BAŞKANDAN İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Tahsin ÖZTİRYAKİ İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı E ylül ayı ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde11,1 artışla 12,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Son 12 aylık ihracatımız ise geçen yılki 152 milyar dolardır. Aslında yıl başındaki artış beklentilerimiz gerçekleşmemiş olsa da dünyada yaşanan finansal krizin tam olarak atlatılamaması, AB’de beklenen ekonomik canlanmanın gerçekleşememesi gibi koşulları düşündüğümüzde, ihracat rakamlarımızın küçümsenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta, AB’ye ihracat artışımızın Eylül ayında da devam etmesini, bu kadar zor koşullarda mücadele eden biz ihracatçıların başarısı olarak görüyorum. Bu arada, Birlik olarak faaliyetlerimize devam ediyoruz. Ülkemizin önemli sektörlerinden olan Alüminyum Sektörü için Yurtdışı Pazarlama Takımı Projemizi 21Ağustos 2013 tarihinde başlattık. Ekonomi Bakanlığı’ndan onayımızı aldıktan sonra projemizin ilk aşaması olan İhtiyaç Analizi sürecine başlanmış olup kasım ayı içinde bu sürecin bitmesini bekliyoruz. Akabinde, 20 küme firmamızla birlikte sektörümüz için yeni pazarlara açılacağız. URGE projelerimiz içinde önemli mesafe katettiğimiz Mutfak URGE Projesinde kasım ayı içinde Güney Amerika Ülkeleri olan Meksika-Panama-Kolombiya’ya heyetimiz olacaktır. Ümit ederim, bu heyet sonrası firmalarımız yeni müşteriler bulacaklardır. Bununla birlikte, BAKİEL (Bağlantı Elemanları, El Aletleri ve Kilitler) sektörümüz için yürüttüğümüz URGE Projemizin de ilk aşamasını tamamladık ve Ekonomi Bakanlığı uzmanlarımız ve küme firmalarımızla değerlendirme toplantımızı gerçekleştirdik. Oldukça başarılı bir çalışma olduğunu düşündüğüm raporun küme firmalarımız için güzel bir yol haritası olacağını düşünüyorum. 19 - 22 Eylül 2013 tarihleri arasında İstanbul’da 24’üncü defa gerçekleştirilen Zuchex 2013 Züccaciye Ev Eşyaları ve Elektrikli Ev Gereçleri Fuarı’na ve 3-6 Ekim 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Aluexpo Fuar’ına info stand ile katılım sağladık. Zuchex Fuarımızda standımızda sektöre yönelik hazırladığımız tanıtım malzemelerimiz yanında 2013 yılı Endüstriyel Tasarım Yarışması’nda ödül alan 21 projeye ait prototipler de sergilenerek, geleneksel Tasarım Yarışmamız daha geniş kitlelere duyurulmuş oldu. Diğer taraftan, fuarlarla eş zamanlı olarak Alım Heyetleri de gerçekleştirilerek firmalarımızı sektör firmalarımız ile ikili görüşmeler yapmaları sağlanmıştır. Ve alanında ciddi bir yer edinen Metalik Fikirler Ar-Ge Proje Pazarı’nın ödül gecesini 31 Ekim gecesinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi SarayıRumeli Salonu’nda gerçekleştireceğiz. Geçen yıldan daha fazla sayıda proje başvurusu aldığımız etkinliğimize tüm sanayicilerimizi bekliyoruz. Sözlerimi burada noktalarken, her şeyin ülkemiz ve sizler adına güzelliklerle dolu geçmesini diliyorum. 1 İÇİNDEKİLER 4 48 36 28 20 1 BAŞKANDAN 28 SANAYİNİN SESİ 40 KÖŞE YAZISI 4 HABER Sanayicinin Sesi bölümümüzün bu ayki konuğu Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı CEO Ali Kibar oldu. Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Rüştü Bozkurt’un “Alex Ferguson’un dediklerine kulak vermek” başlıklı yazısını bu bölümde bulabilirsiniz. 32 İNOVASYON 42 ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesini sağlayan kanunda yer ayan Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı’nın detaylarını bu bölümde bulabilirsiniz. Makine Mühendisliği okuduktan sonra Endüstriyel Tasarımcı olan Mete Mordağ, “Tasarım nedir?, Ne değildir?, Ne olmalıdır?” sorularını konuştuk. 36 FABRİKA TANITIMI 48 ALTERNATİF PAZARLAR Türkiye’nin ilk LEED sertifikalı döküm fabrikası Çelikel Alüminyum’un Yönetim Kurulu Üyesi Okan Deniz ile nasıl bir çalışma ortamı yarattıkarını ve binanın teknik özelliklerini konuştk. Güney Asya’nın gizemli ülkesi Hindistan bu ayki Alternatif Pazarlar sayfalarımızda yer aldı. Hindistan, inşaat ve müteahhitlik sektörlerinde Türk girişimcilerine büyük fırsatlar sunuyor. İstanbul Demir ve Demir Dışı İhracatçıları Birliği’nin haber ve etkinliklerinin yer alan sayfalarımıza ayrıca Türkiye ekonomisi ve ihracatındaki haberleri de taşıdık. 12 İHRACAT Demir ve demir dışı metaller ihracatı bir ayda yüzde 16,8’lik artış gösterdi. 20 KAPAK KONUSU Türkiye, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alma hedefi için hız kazananAR-GE, inovasyon, tasarım çalışmalarını irdeledik. 2 İÇİNDEKİLER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 İmtiyaz Sahibi Coşkun Kırlıoğlu Yönetim Yeri Çobançeşme Mevkii Sanayi Cad. Dış Ticaret Kompleksi 34350 Yenibosna - İstanbul Tel: 0212 454 00 00 Faks: 0212 454 00 46 [email protected] Yayın Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki Yayın Kurulu Çetin Tecdelioğlu, Ayşegül Çapan, Aynur Ayhan, Fatih Özer, Muharrem Kayılı, Özlem S. Erkan, Özgür İnan, Müge Ataçkarapınar Yapım Genel Yönetmen Gürhan Demirbaş Genel Yönetmen Yardımcısı Eser Soygüder Yıldız Görsel Yönetmen Yavuz Karakaş Editör Arzu Demirezen Düzeltmen Editör Ersel Ergüz 52 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 54 İMMİB EĞİTİM PROGRAMI 56 KANUN DEĞİŞİKLİKLERİ Fotoğraflar Murat Güney, Damla Salor Reklam Rezarvasyon Nazlı Demirel Tel: 0212 440 27 69 [email protected] İletişim Yazı işleri: (0212) 440 27 83 Pazarlama: (0212) 440 27 65 [email protected] Baskı Dünya Yayıncılık AŞ Globus Dünya Basınevi 100.Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar /İstanbul Tel: 0212 440 24 24 3 METALİK FİKİRLER İ Metalik Fikirler’e rekor başvuru stanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin (İDDMİB) proje yarışması Metalik Fikirler AR-GE Proje Pazarı’nın ikincisine yapılan başvuru sayısı geçen yıla göre yüzde 33 artış gösterdi. 544 projenin başvurduğu yarışmanın ödül töreni 31 Ekim 2013 günü Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda gerçekleştirilecek. Proje Pazarı’yla ilgili bilgilerin kamuoyuyla paylaşıldığı basın toplantısında konuşan İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, ekonomik özgürlüğün AR-GE, inovasyon, marka ve yeni tasarımlarla sağlanacağını söyledi. Toplantıya, Tahsin Öztiryaki’nin yanı sıra Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Çetin Tecdelioğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Ayşegül Çapan, Sedat Özçelik, Sabri Başer, Mehmet Lise, Serdar Urfalılar, Rıdvan Mertöz, Cemil Tayman ile Metalik Fikirler AR-GE Proje Pazarı Koordinatörü Doç. Dr. Çetin Karakaya, Metaller Sektörü Şube Müdürü Muharrem Kayılı, Uzman Yardımları Merve Taşer ile Ebru Kutlualp 4 ve geçen yıl yarışmada ödül alarak projeleri hayata geçirilen Turgay Kamışlı ile Candeniz Uysal katıldı. KENARDA, RAFLARDA DURAN PROJELERI HAYATA GEÇIRMEK ISTIYORUZ AR-GE proje pazarının zengin bir organizasyon olduğunu dile getiren İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, başvuru sayısının geçen yıla göre yüzde 33’lük artışla 522’e ulaşmasının sevincini yaşadıklarını söyledi. Türkiye’nin bütün bölgelerindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim görevlileri ile sanayici ve girişimcilerin projeleriyle yarışmaya başvurduğunu belirten Öztiryaki, “Geçen yıl öğretim görevlilerinin katılımı fazla, öğrencilerin katılımı daha azdı. Bu sene ise durum tersine döndü” dedi. Türkiye’de yıllardır üretilen proje, tasarım ve akıllarda tutulan fikirlerin bir kenarda durduğunu vurgulayan Öztiryaki, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yarışmayla Türkiye Patent Enstitüsü’nün raflarında duran projeler önümüze geldi. Bu projelerin bitmesiyle birlikte yeni projelerin hayata geçirileceğini öngörüyoruz. Amacımız Türkiye’de biriken fikirleri, proje depolarını harekete geçirmek, bu depoları İDDMİB 2’NCI METALIK FIKIRLER AR-GE PROJE PAZARI’NA 544 BAŞVURU YAPILDI. GEÇEN YILA GÖRE BAŞVURU SAYISI YÜZDE 33’LÜK ARTIŞ GÖSTERDI. İDDMİB YÖNETIM KURULU BAŞKANI TAHSIN ÖZTIRYAKI, YARIŞMAYA GÖSTERILEN ILGININ SEVINDIRICI OLDUĞUNU BELIRTEREK, TÜRKIYE’NIN EKONOMIK ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ANCAK AR-GE, INOVASYON, MARKA VE YENI TASARIMLARLA SAĞLANABILECEĞINI SÖYLEDI. METALİK FİKİRLER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 hızlandırmak bunların içinden doğru olanları ortaya çıkarmak. Biz buna tohum atma diyoruz. TPE’nin taflarında metalle ilgili yaklaşık 4 bin proje duruyor. Belki 10 belki 5 yıl önce, yatırımcı bulamamış raflara kalmış projeler bunlar. İDDMİB bu projeleri geniş bir katılımla inceleyerek, işe yarayabileceğini düşündüklerini harekete geçirmeyi de planlıyor.” ÜNIVERSITE SANAYICI IŞ BIRLIĞINE ÖĞRENCILERDEN BAŞLADIK Bu yıl ikincisi düzenlenen Metalik Fikirler AR-GE Proje Pazarı’nda, birinciye 12 bin TL, ikinciye 8 bin TL, üçüncüye 5 bin TL ödül vereceklerini dile getiren Öztiryaki, her kategoride ilk 10 yarışmacının patent masraflarını karşıladıklarını söyledi. Yarışma sonrasında katılımcıların çalışmalarıyla yakından ilgilendiklerini belirten Öztiryaki, basın toplantısında geçen yıl ödül alan ve projeleri hayata geçirilen iki kişinin de aralarında bulunduğunu hatırlattı. Ödül alan yarışmacılarla her zaman bir arada olduklarını dile getiren Öztiryaki, sözlerine şöyle devam etti: “Üniversitedeki arkadaşlarımızın bu yarışmaya katılmasını artırmak ve yarışmadan çok sayıda kişinin haberinin olması için çalışmalar yapıyoruz. İki arkadaşımız 10 ildeki üniversitelerde bire bir tanıtım yaptı. Her zaman dile getirilen üniversite sanayici iş birliğini en temelinden, öğrencilerden kurduk. Hatta sadece yarışma üzerinden değil başka ilişkiler de kuruyoruz. Örneğin, Erzurum Atüatürk Üniversitesi’nin ihtiyacı olan bir laboratuvarı yapmak için çalışmalara başladık. Amacımız Türkiye’de herkesin fikrini bir yerlere taşımak.” DÜNYANIN IKINCI ÇIN’I OLMAK ISTEMIYORUZ İDDMİB’in 6 bin 193 ihracatçı firmaya hizmet verdiğini anımsatan Öztiryaki, son 10 yıllık dönemde sektör ihracatının yüzde 717 oranında büyüdüğünü belirtti. Aynı dönemde Türkiye ihracatının yüzde 422 oranında büyüdüğünü dile getiren Öztiryaki, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörün üretim kalitesiyle bağlantılı olarak en çok ihracatı Avrupa ülkelerine yaptık. Dünyanın otomotiv devlerine hatta NASA’ya üretim yapan firmalarımız var. Biz ekonomik özgürlüğün AR-GE, inovasyon ve tasarımla sağlanacağına inanıyoruz. Bu anlayışla, 2 trilyon dolarlık dünya milli gelirinden pay alarak, ilk 10 ekonomi arasına girmek için çabalıyoruz. Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilmesinin çok üretmek yerine, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacağını biliyoruz. Üretimde dünyanın ikinci Çin’i olmak değil, AR-GE yapan, tasarım yapan, katma değer üreten ülke olmak istiyoruz” 25 MILYAR DOLAR IHRACAT HEDEFI 2023’te sektörün halen binde 98 olan dünya ticaretindeki payının yüzde 2,3 seviyesine yükselmesini hedeflediklerini vurgulayan Öztiryaki, bu dönemde ihracatın 25 milyar dolara ulaşmasını öngördüklerini söyledi. 2013 yılında ihracatın 7 milyar dolar olmasını beklediklerini belirten Öztiryaki, AR-GE, inovasyon, marka ve UR-GE çalışmalarıyla sektörün hızlı bir büyüme göstereceğine inandığını kaydetti. GERI KAZANIM KAZANDIRACAK Türkiye’nin alüminyum, demir ve bakır madenlerinde rezervlerin yeterince kullanılamadığına işaret eden Öztiryaki, “Geri dönüşüm Türkiye için kritik öneme sahip. Biz buna yer üstü madenciliği diyoruz” diye konuştu. Sektörleri itibarıyla ihracat yapan firmaların ham madde tedariki için ithalat da yaptıklarını hatırlatan Öztiryaki, Türkiye’nin özelikle demir, alüminyum ve bakır madenleri açısından var olan rezervlerini yeterince kullanamadığını vurguladı. Geçen yıl düzenlenen yarışmaya katılan Candeniz Uysal’ın “Akıllı kart çiplerinin geri kazanımı” (kredi kartı ve benzeri kartlar) projesine değinen Öztiryaki, “Madenlerden maksimum yararlanmasını bilmeliyiz” dedi. Öztiryaki yine geçen yılın derece alan yarışmacısı Turgay Kamışlı’nın “Metal ve Cevherlerin Atıklarının Değerlendirilmesi ve Enerji Üretilmesi” konulu projesine de bu çerçevede dikkat çekerek, Metalik Fikirler Proje Pazarı’nın araştırmacıların önünde ufuk açtığını vurguladı. 5 HABER İDDMİB ’den mesleki eğitime tam destek İ stanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) ile İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), hazırladıkları projelerle Türk Ulusal Ajansı’ndan destek almaya hak kazandı. Leonardo Da Vinci Projeleri kapsamında, İDDMİB, KOBİ’lerin bilgi düzeylerini artıracak web tabanlı uzaktan eğitim modülü projesi “I-CIA of SMEs “ ile 275 bin avro, İKMİB ise mobil iletişim yöntemleriyle mesleki eğitime erişimi kolaylaştıracak “Chemical Movetech” projesi ile 260 bin avro destek aldı. Desteklerin verilmesi nedeniyle düzenlenen toplantıda ayrıca Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile Türk Ulusal Ajansı arasında, mesleki eğitim veren kurumlar ve özel sektör temsilcisi kuruluşların işbirliğini geliştirecek “Mesleki Eğitimde İş birliği” protokolü imzalandı. Toplantıya, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türk Ulusal Ajansı Başkanı Bülent Özcan, İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki ve İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz katıldı. “AB’YE EĞITIME GIDENLER SANCAKBEYLERIMIZ OLACAK” Toplantıda konuşan AB Bakanı Egemen Bağış, Türkiye’nin ürettiği projelerle AB’den en fazla destek alan ilk üç ülke arasında yer aldığı söyledi. TİM’in, özellikle mesleki eğitim projelerinde AB Bakanlığı ile önemli işbirliklerine girdiğini söyleyen Bağış, “ İhracatçılarımız AB’nin bozulan kimyasını düzeltecek. AB eğitimleri ile yurt dışına giden vatandaşlarımız bizim sancakbeylerimiz olacak” dedi. Geçmiş dönemlerin aksine, mesleki eğitime önem verdiklerini ifade eden Bağış, “Projeler kapsamında yurtdışına giden vatandaşlarımız, bizlere yönelik önyargıların kırılmasını sağlayacak” diye konuştu. 10 yıl 6 önce çalışmalara başladıkları dönemde 6 bin kişinin, geçen yıl ise 61 bin kişinin AB’de eğitime gittiğini belirten Bakan Bağış, 2013 yılı hedeflerinin ise 70 bin olduğunu açıkladı. Türkiye’de eskiden beyin göçü sorunu yaşandığını hatırlatan Bakan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yetişmiş insanlar başka ülkelere giderdi ve onların yaratıcı zekâsından yararlanamazdık. Aynen İbn-i Sina’nın (Bilim ve sanat takdir edilmedikleri yerlerden göç ederler) dediği gibi. Takdir edilmedikleri yerden göç etme son buldu. Bu tür projelerle insanımızın başka ülkelerden inovasyon, fikir, eğitim alması, başka ülke insanlarının da buraya gelerek fikir alması sağlandı. Eskiden içine kapanık bir ülkeydik. Eskiden Avrupa’ya eğitime gitmek sadece kaymak tabakaya nasip oluyordu. Artık öyle değil.” MESLEKI EĞITIME IHRACATÇI DESTEĞI TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de Türkiye nüfusunun yüzde 17’sinin gençlerden oluştuğuna dikkat çekerek, sahip olunan bu dinamizmin potansiyele çevrilmesinde eğitim sisteminin yeterli olmadığını söyledi. İş dünyasının talepleri göz önüne alınarak mesleki eğitimin cazip kılınmasının, hem işsizlik sorununun çözülmesine yardım edeceğine hem de iş dünyasının kalifiye iş gücü ihtiyacını karşılayacağına inandığını söyleyen Büyükekşi, protokol sayesinde, mesleki eğitim veren kurumlar ve özel sektör temsilcileri arasındaki iş birliğinin güçleneceğine vurgu yaptı. Büyükekşi, nitelikli iş gücü ile Türk sanayisine katkı yapmayı planladıklarını sözlerine ekledi. İstihdam ihtiyacı ile karşılaştırıldığında öğrencilerin üçte birinin normal, üçte İDDMİB VE İKMİB’IN MESLEKI EĞITIM IÇIN HAZIRLADIKLARI PROJELER TÜRK ULUSAL AJANSI’NDAN DESTEK ALMAYA HAK KAZANDI. DESTEKLERIN VERILMESIYLE ILGILI DÜZENLENEN TOPLANTIDA AYRICA TİM ILE TÜRK ULUSAL AJANSI ARASINDA “MESLEKI EĞITIMDE İŞBIRLIĞI” PROTOKOLÜ IMZALANDI. HABER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I ikisinin ise meslek lisesinde okuması gerektiğini ancak bu oranın tam tersi olduğunu dile getiren Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oysa meslek liseleri öğrencilerimizi iş hayatına etkin şekilde hazırlıyor. Öte yandan ülkemizde çok sayıda işsiz varken, iş dünyasından bize gelen şikayet eleman bulamadıkları yönünde. Bu yüzden biz de üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz. İmzaladığımız protokol sayesinde mesleki eğitim veren kurumlarla özel sektör arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca özel sektör temsilcilerinin mevcut AB eğitim ve gençlik proje fırsatları hakkında bilgilendirmesini ve öğrencilerimize firmalarda uzun dönemli staj verilmesini sağlıyoruz.” “MESLEKI EĞITIM IÇINDE AKTIF YER ALIYORUZ” Yetişmiş personelin sadece metaller sektörü için değil tüm sektörler için geçerli olduğu belirten İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, İDDMİB olarak mesleki eğitim faaliyetlerinin içinde aktif olarak yer aldıklarını dile getirdi. Türk Ulusal Ajansı tarafından desteklenecek projeyle firmaların ticari istihbarat kaynaklarına erişimini artırmayı amaçladıklarını vurgulayan Öztiryaki, sözlerini şöyle sürdürdü: “Proje, yedi farklı ülke ile sağlanacak iş birliği sayesinde firmalarımızın, rakipleri ve pazarın bilgilerine ulaşmasını sağlayacak bir uzaktan eğitim programı. Uzaktan M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K eğitim olması nedeniyle maliyeti oldukça düşük. Bunun yanında yine insan kaynaklarının geliştirilmesi için yaklaşık 5 bin 500 firmamızın 1.700 çalışanının geleceğini değiştirecek ve firmaların yeterliliklerini artıracak, çalışmalarını destekleyecek projelerimiz var. Bu da 4 milyon 600 bin avro civarındaki bir destek programı. Bunun da olumlu cevabını yakında alacağımızı tahmin ediyoruz. Aynı zamanda demir ve demir dışı metallerin ağırlıklı olduğu Malatya ve Kahramanmaraş’taki genç istihdamın artırılmasına yönelik 400 bin avro kaynaklı bir projeyi hayata geçireceğiz. Bu proje ile gençlerimiz o bölgelerde istihdamı edilecekler ya da kendi iş yerlerine sahip olacaklar. Bunun da sonuçlanmasını bekliyoruz. Ayrıca İDDMİB olarak geçen yıl açtığımız Endüstriyel Tasarım Meslek Lisesi’nin ekipman alımı için de 500 bin TL’lik desteği yine AB projemizden aldık.” “NITELIKLI IŞ GÜCÜ ÖNEMLI” İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz ise yaşam boyu eğitimin önemine inandıklarını belirterek, 260 bin avro değerindeki projeyle kimya sektörünün talep ettiği nitelikli işgücünün yetiştirilmesinin amaçlandığını aktardı. Akyüz, “Proje kapsamında hazırlanacak eğitim modeliyle sektörde çalışan ya da çalışmak isteyenlerin kullanılan ham maddelerin özellikleri, üretim teknolojileri, iş sağlığı ve güvenliği, atık konularındaki Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 bilgi düzeyleri artırılacak” dedi. Rekabetin hem ekonomi hem de ürün açısından önemli olduğunu anlatan Akyüz, “2023’te ilk 10 ekonomiden biri olmayı hedefliyorsak sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün geliştirilmesine yönelik projelerin hayata geçirilmesi önem taşıyor” diye konuştu. “YENILIK TRANSFERI PROJESINE 8 MILYON AVROLUK KAYNAK AYIRDIK” Türk Ulusal Ajans Başkanı Bülent Özcan ise yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Ajans’ın, AB’nin Türkiye’ye sağladığı eğitim ve gençlik programlarının koordinasyonunu sağladığını belirten Özcan, özel sektörü en yakından ilgilendiren mesleki eğitimin de önemli programlardan biri olduğunu vurguladı. Amaçlarının Türkiye’de mesleki eğitim kalitesinin artırılması olduğunu söyleyen Özcan, şöyle devam etti: “AB, eğitim programlarını yedi yıllık dönemler halinde gerçekleştiriyor. 2007 yılında başlayan ve bu yıl sona eren Leonardo Da Vinci projesi gibi. 20142020 dönemi projesi ise Erasmus + olarak anılacak. Leonardo projelerinde hareketlilik, ortaklık ve yenilik transferi projeleri yer alıyordu. Hareketlilik projeleri AB ülkelerinde staj ya da oryantasyonları içeriyor. Ortaklık projeleri ortak çözümlerle bir çıktı ya da ürün geliştirme yer alıyor. Yenilik transferi ise hassas konularda mesleki eğitim için müfredatlar geliştirerek, Avrupa’daki özel eğitimleri ülkemize transfer ettiğimiz projeler. 2013 yılında yenilik transferi projelerine 8 milyon avroluk kaynak kullandırdık. 106 proje başvurdu 33’ü desteğe hak kazandı.” 2014-2020 dönemi Erasmus + projelerinden de bahseden Özcan, hareketlilik projelerinin devam edeceğini, ortaklık ve yenilik transferi projelerinin ise ortaklık projeleri adı altında toplanacağını söyledi. TİM ile imzalanan protokol ilgili de bilgi veren Özcan, “Yurt dışına eğitime giden öğrencilerimiz Türkiye’de bir iş yeri görmeden gidiyorlardı. Bugün imzalayacağımız protokol ile yurt dışına eğitime gitmeden TİM bünyesindeki firmalarda kısa süre misafir edilecekler” dedi. 7 HABER IFS , küresel finansın liderlerini 4. kez İstanbul’da buluşturdu İ stanbul Finans Zirvesi (IFS), dördüncü kez küresel finansın liderlerini İstanbul’da bir araya getirdi. Zirvenin bu yılki teması ise “Kalıcı Büyümenin Finansmanı” oldu. Küresel finansın kalbinin attığı zirveye yerli ve yabancı finans piyasalarının önde gelen temsilcilerinin yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek katıldı. Zirveye, Borsa İstanbul ile stratejik ortaklık ön anlaşması imzalayan NASDAQ OMX Group’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sandy Meyer Frucher de katıldı. