C. Senatosu B •• 83 Devlet sektöründeki bir kısım işçiler evvelce de olduğu gibi işçi sendikalarına girme hakların­ dan mahrum kalacaktır, demektir, bu maddeye göre. Meselâ, Devlet sektöründe çalışan, Deniz­ cilik Bankasında, Devlet Demiryollarında çalı­ şan bir makinist, bir kondöktör, bir kardöfren, gene Denizcilik Bankasında, bu işçilik vasfını haiz olup da, ücretleri baremle ödenenler yani, bareme tabi olanlar, bu sendikalara girmekten mahrum kalmaktadırlar. Bu bakımdan gayet yumuşak, bir maddede değişiklik yapmak sure­ tiyle, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına dâhil olup da Çalışma Bakanlığı taraf ir dan işçi oldukları kabul edilenlerin işçi sendikalarına girebilmelerine imkân verecek şekilde bir tadil teklifi hazırlamış bulunuyorum. Bu teklifimi Yüksek Başkanlığa takdim edeceğim. Yine bu arada arz etmek istiyorum ki, bilhassa bunun komisyon tarafından açıklanmasında büyük fayda vardır. Çünkü, kanun hizmet akdini dikkate almış, nakliye mukavelesini ve neşir mukavelesine göre çalışanları ve bunun dışında da ayrıca âdi ortaklık şeklinde şirketlerde his­ sedar bulunanlar da sendikaya girebiliyorlar. Ziraat işçilerinin durumu bu kanun çerçevesi içerisinde ne şekilde mütalâa edilmektedir? Bu­ nun da komisyon tarafından açıklanmasını is­ tirham edeceğim. Hürmetlerimle. BAŞKAN — Efendim, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından çıkarılan 200 milyon do­ larlık bonodan 100 000 dolarlık kısmının satmalmması hakkındaki kanun tasarısına oy vermiyenler lütfen oylarını kullansınlar. Keza, Sendikalar Kanununun birinci madde­ sine oy vermiyenler oylarını versinler.. Oy top­ lama muamelesi bitmiştir. Buyurun Sayın Karakurt. ESAT MAHMUT KARAKURT (Urfa) — Efendim, bendeniz bu kanunun ikinci madde­ sindeki yazarların durumu üzerine, Sadık Bey dostumuzun da işaret ettikleri gibi, dikkatinizi çekmek isterim.' Şimdi, neşir mukavelesine göre, eserini na­ şire terk etmeyi meslek edinmiş bulunanlar. Neşir mukavelesi yapacak ve eserini naşire terk edecek. Bu suretle eserin de naşire terki muh­ telif şekillerde oluyor. Ya muayyen nisbette eserin satışını terk ediyor. Ya eserin bütün mül­ kiyetini terk ediyor ve burada, Telif Hakkı Ka- 1 . 7 . 1933 O : 2 nununa göre kısmen, naşir kiracı vaziyetinde oluyor. Kısmen mal sahibi vaziyetinde oluyor. Böyle Telif Hakkı Kanununa göre muharrirlere tanınmış bâzı hususiyetler ve haklar da mevcut. Şimdi diyor ki, «eserini naşire bir mukavele ile vermeyi meslek edinmiş olanlar» bu hükme, ka­ nunun bu mülâhazasına göre bütün serbest mu­ harrirler iktisat muharrirleri, hattâ ilmî eser yazan profesörlerin dâhil olması lâzımgelir. Çünkü, onlar da eserlerini bir naşire bir muka­ vele ile vererek naşire sattırılmasım meslek ha­ line getirmişlerdir. Bu da söylenebilir. Ve bü­ tün memleketteki şairler ve romancılar bu hük­ me göre birer işçi olacaklardır. Ve işçi olurlar­ sa da işçilik hakkından istifade ederek sendika­ lar kurabilecekler ve işçilik hakkının verdiği bütün yetkileri de toplanıp kullanabilecekler­ dir. Eğer anladığımız bu şekilde ise, bence Sa­ dık Bey dostumuzun bu sahadaki itirazına ma­ hal yok. Yani, bütün gazeteciler, meselâ gazete­ de çalışan muharrirler de hem bir hizmet akdi hem de bir mukavele ile eserlerini ve mesaisini gazetenin çıkışma hasrettiklerine göre bunlar da işçi oluyorlar ve bu suretle bütün gazete muharrirleri, bütün serbest muharrirler, ilmî eser yazan profesör muharrirler ve her sahada­ ki edebî sahada neşriyat yapan muharrirler bu hükme göre birer fikir işçisi haline geliyorlar. Binaenaleyh, bu noktada meslek edinmiş olma­ sını da kanun nazara aldığına göre, üzerinde şüpheye mahal yoktur. Yani, bu şekilde eserle­ rini meslek halinde bir mukavele ile naşire ver­ meyi meslek edinmiş olan bütün serbest mu­ harrirler ve bütün edebiyat sâlikleri ve bütün ilmî eser yazan müellifler işçilik hakkından istifade edeceklerdir. Yani, bunları zaten o şe­ kilde ayrımak lâzım, biri beden işçisi, öbürüsü de fikir işçisidir. Demek ki, bu kanun fikir işçisini bu suretle tahtı temine alıyor, mânasını çıkarmak ve buna da itiraz etmemek daha muvafık olur, kanaatin­ deyim. Kanun tasarısında fikir işçilerinin bu sa­ hada şimdiye kadar olmadığı halde müdafaa edildiği ve haklarının korunmasına gidildiği ve icabında meselâ muharrirler de, bir sendika ku­ racak, romancıların sendika kurmaya hakları varmış, sendika kuracaklar ve arkadaşlarımın da yanma işçi olarak gidecekler ve sendikada istedikleri gibi haklarını müdafaa edeceklerdir. Bence bu kanunun bahşettiği bu hakkı hüsnü- — 398 —