Türkmenler ayaklandı!

advertisement
www.istiklalgazetesi.com.tr Eylül 2005 Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Yıl: 2 Sayı: 14
ISSN 1305-2993
İstiklâl
Ahmetcan Kasimî
17 Ağustos 1949’da Şehit Edildi
Fiyatı: 1.000.000 (1 YTL)
Türkiye, 15 Uygur’a siyasî
sığınma hakkı vermedi
ABD'nin akladığı 15 Uygur, Çin'e iade edilemediği ve Türkiye
sığınma hakkı vermediği için Guantanamo'da 20 aydır esir
A
BD Askerlerince tutuklanan fakat daha sonra yine ABD
hükümeti tarafından suçsuz oldukları açıklanan 15
Uygur Türk’ü Çin’e teslim edilmedikleri için Türkiye’den
siyaî sığınma talebinde bulunmuşsa da Türkiye bu
Uygurların talebini reddettiğinden şu anda Guantanamo’da
esir muamelesi görmeye devam ediyorlar.
Çin'in Doğu Türkistan'da baskı ve zulüm politikaları uyguladığı Uygurlar’dan 15’i
ABD'ye esir düştükten sonra Guantanamo’da çifte mağduriyete uğradı. Washington
Post'a göre, ABD ordusunun Guantanamo'da tutulan 15 Uygur'un masumiyetine
hükmetmesine karşın, işkence ve idamla karşılaşacakları için Çin’e iadesi mümkün
değil. Ancak 15 Uygur esiri kabul edecek başka bir ülke de bulunamıyor.
3’DE
Çin Hükümeti Üçturpan’da On Uygur Türk’ünü
“Bölücülük”le Suçlayarak Tutukladı
nÇin polisleri Doğu Türkistan’ın Üçturpan
nahiyesinde 10 Uygur Türk’ünü bağımsızlık
özgürlük ve dinî faaliyetlerde bulunduğu
gerekçesiyle tutukladı.
nDoğu Türkistan’ın Üçturpan nahiyesindeki toplum
güvenliği birimleri tarafından tutuklanan Uygurlar
Üçturpan’ın Akyar köyünden olup, polisler bunlar
hakkında malumata eriştikten sonra onların evlerine
ani baskın düzenleyerek neticede Akyar köyünün 15.
yerleşim birimindeki çiftçi Cümek Ehet, İmamniyaz
Ghojek ve Abdurrahman’ın evlerinden bağımsızlık
hareketlerini içeren teyp kasetlerinden 30 adet ve 30’a
yakında özgürlük ve İslâm dinine ait kitaplara el
koydu. 13’DE
El Yazması Divan-ı Lügat-it Türk Koruma Altına Alındı
Dünyada tek nüsha olan, Fatih’teki Millet
Kütüphanesi’nde muhafaza edilen ve kültürümüz
bakımından son derece önem taşıyan ama
kütüphane binasının 17 Ağustos depremiyle
tahrip olmasından sonra diğer elyazması
kitaplarla beraber sandıklarda saklanan bu eser,
Suna ve İnan Kıraç sayesinde artık kıyamete
kadar emniyet altında olacak. 6’DA
RUHLARI ŞAD OLSUN
Çin’in Oluşturduğu Haksız Rekabete
Karşı ABD-Türkiye Mutabakatı
n İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon
Süleyman
Orakçıoğlu
İhracatçıları Birliği'nin (İHKİB) ev sahipliğinde
gerçekleştirilen görüşmede, Çin'in haksız
rekabetine karşı Türk tekstil ve konfeksiyon
sektörünün sürdürdüğü uluslararası mücadeleye
Beyaz Saray görüşmelerinde destek veren
kongre ve senato üyeleri de hazır bulundu. 13’De
Doğu Türkistanlılar yeni bir
tutuklama kampanyası ile
karşı karşıya
Yiğit birTürk evladı
Prof. Dr. Ebulfez
Elçibey'i vefatının
beşinci yıldönümünde
in, Doğu Türkistan'ı işgal etmesinin 50. yılında Doğu Türkistanlılara
rahmetle anıyoruz.
yönelik olarak sürdüregeldiği baskı ve zulüm politikalarını
11’de yoğunlaştırıyor. Komünist Parti'nin Doğu Türkistan sorumlusu, ulusal
Ç
21 Ağustos 1992
tarihinde vefat eden
destan şairimiz
Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlu’nu
vefatının 13. yılında
rahmet ve minetle
hatırlıyoruz. 11’de
güvenliği ve toplumsal istikrarı tehdit eden terörist, ayrılıkçı ve aşırı
eylemlerde bulunan kişileri tutukladıklarını söylerken, martta serbest
bırakılmasının ardından ABD'ye sığınan Uygur iş kadını Rabiye Kadir'i de
'teröristlerin elebaşılarıyla görüşmek'le suçladı. Almanya merkezli Dünya
Uygur Kongresi sözcüsü Dilşat Raşit ise, Çinli yetkililerin Uygurları toplu
halde tutukladığını duyurarak, "Çin'i hiçbir zaman tanımamış bir etnik
gruba sözde özerk yönetim dayatmak siyasî bir şakadır" dedi. Raşit,
Kadir'le görüşmeleri için, "Biz şiddete karşıyız. Kendisiyle sadece insan
hakları konusunu görüştük" dedi. (AFP)
Türkmenler ayaklandı!
I
rak'ta, bir taraftan anayasa taslağı ile ilgili son
aşamaya gelinirken, diğer taraftan ülkenin
kuzeyindeki Kerkük'te taslağa ilişkin tepkiler de
artıyor. Önceki gün federalizm karşıtı eylem
yapan Araplar'ın ardından, aynı amaç için, dün
akşam saatlerinde Türkmenler sokağa döküldü.
Kerkük'te biraraya gelen binlerce Türkmen, kent
meydanında toplanarak anayasa ve federalizm
karşıtı gösteri yaptı. Irak ve Kerkük'ün
bölünmesine yönelik endişelerin dile getirildiği
eylemde, anayasa ve federalizm karşıtı pankartlar
açılarak, Iraklı siyasîlere tepki gösterildi. 6’DA
Türkiye, Türk Dünyasına
Şaşı Bakmaktan Vazgeçmelidir
11’de
Mehmet Emin BATUR
Ü Ç AY LA R
3’te
TEMEL den - ŞEN OZAN
Kaybolan değerlerimizden:
Türk Ahlâkı
13’te
Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY
Her Türk, Türkçe Konuşup,
Türkçe Yazmalıdır -1
7’de
Selahattin TEKİZOĞLU
Bilge Kağan’ı torunları
anlayamadı
10’da
Abdulmecit AVŞAR
2
İstiklâl
Dünya
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
Eylül 2005
Çin, Sars aşısını insanlarda deniyor
İlk kez 2002 Kasım’ında tespit edilen ve Şubat 2003’ten itibaren
hızla yayılan SARS (akut solunum yetmezliği) sebebiyle 350
vatandaşını kaybeden Çin, bulduğu yeni aşıyı insanlar üzerinde denedi
P
ekin’deki Giriş-Çıkış Kontrol ve Karantina Bürosu
tarafından yapılan açıklamada, Çin Devleti tarafından onay
verilen ve söz konusu büro tarafından geliştirilen SARS
aşısının patent sürecinin başladığı kaydedildi. Geçtiğimiz ekim
ayında bulunan ve çok miktarda üretilebilecek söz konusu
SARS aşısının diğerlerine oranla uzun süreli etki yaptığını
belirten yetkililer, aşının herhangi bir salgında daha çok
koruyucu özelliğe sahip olduğunu ifade etti. Pekin’deki ÇinJapon Dostluk Hastanesi’nde 36 gönüllü üzerinde başlangıç
için denenen aşıda, vücudun buna olumlu cevap verdiği ve
vücutta söz konusu hastalığa karşı antikor üretildiğinin
görüldüğü açıklanırken, aşının açıkça yan etkisinin
görülmediği bildirildi. Adı geçen büro, aşının test
denemelerini Hubei (Hubey) eyaletindeki Wuhan
Üniversitesi’nde maymunlar üzerinde tamamlamıştı. GirişÇıkış Kontrol ve Karantina Bürosu’ndan Dong soyadlı
yetkili, ölümcül hastalık olmayan hayvanlarda yaptıkları
aşı denemelerinde antikor üretimini gözetlediklerini
kaydederek söz konusu aşının ne zaman satışa sunulacağı
gibi konularda detay vermekten kaçındı. SARS, tüm
dünyada 8 bin 435 kişide görülmüş ve 812 kişinin ölümüne
neden olmuştu.
Irak'taki İngilizler’den yeni işkence yöntemleri
Irak'taki İngiliz birliklerinin esirlere kötü muamelede
bulunduğuna dair yeni suçlamalarda bulunuldu.
Amerikan askerlerine verdikleri yazılı ifadede bu
iddiaların yer aldığı kaydedildi. Kötü muamele
habere göre, Irak'ın koalisyon güçlerince 2003'ün mart
gördükleri gerekçesiyle İngiliz ordusuna dava açan çok
ayında işgal edilmesinden sonra Basra'da gözaltına
sayıda Iraklıyı savunan İngiliz avukat Phil Shiner,
alınan 2 Iraklı kardeş, İngiliz askerlerinin kendilerine
esirlere
kötü muameleyi kınadığını belirterek, “İngiliz
kötü muamelede bulunduğunu ileri sürdü. Merhab ve
ordusunun
Irak'ta sistematik kötü muamele ve işkence
Essad Zaac El Saghir kardeşler, İngiliz güçlerinin
yaptığına
dair
açık kanıtlar bulunduğunu düşünüyorum”
denetimindeki bir üste tutuldukları dönemde, “sopalarla
dedi.
İngiltere
Savunma Bakanlığı'ndan BBC'ye
dövüldüklerini, susuz ve uykusuz bırakıldıklarını” iddia
yapılan
açıklamada,
İngiliz birliklerine karşı şu ana dek
ettiler. Essad Zaac El Saghir, “İngiliz askerlerinden
177
dava
açıldığı
belirtildi
ve İngiliz askerlerinin kötü
birisinin kendisini sopayla dövdüğünü, sonra da kafasına
muamele
yaptığına
dair
elinde
kanıt bulunan herkesin
idrarını yaptığını” söyledi. 2 Iraklının resmi şikayette
başvuruda bulunması istendi.
bulunmadığı, ancak Ümmü Kasr'daki bir kampta
BBC'de bugün yayınlanan bir programda yer verilen
‘Washington Post Gazetesi’
Guantanamo’daki Uygurlar
Hakkında Başmakale Yayınladı
A
Çin kara kuvvetleri Ürümçi’de
Yeni bir topçu hazırlık birliği kurdu
Çinin Doğu Türkistan’daki Askeri kara kuvvetleri hazırlık piyade kısmı
18 Ağustos 2005 günü yeni bir topçu birliği kurulduğunu açıkladı.
merika’da yayınlanan ünlü “Washington Post
Gazetesi” 24.08.2005 tarihli sayısında
rümçi’deki Akşam
bu bölgenin ekonomik alanında
Gazetesinin verdiği habere
çalışacaklar, fabrika ve
Guantanamo’daki Uygurlar hakkında başmakale
göre, söz konusu birlik Çinin
atölyelerde istihdam edilecekler.
yayınladı. Söz konusu makalede 4 yıldan beri
Bölgedeki Uygur gözlemcilere
Guantanamo’da tutuklu bulunan Uygurların bundan iki Askeri merkez komitesi
tarafından
da
onaylanmış
olup,
göre, Çin hükümeti bir taraftan
yıl önce Amerikan hükümeti yetkilileri tarafın suçsuz
bu
birliğin
kuruluş
çalışmaları
sözde Doğu Türkistan’ın
oldukları
2005 yılının başlarında Ürümçi
güvenliğini sağlamak
açıklanmış
vilayetinin Tanrıdağ ve
bahanesiyle askeri yığınaklarını
olmasına
Davançing bölgelerinde
arttırırken, diğer taraftan da
rağmen halen
başlamıştı. Haberden
Çinli askerleri Uygur
serbest
anlaşıldığına göre bu birliğin
topraklarının zenginliklerinden
bırakılmadıkları kadrolu askerleri savaş
daha fazla yararlandırma
ndan
esnasında asli vazifesini
maksadı taşımaktadırlar.
bahsedilerek bu yapacak, diğer zamanlarda ise
Uygurların
Guantanamo’da
‘Yükselen güç' Çin ve 'süper güç’ ABD, sorunlara rağmen yakınlaşıyor .
ki durumları
Amerika
Birleşik Devletleri ile Çin ‘'stratejik diyalog'' başlattı.
anlatılmıştır.
İkili ilişkilerin son durumu
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert Zoellick, Pekin'de
Makalenin yazarı Robin Rayt, Guantanamo’daki iki
Çin,
geçen hafta ulusal parası
Uygur’un Avukatı Seybin Willet ve Uygur-Amerikan Çin Başbakanı'yla görüştü. Süper güç ABD ve “yükselen" güç yuan'ı revalüe ederek ABD'yi
Birliği Başkanı Nuri Türkel ile yapılan görüşmelerdende Çin arasındaki diyalog, hassas ilişkileri dengede tutmayı
amaçlıyor.ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert Zoellick iki memnun etti. ABD tarafı, bu
söz ederek , Nuri Türkel’in “Uygurlar ezelden beri
durumun Çinli ihracatçılara haksız rekabet sağladığını
gün sürecek görüşmeler öncesinde Çin Başbakanı Wen Jiabao
Amerika’nın desteğinden ümitlidirler. Ayrıca Amerika ile bir buçuk saatlik bir görüşme yaptı. Yeni Çin haber ajansının ileri sürüyordu. Hala sorun olan bir başka konu ise Çin'in
silahlanması. ABD Savunma Bakanlığı’nın geçen hafta
onların özgürlük ve insanlık gururunu geri alma
bildirdiğine göre, iki gün sürecek görüşmelerde, Kuzey
açıkladığı bir rapora göre Çin'in zsürekli büyüyen ve
Kore'nin nükleer programı, ikili ticaret, Tayvan sorunu, askeri
yolundaki direnişlerine yardımcı olacak” şeklindeki
moderneleşen ordusu, bölge dengeleri ve özellikle
konular, enerji ve terörle mücadele gibi başlıklar ele alınacak.
sözlerini de alıntılamıştır. ‘Washington Post
Tayvan için tehdit oluşturuyor. Pekin, Tayvan'ı kendi
Zoellick
görüşmelerin
amacını
"birbirimizin
çıkarlarını
daha
iyi
Gazetesi’nde yayınlanan bu makaleden faydalanarak
anlamaya çalışacağız" sözleriyle özetledi. ABD ve Çin "stratejik toprağı olarak görüyor ve bağımsızlık ilan etmesine izin
İngilterenin BBC- Radyo- Televizyon Şirketi ve
vermiyor. Çin Komünist Partisi’nin son yıllık
diyalog" adını verdikleri bu temaslarda hassas olan ilişkilerini
kongresinde bağımsızlık ilanı halinde adaya müdahale
Amerikanın Sesi Radyosu Guantanamo’daki Uygurlar dengede tutmayı amaçlıyor.İki ülke bu temasları yılda iki
edilebileceği yönünde bir karar alınmıştı.
hakkında haberler verdi.
keregerçekleştirecek.
Ü
ABD ve Çin arasında 'stratejik diyalog'
İstiklâl
Eylül 2005
Güncel
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
3
Çin, Rabia Kadir’in Peşini Bırakmıyor
Çin yönetimi, yabancılara bilgi verdiği gerekçesiyle tutuklayıp zindana
koyduğu, daha sonra ABD'nin baskısıyla serbest bıraktığı Uygur asıllı
iş kadını Rabia Kadir'in peşini bırakmıyor.
Ç
in yönetiminin teröristlerle işbirliği
yapmakla suçladığı
Rabia Kadir ise, suçlamaları
reddederek Pekin
yönetiminin kendisini
susturmak istediğini söyledi.
Doğu Türkistan’ın en üst
düzey komünist yöneticisi
Wang Lequan ise, 1 Ekim
1955'te hakimiyetleri altına
aldıkları Doğu Türkistan'ı,
Sincan Özerk Bölgesi olarak
ilan edişlerinin 50. yılını
kutlayacaklarını bildirdi.
ABD'de sürgünde bulunan
Rabia Kadir'i, söz konusu
yıldönümü kutlamalarında,
saldırı hazırlığında olan
teröristlere yardım etmekle suçlayan Wang
Lequan, "Kadir, terörist grupların başlarıyla
görüşerek Uygur Otonom Bölgesi'nin 50.
kuruluş yılı törenlerini sabote etmeye çalışıyor"
dedi.
Rabia Kadir ise, suçlamalara büyük tepki
göstererek, "Çin yönetiminin
Uygur halkına karşı
uyguladığı baskılar ve temel
insan haklarını ihlâl etmesi
karşısında mücadele etmek
terörizm değildir" dedi.
Dünya Uygur Kongresi
Başkanı Erkin Alptekin, Çin
yönetimine çağrıda bulunarak
Kadir'den özür dilemesini
istedi.
Uygur Türklerinden iş kadını
Rabia Kadir, Çin'de 6 yıl
hapis yattıktan sonra sağlık
durumu göz önünde
bulundurularak geçtiğimiz
Mart'ta ABD'den sınır dışı
edilmişti.
Rabia Kadir, Müslüman Uygur halkının
ve siyasi tutuklu Uygurların Çin
yönetimine karşı verdiği mücadelede bir
sembol olarak biliniyor.
Yatağanlı bıçakçılar
Çin istilasından şikayetçi...
Yatağan Belediye Başkanı Nevzat Şenel: "Kalitesiz ve ucuz
Çin malları istilasından bıçakçılıkla uğraşan esnafımız da etkilendi"
D
enizli'nin bıçakçılıkla ünlü Yatağan
Beldesi'nde, tüm sektörleri olumsuz etkileyen
Çin malları, ekmeğini bıçakçılıkla kazanan esnafı
da olumsuz olarak etkiledi. Yatağan Belediye
Başkanı Nevzat Şenel, kasabalarında 250 bıçakçı
atölyesi bulunduğunu ifade ederek, "Kalitesiz ve
ucuz Çin malları istilasından,
bıçakçılıkla uğraşan esnafımız
da etkilendi. Avrupa ülkelerine
olan ihracatımızda düşüş
yaşandı. Şu anda Fransa,
Hollanda, Belçika ve
Almanya'ya ihracat yapılıyor
ancak eski canlılık yok. En
büyük alıcılarımız Orta Doğu
ülkeleri. Başta Suudi Arabistan
olmak üzere Orta Doğu
ülkelerine yılda 150 bin koyun
kırkma makası ihraç ediyoruz.
Yurt içinde de vatandaşlarımız ucuz olması
nedeniyle Çin mallarına rağbet ediyor. Bizim bir
tanesini 5 YTL'ye sattığımız bıçağı Çin'liler
takımıyla birlikte 5 YTL'ye satıyor. Bu da
vatandaşlarımıza daha cazip geliyor" dedi. Yatağan
bıçaklarının tescil edilmesi amacıyla müracaatta
bulunduklarını belirten Başkan Şenel, "Paslanmaz
özelliği ve sağlamlığıyla ün yapan
bıçaklarımızı tescil ettirmek için bizden
önceki yönetim müracaatta
bulunmuş. Sonucu bekliyoruz. Bu uzun bir
süreç" diye konuştu. Yatağan Belediye
Başkanı Nevzat Şenel, yörelerinde en
büyük geçim kaynağı
olan bıçakçılığın Çin
malları ve diğer
olumsuzluklardan
etkilenmemesi için
şimdiden önlemler
alınması gerektiğini
de vurgulayarak,
"Kasabamızda
bıçakçılık
vazgeçilmez bir
geçim alanı.
Bıçakçılığı daha
geliştirmek ve Çin istilası ve diğer
olumsuzluklardan etkilenmemek için
markalaşmak ve kaliteye önem vermemiz
gerekiyor. Ayrıca pazar payını da
arttırmamız lazım. Bu sadece benim ve
esnafın yapabileceği şeyler değil.
Hükümetimizin de bu konuda bize yardımcı
olması gerekiyor"
Avrupa Temsilcisi
şeklinde konuştu.
İstiklâl
Yıl: 2
Şen Ozan
Tel: +49 175 404 36 23
Sayı: 14 Eylül 2005
Aylık Siyasî Bağımsız Gazete
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü
Avusturya Temsilcisi İsviçre Temsilcisi
Arafat SÖKER
Karahan Endili
0043 6644 0180 96
0041 787 954 707
Bulgaristan Temsilcisi
Beletin Halil Ali
00359 3631 3573
Mehmet Emin BATUR
Genel Yayın Yönetmeni
Abdulmecit AVŞAR
Yurt İçi Posta Çeki Hesabı
Celalettin BATUR: 5024316
Haber Müdürü
Erkinbeğ UYGURTÜRK
Almanya Temsilcileri
München: Eyüp Tanrıverdi- +49 179 533 01 86
Bad Wurzach: Arefe Uludağ- +49173 23162 86
Memmingen: Nuri Kokoğlu- +49 151 12459312
Ravensburg: Çağlar Eren- +49 179 799 58 44Lindau: Ali Güngör - +49 1718100089Ulm : Sebahattin Gülveren- +49 173 591 52 29
Fr-hafen : Safa Çakmak - +49 1712674066
Siegen : Adem BIYIK- +49 271 8707034
Konya Temsilcisi
Baybars GÜLENSOY: 0090 542 836 15 51
İstanbul Temsilcileri
Esenler - İbrahim DOĞUŞ: 0535 6895769
Zeytinburnu-Miradil BATUR:0090 535 555 14 77
Bursa Temsilcisi
Kahraman UYGURTÜRK : 0090 5052147025
Merkez Adres: Gevher Nesibe Mah. Donanma Cad.
No:13 Kocasinan-Kayseri/Türkiye
Tel: (0090) 352 338 58 97
Belge Geçer: (0090) 0352 338 58 97
Cep Tel: 0532 255 99 30
Berlin :Reyhan OĞUL- +49 176 298 39805
Kisslegg: Kenan Batur- +49 16094844540
Leipheim: Yakup Ay-+49 176 240 200 88
Weingarten : Baki Alkan- +49 17623266353
Biberach: Ali Yüksel- +49 1724683325
Aalen : Ali Yanar- +49 179 687 99 56
Karlsruhe : Ali DEMİR - +49 176 22001555
Hamm :Zafer TOPAK- +49 176 76787820
Neckarulm: Rukiye ANDIÇ
Ankara Temsilcisi
Mihriban BALATÜRK : 0090 505 545 22 83
http://www.istiklalgazetesi.com.tr
http://www.hurgokbayrak.com
Elektronik Posta: [email protected]
ISSN 1305-2993
Grafik-Dizgi-Tasarım
Hürgökbayrak
Baskı
Hikmet Matbaacılık
Bu gazete basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir
Ü Ç AY LA R
Nur yağdırır bütün gökler
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Rahmet dağıtır melekler
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Duysun ümmeti Muhammet
“ Şâban, günaha kefaret ”
Yüce Rabbim sen yardım et
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Üç ayların şanı yüce
Zikredelim hece hece
“Bin aydan hayırlı gece ”
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Melekler zikrine gelir
Niyazın müstecab olur
Kandillerin değer bulur
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Nura gark olur müslüman
Rabbimizden büyük ihsan
“ İndi gökten aziz Kur’an ”
Receb, Şâban, RAMAZAN’ da
Hakka iltica edelim
Hamt edelim, şükredelim
Zikr-i cemil eyleyelim
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Aman dilenecek anı
Regâib, Mirac zamanı
Berât ve Kadir akşamı
Receb, Şâban Ramazan’ da
Zikretmeyen helâk olur
Şeytanlara kulak olur. . .
