21. yuzyil 22 - 21. Yüzyıl Dergisi

advertisement
Rusya-Ermenistan’›n “Stratejik
Ortakl›¤›” ve Azerbaycan’›n
Siyasi - Askeri Seçenekleri
Elhan ŞAHİNOĞLU*
Rusya ile Gürcistan arasında 2008 yılında patlak veren savaş, Moskova’nın Güney Kafkasya’daki ipleri kuvvetli bir şekilde elinde tuttuğunu bir kez daha kanıtlamış ve Kremlin, komşusu Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü ihlal ederek, ayrılıkçı Güney Osetya ve Abhazya’nın “bağımsızlıklarını” tanımıştı. Savaş sonrası bu bölgelere askeri üslerini de taşıyarak Tiflis’e verdiği gözdağını artırmış ve bununla da yetinmeyen Moskova, Güney Osetya ve Abhazya’nın “bağımsızlıklarının” yakın ve uzak devletler tarafından tanınması yönünde çaba sarfetmişti. Bakü, Rusya ile
Gürcistan arasındaki savaş başladığında resmen Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü desteklediğini
açıklamışsa da komşusuna yapılan saldırıyı sert dille eleştirmemişti. Bakü bir yandan Gürcistan’daki ayrlıkçık hareketlere karşı çıkarken, diğer yandan da “stratejik partner” olarak adlandırdığı Kremlin’le ilişkileri zora sokmak istememişti.
Azerbaycan, 1990’lı yılların başında bağımsızlığını kazandığında Rusya ile çok iyi ilişkiler
içerisinde olmamış ve . Kremlin, Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki Yukarı Karabağ savaşında Erivan’a destek vermişti. Kremlin’deki siyasi ve askeri çevreler, Azerbaycan’ın bağımsız bir dış politika yürütmesini istemediğinden Ermenistan’ı kollamış, bu ülkeyi silah ve askeri malzemelerle donatmıştı.. Ermenistan ordusunun hücum planlarını hazırlayan Rus subaylar,
Yukarı Karabağ ve bitişik toprakların işgalinde önemli pay sahip olmuşlardır. Buna karşın,
Rusya’nın bölgesel politikasından endişeli olan dönemin Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar
Aliyev, ABD’ye yaptığı ziyarette Amerikalı yetkilliere Azerbaycan’da üs kurmayı teklif etmişti..
1990 yılların ortalarında Rusya’nın müttefiki Ermenistan’a yasadışı yollarla yaklaşık 1 milyar dolar tutarında silah ve muhimmat gönderdiği haberi yayılmıştı. Bakü, Kremlin’in konuyu
aydınlatmasını istemiş ve Haydar Aliyev, Moskova’ya giderek, Rus meslektaşı Boris Yeltsin’le
görüşmüş, Rusya Cumhurbaşkanı, Ermenistan’a verildiği söylenen silahlar konusunun araştırılması amacıyla ortak bir komisyonun oluşturulmasına karar vermek zorunda kalmıştı. Ancak ne
oluşturulan ortak komisyon bir kez olsun toplanmış, ne de Ermenistan’a verilen silahlar konusuna bir açıklık getirilmiştir.
Rusya’da yönetime 2000’li yıllarda Vladimir Putin’in getirilmesi ile Azerbaycan-Rusya ilişkilerindeki gerginlik azalmaya başlamış ve Putin, Cumhurbaşkanı olarak ilk resmi ziyaretini
Azerbaycan’a yapmıştı. Putin ve Haydar Aliyev’in yakın ilişkileri olmuş, iki ülke arasında ekonomik alanda ilerlemeler kaydedilmiştir. Buna rağmen, ne Putin ne de sonraki devlet başkanı
Dmitri Medvedev Azerbaycan’ın en önemli sorunu olan Yukarı Karabağ meselesinin adaletli çözümüne gerekli katkı sağlamışlardır. Kremlin aksine işgalci Ermenistan’la ilişkilerini yeniden
üst düzeye çıkarma planlarını harekete geçirmiştir.
