C. Senatosu B •• 83 1.7. 1933 O : 2 — 398

advertisement
C. Senatosu B •• 83
Devlet sektöründeki bir kısım işçiler evvelce de
olduğu gibi işçi sendikalarına girme hakların­
dan mahrum kalacaktır, demektir, bu maddeye
göre. Meselâ, Devlet sektöründe çalışan, Deniz­
cilik Bankasında, Devlet Demiryollarında çalı­
şan bir makinist, bir kondöktör, bir kardöfren,
gene Denizcilik Bankasında, bu işçilik vasfını
haiz olup da, ücretleri baremle ödenenler yani,
bareme tabi olanlar, bu sendikalara girmekten
mahrum kalmaktadırlar. Bu bakımdan gayet
yumuşak, bir maddede değişiklik yapmak sure­
tiyle, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına
dâhil olup da Çalışma Bakanlığı taraf ir dan işçi
oldukları kabul edilenlerin işçi sendikalarına
girebilmelerine imkân verecek şekilde bir tadil
teklifi hazırlamış bulunuyorum. Bu teklifimi
Yüksek Başkanlığa takdim edeceğim. Yine bu
arada arz etmek istiyorum ki, bilhassa bunun
komisyon tarafından açıklanmasında büyük
fayda vardır. Çünkü, kanun hizmet akdini
dikkate almış, nakliye mukavelesini ve neşir
mukavelesine göre çalışanları ve bunun dışında
da ayrıca âdi ortaklık şeklinde şirketlerde his­
sedar bulunanlar da sendikaya girebiliyorlar.
Ziraat işçilerinin durumu bu kanun çerçevesi
içerisinde ne şekilde mütalâa edilmektedir? Bu­
nun da komisyon tarafından açıklanmasını is­
tirham edeceğim. Hürmetlerimle.
BAŞKAN — Efendim, Birleşmiş Milletler
Teşkilâtı tarafından çıkarılan 200 milyon do­
larlık bonodan 100 000 dolarlık kısmının satmalmması hakkındaki kanun tasarısına oy vermiyenler lütfen oylarını kullansınlar.
Keza, Sendikalar Kanununun birinci madde­
sine oy vermiyenler oylarını versinler.. Oy top­
lama muamelesi bitmiştir.
Buyurun Sayın Karakurt.
ESAT MAHMUT KARAKURT (Urfa) —
Efendim, bendeniz bu kanunun ikinci madde­
sindeki yazarların durumu üzerine, Sadık Bey
dostumuzun da işaret ettikleri gibi, dikkatinizi
çekmek isterim.'
Şimdi, neşir mukavelesine göre, eserini na­
şire terk etmeyi meslek edinmiş bulunanlar.
Neşir mukavelesi yapacak ve eserini naşire terk
edecek. Bu suretle eserin de naşire terki muh­
telif şekillerde oluyor. Ya muayyen nisbette
eserin satışını terk ediyor. Ya eserin bütün mül­
kiyetini terk ediyor ve burada, Telif Hakkı Ka-
1 . 7 . 1933 O : 2
nununa göre kısmen, naşir kiracı vaziyetinde
oluyor. Kısmen mal sahibi vaziyetinde oluyor.
Böyle Telif Hakkı Kanununa göre muharrirlere
tanınmış bâzı hususiyetler ve haklar da mevcut.
Şimdi diyor ki, «eserini naşire bir mukavele ile
vermeyi meslek edinmiş olanlar» bu hükme, ka­
nunun bu mülâhazasına göre bütün serbest mu­
harrirler iktisat muharrirleri, hattâ ilmî eser
yazan profesörlerin dâhil olması lâzımgelir.
Çünkü, onlar da eserlerini bir naşire bir muka­
vele ile vererek naşire sattırılmasım meslek ha­
line getirmişlerdir. Bu da söylenebilir. Ve bü­
tün memleketteki şairler ve romancılar bu hük­
me göre birer işçi olacaklardır. Ve işçi olurlar­
sa da işçilik hakkından istifade ederek sendika­
lar kurabilecekler ve işçilik hakkının verdiği
bütün yetkileri de toplanıp kullanabilecekler­
dir. Eğer anladığımız bu şekilde ise, bence Sa­
dık Bey dostumuzun bu sahadaki itirazına ma­
hal yok. Yani, bütün gazeteciler, meselâ gazete­
de çalışan muharrirler de hem bir hizmet akdi
hem de bir mukavele ile eserlerini ve mesaisini
gazetenin çıkışma hasrettiklerine göre bunlar
da işçi oluyorlar ve bu suretle bütün gazete
muharrirleri, bütün serbest muharrirler, ilmî
eser yazan profesör muharrirler ve her sahada­
ki edebî sahada neşriyat yapan muharrirler bu
hükme göre birer fikir işçisi haline geliyorlar.
Binaenaleyh, bu noktada meslek edinmiş olma­
sını da kanun nazara aldığına göre, üzerinde
şüpheye mahal yoktur. Yani, bu şekilde eserle­
rini meslek halinde bir mukavele ile naşire ver­
meyi meslek edinmiş olan bütün serbest mu­
harrirler ve bütün edebiyat sâlikleri ve bütün
ilmî eser yazan müellifler işçilik hakkından
istifade edeceklerdir. Yani, bunları zaten o şe­
kilde ayrımak lâzım, biri beden işçisi, öbürüsü
de fikir işçisidir.
Demek ki, bu kanun fikir işçisini bu suretle
tahtı temine alıyor, mânasını çıkarmak ve buna
da itiraz etmemek daha muvafık olur, kanaatin­
deyim. Kanun tasarısında fikir işçilerinin bu sa­
hada şimdiye kadar olmadığı halde müdafaa
edildiği ve haklarının korunmasına gidildiği ve
icabında meselâ muharrirler de, bir sendika ku­
racak, romancıların sendika kurmaya hakları
varmış, sendika kuracaklar ve arkadaşlarımın
da yanma işçi olarak gidecekler ve sendikada
istedikleri gibi haklarını müdafaa edeceklerdir.
Bence bu kanunun bahşettiği bu hakkı hüsnü-
— 398 —
Download