Zikredenler melek olur
Receb, Şâban, Ramazan’ da
İslâm ölçüsü biline
Şeksiz şüphesiz geline
Hak rahmet eyler kuluna
Receb, Şâban, Ramazan’da
Mü’minler Mükerrem olur
Mü’minler muhterem olur
Mü’minler hep necat bulur
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Yönümüz hep kıble olsun
Rahmetten bol nasip gelsin
“ Müslüman ölmeden ölsün ”
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Hidayete erdir Rabbim
Şefaate erdir Rabbim
Necata ulaştır Rabbim
Receb, Şâban, Ramazan’ da
“ Lânet şeytanlar bağlanır ”
Hemde ateşle dağlanır
Mü’mine huzur sağlanır
Receb, Şâban, Ramazan’ da
An geldi hilâli gördük
Saf saf teravihe durduk
Nefsimize hesap sorduk
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Oruçlu kul şafak şafak
Rahmeti bol bol alacak
Gaflette olmamaya bak
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Nefsi emmâre kırılır
Bire bin sevap verilir
Cennette köşkler kurulur
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Oruç tutmak bize kârdır
Uğuru da âşikârdır
Kul iftarla sahurda dır
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Mevlayı haykırır diller
Coşar boşalır gönüller
Yâd edilir garip kullar
Receb, Şâban, Ramazan’ da
“ Kâfirlere mühlet vardır ”
“ Mü’mine mağfiret vardır ”
Müslümana devlet vardır …
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Gök kapıları açılır
Sonsuz rahmetler saçılır
Mü’min , münafık seçilir
Receb, Şâban, Ramazan’ da
Şefaat ya Resülullah
Mağfireti sonsuz All . h
Kurtuluruz inşaallah
Receb, Şâban, Ramazan’da
Her zamanı ve her anı
Düşmesin dilden Kur’an’ı
İMANLA AL Şen Ozan’ ı
RECEB, ŞÂBAN, RAMAZAN’ DA
Türkiye, 15 Uygur’a siyasî sığınma hakkı vermedi
ve Çin'e düşman oldukları gerekçesiyle
Uygur, haklarındaki 'terör'
Türkiye, 15
ABD'ye tehdit oluşturmadıkları anlaşıldı"
suçlamalarından aklanmalarına karşın 20
denildi.
aşkın süredir Guantanamo'da 'zorunlu
Guantanamo ayı
esaret' çekiyor. 2003'te Pentagon kararıyla İşkence görmeye devam
Hâlâ esir muamelesi gören Uygurlardan
Mağduru suçsuz bulunup serbest bırakılmaları
ikisinin avukatlığını yapan Sabin Willett,
kararlaştırılan 15 Uygur, ABD ordusunun
savunmasında,
"Bir müvekkilim, görüşme
Uygurların 'elinde kalırken', aralarında Türkiye'nin de sırasında penceresiz
bir kutuda yere
bulunduğu yaklaşık 20 ülke Uygur esirlere
zincirlendi.
sığınma hakkı verilmesi yönündeki ABD
Siyasî
Onlar asker veya suçlu değil. Sadece
önerisini reddetmiş. ABD'li yetkililer ve
Uygur"
Türkiye, İsveç, Finlandiya,
Sığınma mahkeme belgelerine dayandırılan haberde, İsviçre vededi.
bir
Latin Amerika ülkesinin de
"Beş Uygur, yanlış zamanda yanlış yerde
bulunduğu
20
ülke, sığınma vermeyi
Talebini oldukları için yakalandı. Bazıları ABD'den reddederken, İnsan
Hakları İzleme Örgütü
maddi ödül almak isteyen Pakistanlılarca ele
özgürlük. ABD veya başka bir
Reddetti verildi. Diğer 10'unun düşük riskli zanlılar "Esirlere
ülkede... Serbest olmalılar. Bu ABD'nin
4 Türk Dünyası
İstiklâl
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
Eylül 2005
Kırımlı iki efsane isim
Londra’da bir araya geldi
Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile Kırımlı ünlü
yazar Cengiz Dağcı ilk buluşması İngiltere’nin başkenti Londra’da gerçekleşti.
K
ırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu, İngiltere’de
yaşayan Kırımlı Tatar yazar Cengiz
Dağcı’yı evinde ziyaret etti. II. Dünya
Savaşı’nda Urallar’a sürgün edilen Kırımoğlu
ile savaş sonrası İngiltere’ye göç eden
Dağcı’nın buluşmasında duygulu anlar yaşandı.
Ukrayna Parlamentosu’nda Kırım Tatarları’nı
temsil eden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu,
İstanbul Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma
Derneği Başkanı Celal İçten’le birlikte Cengiz
Dağcı’yı güneybatı Londra’nın Southfield
bölgesindeki evinde ziyaret etti.
Uzun yıllar Kırım Tatarları’nın insan
hakları mücadelesini savunan ve hayatının
büyük bölümü sürgün ve hapislerde geçen
Kırımoğlu ile II. Dünya Savaşı sonrası Polonya
üzerinden İngiltere’ye göç eden Dağcı, hasret
gidermenin ötesinde Kırım’ın dünü, bugünü ve
geleceğini konuştular.
Evinin kapısında Kırım Tatarları’nın efsanevi
Orhan Ketene
mücadele adamı Kırımoğlu’nu gören Cengiz
Dağcı gözyaşlarını tutamazken, “Bu ziyaret benim için büyük sürpriz oldu. Mustafa
Abdülcemil Kırımoğlu’nun beni ziyarete gelmesini beklemiyordum. Nezaket gösterip
beni mutlu etti” dedi.
Yalnız yaşadığı evinde Kırımoğlu’nu konuk eden Dağcı, Kırım Tatarları ile ilgili
Kırımoğlu’nun, Dağcı’yı Güneybatı Londra’daki
evinde ziyareti sırasında duygusal anlar yaşandı.
haberleri kendisine zaman zaman ulaşan gazeteler ile radyodan takip edebildiğini
belirterek, “son gelişmeleri tam olarak
izleyemiyorum. Hem yaşlandım hem de
gözlerimdeki rahatsızlık sebebiyle medyayı
takip edemiyorum” diye konuştu. Mustafa
Kırımoğlu’nun ziyaretini, “büyük incelik” diye
yorumlayan Dağcı, duygularını ise şöyle ifade
etti: “Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nu
anlatmak çok zor. Mustafa Bey benim için
gerçek ile rüya arasında bir şahıstır. Kırım
Tatarları için verdiği mücadele dolayısıyla
Cemiloğlu’nu (Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu
sürgün yıllarında ‘Cemiloğlu’ olarak tanındı)
hayal meyal hatırlıyoruz. Her bir Kırım Tatar’ı
gibi Cemiloğlu da çok çile çekti.”
Cengiz Dağcı gibi buluşma sırasında zaman
zaman gözyaşlarını tutamayan Mustafa
Abdülcemil Kırımoğlu, Dağcı ile biraraya
gelmeyi uzun zamandır arzu etmesine rağmen
bugüne nasip olduğunu belirterek, “Cengiz
Dağcı, Kırım Tatar tarihinin hayatta olan en
kıymetli şahsiyetlerinden biridir. En önemli tarafı, Kırım Tatarları’nın sorunlarını
Sovyetler Birliği dışında dünyaya duyuran bir fikir adamıdır. Sovyetler dağıldıktan sonra
Dağcı’nın kitaplarını kendi soydaşlarına da okutmaya başladık. Umarız kendisini
memleketi Kırım’da tekrar görürüz” şeklinde konuştu.
‘Kerkük Türkmenlere Verilsin’ "GENÇLER DAHA DOĞRUYU ARAMAYA TEŞVİK EDİLMELİ"
I
rak’ta yeni anayasa için pazarlıklar sürerken, Türkmenler de
taleplerinde çıtayı yükseltti.
Kürt grupların federe bölge ve “Kürdistan Parlamentosu” gibi
taleplerini anayasaya sokma konusundaki ısrarı, Türkmenlerde
söylem değişikliğine neden oldu. Irak Türkmen Cephesi Türkiye
Temsilcisi Ahmet Muratlı, “Federetif yapı içinde Kürt ve Şii
bölgelerinin sınırları belli olacaksa, bizimki de belli olsun.
Telafer’den Mendeli’ye kadar uzanan bölgenin “Türkmeneli
Federasyonu olarak yeni yapı içinde yer almasını istiyoruz” dedi.
Kerkük’ün tarihsel olarak Türkmeneli bölgesi içinde yer
aldığını savunan Muratlı, bu şehrin yönetiminin de kendilerine
verilmesini istediklerini söyledi. Muratlı, taleplerini Irak’taki
görüşmelerde gündeme getirmeyi sürdürdüklerini anlattı. Öte yandan,
Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Telafer’in önde gelen isimleri ile
dün Ankara’da yapılan görüşmede, Türkiye’nin bölgeye yönelik
somut vaatlerde bulunduğu öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Ankara,
Türkmen bölgesine bir hastane ve uydu televizyonu kurulması ile
yeni yolların yapılmasının planlandığını bildirdi.
Prof. Dr. Turan Yazgan, daima daha doğruyu arayacak, soran,
çözen, düşünen nesiller yetiştirilmesi gerektiğini söyledi
T
uran Yazgan, Türk Dünyası Tarih Kültür
tutumları dolayısıyla bu suni gerçekler hayata tam
Dergisi'nin Ağustos 2005 sayısında kaleme aldığı olarak hakim olmakta ve cemiyeti, dolayısıyla
yazısında şu görüşleri savundu:
devleti istedikleri gibi
"Bugünkü dünyada hakim milli ve
yönlendirebilmektedirler".
milletlerarası güçler, insanların
"İnsanları sürü kabul eden
beyinlerinin hayvanlara nazaran daha
kanunlarda mutlak değişiklik
kolay yıkanabilmesinden
yapmaya ihtiyaç var" diyen
faydalanarak, ellerindeki çok güçlü
Yazgan, yazısında, "Propaganda
ve yaygın vasıtalarla, kendi
ve beşinci kol faaliyetlerine karşı,
hedeflerini gerçekleştirmeyi
herşeyi milli menfaat açısından
kolaylaştıracak 'gerçekleri' beyinlere
gerçekleştirecek ve daima daha
yerleştiriyorlar. Bu yerleşen
doğruyu arayan, düşünmeye,
gerçekler şüphesiz asıl gerçek
aramaya, bulmaya, çözmeye
değildir. Kabul edilmiş, sun'i
alışmış bir aydınlar topluluğuna
gerçeklerdir. Düşünmeyen nesillerin,
sahip olmak" gerektiğini savundu.
daha doğruyu aramaya yönelmeyen
Türk Dil Kurumunun Kuruluşunun 73.yılında
Türk Dili Konusunda Niğde-Kayseri Yaklaşımı
Aşağıda imzalan bulunan bizler (Kayseri ve Niğdeli 800 kişi); Türk Dil Kurumu kuruluşunun 73.
Yılında; Türkçe'nin korunması ve gelişmesi için milletçe gösterilen duyarlılığa gönülden katılıyor,
tekliflerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz:
1- Bir dünya dili olan Türkçe'yi Batı kaynaklı
kelimelerin baskısından korumak, dil üzerine
yapılan çalışmaları daha da verimli hale getirmek için "Türkçe'yi Koruma Yasası"nın
çıkarılmasını,
2- Yabancı
dil öğretiminin
verimli bir sonuca ulaşması İçin gerekli şartların
0bakucamiiNahcıvan
tamamlanmasını ve yabancı dille eğitime son verilmesini, 3- Lise ve Üniversite hazırlık
sınıflarında yabancı dil dersleriyle beraber Türk Dili ve Edebiyatı derslerine de yer ve
önem verilmesini, Öteki sınıflardaki mevcut ders saatlerinin artırılmasını, 4- Radyo ve
televizyonlarda sunuculuk yapmak İsteyenlerin eğitilmesini ve bir yeterlilik belgesine
kavuşturulmasını, 5- Yabancı dillerden, dilimize kazandırılan eserlerin tercüme ve dil
hataları üzerindeki şikayetler artmaktadır.
Bu konuda acilen "Tercüme Eser Denetleme Kurulu" oluşturulmasını, kamuoyumuza
saygıyla sunarız.
Av. İsmail ÖZMEL, Av. Nevzat TÜRKTEN, İnş. Müh, Âlim GERÇEL Yrd. Doç. Dr.
Kibar AYAYDIN, Dr. A. Vehbi ECER, Mehmet ÇAYIRDAĞ, Bekir Oğuz BAŞARAN,
Nurkal KUMSUZ, Yaşar ELDEN, Yusuf AKDAMAR, Mehmet ÇELEBÎ, Ahmet
GÜLSOY, İsmail Âdil ŞAHİN, Sevda Orak, Adnan CINGILLIOĞLU, Ali Rıza
NAVRUZ, Aydemir DOĞAN, Hasan GÜRPINAR, Güner DİNÇASLAN, Niğde Barosu
Avukatlarından: Halise KARAÇAY, Gökşen BALABAN, Hatice KARACA, Özlem
SARIKAYA, Kamile CAN, Zehra BELENDİR, Hasan ÇANKAYA» Ahmet
GÜLTEKİN, Kutsi YILMAZ, Ahmet KARACA, M. Emre SEYMENOĞLU, Koray
ATAY, Süreyya YILDIZ, Ersin DOKUZ, Dr. 1. Göksel BAYKAN, Yücel AKBABA, Ö.
Kürşat Fırat UÇAR, Hacı ÇELEBİ, ve (Toplam 800 İmza.)
İrtibat: Âlim GERÇEL Tel / B.Geçer: 231 73 03 - 03 Ağustos 2005
Eylül
İstiklâl
2005
Türk Dünyası
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
''Ahıska Türkleri Yurtlarına Geri Dönecek'’
Gürcistan'ın ayrılıkçı bölgelerden sorumlu Devlet Bakanı Giorgi
Haindrava, Sovyetler Birliğidöneminde topraklarından kovulan
Ahıska Türklerinin yurtlarına geri dönüşünü aşamalı olarak
sağlayacaklarını söyledi
aindrava, Ermenilerin yoğun
Bölgede faaliyet gösteren Ermeni
olarak yaşadığı Javakheti
sivil toplum kuruluşlarının
bölgesini ziyaretinde yaptığı
temsilcileriyle görüşen Haindrava,
açıklamada, Ahıska Türklerinin
Ahıskalıların opraklarına aşamalı
şekilde dönüşünü
sağlayacak program
hazırladıklarını kaydetti.
Giorgi Haindrava,
Gürcistan'da yaşayan tüm
etnik azınlıkların olduğu
gibi Ahıskalıların da tüm
yasal haklarının güvence
altında olacağını söyledi.
Gürcistan'ın, Avrupa
Konseyi'ne tam üyeliği
kabul edilmeden önce,
1944'te yaşadıkları topraklardan
girdiği taahütleri arasında Ahıska
zorla çıkarılarak sürgün edildiklerini, Türklerine topraklarına dönüş
geri dönüş süreciyle ilgili
olanağının tanınması da bulunuyor.
çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
H
Belene’den iktidara
OĞLUM KÜRŞAT'A MEKTUP
S
on günlerde yaşadığım bazı olaylar, biricik oğlum ve tek desteğim; dayanağım,
benim neslimin devamının varisi üç evladımdan birisi olan Oğlum Kürşat'a bu
mektubu yazmamı gerektirdi. Aslında bu mektup oğlum Kürşat'ın şahsında tüm
gençlere benim bir nasihatimdir. Kürşat ve Kürşat gibiler bu sütunlarda yer alan bu
mektubu çok iyi okuyup hayat yolunda kendilerine bir rehber etmeleri gerekir. Oğlum
Kürşat daha henüz çocuk denecek yaşta bana büyük destek olmaya başlamış, sırf
babasına yardımcı olma gayesiyle gazetecilik mesleğini seçmiş bir delikanlıdır. Tüm
Kürşatlar gibi onunda (onların da) doğruluğuna dürüstlüğüne inancım tamdır. Ancak
insan genç yaşta hayatın ne olduğunu, kimin nasıl olduğunu pek anlamıyor. Bunun
Rıfat AÇIKGÖZ
için benim başıma gelenlerin onunda başına gelmemesi için, benim düştüğüm hataya
onun ve onun gibi olanların düşmemesi için kitaplar dolduracak manalar içeren aşağıdaki şiiri yazıyorum.
Umarım siz kıymetli okurlarım ve Kayserili hemşerilerim bu şiirde yazdıklarım için bana hak verecekler ve
kendileri de bu şiirdeki nasihatten bir pay çıkaracaklardır.
NAS İ HAT
Bir öğüdüm var oğul, iyi dinle babanı
Mevla boşa çıkarmaz, senin bunca çabanı
Kürşat 40 yiğidiyle dünyaya salmış şanı
Başını dik tutamazsan setleri aşamazsın.
Yıkılıp kırılsan da eğilmemeli o baş
Bir kere eğilirsen artık doğrulamazsın.
Arkadan hançerlemek kalleşliğin şanından
Cimriler de parayı çok seviyor canından
Post yapmaya kalkarsan domuzların gönünden
Ebedi kör kalırsın, gerçeği göremezsin.
Ne kadar çok bilsen de iyi dinle atanı
Domuzu kesseler de ormana akar kanı
Sözünü dinlemezsen incitirsin atanı
Yanlış yolda gidersen hedefe varamazsın.
Varsın gıpta etsinler sana bütün hasetler
Yeter ki imanlı ol tek tek yıkılır setler
Namerde inat için yaşamalıdır mertler
on seçimlerden 34 milletvekili ile 3. bir kriz yaşanmıştı. 1989 yılının sonunda Sinsiye yoldaş olma, sırrına eremezsin.
parti olarak çıkan çoğunluğunu
Türklerin oluşturduğu Hak ve
Özgürlükler Hareketi (HÖH),
Cumhurbaşkanı Pirvanov, tarafından
hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Acının zaferi
Ahmet Doğan
liderliğindeki
HÖH, yoğun
görüşmeler
sonrasında 3’lü bir
koalisyon
hükümeti kurmayı
başardı.
Hükümette,
Başbakan
Yardımcılığı’nın yanı sıra Tarım ve
Çevre Bakanlıklarına da Türkler getirildi.
Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin lideri
Doğan, “Geldiğimiz nokta, tarihe
gömdüğümüz büyük acıların zaferidir”
dedi.
Binlerce tür’ün katledildiği Belene
KampıÇok değil, daha 10 yıl öncesine
kadar Müslüman Türklerin isimlerine
bile tahammül edemeyen Bulgaristan’da
bugün iktidarı Türkler kurdu.
Hafızalarımızda tazeliğini koruyan
olaylarn üzerinden 10 sene geçti. 1996 ve
öncesi... Bulgaristan’da yıllardan beri
varlığını sürdüren komünist iktidar o
yıllarda hüküm sürüyordu. Türkler ve
Müslüman isimli herkes, asimilasyon
politikası sonucu soluğu Belene Ölüm
Kampı’nda alıyordu. Erkekler
işkencelere uğruyor, hatta öldürülüyordu.
Türk ve Müslüman isimleri zorla silinip,
Bulgar isimleri konuluyordu. Binlerce
Türk dünyanın gözü önünde yıllar süren
işkencelerle can verdi. Bu sayede Soğuk
Savaş döneminde, Bulgaristan, Sovyetler
Birliği’nin en yakın müttefiklerinden biri
haline gelirken
Türkiye,
NATO’nun önemli
bir üyesi olarak,
komünizm
karşısındaki
kalelerden biri
oldu.
Emel
1980’de bardak
Etem
taştı 1980’den
itibaren Bulgar
yönetiminin Türk azınlığa uyguladığı
asimilasyon politikasıyla Türk-Bulgar
ilişkileri en gergin noktasına ulaştı. 1989
yılında, Bulgaristan 350 binden fazla
Türk’ü sınır dışı edince, ilişkilerde büyük
Komünist rejim devrilirken, Türkiye ile
ilişkilerde yeni bir dönemin adımları
atılmaya başlandı. 1996 yılında
Bulgaristan demokrasiyi keşfediyor,
komünist iktidar yıkılıyor ve ülke pazar
ekonomisi ile birlikte liberalizme
Dost sandığın insanlar bir gün düşman kesilir
Umduğun bulamazdan dostlara da küsülür
Kendini beğenenler kasıldıkça kasılır
Dışına kanma sakın, içini bilemezsin.
Katran kaynamakla sanma olacak şeker
Çünkü cinsi bozuktur, o da cinsîne çeker
Kimi şeytan ruhludur nefret biçer kin eker
Dünyada her nesnenin sırrına ermelisin.
Mevla ibret yaratmış âlim ile cahili
O küçücük ebabil yenmişti koca fil’i
Haksızın hakka karşı fazla çıksa da dili
Onun başardığını ebedi göremezsin.
Çok dikkatli ol oğul dünya hali böyledir
Abtallar da arama asalet de beydedir
Herkese iyilik et atana rahmet dedir
Biraz dikkatli baksan gerçeği göreceksin.
Kimse nazar etmesin kem gözlere şiş gerek
Yalnızlık kötüdür her insana eş gerek
Yaşamak için yemek, yemek için aş gerek
Olanlar cömert olur, olmazsa veremezsin.
Önceden tedbirli ol, seher yeli sert eser
Aç kalmaktan hiç korkma, rızkı yaradan keser
Mücadelen sürmeli hayata korkak küser
Savaş zorlu geçse de hedefe varmalısın.
Seni sende arama tüm Kürşatlar sendedir
Beden toprak olacak keramet o candadır
Yeni açtığı zaman tüm çiçekler goncadır
İnsan ektiğin biçer, ekmeden biçemezsin.
Bir gün geldi denedim çok sevdiğim bir dostu
Vermesini beklerken almak istedi postu
Belki ben yanlış bildim belki başkaydı tasa
Kara güne düşmeden kim, kimdir bilemezsin.
Gerçek dostu anlamak aslında çok kolay iş
Bir nesne ver eline onu beraber bölüş
Çoğu kendi alıp da azı sana verirse
İşte ondan dost olmaz, bunu da bileceksin.
O kadar basit görme dünya meşakkatini
Herkese şefkatli ol bırak nefreti kini
Bir kıvılcım yok eder dekarlarca ekini
Çok dikkatli olmazsan ektiğin biçemezsin.
Derya büyük olsa da ferasetle geçilir
Bir gün bahar gelip de kardelenler açılır
Gonca gülün kokusu dört bir yana saçılır
Bülbül neden ah eder sırrını bilemezsin.