*
Atlas Araştırmalar Merkezi Başkanı
Ekim ’10 • Sayı: 22
21. YÜZYIL
[35]
Elhan fiahino¤lu
Rusya Ermenistan’ın Güvenliğini Garanti Altına Aldı
Rusya Cumhurbaşkanı Dmitri Medvedev’in 20 Ağustos 2010’da Ermeni meslektaşı Serj Sarkisyan’la gerçekleştirdiği ikili görüşmenin ardından iki ülkenin Savunma Bakanları Anatoliy
Serdyukov ve Seyran Ohanyan askeri üs anlaşması imzalamışlardır.
Yeni anlaşmaya göre, Rusya Ermenistan’da bulundurduğu askeri üssün süresini 2044 yılına
kadar uzatmıştır. Rusya, anlaşma gereği üssü yeni silahlarla donatacaktır. Yeni antlaşmanın en
önemli maddesi, Rusya’nın askeri üssünün Ermenistan’ın güvenlik çıkarlarına da hizmet edecek
olmasıdır. Rusya’nın askeri üssü eskiden de Ermenistan’a hizmet etmiştir. 5 bin kişinin bulunduğu üsde subayların yarısı, askerlerin ise tamamı cebinde Rusya pasaportu taşıyan Ermenilerden oluşmaktadır. Üstelik Erivan üs için Rusya’dan kira da almamaktadır.
Medvedev anlaşma dolayısıyla düzenlenen törenden sonraki basın toplantısında Rusya’nın
Kafkasya’da barış ve istikrardan yana olduğunu şu sözlerle anlatmıştır: “Ekonomik ve güvenlik
alanında bölgenin en büyük devleti olan Rusya, Kafkasya’da önemli rol oynamaya devam edecektir. Biz barış ve istikrardan yanayız. Bunun yanı sıra Rusya müttefik ilişkilerine de sadık. Bu
açıdan Ortak Güvenlik Anlaşması Teşkilatı’nın üyesi olan Rusya, kurumdaki destekçisi Ermenistan’ın güvenliğinden de sorumludur. Rusya müttefik ilişkilerine ciddi yaklaşmaktadır”.1 Böylece, Erivan’da imzalanan anlaşma ve Medvedev’in basın toplantısındaki açıklamaları, Rusya’nın Kafkaslar’daki varlığını güçlendireceğinin kanıtı olmuştur. Ermenistan, bu durumdan
memnundur. Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvart Nalbantyan Ermenistan’da bulunan Rus askeri gücünün ülkenin güvenliği açısından stratejik öneme sahip olduğunu kaydederek, “Rus askeri gücü sadece Rusya’nın çıkarlarına hizmet etmiyor. Ermenistan’ın güvenliği de garanti ediliyor” değerlendirmesinde bulunmuştur.2 Nalbantyan’a göre Rusya, Ermenistan’ın askeri ve teknolojik alanda gelişimine de büyük katkı sağlamaktadır.
1
2
[36]
“İlham Aliyev’le Dmitri Medvedev’in ortak basın toplantısı”. www.president.az; 03.09.2010
“Rus askeri üs Ermenistan’ın da güvenliğine sorumlu”, Rusya’nın Sesi Radyosu. 21.08.2010
21. YÜZYIL
Ekim ’10 • Sayı: 22
Rusya-Ermenistan’›n “Stratejik Ortakl›¤›” ve Azerbaycan’›n Siyasi - Askeri Seçenekleri
Erivan’da imzalanan anlaşma, Azerbaycan kamuoyunda endişe ile izlenmiştir. Buna rağmen, anlaşma aleyhine Bakü’nün sert bir açıklama yapmaması da dikkatten kaçmamıştır. Aksine Azerbaycan Cumhurbaşkanı Dış İlişkilerden Sorumlu Müşaviri Nevruz Mehmetov, yerel televizyonlara yaptığı açıklamada, Rusya-Ermenistan askeri üs anlaşmasının Azerbaycan’a bir etkisi olmayacağını vurgulamıştır. Ancak bu konuda farklı düşünenler de bulunmaktadır. Söz konusu anlaşmasının Azerbaycan’a etkisi olacağı düşüncesi iki gerekçeye dayandırılmaktadır:
Birincisi, Yukarı Karabağ sorununun çözümünü üstlenen AGİT Minsk Grubu Eş Başkanı
olan Rusya’nın Ermenistan’la askeri ilişkilerini üst düzeye çıkarması, bu devletin çatışan taraflara eşit mesafede yaklaşmadığını, tarafsızlığını Ermenistan’ın lehine bozduğunu kanıtlamaktadır.
