3-Tağuta Küfretmek BROŞÜR-MOBİL

advertisement
Hamd alemlerin Rabbine, salat ve selam Allah’ın Resulüne, ehline,
sahabesine ve ona dostluk edenlere olsun.
(kabul etme), “tağuttan kaçının” kelimesinde ise nefiy (reddetme)
vardır. [Haşiye İbni Kasım Ala Kitab Et Tevhid]
Bundan sonra;
Allah  bütün mahlukatı sadece ve sadece tek ve hiçbir ortağı
bulunmayan kendisine ibadet etmeleri için yaratmıştır. Allah 
şöyle buyurdu: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk
etsinler diye yarattım.” [Zariyat, 56] Bunu öğrendikten sonra bil ki;
nasıl ki, namaz taharet olmadan namaz olarak isimlendirilmiyorsa
ibadet de, ancak tevhidle beraber olduğu zaman ibadet ismini alır.
Tahareti bozan bir şey taharete girdiği zaman onu nasıl bozuyorsa,
şirk de ibadete bulaştığında ibadeti ifsat eder, ameli boşa çıkarır ve
sahibi, ebediyen cehennemde kalanlardan olur. Allah  şöyle
buyurmuştur: "Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla
bağışlamaz. Bunun dışında kalan günahları ise dilediği kimseler
için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah
işleyerek iftira etmiş olur.” [Nisa, 48] Ve yine şöyle buyurmuştur: “Kim
Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram
kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı
yoktur.” [Maide, 72]
Bir insan, tağuta küfretmediği sürece Allah’a iman etmiş olamaz;
nitekim Allah  şöyle buyurmuştur:
Ey Allah’ın kulu! Üzerine vacip olan ve gerçekleştirmen gereken en
önemli şeyin tevhid ve uzak durman gereken en önemli şeyin ise
şirk olduğunu yakinen bildikten sonra, bil ki; tevhidin ancak tağuta
küfretmekle sahih olur. Çünkü tağuta küfretmek İslam dininin
asıllarındandır. Ve Allah’ın  Âdemoğluna farz kıldığı ilk konu,
nebilerin ve resullerin kavimlerini davet ettiği ilk meseledir. Bunun
delili ise, Allah’ın  şu ayetidir: ”Andolsun biz, her ümmete,
Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının diye bir peygamber
gönderdik.” [Nahl, 36]
Allah  bu Ayet-i Kerime’de, Nuh’un  kavminde oluşan şirkten
sonra Muhammed  ile sonlandırana kadar her taifeye, her nesile
ve her asırdaki insanlara bir peygamber gönderdiğini haber
vermiştir. Bu peygamberler insanlara “Allah’a  ibadet etmeyi”
yani; Allah’ı  ibadette birlemeyi ve “tağuttan kaçınmayı” yani; onun
dışındakilerin ibadetinden uzaklaşıp terk etmeyi emretmiş. İşte
bundan dolayı mahlûkat yaratılmış, peygamberler gönderilmiş ve
kitaplar indirilmiştir. ”İctenibu” (kaçının) kelimesi “Utruku” (terk edin)
kelimesinden daha beliğ ve daha kapsamlıdır. Çünkü “Utruku” (terk
edin) kelimesi bir işi yapmama manasına gelir. Ancak “İctenibu”
(kaçının) ise bunu yani (bir işi yapmama) gerektirdiği gibi,
uzaklaşmayı ve sakınmayı da gerektirir. Bu ayet, kelime-i tevhid (La
ilahe illallah) ile aynı manadadır. Kelime-i tevhid de nefiy ve
isbat(reddetme ve kabul etme) olduğu gibi, bu ayette de nefiy ve
isbat vardır. Allah’ın  “Allah’a ibadet edin” kelimesinde isbat
1
“O hâlde, kim tağutu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen
sapasağlam bir kulba yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir,
hakkıyla bilendir.” [Bakara, 256] Buradaki “urvetu’l vuska” (kopmak
bilmeyen sapasağlam kulp) kelime-i tevhid (La ilahe illallah) yani
Allah’tan başka hak mabudun olmadığına şahidlik etmektir ki; onda
iki bölüm vardır: Birinci bölüm “La ilahe”nin (hak mabud yoktur)
içeriği olan tağuta küfürdür, ikincisi ise “illallah”ın (Allah’ın
dışında) içeriği olan Allah’a imandır.
Kopmak bilmeyen sapasağlam kulba yapışılmadan (kelime-i
tevhid) İslam olamaz ve bir kul da tağuta küfretmediği sürece bu
kopması mümkün olmayan kulba tutunmuş olamaz. Bu konu; belli,
ittifak edilen, dinde bilinmesi zaruri olan ve Allah’ın  kalbini
tevhid nuru ile nurlandırdığı kişilerin ihtilafa düşmediği bir konudur.