Bil ki bunca nasihat taş kalplere kar etmez
Onlar görüp duymuyor söylemek para etmez
Dünyayı bilmek için küçücük ömür yetmez
Dilerim ki çok yaşa, çok şeyler göreceksin.
Her insanı dost sanma dostun sayısı azdır
Karlı kışlı geçse de baharın sonu yazdır
Alimler için öten sivri sinek de sazdır
Gerçeği görmüyorsan topu da duyamazsın.
Söylediğim sözlerin sanma hepsi boş şeyler
Bilmeyen konuşamaz bilen bir şeyler söyler
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler
Bunu düstur etmezsen, hedefe varamazsın.
İnsana bir şey vermez hakiyetsiz arkadaş
Onlardan hayırlıdır sokaktaki kara taş
9. Türk Dünyası Günleri
Hak bildiğim davaya harcadım bir ömür'ü
Şayet hak biliyorsan sen de bu yolda yürü
Bir çobanın emrinde yön arıyor bir sürü
Güdülen olma sakın hedefe varamazsın.
Dost sandığı insandan çok darbe yedi baban
Hedefe varmak için olmalıdır tüm çaban
Bazen yakın dostundan vefalı çıkar yaban
Gönül yıkmak yerine, gönüller yapmalısın.
Hedefe hiç varamaz kalleşlerle korkaklar
Sadık, bildiği sırrı hayatı boyu saklar
İnsana hayat verir sevmediği yasaklar
Gördüğün bütün düşü hayıra yoramazsın.
geçiyordu. Belene Ölüm Kampı bütün
acılarıyla tarihe gömülürken, Türkler de
yeni iktidarla birlikte özgürlüklerine
kavuşuyordu. Daha 14 yıl öncesine
kadar Türklere tahammül edemeyen
Bulgaristan’da serbest seçimler
yapılıyor, Türkler her seçimde iktidara
biraz daha yaklaşıyordu. Son yapılan
seçimler ise tam anlamıyla Türklerin
zaferiyle sonuçlandı. Çoğunluğunu
Türklerin oluşturduğu Hak ve
Özgürlükler Hareketi (HÖH), yüzde
12.45 ile seçimlerden üçüncü parti
olarak çıkmayı başardı. Cumhurbaşkanı
Pirvanov, hükümeti kurma görevini
seçimden 1 ve 2. çıkan partilere verdi.
Ancak onlar bunu başaramayınca görev
HÖH Genel Başkanı Ahmet Doğan’a
takdim edildi. Sıkı görüşmeler
sonucunda Ahmet Doğan, diğer
partilerle de anlaşarak
Cumhurbaşkanı’nın onayıyla Bulgar
hükümetini dün resmen kurdu.
Emel Etem Başbakan Yardımcısı
Doğan’ın isteğiyle Başbakanlığa
Bulgaristan Sosyalist Partisi Genel
Başkanı Stanişev gelirken,
yardımcılığına da HÖH Türk
Milletvekili Emel Etem atandı. Emel
Etem, Başbakan Yardımcısı ve Afet
İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı oldu.
Bu arada, Tarım Bakanlığı ile Çevre
Bakanlığı da HÖH’ten Meclis’e girmeyi
başaran Türk milletvekillerine verildi.
240 sandalyeli Meclis’te 34 milletvekili
ile hükümeti kurma görevini başarı ile
yerine getiren HÖH Genel Başkanı
Ahmet Doğan, “Bugünkü gelinen nokta
tarihe gömdüğümüz acıların zafer olarak
günümüze dönüşüdür” dedi. Kabine
taslağı, parlamentonun onayına
sunulacak.
Varsın vursun kahpeler toprağa düşme sakın
O kadar uzak sanma gelecek de çok yakın
Göğsünü siper eyle sürmelidir bu akın
Yeter ki sabırlı ol hedefe varacaksın.
Baban zorluk çekse de ayrılmadı özünden
Hep itilip kakıldı dik başlığı yüzünden
Ancak namertler cayar, mertler caymaz sözünden
Sözünde sebatlı ol, hedefe varamazsın
.
Yalnız kalsan bile şerefsize eş, olma
İmansız bedenlere yön verecek baş olma
Yıkıl, kırıl düş amma kaldırıma taş olma
Ebedi çiğnenirsin, ayağa kalkamazsın.
Komünist rejimin devrildiği güne kadar isimleri değiştirilen,
karşı çıktıklarında ise Belene Ölüm Kampı’na gönderilen
Türkler, bugün Bulgaristan’da söz sahibi...
S
5
K
astamonu Belediye'nin organize ettiği 9. Türk
Dünyası Günleri dün Nasrullah Meydanı'ndan
başladı. Türk Dünyası Günleri'nin açılışına Vali Mustafa
Kara, Ulaştırma Eski Bakanı ve MHP Genel Başkan
Yardımcısı Oktay Vural, CHP Milletvekili Mehmet
Yıldırım, Belediye Başkanı Turhan Topçuğoyu ve bazı
sendika genel başkanları da katıldı. Saygı duruşu ve
İstiklal Marşı'yla başlayan Türk Dünyası Günleri'nin
açılışında yabancı folklor ekipleri oyunlarını sundu ve
ülkelerinden getirdikleri hediyeleri vali ve belediye
başkanına takdim etti. Halkoyunları gösterileri
sonrasında, Türk Dünyası Kitap ve Belediye Başkanlığı
Halkla İlişkiler Salonu'nda da resim sergisi açıldı.
Aktüel
6
İstiklâl
Eylül
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
kutsaldır, dil mukaddestir ve dil mübarektir... Dili korumadan, ne
dininizi koruyabilirsiniz ve ne de Millîyetinizi... Şeref ve namusun
muhafazası için de, dili evet “ANA DİLİ” korumak şarttır!
“KELİMELERİN ÖLDÜRÜLÜŞÜ ASLINDA NESİLLERİN DE
ÖLDÜRÜLÜŞÜ DEMEKTİR.” “TÜRKÇE BENİM SES
BAYRAĞIMDIR.” diyen aziz mütefekkir de dilin önemini çok
güzel ifade etmektedir.
TÜRKÇE ANA DİLİMİZDİR.
Elektronik Posta: [email protected]
Yani dilimiz bizim, beynimizdir, yüreğimizdir ve damarımızda
“TÜRK DİLİNİ ÖĞRENİNİZ. ÇÜNKÜ TÜRKLERİN UZUN SÜREN
taşıdığımız asil ve aziz kanımızdır. Elde ettiğimiz, başardığımız,
SALTANATLARI OLACAKTIR.” (Hz. Muhammet)
yarattığımız her şeyi ona borçluyuz. “TÜRKÇEYİ SEVMEK”
“ TÜRK DİLİ, DİLLERİN EN ZENGİNLERİNDENDİR, YETER Kİ BU
özümüzü, sözümüzü, canımızı, kanımızı tek kelime ile “TÜRK’ü
DİL, BİLİNÇLE İŞLENMELİDİR. DİLİN MİLLÎ VE ZENGİN OLMASI
sevmek demektir. Daha geniş anlamda söylemek gerekirse;
MİLLÎ HİSSİN GELİŞMESİNDE BAŞLICA ETKENDİR.” (M. K. Atatürk)
Türkçe’yi sevmek, yurdumuzu, milletimizi,tarihimizi, ailemizi,
dostlarımızı, soluduğumuz havayı,içinde yaşadığımız Dünyayı ve
“Türkçe’yi öğrenmek benim için büyük bir bahtiyarlık oldu. Çünkü Türk’ü
tüm canlıları sevmek, anlamak demektir. Çünkü dile yalnız
anlamak için mutlaka tercümansız konuşmalıdır. Tercüman ışığı örten zevksiz
düşünce değil GÖNÜL DE YANSIR.
bir perde oluyor. Türkçe’yi; bu kıvrak dili, hem tatlı tatlı, hem heybetli
Bazı dostlarımız, okuduklarını anlayamadıklarını söylüyorlar.
konuşabilmek için Türk doğmak gerek.” (Galland)
Bunun için bu değerli kişilerin kelime hazinelerini artırmaları
“Ben Türkçe’nin fezasında tabiatımın atını koşturdum, hayalimin kuşunu
gerekmektedir. Cemiyette konuşulan “GÜNLÜK DİL” bir
kanatlandırdım.
“KÜLTÜR ADAMINA YETMEZ”.Çünkü “GÜNLÜK
Vicdanım bu hazineden nihayetsiz kıymetli taşlar, inciler aldı; gönlüm bu gül
DİLİMİZDE” kelime sayısı hayret edilecek kadar azdır.
bahçesinin türlü çiçeklerinden uçsuz bucaksız güzel kokular topladı.” (Ali Şir
Bunlardan bir çoğu da “MERHABA”, “NASILSINIZ”, NE VAR
Nevai)
NE YOK”.....gibi kalıplardan ibarettir. Böyle bir kelime hazinesi
Ahmet Şeref Şerefli Bey, “Türk Doğduk, Türk Öldük” isimli eserinde çok
ile ilmi bir makaleyi, ciddi bir yazıyı anlamaya imkan yoktur.
önemli bir hatırasını naklediyor ve diyor ki:
Günlük dilin üç yüz, hatta bin, iki bin kelimesi ile bu iş
“Kırcali’li iki genç adımlıyordu önümde. Birinin elinde bir teyp, Türkçe
başarılamaz.
türküler dinliyordu. Sanki dünyada bir onlar, bir de Ferdi Tayfur, Neşe
Asla unutmamak gerekir ki, bir milletin, bir kültür ve medeniyetin
Karaböcek, Zeki Müren varmış gibi hareket ediyorlardı. Yol kalabalık,
gücü,sözlüğünde bulunan “KELİME HAZİNESİ”ile ölçülür. Şu
Bulgarlar onlara ters ters bakıyorlardı. Kendilerine uyarıda bulunacak herkesle
anda, İngiliz sözlüğünde, en az 4.000.000 (dört yüz bin) kelime
yumruklaşmaya hazırlardı sanki. Türkiye radyoları dinlenmez olunca teyplere,
varken,Türk dil Kurumu’nun yayınladığı “TÜRKÇE SÖZLÜK”,
kasetçalarlara döşenmişlerdi. İzlerini kaybettim. Sanki başlarında kavak yelleri
aşağı-yukarı 40.000 (kırk bin) kelime ihtiva etmektedir. Yani,
esiyordu. Düşündüğüm doğru değildi tabi. Başında kavak yelleri esenler
İngilizce’nin onda biri kadar bir Türkçe... Oysa, Şemseddin
Türkçe türkü dinlemezler. İkisi de inşaat işçisiydi. Gençler bu türkülerle
Sami’nin “KAMUS-U TÜRKΔsinde (TÜRKÇE SÖZLÜĞÜNDE)
ruhlarını besliyor, Bulgar’ın açtığı onur yaralarını sarıyorlardı. Bu yüzden
tam 1.000.000(evet, tam bir milyon)kelime mevcuttur. Yani,
sinirli sinirli konuşuyorlardı.
İngiliz’cenin tam iki buçuk katı kelime...
Görevli olarak bir defa Siliven’e (İslimye) yolum düşmüştü. Kapkara bir
Hiç şüphesiz Osmanlı Türkü’nün de, İngiliz halkının da
çingene genci boynuna bir teyp asmış, hem yürüyor, hem de Türkçe türkü
“GÜNLÜK DİLİ”, yukarda belirttiğimiz gibi “AZ KELİMEYE”
dinliyordu. Çevresi Bulgardı, ama hiç rahatsız olmuyordu.
dayanır. Ama “YAZI DİLİ”, bu kadar fakir olamaz. Hele ilim, fen,
-Şunun sesini kıs biraz! Bulgar dayak atacak sana!
teknik, sanat ve fikir konularındaki yazılar,makaleler, inceleme ve
Genç meraklı gözlerle bana bakmış, ses çıkarmamıştı. Tekrar ettim, işte o
araştırmalar...
zaman bana Bulgarca olarak cevap vermişti:
Bu durumda,”MİLLÎ DİLİN”, Millî ve beşeri verasetin genç
-Ben Türkçe anlamıyorum!
nesillere intikalinde oynadığı ve oynayacağı rol düşünülerek çok
-Anlamıyorsun da neden Türkçe türkü dinliyorsun?
dikkatle hareket edilmelidir. Yazılı ve sözlü “İÇTİMAİ
Anlamlı anlamlı gülümsemişti:
VERASETİN” ve “MİLLÎ TECRÜBENİN” intikalinde nesiller
-Kalbim anlıyor, kalbim! Türklerin dili kalbin dili!
arasında “KOPUKLUK” olmamalıdır. Hiç şüphesiz, millî
Yolun ortasında bana bir de köçek havası kıvırdı.
eğitimde, “millî tecrübe”, beşeri tecrübenin, üzerine oturacağı
-Kara isem ne var sanki. Ben Türk’üm be! Türk!..”(1)
“temel”tir. (3)
Aziz okuyucu, “Kitleleri yoğurup bir millet haline getirmekte din birinci
MİLLÎ EĞİTİM NE DEMEKTİR?
sırayı; millet bekasını temin hususunda ise dil ikinci sırayı işkal eder. Din
“Millî Eğitim”, milleti millet yapan (Türkü Türk yapan) Millî ve
olmazsa millet olmaz... Ve dil olmazsa veya zamanla kaybolur giderse; o millet
manevî değerlerle, o milletin fertlerini, fikren, ruhen.... Besleyip,
tarihten silinir ve inkıraza mahkûm olur.”
yetiştirmek demektir.
Üzülerek, kahrolarak ifade ediyorum, kalbin dili, yüreğin lisanı olan Türkçe
“TÜRKÜ TÜRK YAPAN” unsurlardan birincisinin “DİL”
bugün, gırtlağına ip dolanmış bir adam gibi, yerden yere sürükleniyor ve her
olduğunu yazımızın başında söylemiştik. Bu hal böyle iken, gelin
parçası bir tarafta kalıp, organik bütünlüğünü kaybetmiş bulunuyor. Bir
görün ki,Türkçe’mize en büyük ihanet de “Millî eğitim”adına
cemiyetin hareket ve bağlantı noktalarının, geçmiş ile hal arasında kopuksuz
yapılmıştır yapılmaya da maalesef devam edilmektedir. . Bu husus
ve müteselsil bir çizgi halinde devam etmesi, o cemiyetin selamet ve bekası
her Türk evladını fevkalade rahatsız etmektedir. Bu davranışı
namına temel prensiptir. Halbuki, yeryüzünde hiçbir millet yoktur ki, dili bir
kanımıza, canımıza ve imanımıza yapılmış bir suikast olarak
siyaset kozu olarak didiklenip, genç nesiller dedelerinin, hatta babalarının dahi
kabul ediyoruz.
söylediklerini anlamayacak hale getirilsin. Böyle bir facianın tek kurbanı, işte
Bir “DİL” sevdalısının dilinden:
Türk milletidir.
“Ey ana dil, ey güzel dil,atamın, anamın dili!
Düşmanlarımız bir şeyi çok iyi biliyorlar:Bir memleketin sırtını yere getirmek
Dünyada çok şey bildim ana dil, senin sayende.
için ordusunu bozmaktan, topraklarını işkal etmekten de tesirli çare, dilini ve
İlk önce bu dil ile annem beşikte ninni demiş,
imanını tahrip eylemektir.”(2)
Sonra geceler boyu ninem masallar söylemiş.
Bir şarkıda, “DİL YARESİNİ ANDIRAÇAK YARE BULUNMAZ”
Ey ana dil! Her vakitte yardımın ile senin,
denilmektedir. Burada kast edilen dil ne arı dili, ne de kaynana dili...Gönüldür
Küçükten anlaşılmış şadlığım, kaygım benim.
O...Gerçek olan bu dünyada”gönül yaresine de çare bulunur” ama şu “DİL”
Ey ana dil! Sende imiş ilk eylediğim dua;
dediğimiz, “LİSAN” dediğimiz şey bir yare aldı mı, inanın her şey bozulur ve
“Bağışla” diye “beni,atamı, anamı ey Huda”
her şey biter...Birlik biter, dirlik biter... Devlet biter. Millet biter...Din bozulur,
diyanet bozulur...Zira, dilsiz, ne din anlaşılır ve ne de diyanet...Çünkü, dil,
Ana Sütü Kadar Temiz Olan Ana Dilimizi Kirletenlere
ilahî bir köprünün adıdır. Onunla gideriz dinimize...Onunla ulaşırız
Yazıklar Olsun!
Millîyetimize...Onunla varırız millî kimliğimize. Bunun içindir ki, dil
“Güzel Türkçe” her şeyden evvel millîyetçilerin davası olmalıdır.
HER TÜRK, TÜRKÇE KONUŞUP,
TÜRKÇE YAZMALIDIR -1
El Yazması Divan-ı Lügat’it Türk Koruma Altına Alındı
Divân-ı Lügati’t-Türk K
bulunan binlerce eser dijital ortama aktarılıyor ve
onbinlerce kayıt fişi de yeniden elden geçiriliyor.
Káşgarlı Mahmud’un dünya üzerinde tek nüsha
olan eserinin saklandığı kütüphaneye yüzbinlerce
dolar tutan desteği, Suna ve İnan Kıraç’ın kurmuş
oldukları vakıf, ‘Suna ve İnan Kıraç Vakfı’
üstlendi. Millet Kütüphanesi’nin müdiresi Melek
Gençboyacı ile Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın
Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Taftalı ve vakfın
Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp
Birol arasında yapılan protokol uyarınca, öncelikle
kütüphanede bulunan 8 bin
elyazması eserin yanısıra 30 bin
tesbit fişi ile 10 bin civarındaki
bibliyografik künyenin dijital
ortama alınması konusunda
anlaşmaya varıldı. Vakfın Millet
Kütüphanesi’ne sağladığı teknik
donanım vasıtasıyla CD’lere
aktarılan ilk eser, Káşgarlı
Mahmud’un Diván-ı Lügati’tTürk’ü oldu.
Suna ve İnan Kıraç
áşgarlı Mahmud bilinen ilk Türk dilcisi,
‘Diván-ı Lügati’t-Türk’ de onun bundan tam
930 yıl önce Türkçe’nin Arapça kadar zengin bir
dil olduğunu ispat maksadıyla kaleme aldığı ilk
Diván-ı Lügati’t-Türk,
Türkçe sözlüktür.
Türkçe’nin en eski
Dünyada
tek nüsha olan,
sözlüğüdür ve tam 930
Fatih’teki
Millet
yaşındadır. Káşgarlı Mahmud
Kütüphanesi’nde
tarafından, Bağdat’ta hüküm
muhafaza edilen ve
süren Abbasi Halifesi
kültürümüz bakımından
Muhtedi Billáh’a Türkçe’nin
son derece önem taşıyan
Arapça kadar zengin bir dil
ama kütüphane binasının
olduğunu ispat maksadıyla
17 Ağustos depremiyle
yazılmıştır. Yazılışı iki sene
tahrip olmasından sonra
sürmüştür ve içerisinde
diğer elyazması kitaplarla
Káşgarlı Mahmud beraber sandıklarda
sözlükle dil bahislerinin
yanısıra Türkler’in o
saklanan bu eser, Suna ve
İnan Kıraç sayesinde artık
dönemdeki tarihi, edebiyatı,
kıyamete kadar emniyet altında olacak. ‘Suna ve
folklorü, coğrafyası,
İnan Kıraç Vakfı’nın Millet Kütüphanesi’nin eski
destanları ve efsaneleri
haline
gelmesi maksadıyla sağladıkları
hakkında çok kıymetli bilgiler
yüzbinlerce
dolarlık maddi destekle, başta ‘Divánvardır.
ı Lügati’t-Türk’ olmak üzere bu kütüphanede
2005
Türk Millîyetçileri ve özellikle de “ÜLKÜCÜLER” dil
katliamını mutlaka önlemelidirler! DAMARINDA ASİL
TÜRK KANI TAŞIYAN” her Türk aydını ve bilhassa
TÜRK İSLÂM davasına beyin ve yürek veren DAVA
dostlarımızın, şeref ve haysiyetlerini korudukları gibi
dillerini de aynı hassasiyet içinde muhafaza etmelerini
bekliyor ve rica ediyoruz.
Tekrarlamakta fayda görüyoruz: Diline sahip olamayan
milletlerin dünya coğrafyasında uzun bir süre kalmaları
mümkün olmamıştır. Milletlerin bekasının yegane temeli
dildir. Bir defa daha TÜRK AYDINLARINA
sesleniyoruz. Şimdiye kadar söylediklerimden anlaşılıyor
ki, biz ÖZ TÜRKÇE’NİN değil, uydurma Türkçe’nin,
YABANCI DİLLERİN aleyhindeyiz. Yabancı diller güzel
Türkçe’mizin sesini kestiler. Adeta bunlar yağmur gibi
Türkçe’mizin üstüne iniyorlar. Bunları, kim kullanırsa
kullansın, son derece rahatsız oluyoruz. Hele hele Türk
millîyetçilerinin (özellikle de ülkücülerin)yazı ve
konuşmalarında; zırt-pırt İngilizce, Fransızca... sözcükler
kullanmaları; Türk Ülkücülerini baştan-beyinden ediyor.
Onları okur iken ve dinlerken. (Çok affedersizin) başımız
dönüyor, midemiz bulanıyor.. Yapmayın, etmeyin beyler!
Söyler misiniz bana, şu ana dek, bir İngiliz bir Fransız...
bir bilmem kim ömrünün hiçbir döneminde halkına hitap
ederken, gazetesinde yazarken Türkçe kelime kullanmış
mıdır? Hayır... hayır...Peki, size ne oluyor yahu, yabancı
dil telaffuz etmek için adeta birbirinizle yarışıyorsunuz.
Ayıptır, günahtır... Belli ki siz, insanlardan
utanmıyorsunuz. Hiç olmazsa, damarınızdaki Türk
kanından (O.. kanı taşıyıp-taşımadığınızı da bilemiyoruz
ya) utanın! Eğer Türk isen Türkçe konuşacaksın ve
Türkçe yazacaksın kardeşim! Hepsi o kadar!...
Adam, bir cümle yazacak. İngilizce’den Arapça’ya;
Arapça’dan Farsça’ya... Farsça’dan Fransızca’ya
dağarcığında ne kadar kelime varsa hepsini adeta sıraya
diziyor. Bunu ne adına yapıyor dersiniz? Tabii ki çok
bilmişlik adına...
Ahhh... Bu Yarım Beyinli, Yarım Gönüllü ve Yarım
Niyetli Aydınlar Ahhh!!...
Yüce HALIK bizi sizden, sizi nefsinizden kurtarmadığı
sürece işimiz gerçekten de zor...
Bir aziz büyüğüm: “İNSAN YA TAM OLMALI, YA
HİÇ...” derdi.Ne doğru bir söz değil mi?
Bakın, “Arif”lerin ekseriyetinin, “hiç”lerin arasından
çıktığını göreceklesiniz.. Zalimlerin tamamına yakınının
kaynağında ise, yarımları bulacaksınız. Bunun için şanlı
atalarımız: “YARIM DOKTUR CANDAN; YARIM
İMAM DİNDEN: YARIM AVUKAT İSE HEM
MALDAN HEM CANDAN EDER” demişlerdir.
