T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ COĞRAFYA (TÜRKĠYE COĞRAFYASI) ANABĠLĠM DALI BOLKAR DAĞLARI’NIN DOĞU KESĠMĠNDE JEOMORFOLOJĠK BĠRĠMLER ÜZERĠNDE ARAZĠ KULLANIMI Doktora Tezi Ġsmail EGE DanıĢman Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR Ankara-2008 Önsöz Coğrafya, doğal çevre ile insan arasındaki iliĢkileri belirleyen ve bu iliĢkileri neden-sonuç iliĢkisi ile ortaya koyan en önemli bir bilim dalıdır. Aslında doğal ortamla canlılar, özellikle de insanlar arasındaki iliĢki karĢılıklı etkileĢime dayalıdır. Canlılar doğal çevreden etkilenirken aynı zamanda doğal çevreyi etkilemektedirler. Ġnsanlar ile doğal ortam arasındaki etkileĢimler, arazi kullanımı olarak ortaya çıkmaktadır. Dünyanın farklı yerlerinde farklı doğal koĢullar hâkim olduğundan, doğayı kullanma biçimleri de farklı olmaktadır. Türkiye, doğal koĢullar bakımından oldukça renkli ve çeĢitlilik gösteren bir ülkedir. Ülke arazisindeki bu çeĢitlilik, arazi kullanımı üzerinde doğrudan etki yapmaktadır. ÇalıĢma alanı olarak seçilen Bolkar dağlarının doğu kesimi, doğal koĢulların kısa mesafelerde büyük değiĢiklikler gösterdiği bir konumda bulunmaktadır. Büyük bir bölümü Akdeniz bölgesinde ve çok az bir bölümü de Akdeniz bölgesinden Orta Anadolu bölgesine geçiĢ zonunda yer almaktadır. Kütlevi bir özellik gösteren bu dağlık kütle üzerinde Tarsus çayı, Çakıt Çayı‘nın kolları ve birçok irili ufaklı akarsular çeĢitli vadiler meydana getirerek Ģekillendirmeler yapmıĢlardır. Bolkar dağlarının Tarsus ovasından itibaren yaklaĢık 100 metrelerden baĢlayarak en yüksek nokta olan Medetsiz Tepe (3524m)‘ye kadar oldukça yüksek bir yükselti farkının mevcudiyeti dağ üzerinde hem jeomorfolojik birimlerin Ģekillenmesine hem de arazi kullanımının çeĢitlenmesine yol açmıĢtır. Bu çalıĢmada Bolkar dağlarının doğu kesimde öncelikli olarak jeomorfolojik birimler ortaya çıkartılmıĢ ve daha sonra bu birimler üzerinde arazi kullanım durumu iĢlenmiĢtir. Böylece dağlık sahanın sahip olduğu potansiyel doğrultusunda ileriki dönemlere yönelik planlama önerilerinde bulunulmaya çalıĢılmıĢtır. Bu çalıĢma esnasında değerli görüĢ, bilgi ve deneyimleri ile çalıĢmayı yöneten sayın hocam Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR‘a, özellikle haritalar konusunda büyük katkıları olan sayın hocam Prof. Dr. Mesut ELĠBÜYÜK‘e teĢekkürü bir borç bilirim. ÇalıĢma esnasında Coğrafi Bilgi Sistemlerinin teze uygulanması ve Uzaktan algılama tekniklerinden yararlanma hususunda sınırsız desteklerini gördüğüm ODTÜ öğretim Üyelerinden sayın hocam Prof. Dr. M. Vedat TOPRAK hocama da teĢekkürlerimi sunarım. I ÇalıĢma esnasında bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümündeki tüm öğretim elemanlarına ve özellikle de jeomorfoloji ve iklim hususunda yardımlarını esirgemeyen sayın hocam Doç. Dr. Ġhsan ÇĠÇEK‘e burada teĢekkür etmek isterim. Ayrıca çalıĢmanın baĢından sonuna kadar bana manevi olarak destek veren değerli eĢim Esra EGE‘ye ve arazi çalıĢmaları esnasında tüm araziyi birlikte dolaĢtığım arkadaĢım Ahmet GÜL‘e ayrıca teĢekkür ederim. Ġsmail EGE Ankara, Aralık 2007 II ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ ……………………………….………………………………..…………..I HARĠTALAR LĠSTESĠ ……………………………………………...…………VII ÇĠZELGELAR LĠSTESĠ ………………………….……………………………. XI ġEKĠLLER LĠSTESĠ ………………………………………………………… XIV FOTOĞRAFLAR LĠSTESĠ ……………………………………...………… XVI 1. GĠRĠġ……………………………………………………………………………………1 1.1. ARAġTIRMA ALANININ YERĠ VE SINIRLARI……………………..……1 1.2. ARAġTIRMANIN AMACI VE KAPSAMI ………………………………… 6 1.3. YÖNTEM VE TEKNĠKLER ………………………………..………………. 7 1.4. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE…….……..…………………. 9 1.4.1. KURAMSAL ÇERÇEVE……………………..…………………… 9 1.4.2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE…………………………………….. ..13 1.4.3. DAHA ÖNCE YAPILMIġ ÇALIġMALAR……………………… 20 2. BOLKAR DAĞLARININ DOĞU KESĠMĠNDE ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN DOĞAL VE BEġERĠ FAKTÖRLER……………………………22 2.1. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN DOĞAL FAKTÖRLER………………………………………….……………. 22 2.1.1. ARAġTIRMA ALANININ MORFOMETRĠSĠ ……………….. 22 2.1.2. JEOLOJĠK YAPI ………………………………………………..25 2.1.2.1. Paleozoyik …………………………………………….....25 2.1.2.2. Mesozoyik …….…………………………...…………….29 2.1.2.3. Tersiyer ………………………………………..………. . 32 2.1.2.4. Kuvaterner ………...……………………………………..40 2.1.2.5. Jeolojik Evrim-Paleocoğrafya…………………………….42 III 2.1.3. ĠKLĠM ÖZELLĠKLERĠ ………..……….…………..…………...49 2.1.4. HĠDROĞRAFĠK ÖZELLĠKLER ..…… ….…………………….61 2.1.5. TOPRAK ÖRTÜSÜ…………..…………………..……………...68 2.1.5.1. Zonal Topraklar ………………….……………...………71 2.1.5.2. Ġntrazonal Topraklar ……………………………………74 2.1.5.3. Azonal Topraklar………………………………………..75 2.1.5.4. Arazi Sınıfları ve Kullanma Durumu……………….……78 2.1.6. DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ ……………..………………………..85 2.1.6.1. Asıl Akdeniz KuĢağı Vejetasyonu……………….….…...86 2.1.6.2. Akdeniz Dağ ve Akdeniz Ardı Dağ KuĢaklarının Orman Vejetasyonu…………………………………….….………..92 2.1.6.3. Akdeniz Ardı Dağ KuĢağı Vejetasyonu……………..….99 2.2. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN BEġERĠ FAKTÖRLER ……………………………………………………….102 2.2.1. ĠDARĠ BÖLÜNÜġ…………….……………….………………..102 2.2.2. NÜFUS ve YERLEġME ……………………………………… 107 2.2.3. ULAġIM………………………..………………………..……. 128 2.2.4. EKONOMĠK FAALĠYETLER …..………………………….... 134 3. JEOMORFOLOJĠK BĠRĠMLER ve ARAZĠ KULLANIMI …………………....137 3.1. YÜKSEK DAĞLIK SAHA ve PLATOLAR KUġAĞI…..…..… 143 3.1.1. ZĠRVELER …………………………………………………... 143 3.1.2. ZĠRVE DÜZLÜKLERĠ (2500-3000 M.)……..………………. .144 3.1.3. YÜKSEK PLATOLAR (2000-2500 M.)……………………..... 147 3.1.4. YÜKSEK KESĠMLERDEKĠ KARSTĠK ġEKĠLLER … …..… 148 3.1.4.1. Dolinler ………………...…….……...………….…… 149 3.1.4.2. Uvalalar …………………….……..………………… 152 IV 3.1.4.3. Polyeler …………………….….…..………………… 154 3.1.5. YÜKSEK KESĠMLERDEKĠ BUZUL ġEKĠLLERĠ..….……… 156 3.1.5.1. Sirkler …………………….…….………..…..……… 158 3.1.5.2. Buzul vadileri ………….….………………………… 161 3.1.5.3. Moren depoları …….…….…….…………………… 164 3.1.6. FLÜVĠYAL VADĠLER .……………………………………… 166 3.1.7. KAYġAT KONĠLERĠ ………..……………………….………169 3.1.8. YÜKSEK DAĞLIK SAHA VE PLATOLAR KUġAĞINDA ARAZĠ KULLANIMI……………………..……………………172 3.1.8.1 Hayvancılık amaçlı yaylacılık ….…………….. ……..173 3.1.8.2. Sayfiye Amaçlı Yaylacılık …..……..………………..214 3.1.8.3. Dağ Turizmi ………………….………………..…… 216 3.3. ORTA YÜKSELTĠDEKĠ PLATO ALANLARI KUġAĞI ve ARAZĠ KULLANIM………….…………………………………………..………………222 3.3.1. PLATOLAR (AġINIM DÜZLÜKLERĠ 1000-1750 METRELER)………………………………………….………. 224 3.3.2. ECEMĠġ-AKÇATEKĠR GRABENĠ (AKÇATEKĠR-POZANTI KISMI) ………………………………………………………… 230 3.3.3. VADĠLER ………………..…………………………………… 232 3.3.5. KARSTĠK ġEKĠLLER ……………………………………….. 247 3.3.5.1. Dolin ve Uvalalar……………………………………. 247 3.3.5.2. Mağaralar………………….………………………… 249 3.3.6. ARAZĠ KULLANIM DURUMU ….…………………………. 250 3.4. ALÇAK PLATO ALANLARI KUġAĞI ve ARAZĠ KULKLANIM………….. 312 3.4.1. ALÇAK PLATOLAR (AġINIM DÜZLÜKLERĠ 350-1000 M)..312 3.4.2. TRAVERTENLER VE DOLGU YÜZEYLERĠ(200-350 M) … 317 3.4.3. KARSTĠK ġEKĠLLER ……………………………..………… 318 V 3.3.2.1. Dolin ve Uvalalar……………….…………………... 318 3.3.2.2. Mağaralar……………………..….…………………... 320 3.4.4. VADĠLER…………..…………………………….…………… 323 3.4.5 EĞĠMLĠ ETEK DÜZLÜKLERĠ, BĠRĠKĠNTĠ KONĠ VE YELPAZELERĠ………………………………………………..333 3.4.6. ALT KUġAKTA ARAZĠ KULLANIM DURUMU …..………336 4. ARAZĠ KULLANIM PLANLAMASINA YÖNELĠK ÖNERĠLER……………..358 4.1. HAYVANCILIĞA YÖNELĠK ÖNERĠLER……………………………… 358 4.2. TURĠZM ve REKREASYON ALANLARININA ĠLĠġKĠN ÖNERĠLER..373 4.2. TARIMSAL FAALĠYETLERE YÖNELĠK ÖNERĠLER……………….. 377 4.4. YERLEġMELERLE ĠLGĠLĠ ÖNERĠLER …………………………..….. 380 SONUÇ……………………………………….…………………………………… 386 ÖZET ………………………………………………………….………………….. 390 BĠBLĠYOĞRAFYA..................................................................................................394 EK-1: GÖRÜġME FORMU (YAYLA)……………………………….…………… 408 EK-2: GÖRÜġME FORMU (KÖY/KASABA) …………………………………….417 EK-3: BOLKAR DAĞLARI‘NIN TURĠZM AÇISINDAN KULLANIM ANKETĠ 421 VI HARĠTALAR LĠSTESĠ Harita: 1. Bolkar Dağlarının Lokasyon Haritası ………………….……………… 1 Harita: 2. ÇalıĢma Alanın Lokasyon Haritası…………………………………….....4 Harita: 3. ÇalıĢma Alanın Topoğrafya Haritası ……...……………………………..5 Harita: 4. ÇalıĢma Alanının Fiziki Haritası ……………………………………… 24 Harita: 5. ÇalıĢma Alanının Jeoloji Haritası…………………………………….. 26 Harita: 6. Bolkar Dağlarının GenelleĢtirilmiĢ YağıĢ Haritası …..………….….. 55 Harita: 7. ÇalıĢma Alanının Akarsu Ağı Haritası ……………………………….. 62 Harita: 8. Bolkar Dağlarında Su Kaynaklarını Gösteren Harita ………………... 66 Harita: 9. AraĢtırma Sahasının Genel Toprak Dağılımını Gösteren Harita …........ 72 Harita: 10. Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları Haritası ………………………….. 80 Harita: 11 Bitki Örtüsü Haritası. ………….…………………………………..… 87 Harita: 12. Ġl ve Ġlçeler Düzeyinde Ġdari BölünüĢ Haritası ………………………104 Harita: 13. Ġlçeler ve Köyler Düzeyinde Ġdari BölünüĢ Haritası ……………….. 105 Harita: 14. UlaĢım Ağı Haritası (Genel)……………………………………… 130 Harita: 15. UlaĢım Ağı Haritası (Kuzey)…………… ………………………… 131 Harita: 16. UlaĢım Ağı Haritası (Güney)…………………………………….... 132 Harita: 17. ÇalıĢma Alanının Genel Jeomorfoloji Haritası …………………….. 138 Harita: 18. ÇalıĢma Alanının Eğim Haritası ………………………………… 140 Harita: 19. Zirveler Kısmının Genel Görünümü …………………….………….. 144 Harita: 20. Zirve Düzlükleri ……………………………….……………….……145 Harita: 21. Yüksek Plato Alanlarından Dümbelek Platosu ve Üzerindeki Polyeler………………………………………………………………147 Harita: 22. KesiktaĢ Tepesi Doğusundaki Yüksek Plato Alanları …………….... 148 Harita: 23. Bolkar Dağlarındaki En Yoğun Sirk ve Buzul Vadilerinin Görüldüğü Saha…………………………………………….……………………. 158 VII Harita: 24. Eğerkaya ve Medetsiz Tepeleri Gerisindeki Buzul Toplanma Havzaları……………………..………………………….……………..159 Harita: 25. Kuzey Yönlü Buzul Vadileri ...………………………..…………… 161 Harita: 26. Batı Kesimdeki Buzul Vadileri …...…………………………….…. 163 Harita: 27. Eğerkaya ve Medetsiz Tepelerinin Kuzey Kesimindeki Buzul Vadileri ve Moren Depoları …………………………………………………........ 164 Harita: 28. Karboğazı ve Elmalıboğadaki KayĢat Konileri ……...…………….. 170 Harita: 29. Bolkar Dağlarının Doğu Kesimindeki Yaylalar ………..………… 174 Harita: 30. Jeomorfolojik Birimler Üzerindeki Zirve Yaylalar ……….………… 176 Harita: 31. Zirve KuĢağındaki Yaylaların Bulundukları Ġdari Sınırlar ....……... 183 Harita: 32. Yüksek Dağlık KuĢakta Yaylaların DağılıĢı ………...……………… 188 Harita: 33. Dümbelek Platosu Üzerindeki Yaylalar ………………………...…. 193 Harita: 34. Çamlıyayla Kuzeyindeki Yüksek Yaylalar ………………….……. . 197 Harita: 35. Gülek Kasabası Sınırları Ġçerisindeki Yaylalar ……………..………199 Harita: 36. Elmalıboğaz Yaylak Alanındaki Yaylalar ………….…….….………202 Harita: 37. Akçatekir Doğusundaki Dağlık Kütle Üzerindeki Yaylalar ………..208 Harita: 38. Ereğli – Çamlıyayla YürüyüĢ Rotası …………………….….…….. 218 Harita: 39. Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminin Turizm Haritası ……………..…220 Harita: 40. Orta Yükseltideki Plato Alanlarının Güneybatı Bölümü ………...…225 Harita: 41. Kuzey Kesimde Yer Alan Orta Seviyedeki Plato Alanları …………228 Harita: 42. Hacın Dağı (KesiktaĢ T.) Doğusu Orta Seviyede ParçalanmıĢ Plato Yüzeyleri..…….………………………………………………………230 Harita: 43. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni …..……………………………..……… 231 Harita: 44. Cehennemdere Ve Kadıncık Vadileri ………………………..…… 233 Harita: 45. Cehennemdere Boğazı ……….………………………………………234 Harita: 46. Fakılar-Boğazpınar(Boğazkinir) Boğazı ……………………………..236 VIII Harita: 47. Kapız, Gülek Deresi Vadileri Ve Gülek Boğazı …………………. 238 Harita: 48. Arslanköy Dersi Vadisi ………………………………………….….. 240 Harita: 49. Çakıt Çayı Vadisi Yukarı Çığır ..…………….…………………..….. 241 Harita: 50. Çakıt Çayı Vadisi Orta Çığır …………………………………………242 Harita: 51. Belemedik Boğazı …..………………………………………………. 244 Harita: 52. Pozantı-Çiftehan Kasabaları Arasında Yer Alan ġekerpınar Boğazı.. 246 Harita: 53. Gözne Kasabası …………………………...………………………….260 Harita: 54. Pozantı Ġlçe Merkezinde KesiĢen Yollar …………………………….273 Harita: 55. Bolkar Dağlarının Güney Kesiminde YerleĢmelerin DağılıĢı …….. 284 Harita: 56. Bolkar Dağlarının Kuzey Kesiminde YerleĢmelerin DağılıĢı ……. 285 Harita: 57. Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminde YerleĢmelerin DağılıĢı ………. 287 Harita: 58. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanım Durumu …………. 299 Harita: 59. Orta KuĢağın Güneydoğu Kesiminde Arazi Kullanım Durumu ….….300 Harita: 60. Corine Arazi Sınıflandırma Sistemine Göre Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Arazi Kullanım Durumu ……………………………….. 310 Harita: 61. Alçak Platolar KuĢağı (Güney Bölüm)…………………………… 315 Harita: 62 Alçak Platolar KuĢağı (Güneydoğu Bölüm)……………………….… 316 Harita: 63. Vakıf Alanı Uvalası ……………………………………………… 319 Harita: 64. Kızılçukur Uvalası ……………………………………………….. 320 Harita: 65 Kızlarasarayı Mağaraları ……………………………………………. 323 Harita: 66. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı Ve Kadıncık Çayı) Vadisi …………….. 324 Harita: 67. Gülek Deresi Vadisi ……………………………………………….. 329 Harita: 68. Kızıldere Vadisi ………………………………………………….. 330 Harita: 69. Deliçay Deresi Vadisi ……………………………………………… 331 Harita: 70. Alt KuĢağın Kuzeydoğusunda Yer Alan Vadiler ………………….. 332 Harita: 71. Alt KuĢağın Jeomorfoloji Haritası ……………………………….… 334 IX Harita: 72. Alt KuĢaktaki Birikinti Koni Ve Yelpazeleri …………………….… 335 Harita: 73. Alt KuĢağın Güneybatı Bölümünde Arazi Kullanım Durumu …… 342 Harita: 74. Alt KuĢağın Kuzeydoğu Bölümünde Arazi Kullanım Durumu …..… 343 Harita: 75. Alt KuĢakta Jeomorfolojik Birimler Üzerinde Köy ve Kasabalar ….359 Harita: 76. Dümbelek Platosunda Uygun Yayla Alanları ve Mevcut Yaylalar …362 Harita: 77. Zirve Platosu ve Yüksek Plato Alanlarında Uygun Yayla Alanları ve Mevcut Yaylalar ..…………………………………………………… 363 Harita: 78. Yazıgöl Çevresi …………………………………………………… 365 Harita: 79. Gülek Kasabası Sınırları Dahilindeki ve KesiktaĢ Tepesi Çevresindeki Yaylalar …………………………………………………….………… 366 Harita: 80. Önerilebilecek Yayla Alanları……………………………………… 370 Harita: 81. Önerilebilecek Yayla Alanları (Ayrıntılı)…………………………….371 Harita: 82. Bolkar Dağlarının Kuzey Kesiminde Yer Alan YerleĢmeler ve Uygun YerleĢim Alanları ……………………….…………………………. 381 Harita: 83. Bolkar Dağlarının Güney Kesiminde Yer Alan YerleĢmeler ve Uygun YerleĢim Alanları ……………………………………………………. 382 Harita: 84. Su Kaynakları Hesaba Katılmaksızın Uygun YerleĢim Alanları(Kuzey Kesim)…………….………………………………………………….. 384 Harita: 85. Su Kaynakları Hesaba Katılmaksızın Uygun YerleĢim Alanları (Güney Kesim)……………………………………………………………….. 385 X ÇĠZELGELER LĠSTESĠ Çizelge: 1. Bolkar Dağları‘nın Doğu Kesiminde Aylara Göre ve Yıllık Ortalama Sıcaklık(°C)……………………………………………………………..50 Çizelge: 2. Mersin ile Çamlıyaylanın aylık ortalama sıcaklık değerleri ve sıcaklık gradyanı …………………………………………………………………51 Çizelge: 3. Aylara Göre Yükselti Katlarındaki Sıcaklık Dağılımı.……................... 52 Çizelge:4. Mevcut Ġstasyonlarda Aylık ve Yıllık Ortalama YağıĢ Miktarı (Mm Olarak)……………………………………………………………….... 54 Çizelge: 5. Mevcut Ġstasyonlarda Aylık ve Yıllık Ortalama Bağıl Nem Oranı (% Olarak)......................................................................................................57 Çizelge: 6. SeçilmiĢ Ġstasyonlara Göre Ġklim Tipleri…………………………….. 60 Çizelge: 7. Büyük Toprak Grupları……………………………………………….. 70 Çizelge: 8. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Ġlçelerin Alansal Oranları………………...103 Çizelge: 9. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kır Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler (1970-2000)….....……………………………………………..............107 Çizelge: 10. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kasaba Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler (1970-2000) ………………………..……..….……....…113 Çizelge: 11. AraĢtırma Sahasındaki Köyler, Bu Köylere Bağlı Mahalleler ve Yaylalar (1981 Yılı Köy Envanteri Verilerine Göre)…….…………... 115 Çizelge: 12. Köy ve Kasabaların KuĢaklara Göre Dağılımı …………….. …… 121 Çizelge: 13. Mevcut Yollar ve Kapladığı Alanlar….……….…………….......… 129 Çizelge: 14. Zirve Düzlüklerinde Yer Alan Yaylalar …….....………….………. 177 Çizelge: 15. Yüksek Platolarda Yer Alan Yaylalar…………..……..…………… 189 Çizelge: 16. Elmalıboğaz ve Karboğazı Yaylalarının Gülek Kasabası ve Akçatekir Yaylasına Olan Uzaklıkları (Km Olarak)……….…….……...…….… 207 Çizelge: 17. Çamlıyayla ve Sebil Kasabalarında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi … 253 Çizelge: 18. Arslanköy Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ………...….. 259 XI Çizelge: 19. Gözne Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ……….…….….. 260 Çizelge: 20. Gülek Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ……………..…...265 Çizelge: 21. Akçatekir Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi …….….….. 267 Çizelge: 22. Akçatekir Kasabasında KıĢ ve Yaz Dönemlerinde Hane Ve Ortalama Nüfusları(Ġmar Planı 2000)……………………………………….…... 270 Çizelge: 23. Mahallelere Göre Nüfus Yoğunlukları ……………………….......... 271 Çizelge: 24. Ġlçedeki Turistik Tesisler..................................................................... 276 Çizelge: 25. Pozantı Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi……………….... 277 Çizelge: 26. Darboğaz ve Aktoprak Kasabalarında Nüfusun Yıllara Göre DeğiĢimi........……………………………………………………..….. 282 Çizelge: 27. Orta KuĢakta Yer Alan Köy YerleĢmeleri ve Bulunduğu Jeomorfolojik Birim…………………….………………………………….….…..… 288 Çizelge: 28. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Yer Alan YerleĢmeler …………… 290 Çizelge: 29. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanımı……….……......... 292 Çizelge: 30. Orta KuĢağın Zirveler Bölümü Ġle Arazi Kullanım Durumu..…........ 296 Çizelge: 31. Corine Arazi Sınıflandırmasına Göre Orta KuĢakta Arazi Kullanım Durumu………………………………………………………..…….. 298 Çizelge: 32. Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Arazi Kullanımı ve YetiĢtirilen Tarım Ürünleri ………………………………….……...…….……..……….. 302 Çizelge: 33. Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Arazi Kullanım Durumu …............ 304 Çizelge: 34. Zirveler KuĢağı Ġle Birlikte Orta KuĢakta Arazi Kullanım Durumu(Kuzey)……………………………………………………… 306 Çizelge: 35. Corine Arazi Sınıflandırma Sistemine Göre Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Arazi Kullanım Durumu …………………..…………..…..……….... 308 Çizelge: 36. Alt KuĢakta Arazi Kullanım(Corine Sınıflandırmasına Göre)...…… 336 Çizelge: 37. 1981 Yılı Köy Envanter Verilerine Göre Arazi Kullanım Verileri … 344 Çizelge: 38. 1981 Yılı Köy Envanteri Verilerine Göre Arazi Kullanım Durumu ...351 XII Çizelge: 39. Alt KuĢakta Jeomorfolojik Birimler Üzerinde Köy Ve Kasabaların DağılıĢı……………………………………………………...………….354 Çizelge: 40. Mekansal Analiz Kriter Değerleri………………………………….. 360 Çizelge: 41. Önerilebilecek yayla alanları için kriterler ………………………… 368 XIII ġEKĠLLER LĠSTESĠ ġekil: 1. SadeleĢtirilmiĢ Bolkar Dağları Kesiti. (Blumenthal 1956‘dan DeğiĢtirilerek)….………...………………………………...…………….2 ġekil: 2. Adana Kuvaterner Havzasının GeliĢimini Gösteren Blok Diyagram ve Enine Kesit (ġematik)……………………..…………………. ……41 ġekil: 3. ÇalıĢma Bölgesinde Formasyonların ve Birimlerin Birbirleri Ġle Olan ĠliĢkileri Gösteren ġematik Diyagram…………….............................. 43 ġekil: 4. Bolkar Dağları Ve Ereğli UlukıĢla Haczasından Kuzey Güney Yönlü AlınmıĢ………………………………………………………………… 45 ġekil: 5. AĢınım Yüzeyleri ………………………………………………………... 