vııı. kutlu dogum sempozyumu

advertisement
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
İslam Felsefesi Anabilim Dalı
VIII. KUTLU DOGUM
SEMPOZYUMU
(TEBLİGLER)
18 NİSAN 24»05
ISPARTA
S.D.Ü. İLAHİYAT FAKÜLTESi
İslam Felsefesi Anabilim Dalı Başkanlığı
Bilimsel Toplantılar Yayın No: 3
TERTİP HEYETi
S.D.Ü. İLAHİY AT FAKÜLTESi
İslam Felsefesi Anabilim Dalı Başkanlığı
Prof. Dr. İsmail YAKIT (Başkan)
Doç. Dr. Kemal SÖZEN
Dr. Nejdet DURAK
Bilgehan Bengü TORTUK
EDİTÖR
Prof. Dr. İsmail YAKIT
ISBN 975-7929-94-8
Kapak ve İç Düzen
Nejdet DURAK
BASKI
Tuğra Matbaası,
(0246) 224 14 68
Yayınlanan tebliğierin dil,
Yayınlanan tebliğler
üslfip ve ilmi sorumluluğu yazarlaona aittir.
kaynak gösterilmek şartıyla iktihas ve atıf şeklinde
kullamlabilir;
©SDÜ İlahiyat Fa}..iiltesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı-2006
iSTEME ADRESi
S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi ISPARTA
Tel: (0246) 211 45 50
•
TÜRKiSTAN'DA HZ. MUHAMMED İMAJININ KAYNAKLARI
Doç.Dr. Seyfettin ERŞAHiN*
Türkistan Türkleri, Hz.
Muhamıned'i
7.
yüzyılın
ortalannda itibaren
peygamber olarak tanıyarale Müslümanlıklannı ilan etmişlerdir. O günden
günümüze yaklaşık 14 asırlık süreçte Hz. Muharnmed'i her yönüyle tanıma
yönünde hatın
sayılır çalışmalar yapmışlardır.
Müslümanlannın
Bu sürecin günümüz Türkistan
algılamasına
amacımız
etkisini söz konusu etmeye
bu mütevazı
tebliğimizde
Hz.Muharnmed
çalışacağız. Başka
bir ifade ile
birkaç sorunun cevabını bulmaktır:
1. Hz.Muhamıned'in Türkistan Türkleri
biçimleri ...
tarafından
2. Rusya oryantalizmi ve Sovyet ateizmi
tarihte
algılanma
tarafından
dayatılan
Hz.Muharnmed imajı ...
3. Cedidcilerin Hz.Muhamıned'ten beklentileri ...
4.
anlamı ...
Bağımsızlık
döneminde Hz.Muharnmed'in Türkistan Türkleri için
I. Türk-İslam Geleneksel Mirasmda Hz.Muhammed
Geleneksel Türk-İslam mirasında, bedenen ve ruben en güzel insan olan
Hz.Muharnmed; Türklere Allah'ın davetini ulaştıran peygamber, dini ve dünyevi
hayatın
önderi, örnek insan ve insanlığı medeniyete taşıyan kişi idi.
Türkler, Hz.Muharnmed'i, dini bir veeibe
meraklan ve sevgileri sebebiyle,
Kuşkusuz algının
ifadesi
tanımak,
kavrarnlardır.
• Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
olmanın yanında kişisel
anlamak ve
algılamak istemişlerdir.
Türkler nübüvvetle ilgili olarak bir
yandan resul, nebi ve peygamber gibi Arapça, Farsça kavramlan
yandan da
başçı
(önder),
kılavuz
okucu (davetçi),
savçı
kullanırken
(haberci,
aracı),
bir
tildem
(hatip), yalvaç (elçi 1 haberci), yolcu (doğru yolu gösteren), elçi (resul), kam 1
gibi kendi dillerinden kavramlar
geliştirmişlerdir.
Bular Türklerin nübüvvet ve
Hz.Peygamber algısının en önemli işaretlerindendir.
Türklerin Hz.Muhammed ile ilgili ilk
olduğu sanılan
Satuk
Buğra
algı kırıntılarını,
tezkiresi/destanında
Han
10.
Yüzyıla
ait
da görmekteyiz. Bu
destanda Türkler, hakanlarını Mirac'ta Hz.Peygamber'e yoidaş kılmışlar,
dönüşte kırk
Türk yiğidi de
yanına katıp
sahabe ile
görüştürmüşler, yaklaşık
üç
yüzyıl sonra Türk kavminin islama gireceğine dair müjde almışlardır? Burada
dikkat çekici hususlardan bir, Türklerin, Hz. Muharnmed'i kendilerini çok seven
ve onların islama girişine çok sevinen biri olarak algılamalandır. 3
Türklerde Hz.Muharnmed'e
devam
etmiştir.
yakın hissetılle eğilimi
daha sonralan da
Mesela, kendisi de bir Türk olan Rabguzi'nin 1309-1310'de
tamamladığı Kısas-ı Enbiya'sında
Hz.Muharnmed'in
tebliğini
kabul
Türklerin tevhid
etıneleri
inancını
tanımalan
ve
hususunda önemli bir iddia yer
almaktadır. Rabguzi Ebu İshak Nisaburi'nin Kısasu'l-Enbiya'sına dayanarak
şunları
nakletınektedir:
"Hz. Nuh, Müslüman olan üç
oğlundan
Y afes 'i
Türkistan Vilayeti'ne gönderdi, bütün Türkler ondan türediler. Bi.ı sebeple bütün
Türkler aziz ve mükerrem oldular." Rabguzi'nin kayıtlarına göre Türkleri
4
İslarniyeti Hz.Muharnmed zamanında kabul etmişlerdir.
"Kıssa-i Musa"
bölümünd~, kıssadan hisse mahiyetinde şu ifadelere yer verilmektedir: "Haberde
Bkz. M. Fuat Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, Ötüken yay. İstanbul, 1981, 163; Saadet
"Türkçe Dini Tabirler", Necati Lugal Armağanı, Ankara, 1968, 195; Ayrıca bu
konuda bkz. Osman Yıldız, "Orta Türkçe Metinlerde 'Peygamber' Teriiniyle Anlamdaş
(Synonyme) Türkçe Kökenli Terimler", S.D. Üniversitesi İlalıiyat Fakültesi I. Kutlu
Doğum Sempozyumu Tebliğleri, 20-21 Nisan, Isparta 1998, ss. 325-336.
2
Osman Turan, Türk Cihan Mefkuresi Tarihi, I, İst. 1969, 158-159; Zekeriya Kitapçı,
Saadet Asnnda Türkler, Konya 1993, 214-45.
3
Mirac, Türkleri çok etkileıniş olmalı ki daha sonraki yüzyıllarda bu hususta önemli bir
literatür oluşturmuşlardır. Bkz. Metin Akar, Türk Edebiyatında Miracnameler, Kültür
Bakanlığı yay. Ankara, 1990; Miracname, haz. İbralıirn Hakkulov, Yazuvcçı neşriyat,
Ta.şkent, 1995. (Eserde, Ahmed Yaesvi, Süleyman Bakırgani, Alişir Nevai, Babaralıim
Meşreb, Sufi Allahyar, Gıyaseddin gibi şairlerin mirac manzumeleri ile Nadiru'l-Mirac-ı
Türki ve Kısas-ı Enbiya-ı Türki'deki mirac bölümleri yayınlanmıştır.)
4
Rabguzi, 27v; Ata, I, 38; Fazılov, I, 45. Ancak Yafes'in Türklerin atası olduğu yönündeki
bu rivayet Rabguzi'den önceki kaynaklarda da yer almıştır. Bkz. A. Z. Velidi Togan, Oğuz
Destanı: Reşideddin Oğuznamesi, İstanbul 1982, 17. Bu rivayet 14. Yüzyıl Anadolusunda
yazılan bir kısas-ı enbiyada da geçmektedir. Ceıniloğlu, 141. Daha sonraki yüzyıllarda
Ebu'I-Gazi Bahadır Han da (ö. 1663) Şecere-i Terakime'de bunu tekrarlarnıştır. Türklerin
Soy Kütüğü 1 Şecere-i Terakime, haz. M. Ergin, İstanbul ty , 23-24.