İkincisi, Yukarı Karabağ’da savaş çıkarsa, 1990 yılların başlangıcında olduğu gibi Azerbaycan ordusu ile Ermenistan ordusu yüz-yüze geleceklerdir.
Yeni antlaşma gereği de Rusya’nın Ermenistan’daki üssü bu
Yukar› Karaba¤
ülkenin güvenliğini sağlayacaktır. Yani olası savaş halinde,
sorununun çözümünü
üsteki silahlar ve bu üsten havaya kalkacak askeri uçaklar
Azerbaycan topraklarını hedef alacaklardır.
üstlenen AG‹T Minsk
Grubu Efl Baflkan› olan
Tüm bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da Rusya DıRusya’n›n Ermenistan’la
şişleri Bakanı Sergey Lavrov gazetecilerin sorusu üzerine
ülkesinin Azerbaycan’a S-300 füzelerini satabileceğine beaskeri iliflkilerini üst
lirtmiştir. Lavrov sözkonusu füzelerin savunma nitelikli oldüzeye ç›karmas›,
duğunu hatırlatarak, bunun bölge ülkeleri için tehlike oluşbu devletin çat›flan
turmayacağını sözlerine eklemiştir.
taraflara eflit mesafede
Azerbaycan yönetiminin, Moskova’dan S-300 füzelerini
yaklaflmad›¤›n›,
alacağı düşüncesiyle Rusya-Ermenistan askeri anlaşmasına
tarafs›zl›¤›n›
karşı sert tutum sergilemediği düşünülebilirdi ancak S-300
Ermenistan’›n lehine
füzeleri Bakü’ye verilen bir vaat niteliğindedir. Bir antlaşma sözkonusu olmamıştır. Moskova yıllar öncesinden İran’a
bozdu¤unu
da S-300 füzelerini satacağını iddia etmiş ancak Tahran bu
kan›tlamaktad›r.
füzeleri bugüne kadar Rusya’dan alamamıştır.
Rusya Nabucco’yu Azerbaycan Eliyle Engellemeye Çalışıyor
Dmitri Medvedev’in Ermenistan ziyaretinden bir kaç gün sonra Rusya Cumhurbaşkanı’nın
Azerbaycan’a da geleceği açıklanmıştır. Dolayısıyla Kremlin’in Ermenistan’la askeri ilişkileri
üst düzeye çıkarmakla Azerbaycan’ı kaybedebileceğinden endişe duyduğu anlaşılmaktadır. Aslında Medvedev’in Eylül sonlarında Azerbaycan’ı ziyaret edeceği aylar öncesinde belirtilmişti.
Ancak Kremlin zaman kaybetmenin Rusya’nın çıkarlarına aykırı olabileceğini göz önüne alarak
2 Eylül’de Bakü’ye gelmiştir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Rus mevkidaşını Bakü’nün merkezinde yeni inşa
edilen ikametgahında kabul etmiştir. Devlet Başkanları’nın ikili görüşmesinin ardından heyetlerarası müzakere yapılmıştır. Bunun ardından iki ülke arasında devlet sınırının Samur nehrinden
geçen bölümünün belirlenmesine yönelik anlaşma ve doğalgaz anlaşması imzalanmıştır.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya’nın Dağıstan bölgesi ile Azerbaycan’ın kuzey bölümündeki sınırın bir bölümü belirsizliğini korumuştur. Taraflar Samur nehrinin paylaşımı ve
kullanılması ile ilgili mutabakata varmakta zorlanmıştır. İmzalanan antlaşma bu tartışmalara son
vermiştir. Doğalgaz antlaşması da Rusya için çok önemli olmuştur. Rusya Cumhurbaşkanı Azerbaycan’a yaptığı bir yıl önceki seferinde Rus “Gazprom” şirketinin Azerbaycan’dan 1 milyar
Ekim ’10 • Sayı: 22
21. YÜZYIL
[37]
Elhan fiahino¤lu
metreküp doğalgaz alacağına ilişkin antlaşmaya imza atmıştır. Şimdi bu antlaşma yenilenerek,
Rusya’nın Azerbaycan’dan alacağı doğalgaz hacmini 2 milyar metreküpe ulaştırmıştır. Taraflar
gelecekte bu miktarın artırılabileceğini de dile getirmişlerdir.
