sa k?sa k?sa:K?sa k?sa k?

advertisement
Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa
Yeni bir uzun etkili insülin Levemir ® Türkiye'de
Novo Nordisk tarafýndan geliþtirilen ve Türkiye pazarýna
Eylül 2005 itibari ile sunulan insülin detemir etken maddeli
Levemir, uzun etkili bir insülin analogudur. Ýnsülin molekülünde bir amino aside baðlanan yað asidi zinciri ile insülin
enjeksiyonu sonrasý emiliminde ortaya çýkan deðiþkenlikler
ortadan kaldýrýlmýþ ve bunun sayesinde her gün öngörülebilen (benzer) açlýk kan þekeri düzeyleri elde etmek mümkün
olmuþtur. Bu durum yapýlan
geniþ çaplý klinik çalýþmalarla
da ispat edilmiþtir.
Günümüzde hali hazýrda kullanýlan uzun etkili insülin olan
(NPH insülin ile) görülen hipoglisemi (düþük kan þekeri düzeyleri) riski de insülin detemirle
azaltýlmýþtýr. Hipoglisemi diyabet hastalarýnýn en çok korktuðu komplikasyondur. Özellikle gece uyku sýrasýnda ortaya
çýkabilecek hipoglisemiler hem hastalarýn hem de yakýnlarýnýn, özellikle çocuk hastalar için ebeveynlerin en çok
çekindiði konudur. Ýnsülin detemir ile NPH insüline kýyasla
%34 daha az oranda gece hipoglisemileri görülmektedir.
Ýnsülin tedavisi sýrasýnda hem hekimlerin hem hastalarýn
çekindiði bir diðer istenmeyen etki ise kilo alýmýdýr. Ýnsülin
hormununun yapýsý gereði ortaya çýkan bu komplikasyon
insülin detemir ile daha az görülmektedir.
Ýnsülin detemir;
• Ýntensif (yoðun) insülin tedavisinde bazal insülin tedavisi
gerektiren,
• Halihazýrda var olan bazal
insülinlere göre daha öngörülebilir bir insüline ihtiyaç duyan,
• Hipoglisemi riskini artýrmadan daha iyi glisemik kontrol
elde etmek isteyen,
• Özellikle gece hipoglisemilerinden korkan,
• Ýnsülin tedavisi nedeniyle istenmeyen kilo alýmý tecrübesi
olan tüm tip 1 ve tip 2 diyabetik hastalarda kullanýlabiliyor.
Ýnsülin detemir, hazýr insülin enjeksiyon kalemi FlexPen ile
kullanýma sunuluyor. Ye ni EU RO PA Alt Çalýþmasý, Co versyl ®' in Sta bil
Ko ro ner Ar ter Has talýðý olan Has ta lar da Sað ladýðý
Ko ru yu cu Ya rar larý Doð ru lu yor
ACE inhibitörü Coversyl®' in (perindopril) kardiyovasküler yararlarýný doðrulayan yeni EUROPA alt çalýþmasý verileri ilk kez bu yýlki Avrupa Kardiyoloji Derneði (European
Society of Cardiology-ESC) kongresinde sunulacak.
Bir dönüm noktasý oluþturan bu çalýþma, perindoprilin stabil
koroner arter hastalýðý (CAD) olan hastalarda kardiyovasküler mortalite ve ölümcül olmayan miyokard enfarktüsü ris-
kinin azaltýlmasýndaki yararlarýný kanýtlýyor. EUROPA alt
çalýþmasý verileri neticesinde, perindopril Avrupa Týbbi Deðerlendirme Dairesi'nden (Eueopean Medical Evaluation
Agency-EMEA) yeni bir onay aldý. Bu onay, milyonlarca
Avrupalý koroner arter hastasýna (CAD) bu ilacýn kardiyovasküler koruyucu özelliklerinden faydalanma imkaný saðlayacak. Diyabet Hastalarý Ýçin Yeni Umut
Diyabet hastalarýnýn koroner kalp rahatsýzlýklarýna yakalanma riski gün geçtikçe artýyor. Atorvastatin ile ilgili yeni ve-
EYLÜL 2005
ACTUAL
riler, diyabet hastalarý için umut verici sonuçlar içeriyor.