1
Çağatay,
132
gelmiştir
şekilde,
uruğa
ki, ata-ana iyi olsa bu iyilik yedi
kıssasında Allah'ın
kavli bunu bildirmiştir:
as'ın
rivayet ederler ki Mustafa
kabul ettiler ve ona saygı gösterdiler.
geçer. Nitekim Musa ve Hızır
'Babaları
iyi bir zattı' .,(18/82.)
geldiğinde
mektubu Türklere
Şüphesiz, Kıyamete
sahihliği
Bir rivayetin
kültürel" bakımdan önem
gerçekiere ters
düşen
dini
bakımdan
Fazılov,
tekrarlanmışlardır.
önemli
taşımaktadır. Sahihliği
olduğu
oldukça
hemen
kadar Türklerin eviadı
hürmetli ve devletli olurlar." (Rabguzi, 126r; Ata, L 177;
Benzeri bir ri vayeti daha sonraları da Türk tarihçileri
Aynı
gibi
kuşkulu
bu ifadeler yazar ve muhatap okuyucu kitle
II, 15)
5
yaygınlığı
da
olan ve tarihi
açısından
bir
kaç noktada önem arz etmektedir: Yazar belki de inanarak, Türkleri uzun
yüzyıllardır
tevhid
inancına
millete Hz.Muhammed'in
mensup bir millet olarak göstermek istemekte; bu
hayatında
yer vermekte ve ilk Müslüman toplumlar
arasına koymaktadır.
Geleneksel Türk siyer
yazıcılığındaki
menkabevi haber, hikaye, deHül-
hasrus ve tasavvufi muhteva da Türklerin Hz.Muhammed
hakkında
hakkındaki algıları
genel bir fıkir verebilir.
Türkler, Hz.Muhammed'in
yönleriyle ilgili,
getirmişlerdir.
ayrı
hayatı, ahlakı, şemaili,
medhi gibi birçok
birer edebi tür haline gelen pek çok eser meydana
başlıca
şunlardır:
1. Mevlid,
Şerife, 6.
Neseb-i Şerife, 7. Mucizat-ı Nebi, 8. Gazavat-ı Nebi (Gazavatname), 9. Delml-i
Nübüvvet, 10. Şernail-i Şerife, ll. Hasais.6 Bu tür eserlerin asıl kaynağı siyer
Manzum ve mensur eserlerin
türleri
2. Miraciye (Miracname), 3. Hicretname, 4. Hilye-i
Şerife,
5. Esrna-i
kitapları olmuştur.
Biz, geleneksel Türk-İslam mirasının örneklerinden bağımsızlık ile
birlikte
yeniden
gün
yüzüne
çıkan
Şernail-i
Tirmizi'yi
ve
Tarih-i
Muhammed!' ye biraz daha yakından bakmak istiyoruz.
Sözgelişi, Seyfettin Ahsikendi'nin 16. Yüzyıl başlanndaki kayıtianna göre Hz.
Peygamber Hz. Ukkaşe ile Harezm'e bir davet mektubu göndermiştir. Mektubu saygıyla
okuyan Gızlar şenlik düzenleyip hemen Müslüman olmuşlar, bu arada Ukkaşe, ikinci bir
mektubu Türkmenlere göndermiş, bütün Harezm halkı sevinçle islamı kabul etmiş, üçünü
mektup Nogay'a gitmiş onlar da iman etmişlerdir. Sonra o mektubun bir kopyası
Türkistan'a göndermiş, Türkistan halkı da İslam dairesine girmiştir. Bu sırada Kazaklara da
bir mektup gönderilerek onlann Müslüman olmasını sağlamıştır. Seyfeddin Aksikendi,
Mecmuatü't-Tevarih, Farsçadan çev. M. M. Dosbolov ve Omor Sooronov, Bişkek 1996,
22-23
6
Ali Yardım, "Hz. Peygamberi Anlatan him Dallan ve Şerurul Nev'i", Diyanet. Dergisi.,
XXV/4, 216; Bu eserlerden bazılannın tanıturu için bkz. Agah Sırrı Levend, "Dini
Edebiyatırnızın Başlıca Ürünleri", Türk Dili Araştırmalan Yıllığı Belleten, 1972, 59-62.
5
133
1. Şem8il-i Tirmizi
Hz.Muhammed'in dini yönü
yanında beşeri
yönünü,
yaşama
üslfibunu
ve özel hayatım bir ilim dalı olarak sistemleştiren Özbekistan-Tirmiz'li İmam
Tirmizi'nin (ö.279/892)
Kitabü'ş-Şemilil
1 Şemililü'n-Nebeviyye 1 Muhammedi
adlı eserini Özbekler, bağımsızlıkla birlikte birkaç defa yayınlamışlardır.
Bağımsızlık
güzel
ahiakın
vurgulamışlardır.
döneminde mütercimleri ve
en
güzel
anlatan
yayıncıları
kitaplardan
birinin
7
Hz.Peygamber'in
Şemilil
olduğu
Müslümanları
Mesela, Orta Asya ve Kazakistan
Dini
Başkarınası 1 İdaresi reisi müftü Muhammed Sadık Muhammed Yusuf, kurumun
resıni
yayınları
arasında
çıkan
Şemail'e
yazdığı
önsözde
şunları
ifade
etınektedir: "İmam Tirmizi mezkur kitapta Resul-i Ekrem (sas)'in halk ve
bulklarını (yaratılış
ve
ahlaklarını)
beyan eden 326 hadisi
şerifi toplamıştır.
paha biçilmez eseri mütalaa eden her Müslüman Resul-i Ekrem (sas)'in
Bu
sıfatı,
şemaili, ahlak ve adabı hakkında inşallah tafsilli malumat alır. İmam Tirmizi'nin
eseri siz ve biz Müslümanlara, hususen gençlerimize terbiyevi cihetten
mühirndir. Çünkü bu
kitabı
okuyan
kişi
Peygamberimiz
ahiakım öğrenip
onun
gibi güzel ahlaklı olmaya yönelme.leri tabii haldir. Hz.Peygamber'1n hayat
tarzları, sözleri ve hikmetleri Müslümanlar için hayat düsturdur." 8
2. Tarih-i Muhammedi-Alihantöra Saguni
Sovyet
döneıni
sonrasında
Hz.Muhammed
hakkında
yayınlanan
muhtevası geniş ve etkin kitaplardan biri, "20. Asır İmam Buharisi unvamna
İmam et-Tirmizi, Şernail-i Muhammediye, çev. Seyyid Mahmud Tırazi, yay.
M.Hakimcanov, Taşkent, Mihnet yay, 1991. Tırazi tercümesi Orta Asya ve Kazakistan
Müslümanları Dini Başkarması tarafindan da SSCB'nin dağılmasına birkaç ay kala
yayınlanmıştır. Taşkent, 1991. Ebu İsa et-Tirmizi, eş-Şeınayil en-Nebeviye, çev. Ubeydulla
Uvatov, Çolpan Neşriyat, Taşkent, 1993. İmam et-Tirmizi, Şernail-i Muhammediye, çev.
Seyyid Mahmud Tırazi, yay. M.Hakimcanov, Taşkent, Milinet yay, 1991.
8
Mihnet Neşriyat da Takdim yazısında okuyuculam şu notu düşmektedir: "İmam etTirmizi'nin Şernail-i Muhammediye" eserinde Muhammed (sas)'in yaptığı işler, ahlakadapları ve yürüyüş-duruşianna ait hadisler toplanmıştır. Bu hadisler kişileri yaman
adetlerden korumaya, hem de özünü en iyi insani faziletleri donatınaya davet etınektedir."
Dönemin Din İşleri Komitesi başkan yardımcılığını da yapmış olan Ubeydulla Uvatov'un
Çolpan neşriyat tarafindan yapılan çevirisinin takdim yazısında yayın sebebi ve
Hz.Muhammed'di anlamaya katkısı konusunda şunlar söylenmektedir: "İmam Tirmizi
mezkur kitapta Resul-i Ekrem (sas)'in ahlak ve faziletlerini beyan eden hadisleri cem
etınişlerdir. İmam Tirmizi'nin eş-Şeınayil en-Nebeviye (Peygamberin Ahlaki faziletleri)
kitabının siz ve biz Müslümanların güzel ahlak sahibi olmamıza yardım etinesini ümid
ediyoruz."