Vazifem gereği, uzun yıllar Avrupa ülkelerinde
bulundum. Gitmediğim vilayet, varmadığım kasaba ve
hatta köy bile çok azdır. Bu zaman içinde Türkçe konuşan
bir yabancıya ve Türkçe yazan bir ecnebiye
rastlamadım. Evet, çağı yakalamış o ülkelerde herkes
kendi dilini konuşuyor ve yazıyor. Onlar, başka bir
milletin dilini telaffuz etmeyi onursuz bir davranış olarak
telakki ediyorlar.
Biliyor musunuz değerli dostlar, eğer böyle devam
edecek olursa; ANAKARA’nın KIZILAY’ın’da;
İSTANBUL da’ BEYOĞLU’nda; SAMSUN’un 19
Mayıs Caddesinde; İZMİR’in KARŞIYAKA semtinde ve
Vatanımızın bütün vilayetlerinin belli yerlerinde, ismi
TÜRKÇE olan bir mağazaya rastlamak mümkün
olmayacaktır.
KAYNAKÇA
1) A. Şerif Şerefli,Türk Doğduk Türk Öldük,Kültür Bak.
Yay.1990 ANK.
2) S.Ayverdi,Millî Kültür Meselleri, Kültür Bak.Yay.1976
ANK.
3) S.Ahmet Arvasi,Hasbihal, Burak Yay.1990 İst.
DEVAM EDECEK
Türkmenler ayaklandı
lke bütünlüğünün bozulacağı endişesiyle
Ü
sokaklara inen çok sayıda Türkmen, "Irak
parçalanamaz.
Kerkük bölünmez. Bu taslak etnik grupları ayırır"
şeklinde sloganlar attı. Yoğun güvenlik önlemi
altında gerçekleştirilen protesto gösterisi, yaklaşık
40 dakika sürdü. Grup, eylemin ardından olaysız
şekilde dağıldı. Irak'ta pazarlık hâla bitmedi.
Irak'ta anayasa taslağının tamamlanması için
verilen süre sona ermesine rağmen Sünnilerin
federalizme soğuk bakması yüzünden taslakla
ilgili görüşmeler yine ertelendi. Meclis Başkanı
Haşim El Hasani, taslakla ilgili görüşmelerin bir
gün daha uzatıldığını söyledi. Haşim El Hasani,
herkesi tatmin edecek sonuca ulaşmak için, daha
fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Daha
önce kükümet sözcüsü Laith Kubba, taslakta
tartışmalı üç maddede değişiklik yapıldığını
söylemişti. Laith Kubba, taslağın gün bitmeden
tamamlanmasını umduğunu belirtmişti. Taslağın
parlamentoda oylanması ise süresiz ertelenmişti.
GERÇEK SEVGİ VE
MUHABBET
İstiklâl
Eylül 2005
Kültür-Edebiyat
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
Doğu Türkistan Tarihinde Ağustos Ayı
7
(Özet)
Hazırlayan: Celalettin BATUR
6 Ağustos 1947 Tancarık Coldıoğlu, Şair (Doğumu 15.03.1903) Vefat etti. Kazak
Türklerinden olup, Doğu Türkistan Türklerini uyandırmak ve onları hürriyete
kavuşturmak yolunda mücadele verdi.
9 Ağustos 1999 Hoten vilayetinin Lop nahiyesinde Çinli’ler tarafından öldürülen iki
kişinin cesetleri verilmediği için 10 bine yakın Uygur kaymakamlık önünde gösteri
düzenlemiş. Bu haklı istek Çinli askerler tarafından kanlı bir şekilde bastırılmış ve
bine yakın kişi tutuklanmıştır.
13 Ağustos 1966 Çinliler, başlattıkları "Kültür Katliamı" sırasında Doğu Türkistan
da binlerce yıllık vesikalar özelliğindeki el yazması eserlerden 250 binden fazlasını
meydanlara toplayarak ateşe vermişlerdir.
15 Ağustos 1937 Abduniyaz Yarkent'te Çinlilere karşı verdiği savaşta, şehit edildi.
15 Ağustos 2004 “Doğu Türkistan Hakkaniyetçiler Partisi”nin Başkanı Eysa Hüseyin
Çin güvenlik güçleri tarafından 19 arkadaşı ile tutukladı.
17 Ağustos 1995 Doğu Türkistan’ın Lopnor bölgesinde Çinliler tarafından yapılan
nükleer denemenin Hiroşima’ya atılan bombadan 10 kat daha güçlü olduğu
belirtiliyor.
17 Ağustos 1949 Ahmedcan Kasimi, İshak Beğ, Abdülkerim Abbas ve Delil Han’ı,
17 Ağustos 1949’da esrarengiz bir uçak kazası sonucunda şehit oldular.
25 Ağustos 1999 Sang Hai Antlaşmalarına üye ülkelerin liderleri Kırgızistan’ın
başkenti Bişkek'te yaptıkları 4. toplantıda "sınır güvenliği" adı altında Kırgızistan ve
Kazakistan ile sınır komşuluğu bulunan Doğu Türkistan’a gelebilecek yardımların
önüne set çekmek gibi birçok uygulamalara imza attılar.
Ağustos 1945 Doğu Türkistan Millî Ordusu Kuruldu.
Ağustos 1944 Gani Batur komutasındaki birliklerle Mazar, Uluştay, Akköy ve
Karasu kasabalarını işgalci Çin askerlerinden temizledi.
Ağustos 1985 Doğu Türkistan'da meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki depremde 74
kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı.
Ağustos 1916 Doğu Türkistan’ın bütün kısımlarında halk isyanları çıktı.
Ağustos 1983 1899 doğumlu Vatanperver Millîyetçi Şair Abdûlaziz Mahsum tren
kazası sonucunda vefat etti.
Ağustos 1949 Altay civarında "Guçing", "Beşbalık" Şehirlerine gelen Osman Batur,
Canımhan, Zakirhan, Delilhan, Orazbay ve Molla Sahimerdan, gibi mücahitler ikiye
ayrılarak Urümçi ve Kumul Bariköl taraflarına doğru yayıldılar ve 1950 yılının Nisan
ayında 20.000 mücahidin katıldığı2 yıl süren bir silâhlı mücadeleyi başlattılar.
Ağustos 1999 Rabiye Kadir sözde "gizli devlet belgelerini yabancılara vermek ve
bölücü faaliyetlerde bulunma" suçuyla tutuklandı.
BULMACA
Geçen Sayının Çözümü
SOLDAN SAĞA 1) Türk bozkır topluluğunun
sosyal yapısında siyasî istiklalî olan veya
olmayan boylar birliğine verilen ad - Yazım
kuralı. 2) Ünlü Türk devlet adamı ve
kumandanı TONYUKUK ile Kuzey Çin
eyaletlerine baskın yapıp (681) büyük
ganimetler elde eden, 682 yılında "inekler
gölü" kıyısında Çin ve Kitan kuvvetleriyle
savaşıp bozguna uğratan ve Ötüken'i ele
geçiren, ayrıca "İLTERİŞ" unvanını almış
büyük Türk Hükümdarı. 3) İşinin ehli olan kişi
- Tersi imtizaç- Gözlem, gözlemek. 4) Bir soru
eki-Ayakkabı, çanta v.b. yapımında kullanılan
parlak deri-Güçlenen Göktürk Devleti'ni
zayıflatıp, yok etmek isteyen ve tarih boyunca
olduğu gibi yine hain ve sinsi planlarını
uygulayan Göktürk hakanı SIPİ KAGAN'a
karşı kendisine hakanlık için teklif yapan
Çinli’lerin tekliflerini, Çin hakimiyetinin
rezaletlerini ve milletinin perişanlığını gören
ayrıca kendisine teklif edilen Çinli prensesi de
reddeden genç TÜRK HAKANI. 5) Bir isim-Öğütülmüş tahıl - Bir organın yuvarlak ve
birbirinden ayrılmış parçalarından her biri. 6) Edebiyat,-Hangi şey. 7) Keçinin tüyü - Türk
Lirasının simgesi - Kırmızı - Bağımsız devletler topluluğu. 8) Değerli bir taş-Beyaz-Çok uçta,
kenarda, uzakta bulunan. 9) Akşam yemeğinden sonra yapılan eğlenceli toplantı. 10) Kısaca litre
Anti'nin ortası- Bir maymun türü. 11) Suud'un ortası - Çok ileri seviyede bir medeniyete ulaşmış
bulunan Uygurlar'dan etkilenmesiyle oluşmuş Uygur, Karluk, Yağma ve Çiğil Türk lehçelerinin
İslâm'ı etkilerle de yoğrulması sonucu ortaya çıkmış ve Kaşgarlı Mahmut'un adını verdiği Türkçe
dili. 12) Konya'nın bir ilçesi - Tersi pasak. 13) Allı'nın ortası -Bir aracı veya gereci tutmaya
yarayan bölümü - Yunanistan'la ihtilaflara sebep olan bir denizimiz - Numaranın kısaltması. 14)
Aday - Bir hayvan. 15) Hint prensi, hükümdarı-Afrika'da bir nehir-İstanbul'un kısaltması.
YUKARDAN AŞAĞIYA 1) Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş hayali yaratık - 751
yılında Araplarla işbirliği yaparak barbar Çinlilere karşı Talas Savaşı'nda büyük bir zafer kazanan,
Karahanlı Devleti'nin gelecekte temellerini atmış bir Türk kavmi. 2) Eski Türkler'de istiklâl’e ve
siyasî bağımsızlığa verilen ad - Bez veya bez üzerine yapılmış tablo. 3) Bir meyvalı ağaç - Savaş
sırasında askere yardımcı olan halk gücü - Aktinyum'un simgesi. 4) Bir gezegen - Önce İran
Devleti'ni darmadağın etti. Daha sonra Sasani veliahtı Firuz'u zorla İran tahtına çıkardı.
Hakimiyetini Kuzey Hindistan'a kadar genişletti ve oradaki GUPTA Devleti'ni de 47O'e doğru
dağıtan, 484 yıllarında Sapık “mazdek” hareketine kızarak İran'a tekrar hücum edip bu devleti
çökerten AK-HUN Devleti'nin büyük Türk Hükümdarı. 5) Onlu'nun ortası-Bir besin maddesiKazak'larda başbuğa verilen unvan. 6) On müttefik diye de anılan, adının şahin hızı ile dolasan ve
hücum eden manasına da geldiği ileri sürülen, Türk tarihinin en medenî ve kültürlü
topluluklarından biri olan bir TÜRK kavmi - tuzak fak. 7) Çoğunlukta ormanlık arazide yaşayan
ve bulunduğu yere göre 1 veya 2 metre uzunluğunda kertenkeleye benzeyen bir sürüngen - Edirne
ilimizin bir ilçesi - Bir nota. 8) Kısaca makine ve kimya - Uzaklık anlatan bir ünlem - Bir şeyin
genişliği-Ezel'in kısaltması. 9) Bir çoğul eki-789 yıllarında yaşamış olan, zamanında halkının en
rahat dönemlerini yaşadığı, kültürel ve iktisadî yönden devletini geliştiren büyük Uygur Türk
hükümdarı. 10) Gövdesi odun ve kereste olan ve
uzun yıllar yaşayan bitki - Bir nida ünlemi - Eski
bir Anadolu uygarlığı. 11) Soylu - Sırma ve gümüş
işlemeli bir tür ipekli kumaş. 12) Ormanlık
arazilerde yaşayan bir tür büyük yılan - Tersine,
devamlı aksine olan kişi. 13) Doğu Türkistan Türk
Cumhuriyeti gibi esaret altında yaşayan ve Çin
emperyalizmine karşı bağımsızlık kazanmaya
çalışan bir devlet - Doğu Türkistan Uygur
devletinde (TURFAN DEVLETÎ) hükümdara
verilen ad.
Doğu Türkistan Devlet Adamları
Ahmetcan Kasimî
15 Nisan 1914 yılında Doğu Türkistan'ın Gulca şehrinde dünyaya geldi.
Küçük yaştayken babasız kalıp çok zorluklar çekti. 1920 yılların
başlarında Yedisu Yarkent şehrine göçtü. Yarkent'te ilk ve orta okulu
okudu. 1930'lu yılların başında Taşkent'te gitti. Burada amcası Ömer
Kasimî'nin yardımlarıyla yüksek okulu bitirdi. O genç yaştan başlayarak
Orta Asya'daki Uygur inkılapçı aydınlardan olan Abdullah Rozi Bakiyev,
İsmail Tahirov, Sopi Zarvat, Burhan Kazimov' ların Doğu Türkistan da
Uygur Millî Devletini kurma fikirlerinin tesirinde kaldı.
Özellikle amcası Ömer Kasimî Uygurların 1930 yıllarındaki vatanperver
aydınlarından biri olup, bağımsızlık ideolojisinin ileri gelenlerinden
biriydi. Ahmet Can Kasimî, genç yaşlarından beri Uygur Millî azatlık ve
müstakillik gayesiyle yetiştirildi. Ahmet Can Kasimî, sonradan Doğu
Türkistan inkılabının önderi ve yetenekli siyasetçi özelliği ile tanınıp 20. asırda halk tarafından bir dahi
olduğu itiraf edilmiştir. Ahmet Can Kasimî, tahminen 1936-1940 yılları Moskova’daki Doğu
Komünistlik Emekçiler Üniversitesine öğrenim için girip özel ilgi duyulan uluslararası siyaset, millî
meseleler, diplomasi, içtimaî, iktisat ve diğer bilimleri de öğrenip sistemli bir şekilde bilim ehli olarak
yetişti. Ahmet Can Kasimî, 1940 yıllarında Taşkent'e geri döndü. Orta Asya Devlet Üniversitesinde
öğretmenlik yaptı. Özel Siyaset Bilimleri bölümünde asistanlığı bitirip doktora unvanı için çalışmalarda
bulundu. 1943’te Doğu Türkistan'a geri dönüp Şin Si Sey hapishanesinde 1 yıl hapis yattı. Hapisten
çıktıktan sonra Gulca da düşmana karşı faaliyetlerde bulundu 1944 de millî inkılap başladığında
öncülük ile mücadeleye katıldı. Gazetecilik yaparken de hükûmet organlarında hizmet edip kıssa ürede
tanındı. 1945 yılı Doğu Türkistan Cumhuriyet Hükûmetinin azası oldu. harp bölümünde üst düzey
yöneticilik yaptı. Kendisine Albay ünvanı verildi.
1945 Ekim ayında Doğu Türkistan Hükûmetinin Gomindang ile olan görüşmelerinde vekil görevinde
bulundu. Urümçi'ye gelip Zhang Zihi Hong ile olan görüşmelerinde siyasî üstünlüğünü ispatladı. Ahmet
Can Kasimî 1946-1947 yılları Eyalet Hükümetinin muavin reisi olup asayiş ortamında düşmanlarla
siyasî mücadeleyi devam ettirdi. Dış işlerde Sovyet İttifakının baskı ve kontrolü Gomindang
hükümetinin yandaşlarının baskıları arasında kalan Kasimî karışık siyasî vaziyetin Uygur halkının
bağımsızlığı için çeşitli yolları denedi.
1947 yılı Doğu Türkistan vekillerini alıp Gulca'ya geri gelip düşmanla olan münasebetini netleştirip ,
ömrünün sonuna kadar üç vilayetin özgürlülüğünü korudu. Gomindang askerî hükümetiyle mücadelesine
davam etti. Bütün gücüyle Uygur halkının maarif, medeniyet ve iktisadî yönden kalkındırma çabasında
oldu. Bu sıralar Sovyetler ittifakının kontrolü altına düşen Uygur Millî Azatlık Hareketi’nin kurtuluş
yollarını aradı. Çünkü o, Sovyet ittifakının Doğu Türkistan siyasetini çok iyi biliyordu. 1948 yılında
Gulca da "Güvenliği Koruma Halk İttifakı" isimli siyasî bir teşkilat kurdu. Bu teşkilatın başkanlığına
seçildi. Bu teşkilatta o zamanki Millî Azatlık Teşkilatı’nın önderi oldu.
Ahmedcan Kasimî, İshak Beğ, Abdülkerim Abbas ve Delil Han, Doğu Türkistan’daki Komünist Çin
hakimiyetini tanımaktan kaçındılar. Çünkü, kendileri bir hükûmet kurmak niyetindeydiler. Bunlar, 15
Ağustos 1949'da Alma-Ata'ya davet edildiler. Fakat, 17 Ağustosta Moskova ve Pekin radyoları, bu
şahısların Mao Tse Tung'un iktidarı teslim alışını tebrik etmek için Pekin'e doğru uçarlarken uçağın
düşmesiyle hayatlarını kaybettikleri şeklinde haberler verdiler. Fakat bu esrarengiz uçak kazası hakkında
birçok rivayetler ileri sürülmektedir.
Ahmetcan Kasimî kendi ülküsünü yaşamak yolunda hiçbir sapma göstermeksizin dosdoğru yoluna
devam ederek ölüm yolunu seçti. Merhametsiz düşman ın kuklası olmaktansa ölümü şeref bilen
Ahmetcan Kasimî sonunda Sovyet İttifakı tarafından Uygur siyasetinin kurbanı olarak seçildi ve 17
Ağustos 1949 tarihinde “Uçak kazası” süsü verilerek şehit edildi.
General Abduniyaz
Şehit Edilişinin 68. Yılı Münasebetiyle (15 Ağustos 1937)
Doğu Türkistan’ın millî mücadele tarihinde, sebebi anlaşılamaz bir biçimde isminden pek
fazla söz edilmeyen ve dolayısıyla da hakkında çok fazla bilgiye sahip olunamayan fakat, gerçekte ise,
kendisinden sonra siyasî polemikler ve anlamsız tartışmalar bırakmak yerine icraatların en kutsalı olan
silahlı cihad yolunu seçerek, düşüncenin fiiliyata geçirilmesi noktasında aziz canlarını feda etmekten
kaçınmayan kahraman Doğu Türkistan subaylarından Abduniyaz’ın şehit edilişinin 68. yılı
münasebetiyle kısa bir hatırlatmada bulunmak ve böylece haklının hakkını bir nebze de olsa sahibine
teslim etmek istiyoruz.
Kurtuluş savaşının generali; Kaşgar'daki Türkistan birliklerinin komutanı Mahmud Muhitti,
Hoca Niyaz Hacı ile birlikte, komünist hareketin iç yüzünü görerek bu hareketin niyetlerini hissedince,
Nisan 1937'de uçakla Hindistan'a geçti. Mahmud'un askerî birliğindeki milliyetçi ve vatansever hislere
sahip subaylar, onun yerine Abduniyaz'ı getirdiler ve kendisine "General" ünvanını verdiler.
Abduniyaz, 17 Mayıs 1937'de askerleri ile Kaşgar'ı aldı ve Kara Şehir'e doğru yürüdü. Çinlilere ve
Ruslara karşı müşterek bir harekat yapmak için, Dungan generali Ma Ho San ile bir hareket anlaşması.
yaptı. Bu ayaklanmaya, Kansu çevresi ayaklanma önderlerinden olan İlyas Han, Sultan Şerif Timur,
Hüseyin Teyci ve Nur Ali iltihak ettiler. Şeng, Ruslardan yardım istedi. Ruslar, Haziran 1937'de
ayaklananlara karşı Urümçi istikametinden motorize bir tümen, Kaşgar'dan da 12.000 askerden ibaret
bir süvari tümeni gönderdiler. Bu birlikler ayrıca 30 uçak ve 50 Sovyet zırhlısı ile destekleniyordu. Bu
muharebede 80.000'den fazla Türkistanlı şehit oldu. 1938 yılının sonunda, ayaklanmalar bastırıldı. Bir
Sovyet vatandaşı olan Kaşgar Emniyet Müdürü Mavlanov sadece bir günde 6.000 kişiyi kurşuna
dizdirdi. İşte bu Türk askerî birliği 17 mayıs 1937'de Kaşgar'ı ele geçirdi. Abduniyaz buradan Yarkent'e
doğru harekata girişti. Yarkent'te Çinli'lere karşı savaşta, maiyetindeki askerlerin hemen hemen
tamamına yakınının şehid olması düşmana karşı sürdürülen savaşın kazanılmasını her geçen gün daha
da zorlaştırıyordu. Fakat bu durum kahraman bir Doğu Türkistan evladı olan Abduniyaz’ın mücadele
azmini asla zayıflatmıyor, bütün gücü ile düşmanla savaşmaya devam ediyordu. O günleri bizzat
yaşamış olanların naklettiklerine göre; savaşın sonlarına doğru Yarkent yakınlarında bir Çiftlik evinde
mahsur kalan ve bir hafta boyunca etrafını saran düşman birliklerine karşı devam eden şiddetli
çatışmalarda elinde bulunan cephaneliğin bitmesi sonunda yanındaki bir grup savaşçısı ile beraber esir
düşen Abduniyaz Yarkent’e getiriliyor. Sorgulaması esnasında kendisini sorgulayan Çin subayının
“Düşürdüğün uçaktaki pilotların cesetleri bulunamadı onları ne yaptın” demesi üzerine, elleri
arkasından ta ensesine kadar çıkartılarak bağlanmış halde bulunan Abduniyaz; “kendi ellerimle
öldürdüm” der. “Nasıl öldürdün” sorusuna da, “ Hançerimle tıpkı bir tavuk gibi boğazlarını
kestim” der… Kendilerine yapılmakta olan Çin işkencelerine dayanamayıp bir takım stratejik
konularda ifşaatlarda bulunmaya kalkışan adamlarına da çok sert bir biçimde çıkışarak “ Konuşsanız
da konuşmasanız da hepiniz öldürüleceksiniz. Hiç olmazsa şereflice şehit olma fırsatını
yakalayın!” der… 12 Kasım 1933 te kurulan Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti devletinin Rus ve Çin
işbirliği ile yıkılmasını kabullenmeyen Abduniyaz ismindeki bu kahraman Doğu Türkistan evladı 4 yıl
boyunca kendi etrafında birleşen mücahit askerleri ile Rus ve Çin ordularına adeta kan kusturmuşsa
da, içinde bulunduğu imkansızlıklar sebebiyle 15 Ağustos 1937'de Çin işgalcileri tarafından şehit
edilmiştir…
İstiklâl
KÜLTÜR 8
Eylül 2005
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
Uygur Türkçesi
Türkiye Türkçesi
KEPTER BİLEN ÇÜMÜLE
Bir küni kepter ovçinin toriğa çüşüp
kaptu. Ovci hoşal bolup, uni
tutuvalmakçi bolup turuşiğa bu ehvalni
körüp turğan bir çümüle derhal kelip
ovçing köyniginin içige kiriptu-de,
uning dümbisini ceninin berice aççik çekipti. Ovçi
çidiyalmay derhal torni taşlivetiptu. Peytini ğenimet
bilgen kepter derhal tordiu keçip çikip uçup ketiptu.