48 ġekil: 6. Ortalama Sıcaklığın Yıllık DağılıĢı …..……………………….. ……… 50 ġekil: 7. Aylık Sıcaklık Değerlerinin Yükselti Katlarına DağılıĢı …………..…... 52 ġekil: 8. YağıĢ Miktarının Aylara Göre DağılıĢı ………………………………… 54 ġekil: 9. Bağıl Nem Oranları(%)‘Nın Aylara Göre DağılıĢı ………………....…. 57 ġekil: 10. Pozantı istasyonunda yaz döneminde rüzgar esme sayıları …………….. 58 ġekil: 11. Mersin Merkez YağıĢ ve DüzeltilmiĢ Potansiyel Evapotransprasyon … 59 ġekil: 12. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Büyük Toprak Grupları………………….. 70 ġekil: 13. Bolkar Dağlarında Bitki KuĢakları ……………………………… 88 ġekil: 14. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Ġlçelerin Alanlarının Oransal Dağılımı…....103 ġekil: 15. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Ġlçelerin Kapladıkları Alanların Oransal Dağılımı………………………………………………………………..106 ġekil: 16. ÇalıĢma Alanın Ġller Bazında Kapladığı Oran …………………………106 ġekil: 17. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kır Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler (19702000)………………………………………………….….......... 112 ġekil: 18. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kasaba Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler (1970-2000)………………………………………….... 113 ġekil: 19. Bolkar Dağları Üzerinden KB – GD Doğrultusunda AlınmıĢ Profiller..142 XIV ġekil: 20. Yüksek Dağlık KuĢaktaki Flüviyal Vadiler ……………………...........167 ġekil: 21. Yüksek Dağlık KuĢaktaki Buzul Vadiler………………….….............. 169 ġekil: 22. Bolkar Dağlarının Güney Kesiminin KB – GD Ġstikametinde Profili .. 223 ġekil: 23. Belemedik Boğazının Enine Profilleri ………………....…………….. 243 ġekil: 24. Çamlıyayla ve Sebil Kasabalarında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi…… 250 ġekil: 25. Arslanköy Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi .………………. 259 ġekil: 26. Gözne Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ………………..….. 260 ġekil: 27. Gülek Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi …………………… 266 ġekil: 28. Akçatekir Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi …………………267 ġekil: 29. Pozantı Ġlçe Merkezinde Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi…...……….… 278 ġekil: 30. Darboğaz ve Aktoprak Kasabalarında Nüfusun Yıllara Göre DeğiĢimi.282 ġekil: 31. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanımı …………..………... 292 ġekil: 32. Köy ve Kasabaların Kapladığı Alanlar……..……………….…………294 ġekil: 33. Köy Ve Kasabaların Kapladığı Alanlar(SadeleĢtirilmiĢ Olarak)…….…295 ġekil: 34. Zirveler KuĢağı Ve Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanım Durumu…………………………………………………….………..…297 ġekil: 35. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanım Durumunun Oransal Dağılım………………………………………………………….…..…298 ġekil: 36. Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Zirve KuĢağı Ġle Birlikte Arazi Kullanım Durumu…………………………………………………………….…..305 ġekil: 37. Zirveler KuĢağı Ġle Birlikte Orta KuĢakta Arazi Kullanım Durumu(Kuzey)…………………………………………….……..…...307 ġekil: 38. Corine Arazi Sınıflandırma Sistemine Göre Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Arazi Kullanım Durum………………….………….…….….……..…309 ġekil: 39. Alt KuĢak Ġçerisinde Yer Alan Farklı Seviyeler ………………….… 313 ġekil: 40. Alt KuĢakta Arazi Kullanım Oranları ……..………………..…………337 XV ġekil: 41. 1981 Yılı Köy Envanteri Verilerine Göre Arazi Kullanım Durumu Yüzdeleri............................................................................................... 351 ġekil: 42. Mekansal Analizde Kullanılan Altlık Haritalar Ve Sonuçta Ortaya Çıkan Uygun Yayla Alanları …………..…………………………….……... 361 ġekil: 43. Önerilebilecek yayla alanları analiz Ģeması…………………………….369 ġekil: 44. Hayvancılık Amaçlı Yaylacılık Faaliyetleri Ġle Ġlgili SWOT Analizi …372 ġekil: 45. Sayfiye Amaçlı Yaylacılık Faaliyetleri Ġle Ġlgili SWOT Analizi...……. 374 ġekil: 46. Tarımsal Faaliyetlere Yönelik SWOT Analizi …………….…….....…..378 XVI FOTOĞRAFLAR LĠSTESĠ Foto: 1. Karagöl ………………………………..…………………..…..…………. 64 Foto: 2. Nohutluk Gölü ve Çevresi………………………………..........……....... 64 Foto: 3. Katırçayırı Yaylasında Su Kuyusu ve Hayvanların Sulandığı Tekne….. 67 Foto: 4. Elmalı Boğazında GeniĢ Çaplı KayĢat Konileri ve Üzerinde GeliĢmiĢ Kolüvyal Topraklar……………………..………………………………...77 Foto: 5. Tarsus‘un Kuzeyinde Çamlıyayla Civarında Kızılçam Ormanları ……… 89 Foto: 6. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni Ġçerisinde Yer Alan Kızılçam Ormanları .….. 90 Foto: 7. Alayalı Köyü Çevresinde Tesbih (Styrax Officinalis) Ağacı ………..… 91 Foto: 8. Akçatekir Civarında Kızılçamlar ve Orman Altı Florası …………….….. 92 Foto: 9. Bolkar Dağlarının Güneyi Çamlıyayla‘nın Kuzeyinde Göknar Ardıç Mücadelesi………………………………………………………………. 94 Foto: 10. Ana Ardıç ………………………………………………………………. 95 Foto: 11. Çukurbağ Köyü Hacın Yaylasında Ardıç Toplulukları ………………... 96 Foto: 12. Ardıç ve Kermez MeĢesi Ġle KarıĢık Haldeki Andız Ağacı ………..….. 97 Foto: 13. Vadi Boyundaki Yayvan Yapraklılardan Çınar Ağaçları ……………... 98 Foto: 14. Sedir Ormanı Yakından GörünüĢ………………………………………. 98 Foto: 15. YanıkkıĢla Köyü ……………………………………………………… 122 Foto: 16. Gülek Kasabasında Meskenlerin Çatı Malzemeleri……..…………….. 123 Foto: 17. Atlılar Köyü ……………………………………………..……………. 124 Foto: 18. Horoz Köyü …………………………………………………………... 125 Foto: 19. Elmalıboğaz Yaylası……………………………………….………….. 125 Foto: 20. Camızpınarı Yaylası ……………………………………….…………. 126 Foto: 21. Hacılar Kuyusu Yaylası …………………………………….………… 127 Foto: 22. Sebil Kasabası Çevresinde Üzüm Bağları ……………………………. 135 Foto: 23. Karadiken Köyü Kuzeyindeki TaĢocağı …………………….............. 136 XVII Foto: 24. Bolkar Dağlarının Zirve Kısmının Güneyden GörünüĢü ……………. 143 Foto: 25. Zirve Platosunda Polisiklik Topoğrafya …………………………….. 146 Foto: 26. Dümbelek ve ÖĢün Polyeleri (Google Earth‘den)………..… ……….. 150 Foto: 27. Saydibi Mevkiinde ki Dolinler……………………………………….…151 Foto: 28. Camızpınarı Yaylası ve Katısındaki Üçağızlı Orbuk …………………..152 Foto: 29. Aydos Dağı Güneyindeki Karakteristik Bir Uvala ……………............. 153 Foto: 30. BaĢoluk Uvalası……………………………………………………….. 154 Foto: 31. Dümbelek Polyesi …………………....................................................... 155 Foto: 32. ÖĢün(Güneykuyu) Polyesi………….…………………………………..156 Foto: 33. Permiyen YaĢlı Mermerler Üzerindeki Cilalı Yüzey, Çentik ve Çizikler………………………………………………………………. 157 Foto: 34. Alagöl Sirki ve Ġçerisindeki Moren Deposu……………..……............. 160 Foto: 35. Saydibi Sirkinin Saydibi Platosundan GörünüĢü………………..……... 160 Foto: 36. Maden(Meydan) Buzul Vadisi……………………………………..…... 162 Foto: 37. Çiniligöl Buzul Vadisi………................................................................. 163 Foto: 38. Meydan ve Medetsiz Buzul Vadilerinin BitiĢ Kısmındaki Moren Deposu……………………………………………………………….. 165 Foto: 39. Kırkpınar Kuzeyindeki Moren Deposu(Geoogle Earth‘den) ………..… 166 Foto: 40. Çokak Vadisi ……………………………………………………………168 Foto: 41. Elmalıboğaz Çevresindeki KayĢat Konileri ………………................. 171 Foto: 42. Karboğazı Mevkiindeki KayĢat Konileri ve Üzerindeki Yayla Evleri…172 Foto: 43. Sayfiye Amaçlı Yaylalardan Çamlıyayla(Namrun)…………………… 175 Foto: 44. BaĢoluk Yaylası ………………………………………………….....…..180 Foto: 45. Yazıgöl Yaylası …………………………………………………………181 Foto: 46. Zirve Düzlüğünde KurulmuĢ Camızpınarı Yaylası …………..……..….185 Foto: 47. SayınbaĢı Yaylası……………………………………….….………….. 185 XVIII Foto: 48. Üçağızlı Orbuğun Ġç Kısmı………………………………..…..……..….186 Foto: 49. En Batı Kısımdaki ve En Büyük Dümbelek Yaylası………..………… 194 Foto: 50. Dümbelek Yaylası Yolu…………………………..…………...………..195 Foto: 51. Körkuyu Yaylasında Su Kuyusu Ve Önündeki Dökme Su Ġle YetiĢtirilen Sebzelik……………………………………………….……..…………..195 Foto: 52. Çatak Mevkiindeki MaĢat Yaylası……………………………...………196 Foto: 53. Büklüboyun Yaylası…………………………………………..…….…..198 Foto: 54. Tahtalıalan Yaylası ve Yataktaki Koyunlar……………..…………... …200 Foto: 55. Karboğazı Yaylası Yukarı Mahalle ………………………….…………201 Foto: 56. Karboğazı Yaylası AĢağı Mahalle ………………………………..…….201 Foto: 57. Ömerli Yaylası ………………………………………………………….203 Foto: 58. Kızıloluk Yaylasında Ekili Alan …………………………..……………204 Foto: 59. Gökoluk Yaylası ………………………………………………………..204 Foto: 60. Elmalıboğaz Vadisi Ġçerisinde ÇıkıĢ ve ĠniĢlerde Kullanılan Yayla Evi Çatması…………………………………………………..……………... 206 Foto:61. Sedirler Arasında KurulmuĢ Bir Yayla Evi …………………………….209 Foto: 62. Ġçme Suyu Temin Edilen Kuyu ……………………………………… 209 Foto: 63. Körkuyu Yaylası……………………………………………..………....210 Foto: 64. BaĢoluk Yaylası ………………………………………………………..211 Foto: 65. BaĢoluk Yaylası Kuzeyinden Belemedik(Çakıt) Vadisinin GörünüĢü…212 Foto: 66. Hacın Yaylasından Görünüm …………………….…………..….…….212 Foto: 67. Horoz Köyü Yaylası …………………………….…………………..…213 Foto: 68. Meydan Yaylasında Bir Haftasonu ……………….…………….……. 215 Foto: 69. Meydan Yaylası ……………………………………….…………….….215 Foto: 70. BaĢoluk Yaylasında Hayvancılık Amaçlı Ve Sayfiye Amaçlı Yaylacılar Bir Arada………….…………………………………………………….…. 216 XIX Foto: 71. Karagöl ……………………………………………….………………... 217 Foto: 72. Namrun Kalesi ve Kasabasından Bir GörünüĢ ………………………. 224 Foto: 73. Ön Planda Boğazpınar, Geride Olukkoyağı Köyü ve En Uzakta Medetsiz Tepesi (3524)………… …………………………….…………………...226 Foto: 74. Aktoprak Kasabası ……………………………………………………. 227 Foto: 75. Bolkar Dağları Ġçe Çakıt Çayı Vadisi Arasında Kalan Plato Alanı …….229 Foto: 76. EcemiĢ-Akçatekir Depresyonunun Akçatekir Kısmı ve Akçatekir Yaylası………………………………………………………………… 232 Foto: 77. Cehennemdere Vadisi ve Boğazı ………………….………..……….. 233 Foto: 78. Kadıncık Çayı Vadisi……………………….……..………………….. 235 Foto: 79. Fakılar-Boğazpınar(Boğazkinir), Fakılar Kuzeyi ……………..……… 237 Foto: 80. Boğazpınar(Boğazkinir) Boğazı……………………………..………….237 Foto: 81. Gülek Boğazı Yukarı Çığır ……………………………..……………. 239 Foto: 82. Çakıt Çayı Vadisi(Orta Çığır, Pozantı Civarı)……...........……………...243 Foto: 83. ġekerpınar Boğazı ……………………..…………………………..…. 246 Foto: 84. Nohutluk Uvalası……………………..……………..….……………... 248 Foto: 85. Atlılar(Tokana) Uvalası …………………………..………………..….. 249 Foto: 86. Alanyalı(Kemer) Köyü Orbuğu ………………...……………….…….. 250 Foto: 87. Çamlıyayla Kasabası(Kuzeyden)……………………………………….251 Foto: 88. Çamlıyayla Kasabası(Günebatı‘dan)……………………………………251 Foto: 89. Sebil Kasabası…………………………………………………………..253 Foto: 90. Arslanköy Kasabası …………………………….……………………. 254 Foto: 91. Arslanköy Kasabası……..……….…………….……………………… 254 Foto: 92. Arslanköy Kasabasındaki Eski Ev Tiplerine Örnek………..………….. 255 Foto: 93. Modern Yayla Evleri …………………………………………………...256 Foto: 94. Klasik Yayla Evi ……………………………….……………………… 256 XX Foto: 95. Arslanköy Kasabasının Kuzeyden Görünüm ……………..………….. 257 Foto: 96. Arslanköy‘de ġiddetli KıĢ ………………………………………..…… 257 Foto: 97. Erik Ağacı ………………………………………… ……….…………. 258 Foto: 98. Gözne 1977 ………………………………………… ………………… 262 Foto: 99. Gözne Kasabasında KıĢ …………………………… …… ………….. 262 Foto: 100. Gülek Kasabası …………………………………… ………….…..….263 Foto: 101. Gülek Kasabasında Sayfiye Amaçlı Moden Meskenler (Doktorlar Sitesi)………..………………………………………………..…….. .. 265 Foto: 102. Akçatekir Yaylası ……………..……………………………..…..…. 266 Foto: 103. 1970‘li Yıllarda Tekir Yaylası ……………………..…………..……...268 Foto: 104. Küçük Tekir Mahallesi ………………………..………..……………..268 Foto: 105. Bürücek Mahallesinde Çok Katlı Meskenler …………..……………..269 Foto: 106. Fosil Heyelan Topuğuna ĠnĢa EdilmiĢ Meskenler ………...………... 270 Foto: 107. Bürücek Yaylasındaki AhĢap Yayla Evi………....................................272 Foto: 108. Pozantı Kasabası Ġçerisinden Geçen D-750 Ve E-90 Karayolları…….273 Foto: 109. Akköprü …………………………………………………………...….275 Foto: 110. Pozantı Ġlçe Merkezi ve Gerisindeki FiliĢ Mostraları ………………...276 Foto: 111. Pozantı Ġlçe Merkezinin Genel Görün……………………...……….…277 Foto: 112. Darboğaz Kasabası …………………...……………..…………..…... 279 Foto: 113. Darboğaz Kasabası GiriĢindeki Meyve Bahçeleri ……….....…..……..281 Foto: 114. Aktoprak Kasabası ……………………………………………………283 Foto: 115. Olukkoyağı Köyü …………………………………….……………….284 Foto: 116. Maden Köyü………………………………………….….…………….286 Foto: 117. KeĢli Köyü………………………………………………………….. 287 Foto: 118. Sebil Kasabası Sınırları Dahilindeki Üzüm Bağları…….…………….293 Foto: 119. Alçak Plato Alanında Faylanmaya Bağlı ġekillenme ……….……….317 XXI Foto: 120. Dolgu Platosu Alanları ………………………..…………..……..….. 318 Foto: 121. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın Bulunduğu Encülüs Tepe …..………….. 321 Foto: 122. Ashab-ı Kehf Mağarası GiriĢ Kısmı …………………..…………..... 321 Foto: 123. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın Ġç Kısmı ……………..….…………….. 322 Foto: 124. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı ve Kadıncık Çayı) Vadisi….…..……..….. 325 Foto: 125. KeĢbükü Boğazı ………………………….…………..……………… 326 Foto: 126. Beylice (Manaz) Boğazı ……………...……………………….…….. 327 Foto: 127. Kadıncık-II Hidroelektrik Santrali…… …………….…………….…. 327 Foto: 128. Kadıncık Vadisi Ġçerisindeki Fosil Heyelan Sahası Ve Üzerinde KurulmuĢ Tavuk Çiftlikleri.…..……..…………………………………….….….328 Foto: 129. Dolgu Yüzeylerindeki Üzüm Bağları ve Geri Kısımdaki Fundalıklar..338 Foto: 130. YanıkkıĢla – ÇavuĢlu Köyü Arasında Üzüm Bağları………………….339 Foto: 131. ÜretmiĢ Oldukları Ürünlerini Pazarlayan Köylüler ………..…….…. 339 Foto: 132. YanıkkıĢla Köyü Civarında (YaklaĢık 400 M.) Zeytin Ağaçları …….. 340 Foto: 133. YanıkkıĢla Köyü Civarında Nar Ağaçları…………………………… 340 Foto: 134. Alt KuĢaktaki Orman Alanları ……………………………………... 341 Foto: 135. ÇamaĢırlarını Yıkamak Ġçin ÇeĢme BaĢına ĠnmiĢ Bir Yaylacı …….. 364 Foto: 136. KayĢat Konileri Üzerine KurulmuĢ ve Büyük Bir Risk Altında Olan Karboğazı Yaylası...................................................................................................367 Foto: 137. Akçatekir Yaylası ……………………………..……….…...…………375 Foto: 138. Fosil Heyelan Üzerinde ĠnĢa EdilmiĢ Meskenler …………………… 376 Foto: 139. Alt KuĢakta Mevcut Üzüm Bağları ………….……………………… 379 XXII 1. GĠRĠġ 1.1. ARAġTIRMA ALANININ YERĠ VE SINIRLARI Akdeniz bölgesinin Adana alt bölümünde Toros kıvrım sistemi içinde yer alan Bolkar Dağları, batıda TaĢeli yarımadasında Göksu Irmağı ile doğuda “EcemiĢ-Tekir Grabeni” içine yerleĢmiĢ olan Çakıt Çayı arasında GB-KD doğrultusunda bir uzanıĢ göstermektedir (Harita:1). Harita: 1. Bolkar Dağları‘nın lokasyon haritası (MEB 1/800.000 Ölçekli Türkiye Fiziki Haritasından, Ġstanbul,1963). TaĢeli yarımadasının doğu kesiminde, Akdeniz‘e ve Orta Anadolu bölgesine bakan tarafta plato özelliğinde olan Bolkar Dağları, Kırkpınar(Yıldız) Dağı ile Dümbelek düzü doğusunda jeomorfolojik anlamda tam olarak bir dağ manzarasına bürünmektedir. Bolkar Dağları‘nın yüce tepeleri bu kesimde kuzeye doğru devrik olan antiklinal üzerinde yer almaktadır. AraĢtırma alanımız içinde kalan bu sahada zirveleri batıdan doğuya doğru Aydos Tepesi (3430 m.), Eğerkaya Tepesi (3347 m.) ve Medetsiz Tepesi (3524 m.) oluĢturmaktadır. Bu tepelerden kuzey ve güney yamaçları izleyerek aĢağılara inen derelerin kaynak kısımlarında buz yalakları (sirkler), hörgüç kayalar ve morenler 1 bulunmaktadır. Bolkar Dağları‘nın Akdeniz‘e bakan yamaçları, belirli dönemlerde meydana gelmiĢ olan tektonizmanın etkisiyle ĢekillenmiĢ olup belirli seviyelerde platolar halinde kıyıya doğru tedrici olarak alçalarak uzanmaktadır (ġekil:1). ġekil:1. Bolkar dağları‘nın sadeleĢtirilmiĢ kesiti. (Blumenthal 1956‘dan değiĢtirilerek) Alman jeolog Blumenthal, Bolkar dağları hakkında Ģunları yazmıĢtır: ―Bolkar dağları, Akdeniz Torosları bölgesinin büyük bir kısmını oluĢturmaktadır. Bu saha dahilindeki Toros Dağları silsilesinin uzunluğu 180 km.dir. Silsilenin doğudaki geniĢliği 88 km., batıdaki geniĢliği de 112 km.dir. Bu dağ silsilesi mıntıkasının coğrafî hudutları Ģunlardır: Batıda: Karaman ile Silifke arasındaki Miyosen'in ufkî tabakalarından müteĢekkil umumî depresyon, doğuda: Seyhan nehrinin sonuncu sağ kolu olan Çakıt çayının vücuda getirdiği vadi ki bu, dağ silsilesini boydan boya kateden yegâne vadidir. Güneyde: Tarsus ile Silifke arasındaki Kilikya sahili, kuzeyde: Karaman - Ereğli -UlukıĢla hattını takip eden Orta Anadolu havzalarının güney kenarı boyunca D-KD ve B-GB doğrultusunda uzanan dağlık kütledir.‖ ―Güney ve Kuzey Torland dağları ile birlikte takriben 12800 km2, bir satıh arz eden mezkûr Bolkardağ bölgesi içinde büyük jeolojik ve coğrafî ehemmiyette olan sahalarla daha yeknesak yapılı teĢekküller birbirini takip etmektedir. Bu sebeple doğu ve güneyde derin erozyon vadileri sayesinde meydana çıkmıĢ olan sahalar üzerinde (Çakıt Çayı ve kolları, Tarsus Çayı ve baĢlıca kolları) bilhassa ehemmiyetle durulacak, yeknesak bir tarzda neojen tabakalar ile örtülü bulunan batı kısmındaki sahalarda ise ancak tâli derecede bahsedilecektir. Jeolojik bütünler Çakit Çayı vadisinin doğu kısmına kadar uzandığından 2 (Karınca Dağ, Çiftehan - UlukıĢla andezit sahası), orografisi bakımından tarif ve tahdit ettiğimiz Bolkardağ sektörü dıĢındaki bu doğu bölgesinden de kısaca bahsetmek gerekmektedir (Blumenthal, 1956).‖ Bolkar Dağları‘nın doğu kesimi ile batı kesimi arasında da çok büyük farklılıklar vardır. Batı kesim daha çok plato alanlarından meydana gelirken, doğu kesimde daha ziyade zirveler hakimdir. ÇalıĢma alanı bu dağlık kütlenin doğu kesimini oluĢturmaktadır. ÇalıĢma alanının güney kesiminde Mersin ve Tarsus, doğu kesimde Karaisalı ve Pozantı, kuzey kesimde ise UlukıĢla ve Ereğli bulunmaktadır (Harita:1). Yukarıda belitildiği gibi, jeomorfolojik anlamda gerçek dağ özelliği Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde görülmektedir. Eğimlerin etekten zirveye kadar sürekli olarak arttığı ve zirve kısımlarda aĢınım düzlüklerinin bulunmadığı doğu kesim araĢtırma alanımızı oluĢturmaktadır. Bu alanın sınırları batıda Aydos dağı (3430 m.) kuzey eteklerinden baĢlar ve kuzeye doğru uzanarak Delimahmutlu köyünün kuzeybatısından geçer, doğuya doğru Ġstavlı deresini takip eder ve Canlı Gedik‘ten UlukıĢla güneyindeki Sulu Dere‘ye ulaĢır. Daha ileride güneydeki Aktoprak, Emirler ve Darboğaz köylerini içine alarak Çakıt çayına kavuĢur. Çakıt çayı, Bolkar dağları‘nı Aladağlar‘dan ayıran önemli bir akarsudur. Bu akarsuyun vadisi tabanında bulunan Çiftehan kasabasından sonra Çakıt suyu ġekerpınarı‘nı da içine alarak Pozantı‘ya ulaĢmaktadır. Adana-Ankara karayolu da aynı vadi içerisinden geçmektedir. Pozantı civarında da bir müddet EcemiĢ-Tekir koridorunu takip eden Çakıt suyu, burada koridordan ayrılarak Belemedik boğazına girer. AraĢtırma alanımızın doğu sınırını oluĢturan Çakıt Çayı, Belemedik Boğazı‘nı geçtikten sonra Karaisalı batısında Hasandağı‘nı da oldukça derin bir Ģekilde yararak Çukurova‘ya ulaĢır. Arap Ali köyünün bulunduğu bu sahada yükselti sadece 150 metredir. Çukurova düzlükleri ile dağlık alana geçiĢ noktaları esas alınarak güneybatıya doğru ilerlediğimizde, TaĢobası köyünün güneyinden ve travertenlerin üzerinden Tarsus barajına ulaĢmaktadır. Tarsus barajından tamamen güneybatıya yönelen sınır, Acı dereyi takip ederek TaĢkuyu köyü güneyinden Melemez dağı (360m) eteklerinden Kerimler ve Ġhsaniye köyleri kuzeyinden AyaĢ deresine uzanır. Buradan Demirhisar köyü kuzeyinden Delice deresine eriĢir. Akarsuların derin vadiler oluĢturduğu bu saha, diğer alanlara göre girintili çıkıntılı bir uzanıĢ göstermektedir. Sınır bu alanda Ġğdir köyü güneyinden Ġçme Deresi‘ne ve Civanyaylağı köyü kuzeyinden Mersin Ģehri batısından denize dökülen Kızıldere Vadisine ulaĢır (Harita: 2). 