Amerikan Diyabet Derneði'nin (ADA) geçtiðimiz günlerde
MEDICINE
79
Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa
düzenlenen toplantýsýnda, Pfizer'in atorvastatin etken maddeli ilacýný kullanarak kolesterol seviyelerini tavsiye edilen
deðerlerin altýna düþüren diyabet ve koroner kalp hastalarýnýn daha az kalp krizi ve felç geçirdiðini gösteren veriler
týp camiasýyla paylaþýldý.
Lipitor® Medikal Takýmý Lideri Kardiyolog Dr. Barbara LePetri konuyla ilgili olarak, "Pfizer'in açýkladýðý verilerle ilgili esas heyecan verici olan hem diyabetli hem de koroner
kalp hastalýðý geçmiþi olan kiþilerin baþka bir kardiyak olay
geçirme açýsýndan olaðanüstü risk altýnda olduklarýný bilmemizdir. Bu yeni çalýþmanýn amacý, yaygýn olarak kullanýlan
Atorvastatin 10 mg alan hastalar ile 80 mg'lýk doz alan hastalarla karþýlaþtýrmaktýr. Bu durumda da asýl soru, "LDL kolesterolün daha düþük deðerlere indirilmesi daha iyi sonuçlar verebilir mi?"dir. Her iki sorunun da yanýtý evettir. Bu
analizde, 80 mg atorvastatin alan hastalar 10 mg atorvastatin alan hastalara kýyasla yüzde 25 daha az sayýda ölüm,
ölümcül olmayan kalp krizleri, ölümden döndürülen kalp
durmasý vakalarý ve ölümcül veya ölümcül olmayan felçler
gibi kardiyovasküler rahatsýzlýk yaþamýþtýr" dedi.
LePetri, "Ulusal kolesterol kýlavuzlarýnda þeker hastalýðýnýn
koroner kalp hastalýðý açýsýndan son derece önemli bir risk
faktörü olduðu belirtilmiþtir. Gerçekten de, tip 2 diyabetli
hastalarýn önceden kalp krizi geçirmiþ bir kiþi kadar kalp krizi riski altýnda olduklarý belirtilmektedir. Durum böyle olunca, zaten bir kalp krizi geçirmiþ þeker hastalarý için söz konusu olan risk düzeyini tahmin edebilirsiniz. Bu bakýmdan bu
yeni veriler son derece önemlidir" dedi.
On yýl öncesine kadar az sayýda þeker hastasýnýn statinlerle
tedavi edildiðini hatýrlatan LePetri, þimdi ise ADA'nýn þeker hastalarýnýn olaylarýn doðal gidiþatýnýn bir sonucu olarak
statin almalarý gerektiðini düþündüðünü belirtti. LePetri konuþmasýnda yeni verilerin þeker hastalarýnýn yalnýzca ne ile
tedavi edilmeleri gerektiðini deðil, fakat ayný zamanda nasýl
tedavi edilmeleri gerektiðini de gösterdiðini söyledi.
Ýngiltere Glaskow Üniversitesi Týp Fakültesi Patolojik Biyokimya Anabilim Dalý'ndan Klinik Akademik Danýþman
Dr. James Shepherd ise "Bu veriler yüksek riskli diyabetik
nüfusta LDL'yi 80 mg atorvastatin ile kýlavuzlarda tavsiye
edilen düzeylerin altýna düþürmenin kardiyovasküler (CV)
yararlarýný ilk kez ortaya koymaktadýr. Üstelik, hastalar bu
sonuçlara ilave kas risklerine maruz kalmadan ulaþmýþlardýr" diye konuþtu. Yeni Sonuçlanan Bir Çalýþmada Ýlerlemiþ Meme
Kanserli Kadýnlarda, Paklitaksel'e Kýyasla Dosetaksel'in
Saðkalýmý Anlamlý Þekilde Arttýrdýðý Açýklandý
Sanofi -aventis grubu, antrasiklin bazlý tedavinin ardýndan
hastalýðý ilerlemiþ olan ileri evre meme kanserli kadýnlarda
paklitaksele kýyasla Taxotere® (dosetaksel) Enjeksiyon Konsantre'si ile tedavinin, toplam saðkalýmý ve hastalýðýn ilerleyiþine deðin geçen medyan süreyi anlamlý þekilde iyileþtirdiðini gösteren bir faz III çalýþmanýn sonuçlarýnýn Journal of
Clinical Oncology tarafýndan yayýnlandýðýný duyurdu.