7
134
layık görülen
cumhurbaşkanı,
9
İslam tarihçisi, sabık Şarki Türkistan İslam Cumhuriyeti
mareşal
Alihantöra Sagunl"nin Tarih-i Muhammedi
adlı
eseridir. Eser 1380 1 1959'da Taşkent'te gizlice tamamlanmış, bağırnsızlıkla
birlikte torunları tarafından yayınlanmıştır.
Müellif gayesini
Müslüman, erkek,
kadın,
şöyle
açıklarnaktadır:
genç veya ihtiyar olsun,
"Bilmek gerek ki, her
aşağıdaki
dört
şeyin
tarihini
iyi bilmesi lazımdır: Peygamber Muhammed (sas)'in tarihi, Kur'an-ı Kerim
tarihi, Din-i İslam tarihi, Kabetullah tarihi. Bunun için ben, sonraki nesillere ve
diğer
Türkçe
konuşan vatandaş, dindaşlarımıza
yadigar olsun diye bu dört
şeyi
Tarih-i Muhammedi adıyla Türki dilde yazdım."
Müellif, baştan sona geleneksel usul, üslup ve muhtevada kaleme aldığı
eserinin şemrul ve ahlak ile ilgili bölümlerinde Hz.Muharnmed'i bedenen, aklen
ve ruben Allah'ın en mükemmel kulu olarak nitelendirmiştir.
Hatta ona göre "bütün iyi ahlak sıfatları tüm peygamberlerden daha
fazla olarak bizim peygamberimiz Hz.Muhammed (sas)'dedir. Ahlak, fazilet
semasında
Resuluilah sanki güneş, diğer peygamberler de güneşin etrafında
gibidirler. Peygamberimizin sıfatiarını Allah'tan başka hiç kimse tam
yıldızlar
olarak anlatamaz. Ay, nurunu
güneşten aldığı
gibi, bütün peygamberler de
nurunu Hz.Peygamber' den aldılar. Kısası şu ki, bütün yaratıkların güzeli
insandır. İnsanın en yücesi peygamberlerdir. Peygamberlerin yücesi de bizim
Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sas)'dır."
Sagunl'ye göre Hz.Peygamber bedenen herkesten
bütün peygamberlerden
yakışıklı,
vücudu
gösterişli,
gelişimli
ve
sağlam,
sesi güzel, boyu ortadan
biraz uzun, geniş omuzlu ve geniş göğüslü idi. Saçları kısa iken kulak
memelerine, uzadığında omuzlarına düşerdi. Ömründe dört defa saç tıraşı olmuş,
her defasında saçlarını ·sahabiler teberrüken aralarında paylaşmışlardı. Hoş
kokulu şeylerden kullansın veya kullanmasın daima kendisinden güzel koku
yayılırdı. Gözlerinin nurunu Allah o kadar kuvvetli kılmıştı ki Mirac gecesi
Huda'nın
cemalini görmeye dahi takat getirdi. Gece de gündüz de aynı
berraklıkta görürdü. Önünü de arkasını da aynı şekilde görürdü. Gözleri
uzakları görebildiği kulakları da çok uzaktan işitirdi. Sesi de uzağa giderdi.
9
Taşkent, 1991. Eser, ikicildolup I. Cildi 2 kitap, II. cildi de tek kitap olarak yayınlandı. I.
basımında tarih ve yer bulunmamaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla
yıllannda kaç ak olarak yayınlanmıştır. I.Cild l.kitap I 00 sayfa, 2.kitap
Cildin
Sovyetlerin son
117 sayfa olup
dairdir. II.Cild ise 222 sayfa olu Hz.Peygamber'in mucize ve
Hz.Peygamber'in hayatına
kerametleri alt başlığını taşımaktadır.
135
•
Gölgesi hiç yere
düşmemişti.
Hacete otursalar, önlerinden ve arkalanndan
çıkan
şeyleri yeryüzü yutar, hiç kimse onlan görmezdi. İdran ve kanı da mübarek ve
şifa kaynağı
idi. (TM.199-201)
ll. Cedid Mirasında Hz.Muhammed
Cedidcilere göre de Hz.Muharnmed, son peygamber
ilericiliğin
kaynağı
önderi, hurafelerin
düşmanı,
olmanın yanı sıra;
kimliğin
medeniyetin banisi, milli
idi.
İslamiyeri
cedidcilerin
çağın
konulannın
gereklerine göre
yeniden
yorumlama taraftan
belki de en önemlilerinden biri tarih idi. Bu
bağlamda
onlar İslam. tarihi kitaplan yazdılar. Hedefleri hem cedid mekteplerine ders
kitabı hazırlamak hem de halka yeni yorumla İslam tarihini sunınaktı. Bunlardan
Abdullah Eviani (Muhtasar Tarih-i Enbiya ve Tarih-i İslam 1913), Mahmudhoca
Behbudi (Muhtasar İslam Tarihi 1914), Abdurrauf Fıtrat (Muhtasar İslam Tarihi
1915) ve Şakir Süleyman'ı (Muhtasar İslam Tarihi 1918) sayabiliriz.
Cedidcileri; Hz.Peygamber'i anlama ve aniatma konusunda ikiye
ayırabiliriz.
- Bir grup geleneksel çizgiye yakın bir tutum sergilerken,
- diğer grup sonunda ateizme varan yola kaydı.
Btı eğilimiere
birer örnek olarak Eviani ve Fıtrat'ı vermek istiyoruz.
1. Abdullah Eviani
Geleneksel çizgiye
yakın
duran
Taşkent
Cedidcilerinden Eviani
(ö.1938); Muhtasar Tarih-i Enbiya ve Tarih-i İslam (1913/ 0 adlı eserinde
Hz.Muharnmed'e yaklaşımım ortaya koymuştur.
'.
Evlani, Hz.Muharnmed'in nesebini Arab-ı müstaribe ve Hz.İbrahim'e
dayandırmakta; bi'setinin Tevrat,. İncil ve Zebur tarafından müjdelendiğini
belirtmekte;
doğumu sırasında bazı olağanüstülükler olduğunu,
doğum sancısı görmediğini,
sünnetli ve
göbeği kesilıniş
mesela,
halde
anasının
doğduğunu,
Hz.Peygamber ile ilgili başlıklar şunlardır: Zuhur-ı Din-i Mübin-i İslam, Vak'a-yı AshabFil, Neseb-i şerif, Mevlid-i şerif, Terbiye-i Resul-i Ekrem, Neş'et-i Fahr-i Alem (sas), Kuss
b. Sadienin hutbesi, Risalet-i Resul-i Ekrem, Hicret-i Fahr-i Alem, Medine Halkının şadlığı,
Bedir gazvesi, Uhud gazvesi, Hendek gazvesi, Hudeybiye muahadesi, Hayher gazvesi,
Umre-i Fahr-i Alem, Futuhat-ı Fahr-i Alem, Hacc-ı Veda-ı Fahr-i Alem, Vefat-ı Fahr-i
Alem, Ahlak-ı Fahr-i Alem, Zevcat-ı Fahr-i Alem, Eviad-ı Resul-i Ekrem.(s. 20-37)
10
ı
136
sırtında mühr-i nübüvvet bunduğunu kaydetmektedir. ilaveten, süt annesinin
yanında iken şakku's-sadrın gerçekleştiğini belirtmektedir.