Künlerdin bir küni çümüle su içınekçi bolup. eriknin
levige barğan iken, sunin dolkuni uni ekitip ketiptu.
Dereh üstide aram elip olturğan hiliki kepter kaysi küni
yahşilik kilğan çümülinig ekip ketip barğanliğini
körüptu de, şu haman bir tal yopurmaknî çişlep kelip
çümülining aldiğa taşlap beriptu. Çümüle yopurmaknin
üstige çikivelip bir dem akkandin keyin yopurmak şahşumba bar yerge kelip tohtap kaptu. Çümüle derhal
ömilep kirğakka çikivaptu ve hoşal bolup: "kepterge bir
yahşilik kilip koyuvidim, manimu yandurdi, dimek
kişige yahşilik kilsan özenmu yahşilik köridikensen" dep
oylap öz uvisiğa karap ketiptu.
GÜVERCİN İLE KARINCA
Bir gün güvercin avcının ağına
düşüp kalmış. Avcı sevinçle onu
tutmak istediği sırada, bu durumu
gören bir karınca derhal gelip
avcının gömleğinin içine girmiş ve sırtını var gücüyle
acıtarak ısırmış. Avcı dayanamayıp derhal ağı bırakmış.
Fırsatı ganimet bilen güvercin hemen ağdan kurtularak
kaçıp gitmiş. Günlerden bir gün karınca su içmek için
arkın kenarına gitmiş. Suyun dalgası onu alıp gitmiş.
Ağaç üstünde dinlenmekte olan o güvercin, geçmiş
günde kendisine iyilik eden karıncanın akıp gittiğini
görmüş. Hemen bir ağaç yaprağım dişleyip gelerek
karıncanın önüne atıvermiş. Karınca yaprağın üstüne
çıkmış. Bir müddet aktıktan sonra yaprak çer çöp
bulunan bir yerde takılıp kalmış. Karınca derhal
emekleyerek, nihayet kıyıya çıkmış. Sevinç içinde:
'"güvercine bir iyilik yapıvermiştim, o da bana karşılığını
verdi. Demek başkasına iyilik edersen kendin de iyilik
görürmüşsün" diye düşünerek yuvasına doğru gitmiş.
Uygur Halk Masalları-Ehet Haşim
Ahmet B. Ercilasun-Abdulşekür Turan-Ankara 1989
Dîvân-ı Lügât-it Türk'ten Atasözleri
Anuk otru tutsa yokka sanmas
Öne konan yemek ikram edilmemiş sayılmaz.
Arı kapçıtsa ısrur
Arı kızdırılırsa ısırır, sokar.
Arkasız er çeriğ sıyumas
Arkasız kişi düşmanını, rakibini yenemez.
Arpasız at aşumas, arkasız alp çeriğ sıyumas
Arpasız at aşamaz, arkasız yiğit rakibini yenemez.
İstiklâl Gazetesi’ne Gelenler
Arslan karışa sıçgan ötin ködezür
Kocayan arslan sıçan deliğini gözler.
Arslan kökrese at ayakı tulaşır
Arslan kükrese atın ayakları dolaşır.
Aşıç ayur tübüm altın, kamıç ayur men kayda men
Tencere der dibim altın, kepçe der ki ben neredeyim?
Aş tatıgı tuz yogrın yemes
Yemeğe tad veren tuzdur ama tuz çanakla yenmez.
Mustafa Yazıcı
BİYOĞRAFİ:
Mustafa Yazıcı 1949'da
Trabzon'da doğdu.
1970'te Kayseri Yüksek
İslam Enstitüsü'nden
mezun oldu. Bugüne
kadar çeşitli okullarda
öğretmenlik yaptı.
Kayseri, Ankara,
İstanbul, Trabzon,
Almanya ve Sinop'ta
birçok dergi ve
gazetelerde çeşitli
yazılar yazdı. Bazı
kurum ve kuruluşlarda
kısa dönem idarecilik
yaptı. 1982-83
yıllarında Libya'da
tercüman olarak çalıştı.
Trabzon Belediyesi
Kültür Araştırma
Kurulu ve İLESAM
üyesidir. Birçok ilmi
çalışmalara ve
televizyon
programlarına imzasını atmıştır. Askerliğini İzmir
Eğe Ordusu'nda Yedek Subay olarak yapan Yazıcı,
evli ve dört çocuk babasıdır. 1995 yılında K. T.Ü.
İlahiyat Meslek Yüksek Okulu Öğretim görevlisi
olmuştur. Yayınlanmış
Eserleri Şunlardır: İçki Felaketi (1977), Sayha
(1980), Şiirlerle Karadeniz ve Trabzon (1991 ), Sevgi
Sevgi (1991 ), Adam Yetiştiren Adam (1988),
Büyüyen Gölgeler (1990), Güler misin-Kızar mısın?
(1991 ) Yeşil Nefes (1991 ), Kanun Fikirler ve Kutsal
Saadetler (1991 ), Bir Kalbur Zaman (1992),
Balıkların Gözyaşları (1992), Yaşamak Bir Defa
(1992), Okumaz-Yazmazlar (1993) Akaid ve Dinler
Tarihi Üzerine Yeni Tespitler (1993), Bilgi ve Bilgi
Toplumu (1993), Trabzon'da Folklor (1993), Tepemde
Soğuk Kar içimde Volkan (1995). Bu eserler,
Araştırma-inceleme, Şiir, Fıkra, Deneme, Piyes,
Hikaye, Masal ve Roman türündedir. Bu eser ise
yayınlanmış beşinci şiir kitabıdır.
İsteme adresi : Merkez Akyazı Beldesi Ergüneş Mah. Yazarlar Sokak.
No : 5 TRABZON-TÜRKİYE Tel: 0 535 653 86 85
Haftalık Siyasî Gazete
Gazetemiz ve internet sitemize gelen mesajlardan bazıları
Aylık Siyasi Dergi
Keşke konuşmaktan daha çok şeyler yapabilsem bütün esir Türkler için. Ama her büyük
zafer önce hayal sonra söz ve eylemle gerçekleşmiştir. Tek avuntumuz acılarımızhüzünlerimiz aynı Allah ve resulü yar ve yardımcınız olsun
Kılıçaslan Ekin Eskişehir
Böyle bir sayfa ile karşılaşmak beni çok mutlu etti. Öncellikle Tatristan'ı araştırmamın nedeni
babamın orada çalışması. Ülkeyi biraz yakından tanımak istedim İnternet aracılığı ile... En kısa
zamanda Tataristan’a gelmek dileği ile... Bütün herkese Saygı ve sevgilerimle
Derya İzmir / Türkiye
Ben kendimi bildim bileli Türk milliyetçisiyim. Dünyadaki tüm kardeşlerime gülecekleri ve mutlu
yaşaya bilecekleri bir dünya diliyorum. Tanrı Türk’ü korusun ve kollasın.
Şunu söylemek isterim, ergeç bu dünyanın üstüne güneş gibi doğacağız, şu an ki bütün çabalar
bunu engellemek uğruna ama kurtuluş yok geleceğiz. Saygılar sevgiler.
ALLAH yolunuzu açık etsin. Uğur DÜZLÜ- ZONGULDAK
O kadar büyük bir özlem var ki içimde; Türklerin birleşmesine dair... İnanın bana atılan
küçük adımlar bile beni çok mutlu etmeye yetiyor. Ancak acıyla müşahede ediyorum ki,
magazinsel yayımlar rağbet görürken, insanlarımızın ve ırkımızın sorunlarını ilgilendiren
yayımlara kimsenin oralı olduğu bile yok. Ancak diğer Türkleri de o büyük yılanın sokması mi
gerekiyor ki, Türk harekete geçsin. Her zaman gönlümle, zihnimle ve de herselimle
yanınızdayım. Allah selam versin. Saygılar ve duayla...
Kerim Cakmak -Osmaniye
Bu siteyi ziyaret ederek en başta Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin dertlerine ortak olan sonra
Bütün Türk Dünyasının dertlerini bir nebze de olsa hatırlama gayretinde bulunan herkese
selam olsun ve Selamların en güzeli hepinizin üzerine olsun..
Türk Dünyasının sorunları saymakla bitmez ... Kırımda, Kerkük’te, Doğu Türkistanda ve daha
ismini bilemediğim kaç yerde. Ayrıca özvatan’da Kazakistan’da , Özbekistan’da,
Kırgızistan’da..Neden buralarda diyeceksiniz belki . Eğer bir ülkede sırf Turancı ve Türk
Dünyasının birlikteliğinden yanasınız diye sürgün ediliyorsanız o devlet bağımsız olsa da
mutlak hedef için alması gereken uzun bir yol var demektir. Özbekistan Muhalefet lideri
Muhammed Salih’e her Türkün sahip çıkması ve destek olması gerekmektedir."Türk Düşmanı
Rus Yandaşı" İslam Kerimov büyük lideri kendi özvatanında barındırmamış zorla ve baskıyla
sürgüne zorlamış birlik hareketini ve ERK Partisini kapatmıştır. İslam Kerimov sadece
bunlardan birisi Diğerlerinin de ondan farkı yoktur. Bugün Türkiye mi Rusya mı deseler
Hemen Rusya derler. Artık Rusya Nasıl Azerbaycan’da rahmetli Elçibey’i istemediyse diğer
Türk Cumhuriyetlerin de benzer görüşteki liderlerin söz sahibi olmasını istememekte. Bütün
Türk Milliyetçilerinin ve Turancıların bu tür liderlere sahip çıkması gerekmektedir.
ZAFERİMİZ MUTLAKTIR. Hepiniz Allah’a Emanet Olun.
A.A Aksaray -İstanbul
Yeni Ses Dergisi ve
Önder Gazetesi için
İsteme Adresleri:
Hascanlar Basın-Yayın
Ltd.Şti Atatürk Cad.
No : 201 Kat : 3
OSMANİYE
Tel: 0328 812 37 87
Fax 0328 812 71 50
İstiklâl Mücadelesi
8 Azimet
Özgürlük ve Bağımsızlık Gözyaşları İle Elde Edilemez
T
opraklarımızda bulunan tabiî zenginliklerin isletilmesinde vasıfsız
isçi olarak çalışmak isteyen insanlarımız, bu en basit taleplerinin
bile gerçekleşmemesinden üzüntü duymaktadırlar. Fakirlik ve sefillik
içindeki birçok kızımız İç Çin'e götürülerek, iffet ve namusunu satarak
hayatını sürdürmeye zorlanmaktadır. Milyonlarca Çinli'nin Doğu
Türkistan'da rahatça yasamasına rağmen. İç Çin'e para kazanmak için
giden gençlerimizin elinden paraları zorla alınmaktadır. Çinli polisler
tarafından hayvan muamelesi görmekte olan ve hayatlarından ümit
kesilen bu gençlerimiz eroine, hırsızlığa ve başka içtimaî sorunların
batar gına saplanmaktadır. Bu yollarla milli ruhumuz zayıflatılarak
insanlar çaresizlik içerisine itilmektedir. Vaziyet böyleyken "Koyun can
derdinde, kasap et derdinde" misali vatan hainleri: "örgüt kurmuş
insanlar bulup, onların yanındaki derecemi yükseltirim." diye
düşünerek bu tür teşkilatları aramaktadırlar. Bazı hainler ise
geçmişimizi, bugünümüzü, yürütülmekte olan zulmü çok iyi biliyorlar.
Bilgisi olan her şeye aklı 3’leten fakat; "Bu büyük güce karsı gelmek
mümkün değil, bu yüzden su üç günlük ömrümüzü rahat geçirelim" diye
düşünerek bilinçli bir şekilde satıcılık ve hainlik yolunu tercih edenler
yüksek tabakalarda bulunup, milletin karsısına çıkarak: "Ben, halkım
için çalışıyorum ve sizleri çok seviyorum" deyip geceleri de patronların
huzuruna çıkarak kimlerin basının kesileceği, kimlerin hücrelere
tıkılacağı, kimlerin önemli işlerden uzaklaşacağı-hakkında malûmat
verirler. Bu tür hainlerin bir gün bile fazladan yasaması vatan ve
milletin vücudundan bir gün daha, fazla kanın akması demektir.
Milletimizi sağlam bir bünyeye kavuşturmamız için, bu vücuttaki
cerahatleri temizlememiz lazımdır. Hainleri cezalandırmamız milleti
selamete kavuşturmamız dernektir. Aynı zamanda ahlakımızı,
ruhumuzu, irademizi aslına döndürmemiz dem ektir. Hainleri,
cezalandırmamız demek; milli beraberliği sağlamamız demektir.
Birbirimize olan kin ve nefretten vazgeçmemiz,
"Vatanını seven bütün Doğu Türkistanlılar kardeştir"
Eylül
İstiklâl
2005
Haber
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
9
DENKTAŞ: Türkiye'nin KKTC'den vazgeçme hakkı yoktur
Kıbrıs'a sahip çıkmak için kartların iyi oynanması gerektiğini
vurgulayan Denktaş, "AB için, ne olacağı belli olmayan bir sonuç için
peşinen Kıbrıs'ı vereceğiz, Rumları tanıyacağız, bayrak inecek,
askerî çıkaracağız, askerler çıkarken ellerinde torbalar olacak, bu
torbalarda askerler, şehitlerimizin kemiklerini Anadolu'ya
götürecekler. Anadolu bu şerefsizliği kabul edemez" dedi.
K
uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 1. Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'ın, Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye için önemli bir değere sahip olduğunu
ve hiçbir zaman da Kıbrıs'tan vazgeçilemeyeceğini ifade ederek, Annan Planı
ve bu plana destek verenleri sert bir dille eleştirdi. Kıbrıs'a sahip çıkmak için
kartların iyi oynanması gerektiğini vurgulayan Denktaş, "AB için, ne olacağı
belli olmayan bir sonuç için peşinen Kıbrıs'ı vereceğiz, Rumları tanıyacağız,
bayrak inecek, askeri çıkaracağız, askerler çıkarken ellerinde torbalar olacak, bu
torbalarda askerler, şehitlerimizin kemiklerini Anadolu'ya götürecekler.
Anadolu bu şerefsizliği kabul edemez" dedi. KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş, Kayseri'de Dadaloğlu Vakfı tarafından Şehir Tiyatrosu'nda tertiplenen
"Türk Dünyası ve Kıbrıs" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Annan
planı Türkiye'yi adadan çıkartıyor. Annan Planı Türkiye'ye 1960 antlaşmasında
verilen hakları silip süpürüyor. Kıbrıs'ı Rum'a teslim ediyor. Türkiye
yumruğunu kuvvetli şekilde masaya vurmuyor ve gedik açılıyor. Kıbrıs
konusunda büyük bir oyun oynanıyor. Türk ulusu, milli davasında, bayrak,
vatan, millet davasında kimsenin oyununa gelecek ulus değildir. Tek bir Türkiye
vardır. Sahip çıkarsak var olacaktır" dedi. AB'ye üyeliğin Türkiye'ye bir yarar
getirmeyeceğini savunan Denktaş, "Kıbrıs meselesi bir deney meselesidir.
Kıbrıs davası Türkiye'nin en haklı ve en güçlü olduğu davadır. Bu davadan
vazgeçilir, vazgeçme yolunda teslimiyetçi anlayışa gidilirse, arkası çorap
söküğü gibi gelecektir. Siz, gönderden bayrağın inmesini bilir misiniz? Yastır,
kandır, ölümden beterdir. Şimdi çift bayrak, 22 yıldır dalgalanıyor. Türk
askerleri hudutlarda, şehitler şehitliklerde. AB'nin 30 yıllık ömrü için, ne
olacağı belli olmayan bir sonuç için, peşinen Kıbrıs'ı vereceğiz, Rum'u
tanıyacağız, bayrak inecek, askeri çıkaracağız, çıkarken askerin elinde torbalar
olacak, bu torbalarda şehitlerimizin Anadolu'ya gitmek üzere kemikleri olacak"
diye konuştu. Türkiye'nin zarar görmemesi için canlarını seve seve
verebileceklerini, Kıbrıs'ı kaybetmenin Türkiye'ye büyük zarar vereceğini ifade
eden Denktaş, "Buna gönlüm razı değildir. Annan planına evet denilmesi için
Kıbrıs Türkünün yüzde 50'den fazlası Türkiye Hükümeti tarafından teşvik
edilmiştir. Tarih her şeyi söylüyor. Bu mümkün olmadığı sürece de Kıbrıs'ı
Rum'a teslim etmemiz söz konusu olamaz. Rum'a Kıbrıs'ı hiçbir zaman teslim
etmeyeceğiz" dedi. AK Parti Kayseri Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakut, Vali Vekili Tevfik Karabalık ve çok sayıda protokolün de katıldığı
konferansta, salondaki ülkücüler sık sık, "Denktaş'a uzanan eller kırılsın",
"Kıbrıs Türktür, Türk kalacak" şeklinde slogan attılar.
Özkök Paşa: “Terörle mücadelede yetkilerimiz kısıtlı”
G
enelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, “TSK,
halkı eski acılı günlere geri götürmeyi amaçlayan
bölücü terör örgütüne karşı mücadelesini kısıtlanmış
yetkilerine rağmen özveriyle sürdürmektedir ve sürdürmeye
devam edecektir” dedi.
Orgeneral Özkök, Afganistan'da ISAF-VII Harekatı'nı
tamamlayarak Türkiye'ye dönen birlik ve personel için 4.
Kolordu ve Garnizon Komutanlığı'nda düzenlenen
karşılama töreninde konuştu. Özkök, Afganistan
Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti harekatında 6 ay
süreyle görev yaparak yurda dönen personele 'hoş geldiniz'
dedi.
Son günlerde Türkiye'de meydana gelen, üzücü ve bir o
kadar da düşündürücü terör eylemlerine kısaca değinmek
istediğini belirten Orgeneral Özkök, şöyle devam etti:
“Terörizm bütün
dünyada olduğu gibi,
ülkemizde de ulusa acı
çektiren asrın en
acımasız hastalığıdır.
PKK terör örgütünün
son zamanlarda gerek
askeri, gerekse sivil
tesis ve personele karşı
uyguladığı bombalama
eylemlerinin vahşet ve acımasızlığını hep birlikte
üzüntüyle izlemekteyiz.
“EN AŞAĞILIK EYLEM TARZI"
Bombalama eylemleri; bomba patladığında kimin
öleceğinin veya yaralanacağının önceden kestirilemediği,
sadece insanlığa karşı işlenen bir suçun vasıtası sayılması
gereken en aşağılık eylem tarzıdır.
TSK, halkı eski acılı günlere geri götürmeyi amaçlayan
bölücü terör örgütüne karşı mücadelesini kısıtlanmış
yetkilerine rağmen özveriyle sürdürmektedir ve sürdürmeye
devam edecektir.
"TERÖR ÖRGÜTLERİ CEPHE
OLUŞTURULMASINDAN KORKAR"
Bu mücadele, TSK ve diğer güvenlik kuvvetleri yanında,
bütün halkımızın, yöneticilerimizin ve sivil toplum
kuruluşlarının da iştirakiyle, topyekün bir tarzda
yapıldığında daha etkileyici sonuçlar elde edilebilecektir.
Terör örgütlerinin en korktuğu şey, toplumun kendilerinden
başka tamamının el ele, gönül gönüle bir karşı cephe
oluşturmasıdır.”
Çin-Rus tatbikatı Washington Çin'e Amerika
tarafından dikkatle izlendi
R
usya ve Çin tarihte ilk kez ortak askeri
tatbikat yaptı.. Bir hafta süren tatbikatta
binlerce askerin yanısıra gemiler ve savaş
uçakları da yer aldı.Stratejistler tarafından bu
tatbikatın iki ülkenin ABD'nin artan gücünü
dengeleme çalışması olarak yorumlanıyor.
Rusya ve Çin, tarihlerinde ilk kez bir ortak
askeri tatbikata imza
attı. Çin ve Rusya
arasında düzenlenen
ilk ortak askeri
tatbikat Rusya'nın
doğusundaki
Vladivostok şehrinde
yapıldı. ''Barış Görevi
2005'' adlı tatbikatın
açıklaması Çin Halk
Kurtuluş Ordusu ve
Rusya genelkurmay
başkanları Liang
Guanglie ve Yuri
Baluyevski tarafından
Rusya'nın Pasifik Filosu Üssü'nde açıklandı. Bir
hafta süren tatbikatta binlerce askerin yanı sıra,
gemiler ve savaş uçakları da yer aldı.
Söz konusu tatbikat iki taraf arasında savunma
ve güvenlik alanlarında karşılıklı güveni
derinleştirmeyi, dostluğu artırmayı ve iki
ülkenin silahlı güçleri arasında işbirliğini
geliştirmeyi amaçladığı ileri sürülüyor. İki
tarafın genelkurmay başkanları Liang Guanglie
ve Yuri Baluyevski, tatbikatın herhangi bir
üçüncü ülkeyi hedef almadığını ve üçüncü bir
ülke için tehdit oluşturmadığını belirttiler. İki
komutan, tatbikatın iki ülkenin askeri blok
kurmak istedikleri anlamına gelmediğini de
ifade ettiler.
Ancak bu tarihi olay, iki ülkenin ABD'nin
gücünü dengelemek için işbirliğine hazır
olduğunun bir göstergesi olarak da algılanıyor.
Önümüzdeki günlerde 10 bin Rus ve Çin
askerleri, hayali bir ülkeyi, hayali teröristlerin
istilasından kurtardı. Rusya'nın doğu ucundan
başlayan tatbikat, Çin'in Şandong
Yarımadası'nda son
buldu. Deniz
piyadeleri sahillere
çıkarma yaptı,
paraşütçüler
havadan indirme
yaptı. Senaryoya
göre iki ülke, terör
ve iç savaşla
boğuşan üçüncü bir
ülkenin yardımına
birlikte koştular.
Resmi açıklamaya
göre, tatbikat
herhangi bir ülkeyi
hedef almıyor. Ancak şunu gösteriyor ki; soğuk
savaş döneminin hasımları Rusya ve Çin,
işbirliğine soyunuyor. Asıl hedef, ABD'nin
dünya politikasındaki baskınlığını dengelemek.
Tatbikat Rusya'ya, Çin'e satmak istediği silahları
da sergileme şansı veriyor. Bunların arasında,
uzun menzilli, nükleer silah taşıma kapasitesine
sahip olan bombardıman uçakları da bulunuyor.
Bu tür bir silaha kavuşmakla, Çin'in gücünü
sınırları ötesine taşıması mümkün . Özellikle de,
Tayvan'a yönelik bir askeri harekat durumunda,
Amerika'yı buna müdahale etmekten caydırmak
konusunda. Dolayısıyla bu ortak tatbikatı en
yakın izlemeye alan başkent Washington oldu.
Ambargosu
Amerika gelecekte potansiyel bir tehdit olarak gördüğü
Çin'in askerî teknolojiye sahip olmasını istemiyor.