Böyle devam edilirse, gelecekte Azerbaycan’ın Nabucco Boru Hattı’ndan ihraç edeceği doğalgazı bulmak mümkün olmayabilir. Kremlin’in asıl amacı budur ve Rusya Azerbaycan’a uygun doğalgaz fiyatları sunmakla akıllıca bir politika sergilemektedir. Avrupa Birliği açısından bakıldığında ise, Brüksel Nabucco projesi konusunda sadece zirve toplantıları, konferanslar yapmaktadır, ortada net bir çalışma ya da projenin finansmanını kimin sağlayacağına ilişkin kesin
bir karar yoktur. Dolayısıyla da Bakü’de antlaşmaların imzalanmasından sonra basın mensupları
karşısına çıkan Dmitri Medvedev varılan mutabakatlardan ve yapılan görüşmelerden memnun
görünmüştür. Basın toplantısında ilk kez konuşan İlham Aliyev de Rusya ile ilişkilerin artmasından duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir. Aliyev ayrıca, Medvedev’in Yukarı Karabağ sorununun çözümüne yaptığı katkıyı bu sözlerle belirtmiştir: “Dmitri Medvedev’in arabuluculuğu ile
Azerbaycan ve Ermenistan Cumhurbaşkanları altı kez bir araya gelerek fikir alış verişinde bulunmuşlardır. Rusya Devlet Başkanı’nn gösterdiği bu faaliyetin AGİT Minsk Grubu Eş Başkanları (Rusya, ABD ve Fransa) liderlerinin faaliyeti tarihinde bir benzeri yoktur”.3
“Ermenistan’daki üssün
imkânlar›n› art›rmak
bize, Azerbaycan’›n
Yukar› Karaba¤’› savafl
yolu ile geri almaktan
vazgeçmesi için gereklidir. Üste bulundurulan
Rus silah ve
malzemeleri cayd›r›l›c›l›k
yaratacakt›r.”
Basın toplantısında, Rusya Başkanı’na gündemin en
önemli sorusu da yöneltilmiştir. Medvedev, Ermenistan ile
imzaladıkları askeri anlaşmaya ilişkin sorulara anlaşmanın
Azerbaycan kamuoyunda yarattığı rahatsızlığı gidermek üzere şöyle yanıt vermiştir: “Bu konuda İlham Aliyev’le ikili
görüşmede fikir alış verişinde bulunduk. Rusya için önemli
olan Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanmasıdır. Rusya da
Kafkas devletidir. Buna göre de biz Azerbaycan’la iyi ve
dost komşuluk ilişkilerine çalışıyoruz. Barış ve istikrar hepimizin çıkarınadır. Ermenistan’la imzalanan askeri antlaşmayı bu çerçevede değerlendirmek gerekir. İmzalanan antlaşmada gizli bir husus yok. Ermenistan’daki askeri üs barış ve
istikrara hizmet ediyor. Antlaşmada yeni bir şey yok, üssün
sadece süresi ve bazı görevleri artırıldı.”