3 Harita: 2. ÇalıĢma alanının lokasyon haritası 4 Harita:3. ÇalıĢma alanının topografya haritası 5 Kızıldere çalıĢma alanımızın batı-kuzeybatı sınırını oluĢturmaktadır. Oldukça derin bir vadiye sahip olan Kızıldere vadisini takip ederek yukarı kesimde Arslanköy kasabasına ulaĢılır. Arslanköy‘ün yaklaĢık 1,5 km batısından tam kuzeye yönelen sınır Kokar deresini takip ederek oldukça yüksek bir plato (2500m.) özelliği gösteren Dümbelek düzüne çıkar ve buradan Yıldız Tepesine (3134m.) ulaĢır. Yıldız tepesinden itibaren nispeten kuzeydoğu istikametinde ilerlenilerek Çokak deresi vadisi baĢından Kırkpınar yaylasına ve buradan Çakırcan dağı kuzey sırtından Uludere‘ye ulaĢır. Uludere‘yi kuzeydoğuya doğru takip ederek Aydos dağı zirvesine ulaĢmaktadır. ÇalıĢma alanımız yaklaĢık olarak 3500 km² lik bir alana karĢılık gelmektedir. 1.2. ARAġTIRMANIN AMACI VE KAPSAMI Dört ilin (Mersin, Niğde, Adana ve Konya) ve yedi ilçenin (Merkez, Tarsus, Çamlıyayla, UlukıĢla, Pozantı, Karaisalı ve Halkapınar) idari alanının yer tuttuğu Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde; insan-doğal ortam arasındaki karĢılıklı etkileĢime bağlı jeomorfolojik birimler üzerinde ortaya çıkan arazi kullanımının coğrafyanın temel ilkeleri (dağılıĢ, nedensellik, iliĢki kurma ve karĢılaĢtırma) doğrultusunda mekansal planlama bakımından ele alınması ve jeomorfolojik birimlerle arazi kullanım iliĢkisini ortaya çıkaran planlama çalıĢmalarına örnek oluĢturması bakımından yeni yöntemlerin geliĢtirilmesi bu çalıĢmanın amacını oluĢturmaktadır. Araziden faydalanmayla ilgili olarak gerek Türkiye genelinde, gerekse coğrafi ve idari ünitelerde coğrafi amaçlı çalıĢmalara az rastlanılmaktadır. Coğrafi bakımdan çalıĢma alanının büyük bir kısmı topografik, jeolojik, hidrografik ve klimatolojik açıdan hem kendi içerisinde hem de çevresine göre farklı özellikler ortaya koymakta ve bu farklılıklar coğrafyanın diğer konuları olan beĢeri ve ekonomik alanlara da yansımaktadır. Bunun yanı sıra çalıĢma alanı içerisinde, özellikle araziden faydalanma özellikleri bakımından Ģartların kısa mesafelerde değiĢtiğini görebilmek mümkündür. Böylece coğrafyanın tüm alt baĢlıklarını uygulayabileceğimiz bir doktora tez sahası gerekliliği göz önüne alınmıĢ ve özellikle bu çalıĢmada dört il sınırının bulunduğu Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde oldukça çeĢitli jeomorfolojik birimlerin bulunduğu sahada arazi kullanım durumunun planlama açısından tespit edilmesi tezin kapsamını oluĢturmaktadır. 6 1.3. YÖNTEM VE TEKNĠKLER ÇalıĢma metodolojik açıdan yerli ve yabancı eserlerin değerlendirilmesi ile güçlü bir temele oturtulması amaçlanmıĢtır. Bu nedenle gerek sahayla iliĢkili gerekse konuya iliĢkin literatür taranmaya çalıĢılmıĢtır. Aynı zamanda metodik olarak ta çalıĢma esnasında yararlanacağımız konumuzla iliĢkili olan Uzaktan Algılama (Remote Sensing) ve CBS çalıĢmaları da incelenmeye çalıĢılmıĢtır. Buna bağlı olarak sahanın 1:25.000 ve 1:100.000 ölçekli haritaları temin edilerek sayısallaĢtırma iĢlemleri yapılmıĢtır. Bunların dıĢında bölgenin jeoloji haritaları temin edilmiĢtir. Bu haritalardan, 1/500.000 ölçekli Adana paftası, 1/250.000 ölçekli Adana ve Mersin Paftaları, 1/100.000 ölçekli haritalar ve temin edilebildiği kadar 1/25.000 ölçekli haritalar temin edilmiĢtir. Haritaların dıĢında yine bölgeye ait Landsat uydu görüntüleri temin edildi ve bunlar üzerinde amaca yönelik olarak ayrıntılı çalıĢmalar yapılmıĢtır. ÇalıĢmamız esnasında hava fotoğraflarına da ihtiyaç duyulmuĢtur. Hava fotoğraflarını temin etmedeki yasal prosedürden dolayı hava fotoğraflarından DSĠ, MTA ve TPAO gibi kurum arĢivlerinden yararlanılmıĢtır. Arazi kullanımı çalıĢmaları çerçevesinde ülkemizde yer alan istatistiksel verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu verileri toplayan kurumların baĢında Türkiye Ġstatistik Kurumu, Devlet Planlama TeĢkilatı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı gelmektedir. Yazılı bilgiler haricinde yukarıda sayılan kurumların bazılarından ilgili haritalar temin edilerek amaca uygun hale getirilmiĢtir. GeniĢ bir literatür taramasının ardından elde edilen veriler arazi gözlemleriyle desteklendikten sonra amaca uygun haritalar oluĢturulmuĢtur. Haritalar CBS ortamında hazırlanmıĢtır. Temel haritalar hazırlandıktan sonra bunlar baz alınarak CBS yazılım programlarından amaca yönelik olarak sorgulamalar yaptırarak bir çok hususta analizler yapılmıĢtır. Bunların baĢında SWOT analizi ve mekansal analizler gelmektedir. ÇalıĢmanın ikinci aĢaması olarak coğrafyanın temel ilkelerinden olan gezi-gözlem yöntemi uygulanarak yaklaĢık üç yıla yakın yaz dönemlerinde arazi çalıĢması yapılmıĢtır. KıĢ dönemlerinde ise genel ve özel haritalar çizilerek yaz döneminde araziden elde edilen veriler haritalara iĢlenerek birçok harita üretilmiĢtir. Bu çalıĢmada yöntem olarak önce jeomorfolojik birimler ortaya çıkartılmıĢ ve anlatım yüksek seviyelerden alçak seviyelere doğru yapılmıĢtır. Jeomorfoloji haritasındaki düz ve düze yakın alanlar poligon olarak çizilmiĢ, eğimli alanlar ise çizgi olarak 7 taranmıĢtır. Sonuçta beĢ ayrı seviyede düzlük alanlar tespit edilmiĢtir. Sahada 2500-3500 m‘ler arasında zirve düzlükleri, 1750-2500 m‘ler arasında ise yüksek platolar ayırt edilmiĢtir. Faylanmalara bağlı olarak yerel seviye farkları olmasına rağmen orta kuĢak tek olarak 1000-1750 m‘ler arasındaki düzlükler çizilmiĢtir. Yükseltisi 450 ile 1000 m‘ler arasında alçak platolar tespit edilmiĢ, en alt seviyede ise 100-450 m‘ler arasında traverten depoları ve dolgu yüzeyleri ayırt edilmiĢtir. Tespit edilen bu düzlük alanlar arazi kullanım karekteri ile birleĢtirilerek üç kuĢak ortaya çıkmıĢtır; 1- Yüksek dağlık kuĢak,1750-3524 m‘ler arası (hayvancılık amaçlı yaylacılık) 2-Orta kuĢak 1000-1750 m‘ler arası (sayfiye amaçlı yaylacılık) 3-Alt kuĢak 100-1000 m‘ler arası (tarım kuĢağı) Bu kuĢaklar zirve düzlüklerinden en alçak seviyede olan traverten deposu ve dolgu yüzeylerine doğru yukarıdan aĢağıya ele alınmıĢtır. Alanda tespit edilen hemen hemen her hususa yönelik harita, resim, Çizelge ve Ģekiller çizilmiĢtir. ÇalıĢmada arazi kullanım tasnifi olarak 1981 yılı köy envanter verileri kullanılmıĢtır. Bunun yanında daha yeni olan Corine Land Cover arazi örtüsü sınıflandırma sistemi de kullanılarak yaklaĢık 25 yıllık arazi kullanımında meydana gelen değiĢiklikler üzerinde de durulmuĢtur. ÇalıĢmanın son bölümünde ortaya konulan mevcut arazi kullanım durumlarına göre ArcMap 9.1 versiyonu kullanılarak arazi kullanım planlamasına yönelik analizler yapılmaya çalıĢılmıĢtır. 8 1.4. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.4.1. KURAMSAL ÇERÇEVE Jeomorfolojik birim, iç ve dıĢ kuvvetlerin etkisi ile meydana getirilmiĢ olan; yapısal, oluĢum karakterleri ve biçim olarak farklılık arz eden her bir morfolojik üniteyi ifade etmektedir. ġekillendirmeyi meydana getiren etken ve süreçler; bu bölge için litolojik özellikler, tektonizma, akarsular, Buzullar ve donma çözülme olayları olarak verebiliriz. ÇalıĢmada bu ünitelerin tespit edilmesi, coğrafi prensipler dahilinde dağılımlarının verilmesi ve haritalanması oldukça önem arz etmektedir. Bu Ģekillerin insan etkisiyle kullanılması çalıĢmada ana kuramı meydana getirmektedir. Morfolojik sınıflandırma, sistematik, yapısal ve jenetik olarak birçok coğrafyacı tarafından farklı Ģekillerde ele alınmıĢtır. Bu sınıflandırmalar dar alanlı ve Ģekiller itibari ile tekdüze olan sahalar sadece o sahaya uygun sınıflandırma kullanılabilmekle beraber, Bolkar Dağları gibi oldukça farklı morfolojik üniteleri kendi bünyesinde bulunduran alanlarda bu sınıflandırmaları birleĢtirerek ele almak daha uygun olacaktır. Zira arazi kullanım açısından iliĢkilendirebilmede bu birleĢik ele alma sistemi konunun ele alınıĢı ve anlatımı açısından daha uygun olacaktır. Arazi kullanımı, dilimizde, Ġngilizce ―land use‖ terimine karĢılık gelen bir kavram olarak kullanılmaktadır. Burada yer alan ―land‖, ya da Türkçe karĢılığı olan ―arazi‖ kelimesini, dar anlamlı olarak düĢünmemek gerekmektedir. Yani, ―arazi‖, yeryüzünü, doğal ortamı tanımlamaktadır. Bu da oldukça geniĢ bir anlam taĢımaktadır. Yeryüzü, ya da doğal ortam, aynı zamanda ―coğrafi mekân‖a da karĢılık gelmektedir. Coğrafi mekân, canlıların, özellikle de insanların, yeryüzü ile karĢılıklı etkileĢimi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda; insanın da içinde yer aldığı coğrafi mekânın kullanımına ait unsurlar, ―Arazi Kullanımı‖ çalıĢmaları ile belirlenmekte; insanla doğal ortam arasındaki etkileĢim, arazinin kullanımı üzerinde doğrudan kendini gösterebilmektedir(TaĢ, 2006). Yeryüzünde yaĢayan canlılar, yaĢadıkları doğal ortamdan farklı Ģekillerde yararlanmaktadırlar. Canlılar denilince, sadece insanoğlu düĢünülmemelidir. Coğrafi mekanlar, insanların yanında, birçok canlı varlığa da ev sahipliği yapmaktadır. Bu anlamda, hayvanlar, hatta bitkiler dahi yeryüzünden farklı biçimlerde yararlanmaktadırlar. Bu bağlamda, kullanma – yararlanma kavramlarının üzerinde durulmalıdır. Kullanmak, bir Ģeyden belirli amaçla yararlanmak, iĢletmek ve yönetmek gibi anlamlara sahiptir (Türkçe Sözlük, C:1,1983:757). Yararlanmak ise, bir Ģeyden yarar sağlamak, faydalanmak ve 9 istifade etmek gibi anlamlar taĢır (Türkçe Sözlük, C:2,1983:1284). Bu tanımlara göre, arazi kullanımı ve araziden yararlanma kavramlarının birbirinden farklı olmadıkları sonucu ortaya çıkar. Bu sebeple, uluslar arası bilim dilinde ―Land Use‖ olarak kullanılan kavramın, Türkçede hem ―arazi kullanımı‖ hem de ―araziden yararlanma‖ Ģeklinde kullanılmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak, Türkiye‘de bu konu üzerinde çalıĢma yapan araĢtırmacılar, çoğunlukla ―arazi kullanımı‖ terimini kullanmaktadır (TaĢ, 2006). Araziden yararlanma, genel anlamda arazinin halihazır kullanma tespiti, değer bakımından sınıflandırılması ve kullanma tarzının planlanması Ģeklinde tanımlanabilir (Gözenç, 1980:37). Doğal çevrenin önemli bir bölümünü teĢkil eden yeryüzü, insanlar tarafından imkânlar ölçüsünde değiĢik Ģekillerde değerlendirilmekte ve buna bağlı olarak ekonomik faaliyetler çeĢitlilik kazanmaktadır. Burada asıl üzerinde durulması gereken husus, doğanın mevcut potansiyeli ile insanın bundan nasıl ve ne ölçüde yararlanabildiğinin ortaya çıkarılmasıdır (Özçağlar, 1994:93). Bu açıdan ele alındığında, araziden yararlanma üzerine yapılmıĢ çalıĢmalarda mevcut arazi kullanım durumu belirlenip, bu arazinin nasıl kullanılması gerektiğinin, yani planlamasının yapılması bir zorunluluktur. Ġnsanın yaĢama imkânının olmadığı soğuk iklim bölgeleri, yüksek dağlar ve okyanuslar bile insanın yararlandığı alanlar arasına girmiĢtir. Bu bölgeler iklim Ģartları ve insanların yaĢam koĢullarını sürdürebildikleri oranda dönemlik olarak bu sahalar kullanıma açılmaktadır. Coğrafyanın, doğal ortamla insan arasındaki etkileĢimleri inceleyen bir planlama bilimi olduğu asla unutulmamalıdır ve özellikle uygulamalı coğrafya alanında çalıĢan coğrafyacılar, arazi kullanımı ve planlaması konularına daha fazla ağırlık vermeye çalıĢmalıdırlar. Dünya da, özellikle 1950‘lerden sonra, hemen her ülkede arazi kullanımı ve planlamasına yönelik çalıĢmalar hız kazanmıĢ ve bu konu ile ilgili çeĢitli metotlar geliĢtirilmiĢtir (Tunçdilek, 1985:VIII). Bu dönemde yurtdıĢında konuyla ilgili yapılmıĢ çalıĢmalardan birkaç tanesine değinilecek olunursa; 1971 yılında yayınladığı makalesinde Natoli, Ģehir içi arazi kullanımına iliĢkin Worcester city (ABD) örneğini incelemiĢtir (Natoli, 1971). Söz konusu makalede Worcester Ģehrinin 1925 – 1963 yılları arasındaki fonksiyonel geliĢimi ele alınmıĢ ve bu geliĢim içinde planlı ve plansız geliĢen bölgeleri belirlemiĢtir (Natoli, 1971:173). Lee ise, kuzey Sudan‘da Nil vadisindeki arazi kullanım tiplerinin lokasyonlarını belirttiği makalesinde, özellikle tarım alanlarının kullanım 10 durumlarını ve bu alanların Nil nehrinden ne derece etkilendiklerini ortaya koymaya çalıĢmıĢtır (Lee, 1970:53-62). McNee, coğrafyanın bölgesel planlamada aktif bir rol oynadığını belirtmiĢ ve bu konuda yapılan-yapılacak çalıĢmalarda coğrafyacıların karĢılaĢtıkları bürokratik engeller üzerinde durmuĢtur (McNee, 1970:190). Türkiye‘de arazi kullanımına iliĢkin envanter ve raporlar, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmaktadır (Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve bu genel müdürlüğe bağlı taĢra teĢkilatı 2005 yılında çıkartılan bir yasa ile lağvedilmiĢ, kurumun görev ve yetkileri il özel idarelerine devredilmiĢtir). Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, adının içerisinde geçen köylere hizmet vermekle yükümlü bir kuruluĢ idi. Köylere hizmet verilebilmesi için, öncelikle köylerin mevcut potansiyelleri belirlenmeli, köylere yönelik kalkınma planları hazırlanmalıdır. Köylerimizdeki arazi kullanım durumları ve potansiyelleri de hazırlanacak planlar içerisinde yer almalıdır. Bilindiği gibi, arazi kullanımı dinamik bir olgudur. Yani, zaman içerisinde değiĢimlere uğrayabilir. Örneğin önceleri orman arazisi olan bir alan, ormanın tahrip edilmesiyle tarım arazisi haline gelebilir. Heyelan, su baskını ve deprem gibi doğal afetler de arazi kullanım biçimlerini, zaman içerisinde değiĢikliğe uğratabilir. Durum, bu açıdan ele alındığında arazi kullanımına iliĢkin envanter bilgileri, belirli aralıklarla güncellenmeli ve ileriye yönelik planlar yapılırken, meydana gelen değiĢiklikler dikkate alınmalıdır. Bu Ģekilde, Türkiye‘de ki tüm köy idari alanlarının mevcut arazi kullanım durumları ve potansiyelleri belirlendiğinde, tüm Türkiye‘nin arazi kullanım durumu ve potansiyeli ortaya çıkmıĢ olacak ve yapılacak planlamalara sağlam bir zemin oluĢturacaktır. 03.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı ―Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‖ ile Türkiye‘deki topraklar koruma altına alınmaya çalıĢılmıĢ, arazi kullanımına yönelik bölgesel, ülke genelini kapsayan planlar yapılması öngörülmüĢtür. Söz konusu kanunun çeĢitli maddelerinde arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım plânlarının hazırlanması, koruma ve geliĢtirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dıĢı ve yanlıĢ kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluĢturulmasına iliĢkin çeĢitli yaptırımlar getirmiĢtir. Bu amaçla illerde vali baĢkanlığında bir kurul oluĢturulmasına karar verilmiĢtir. Bu kurulda; üniversitelerden bilim adamlarının, tarımla ve toprakla ilgili kamu kuruluĢlarının yetkililerinin ve konuyla ilgili sivil toplum kuruluĢlarının yer alması gerektiği vurgulanmıĢtır. Ayrıca kanunun 11 çıktığı tarihten sonra Türkiye‘nin toprak ve arazi kullanım potansiyelinin belirlenmesi için gerekli adımların ivedilikle atılması gerektiği vurgulanmıĢtır. Bu çalıĢmalar sonucunda Türkiye‘nin mevcut toprak ve arazi kullanım potansiyeli belirlenerek bu doğrultuda geleceğe yönelik planlar hazırlanacağı düĢünülmektedir. Arazi kullanımına yönelik yapılan çalıĢmaların iki aĢamadan oluĢması gerekmektedir. Ġlk aĢamada, çalıĢılan alanın mevcut arazi kullanım durumu belirlenmelidir. Yani, çalıĢma alanının aktüel olarak nasıl kullanıldığının belirlenmesi, ilk aĢamayı oluĢturur. Bundan sonra ise, çalıĢma alanının sahip olduğu potansiyele göre, araziden en iyi Ģekilde faydalanabilmenin yolları aranır. Bu ikinci aĢama, aynı zamanda arazinin kullanım bakımından planlanması anlamına gelmektedir. Coğrafya, mekânla insan arasındaki iliĢkileri açıklamak ve yorumlamakla kalmaz. Bunun yanında, mekânla insan arasındaki iliĢkilerin nasıl olması gerektiğini de açıklar. Arazi kullanımı için de geçerli olan bu prensip, arazi kullanımına yönelik çalıĢmalarda, doğal ortamın en iyi Ģekilde kullanılmasına yönelik önerilerin de mutlaka belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Arazi kullanımına yönelik çalıĢmalar, tatbiki coğrafya çalıĢmalarının en önemli parçası durumundadır. Tatbiki coğrafyayı kısaca, ―mekândan, tabii ve beĢeri bünye ve imkânlarına en uygun ve en verimli Ģekilde istifade etme yollarını gösteren dilim‖ Ģeklinde tarif etmek mümkündür (Erinç, 1963:2). Bu tanımdan da anlaĢılacağı üzere, tatbiki coğrafya ve planlama birbirinden ayrılmaz iki unsurdur. Arazi kullanımı çalıĢmaları da yukarıda belirtildiği gibi, tatbiki coğrafya içinde yer alması gerektiğinden, bölge planlamalarda arazi kullanımı üzerine yapılacak çalıĢmaların, planlamanın temelini oluĢturması gerekmektedir. 12 1.4.2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE Jeomorfolojik Birim: oluĢum ve görünüĢ itibari ile birbirinden farklılık arz eden her bir jeomorfolojik Ģekle, jeomorfolojik birim denilmektedir. Jeomorfolojik birimler her zaman tek bir ünite olmayıp bazı birimler aynı zamanda kendi bünyelerinde bir çok jeomorfolojik birimi barındırabilirler. Örneğin plato kendisi bir jeomorfolojik birim olduğu halde, kendi üzerinde karstik Ģekillerden olan bir uvala‘yı veya çok yüksek bir plato ise üzerinde yayvan bir buzul vadisine hatta ve hatta bazı çok büyük alanlı dolgo platoları üzerinde ovaya bile rastlanabilir. ÇalıĢma alanımız içerisindeki Dümbelek platosu üzerindeki Dümbelek Polyesinin tabanı ova karakterindedir. Ancak bunun aksi olarak bazı jeomorfolojik birimler vardır ki bünyelerinde baĢka bir jeomorfolojik birim bulundurmazlar. Örneğin ovalarda baĢka bir birime rastlanmaz. Yine aynı Ģekilde sekilerde de baĢka bir jeomorfolojik birime rastlanmaz. Bu nedenle Bolkar dağları içerisinde birçok jeomorfolojik birimi barındıran oldukça kapsamlı birimdir. Aslında bu türlü oldukça kapsamlı olan jeomorfolojik birimlere ―ünite‖ tabirinin kullanması belkide daha kapsamlı olur. Dağlar: yeryüzü Ģekillerinin yüksek ve geniĢ ölçülü kabartılarıdır. Dağlar, yarıntılar, vadiler, oyuklar, çanaklar, mağaralar, basamaklar, tepeler gibi kendi baĢına bir birlik teĢkil eden yer Ģekillerinden değildir. Öyleki, Ģimdi adı geçen bu yerĢekillerinin bir çoğunu, hatta hepsini dağlık alanlarda bulmak mümkündür. Buna göre dağları esas Ģekiller olarak değil, grup Ģekiller halinde ele almak gerekir(Ġzbırak, 1977). Bu açıklamadan da anlaĢılacağı üzere dağlar kendi bünyeleri üzerinde birçok jeomorfolojik birimleri bulunduran ana ünitelerdendir. Münferit olarak göze alındığı zaman dağda Ģu Ģekil unsurlarını aramak mümkündür: Doruk, yamaç meyli, dağ eteği. Doruk (zirve), ya bir nokta olur yahut ta bir satıh, bir hat, bir halka olabilir. Yamaçlar yerine göre dik olur, dim dik olur, yahut hafif meyilli bulunur. Dağ eteği düz olabileceği gibi, tırtıklı hatta çok parçalanmıĢ bulunabilir. Umumiyetle pek hafif meyilli dağ yamaçları, yanlarındaki ovaya doğru tedricen intikal eder (Ġzbırak, 1977). Görüldüğü gibi doruk, yamaç ve etek kısımlarından meydana gelen dağlar için eğimlerin doruklara kadar devam ettiği yüksek arazi kütlelerine denir. Bu zirve kısım muntazam olarak her zaman dağın orta kısmında olmayıp kenar kısımlarına doğruda olabilir. 