Evlani, Hz.Peygamber'i Ahlak-ı Falır-i Alem başlığı altında özetle şöyle
betimlemektedir: "Resul-i Ekrem, orta boylu, buğday tenli, açık yüzlü, şehla
gözlü, sümbül bıyıklı, seyrek sakallı, muhabbetli, şefkat ve mürüvvet yüzlü, çok
düşünen
faydalı
ve
endişeli,
halim ve
sözler olup, kabahat,
sabırlı,
gıybet,
Sahi ve iUicenab olup hiçbir kulu
bir zat idiler. Sözleri dünya ve ahiret için
laf, zem gibi sözleri asla söylemez idiler.
boş
göndermez, sadaka
malını
almaz, hediye
geri çevirmez, bir kişi söze başlasa bırakıp gitmez, birisi ile
görüşmesinde evvel ellerini bırakıTI.az, çok yatıp uyumaz, taaccüb işlerinde
tebessüm edip kahkaba ile gülmezdi. Gayret ve şecaatte en balıadırlardan daha
ve
armağanlan
bahadır,
bela ve kazaya sabır, her kim evine davet etse gider, oturduğu zaman
karşısındaki tarafa ayak uzatınaz, yanlarındaki kişileri yormazdı. Ashabının
ahvalini sorar, sık sık İstişare yapar, zengin ve fakiri eşit görür, hastalan ziyaret
eder, ölenlere dua ederdi .... Özrü kabul eder, münasip olan elbiseyi giyer çoğu
zaman fakir ve düşkünler ile sohbet eder, çalışanlara uzaktan bakmaz yardım
ederdi. Cemaat önünden geçmeyi kötü görür, helal taamlan yer içer, kabak ve
sütü sever, mubalı oyunlara izin verir, kafidere hidayet ile dua eder, ev işleriyle
ilgilenirdi." (MTE ve Tİ, 35.)
Evlani, görüldüğü gibi, geleneksel anlayışı tamamen dışlamadan Hz.
Muharnmed'i olağanüstülüklerin bir kısımndan arındırarak ortaya koymaktadır.
O'nun Muhammedi, halk ile yaşayan, örnek alınabilir Muhammed' dir.
2. Abdurruf Fıtrat
İkinci eğitime
örnek Buhara Cedidcilerinden Fıtrat (ö.l938)'tır. O, 20.
Hz.Muhammed imajını oluşturanların başında
gelmektedir. Fıtrat; Münazara, Hind Seyyahının Kıssası ve Muhtasar İslam
Tarihi adlı eserlerinde oldukça olumlu bir Hz.Peygamber imajı çizerken daha
sonra kaleme aldığı çalışmalarında tarihi verilere ters düşen olumsuz
betimlemelere yönelmiştir.
yüzyıl
Türkistan'ında
Hind Seyyahının Kıssası'nda (1911) Hz.Muhammed, Allah'ın son
peygamberi, Türkistan'a ve hatta dünyaya medeniyeti getiren kişi, "medeniyet
ilkelerinin yayıcısı", "dünyayı yaratanın kurtancı olarak gönderilen", 11 şehir ve
11
Abdurrauf Fıtrat, Buhara'da Cedidcilik Eğitim Reformu: Münazara ve Hind Seyyahının
haz. Seyfettin Erşahin, Ankara, Kültür Bakanlığı yay. 2000, 105. Fıtrat, bu
Kısassı,
137
T
temizliğe
sokaklara kadar
insanlıktan
aynm
önem veren (HS,l34), illim tahsilini öngören, qim
yapmaksızın
ilim ve teknik
alınmasını
çalışmayı öğütleyen
isteyen (HS,135),
sağlığa
önem veren (HS,l35),
çalışan
(HS,165), ticareti ve
kişilik
olarak tavsif edilmekteydi. Münazara'da (1912) da Hz.Muhammed'i
sanayileşmeyi teşvik
(HS,l154-162), refah için
eden (HS,l34, 166-171) bir
peygamberi olarak kabul etmekte; ilim (M, 60), yenilik (M, 82),
85) ve
eğitim
peygamberi olarak görmekte ve
Müslümanları,
kolaylık
(M,
onun bu ilkelerini
göz ardı etmekten dolayı geri kalınakla suçlamaktadır.
Aynı şekilde Muhtasar İslam Tarihi'nde (1915) de Hz.Peygamber'i
bütün güzelliklerin, erdemierin ve iyiliklerin camii ve
naşiri
olarak tamtmakta,
dönemini "Saadet Devri" olarak adlandırmaktadır.
Fıtrat,
bu eserinin
başında
Hz.Peygamber'in
mesajının
değerini
belirginleştirmek için, İslamın zuhuru sırasındaki Rum (Bizans), İran ve Arap
Yarımadası'ndaki
dini, sosyal ve ekonomik
Allah'ın
çerçevede,
yozlaşmalara değinmektedir.
Bu
niçin Araplardan ve niçin Hz.Muhammed'i peygamber
seçtiğini şöyle belirtmektedir: "Peygamberini Rum ve İran memleketlerinin
içinden tayin etmedi; çünkü onlar çok
ahlaksız,
endişesiz
ve gayretsiz
yaşıyorlardı. Hicaz Arapları da hiçbir zaman Rum ve İran padişahlarına tabi
alınadıkları
idiler.
Bazı
gibi o ülkelerin
halkları
ile
iyi adetleri; ·misafuperverlik,
işbirliği yapmadılar;
doğru
onlardan daha iyi
sözlülük, gayret ve şiir zevk idi.
Bu sebeple, Allah Taala, o büyük Peygamber' i Arap kavminden tayin
kıldı
ki, o
yüce kişibitim Peygamberimiz Hz.Muhammed (as)'dır." (MİT, 6-7)
Fıtrat,
geleneksel
siyer
yazıcılığında
önemli
bir
yer
tutan
Hz.Peygamber'in doğumu ile ilgili herhangi bir olağanüstülüğe Hz.İbrahim'e
kadar uzanan soyuna ve "Nur-ı Muhammedi"ye değinmez. Cihadın farz
kılınışına ilginç bir yorum getirmektedir. Ona göre Kılıle'nin Mekke'ye
döndürülmesi ile muhacirlerin gönlüne vatan hasreti
çalışmışlar
orayı
almaya
Onu
şöyle
sıfatiara
sahipti.
hep
ve nihayet Hicretin ikinci_yılında cihad farz kılınmıştır.
Fıtrat,
Hz.Peygamber'in
tanımlamaktadır:
Rahim ve
düşmüş,
şefkat,
· meşhurdurlar.
sıfatları
başlığı
altında
"Hz.Peygamber (sas) en ali ahlak ve rahimli
kerem ve sehavet, meded,
Kızmazlar,
din
işlerinden
akıl
hususlarında
dünyada
meselelerde cüzi
hataları
ve ilim
başka
sıfatiada tavsif ettiği Hz.Muhammed'e Buhara'daki ahlaksızları göstererek "ya bunları
terbiye etmenin çaresini bul, ya da Lut kavmi gibi yerin dibinde yer göster! Bu utanmaz,
pis rezillerin Kur' an' ın itibar ve şerefine zarar getirmelerine izin verme" diye sesleniyordu.
138
ı
:
affederlerdi. İnsaf dairesinden bir kadem dışan çıkmazlardı. Herkesin bilgisi .ve
imkanına
göre iş buyururlardı. Sadaka almazlardı. Kendi hatunlan ve
hizmetçilerine daima tevazu ve güler yüz ile muamele ederlerdi."
1919'a kaleme aldığı Ağla İslam (İştirakiyyun, no.89, ll Nisan 1919)
adlı
duygusal makalesinde de
bir dille ifade etmektedir.
Fıtrat,
Hz.Peygamber'e olan sevgisini
Bilindiği
heyecanlı
üzere 30 Ekim 1918 Mondoros
Mütarekesi'nin 16. maddesine göre "Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak'taki
güçler en yakın İtilaf Devletleri komutanianna teslim olunacaktı." 12 Medine
Türk
birliğinin başında
bulunan Fahreddin
Paşa,
"Ben Peygamberimin kabr-i
şerifini İngilizlere teslim edemem" diye bir süre direndiyse de gece baskınında
apar-topar
tutuklanıp şehir dışını! çıkanlmış
ve Medine 7 Ocak 1919'da
İngilizlerin desteklediği Şerif Hüseyin'in yönetimine verilmiştir. 13 Bolşevik
Sovyet yönetimi; bu gelişmeyi, Müslümanlan İngiliz emperyalizmine karşı
kışkırtmak ve kendi etrafında toplamak için kullanıldı. Haber, Nisan 1919'da
SSCB'de Hz.Muhammed'in türbesi İngilizlerce istila edilip bombalandı şeklinde
duyuruldu. Bu duyan Fıtrat, Peygamber sevgisi ile meşhur Ağla İslam
makalesini yazdı.