Rusya Başkanı’nın önemsiz gibi göstermeye çalıştığı “üssün sadece bazı görevlerinin artırılmış olması” ifadesi aslında anlaşmada Ermenistan’ın güvenlik çıkarlarına hizmet eden maddeleri kapsamaktadır. Medvedev, Ermenistan’daki üssün süresinin uzatılmasının ve yeni silahlarla donatılmasının Kafkasya’da barış ve istikrara hizmet edeceğine Azerbaycan kamuoyunu
inandırmaya çalışmaktadır. Üs dolayısı ile Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanması gayri resmi dilde şu demektir: “Ermenistan’daki üssün imkânlarını artırmak bize, Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ’ı savaş yolu ile geri almaktan vazgeçmesi için gereklidir. Üste bulundurulan Rus
silah ve malzemeleri caydırılıcılık yaratacaktır.” Bu sözler aynı zamanda “Azerbaycan, topraklarını geri almak için savaşa girişecek olursa karşısında Rusya’yı bulacaktır” anlamına da gelmektedir.
Azerbaycan’ın büyük komşusu Rusya ile ilişkilerini zora sokmak gibi lüksü olmadığı gerçektir. Ekonomik anlaşmaların imzalanması ve bu ülkeye doğalgaz da satılması mümkündür.
Ancak “Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan’ın stratejik ortağı olan Rusya’nın Azerbaycan’ın stratejik partneri olarak adlandırılmasının anlamı nedir?” sorusu da gündeme gelmektedir.
3
[38]
“İlham Aliyev Medvedev’e teşekkür etti”. “Ses” Ajansı. 03.09.2010
21. YÜZYIL
Ekim ’10 • Sayı: 22
Rusya-Ermenistan’›n “Stratejik Ortakl›¤›” ve Azerbaycan’›n Siyasi - Askeri Seçenekleri
Moskova’nın Bakü’den Bir İsteği Daha Var
Nabucco’nun dışlanmasının yanı sıra Kremlin’in önümüzdeki aylarda Bakü’den bir isteğinin
daha olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. Rusya Azerbaycan’ın Gebele bölgesinde bulundurduğu Radar (Dinleme) İstasyonu’nun kira süresini uzatmayı istemektedir.
Kuzey yarımküresi içerisinde her türlü hava hareketlerini ve kıtalararası balistik füzeleri tespit etme gücüne sahip olan Gebele Radar İstasyonu, Sovyetler Birliği döneminde, 1984 yılında
inşa edilmiştir. İstasyon Rusya Federasyonu’nun hava savunma, erken uyarı ve nükleer savunma sistemleri içerisinde önemli bir yere sahiptir. 24 Ocak 2002’de Aliyev’in Moskova’ya resmi
ziyareti sırasında yapılan bir anlaşmayla Rusya Federasyonu’na 10 yıllığına kiraya verilmiştir.
Bu sürenin iki yıl sonra bitecek olması nedeniyle de Kremlin şimdiden görüşmelere başlayarak,
bu sürenin uzatılması için çalışmaktadır.
Rusya Federasyonu bu üs ile Türkiye’nin askerî mevcudiyetini ve hava hareketlerini yakın
detayları ile gözleme imkânına da sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanı Ömer İzgi’nin 7 Şubat 2002’de Bakû’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında gazetecilerin Gebele Radar İstasyonu’nun Rusya’ya 10 yıllığına kiraya verilmesine Türkiye’nin yaklaşımının sorulması üzerine
şu açıklamayı yapmıştır: “Türkiye devleti Ermenistan ile her hangi bir düzeyde ilişki kurduğu
zaman bu durumdan Azerbaycan’ı haberdar etmektedir. Gebele’nin de Rusya’ya kiraya verilmesi konusunda Türkiye’nin bilgisi olduğunu düşünüyorum. Hükümetler arası bu bilgilerden benim haberim olmayabilir. Ama Gebele Radar İstasyonu’nun Rusya’ya kiraya verilmesini mutlaka Türkiye’nin aleyhine bir adım olarak düşünmekteyim. Çünkü orada Rusya’nın olması bölgenin en güçlü askerî gücüne sahip ülkesi olan Türkiye’nin dinlenmesi demektir. Bu bizim hoşumuza gitmeyebilir ama hükümetlerimiz arasında bu konuda bir anlaşma olmadan bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını düşündüğüm için rahatsızlık duymamaktayım”.4 Buna cevaben
konuşan Azerbaycan Parlâmentosu Eski Başkanı Murtuz Eleskerov ise gelecekte bu üssün Türkiye tarafından da kullanılabileceğini ifade ederek Türkiye’nin Azerbaycan’da askerî üsler kurmasına sıcak baktıklarını söylemiştir.
