi konusunda Indus bünyesinde kur sistemi
olmadan konuşmaya yönelik İngilizce programlarını oluşturan
Tunç paylaşımlarını İngilizce de yapabiliyor. İstanbul Üniversitesi
“Sosyal Bilimler Avrupa İlişkileri”nden sonra İngiltere’de ikinci
üniversite olarak Heriot Watt University’de İşletme okuyan Tunç,
yurtiçi ve yurtdışında uzmanlıklarını artırabilmek adına çok
sayıda eğitime katıldı. 19 yıldan bu yana çalışma hayatında olan
Tunç 9 yıldır sektöründe lider kurumlara Indus hizmetlerini ekip
arkadaşlarıyla birlikte sunuyor. Tunç, 16 senedir profesyonel
aktif satış ve 10 seneden bu yana da yöneticilik yapıyor.
Adı
English for Effective Telephone Communication (İngilizce Telefonda Etkili İletişim)
Kodu
EDU-B686367
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 14.11.2013
Eğitimin Tarihi
14.11.2013 - 14.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
15 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen
JT REHILL
2009 yılından bu yana İstanbul’da yaşayan JT Türkiye’de İngilizce
öğretmeni, eğitim içerikleri yazarı, öğretmen eğitmeni ve
danışman olarak çalışmıştır. EFINST’te hala uzaktan eğitim
programlarında birçok uluslararası projede koordinatörlük
görevini üstlenen JT dünyanın çeşitli yerlerindeki öğrencilere
uzaktan İngilizce eğitmeni olarak eğitim veriyor. Wesleyan
Universitesi’nden1998 yılında mezun olan JT, Amerika’da
bulunduğu yıllarda eğitim, sağlık, bilgi teknolojileri ve finans
sektörü başta olmak üzere birçok farklı sektör için profesyonel
gelişim eğitimleri verdi.
Adı
İş Sağlığı ve İş Güvenliğinde Risk Değerlendirmesi
Kodu
EDU-P715740
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 15.11.2013
Eğitimin Tarihi
15.11.2013 - 15.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen
Hacer KAYHAN [HİZMED]
İşçi sağlığı, iş güvenliği ve çevre alanında 18 yıl çalışan Kayhan,
yasal izinler, kanunlara uygunluk, OHSAS 18001, ISO 14001 ve
ISO 9001 yönetim sistemleri kurma ve uygulama, risk analizi ve
denetimler konusunda deneyime sahip. İşçi sağlığı, İş güvenliği
ve Çevre konularında Avrupa Birliği, Kuzey Amerika ve Türkiye
Cumhuriyeti kanunlarına hakim olan Kayhan, ulusal ve uluslararası
işçi sağlığı, iş güvenliği ve çevre alanında ihtiyaçların belirlenmesi,
çözüm yolları ile bu çözümlerin uygulana rehberlik ediyor.
Adı
Kodu
Kayıt Tarihi
Eğitimin Tarihi
Eğitimin Saati
Kontenjan
Şehir
Yer
Eğitmen
5S
EDU-X210383
16.09.2013 - 15.11.2013
15.11.2013 - 15.11.2013
09.30-17.30
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
İSTANBUL
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Cevdet DAL [NMT]
Adı
Yöneticilik Eğitimi-Yöneticinin Yol Haritası
Kodu EDU-M228459
Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 18.11.2013
Eğitimin Tarihi
18.11.2013 - 19.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen Serap GÖKMEN [EĞİTİM AKADEMİ]
Eğitim Akademi Kurucu Başkanı, Eğitmen, Danışman NLP ( Nöro
Lingusitik Programlama ) eğitmenliği sertifikasını, İngiltere’de
John Seymour Associates’dan alan Serap Gökmen, Uluslararası
Koçluk Birliği’nden de koçluk eğitimini aldı. Londra’da, ILM (
Instıtude of Leadership & Management) tarafından Liderlik
ve Yöneticilik, Fransa’da, Öfke & Stres Yönetimi Eğitimi gören
ve eğitmen olarak akredite olan Gökmen, İzmir’de doğdu.