Amerika ve İsrail arasında yapılan anlaşmaya göre
bundan böyle İsrail, Amerika'dan habersiz Çin dahil,
hiçbir ülkeye silah satamayacak.
srail'in, bundan sonra, başka
İABD'ye
devletlere silah satmadan önce
danışmasını öngören bir
Harpy tipi radar hedefleyen füzeler
satmasına tepki göstermiş ve daha
sonra Çin bu füzelerin yedek
anlaşma, iki ülke tarafından
parçalarını İsrail'den satın almak
imzalandı. ABD savunma bakanı
isteyince etkisini kullanarak bu
Donald RUMSFELD'in
yöndeki bir anlaşmayı engellemişti.
Washington'da, İsrail savunma
İsrail'in washington büyükelçisi ,
bakanı Shaul
imzalanan
MOFAZ'ın da
anlaşmayla birlikte
ülkesinde
iki müttefik
imzaladığı anlaşma
arasında savunma
uyarınca kurulacak
sanayiinde karşılıklı
mekanizma
güvenin ve
çerçevesinde İsrail,
işbirliğinin yeniden
aralarında Çin'in de
sağlandığını
bulunduğu üçüncü
belirterek, ''İsrail
devletlere herhangi
bundan sonra silah
bir silah satışı
satışlarında çok
yapmadan önce
dikkatli olacak''
konuyu Amerikan
dedi. büyükelçi,
yönetimine danışacak.
İsrail'in, ABD ile arasındaki
Uzmanlara göre bu anlaşma, iki
ilişkilere zarar verecek hiçbir adım
yakın müttefik ABD ile İsrail
atmayacağını kaydetti.
arasında son yıllarda ortaya çıkan ABD, gelecekteki potansiyel rakibi
silah sanayiine ilişkin sorunları
olarak gördüğü Çin'in batı
çözmeyi amaçlıyor. ABD, İsrail'in, teknolojisinden yararlanarak askeri
kendisinden habersiz olarak Çin'e imkanlarını güçlendirmesini
istemiyor.
Gündem
İstiklâl
10
Eylül
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
Çin Malında İnanılmaz Vergi Hırsızlığı
Mersin Limanı’na getirilen Çin malları, Nusaybin’e götürülüyor. Otomasyonsuz olan bu gümrükte, 50 bin dolarlık bir mal,
10 bin dolarlık gösteriliyor. Böylece piyasaya vergiden kurtulmuş milyonlarca dolarlık kaçak ürün sürülüyor. Türkiye’ye
Mersin Limanı’ndan giriş yapan Çin mallarının işlemleri Irak sınırındaki Nusaybin Gümrüğü’nde yapılıyor. Mersin’de
faaliyet gösteren bir nakliyat firması sahibi, malların Nusaybin’e vergi kaçırmak için götürüldüğünü söylüyor.
Firma sahibi, Mersin’den giren malın gümrük
işlemleri için 700 km. uzaklıktaki Nusaybin’e
götürülmesinin ardından fazladan bin 300 km.
yol kat ederek İstanbul’a taşınmasının
sorgulanmasını istiyor.
İddiaya göre firmalar, otomasyonlu gümrük
yerine transit geçişle mallarını otomasyonsuz
Nusaybin Gümrüğü’ne yönlendiriyor. Burada yüz
binlerce dolarlık ürünün bir miktarı gümrük
işlemine tabi tutuluyor. Bu yolla piyasaya
Gümrük Vergisi’nden kurtulmuş milyonlarca
dolarlık kaçak
ürün sokuluyor.
Benzer iddialara
muhatap olan
Gümrük
Müsteşarlığı, Çin
malları ile ilgili
soruşturma
başlattı.
Nusaybin başta
olmak üzere sınır
kapılarına
müfettiş
gönderen
müsteşarlık, 639 firmayı mercek altına aldı. 262
firmaya toplam 21,3 trilyon lira ceza kesildi.
Çin malları Türk pazarında son yıllarda büyük
yer edindi. Türkiye ile Çin arasında geçtiğimiz yıl
4,8 milyar dolar, 2005’in ilk ayında ise 1,4 milyar
dolarlık ticaret hacmi gerçekleşti. Kalitesiz
oldukları yönünde görüşlerin ortaya atılmasına
karşın ucuz oldukları için tercih edilen mallar,
Türkiye’ye farklı yollardan giriyor. Çin malları
genelde Mersin-Nusaybin hattını takip ederek
İstanbul’a ulaşıyor. Nusaybin gibi küçük bir
gümrükte son altı ayda 8 milyon dolar, 2004
yılında ise 20 milyon dolarlık işlem yapılması
yolsuzluk iddialarını güçlendiriyor.
Nusaybin Gümrüğü’nde geçtiğimiz yıl işlem
gören 450 beyannameden 440’ı, bu yılın il
altı ayında işlem gören 232 beyannamenin 230’u
Çin’den gelen mallara ait. Bu durumu doğrulayan
Gümrük Müsteşarlığı’ndan isminin açıklanmasını
istemeyen üst düzey bir yetkili, düşük gösterimle
vergi kaçırıldığını savunuyor. 50 bin dolar
değerindeki mal, 8-10 bin dolar gösterilerek
düşük beyanda bulunuluyor. Piyasada
ucuzasatılan mallardan fazla kazanç sağlanıyor.
Aynı yetkili Nusaybin Gümrüğü’nde 20 milyon
dolar gibi gözüken işlem hacminin aslında 5-10
kat daha fazla olabileceğini
kaydederek, “Aysbergin ucu göründü. Vurgunun
boyutu çok büyük olabilir.” diyor.
Adının yayınlanmasını istemeyen bir nakliyat
firması sahibi, Çin’den Mersin Limanı’na
getirilen malların buradaki gümrük yerine transit
beyanname düzenlenerek Nusaybin İç
Gümrüğüne götürüldüğünü anlatıyor. Firma
sahibi, İstanbul’a gidecek bir malın gümrük
işlemlerinin neden Nusaybin’de yapıldığının
sorgulanmasını istiyor:
“Nusaybin’e götürülen bir konteynır malın değeri
50 bin dolarsa, burada 8-10 bin dolar
gösteriliyor. Veya 100 bin dolarlık mal 20 bin
dolarlık gibi işlem görebiliyor. İşlemleri
tamamlanan treylerler malları üzerinden
indirmeden İstanbul’a hareket ediyor. Mallar
burada piyasaya
sürülüyor. Bu
yolla yapılan
yolsuzluğun
miktarı
milyonlarca
doları buluyor.”
Mersin’den
Nusaybin’e mal
taşıyan bir treyler
şoförü, firma
sahibinin
iddialarını
destekliyor.
Treyler şoförü şunları söylüyor: “Çin malları
Mersin Limanı’na indikten sonra nakliyatçılar
Nusaybin gümrükleme-İstanbul indirme şeklinde
2 bin 500 YTL kira ile treyler arıyor. Bu yükler
sık sık çıkıyor. Mersin Limanı’ndan konteynırı
aldıktan sonra önce Nusaybin Gümrüğü’ne
gidiyoruz. Oradan da gümrük işlemleri bittikten
sonra İstanbul’a giderek yükümüzü boşaltıyoruz.
Bazen de gümrük işlemi bittikten sonra konteynır
Nusaybin’de bir depoya boşaltılıyor. Oradan
kamyonlarla İstanbul’a götürülüyor.” Gümrük
Müsteşarlığı, özellikle Çin’den gelen ucuz
malların gümrüklerde fiyatlarının düşük veya
adetlerinin eksik beyan edildiği duyumları
üzerine harekete geçti. Piyasada Çin mallarının
istilası üzerine müsteşarlık, 48 sektör ve 639
firmayı mercek altı na aldı. 262 firmanın
incelemesinde devletin 7,7 trilyon TL zarara
uğradığı tespit edildi. Kusurlu bulunan firmalara
toplam 21,3 trilyon TL ceza kesildi.
Mersin Gümrükler ve Muhafaza Başmüdürü
Lütfi Ekinci, Mersin Limanı’na gelen Çin
mallarının Nusaybin’e ya da başka bir gümrüğe
transit beyanname ile götürülebileceğini, bunun
mükellefin kendi tercihi olduğunu dile getiriyor.
Ekinci, “Mükellef istediği yere beyanname
düzenleyerek malını götürebilir. Buna
karışamayız.” şeklinde konuşuyor. Gümrüklerden
en fazla kaçırılan malları Sigara, içki, akaryakıt,
çay, gözlük, cep telefonu, süttozu, et, elektronik
eşyalar ve oyuncaklar oluşturuyor.
Geminin
geçişi
karşılığında
Çin'in
Türkiye'ye
her yıl 1
milyon turist
gönderme
sözü de
gündeme
gelmiş ve bu
gemi 33 saatte
boğazı
geçmişti.
Gemi 2 Kasım 2001'de, 6 römork, 27
tekne ve 16 kaptan eşliğinde ve 550
metrelik konvoy halinde, 33 saatte
İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan
geçirilmişti. Geçiş sırasında boğazlar,
deniz trafiğine kapatılmıştı. Çin, 20
milyon dolara alınan geminin
boğazlardan geçişi için de 2 milyon
dolar masraf yapmak zorunda kalmıştı.
Çinliler, Bakan Gürel
Korumasında
Anasol-D hükümeti adına 2001'de Çin
ile görüşmeleri yürüttüğünü belirten
dönemin Devlet Bakanı Şükrü Sina
Gürel, "Geminin geçişi için yaptığımız
jeste karşılık Çin de
vatandaşlarının Türkiye'ye turist olarak
Abdulmecit AVŞAR
Bilge Kağan’ı torunları anlayamadı
Ç
in’in birkaç yıl önce Ukrayna’dan satın aldığı savaş gemisinin Türkiye
karasularından ve boğazlardan geçirilişi sırasındaki tartışmaları
hatırlarsınız her halde. Dev uçak gemisinin boğazlardan geçmesinin ne
kadar tehlikeli olduğu söylendi. Boğaz ve çevresindeki yapılara büyük
tehlike olduğu söylenen gemiyi, Türkiye’ye 2 milyon Çinli turist gelecek
ve gemi turizmin hizmetine sunulacak diye geçmesine izin verilmişti.
Türk televizyonlarında canlı olarak yayınlanan bu geminin geçişinin
ardından yıllar geçtikten sonra, geçtiğimiz günlerde internet ve gazete
haber sayfalarında ilginç bir haber yer aldı. Çinlilerin turizmin hizmetine
gireceği söylenen gemi, onarılarak savaş gemisi olarak kullanılmaya
başlamış. Buyurun buradan yakın denir değil mi?
Türk Milleti’nin büyük atalarından Bilge Kağan, Orhun
Yazıtları’nda Çinlilerin gerçek yüzünü önce kendi neslinden gelenlere
sonra da tüm dünyaya, şu sözlerle anlatmıştı: “Çinli’nin güzel sözüne,
ipeğine aldanmayın” Yüzlerce yıl sonra modern dünyadaki torunları
maalesef bu sözleri unuttu. Tarih boyunca, Türk soyunun en büyük
düşmanı olan Çinl’ilerin sözüne, atalarımızın “Eski düşman dost olmaz”
sözünü bir kenara bırakarak inandık. Ne turistler geldi ne de Çin sözünü
tuttu. Onlarca yıldır, Doğu Türkistan’da milyonlarca Uygur Türk’ünün
kanına giren ve dünyada görülmemiş bir zulüm yapan Çinli’ler, güzel bir
savaş gemisi kazandı. Yıllardan beri Çin’in yalan cazibesine kanıp, birkaç
milyon dolarlık fayda edinebilmek için, adeta yağ yakan bazı iş dünyası
çevrelerinin baskısıyla tehlikeli geçişe izin yine verilirdi. Ama, bu yaşanan
Çin’in gerçek yüzünü Türkiye’deki Türk insanına göstermesi açısından
son derece büyük önem taşıyor. Yaşanan olayda gösteriyor ki, Çinli
verdiği sözü tutmaz. Onun için tek var olan kendi menfaatidir. Ayrıca, kâr
etmeyeceği ve sömürmeyeceği ülkeye de adeta selâm bile vermez. 21.
yüzyıl insanlığının başına en büyük belâ olacak olan bu aç insanlar
topluluğunun, Malezya’ya, Endonezya’ya, Singapur’a girişleri ve şimdiki
durumları iyi incelenmeli.
Her alanda çekinmeden hem de tatlı dille yalan söylemeyi beceren
Çinli’lerin son zamanlarda ülkemiz sınırları içinde de sayılarının iyice
artmasına kesinlikle ticarî gözle bakmamak gerekli. Çinliler hiçbir ırka
benzemezler, bunlar kanser mikrobu gibi girdiği ülkeyi bitirir ve giderler.
Bu yüzden bu mikrobun biran önce tedavisine başlanmalı.
Getirdikleri ucuz ve kalitesiz mallara kanarsak, hele hele Çin’in siyasî
oyunlarına aldanırsak vay halimize vay.
Doğu Türkistanlı’lar olarak, en iyi biz biliriz, bu Çinlilerin iç
yüzünü. Türk Milleti’nin en büyük ve kadim düşmanının zihniyeti hep
aynıdır. İmkanları olsa ilk önce Türk Milletini tarihe gömmek isterler.
Aman dikkat. Bilge Kağan’a kulak verilmeli.
Haksız ve İnsafsız Rekabet
Ortamından Herkes Şikayetçi
İşadamları, Çin’den ‘usulsüzce’ yapılan ithalata tepkili. Türkiye’nin önde
gelen küvet ve jakuzi üreticilerinden Sanica’nın sahibi Ali Fatinoğlu’na
göre Çin’den gelen bazı ürünlerin adetsel girişleri doğru gösterilmediği
gibi ürünün niteliği de farklılık arz ediyor.
“A malı gösterip B malı sokuyorlar.”
diyen Fatinoğlu, yanık tedavi cihaz
sistemi adı altında fiyatı 10 bin doları
bulan küvet, jakuzi ve buna benzer banyo
malzemelerinin gümrüklerden giriş
yaptığını belirtiyor. Fatinoğlu, “Böyle
yaparak getirdikleri ürünleri CE ve İSO
belgesi gibi birçok belgeden muaf
tutuyorlar.” Diyor. İstanbul Sanayi Odası
olarak rekabetin korunması için talepte
bulunduklarını, ancak sorunların devam
ettiğini belirten Fatinoğlu, gelen ürünün
girişinin yapılması için TSEgarantisi
aranması ve ihtisas komisyonları
kurulması gerektiğini ifade ediyor.
Türkiye Triko Sanayicileri Derneği
Başkanı Oktay Eryılmaz ise Çin’den
gelebilmelerine izin verdi" dedi. Çin'in, kaçak getirilen birçok ürünün piyasada
geminin ne olacağı konusunda
satıldığını kaydediyor. “Çok büyük
Türkiye'ye bir taahhütte bulunmadığını sıkıntılarımız var.” ifadelerini
kaydeden Gürel,”Bizi ilgilendiren tek
kullanan Eryılmaz, “Şu an korkunç
derecede triko ürünü geliyor. Bu ürünler
konu boğazların güvenliğiydi. O
yöndeki tüm şartlarımızı kabul ettiler ve Laleli ve Beyazıt ta otel odalarında bile
satılıyor. Sadece Çin malı satan hanlar
olası zararları tazmin edecekleri
bile
var. Bunlar tamamıyla kayıt dışı
yönünde devlet garantisi verdiler. Bunun
çalışıyor.” şikâyetinde bulunuyor.
dışında kullanım amaçları konusunda ne Gümrük İdaresi’nin Çin’den ithal
biz onlara sorduk, ne de onlar taahhütte edilen mallar için daha hassas olması
bulundu" dedi.
gerektiğini belirten Eryılmaz, Çin
Gürel, sözü verilen milyonlarca Çinli
mallarının farklı bir giriş yöntemini ise
şöyle anlatıyor: “Çin’den gelen malların
turistin gelmemesi konusundaki
otomasyon olan gümrüklerden girişi kolay
eleştiriler karşısında da ilginç bir
değil. Ancak başka ülkelere yönelik trafik
savunma yaparak asıl ihmalin Çince
sapması söz konusu. Öyle ki Türkiye’den
bilen rehber yetiştirmeyen Turizm
Azerbaycan’a inşaat malzemesi götüren
Boğazlarımızdan Turist Gönderme Vaadiyle
Geçirilen Varyag, Savaş Gemisi Olma Yolunda
Bakanlığı'nda olduğunu savundu.
2005
TIR’lar içi triko dolu olarak Türkiye’ye
giriş yapıyor.” İstanbul Hazır Giyim ve
Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Başkanı
Süleyman Orakçıoğlu ise piyasanın
gördüğü şeyleri yetkililerin de görmesi
gerektiğini ifade ederek, maliye ve mali
polisi göreve çağırıyor. Otomasyon olan
gümrüklerden kaçak ürün geçirmenin zor
olduğuna dikkat çeken Orakçıoğlu, Çinli
firmaların önümüzdekigünlerde
otomasyon olmayan gümrüklere akın
edebileceği uyarısında bulunuyor.
Akdeniz İhracatçı Birlikleri Başkanı
Tarık Bozbey ise Çin’in yaptığı
uygulamayı haksız, kanunsuz, sınırsız ve
insafsız rekabet anlayışına dayandırıyor.
“Kereste fiyatına sandalye, pamuk
fiyatına gömlek satıyorlar.” diyen
Bozbey, Türkiye’de sadece
tekstilsektöründe 60-70 milyar dolarlık
yatırımla yaklaşık 5 milyon kişinin
istihdam edildiğinedikkat çekerek,
hükümetin bu tür uygunsuz davranışlar
için tedbir alması gerektiğini vurguluyor.
Bunu önlemenin zorluğuna değinen
Bozbey, “İnsanlar şeytanlık düşündükten
sonra mallarını sokmanın bir yolunu
buluyor.” Diyor. İşadamları, Çin’den
‘usulsüzce’ yapılan ithalata tepkili.
Türkiye’nin önde gelen küvet ve jakuzi
üreticilerinden Sanica’nın sahibi Ali
Fatinoğlu’na göre Çin’den gelen bazı
ürünlerin adetsel girişleri doğru
gösterilmediği gibi ürünün niteliği de
farklılık arz ediyor.
İstiklâl
Eylül 2005
Gündem
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
ve manevi yönden çöküntüye uğramış,(uğratılmış)
dilini, kültürünü,tarihini inkar etme noktasına kadar
getirilmiş, ecdatlarının miraslarına yeterince sahip
Mehmet Emin Batur
çıkamamış, kendi kanından, kendi dininden ve kendi
dilinden olan kardeş milletlerin dertlerine çare bulma
TÜRKİYE TÜRK DÜNYASINA
adına teşebbüste bulunmak şöyle dursun, adeta
ŞAŞI BAKMAKTAN VAZGEÇMELİDİR
kafasını kuma gömen ve “üç maymun” u oynayan
milletlerin geleceğe güvenle bakabilmeleri asla
Son elli yıldır Türkiye’yi idare etme görevini
mümkün değildir…
üstlenen hükümetlerin yalnızca Türkiye ekonomisini
Kısaca bu tespitleri yaptıktan sonra, Mustafa
düze çıkarmaya endeksli iç ve dış politikaları
Kemal Atatürk’ün Türk dünyası ilgili ve vasiyet
(Politikasızlıkları demek daha doğru olacaktır) dünyanın
niteliği taşıyan “Onlar bizim kardeşlerimizdir.
birçok bölgelerindeki mazlum ve mağdur milletlerin
Onların bize gelmelerini bekleyemeyiz. Bizim
umut ve beklentilerinin de suya düşmesine sebep
onlara gitmemiz gerekir. Bunun için de her zaman
olmaktadır.
hazırlıklı olmalıyız.” Mealindeki sözlerine bu
Hükümetlerimiz AB’ye girebilme rüyaları ile
günlerde neden sırt dönülmekte olduğuna dikkat
yatıp kalkmak suretiyle dünya ile bütünleşme
çekmek istiyorum… Türk dünyası içerisinde hiç
görüntüleri verme çabasındayken, Türkiye tarihin hiçbir
mübalağasız Türkiye’yi en çok seven, Türkiye
döneminde bu günlerdeki kadar kendi milli ve manevi
sevdalısı ve Türkiye’ye en çok güvenen, bu sebeple de
değerlerine yabancılaşma ve kendi kimliğini reddetme
en çok Türkiye Cumhuriyeti devletinden yardım ve
kulvarına girmemişti. “Türkiye Türklere
destek bekleyen Doğu Türkistanlılara son yıllarda
Bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir” düşüncesi
Türkiye hükümetleri tarafından adeta “ Bizden uzak
ve idealine sahip Türk ve Türkiye düşmanlarının
durun sizin yüzünüzden Çin’in dostluğunu
coğrafyamızda adeta cirit attıkları bir dönemde
kaybetmek istemiyoruz” mesajları verilmektedir.
aklıselim insanların bütün uyarı ve ikazlarına
Çinli yetkililerin Türkiye’yi ziyaretleri esnasında
aldırmaksızın yabancılara toprak satışını kolaylaştıran
onlara Türkiye yetkililerince gösterilen özel ilgi ve
yasalar da çıkartılarak Türkiye üzerinde kötü emeller
içine girilen taltif etme yarışı çok nadir yabancı devlet
besleyenlere şehit kanları ile sulanmış vatan toprakları
adamlarına nasip olmuştur. Bunun karşılığı olarak ta
satılmaya devam ediliyor. Bunu söylediğiniz zaman,
Çinliler Türkiye’ye verdikleri sözlerin üzerine
“Canım sattıysak sırtlarına alıp götürmüyorlar ya”
yatarken, diğer taraftan da işgalleri altında bulunan
şeklinde hazırcevaplıklarını(!) sergileyiveriyorlar… Bu
Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk halkına yönelik
zat-ı muhteremlerin Filistin topraklarının da bu
baskılarını daha da arttırmakta ve Doğu
mantıkla kaybedildiğini bilmemelerine ise imkan
Türkistanlılara, “ Sizin çok güvendiğiniz Türkiye
yoktur. O halde asıl maksat ne olabilir dersiniz???
bizim sadık dostumuzdur, Ayağınızı denk alın”
Bir ülkenin ekonomisi ve kalkınması iyi yolda değil ise;
demek suretiyle insanlık dışı gizli ve aleni
akıllı, onurlu, milli ve manevi duyguları kuvvetli,
soykırımlarına olanca hızı ile devam etmektedirler.
başkalarından emir almayan iyi niyetli idarecilerin
Fazla detaya inmeden çok yakın zamanda yaşanan
uygulayacakları bir dizi ekonomi stratejisi ve kalkınma
sadece iki hadiseden bahsetmek istiyorum. Önce,
planı ile günün birinde mutlaka düze çıkılır. Fakat, milli
Yalova Kültür Merkezi tarafından Yalova’ya davet
Destan Şairimiz
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Tutsak Çinli karıların
Kötü yolda gezdiği var!
Nice erdemli gençlerin,
Yoldan çıkıp azdığı var!
Evli Çin güzellerinin /
Gözlerini süzdüğü var!
Çinlinin öz yurdumuzda
Derimizi yüzdüğü var!
Daha nice olayların
Bağrımızı ezdiği var
Hem de nice çerilerin
Töremizi bozduğu var
Böyle giderse, Tanrı’nın,
Anlımıza yazdığı var!
Kür Şad, Boşuna konuşmaz
Elbette bir sezdiği var!...”