4
“Gabele üssü ne Rusya, ne de Azerbaycan’a lazım”. Azadlıq Radyosu. 24.08.2007
Ekim ’10 • Sayı: 22
21. YÜZYIL
[39]
Elhan fiahino¤lu
Yine de gerek Türkiye ile ilişkilere gerekse Moskova’nın Erivan’la imzaladığı askeri anllaşmaya rağmen Bakü’nün Rusya ile ilişkileri zora sokmamak açısından Gebele üssünün kirasını
uzatma olasılığı yüksektir.
Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi
Bakü, Moskova ile iyi geçinmeye çalışsa da, artan Rusya-Ermenistan askeri ilişkilerine seyirci kalması zordur. Tiflis’ten farklı olarak Bakü, Kremlin tepki göstermesin diye NATO ve Avrupa Birliği’ne üyelik hedeflerini beyan etmemekte ve Nabucco projesi konusunda kesin kararını bildirmemektedir. Ancak bunlara rağmen Moskova Azerbaycan’ın çıkarlarını ön plana almamakta ve Yukarı Karabağ sorununa tutumunu değiştirmemektedir.
Tarih boyunca Ermenistan’ı elinde tutan, bölgede ayrımcılık dolayısıyla varlığını sürdüren
Rusya’nın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü konusunda politikasını değiştirmesi beklenemez. Aynı şekilde, Rusya-Ermenistan askeri ilişkilerinde yeni aşamanın yaşandığı süreçte, Azerbaycan’ın da stratejik müttefiki Türkiye ile askeri alanda ilişkilerini geliştirmesi gerektiği Bakü’de
en çok tartışılan konulardan biridir. Azerbaycan’da yapılan kamuoyu yoklamaları ve yerel gazetelerde yayınlanan yazılarda Türkiye-Azerbaycan askeri ilişkilerinin daha üst seviyeye çıkarılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu anlamda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bakü ziyareti
sırasında Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyevin de Türkiye Savunma Bakanlığı Savunma
Sanayii Müşaviri Murat Bayarı kabul ederek,5 fikir alış verişinde bulunmasına dikkat çekilmektedir.
Medvedev’in Erivan’a ziyaret programı ve orada imzalayacağı askeri anlaşma haberi yayıldıktan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de 16 Ağustos’ta Bakü’ye gelerek, Azerbaycalı mevkidaşı ile ikili görüşmelerde bulunmuştur. Görüşmelerin sonucunda Türkiye ile Azerbaycan arasında daha sıkı ilişkileri hedefleyen Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının imzalanması ilişkilere yeni bir boyut kazandırabilir nitelikte gelişmelerdir. Metin açıklanmasa da, yerel
kaynaklar anlaşma dolayısı ile iki ülke arasında askeri ilişkilerin de üst düzeye çıkarılmasının
mümkün olduğunu dile getirmektedir. Örneğin Türkiye’nin Nahçivan’da askeri üs kurması gerektiği Azerbaycan’ın siyasi ve uzman çevresinde tartışılan bir diğer konudur. Nitekim 1921 tarihli Kars Anlaşması’na göre, Türkiye Nahçivan’ın güvenliğinden sorumlu ülkedir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Mayıs ortalarında Bakü’yü ziyareti sırasında iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin oluşturulması gerektiğini dile getirmiş ve
bu konuda İlham Aliyev’le mutabakata vardığını söylemiştir.6 Geniş kapsamlı konuların tartışılması planlanan Konsey’in iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştırması hedeflenmektedir.
Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında 15 Eylül
2010’da İstanbul’un Çırağan Sarayı’nda imzalandı. Erdoğan’ın sözlerine gore, Konsey çerçevesinde alt komitelerin oluşturulması öngörülüyor. Merasimden sonra düzenlenen basın toplantısında Aliyev anlaşmaya atıfta bulunarak, senedin “Yürekleri birleştiren bir eser” olduğunu söyledi. Aliyev, Türkiye ile Azerbaycan’ın tarihi bir gün yaşadığını, iki ülke arasında çok sağlam temeller bulunduğunu bu sözlerle ifade etti: “Aramızdaki ilişkilerin daha da gelişmesi için çalışıyoruz. Türkiye her zaman bizim yanımızda oldu. Gelecek nesiller de bu bayrağı daima kucaklasınlar. Bizim dostluğumuz, kardeşliğimiz her şeyin üstündedir. Bugün Türkiye 10 sene önceki
Türkiye değil. Türkiye büyük devlet, onun gücü bizim gücümüzdür. Çünkü biz kardeşiz. Bu, sa5
6
[40]
“Sefer Abıyev Türkiye Savunma Bakanlığı Sanayi Müşavirini kabel etti”. APA Ajansı. 17.08.2010
“Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi oluşturulacak”. “525’ci gazete”. 18.05.2010
21. YÜZYIL
Ekim ’10 • Sayı: 22
Rusya-Ermenistan’›n “Stratejik Ortakl›¤›” ve Azerbaycan’›n Siyasi - Askeri Seçenekleri
dece iki ülke arsındaki bir anlaşma değil, bu halkları birleştiren, bizim iyi niyetlerimizi anlatan
bir eserdir. Bu eser yaşayacak. Bizi daha da zengin edecek”.
Konsey Türkiye-Azerbaycan stratejik ilişkilerini daha da ileri taşımak acısından önemli bir
adımdır. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin kuruluşu Ermenistan ve onun işgalci politikalarına kendi emparyal hedefleri doğrultusunda destek veren devletlere önemli bir mesajdır.
Azerbaycan-Gürcistan İlişkilerindeki Perspektif
Azerbaycan’ın Rusya ve Ermenistan’ın artan askeri işbirliğine karşı Gürcistan’la ekonomik
alandaki işbirliğini politik alanda yoğunlaştırması mümkündür. İlham Aliyev’in 18 Temmuz’da
Gürcistan’ın Karadeniz liman kenti Batum’a bir günlük ziyareti sırasında yapılan açıklamalar Güney Kafkasya’nın iki ülYüksek Düzeyli Stratejik
kesi arasındaki ilişkilerin üst düzeyde olduğunu göstermiştir.
‹flbirli¤i Konseyi`nin
Aliyev Batum’da çeşitli açıklamalarda bulunmuştur:
kuruluflu Ermenistan ve
“Gürcistan sürekli gelişiyor. Bu Azerbaycan için çok önemonun iflgalci
li. Çünkü Gürcistan’ın gelişmesi ve ilerlemesi Azerbaycan’ın
politikalar›na kendi
gelişmesi ve ilerlemesi anlamına geliyor. Azerbaycan’ın Gürcistan’a yatırımları her geçen gün artıyor, enerji sektörünün
emparyal hedefleri
yanı sıra ekonominin farklı alanlarında ortak işbirliği gelişido¤rultusunda destek
yor”.7 Gürcistan’la Azerbaycan ilişkilerindeki tüm soruların
veren devletlere
ortadan kaldırıldığını belirten Aliyev, Bakü ile Tiflis arasında
önemli bir mesajd›r.
sıkı koordinasyonun var olduğunu aktarmıştır.
Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili de iki ülke arasındaki ilişkilerden duyduğu
memnuniyeti dile getirerek, ortak projeler hakkında konuşmuştur: “Avrupa’dan Çin ve Merkezi Asya’ya en kısa yol Gürcistan ve Azerbaycan üzerinden geçer. Buna göre de iki ülke arasındaki ulaşım yollarının yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var. Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Pekin’den Londra’ya tren yolu projesi gerçekleşebilir. Bu amaçla 2012 yılından başlayarak
Bakü’den Batum’a kadar yeni ulaşım yolunun inşaatı öngörülmüştür”. Saakaşvili, Azerbaycanlı işadamlarının Batum’da yeni bir otel kompleksi inşa edeceğini de sözlerine eklemiştir.