Fıtrat,
Sovyetlerde din ile mücadelenin
edebiyatın öncülüğünü yapmış,
bu
doğrultuda
güçlendiği
kaleme
.dönemde de ateist
aldığı
hikayelerinde
Hz.Muhammed'i oldukça olumsuz betimlemelerle ortaya koymuştur.
1928'de Özbekistan Militan Hudasızlar Birliği'nin yamn organı
Hudasızlar dergisinde
yayınlanan Zelıranın
İmanı
adlı hikayesinde
dul, çocuklan yetim, fakir ve çaresiz bırakan biri
Onun Hz.Peygamber ile ilgili asıl ve en öneınl! yazısı aynı
Hz.Muhammed'i
olarak tanı tır.
14
kadınlan
dergide yayınlanan Zeyd ve Zeynep adlı hikayedir. Bu hikayede Hz.Zeyneb'in,
Hz.Zeyd ile evlenip-boşanmasını ve akabinde Hz.Peygamber ile evliliğini
anlatır.
Hikayeye Hz.Peygamber'in hanımlan ile yaşadığı İla olayından başlar.
Bu olayda Hz.Peygamber'i 50 yaşında iken 9 yaşındaki genç ve güzel Ayşe'i
alan bir şehvetperest olarak betimler. Hikayedeki anlatıma göre, Hz.Peygamber,
hanımlanndan birinin yanına her gittiğinde bal yerken başta Ayşe olmak üzere
Hamza, Eroğlu, Türk İnlıkap Tarihi, İstanbul, 1982, 92.
Feridun Kandeınir, Peygamberimizin Gölgesinde Son Türkler, Medine Miidafaası,
İstanbul, 1974.
14
Hudasızlar, 1928, 2, s. 45-53.
12
13
139
T
diğer hanımlan
Hz.Muhammed
hanımının
bunu çekemezler ve huzursuzluk
Tann'sına balı
haram
kıldınr.
çıkannrlar.
Bunun üzerine
Ancak kendisi gizli gizli yine o
Ayşe,
evinde bal yemektedir. Durumu fark eden
Peygamber'i
kendisine hanımlık yapmayacağı tehdidi ile uyarır. İşte bunun üzerine
Muhammed
yaptığından
söylemi uymayan,
yalancı
vazgeçer. Burada Hz.Peygamber, kurnaz, eylemi
birisi olarak tanıtılmaktadır.
Hz.Muharnmed, Zeyd ve Zeyneb meselesinde ise
oğulluğunun
sevgilisi
ve eşine göz diken ve sonunda ondan ayırarak kendisi evlenen birisidir.
Hz.Peygamber, Zeyd'in evde
yaklaşmıştır.
Zeyd
olmadığı
rüyasında
bir
sırada
Hz.Peygamber'i
Zeyneb'in evine giderek ona
"Kıble tarafından
gelen ve
Zeyneb'i elinden almaya çalışan bir yılan olarak görmüŞtür.
Hikaye şu kıssadan hisse ile biter:
yaklaştığında,
"Huda'nın
en iyi peygamberi,
çok genç bir hatunu iyi bir darnattan,
ayırarak kendine nikabladı."
oğuBuğundan
altmışa
hile ile
15
Zaten Fıtrat'ın arnacı İslam dininin en önemli kurumlanndan olan
nübüvveti ve Sovyet
yalan ve
gerçeğe
Müslümanlannın
nebisi 1 önderi Hz.Muharnmed'i iftira,
uymayan beyanlarla da olsa gözden
düşürmek
ve
yıkmaktır.
1
Nitekim 1924'te yayınlanan "Şeytanın Tannya İsyanı" adlı tiyatro eserinin son
cümlelerinde "Rehberim fen, peygamberim bilim" diyerek nübüvvet kurumunu
1
kabul etmediğini ifade .etmişti. 16
Ancak, kaderin cilvesine bakın ki Stalin rejimi Fıtrat'ı, 1938'de gizli
Müslüman yani Hz.Muhammed'in ümmeti olmakla
suçlanmış
ve idam
1
ettirmiş tir.
m. Çarlık Rusya ve Sovyet Mirasında Hz.Mubammed
1
ı. Çarlık Rusya Mirası
Çarlık
müessisi,
Rusya oryantalizrninde esasen Hz.Muhammed;
Kur'an'ın
Ruslaştırmanın
müellifi, gen
kalmışlığın
batıl
bir dinin
müsebbibi, misyonerlik ve
önündeki en büyük mani olarak betirnlemişlerdir.
Yaklaşık
14.
yüzyıldan
itibaren Müslümanlara
komşu
olan ve daha
sonralan bazen mahkum bazen hakim olarak Müslümanlarla iç içe
yaşayan
Ruslann, İslam ve Hz.Muhammed hakkındaki bilgileri, bu gelişmelere paralel
u
16
Hudasızlar,
.
1928, sayı 4, s..28-33; sayı 5, s. 22-26
Kıyamet, Taşkent, yeni baskı, 1967, s. 28
140
olarak değişimler kaydetmiştir. Ruslann 7-13. yüzyıllarda İslam hakkındaki
bilgileri Bizans kaynaklan ve gezginlerin
kayıtianna dayanıyordu.
Bu nedenle
İslam ve Hz.Muhammed hakkında eksik ve yanlış bilgiler edindiler. Örneğin,
daha öncelerde Hz.Muhammed Ruslar
"Bakhmet"
adlanyla
biliniyordu.
arasında
daha çok "Bakhmiç" veya
ara
Altın
Bir
Müslüman
Ordu'nun
hakimiyetine giren Ruslann İsiama ve Müslümanlara ilgileri istenmese de arttı.
Bu ilgi İstanbul'un Tükler tarafından 1453'te alınmasıyla daha da çoğaldı. Bu
aşamadan sonra 15. yüzyılın sonunda İslam hakkında Rusçaya tercümeler
yapılmaya başlandı. 17
Ruslar, 15-16.
yüzyıllarda Osmanlılar,
Safeviler ve Babürlüler ile
doğrudan ticari ve diplomatik ilişkiler kurun~a İslam hakkında daha çok bilgi
sahibi olma
ihtiyacı
duydular. Bu arada 1552'de
topraklanna katarak Müslümanlan hak:imiyetleri
Kazan'ı,
1556'da
altına aldılar.
Astrahan'ı
Bu dönemde Rus
tarihlerinde ve gezginlerin eserlerinde, İslam ve özellikle Türkler hakkında daha
ayrıntılı
bilgiler yer almaya, Hz.Muhammed, Mohamed ve Bahmet adlanyla
başladı. 18
zikredilmeye
Hz.Muhammed
17.
yüzyıldan
itibaren
hakkındaki kitııplann _yazımı
.da
Rusyası 'nda
HziMrihammed
V.Solovyev'in 1896'da kaleme
aldığı
(Muhammed,
O!ı.ıın hay~t!. Ye
oryantalistleri
arasında tarafsızlığa
dini
en
İslamiyet
hızlandırdılar.
Hz.Muhammed'i Kur'an'ınmüellifi-olarak:gösterdiler.
Çarlık
Ruslar
ve
Bu süreçte
19
hakkında
en
tarafsız
çalışma
Magomet, ego jizn'i religioznoe uçanie
talimatı) adlı
yakın
eserdir. 19:
yüzyıl
Rus
bilginlerden kabul edilen s·oioyyev
17 N. A. Smirnov, Oçerki fstorii izuçeniya Islama v SSSR, Moskow, 1954, Bu eser Ann K.
S. Lambton tarfından bir önsözle özet halinde Islam and Russia: An Outline of the History
of Islarnic Studies in the USSR, adıyla Ingilizeeye tercüme edilmiştir. Oxford, 1956, 28.
18 Sınirnov, 28-29.
19 örneğin, Boğdan Voyvodası Dimitri Kantemir (ö.1723), I.Petro'nun emriyle 17Il'de
Kniga sistema ili sostayanie Muhammedanskie religii (Sistem Kitabı yada Muhammed!