13 Sıradağların esas Ģekli, burada bir dağ sırtının bulunuĢudur. Bu sırt uzun olup geniĢ bir doruk halindedir. Fakat bu sırtın doruğu kesin bir biçim almıĢsa, sıradağ asıl hususiyetini kazanmıĢtır. Bir sıradağın bariz olan doruk hattından, kaburga kemikleri gibi, tali dağ sıraları uzanır. Bunların arasında vadiler vardır. Cilo, Binboğa ve Bolkar dağları buna misal olabilir. Çok kere sıradağın bir tarafı çok meyilli, karĢı tarafı ise az meyillidir. Bu takdirde doruk boyunda iki yana uzanan tali dağ sırtları ve bunlar arasındaki vadiler birinde kısa, diğerinde uzun olur (Ġzbırak, 1977). AĢınım Yüzeyi: Dağ oluĢumu aĢamasından sonra aĢınıp taĢınarak hemen tümüyle ortadan kalkmıĢ bir kıvrımlı ya da kırıklı dağ sisteminin kalıntısı olan düzlük ya da dalgalı düzlük alanlarına aĢınım yüzeyi(yontukdüz) denilmektedir(Sanır, 2000: 293). AĢınım yüzeyleri, yeryüzünde jeolojik devirler sırasında meydana gelen değiĢimleri yansıtan en önemli yeryüzü Ģekilleridir. Farklı jeolojik devirlerde meydana gelen aĢınım yüzeyleri farklı görünüm ve yapıya sahiptirler. Aynı zamanda yükseltileri de farklı olduğundan arazi kullanımı üzerinde önemli etkiye sahiptirler. Genel Arazi BölünüĢü: Genel arazi bölünüĢü, bir alandaki arazi bütünü üzerindeki yararlanma biçimlerinin genel hatlarıyla, ayrıntıya inilmeden belirlenmesidir. Bu amaçla arazideki tarım alanları, otlak alanları ve doğal bitki örtüsü ile kaplı alanlar belirlenir. Bu kullanım gruplarının toplam alan içindeki dağılıĢları ise arazi bölünüĢünü göstermektedir. Genel arazi bölünüĢü içerisinde, arazinin kullanımına iliĢkin ayrıntılı bilgilere yer verilmez. Örneğin, tarım alanlarının ne Ģekilde kullanıldıkları; yani ekili tarım alanı olarak mı, yoksa dikili tarım alanı olarak mı kullanıldıkları, ya da bu tarım alanları üzerinde yetiĢtirilen ürünlerin türleri ve özellikleri gibi bilgiler, arazinin kullanım durumu içerisinde değerlendirilir. Arazi Sınıflandırması(Tasnifi): Arazinin sınıflandırılması, ya da tasnifi, arazinin sahip olduğu fiziki Ģartlara göre gruplandırılması olarak tanımlanabilir. Yeryüzünde kültür bitkilerinin yetiĢtirildiği alanlar, hayvan otlatma alanları ve doğal bitki örtüsünün bulunduğu alanlar, sahip oldukları coğrafi Ģartlar bakımından farklılıklar gösterirler. Bu bakımdan, yeryüzü ya da onun üzerini kaplayan topraklar, her yerde aynı özelliklere sahip değildir. Dolayısıyla toprakların kabiliyetleri de, bulundukları coğrafi ortama göre değiĢiklik göstermektedir. Aynı özelliklere sahip olan araziler gruplanarak, arazi sınıflarını oluĢturmuĢlardır. 14 Herhangi bir alanın değerini, o alanın coğrafi potansiyeli saptar. Bu potansiyeli en açık Ģekilde yansıtan Ģey ise, mekân üzerinde yer alan bitki örtüsüdür. Bitki örtüsü, bir yerin iklim özellikleri, ana kaya, bakı, drenaj, yeraltı suyu durumunu en iyi yansıtan unsurdur. Bu bakımdan arazinin sınıflandırılmasında, bitki birliklerinin, daha geniĢ anlamda, bio-klimatik özelliklerin de değerlendirilmesi gerekmektedir (Tunçdilek,1986:6). Arazilerin sınıflandırılabilmesi için, öncelikle arazi üzerindeki toprakların özelliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bunun yanında, arazinin bulunduğu fiziki ortam ve iklim özelliklerinin belirlenmesi de arazinin sınıflandırılabilmesi için gerekli ön hazırlıklardır. Bu bağlamda dünya da, arazinin sınıflandırılmasına yönelik pek çok çalıĢma yapılmıĢ ve değiĢik sınıflandırma önerilerinde bulunulmuĢtur. Ancak, ABD toprak koruma teĢkilatının geliĢtirdiği sınıflandırma sistemi (USDA), dünya genelinde kullanılan en yaygın sınıflandırma sistemidir. Türkiye‘de de kullanılan bu sınıflandırma sistemine göre, arazi 8 ayrı kabiliyet sınıfına ayrılmıĢtır. Ancak, bu sınıflandırma sisteminin de eksik yanları bulunmaktadır. Ġklim, yükselti ve fiziki faktörlerin göz ardı edildiği bu sınıflandırma sisteminde, sınıfların belirlenmesinde arazi kullanım özelliklerinin de etkisi olmadığı görülmektedir. Nitekim Tunçdilek, bu konu üzerinde durarak, farklı yükseltilere sahip arazilerin aynı sınıfta olabildiğini vurgulayarak, arazi sınıflandırmasında, araziden yararlanma durumunun da mutlaka değerlendirmeye alınması gerektiğini vurgulamıĢtır (Tunçdilek, 1986:7). Arazi Kullanımı: Arazi kullanımı geniĢ anlamda, arazinin halihazır kullanma tespiti, değer bakımından sınıflandırılması ve kullanma tarzının planlanması Ģeklinde tanımlanır (Gözenç, 1980:37). Kuramsal çerçeve bölümünde de üzerinde durulduğu gibi, arazi kullanımı, insanla doğal ortam arasındaki etkileĢimlerin bir yansımasıdır. Bu açıdan arazinin kullanımı, doğal ortamın fiziki ve beĢeri özelliklerinden fazlaca etkilenir. Aynı zamanda arazi kullanımı, yaĢam tarzından ve kültürel özeliklerden de etkilenir. Yöreden yöreye ve kültürden kültüre arazinin kullanılıĢ biçimi değiĢiklik gösterir. Yani arazi kullanımı, coğrafya biliminin inceleme alanı olan mekânı ve mekânın değiĢmez unsuru olan insanın mekândaki faaliyetlerini ele alan, çok yönlü bir kavramdır. Arazi kullanımı ve kullanım üzerinde etkili fiziki ve beĢeri faktörler, bu çalıĢmanın esas konusunu oluĢturduğu için, bu kavramla ilgili açıklamalar, ileriki bölümlerde ayrıntılı olarak yapılacaktır. 15 Ekili Alanlar: Tohum ekerek üzerinde yıllık veya sezonluk zirai bitki yetiĢtirilen, her ürün alınıĢtan sonra yeniden iĢlenen tarım alanlarına ekili alanlar denilmektedir (Özçağlar, 2003:129). Genel olarak tarımsal faaliyetler içinde, tarım alanlarının dağılıĢında, ekili alanlar önemli bir paya sahiptir. Özçağlar (2003)‘e göre, ekili alanlar kendi içerisinde sulanan ekili alanlar ve sulanmayan ekili alanlar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Sulanan tarlalar, sebze ve çiçek bahçeleri, sulanan ekili alanları meydana getirirler. Nadasa bırakılan kuru tarım alanları ile nadasa bırakılmayan kuru tarım alanları ise, sulanmayan ekili alanları oluĢturur. Dikili Alanlar: Üzerinde uzun ömürlü kültür bitkilerine yer veren tarım alanlarına dikili alanlar denir. Dikili alanlar da sulama durumuna göre sulanan dikili alanlar ve sulanmayan dikili alanlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğal bitki örtüsünü oluĢturan orman alanları ile insanlar tarafından oluĢturulan antropojen orman alanları, dikili alanlar içerisinde yer almazlar. Ancak, ekonomik amaçlı olarak sulu tarım alanları içerisinde oluĢturulan kavaklıklar, dikili alanlar içerisin yer almaktadırlar (Özçağlar, 2003:129). Sulu Tarım Alanı: Yeraltı suları ile akarsular gibi su kaynakları aracılığıyla sulanan tarım alanlarına sulu tarım alanları denir. Sulu tarım yapılan alanlar, ekili sulu alanlar ve dikili sulu alanlar olarak sınıflandırılabilir. Sulu tarım alanları, su ihtiyacı fazla olan kültür bitkilerinin yetiĢtirildiği alanlardır. Çeltik tarımı yapılan alanlar, sulu tarım alanlarına güzel bir örnektir. Bunun yanında bazı bağ ve bahçe bitkilerinin yetiĢtirildiği alanlar da sulu tarım alanları olarak değerlendirilmektedir. Kuru Tarım Alanı: Yıl içinde kurak dönemlerin yaĢandığı ve yeraltı suları, göletler ve akarsular gibi su kaynaklarından yoksun yerlerdeki tarım alanları, kuru tarım alanları olarak nitelendirilmektedir. Yıllık yağıĢ miktarının düĢük olduğu kuru tarım alanlarında, nadas yöntemi uygulanmaktadır. Kuru tarım alanlarında yetiĢtirilen tarım ürünlerinin baĢında tahıllar ve baklagiller gelmektedir. YerleĢim Alanları: Barınmak, ya da belirli bir faaliyeti sürdürmek amacıyla bir saha üzerine inĢa edilmiĢ bir veya birden fazla konuttan oluĢan ünitelere yerleĢme denir (Özçağlar, 2003:65). Üzerinde yerleĢim faaliyetinin gerçekleĢtiği arazi parçalarına yerleĢim alanı denilmektedir. YerleĢim alanları, insanların barınmak veya çeĢitli ekonomik etkinliklerde bulunmak amacıyla yerleĢtikleri yerleri ifade etmektedir. YerleĢilen bu yerler sadece jeomorfolojik birim veya arazi parçasına karĢılık gelmeyip, doğal ortamın diğer unsurlarıyla iç içe girmiĢ olan ve bir veya birden fazla sayıdaki konut/konutlar tarafından 16 iĢgal edilmiĢ kompleks bir oluĢumdur. Bu nedenle, yerleĢim alanlarını insan-doğal ortam etkileĢimini en güzel biçimde yansıtan coğrafî unsurlar olarak ele almak gerekmektedir. Arazi kullanım bakımından yerleĢim alanı denilen yerler, yerleĢmeleri (Ģehir, kasaba ve kır yerleĢmelerini) oluĢturan meskenlerle diğer yapıların üzerinde yer aldığı arazi parçalarıdır. Bir büyük yerleĢim alanı, çok sayıda konutlar tarafından iĢ gal edilmiĢ arazi parçası (=sit) ile bu arazi üzerinde insanlar tarafından değiĢik amaçlara yönelik olarak inĢa edilmiĢ konutlardan ve diğer tamamlayıcı unsurlardan (bahçe, park, cadde, sokak vb.) oluĢmaktadır. Orman Alanları: Yeryüzünde parçalar halinde geniĢ alanlar kaplayan sık ve gür ağaçlardan oluĢmuĢ bitki örtüsüne orman denir(Özçağlar, 2003:239). Ormanları oluĢturan bitkiler kimi yerde doğal olarak yetiĢirken kimi yerde insan eliyle de yetiĢtirilen antropojen ormanlar da bulunabilmektedir. Orman alanları çeĢitli türdeki hayvanların da yaĢam alanlarını oluĢturmaktadır. Fundalık: Çalı formasyonu veya küçük ağaççıklar halindeki doğal bitki örtüsüne fundalık denilmektedir(Özçağlar, 2003:139). Fundalık alanlar zamanla geliĢerek orman alanlarına dönüĢebilmektedir. Bu nedenle fundalıklar ormanlık alanlar içinde değerlendirilmelidir. Fundalıklarda bitki örtüsü orman alanları kadar gür ve çeĢitli değildir. Genel olarak fundalıklar, sık orman alanlarına geçiĢ kuĢağında yer alırlar. Otlak Alanları: KüçükbaĢ ve büyükbaĢ hayvanların doğal ortamdaki beslenme alanlarına otlak alanları denilmektedir. Otlak alanları, sahip oldukları niteliklere göre çayır ve mera alanları olarak iki gruba ayrılmaktadır. Çayırlar taban suyunun yüzeye yakın olduğu yerlerde yılın büyük bir bölümünde yeĢil kalabilen alanlardır. Mera alanları ise daha yüksek kesimlerde yer alırlar ve çayırlarda olduğu gibi uzun süre yeĢil kalamayan alanlardır. Corine Land Cover Classification (Corine arazi örtüsü sınıflandırması): Avrupa Birliği‘nin gerçekleĢtirdiği “CORINE Land Cover (CORINE Arazi Örtüsü)” ve ―EUROSTAT Uzaktan Algılama Programı” tarafından yürütülen “Classification for Land Use Statistics” (Arazi Kullanım Ġstatistikleri için Sınıflandırma) çalıĢmaları esas alınarak ―Uydu Görüntüleri Kullanarak Türkiye Arazi Örtüsünün Belirlenmesi Proje Metodolojisi‖ ne CORINE MODELĠ denilmektedir. AB‘de 1985 yılında oluĢturulan ve 1990‘da tamamlanan ―CORINE Projesi‖ ile ilgili üst birim, daha sonra kurulan ve halen 31 üyesi olan Avrupa Çevre Ajansı‘dır. Ülkemizde, bu anlamda, yapılacak çalıĢmalar 17 TÜĠK‘in eĢgüdümünde yapılmakta olup 1998 yılında 3 yıllık bir süreyi kapsayan bir proje hazırlanmıĢ, ancak çeĢitli nedenlerden dolayı bu süre 2005‘e uzatılmıĢtır. AB fonlarından maddî destek sağlanan projenin 2. adım çalıĢmaları, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün kapatılma sonrası Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı‘nca sürdürülmektedir. Belli aralıklarla yenilenmesi programlanan CORINE‘de 1. ve 2. adım çalıĢmalar tamamlanmıĢ olup halen 3. adım çalıĢmaları yapılmaktadır. Türkiye‘de CORINE modeline göre yapılacak çalıĢmanın ana çerçevesini, tüm ülkenin LANDSAT-TM uydu görüntüleriyle kapsanması ve 1:100,000 ölçekte hazırlanacak uydu görüntüleri çıktıları üzerinden yapılacak olan görüntü yorumlama tekniklerine dayalı arazi kullanım ve arazi örtüsü sınıflarının belirlenmesi oluĢturmaktadır. Günümüzde özellikle erozyon durumu ve erozyon riskini ortaya koyan yöntemler giderek ağırlık kazanmaktadır. Bu yöntemlerden birisi Avrupa Birliği‘ne üye ülkelerce uygulanan erozyon riski ve arazi kalitelerini belirleyen CORINE modelidir. Arazi kaynakları yönetiminde, arazi örtüsü ve arazi kullanımı verileri önemli bir yer tutan CORINE, “Çevre Bilgileri Koordinasyonu” anlamına gelmektedir. Bu modelde, toprak aĢınım duyarlığı (erodibilite), aĢındırıcı etken (erosivity), topoğrafik durum ve bitki örtüsü indisleri dikkate alınarak “Erozyon Risk Değerlendirmesi” yapılmaktadır. Ayrıca hazırlanacak harita ile meraların ekilebilir tarım arazilerine dönüĢtürülebildiği, nadas alanlarının geniĢlediği veya daraldığı, sürekli sulanmayan tarım alanları ve sürekli sulanan tarım alanları, orman alanları gibi 44 baĢlık altında belirlenen alanlardaki değiĢiklikler saptanarak gerekli plânlamalar yapılabilecektir. Planlama: Yapılacak bir iĢin, bir eserin gerçekleĢtirilmesi için uyulması tasarlanan düzene plan; plan yapma eylemine ise planlama denir. Planlama kavramı, içerisinde birçok unsuru barındırmaktadır. Tek bir bilimin tekelinde olmayan planlamayı, aslında ayrı bir bilim olarak değerlendirmek gerekmektedir. Neyin, nerede, ne zaman ve nasıl yapılacağı sorularına yanıt aramak ve bulmak planlamanın özünü oluĢturmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken nokta, coğrafya biliminin aynı zamanda bir planlama bilimi olduğudur. Coğrafyanın da inceleme alanı olan mekânın planlamasında, coğrafi bilgi ve veriler kullanılmaktadır. Dolayısıyla coğrafya, planlama üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Bu bağlamda Erinç (1963), planlamayı ―bir bütünün parçası olarak mekânın, bünye ve imkânlarına en uygun ve cemiyet bakımından en faydalı tarzda kullanılmasını sağlamak maksadı ile bir tanzim ve geliĢme programı‖ 18 olarak tanımlamıĢtır(Erinç, 1959: 38). Görüldüğü üzere, planlama ile coğrafyayı birbirinden ayırmak mümkün değildir. Planlama coğrafyası ve coğrafi planlama kavramları, son yıllarda coğrafyaya yeni bir kimlik kazandırmıĢtır. Yeryüzünün bütününde veya bir kısmındaki doğal ve beĢeri kaynakların tümünü, kalkınmanın temel aracı sayarak, bunlardan en verimli bir Ģekilde nasıl yararlanılabileceğini tespit etmek ve uygulamaya geçirmek amacıyla yapılan yönlendirici coğrafi çalıĢmaların bütünü planlama coğrafyasının kapsamındadır (Özçağlar, 2003:201). Arazi kullanımı ile planlama, bir bütünün ayrılmaz iki parçası gibidir. Herhangi bir yerin arazi kullanımı durumunun tespitinin yapılmasının ardından, yukarıda da belirtildiği gibi o yerin en uygun ve topluma faydalı biçimde nasıl kullanılacağının belirlenmesi, coğrafi planlamanın özünü meydana getirir. Bu sebeple, arazi kullanımına yönelik karar geliĢtirme çalıĢmalarında, mutlaka planlamaya yönelik önerilerin bulunması gerekmektedir. 19 1.4.3. DAHA ÖNCE YAPILMIġ ÇALIġMALAR Bolkar Dağları ile ilgi coğrafi çalıĢma yok denilecek kadar azdır. Ancak yakın disiplinden olan jeoloji alanında bölgede oldukça detay incelemeler mevcuttur. Jeoloji çalıĢmalarında bölgede mevcut yeryüzü Ģekilleri(jeomorfolojik birimler) ve arazi kullanımına yönelik bilgilerde verilmektedir. Bolkar dağları ile ilgili ilk jeolojik çalıĢma Tchihatcheff tarafından yapılmıĢtır. Arazide incelemeler yapan Tchihatcheff Bolkar Dağlarındaki metamorfik Ģistlere ve mermerlere vurgu yapmıĢ ve metamorfik olmayan Tersiyer örtülerden bahsetmiĢtir (Tchihatcheff, 1867 - 69). 1903 yılında Schaffer Bolkar Dağlarını da kapsayan Toros kuĢağınin jeolojisinde yeni bir safha açtı. O Boklar Dağları‘nın genel antiklinal yapılarını tespit etti ve tektonik ünite ayrımı olarak geniĢliklerini kabul etti. Schaffer Toros kuĢağının geliĢim kuĢağının yapısını iki farklı dönem de meydana gelen kıvrımlanma fazının birbirine açılı olarak geliĢtiğini belirtti. Birnci kıvrımlanma fazı esnasında (Alpin deformasyonu) Antitoros kuĢağı Ģekillendi. Deformasyon Toros kuĢağının formasyonlarındaki yükselmenin sürdüğü Neojen sonlarına kadar devam etti. Bolkar Dağları‘nın jeolojik keĢfine yönelik ilk detay çalıĢma 1940-51 yılları arasında M. Blumenthal tarafından yapıldı. O Bolkar Dağları‘nın stratigrafik düzenini ve kuzeydeki Tersiyer havzasını belirledi. Blumenthal Bolkar mermerlerini Prekambriyen olarak düĢündü ve ofiyolitlerin onları kestiğini düĢündü (Blumenthal, 1956). F. Çalapkulu Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde bulunan bulunan Horoz granodioritlerini keĢfetti (Çalapkulu, 1980). Ona göre bunların yaĢı Kampanien-Paleosen sonu, muhtemelen Alt Eosendir. F. Oktay UlukıĢla Basenindeki jeolojik detayları keĢfetti. O kaya topluluklarından 3 farklı grup belirledi; bunlar isim olarak; UlukıĢla, Kılan ve Bohçadikmen gruplarıdır (Oktay, 1982). UlukıĢla Grubu adayayı volkaniklerini, karbonatları ve klastikleri ve çeĢitli türbiditik sedimentleri ve onun daha derin bölümlerindekileri kapsar. Klan grubu UlukıĢla havzasının molozlarını temsil etmektedir. Son olarak Bohçadikmen grubu ise havzanın denizellik sonrası döngüsünü temsil etmektedir. Bolkar dağları ile ilgili detay çalıĢmalardan bir diğeri ise DemirtaĢlı ve arkadaĢları tarafından (DemirtaĢlı ve diğ. 1984) yapılan çalıĢmadır. Bu çalıĢmada daha önceki 20 çalıĢmalar da esas alınarak sahadaki formasyonlar ve uzanıĢları netleĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada dağın kuzey kesiminde Ereğli-UlukıĢla sedimanter havzası yer alırken, Bolkarların asıl çatısını Bolkar birliği olarak adlandırılan metamorfik birimlerin ağırlıkta olduğu birim oluĢturur. Bu Bolkar birliğinin güneyinde ise Aladağlar birliğine dahil edilen ve üst kısmında Aydıncık havzası olarak adlandırılan ikinci büyük sedimanter havza bulunmaktadır. Bu nedenle bu çalıĢmada sahanın jeolojik yapısı bu ayrıt edilmiĢ olan 3 sistem dahilinde ele alınmıĢtır. Atalay, 1987, ―Sedir (Cedrus Libani, A. Rich) Ormanlarının YayılıĢ Gösterdiği Alanlar ve Yakın Çevresinin Genel Ekolojik Özellikleri ile Sedir Tohum Transfer Rejiyonlaması‖ isimli çalıĢmada tüm Akdeniz bölgesinin fiziki coğrafya özelliklerine değinilirken özellikle de Bolkar Dağları üzeride de durmuĢtur. Sahanın jeomorfolojik özellikleri, bitki örtüsü ve iklim özellikleri hususunda detaylı bilgiler verilmiĢtir. 21 2. BOLKAR DAĞLARI’NIN DOĞU KESĠMĠNDE ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN DOĞAL VE BEġERĠ FAKTÖRLER 2.1. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN DOĞAL FAKTÖRLER Araziden yararlanmayı etkileyen doğal faktörler denildiğinde sahanın fiziki coğrafya koĢulları akla gelmektedir. Bolkar dağları güney de Çukurova düzlüklerinin hemen bitiĢ noktasından baĢlayarak 3524 m. yükseltideki Medetsiz tepeye kadar kademeli olarak yükselmektedir (Harita: 4). Bolkar Dağları‘nın zirve kısımları doğu kesimde yoğunlaĢmıĢ iken batı kısmında daha ziyade platolar hakimdir. 2300 m yükseltideki Dümbelek Platosu‘nda oldukça geniĢ karstik Ģekiller geliĢmiĢtir. Bu platodan daha yüksek sahalar Pleyistosen döneminde buzullar tarafından ĢekillendirilmiĢtir. Sahanın fiziki coğrafya koĢullarının oluĢmasında en temel unsur hiç kuĢkusuz ki yeryüzü Ģekilleridir. Yeryüzü Ģekilleri öncelikli olarak bölgedeki iklim koĢullarını etkilemekte ve iklim koĢulları ise; hidroğrafya, bitki örtüsü ve toprak özelliklerini doğrudan etkilemektedir. Yer Ģekillerinin oluĢumu ise ilk olarak sahanın kayaç yapısı ve tektonizma ile iliĢkilidir. Bu nedenle doğal faktörler içerisinde öncelikli olarak sahanın jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri arazi kullanımını etkileme yönünden ele alınacaktır. 2.1.1. ARAġTIRMA ALANININ MORFOMETRĠSĠ AraĢtırma alanının hipsoğrafik yapısı ova alanının bitiĢ sınırı olan yaklaĢık 50 metreden baĢlar ve en yüksek nokta olan Medetsiz Tepe(3524 m.)‘ye kadar ulaĢır. ÇalıĢma alanı içerisindeki en alt kesim (50 m.) 200 metreye kadar koyu yeĢil renkle gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu alanda genellikle birikinti koni ve yelpazeleri, travertenler ve en alçaktaki dolgu alanları mevcuttur. Yükseltisi 200 – 500 m. Arasında olan sahalar açık yeĢil renkle gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu kısımlarda da daha çok traverten düzlükleri ve dolgu yüzeyleri bulunmaktadır. Bu kısım araĢtırma sahası içerisindeki en verimli tarım alanlarını oluĢturmaktadır. 22 Yükseltisi 500 – 1000 metreler arasında olan saha ise açık sarı renkle gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu kısımlar daha çok alçak plato sahasına ve orta yükseltide yer alan plato sahasının yamaç kısımlarına karĢılık gelmektedir. Alçak plato alanları tarım sahasını oluĢtururken diğer kısımlarda maki elemanlarının baskın olduğu orman alanları yaygındır. 