Gökmen, sırasıyla Bornova Anadolu Lisesi, Boğaziçi Üniversitesi
İşletme Fakültesi ve Brighton Üniversitesinde, İş İdaresi
bölümünü tamamlayarak pazarlama yüksek lisansı yaptı. 20
sene profesyonel olarak satış ve pazarlama alanında çalışan
Gökmen, profesyonel iş hayatının son dokuz yılını üst düzey
satış yöneticisi olarak geçirdi. Gökmen, Boğaziçi Üniversitesi’nde
Öğretim Görevlisi, İngiliz Nöro Linguistik Programlama kökenli
eğitim ve danışmanlık firması John Seymour Associates’in
Türkiye temsilciliğini yaptı ve PDR Group eğitim firması için
eğitim danışmanı olarak çalıştı. Avrupa Birliği projelerinde
eğitim danışmanlığı yapan Gökmen, özellikle Anadolu’da kadın
girişimciliğini artırmak için kadınlara satış - pazarlama ve
girişimcilik eğitimleri veriyor. Satış, Satış Yönetimi, Yöneticilik,
Liderlik, Koçluk, Sunum Becerileri, Stres yönetimi, Etkili ve Güzel
Konuşma, Eğiticinin Eğitimi ve İletişim eğitimlerinde uzmandır.
20.000 saati aşkın eğitmenlik deneyimine sahip olan Gökmen, TİM
(Türkiye İhracatçılar Meclisi ) adına pek çok projede eğitmenlik
yaptı. Gökmen, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği BÜMED,
İstanbul Tekstil İhracatçılar Birliği İTKİB, İstanbul Maden ve Metal
İhracatçı Birlikleri IMMIB ve ABİGEM eğitmenleri arasında yer
almaktadır.
İMMİB EĞİTİM PROGRAMI
İ S T A N B U L
D E M İ R
V E
D E M İ R
D I Ş I
Adı
Dış Ticaret Uzmanlığı Programı
Kodu
EDU-T614377
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 19.11.2013
Eğitimin Tarihi
19.11.2013 - 20.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen Hüseyin TEKGÜÇ [İNOVAKADEMİ]
Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinden 1979 yılında
mezun olan Hüseyin Tekgüç, aynı yıl iş hayatına Uluslararası
Taşımacılık sektöründe başladı. Unipac Ambalaj’da Güney
Anadolu Bölge Müdürü, Filiz Gıda Dış Ticaret Müdürü, Akpa Tekstil
İhracat Uygulama Müdürü, Ekinciler Dış Ticaret Finansman ve
Kambiyo Müdürü, Kastamonu Entegre Dış Ticaret’ten sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı, Coşkun Orman Ürünleri Sanayi’de Dış
Ticaret Danışmanı, Orma’da satış müdürü olarak çalıştı. Tekgüç,
2001’den bu yana profesyonel çalışma hayatının yanı sıra, dış
ticaret konusundaki bilgi ve deneyimini eğitmen ve danışman
olarak paylaşıyor.
Adı
Topluluk Önünde Etkili Konuşma ve Beden Dilini Geliştirme
Kodu
EDU-Y242410
Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 20.11.2013
Eğitimin Tarihi 20.11.2013 - 21.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
15 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen Meral ALGUADİŞ [BALTAŞ]
Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite lisans
eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamlayan
Meral Alguadiş, lise yıllarında AFS Öğrenci Değişimi Programı
ile ABD’de bir yıl geçirdi. Meslek yaşamına 1996’da AFS değişim
programlarını Türkiye’de yürüten Türk Kültür Vakfı’nda kısa
programlar koordinatörü olarak başlayan Alguadiş, yurtdışına
gidip gelen öğrencilere ve yurtdışından gelen öğrencilere
kültürlerarası yaşam deneyimi ile ilgili uyum, iletişim gibi
konularda oryantasyonlar düzenledi. 1999’da yine Türk Kültür
Vakfı-AFS kültürler arası programlarında Türkiye Müdürü olarak
kariyerine devam eden Alguadiş, Türk Kültür Vakfı bünyesinde
gerçekleşen tüm öğrenci değişim programlarını ve vakıf
işlerini idare etmenin yanı sıra gönüllülere yönelik bir eğitim
programı geliştirdi. Aldığı psikoloji eğitimini edindiği yöneticilik
deneyimi ile bütünleştirmek ve yetişkin eğitimi alanında
çalışmalarını sürdürmek için 2005 yılından itibaren kariyerine
Baltaş-Baltaş Yönetim, Eğitim, Danışmanlık Merkezi’nde Eğitim
Program Yöneticisi olarak devam eden Alguadiş, ayrıca Celemi
ürünlerinden Livon iş simülasyonunu da yönetiyor.