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen zirvede konuşmacılar arasında küresel varlık yönetim şirketi Legg Mason / Parmal’in Avrupa Alternatifler Müdürü ve Kıdemli Yatırım Alternatifler Yetkilisi Christopher Fawcett, İngiltere Birleşik Krallığı Avrupa Kurumsal Yatırım Başkanı ve Devlet Fonu Başkanı Peter Lord, Investec Küresel Varlık Dağılımı Başkanı Philip Saunders, Stanhope Capital LLP Yönetici Ortağı ve Kurucusu Julien Sevaux ve Odeabank Finansal Yönetim Başkanı Naim Hakim de yer aldı. Finans, borsa, bankacılık ve yatırım konularında zengin ve farklı alt başlıkları içeren panellerden oluşan zirve, merkez bankacıları; finansal istikrar, büyüme ve parasal politika; altyapı ve kalkınma finansmanı; finans merkezleri; canlanma ya da durgunluk; çalkantılı dönemlerde sermaye piyasaları gibi çok sayıda önemli panele ev sahipliği yaptı. “KALICI BÜYÜMENİN FİNANSMANI” TEMASIYLA BU YIL DÖRDÜNCÜ KEZ DÜZENLENEN İSTANBUL FİNANS ZİRVESİ (IFS) KÜRESEL FİNANSIN LİDERLERİNİ İSTANBUL’DA BİR ARAYA GETİRDİ. FİNANS, BORSA, BANKACILIK VE YATIRIM KONULARINDA ZENGİN VE FARKLI ALT BAŞLIKLARI İÇEREN PANELLERDEN OLUŞAN ZİRVE İLE FİNANS PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER MASAYA YATIRILDI. 8 “BÜYÜME ORANLARI ÜMİTLERİ ARTIRIYOR” Uluslararası finansal piyasalara yön veren isimleri ve uluslararası finans kuruluşlarının üst düzey yöneticilerini buluşturan İstanbul Finans Zirvesi’nde konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Ekonominin önünü açarak, siyasi reformları, dış politika açılımlarını birlikte yürüttük. Önceliğimiz her zaman ekonomi oldu” dedi. 11 yılda Türkiye’yi finansal krizlere karşı kırılgan bir ülke konumundan küresel krizlere dayanıklı, dalgalanmalarla mücadele etmeyi bilen bir ekonomi haline getirdiklerini söyleyen Arınç, son açıklanan yüzde 4,4’lük büyüme oranının Türkiye’nin geleceği açısından ümitleri artırdığını kaydetti. Arınç, “Bugünlerde dış politikada yaşanan bazı sıkıntılara uzun vadeli bir perspektiften bakmanızı istiyorum. Şu anda aleyhte gözüken, Türkiye’nin zararına yol açan bazı gelişmelerin uzun vadede bir fırsata dönüşeceğini düşünüyorum” diye konuştu. Türkiye’de siyasi istikrarın devam edeceğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, “Yatırımlar için cazip bir ülke olan Türkiye’de hiçbir şekilde ekonomik istikrarın HABER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I bozulmasına imkan vermeyecek ekonomi yönetimi iş başındadır” diye konuştu. Arınç, “Siz buraya Türkiye’nin geleceğini bizzat öğrenmeye geldiniz. Ben size açıkça söyleyeyim; Türkiye’nin istikrarını bozacak hiçbir harekete izin vermeyiz” ifadelerini kullandı. “MERKEZ BANKASI’NA GÜVENİN” Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 4. İstanbul Finans Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, kişi başına milli gelire satın alma gücü paritesiyle bakıldığında 2002 yılında 8 bin 700 dolardan, bugün 18 bin 200 dolara çıktığını belirterek, son 10 yıllık dönemde Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle arayı hızlı kapattığını kaydetti. Geçmişte böyle hızlı ara kapatma döneminin yok denilecek kadar az olduğunu ifade eden Şimşek, “Türkiye, satın alma gücü paritesiyle Avrupa’da 6. büyük ekonomi, dünyada 16. büyük ekonomi, hedef Avrupa’da ilk 2-3, dünyada ise ilk 10’dur” değerlendirmesinde bulundu. Bakan Şimşek, “Bu sene bütçe açığı yüzde 1,4’ün altında bekleniyorsa da muhtemelen bunun çok altında kalacak. İlk 8 ayda M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K bütçemiz mütevazi olsa da fazla verdi. Ama yılın son döneminde bir miktar açık olacak ama açık, hedefin altında kalacak” dedi. Uzun vadede en önemli konunun kurumsal altyapı olduğuna dikkati çeken Şimşek, “Kurumların kalitesi iyi ise Türkiye büyümeyi başaracak. Demografik yapımız çok elverişli, kurumlarımızın kalitesi artıyor. Biz Türkiye’yi iyi bir konuma doğru götürüyoruz. Büyüme potansiyeli yüksekse kısa vadede finansman dışarıdan da gelebilir. Ama orta uzun vadede tabi ki tasarruflarımızı artırarak, katma değer zincirini de yukarı çıkararak büyümeyi başaracağız” şeklinde konuştu. Türkiye’de 10 yıl önce yabancı sermayeli şirket sayısının 5 bin 600 olduğunu anımsatan Şimşek, bugün ise bu rakamın 34 bin 500’e çıktığını aktardı. Şimşek, içeride bazı senaryolar dile getirilse de yabancı yatırımcının Türkiye’nin geleceğini çok daha parlak gördüğünü söyledi. Türkiye’de reel efektif kur endeksinin uzun vadede yukarı doğru olduğunu belirten Şimşek, “Onun için siz gelin Merkez Bankası’na güvenin. Merkez Bankası’nın da söylediği şey aslında budur” dedi. Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 “YILSONU İHRACAT HEDEFİNE YAKLAŞABİLECEĞİZ“ İstanbul Finans Zirvesi’nde konuşan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin yapmış olduğu ihracatın yaklaşık 90 milyon ton civarında bulunduğunu, bunu artırmanın yolunun yüksek katma değerli ve markalı ürünler üretmekten geçtiğini belirterek, bunu başarmak için de Türkiye’nin zihinsel bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu söyledi. Zafer Çağlayan, ihracatta en büyük göstergenin parite olduğunu belirterek, ihracatın yarısını avro yarısını da dolarla yaptıklarını bildirdi. Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerinin 158 milyar dolar olduğunu hatırlatan Çağlayan, “Son 12 aylık ihracatımız 153,5 milyar dolar. Şu anda herhangi bir değişiklik olmadığı takdirde böyle giderse ihracatımız yaklaşık bu seviyelerde 154 milyar dolar seviyesinde olacak. Ancak benim son almış olduğum sinyaller, son görmüş olduğum göstergeler ihracatımızdaki koymuş olduğumuz hedefe yaklaşabileceğimizi gösteriyor. Bu rakamı yıl sonunda sizlerle beraber değerlendirebileceğiz” ifadelerini kullandı. 9 HABER MUTFAK EŞYALARI SEKTÖRÜ, ÜYELERININ ULUSLARARASI REKABETINI ARTIRMAYI HEDEFLEYEREK 2011 YILINDA HAYATA GEÇIRDIĞI UR-GE PROJESI ILE SEKTÖR IHRACATI NA BÜYÜK IVME KATTI. 2013 YILININ ILK 8 AYINDA IHRACAT 2012 YILININ AYNI DÖNEMINE GÖRE YÜZDE 19 ARTIŞ GÖSTERDI. ihracatı UR-GE projesi ile yüzde 19 arttı E konomi Bakanlığı tarafından, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB), İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) ve Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) iş birliği ile yürütülen Mutfak Eşyaları Sektörü Uluslararası Rekabeti Geliştirme Projesi’ne (UR-GE) katılan firmaların ihracatı yüzde 19 arttı. 2012 yılının ilk sekiz ayında 61,4 milyon dolar olan mutfak eşyaları sektörü ihracatı, 2013 yılının aynı döneminde yüzde 19 artarak 73 milyon dolara yükseldi. Düzenlenen toplantı ile projenin hayata geçirildiği 2011 yılından bu yana yapılan çalışmalar ve planlamalar projeye katılan firmalar ile İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz ve ZÜCDER Başkanı Ertuğrul Erdoğan’a aktarıldı. Proje ile ilgili 10 bilgiler İDDMİB Metaller Şubesi Uzman Yardımcısı Havva Deniz ve Globrand Strateji ve Danışmanlık Proje Danışmanı Metin Çobanlıoğlu tarafından verildi. PROJENIN BAŞARISI VERILERLE AKTARILDI İDDMİB Metaller Şubesi Uzman Yardımcısı Havva Deniz, Mutfak Eşyaları Sektörü UR-GE Projesi’nin hayata geçirilmesinin ardından ihracatta yaşanan gelişmelerle ilgili bilgileri paylaştı. Projeye katılan firmaların oluşturduğu kümenin toplam ihracatının 2012 yılında 95 milyon dolar olarak gerçekleştiğini söyleyen Deniz, kümenin toplam sektör ihracatına oranının ise yüzde 8,3 olduğunu belirtti. 2013 yılının ilk sekiz ayı toplam sektör ihracatının 817 milyon dolar olduğunu da açıklayan Deniz, “2013 yılının ilk sekiz ayı kümemizin toplam ihracatı 73 milyon dolar, kümemizin toplam sektör ihracatına oranı ise yüzde 9 olarak gerçekleşti. Kümemizin 2012 yılının ilk sekiz aylık ihracatı, 61,4 milyon dolar iken 2013 yılının aynı döneminde bu rakam 73 milyon dolara yükseldi. Yüzde 19’luk bir artış gerçekleşti” dedi. TÜRK ÜRÜNLERININ KALITESI BILINIYOR Globrand Strateji ve Danışmanlık Proje Danışmanı Metin Çobanlıoğlu ise proje kapsamında ülkelere yapılan ziyaretler hakkında bilgi verdi. Tanzanya ziyareti ile konuşmasına başlayan Çobanlıoğlu, Tanzanya’nın yakın zamanda bulunan doğalgaz rezervleri ile orta vadede halkının refah düzeyini iyileştirmeyi hedeflediğini söyledi. Ülkenin şu anda yaşam standardının düşük olduğunu dile getiren Çobanlıoğlu, şöyle devam etti: “Tanzanya’da fiyat çok belirleyici. Bu nedenle pazarda Çin ve Hindistan menşeli ürünler çok yer alıyor. Alışveriş HABER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K merkezleri ve süpermarketler nispeten daha kaliteli ürünleri raflarında sergilese de ürün kaliteleri ülkemiz ürünleri ile karşılaştırıldığında oldukça zayıf. Buna rağmen Tanzanya’da az da olsa Türk ürünlerine rastlamak mümkün. Mutfak eşyaları sektöründe cam ürünlerinin penetrasyonu gayet iyi. Tanzanya’nın ardından ziyaret ettiğimiz Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ise gelir dağılımı bozuk olmasına rağmen alım gücü ve potansiyeli yüksek ciddi bir kesimin olduğunu gördük. Raflarda Türk ürünlerini görmek mümkün ve ürünlerimizin kalitesini biliyorlar.” GANA’DA ÇIN, ANGOLA’DA BREZILYA VE PORTEKIZ HÂKIM Gana ve Angola ile ilgili de bilgi veren Çobanlıoğlu, Gana pazarının genel olarak, alım gücü orta ve düşük düzeyde tüketicilerden oluştuğuna dikkat çekti. Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Pazarda Brezilyalı Tramontino markalı ürünlerin ve Çin mallarının hâkim olduğunu belirten Çobanlıoğlu, Çin’deki artan fiyatlar nedeniyle Türkiye’nin bu pazarda rekabet edebilir olduğunu söyledi. Angola ile ilgili de görüş bildiren Çobanlıoğlu, “Süpermarket ve diğer mağazalarda kaliteli ürünlere rastladık. Brezilya, Portekiz ve İtalyan ürünleri pazara hâkim. Zincir mağazalar ağırlıklı olarak Portekizliler ve İtalyanlar tarafından işletiliyor. Department store’larda ve süpermarketlerde kaliteli ürünler yer alsa da pazarda orta ve düşük kalite daha fazla rağbet görüyor” diye konuştu. Planlanan ziyaretler ve ikili görüşmelerle de ilgili bilgi veren Çobanlıoğlu, kasım ayında Meksika, Panama ve Kolombiya’da ikili görüşme, aralık ayında EndonezyaMalezya-Singapur’a ön heyet ziyaretlerinin yapılacağını anlattı. 11 HABER UR-GE başladı İ stanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Uluslararası Rekabeti Geliştirme Projesi (UR-GE) kapsamında Alüminyum Sektörü Yurtdışı Pazarlama Takımı Projesi hayata geçirildi. İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, 2012 yılı alüminyum ihracatının 2,25 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, sektörün 2023 yılı hedefinin ise 8 milyar dolar olduğu belirtti. Bu projenin hedeflere ulaşmada önemli katkı sağlayacağını dile getiren Öztiryaki, İDDMİB bünyesinde hayata geçirilen ilk UR-GE projesinin Mutfak Eşyaları sektöründe başladığını ve hızlı yol alındığını hatırlatarak, “Mutfak UR-GE’den edindiğimiz tecrübelerle Alüminyum UR-GE projesinin de aynı hızla yol alacağına inanıyorum” dedi. Alüminyum UR-GE’nin hayata geçirilmesi için düzenlenen toplantıya 12 İDDMİB yönetim kurulu üyeleri, projeyi yürütecek olan Yöndes Danışmanlık ve Ekonomik Bakanlığı temsilcileri ile projede yer alacak 22 firma temsilcisi katıldı. “SADECE PAZARINIZ DEĞIL ILIŞKILERINIZ DE GELIŞECEK” İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, alüminyum sektörünün 2023 yılı ihracat hedefinin 8 milyar dolar olduğunu ve bu hedefe ulaşmak için alınacak çok yol olduğunu dile getirdi. Öztiryaki, Mutfak Eşyaları UR-GE’ye katılan 30 firmanın uluslararası pazar paylarını yükseltmenin yanı sıra aralarında sinerji oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Baktığınız zaman bu 30 firma bireysel çalışmanın yanı sıra bir holding gibi çalışmaya başladı. Gittikleri yerlere sadece kendi kataloglarını değil, projede yer alan İDDMİB ALÜMINYUM SEKTÖRÜ UR-GE PROJESI, 22 FIRMANIN KATILIMIYLA BAŞLADI. İDDMİB YÖNETIM KURULU BAŞKANI ÖZTIRYAKI, HAYATA GEÇIRILEN UR-GE PROJELERINDE GÖZLE GÖRÜLÜR, ELLE TUTULUR ILERLEMELER KAYDETTIKLERINI BELIRTEREK, AYNI BAŞARIYI ALÜMINYUM SEKTÖRÜNÜN DE GÖSTERECEĞINE INANDIĞINI SÖYLEDI. ÖZTIRYAKI, MUTFAK UR-GE ILE 2013 ILK ALTI AYLIK IHRACAT RAKAMININ 2012’YE GÖRE YÜZDE 15 ARTTIĞINI VURGULADI. HABER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 diğer firmaların kataloglarını bile taşımaya başladı. Bu 30 firma kendi network’ünü oluşturdu ve ortak bir web sayfası açmaya hazırlanıyorlar. Hatta Japonya’daki bir alışveriş merkezine mal vermek için ortaklık kurmaya karar verdiler. Birleşerek büyük bir firma haline geldiler. Bu çok güzel bir gelişme. Umarım sizde de benzer girişimler hayata geçer. Çok gözle görülür, elle tutulur veriler elde ettik. Alüminyum sektörü için de aynı şekilde faydalı olacağına inanıyorum.” KÜMELENME SINERJI YARATACAK Yöndes Danışma Kurulu Başkanı Nesrin Serin ise birçok ihracatçı birliği bünyesinde UR-GE projeleri yürüttüklerini söyledi. Serin, projenin başarısı için firmaların katılımının önemli olduğunu vurguladı ve üç aylık bir süreçte yol haritası belirleyen bir rapor hazırlayacaklarını anlattı. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destek Daire Başkanlığı’ndan İhracatı Geliştirme Uzmanı Gözde Eroğlu ise projenin amacı ve yürütülen projelerle ilgili bilgileri paylaştı. Bugüne kadar Bakanlığa sunulan 146 projeden 116’sının yürürlüğe konduğunu belirten Eroğlu, projede en önem verdikleri konunun ise kümelenme olduğunu söyledi. Dünyada çok kullanılan ancak Türkiye’de yeni yeni hayata geçirilen kümelenme kavramının firmalar arasında yarattığı sinerjiden yararlanmak istediklerini belirten Eroğlu, şu bilgileri verdi: “Projeyi kısaca, kümelenme ile yerel dinamiklerin harekete geçirilmesini sağlayarak, işbirliği kuruluşlarının önderliğinde ihracat seferberliği başlatmak olarak açıklayabiliriz. İşbirliği kuruluşlarımız ihracatçı birlikleri, sanayi ve ticaret odaları, TOBB, TİM, DEİK, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri, sektörel üretici dernekleri, sektörel dış ticaret şirketleri, imalatçıların kurduğu dernekbirlik veya kooperatiflerden oluşuyor. Firmalar, iş birliği kuruluşları önderliğinde ihtiyaç analizi, eğitim ve danışmanlık, pazarlama, tanıtım, marka, ticaret heyeti, eşleştirme gibi ihracata yönelik faaliyetleri için destekleniyor. Destekler, belirlenen ihtiyaçlara göre farklılık gösteriyor. ” “PROJE, FIRMALARA LIDERLIK EDECEK” İDDMİB’in ihracat verileri ve uygulamada bulunan UR-GE projeleri ile ilgili bilgi veren Metaller Sektörü Şube Müdürü Muharrem Kayılı ise 2012’deki 6,5 milyar dolarlık ihracat rakamıyla İDDMİB’in küresel pazar payının yüzde 1,26 olduğunu söyledi. 2023 hedefinin pazar payını yüzde 2,59’a çıkarmak olduğunu sözlerine ekleyen Kayılı, “Dünya alüminyum ithalat pazarı 2012 yılında 158 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştı. Sektörde en büyük alıcılar sırasıyla Almanya, ABD, Çin ve Japonya. Türkiye, dünya ithalatında ilk 10 sırada yer alan dört ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Dünyada ithalat sıralamasında ilk 10’da yer alan belli başlı ülkelere ihracat yapıyor olmamız sektörümüzün ihracat potansiyelini açıkça ortaya koyuyor” diye konuştu. UR-GE projeleri hakkında bilgi veren Kayılı, ana amaçlarını firmaların ihracat paylarının artırılmasını profesyonelce desteklemek olarak açıkladı. Firmaların ihtiyaçlarının belirlenerek yol haritası oluşturulacağını ileten Kayılı, şunları söyledi: “Katılımcı firmalarımız ulusal ve uluslararası arenada, sektörel ihracat konumu hakkında bilgi sahibi olarak önüne gerçekçi hedefler koyarak oluşturduğu yol haritasında sağlam adımlarla ilerleyecek, gittiği yön ve yeri görebilecek. Yeni pazarlara girişin yanı sıra, her bir katılımcının en az beş yeni ülkeye ihracat yapmasını sağlamayı ve proje bitiminden itibaren üç yıl içerisinde son beş yıllık ortalama ihracat artışında yüzde 50 ihracat artışı yakalamalarını hedefliyoruz. Proje süresince toplam beş adet sektörel ticaret heyeti, beş adet alım heyeti yapılması bir diğer hedefimiz.” 13 İHRACAT Demir ve demir dışı metaller ihracatı bir ayda yüzde 16,8 oranında arttı MÜGE ATAÇKARAPINAR İDDMİB Metaller Sektör Şubesi Uzmanı E ylül ayına girmemizle birlikte, gerek küresel, gerek ülke bazında ekonominin nasıl bir seyir izleyeceği en önemli gündem konularından biriydi. Özellikle önemli uluslararası kuruluşların düzenledikleri toplantılar ve yayınladıkları raporlar ekonomi gündeminin yoğun geçeceğini gösterdi. OECD’nin 3 Eylül 2013’de yayınladığı ekonomik değerlendirme ara raporunda, OECD ülkelerinin büyüme hızının olumlu değerlendirildiği ancak toparlanmanın henüz tam sağlanamadığı ve önemli risklerin halen devam ettiği üzerinde duruldu. 5-6 Eylül 2013’de Rusya’nın St. Petersburg kentinde düzenlenen G-20 zirvesinde amaç “küresel ekonominin güçlendirilmesi” olarak belirlendi. Özellikle küreselleşme olgusuyla birlikte tüm dengelerin ve tüm ülke ekonomilerinin iç içe geçmesinin ve birbirlerinden etkilenme oranlarının artmasıyla birlikte, bir ülke veya bölgede yaşanan ekonomik gelişmelerin diğer tüm ülkeleri etkileyeceği de iyice anlaşıldı. (Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı “Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler” raporu, Eylül 2013) AVRUPA’YA IHRACATTA ARTTI Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda, yavaş da olsa bir toparlanma göze çarpıyor. Bunun en iyi kanıtlarından biri de ihracat rakamlarındaki artış. Geçen ay Türkiye’nin İSTANBUL DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2103 250,000,000 DEMİR ÇELİK MAMÜLLERİ 200,000,000 BAKIR ALÜMİNYUM METALLERDEN 127,586,596 196,212,760 132,856,615 134,748,981 110,229,980 189,976,575 50,000,000 98,702,216 100,000,000 117,331,955 150,000,000 EYLÜL 2012 İHRACATI (USD) 14 EYLÜL 2013 İHRACATI (USD) Avrupa Birliği ülkelerine yaptığı ihracat yüzde 6 seviyesinde artarken, Eylül ayı içerisinde yapılan ihracat oranı ikiye katlanarak yüzde 12’ye ulaştı. Demir ve demir dışı metaller sektörü ihracatımıza gelirsek, Eylül 2013 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,3’lük bir artışla 600 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu dönem ihracatını 2013 yılı Ağustos dönemi ile karşılaştırdığımızda ise yüzde 16,8 oranında artış görülüyor. Demir ve Demir Dışı Metaller Sektörü ihracatımızın toplam ihracatımızda payı Eylül 2013 dönemi itibarıyla yüzde 4,6 oranında gerçekleşti. Ürün grubu bazında baktığımızda Eylül 2013 döneminde en çok ihraç ettiğimiz ürünlerde; 196,2 milyon dolarla alüminyum ürünler birinci, 132,7 milyon dolarla demir çelik mamulleri ikinci, 132,8 milyon dolarla bakır ürünler üçüncü ve 127,5 milyon dolarla metal ürünler dördüncü sırada yer alıyor. EN ÇOK IHRACAT YINE AVRUPA’YA Avrupa Birliği ülkeleri 291,2 milyon dolarla 2013 yılı Eylül döneminde sektör ihracatımızın en fazla yapıldığı ülke grupları arasında ilk sırada yer aldı. Bu ülkelere yönelik ihracatımızı geçen senenin aynı dönemi ile karşılaştırdığımızda, yüzde 18’lik bir artışın, Ağustos 2013 dönemi ile karşılaştırdığımızda da yüzde 10,4’lük bir İHRACAT İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I artışın olduğu görülüyor. Sektör ihracatının ikinci önemli pazarı durumunda bulunan Diğer Avrupa ülkelerine geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 0,3 oranında azalışla 97,3 milyon dolarlık bir ihracatın gerçekleştirildiği, geçen aya göre bu rakamın yüzde 5 artış kaydettiği dikkati çekiyor. Üçüncü önemli ülke grubu olan Yakın, Orta, Doğu Asya ülkelerine Eylül 2013 döneminde yüzde 22,2’lik artışla 88,8 milyon dolarlık ihracat yapılırken, bu rakam geçen aya göre yüzde 44 artış gösteriyor. M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 İSTANBUL DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ÜLKE GRUBU BAZINDA EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2103 %1 1,91 % 3,2 0 % 5,30 % 48,54 ÜLKE GRUBU AVRUPA BİRLİĞİ % 14,82 DİĞER AVRUPA YAKIN, ORTA DOĞU ASYA KUZEY IRAK IHRACATI BIR AYDA YÜZDE 44,1 ARTTI Kuzey Afrika ülkelerine Eylül 2013 döneminde yüzde 10,6 artışla 31,8 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracatımızı Ağustos 2013 dönemi ile karşılaştırdığımızda yüzde 44,1 artış oldu. Kuzey Amerika ülkelerine Eylül 2013 döneminde yapılan ihracat geçen sene aynı döneme göre yüzde 5,5 artışla 19,2 milyon dolar olurken, bu oran Ağustos 2013 dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 20,3 artış gösteriyor. ALMANYA YINE BIRINCI 2013 yılı Eylül döneminde sektör ihracatının gerçekleştirildiği önemli ülkeler arasında, Almanya yine diğer her dönem olduğu gibi ihracatımızda 76,3 milyon dolarla ilk sırada yer aldı. Bu ülkeye olan ihracatımız da bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,5’lik artış gösterdi. 