1000 – 1500 metreler arası koyu sarı renkle gösterilmiĢ alanlardır(Harita:4). Orta kuĢağın büyük bir bölümünü oluĢturan bu alanın plato kısımlarında sayfiye amaçlı yaylalar ve meyve bahçeleri yaygındır. Diğer alanlarda ise alt kısımlarda kızılçam, üst kısımlara doğru karaçam, sedir, göknar ve ardıç ormanlarının saf birlikler halinde ve karıĢık vaziyetlerde olduklarını görmekteyiz. Yükseltisi 1500 – 2000 metreler arası açık kahverengi ile gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu alanlar daha çok yüksek plato alanın yamaç kısımlarına karĢılık gelmektedir. Bu alanlarda seyrekte olsa hayvancılık amaçlı yaylaların bulunduğunu görmekteyiz. Bu kısım aynı zamanda orman üst sınırının bulunduğu alandır. Bu kesimde daha çok sedir ve ardıç ormanları yaygındır. 2000 – 3000 metreler arası kahveregi ile gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu alanda yüksek plato alanları ve zirve düzlükleri yer almaktadır. Bu kesimin alt kısımları ağaç sınırını oluĢturmakta ve çok seyrek vaziyette ardıçlar bulunmaktadır. Hayvancılık amaçlı yaylaların en yoğun olarak bulunduğu kesimdir. Hem yüksek yaylalar hem de zirve yaylaları bu alanlardadır. Bitki örtüsü olarak genelde ot formasyonu hakim olup, zirve düzlüklerinde subalpin çayırlar mevcuttur. Yükseltisi 3000 metreyi aĢan kesimler çok dar alanları oluĢtururlar. Bu kısımlar dağların doruk kısımlarını meydana getirirler(Harita:4). AraĢtırma sahasındaki en yüksek doruklar Medetsiz Tepe 3524 m., Eğerkaya Tepesi 3347, en batıda Yıldız Tepe 3134 m. ve Aydos Tepe 3430 m. yükseltiye sahiptirler. Bu alanda birkaç yayla dıĢında fazla yayla alanı da yoktur. Ancak zirve düzlüklerinde yer alan yaylacıların hayvanları bu alanlarda otlatılmaktadır. 23 Harita 4: ÇalıĢma alanının fiziki haritası 24 2.1.2. JEOLOJĠK YAPI Bolkar Dağları‘nın jeolojik özelliklerine yönelik ilk detay çalıĢma 1940-51 yılları arasında M. Blumenthal tarafından yapılmıĢtır. Bunu takiben yine detaylı olarak DemirtaĢlı ve arkadaĢları tarafından (1984) yapılan çalıĢmadır. Bu çalıĢmada daha önceki çalıĢmalar da esas alınarak sahadaki formasyonlar ve uzanıĢları netleĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada dağın kuzey kesiminde Ereğli-UlukıĢla sedimanter havzası yer alırken, bolkarların asıl çatısını Bolkar birliği olarak adlandırılan metamorfik birimlerin ağırlıkta olduğu birim oluĢturur. Bu Bolkar birliğinin güneyinde ise Aladağlar birliğine dahil edilen ve üst kısmında Aydıncık havzası olarak adlandırılan ikinci büyük sedimanter havza bulunmaktadır. Sahanın jeolojik özellikleri yaĢlı formasyonlardan baĢlanarak genç formasyonlara doğru jeolojik dönemlere dikkate alınarak ele alınacaktır. 2.1.2.1. Paleozoyik ÇalıĢma alanı içerisindeki Paleozoyik arazilerin bulunduğu alanlar çok değiĢik sahalarda bulunmaktadır. En eski formasyonlar Belemedik Boğazı içerisinde gözlemlenmektedir. Devoniyen ve Karbonifer yaĢlı olan birimler kireçtaĢı ve Ģistlerden meydana gelmektedirler(Harita:5). Bu nedenle bu alanda Çakıt çayınında alttan oymasına bağlı olarak heyelan olaylarına geniĢ alanlı olarak rastlanır. Paleozoyik yaĢlı birimler aynı zamanda Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde genç formasyonların altında temel araziler grubu içerisinde gözlemlenirler. Bu kesimde PermoKarbonifer yaĢlı KarahamzauĢağı Formasyonu bulunmaktadır. Stratigrafik olarak en altta bulunan KarahamzauĢağı Formasyonu mermer, Ģist, kuvarsit gibi kaya birimlerinden oluĢmuĢtur. Ziyaret dağı dolayı ve Karahüyük tepe dolayı baĢvuru kesit yerleri olarak verilebilir. KarahamzauĢağı Formasyonu sığ-derin denizde çökelmiĢ ve daha sonra metamorfizmaya uğramıĢ, baĢlıca metamorfik kireçtaĢları, mermer, Ģist, kuvarsit gibi kayaçlardan oluĢmaktadır. Tabakalanma düzenli olup 45-60 derece ile güneydoğuya eğimlidir. 25 Harita: 5. ÇalıĢma alanının jeoloji haritası 26 Metamorfik kireçtaĢları koyu gri, kül renkli, sert, orta-ince katmalı, yer yer laminalı, çoğunlukla mikrokristaller halinde kalsitten oluĢmuĢ, az miktarda muskovıt, kuvars, plajiyoklas, demirce zengin opak mineralleri içermektedir. Mermerler beyaz, kirli beyaz, gri renklerde, orta-ince katmanlı metamorfik kireçtaĢları içinde devamsız katmanlar ve mercekler halinde görülür. ġistler siyah-gri renkli, ince taneli kuvars, muskovit, serizit ve plajiyoklastan oluĢup yönlenme göstermektedir. Demirce zengin opak mineraller ve eser halde zirkon içermektedir. Kuvarsitler beyaz ve kirli beyaz renklerde, kayacın tamamı ufak ve birbirleri ile girik, kenetlenmiĢ kuvars kristallerinden oluĢmaktadır. Eser olarak mika ve opak mineraller içermektedir. ġistler ve kuvarsitler Ziyaret Dağı'nın doğu bölümlerinde kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanımlıdır. Ġnceleme alanında KarahamzauĢağı formasyonunun alt dokanağı bilinmemektedir. Üst dokanak: KarahamzauĢağı Formasyonu, Kuzgun Formasyonu tarafından diskordan olarak örtülmüĢtür. Formasyonun alt dokanağı yüzeylemediğinden kalınlığı tam olarak bilinmemektedir. Arazi gözlemlerine göre kalınlığı 500 m'nin üzerindedir. Bu kayaçlara Paleozoyik yaĢı verilmiĢtir (Schmidt; 1961, Ġlker; 1975). KarahamzauĢağı Formasyonu metamorfizma etkisi ile ilksel kaya türü ve stratigrafi özelliklerini önemli ölçüde yitirmiĢtir. Ancak büyük olasılıkla laminah ve ince tabakalı yapı gösteren kristalleĢmiĢ kireçtaĢı birimi ve laminalı Ģist ara katkılı kuvarsitlerin bulunuĢu formasyonun derin- sığ deniz ortamında çökeldiğini göstermektedir. Paleozoyik yaĢlı formasyonlardan bir diğeri ise ÖĢün formasyonunudur. Formasyon ismini Aslanköy‘ün 14 km kuzeyinde ÖĢün yaylasından almaktadır. ÖĢün formasyonunun temeli alan içerisinde gözlenememektedir. Bu formasyon koyu gri, orta derecede iyi tabakalanmıĢ yüksek derecede biyomitrik fosilli, kalın tabakalı kuvarsitik kumtaĢları ile baĢlar. ÖĢün formasyonunun orta kısımları yeĢilimsi gri kumtaĢları ve ince tabakalı kiltaĢı ve kumlu kireçtaĢlarınıda baskın olarak içine alan ince tabakalı Ģistlerden meydana gelir. Formasyonun üst kısımları ise klastik ardalanmalı parlak tenkli ince tabakalı yuvarlak kuvars çakıl taĢlı konglomeralar ve yeĢilimsi gri, ince tabakalı hafifi metamorfik Ģistlerden meydana gelir. ÖĢün formasyonunun en yüksek bölümü hafifi griden beyaza, orta kalın tabakalı yüksek kristalize kireçtaĢlarından oluĢmaktadır. ÖĢün 27 formasyonunun kalınlığı 600 m civarındadır ve Karagedik formasyonu tarafından örtülmektedir. Formasyon içerisinde bulunan Mizzia gibi birçok fosiller Permiyen dönemin Alt-Orta ve Üst dönemlerine ait olup formasyonun yaĢı kısaca Permiyen olarak belirtmek mümkündür. ÖĢün formasyonu çok sığ karbonat platformunda depolanmıĢ olmalıdır. Formasyonun orta kesiminde çapraz tabakalı kumtaĢları ve konglomeralar formasyonun sığ deniz ve karasal ortam koĢullarının sık sık değiĢtiğini göstermektedir. ÖĢün formasyonu Aladağ bölgesinde Siya Aladağ Formasyonu ile korale edilebilir (Tekeli ve diğ., 1984). Paleozoyik yaĢlı bir diğer formasyon ise Karagedik formasyonu olup formasyonun en iyi mostra vererek incelenebilen yeri Namrun‘un 15 km kuzeybatısında görülmektedir. Karagedik metamorfik Ģistler sarımtırak gri, orta tabakalı yeĢilimsi gri Ģistler ile karmaĢık haldeki kristalize kireçtaĢları içerisine geçmiĢ durumdadır. Formasyonun orta kesimleri yeĢilimsi gri ince tabakalı kumtaĢları ve Permiyen kireçtaĢı olistolithler ile Ģistler tarafından karakterize edilir. Karagedik formasyonunun üst bölümleri yeĢilimsi gri Ģistler ve koyu gri orta iyi tabakalı biyokmikritleri içerisine alır. Karagedik formasyonunun kalınlığı yaklaĢık olarak 600 m kadardır. Bu formasyon ÖĢün formasyonu üzerine uyumlu olarak gelir ve Cehennemdere formasyonu uyumsuz olarak Karagedik formasyonunun üzerine gelir. Karagedik formasyonu içerisindeki artan ince tanecikli elastikler ve Permiyen yaĢlı çakıltaĢları formasyonun değiĢken Ģelf koĢullarında depolandığını göstermektedir. Bolkar Dağları‘nın ana kütlesini oluĢturan Ģistler ve dolomitlerin araya sokulduğu kalın bir kireçtaĢı serisi Bolkar Grubu olarak adlandırılmaktadır (DemirtaĢlı ve diğ. 1975). Bu kalın karbonat serisi kısmen yüksek kristalize kireçtaĢına ve arduvazlı mermerlere dönüĢtürülmüĢ ve özellikle Aydınkent, Dedeköy ve Madenköy civarında Ģist araya sokulmalı birimlerden oluĢur. Bolkar grubunun Paleozoyik yaĢlı bir diğer formasyonu Dedeköy formasyonudur. Tip kesiti büyük Dede köyünün 2 km güneyinde, koyu gri, kalın tabakalı, kısmen kireçtaĢlarının mavimsi gri ince mika arduvaz ile karıĢımlı Ereğli‘nin 10 km güneydoğusunda uzanır. GerdekeĢyayla da koyu gri kalın tabakalı dolomitik kireçtaĢları boksit ceplerini de içerir. Formasyonun kalınlığı yaklaĢık olarak 600 m kadardır. Dedeköy formasyonunun temeli saha içerisinde gözlenememektedir. Bu formasyon Gerdekesyayla formasyonu tarafından uyumlu olarak örtülür. Formasyon içerisinde bol miktarda Mizzia 28 minuta, Mizzia velebitans, Gymnocodiumsp., Nonkinella sp., Pachy floria sp. gibi fosiller bulunmaktadır. Bu fosillere istinaden formasyonun yaĢı Üst Permiyen olarak belirlenmiĢtir. Dedeköy formasyonu durağan Ģelf Ģartları altında depolanmıĢtır. Daha sonraki orajenezler esnasında metamorfizmaya uğramıĢ olan bu formasyon aynı zamanda Bolkar mermerleri olarakta tanımlanmaktadır. Bolkar Dağları‘nın yüksek kesimlerinde gözlenen formasyon üzerinde Pleyistosen döneminde buzulların oluĢturduğu Ģekiler asli vaziyetlerini korumaktadır. 2.1.2.2. Mesozoyik Mesozoyik araziler çalıĢma alanı içerisindeki iki farklı alanda görülmektedir. Bunlardan birincisi Bolkar Dağları‘nın zirve kısımlarını meydana getiren Mesozoyik araziler, bir diğeri ise Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde genç formasyonlarının alt kısımlarında uzanan ve bir çok yerde geniĢ mostralar vermiĢ olduğu alandadır. Bolkar Dağları‘nın dolomitik alt bölümü GerdekeĢyayla formasyonu olarak adlandırılmıĢtır (DemirtaĢlı ve diğ., 1975). GerdekeĢyayla formasyonunun tip kesiti Bolkardede tepesinin 4 km güneybatısında uzanır. GerdekeĢyayla formasyonu ince tabakalı Ģistler ile parlak renkli katmanlı olarak baĢlar ve sarımtırak gri ince-orta tabakalı killi kireçtaĢları ardalanması ki bunlar koyu gri, kalın tabakalı dolomitik kireçtaĢları ve çeĢitli renklerde tortul Ģist ve ince tabakalı killi kireçtaĢları ardalanmalı devam eden bir formasyondur. GerdekeĢyayla formasyonunun orta bölümlerinde koyu gri, ince, dalgalı katmanlı, kısmen bir yatak belirteci olarak parazit izler ile yumrulu kireçtaĢlarından meydana gelir. Formasyonun üst bölümü ise koyu mavimsi gri, kalın tabakalı dolomitik kireçtaĢları ve pembe, sarımtırak gri ince tabakalı Ģist – killi kireçtaĢı ardalanması ile karakterize edilir. GerdekeĢyayla formasyonunun kalınlığı yaklaĢık olarak 700 m kadardır. Yanal fasiyes değiĢiklikleri GerdekeĢyayla formasyonun da yaygındır. Dedeköy, Aydınkent ve Aydos dağının yakın kuzeyinde, koyu, yeĢilimsi gri arduvazlar ve Ģistler daha baskın durumdadırlar. Diyabazik eĢikler genellikle bu arduvazlar ve Ģistlerle ilgilidirler. GerdekeĢyayla formasyonu düzenli olarak Dedeköy formasyonunun altında ve Berendi kirçtaĢlarının üzerinde sıralı olarak uzanır. Sahadan toplanan fosillere göre GerdekeĢyayla formasyonunun alt bölümleri Alt Triyas olarak belirlenmiĢ, formasyonun orta bölümlerindeki solucanımsı kireçtaĢı yumruları Orta Triyas olarak belirlenmiĢtir. Sonuç olarak formasyonun Alt-Orta Triyas olarak saptanmıĢtır. Saha formasyon 29 içerisindeki dolomitler ve dolomitik kireçtaĢları ise fosilden yoksundur. GerdekeĢyayla formasyonu açık deniz Ģelf ortamında depolanmıĢtır. Bolkar Dağları‘nın üst bölümünü ağırlıklı olarak iki alt bölüme ayrılmıĢ formasyonlardan oluĢan kalın bir karbonat sırası tarafından temsil edilirler. Üst Triyası içerisine alan alt kabonatlar Berendi kireçtaĢı olarak adlandırılırlar (DemirtaĢlı,ve diğ., 1975). Aydos Dağı (3430 m.), Meydan Dağı (3132 m.) ve Medetsiz (3524 m.) gibi Bolkar Dağları‘nın en yüksek tepeleri koyu, mavimsi gri, kalın tabakalı dolomitlerden meydana gelen Berendi kireçtaĢından oluĢur. Formasyonun üst kısımlarında Boksit cepleri yaygındır. Berendi kireçtaĢlarının en üst kısımları hafif gri, orta kalınlıkta tabakalı dolomitik kireçtaĢı tarafından temsil edilir. Bölgesel metamorfizma kuzeye doğru ve Brendi formasyonunun bazı yerlerinde tamamen fosilden yoksun mermerlere dönüĢtürülmüĢlerdir. Berendi formasyonunun kalınlığı yaklaĢık olarak 600 m civarındadır. Düzenli olarak sıralı bir Ģekilde GerdekaĢyayla ve Üçtepeler formasyonlarının altında ve üzerinde sıralı bir Ģekilde uzanır. Berendi formasyonunda; Involutina cf. praegaschei, Trocham-mina sp., Doustaminidae sp. Glomospira sp. Glomos-pirella sp. gibi fosiller saptanmıĢ olup bu fosillere göre formasyonun yaĢı Üst Triyas olarak belirlenmiĢtir. Berendi formasyonu sığ deniz ortamında, durgun karbonat platformunda depolanmıĢtır. Formasyon içerisindeki boksit cepleri kısa dönemli yarı açık hava Ģartlarının yaĢandığını göstermektedir. AraĢtırma sahasındaki Mesozoyik arazilerden bir diğerini ise Cehennemdere formasyonu oluĢturmaktadır. Formasyon en karakteristik olarak naplı bölge dıĢında Namrun‘un 10 km batısında uzanır. Cehennemdere formasyonu asıl olarak hafif gri, orta kalınlıkta, iyi tabakalı koyu gri kalın tabakalı dolomitler ile alterasyonlu biyomikritlerden oluĢur. Formasyonun üst kısmı hafif sarımtırak gri pembe silisli Ģist kalsilitleri tarafından karakterize edilir. Bu formasyon ya Karagedik ya da ÖĢün formasyonu üzerine uyumsuz olarak uzanır ve Aslanköy formasyonu tarafından uyumlu olarak örtülür. Cehennemdere formasyonunun yaĢı Liyas döneminden Üst Kretase (Alt Senoniyen) dönemine kadar uzanmaktadır. Cehennemdere formasyonu durağan karbonat Ģelf ortamında depolanmıĢtır. Cehennemdere formasyonu Aladağ bölgesindeki Beyaz Aladağ formasyonu ile korale edilebilir (Tekeli ve diğ., 1984). 30 Mesozoyik formasyonların bir diğerini ise Aslanköy formasyonu oluĢturur. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde ofiyolitik napların yerleĢmesinden önce oluĢmuĢ olan filiĢ aĢamasını temsil eder. Aslanköy formasyonunun tip kesiti Aslanköyün 10 km güneydoğusunda uzanır. Aslanköy formasyonu sarımtırak gri, pembe, ince tabakalı yeĢilimsi gri, orta tabakalı silttaĢlarının içerisine geçer ve ofiyolitik parçaları da içerisine alan ve pembe, orta yataklı çakıltaĢları ile baĢlar. KumtaĢları dereceli tabakalanmayı gösteriri. Ofiyolitik kütleler tektonik olarak Aslanköy formasyonunun üzerine gelir. Aslanköy formasyonunun çeĢitli bölümlerinden alınan mikro fosiller formasyonun yaĢını Senoniyen olarak vermektedir. Aslanköy formasyonunun en üst bölümlerinden alınan örnekler Danian veya Alt Paleosen yaĢı tartıĢmalıdır. Bundan dolayı formasyonun yaĢı Üst Kretase – Danian (?) olarak tahmin edilmekte. Aslanköy formasyonu ilerleyen ofiyolitik napın önünde geliĢmiĢ olan filiĢ havzasında depolanmıĢtır. ÇalıĢma bölgesinde su tutma açısından oldukça büyük öneme sahip ofiyolitik birimler genellikle Mersin'inin kuzeyinde yeralan derin vadiler içinde görülmektedir (Harita:5). Ofiyolitik melanj içinde ofiyolitik kayaçlardan gabro, harzburjit, verlit, dunit, klinopiroksenit, lerzolit, diyabaz, radyolarit ve derin deniz sedimanlarının yanı sıra ofiyolitlerin yerleĢimi esnasında havzaya düĢen Permiyen, Jura, Kretase yaĢlardaki yabancı kayaç bloklarını içermektedir. ÇalıĢma alanındaki ofiyolitlerde genellikle serpantinleĢme hakim olmuĢtur. Ofiyolitik birimler, çeĢitli tektonizmaların etkisiyle ilksel konum ve yapılarını kaybetmeleri ve bitki örtüsü ile örtülü olmalarından dolayı sadece ofiyolitik melanj olarak haritalanmıĢtır. Bölgede çalıĢan çeĢitli araĢtırıcılar tarafından ofiyolitik birimin bölgeye yerleĢim yaĢının Üst Kretase olduğu vurgulanmıĢtır. ÇalıĢma bölgesinde ofiyolitik melanj üzerine Oligo-Miyosen yaĢlı Gildirli Formasyonu diskordan olarak gelmektedir. Gildirli Formasyonunun oluĢmadığı yerlerde ofiyolitik melanj veya birim içindeki Jura-Kretase yaĢlı kireçtaĢı blokları üzerine Alt-Orta Miyosen yaĢlı Karaisalı formasyonu doğrudan doğruya diskordan olarak gelmektedir. 31 2.1.2.3. Tersiyer AraĢtırma sahasında Tersiyer yaĢlı araziler iki kesimde yer almaktadır. Bunlardan birincisi Bolkar Dağları‘nın kuzey kesimini(Ereğli-UlukıĢla havzası), diğeri ise Bolkar Dağları‘nın güney kesimi(Aydıncık havzası)dir. Tersiyer araziler içerisinde aynı dönem arazi içersinde de depolanma Ģartları denizel ve karasal olarak farklılık arz eden sahalar bulunmaktadır. AraĢtırma sahasındaki Tersiyer araziler önce kuzey kesim ve daha sonrada güney kesim ele alınacaktır. Ereğli-UlukıĢla havzasının en yaĢlı sedimanter kaya ünitesi Çiftehan formasyonudur. Bu formasyon en iyi olarak Karıncadağ‘ın kuzeyinde, Çiftehan çevresinde ve Alihoca köyünün kuzeyinde gözlenir. Maden köyü yolunda Çiftehanın batısında 5 km formasyon kesiti uzanır. Çiftehan formasyonu asıl olarak alt kısımlarda ofiyolitik çakıl taĢları, çamurtaĢları ve aglomeraları da içine alan kırmızı palejik kireçtaĢı bileĢimlerinden oluĢur. Ofiyolitik çakıltaĢlarını çevreleyen ince bir taban konglomerası tabanda lokal olarak bulunur. Çiftehan formasyonunun üst tarafları tamamen kırmızı palejik kireçtaĢlarından meydana gelir. Formasyonun kalınlığı 300 metre kadardır. Bu formasyon aynı zamanda düzensiz olarak ofiyolitik melanj ve Kalkankaya formasyonunun üzerinde uzanır (DemirtaĢlı ve diğ. 1984). Ereğli-UlukıĢla havzasındaki bir diğer formasyon ise Kalkankaya formasyonudur. Ġsmini 6 km uzunluğunda uzanan Kalkankaya tepesinden almaktadır. Kalkankaya kireçtaĢları asıl olarak hafif killi, kalın-orta depolanmalı, lokal olarak Ģistli biyokalseritler mevcuttur. Bu formasyon Halkapınar formasyonu üzerine düzenli olarak uzanır, mavimsi gri havza marnlarından meydana gelir. Kalkankaya formasyonunun kalınlığı 300 m. dolayındadır. Kalkankaya formasyonun yaĢı Maastrihtiyen sonu-Paleosen baĢı olarak belirlenmiĢtir. Ereğli‘nin 12 km güneydoğusunda uzanan Güneydağının güney eteklerinde Güneydağı formasyonu bulunmaktadır. Formasyonun tip kesiti kırmızı konglomera geçiĢ ile baĢlar ve beyazlar içerisinde krem renkli iyi yataklanmıĢ kalseranitler bulunur. Ġyi yuvarlanmıĢ çakıl taĢları ile kireçtaĢı ve konglomerara araya sokulmaları formasyonun alt ve orta bölümlerinde yaygın durumda olup üst bölümlerinde ise marn araya sokulumları ile beraber asıl olarak kalseranitler hakimdirler. Formasyonun kalınlığı 300 m. kadardır. Güneydağı formasyonu, Dedeli formasyonu üzerinde uyumsuz olarak uzanır. Bu formasyon lokal olarak tip kesitte Halkapınar formasyonu üzerinde uyumsuz olarak 32 uzanır. Güneydağı formasyonu Kalkankaya formasyonu üzerine düzenli olarak uzanan Halkapınar formasyonu arasına doğuya doğru kama Ģeklinde sokulmaktadır. Güneydağı formasyonu çok sığ bir denizel ortamda hızlı bir çekilme ortamı altında karbonat platformunda depolanmıĢ olmalıdır. Bu sığ denizel ortamın kıyı kesimlerine doğru kıyı malzemeleri ile karasal konglomeralar ve kireçtaĢı konglomeralarıda depolanmıĢ olmalı. Ereğli-UlukıĢla havzasında Paleosen - Eosen baĢlarında geniĢ bir filiĢ evresini Halkapınar formasyonu temsil etmektedir. Halkapınar formasyonunun tip kesiti Ereğli‘nin 15 km güneydoğusunda Halkapınar ve Eskihisar köyleri arasında uzanır. Halkapınar formasyonu önemli bir yanal fasiyes değiĢikliklerini gösterir. Halkapınarın kuzeyinde ani olarak tip kesitte bu formasyon turbiditik çamurtaĢları içerisinde yukarı doğru konglomeralarla baĢlar ve çoğunlukla Geç Triyas yaĢlı kırıntılı kireçtaĢı içeren tortulu Ģistler uzanır. Kalın bir olistostrom