M E T A L L E R
İ H R A C A T Ç I L A R I
Adı
Kodu
Kayıt Tarihi
Eğitimin Tarihi
Eğitimin Saati
Kontenjan
Şehir
Yer
Eğitmen B İ R L İ Ğ İ
A Y L I K
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Prosesi
EDU-C865917
06.09.2013 - 22.11.2013
22.11.2013 - 22.11.2013
09.30-17.30
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
İSTANBUL
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Hacer KAYHAN [HİZMED]
Adı
Etkin Zaman Yönetimi
Kodu
EDU-B230912
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 25.11.2013
Eğitimin Tarihi
25.11.2013 - 26.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
15 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen Sibel GÜRLER [BALTAŞ]
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü’nden mezun olan Sibel Gürler 1986-1988 yıllarında
Londra’da Western International University’de Pazarlama
eğitimi aldı. Gürler, meslek yaşamına 1989 yılında reklam
sektöründe müşteri temsilcisi olarak başladı. Reklam sektöründe
10 yıl çeşitli ajanslarda müşteri ilişkileri direktörlüğü, müşteri
ilişkileri grup başkanlığı ve genel müdürlük görevlerini üstlenen
Gürler, finans sektörü başta olmak üzere, medya, FMCG,
otomotiv, inşaat, kozmetik sektörlerine marka danışmanı
olarak hizmet verdi. Reklam sektöründe Manajans Thompson,
MS Reklam, Cenajans Şirketler Grubu’nda çalışan Sibel Gürler,
1999 yılında reklam sektöründen IT sektörüne geçerek, EGS
Sistem Şirketi’nde Pazarlama ve İnsan Kaynakları Müdürlüğü
görevlerini üstlendi. Yeniden yapılanan insan kaynakları
bölümünde, işe alım, eğitimlerin düzenlenmesi ve verilmesi,
performans değerlendirme sisteminin kurulması ve kariyer
planlama çalışmalarını yürüten gürler, iş yaşamında kazandığı
deneyimleri yetişkin eğitimi alanında kullanmak üzere kariyerine
Baltaş-Baltaş Yönetim, Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nde Eğitim
Program Yöneticisi olarak devam ediyor.
Kod
EDU-K295346
Tarihi
16.09.2013 - 25.11.2013
Eğitimin Tarihi
25.11.2013 - 26.11.2013
Eğitimin Saati
09.00-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yer
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen Serap KİRKİT KAYNAK [CASE LEARNING]
ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde 1993 yılında mezun
olan Serap Kirkit Kaynak, 1997-2001 yılları arasın arasında Ford
Otomotiv Sanayi’nde görev aldı. 2002-2004 yılları arasında ise
Dünya Bankası’nda danışman olarak çalışan Kaynak, Eczacıbaşı
Baxter, Atos Origin, Kale Seramik, Türkiye Bankalar Birliği, Numil
A.Ş., Ülker Gıda, Cadbury Kent Gıda, Millennium Bank, Sabancı
Holding, Turkcell, Yapı Kredi Sigorta A.Ş., Mercedes Benz Türk A.Ş.,
Arkas – Bimar, Siemens Business Services, Bosch, Abdi İbrahim
İlaç, Yeşim Tekstil, Pfizer, Takasbank, Nestle, Finansbank, Novo
Nordisk, Volvo Otomobil, Medya Türk, Markavizyon, Magic Life,
Efes Pilsen, Sanofi Aventis, Colgate-Palmolive, Digiturk Digital
Platform gibi firmalara eğitimler verdi.
Y A Y I N I
•
E Y L Ü L
2 0 1 3
•
S A Y I :
2 2
Adı
Raporlama ve Rapor Sunum Teknikleri
Kodu
EDU-T394860
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 28.11.2013
Eğitimin Tarihi
28.11.2013 - 29.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Yeri
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen
Sinan BAYRAKTAR [PARANTEZ]
1956 yılında İstanbul’da doğan Bayraktar, 1974 yılında Türkiye
İş Bankası’nda iş yaşamına başladı. Aynı yıl girdiği Marmara
Üniversitesi İşletme bölümü lisans programını 1979 yılında
tamamlayan Bayraktar, 1994 yılında Zorlu Holding’de Finans ve
Pazarlama Koordinatörü oldu ve Vestel A.Ş.’nin gruba katılımı
ve yeniden yapılandırılması çalışmalarında yer aldı. 1995-2000
yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde,
dönemsel uygulamalı ve piyasa ağırlıklı pazarlama dersleri verdi.
2006 yılından itibaren Ziraat Bankası’nda ve Halk Bankası’nda
Pazarlama ve Satış Koçluğu başta olmak üzere Bankoda Satış,
Profesyonellik ve Beden Dili, İletişim Teknikleri gibi çeşitli eğitim
programlarında eğitmen ve danışman olarak görev almaktadır.