Dinin Durumu) adıyla bir kitap yazdı. Altı bölümden oluşan bu eserin ilk bölümü "Salıte
Peygamber Muhammed Hakkında" adını taşıyorrlu ve İslam ve onun kutsallan hakkında
yanlış resmi bir tavn ortaya koyuyordu. 1716'da P.Posnikov tarafından Faransızcadan
çevrilen ilk Kur' an tercümesine, Alkoran o Magomete ili zakon Turetsky (Muhammed'in
Kur'an'ı veya Türklerin Kanunu) adı verildi. Yine Fransızcadan M.İ.Verovkin (1732-1795)
tarafından yapılan ikinci tercüme de Kniga -alkoran arabyanina Mogometa kotoryy
(Arabistanlı Muhammed'in Kur'an Kitabı) adını taşıyordu. A.V.Kolmakov, İngilizceden
yaptığı tercümeye ise Alkoran Magomedov (Muhammed'in Kur'an'ı) adını verdi. Geniş
bilgi için bkz. Seyfettin Erşalıin, "Sovyetler Birliğinde Kur'an'a -Yaklaşımlar", İslami
Araştırmalar, IX/1-4, 1996,231-239.
141
Hz. Muhammed'in peygamberliğini inkar etmemiştir. 20 Yine Hz.Muhammed
hakkında yazılan
kitaplardan birisi M.N.Petrov'un Mogamet, Proiskhozhdenie
islama (Muhammed, İslamın Çıkışı)'dır. Bu eser, W.Muir'in The Life of
Mohamet (London, 1856-1861) ve A.Sprenger'in Das Leben und die Lehre des
Malıarnmed (Berlin, 1861-1869) adlı eserlerin bir özeti niteliğindedir. 2 ı Bu
arada A.E.Krymskii İstoçniki dliya İstorii Malıarnmeda i Literature o Nem.
(Moskova, 1903) (Muham.med'in Siresinin Kaynaklan ve Muhammed Hakkında
Literatür), İstoriya Musulmansıva (İslam Dini Tarihi) ve İstoriya Arabov (Arap
Tarihi)
adlı
yapmıştır.
eserlerinde
Hz.Huham.med'in
hayatı
üzerinde
incelemeler
22
Rus misyonerler ise islamı genellikle ölürricül bir hastalık olarak
nitelendirdiler;
Kur'an'ı
Hz.Muhammed'in;
toplumunun
değişen
dilli
ihtiyaçlarını karşılamak için yalan-yanlış yazdığım iddia ettiler?
3
misyonerlerinin
edebiyatında
Hz.Muham.med'in
kadar uzanan portreleri çizildi.
bazılarına
Bazı
"şarlatan"lıktan
Rus
"dahi"liğe
misyoneriere göre o bir "dilli deha",
göre ise bir "dilli deli";·hatta Kitab-ı Mukaddes'te yer alan peygamber
niteliklerini
ıslahatçı idi.
taşımayan
Hz.Muhammed, belki Konfiçyus ve Buda gibi bir
24
b. Sovyet Mirası
Dini; ekonominin
şekillendirdiği
bir
üstyapı
kurumu olar:::.!;: gören
Sovyet ateistler, Hz.Muhammed'i (ve İsl~m!) bu :!Ç~~ü yo:ı..::ml~y:ü:::.k onu yeni
bir din kurucusu, kabile soylulan
kurucusu şeklinde sıfatlandırdılar.
sınıfının
ideologu ve merkezi Arap devletinin
25
İslam hakkında yeterli bilgiye sahip olamayan Marx, Engels ve Lenin
bu konuda özel kitap veya makale kaleme
araştırmacılar
7.
yüzyıl Araplannın
almamışlardı.
Ancak Sovyet ateistler 1
ekonomik ve sosyal
yapılarını
Marksizmin
20 Mark Batunsky, "Russian Clerical Islanıic Studies in the Late19th and Early 20th
Centuries", CAS, 13/2, 1994, , 223; Hayıt, ''Temayüller", 341; Smirııov, 32-33; Balyaev,
84.
21 Balyaev, 84.
22 Balyaev, 84-85.
23 Bryan, 37-38.
24 Bryan, 39-40.
25 "Muhammed", Ateistik Ensiklopedik Lügat, ed. M.A.Usmanov, Taşkent, 1988,274.
142
temel ilkeleri ışığında yorumlayarak Hz.Muhammed ve İslam hakkında bazı
farldı teoriler geliştirmişlerdir. Bunları dört grupta toplayabiliriz: 26
1.. Muhammed,
Mekke-
Medine
ticaret burjuvazisinin
önderi-
ideologu,27
2. Muhamrried, bir feodal devrim olan
.
Islamın
ideologu,
28
1
3. Muhammed, köle sahiplerinin sosyal-dini hareketinin
ideologu, 29
önderi-
4. Muhammed, Hicaz'ın fakir köylülerinin önderi- ideologu, 30
5. Muhammed efsanevi şahsiyettir, İslam Yahudiliğin bir yan koludur. 31
Rus
asıllı
ateistlerin
komünistlerce de ileri
sürüldüğünü
alanda Müslümanlar arasında ilk
Türk boyları izlemiştir.
Tatarlarından
bu
32
S. Bekbolat
•
iddialarımn
görüyoruz.
adımlar
benzerlerinin
Türk
asıllı
Bilebildiğimiz kadarıyla
Tatarlar tarafından
atılmış,
bunu
bu
diğer
Bu konudaki en önemli yazılardan birisi Kazan
imzasıyla
Kazan'da Fen hem Din dergisinde (Eylül
1928) yayınlanmış, sonra Özbek Türkçesine aktarılarak "İslamnıng Peyda Bolışı
ve Onıng Sınfi Fizenomiyesi" (İslamın Ortaya Çıkışı ve Onun Sınıfsal Görümü)
adıyla Hudasızlar dergisinde basılmıştır. 33
26 Smirnov, 46-48; Balyaev, 85-86.
M.A.Reisner'in "Ideologiya Korana" (Kur'an'ın İdeolojisi) 1926, adlı makalesi ve
"Ideolodiya Vostoka" (Doğu'nun İdeolojisi) 1927, adlı eserinde. ortaya attığı bu teoriyi
E.A.Balyayev, L.I.Klimoviç, V.T.Dityakin ve N.Bolotnikov benimsemişler ve
27
geliştirınişlerdir.
Bu teoriyi, daha çok Müller, Goldziher ve Kramer gibi Avrupalı doğubilimcilerden
etkilenen N.A.Rozhkov 1928'de yazdığı "Russkaya istoriya v sravnitel'no isteriçeskom"
(Karşılaştırmalı Tarih Işığında Rus Tarihi) adlı eserinde savunmuştur.
29
Bu görüşün sahibi S.P.Tolstov 1932'de yazdığı "Oçerki pervonaçal'nogo islama"
(İslamın ilk Dönemi İle İlgili Denemeler) (Sovetskaya Etnografiya, no. 2) adlı
makalesindeki iddiaya göre, İslam, Mekke'deki köle sahiplerinin düzenlerinin
meşrulaştınlması için ortaya konmuştur.
30
Bu teori M.L.Tomar tarafından "Proiskhohdeniye Islama i yego kalssovoye osnovaniye"
(İslamın Kaynağı ve Sımfsal Temeli) (Ateist. no. 58, 1930.) adlı makalede ileri
28
sürülmüştür.
3
ı Bu teorinin destekçisi N.A.Morozov 1930'da yayınlanan "Otkuda çe İslam ?" (İslam
Nereden Geldi?) adlı eserinde Hz. Muhammed ve ilk halifeleri efsanevi şahsiyetler olarak
nitelendirmekte ve Haçlı Seferlerine kadar İslamın Yahu dilikten ayırt edilemezken daha
sonra bağımsızlık kazandığım iddia etmektedir.
32 Nimet Hakim, islamııng Kelip Çıkuvı, Naki Isa Nebet, Islamıng Dünyaga Karaşları, M.
Konef, Muhammed "Peygamber" hem Amng Tub Tilegi. Hudasızlar, 1928/46-47.