kireçtaĢı Kayasaray ve Delimahmutlu köyleri arasında Ereğli havzasının güney sınırı boyunca görülürler. Bu formasyon Delimahmutlu köyünün doğusunda Halkapınar formasyonunun turbidik çamurtaĢları arasına kama Ģeklinde sıkıĢmıĢ durumdadır. Halkapınar formasyonunun üst kısımlarında baskın olarak sipilitik yastık lavlar ve aglomeralar bulunmaktadır. Mavimsi gri Ģistler ve marn depolanmaları Kalkankaya kireçtaĢları üzerine düzenli bir Ģekilde uzanan Ereğli-UlukıĢla havzasının doğu bölümünde Halkapınar formasyonunun taban kısmında gözlemlenirler. Bunun aksıne havzanın batı bölümünde Güneydağı formasyonu üzerine uymsuz bir Ģekilde uzanmaktadır. Halkapınar formasyonu Çiftehan ve Karıncadağın kuzeyinde UlukıĢla formasyonu tarafından düzenli olarak örtülür. Bu formasyon Darboğaz‘ın kuzeyinde Hasangazi formasyonu tarafından ve Halkapınarın kuzeyinde Aktoprak formasyonu tarafından uyumsuz bir Ģekilde örtülür. Ġçerisinde bulunan mikro fosillerden formasyonun yaĢı Orta Paleosen – Erken Eosen olarak belirlenmiĢtir. Halkapınar formasyonun kalınlığı 1000-1400 m. arasınada olduğu tahmin edilmekte olup. Formasyon denizaltı volkanizmasının Paleosen-Erken Eosen dönemi boyunca devam ettiği bir filiĢ havzasında depolanmıĢtır. Ereğli-UlukıĢla havzasının filiĢ sonrası geliĢimini Hasangazi formasyonu temsil etmektedir. Hasangazi formasyonu aĢınıma karĢı dirençli kireçtaĢı, daha kolay aĢınabilen kiltaĢı ve evaporitik kayaçlardan oluĢmaktadır. Formasyon içerisindeki GümüĢ kireçtaĢı üyesi Hasangazi formasyonunun en alt bölümünde yeralmaktadır. Bu ünite en iyi GümüĢ köü çevresinde açık olarak gözlenir. Ünite asıl olarak mavimsi gri iyi yataklanmıĢ 33 kalseranit ve kalsirudit karıĢımından meydana gelmektedir. Bu ünite Boztepe ünitesi tarafından düzenli olarak örtülür ve GümüĢ-Tekneçukuru köyleri civarındaki Halkapınar formasyonunun volkanik üniteleri düzensiz olarak üzerine gelmete ve bu formasyon ise Hasangazi köyü civarında UlukıĢla formasyonu üzerine uyumsuz olarak gelir. Ġçerisindeki fosillerden bu ünitenin Lütesiyen yaĢlı olduğu saptanmıĢtır. GümüĢ kireçtaĢı üyesinin kalınlığı 20 ile 50 metre arasında değiĢmekte, batıya doğru daralmaktadır. Bu ünite çok sığ deniz ortam Ģartlarınde depolanmıĢ olmalıdır. Hasangazi formasyonunun Bozbeltepe üyesi Hasangazi formasyonunun alt bölümünü oluĢturmaktadır. Üye adını UlukıĢla‘nın 10 km güneydoğusunda yeralan Bozbel tepeden almaktadır. Bu ünite 20 m. kalınlığı ile kırmızımsı kahverengi konglomera ve çamurtaĢı karıĢımın takip edildiği silt tortulu kayalar ile baĢlar. Alt kısımlarda kaba klastik sıralar üst kısımlardaki turbiditik çamur taĢları ve katmanlarına ayrılabilen tortular içerisine geçer. Ġnce alçıtaĢı mercekleri en üstte gözlemlenirler. Bu üye güney-batıya doğru dereceli olarak daralır ve Darboğaz köyünün 2 km kuzeydoğusunda tamamen kaybolur. Içerisinde bulunan fosiller üyenin yaĢını Üst Lütesiyen olarak vermektedir. Boztepe üyesi çok hızlı doldurulmuĢ ve evaporit havzasıyla sınırlandırılmıĢ bir filiĢ havzasında depolanmıĢtır. Hasangazi formasyonunun Kabaktepe evaporit üyesi Hasangazi formasyonunun üst bölümlerini meydana getirir. Üye adını Porsuk köyünün 4 km. güneyinde uzanan Kabaktepe tepesinden almaktadır. Bu ünite asıl olarak anhidrit, alçıtaĢı ve temelde ince dolomit – çamurtaĢı karıĢımından meydana gelmektedir. Bu üye uyumlu olarak Bozbeltepe ve GümüĢ üyelerinin üzerine gelir ve düzensiz olarak Aktoprak formasyonu tarafından örtülür. Kabaktepe üyesinin yaklaĢık olarak kalınlığı 600 m. civarındadır. Üyenin tabanındaki fosillerden yaĢının Üst Lütesiyen olduğu belirlenmiĢtir. UlukıĢla-Ereğli havzasındaki bir diğer formasyon ise Delimahmutlu formasyonudur. Sadece havzasının güney kenarında görülür. Bu formasyon Bolkar Dağları‘nın kuzey eteklerinde yaklaĢık olarak 40 km boyunca dar bir Ģerit halinde uzanır. Formasyonun tip kesiti Delimahmutlu köyünün 4 km güneybatısında görülür. Delimahmutlu formasyonu asıl olarak kumlu matriks ile konglomeralardan meydana gelir. Konglomeraların küçük ve büyük kaba çakıltaĢları baskın olarak Bolkar Grubu‘nun kristalize kireçtaĢlarından ve ofiyolitik melanjdan meydana gelmektedir. ÇeĢitli kum ve konglomeratik kireçtaĢı arasına bulunan mikro fosillerden formasyonun yaĢı Üst 34 Lütesiyen olarak belirlenmiĢtir. Formasyonun maksimum kalınlığı 500 m dir. Bu formasyon Bolkar grubu formasyonlarının ve Halkapınar formasyonunun üzerine uyumsuz bir Ģekilde uzanır. Bu formasyon aynı zamanda faylarla kesilmiĢ olan ofiyolitik melanj ile kontak halindedir. Delimahmutlu formasyonu Bolkar grubu ve Bolkar bindirmesinden hemen sonra oluĢmuĢ olan Ereğli-UlukıĢla havzası üzerinde bulunan çok sığ bir kenar kesime ait havza içerisinde depolanmıĢtır. Zaman olarak Hasangazi formasyonu ile eĢit zamanlı olarak kabul edilebilir(DemirtaĢlı ve diğ. 1984). Ereğli-UlukıĢla havzasının moloz sırasını Aktoprak formasyonu temsil eder. Bu formasyon asıl olarak yeĢil ve kırmızı kumtaĢlarından oluĢur. Aktoprak formasyonunun iki üyesi ayırt edilmiĢtir. Bunlardan birincisi; KurtulmuĢtepe üyesi olup Aktoprak formasyonunun alt bölümlerini oluĢturur. Üyenin tip kesiti UlukıĢla‘nın 2 km güney kesiminde KurtulmuĢ Tepe yakınındadır. Bu üye asıl olarak çok renkli mavimsi gri marnlar ve killer, bol miktarda gastrapolar ihtiva eden gölsel kireçtaĢlarından meydana gelmektedir. Kırmızı ve yeĢil renkteki kumtaĢlarının kalınlığı 30 m kadardır. Aktoprak formasyonunun KurtulmuĢtepe üyesi, Hasangazi formasyonunun, Kabaktepe evaporit üyesi üzerini uyumlu olarak gelir ve bu formasyon Aktoprak formasyonunun kırmızı kumtaĢları içerisine doğru geçer. Tip kesitte üyenin kalınlığı 450 m olarak ölçülmektedir. Blumenthal‘e göre üyenin marn taĢlarının yaĢı Üst Oligosen olarak verilmiĢtir. Onun tarafından toplanan Gastrapodlar Chattian-Aquitanian(Oligosen sonu - Miyosen baĢı) yaĢını vermektedirler (Blumenthal, 1956). Aktoprak formasyonunun ikinci üyes, ise kumtaĢı üyesi baskın, kırmızı ve yeĢil kumtaĢları, ara sıra silttaĢı ve marn karıĢımından meydana gelmektedir. Bu ünitenin tip kesiti Aktoprak köyü ile UlukıĢla kasabası arasında uzanmaktadır. KurtulmuĢ tepe ünitesi ile bu ünitenin alt kontak noktası derecelidir. KumtaĢı üyesinin kalınlığı yaklaĢık olarak 1000 m kadardır. Üye içerisinde yaĢ tayini yapılacak bir fosil bulunamamıĢtır. Ancak üyenin stratigrafik pozisyonuna göre Üst Eeosen-Oligosen olarak tahmin edilmektedir. Ereğli-UlukıĢla havzasında ofiyolitik melanj kayaları asıl olarak gabro ve serpantinit gibi bazik - ultrabazik kayaçlar ve geniĢ kristalin kireçtaĢı bloklarından oluĢurlar. Asıl gabro ve serpantinit karmaĢığı Çiftehan ve Alihoca arasındaki alanın kuzeydoğusunda uzanmaktadır. Bu serpantinit, gabro ve doleritlerin aplite dayklar 35 tarafından kesildiği en büyük ofiyolitik melanj kütlesidir. Bahsedilen bu melanj kütlesi ile Bolkar Grubu arasında bir kontak fayı vardır. Bolkar Dağları‘nın batı kesiminde yaygın olan ve AraĢtırma alanımıza batı kesimden sokulan bir diğer Tersiyer dönemine ait formasyon ise Mut formasyonu olup Gedik ve diğ. (1979) tarafından adlandırılmıĢtır. Formasyon asıl olarak beyaz, sarımtırak gri ve çok ince tabakalı tek tip bol miktarda algler, foraminifer pelekpos ve mercanlar içeren biyokalseranitten meydana gelmektedir. Bu formasyon kısmen resifal kompleks olarak ta kabul edilebilir. Lokal olarak hafif gri, orta kalınlıkta tabakalı killi kireçtaĢı ve bol miktarda pelecypodlar ihtiva eden marn alterasyonu içeren temel konglomeralar içermektedir. Mut formasyonunun üst bölümleri marn ve kireçtaĢı alterasyonu tarafından karakterize edilir. Mut formasyonu, Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde sadece Dümbelek platosunu meydana getirmektedir. Bu formasyon Bolkar grubu olarak adlandırılan Melikli, Güzeller formasyonu ve ofiyolitik melanj gibi tüm daha yaĢlı kaya ünitelerinin üzerine uyumsuz olarak uzanır. Formasyondan elde edilen fosiller formasyonun yaĢının Miyosen olduğunu göstermektedir. Formasyon üzerinde oldukça karakteristik karstik Ģekiller geliĢmiĢ olup; dolin, uvala ve polyeler mevcuttur. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde Tersiyer farmasyonlar Paleozoyik ve Mesozoyik formasyonlar üzerine uyumsuz olarak gelmektedir. Bu formasyonlar genellikle koglomera, kumtaĢı, silttaĢı, kireçtaĢı ve killi kireçtaĢlarından oluĢmaktadır. Bu kesimde yer alan formasyonların baĢında Gildirli formasyonu gelmektedir. Bu formasyon konglomera-kumtaĢı, silttaĢı-kiltaĢı ve killi kirectaĢı-marn gibi belirgin üç kaya biriminden oluĢmuĢtur. Bunlar birbirleri ile girik ardalanmalı olmakla beraber, konglomera-kumtaĢı birimi formasyonun alt bölümlerinde, silttaĢı-kiltaĢı birimi orta bölümlerinde ve killi kireçtaĢı-marn birimi de üst bölümlerde egemendir (ġekil 2). Formasyona ilk defa Schmidt (1961) bu adı vermiĢtir. Formasyon tip yerleri olarak Kerimler köyünün 500 m. doğusunda GümüĢçe çayı vadisi, Evrenli köyü 1,5 km. kuzeyinde Musalı yolu üzeri, Kepirlî köyü eski yerleĢim yeri Dedeler köyü doğusu verilebilir(ġekil 3). OIigosen-Miyosen zamanında bölgede oluĢan akarsu, geçiĢ ortamı (taĢkın ovası, göl, lagün bataklık, kıyı) ve sığ deniz gibi ortam ve alt ortamlarda çökelen Gildirli 36 Formasyonu içinde, birbirleriyle girik ve geçiĢli baĢlıca üç birim ayırtlanmıĢtır. Bu birimlerin fasiyes özellikleri (geometri, litoloji, fosil-paleontoloji, sedimanteryapılarpaleoakintı örnekleri) birbirinden farklılık arz etmektedir. Gildirli formasyonunun kalınlığı otorduğu eski topografyanın (paleotopoğrafya) özelliklerine bağlı olarak çok değiĢken olup, 1-175 m arasında değiĢmektedir. Formasyon, genellikle Karaisalı formasyonu içinde açılmıĢ Miyosen öncesi birimlere kadar aĢındırlmıĢ vadi tabanlarında görülmektedir. Formasyon içerisinde oldukça yoğun fosil bulunmaktadır. Bu fosil bulgularına göre formasyona Alt-Orta Miyosen (Burdugaliyen-Langiyen) yaĢı verilmiĢtir. Gildirli formasyonunu oluĢturan konglomera-kumtaĢı birimlerininin akarsu (alüvyon yelpazesi örgülü ırmak, menderesli ırmak), silttaĢı-kiltaĢı ve killi kireçtaĢı ve marn birimlerinin taĢkın ovası, göl, sığ deniz, lagün gibi ortam ve alt ortamlarda çökeldikleri söylenebilir. Bu birimlerin ardalanmalı ve geçiĢli olması ortamın duraysız (küçük boyutlarda alçalan ve yükselen) olduğu, altlarda kaba kırıntılıların, üst bölümlerde killi kireçtaĢı-marn birimlerinin egemen olması ise duraysızlığın yanı sıra transgresyonunda hüküm sürdüğünü göstermektedir. Güney kesimde yer alan bir diğer önemli ve oldukça geniĢ yayılım alanlı formasyon ise Karaisalı formasyonudur. Formasyon genelikle beyaz, açık gri, bej renklerde, yer yer bol algli, mercanlı, gastrapod ve lamelli kavkılı, killi, yumrulu, erime boĢluklu, yer yer iyi katmanlı resifal kireçtaĢlarından oluĢmuĢtur. Formasyona Schmidt (1961) Karaisalı kalkerleri adını vermiĢ, daha sonra muhtelif araĢtırıcılar tarafından Karaisalı Formasyonu adı verilmiĢtir. Bu ad çalıĢma alanı dıĢındaki formasyon özelliklerinin en iyi görüldüğü yer olan Karaisalı ilçesinden alınmıĢtır. Tip kesit yeri; IĢıktepe, Kepirli, Kerimler, Parmakkurdu, Musalı ve Evrenli köyleri dolayları formasyonun incelemeye elveriĢli yüzleklerinin bulunduğu tip yerlerdir. Resifal kireçtaĢı olan Karaisalı formasyonu, genellikle mercan, alg, foraminifer, ekinoderm, mollusk, bryozoa, halimeda, annelid tipleri gibi resif yapıcı organizmaların matriks ve kalsit ile çimentolanmasından oluĢmuĢtur. Alt-Orta Miyosen zamanı boyunca bölgede hüküm süren geçiĢ ortamında (karbonatlı kıyı/resif) çökelen Karaisalı formasyonu içinde çeĢitĢi birimler de ayırt edilmiĢtir. 37 Karaisalı formasyonu inceleme alanında Miyosen öncesi birimler üzerine diskordan olarak gelmesine rağmen, Gildirli formasyonu üzerine geçiĢli ve transgresif olarak gelmektedir. Karaisalı Formasyonunun kalınlığı aĢınma koĢullarına bağlı olarak değiĢim göstermekte ve yayılımlarında düzensizlikler görülmektedir. ÇalıĢma alanı içindeki baĢvuru kesit yerlerinde maksimum 300 m'ye ulaĢmaktadır. Formasyonun yaĢının Alt-Orta Miyosen (Burdigaliyen-Langiyen-Serravaliyen) olduğu hususunda karar kılınmıĢtır. Fasiyes özelliklerine göre Karaisalı formasyonunun karbonatlı kıyı (resif) ortamında çökeldiği söylenebilir. Bu alandaki bir diğer formasyon ise Güvenç formasyonudur. YeĢilimsi gri, gri, beyazımsı sarı renklerde olan Güvenç Formasyonu stratigrafik olarak ait bölümlerde killikireçtaĢı-marn, üst bölümlerde kiltaĢı-silttaĢı birimlerinin egemen olduğu çökellerden meydana gelmiĢtir. Formasyona Schmidt (1961) ilk olarak bu adı vermiĢtir. ÇalıĢma alanı içinde Tepeköy, Çelebili, Dalakdere, Esenli, AĢiretler, Korucular, Hamzabeyli köy ve mahalleleri civarında tip yerler mevcuttur. Formasyonun tip kesitine aynı zamanda Adana-Ankara karayolu batısında bulunan Güvenç köyü civarı, Üzümlü, Emirler, Gömmece, Kızılçukur, Tosmurlu, Ortaköy, Beylice, MeĢelik ve Camili köy ve mahalleleri civarında karakteristik olarak gözlenir. Alt-Orta Miyosen zamanında bölgede oluĢan resif önü, sığ-derin deniz ortamlarında çökelen Güvenç formasyonu içinde iki birim ayırtlanmıĢtır. Çoğu yerde bunlar birbirleri ile geçiĢlidir. Birimlerin adlandırmaları ve fasiyes özellikleri (geometri, litoloji, fosil-paleontolji, sedimanter yapılar-paleoakıntı örnekleri) aĢağıda verilmiĢtir; 1. Killi kireçtaĢı-marn birimi 2. KiltaĢı-silttaĢı birimi ÇalıĢılan bölgede killi kireçtaĢı-marn birimi stratigrafik olarak formasyonun alt bölümlerinde (Gildirli formasyonu ve Karaisalı formasyonu ile geçiĢli), kiltaĢı-silttaĢı birimi orta ve üst bölümlerde (Kuzgun formasyonu ile geçiĢli olarak) egemendir. Formasyon üzerine geldiği paleotopoğrafyanın değiĢik olması, transgresyon ve regrasyona bağlı olarak birimlerin çökeldiği ortam koĢullarının önemli ölçülerde değiĢmesi nedeniyle, bazı bölgelerde bu sıralamada değiĢiklikler görülmektedir. 38 Karaisalı formasyonu ile yanal ve dikey geçiĢli olan Güvenç formasyonu bazı bölümlerde bu formasyon ile yalancı diskordans görünümündedir. Güvenç formasyonu üzerine, Kuzgun formasyonu konkordan ve girik olarak gelmiĢtir. Güvenç Formasyonunun görünen kalınlığı 50-600 m arasında değiĢmektedir. Formasyon içerisinden toplanan fosillere göre formasyonun yaĢı Miyosen'in Langiyen-Serravaliyen-Tortoniyen katlarını temsil ettiği görüĢüne varılmıĢtır. ÇalıĢma alanındaki Tersiyer formasyonlarından bir diğeri ise Kuzgun formasyonudur. Formasyon sarımsı beyaz, yeĢilimsi, gri-siyah renklerde oian Kuzgun formasyonu kumtaĢı-konglomera, resifal kireçtaĢı, tüfit ve kiltaĢı -marn-silttaĢı gibi belirgin dört birimden oluĢmuĢtur. Bunlardan birincisi formasyonun alt bölümlerinde, ikincisi alt-orta bölümlerde, üçüncüsü orta bölümlerde, dördüncüsü üst bölümlerde egemendir. Formasyona bu adı ilk defa Schimdt (1961) vermiĢtir. Formasyonun tip kesit yerleri olarak AĢiretler, Karacadağ, Sarıveli Puğkaracadağ, Cirittepe köyü 2 km Kadar batısı, GökkuĢağı ve Burkanköy köyleri çevreleri verilebilir. Formasyonun en iyi görüldüğü yer olarak Demirci, Iğdır, Araplar, ÇiriĢtepe köyleri ve Ayıbelen tepe, Kale tepe, Çakal gediği mevkii, Çavak köyü, Emirler köyü dolayları verilebilir. Orta-Üst Miyosen zamanında bölgede, östatik deniz seviyesindeki oynamalara (transgrezyon ve regresyon) bağlı olarak oluĢan sığ deniz ve geçiĢ ortamlarında (kıyı, lagün, delta, gelgit, resif) çökelen Kuzgun formasyonu içinde dört birim ayırtlanmıĢtır. Bunlardan, resifal kireçtaĢı ve tüfit, formasyon içinde ayırtlanarak, diğerleri ayrılmadan bir formasyon adı altında haritalanmıĢtır. Kuzgun Formasyonunu oluĢturan kumtaĢı-çakıltaĢı, silttaĢı-marn-Ģeyl, tüfit ve resifal kireçtaĢı birimlerinin yukarıda verilen fasiyes özellikleri gözönünde bulundurulduğunda, bunların kıyı-sığ ve deniz ortamı koĢullarında çökeldiğini söyleyebiliriz. Bu ortamda deniz altı morfolojisinin uygun olduğu kesimlerde resifal kireçtaĢları oluĢmuĢtur. Deniz duraylı olmayıp sık sık deniz seviyesinde alçalıp yükselmeler ve dalgalanmalar meydana gelmiĢtir. ÇalıĢma alanı içerisinde Tersiyer (Alt Miyosen-Üst Pliyosen) yaĢlı bir diğer formasyon ise Handere formasyonudur. Beyazımsı, sarımsı, yeĢilimsi, gri ve siyah 39 renklerde olan Handere Formasyonu kiltaĢı-marn-silttaĢı, fosilli oolitik kireçtaĢı, alçıtaĢı (jips) ve kumtaĢı-konglomera gibi belirgin dört birimden oluĢmuĢtur (ġekil 2). Bunlar birbirleri Ġle girik olup, ilk üçü çoğunlukla formasyonun alt bölümlerinde, diğeri üst bölümlerinde egemendir. Formasyonun tip yerleri olarak Çiftlik, DikilitaĢ ve Kürkçü köyleri dolayı, Evci Köyü doğusundaki vadi yamaçları, TaĢlık Tepe ve vadi içine kadar olan, kuzey bölümleri, Kartal Tepe ve doğu bölümleri, Berdan Barajı gövdesinin sağ ve sol bölümlerindeki yamaçlar, Kartal Tepe ile Ara Tepe arası ve Camilimanda köyü doğusundaki vadi içi yamaçları verilebilir. Üst Miyosen'de (Messiniyen) bölgede uzunca bir zaman hüküm süren kurak ve sıcak Ġklim (Messiniyen kriz dönemi) nedeni ile denizel çökellerin yanı sıra jips (anhidrit) ve tuz birimleri çökelmiĢtir. Daha sonra Pliyosen zamanında hüküm süren ılık ve yağıĢlı iklimler ile östatik deniz seviyesindeki oynamalara (transgresyon ve regresyonlar) bağlı olarak geliĢen sığ deniz-geçiĢ (kıyı, lagün, delta, gelgit) ve akarsu ortamlarında çökelen Handere formasyonu içinde değiĢik birimler de ayırt edilmiĢtir. Handene Formasyonunu üzeri genellikle Kuvaterner Birimleri ile örtülü olduğundan kesin kalınlık verilmemiĢtir, ancak çalıĢma bölgesinde 50-500 metre arasında değiĢen kalınlıkta görülmektedir. Formasyon yaĢının Üst Miyosen-Pliyosen olduğu saptanmıĢtır. Handere formasyonunun yukarıda belirtilen fasiyes özellikleri gözönüne alındığında, kurak-sıcak iklimler ile sık sık değiĢen küçük ölçekli transgresyon ve regresyonlar sonucu oluĢan sığ deniz ve geçiĢ (kıyı, lagün, delta, gelgit) ve akarsu ortamlarında çökeldiği söylenebilir(ġenol ve diğ.,1993). 2.1.2.4. Kuvaterner ÇalıĢma alanı içerisindeki Kuvaterner birimler vadi tabanlarında alüvyonlar, düzlük alanlardan eğimli yamaçlara geçiĢ noktalarında oluĢmuĢ birikinti koni ve yelpazeleri, Bolkar dağından Tarsus ovasına geçiĢ noktasındaki birikinti koni ve yelpazelerini içerisine almaktadır. Yine Kuvaterner birimler içerisinde dağların zirve kısımlarındaki geniĢ çaplı moren depoları da ele alınmaktadır. Kuvaterner birimlerinden bir diğeride 200 – 250 metreler arasındaki traverten depoları oluĢturmaktadır. 40 Kuvaterner zamanında karasal ve geçiĢ ortamı koĢullarının hüküm sürdüğü çalıĢma bölgesinde oluĢan birimler farklı fasiyes özellikleri göstermeleri nedeni ile Kalabriyen-Siciliyen zamanında oluĢan birimler ve Tirreniyen-Güncel zamanda oluĢan birimler olarak iki bölümde incelenmiĢtir. ġekil 2'de Kuvaterner birimlerinin geliĢimini gösteren blok diyagram ve enine kesit Ģematik olarak verilmiĢtir (ġenol veDiğ., 1993). ġekil:2. Adana Kuvaterner havzasının geliĢimini gösteren blok diyagram ve enine kesit (ġematik)(ġenol ve diğ. 1993‘den) ÇalıĢma alanında glasi tipi konglomera veya konglomeratik kaliĢ olarak tanımlanan alüvyon yelpazesi çökelleri (Yüksek Seki Konglomeraları) aĢınma yüzeyleri üzerinde çökelmiĢlerdir. Pliyosen-PIeyistosen zamanında oluĢan bu yüzey, kuzeyden güneye doğru göreceli olarak eğimi azalan doğu-batı yönünde ondülasyon gösteren, enine ve boyuna onlarca km uzanımı olan Adana-Mersin hattı güneyinde denize eriĢen etekdüzü Ģeklinde bir morfolojik birimdir. (ġenol, 1989 bu birimi yüksek seki konglomerası olarak tanımlamıĢ ve üzerinde biriken kırıntılara yüksek seki konglomeraları adını vermiĢtir). Alüvyon yelpazesi çekelleri bu birim üzerinde geliĢmiĢ ve Kuvaterner baĢlarında bölgede kısa dönemler Ģeklinde hüküm süren flüvyal ve interplüvyal iküm koĢullarında genellikle kuzeydeki Toros dağı ofiyolitik itilme kuĢağında ayrıĢan materyalin moloz akıntısı ve çamur akıntısı Ģeklinde gelmesi sonucu oluĢmuĢtur (ġenol ve diğ., 1993). 