T. B. M. M. B :3 masını heyecanla izlediğim bir değerli T. B. M. M. üyesinin bizzat yerinde yaptığı inceleme so­ nucunda Senato kürsüsüne getirdiği bir gerçek. Yıldız Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akade­ misinde hâdiseler oldu. iki memleket evlâdı öldürüldü. Tahrikler yok mu?... Tahrikler var. Yayınlar yok mu?... Yayınlar var. Bu yayın­ lardan bir örnek, acı bir örnek. Efendim, bu Akademide bir mescit varmış, mescit yıkılmış; Akademi duvarlarına, «Mnhammed ümmetine ölüm» diye yazılar yasılmış, «Kur'anı Kerîm tezyif edilmiş» tarzında tamamiyle gerçek dışı yayınlar yapılıyor. Bu Parlâmento üyesi arka­ daşımız mahalline gidiyor, inceleme yap'yor, soruyor. Mescit yerli yerinde, yıkılan, dökülen hiçbir şey yok; duvarlara, «Muhammed ümme­ tine ölüm» diye yazı yazan kimse yok, böyle bir şey hiç vâki olmamış, esasen bunu yazabilmek akıl dışı. Muhammed ümmetini kim öldürme­ ye muvaffak olmuş ki, başkası muvaffak ola; topla, tüfekle ayakta durmuyor M, Muhammed ümmeti ve Türkiye'de arkadaşımın dün söyle­ diği gibi % 98 i Muhammed ümmetine menıubolan bir memlekette Muhammed ümmetine ölüm diyerek ne neticeye varılır?... Akıl dışı bir iddia. Kur'anı Kerîm tezyif edilmiş iddiasının da baştan başa yalan olduğu anlaşılmış. Peki, bu iddiayı yayanların maksadı ne?.. Bunu yapan yayın organları var Türkiye'de. Bunların arkasındaki gayretler no? Bunların ar­ kasında yatan gerçekler ne? Bunlara da doğru teşhis koymak lâzım. Tıpkı biraz evvel bahset­ tiğim Çekoslovakya işgalini savunacak kadar gözü dönmüş olan ve açıkça kökü dışarıda olan gayretler gibi, birkaç gün evvel bu kürsüde petrol müzakeresiyle ilgili konuşmamı yaparken arz ettim, kökü dışarıda olan başka faaliyetler de var. Ve bunların ikisinden de kimseye hayır yok. Ne, devrimciyim diyene aşırı sol serserisin­ den hayır var, ne de hiçbir siyasi iktidara ve­ ya partiye bu tarzda birtakım tahriklere giri­ şerek Türkiye'yi kana bulamak istiyen teokra­ tik Devlet heveslisinin faydası var. Sevgili arkadaşlarım, bu teşhisi açıkça koy­ duktan sonra yol belli. «Hukuk ve siyaset kuralları, dinler, dinî inançlar hâkim sınıfın, egemen güçlerin uydur­ ma silâhlandır. Hukuk dediğiniz bir uydurma silâhtır, hâkim sınıfın silâhıdır, dinlemeyin hu- 17 . 12 . 1969 O :1 kuku» diyor. Kim diyor?.. Türkiye'de siyasetle uğraşması yasaklanmış bir derneğin bildirisin­ den alınmıştır, geçen yıl bütçe müzakeresinde okudum, Meclis zaptından tekrar ediyorum, bel­ gesi emniyet arşivlerinde de vardır, bizim dos­ yalarımızda da vardır, «Marksist iktisat teorisi Marksizmin diğer yanlanndan ayrılamaz. Marksizm bir bütündür ve bütünüyle uygulanmalıdır.» Kim diyor bunu? Yine siyasetle uğraşması yasaklanmış olan bir derneğin gençlere ucuz, pa­ rasız bir şekilde dağıttığı ve belli bir formas­ yon vermek için bastırılmış küçük broşür. AYDIN YALÇIN (Ankara Milletvekili) — îımini söyle. GÜVEN PAPvTİSİ GSUPU ADINA TUR­ HAN FEY2İ0ĞLU (Devamla) — Sosyalist Fi­ kir Kulübü. «Alman tedbirler ne denli sert olursa prole­ taryanın bilinçlenmesi de o denli hızlı olacaktır ve sonunda kazanacak olan zincirlerinden baş­ ka r.eyi clmıyan proleteryadır.» 1848 komünist manifestosunun cümlesini tekrarlıyor, aynen tekrarlıyor komünist mani­ festosunun cümlesini. Sınıf kavganı körüklü­ yor siyasetle uğraşması yasaklanmış teşekkül. Bundan kime hayır var? Bunun üstüne teşhisi doğru'koyarak, tam koyarak yürümenin zamanı Türkiye'de çoktan geldi arkadaşlarım, çoktan geldi. Geçen yıl gündem dışı bir konuşmayla bu kürsüye getirdiğim bir bildiri; hani Meclis va­ zife yapmıyor da, kanun çıkmıyor da diye mi oluyor bu hâdiseler yalnız? Hayır. Açıkça mey­ dan okuyan bir bildiri idi. «Devrimci öğrenciler» başlığını taşıyan ve Orta - Doğu Teknik Üniversitesi devrimci öğ­ rencilerinden bir başka fakültenin, Siyasal Bil­ giler Fakültesinin o sırada boykot ve işgal du­ rumunda olan öğrencilerine gönderilen bir mek­ tup idi bu. Ama gizli bir mektup değil. Kızı­ lay'da dağıtılan, Ankara'da on binlerce dağıtı­ lan tabedilmiş bir mektup. Ne diyorlardı? «Bi­ zim bu davranışlarımız ayaklanmamız T. B. M. M. nden şu kanun, bu kanun çıksın diye ola­ mam. T. B. M. M. nden bir kanunun çıkması, bir hakkımızı bize Meclis tarafından verilmesi için bu davranışa girişmek demek bu düzeni tanı­ mak demektir.» diyordu, bildiri. «Bu düzenin 32 —