Gürcistan Cumhurbaşkanı’nın ortak basın toplantısında belirttiği son fikir, Güney Kafkasya’nın yeniden şekillenmesi niteliği taşımıştır: “Gürcistan’la Azerbaycan arasında dostluk ve sıkı işbirliği iki ülke arasında konfederatif ilişkilerin oluşturulması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu
yönde görüşmelere başlanabilir.” Daha sonra benzeri bir açıklama Gürcistan Eski Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze’den de gelmiştir. Şevardnadze iki ülke arasındaki ilişkilerin daha üst
düzeye çıkarılmasının tüm bölgenin çıkarına olacağını söylemiştir. Şevardnadze stratejik ilişkilerin başlangıcının enerji emektaşlığı ve inşa edilen boru hatları ile koyulduğunu vurgulamıştır.8
Saakaşvili’nin konfederasyon önerisi üzerinde ciddi düşünmek gerekir. Gürcistan’la Azerbaycan’ın bir-birine ihtiyacı bulunmaktadır. Rusya’nın baskıları ile uğraşan Gürcistan ekonomisi büyük ölçüde Azerbaycan’a bağlıdır: Gürcistan hem Azerbaycan’ın petrol ve doğalgazını uygun fiyata almakta, hem Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum boru hatlarından faydalanmakta, hem de komşusundan çeşitli krediler temin etmektedir. Azerbaycan ise enerji rezervlerinin ve ihracatının bir kısmını Gürcistan üzerinden dünya piyasalarına çıkarmakta, Tiflis’le sıkı
ilişkiler yoluyla Ermenistan’ı sınırlandırmaya çalışmaktadır. Azerbaycan için önemli olan işgal7
8
“İlham Aliyev: Gürcistan’la ilişkileri daha da geliştirmeliyiz”. Adalet Gazetesi. 20.07.2010
“Gürcüstan’la Azerbaycan’ın daha sıkı ilişkileri bölgenin çıkarlarına uygun”. ANSPESS. 22.07.2010.
Ekim ’10 • Sayı: 22
21. YÜZYIL
[41]
Elhan fiahino¤lu
ci Ermenistan’ı zora sokacak girişimlere destek vermektir. Bu girişimlerden biri de Gürcistan’la
konfederasyondur. Konfederasyon, Azerbaycan’ın Abhazya ve Güney Osetya’nın işgaline, Gürcistan’ın ise Yukarı Karabağ’ın işgaline karşı aynı tavrı sergilemesini gerektirir. Türkiye de Azerbaycan ve Gürcistanla stratejik ilişkiler içinde olsa da, Saakaşvili’nin önerdiği konfederasyon
teklifini gözardı etmesi mümkün değildir. Saakaşvili’nin önerisi Ankara’nın geçtiğimiz yıllarda
ileri sürdüğü Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformunun bir başka formülü niteliğindedir. Ankara’nın önerisi zamanında destek kazanamamış, dolayısıyla orada Rusya ve Ermenistan yer almıştır. Rusya Gürcistan’ın, Ermenistan ise Azerbaycan’ın topraklarını işgal ettiğinden bu devletlerin bir arada bulunması mümkün görünmemiştir. Bölgenin stratejik ortakları Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ın ortak oluşumda yer almasını ise engelleyen faktör bulunmamaktadır.
Saakaşvili’nin önerisi Gürcistan’da ciddi müzakere edilmektedir. Parlamento’daki partilerden Azerbaycan’la konfederasyon önerisini destekleyen kesimin yanısıra, bunun ülke bağımsızlığını kısıtlayacağını söyleyenler de mevcuttur. Moskova ve Erivan da bu durumdan endişe duymaktadır. Moskova Gürcistan-Azerbaycan ittifakının Güney Kafkasya’yı Batı’ya götüreceğini,
Erivan ise bu yolla bölgenin Türkiye’ye kayacağından kaygılıdır. Bakü ise Saakaşvili’nin önerisine yanıt vermekte acele etmese de, Ermenistan’ın rahatlamaması açısından, kesin “hayır” da dememektedir.
21. YÜZYIL
[42]
21. YÜZYIL
Ekim ’10 • Sayı: 22
Download