Ey Allah’ın kulu! Tağuta küfretmen için tağutun manasını,
çeşitlerini, önde gelenlerini ve tağuta nasıl küfredileceğini
bilmelisin ki; tağuta küfretme kısmını tam manasıyla
gerçekleştirmiş ve bununla halis bir muvahhid olmuş olasın.
Tağutun Sözlük ve Şer’ Anlamlari:
Tağut Kelimesinin Sözlük Anlamı: tağa, yetğu, yetğa ve tuğyan
kelimelerinden türemektedir. Haddi aşmak manasına gelir. Haddini
ve sınırını aşan her şeye “tağa” yani “haddini aştı” denir. Ve ona
“taği” yani “haddini aşan” denir. Ve deniz taştığı, kabardığı, coşup
dalgalandığı zaman “tağa’l bahru” denir. Ve Allah’ın  şu sözü de
bundandır: “Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık.”
[Hakka, 11] Yani, su kabarıp alışıla gelmiş olduğu durumdan yükselince
Nuh  ve beraberindeki mü’minleri gemide taşıdık...
Tağut kelimesi “tuğyan” kelimesinden türemiştir. Tağut kelimesi;
erkek, kadın, çoğul ve tekil için kullanılır. Tağutun çoğulu ise
Tağutlar manasına gelen “tavağit”’tir. [Bkz. Lisanu’l Arap ve’s Sıhah Fi’l Luğeti ve
Muhtaru’s Sıhah]
Tağutun Şer’ Anlami:
Şeyhulislam İbn-i Teymiyye tağutu şöyle tanımladı: “Tağut,
“Tuğyan” kökünden türemiştir. “Tuğyan” ise haddi aşma manasına
gelir. Allah’tan başka kendisine ibadet edilen bir şey, bunu inkar
etmiyor ve kerih görmüyorsa; o tağuttur. Allah’a karşı isyanda, itaat
edilen tağuttur. Bundan dolayı, Allah’ın  Kitabı’nın dışında
kendisine muhakeme olunan ‘tağut’ olarak adlandırılmıştır. Firavun
2
ve Ad kavmi tağut olarak isimlendirilmiştir.” [Mecmu’l Fetava]
İmam Muhammed bin Abdulvehhab şöyle söylemiştir: “Tağut, Allah’tan
 başka ibadet edilen her şeyi kapsamaktadır.” [Kitabu’t Tevhid]
Şeyh Abdullah bin Abdurrahman Ebu Butayn şöyle söylemiştir:
“Tağut; Allah’tan  başka ibadet edilen her şey, batılı
güzelleştirip ona davet eden her sapıklık önderi ve insanların
aralarında cahiliyye hükümleri ile hükmetmesi için seçtikleri
her şeyi kapsar. Aynı zamanda kahin, sihirbaz ve kabirlere
ibadete davet eden put hizmetçileri de bunun içine girmektedir.”
[Ed Dureru’s Seniyye Fi’l Ecvibeti’n Necdiyye]
Şeyh Süleyman bin Sahman şöyle söylemiştir: “Tağut kavramı
hakkında seleften birçok tanım gelmiştir. Bunların arasında en güzeli
İbn-i Kayyım’ın  söylemiş olduğudur. Nitekim O, İ’lamu’l Muveki’in
kitabında şöyle demektedir: ‘Kendisine ibadet edilerek, tabi olunarak
ve itaat edilerek kulun haddini aştığı her şeye tağut denir. Her kavmin
tağutu, Allah ve Resulü’nden başka hükmolundukları, Allah’tan başka
ibadet ettikleri, Allah’tan bir basiret olmaksızın tabi oldukları ve
Allah’a itaat olduğunu bilmedikleri bir şeyde itaat ettikleridir.’ [Ed
Dureru’s Seniyye]
Tağutun Çeştler ve Önde Gelenler:
Tağut 3 Çeşittir: Birincisi ‘hüküm tağutu’, ikinicisi ‘ibadet tağutu’,
üçüncüsü ‘itaat ve tabi olma tağutu’dur. [Ed Dureru’s Seniyye]
Birçok tağut vardır, bunların en önde gelenleri beş tanedir:
Birincisi: Allah’tan  başkasına ibadete davet eden şeytandır. Allah
 şöyle buyurmuştur: “Ey Âdemoğulları! Size şeytana tapmayın,
çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır, demedim mi?” [Yasin, 60]
Şeytan en büyük tağuttur. O ki; insanları Allah’a itaatten yüz
çevirmeleri için çaba sarf etmektedir. Ve insanları Allah’ın 
ibadetinden engelleme konusunda şeytana ortaklık eden bazı
insanlar vardır ki; işte bunlar da tağutturlar.