41 Birim 2-25 cm boyutlarında çakıllı, kum, süt ve kil matriksli, karbonat (kaliĢ) çimento ile sıkı-çok sıkı tutturulmuĢ, iç yapıĢız ve kötü boylanmalıdır. Kırıntılar baĢatlık sırasına göre ofiyolitik, metamorfik, mağmatik ve Neojen yaĢta sedimanter kayaçlardan türemiĢtir (ġenol, 1989). Taban topografyasına bağlı olarak ilksel durumda birbirlerinden kopuk irili ufaklı parçalar halinde olan (1 -25 metre arasında değiĢen kalınlıklarda ve birkaç metre ile yüzlerce metre hatta binlerce metre yayılım gösteren) bu birim daha sonra Pleyistosen-Holosen zamanında geliĢen akarsular tarafından aĢındırılarak üzerinde vadiler açılmıĢ, sık sık kesintilere uğramıĢtır. Bu yüzden çoğu yerde haritaya geçirilememiĢtir. Bu birimin mostrası genellikle Mersin-Tarsus hattının kuzey bölümlerindeki vadi yamaçlarının üst bölümlerinde, kaliĢlerin altında sıkça görülmektedir. Bazı yerlerde kaliĢlerin altında görülmemesinin sebebi, büyük olasılıkla paleotopoğrafyanın özelliklerinden dolayı buralarda bu birimin çökelmemesinden ileri gelmektedir (ġenol ve diğ., 1993). Kuvaterner de bölgede, kırılmalar, çatlamalar ve çökmeler meydana gelmiĢtir, özellikle günümüzdeki irili ufaklı sulu ve kuru dere yatakları, bu kırık ve çatlak zonlarında açılmıĢtır. Üst Pliyosen sonlarında doğru çöken Mersin-Tarsus hattı güneyinde akarsuların getirdiği malzeme ile delta, kıyı ve akarsu ortamlarında alüvyon dolgu çökelmiĢtir (ġenol, 1989). 2.1.2.5. Jeolojik Evrim-Paleocoğrafya ÇalıĢma alanının Paleozoyik yaĢlı formasyonları sığ-derin deniz ortamında çökelmiĢ kayaçlardan oluĢmaktadır. Üst Kretase zamanında bölgeye sürüklenerek gelen ofiyolitli melanj çok değiĢik ortam koĢullarında çökelen kayaç kırıntılarını ve bloklarını içermektedir. Bu yabancı bloklar çekim kaymaları sonucunda bugünkü yerlerini almıĢlardır. Orta Torosların Ģekillenmesinde ve bugünkü topoğrafya Ģekillerinin meydana gelmesinde bölgeyi etkileyen tektonik hareketler, litoloji ve tektonik hareketlerin kontrol ettiği flüviyal olaylar ile iklim Ģartları önemli rol oynamıĢtır. Paleozoyik esnasında bölgenin büyük bir bölümünde denizlerin bulunduğu ve denizel ortamların derin kesimlerinde karbonatlı çökeller ve sığ kesimlerinde ise ince klastikler çökelmiĢlerdir. Bu çökeller Kaledoniyen ve Hersiniyen orojenezi esnasında kısmen ve tamamen metamorfizmaya uğrayarak kara haline gelmiĢlerdir. 42 Uzunca bir zaman aĢınma dönemi geçiren bu birimler üzerine diskordan olarak gelen birimlerden Gildirli formasyonu akarsu, geçiĢ ortamı (taĢkın ovası, göl, lagün, bataklık, kıyı) ve sığ deniz ortamlarında, Karaisalı formasyonu derin deniz ve sığ deniz ortamlarında, Kuzgun formasyonu sığ deniz, geçiĢ (kıyı, lagün, gelgit, delta, resif) ortamlarında, Handere formasyonu sığ deniz, geçiĢ (kıyı, lagün, delta, gelgit) ve akarsu ortamlarında çökelmiĢlerdir. ġekil 3'te çalıĢılan bölgede görülen formasyonlar ve birimlerin jeolojik geliĢimi ve birbirleri ile iliĢkisi görülmektedir (ġekil:3). Sekil: 3. ÇalıĢma alanının güney kesiminde formasyonların ve birimlerin birbirleri ile olan iliĢkileri gösteren Ģematik diyagram(ġenol, 1989‘dan). Bolkar Dağları ana hatlarıyla büyük bir antiklinoryum olarak kabul edilebilir (ġekil:4). Antiklinallerin çoğu asimetrik ve Bolkar grubu Ereğli-UlukıĢla havzasının üzerine kıvrımlanmasından dolayı antiklinallerin çoğu kuzeye doğru devrilmiĢ durumdadırlar. Bolkar grubunda kıvrımların sütrüktüral eğilimi çalıĢma alanının doğu bölümünde doğu-kuzeydoğu ve batı-güneybatı doğrultusunda iken batı bölümünde ise genellikle doğu-batı yönündedir. Ereğli-UlukıĢla havzasında kıvrımlar genellikle Bolkar 43 grubundaki genel sütrüktür eğilimini takip eder. Ereğli-UlukıĢla havzasının Alt Tersiyer formasyonlarında kıvrımların çoğu Aktoprak ve Yassıkaya senklinallerinde olduğu gibi daha çok veya az simetrik vaziyettedirler. Halkapınarın 10 km doğusunda Dedeli köyü civarında devrik bir antiklinal görülebilmekte. Bu devrik antiklinal güneye doğru fay itmesiyle de iliĢkilidir. 44 ġekil: 4. Bolkar dağları ve Ereğli UlukıĢla Havzasından Kuzey Güney Yönlü AlınmıĢ Kesitler (DemirtaĢlı ve diğ. 1984‘ten) 45 1 —Alüviyon, 2 — ĠsimlendirilmemiĢ Neojen Deposu, 3— Temel Konglomera Üyesi, 4— Mut Formasyonu, 5— Aktoprak formasyonu, 6— Güzeller formasyonu, 7— Bozbeltepe Üyesi, 8— Evaporit üyesi, 9— Delimahmutlu formasyonu, 10— BaĢmakale kireçtaĢı üyesi, 11— Volkanik Üye, 12 — Halkapınar formasyonu, 13—Güneydagı formasyonu, 14— Kalkankaya formasyonu, 15— Dedeli formasyonu, 16— Çiftehan formasyonu, 17— Bolkar Dağları‘nın kuzeyindeki Ofiyolitik Melanj, 18— Üçtepeler kireçtaĢı, 19— Cehennemdere formasyonu, 20— Berendi kireçtaĢı 21— GerdekeĢyayla formasyonu, 22— Karagedik formasyonu, 23— Bolkar grubu 24— Dedeköy formasyonu, 25 — ÖĢün formasyonu, 26—Siyenit, 27—Andezit, 28- Granit, 29- Diyabaz. AraĢtırma sahasındaki en büyük fay sistemi EcemiĢ-Akçadekir grabenini meydana getiren paralel faylardır. Sahadaki sol yanal atımlı EcemiĢ Fayı Üst Eosen Öncesi Oligosen ve Paleosen-Alt Eosen zamanında geliĢmiĢtir. Bu fay Bolkar ünitesi sapmasında önemli bir tektonik çizgidir (DemirtaĢlı ve diğ. 1984). Bunun dıĢında çalıĢma alanı çerisinde dağların uzanıĢına paralel olarak uzanan irili ufaklı birçok fay sistemi bulunmaktadır. Bu fayların en önemlileri Bolkar Dağları‘nın yüksek kesimleri ile Ereğli-UlukıĢla havzasının kontak noktasındaki ve güneyde Bolkar birliği ile Ayrancı havzası arasındaki kontak noktasındaki faylardır (Harita:5 ). Mesozoyik esnasında kıtasal kütlelerin ayrılması ile bölgeye Tetis denizi yerleĢmiĢ ve deniz tabanı yayılması sonucu derin mağmadan gelen ultrabazik lavlar deniz tabanı kabuğunu oluĢturmuĢlardır. Bu mağmatik kabuk üzerine Mesozoyik baĢına dek devam eden süreç içerisinde çok kalın bir karbonat istifi çökelmiĢtir. Bu dönem içerisinde Paleozoyik kütleler Tetis denizi dahilinde adalar halinde ve kıtasal platformlar halinde kalmıĢlar ve devamlı olarak aĢınmaya uğramıĢlardır. Mesozoyik sonuna doğru ilk Alpin orojenezin etkisi ile Tetis önemli ölçüde daralmıĢ ve Tetis jeoseklinalinde biriken tortullar kıvrılarak yükselmiĢlerdir. Karbonatlı çökellerin su üstüne çıkması ile karstlaĢma baĢlamıĢ ve akarsu ağı kurulmaya baĢlamıĢtır. Tersiyer baĢlarında bölgenin büyük bir bölümü kara haline gelmiĢ, ancak Pozantı – UlukıĢla arasındaki depresyon, Bolkar Dağları‘nın kuzey etekleri Eosen sığ denizleri ile iĢgal edilmiĢ ve bu denizel ortamda kumtaĢı çakıltaĢı, miltaĢı ve kireçtaĢı tabakalarının ardalanmasından ibaret olan fliĢler ve yer yerde turbititler çökelmiĢlerdir(Atalay, 1987, sy: 113). Bu dönem içerisinde sahanın büyük bir bölümünde Ģiddetli olarak aĢınma hüküm sürmüĢ ve zirve platoları olarak tanımlanan ve günümüzde yaklaĢık 3000 metrelerde yer alan düzlükler ortaya çıkmıĢtır. Oligosen de ise kara sahası daha da geniĢlemiĢ, oligosen 46 sığ denizleri pos havzasına ve bugünkü EcemiĢ koridoruna yerleĢmiĢlerdir. Bu denizel ortamlarda daha ziyade kaba klastikler çökelmiĢlerdir. Oligosen sonunda Alp orojenezinin paraksizma döneminde Torosların hemen hemen tamamı kara haline gelmiĢ ve Toros sisteminde flüviyal aĢınma hüküm sürmüĢtür. Miyosen baĢlarından itibaren vuku bulan tektonik hareketlerle bugünkü Orta Toroslar sübsidansa uğramıĢ, Bolkar Dağları‘nın güney ve batı bölümleri denizlerle iĢgal edilirken, iç kısımlardaki depresyonlara ise göller yerleĢmiĢtir. Miyosen sonlarında Toros sisteminde yatay ve dikey yönde hareketlere sahne olmuĢ, bölgenin güneyde Arabistan-Afrika levhasının sokulması ile Bolkar-Aladağ-Geyik dağları güneye doğru itilmiĢtir(Atalay, 1987b, sy: 113). Miyosen döneminde denizel ortamda depolanmıĢ olan kireçtaĢlarının aynı dönem içerisinde yükselmesi ile beraber aĢınma dönemi baĢlamıĢtır. Böylece günümüzde yükseltisi 2200 metrelerde bulunan Dümbelek platosu aĢınım yüzeyleri bu dönemde ĢekillenmiĢtir (ġekil:5). Ancak bu dönemde denizel ortam koĢullarını daha alt seviyeler yaĢamaktaydı. Bu dönemde Karaisalı formasyonu olarak adlandırılan killi kireçtaĢı serileri depolanmıĢtır. Paleozoyik-Mesozoyik eski temeller üzerinde depolanmıĢ olan bu genç tortullar daha sonraki dönemlerde (Muhtemelen Üst Miyosen (Messiniyen)) aĢındırılmaya baĢlamıĢtır. Bolkar Dağları‘nın 1000 metre ile 1500 metreler arasına karĢılık gelen bu aĢınım yüzeyleri Prof. Erol sistemine göre muhtemelen D II aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b, 1984). Pliyosen döneminde yarı kurak iklim Ģartları altında kuzeydeki karasal ortam havzalarında depolanmalar devam ederken güney kesimdede 450-1000 metreler arasında aĢınma faaliyetleri devam ederek alt kısımlarda depolanmalar meydana gelmiĢtir. Bu aĢınma faaliyetlerine bağlı olarak Erol sistemine göre D III aĢınım yüzeyi olarak adlandırılan düzlükler ĢekillenmiĢtir (Erol, 1979b, 1984). Kuvaterner dönemine gelindiğinde dolgu yüzeyleri yarılmaya uğrayarak ve soğuk suların denizel Ģelf sahasında depolanma yapmasıyla traverten depoları ve D IV dolgu yüzeyleri ortaya çıkmıĢtır (ġekil;5). 47 ġekil: 5. AĢınım yüzeyleri 48 2.1.3. ĠKLĠM ÖZELLĠKLERĠ Bilindiği gibi yeryüzünde iklim özelliklerinin meydana geliĢinde hava kütleleri ve cephe sistemleri ile beraber fiziki coğrafya faktörlerinin de önemli etkileri vardır. Bunlar denize yakınlık-uzaklık (karasallık derecesi), yükselti ve orografik özellikler gibi daha çok planetar faktörleri yerel değiĢikliklere uğratan, termik ve dinamik değiĢmelere neden olan faktörlerdir (Koçman, 1993). Bolkar Dağları‘nda yükselti ova kenarından yani 50-100 metrelerden baĢlayarak 3524 metreye kadar yükselmesi iklim özelliklerinin de farklılaĢmasına ana etken olmuĢtur. Bolkar Dağları‘nın doğu kesimde EcemiĢ-Akçatekir çöküntüsü de hava akımlarının kanalize olmasında önemli bir etkiye sahiptir. EcemiĢAkçatekir depresyonu ve Belemedik Boğazı dıĢında Bolkar Dağları‘nda güneyden gelen nemli hava kütlelerine ve kuzey sektörlü rüzgarlara kapalı bir durum vardır. Ancak nemli hava kütleleri vadiler boyunca 1000-1200 metrelere kadar sokulabilmektedirler. Kuzeyden gelen soğuk hava kütleleri ise Çıkıt Çayı vadisi boyunca kanalize olarak, EcemiĢ-Tekir garabenini veya Belemedik boğazını takip ederek güney kesime kanalize olurlar. ÇalıĢma alanımızda yükseltinin artıĢına bağlı olarak, denizden gelen nemli hava kütlelerinin Bolkar Dağları‘nın kuzey kesimine geçememesi nedeniyle yüksek ve kuzey kesimlerde karasallık artmaktadır. Alçak kesimlerde ise denize yakınlıktan dolayı denizellik hakimdir. Bu durum yine yağıĢ dağılıĢında da önemli bir etkiye sahiptir. ÇalıĢma alanımız tamamen Akdeniz bölgesinde olmasına rağmen Bolkar Dağları‘nın kuzey ve güney kesimi arasında oldukça büyük farklar bulunmaktadır. Saha içerisinde yer alan bazı istasyonlar deniz kenarında bazıları ise daha yüksek sahalarda yer almaktadır. Bu nedenle çalıĢma alanının iklim özelliklerini ortaya koyabilmek için çalıĢma alanı içerisinde ve yakın çevresinde olmak üzere 8 istasyon verileri kullanılacaktır. Bu istasyonlar; Mersin, Adana, Tarsus, Karaisalı, Çamlıyayla, Pozantı, UlukıĢla ve Ereğli istasyonlarıdır. ÇalıĢma alanımız içerisinde arazi kullanımını en fazla etkileyen unsurlardan bir tanesi de bilindiği üzere iklimdir. Burada Bolkar Dağları‘nın iklim özellikleri hususunda bilgiler verilmeye çalıĢılacaktır. Ġklim unsurlarından öncelikli olarak sıcaklık durumu ele alınacaktır. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde yükselti ve bakı Ģartlarına bağlı olarak sıcaklık dağılıĢı değiĢiklik göstermektedir. Alçak kesimlerde yıllık ortalama sıcaklık değeri denizel iklimlere yakınlık gösterirken, kuzey kesimlerdeki istasyonlarda karasal iklimlere yakınlık göstermektedir (Çizelge: 1. ġekil:6). 49 Çizelge: 1. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde aylara göre ve yıllık ortalama sıcaklık(°C) Yıllık O ġ M N M H T A E E K A Ort. Mersin 10,5 11,1 13,8 17,7 21,5 25,2 27,9 28,3 25,8 21,5 15,9 11,9 19,3 Adana 9,6 10,4 13,4 17,5 21,8 25,6 28,2 28,5 26,1 21,6 15,2 11 19,1 Karaisalı 8,9 9,5 12,4 16,4 20,7 24,6 27,6 27,8 25,3 21,1 15 10,5 18,3 Tarsus 8,6 9 12,3 16,6 20,4 24,5 27,1 27,5 24,6 19,6 13,7 10,1 17,8 Pozantı 2,3 3,4 7,8 12,5 16,6 21,5 25,4 25,2 20,5 14,8 8,4 3,9 13,5 Çamlıyayla 1,4 1,6 5,9 11,4 14,7 18,3 21,9 22 19,2 14,3 8,1 3,8 11,9 0 1,4 5,9 11,7 16 20,3 23,4 22,7 18,2 12,4 6,2 1,7 11,7 -1,9 -1 3,3 8,9 13,4 17,9 21,7 21,2 16,7 10,8 4,5 0 9,6 Ereğli UlukıĢla °C 30 Mersin 25 Adana 20 Çamlıyayla 15 Ereğli 10 Karaisalı Pozantı 5 Tarsus 0 O ġ M N M H T A E E K A UlukıĢla -5 ġekil: 6. Ortalama sıcaklığın yıllık dağılıĢı Çizelge:1 ve Ģekil:6‘da görüldüğü gibi Mersin istasyonunda yıllık ortalama sıcaklık 19,3 °C, UlukıĢla da ise 9,6°C‘dir. Mersin istasyonunda en sıcak ay olan Ağustos ayı 50 ortalaması 28,3 °C, en soğuk ay olan ocak ayı ortalaması ise 10,5 °C‘dir. Kuzeyde yer alan UlukıĢla istasyonunda ise en sıcak ay temmuz ayı olup ortalama sıcaklık 21,7 °C, en soğuk ay ise -1,9°C‘dir. Mersin istasyonu 3 m. yükseltide yer alırken UlukıĢla istasyonu ise 1453 m. yükseltide yer almaktadır. Ġki istasyon arasında yıllık ortalama sıcaklıklar arasında yaklaĢık 10 °C‘lik bir farkı vardır. Yine Mersin, Adana ve Tarsus gibi merkezlerde Akdeniz ikliminin hakim olması nedeniyle en sıcak ay ortalaması ağustos ayı iken kuzey kesimde ise en sıcak ay temmuz ayıdır (ġekil:6). Mersin istasyonunda en sıcak ay ile en soğuk ay arasındaki ortalama sıcaklık farkı 17.8 °C iken UlukıĢla istasyonunda bu fark 22.6 °C‘dir. Aralarında yaklaĢık 5 °C‘lik bir fark vardır. Bu durumda Mersin, Adana, Tarsus istasyonlarının denizel iklimlere daha yakın olduğunu, UlukıĢla ve Ereğli gibi yüksekte ve kuzeyde yer alan istasyonların ise karasal iklimlere yakınlık vardır. ÇalıĢma alanımızda en sıcak yer Mersin istasyonunda olup, yükselti ve bakı Ģartlarına bağlı olarak sıcaklık yükseklere çıkıldıkça ve kuzey kesimlerde azalıĢ göstermektedir (Çizelge:1 ve ġekil:6). Yükselti farkına bağlı olarak ortaya çıkan sıcaklık değiĢimini ortaya koymak ve çıkan sonuca göre dağlık sahanın yüksek kesimlerinde ortalama olarak aylık sıcaklık dağılıĢını görebilmek için sıcaklık gradyanı hesaplanmıĢtır (Çizelge:2). Çizelge: 2. Mersin ile Çamlıyaylanın aylık ortalama sıcaklık değerleri ve sıcaklık gradyanı Ġstasyon I II III IV V 10,5 11,1 13,8 17,7 21,5 25,2 27,9 28,3 25,8 21,5 15,9 11,9 19,3 Çamlıyayla 1072 1,4 1,6 5,9 11,4 14,7 18,3 21,9 22 19,2 14,3 8,1 3,8 11,9 Fark 9,1 9,5 7,9 6,3 6,8 6,9 6 6,3 6,6 7,2 7,8 8,1 7,4 0,9 0,9 0,7 0,6 0,6 0,7 0,6 0,6 0,6 0,7 0,7 0,8 0,7 Mersin Gradyan 3 -1069 VI VII VIII IX X XI XII Yıllık Burada görüldüğü gibi yükseklere çıkıldıkça her 100 metredeki sıcaklık değiĢiminin her ay için aynı olmadığını görmekteyiz. Ancak ortaya çıkan sonuç genel sıcaklık azalıĢına uygunluk arz etmektedir. Bu değerlerden hareket ederek Bolkar Dağı üzerindeki sıcaklığın dağılıĢını hesapladığımız aĢağıdaki Çizelge elde edilmiĢtir (Çizelge:2). Bu Çizelge verileri grafiğe aktarıldığında Bolkar dağları üzerindeki aylara göre normal Ģartlarda yaylacılık faaliyetlerinin sürdürüldüğü dönemleri ortaya çıkmaktadır (ġekil:7). Bu da yaylacılık faaliyetleri ile sıcaklık Ģartları arasında çok belirgin bir iliĢkinin olduğunu ortaya çıkartmaktadır. 51 Çizelge:3. Aylara göre yükselti katlarındaki sıcaklık dağılımı. Yükselti(m.) I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Yıllık 3500 -19,3 -19,9 -12,1 -2,9 -0,7 2,6 8,3 7,7 4,2 -2,1 -9,6 -14,6 -4,9 3250 -17,1 -17,6 -10,2 -1,4 0,8 4,2 9,7 9,2 5,8 -0,4 -7,8 -12,7 -3,2 3000 -15,1 -15,5 -8,3 0,3 2,4 5,8 11,1 10,6 7,3 1,3 -5,9 -10,8 -1,4 2750 -12,9 -13,3 -6,5 1,5 4,2 7,5 12,5 12,1 8,8 2,9 -4,1 -8,9 0,3 2500 -10,8 -11,1 -4,7 2,9 5,6 9,1 13,9 13,6 10,4 4,7 -2,3 -7,0 2,1 2250 -8,6 -8,7 -2,8 4,5 7,2 10,7 15,3 15,1 11,9 6,5 -0,5 -5,1 3,7 2000 -6,5 -6,7 -0,9 5,9 8,8 12,3 16,7 16,5 13,5 8,1 1,3 -3,2 5,5 1750 -4,4 -4,4 0,9 7,4 10,4 13,9 18,1 18,0 15,1 9,7 3,2 -1,3 7,2 1500 -2,2 -2,2 2,7 8,9 11,9 15,5 19,5 19,5 16,6 11,4 4,9 0,5 8,9 1250 -0,1 0,1 4,6 10,3 13,7 17,2 20,9 20,9 18,1 13,1 6,8 2,4 10,7 1000 2,0 2,3 6,4 11,8 15,2 18,8 22,3 22,4 19,6 14,8 8,6 4,3 12,4 750 4,1 4,5 8,3 13,3 16,7 20,4 23,7 23,9 21,2 16,5 10,9 6,2 14,1 500 6,2 6,7 10,1 14,7 18,3 21,9 25,1 25,3 22,7 18,2 12,2 8,1 15,7 250 8,3 8,9 11,9 16,2 19,9 23,6 26,5 26,8 24,3 19,8 14,1 10,0 17,6 0 10,7 11,4 14,1 17,8 21,7 25,4 28,1 28,4 25,9 21,7 16,1 12,1 19,5 3500 (Metre) 3250 3000 2750 2500 25-30 20-25 2250 15-20 2000 10-15 1750 5-10 1500 1250 1000 750 0-5 -5-0 -10--5 -15--10 -20--15 500 250 I II III IV V VI VII VIII IX X 0 XI XII ġekil: 7. Aylık sıcaklık değerlerinin yükselti katlarına dağılıĢı 52 ġekil 7‘de de görüldüğü gibi pek çok bitkinin vejetasyon dönemi için gerekli olan aylık ortalaması 8 ºC den daha sıcak olan alanlar dağlık alanlarda yükseklere doğru çıkıldıkça değiĢmektedir. 1250 m yükseltiye sahip alanlarda sıcaklık Ģartlarına bağlı olarak kıĢ mevsiminde hayvancılıkla uğraĢan kesim hayvanlarını kıĢlaklarda kıĢlatmaktadırlar. Çünkü bu yükseltiden aĢağı kısımlarda sıcaklıklar 0 ˚C altına düĢmemektedir. Yaz dönemlerinde yüksek kesimlerdeki sıcaklık değerleri yükseltiye bağlı olarak düĢük derecede seyrettiği için yaylacıların kalıĢ süresini sınırlandırmaktadır. Zirve kısımlarda hiçbir ayın ortalaması 15 ºC ye çıkmamaktadır. Sıcaklık ortalamasının 10-15 ºC olduğu yükselti değeri 2250 m civarındadır. Burada sıcaklık Ģartlarını 8 ºC den fazla olduğu dönem yaklaĢık 6 aylık bir döneme karĢılık gelirken yaylacılar bura da 5 ay kadar kalırlar. Ancak daha yükseklerde bu süre ortalama sıcaklığın düĢmesine bağlı olarak 3 ay‘a ve en zirvede ise sadece 1 ay‘a kadar düĢmektedir (ġekil: 7). ÇalıĢma alanımız içerisinde yağıĢ dağılıĢı da kuzey ve güney kesim arasında farklılık göstermektedir. Güney kesimde yükselti ve bakıya bağlı olarak yağıĢ miktarı artıĢ gösterirken, kuzey kesimde yağıĢ miktarı oldukça düĢüktür. Mevcut istasyonlar içerisinde en fazla yağıĢ çalıĢma alanın hemen yanı baĢındaki 230 m. yükseltideki Karaisalı istasyonunda ölçülmektedir (909,3 mm). En düĢük yıllık yağıĢ ortalaması ise 1044 m. yükseltideki Ereğli istasyonuna aittir (293,4 mm). 1077 m. yükseltide yer alan Çamlıyayla istasyonunda yıllık ortalama yağıĢ 810,4 mm‘dir. Çamlıyayla istasyonunda rasat süresi çok düĢük (sadece 3 yıl) olduğu için çok uzun yıllar ortalaması olmamasına rağmen, yağıĢ miktarının yükseltiye bağlı olarak arttığını göstermektedir (Çizelge:4, ġekil:8). Alçak kesimde yer alan istasyonlarda en yağıĢlı dönem kıĢ ayı ve en yağıĢlı ay aralık, ocak ayları iken, kuzey kesimde yer alan istasyonlarda en yağıĢlı dönem bahar dönemi ve en yağıĢlı ay ise nisan, mayıs aylarıdır (Çizelge4: ġekil: 8). Bu da alçak kesimlerde yer alan istasyonların denizel iklimlere daha yakın, yüksek ve kuzey kesimlerde yer alan istasyonların ise karasal iklimlere daha yakın olduğunu göstermektedir. UlukıĢla ve Ereğli istasyonlarında yağıĢ rejimi incelendiğinde bu istasyonlarda iki maksimum ve iki minimum olduğu, alçak kesimlerde yer alan istasyonlarda tek maksimum ve tek minimumum olduğu görülür Bu rejim özelliklerine göre UlukıĢla ve Ereğli gibi istasyonlarda görülen ikinci maksimumlar karasallık etkisiyle oluĢan kararsızlık yağıĢlarını gösterir. Ve yarı karasal bir yağıĢ rejimine sahip olduğunu gösterir. Kıyı istasyonlarında ise Akdeniz yağıĢ rejimi hakimdir. 