2013 yılı Eylül döneminde yapılan toplam Demir ve Demir Dışı Metaller Sektörü yüzde 13’ünün yapıldığı ülke olan Almanya sektörün en önemli pazarı olmayı sürdürüyor. Irak 52,5 milyon dolarla 2013 yılı Eylül döneminde demir ve demir dışı metaller ihracatımızın en fazla yapıldığı ikinci ülke olurken, bu ülkeye yapılan ihracatta 2012 yılı aynı dönemine göre yüzde 14,4’lük artış yaşandı. Bu dönemde demir ve demir dışı metaller ihracatı yapılan ülkeler arasında Irak yüzde 8,7’lik pay aldı. Eylül 2013 döneminde 3. sırada yer alan İtalya’ya olan ihracatımızın geçen yılın aynı dönemine göre %14 oranında artarak 40 milyon dolara ulaştığı göze çarpmaktadır. Eylül 2013 döneminde demir ve demir dışı metaller ihracatı yapılan ülkeler arasında İtalya % 6,6 pay almıştır. KUZEY AFRİKA KUZEY AMERİKA % 16,23 Sektörün ihracat yaptığı önemli ülkeler arasında 4. sırada yer alan İngiltere’ye yapılan ihracat, 2013 yılı Eylül döneminde 28,8 milyon dolar olarak gerçekleşmiş olup bu rakam, geçen senenin aynı dönemine göre % 19’luk artış göstermektedir. Eylül 2013 döneminde demir ve demir dışı metaller ihracatı yapılan ülkeler arasında İngiltere % 5 pay almıştır. En çok ihracat yaptığımız ülkelerin en çok ihraç ettikleri Demir ve Demir Dışı Metal ürün gruplarına baktığımızda; ALMANYA’YA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER SEKTÖRÜNDE EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2013 DÖNEMLERİNDE YAPTIĞIMIZ İHRACAT KARŞILAŞTIRMASI (USD) ÜRÜN ADI ALÜMİNYUM ÇUBUK & PROFİLLER ALÜMİNYUM SAC & LEVHA DEMİR ÇELİK DİĞER (DEMİR DEMİR DIŞI) BAKIR HURDA DEMİR ÇELİK DÖKÜM MAMÜL EYLÜL 2012 İHRACATI 14.242.746 8.032.374 8.162.281 673.258 3.555.216 EYLÜL 2013 İHRACATI 13.885.551 9.579.107 8.770.937 7.589.993 4.910.324 - %DEĞİŞİM 2,51 19,26 7,46 1.027,35 38,12 IRAK’A DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER SEKTÖRÜNDE EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2013 DÖNEMLERİNDE YAPTIĞIMIZ İHRACAT KARŞILAŞTIRMASI (USD) ÜRÜN ADI METALLERDEN DİĞER ALÜMİNYUM ÖRME HALAT ALÜMİNYUM ÇUBUK & PROFİLLER DEMİR ÇELİK DİĞER (DEMİR DEMİR DIŞI) METAL MOBİLYA V.S. EYLÜL 2012 İHRACATI 8.042.956 7.249.179 6.137.316 4.661.227 4.181.695 EYLÜL 2013 İHRACATI 8.182.329 7.541.326 5.899.172 5.063.131 4.319.593 %DEĞİŞİM 1,73 4,03 3,88 8,62 3,30 İTALYA’YA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER SEKTÖRÜNDE EYLÜL 2012 VE EYLÜL 2013 DÖNEMLERİNDE YAPTIĞIMIZ İHRACAT KARŞILAŞTIRMASI (USD) ÜRÜN ADI BAKIR ÖRME HALATLAR ALÜMİNYUM SAC & LEVHA BAKIR TELLER BAKIR DİĞER DEMİR ÇELİK DÖKÜM MAMÜL EYLÜL 2012 İHRACATI 9.866.643 3.606.292 5.913.399 1.877.755 918.230 EYLÜL 2013 İHRACATI 7.888.169 5.347.580 4.109.190 4.057.688 2.187.287 %DEĞİŞİM 20,05 48,28 30,51 116,09 138,21 - 15 HABER Hedefe doğru T ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bünyelerindeki sektörlerle tek tek toplantılar düzenlediklerini belirten TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, sektörleri tarım ve sanayi sektörü olarak bölümlediklerini söyledi. Gerçekleştirdikleri toplantıda sanayi sektörünün 500 milyar dolar ihracat hedeflerine ulaşmak için yaptıkları çalışmalar ve çözüm istedikleri sıkıntıları aktaracaklarını dile getiren Büyükekşi, “Ancak amacımız sektörlerin sorunları değil. Tek tek tüm sektörlerin sorunu var. Burada hedefe ulaşmak için yapılması gerekenleri konuşacağız” dedi. 2023 yılı ihracat hedefine ulaşmak için tüm sektörlerin hedeflerini kendilerinin belirlediğini hatırlatarak şunları söyledi: “TİM’in bu hedeflerin belirlenmesinde herhangi bir etkisi olmadı. Toplantıdaki amacımız yapılanları ve yapılmak istenenlerin önünde engel olabilecek eksiklikleri tespit ederek gerek ilgili bakanlık gerek kamu kurum ve kuruluşları aracılığı ile çözmek. Bu hedef bizim için önemli. Her birlik yönetim kurulu toplantısında bu konuyu gündem maddesi yapmalı.” 16 adım adım DEMIR VE DEMIR DIŞI METALLER SEKTÖRÜ HER YIL YÜZDE 10,1 BÜYÜYOR Sanayi sektör temsilcilerinin görüşlerini aktardığı toplantıya İstanbul Demir ve Demir Dışı İhracatçıları Birliği (İDDMİB) adına Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin Çaycı katıldı. Eldeki veriler ışığında birliğin 2023 yılında 25 milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirebileceğini öngördüklerini söyleyen Çaycı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektör ihracatımız 2003 - 2012 yılları arasında demir fiyatlarındaki artış nedeniyle 19,82 gibi bir artışla 7 milyar dolara ulaştı. 2023 yılındaki 25 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için 2008-2023 yılları arasında her yıl yüzde 10,1 oranında artış göstermemiz gerekli. Özellikle demir sektörü bu hedefe ulaşacak hatta geçebilecek seviyede. Ancak bakırda ve alüminyumda sıkıntılarımız var. Bu endişelerimizin giderilebilmesi için önerilerimizi de sıralayacağım. Demir ve demir dışı metaller sektörü hedeflere yakın gidiyoruz. Geçtiğimiz 3 yılın ortalamasında çok büyük bir sapma yok. Ancak alüminyum 2011’de daha iyiydi. 2012’de ihracat rakamı düştü ancak 2013, 2011’ i yakalayabilecek gibi görünüyor. Bakır sektöründe ise aşağıya doğru bir trend var. Bunda da en önemli etken bakır fiyatlarındaki düşüşler. Döküm ve paslanmaz çelik sektöründe ise durum iyi. Ancak daha iyi olması için ülkemizde yok olan paslanmaz çelik imalatının başlatılması zorunlu görülüyor. ” Sektör temsilcilerinin dile getirdiği birçok sorunun ortak olduğuna değinen Çaycı, sektörün önünü açacak noktanın Türkiye’de maden üretimi olduğunu söyledi. Özellikle bakırda önemli rezervlere sahip olunduğunu dile getiren Çaycı, “Türkiye’nin kuzey kuşağında 200-300 milyon ton bakır rezervi bulunuyor. ETİ şu anda Küre dağlarında 1200 metrede 25 milyon ton bakır cevheri yakaladı. Bakırdaki sorun cevherin derinde olması. Bu durum ilk yatırım maliyetini yükseltiyor. Bu sorunlar çözülürse bakır sektörü hedeflerini ikiye katlar. Ancak alüminyumda aynı şeyi yapmak mümkün değil. Çünkü Türkiye’nin alüminyum rezervi yok” diye konuştu. HABER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Design Turkey 2014 T için çalışmalar hızlandı urquality Design Turkey İcra Kurulu, 2014 Endüstriyel Tasarım Yarışması çalışmalarını değerlendirmek için bir araya geldi. Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Şenel’in başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda kurul üyeleri yapılan çalışmaları ve önerilerini aktardı. TANITIM ÇALIŞMALARINA AĞIRLIK VERILECEK Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Şenel tüketicinin Design Turkey’nin farkına varmasının, üreticiyi teşvik edeceğini vurguladı. Ödüllendirme sisteminde az ve öz ödül verilebilmesi için kriterlerin yüksek tutulması gerektiğini belirten Şenel, ayrıca tanıtım faaliyetlerinin yeterli olmadığını ve PR faaliyetlerine DESIGN TURKEY 2014’TE ÖZGÜN PROJELER ÖN PLANA ÇIKARILACAK. PROJELERIN ÖZGÜNLÜĞÜ ÖZEL BIR DANIŞMANLIK FIRMASI TARAFINDAN TÜRK PATENT ENSTITÜSÜ’NDE ARAŞTIRILACAK. ağırlık verilmesi için çalışmalar yapılacağını dile getirdi. İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, ödülün sadece tasarımcılara mı yoksa üreticiye de verilip verilmeyeceğinin tartışılmasını istedi. Yarışmada Endüstriyel Mutfak Ürünleri alt başlığının, Yatırım Ürünleri ve İş Makineleri başlığına eklenmesini talep eden Öztiryaki, “Bana göre sergi süresi çok uzun tutulmamalı. Öğrencilerin bu sergiyi gezmeleri sağlanmalı” diye konuştu. ÖZGÜN OLMAYAN ÜRÜN SERGILENMEYECEK Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) Başkanı Ayberk Yağız ise Design Turkey 2014 hazırlıkları ile önerilerini dile getirdi. Bu yıl özgünlük konusuna önem vereceklerini belirten Yağız, etkinlikte, özgün olmadığı belirlenen bir ürünün sergiye çıkarılmayacağını açıkladı. Her başvurulan ürünün, danışmanlık şirketi aracılığıyla Türk Patent Enstitüsü’nde özgünlüğünün araştırılacağını söyleyen Yağız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Katılımı teşvik etmek için erken başvurulardan düşük, geç başvurulardan yüksek ücret alınmasını da planlıyoruz. Lansmanı 22 Kasım 2013’te, ödül törenini ise 30 Mayıs 2014’te yapmayı öngörüyoruz. Yarışmanın tanıtım ayağının eksik olduğunu düşünüyoruz. Bunun için de PR çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca şimdiye kadar çok sayıda ödül alan firmalarımız var. Design Turkey veya Turquality Özel Ödülü adı altında bu firmalara ödül verebiliriz.” Yeni ödül heykelciklerinin tasarımının da üç ay içinde tamamlanacağını belirten Yağız, üç ayrı tasarım getireceklerini söyledi. Yağız ayrıca, Design Turkey organizasyonunda yalnızca kavramsal başvuruların uluslararasılaşmasının uygun olacağını belirterek. “Ancak yurt dışından yığılmayı önlemek için, kavramsal başvuruların daha önceden yayınlanmış bir proje olması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu. 17 HABER ’i, 33 bin 18 HABER İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K ZÜCHEX ULUSLARARASI ZÜCCACIYE & HEDIYELIK EŞYA VE ELEKTRIKLI EV GEREÇLERI FUARI’NA BU YIL 437 YERLI, 143 YABANCI TOPLAM 580 FIRMA KATILDI. TÜYAP FUAR ALANINDA 24’ÜNCÜSÜ DÜZENLENEN FUARI BU YIL, 2 BIN 752’SI YABANCI OLMAK ÜZERE TOPLAM 33 BIN 27 PROFESYONEL ALICI ZIYARET ETTI. Z üchex Uluslararası Züccaciye & Hediyelik Eşya ve Elektrikli Ev Gereçleri Fuarı’nın 24’üncüsü 19-22 Eylül 2013 tarihleri arasında TÜYAP Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. 437 yerli, 143 yabancı toplam 580 firmanın katıldığı Züchex’te, dört gün boyunca sektördeki en yeni ürünler, tasarımlar ve teknolojik gelişmeler sergilendi. 98 bin metrekare alanda kurulan fuarda, züccaciye ve mutfak eşyaları sektöründe faaliyet gösteren imalatçı, ihracatçı, ithalatçı ve distribütör firmalar, zincir mağazalar, toptancılar ve perakendeciler bir araya geldi. Züchex’i Türkiye’den ve yurt dışından toplam 33 bin 27 profesyonel alıcı ziyaret etti. Yurt dışından başta Yunanistan olmak üzere İran, Mısır, İtalya, Azerbaycan, Ürdün, Suudi Arabistan, Lübnan ve Rusya gibi toplam 103 ülkeden 2 bin 752 yabancı ziyaretçi geldi. Türkiye’de ev eşyası, mutfak ve çeyiz ürünleri kapsamında faaliyet gösteren tüm perakende mağazaları, alışveriş merkezleri, zincir mağazalar ve marketlerin yetkilileri fuara gelen ziyaretçiler arasında yer aldı. FUAR HER YIL BÜYÜYOR Züccaciye sektörünün sesini dünyaya duyuran Züchex Fuarı, geleneksel satış ve pazarlama yöntemlerine göre kısa sürede daha çok sonucun alınmasını sağlarken, sektörün kendi iç gelişimine ve geleceğine de ışık tutuyor. Her yıl ciddi oranda büyüyen Züchex Fuarı, katılımcılarına yurt içinde ve uluslararası platformda yeni iş imkânları yaratırken, firmaların bayilik ağlarının gelişmesini, yurt içi ve yurt dışına açılımlar yapmasını ve pazar paylarının artmasını sağlıyor. Ev tekstilini züccaciye sektörünün ayrılmaz bir parçası olarak gören Züchex Fuarı, sektörün özel markalarına da yer veriyor. Sektöre kendilerini ilk kez Züchex Fuarı ile tanıtan firmalar, geçen zaman içinde elde ettikleri başarıları ihracat ataklarını genişleterek devam ediyor. İç ve dış piyasanın merakla Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 beklediği fuarda bu yıl, ev tekstili, cam porselen, seramik, çelik mutfak eşyaları, plastik ve elektrikli ev gereçleri, ithal mutfak eşyaları, dekoratif ev eşyaları ile hediyelik eşya firmalarının stantları yer aldı. İMMİB’DEN, ZÜCHEX’E ALIM HEYETI Fuarda ayrıca Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde ve İMMİB Genel Sekreterliği organizasyonunda, bir Alım Heyeti Programı gerçekleştirildi. Yurt dışı tanıtım çalışmaları kapsamında, ihracatın artırılması ve çeşitlendirilmesi ile yeni pazarlar bulunması ve mevcut pazar paylarının korunması için yabancı firma temsilcilerinin ülkemize getirilmesine yönelik alım heyeti programları çerçevesinde yapılan çalışmaya dokuz ülkeden toplam 11 yabancı firma katıldı. Düzenlenen ikili iş görüşmelerine 26 Türk firması katılarak ilgili ürün grubunda ithalat talebi olan firmalarla görüştü. Tüm gün süren programda İMMİB üyeleri ihracatlarını artırma ve portföylerini genişletme anlamında kazanç sağladı. İkili görüşmelerin ardından fuarı da ziyaret eden yabancı katılımcılar, görüştükleri firmaların stantlarını ziyaret etti ve yeni firmalarla buluşma fırsatı yakaladı. Yabancı katılımcılar gerek ikili iş görüşmeleri gerekse fuar ziyaretlerinin Türkiye ile olan iş ilişkisine katkı sağladığını belirtti. profesyonel alıcı ziyaret etti 19 KAPAK KONUSU n i ’n i e iy eğ k r lec ü T e g üreti mde AR-GE, INOVASYON VE TASARIM KONUSUNDA ÖNEMLI ADIMLAR ATAN TÜRKIYE, KATMA DEĞERLI ÜRETIMLE, 2023 YILINDA DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMISI IÇINDE YER ALMA HEDEFINE ADIM ADIM ILERLIYOR. HEDEFE ULAŞMAK IÇIN SANAYICIYE OMUZ DESTEĞI VEREN DEVLET, ÜRETIM KESIMINE AR-GE, INOVASYON VE TASARIM KONUSUNDA BIRÇOK IMKAN SUNUYOR. BU HEDEFE ULAŞMAYA KILITLENIN IHRACATÇILAR DA, ÜRETIM VE IHRACATTA KATMA DEĞERLI ÜRETIMI ARTIRMAK IÇIN ÇALIŞMALARINI TÜM HIZIYLA SÜRDÜRÜYOR. 20 KAPAK KONUSU İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 21 KAPAK KONUSU T ürkiye, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alma hedefi için çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Bu hedefe ulaşmak için ekonominin tüm bileşenlerinde olduğu gibi ihracatçılar da üretim ve ihracatta katma değerli üretimi artırmak için çalışmalar yapıyor. Peki, çabalar sonuç verdi mi? 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmamızı sağlayacak olan katma değerli üretim konusunda hangi aşamadayız? İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin dergisi Metalik’in bu ayki kapak konusu özel ve katma değerli üretim. Türkiye’nin 2023 yılı 500 milyar dolarlık ihracat hedefine sadece üretimle ulaşabilmesi için mevcut kapasitesinin 3 katına ihtiyacı var. Çin gibi sadece üreterek ihracatını artırmak yerine Türkiye katma değeri yüksek üretim için kolları sıvadı. AR-GE, inovasyon ve tasarıma ağırlık vererek ihracat birim fiyatını artırmayı hedefleyen Türkiye halen istenen seviyeye ulaşamadı. Türkiye’nin ihracat kilogram fiyatı 2012 verilerine göre 1,58 dolar iken bu rakam Almanya’da 4,1 dolar, Japonya’da 3,5 dolar, Kore’de ise 3 dolar seviyelerinde. Hazırladığımız haberde, “Türkiye 2023 yılı hedefine ulaşabilecek mi? Bu doğrultuda artılarımız ve eksilerimiz nelerdir?” sorularına yanıt aradık. “İCAT ÇIKARMALIYIZ” Metaller sektöründe de durumun aynı olduğunu belirten İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği 22 Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, 2012 verileriyle değerlendirme yapıyor. Bakır ihracatında kilogram fiyatının 7,7 dolar, alüminyum ise 4 dolar seviyelerinde olduğunu dile getiren Öztiryaki, bunun da hammadde fiyatları dikkate alındığında hammadde + işçilik + cüzi kar anlamına geldiğine dikkat çekiyor. Özel ve katma değerli üretim yapmanın kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Öztiryaki, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sektörümüzde bu yönde girişimde bulunan arkadaşlarımız var. Katma değeri yüksek AR-GE, inovasyon ya da tasarımı olan ürünler geliştiriyorlar. Sattıkları düşük birim fiyatlı tonlarca mal yerine daha az tonajda ama daha yüksek fiyatlı ihracat yapıyorlar. Bizim de artık metaller sektörü olarak uçak sanayi başta olmak üzere AR-GE, inovasyon ve tasarım gerektiren üretim biçimine ağırlık vermemiz lazım. Belki de ortak çalışmalar yürüterek “Daha hafif maddeler yaratabilir miyiz? Magnezyum dökümü başarabilir miyiz?” gibi çok daha üst düzeyde AR-GE çalışmalarına destek vermeliyiz. Eskiden ‘icat çıkarmayın’ diye bir deyim vardı şimdi bu tersine döndü. Yani artık icat çıkarmalıyız.” “AVRUPA’NIN ÇIN’I OLMAK ISTEMIYORUZ” İnovasyon ve tasarımın Türkiye’de son dönemde çok dile getirildiğini ve bu yönde adımlar atıldığını hatırlatan Öztiryaki, dünyada sadece çok üretip satarak para kazanan ülke olmamamız gerektiğini belirtiyor. “Avrupa’nın Çin’i olmak istemiyoruz” diyen Öztiryaki, “Avrupa’nın İtalya’sı olmak istiyoruz. Daha doğrusu hayal ediyoruz. Koşullarımız da buna uygun. Hem Avrupa’ya hem de dünyanın diğer önemli ülkelerine yakın noktada bulunuyoruz. Üretkeniz ve ürettiğimizi satabiliyoruz. Bu noktada artık yapmamız gereken inovasyon, tasarım ve AR-GE ile ürünlerimizin katma değerini yükseltmek” diye konuşuyor. “SANAYIYE EN YAKIN OLDUĞUMUZ DÖNEMDEYIZ” TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, TÜBİTAK’ın sanayiye en yakın olduğu dönemin yaşandığını belirtiyor. Ülke sanayisinin temel problemlerini anlayarak, onlara çözüm bulmak için uğraştıklarını anlatan Altunbaşak, “Son 10 yılda çok büyük mesafe kaydetmiş olmasına rağmen Türkiye’nin orta gelir tuzağı konusunda dikkatli olması gerekiyor. Orta gelir tuzağını aşmanın tek yolu AR-GE ve eğitime önem vermekten geçiyor. Başka bir yolumuz yok” diyor. Altunbaşak, nitelikli insan kaynağının ve yenilik sisteminin önemini vurgulayarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın okullardaki müfredat ve eğitim materyalleri konusunda yaptıkları çalışmaları sık sık dile getiriyor. Türkiye’de sanayi ile üniversiteler arasındaki iş birliğine önemli katkılar sunacak teknoloji transfer ofislerini her üniversitede kurmak istediklerini ifade eden Altunbaşak, TÜBİTAK’ın tamamen sonuç odaklı bir metodolojiye geçtiğini ve gelecek yıllarda teknoloji transfer ofislerinin meyvelerinin alınacağını yineliyor. Bilimin ekonomik bir aktivite olduğunu belirten Altunbaşak, ARGE harcaması ve kârlılık arasında da bir ilişki olduğunu hatırlatıyor. “AR-GE harcamanız ne kadar yüksekse kârlılık oranlarınız da o kadar yüksek oluyor” diyen Altunbaşak, inovatif şirketlerde kârlılık patlaması yaşandığını vurguluyor. KAPAK KONUSU İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 “DÜNYA TERSINE DÖNDÜ” Uluslararası firmaların yeni ürünleri ve inovatif faaliyetleri, yüksek gelirli ülkelerde ortaya koyduktan sonra bu ürünleri düşük gelirli ülkelerde satışa sundukları sistem geleneksel inovasyon olarak adlandırılıyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerin artan büyüme hızlarına paralel olarak ters inovasyon kavramı hayatımıza girdi. Ters inovasyon, düşük gelirli ülkelerde gerçekleştirilen inovasyonun yüksek gelirli ülkelerde satışa sunulması olarak açıklanabilir. Konunun uzmanı Dartmouth College’de uluslararası işletme profesörü, General Electric’te inovasyon baş danışmanı ve kadrolu baş profesör olan Vijay Govindarajan, gelişmiş ülkelerde inovasyonun pahalıya üretildiğini belirterek, “Mevcut buluşların üzerine ilave yenilik getirilmeye çalışılıyor. Bu da pahalı inovatif ürünlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise durum daha farklı. Bu ürünler zorunluluk nedeniyle daha ucuza ve kaliteli üretiliyor. Bu da ters inovasyon” diyor. ABD’de 20 bin dolarlık protez ayağın Tayland’da 30 dolara üretildiğini belirten ünlü strateji uzmanı, bu ürünlerin Batı’da pazar bulduğunu vurguluyor. Govindarajan, gelişmekte olan ülkelerin milli gelirlerinin 33 trilyon doları bulduğunu söylüyor ve “Ters inovasyonla bu pastadan ciddi pay alınabilir. Türkiye’de de sağlık, eğitim ve enerji alanlarında büyük fırsatlar yakalanabilir” önerisini getiriyor. Govindarajan, ters inovasyonun sadece yoksul ülkelere değil tüm dünyanın geleceğine güç vereceğini söyleyerek, “Ters inovasyon yeryüzü zenginliği dönüştürme potansiyeline sahip. Gelişmiş ülkelerdeki büyüme durdu. Artık büyümenin önemli bölümü gelişmekte olan ülkelerde başladı. 2008 mali krizi ve daha sonra Avrupa’da yaşanan borç krizi bu durumu daha da perçinledi. Bu nedenle inovasyonun çekim merkezinin zengin ülkelerden yoksul ülkelere doğru kaydığını görmemiz olasıdır” diye konuşuyor. 23 KAPAK KONUSU “ÜNIVERSITE-SANAYI IŞ BIRLIĞI YETERLI DEĞIL” Sanayicilerin TÜBİTAK’tan destek alabilmeleri için yanlarına bir üniversiteyi alma şartı getirdiklerini söyleyen Altunbaşak, sebebini ise Türkiye’de sanayi üniversite iş birliğinin yeterince işlememesinden kaynaklandığını ifade ediyor. Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, “1505 kodlu program kapsamında üniversite ile sanayi arasında köprü kurmak isteyen biri varsa, TÜBİTAK’ın kapısını çalar çalmaz projenin fizibilitesini araştırsın diye, ilk günden 10 bin lira verip, üç ay içinde projeyi vermesini istiyoruz. TÜBİTAK ilk kez önce parayı veriyor, sonra projeyi istiyor” diyor. “ÖNEMLI MESAFE KAT ETMEMIZ LAZIM” Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, geçen yıl Scientific American Dergisi tarafından yapılan araştırmada Türkiye’nin, bilim ve teknoloji doktoralı uzman sayısında dünyanın en iyi on beşinci, milli gelirden Ar-Ge’ye ayrılan pay kriterine göre dünyanın en iyi on altıncı, patent sayısına göre dünyanın en iyi otuz altıncı ülkesi seçildiğini hatırlatıyor. Bu sıralamaya göre dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek için önemli mesafe kat edilmesi gerektiğine işaret eden Büyükekşi, “Milli gelirimiz içinde Ar-Ge harcamalarının payı yüzde 1’e yakın. AB üyesi ülkelerde bu rakam yüzde 2, ABD’de ise yüzde 3 olarak göze çarpıyor. Bizim de hedefimiz 2023 yılında bu payın yüzde 3’e çıkarılması. Ayrıca ileri teknoloji ürünlerin, toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 2 civarında. Gelişmiş ekonomiler arasına girmek için bu rakamlar elbette yeterli değil. 