İkincisi: Allah’ın hükümlerini değiştiren hakimdir. Allah  şöyle
buyurmuştur: “(Ey Muhammed!) Sana indirilen Kur’an’a ve senden
önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun?
Tağuta küfretmeleri kendilerine emrolunduğu halde, onun
önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir
sapıklığa düşürmek istiyor.” [Nisa, 60]
Şeriatın hükümlerini beşeri yasalar, örfi kanunlar ve aşiret adetleri
ile değiştiren veya şeriatin cihad, zekat ve hadler gibi hükümlerini
yoksayan devlet ve hükümet reisleri, krallar ve emirler bunun
kapsamındadır.
3
Üçüncüsü: Allah’ın  indirdiklerinin dışındaki şeylerle
hükmedendir. Allah  şöyle buyurmuştur: “Allah’ın indirdiği ile
hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.” [Maide, 44]
İbni Kayyım şöyle buyurmuştur: “Kim hasmı ile Allah ve
Resulü’nden başkasına muhakeme olursa muhakkak ki, bir tağuta
muhakeme olmuştur. Oysaki ona küfretmekle emrolunmuşlar. Ve
bir kul, hükmü yalnızca Allah’a has kılmadığı sürece tağuta
küfretmiş olmaz.” [Tariku’l Hicreteyn]
Eğer kadı veya hakim iki hasım arasında beşeri kanunlar, toplumsal
örfler ya da kendi hevasına göre Allah’ın  indirmediği bir şey ile
hükmederse; O, Allah’ın  dininden dönmüş ve tağut olmuştur.
Ve bu şekilde Allah’ın indirmediği bir şey ile hükmeden bu hakime
muhakeme olan davalı ve davacılardan her biri kafirdirler. Allah 
şöyle buyurmuştur: “Hayır! Rabbine andolsun ki; onlar, aralarında
çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme,
içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun
eğmedikçe iman etmiş olmazlar.” [Nisa, 65] Allah  onlardan imanı
nefyetti. Çünkü onlar aralarında Allah’ın şeriati ile hükmetmediler.
Aynı şekilde Allah  önceki Ayet-i Kerime’de “onun önünde
muhakeme olmak istiyorlar” [Nisa, 60] buyurduğu gibi, tağuta
muhakeme olan veya niyet edip muhakeme olmak isteyenlerden de
imanı nefyetti. (Yani imansız olduklarını beyan etti)
Dördüncüsü: Gaybı bildiğini iddia edenlerdir. Allah  şöyle
buyurmuştur: “De ki: ’Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler,
ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman
diriltileceklerinin de farkında değildirler.‘ ” [Neml, 65]
Kim gaybı bildiğini iddia ederse o tağuttur. Çünkü o kendisini Allah’a
ortak saymış ve O’nunla rablik sıfatlarından bir sıfat ile çekişmiştir.
Allah  şöyle buyurdu: “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun
katındadır. Onları ancak O bilir.” [En’am, 59] ve yine şöyle
buyurmuştur: “O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi
hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.)” [Cin, 26]
Bunlardan ötürü gaybı bildiğini iddia eden bir kişi, Kur’an’ın apaçık
olan ayetlerini yalanlamış olur.
Müslümanın falcı, sihirbaz ve kahin gibi gaybı bildiğini iddia eden
kişilerden uzak durması ve bunların iddia ettiği şeylerde onları
tasdiklemekten de kaçınması vaciptir. Allah Resulü  şöyle
buyurmuştur: “Kim bir falcıya gider ve ona bir şey sorarsa kırk
gece namazı kabul olunmaz.” [Sahihi Müslim] Diğer bir hadiste ise şöyle
buyurmuştur: “Kim bir kahin veya falcıya gider ve söylediklerini
tasdiklerse, Muhammed’e  indirileni inkar etmiştir.” [Hasen hadistir,
Ahmed ve diğerleri rivayet etmiştir.]
4
Sırf sihirbaz, kahin ve falcılara gitmek bile namazın kabul
olmamasına sebeptir. Ancak bununla beraber, onların iddia ettikleri
şeyleri doğrulaması küfrü gerektiren sebeplerden bir sebeptir.
ibadetin tüm çeşitlerini ondan başka ibadet edilen şeylerden
nefyetmek, iman ve ihlas ehlini sevip onları dost edinmek ve şirk
ehline kin besleyip düşmanlık etmektir.