1929 yılında Elazığ'ın Ağın İlçesinin Tatarağası mahallesinde
doğmuştur. Babası Mehmet Sait Efendi, Annesi Zeynep Hanımdır. Bir
rivayete göre aile kökü Bağdat'ın fethinde kahramanlık gösteren
Gençosman'a dayanır.
İlkokulu Ağın'da tamamlayan Gençosmanoğlu, daha sonra Akçadağ
Köy Enstitüsünü bitirerek Elazığ'ın muhtelif yerlerinde bir süre
öğretmenlik yaptı. Daha sonra ilköğretim müfettişi oldu. Millî Eğitim
Bakanlığının çeşitli kademelerinde çalışan Niyazi Yıldırım
GENÇOSMANOĞL, MEB Yayımlar Dairesinde Şube Müdürlüğü ve
bir süre sonra Devlet Kitapları Müdürlüğü ve Yayımlar Dairesi
Başkanlığına atandı. Emekli olduktan sonra Türk Musukisi İstanbul
Delet Konservatuarı Genel Sekreterliği, Türk Edebiyatı Vakfı
Müdürlüğü ve Doğu Türkistan Vakfı’nın yayın organı olan Doğu
Türkistan'ın Sesi dergisinde yayın yönetmeliği yaptı. 21 Ağustos 1992
yılında vefat etti. Türk Dünyasının büyür şairlerinden biridir. Ağınlı
olan bu millî şairimizin yayınlanmış olan bir çok şiir kitabı vardır.
Bunlardan bazıları; Kopuzdan Ezgiler, Bozkurtların Ruhu, Bozkurtların
Destanı, Salur Kazan Destanı, Genç Osman Destanı, Destanlar Burcu,
Malazgirt Destanı, Destanlarda Uyanmak. Ruhu Şad Olsun.
11
edilen Sürgünde Doğu Türkistan Hükümetinin
Cumhurbaşkanı Ahmet İgemberdi Çinin siyasi
baskıları sonucu Türkiye’ye Türkiye Dışişleri
Bakanlığının yazılı emri ile sokulmadı. Şimdilerde
ise, Amerika’da yayınlanan ‘Washington Post’
gazetesinden alınan haberlere göre; ABD Askerleri
tarafından tutuklanan ve Guantanamo’da tutulan,
daha sonra 2003 yılında Pentagon kararıyla suçsuz
bulunarak serbest bırakılmaları kararlaştırılan 15
Uygur Türk’ü Çin’e teslim edilmeleri durumunda
derhal öldürülecekleri için ABD tarafından Çin’e
teslim edilmeyerek içlerine Türkiye’nin de dahil
olduğu 20 ayrı ülkeye sığınma hakkı vermeleri için
çağırıda bulunmuş, fakat bu ülkelerin hiçbiri bu
Uygurları kabul etmedikleri için 20 ayı aşkın bir
süredir de esaret hayatı yaşamaya devam ediyorlar.
Bu Uygur Türklerini diğer ülkelerin kabul
etmemelerini bir ölçüde anlayabiliriz. Fakat
Türkiye’nin kabul etmemesi asla anlaşılır gibi
değildir.
Çünkü; Mustafa Kemal Atatürk’ün “Onların
bize gelmelerini bekleyemeyiz, bizim onlara
gitmemiz lazım” dediği Doğu Türkistan Türkleri
içinde bulundukları şartlar gereği bize, yani
Türkiye’ye gelmek istemekte ve biz Türkiye
Cumhuriyeti Devleti olarak bize gelmek isteyen kan,
din, dil, kültür ve tarih birliğimiz bulunan Uygur
Türklerini Çin’in sözde dostluğu ve taşıdığımız ticari
kaygılar sebebiyle reddetmekteyiz…
ABD ile yıllardır tek taraflı fedakarlıklarla
sürdürdüğü “Stratejik müttefik”liğini sona erdirerek
ABD’nin yerine Çin’i yeni “Stratejik müttefik”
olarak seçme izlenimi veren Türkiye’nin Doğu
Türkistan ve Türk dünyasına karşı bu günkü
ilgisizliğini ve asırlar öncesinden Bilge Kağan’ın
Uyarılarda bulunduğu tarihi düşman olan Çinlilerin
dostluğunu kazanmak uğruna gerçek dostları olan
Türk dünyasına sırtını dönmesini bir tek yolla izah
edebiliriz. “ Türkiye bindiği dalı kesiyor.”
Yiğit Türk Evladı
Prof. Dr. Ebulfez Elçibey
Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey,
Nahçıvan'ın Keleki kasabasında doğdu. Asıl adı,
Ebulfez Kadir Güloğlu Aliyev olan Elçibey,
Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi Arap Dili ve
Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Elçibey, 1970'li
yıllarda, eski SSCB topraklarına dahil olan
Azerbaycan'ın bağımsızlığı için mücadele etmeye
başladı. 1976 yılında Sovyetler'e karşı propaganda
yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve 1978 yılında şartlı
olarak serbest bırakıldı. Ebulfez Elçibey, 1988-1989
yıllarında Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesi
yolunda öncülük ederek, halkından büyük destek
gördü. Elçibey, aktif siyasi hayatına 1989 yılında,
Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin (AHCP) başına
geçerek başladı. Azerbaycan, SSCB'nin 1990'da
dağılmasının ardından 18 Ekim 1991 yılında
bağımsızlığını resmen ilan etti. Ayaz Muttalibov'un
kısa süren cumhurbaşkanlığının ardından, Ebulfez
Elçibey 7 Haziran 1992'de bağımsız Azerbaycan
Prof. Dr. Ebulfez Elçibey
Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı oldu. Elçibey,
ve
daha önce "Millî Kahramanlık Ödülü"nü verdiği Suret
İsa Yusuf Alptekin
Hüseyinov'un Haziran 1993'de ayaklanmasından
sonra cumhurbaşkanlığı görevini terkederek doğum
yeri olan Keleki'ye döndü. Azerbaycan'ın eski Cumhurbaşkanı, 31 Ekim 1997'de Keleki'den
Bakü'ye döndü ve AHCP'nin başında aktif siyasi hayatına devam etti. Elçibey, 1998 yılında
yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine, "demokratik ve adil olmadığı" gerekçesiyle boykot
ederek katılmadı. Elçibey, zaman zaman Haydar Aliyev iktidarına karşı verdiği sert demeçlerle
kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekti. Azerbaycan'da 5 Kasım'da yapılacak 2. dönem
parlamento seçimlerine katılma kararı alan Elçibey, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin
parlamentosuna girebilmek için ilk defa milletvekilliğine adaylığını koydu. Hayatı boyunca,
Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, bu yönde "Bütün
Azerbaycan Yolunda" isimli bir kitap çıkardı. 62 yaşında ölen Ebulfez Elçibey, iki çocuk
babasıydı. GATA'da bir süre tedavi gördü. Azerbaycan'ın eski Devlet Başkanı Ebulfez Elçibey,
Prostat tümörü nedeniyle önce Ankara Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Elçibey, hastalığının
belirli bir evreye ulaşması ve kemik tutulumu nedeniyle radyoterapi gerektiği için 9 Ağustos
Çarşamba günü GATA'ya radyoterapi görmek üzere kaldırılmıştı. Elçibey Türkiye'ye "metabolik
durumu çok bozuk ve septik komada, şuuru kapalı olarak" geldi. Türkiye'de kaldığı sürece
durumunun iyiye gittiği, ancak nefes darlığı, akciğer enfeksiyonu, prostat kanseri hastalıklarını
bir arada taşıdığı belirtilmişti. Ruhu Şad Olsun.
12
İstiklâl
Uygurçe bet
9-Ay 2005
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
Xitay quruqluq armiyisi Ürümchide
teyyarliq topchilar polkini qurdi
GUANTANAMO 15 UYGHURNİ
JUTUPKETMİSUN
D
ünyaning herqaysi ölkiliride söyümlik wetinimizning İstiqlaliyti
üchün paaliyet elipberishni mexset qilghan halda qurulghan we
sani 50’din ashidighan Sherqiy Türistan teshkilatlirirning xadimlirining
meningche bolsa birinchi weziypisi; türlük sewepler bilen chegra
tishidiki webezen döletlerghe chiqip ketip hazir kishilik hoqukliri
depsendichiliklerghe uchrawatqan az sandiki xelqimizning dertelemlirighe dawa bolush dep oylaymen.
Sherqiy Türkisanning heqiyqiy istiqlali, xelqimizning erkinliki
üchün köresh qilwatkan teshkilatlirimiz, aldi bilen türlük
heqqaniyetsizliklerghe duch keliwatqan qirindashlirimizning qolidin
tutup, ulerghe rehberlik qilish bilen yol- yoruk körsütüp yana ulerning
charisizlik girdawida yok bolup ketishlerining aldini elishqa ğeyret
qilişi kirek. Hemmemizghe melum bolghinidek birnechilighan dünya
ölkiliride yashawatqan amma, ikamet alalmighan, siyasiy panaliq
telepliri kobul qilinmighan, turmishliri kündin künghe nacharleship
kletiwatqan we hatta ki, Xitay hökümitining shu döletlerghe siyasi
besim ishletishi sewipi bilen turmilargha chüshüp qalghan Sherqiy
Türkistanliklerning barliqi bir heqiyqet.
Mana shu igisiz qalghan bichara qirindashlirimizning beshini
silash, ulerning dertlerighe derman bolush, namratchilikning azawida
perishan bolghan bala-chaqilerining yaman yollargha chüshüp
ketishining aldini elish, bulerning heq-hoquqlirini xelqara hoquq
orghanlirida qoghudash üchün mexsus teshkilinislerni vucutqa keltürüs
kirek emesmu?
Texi yeqinki bir mezgilde dünya aqxbarat orghanlirida keng
dairede yer alghan Guantanamo’deki 15 Uyghurning echinishliq
ahwali Amerika Qoshma Shtatlirida neshir qilinidighan
dangliq‘Washington Pochta Geziti’ ning 8- ayning 24- künki sanida
chikqan bashmaqale bilen hem xelqaragha ilan qilinghan. 4 yildin beri
Guantanamo turmilirida tutup turiliwatqan 15 Uyghurning buningdin 2
yil burun gunahsiz bolghanlikleri Amerika hökümet organliri teripidin
jakarlanghan bolsimu, ulerning texiche qoyupberilmey turghanliqi u
yerdiki uyghur qirindashlirimizning kündin künghe ajizleship ketishini
keltürüp chiqmakta.
Amerka Qhosma Shtatliri bu 15 Uyghurgha siyasi panaliq berilishi
üchün 20 döletghe uxturush chiqarghan bolsimu amma bu ölkilerning
hich biri bu Uyghurlerni qobul qilip almighan. Bu Uyghurlerghe siyasi
panaliq bermighen döletlerning ichide Türkiye Cemhuriyti döliti hem
bar iken…
Qandakla bolmisun biz Uyghur xelqining bir künmü bolsa tezlik
bilen öz teqdirini özi belgilesh erkinlikighe erishish mejburiyti özüni
körsitip turmaqta.
Bu 15 Uyghurning depsendichilikghe uchrighan kishilik
heqlirini xelqara hoquq teshkilatlirigha apirishqa mejbur bolghanler
herqaysi Sherqiy Türkistan Teshkilatliridur. Qarighanda tezlik bilen
ötüpketiwatqan wax ichide hech qandag bir teshkilat ciddiy halda bu
ishqa kol tiqmighqan… Nahiyti bek daghu-dughuluk ötküzülghen
mexsettin tashqiri Webezen jighinlada bekmu tesirlik(!) nutuk
sözlighenlerning bundaqla mühim we reel bir mesilighe kelghende
ucuqhup ketishlirini körüp pütünley Sherqiy Türkistan xelqi chunqur
oylansa bolidu…
Xitay hökümiti uchturpanda 10 neper Uyghurni
bölgünchilik bilen eyiblep qolgha aldi
Xitay saqchi dairiliri Sherqiy
Türkistanning uchturpan nahiyiside 10
neper uyghurni, “Musteqilliq we
bölgünchilikni terghip qilghan hemde
diniy teshwiqatlarni élip barghan” dep
eyiblep, qolgha aldi.
Sherqiy Türkistanning Üchturpan
nahiyilik jamaet xewpsizlik idarisi
teripidin qolgha élinghan bu Uyghurlar
uchturpanning Aqyar yézisidin bolup,
saqchilar bular heqqide uchurgha
érishkendin kéyin, ularning öylirige
ushtumtut basturup kirgen.
Netijide, Aqyar yézisining 15 Kentidiki déhqan jümek exet,
imamniyaz ghojek we abdul
raxmanlarning öyidin, musteqilliq
heriketliri teshwiq qilinghan ünalghu
léntisidin 30 i, shundaqla yene, 30 gha
yéqin musteqilliq we islam dinigha ait
kitap bayqalghan. Xitay dairilirining
neziride bu xildiki lénta we kitaplarning
hemmisi qanunsiz boyumlar dep
qarilidu.
Aqsu wilayetlik saqchi idarisidiki
ismini ashkarilashni xalimighan bir
saqchi xadimi, fransiye axbarat
agéntliqigha bu kishilerning qanunsiz
teshkilatlargha qatnashqanliqini hemde
ularning döletni parchlash jinayiti bilen
eyiblengenlikini bildürdi.
Xewerlerde, bu uyghurlarning hetta bu
yil öktebirde “Uyghur aptonom
Rayoni” qurulghanliqining 50 yilliqi
mezgilde, Sherqiy Türkistanning
musteqilliqini jakarlimaqchi bolghanliqi
ilgiri sürülgen. Dunya Uyghur
qurultiyining bayanatchisi dilshat rishit,
xitay hökümitining yéqindin buyan
uyghur élining her qaysi jaylirida
mushundaq tutqun paaliyetlirini élip
bériwatqanliqini eskertip, mezkur
teshkilatning xitay hökümitidin, tinch
yolda paaliyet élip barghan bu
uyghurlarni derhal qoyup bérishni telep
qilidighanliqini tekitlidi.
Xitayning Sherqiy Türkistan’diki quruqluq armiyisi
teyyarliq piyadiler qismining topchilar polki 18 Awghust küni Ürümchide resmiy qurulghanliqini
jakarlidi.
Ürümchi kechlik gézitide élan qilinghan xewerde
melum bolushiche, mezkur polk, xitayning merkiziy
herbiy komitéti teripidin testiqlanghan bolup, bu
polkning qurulush ishliri 2005 - Yilining béshida
ürümchi shehirining tengritagh rayoni, tudüngxé
rayoni we dawanching rayonlirida bashlanghan.
Xewerde melum bolushiche, bu polkning ofitsér,
eskerliri urush mezgilide wezipisini ada qilsa, bashqa
chaghlarda bu rayonning iqtisadiy qurulush ishlirigha
arilishidiken. Shundaqla bu eskerler, ürümchidiki 30
nechche partiye Hökümet orgini we karxana,
idarilargha orunlashturulidiken.
Uyghur közetküchiliri, xitayning bir tereptin, uyghur
élining muqimliqini saqlash meqsitide, bu yerde xitay
eskerlirini köpeytse, yene bir tereptin, xitay eskerlirini
uyghur élining iqtisadiy tereqqiyatidin
menpetlendurushni meqset qilidighanliqini ilgiri
sürmekte.
Xitay Hökümiti Bir Uyghur Ayalni “Qanunsiz Diniy Telim Bergen” dep qolgha aldi
D
unya uyghur qurultiyining bayanatchisi Dilshat
réshitning 14 - Awghust küni metbuatlargha
ashkarilishiche, Sherqiy Türkistanning shayar
nahiyiside 56 yashliq aminexan özi bilen bir
yézidikilerning telipige binaen, yazliq tetil waqtidin
paydilinip, 37 neper yash - Ösmürni öz ailisige
yéghip, diniy sawat bergen.
Buningdin xewer tapqan shayar nahiyisi saqchi
ponkiti, 1 - Awghust küni ushtumtut ibrahim hoshur
ailisige yeni aminexanning öyige basturup kirip, neq
meydanda aminexanni we 37 neper balini qolgha
alghandin sirt, 23 parche quran we diniy sawat
kitabidin 56 parche hemde seidiye xanliqigha dair
tarixi kitablarni musadire qilghan.
Hökümet, aminexanni qanunsiz halda din tarqatqan,
qanunsiz diniy qollanma we eksilinqilabiy kitablarni
yoshurup saqlighan dep eyibligen.
Dilshat réshitning tekitlishiche, hökümet aminexanni
eyibligendin sirt, aminexandin diniy sawat ögengen
37 neper yash - Ösmürge mektep ichide jaza bérish,
ularning ata - Anisigha iqtisadiy jaza bérish tedbirliri
élip barghan. Xewerde éytilishiche, aminixan bilen
birlikte tutup kétilgen bezi balilarning ata-Aniliri
7000 din 10000 yüwengiche jerimane tölesh arqiliq
balilirini qutulturiwalghan. Bu ata-Anilar jerimane
pulini tépish üchün qoy we kalilirini satqan.
Fransiye agéntliqining 15 - Awghust küni béyjingdin
xewer qilishiche, xitay saqchi dairiliri aminixan we
oqughuchilirining tutulghanliqini étrap qilghan.
Emma ularning néme üchün tutqun qilinghanliqi
heqqide melumat bérishni ret qilghan Xelqara kishilik
hoquq teshkilatliri dölet kontrolluqi sirtidiki pütün
diniy paaliyetlerni chekligen xitay hökümitining,
térrorizmgha qarshi turush nami astida uyghurlarning
diniy erkinlikini boghiwatqanliqini bildürmekte.
Awstraliyilik ofitsér, “Uyghur İli we Tibette Qoralliq
Qozghilanglar yüz Bérishi Mumkin” dédi
A
wstraliyining sabiq hawa armiye ofitséri, herbiy
analizchi martin andru, amérikida chiqidighan
washington waqti gézitining 8 Ayning -19 Künidiki
sanida élan qilghan bayanatida, xitay hökümiti uyghur
ili we tibette téximu köp qoralliq qozghilanglargha
duch kélishi mumkin, dégen.
Martin andru bayanatida, Uyghur xelqining béyjingdin
musteqilliqini qolgha keltürüsh üchün jiddiy küresh
élip bériwatqanliqini, Tibetning bolsa bir chaghlarda
musteqil dölet ikenlikini tekitlep, xitay hökümitining
Uyghur ili we Tibetni hem herbiy sinaqlar üchün
ishlitiwatqanliqini, hem ularning néfit we bashqa yer
üsti bayliqliridin paydiliniwatqanliqini eskertken.
Awstraliyining sabiq herbiy ofitséri we herbiy analizchi
martin andru, washington waqti gézitide élan qilinghan
bayanatida yene mundaq dégen:
" Uyghur élide yashawatqan köpligen uyghurlar,
shundaqla tibetlikler xitaylarni mustemlikichiler dep
qaraydu. Mushu qarash uyghur élide
qozghilanglargha seweb bolushi mumkin. Shundaqla
nurghunlighan tibetlikler xitayning asaritidin
qutulush üchün qoralliq heriket élip bérilishi
kéreklikige ishnidu".
Uning éytishiche, qoralliq heriket üchün kéreklik
qorallarning ottura asiyadin xitayning gherbiy
rayonigha kirishi mumkin iken.
Martin anduruning bildürüshiche, xitay hökümiti
uyghurlarning milliy herikitini basturush üchün, aq
tashliq kitab chiqirip uyghurlarni térrorchi dep
eyiblep, xelqara sehnide uyghurlargha qarita bir
teshwiqat herikitimu bashlighan. Emma uning
éytishiche, démokratiyining ottura asiyada
kéngiyishi, mezkur rayonda uyghurlargha hésdashliq
bildüridighan yéngi hökümetlerning otturigha
chiqishigha seweb bolushi mumkin.
Xitay, Mekittiki Uyghur Diniy zatlargha
Pilanliq tughut Qollanmisi tarqatti
Y
éqinda xitay dairiliri uyghur élining
qeshqer wilayiti mekit nahiyisidiki 471
neper uyghur diniy zatqa mejburiy yosunda,
xitayning pilanliq tughut siyasiti qollanmisini
tarqatqan.
Bash shitabi Gérmaniyidiki "Sherqiy Türkistan
Uchur Merkizi" ning melum qilishiche, xitay
hökümiti Mekit nahiyisining 9 yéza we 1
kentidiki barliq diniy zatlargha bu qollanmini
tarqitip, ularning hökümet bilen yéqindin
hemkarliship, xelq arisida hökümetning pilanliq
tughut siyasitini yaxshi teshwiq qilishqa
mejburlighan Uchur merkizi yene, xitay
hökümitining, uzun yillardin buyan
yürgüzüwatqan pilanliq tughut siyasiti, islam
dinigha étiqad qilidighan uyghurlarning
qarshiliqigha uchrap kelgenliki üchün, nöwette
diniy erbablarning tesiridin paydilinip, pilanliq
tughut siyasitini özleshtürüshni meqset
qilghanliqini bildürdi.
"Washington pochta géziti" Guantanamodiki
Uyghurlar heqqide bash maqale élan qildi
Amérikida chiqidighan dangliq "washington
pochta géziti" ning 8- ayning 24- künki sanida
Guantanamodiki uyghurlar heqqide bash
maqale élan qilindi.
Maqalida, 4 yildin buyan Guantamoda tutup
turiliwatqan uyghurlar gerche ikki yilning
aldida, Amérika hökümiti teripidin gunahsiz
dep jakarlanghan bolsimu, lékin ularning
téxiche qoyup bérilmigenliki yézilip, bu
Uyghurlarning Guantanamodiki ehwali
tonushturulghan.
Maqale aptori robin rayt maqaliside yene,
guantanamodiki ikki neper Uyghurning
adwukati séybin willét we Uyghur- Amérika
birleshmisining reisi Nuri Türkel ependiler bilen
ötküzgen söhbet mezmunlirini qisturup, Nuri
Türkel’ning "Uyghurlar ezeldin Amérikidin
ümid kütidu hemde Amérikini özlirining
erkinlik we insaniy ghorurini qolgha keltürüsh
yolidiki tirishchanliqigha yardem qilidu dep
qaraydu" dégen sözini neqil keltürdi.
"Washington pochta géziti" de élan qilinghan bu
maqalidin paydilinip, Engliye BBS- RadioTéléwiziye shirkiti we Amérika Awazi
radiosimu guantanamodiki uyghurlar heqqide
xewer berdi.
İstiklâl
Eylül 2005
Geniş Açı
Aylık Siyasi Bağımsız Gazete
Kaybolan değerlerimizden:
TÜRK AHLÂKI
Prof. Dr. Tuncer Gülensoy
Ahlâk, Arapçadan Türkçeye girmiş ödünç bir kelime
olup,"!) İnsanda bulunan ruhi ve zihni haller: 2) iyilik etmek ve
fenalıktan çekinmek için takibi lazım gelen usul ve kaideleri
öğreten ilim" (F. Devellioğlu, Osmanlıca -Türkçe Ansiklopedik
Lugat s. 17a.) demektedir.
ahlâk-ı fâzıla= faziletli huylar, iyi ahlâk,
ahlâk-ı hamide = övülecek huylar,
ahlâk-ı hasese= güzel huylar,
ahlâk-ı nmûmiyye= umumi ahlak kaideleri,
ahlâk-ı memime= kötülenecek huylar kötü huylar
diye de sınıflandırılır. Kelimenin kökü "HULK" olup,
"ahlâk"ın teklik şeklidir. "Huy, tabiat" anlamına gelir.