Çalýþma, dosetaksel için istatistiksel açýdan anlamlý ve 15.4
aylýk bir medyan saðkalým süresini ortaya koyuyor. Bu süre,
paklitaksel için 12.8 ay oldu. (HR, 1.41; %95CI , 1.151.73; p=0.03). Dosetaksel ve paklitaksel, ilerlemiþ meme
kanserli kadýnlarýn tedavisinde yaygýn olarak kullanýlan ve
taksanlar olarak bilinen bir ilaç sýnýfýnda yer alýyor.
80
ACTUAL
Bu çalýþmada, ABD ve Kanada'daki toplam 53 merkezden
alýnan ve antrasiklin içeren kemoterapi ile önceden tedavisi
baþarýsýz olmuþ lokal olarak ilerlemiþ veya metastatik meme
kanseri bulunan 449 hasta randomize edildi. Hastalar ya
dosetaksel (100 mg/m2 dosetaksel, her 21 günde bir 1 saatlik intravenöz infüzyon ile) veya paklitaksel (175 mg/m2
paklitaksel, her 21 günde bir 3 saatlik intravenöz infüzyon
ile) aldý ve her bir ilaç EMEA ve FDA (Gýda ve Ýlaç Dairesi) tarafýndan onaylanmýþ olan doz ve uygulama þemasýnda
verildi. Bu çalýþma, dosetaksel veya paklitaksel almak üzere
randomize edilen tüm hastalar arasýnda ("intent to treat "
analizi), dosetaksel ile hastalýðýn ilerleyiþine deðin geçen
medyan sürenin paklitakselden anlamlý þekilde daha uzun
MEDICINE
EYLÜL 2005
Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa
olduðunu (5.7 aya karþýlýk 3.6 ay, p<0.0001) ortaya koydu.
Yanýt açýsýndan deðerlendirilebilir durumda olan (tümör
küçülmesi) hastalar arasýnda, paklitaksele kýyasla dosetaksel
almýþ olanlarda anlamlý þekilde daha yüksek yanýt oranlarý
(%37.4'er karþýlýk % 26.4, p=0.02) ve anlamlý þekilde daha uzun medyan yanýt süreleri (7.5 aya karþýlýk 4.6 ay) elde
edildi. Yanýt, "intent to treat" bazýnda (birincil sonlanma
noktasý) deðerlendirildiðinde, toplam yanýt oraný paklitaksele kýyasla dosetaksel için daha yüksek (%32.0'a kýyasla,
%25.0 p=0.10) oldu. Ancak bunun anlamlý bir fark olmadýðý ortaya kondu.
ABD Onkoloji Araþtýrmalarý Medikal Direktörü ve Dallas,
Teksas'daki Sammons Kanser Merkezi Meme Kanseri
Araþtýrmalarý Direktörü olan týp doktoru Stephen E. Jones,
"Bu çalýþma, yaygýn þekilde kullanýlan bu iki taksanýn kýyaslandýðý ilk çalýþmadýr. Klinik öncesi laboratuar kanýtlarý, dosetaksel ve paklitakselin farklý olduklarýný düþündürmektedir. Karþýlýklý kýyaslamanýn yapýldýðý bu çalýþmadan elde
edilen sonuçlar, onkoloji uzmanlarýna bu farklýlýklara iliþkin
klinik kanýtlar sunmaktadýr. Ilerlemiþ meme kanserli hastalarýn tedavisinde saðkalýmda anlamlý farklýlýk ortaya koyan
çalýþmalarý nadiren görmekteyiz" þeklinde konuþtu. Türkiye'de Yaklaþýk 15 Milyon Kiþi
Kalp Damar Hastalýklarý Riski Taþýyor
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalýklarý Derneði tarafýndan Türkiye çapýnda gerçekleþtirilen bir araþtýrma, ülkemizde 15 milyon civarýnda kiþinin metabolik sendromlu olduðunu ve bu kiþilerin diyabet ile kalp damar hastalýklarý riski
taþýdýklarýný ortaya koydu.