Beşincisi: Allah’tan  başka, kendisi razı olduğu halde kendisine
ibadet edilen kimselerdir. Veya insanları kendine ibadete
çağıranlardır. Delil ise Allah’ın  şu ayetidir: “İçlerinden her kim,
“Allah’tan başka ben de şüphesiz bir ilâhım” derse, böylesini
cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.”
İşte yüz çevirenin sefih olduğu İbrahim’in milleti budur. İşte Allah’ın
 şu ayetinde haber verdiği güzel örnek budur: “İbrahim’de ve
onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani
onlar kavimlerine, Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan
uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar,
sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir,
demişlerdi.” [Mümtehine, 4]
Ve yine Şeyh Abdulvehhab  şöyle dedi: “Tağuta küfretmenin
manası: Allah’tan  başka insan, cin, ağaç, taş ve bunların dışında
inanılan şeylerden beri olman ve Allah’tan başka bir şeye inananın
kafir ve dalaletde olduğuna şahitlik etmen, baban ve kardeşin bile
olsa onlara karşı kin beslemendir.” [Ed Dureru’s Seniyye]
[Enbiyâ, 29]
İbadet Allah’ın  hakkıdır. Hiç kimsenin kendine ibadete veya
Allah’tan başkasına ibadete davet etmeye hakkı yoktur. Kim bunu
yaparsa veya böyle bir şey yapmayıp ancak Allah’tan başkasına
ibadet edilmesine razı olursa o da tağuttur.
İbn-i Atiyye, Kadı Ebu Muhammed’in şöyle dediğini söyler: “Allah’tan
 başka ibadet edilen her şey tağuttur.Ve bu, Firavun ve Nemrud
gibi kendisine ibadet edilmesine razı olan her mabud hakkında
doğru bir isimlendirmedir. Ancak Üzeyir ve İsa  gibi kendilerine
ibadet edilmesine razı olmayanlar tağut değillerdir.” [El Muharraru’l Veciz
Fi Tefsiri’l Kitabi’l Aziz]
Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab’ın  risalelerinde zikrettiği beş
önder tağut bunlardır. Günümüzde ise tağutlar çoktur. Bunlardan
biri: Allah’ın  hükümleri yerine insanlara beşeri kanunlar ile
hükmetmeyi uygun gören yasama meclisleridir (parlamentolardır).
Birleşmiş Milletler örgütü, BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası
Adalet Divanı da yine bunlara birer örnektir. Tüm bunlar, Allah’tan 
başkasına ibadete, itaate ve Allah’ın  hükmünden başkasına
muhakeme olmaya ve ona tabi olmaya davet etmektedirler.
Allah’ın  şeriatine karşı savaşan, beşeri kanunların ve bu
mahkemelerinin verdiği hükümleri uygulanmasını sağlayan;
güvenlik, savunma ve içişleri bakanlıkları da asrımızın
tağutlarındandır. Demokrasi, ırkçılık ve milliyetçilik putları da
asrımızın tağutlarındandır. Ve bunların dışında asrımızda birçok
tağut vardır.
Tağuta Küfretmenn Keyfyet:
Şeyh Muhammed bin Abdulavehhab şöyle dedi: “Tağuta küfretmenin
keyfiyeti; Allah’tan  başkasına ibadetin batıl olduğuna inanmak, bunu
terketmek, buna kin beslemek, ehlini tekfir etmek ve onlara düşmanlık
etme ile olur.
Allah’a imanın manası ise; Allah’ın  ibadet edilmeye layık olan tek
ilah olduğuna ve onun dışındakilerin buna layık olmadığına itikat
etmek, bütün ibadet çeşitlerini sadece Allah’a  sarfetmek,
5
Şeyh Süleyman bin Sahman şöyle diyor: “Allah  şöyle buyurdu:
“Tağuta kulluk etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah’a yönelenler
için müjde vardır. O halde, kullarımı müjdele!” [Zümer, 17] Bu Ayet-i
Kerimelerde tağuttan kaçınmanın vacip olduğuna hakkında birçok
yönden deliller vardır. Kaçınmadan maksat ise: ona kin beslemek,
kalp ile düşmanlık yapmak, dil ile kötüleyip sövmek ve güç
yetirebildiğinde onu ortadan kaldırıp ve ondan uzak durmaktır. Kim
tağuttan içtinap ettiğini söylüyor ve bunları yapmıyorsa
söylediğinde sadık değildir.” [Ed Dureru’s Seniyye]
Tağuta küfretmenin rüknü sadece tağutu tekfir etmekle yeterli
değildir. Bilakis onları ve ona tabi olanlarını da tekfir etmek vaciptir.