2023’te 500 milyar dolar ihracat, 10 lider dünya markasına ulaşmak için tasarım, markalaşma, Ar-Ge ve inovasyona daha fazla önem vermemiz gerekiyor” şeklinde konuşuyor. “PAZAR ÇEŞITLENDIRMESIYLE 4 YILDA 43 MILYAR DOLAR EK IHRACAT” Türkiye’de inovasyonda yaşanan gelişmeleri sık sık kamuoyu ile paylaşan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, sevindirici gelişmeler yaşandığını da belirtiyor. Pazar çeşitlendirmesinin en önemli örnek olduğunu vurgulayan Çağlayan, 2009 yılında başlanan pazar çeşitlendirme çalışmaları ile dört yıl gibi kısa bir sürede 24 KAPAK KONUSU İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I 43 milyar dolar ek ihracat sağladıklarına dikkat çekiyor. Firma olarak ise Simit Sarayı ve Koton’u örnek gösteren Bakan Çağlayan, örneklerin başarılarını şu sözlerle açıklıyor: “Simit Sarayı 10 yıl önce simit sadece tezgâhlarda satılırken, simit fırınları bugün yemek yenen yerlere dönüştü. Simit Sarayı bu başarılı inovasyon örneğini yurt dışına taşıdı. Koton ise alışverişten sıkılan erkeklerin mağazalarında vakit geçirebilecekleri alanlar tasarladı. İnovasyon gerekli çünkü, artık her geçen gün daha fazla firmanın ve ürünün rekabetine sahne olan küresel piyasalarda, avantaj sağlayabilmenin en önemli koşullarından biri ürün farklılaştırması. Geçmiş dönemlerde fiyat avantajıyla rekabet gücümüzü koruyabiliyorduk. Ama artık bu sektörlerdeki varlığımızı, rekabet avantajımızı sürdürülebilir hale getirmek için inovasyon, tasarım ve markalaşma konusunda hızlı bir gelişim göstermek zorundayız.” “İHRACATIMIZ FIZIKI OLARAK FAZLA AMA GELIRIMIZ AZ” Bakanlık olarak Türkiye’nin dış ticaretinin birim fiyat analizi ile ilgili bilgileri de paylaşan Çağlayan, “Bizim kilo fiyatlarımız ne, başka ülkelerin ne? Bizim nasıl değişmiş, onların nasıl değişmiş? Bunların hepsini inceliyoruz. Tablo şu: Genel ihracatımızın birim fiyatı 2009’da 1,16, 2010’da 1,25, 2011’de 1,47, 2012 yılında ise ortalama 1,58 dolar olarak gerçekleşti. Yani ihracat birim fiyatımızda sürekli bir artış var ama M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K fiziki olarak ihracatına ağırlık verdiğimiz ürünlerdeki gelirimiz son derece zayıf. Bu alanda harcadığımız emeği, fiyatların ya da katma değerin görece yüksek olduğu ürünlerin üretimine kaydırmamız gerekiyor. Yani (katma değeri yüksek ürünlerde üretimimizi nasıl artırırız, ihracatımızı nasıl artırırız) buna bakmamız gerekiyor. Bunun için AR-GE, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya daha çok yatırım yapmamız lazım” açıklamasını yapıyor. “FARKINDALIĞI ARTIRMAK ÖNEMLI” Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefinin 500 milyar dolar olduğunu hatırlatan Bakan Çağlayan, hedefe yükte hafif pahada ağır ürünlerin ihracattaki payını artırarak gelinebileceğini de dile getiriyor. “Yani özgün tasarımlı, yenilikçi ve markalı ürünler ihraç etmeliyiz” diyen Çağlayan, bu kapsamda öncelikle AR-GE yatırımlarını artıracak adımların atılacağını yineliyor. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi AR-GE harcamalarının GSYİH’e oranını aşamalı olarak yükseltileceğini ve 2023 yılında yüzde 3’e ulaşmasının hedeflendiğini söyleyen Çağlayan, “ Yatırım-üretim-ihracat değer zincirinin tüm halkalarına yönelik oluşturduğumuz teşvik sistematiğimizi, AR-GE, inovasyon, tasarım ve markalaşmayı özendirecek şekilde kurguladık ve uyguluyoruz. Ama sadece teşvik etmek yetmiyor. Ülkemizde bu konularda kamuoyu oluşturmak, farkındalığı artırmak da çok önemli. Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 EKONOMI BAKANLIĞI DESTEKLERI • • • • • • • • • • • • • 2013/4 Sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Karar 2012/4 Sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ 2012/3 Sayılı Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanacak Devlet Yardımları Hakkında Tebliğ 2011/1 sayılı Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği Hakkında Tebliğ 2010/8 Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları 2010/6 Sayılı Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları 2009/5 Sayılı Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları 2008/2 Sayılı Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları 2006/4 Sayılı “Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve TURQUALITY®’nin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ 2004/14 Sayılı TURQUALITY® Sertifikasının Düzenlenmesine İlişkin Tebliğ 2000/1 Sayılı İstihdam Yardımı Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları 1995/7 Sayılı Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi İhtisas Fuarlarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları Özel Statülü Şirketler 25 KAPAK KONUSU Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri, bugün burada katıldığımız TURQUALITY® Vizyon Semineri gibi etkinlikler bu farkındalığı oluşturmak için atılan önemli adımlar” olduğunu da vurguluyor. BILIM, SANAYI VE TEKNOLOJI BAKANLIĞI DESTEKLERIULUSAL DESTEKLER 1008 - Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme Programı 1512 - Girişimcilik Aşamalı Destek Programı 1301 - Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP) 1501 - TÜBİTAK Sanayi AR-GE Projeleri Destekleme Programı 1503 - Proje Pazarları Destekleme Programı 1507 - TÜBİTAK KOBİ AR-GE Başlangıç Destek Programı 1511 - TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P. 1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı 1007 - Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini D.P. 1601- Yenilik Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik D.P. 1514- Girişim Sermayesi Destekleme Programı (GİSDEP) 1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı ULUSLARARASI ORTAKLI DESTEK PROGRAMLARI AB 7. Çerçeve Programı 1509 - TÜBİTAK Uluslararası Sanayi AR-GE Projeleri Destekleme Programı SANAYI TEŞVIKLERI Maliye Bakanlığı AR-GE İndirimi 26 “ENDÜSTRIYEL TASARIM BAŞVURUSUNDA AVRUPA 3’ÜNCÜSÜYÜZ” Moda ve endüstriyel ürün tasarımı alanlarında faaliyet gösteren firmalara yurtdışı tanıtım, pazarlama, kira gibi geniş bir yelpazede destekler sunduklarını anlatan Bakan Çağlayan, “Türkiye son yıllarda tasarım konusunda önemli işler yapıyor. Bunun sonucunda da son birkaç yılda endüstriyel tasarım tescili için ‘Avrupa’nın en çok başvuru yapılan 3 ülkesi’ arasına girdik. Ülkemizde yapılan tasarım tescil başvuru sayısı 2010’da 31 bin, 2011’de 36 bin 578, 2012’de 41 bin 220 oldu. 2010’da 8 bin 343 olan patent tescil başvurusu sayımız 2011’de 10 bin 241, 2012’de ise yüzde 13 artarak 11 bin 599’a ulaştı. Bu artışta ARGE yatırımlarındaki artışın katkısı büyük. 2011’de AR-GE harcamaları 6,7 milyar dolara ulaştı. Böylece AR-GE harcamaları GSYİH’in binde 8,6’sına yükseldi. Hedefimiz 2023’te bu oranı yüzde 3’e çıkarmak” açıklamasını sık sık yineliyor. “TURQUALITY® EN IYILER KULÜBÜ OLDU” Belirlenen hedeflere ulaşmada TURQUALITY® Programı’nın amiral gemisi olduğunu dile getiren bakan Çağlayan, marka destek programına 41 firmanın 44 markasının kapsama dâhil olduğunu, birçok markanın ise programa girmek için yoğun çaba gösterdiği “en iyiler kulübü” haline geldiğini vurguluyor. TURQUALITY®’nin prestij ligi olduğunu söyleyen Bakan Çağlayan, “TURQUALITY® Programı’na hazırlık süreci olarak düşünebileceğimiz marka programımız kapsamında ise 91 firmamızın 103 markası bir üst lige çıkmak için antrenman yapıyor, TURQUALITY® Programı’nda yer alan firmalarımızın 2012’de sadece destek kapsamındaki markalarıyla yaptıkları ihracatın birim fiyatı 3,28 dolar oldu. Bu, marka olmanın, markalı mal satmış olmanın ortaya koyduğu katma değerdir. Bu bize şunu gösteriyor: Markalaşmaya devam, markalaşmayı desteklemeye sonuna kadar devam” sözleriyle açıklıyor. “İHRACAT ÜRÜNLERI ÜST ÜSTE KONULDUĞUNDA 90 MILYON TON” Türkiye’nin 2012 yılında 135 milyar dolarlık ihracatı içinde ne kadarının markalı ürün olduğuna bakıldığında sonuçların pek memnun etmeyeceğini ifade eden Çağlayan, ihracat içindeki markalı ürünlerin miktarının artırılması gerektiğini vurguladı. İhraç edilen ürünler üst üste konulduğunda 90 milyon tonluk ihracatın söz konusu olduğuna dikkati çeken Çağlayan, şu görüşleri iletiyor: ”Biz ihracatın 1 kilogramını kaça yapıyoruz? Gördük ki bizim 1 kilogram ihracatımızın değeri 1,46 dolar… Bugün Almanya’nın 1 kilogram ihracat fiyatı 4,1 dolar, Japonya’nın 3,5 dolar, Kore’nin 3 dolar… Türkiye, Almanya gibi bir ihracat portföyüne sahip olsa, yani markalı ürünler, yüksek teknoloji ihtiva eden ürünlerle ihracat yapsa, biz aynı miktarda 90 milyon ton ihracat yapsak bile bizim ihracatımız yaklaşık 350 milyar doların üzerinde olur. Bunu bir hedef olsun diye söylüyorum. Türkiye’nin yapmış olduğu ihracat rakamında, birim ihracat kilogram fiyatının çok daha yüksek rakamlara çekebilme noktasındaki şansımızı anlatmak istiyorum.” “TÜRKIYE’NIN ILK 100 VE 500’E GIREN MARKASI YOK” Bakan Çağlayan, küresel anlamda henüz en değerli marka listelerinde ilk 100 ve 500′de Türk firmalarının olmadığını hatırlattı ve “Ama bölgesel anlamda önemli firma ve markalar olmaya başladı. Bizim kazandırdığımız vizyon ile bu hedefe er veya geç ulaşacağız. 10 sene önce ile bugün geldiğimiz düşünce yapısı, işletme usul ve esasları bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. AR-GE harcamalarının artması bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Türk sanayicisi, Türk müteşebbisi artık markanın, AR-GE ve inovasyonun olmazsa olmaz olduğunu, Türkiye’nin dışa açık politikasıyla çok net bir şekilde gördü” diyor. Marka olmak ve markalaşmanın uzun vadeli bir iş olduğunu, bu işin sabır istediğini, bakanlık olarak bu çalışmada firmaların yanında olmaya devam edeceklerini ifade eden Çağlayan, gelen talepler doğrultusunda sistemi her zaman revize etmeye, yeniden düzenlemeye ve destek kapsamlarını düzenlemeye hazır olduklarını kaydediyor. KAPAK KONUSU İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 27 SANAYİNİN SESİ rekabette başarılı olamayanlar zorlandı S anayinin Sesi bölümümüzün bu ayki konuğu Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, CEO Ali Kibar oldu. Sanayiciliğe adım attığı dönemden bu yana Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmeler ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Kibar, son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerin genelinde görülen hızlı büyümeden Türkiye’nin de hak ettiği payı aldığını söyledi. İçinde bulundukları sektörler açısından bakıldığında ise üretici firma sayısının arttığını ve rekabetin sertleştiğini dile getiren Kibar, “Bu bağlamda müşterilerin pazarlık gücü arttı ve bunun sonucu olarak rekabette başarılı olamayan şirketler ekonomik açıdan zor durumda kaldı. Bu yapı, azalan kârlılık düzeyleri ile birlikte şirketlerin pazara müşterilerinin istekleri doğrultusunda daha nitelikli ürünlerle çıkmalarını sağladı” diye konuştu. Ali Kibar Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişme ve gelecek beklentileri ile ilgili görüşlerini Metalik ile paylaştı. Sanayiciliğe adım attığınız andan itibaren birçok sorunla karşılaştığınızı düşünüyorum. Neler yaşadınız bu süreçte, ne tür riskler aldınız, başarısız olduğunuz zamanlar oldu mu ve bunları nasıl aştınız? Sanayiciliğe adım attığımız andan itibaren birçok zorlukla karşılaştık. Öncelikle ülke şartlarından kaynaklanan, her sanayicinin yaşadığı zorlukları yaşadık. Ama çok iyi bir çalışma takımı oluşturduk. En büyük sermayemiz; azim ve başarma ülküsü olan 28 insanlar olarak gece gündüz demeden var gücümüzle çalışmak oldu. İş yaşamımız boyunca dürüst ve güvenilir olmaya önem verdik. Her zaman yönetilebilir riskler aldık, çok büyük risklerin altına girmedik. Bu kadar çalışmanın mükafatı da büyümek ve gelişmek oldu. Bugün şirketinizin geldiği nokta itibarıyla, yıllık üretim miktarınız nedir? 2012 yılında ne kadarlık ihracataithalata imza attınız? 2013 yıl sonu ihracat ve üretim hedefleriniz nedir? Grup olarak daha çok ihracat ağırlıklı bir strateji izliyoruz. Bu bağlamda 2012 yılında toplam 2,7 milyar dolarlık ihracat ve 1,5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdik. En büyük üretim şirketlerimizden birisi olan Assan Alüminyum 2012 yılında başarılı bir performansla 200 bin tonun üzerinde üretim gerçekleştirdi. Bu sene bu üretimi yüzde 10 artırmayı hedefliyoruz. Aynı şekilde diğer bir iştirakimiz olan Hyundai Assan da ise yaklaşık 85 bin adet olan üretimimizi yapacağımız yeni yatırımla birlikte önemli ölçüde artırmayı planıyoruz. Üretim tesisiniz hakkında kısaca bilgi vererek, büyümeye ve kapasite artırmaya yönelik yeni yatırım planlarınızı aktarır mısınız? Kibar Holding, altı farklı sektörde faaliyet gösteren şirketlerinin sahip olduğu 13 farklı üretim tesisi ile Türkiye’nin önemli sanayi kuruluşlarından biridir. Bünyemizde bulunan tesislerin kapasite kullanımı, sektörlerin büyüme oranları, yeni iş geliştirme projeleri, yeni ürün projeleri ve stratejik kararlar doğrultusunda kapasite artırımı ve yeni yatırım gibi kararlar alıyoruz. Hyundai Assan ihracat hedefleri doğrultusunda yakın gelecekte üretim kapasitesini iki katına çıkararak, 200 bin araç kapasitesine ulaşacak. Posco Assan şirketimizde ise planlanan yatırımlara devam ederek kapasiteyi kademeli olarak 600 bin ton paslanmaz çelik üretimine çıkartmayı hedefliyoruz. Ek olarak, Assan Panel şirketimiz Ürdün’deki yeni tesisinde üretime başlamasıyla birlikte tesis sayısını beşe çıkardı. Gelecek dönemde gerek mevcut iş alanlarımızdaki yatırım planlarımız doğrultusunda gerekse yatırım yapmayı planladığımız yeni sektörlerde yüksek getiri parolasıyla büyümeye devam edeceğiz. Rusya ile imzaladığımız 1 milyar metreküplük doğal gaz ithalat kontratı ile faaliyete başladığımız enerji sektörünü bu bağlamda gelecek vadeden bir büyüme alanı olarak değerlendiriyoruz. Enerji sektöründe özellikle yüksek getiri potansiyeline sahip niş projeleri ve rekabet koşullarının yoğunlaşmadığı alt sektörleri Kibar Holding olarak büyümemizin yönleneceği alanlar olarak değerlendiriyoruz. Türkiye son 10 yılda ekonomide hızlı bir değişim sürecine girdi. Sanayiciliğe adım attığınız dönemle şu anki Türkiye ekonomisini, sektörünüzü kıyaslarsanız artı ve eksileri nelerdir? Son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerin genelinde görülen hızlı büyümeden ülkemiz de hak ettiği payı aldı. Bununla beraber gerek dünyada gerekse Türkiye’de SANAYİNİN SESİ D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Ali Kibar Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, CEO İ S T A N B U L KIBAR GRUBU’NUN IHRACAT AĞIRLIKLI BIR STRATEJI IZLEDIĞINI BELIRTEN ALI KIBAR, 2012 YILINDA 2,7 MILYAR DOLARLIK IHRACAT GERÇEKLEŞTIRDIKLERINI AKTARDI. KIBAR, ASSAN ALÜMINYUM’UN 2012 YILINDA 200 BIN TONUN ÜZERINDE ÜRETIM YAPTIĞINI DA DILE GETIREREK, 2013 YILINDA ISE BU RAKAMI YÜZDE 10 ARTIRMAYI HEDEFLEDIKLERINI VURGULADI. 29 SANAYİNİN SESİ globalleşme trendiyle birlikte içinde bulunduğumuz sektörlerde üretici firma sayısı hızla arttı ve rekabet sertleşmeye başladı. Bu bağlamda müşterilerin pazarlık gücü arttı ve bunun sonucu olarak rekabette başarılı olamayan şirketler ekonomik açıdan zor durumda kaldı. Bu yapı, azalan kârlılık düzeyleri ile birlikte şirketlerin pazara müşterilerinin istekleri doğrultusunda daha nitelikli ürünlerle çıkmalarını sağladı. Günümüzde oluşan fiyat ve ürün çeşitliliği sektörlerin derinliğini artırırken ve hem müşterilerin isteklerinin karşılanmasını hem de üreticilerin çok daha geniş ürün portföyü oluşturarak sektör içindeki farklı alanlara veya yeni sektörlere ürün geliştirmesini sağladı. Oluşan bu kompleks yapı, iyi yönetilen şirketleri tekrar yüksek kârlılık seviyelerine ulaştırdı. Bu yapı Türkiye dışındaki pazarlara açılırken veya yeni müşteri gruplarına ulaşırken avantaj sağlıyor ve şirketlerin her zaman profesyonel, vizyoner ve stratejik olarak yönetilmesini zorunlu kılıyor. Kibar Grubu olarak ürünlerimizin kalitesi, müşterilerimizle olan uzun vadeli iyi ilişki kurabilme yetkinliklerimiz ve tedarikçilerimizi çözüm ortağı olarak konumlandırmamız sonucunda artan rekabet ortamına rağmen son 10 yılda içinde olduğumuz çoğu sektörde pazar payımızı artırarak büyümeyi başardık. Bundan sonra da bu anahtar yetkinliklerimizi daha da güçlendirerek global oyuncu olma hedefi izliyoruz. Son dönemde Avrupa odaklı ekonomik krizden Türkiye sizce ne kadar ve nasıl etkilendi? Önümüzdeki döneme ilişkin yeni bir kriz beklentisi yaşıyor musunuz? Türkiye’nin ve sanayicisinin bu noktada nasıl bir strateji izlemesini önerirsiniz? Türkiye’nin en önemli ticari ortağı olan Avrupa’da gelişen ve yakından takip ettiğimiz ekonomik süreç doğal olarak Türkiye’nin dış ticaretini olumsuz etkiliyor. Günümüz global ekonomik gelişmeleri ışığında en azından kısa vade için konuşacak olursak hızlı sayılabilecek toparlanma beklemiyoruz. Bu hususta Türkiye ticari eksenini genişleterek, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile olan ticari ilişkilerini geliştirmek için gerekli ve olumlu girişimlerde bulunuyor. Türk sanayi şirketlerinin pazar çeşitlendirmesi ve yeni pazarlara uygun yeni ürünler geliştirme stratejilerini benimsemesi bu noktada atılması gereken ilk adımlar. Ancak, Avrupa’nın sahip olduğu alım gücü ve Türkiye ile sahip olduğu ticari yakınlık değerlendirildiğinde Avrupa ülkelerinin önümüzdeki dönemde de Türk şirketleri için çok önemli ticari ortak olmaya devam edeceği kanısındayım. İhracat Türkiye’nin son dönemlerdeki en önemli konusu haline geldi. Özellikle 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefi sürekli dile getiriliyor. Bu hedefe ulaşmak için katma değeri yüksek üretim yapılması çabaları var. Sizin bu yöndeki çalışmalarınız neler? 2023 vizyonuna paralel olarak hedeflenen ihracat rakamını Kibar Holding olarak gerçekleştirilebilir görüyoruz. Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için elbette ki yüksek katma değer niteliği taşıyan ürünlerin üretilmesi gerekiyor. Ancak, yüksek katma değere sahip ürünlerin uzun yıllar süren ve ciddi AR-GE faaliyetlerinin sonucu olarak ekonomilere kazandırıldığını biliyoruz. Yüksek katma değere sahip ürünleri uluslararası ortaklıklarla Türkiye’de üretim seçeneği değerlendirilerek teknik bilgi birikiminin sağlanması açısından faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda 2013’ün ikinci çeyreğinde üretime başlayan ve Türkiye’nin ilk soğuk hadde paslanmaz çelik üretim tesisine sahip olan Posco Assan, 200 bin ton üretim kapasitesi ile ihracata katkıda bulunmanın yanı sıra Türkiye’nin paslanmaz çelik ithalatını azaltarak cari açığın azaltılmasında önemli rol üstleniyor. Ayrıca kapasitesini ikiye katlayan Hyundai Assan ağırlıklı olarak ihracata yönelik üretim yaparak cari açığa önemli ölçüde pozitif yönde etki ediyor. Üretim, Sanayi Devrimi’nden bu yana birbirinden çok farklı süreçlerden geçti. Şimdilerde ise sanayi üretimindeki en önemli konular çevre, sürdürülebilirlik gibi görünüyor. Sizin bu yöndeki çalışmalarınız nelerdir ve genel olarak sektörünüzün çevre duyarlılığı yeterli midir? Değerlendirebilir misiniz? Kibar Holding üretim şirketlerimizin tamamında çevreye duyarlı üretim için geri dönüşüm, enerji verimliliği, çevre standartlarına uygunluk konusunda maksimum hassasiyet gösteriliyor. Ana faaliyet alanları arasında bulunan metal AVRUPA’DAKI EKONOMIK SÜRECIN TÜRKIYE IHRACATINI OLUMSUZ ETKILEDIĞINE DIKKAT ÇEKEN ALI KIBAR, BUNUN TÜRKIYE’NIN TICARI EKSENINI GENIŞLETMESIYLE AŞILABILECEĞINI BELIRTTI. KIBAR, BU ANLAMDA ORTA DOĞU VE KUZEY AFRIKA ILE TICARI ILIŞKILERIN GELIŞTIRILMESINI OLUMLU BULDUĞUNU DA SÖYLEDI. 30 SANAYİNİN SESİ İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I ve yapı ürünleri sektörlerinde hem üretim aşamaları hem de yeni ürün geliştirme çalışmalarımızda verimlilik ve çevre üzerine projeler yürütüyoruz. Ürün portföyünde çatı ve cephe panel ürünleri bulunan Assan Panel’in yeni ürün projelerinde ve ürün iyileştirme çalışmalarında bina yalıtımlarını en yüksek seviyeye çıkarma hedeflerimiz doğrultusunda faaliyetimiz var. Ek olarak Assan Aluminyum’da üretim süreçlerinde hadde yağı geri kazanımı ve alüminyum hurda kullanımı konusunda çalışmalar dikkatle yürütülüyor. Şirketlerimizin tamamında bu tür projeleri, üretim süreçlerini aksatmadan uygulamaya teşvik ediyoruz. Ek olarak, imzamızı attığımız Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni, Kibar Holding’in evrensel çevre ve sosyal ilkeleri desteklemek adına önemli bir sürdürülebilirlik adımı olarak görüyoruz. Albert Einstein, hayal gücünün bilgiden daha önemli olduğunu söyleyen bir bilim adamı. Girişimci ruhu olan herkesin hayal gücünün daha kuvvetli olduğunu biliyoruz. Siz de bir girişimcisiniz, hayal ettiklerinizi M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K başardınız mı ve gelecek için en büyük hayaliniz nedir? Her bireyin benliği, yaptığı işi, ülkesi ve yaşadığı dünya için belirli düşünce ve hedefleri olduğuna inanıyorum. Bana göre girişimcilik genel kanının aksine sadece nasıl iş yapılacağı veya nasıl para kazanılacağı konusunda başarılı olmak demek değildir. Bir bireyin çevresini etkileme, çevresine yön verme eyleminde sahip olduğu etkinlik girişimciliğin hoş bir tanımıdır. Örneğin, son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz sosyal girişimcilik, girişimciliğin diğer alanlarına verebileceğimiz örneklerden sadece biri. Yaptığım işte girişimcilik anlamında başarılı olduğumu düşünüyorum. Yeni ürün geliştirme, yeni pazarlara açılma, istihdam yaratma, şirketinizin sağlıklı büyümesi için adımlar atma girişimcilik alanında değerlendirilebilecek ve bana keyif veren bir uğraş. Kibar ailesi olarak içinde bulunduğumuz diğer girişimcilik alanlarında da her zaman etkin olmaya çalışıyoruz. Gelecekte de girişimcilik adına tüm açılardan daha etkin çaba göstermek benim için en başta gelen hedef. Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Sektörün gelişimi açısından yaşanan başlıca sorunların neler olduğunu düşünüyorsunuz? Bu sorunların aşılmasına yönelik çözüm önerileriniz nedir? Metal sektörü enerji yoğunluğunun yüksek olduğu ve global maden fiyatlarındaki dalgalanmalardan doğrudan etkilenen bir sektör. Bu nedenle, özellikle ekonomik dalgalanma dönemlerinde fiyatlarda meydana gelen iniş-çıkışlar ve sürekli artan enerji fiyatları Kibar Holding’in de içinde bulunduğu metal sektörünün gelişmesinin önündeki ana unsurlardan biri olarak karşımızı çıkıyor. Verimli üretim sistemlerinin gelişmesi, yeni maden yataklarının bulunması, maden mühendisliğinde önemli gelişmelerin sağlanması, enerji arzının önündeki sorunların çözülmesi ve sağlıklı temellere dayanan global makroekonomik dengelerin oturtulması gibi gelişmeler metal sektörünün üzerindeki riskleri ve engelleri azaltacaktır. Bu konuda ana görev sektörde en yetkin kurumlar olan devlete düşüyor. Belirttiğim hususlarda açıklanacak hedef ve düzenlemeler gerekli adımların atılmasını sağlayabilir. 31 İNOVASYON Beyin göçünü önlemek için T ürkiye’de araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesini sağlayan 5746 sayılı Kanun 2008 yılında yürürlüğe girdi. Kanunla, yenilikçi, nitelikli istihdamı gelişmiş, katma değeri yüksek üretim yapan firmalarla, uluslararası rekabet gücünün artırılması ve dünyadaki gelişmelere uygun sanayi altyapısının oluşturulması hedefleniyordu. Kanunun, girişimcilere yönelik destek mekanizmalarından olan Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı ile de yüksek eğitimli ve nitelikli gençlerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerinin teşvik edilmesi planlandı. destek başvurusundan sonra kurulan ve girişimcinin tek başına temsil ve ilzama yetkili olduğu işletme yararlanabilir. İşletme yetkilisi, işletme düzeyinde katma değer yaratan, bir veya birden çok gerçek veya tüzel kişiye ait olan işletmeyi tek başına ve en geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili olan kişidir. KIMLER KATILABILIR? Örgün öğrenim veren üniversitelerin lisans programlarında bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans ve ya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans ve ya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişiler programda yer alabilirler. Destekten, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca kabul edilen iş planına uygun biçimde, NE HEDEFLENIYOR? Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, bugüne kadar iyi eğitim almış, vizyon sahibi, seçkin, uzman ve yetenekli üniversite mezunlarının anlamlı şekilde değerlendirilemediğine ve nitelikli iş gücünün, gelişmiş ülkelere transfer olduğuna vurgu yapılarak, eğitilmiş insan sermayesi transferinin Batı dünyasının bilim, ekonomi ve toplumsal refahının artırılmasını pozitif, ülkemizin gelişimini DESTEK MIKTARI NE KADAR? Desteklenmesi uygun bulunan girişimci, firmasını kurmasının ardından en fazla 100.000,00 TL hibe ile bir yıl süre boyunca desteklenir ve ödemeleri iş planı çerçevesinde Bakanlık tarafından yapılır. Sağlanan destek, belirtilen şartları taşıyan işletmelere yıl bütçesinde bir defaya mahsus olmak üzere, teminat alınmaksızın ve hibe olarak verilir. BAŞVURU SAYISI VE DESTEKLENEN İŞLETME ANALİZİ (Tablo 1) Başvuru Sayısı Desteklenmeye Değer Desteklenen İşletme Yıl Bulunan Girişimci Sayısı Sayısı (Sözleşme İmzalayan) 2009 15983 78 2010 724100 102 2011 859288 272 2012 1.597296 288 2013 1.539307 294 GENEL TOPLAM4.878 1.074 1034 32 BILIM, SANAYI VE TEKNOLOJI BAKANLIĞI BÜNYESINDE YER ALAN BILIM VE TEKNOLOJI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN TEKNOGIRIŞIM SERMAYESİ DESTEĞI PROGRAMI ILE ÖZELLIKLE YURT DIŞINA BEYIN GÖÇÜNÜN ENGELLENMESI HEDEFLENIYOR. PROGRAMDA GELIŞTIRILEN PROJELER 100 BIN TL’YE KADAR DESTEKLENIYOR. de negatif etkilediğine dikkat çekiliyor. Gelişmiş ülkelerdeki iş ve fırsat imkânları daha iyi bir geleceği sunduğu sürece, nitelikli insan transferinin kaçınılmaz olarak devam edeceği, dolayısıyla nitelikli insan transferini engellemek veya kontrol etmenin gelişmiş ülkelerde sunulan imkânlardan daha fazlasını sunmakla mümkün olduğu da açıklamada yer alıyor. Ayrıca ülkemiz insanlarının refah düzeyi ve yaşam kalitesini artırmanın bilim, teknoloji ve yenilikçilik yeteneğimizin yükselmesine bağlı olduğu, bunun da ancak yetişmiş nitelikli beyinlerle başarılabileceği vurgulanıyor. Ülkemizde nitelikli insan transferini tersine çevirecek mekanizmalardan olan Teknogirişim Sermayesi Desteği ile nitelikli girişimciliğin özendirilmesinin, uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek, ürün ve süreçleri geliştirebilen firmaların oluşturulmasının hedeflendiği belirtiliyor. Desteğin ülkemizde bilgi yoğun ve yenilikçi girişimcilik konusunda farkındalığı artırmanın yanında yüksek eğitimli, nitelikli gençlerin iş hayatına kazandırılacağına dikkat çekiliyor. İNOVASYON İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K CİNSİYET DURUMLARINA GÖRE ANALİZ (Tablo 2) KADIN Yıl 2009 2010 2011 2012 2013 Toplam Sözleşme Sayıları Sözleşme Toplam Tüm Başvurular 78 102 272 288 294 1034 1034 Sözleşme İmzalanan ERKEK Tüm Başvurular Sözleşme İmzalanan 28 16 131 123 10 621 134 21 718 218 231379 241 491298 744 1194147 119 915 62 92 251 265 245 915 EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE ANALİZ (Tablo3) MEZUN ÖĞRENCİ Yıl Toplam Lisans Y. Lisans Doktora Lisans Y. Lisans Doktora 2009 7819 17 510 1413 2010 10221 4 1124 1725 2011 272563421376955 2012 288542732377167 2013 294563341296471 Toplam 1034206115110137235231 GENEL TOPLAM 1034 431 603 % 100 41,6 58,4 Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 1. YILLARA GÖRE BAŞVURU VE DESTEK SAYILARI (Tablo 1) Başvuru ve desteklenen işletme sayısında son iki yılda artış olduğu gözlendi. Bugüne kadar yapılan başvuruların yüzde 21’i desteklenmeye değer bulundu. Desteklenmeye değer bulunan girişimci sayısıyla, desteklenen işletme sayısı arasındaki fark ise desteklenmeye değer bulunduğu halde kendi isteğiyle sözleşme imzalamayan girişimcileri gösteriyor. 2. GİRİŞİMCİLERİN CİNSİYET DURUMLARINA GÖRE ANALİZ (Tablo 2) 2009- 2013 döneminde Teknogirişim Sermayesi Desteği sözleşmesi imzalayan 1034 girişimcinin yüzde 88,5’i erkek; yüzde 11,5’i kadınlardan oluştu. 3. EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE ANALİZ (Tablo 3) 2009-2013 döneminde Teknogirişim Sermayesi Desteği sözleşmesi imzalayan 1034 girişimcinin yüzde 41,6’sı mezun durumundayken, yüzde 58,4’ü öğrenim hayatını devam ettirmektedir. 33 İNOVASYON İŞLETMELERİN BULUNDUĞU İLLER VE SAYILARINA GÖRE ANALİZ (Tablo 4) İller 2009 2010 2011 2012 2013Toplam Ankara 34 55 136 130 118473 İstanbul 12 16 56 81 60225 Konya 6 3 18 8 1045 İzmir 6 4 10 11 1243 Kayseri 4 2 3 8 1431 Kocaeli 2 4 9 5 1030 Trabzon 4 5 10 4 528 Adana 2 2 6 5 1025 Elazığ - Antalya 2 1 6 4 619 - 6 9 823 Mersin - Eskişehir - 2 - 2 610 - 3 6 615 Denizli 2 - 1 2 38 Isparta - - 4 2 48 Bursa - - 1 1 46 Niğde - 1 1 2 -4 Samsun - 1 - 1 24 Gaziantep 2 1 - - 14 Afyon 1 1 - 1 -3 Çorum - - - 1 23 Kahramanmaraş- - - - 3 3 Sakarya - 1 1 - 13 Malatya - 1 - - 23 Düzce - - - 1 12 Kütahya - 1 - 1 -2 Balıkesir - - 1 - -1 Diyarbakır - - - 1 -1 Erzurum - - - - 11 Karabük - - - - 11 Kırıkkale - - - - 11 Kırklareli - - - 1 -1 Manisa - - - - 11 Sivas - - - 1 -1 Tokat - - - - 11 Uşak 1 - - - -1 Yalova - 1 - - -1 Zonguldak - - - - 11 Toplam GENEL TOPLAM 34 78 1.034 102 272 288 2941.034 İNOVASYON İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 TEKNOGİRİŞİM SERMAYESI DESTEĞİ PROGRAMI’NA 2009-2013 YILLARI ARASINDA 100.871.436,30 TL BÜTÇE AKTARILIRKEN, EN ÇOK İŞLETME ANKARA’DA KURULDU. ANKARA’DA KURULAN IŞLETME SAYISI 473 OLARAK GERÇEKLEŞTI. 4. İLLER BAZINDA TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ İŞLETME SAYILARI (Tablo 4) Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı kapsamında desteklenen iş fikirleri kapsamında 37 ilde kurulan işletmelerin yaklaşık olarak yarısı Ankara’da. 5. ÜNİVERSİTE BAZINDA TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ İŞ FİKRİ SAYILARI Program kapsamında toplamda 108 üniversiteden mezun (en son mezuniyet) genç girişimci desteklendi. Türkiye’nin 38 ilindeki üniversiteler bu kapsama dahil oldu. 47 genç girişimci ise Türkiye dışındaki üniversitelerden mezun olurken; ABD, Kanada, Japonya, Güney Kore, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Hollanda, İsveç, Bulgaristan, Kazakistan ve Kuzey Kıbrıs’taki üniversiteler bu üniversiteler arasında yer aldı. 6. SEKTÖREL TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ İŞ FİKİRLERİ Teknolojik alanlara göre analiz değerlendirildiğinde; desteklenen girişimcilerin yarısından fazlasının elektronik bilişim teknolojileri ve telekomünikasyon ile endüstriyel üretim malzeme ve taşıma teknolojileri kapsamında olduğu görülüyor. 7. İŞLETMELERİN KURULDUKLARI YERE GÖRE ANALİZ 2009- 2013 döneminde kurulan işletmelerin yüzde 44’ü TeknoparkTekmer’de, yüzde 56’sı bu alanların dışında kuruldu. 8. KURULAN İŞLETMELERİN TÜZEL KİŞİLİKLERİNE GÖRE ANALİZ İşletmelerin tüzel kişilikleri incelendiğinde yüzde 66’sının sermaye şirketi, geri kalanının ise şahıs şirketi olduğu görülüyor. 9. TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ PROGRAMINA AKTARILAN BÜTÇENİN ANALİZİ (Tablo 5) 2009-2013 yılları arasında Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı’na 100.871.436,30 TL bütçe aktarıldı. 2011 yılından itibaren toplam bütçenin artırılmasıyla birlikte her yıl verilen destek tutarında da artış gerçekleşti. DÖNEMSEL ÖDEMELER ANALİZİ (Tablo 5) Dönemler 200920102011 20122013 I. Dönem Ödemesi (TL) 3.297.139 4.455.430 8.911.852,82 16.259.840,00 16.645.000,00 II. Dönem Ödemesi (TL) 2.188.770 3.098.615 10.701.333,76 11.813.597,00 12.187.338,68 III. Dönem Ödemesi (TL) 2.169.142 2.419.808 6.723.570,00 - Toplam (TL) 7.655.051,00 9.973.853,00 26.336.756,58 28.073.437,00 28.832.338,68 Dönem İtibarıyla Kişi Başı Ortalama Destek Miktarı (TL/Kişi) 98.141,6897.782,8796.826,31 97.477,2198.069,20 5 Döneme Ait Kişi Başı Ortalama Destek Miktarı (TL/Kişi) 97.554,60 GENEL TOPLAM (TL) 100.871.436,30 35 FABRİKA TANITIMI Avrupa’nın ilk LEED sertifikalı döküm fabrikası FABRIKANIN DÖKÜMHANE BÖLÜMÜNDE OFIS ORTAMI YARATMAK IÇIN ÇALIŞTIKLARINI BELIRTEN ÇELIKEL ALÜMINYUM YÖNETIM KURULU ÜYESI OKAN DENIZ, ORTAMDAKI HAVANIN SAATTE BEŞ KEZ TAMAMEN YENILENDIĞINI VURGULADI. DENIZ, AVRUPA’NIN ILK LEED SERTIFIKALI DÖKÜMHANESI OLMANIN GURURUNU TAŞIDIKLARINI BELIRTEREK, “YATIRIMIMIZDA INSANA SAYGIYA ÖNEM VERDIK” DEDI. Ç elikel Alüminyum, LEED (Yeşil Bina) sertifikası alan Avrupa’da tek, dünyada ise ikinci döküm fabrikası oldu. İnsana saygıya verdikleri önemle bu yatırımı gerçekleştirdiklerini belirten Çelikel Alüminyum Yönetim Kurulu Üyesi Okan Deniz, dökümhanenin içinde ofis ortamı yaratmak için saatte 5 kez havanın komple değiştirildiğini söyledi. Enerji tüketiminde ise emsal fabrikalara göre yüzde 40 tasarruf ettiklerini dile getiren Deniz, “Dokuz kişilik bir ekip ile sekiz ay boyunca toplantılar yaptık. Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda çalışmaları fikrinden yola çıkarak ideal iş akışı, enerji tasarrufu sağlayan, çevreci, iş kazası olmayacak şekilde düzenlenmiş ergonomik çalışma alanları ve tesisat galerisi yollarını dizayn ettik” dedi. Okan Deniz ile LEED sertifikalı yeni fabrikaları, Çelikel Alüminyum’un üretimi ve gelecek planları hakkında konuştuk. Çelikel Alüminyum A.Ş’nin kuruluşundan bu güne tarihsel gelişimi hakkında bilgi alabilir miyiz? Çelikel, Osman Deniz tarafından 1968 yılında İstanbul, Küçükyalı’da kuma döküm atölyesi olarak kuruldu.16 metrekarelik küçük bir dükkanda başlayan işletmemiz, daha sonra kokil döküm yapmaya başladı. 1974 yılında ilk enjeksiyon tezgâhını aldıktan sonraki yıllarda, enjeksiyon döküme odaklanarak diğer döküm metotlarını bıraktık. 1995 yılında Samandıra’daki tesisimize geçtik. 42 yıllık geçmişimize sığdırdığımız başarı ve tecrübeyi yansıtarak Kocaeli Şekerpınar’daki TAYSAD Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (TOSB) arazimizde 2011 yılı ortasında inşaata başladık ve 2013 yılı başında yeni fabrikamıza taşındık. Yeni fabrikamız 20 bin metrekare açık 24 bin metrekare kapalı alana kurulu, üretim ve kalite kontrol ekipmanlarımız en son teknolojiye sahip. Fabrikamız aynı zamanda Avrupa ve Türkiye’de tek, dünyada ise ikinci LEED sertifikalı döküm fabrikası olma özelliği taşıyor. Alüminyum 36 FABRİKA TANITIMI İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 37 FABRİKA TANITIMI basınçlı döküm prosesi ile otomotiv ve beyaz eşya sektörüne parçalar üretiyoruz. Otomotiv sektörü, üretimimizin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyor. Bunun tamamı ihraç ediliyor. Beyaz eşya ise toplam üretimimizin yüzde 30’unu oluşturuyor ve bunun sadece bir kısmı ihracat. Otomotiv sektörüne, elektrik sistemlerine alternatör ve radyatör, aydınlatma sistemlerine soğutucu parçalar, dizel araçlar için yağ pompa gövdeleri, benzinli araçlar için klape gövdesi parçaları üretiyoruz. Beyaz eşya grubuna çamaşır makinesi parçası olarak kasnak ve tambur üretiyoruz. 2014 yılında net üretim kapasitesinin 13 bin ton, 2020 yılında ise 28 bin ton olmasını bekliyoruz. Proseslerimiz ergitme, döküm, tirimleme, kumlama, işleme, yıkama ile final kontrol ve paketlemeden oluşuyor. Üç vardiya üretim olan tesisimizde 430 çalışanımız var. 45 olan beyaz yakalı çalışanımızın 24’ü mühendis. Ekipmanlarımızın çoğu yeni, yaş ortalaması dört yıl. 38 2013 yılında taşındığınız TOSB’daki fabrikanızın, Avrupa ve Türkiye’de tek, dünyada ise ikinci LEED sertifikalı döküm fabrikası olma özelliği taşıdığını belirttiniz. LEED sertifikasının neleri kapsadığını ve fabrikanızın özelliklerini anlatabilir misiniz? LEED, Türkçe söylemiyle Yeşil Bina Sertifikası çok ciddi yatırım ve ilgi gerektiriyor. Özellikle bizim gibi döküm işi yapılan fabrikalara baktığınız zaman. Samandıra’daki binamızın eksiklerini görüyorduk, aynı zamanda kapasitemiz de son noktasına ulaştı. Öyle ki yeni bir makine koyacak kadar yerimiz bile kalmadı. 2010 yılında dokuz kişilik ekip ile fabrikanın dizaynını oluşturmak için bir araya geldik, bu toplantılar yaklaşık sekiz ay sürdü. Bu toplantılarda inovatif düşünceler peş peşe gelmeye başladı. Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda çalışmaları fikrinden yola çıktık. İdeal iş akışı, ergonomik çalışma alanları, enerji tasarrufu sağlayan, çevreci, iş kazası olmayacak şekilde düzenlenmiş çalışma alanları ve tesisat galerisi yollarını dizayn ettik. Aynı zamanda yalın üretim prensipleri de göz önünde bulunduruldu. TÜRKÇEYE YEŞIL BINA OLARAK ÇEVRILEN LEED SERTIFIKASINI ALMAK IÇIN ÇOK CIDDI BIR YATIRIM VE ILGI GEREKTIĞINI DILE GETIREN DENIZ, ÇALIŞANLARIN DAHA IYI BIR ÇALIŞMA ORTAMINA SAHIP OLMASI FIKRINDEN YOLA ÇIKTIKLARINI BELIRTTI. DENIZ, AYNI ZAMANDA FABRIKANIN EMSAL FABRIKA BINALARINA GÖRE ISI, ENERJI VE IKLIMLENDIRMEDE YÜZDE 40 TASARRUF SAĞLADIĞINI VURGULADI. FABRİKA TANITIMI İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I İdeal proses alanları tespit edildikten sonra mimari çalışmalara geçildi. Şu anda fabrikamız emsallerine göre elektrik, su tüketimi ve iklimlendirmede yüzde 40 daha tasarruflu. İnovasyonun özü insan olduğu için yeni fabrika yatırımında en çok insan sağlığına önem verdik. Elektrostatik ve toz toplama filtreleri sayesinde dökümhane içinde ofis ortamı havası sağladık. Dökümhanemizin içinde solunan havayı, komple bütün atmosferi saatte beş kez değiştiriyoruz. Rekabet artırıcı çalışmalarımız ise enerji tasarrufuna yönelik çalışmalar. Isı geri kazanım, invertör yani start-stop özelliğine sahip makinelerin alımı ve ideal iş akışına göre malzeme taşınması bunlardan bazıları. Üretim, satış, ihracat, ithalat, istihdam ya da ciro gibi rakamlar üzerinden 2012 yılını şirketiniz açısından değerlendirebilir misiniz? 2013 yılı hedefleriniz nelerdir? M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ 2012 yılında 36 milyon avroluk ihracat gerçekleştirdik. 2013 hedefimiz ise 45 milyon avronun üzerine çıkmak. 2023 hedefimiz ise 200 milyon dolar civarında ihracat gerçekleştirmek. Ciromuzun yüzde 65-70’i ihracattan geliyor. TİM’in “Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçı Firması” sıralamasında 547’nci sıradayız. Uzun vadede Çelikel’in hayata geçirmek istediği projeler var mı? Varsa bunlarla ilgili bilgi aktarabilir misiniz? Uzun vadede montaj parça grupları ve bitmiş mamul üretmek, hedeflerimiz içerisinde yer alıyor. Bunu başarabilmek için AR-GE faaliyetleri planlamalarımızı tamamlıyoruz. Sektörünüzün iç ve dış pazardaki durumunu değerlendirebilir misiniz? 2013 yılı için sektörünüzle ilgili öngörüleriniz nelerdir? A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Alüminyum basınçlı döküm ile üretilen parçaların otomotiv ve endüstrinin diğer birçok dalında yaygın kullanımı sebebiyle sektöre talebin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra Avrupa’daki üreticilerden kalite olarak daha üstün hale gelinmesi ve fiyatlarda rekabetçi olunmasıyla bu talebin 2013 yılında artarak devam edeceğini öngörüyoruz. Sektörün şu anda en önemli gündem maddesi nedir? Varsa sorunlarınızın çözümüne yönelik beklentileriniz nelerdir? Yetişmiş eleman konusunda sıkıntı var. Bu arada ben aynı zamanda Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu üyesiyim. Dernekte kısa bir zaman içinde basınçlı dökümle, kalıp dizaynıyla ilgili bir eğitim planlıyoruz. Bizim gibi büyük firmalarda eğitim sorun değil. Ancak çoğu firma bu konuda sıkıntı çekiyor. Bu eğitimle birlikte sektöre katkı sağlayacağız. 39 MAKALE RÜŞTÜ BOZKURT Dünya Gazetesi Yazarı Alex Ferguson’un dediklerine kulak vermek A BIR YÖNETICI “GÜNE DEĞIL DE GELECEĞE BAKIYORSA”, BIR ADIM ILERDE “NEYIN GÜÇLENDIRILMESI VE NEYIN YENILMESI” GEREKTIĞINI GERÇEKÇI BIÇIMDE KESTIREBILMELIDIR. YÖNETICININ AKILCI TUTUMUNU BESLEYEN KAYNAK, “STRATEJIK, MANTIKLI VE SISTEMATIK” DÜŞÜNEREK HAREKET EDEBILMESIDIR. 40 nita Elberse röportajına(HBR/T, Ekim 2013),ünlü futbol adamı Alex Ferguson’nun “başarısının ve dayanıklılığının sürekliliğini” herkesin dikkatini çektiğini belirterek başlıyor. İşinde kendini kanıtlamış bir insanının başarılarının sırrını öğrenme, yönetim konularına ilgisi olan herkesin ilgi menzilinde olmalı. İşaret edilen ilk husus, bütün iyi yöneticilerde gözlenen bir özellik: “Uzun dönemli yapılandırmaya” verilen önem. Antrenör bir “mükemmeliyet merkezi” kurarak, bütün çalışmalarını “sistematik yaklaşımla” gözetlenen, denetlenen ve sapmaları düzelterek ilerlenen açık alan haline getiriyor. Yapılan İş, bir futbol takımının yönetimidir; takımın kaynağı ve birikimi de futbolcularıdır: Her işte olduğu gibi, futbol takımında da birikim yeteneğinin korunması, geliştirilmesi ve uzun dönemli geleceğin güven altına almanın gerek şartıdır. Eğer bir futbol kulübü inşa edecekseniz, sadece “hayatta kalmaya, yani kazanmaya odaklı” kalırsanız, uzun soluklu gelişmenin gereklerini yerine getiremeyebilirsiniz. Makro ekonomi, siyaset, inanç sistemleri gibi futbol da ağırlıklı olarak “sonuçlara odaklı” algı ağırlıklıdır. Oysa, uzun soluklu bir futbol kulübü inşa edecekseniz; “istikrar ve süreklilik” yaratmalı ve korumalısınız. İyi bir futbol menajeri istikrarlı bir takıma sahip olmak istiyorsa, dünden bugüne, bugünden yarına köprüler kurmanın yol ve yöntemlerini de aramalıdır. Takım yöneticisinin temel görevi, alacağı genç yeteneklere “öğretmenler gibi, insanları daha iyi olmaya özendirerek” sağlam bir kaynak yaratmadır. Genç oyuncularla zenginleştirilmiş bir takım, “sadece takımın ömrünü uzatmış olmaz, aynı zamanda sadakat da yaratır.” Oyuncular “kendine ilk fırsatı veren yöneticiyi anımsarlar”; yöneticiye ve takıma bağlılıkları artar. Daha da önemlisi “aile hissi” takımın ruhuna siner. Bir yönetici “güne değil de geleceğe bakıyorsa”, bir adım ilerde “neyin güçlendirilmesi ve neyin yenilmesi” gerektiğini gerçekçi biçimde kestirebilmelidir. Yöneticinin akılcı tutumunu besleyen kaynak, “stratejik, mantıklı ve sistematik” düşünerek hareket edebilmesidir. Yönetici genç oyunculara da olgunlaşmış profesyonel oyunculara da hata kültürünün gereği olarak “zaman ve imkan tanımasını” bilmeli. Takımda genç oyuncuların tecrübeli oyuncularla birlikte yer alması; dün, bugün ve yarınlar arasında köprü kurulmasını sağlayabilir. Yöneticinin birlikte çalıştığı insanlara “çeşitli değerler aşılama tutkusu” güçlerinden bir MAKALE İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I diğeridir. İnsan malzememiz futbolcu da olsa, yönetici, “teknik yetenekler yanında, daha iyi olma mücadelesi vermeleri, asla pes etmemeleri ve kazanan insanlar olmaları için” onlara ilham veren ve saygı kişiliği korumalı. Hangi alanda olursa olsun yöneticiler “standartlarını” işin başında belirlemiş olmalı. Birlikte çalıştığımız herkesin neyi, hangi sınırlar içinde, nasıl ve niçin yapacağını tanımlayabilmesi, standartları başından net biçimde belirlenmiş olmasıyla yakından ilgili. Yapacağımız işi iyi bilmek hepimizi rahatlatır. Standartlar, “kötü eğilimlerin” ortaya çıkmasını ve yayılmasını engellemek için yöneticinin kırbacıdır. Standartlar, belirlediğiniz “kaliteyi” yaratma ve “odakların dağılmamasını” önleme gibi işlevler yerine getirir. İnsanları güdülendirmeniz için “beklentilerini yükseltmeniz” gerekir, ama “asla kendimizi bırakmama koşuluyla”. Bir kere kendimizi bırakırsak, arkası gelir; dağılma süreci hızlanır. Aşırı değerlendirilmiş beklenti yerine gelmeyince takımdakiler de, doğrudan ve dolaylı ilişkide bulunduklarımız da kendini koyuverebilir. Bir insan akıllı ise aynı zamanda çalışkandır. Akıllı insan kendini kanıtlamasını bilir; önde durabilmenin koşullarını yaratır. Eğer birlikte çalıştığınız insanlara, “sıkı çalışmanın bir M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K yetenek işi