Kayseri Erciyes Üniversitesi Týp Fakültesi'nden Prof. Dr.
Fahri Bayram baþkanlýðýnda 5 yýl önce baþlatýlan ve 27 bin
civarýnda kiþiyi kapsayan çalýþmanýn bugüne kadar gelinen
aþamasýnda alýnan sonuçlarý
Ý.Ü. Cerrahpaþa Týp Fakültesi'den Prof. Dr. Hasan Ýlkova,
düzenlenen bir basýn toplantýsý
ile açýkladý.
Henüz Ege ve Marmara Bölgeleri'nin dahil olmadýðý araþtýrma sonuçlarý, ülkemizde 15
milyon civarýnda metabolik
sendromlu kiþi olduðunu ortaya
çýkardý. Prof. Dr. Hasan Ýlkova,
Doðu Anadolu, Ýç Anadolu ve Güney Doðu Anadolu
bölgelerinden gelen sonuçlarýn Türkiye'de þiþmanlýk, metabolik sendrom, kalp ve damar hastalýklarý ile diyabetin ne
denli önemli saðlýk sorunlarý olduðunu ortaya çýkardýðýný
söyledi.
Þiþmanlýk, hipertansiyon, insülin direnci, glukoz tolerans
EYLÜL 2005
ACTUAL
bozukluðu, kolesterol ve trigliserid yüksekliðinin metabolik
sendromun birer parçasý olduðunu belirten Prof. Dr. Ýlkova,
kardiyometabolik risk faktörleri ve abdominal obezitenin
toplumumuzdaki sýklýðýný ortaya çýkarmak için yapýlan araþtýrmaya göre; kadýnlarýn yüzde 46, erkeklerin ise yüzde 31'
inin kalp damar hastalýklarý riski taþýdýðýný söyledi.
Çalýþma sonuçlarýna göre, metabolik sendrom sýklýðý yaþla
orantýlý olarak artýyor. 30-39
yaþlarý arasýnda yüzde 31 civarýnda görülürken, 60 yaþýndan sonra yüzde 59'lara kadar
çýkýyor. Metabolik sendrom kadýnlarda erkeklere oranla daha
sýk görülüyor.
Araþtýrma sonuçlarý, erkeklerde
diyabet riskinin yüzde 17.1, kadýnlarda ise yüzde 19.8 olduðunu gösteriyor. 60 yaþýndan sonra diyabetin ortaya çýkma sýklýðý yüzde 30'u buluyor. Kadýnlarýn yüzde 17.6' sýnýn, erkeklerin de yüzde 21.6' sýnýn ise trigiliseridi yüksek.
Kolesterol deðerlerine bakýlýðýnda ise HDL kolesterol deðerlerinde toplumun genelinde bir sorun görülmezken kalp
damar hastalýklarý riskini arttýran LDL' ye bakýldýðýnda ise
çalýþma yapýlan toplumun yüzde 20'sinde LDL'nin yüksek
olduðu görülüyor. MEDICINE
81
Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa kýsa... Kýsa
Bazý Kanser Türlerine Karþý Koruyucu Etki:
Meyve Suyu
Yapýlan araþtýrmalar, 2000-2020 yýllarý arasýnda geliþmekte
olan ülkelerde yüzde 73, geliþmiþ ülkelerde ise yüzde 29
oranýnda artacaðý tahmin edilen kanser vakalarýyla mücadelede optimal beslenmenin önemini ortaya koyuyor. Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öðretim
Üyesi Prof. Dr. Sevinç Yücecan, sebze ve meyve sularýnýn
içerdiði bileþenler ile bazý kanser türleri ile koroner kalp, inme ve diðer kronik hastalýklara karþý koruyucu etkilerinin
olabileceðini belirtiyor.
Kanser vakalarýnýn geliþmekte olan ülkelerde yüzde 30'u,
geliþmiþ ülkelerde ise yüzde 20'sinin diyete baðlý oluþtuðu
belirtiliyor. C ve E vitaminleri, karotenoid ve biyoaktif bileþen olarak deðerlendirilen fenonik bileþik içerikleri ile potansiyel antioksidan etkinlik gösteren sebze ve meyve sularý
ise bazý kanser türlerine karþý koruyucu etkide bulunabiliyor.