Tağuta tabi olanlar ise: Tağuta secde eden, ona muhakeme olan,
Allah’a  isyanda ona itaat eden veya her hangi bir şekilde tağuta
ibadet eden, itaat eden ve tabi olanlardır.
Muvahhidlerin kafirliğinden şüphe etmediği günümüz tağutlarının
tabilerinden bazıları ise: onların askerleri, subayları, güvenlik
güçleri, medyacıları, alimleri (belamlar) ve müftüleridir.
Şeyh Abdurrahman bin Hasan bin Muhammed bin Abdulvehhab
şöyle dedi: “Laİlaheİllallah’ın manasını bilen biri, Allah’a  şirk
koşanı tekfir etmekte tereddüt eden veya şüphesi olan bir kimsenin,
tağuta küfretmediğini de bilir.” [Ed Dureru’s Seniyye]
Tağuta küfretmenin zirvesi ise; Allah’ın  kelimesini yüceltmek için
tağutlar ve onların tabileri ile savaşmaktır. Allah  şöyle buyurdu:
“İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut
yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın.
Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.” [Nisa, 76]
6
Hatırlatmaya değer bir konu ise; bu asrın tağutlarından
kaçınmanın en önemli gereksinimleri; onlardan ve tabilerinden
uzak durmak, oturumlarını terk etmek, onların arasında
kalmamak, onlardan ve diyarlarından hicret etmektir. Bundan
dolayı, “tağuta kulluk etmekten kaçınan” ve “Allah’a kulluk
edin, tağuttan kaçının” ayetlerindeki hakikati gerçekleştirmek
isteyenler, tağutların her türlüsü ile dolu olan küfür diyarından,
tağutlardan temiz olan islam diyarına hicret etmeleri gerekir.
Allah’uteala İbrahim’in  kavminin tağutlarına karşı yaptığı ve
söylediği hakkında şöyle buyurdu: “Sizi ve Allah’tan başka
taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb’ime ibadet ediyorum.
Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.”
[Meryem, 48] ve Allah Resulü  şöyle buyurdu: “Müşriklerin
arasında ikame eden herMüslümandan beriyim.” [Sahih Hadis, Ebu
Davud ve Tirmizi rivayet etmiştir.]
İbn-i Kayyim şöyle dedi: “Allah Resulü  hicrete gücü yeten bir
Müslümanın müşriklerin arasında ikame etmesini
yasaklamıştır. Daha sonra İbn-i Kayyim  bu hadis ve bunun
gibi diğer hadisleri bu konuda delil olarak zikretmektedir.”
[Zadu’l Mead Fi Hedyi Hayri’l İbad]
Bugün, Müslümanların hicret ve cihad edebilecekleri bir diyar,
Allah’ın  şeriati ile hükmeden nebevi metod üzere İslami bir
hilafeti lütfeden Allah’a hamdolsun. Bu devlette İslam açık,
küfür gizli ve hiç bir tağut ve tabilerine yer yoktur. Allah, İslam
Devleti’ni korusun, gölgesini devamlı, düşmanını ve ona kin
besleyenleri rezil etsin. Ve bu hilafetin yiğitlerine,
yeryüzündeki tağutların kökünü kazıması için temkin versin.
Öneml Br Nashat:
Bu yazımızı İmam Muhammed bin Abdulvehhab’ın nasihati ile
sonlandırıyoruz. O  şöyle dedi: “Ey kardeşlerim! Allah için
dininizin temeline, başına, sonuna, üstüne ve altına tutunun ki;
o da kelime-i tevhiddir. Bu kelimeyi anlayın, ehlini sevin ve
uzak bile olsalar onları kardeşler edinin. Ve tağutlara küfredin.
Onlara, tağutları sevenlere, savunanlara, onları tekfir
etmeyenlere veya onlardan bana ne diyenlere yahut Allah beni
bununla mükellef kılmadı, diyenlere kin besleyin. Bunu
söyleyen biri yalan söylemiş ve Allah’a iftira etmiş olur. Bilakis
Allah, onu bununla mükellef tutmuş ve kardeşleri bile olsalar
onlara küfretmelerini ve onlardan beri olmalarını onlara farz
kılmıştır. Allah için dininizin temeline tutunun. Umulur ki;
Rabbinize, şirk koşmamış bir şekilde kavuşursunuz. Allah’ım
bizlere Müslümanlar olarak vefat etmeyi ve salihlere
kavuşmayı nasip et.” [Ed Dureru’s Seniyye]
7
Kşnn slam’inin Ancak Kendsyle Sahh Olduğu
Download