olduğunu” öğretmiyorsanız, yönetimde bir boşluk bırakırsınız. Bir yönetici bilgisiyle, becerisiyle, yetenekleriyle, değerler sistemiyle ve kaynaklara hakimiyetiyle “kontrolü asla kaybetmemeli”. Standartlar bir kez bozulduğunda yeniden inşası hemen hemen imkansızdır. ”İşler çığırından çıkmadan hemen yanıt vermek ve kontrolü korumak” önemli bir yönetim yeteneğidir. Kurumlar her zaman bireylerden önemlidir. Bunun için yönetici “kendini herkesin anlayabileceği şekilde ifade etmeyi” öğrenmiş olmalıdır ki kurumun önlemini anlatabilsin. Ferfuson, kimsenin eleştiriyi sevmediğini söylüyor “ eleştirdikçe daha iyiye giden çok az insan vardır,” diyor. Başarılı yöneticilerin bulduğu yöntem, eleştiriden çok “ cesaretlendirmeye çalışma”dır. “İş ahlakı”, “özsaygı” karşılıklı “güven”, “vefa” duygusu iyi bir insanda ve yöneticide bulunması gereken insani özelliklerdir. Bir insanda stratejik, taktik ve operasyonel zekanın bir arada bulunması idealdir. Ancak, her insanın bir eksik yanı olacağından, yönetici “ yumuşak bir yaklaşım sergilerse başarılı olamaz; korkuyu da işe eklemeli. Ama aşırı sert olmamalı; her an korku içindeki bir oyuncu iyi bir performans sergileyemez”…Deneyim ve birikimlerimiz iyice artınca, “ öfkeyi her an göstermenin Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 bir işi yaramadığını” anlarız. İşin sırrı, gücümüzün sınırlarını bilmek, gücün kullanacağı “doğru zamanı” seçmek, gücün geriye nasıl döneceğini iyi hesaplamaktır. Alışkanlıklar insanı uyutan afyondur, ama bazı alışkanlıklar olmadan da yaptığımız işi anlamak mümkün değildir. Hayatın özünde kendini yeniden üreten mekanizmalar vardır; “başarılı takımların köklü alışkanlıkları olduğu yalnızca alelâde bir inanış değil, daha derin bir yaklaşımdır.” Hayatın özünde “kumarbaz olma ve tehlikeyi göze alma” her zaman bulunur; koşullar ne olursa olsun, “panik yapmadan sadece görevinizi yerine getirmeye” odaklanabilmemiz bizi kör karanlıklardan kurtarabilir. Pozitif, maceracı ve gözü pek olmak, “sebat etmek” ve “asla pes etmemek” iradesi etkili bir yönetim aracıdır. Kavramaya çalıştığımız bir olayı ya da olguyu anlamanın dışsal düzlemlerini açıklarken ve içsel düzlemlerini kavrarken “gözlemcilik” çok etkin bir yetenektir. Bir takım yöneticisi, gözlemleri ile “takımın temel değerlerine” uygun hareket edip etmediğini izler. “İyi oyun çıkarmanın” koşullarını yaratıp yaratmadığını da gözlemle kavrar. Üst düzey bir oyun çıkarmada “ teknik yetenekleri kavrama” ve oyuncuya “öğretmenlik edebilme” üst düzey bir gözlemin ulaştırdığı yargılarla mümkün. Gözlem yaşamın derinliğine etki eden bir yetimiz olduğu halde, “pek çok insanın gözlemin değerini kavramadığını” söyleyebiliriz. Denebilir ki, “işin özü olan biteni görebilmek ya öyle diyelim, görmeyi beklediğimiz şeyi görebilmektir”. İyi bir yöneticinin, “oyun değiştiği sürece adapte olma konusunda ne kadar muazzam bir yeteneği” varsa özgüveni de o denli artar. Yönetici, işin gerekleri ile fazlalıkları arasındaki farkı gözlemleri ile belirler ve önlemlerini alarak verimsizlikleri önler. İyi yöneticinin en iyi yaptığı şey “değişimi yönetmek” olmalı. Bunu yapabilmek için yöneticinin “ değişimi kontrol etme, yolunun onu kabullenmekten geçtiğini” iyi bilmesi gerekir. Daha da önemlisi bir yönetici “değişmemeye gücünün yetmeyeceğini” derinliğine anlamış ve kavramışsa, değişmeyi yönetmede en büyük engelini de aşmış demektir. 41 ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR akine mühendisliği okuduktan sonra Endüstriyel Tasarımcı olan Mete Mordağ, matematik ve fen bilgisi ile sanatsal yönünü ancak endüstriyel tasarımda bir araya getirebildiği için bu mesleği tercih ettiğini söyledi. Mühendislik okumasının endüstriyel tasarımın özellikle üretim aşamasında avantaj sağladığını dile getiren Mordağ, tasarımın doğanın ufak ölçekli egzersizinden başka bir şey olmadığına vurgu yaptı. “Doğanın bize yaptığı şeyi insan kendi çevresine yapmaya başlıyor. Aynı yöntemi kullanırsanız doğru bir şey yapıyorsunuz, doğru yoldasınız demektir” diyen Mordağ ile endüstriyel tasarımla ilgili hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Makine mühendisliği okuduktan sonra neden endüstriyel tasarım? Endüstriyel tasarım okuduktan sonra makine mühendisliğine geçiş yapsaydım bu soruyu cevaplamakta daha çok zorlanırdım. Her zaman, ailem nedeniyle yaratıcı sanatlar çok etrafımdaydı. Diğer yandan matematik ve fen her zaman çok 42 sevdiğim alanlardı. Yani makine mühendisliğini de isteyerek okudunuz öyle mi? Çok isteyerek ve severek okudum. Mühendisliğin içinde yaratıcı bir şeyler var ama sanatsal yönünüzü boşaltabileceğiniz bir yer değil. Yaratıcılıkla, matematiği, fiziği rasyonel kısmı birleştirebileceğiniz çok fazla alan yok etrafınızda. Bu noktada ilk akla gelen endüstriyel tasarım. Özellikle makine mühendisliği okumuş iseniz. Peki, endüstriyel tasarımcılar arasında sizin gibi mühendislik okuyanların sayısı çok mu? Giderek artıyor. Çünkü endüstriyel tasarımcı olarak Türkiye’de orta ölçekli işletmelerle çalışmak istiyorsanız, onlara bitmiş, üretime hazır proje teslim etmek zorunda kalıyorsunuz. Mordağ Design’ı kurduğum altı yılda basamakları tırmanmaktaki önemli yardımcım mühendislik bilgim oldu. Endüstriyel tasarım, tasarım değil, endüstriyel değil. Sadece estetik ve pazarlama odaklı bir şeyler sunmanın yanında aslında fizibilitesi değerlendirilmiş bir proje ile firmaya gitmeniz çok önemli. Sonuçta firma o projeyi para kazanmak için yapıyor. Sizin götürdüğünüz proje, üretim iyi bir fiyata üretebileceğine, pazarlama satacağına inanmazsa hayata geçmez. Yaptığınız tasarımın resmini duvarınıza asıp hayatınız boyunca ona bakarsınız. Tasarımı bir ürün olarak rafa çıkarmak istiyorsanız firmaya para kazandırmak zorundasınız. Makine mühendisliği okumuş olmanız size büyük avantaj sağlıyor o zaman, daha komplike düşünebiliyorsunuz doğru mu? Kesinlikle. Çünkü tasarım tamamlandıktan BIR TASARIMIN MUTLAKA SAF, BASIT VE RASYONEL OLMASI GEREKTIĞINI VURGULAYAN METE MORDAĞ, YAPILAN BIR ÇIZIMIN ÜZERINDEKI HER ÇIZGININ, NEDEN YAPILDIĞININ AÇIKLANMASI GEREKTIĞINI BELIRTTI. “HER ÇIZGI VE DETAYIN ANLAMI OLMAK ZORUNDA” DIYEN MORDAĞ, O ANLAMLAR VE NEDENLER ÜZERINDEN ÇIKARILAN IŞIN AYNI ZAMANDA ESTETIK OLDUĞUNU BELIRTTI. TASARIMCI D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K METE MORDAĞ KIMDIR? İ S T A N B U L Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 1977 İstanbul doğumlu Mete Mordağ, 1996’da İstanbul Alman Lisesi, ardından Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü tamamladı. Yaratıcı sanatlara olan tutkusunu, matematik ve fiziğe olan yatkınlığı ile birleştirme isteği onu endüstriyel tasarım dünyasına yönlendirdi. Sydney New South Wales Üniversitesi’nde Endüstriyel Tasarım yüksek lisans eğitimini tamamlayarak 2005’te İstanbul’a döndü. Mordağ Design’ı kurmadan önce Eczacıbaşı Vitra ve T-Design firmalarında ürün tasarımcısı olarak çalıştı. 2007’den bu yana mutfak eşyaları, aksesuarlar, mobilyalar, dalış ekipmanları, kentsel mobilyalar, mimari donatılar, yapı sektörlerinde faaliyet gösteren yerli ve yabancı müşterileri için güzelliğin ve mantığın ortak bir dilde konuştuğu kalıcı ürünler tasarlıyor. Stüdyosu, konsept oluşumundan tasarıma, ürün geliştirmeden iletişim tasarımına olmak üzere endüstriyel tasarım alanında 360 derece destek veriyor. Sunduğu hizmetin yenilikçi ve derin mühendislik altyapısı sayesinde bugüne kadar müşterilerine çok sayıda patentli ürün ve fikir kazandırdı. Mordağ Design Adyton, AntonMüller, Alurad, Arzum, Asteknik, Brightwell, Dayco, Eclipse, Figensoft, Innovasub, Lugano, Palmiye, Primonava, Rayka, Scrikss, Silver Shoecare, Silver Elektromechanics, TR90, TVS gibi şirketlere hizmet veriyor. 43 ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR sonra arkasından gelen üretim aşamasında proje sekteye uğrayabiliyor. Geçmiş deneyimlerimden biliyorum. Tasarım ofisimi kurmadan önce çalıştığım dönemdeki firmalardaki tasarımcıların büyük kısmı dışarıdan gelen tasarımları üretim ve fabrikalara uygun şekilde revize ediyorlardı. İnternet sitenizde tasarımı ve çalışmalarınızı anlatırken, basitlik, saflık ve rasyonalizm kavramlarının üzerinde çok durmuşsunuz. Biraz açar mısınız? Bütün tasarımlar saf, basit ve rasyonel midir? Kesinlikle değildir, ama olmalıdır. Zaten Mordağ Design’ın çıkış noktalarından biri de buydu. Firmaya ya da kişiye bir çizim ya da tasarım götürdüğünüzde üzerindeki herhangi bir çizgiyi nereye, neden ve niçin çizdiğinizi açıklayabilmek zorunda olduğunuza inanıyorum. Her çizginin, her parçanın, her detayın mutlaka ve mutlaka anlamı olmak zorunda. O anlamlar ve nedenler üzerinden ortaya bir şey çıkarmışsanız o iş gerçekten estetikde de oluyor. Benim inancım bu yönde. Şöyle düşünün, doğaya baktığınızda, aslında binlerce obje ve form etrafınızda yükseliyor. O formun her bir çizgisinin çok net sebepleri var. İnsanın organlarından tutun, dışarıdaki böceğe, ağaca, kuşa baktığınız zaman her formun çok net bir sebebi var. Siz buna uygun bir şeyler çizdiğiniz zaman aslında güzel bir şey çizmiyorsunuz. Sadece insanın gözünün alıştığı ve güzel 44 TASARIMIN HIKÂYESINI SATIYORUM Pazarlama konusu endüstriyel tasarımda o kadar önemli ki. Örneğin, bir firmaya kalem tasarımı götürdünüz. Pazarlama tasarımı beğendi, ama sorular soracak. O soruların cevabı olmalı. Hikâyesi ve nedenleriyle açıkladığınız zaman aslında kabul edilmeme oranını azaltıyorsunuz. Her objeye bunu yapamazsınız tabii. Diyelim ki oturma birimi çizeceksiniz. X koltuk çizebilirsiniz. Toplantıdaki Ayşe hanım beğenir, Mehmet bey beğenmez. Niyazi bey ortada kalır. Mehmet beyin, Ayşe hanımla arası çok iyi değildir, o yüzden Ayşe hanımın beğendiğini beğenmemesi lazım, gibi sosyal ilişkilerin etkilerini ortadan kaldırırsınız. Bu ilişkiler o kadar etkiliyor ki iş hayatındaki ilerleyişi. Olay bir anda sizin ne kadar estetik, başarılı proje yapmanızdan çıkıp, yönetimin arasındaki sosyal ilişkilere bağlı hale gelir. Bir şeyi sunarken bunları saf dışı bırakmanız lazım. Ben bir ürün götürdüğüm zaman ürünün estetiğini, kalitesini veya avantajını değil hikâyeyi satıyorum. Hikâyeyi severlerse ürünü alıyorlar. Nedir bu hikâye? Örneğin, 2006 İstanbul Design Week için tasarladığım bir koltuk var. 2006 yılı konsepti su konseptiydi. Suyla bağlantılı bir koltuk olması lazım. Bunun için suyu hareketlendirmemiz gerekiyor. “Bunu nasıl yaparım?” dedim. Farklı objeleri suyun içine attım. Cezveler, kaşıklar, cevizler, dikdörtgen objeler. Sonra onların yüzlerce fotoğrafını çektim. Demir bir tasın ve cezvenin fotoğraflarından yola çıkarak ürünü tasarladım. Bu yaptıklarım ürünün hikayesiydi ve ben bunu ürüne karar verecek ekibe tek tek anlattım. Bir diğer örnek Knorr için tasarladığım çorba kâsesi. Bunun hikâyesi benim en sevdiklerimden biridir. Çorba 800-900’lü yıllarda, kurumuş ekmeği tüketebilmek için üzerine sıcak et suyu gezdirilerek yemekle başlamış aslında. Sonra yavaş, yavaş et suyunu pişirip ekmeği onun içine atmaya başlamışlar. Ekmeği çorbanın içine değil, çorbayı ekmeğin içine döküp sert ekmeği yemekten geçiyor. Ben de ekmeğin üzerine sıcak su döktüğümde ne olacağını merak ettim ve denedim. Ortaya çıkan şekil Knorr’un çorba kâsesi oldu. diye tanımladığı şeyleri gösteriyorsunuz. İnsanın iki gözünün ağza mesafesi, dirsek kol ile bilek - kol mesafelerinin birbirlerine oranları aynı. Deniz salyangozunun her bir büyük çapının, içteki küçük çapa oranı da aynı. Bunlar doğru oranlar mı? Bilmiyoruz. Sadece bizim gözümüzün alıştığı oranlar. Örneğin, bu masaya bir kişi gelseydi ve elinde altı tane parmak olsaydı dikkatimizi çekerdi. Beş parmağa sahip olmak doğru mu? Tartışılır. Ama sizin bir elde aradığınız parmak sayısı beş. Fark etmeden aklımız devamlı doğadaki oranları kaydediyor ve biz tanışık olduğumuz oranları gördüğümüz zaman onay veriyoruz. Siz o oranları tasarım içine serpiştirirseniz aslında doğru çizgiyi yakalamış oluyorsunuz. Peki, rasyonalizme gelirsek… Şöyle, bir objeye mesela sandalye, kalem ya da masaya baktığınız zaman otomatik olarak onda kullanım kolaylığı ve ergonomi arıyorsunuz. Bu kavramlarla çatışan bir obje gördüğünüzde ise sizi rahatsız ediyor. Önünüze tutma yeri tırtıklı kalem koysam otomatik olarak, “Bu kalem rahat tutulmaz der” ve o kalemi sevmezsiniz. Çok estetik bir koltuk göstersem, üzerine oturduğunuzda rahat etmeyeceğinizi düşünürseniz o koltuğu almazsınız. Bu sebeple tasarımla ilgili bir toplantıya ya da sunum götürdüğüm zaman tüm soruların cevabı mutlaka olmalıdır. “Mete bey niye bu bardağın şurasında şu çizgi var?” dendiğinde, “Çünkü ergonomik, çünkü böylece bir parça sayısını azaltıyoruz, çünkü daha hafif” gibi çok net cevap vermeniz lazım. “Çünkü böyle daha güzel” bir cevap değildir. Fonksiyon ve fizibilite üzerinden onu açıklıyor olmanız lazım. Doğa neden yaprağı geniş yapıyor? Yüzey alanını artırmak için. Niye amorf formlar kullanılıyor? Çünkü malzeme/ağırlık oranını devamlı düşürmeye çalışıyor. Tasarım doğanın ufak ölçekli egzersizinden başka bir şey değil. Doğanın bize yaptığı şeyi insan kendi çevresine yapmaya başlıyor. Aynı yöntemi kullanırsanız TASARIMCI İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I doğru bir şey yapıyorsunuz, doğru yoldasınız demektir. “Tasarım, dünyayı yeniden şekillendirme hakkını kullanarak çevreyi toplum için düzenleme sanatıdır. Bu yüzden de kişiyi gelmiş geçmiş en kompleks sorumluluklardan biri ile karşı karşıya bırakır. Tasarımcı kendini geliştirmek zorundadır; hem topluma hem de kendi yaşamına sunduğu kaliteyi yükseltmek için. Her ikisinin de etkileri son derece doğrudan gayeleri ise bir o kadar farklıdır” ifadesini kullanmışsınız internet sitenizde. İnsanoğlu yüzyıllarca dünyayı yeniden şekillendirirken çevreyi hep göz ardı etti ancak şimdi geldiğimiz noktada artık insanları çevreye uyumlu hale getiriyoruz? Tasarımcının buradaki işlevi ne? Öncelikle, firma size bir şey tasarlamanız için geldiği zaman, tasarımcının önemli gücü oluyor. Firmayı doğru yönlendirmek, bilgilendirmek açısından söylüyorum bunu. Çok farklı sektörlere çalışıyor olabilirsiniz. O sektörlerin bazıları çok çevreci oluyor ve siz bu firmalarda gördüğünüz gelişmeleri M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K diğer firmalara taşımakla yükümlüsünüz aslında. Tabii bunu firmanın hedefleri ve mali hedefleri çerçevesinde sunmak zorundasınız. Yani firma plastik üreticisiyse “Sen artık kâğıttan ürün yap” diyemezsiniz. Mevcut ürünü daha az parça ya da yatırımla çözebilmeyi ortaya koyabilirsiniz. Bir tasarımcının yaptığı en direkt dokunuştur bu. Bir örnek vereyim. Asteknik Mühendislik ile bir çalışma yaptık. Endüstriyel tasarımın, endüstriyel kısmına daha yakın bir proje. Dilatasyon profilleri tasarladık. Şimdi bir binayı normalde dilim dilim yaparlar. Özellikle büyük AVM’ler, hastaneler, otoparklar gibi. Ufak yer hareketleri ya da ilk yapıldığında olan ısı genleşmelerinden dolayı bina yerine oturmaya çalışır. Bu profillerin görevi, bina hareket ettiği zaman, bu hareketleri absorbe etmek için birbirinin içine 1-2 milimetre kayabilmektir. Bu endüstriyel tasarım projesi midir? Tartışılır. Çünkü tüketicinin gördüğü yer sadece profilin üst kısmıdır ve eliniz değil Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 sadece ayağınız değer. Bu profillerin ayaklarındaki kemer bugüne kadar hep düz yapılmıştı. Şöyle düşünün, iki köprü karşılaştırın, köprülerden bir tanesi düz, bir tanesi kemerli olsun. Tabii ki kemer olan çok daha mukavim olur. Çünkü üzerine gelen her dikey yükü, dikey ve yatay bileşenlerine ayırır. Çok basit, bundan 300 yıl önce ortaya çıkmıştır. Tasarladığım dilatasyon profilinde de bunu aynı mantıkla ele aldım. İki tane kemerin birbirinin içine açılıp kapanması gerekiyordu. Dikey olsalar birbirinin içinde hareket eder. Ama bükey olduğunda hareket eder mi? Tartışılması gereken buydu. Aslında bu fikir aklıma bu projeden tam bir yıl önce başka bir firma için tasarladığım eş merkezli yaylarla birbirinin içine geçen bulaşıklıktan çıktı. Çünkü eş merkezli yaylar düz çizgi gibi davranırlar. Yani kemer köprüyü birbirinin içine kaydırabiliyormuşuz. Bunu dilatasyon profil sistemine aktarırsak çok daha mukavim bir sistem ortaya çıkartabiliriz 45 ENDÜSTRİYEL TASARIMCILAR dedik ve yaptık. Dünyada bunu üreten altı firma var. Asteknik Mühendislik bunlardan biri. Enteresan olan bugüne kadar hiçbir tasarımcı dilatasyon projesi çizmedi. Hayata geçirdiğimiz bu sistemle alüminyum kullanımını yüzde 15 azalttık. Patentli bir üründür bu. Şimdi yüzde 15 tasarruf önemli bir rakam. Düşünün Asteknik Mühendislik, yapı firmalarına teklif veren bir firma, iki firma teklif verdiğinde Asteknik’in kullandığı alüminyum miktarı yüzde15 daha az ve diğer teklif veren firmanın Asteknik ile savaşma olasılığı yok. IPHONE’DAN DALIŞ BILGISAYARI Aynı zamanda dalış hocasıyım. Boğaziçi Üniversitesi Sualtı Sporları Klubü’yle de çalışmalar yaptım. Bir su altı dalış bilgisayarı tasarladım. Şöyle, suya daldığınız zaman belli bir metreye indikten sonra hemen yukarı çıkamazsınız. Çıkarsanız vurgun yersiniz. Yavaş yavaş her metrede belli bir süre dinlenerek çıkmanız gerekli. Vurgunu önlemek için piyasada fiyatı çok yüksek olan saatler satılıyor. Siz daldığınızda bu saat devreye giriyor. Hangi metrede ne kadar kalabilirsiniz bunu gösteriyor. Ama bu sadece bir saat. Grafiksel olarak bir şey görmeniz mümkün değil. Aklıma şöyle bir şey geldi: “Artık her şeyi iPhone ile yapabiliyoruz, iPhone’dan bir su altı dalış bilgisayarı yapabilir miyiz?” Bir kutu tasarladık su geçirmeyen ve içinde bir wi-fi olan. Telefonunuzu bu kutunun içine tabii belirli programları indirerek yerleştiriyorsunuz ve bir dalış bilgisayarınız oluyor. Firmalara bunları anlatabilme şansınız olabiliyor mu? Özellikle de KOBİ’lere… Asteknik Mühendislik ile bu üçüncü çalışmamızdı. İlk çalışmamız alüminyum paspastı ve Mordağ Design’ında ilk fatura kestiği işlerden biriydi. Asteknik Mühendislik o proje ile çok başarılı oldu. Çünkü bir iki kalıp yatırımı ile bütün paspasları ortaya çıkarabildi. Parçaları ters ve düz kullanabiliyordunuz ve yan tarafa ekleyebiliyordunuz. Hem ters hem düz kullandığınızda oluşturabildiğiniz kombinasyon sayısı çok fazlaydı. Proje başarılı oldu ve diğer iki projeyi hayata geçirdik. Firmanın güvenini kazanmak çok önemli. Tabii ki ilk tanışma toplantısını ben talep ettim. Ama doğru yerde, doğru zamanda, doğru firmanın karşısına çıkarsanız iş yapabiliyorsunuz. Bir firmanın karşısına azarlamasını planlamadığı bir ürünle karşısına çıkıp “Gelin böyle bir şey yapalım” diyerek ikna etmeniz çok zor. 2023 yılı hedefleri sanırım bu algıyı değiştirecek. Firmaların piyasaya yüksek katma değerli ürün sunma gayreti var. Bununla birlikte endüstriyel tasarımda bir talep artışı oldu mu? Tasarım talebinde özellikle geçen iki yılda artış var. Genelde Türk pazarı fiyata çok duyarlıdır. Diğer yandan o fiyata duyarlı pazarı beslemek ve korumak için firmalar daha çok da KOBİ’ler fiyat çarpıştırırlar. Fiyatı kırarsınız, kırarsınız ama bunun en önemli dezavantajı marka değeriniz düşer. Sonuçta tüketici olarak aynı ürünler arasında en ucuzunu alırsınız. Tasarım, inovasyon kimsede olmayan bir şeyi, bir çözümü, bir estetiği ortaya koyabilirseniz o zaman fiyat kırmanıza gerek olmaz. “Kendi fiyatımı ortaya koyabilirim” bilinci firmalara yerleşmeye başladı. Ancak Türkiye’de raflardan aldığınız ürünlerin yüzde 60’ı halen kalıpçı tasarımıdır. Üzerine düşünülmemiş nasıl katma değer yaratabiliriz diye bakılmamış ürünlerdir. Kurumların katkıları da önemli sanırım? Birçok kurum tasarım yarışması düzenliyor. İMMİB’in de dokuz yıldır süren bir tasarım yarışması var. Bunlar sektöre katkı sağlıyor mu? Tasarım bilincinin artmasında Design Turkey başta olmak üzere tasarım yarışmalarının etkisi inanılmaz. KOSGEB’in verdiği teşvikler de önemli. Tasarım kullanıyor, inovasyon yaklaşımınız varsa devlet “Ben destek veririm” diyor. Bir tasarım yaptığınızda bazı firmalar “Bu farklı bir model olabilecek mi?” diye soruyor. Yani ortaya bir düşünce koyma fikri oluşuyor. Türkiye’de tasarımın gelişim süreci ve gelecek beklentiniz nedir? Avrupa’nın ve dünyanın tasarımı 46 TASARIMCI İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I kullanışı Türkiye’den 25 sene önde. Ama tasarımın şu anda yükseldiği yerlerden biri de Türkiye. Geri dönüşümlü ürünlerin çok önem kazanacağına inanıyorum. KOSGEB’in desteklerine bakın, bir proje götürdüğünüzde, geri dönüşüm odaklı bir proje ise destek alması çok daha olası. Büyük ölçekli firmalar da bunları pazarlamada kullanıyor. Bir örnek vereyim. Geçen yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencilerine seminer verdim. Seminer sonunda iki genç yanıma geldi. Bir tanesinin aileden kalma bir mukavva fabrikası varmış. “Bizim bir mukvaaa fabrikamız var. Mukavva işimizi oturttuk. Mukavva ve kâğıttan neler yapabiliriz sizinle bir konuşsak” dedi. Yaşları 23-24. Dünyada Avustralya, İtalya ve İsveç’te üç dört mukavva firması kâğıttan mobilyalar yapıyor. Sandalye, yatak, televizyon altlığı gibi mukavemet gerektiren ya da aydınlatma gibi objeler. Baktığınızda origami aslında. Çünkü kâğıdı doğru şekilde katladığınızda bayağı mukavim ürün elde edebiliyorsunuz. Üç tane ürün belirledik. Aydınlatma, tabure ve saklama ünitesi. “Bunları üretip piyasaya sunun, bakalım nasıl bir tepki alacaksınız?” dedim. Aydınlatma ünitesi bir tane kâğıttan oluşuyor. İçinde LED var. 12volt elektrik girişi var. Bildiğiniz kâğıt. Siz tüketici olarak onu alıp belirli yerlerinden katlıyorsunuz ve aydınlatma oluyor. Bu M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K ürünün lojistiğini düşünün. Birim maliyetini geçtim. Konteynerin içine bundan sonsuz tane koyabiliyorsunuz. Tabureye gelelim. Sekiz parçayı birleştirince bayağı mukavim bir tabure oluyor. Düşünün koskocaman bir öğrenci evini 200 TL gibi bir rakama döşeyebilirsiniz. Masa, tabure, yatak gibi. Üstelik bu ürünü kullandınız diyelim 10 TL. İşiniz bittikten sonra getirin firma bunu sizden 5 TL’ye geri alacak. Çünkü tekrar kullanılabilir bir ürün. AR-GE birimleri ile birebir çalışıyorsunuz. Makine mühendisi olma avantajınız var. Firmaların AR-GE birimleri yeterli mi sizce? Firmaya göre çok değişiyor. Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Pazarlama odaklı bir firma ile çalışıyorsanız, onların çoğu yurt dışında üretim yapıyor. Burada üretim yapan bazı firmaların AR-GE departmanları savunma sanayi firmasının departmanı gibi. Böyle bir firmaya çalıştığınız zaman çok daha hızlı yol alabiliyorsunuz. Pazarlama ağırlıklı firmalar satışa ve fiyata odaklanırlar, üretim ve mühendislik hizmetini dışardan alır. Böyle bir firma ile çalışırsanız ürünü hayata geçirirken ilgili üretici ile sürekli irtibatta olursunuz. Ama üretimi Türkiye’de olan firmalarla çok daha hızlı ilerliyorsunuz. Farklı sektörler için endüstriyel tasarımlar yaptığını görüyoruz. Kimi plastik, kimi şişe. Siz hep böyle mi devam edeceksiniz? Hep böyle devam edeceğim. Farklı alanları çalışmanın dezavantajı oluyor tabii. Çünkü bir şeyi iyi bilmek önemli ama yeterli süre çalışırsanız öğrenebiliyorsunuz. Farklı sektörlerde çalışmak endüstriyel tasarımcı için çok önemli bana göre. Her sektörden bir şeyler öğreniyorsunuz. Bulaşıklıkta ortaya koyduğum bir çözüm dilatasyon profillerinde patentli ürüne dönüştü örneğin. Ben bugüne kadar farklı sektörlerde çalışmanın hiç zararını görmedim. 47 ALTERNATİF PAZARLAR GÜNEY ASYA’NIN GIZEMLI ÜLKESI HINDISTAN, DÜNYANIN DOKUZUNCU BÜYÜK EKONOMISI HALINE GELDI. 2020 YILINDA BEŞINCILIĞI HEDEFLEYEREK PEK ÇOK SEKTÖRDE YATIRIM ATAĞINA KALKAN HINDISTAN, ÖZELLIKLE INŞAAT VE MÜTEAHHITLIK ALANLARINDA TÜRK GIRIŞIMCILERE FIRSATLAR SUNUYOR. İKI ÜLKE ARASINDA 6,6 MILYAR DOLAR OLAN TICARET HACMININ ÖNÜMÜZDEKI DÖNEMDE YAPILACAK IŞ BIRLIKTELIKLERIYLE ARTMASI BEKLENIYOR. 48 ALTERNATİF PAZARLAR İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 n a t s i d n i H i l e y i s n a t o p k i r o m y o ı r n ı t o ş k a e m a k göz E konomik gelişim hızıyla dünyanın dikkatini üzerine toplayan ülkelerden biri de Hindistan… Sürekli artan büyüme oranlarıyla dünyanın en büyük dokuzuncu ekonomisi haline gelen Hindistan, 2020 yılında beşinci sıraya yerleşmek için yeni strateji ve politikalar geliştiriyor. Dünya konjonktüründen kaynaklanan etkilerle bazı yıllarda büyüme oranlarında düşüş yaşasa bile, Hindistan, nüfus büyüklüğü, coğrafi konumu ve gelişim potansiyeliyle tüm dünya ülkelerinin iştahını kabartıyor. Birçok ülkenin ve Türkiye’nin de Hindistan ile serbest ticaret anlaşması (STA) için müzakere yürütmesi bu ilginin en önemli göstergelerden biri. Türkiye ile Hindistan’ın toplam gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) 3 trilyon dolarken dış ticaret hacminin 7 milyar dolar olması, ikili ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyan bir diğer nokta. Türkiye Hindistan’da turizm, tekstil ve inşaat alanlarına, Hindistan da Türkiye’de enformasyon teknolojileri, hidrokarbonlar, boru hatları ve demir yolu inşaatlarına yatırım yapıyor. İş hacmindeki potansiyelin büyüklüğüne karşın iki ülkenin birbirini çok iyi tanımadığı ve bu nedenle tanıtım faaliyetlerine ağırlık verilmesi gerektiği de her iki ülkenin yetkilileri tarafından sıkça dile getiriliyor. Karmaşık ve alışılmışın dışında uygulamalara ’ın sahip bir ülke olarak Hindistan, özellikle müşteri yapısı dikkate alındığında, Türkiye açısından geleneksel pazarlara göre farklı bir yapı sergiliyor. Bu nedenle Türkiye’den yatırımcıların bu bölgede iş birliktelikleri açısından uygun bir strateji geliştirerek hareket etmeleri büyük önem taşıyor. Bu kapsamda Türkiye’nin iki ülke ticaretini geliştirmesi için pazar yapısını iyi tanıyarak yatırım fırsatlarını değerlendirmesi gerekiyor. ALTYAPI YATIRIMLARI IŞTAH KABARTIYOR Hindistan’da özellikle konut ve altyapı başta olmak üzere hemen her türlü inşaat yatırımına ihtiyaç duyuluyor. Hindistan Planlama Komisyonu tarafından yapılan çalışmalarda, 2013-2017 yıllarını kapsayan 12’nci Beş Yıllık Plan’da, altyapı yatırımlarına ayrılan kaynak 1 trilyon 25 milyar dolar olarak öngörülüyor. Ülkenin kentsel bölgelerinde, su arıtımı, ulaşım ve inşaat, yenilenebilir enerji, çevre kirliliği kontrolü gibi alanlarda büyük altyapı yatırımları bu ihtiyaçların başında geliyor. Ülkedeki alışveriş merkezilerinin (AVM) sayısının hızla artması nedeniyle AVM’lerin inşası, yerleşimi ve kiralanması gibi konularda tecrübeli olan Türkiye bu alandaki fırsatları değerlendirebilir. İmalat sektörleri arasında ise, müteahhitlik sektörüyle doğrudan bağlantılı olan inşaat malzemeleri sektörü de Hindistan’da yatırım yapılabilecek başlıca sektörler arasında yer alıyor. Hindistan Denizcilik Bakanlığı tarafından açıklanan 10 yıllık reform paketinde, yeni liman ve tersane inşası, yeni gemi yapımı 49 ALTERNATİF PAZARLAR ve mevcut tesislerin iyileştirmesi için 110 milyar dolarlık bir bütçenin sektöre aktarılması planlanıyor. Bu durum hem Türk müteahhitleri hem de Türk gemi inşa sanayi firmaları için büyük fırsat yaratıyor. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2011 yılında en yüksek seviyeye ulaşarak 7,2 milyar doları buldu. 2012 yılında bu rakam 6,6 milyar dolar, 2013’ün ilk sekiz ayında ise 4,3 milyar dolar oldu. 2012 yılında Hindistan’a ihracatımız 792 milyon dolar, ithalatımız 5,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2013 yılının ilk sekiz ayında ise Hindistan’a ihracatımız 408 milyon dolar, ithalatımız 3,9 milyar dolar oldu. Hindistan’a yönelik ihracatın geliştirilmesi açısından özellikle iki ülke bürokratlarının bir araya gelerek gerekli anlaşmaları imzalaması büyük önem taşıyor. YÜKSEK GÜMRÜK VERGILERI ZORLUYOR Hindistan ve Türkiye arasında STA yapılmasına yönelik girişimler sürüyor. Hindistan 2012 yılında dünya ithalatı sıralamasında 489 milyar dolarla 10’uncu sırada yer almakla birlikte, yüzde 13’lük gümrük vergisiyle en yüksek gümrük vergisi uygulayan ülkeler arasında bulunuyor. ALTIN ITHALATINA SINIRLAMA GETIRILDI Dünyanın en büyük altın kullanıcısı olarak, talebi kontrol altına alabilmek ve rekor seviyeye ulaşan cari açığını küçültebilmek için ithalatta vergileri artıran Hindistan, geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği 860 tonluk altın ithalatını bu yıl 850 ton ile sınırlamayı planlıyor. 50 Ekonomi Bakanlığı’nın Hindistan makamları nezdindeki girişimleri sonucunda, iki ülke arasında Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (KEOA) yapılması imkânlarını araştırmaya yönelik bir ortak çalışma grubu kuruldu. Bu grup tarafından 2011’de hazırlanan raporun bir an önce imzalanmasına yönelik girişimler devam ediyor. Ancak Hindistan’ın Avrupa Birliği (AB) ile STA müzakerelerine odaklanmasından ötürü henüz bu süreç tamamlanamadı. Hindistan ile Türkiye arasında imzalanacak KEOA ile ekonomik ilişkilerin, yatırım ve iş birliği imkânlarının zenginleştirilmesinin yanı sıra, ikili ticaretin daha dengeli bir yapıya kavuşturularak artırılması amaçlanıyor. Hindistan’ın AB ile STA müzakere sürecinde ise, Haziran 2007’den bugüne kadar 11 tam müzakere turu gerçekleştirildi. 2012 yılından itibaren müzakereler daha çok fasıllara özgü teknik gruplar arasında sürdürülüyor. Bu kapsamda, müzakerelerde istenen ilerleme sağlanamıyor. Başta tarifeler (özellikle motorlu taşıtlar ve alkollü içkiler) olmak üzere hizmetler ve kamu alımlarında taraflar arasında görüş ayrılıkları bulunuyor. Hâlihazırda 14 ülke ile STA’sı yürürlükte olan Hindistan’ın, yedi ülkeyle müzakereleri devam ediyor. İKI ÜLKENIN DE HEDEFLERI BÜYÜK Hindistan 2020 yılında dünyanın beşinci büyük ekonomisi, Türkiye ise 2023 yılında dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olmayı hedefliyor. Büyük potansiyele sahip bir pazar olmasına karşın Hindistan’ın yüksek gümrük vergileri Türkiye için önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Dünyanın farklı yerlerinde üretim yapan Hintli firmalara mal satabilen Türk sanayicileri, Hindistan’daki firmalara satış yapabilmek için hükümetler nezdinde çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyor. Hindistan ile Türkiye arasında “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi”, “Ticaret İşbirliği”, “Yatırımların Karşılıklı Korunması ve Teşviki”, ticaret, yatırım, ulaştırma, teknoloji, standardizasyon gibi birçok konuda anlaşma mevcut. Ekonomi Bakanlığı, Hindistan’a ticaret ve yatırım yapmak isteyen firmalar için pazara giriş koşullarının kolaylaştırılması ve iyileştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütüyor. Ancak mevcut anlaşmalar iki ülke arasındak ticaretin istenen seviyeye gelebilmesi açısından henüz yeterli değil. 2025’TE NÜFUS 1,4 MILYARA ULAŞACAK İngiltere’den bağımsızlığını 1947 yılında kazanan Hindistan, bugün 1,2 milyarlık nüfusuyla dünyanın ikinci en kalabalık ülkesi konumunda. Doğum hızının düşeceğine dair iyimser beklentilere rağmen, 2025 yılında Hindistan nüfusunun 1,4 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Kırsal kesimde yaşama oranı diğer gelişen Asya ülkelerine göre çok daha yüksek olan Hindistan’da, halkın yüzde 60’ı nüfusu 5 bini geçmeyen yerleşim birimlerinde yaşıyor. ALTERNATİF PAZARLAR İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I Buna karşın şehirlere göç de hızla artıyor. Hindistan’da her yıl yaklaşık 10 milyon kişi iş gücüne katılıyor, bu durum hükümetin eğitimin kalite ve miktarını artırmak için yatırım yapmasını zorunlu kılıyor. Hindistan dünya yüzeyinin yüzde 2,4’ünü kaplamasına rağmen doğal kaynaklar bakımından çok zengin bir ülke değil. Hindistan’daki en önemli madenler kömür, demir ve boksit. Petrol ve gazın büyük kısmı ithal ediliyor. Büyük coğrafi ve iklimsel farklılıklar, bölgeler arasında gelir dağılımı ve ekonomik gelişmişlik farklılıklarına neden oluyor. Gelişmiş ülkelerin tersine, Hindistan’da çalışan nüfusun yüzde 60’ı tarım sektöründe istihdam ediliyor. Şehirlere göç artmasına rağmen hâlâ sınırlı ve Hintlilerin büyük çoğunluğu geçimini topraktan sağlıyor. Ekilebilir arazinin yüzde 40’ı sulanabilir durumda ve geriye kalan arazilerde tarımsal üretimin akıbeti yıllık muson yağmurlarına bağlı. HEDEF, HIZMET SEKTÖRÜNÜN PAYINI ARTIRMAK Hindistan ekonomisi iki farklı yapı gösteriyor. Bir yanda orta sınıfın kalifiye elemanlarını çalıştıran modern ve küresel rekabet gücüne sahip bilgiye dayalı hizmetler sektörü, diğer yanda çoğunlukla az eğitimli iş gücünün çalıştığı ve rekoltesi yağışlara bağlı tarım sektörü. İmalat sektörü geleneksel olarak kalitesiz mallar nedeniyle yetersiz. Ancak bu durum son yıllarda değişmeye başladı. Hizmetler sektöründeki güçlü büyümeyle sektörün GSYH içindeki payı 2011 yılında yüzde 56,4 olarak gerçekleşirken, tarım sektörünün payı yüzde 17,2, sanayinin payı ise yüzde 26,4 oldu. 2015 yılı sonunda bu oranların hizmet sektörü için yüzde 59,2, sanayi için yüzde 24 ve tarım için yüzde 14,8 olması bekleniyor. Rakamlar son yıllarda ekonominin tarıma olan bağımlılığının azaldığını göstermesine karşın, tarımın GSYH’deki payı yıllık muson yağmurlarının sonuçlarına bağlı olarak dalgalanmalar gösteriyor. Çoğu çiftçi ailesi yoksulluk sınırının altında yaşamını sürdürüyor. Hindistan bazı insani gelişim indeksleri açısından, özellikle kırsal alanda, dünyanın en kötü performansını gösteren ülkelerden biri olmasına karşın, aynı zamanda yüksek nitelikli iş gücü ve dünya M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 çapında tanınan birkaç sanayi kuruluşuyla da öne çıkıyor. BÜTÇE AÇIĞI ÜLKENIN YUMUŞAK KARNI Ülkede son yıllarda sağlanan istikrarlı büyümeye rağmen mali zayıflık sürüyor. Bütçe açığını azaltmaya yönelik stratejilerin uygulanması politik olarak zorunlu hale geldi. Bunun için sübvansiyonları azaltmak, vergi paylarını artırmak (sadece 32 milyon kişi gelir vergisi veriyor), kamu çalışanlarının sayısını düşürmek ve kamu teşekküllerini kapatmak ya da özelleştirmek gerekiyor, ancak güçlü muhalefet nedeniyle bu konuda önemli ilerlemeler sağlanamıyor. Son olarak hükümet Hindistan’ın vergi kanununu değiştirmek için radikal bir adım attı. 2011 yılında uygulamaya koymak için yeni vergi yasası önerisi verdi. Maliye bakanı tarafından 12 Ağustos 2009 tarihinde sunulan bu öneriye göre, kurumlar vergisi yüzde 30’dan yüzde 25’e düşürüldü. Kanun tasarısı aynı zamanda gelir vergisi ödeme yükümlülüğü alt sınırını yıllık 300 bin rupiden (yaklaşık 6 bin dolar) 1 milyon rupiye (yaklaşık 20 bin dolar) çıkardı. Genel olarak tasarı olumlu karşılandı, ancak henüz yürürlüğe girmedi. YÜZDE 7 CIVARINDA BÜYÜME BEKLENIYOR Hindistan’ın ekonomik reformları başlattığı 1990’lı yılların başından itibaren büyümede önemli bir istikrar sağlandı. Reel büyüme 2003 yılından itibaren her yıl yüzde 8’in üzerinde gerçekleşti ve 2006 yılında yüzde 9,7 ile tepe noktasına ulaştı. 2008 yılında ise küresel ekonomik krizin etkisiyle ekonomik büyüme yüzde 6,1 oranında gerçekleşti. 2008 yılında toplam ihracatın, GSYH’nin sadece yüzde 24’ü oranında olması ve dünyayla kısıtlı ticari entegrasyonu Hindistan’ın küresel finansal krizden daha az etkilenmesine sebep oldu. Dış ticaret büyük bir darbe aldı, ancak Hindistan ekonomisinin dayanak noktası olan iç talep, çabuk toparlanan esnek bir yapıya sahip olduğunu bu dönemde de gösterdi. Hindistan ekonomisi, 2009’da yüzde 6,7; 2010’da yüzde 7,1; 2011 yılında yüzde 6,9; 2012 yılında ise yüzde 6,5 oranında büyüdü. Önümüzdeki beş yıllık dönemde Hindistan ekonomisinin yıllık yüzde 7 civarında büyümesi bekleniyor. HINDISTAN ILE IŞ YAPACAKLARA ÖNERILER Öncelikle Hindistan’a yapılacak ziyaretler için en uygun aylar kasım-mart arasıdır. Çünkü nisan ve haziran arasında kavurucu sıcaklar, haziran ve eylül arasında ise şiddetli muson yağmurlarının etkilediği olumsuz hava koşulları hâkimdir. Hintliler oldukça nazik insanlardır. Diğer insanların rahatsızlık hissetmesini kesinlikle istemezler. Sizi kesinlikle zor durumda bırakmazlar. Ticari görüşme esnasında sözleşme yapılıp yapılmadığına bakmadan toplantıyı terk edebilirsiniz. Onların birçok konudaki niyetlerini anlamak, duygularını çözmek gerçekten zordur. Hintliler dakik olunmasını ve taahhütlerin yerine getirmesini takdir ederler. Ama birçok Hintlinin zihninde zaman, bir bireyin aktivitelerini planlamasında ve yönlendirmesinde objektif kıstas değildir. Birçok Hintli için planlar ve takvimler diğer insanlara ve olaylara göre raslantısal şekilde değişir, değişebilir. Dolayısıyla aylar öncesinden belirlenen bir randevuyu birkaç gün öncesinden teyit etmek faydalıdır. Hintli bir iş adamıyla buluşacaksanız kendinizi son dakika değişikliklerine hazırlamalısınız. Hintliler alçak gönüllü, saygılı, barışçı bir toplumdur. Ayrıca benimsedikleri dinlerin de etkisiyle hoşgörülü ve sakindirler. Maddi dünyaya, kılık kıyafete, markaya önem vermezler. Hediye olarak maliyeti yüksek olmayan ancak Hindistan’da bulunmayan bilgisayar disketi, sargı bezi, hazır çorba, çikolata, tıraş bıçağı, parfüm, tuvalet malzemeleri götürülebilir. Kaçınılması gereken hediyeler arasında ise karşı taraf Müslüman ise köpek resmi, oyuncağı, karşı taraf muhafazakâr Hindu ise sığır eti ve etinden türetilmiş ürünler, deri ile deriden yapılmış giysi ve objelerdir. 51 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? M eksika ticaret kültürü açısından kendini üstün gören ancak uysal yatırım açısından ise hiyerarşiye önem veren, mutabakat yapmaya yakın aynı zamanda sosyal bir ülkedir. Meksika’daki uluslararası şirketlerin birçoğu, Amerikan tarzı müzakere modellerini tercih ederken, ulusal şirketler için durum farklılık gösterir. Geniş bağlamlı kültürler arasında yer alan Meksika kültüründe, kişiler söylemek istediklerinin büyük bir bölümünü saklı tutar. Kullanılan sözcükler anlatılmak istenenin yalnızca bir kısmını açığa vurur ya da sözcükler gerçek anlamlarında kullanılmaz. Yöneticilerin konuşmalarından olumlu sonuç çıktığı düşünüldüğü halde olumsuz sonuca varılması mümkündür. Şirketler görüşmelerde son anda karar değiştirebildikleri için işin bitiş noktasına kadar kararın ne olduğu konusundan bahsedilmez. Bu tür işler Meksikalılar için şüpheli göründüğü halde bazı işlerde de kesinlikle olumsuz düşündüklerini, Türkiye’deki “Biz sizi ararız” benzeri söylemlerle kibarca reddederler. Meksika ’da randevuya geç kalmak nezaket göstergesidir BUNLARI BILIYOR MUSUNUZ BÖLÜMÜMÜZDE BU AY YINE ULUSLARARASI TICARETTE KÜLTÜR KONUSUNDA MARMARA ÜNIVERSITESI SOSYAL BILIMLER MESLEK YÜKSEKOKULU DIŞ TICARET ÖĞRETIM ÜYESI DOÇ. DR. MEHMET MELEMEN TARAFINDAN HAZIRLANAN ULUSLARARASI TICARET KÜLTÜRÜ KITABINDAN ALINTILAR YAPACAĞIZ. TÜRKIYE’NIN DIŞ TICARETINI GERÇEKLEŞTIRDIĞI ÜLKELERIN KÜLTÜRLERININ IŞ ILIŞKILERINI NASIL ETKILEDIĞINI AKTARAN VE DIKKAT EDILMESI GEREKEN KONULARA DIKKAT ÇEKEN KITAPTA YAŞANAN SIKINTILAR VAKA ÖRNEKLERIYLE AÇIKLANIYOR. BU AYKI ÜLKEMIZ ISE MEKSIKA. 52 CÖMERTLER ANCAK FON SIKINTILARI VAR Meksikalı yöneticiler, somut konularda bile çoğu kez şüpheci ve çekinceli davranırlar. Meksikalılar genel olarak cömert, iyimser, nazik, anlayışlı, sıcakkanlı rahat insanlardır. Ancak Meksikalı firmaların büyük çoğunluğunun fon sıkıntısı çektiği, faizlerin yüksek olduğu, finansal şirketlerinin genel iyimser yaklaşımı Türk şirketlerini yanıltabilir. Nitekim ödeme aşamasına gelindiğinde kesinleşti diye bakılan işlerin parasal sorunlar nedeniyle gerçekleştirilemediği görülür. Bu nedenle Meksikalıların görünüşteki rahatlığına rağmen tedbiri elden bırakmamak, gerçekçi bakış açısından kopmamak gerekmektedir. MEKSIKA TICARET KÜLTÜRÜ GENEL ÖZELLIKLERI Gerek kültürel gerekse ticari açıdan Meksika toplumu, kendisini oluşturan öğelerin birbirine uygun şekilde saygı göstermesine büyük önem verir. Gerçek ya da gerçek olduğu düşünülen hor görmeler anlaşmayı BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I bozan potansiyel olgulardır ve Meksikalılar yabancı fikirlere karşı duyarlılıklarıyla tanınırlar. Övünme anlamına yorumlanacak bir gülümseme ya da can sıkıntısı olarak algılanan yorgunluk en kârlı anlaşmayı durma noktasına getirebilir. Yatırımcılar ve alıcılar bile bu duyarlılıklara neden olmaktan sakınırlar. ZAMAN KAVRAMI ESNEKTIR Meksika’da çalışma saatleri 9.00 ile 17.00 arasındadır. Devlet daireleri ise daha geç açılır. Zaman kavramı esnektir. Dakik olmak önem teşkil etmez. Dakiklik ve süre sınırla ilgili tutumlar “manana” (yarına kalsın) klişesinin ölçülerinden uzaktır ama Meksikalılar gerçekten çalışmayı ve işi bir amaçtan çok araç olarak görürler. İşlerin yavaştan alınması, aceleye getirilmemesi normal karşılanır. Zamanlama konusunda Meksikalılar, Amerikalılardan farklılık gösterir. Zamanı para olarak algılamazlar, karar varılacağını düşündükleri işlerde aceleci davranmazlar. Randevu verirken “hora Inglesa” (İngiliz zamanı) derlerse, bu görüşmenin mutlaka planlanan zamanda yapılmasını istediklerini gösterir. Fakat görüşmeye çoğu zaman en az yarım saat geç gelirler. Bunun Meksikalıların bir özelliği olduğu düşünülüp normal karşılanmalıdır. Ancak görüşmeye, gelen taraf gecikmişse M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I B İ R L İ Ğ İ A Y L I K hoş karşılanmaz. Hatta sosyal hayatta da birçok yere geç gidilir. Erken veya zamanında gitmek yanlış anlaşılabilir. Bitiş saatleri ise belirlenmemiştir. KIŞISEL YAKINLIK ÖNEMLI, IŞ ORTAKLIĞI IKINCI PLANDA Meksikalılar için iş ilişkilerinde en önemli şey güvendir. Müzakere süreçlerinin ağırdan almalarına rağmen, uzun iş görüşmeleri sonucunda karara varılmaması Meksikalıları rahatsız eder, bunun nedeni de görüşmeler için yapılan masrafların boşa gitmiş olmasıdır. Meksikalılarla iş ilişkisinden önce sosyal ilişkiler geliştirilmeli, kişisel yakınlık kurulmalıdır. İş ortaklığı ikinci planda bırakılmalıdır. Meksika yoğun bürokrasi işlemlerinin yürütüldüğü bir ülkedir. Her adım incelikle takip edilir ve kayıt altına alınır. Belgelerde eksiklik ve sehven yapılmış hatalar dahi kabul edilmez, bunun nedeni ise ülkedeki yasadışı işlerin fazlalığıdır. Devlet kontrolü üst düzeydedir. MEKSIKALILAR IÇIN STATÜ ÖNEMLI Ticari görüşmelerde Meksikalılar yazılı olarak üç isim kullanırlar, kişinin ismi, babasının soyadı ve annesinin soyadı yan yana yazılır. Annesinin soyadı sadece ilk harfinin sonuna nokta konularak kullanılır. Sözlü dilde sadece isim ve birinci soyadı MEKSIKALILAR RANDEVUYA GEÇ KALINCA… Türkiye’nin önemli otomobil ve tarım araçları lastik üreticisi firma Meksikalılarla yapacakları ilk görüşmede sorun yaşadı. Meksika’ya giden Türk ekibi, planlı, programlı ve donanımlı bir şekilde görüşmeye hazırlardı. Meksikalılar tarafından otellerinden alınacakları taahhüt edildi ve saat belirlendi. Ekip belirlenen saatte otelin lobisinde beklemeye başladı. Ancak zaman ilerlemesine rağmen kimse gelmedi. Şirket yetkilileri gecikmeyle ilgili kendilerine bilgi verilmemesi durumundan şüphelenmeye başladı. İşin olmayacağına kanaat getirdiler ve hatta sinirlendiler. İki saate yakın bir beklemenin ardından Meksikalılar geldi. Ancak ne bir özür ne de bir bahane sunmamalı Türk ekibi daha da şaşırttı hatta bu duruma tepki bile gösterdiler. Meksikalılar ise bu tepkiyi tuhaf karşıladılar. Çünkü Meksika ticaret kültüründe randevu saatinde gitmenin ayıp karşılandığı, geç gidilmesinin uygun olduğu görüşüdür. Türk ekip Meksika’da kaldığı süre içinde tüm iş, aile ve sosyal ilişkilerde insanların geç kalmayı nezaket olarak görüldüğünün farkına vardı. Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 kullanılır. Meksikalılar için toplumsal statü büyük önem taşır. Toplumsal statü, kullanılan otomobil, giyilen kıyafet, kullanılan aksesuar, rezervasyon yaptırılan otel gibi ayrıntılardan anlaşılabildiği gibi unvandan da anlaşılabilir. RANDEVUYU TEYIT ETMEYI UNUTMAYIN Meksikalı yöneticilerle görüşmek için iki hafta öncesinden randevu alınmalı ve bir hafta önceden de telefonla arayıp teyit alınmalıdır. Son anda yapılan sürpriz değişiklikler müzakere planlarında aksamaya neden olacağından teyit ettirme önemlidir. Aile kavramı Meksikalılar için önemlidir ve geniş aile yapısı yaygındır. İş dünyasında da aile şirketleri çoktur ve alınan kararlar, uygulamalar hakkında birçok aile üyesinin fikrine önem verilir. Bu danışma işlemi bazen süreci uzatabilir. Resmi görüşmelerde erkekler klasik kesim koyu renkli takım elbise tercih etmeli. Tişört, şort, sandalet asla giyilmemelidir. Kadınlar klasik kesim takım elbise giymeli çok kısa ve dar kıyafetler giymemelidir. Kot pantolon her iki cins için de kaçınılması gereken giysilerdir. KIRMIZI KALEM KULLANMAYIN Konuşurken ellerin kalçaya dayanması sinirlilik, ellerin cepte tutulması ise kabalık olarak algılanır. Meksikalılar konuşurken genelde göz teması kurmaktan kaçınırlar, bu onlar için saygının göstergesidir. Toplantı esnasında mutlaka karşılıklı kartvizit verilmeli, kartvizitin bir yüzü İspanyolca yazılmış olmalıdır. Meksikalıların ismini bir kağıda yazarken asla kırmızı mürekkepli kalem kullanılmamalıdır. Çünkü kırmızı ölümü çağrıştırır. MEKSIKALILAR PLANLI YAŞAMAYI SEVMEZLER Fiziksel temas Meksika kültüründe olumlu karşılanır. Masada otururken kola ya da omza dokunmak, sırtına vurmak Meksikalılar için normaldir. Eğer karşı taraf kendini çekerse, fiziksel mesafeyi açmaya çalışırsa Meksikalı bunu hakaret olarak algılar. Meksikalılar sanatçı ve yaratıcı yapılarını baltalayacağını düşündüğü için planlamadan yaşamayı severler. Düzene bağlı, planlı yaşamazlar. Zamanı para ile eşdeğer tutmazlar. 53 İMMİB EĞİTİM PROGRAMI Adı Dış Ticaretin Finansmanı Kodu EDU-X915257 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 04.11.2013 Eğitimin Tarihi 04.11.2013 - 05.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Gökhan AKSAY [MİDA] 1979 ODTÜ Ekonomi mezunu olan Gökhan Aksay, 1980 - 1995 yılları arasında sırasıyla Türkiye İş Bankası Teftiş Kurulu Müfettişliği, Türkiye İş Bankası Hollanda Şubesi, Türkiye İş Bankası, Fon Yönetimi Müdür Yardımcısı, Türkiye İş Bankası Döviz Pozisyon Müdürü ve Türkiye İş Bankası, Kabataş Şubesi Müdür olarak görev yaptı. Ardından Poyraz-Karlıbel’de Proje Yönetim Müdürü, Başak Faktoring Genel Müdürü, Optima Danışmanlık ve Pangaea Partners Istanbul Office’inde eğitmenlik yapan Aksay, 2008 yılından bu yana ise Mida Management Consultants şirketinden çalışıyor. Aksay, dış ticaretin finansmanı, finansal planlama, finansçı olmayanlar için finans, temel ve ileri finansal analiz, aktif-pasif yönetimi, kaynak maliyeti hesaplama yöntemleri ve fiyatlama, finansal matematik, finansal kurumlarda bütçeleme ve mali kontrol teknikleri, gişe hizmetleri, temel muhasebe ve banka muhasebesi, risk yönetimi, alternatif finansman teknikleri, sermaye piyasaları, para - döviz piyasaları ve hazine ürünleri, bankacılığa giriş ve bankacılık sektöründe son gelişmeler, temel ve ileri kredi süreci ve sorunlu krediler konularında eğitim veriyor. Adı KAIZEN (Sürekli İyileşme) Kodu EDU-R523484 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 08.11.2013 Eğitimin Tarihi 08.11.2013 - 08.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Cevdet DAL [NMT] 1968 yılında doğan Cevdet Dal, Bakırköy Meslek Lisesi’nden sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi, Elektrik Mühendisliği’nden mezun oldu. İki yıl çalışma hayatı yürüttükten sonra Haberleşme Tekniği konusunda GHK Kassel üniversitesinde (Almanya) yüksek lisans yaptı. 1992 – 1993 yıları arasında Mercedes, Otokar, BMC, TEMSA gibi firmalara kablo üretimi yapan Doğuş Elektrik Sistemleri’nde üretim müdürlüğü, 1994-1995 yıllarında ise Sahil Güvenlik Onarım Destek Komutanlığında Plan Keşif Müdür Vekilliği görevlerinde bulundu. 1996 – 2005 yılları arasında çok uluslu Esselte Leizt firmasında Planlama ve Kontrol Müdürü olarak çalışan Dal, bu yıllarda 39 ülkede tesisi bulunan Esselte firmasının uluslararası yalın üretim takımı üyesi olarak, İtalya, Almanya, Polonya, Belçika ve Türkiye tesislerinde 300 ‘ün üzerinde kaizen çalışmasını yönetti ve birçok çalışanın eğitimi üstlendi. Dal, yalın üretim sisteminin kurucusu Taiicihi Ohno’nun çalışma arkadaşı Chihiro Nakao (Shingijutsu USA firmasının kurucusu ve Esselte firmasının danışmanıdır) ve yine yalın üretim sisteminin Amerika’da ilk uygulayıcılarından Art Byrne’dan sertifika aldı. Dal, uluslararası kaizen çalışmalarına sözü edilen ustalarla katılma fırsatı da buldu. Uyguladığı Yalın Üretim Teknikleri arasında Hashin Kanri, Jidoka, Heijunka, Kanban, Smed, 5D, 5W, Tpm, Çekme sistemi, Andon, Kaizen (Kaikaku, kobetsu), A3, Value Stream Mapping teknikleri yer alır. ODTÜ, Süleyman Demirel ve Aydın Üniversitesi’nde yalın üretim konulu seminerler verdi. 54 Adı Kodu Kayıt Tarihi Eğitimin Tarihi Eğitimin Saati Kontenjan Şehir Yer Eğitmen İç Tetkikçi (ISO 9001:2008 ve ISO 14000 Standartları İçin) EDU-W506471 16.09.2013 - 11.11.2013 11.11.2013 - 12.11.2013 09.30-17.30 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) İSTANBUL Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Kamuran DİNÇSOY [RÖNESANS] Adı NLP / Sistemli Düşünme ve İş Hayatında Verimliliğin Artması Kodu EDU-M725154 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 13.11.2013 Eğitimin Tarihi 13.11.2013 - 13.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yeri Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Efsun YÜKSEL TUNÇ [İNDUS] 1991 yılında iş yaşamına adım atan ve 1995 yılından beri bilgi ve deneyimini paylaşan M.Efsun Yüksel Tunç, Indus Danışmanlık’ın kurucusu olarak firmalara eğitim, insan kaynakları ve yönetim/ strateji konularında danışmanlık hizmeti veriyor. Türkiye’de İngilizce öğrenimi konusunda Indus bünyesinde kur sistemi olmadan konuşmaya yönelik İngilizce programlarını oluşturan Tunç paylaşımlarını İngilizce de yapabiliyor. İstanbul Üniversitesi “Sosyal Bilimler Avrupa İlişkileri”nden sonra İngiltere’de ikinci üniversite olarak Heriot Watt University’de İşletme okuyan Tunç, yurtiçi ve yurtdışında uzmanlıklarını artırabilmek adına çok sayıda eğitime katıldı. 19 yıldan bu yana çalışma hayatında olan Tunç 9 yıldır sektöründe lider kurumlara Indus hizmetlerini ekip arkadaşlarıyla birlikte sunuyor. Tunç, 16 senedir profesyonel aktif satış ve 10 seneden bu yana da yöneticilik yapıyor. Adı English for Effective Telephone Communication (İngilizce Telefonda Etkili İletişim) Kodu EDU-B686367 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 14.11.2013 Eğitimin Tarihi 14.11.2013 - 14.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 15 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen JT REHILL 2009 yılından bu yana İstanbul’da yaşayan JT Türkiye’de İngilizce öğretmeni, eğitim içerikleri yazarı, öğretmen eğitmeni ve danışman olarak çalışmıştır. EFINST’te hala uzaktan eğitim programlarında birçok uluslararası projede koordinatörlük görevini üstlenen JT dünyanın çeşitli yerlerindeki öğrencilere uzaktan İngilizce eğitmeni olarak eğitim veriyor. Wesleyan Universitesi’nden1998 yılında mezun olan JT, Amerika’da bulunduğu yıllarda eğitim, sağlık, bilgi teknolojileri ve finans sektörü başta olmak üzere birçok farklı sektör için profesyonel gelişim eğitimleri verdi. Adı İş Sağlığı ve İş Güvenliğinde Risk Değerlendirmesi Kodu EDU-P715740 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 15.11.2013 Eğitimin Tarihi 15.11.2013 - 15.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Hacer KAYHAN [HİZMED] İşçi sağlığı, iş güvenliği ve çevre alanında 18 yıl çalışan Kayhan, yasal izinler, kanunlara uygunluk, OHSAS 18001, ISO 14001 ve ISO 9001 yönetim sistemleri kurma ve uygulama, risk analizi ve denetimler konusunda deneyime sahip. İşçi sağlığı, İş güvenliği ve Çevre konularında Avrupa Birliği, Kuzey Amerika ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına hakim olan Kayhan, ulusal ve uluslararası işçi sağlığı, iş güvenliği ve çevre alanında ihtiyaçların belirlenmesi, çözüm yolları ile bu çözümlerin uygulana rehberlik ediyor. Adı Kodu Kayıt Tarihi Eğitimin Tarihi Eğitimin Saati Kontenjan Şehir Yer Eğitmen 5S EDU-X210383 16.09.2013 - 15.11.2013 15.11.2013 - 15.11.2013 09.30-17.30 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) İSTANBUL Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Cevdet DAL [NMT] Adı Yöneticilik Eğitimi-Yöneticinin Yol Haritası Kodu EDU-M228459 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 18.11.2013 Eğitimin Tarihi 18.11.2013 - 19.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Serap GÖKMEN [EĞİTİM AKADEMİ] Eğitim Akademi Kurucu Başkanı, Eğitmen, Danışman NLP ( Nöro Lingusitik Programlama ) eğitmenliği sertifikasını, İngiltere’de John Seymour Associates’dan alan Serap Gökmen, Uluslararası Koçluk Birliği’nden de koçluk eğitimini aldı. Londra’da, ILM ( Instıtude of Leadership & Management) tarafından Liderlik ve Yöneticilik, Fransa’da, Öfke & Stres Yönetimi Eğitimi gören ve eğitmen olarak akredite olan Gökmen, İzmir’de doğdu. Gökmen, sırasıyla Bornova Anadolu Lisesi, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi ve Brighton Üniversitesinde, İş İdaresi bölümünü tamamlayarak pazarlama yüksek lisansı yaptı. 20 sene profesyonel olarak satış ve pazarlama alanında çalışan Gökmen, profesyonel iş hayatının son dokuz yılını üst düzey satış yöneticisi olarak geçirdi. Gökmen, Boğaziçi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi, İngiliz Nöro Linguistik Programlama kökenli eğitim ve danışmanlık firması John Seymour Associates’in Türkiye temsilciliğini yaptı ve PDR Group eğitim firması için eğitim danışmanı olarak çalıştı. Avrupa Birliği projelerinde eğitim danışmanlığı yapan Gökmen, özellikle Anadolu’da kadın girişimciliğini artırmak için kadınlara satış - pazarlama ve girişimcilik eğitimleri veriyor. Satış, Satış Yönetimi, Yöneticilik, Liderlik, Koçluk, Sunum Becerileri, Stres yönetimi, Etkili ve Güzel Konuşma, Eğiticinin Eğitimi ve İletişim eğitimlerinde uzmandır. 20.000 saati aşkın eğitmenlik deneyimine sahip olan Gökmen, TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi ) adına pek çok projede eğitmenlik yaptı. Gökmen, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği BÜMED, İstanbul Tekstil İhracatçılar Birliği İTKİB, İstanbul Maden ve Metal İhracatçı Birlikleri IMMIB ve ABİGEM eğitmenleri arasında yer almaktadır. İMMİB EĞİTİM PROGRAMI İ S T A N B U L D E M İ R V E D E M İ R D I Ş I Adı Dış Ticaret Uzmanlığı Programı Kodu EDU-T614377 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 19.11.2013 Eğitimin Tarihi 19.11.2013 - 20.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Hüseyin TEKGÜÇ [İNOVAKADEMİ] Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinden 1979 yılında mezun olan Hüseyin Tekgüç, aynı yıl iş hayatına Uluslararası Taşımacılık sektöründe başladı. Unipac Ambalaj’da Güney Anadolu Bölge Müdürü, Filiz Gıda Dış Ticaret Müdürü, Akpa Tekstil İhracat Uygulama Müdürü, Ekinciler Dış Ticaret Finansman ve Kambiyo Müdürü, Kastamonu Entegre Dış Ticaret’ten sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Coşkun Orman Ürünleri Sanayi’de Dış Ticaret Danışmanı, Orma’da satış müdürü olarak çalıştı. Tekgüç, 2001’den bu yana profesyonel çalışma hayatının yanı sıra, dış ticaret konusundaki bilgi ve deneyimini eğitmen ve danışman olarak paylaşıyor. Adı Topluluk Önünde Etkili Konuşma ve Beden Dilini Geliştirme Kodu EDU-Y242410 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 20.11.2013 Eğitimin Tarihi 20.11.2013 - 21.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 15 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Meral ALGUADİŞ [BALTAŞ] Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamlayan Meral Alguadiş, lise yıllarında AFS Öğrenci Değişimi Programı ile ABD’de bir yıl geçirdi. Meslek yaşamına 1996’da AFS değişim programlarını Türkiye’de yürüten Türk Kültür Vakfı’nda kısa programlar koordinatörü olarak başlayan Alguadiş, yurtdışına gidip gelen öğrencilere ve yurtdışından gelen öğrencilere kültürlerarası yaşam deneyimi ile ilgili uyum, iletişim gibi konularda oryantasyonlar düzenledi. 1999’da yine Türk Kültür Vakfı-AFS kültürler arası programlarında Türkiye Müdürü olarak kariyerine devam eden Alguadiş, Türk Kültür Vakfı bünyesinde gerçekleşen tüm öğrenci değişim programlarını ve vakıf işlerini idare etmenin yanı sıra gönüllülere yönelik bir eğitim programı geliştirdi. Aldığı psikoloji eğitimini edindiği yöneticilik deneyimi ile bütünleştirmek ve yetişkin eğitimi alanında çalışmalarını sürdürmek için 2005 yılından itibaren kariyerine Baltaş-Baltaş Yönetim, Eğitim, Danışmanlık Merkezi’nde Eğitim Program Yöneticisi olarak devam eden Alguadiş, ayrıca Celemi ürünlerinden Livon iş simülasyonunu da yönetiyor. M E T A L L E R İ H R A C A T Ç I L A R I Adı Kodu Kayıt Tarihi Eğitimin Tarihi Eğitimin Saati Kontenjan Şehir Yer Eğitmen B İ R L İ Ğ İ A Y L I K Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Prosesi EDU-C865917 06.09.2013 - 22.11.2013 22.11.2013 - 22.11.2013 09.30-17.30 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) İSTANBUL Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Hacer KAYHAN [HİZMED] Adı Etkin Zaman Yönetimi Kodu EDU-B230912 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 25.11.2013 Eğitimin Tarihi 25.11.2013 - 26.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 15 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Sibel GÜRLER [BALTAŞ] İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olan Sibel Gürler 1986-1988 yıllarında Londra’da Western International University’de Pazarlama eğitimi aldı. Gürler, meslek yaşamına 1989 yılında reklam sektöründe müşteri temsilcisi olarak başladı. Reklam sektöründe 10 yıl çeşitli ajanslarda müşteri ilişkileri direktörlüğü, müşteri ilişkileri grup başkanlığı ve genel müdürlük görevlerini üstlenen Gürler, finans sektörü başta olmak üzere, medya, FMCG, otomotiv, inşaat, kozmetik sektörlerine marka danışmanı olarak hizmet verdi. Reklam sektöründe Manajans Thompson, MS Reklam, Cenajans Şirketler Grubu’nda çalışan Sibel Gürler, 1999 yılında reklam sektöründen IT sektörüne geçerek, EGS Sistem Şirketi’nde Pazarlama ve İnsan Kaynakları Müdürlüğü görevlerini üstlendi. Yeniden yapılanan insan kaynakları bölümünde, işe alım, eğitimlerin düzenlenmesi ve verilmesi, performans değerlendirme sisteminin kurulması ve kariyer planlama çalışmalarını yürüten gürler, iş yaşamında kazandığı deneyimleri yetişkin eğitimi alanında kullanmak üzere kariyerine Baltaş-Baltaş Yönetim, Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nde Eğitim Program Yöneticisi olarak devam ediyor. Kod EDU-K295346 Tarihi 16.09.2013 - 25.11.2013 Eğitimin Tarihi 25.11.2013 - 26.11.2013 Eğitimin Saati 09.00-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yer Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Serap KİRKİT KAYNAK [CASE LEARNING] ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde 1993 yılında mezun olan Serap Kirkit Kaynak, 1997-2001 yılları arasın arasında Ford Otomotiv Sanayi’nde görev aldı. 2002-2004 yılları arasında ise Dünya Bankası’nda danışman olarak çalışan Kaynak, Eczacıbaşı Baxter, Atos Origin, Kale Seramik, Türkiye Bankalar Birliği, Numil A.Ş., Ülker Gıda, Cadbury Kent Gıda, Millennium Bank, Sabancı Holding, Turkcell, Yapı Kredi Sigorta A.Ş., Mercedes Benz Türk A.Ş., Arkas – Bimar, Siemens Business Services, Bosch, Abdi İbrahim İlaç, Yeşim Tekstil, Pfizer, Takasbank, Nestle, Finansbank, Novo Nordisk, Volvo Otomobil, Medya Türk, Markavizyon, Magic Life, Efes Pilsen, Sanofi Aventis, Colgate-Palmolive, Digiturk Digital Platform gibi firmalara eğitimler verdi. Y A Y I N I • E Y L Ü L 2 0 1 3 • S A Y I : 2 2 Adı Raporlama ve Rapor Sunum Teknikleri Kodu EDU-T394860 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 28.11.2013 Eğitimin Tarihi 28.11.2013 - 29.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Yeri Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Sinan BAYRAKTAR [PARANTEZ] 1956 yılında İstanbul’da doğan Bayraktar, 1974 yılında Türkiye İş Bankası’nda iş yaşamına başladı. Aynı yıl girdiği Marmara Üniversitesi İşletme bölümü lisans programını 1979 yılında tamamlayan Bayraktar, 1994 yılında Zorlu Holding’de Finans ve Pazarlama Koordinatörü oldu ve Vestel A.Ş.’nin gruba katılımı ve yeniden yapılandırılması çalışmalarında yer aldı. 1995-2000 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde, dönemsel uygulamalı ve piyasa ağırlıklı pazarlama dersleri verdi. 2006 yılından itibaren Ziraat Bankası’nda ve Halk Bankası’nda Pazarlama ve Satış Koçluğu başta olmak üzere Bankoda Satış, Profesyonellik ve Beden Dili, İletişim Teknikleri gibi çeşitli eğitim programlarında eğitmen ve danışman olarak görev almaktadır. Yeni Yüzyıl Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık ile Pazarlama Meslek Yüksek Okulunda Program Başkanı ve tam zamanlı öğretim görevlisi olarak görev yapan Bayraktar, halen Parantez Eğitim ve Danışmanlık şirketi bünyesinde satış ve iletişimle ilgili birçok alanda eğitimler veriyor. Adı Stratejik Pazarlama Yönetimi Kodu EDU-Y771407 Kayıt Tarihi 16.09.2013 - 28.11.2013 Eğitimin Tarihi 28.11.2013 - 29.11.2013 Eğitimin Saati 09.30-17.30 Kontenjan 20 kişi (aynı firmadan en fazla 3 kişi katılabilir.) Şehir İSTANBUL Eğitimin Yeri Dış Ticaret Kompleksi- Çobançeşme Mevkii A Blok Yenibosna / Bahçelievler Eğitmen Gülderen SOMAR [ENMAC] Kültür Üniversitesi’nde Pazarlama İlkeleri, Doğuş ve Işık Üniversiteleri’nde Strategic Marketing eğitimi veren Gülderen Somar, , RKA Solutions’da Baş Danışman, EarthSearch Communications International’da Global Pazarlama Direktörü, EyeDPro Atlanta, Georgia’da Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı görevlerinde bulundu. 55 KANUN Eximbank reeskont kredisi TL faiz oranları haftalık belirlenecek E ximbank, reeskont kredilerinin faiz oranlarını haftalık olarak belirleme kararı aldı. Yapılan açıklamaya göre, reeskont kredi TL faiz oranlarının, piyasa faiz oranlarında ve işlem maliyetlerinde yaşanan artış ve azalışlar dikkate alınarak her haftanın son iş günü, bir sonraki hafta için geçerli olacak şekilde belirlenerek www.eximbank.gov. tr adresinde yayımlanacak. Açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Merkez Bankası’nın İhracat Reeskont Kredisi Uygulama Talimatı’nca 5,5 milyar dolar tutarındaki limit çerçevesinde bankamıza döviz olarak aktarılan kaynak, reeskont kredisi-TL programı kapsamında TL cinsinden de kullandırılıyor. Uygulanan faiz oranının programa olan talepteki yoğunluğa ve piyasa faizlerinde gözlemlenen gelişmelere bağlı olarak güncellenmesi ihtiyacı doğdu. Faiz oranlarında ve işlem maliyetlerinde yaşanan artış/azalışlar dikkate alınarak her haftanın son iş günü, bir sonraki hafta için geçerli olacak reeskont kredisi –TL faiz oranları belirlenerek internet sayfamızda yayınlanacak. Firmalarımızın reeskont kredisi hakkında bilgiye ve kendilerine en yakın şube veya irtibat bürosunun iletişim bilgilerine Eximbank internet sayfası www. eximbank.gov.tr ‘den ulaşmaları mümkün.” PTT’den mikro ticaret yapanlara gümrüksüz posta hizmeti G ümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gümrükler Genel Müdürlüğünce yapılan düzenleme ile PTT’ye dolaylı temsil yetkisi verilerek, Basitleştirilmiş Usulde Ticari Eşya Kabul hizmetine Şubat 2013’ten itibaren başlandı. Bu hizmet kapsamında, mikro ticaret yapanlar herhangi bir gümrük işlemi yapmaksızın maksimum 30 kilograma, kapsam değeri 7 bin 500 avroya kadar 56 olan ticari eşyalarını postaya verebilecekler. Basitleştirilmiş usulden faydalanmak isteyen, yurt dışına elektronik veya geleneksel yolla mal satan firmalar gönderecekleri ürünleri mali müşavirler vergi numarasını, fatura seri numarasını ve fatura numarasını bildirmek koşuluyla herhangi bir PTT merkezinden koli veya APG olarak ek ücret ödemeksizin postayla gönderebilecekler. Gönderiler için çıkış noktalarında PTT tarafından toplu halde ve tek bir kalemde gümrüğe beyan edilerek, bu işlem için de ayrıca ücret alınmayacak. Yurt dışına çıkış noktalarında gümrük beyanının verilmesini müteakip talep halinde gümrük beyanının numarası veya örneği müşterilere de ulaştırılarak firmaların gönderilerinin akıbetini www. ptt.gov.tr adresi, “Yurt dışı Gönderi Takibi” sekmesinden gönderiye ait barkodu yazarak takip edebilecek.