33 S. Bekbolat, "İslarımıng Peyda Bolışı ve Onıng Sınfi Fizenomiyesi", Hudasızlar, 1929/2.
Ancak Hudasızlar dergisi yöneticileri Müslüman asıllı komünistlerin Islamın ortaya çıkışı
konusundaki izahlarından tatmin olmadığından Rus bilim adamı Prof. Ditakis'in
143
Bekbolat, Muhammed'in İslam ile ortaya çıkmasında asıl arnilin sosyal
ve ekonomik
veren
yapı olduğunu düşünmektedir.
unsurların başında
mahalli
Hicaz'da ekonomik hayata
pazar-panayıdar
canlılık
yollannın
geliyordu. Pazar
emniyet altına alınması ticaret kapitalizmine yeni geçmekte olan Kureyş için çok
önemliydi. Nüfus
sağlayamayınca
bakımından
yeterli olmayan
gelişir.
askeri güçle
Muharnıned'i
ortaya
Bir halk veya kavmin mefkuresini elbette onlardaki
iktisadi hayat ve içtimai düzen
.
güvenliği
ifadesiyle "Malumdur ki, mefkure iktisat ve içtimai hayat
üstünde ortaya çıkıp
cıktı"
,
bu
konuyu ideolojik yönden çözmek için
çıkardı. Yazarın
mefkureleri de
Kureyş
yukarıdaki
belirler.
Muharnıned
devri
Araplarının
iktisadi ve içtimai muhite cevap olacak şekilde ortaya
34
Bekbolat; İslamın 6.-7. Yüzyıl Hicaz'ının sosyo-ekonomik şartların bir
ürünü olarak feodaller ve ticaret
yüzyılda
sünnektedir. 6.
buıjuvazisi
Mekke
ve feodalizmin
buıjuvazisi tarafından
başta
geliştiğini,
ortaya
konduğunu
yanmadasında
olmak üzere Arap
hatta ticaret kapitalizmine
ileri
ticaret
adım atıldığını,
İslamın bu oluşumu meşrulaştırmak ve kutsallaştırmak için geliştirilen bir
olduğunu
ideoloji
iddia
etınektedir. Şöyle
ki, ekonomik
çıkarlan
için
Haşimiler
ve Bıneviler birbirlerine karşı uzun süredir Mekke'nin yönetimi ele geçirme
mücadelesi
veriyorlardı.
sernıayedarların
Bıneviler
temsilcileri idi.
Arapları birleştirmekti.
Büyük
Haşimiler
büyük,
Haşimilerio
önderi
buıjuvazinin
bir
çıkınca,
Abbas,
Muharnıned'i
gruplar
arasında.
mücadele
hızlandı.
Abbas'ın
esas gayesi bütün
kısmının temsilciliğini
Mahzum kabilesinden Bbulhakem (Ebucehil) de
ortaya
ise orta ve küçük
aynı
yapan
gaye ile rakip olarak
ileri sürdü. Böylece siyasi-ekonomik
Sonunda
mücad~leyi
hareketini başarılı ve daim kılmak için islamı ortaya koydu.
kazanan
Muharnıned
35
Bekbolat'a göre her ne kadar İslam ideologları ve alimleri Muharnıned'i
Kur'an'la ortaya
doğru değildir.
çıkmadan
önce önemsiz bir
Çünkü Ficar
Savaşları'na
ve
şahsiyet
olarak gösterseler de bu
Hılfu'l-Fudul'a katılması
ile Kabe
"İslaınnıng Peyda Bolışı ve Onıng Malıiyatı Haklada Marx hem Engels'in Fikirleri",
Hud/isızlar,
1929/7-8, adlı makalesini yayınlandı. Bu yazının altına dergi idaresi tarafından
bir notta şöyle denmektedir: "Makale araştınna usulüyle yazılmış olup dini, bu
cümleden Islamı iyi bilenler için kaleme alınmıştır. Ama bizim okuyuculanmıza ağır
gelmesine bakmadan tercüme edip yayınladık.. Sebebi Islam dininin ortaya çıkışı ve onun
mahiyeti hakkında Marx ve Engels'in fikirlerini veren ilk makalelerdendir."
34 Bekbolat, 30.
·
35 Bekbolat, 33-34.
düşülen
144
hakemliği
onun daha önce de Mekke'nin ileri gelenlerinden
göstermektedir.
Bekbolatı'ın
Muhammed ve
Kur'an'sız
olduğunu
36
iddiasına
Kur'an'lı
göre
hayatı
Muhammed'in
Muhammed olarak ikiye
aynlır.
O
Kur'an'sız
kırk yaşına
kadar
Muhammed olarak ideolojisini ördü. Bu dönemde ideolojisini
oluştururken
Hanifleri izledi.
Kırkından
sonra Kur' an ile ortaya
çıkıp Hanifliği
zenginleştirerek islama dönüştürdü. Kur'an'sız döneminde liberal, yumuşak ve
müteva"zı
Başka
iken
Kur'an'lı
dönemde mücadelesini
keskinleştirili
ve
acımasızlaştı.
bir ifade ile Medine devri Muhammedi, Mekke devri Muhammedinden
tamamen başka oldu. Mekke döneminin demokrat Muhammed'i Medine'de
diletatör ve aristokrat oldu. Acımasızca mücadeleye girişti, muhalefeti bastırdı.
Mekke'nin
yumuşak
gönüllü vaiz-hatibi, Medine'de devlet
başkanı, teşkilatçı,
kumandan, diplomat, kanun koyucu idi. O döneminin devlet idaresi
duran kişiler için gerekli olan bütün sıfatlan kendinde toplarnıştı. 37
başında
Bekbolat olmak üzere Hudasızlar dergisi çevresindeki yazarlar,
..
.
..
.
.
Hz. Muhammed'in tarihi bir şahsiyet olduğunu ve Kureyş kabilesinden uzun
müddet Mekke'nin yönetimini elinde tııtan bir aileye mensubiyetini kabul
'
.
.
Başta
.
~
.,.
•.
,.
etmektedirler. Bekbolat, Muhammed'in gençlik yıllan ve İslam'dan önceki
hayatı hakkında
bulunmadığını
belirttikten sonra onun
daha sonraki hayatı hakkında şu değerlendirmeyi yapmaktadır: "Muhammed
hakkındaki zengin materyalleri, ondan önceki büyük dinlerin kuruculan sanılan
kişilerin
yeterince bilgi ve belge
hiç birinde göremiyoruz. Muhammed
şüphesiz
bir 'tarihi
şahıs'
idi.
Şimdilerde bazılan
onun "efsane kişi" olduğunu ağızianna alıyorlar. Bunlar
kendilerine hiç bir taraftar kazanamazlar. Muhammed'i hiç bir zaman Musa, İsa,
Buda, Zerdüşt ile kıyaslamak mümkün değildir." 38
Aslında Bekbol~t
bu fikirleriyle, Hz.Muharnıned'in tarihi varlığını inkar
eden Çarlık dönemi Rus misyonerlerinden ve bazı Sovyet doğubilimcilerden
aynlmaktadır. Örneğin, N.A.Morozov Khiristos (İsa) adlı eserinde tarihte
Muhammed diye bir şahsın yaşarnarlığını iddia etmişti. 39 Bu iddia Bekbolat'tan
36 Bekbolat, 36. Meheınmedov bu konuda şöyle demektedir: "Muhammed'in zuhuru heç
de tasadufi bir hadise değil veya "ilahi bir keşif" değil, belki o, bu Mekke tacir ve
aristokrasisinin numayendesi olup ve tamamıyla bunlann menfaatlerini kommak için davet
edilmişti. Muhammed'in meydana çıkmasının sebebi VI. yüzyılın sonlan ve VII. yüzyılın
başlannda yaratılmış olan içtimai şartlar idi." İslam, 19-20.
37
Bekbolat, "İslaınnıng Peyda Bolışı ve Onıng Sınfi Beşeresi", Hudasızlar, 1929/3, 16.