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık ile Pazarlama
Meslek Yüksek Okulunda Program Başkanı ve tam zamanlı
öğretim görevlisi olarak görev yapan Bayraktar, halen Parantez
Eğitim ve Danışmanlık şirketi bünyesinde satış ve iletişimle ilgili
birçok alanda eğitimler veriyor.
Adı
Stratejik Pazarlama Yönetimi
Kodu
EDU-Y771407
Kayıt Tarihi
16.09.2013 - 28.11.2013
Eğitimin Tarihi
28.11.2013 - 29.11.2013
Eğitimin Saati
09.30-17.30
Kontenjan
20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.)
Şehir
İSTANBUL
Eğitimin Yeri
Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler
Eğitmen Gülderen SOMAR [ENMAC]
Kültür Üniversitesi’nde Pazarlama İlkeleri, Doğuş ve Işık
Üniversiteleri’nde Strategic Marketing eğitimi veren Gülderen
Somar, , RKA Solutions’da Baş Danışman, EarthSearch
Communications International’da Global Pazarlama Direktörü,
EyeDPro Atlanta, Georgia’da Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı
görevlerinde bulundu.
55
KANUN
Eximbank reeskont kredisi
TL faiz oranları haftalık belirlenecek
E
ximbank, reeskont kredilerinin
faiz oranlarını haftalık olarak
belirleme kararı aldı. Yapılan
açıklamaya göre, reeskont kredi
TL faiz oranlarının, piyasa faiz oranlarında
ve işlem maliyetlerinde yaşanan artış ve
azalışlar dikkate alınarak her haftanın son iş
günü, bir sonraki hafta için geçerli olacak
şekilde belirlenerek www.eximbank.gov.
tr adresinde yayımlanacak. Açıklamada şu
bilgilere yer verildi:
“Merkez Bankası’nın İhracat Reeskont
Kredisi Uygulama Talimatı’nca 5,5 milyar
dolar tutarındaki limit çerçevesinde
bankamıza döviz olarak aktarılan
kaynak, reeskont kredisi-TL programı
kapsamında TL cinsinden de kullandırılıyor.
Uygulanan faiz oranının programa olan
talepteki yoğunluğa ve piyasa faizlerinde
gözlemlenen gelişmelere bağlı olarak
güncellenmesi ihtiyacı doğdu. Faiz
oranlarında ve işlem maliyetlerinde
yaşanan artış/azalışlar dikkate alınarak her
haftanın son iş günü, bir sonraki hafta için
geçerli olacak reeskont kredisi –TL faiz
oranları belirlenerek internet sayfamızda
yayınlanacak. Firmalarımızın reeskont
kredisi hakkında bilgiye ve kendilerine en
yakın şube veya irtibat bürosunun iletişim
bilgilerine Eximbank internet sayfası www.
eximbank.gov.tr ‘den ulaşmaları mümkün.”
PTT’den mikro ticaret yapanlara
gümrüksüz posta hizmeti
G
ümrük ve Ticaret Bakanlığı,
Gümrükler Genel Müdürlüğünce
yapılan düzenleme ile PTT’ye
dolaylı temsil yetkisi verilerek,
Basitleştirilmiş Usulde Ticari Eşya Kabul
hizmetine Şubat 2013’ten itibaren başlandı.
Bu hizmet kapsamında, mikro ticaret
yapanlar herhangi bir gümrük işlemi
yapmaksızın maksimum 30 kilograma,
kapsam değeri 7 bin 500 avroya kadar
56
olan ticari eşyalarını postaya verebilecekler.
Basitleştirilmiş usulden faydalanmak isteyen,
yurt dışına elektronik veya geleneksel yolla
mal satan firmalar gönderecekleri ürünleri
mali müşavirler vergi numarasını, fatura seri
numarasını ve fatura numarasını bildirmek
koşuluyla herhangi bir PTT merkezinden
koli veya APG olarak ek ücret ödemeksizin
postayla gönderebilecekler. Gönderiler
için çıkış noktalarında PTT tarafından toplu
halde ve tek bir kalemde gümrüğe beyan
edilerek, bu işlem için de ayrıca ücret
alınmayacak. Yurt dışına çıkış noktalarında
gümrük beyanının verilmesini müteakip
talep halinde gümrük beyanının numarası
veya örneği müşterilere de ulaştırılarak
firmaların gönderilerinin akıbetini www.
ptt.gov.tr adresi, “Yurt dışı Gönderi Takibi”
sekmesinden gönderiye ait barkodu yazarak
takip edebilecek.
Download