T. B. M. M. B: 9 reddüt doğarsa, 'bu 'ihracata ait 'bilgiler Merkez Ban­ kası İdare 'Merkezine intikal et^rilecek, Başbakanlık 'Devlet 'Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı yetkilileri ile Merkez Bankası yetkilileri arasında yapılan toplan­ tıda, söz konusu ihracata vergi iadesi ödemesi yapı­ lıp (yapılmayacağı hususu değerlendirilecektir. 3. Merlkez Bankası İdare Merkezince özel olaıralk 'bildirilmedikçe, Türkiye Cumhuriyet Merkez Ban­ kası şubelerince, vergi İadesine ilişkin talimatta be­ lirlenen belgeler dışında ayrıca herhangi bir 'belge talep edilmeyecektir. 4. Merkez Bankası İdare Merkezinin mutabakatı olmadan, şubelerince, gelider kontrolörlüğüne resen vergi iadesi talep dosyası gönderilmeyecektir.» SALİH ALCAN (Tekirdağ) — Çift dikişli kılıf. CÜNEYT CANVER (Devamla) — 5 ve 6 ncı maddeleri var; 'bu maddeleri konumuzun dışında; bu şekilde karar almışlar. (Şimdi, daha önce Hazine ve Dış Ticaret Müste­ şarlığında olan bu yetki, bu protokoılle Devlet Plan­ lama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Merlkez Bankası yet­ kilileri arasında kurulacak bir ortak kurula devrediknıiş. Altında Bülent öztürfomen, Yavuz Can evi ve daha başka imzalar bulunan 'bir protokol... Bu protokolde de görüldüğü gibi, yetki devri ve şöyle de bir iddia söz konusu : 1985 yılı Ekim ayı içinde hayalî ihracat ile ilgili tüm önlemleri almak ve diğer ihracata ilişkin teşvikleri yönlendirmek yet­ kisi, Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar­ lığından alınarak, Devlet Planlama Teşkilatı Teşvik ve Uygulama Başkanlığına verilmiştir. Bu yetki dev­ rini 'bizzat Başbakan Turgut özal gerçekleştinmiştir. En önemlisi, Ekim 1985'e ikadar devletlin tüm dene­ tim elemanlarının yapmış •olduğu hayalî ihracata iliş­ iklin soruşturmaların tamamı hükümsüz addedilmiş daha evvel Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca bu raporlara istinaden yapılan uygulamalar geçersiz kı­ lınarak, hayalî ihracata yol'verilmiş ve bu tarihten sonra devlet yağması bir hız kazanmıştır. Sayın milletvekilleri, ben 'bunu basma açıkladı­ ğımda, buna «gizli af» adını takmıştım. Belli etme­ den bir protokolle, 7 Ekim 1985 öncesi hayalî ihra­ catçılar affedilmiş ti ve iddia ediyorum -umarım doğ­ ru çıkmaz; ama, bunu söylemek görevimdir- yeni bir af hazırlığı İçinde olunduğuna dair de bilgiler, bul­ gular, iddialar var; umarım doğru çıkmaz. Sevgili milletvekilleri, ibakın nedir hayalî ihracat? * Bir hayalî ihracatçının söylediklerini, duruşma tuta­ naklarından aynen okuyorum; bazı cümleler düşük, 2 . 10 . 1986 O: 1 beni 'bağışlayın : «İhracat konusunda bildiğim devlet zararına hareketlerden bir tanesi, vergi iadesi ko­ nusudur. Mevzuatımıza ıgöre, özellikle sanayi ürün­ leri olmak üzere, bazı kalem sanayi ürünlerinin ih­ racında belli limitler artırıllarak, ihracatçıya, «vergi iadesi» adı altında devlet tarafından para ödenmek­ tedir. Örneğin bir halı ihracatçısı, 4 milyon dolara ikadar yaptığı ihracatta yüzde 20 oranında, yani 800 bin dolar, devletten para almaktadır. 4 milyon do­ lardan fazla ihracat yaptığında, yüzde 26 oranında vergi iadesi almaktadır -O günün koşullarını söylü­ yor- Gerçek durum böyleyken, bazı ihracatçılar, ih­ raç ettikleri malın ihraç değerlerini, karşı tarafla anlaşarak, gerçek değerin çok üstünde göstererek ve­ ya yukarıda anlattığım şekilde döviz 'bordrosu alıp, başta ihracatına imkân sağladığı, döviz transferiyle malını sattığı ve hu malın gerçek karşılığı olan döviz •bordrosunu 'birleştirerek ,az değerle sattığı malı yük­ sek değerde gösterip büyük çapta vergi iadesi almak­ tadır. Haricen öğrendiğime göre, geçen yıl 66 'mil­ yar liralık, devlet tarafından ihracatçıya vergi iadesi adı altında, para ödendiği açıklanmıştır. Bunun bir kısmı gerçek olsa bile, büyük 'bir kısmının bu şekil hlleü yollardan olduğu, büyük vergi iadesi alan ku­ ruluşların işlemleri İncelendiğinde, gerçek ortaya çı­ kacaktır.» Şimdi, sanık iddialarda bulunuyor. Ne yapılmış peki, irdelenmiş mi, iddiaların üzerine mi gidilmiş? Hayır. Ne yapılmış peki? 1547 sayılı Türk Parası­ nın Kıymetini Koruma Kanununun 3 üncü madde­ si değiştirilmiş. Peki ne olmuş? 100 300 lira yatı­ ran herkes, milyarlarca liralık döviz kaçakçılığı yap­ tığı hailde affedilmiş. İlginç hir şey daha var : Mersin Birinci Ağır Ce­ za Mahkemesinde altın kaçakçılığı davası halen sü­ rüyor arkadaşlar. Niçin sürüyor 'biliyor musunuz? 100 300 lirayı yatırmamakta direnen hayalî ihracat­ çılar var; «300 lirayı anladık da 100 bin lirası ne oluyor?» dedikleri için dava halen sürüyor. (SHP sıralarından alkışlar) Sanık devam ediyor : «Bu döviz trafiğinde 'bir­ çok kişi ve kuruluş ırol aldığından, ben, 'benimıle il­ gili olan kısımlarını bilebilirim. Bu işte birinci dere­ cede bilgi sahibi elan, resmî evraklarda hiç isim­ leri ıgeçmeyen, gerçek para sahipleri olan Yaşar Aktürk, Uğur Sağlam gibi para babalarıdır. İkincisi : Türkiye'deki dövizin Türık parası- karşılığı hesapla­ rına otomatik olarak yatırılan paraların gerçek sa­ hiplerinin adamları ve çevresindeki kişiler; üçüncü 385 —