38 Bekbolat, 34-35.
39 Ba!yaev, 86.
145
sonra da sürdürülmüştür. Mesela, Sovyet dönemi doğubilimcilerinin ileri
gelenlerden L.İ.Klimoviç "Suşçestvoval li Mokhammed? Kritika istoçnikov",
(Muhammed
1930),
adlı
Yaşadı mı? Kaynağin
tenkidi)
makalesinde tarihte böyle bir
(Voinstvuyuşçiy
Ateizm, no. 2-3,
şahsın yaşamadığını,
daha sonra
40
tarihçiler tarafından uydurulduğunu söylemişti. Yine Sovyet doğubilimcilerden
I.N.Vinnikov 1934'de kaleme aldığı "Legenda porizvanii Mukhammeda v svete
etnografii" (Etnografya Işığında Muhammed Daveti Efsanesi) adlı eserinde
İslam davetİndeki teorik ve arneli unsurlarının Şamanizm başta olmak üzere
bütün dinlerde ve büyülerde bulunduğundan Muhammed'in davetinin aslının
meşkuk olduğunu ileri sürmüştü. 41
Müslüman
asıllı
Bolşeviklerin,
İslam
ile
komünizm
arasında
benzerlikler bulmaya çalışınalarının esas amacının ne olduğunu tam olarak
bilemesek de, Sovyet rejiminin temel gayesinin, geçici bir süre için İslam'ı
komünizme hizmet ettirmek olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda önemli çaba
harcayanlardan biri olan Ahmet Klevleyev42 Türkistan KP'nin 17 Haziran
1918'deki I.Kurultayında İslam ile komünizm arasındaki benzerlik olduğunu
ileri sürmüş; Hz.Muhammed ilk komünist ilan etmişti. 43
Sovyet rejiminin
başlarında geliştirilen
kadar bazı küçük değişiklerle tekrarlanmıştır.
bu teori, Sovyetlerin
sonlarına
44
40 Balyaev, 86.
41 Smirnov, 48-49.
42
A. Klevleyev Kazan Tatarlanndan olup 1918-1920 yıllan arasında merkezi Rusya
hükümeti tarafından Türkistan'da komünizm lehine kamuoyu oluşturmalda
görevlendirilmiştir. Baymirza Hayıt, Sovyet Rusya Emperyalizmi ve Türk Dünyası,
Ankara, 1975, 143.
43
Hayıt, Sovyet Rusya, 142-143. Baymirza Hayıt, "Sovyetler Birliğinde Islam Araştırma
Temayülleri", Uluslararası Birinci Islam Araştırmalan Sempozyıırnu, 16-18 Eylül 1985,
İzmir, 345.
44
Sözgelimi, Özbek ateistlerden A.İ.Abdussamedov, Özbekistan SSC Ali ve Orta Mahsus
Talim Bakanlığı Ali Okuv Yurtlan öğrencileri için ders kitabı olarak yazdığı ilmi Ateizm
(Taşkent, 1987, 67-82) adlı eserinde Hz.Muhammed'i Mekke Kureyş ticaret burjuvazisinin
temsilcisi olarak görmekte ve Bekbolat'ınkine benzer fikirler serd etmektedir. Ona göre
Mekke ticaret burjuvazisinin (özellikle Haşirnilerin) ideologu olan Muhammed, dönernin
sosyal ve ekonomik şartlan gereği tevlıid akidesi ile Arap kabilelerini birleştirmeyi ticaret
için gerekli görmüştü. Ancak başlangıçta, her hareket gibi bir sosyal tabana dayanmak
gereğini göz önünde tutup; orta sınıf tüccar, fakir ve kölelerin desteğini almak için
söylemini onlardan yana geliştirerek zenginleri şiddetle eleştirdi. Bir yandan da bir süredir
oldukça fakirleşen uruğıı Haşimileri iktidara taşımaya çalıştı. Bu arzusuna ulaşamayınca
yine ticaret burjuvazisine mensup Medine'li Evs ve Hazrec kabilelerinin desteği ile
Medine'de faaliyetlerini sürdürdü. Mekke'nin alınmasından sonra Kureyş burjuvazisi ile
anlaşıp amacına ulaştı. Benzeri fikirler ve iddialar için bkz. M.A.Usmanov, İslam Akideleri
·
ve Merasirnleri, Taşkent Özbekistan Neşriyat, 1975, 13-31.
146
Burada
şunu
kaydetmek gerekir ki, dünya tarihinde peygamberler ve
büyük şahsiyetler arasında,
Hz.Muhammed
hayatı ayrıntılı
hakkında yapılan
bu
olarak bilinen
değerlendirmeler,
kişilerin başında
gelen
tarihi gerçeklerden ve
bilimsellikten uzak, tamamen ideolojik mülahazalarla ileri sürülmüş iddialardır.
Bu yaklaşım Marksist ideolojinin bir yansıması olup, verilen örnekler İslam
tarihi kaynaklanndaki bilgilere ters düşmektedir. 45
Kanaatimizce,
yaklaşııniarla
Sovyet ateistlerin Hz.Muhammed
hakkındaki
bu
elde etmek istedikleri somut kazançlar şunlardı:
1. islamı; 7. Yüzyıl Hicaz'ımn sosyo-ekonomik hayatından çıkan bir
ideoloji şeklinde göstererek, İslam dahil dinlerin ilahi kaynağını ve niteliğini
inkar etmek,
2. Hz.Muhammed'i; Mekke zenginlerinin 1 ezenlerin önderi ve ideologu
olarak göstererek, yoksul köylü ve işçiler 1 ezilenlerin rejimi olarak
adlandırdıklan
Sovyet rejiminin ve Sovyet insamnın düşmanı ilan etmek,
3. Hz.Muhammed'i; Arap milliyetçisi ve Arap milli devletinin kurucusu
şeklinde betimleyerek, millidevletlerüstü bir sistem iddiasındaki SSCB 'nin
düşmanı
gibi göstermek.
Sonuç Yerine
Bağımsızlık
döneminde Türkistan Müslümanlan için Hz.Muhammed.
tekrar imanın şartı, İslamın peygamberi, güzel ahiakın kaynağı, örnek kişilik,
kültürün 1 milli kimliğin asıl unsurlanndan biri, evrensele açılmanın yolu olarak
görülmüştür.
Tarihi süreçte Türkistan'da Hz. Muhammed; beşer, akledilebilir,
anlaşılabilir, algılanabilir ve örnek alınabilir Muhammed'den; beşerüstü,
akledilemez, anlaşılaı:naz, algılanamaz, ulaşılamaz ancak hisdedilebilir
Muhammed'e yükseltildi. Buna karşılık, Cedidciler ve ateistler indirgemeci bir
Hz. Muhammed ortaya koymaya çalıştılar. Cedidciler, Hz. Muhammed anlayışı
etrafındaki hurafeleri kaldırarak, toplumun önünü açmak, örnek peygamber ile
buluşturmak istediler. Ancak bunlann bir kısmı, Bolşeviklerle yaptıklan siyasi
ittifakı
ideolojik ittihada ve sonunda iltihaka
dönüştürünce
bizzat Hz.
45 O dönemin İslam kaynaklanna dayalı bir değerlendirmesi için bkz, İbrahim Sançam,
Ernevi-Haşimi İlişkileri, Ankara, 1997.
147
Muhammed de, hurafe ve halk
düşmam
ilan edilerek ortadan
kaldınlması
gerekenler ıskalasına yerleştirildi.
Oysaki, Müslümanları
saldınlarından
ve siyasi
Çarlık
rejiminin kültürel, oryantalist ve misyoner
baskılarından
koruyan
unsurların
başında
Hz.
Muhammed ve onun tebliğ etmiş olduğu İslam geliyordu.
Hz. Muhammed hakkında birbirine
zıt hatta metot ve muhteva bakırnından birbirine muarız bilgi kaynakları ve
imajları ile karşı karşıyadırlar. Bir yanda Çarlık Rusya ve Sovyet ateizrninin.
Günümüz Türkistan
Muhammedi,
diğer
Muhammed ...
148
Müslürnanları,
yanda Cedidci
geleneğin
Muhammedi ve nihayet geleneksel
Download