Milletlerin yaratılıştan sahip oldukları bazı iyi ve kötü unsurlar,
onların tarihi vasıllarını oluştururlar. Türkler, tarih sahnesine
çıktıkları yıllardan itibaren, bütün eserlerde, şiirlerde,
masallarda, destan ve ve efsanelerde hep iyi ve güzel olarak
anılmışlar, öyle anlatılmışlardır. Büyük Türk mutasavvıf ve
şairi MEVLANA, vazdığı bir beytinde "ASLEM TÜSKEST
EGERÇİ HİNDÛ KÛYEM” (=Kötü söylüyorsam da aslını
iyidir) diyerek Türk'e verilen bu "İYİ" sıfatını en güzel şekilde
belirtmiştir.
Türk, "güç, kuvvet, iyilik; güzellik:” anlamlarına da
kullanılmıştır. Tanınmış Arap yazarı ve düşünürü CÂHİZ,
'Hilâfet ordusunun Menkîbeleri ve Türklerin Faziletleri"
(Ankara, 1976. Ramazan Şeşen tercümesi, TKAE yayım) adlı
eserinde Türkleri bütün bu özellikleri ve vasıflarıyla
tanıtmaktadır.
Cuveynî, Ibn Fadlan, Reşidü'd-Din vb. gibi Arap ve
Fars bilgin, coğrafyacı ve seyyahlarının eserlerinde Türkleri
yeren satırlara rastlayamazsınız.
Türk, savaşta da barışta da insanlık ölçülerinin dışına çıkmamış,
fethettiği ülkelerde yaşayan siyah-beyaz-sarı renkli insanları
kendisinden ayırmamış: Hırtiyan-Yahudi-Mecusi-HinduBudist...vb. din ve inanışlardan kim olursa olsun, hiç birisine
zulüm etmemiştir.
Türk'ün ülküsü ya da mefkuresi "Cihan hakimiyeti'
olmuştur. Dünyayı kötü yönetenlerden kurtarıp, insanlığı
"ALLAH" adına, ALLAH için yönetmek bu mefkurenin
temelini teşkil etmiştir. Fethedilen ülkelerin insanlarına insanca
muamele etmek, onların refahı için hastenaneler, bimarnaneler.
şifahaneler, medreseler, çeşmeler, hanlar, yollar, kervansaraylar,
hamamlar, vb yaptırmak için yarışmışlar, bugünün parasıyla
katrilyonlarca altın harcamışlardır.
Türk insanı., kişi olarak da hep iyi intiba bırakmıştır.
Türkün misafirperverliği pek çok yabancı sefir ve
sefirenin hatıralarında anlatıla anlatıla bitirilemez. Türk
ahlakının temelini teşkil eden misafirperverlik, Türk'ün
töresinde baş köşede yer alır. Türk, konuğunu canı
bahasına korur, onun sağlığı ve rahatı için herşeyini önüne
döker. Köy odaları bunun en güzel örnekleridir. Artık pek
çok köyde yıkılmış, harabe halini almış bu odaların toprak
damlarında yabanî otlar bitmekte, yanmış veya çürümüş
tavan sırıklarında baykuşlar tünemektedir.
Türk'ün töresine has uygulamalardan birisi olan
vakıf eserlerinin korunup, nesillere aktarılmasını sağlamak
maksadıyla yazılan "vakfiye'lerdeki kayıtlardan,
konuklara verilen değer açıkça görülmektedir.
Germiyanoğlu II. Yakub Bey'in "TAŞ VAKFİYE" sindeki
kayıt çok ilgi çekicidir. Yakub bey, bu vakfiyesinde,
yaptırmış olduğu kervansaraya gelen her kim olursa olsun
git demeyeler' 'atına ve kendisine en iyi yiyeceklerden
vereler ;"konuk ölürse, onu sabun ile yıkayalar, kefene
sarıp defnedeler "diyerek gönül zenginliğini
göstermektedir.
Türk töresinde ölmek üzere olan
"misafirperverlik", gelecek nesillere bırakamayacağımız
bir ata yadigarıdır. Dini bayramlarımızda bile artık
ziyaretler, el öpmeler ölmek üzeredir. Elinde "akide
şekeri" paketi ile bayram ziyareti yapmaya çıkmış, pırıl
pırıl giyimli aileler artık sahillerde "mayo" ve şortlarla
güneşlenmekte, çocukları da kumsalda deniz kabuğu
toplayarak, Ramazan ve Kurban geçiştirmektedirler.
Türk'ün kaybolan en güzel huylarından birisi de büyüğe
olan saygıdır. Her gün tıklım tıklım dolu olarak seyreden
"belediye" veya "halk" otobüslerinde, gidip-gelen orta
okul çağındaki genç(!)ler, bırakın yaşlılara yer vermeyi,
hamile ve kucağı çocuklu kadınlarımıza da yer
vermemektedirler. Yaptıkları şey, başlarını dışarı doğru
çevirip, yanlarına gelen yaşlı veya hamileleri
görmemezliktir. Bu durum da Türk töre ve ahlâkının
kaybolan en önemli özelliklerinden birisidir.
Türk tarihinin kaydettiği özelliklerimizden birisi de "ayıp"
olan şeylerin yapılmamasıdır. Türk genci, atasının,
babasının Yanında ayak ayak üstüne atmaz; büyüklerinin
yanında sigara içmez: babasının oturduğu kahve veya köy
odasına gitmez. Bu sebepten, köy odalarının hemen
hepsinde gençler için ayrı bölümler bulunur. Baba ile oğul
birbirlerini görmeden bu odalarda otururlar. Son örneğini
Bayburt'ta gördüğüm ve halen kullanılmakta olan mahalle
odasının mimarisi bu doğrultuda yapılmıştı.
Türk insanı kız-erkek ilişkisine hiç bir zaman kötü gözle
bakmamıştır. İki ayrı cinsten insanın toplum içinde,
birbirlerine uyumlu yaşamaları için ne gerekiyorsa
Doğu Türkistan da Kur'an
Okuyan 37 Öğrenci Tutuklandı
ajansına yaptığı açıklamada bu kişilerin yasa dışı
teşkilatlara katıldıklarını ve de onların devleti
parçalama girişimlerinde bulundukları bilgisini
verdi.Söz konusu haberde bu Uygurların “Uygur
1949 yılından beri Çin işgali altında bulunan Doğu
Otonom Bölgesi”nin kuruluşunun 50. yıldönümünde
Türkistan'da, Türkçe konuşan yaklaşık 40 milyon Uygur Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını ilan etmek
Türk'ü yaşamaktadır. Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu
istedikleri ileri sürülmüştür.
Türkistan'a 1955'te özerklik verildiği iddia edilse de
Doğu Türkistan'daki Müslüman yerli halk Çin
yönetiminin her alanda uyguladığı ağır baskısı altında
bulunuyor.
Uluslararası insan hakları grupları da, Çin'i, terörizmle
Görüşmede konuşan İHKİB Başkanı Süleyman
mücadele adı altında Uygur Türkleri'ne dini baskı
Orakçıoğlu, geçen yıl Türk tekstil ve hazır giyim
yapmakla suçluyorlar.
endüstrisi ile Amerikan tekstil ve hazır giyim
"Human Rights Watch" ve Çin'deki "Human Rights"
endüstrisinin çok önemli bir işbirliği yaptığını
örgütleri bu yıl hazırladıkları 114 sayfalık raporda, Çin
hatırlattı.
yönetiminin, Uygur Türkleri'ne dinlerini yaşama, dernek
Orakçıoğlu, 2005 yılında kotaların kalkmasıyla
kurma, biraraya gelme ve dinlerini ifade etme özgürlüğü
birlikte oluşacak haksız rekabet ortamının, nasıl bir
tanımadığı belirtilmişti.
yıkım ortaya koyacağını tüm dünyaya anlattıklarını
"Human Rights" Başkanı Şaron Hom konuya ilişkin
ifade ederek, bütün dünyada İstanbul Deklarasyonu
yaptığı açıklamada, "Uygurlar Pekin tarafından, Çin
olarak değerlendirilen hareketin kurucu liderliğini
devletine yönelik etnik-milliyetçi bir tehdit olarak
beraber yaptıklarını söyledi. Orakçıoğlu, şunları
görülüyor. İslam'ın Uygurlar'ın etnik kimliğinin temeli
kaydetti: ''Gerek Dünya Ticaret Örgütü nezdinde
olarak algılanması, Çin'in Uygurlar'ın milliyetçi
Cenevre'de gerek AB nezdinde Brüksel'de gerekse
duygularını ortadan kaldırmak için İslam'ı baskı altına
ABD nezdinde Washington'da toplantılar, ikili
almaya yönelik çok sert yollara baş vuruyor” dedi.(AFP)
görüşmeler yaparak siyasetçilerin, bürokratların ve
vericilerin bizlere destek olmalarını
Çin Hükümeti Üçturpan’da On karar
sağlamamız, Türk-Amerikan sivil toplum örgütlerinin
Uygur Türk’ünü “Bölücülük”le birlikte hareket ederek gerçekleştirdiği çok önemli
ortak bir girişimdir.
Suçlayarak Tutukladı
Birlikte hareket ederek ortaya koyduğumuz sinerjiyle
kimsenin beklemediği kazanımları dünya tekstil ve
Çin makamlarının nazarında bu türden kaset ve
hazır giyim endüstrisi adına gerçekleştirdik. Bu ortak
kitapların hepsine yasa dışı yayınlar olarak
girişim, bizlerin beraber hareket ederek gelecekte de
bakılmaktadır. Aksu vilayetindeki Polis merkezinde
neler yapabileceğimizin somut göstergesidir.''
isminin açıklanmasını istemeyen bir polis Fransız haber
Çin’in Oluşturduğu Haksız Rekabete
Karşı ABD-Türkiye Mutabakatı
13
yapmışlardır. Sonunda evlenip yuva kuracak olan bu
iki ayrı cinsin birbirlerini tanımaları için "SÖZ" ve
"NİŞAN" geleneksel törenleri yaratmış ve
yaşatmıştır. Bu süreler içerisinde kız-erkek
birbirlerinin huylarını, ahlâklarını, iyi ve kötü
taraflarını öğrenmek imkanını elde etmektedirler.
Günümüzün gençleri bu sürelerin içine bir de
"FLÖRT" adı verilen amerikanvarî "gönül oyunu"nu
eklemişlerdir. Bu sürede eşler el-ele, yanak-yanağa,
kol-kola hatta dudak-dudağa dolaşmaktan
sakınmamakta, bu hareketleri toplum içinde,
büyüklerin gözleri önünde" sergilemekten de
çekinmemektedirler. Hatta, "MUTA NÎKAHI" adı
altında birbirleri ile geçici olarak evlenen gençler,
cinsi münasebette bile bulunmaktadırlar. İranvari bu
uydurma nikahın ne İslamiyetle ne de Türk gelenekgörenek ve töresiyle ilgisi bulunmamaktadır.
Türk'ün ahlakı pek çok millete örnek olmuş,
onların bu güne kadar ayakta kalmalarını sağlamıştır.
Ama, son yıllarda batıdan ithal edilen bazı uyduruk
filmler, oyunlar Türk insanını içinden gizli gizli
kemirerek bu günkü durumuna getirmişlerdir. TV'de
gösterilen pek çok film Türk gelenek ve
göreneklerine çok ters olduğu gibi, gençliğimizin
eğitimi için de yıkıcıdır, vurdulu-kırdılı, seksli,
kavgalı-dövüşlü, öpüşlü-kokuşlu basit filmler Türk
insanını kendi nefsine düşman etmektedirler. Afrikalı
siyahiler, İstanbul ve İzmir gibi büyük illerimizde
gençlerimizi seks ve uyuşturucu tuzağına
düşürmekte, devletimizin kolluk güçleri elleri kolları
bağlı, bu olayları seyretmektedirler. Genç kızlarımız,
hala "artiz" olmak uğruna evlerinden kaçmakta,
genelevlere düşmektedirler.
Rus, Romen, Gürcü, Ukrain gibi savrl Türk
kadınlar Türk erkeklerine en büyük tuzağı kurmuşlar,
onları AİDS adlı canavarın kucağına atarak, ölüme
götürmüşlerdir. Bu kadınların hemen hepsi hasta
olduğu için, özellikle Karadeniz bölgesi erkeği
kısırlık dönemine girmiştir.
Sözün kısası Türk insanı kadını-erkeği,
yaşlısı-genci bir "töresizlik" içindedir. Kaybolan
ahlâkını aramakta, bulamadığı için de bunalıma
girmektedir. Yapılacak şey, TÜRK AHLÂKI'nın da
"Devlet" eliyle koruma altına alınmasıdır. Bütün
dünya devletleri kaybolan değerlerini aramak için
Türk tarihini, töresini ve geleneklerini inceleyip
durmaktadır. Biz niye kendimizi başka dünyalarda
arayalım. Atalarımızın bizlere bıraktıkları bize yeter
de artar bile.
Orakçıoğlu, ''Önümüzdeki günlerde Türk-Amerikan tekstil ve
hazır giyim endüstrisinin yaptığı işbirliği, gelişerek devam
edecek'' dedi. Birlikte hareket ederek ortaya koyduğumuz
sinerjiyle kimsenin beklemediği kazanımları dünya tekstil ve
hazır giyim endüstrisi adına gerçekleştirdik. Bu ortak girişim,
bizlerin beraber hareket ederek gelecekte de neler
yapabileceğimizin somut göstergesidir.'' Orakçıoğlu,
''Önümüzdeki günlerde Türk-Amerikan tekstil ve hazır giyim
endüstrisinin yaptığı işbirliği, gelişerek devam edecek'' dedi.
Çin ve Amerika arasında
tekstil krizi sürüyor
A
merikan yönetiminin Çin tekstil ürünlerine kotayı tekrar
kabul etmesi iki ülke arasındaki krizi derinleştirdi. Çin
Ticaret Bakanlığı karara tepki gösterdi. Açıklamada Amerika'nın
girişimine karşı Çin hükümetinin de Dünya Ticaret Örgütü
çerçevesinde önlemler alma hakkını kullanacağı belirtildi. Çin
ve Amerika arasında tekstil ticaretinde yaşanan sorunlar sürüyor.
Çin yönetimi, Amerikan yönetiminin Çin tekstil ürünlerine kota
kararını tekrar kabul etmesine tepki gösterdi. Amerikan
makamları, 1 Ağustos’ta tekstil sektörü örgütünün, Çin'den ithal
edilen etek dahil, 5 çeşit tekstil ürününe sınırlama koyma
başvurusunu kabul etti. Çin Ticaret Bakanlığı sözcüsü Çong
Çüen tarafından yapılan açıklamada, söz konusu girişimin
Dünya Ticaret Örgütü'nün serbest ticaret ilkesine ve tekstil
ürünlerinin serbestleşmesi ruhuna aykırı olduğu belirtildi.
Açıklamada ayrıca, "Amerika'nın girişimine karşı Çin hükümeti,
Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde başka önlemler alma hakkını
koruyacaktır" denildi. Öte yandan, Çin Dışişleri Bakanı Li
Caoşing'in bu sabah Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza
Rice ile bir telefon görüşmesi yapttı. Çin Uluslararası
Radyosu'nun bildirdiğine göre, görüşmede iki taraf Çin ve
Amerika arasındaki ilişkiler ve her iki tarafı ilgilendiren sorunlar
üzerinde görüş alışverişinde bulundu.
İstiklâl
www.istiklalgazetesi.com.tr Eylül 2005 Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Yıl: 2 Sayı: 14 Fiyatı: 1.000.000 (1 YTL)
General Abduniyaz’ın
Şehit Edilişi 15 Ağustos 1937
Doğu Türkistan da Kur'an Okuyan
37 Öğrenci ve Öğretmen Tutuklandı
Bazı yabancı Ajansların, elde ettikleri haberleri verirken "Sinjiang
Uygur Özerk Bölgesi" olarak tanımladığı Doğu Türkistan'dan Ağustos
ayının ortalarında alınan haberlere göre Çin polisleri bir eve ani
baskın düzenleyerek bu evde Kur'an öğrenmeye çalışan 37 öğrenciyi
ve 56 yaşındaki bir öğretmeni tutukladılar.
E
vdeki öğrencilerin yaşları ise 7 ila 20 arasında değişmektedir. Yapılan açıklamaya göre, Çin polisi
çoğunluğu ilköğretim öğrencisi olan talebelere ait 23 Kur'an-ı Kerim, 56 cüz ve çok sayıda dini
kitaplarla Seidiye Hanlığına ait tarihi kitaplara da el koydu.
Ç
in makamları, Kur'an öğreten öğretmenin yasadışı olarak dini yayın bulundurduğunu ve örencilerine
yıkıcı bilgiler verdiğini ileri sürmüşlerdir. Polis söz konusu tutuklamaları doğrularken, öğretmenin
tutuklanma sebebine ilişkin olarak sorulan sorulara, "Bu bizim iç meselemiz. Bu sebebi açıklayamayız"
cevabını verdiği öğrenildi.
13’De
Bakan Tüzmen'den itiraf:
"Çin hiçbir sözünü tutmadı”
B
azı basın organlarında yer alan
haberlere göre, Bakan Tüzmen Çin’in
Türkiye’ye karşı yükümlülüklerini yerine
getirmediğini ifade etti.
in’in para birimi Yuan’da yaptığı yüzde 2.1’lik
Ç
revalüasyonun göstermelik olduğunu Savunan Tüzmen
şöyle dedi; “Çin’in samimi olduğuna inanmıyorum. Çin parasını
her zaman devalüe eder.
Onlar önce Türkiye’ye verdikleri sözleri tutsunlar”Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen,
Çin’in, para birimi Yuan’ı yüzde 2.1 oranında revalü etmesini “göstermelik” olarak
niteleyerek, "Çin’in samimi olduğuna inanmıyorum. Çinparasını her zaman devalüe
eder. Onlar önce Türkiye’ye verdikleri sözleri tutsunlar Çin daha revalüasyon
yapmadı. Yapsın da görelim. 2.1 göstermeliktir. Çin parasını her zaman devalüe eder,
dolara endekslemiştir. Kendileri için akıllı bir politikadır. Dünya Ticaret Örgütü
kurallarına aykırı olmayacak biçimde bankalarını batırarak sübvanse
eder. Asgari ücretin çok altında genç nüfus çalıştırır, serbest bölgelere ağırlık verir. Bu
yollarla dünyada armalı ürünleri tekeli haline gelmiştir.”
SÖZLERİNİ TUTMADI:
Çin vaktiyle, biz Varyag gemisini Boğaz’dan geçirmeye çalışırken, “Bize geçiş izni verin
turist gönderelim” dedi. Sonra “İthalatı size sonuna kadar açacağız” dediler. Çin, bugüne
kadar Türkiye’ye verdiği sözlerin hiçbirini tutmamış bir ülkedir. Bu nedenle ben
revalüasyonda da samimi olduğuna inanmıyorum.:
Çin ve onun gibi ülkeler, kaynak transferini sonsuza kadar sürdüremeyecek. Onların da
bir bitiş noktası olacak.( Basından)
Boğazlarımızdan Turist Gönderme Vaadiyle
Geçirilen Varyag Savaş Gemisi Olma Yolunda
7 yıl önce "eğlence gemisi olacak” diye Türk boğazlarından geçirilen geminin,
askeri amaçlarla kullanımı için Çin tersanelerinde hazırlandığı ortaya çıktı...
D
ünyanın önde gelen askeri
yayınlarından Jane's
Defence Weekly (JDW) dergisi
son sayısında,
Çin'in Dalian
tersanesinde
Varyag'a Çin Halk
Cumhuriyeti
Ordusu
Donanması
(PLAN) işaret ve
renklerinin
boyandığına
ilişkin fotoğraflar
yayımladı.
Sovyetler Birliği
döneminde uçak gemisi olarak
yapımına başlanan ancak Doğu
Bloku'nun dağılmasından sonra
Ukrayna'da kalan 306.5 metrelik
dev gemiyi Çin 1998'de satın aldı.
Türkiye, motorsuz-dümensiz
platformun 2001'e kadar 4 geçiş
talebine, boğazların güvenliği
nedeniyle olumsuz yanıt verdi.
Çin, 19 ay Karadeniz'de
bekletilen geminin boğazlardan
geçişi konusunda Türkiye'nin
istediği tüm teknik şartları yerine
getirildi ve gemi 2 Kasım 2001
'de boğazlardan geçti. JDW
dergisi, yayımladığı haberde, Çin
yönetiminin askeri amaçlı
kullanılmayacağı sözü verdiği
Varyag'ı yeniden boyamaya
başladığını ve üzerine Çin
donanmasının renk ve
işaretlerinin işlendiğini
açıkladı. Haberde, Çin'in
gemiyi ilk uçak gemisi
olarak servise sokma ya da
geri mühendislikle teknik
sırlarını öğrenerek benzer
uçak gemisi üretme
niyetinde olabileceği
belirtildi. Başta ABD olmak
üzere birçok ülke
Varyag'ın geçişine Türkiye'nin
izin vermemesi yönünde baskı
yapmış ancak pazarlıklar sonunda
Ecevit hükümeti, gemiye geçiş
izni vermek zorunda kalmıştı.
DEVAMI 10’DA
Çin devleti şimdi de din adamlarına
“Doğum Kontrol Politikası” içerikli
el kitabı dağıtıyor
Geçtiğimiz günlerde Çin
hükümeti Doğu Türkistan’ın
Kaşgar vilayeti
Mekit
nahiyesindeki
471 din
görevlisine
mecburi olarak
Çin hükümetinin
sözde doğum
kontrol
politikasını
anlatmak için
hazırlanmış olan
el kitabı dağıttı.
Merkezi
Almanya’da
bulunan “Doğu Türkistan
Enformasyon Merkezi”nin
bildirdiğine göre, Çin hükümeti
Mekit nahiyesinin merkez dahil
9 köyünde bulunan bütün din
adamlarına söz konusu el
kitabını dağıtarak onların, Çin
hükümetinin ilgili birimleri ile
yakın temasa geçerek halk
arasında, Çin hükümetinin
Müslüman Türk halkına
yönelik sözde doğum
kontrolü adı altındaki gizli
soykırım planının
propagandasını daha iyi
yapmaları konusunda
mecburiyet getirdiler.
Haber merkezi; Çin
hükümetinin uzun
yıllardan beri yürütmekte
olduğu Doğum kontrolü
politikasının İslam dinine
mensup olan Doğu
Türkistanlıların sert
tepkisine uğramakta olduğunu
bildikleri için bu defa din
adamlarının etkisinden istifa
ederek sözde doğum kontrol
siyasetini halka benimsetme
yoluna başvurduklarını bildirdi.
Download