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öðretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Yücecan, bitkilerde bulunan
doðal antioksidanlarýn, özellikle de flavonoidler ve polifenollerin, reaktif oksijen türleri (ROS) aracýlýðýyla oluþan doku hasarlarýna karþý olasý koruyucu özelliklerine dikkat çekiyor. Bu reaktif türler, vücudumuzda metabolik yolla oluþabileceði gibi ultraviyole ýþýnlara, hava kirliliðine, sigara dumanýna maruz kalýnmasýyla, alkol ve bazý ilaçlarýn alýmýyla da
oluþabiliyor.
Biyoaktif bileþenlerin sebze ve meyvelere kýyasla sebze ve
meyve sularýndan daha kolaylýkla emilebildiði belirtiliyor.
Özellikle, çilek, viþne veya kýrmýzý üzüm suyunun gerek antosiyanin, gerekse de askorbik asit ve diðer polifenoller gibi
güçlü antioksidan etkinlik gösteren bileþenler yönünden
zengin olduklarý vurgulanýyor.
Günde 1 porsiyon sebze ve meyve tüketiminin artmasý akciðer kanseri riskini yüzde 6 oranýnda düþürüyor. Yaþlarý 1599 arasýnda deðiþen 9.959 Finli kadýn ve erkek üzerinde
Finlandiya'da Ulusal Halk Saðlýðý Enstitüsü tarafýndan yapýlan, 24 yýl süreli bir çalýþmada elma tüketimi arttýkça akciðer kanser vakalarýnýn azaldýðý görüldü.
Çalýþmalar, kayýsý suyunun potasyum, folat ve A vitaminine dönüþebilen karotenoidlerden özellikle β-karoten açýsýndan çok zengin olduðunu ortaya koyuyor. β-karoten'in
diðer karotenoidler arasýnda en yüksek potansiyel A vitamini aktivitesine sahip bileþen olduðu belirtiliyor. Bir bardak
(200 ml) kayýsý suyunda bulunan 2300 μg β-karoten günlük A vitamini gereksiniminin 4-8 yaþ grubu için yüzde
48'ini, 9-13 yaþ grubu için yüzde 32'sini, 14 yaþ ve sonrasý
erkekler için yüzde 21' ini, 14 yaþ ve sonrasý kadýnlar için
ise yüzde 27'sini karþýlýyor. Kolera Salgýnýndan Sirke ile Korunun!
Çok eski dönemlerden beri tedavi ve dezenfekte edici özellikleri bilinen sirke, son günlerde Ankara' da baþlayan kolera salgýný söylentileri sonrasýnda yine uzmanlarýn gündemine geldi.
Uzmanlarca bu konudaki en iyi dezenfektan olarak nitelenen sirke, 2 kez fermente olmasý ve bu sayede üzüm ve elmadan gelen tüm aromatik ve insan saðlýðý açýsýndan faydalý maddeler içermesi nedeniyle en etkili ve en ucuz tedavi
yöntemi olarak öneriliyor.
Prof.Dr. Nihat Aktan'ýn verdiði bilgiye göre, çok düþük pH
deðerine sahip uçucu bir madde olmasý özelliði ile mikroorganizmalarýn yaþamasýna izin vermemesi nedeniyle sirke-
82
ACTUAL
nin hijyenik amaçla kullanýldýðýnda etkinliðinin çok fazla
olduðu ve uçucu olmasý nedeniyle hiçbir yan etkisi olmadýðý
belirtiliyor.
Bu amaçla meyve ve sebzelerin hafif sirkeli suda yýkanmasý,
yüzeylerin sirkeli su ile silinmesi, halýlarýn sirkeli su ile temizlenmesiyle mikroorganizmalarýn yok edilmesinde sirkenin son derece etkili olduðu vurgulanýyor.
Bunun yaný sýra tüm baðýrsak florasýný alkali ortamýnda yaþayan bakterilerden arýndýrmasý nedeniyle sirkenin baðýrsak
rahatsýzlýklarýna da iyi geldiði de verilen bilgiler arasýnda
yer alýyor. MEDICINE
EYLÜL 2005
Download