53 Çizelge: 4. Mevcut istasyonlarda aylık ve yıllık ortalama yağıĢ miktarı (mm olarak) Yıllık O ġ Karaisalı 147,6 100,8 Çamlıyayla 72,4 Pozantı M M H K A Ortalama 91,3 89,8 83,1 45,1 13,1 14,7 24,2 51,6 95,6 152,4 909,3 108,8 98,9 41,2 37,3 2,9 8,6 27,4 54,5 84,7 206,7 810,4 130,2 83,1 90,5 71,2 59 25,1 7,9 2,9 15,1 62,6 80,3 109 736,9 Adana 114,1 84,1 60,4 56,2 45,5 19,4 10 6,3 14,6 51,3 84,6 121,3 667,8 Tarsus 86,7 77,7 55,6 30,7 39 14,9 8,3 2,9 13,5 24,7 100,7 150,5 605,2 Mersin 109,5 78,4 52,1 40,4 21,7 9,3 6,8 4,7 7,2 43,2 84,8 133,5 591,6 UlukıĢla 24,4 22,4 35,2 49,4 52,8 28,6 7,2 4,5 7,8 29,4 27,2 32,4 321,3 Ereğli 30,1 25,8 37,6 23,3 5,8 4,2 7 23,2 28,6 34,1 293,4 30 N 67 43,7 T A E E (mm) 250 Mersin 200 Adana Çamlıyayla 150 Ereğli Karaisalı 100 Pozantı Tarsus 50 UlukıĢla 0 O ġ M N M H T A E E K A ġekil: 8. YağıĢ miktarının aylara göre dağılıĢı 54 Harita: 6. Bolkar dağlarında genelleĢtirilmiĢ yağıĢ haritası 55 Harita:6‘da da görüldüğü gibi çalıĢma alanımız da yükseltiye bağlı olarak yağıĢ miktarıda artmaktadır. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde yıllık ortalama yağıĢ miktarı daha yüksek, kuzey kesiminde ise daha düĢüktür. Ereğli, UlukıĢla isatasyonları en düĢük yağıĢ alan yerler iken Karaisalı ve Çamlıyayla istasyonlarında en yüksek yağıĢ miktarının düĢtüğü alanlardır. Yükseklere çıkıldıkça bu değer artmaktadır. Bunun sonucu olarak güney yamaçlarda gür bitki örtüsü mevcuttur. ÇalıĢma alanımız içerisinde arazi kullanım olarak özellikle sayfiye amaçlı yaylacılığı etkileyen önemli faktörlerden bir tanesi de yaz döneminde alçak kesimlerde bağıl nem oranın yüksek olmasıdır. ÇalıĢma alanımız içerisinde bağıl nem oranın dağılıĢında da kuzeyde ve yüksek kesimde yer alana istasyonlar ile güneyde ve alçak kesimlerde yer alan istasyonlar arsında tam zıt bir durum söz konusudur. Denizel olan istasyonlarda yıl içerisinde bağıl nem çok değiĢmezken karasal istasyonlarda ise yazın bağıl nem düĢer (Çizelge:5, ġekil: 9). Bu da havanın sıcaklığının artması ama mutlak nem miktarının çok yükselmemesi ile ilgilidir. Mersin istasyonunda bağıl nemin en düĢük olduğu mevsim sonbahar olup, en düĢük aylar ekim ve kasım aylarıdır. Bu dönemde bağıl nem %64‘e kadar düĢmektedir. Arazi çalıĢmalarında en güzel fotoğrafta bağıl nemin en düĢük olduğu bu aylarda çekilmektedir. Bağıl nemin en yüksek olduğu ay ise haziran ayıdır. Bağıl nem oranı %75‘tir. Havaların en sıcak olduğu ay olan Ağutos ayında bağıl nem %74 olup, sıcaklıkla beraber bunaltıcı bir hava oluĢturmaktadır. Kmuzey kesimde yer alan UlukıĢla istasyonunda ise Mersin istasyonunun tersi bir durum olup, bağıl nemin en düĢük olduğu ay yaz mevsimidir. Havanın en sıcak olduğu temmuz ayında bağıl nem %48‘dir. Bağıl nemin en yüksek olduğu mevsim kıĢ mevsimi olup, bağıl nemin en düĢük olduğu ay ocak ayıdır. Bağıl nem % 76‘dır (Çizelge:5, ġekil:9). 56 Çizelge: 5. Mevcut istasyonlarda aylık ve yıllık ortalama bağıl nem oranı (% olarak) Yıllık O ġ M N M H T A E E K A Ortalama Mersin 67 67 69 72 74 75 76 74 67 64 64 66 69 Tarsus 74 73 76 77 79 80 78 78 74 71 73 75 75 Adana 66 64 66 67 66 68 70 70 65 62 64 68 66 UlukıĢla 76 74 68 63 61 53 48 49 53 64 70 75 62 Çamlıyayla 65 68 67 66 61 65 61 62 56 59 63 69 64 Pozantı 68 65 64 63 60 53 47 47 51 60 65 70 59 Ereğli 75 71 64 59 59 53 50 53 57 64 70 75 62 90 80 70 Mersin 60 50 Tarsus Adana 40 UlukıĢla Çamlıyayla Pozantı Ereğli 30 20 10 0 O ġ M N M H T A E E K A ġekil: 9. Bağıl nem oranları(%)‘nın aylara göre dağılıĢı ÇalıĢma alanında yaylacılık faaliyetleri üzerine direk serinletici etkisi olan rüzgarların esme yönleri ve sayıları da farklılık arz etmektedir. EcemiĢ-Akçatekir grabeni içerisinde yer alan sayfiye amaçlı yaylalar (Akçatekir, Pozantı, Eskikonacık, Yenikonacık, Aspava, Armutalanı vb.) yaz dönemlerinde kuzey sektörlü esen bu rüzgarların serinletici etkisine bağlı olarak tercih edilirler. Bu kesimde yer alan Pozantı meteoroloji istasyonunun 57 verilerinde rüzgar esme sayıları incelendiğinde kuzey sektörlü rüzgarların hakim olduğu açıkça belli olmaktadır. Burada istisna olarak güneybatı yönlü rüzgarlarında yüksek çıkması Akdeniz bölgesinden hareket eden hava kütlelerinin Belemedik boğazından grabene kanalize olması ile iliĢkilidir. 800 NW N NE 600 400 W E 200 0 SW SE NW S W SW ġekil: 10. Pozantı istasyonunda yaz döneminde rüzgar esme sayıları ÇalıĢma alanının alt kuĢağında karakteristik Akdeniz iklimi gözükürken yükseklere çıkıldıkça Akdeniz ikliminin dağ karakteri hakimdir. Ġklim özelliklerine bağlı olarak arazi kullanım ĢekillenmiĢ alt kuĢakta verimli tarım arazileri ikliminde uygun olması ile tarımsal faaliyetler hakim olmuĢtur. Orta kuĢak serin iklim Ģartlarının etkisi ile sayfiye amaçlı yaylacılık ve bağ bahçe tarımının yaygın olduğu alanlar için uygun bir kuĢaktır. Yüksek dağlık saha ise iklim Ģartlarına bağlı olarak sadece hayvancılık amaçlı yaylacılık ve dağ turizmi için uygun alan teĢkil etmektedir. ÇalıĢma alanının iklim sınıflandırma değerlerine baktığımızda Mersin, DeMartonne'nin iklim sınıflandırmasının yıllık değerlendirmesine göre; yarı kurak ile nemli iklim arasındadır. Mersin, De Martonne - Gottmann formülüyle yapılan yıllık değerlendirmede; yarı kurak- az nemli bölgedir. Emberger metodu uygulandığında Mersin iklimi, YumuĢak Akdeniz Ġklimi - çıkmıĢtır. Yine aynı metodun kurak devrenin tespiti formülü uygulandığında da sonuç, Akdeniz iklimi Ģeklinde çıkmıĢtır. 58 Mersinde yaz kuraklığı çok belirgindir. Mart-Nisan aylarında yağıĢ miktarı potansiyel evapotransprasyonun altına düĢer. Böyle yörede kuraklık baĢlar. Ancak bu kuraklık mayıs ayına kadar pek hissedilmez. Çünkü toprakta biriken su bu açığı kapar. Mayıs ayı sonundan Ģitiber yörede mutlak kuraklık baĢlar ve bu dönem ekim ayına kadar sürer. Bu aydan sonra yağıĢ artıĢı ve azalan potansiyel evapotarpirasyona bağlı olarak toprakta su birikmeye baĢlar ve aralık ayında toprak doygun hale gelir. Aralık ayı ile martnisan ayları arasında ise toprak doygun durumdadır (ġekil:11) 250 Yağış-Etp (mm) 200 150 Kullanılan su Biriken su 100 Su açığı Su Fazlası 50 0 I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII Aylar Etp (Düzeltilmiş Evapotranspirasyon) Yağış ġekil: 11. Mersin istasyonunda yağıĢ ve düzeltilmiĢ potansiyel evapotransprasyon Ereğli De Martonne – Gottmann formülüyle yapılan yıllık değerlendirmede; yarı kurak bölgedir. Emberger metodu uygulandığında Ereğli iklimi, kıĢı çok Soğuk - çıkmıĢtır. Yine aynı metodun kurak devrenin tespiti formülü uygulandığında da sonuç, Akdeniz iklimi Ģeklinde çıkmıĢtır. 59 Thornthwaite göre Ereğli;C2B'2rb'3 iklim grubuna girmektedir. Bunun anlamı ise; Ereğli; az yağıĢlı-yağıĢlı, 2. Dereceden Mezotermik (Orta Sıcaklık), Su noksanı olmayan veya çok az olan, 3. dereceden denizsel (Oseanik), iklim tipine girdiği görülür. UlukıĢla DeMartonne'nin iklim sınıflandırmasının yıllık değerlendirmesine göre; az kurak iklim dır. UlukıĢla De Martonne - Gottmann formülüyle yapılan yıllık değerlendirmede; yarı kurak bölgedir. Emberger metodu uygulandığında UlukıĢla iklimi, kıĢı çok soğuk çıkmıĢtır. Yine aynı metodun Kurak devrenin tespiti formülü uygulandığında da sonuç, Akdeniz iklimi Ģeklinde çıkmıĢtır. Çizelge: 6. SeçilmiĢ istasyonlara göre iklim tipleri Ġstasyon UlukıĢla De Martonne Az kurak Ereğli Mersin De Martonne-Gotman Yarı Kurak Yarı Kurak Yarı kurak-nemli Yarı kurak- az nemli Emberger KıĢı çok soğuk Akdeniz iklimi KıĢı çok soğuk Akdeniz iklimi YumuĢak Akdeniz iklimi 60 2.1.4. HĠDROĞRAFĠK ÖZELLĠKLER Bir bölgenin hidrografik özellikleri arazi kullanım açısından en önemli doğal özellikler arasında yer almaktadır. Nihayetinde insanın var olabilmesi öncelikli olarak suya bağlıdır. Köylerin, kasabaların ve Ģehirlerin kuruluĢ ve geliĢmeleri de su varlığı ile iliĢkilidir. Heredot bunu ifade etmek için ―Mısır Nil‘in Hediyesidir‖ tabirini kullanarak Ģehirlerin geliĢimin de suyun ne denli önemli olduğunu ifade etmiĢtir. Ġnceleme alanına bu nispetle bakıldığı zaman Bolkar Dağları‘nın en alt sınırını oluĢturan ovalık sahaya geçiĢ kısmında kurulmuĢ olan Tarsus Ģehri; tarihi dönemler içerisinde denizin buraya kadar sokulabiliyor olması ve özelliklede Berdan çayının Tatlı su temini açısından Ģehrin geliĢiminde çok önemli rol oynadığını görmekteyiz. Yaz döneminin sıcak ve kurak geçtiği bu alanda su ihtiyacının önemi tartıĢma götürmeyecek niteliktedir. AraĢtırma sahasının ana akarsu ve drenaj sistemine baktığımızda; en önemli akarsu ve su toplama havzasına Tarsus (Berdan) çayının sahip olduğunu görmekteyiz (Harita: 7). Ana hatları ile dandritik bir drenaja sahip iken yukarı çığırında dağın tektonik uzanıĢına paralel olarak kafesli bir drenaj‘a dönüĢtüğünü görmekteyiz. Tarsus çayı üzerinde ikisi hidroelektrik santrali olmak üzere 3 tane barajın inĢa edildiği bir akarsudur. Bunlardan en büyük olan hem hidroelektrik üreten ve hem de tarımda sulama amaçlı olarak kullanılan Berdan Barajı ve bu barajdan yukarıda kurulmuĢ olan Kadıncık 1 ve Kadıncık 2 Hidroelektrik barajları yer almaktadır. Tarsus Çayı yukarı çığırda Elmalıboğaz ve Karboğazı derelerinin oluĢturduğu Gülek Deresi, Kepez Deresi, Kadıncık çayı ve Cehennemdere çaylarının ana kolları oluĢturduğu bir çaydır. Bahsi geçen derelerin hemen hemen hepsinin vadileri içerisinde sınırlıda olsa akarsulardan yararlanılarak sulu tarım yapılmaktır. Tarsus Çayı dıĢında çalıĢma alanı içerisindeki en önemli akarsulara; doğu kesimde Çakıt çayının batı ve güney kolları, batı kesimde ise Gözne‘nin hemen doğusunda Deliçay ve En batıda ise Kızıldere‘nin doğu ve kuzey kolları çalıĢma alanı içerinde kalmaktadır (Harita:7). Bu dereler ekonomik ve kullanım açısından debilerinin düĢük olmaları nedeni ile çok önem arzeden akarsular konumunda değillerdir. Ancak hayvanların sulanması çok kısmi alanlarda bahçelerin sulanması için bu akarsulardan da faydalanılmaktadır. 61 Harita: 7. ÇalıĢma alanının akarsu ağı haritası 62 ÇalıĢma alanından hidrografik olarak arazi kullanımına etki eden bir diğer faktör ise birikmiĢ su alanı olarak göl alanlarıdır. Bunları suni ve doğal göller olarak ikiye ayırdığımızda Berdan Baraj gölü, Tarsus çayı üzerinde kurulmuĢ olan suni göl olarak en büyük alanı teĢkil etmektedir. Bunların dıĢında Kadıncık – I ve Kadıncık – II baraj gölleri ise diğer suni göllerdir. Yine aynı Ģekilde Tarsus çayına Berdan barajından daha güneyde kavuĢan KoĢun deresi üzerindeki ÇavuĢlu göleti de dikkate değerdir. Bu göletlerden hayvanları sulama amaçlı olarak ve çok amatörce de olsa balık tutma açısından yararlanılmaktadır. Doğal göllere baktığımızda çalıĢma alanı içerisinde en fazla doğal göl buruların ĢekillendirmiĢ olduğu yüksek kesimlerde dağların kuzey yamaçlarındaki sirk çukurlukları içerisindeki gölleri görmekteyiz. Bunlar en büyükten itibaren ele alacak olursak; Karagöl, hemen gerisinde Çini göl, yine Bolkar Dağları‘nın zirveler bölümünün batısında iki adet Çini göl, Ala göl ve nispeten zirveler kısmına göre güney de yer alan Çinili göl önemli doğal buzul gölleridir. Bolkar Dağları üzerinde oldukça derin sirk çukurlukları olmasına rağmen Karadeniz bölgesinin yüksek kesimlerindeki gibi buzul göllerinin çok fazla olmaması sahanın kireçtaĢlarından meydana gelmesinden dolayı buzullaĢma sonrasında düdenlerden suların boĢalmasıyla göl oluĢamamaktadır. Böylece araĢtırma sahamızda göl sayısı birkaç taneye düĢmektedir. Mevcut bu göller ofiyolitik melanj‘ın buzullar tarafından aĢındırıldığı sahalarda göl oluĢumlarına rastlamaktayız. Bolkar Dağları‘nda en fazla turist çeken göl hiç kuĢkusuz ki Kara göldür (Foto:1). ÇalıĢma alanı içerisinde çok nadir olmakla beraber bazı uvala ve dolinlerin içerisinde de doğal göllere rastlanmaktadır. Bunların en önemlisi Akçatekir‘in hemen güneybatısındaki Nohutluk uvalası içerisindeki Nohutluk Gölü‘dür (Foto:2). Sirk göllerine göre oldukça sığ olan bu gölün çevresi sazlıklarla çevrelenmiĢ durumdadır. Bez çadırlar kurarak sayfiye amaçlı yaylacılık yapmak isteyen insanlar genellikle çadırlarını bu göl kenarına kurarak gölden istifade ederler. 63 Foto:1. Karagöl Foto: 2 Nohutluk gölü ve çevresi 64 ÇalıĢma alanı içerisinde arazi kullanımını etkileyen diğer önemli hidrografik unsurlar su kaynaklarıdır. Bu yönü ile bakıldığında aslında Bolkar Dağları su kaynakları açısından fakir bir sahadır. Bölgeye düĢen yağıĢ miktarı az olmamakla beraber sahadaki tektonik uzanıĢ, sahanın büyük bir bölümünün kirtaçtaĢlarından meydana geliyor olması su kaynaklarını farklı Ģekillerde etkilemektedir. Buna bağlı olarak üç seviyeden oluĢan platolardan meydana gelen sahada kullanım amaçlı olarak kuyuların yoğunluk kazandığını görürken, bu plato alanlarını oldukça derin bir Ģekilde yaran vadi yamaçlarında kendiliğinden yeryüzüne ulaĢan kuvvetli ve zayıf su kaynaklarının olduğunu görmekteyiz. AraĢtırma alanındaki mevcut köy ve kasabaların her birinin kuruluĢ yeri seçiminde bir su kaynağı mevcudiyetinin büyük rolü olduğunu görmekteyiz. Ġnsanların kullanımına bağlı olarak arz talep iliĢkisine bağlı olarak özellikle sayfiye amaçlı yaylacılığa bağlı geliĢen yaylalarda zamanla mevcut su kaynaklarının yetmemesine bağlı olarak oldukça uzak mesafelerden bu sahalara su nakliyesi yapılmaktadır. Bu amaçla kurulmuĢ olan su Ģebeklerine en güzel örnek Akçatekir yaylasının su ihtiyacını karĢılamak için ġekerpınar kaynağından suyun Akçatekir‘e ulaĢtırılmasıdır. Yine aynı amaçlı olarak Çamlıyayla‘nın su ihtiyacı için Bolkar Dağları‘nın eteklerinden su temin edilmektedir. Platolar üzerinde mevcut su kaynaklarının yetersiz olduğu köylerde su ihtiyacı kuyulardan sağlanmaktadır. Bu nedenle platoluk sahalarda oldukça yoğun su kuyularının açıldığını görmekteyiz (Harita:8). Yine aynı Ģekilde karstik platolarda hayvancılık amaçlı yapılan yaylacılık faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için yine su ihtiyacının büyük bir bölümünün kuyulardan karĢılandığını görmekteyiz. Bu amaçla açılan kuyular sahadaki killi veya ofiyolitik su tutabilen kayaçların içerisine açıldığını görmekteyiz. Bu kuyular yaklaĢık 10-15 metre derinliğinde olmaktadır. Hatta bazı yaylaların erken boĢaltılmasında bu kuyularda suyun kalmamasının da büyük rolü vardır. Killi kayaçlarar suyu bünyelerine oldukça yavaĢ aldıkları gibi hergün kuyudan su çekilmesine rağmen çok yavaĢ yavaĢ su vererek bir diğer güne kadar kuyu tekrardan su alınabilecek seviyeye gelmektedir. 65 Harita: 8. Su kaynakları haritası 66 Bazı kuyular ise bahar döneminde normal su kaynağı Ģeklinmde akıĢı mevcut iken yaz ortasında suyu azalmakta ve artık helkelerle su çekimi yapılmaktadır. Bu tür kuyulara en güzel örnek Katırçayırı yaylasında görülmektedir (Foto:3). Foto: 3. Katırçayırı yaylasında su kuyusu ve hayvanların sulandığı tekne Bu kuyuların dıĢında plato üzerinde kaynak durumunda olan pınarlarda mevcuttur. Örneğin ÖĢün yaylasında daimi akıĢı bulunan bir pınardan su ihtiyacı karĢılanırken çevresindeki Dümbelek gibi yaylalarda su ihtiyacı yine kuyulardan sağlanmaktadır. ÇalıĢma alanında su ihtiyacına yönelik Kaptajlar açılmıĢ olmakla beraber bunların sayısı 4-5 taneyi geçmemektedir. ÇalıĢma alanı içerisinde en dikkate değer ve ekonomik açıdan da değerlendirilmekte olsan su kaynakları; ġekerpınar suyu ve Çamlıyayla yakınında PapazınbaĢı su kaynakları oldukça önemlidir. ġekerpınarı kaynağından birçok su firması su ĢiĢeleme iĢlemleri yaparak yurt içinde piyasaya sürmektedir. 67 2.1.5. TOPRAK ÖRTÜSÜ Toprak oluĢumunda etkili olan birçok faktör mevcuttur. Bunlar; ana materyal, iklim, canlılar, topografya, beĢeri faktörler ve zamandır. Bu nedenle toprak gruplarına geçmeden önce toprak oluĢumuna etki eden faktörleri kısaca değerlendirmek yerinde olacaktır. Toprak oluĢumunda etkili olan faktörlerin baĢında ana kaya gelmektedir. Toprağın inorganik maddesini ana kaya oluĢturmaktadır. Bolkar Dağları‘nın doğu kesimine bakıldığında jeolojik olarak oldukça çeĢitli olduğunu görmekteyiz. Bolkar Dağlarının kuzey kesiminde genelde Tersiyer havzasında çökelmiĢ birimler hakim iken, yüksek kesimde Permiyen mermerler ve diğer Paleozoyik ve Mesozoyik birimler yaygındır. Güney kesimde ise Mesozoyik temel üzerinde tortulanmıĢ Miyosen dönemine ait oluĢumlar geniĢ yer tutar. Dağlık alandan ovaya geçiĢ kısımlarında ve vadi tabanlarında ise en genç birimler mevcuttur. Buna göre torak gruplarıda farklılık göstermektedir. Toprak oluĢuma etki eden bir diğer faktör ise iklim özellikleridir. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminin alçak kesimlerinde yaklaĢık 1000 metrelere kadar karakteristik Akdeniz iklimi gözükürken yüksek kesimlerde Akdeniz ikliminin dağ karakteri gözükmektedir. Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde ise karasal iklim Ģartları hüküm sürmektedir. Mersin il merkezindeki meteoroloji istasyonunun ölçümlerine göre en soğuk ay ortalaması 10,5 °C, en sıcak ay ortalaması ise 28,3 °C. dir. Mersinde yıllık ortalama yağıĢ tutarı 591,6 mm. dir. Bu durum yükseklere çıkıldıkça ve kuzey kesimde tamamen değiĢmektedir. Çamlıyayla ilçesinde en soğuk ay ortalaması 1,4 ve °C, en sıcak ay ortalaması ise 22 °C. dir. Ortalama kar yağıĢlı gün sayısı 16 dır. Yıllık ortalama yağıĢ miktarı ise 810,4 mm. dir. UlukıĢla ilçesinde ise daha farklı bir durum mevcuttur. En soğuk ay ortalaması -1,9 ve °C, en sıcak ay ortalaması ise 21,7 °C. dir. Ortalama kar yağıĢlı gün sayısı 33,6, ortalama karla örtülü gün sayısı ise 63,9‘dur. Yıllık ortalama yağıĢ miktarı ise sadece 321,3 mm.‘dir Toprak oluĢumunu etkileyen bir diğer faktör ise sahadaki doğal bitki örtüsü özellikleridir. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde, doğal bitki örtüsü oldukça zengindir. Alt kuĢakta 600 metrelere kadar maki elemanları, 600-1100 metrelere kadar kızılçam ormanları, 1100-1700 metreler arasında karaçam, sedir, göknar ve ardıç ormanları, 1700-2000 metrelere kadar ise ardıç ormanlarına rastlanılır. Yükseltiye 68 bağlı olarak yüksek alanlara daha fazla yağıĢ düĢmesi nedeniyle bitki örtüsüde daha gür bir vaziyettedir. Buna bağlı olarak bu alanlarda daha çok kahverengi orman toprakları geliĢmiĢtir. Zirve kesimlerin orman üst sınırında olması nedeniyle ve diğer faktörlere bağlı olarak toprak oluĢamamıĢ çıplak kayalık alanlar olarak karĢımıza çıkamaktadır. Bölgedeki akarsular ve yan kolları da toprak oluĢumuna olumlu ve olumsuz etkileri mevcuttur. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde akarsular genellikle tektonik uzanıĢlara göre ĢekillenmiĢtir. ÇalıĢma alanında mevcut akarsularının taĢımıĢ oldukları malzemeleri biriktirdikleri düz alanalara geçiĢ kısımlarında ve vadi tabanlarında alüvyal topraklar oluĢmuĢtur. Eğimli yamaçların etek kısımlarında kolüviyal topraklar geliĢirken, düz ve taĢlık alanlarda Redzina topraklar geliĢmiĢtir. Toprak oluĢumunda etkili olan bir diğer faktör ise hiç kuĢkusuz zamandır. ÇalıĢma alanımız genç bir oluĢum sahasında olduğu için bazı alanlarda toprak oluĢumu ve geliĢimi oldukça yeni sayılır. Ġklim, topografya ve ana kaya farklılıkları nedeni ile Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde çeĢitli büyük toprak grupları oluĢmuĢtur. Büyük toprak gruplarının yanı sıra toprak örtüsünden yoksun bazı arazi tipleri de görülmektedir. Bunlar çıplak kayalık alan (ÇK) olarak iĢaretlenmiĢtir. Toprakların genel dağılıĢına baktığımızda en büyük oranın kahverengi orman topraklarına ait olduğunu görmekteyiz (Çizelge:7 ġekil:12). ÇalıĢma alanımızdaki toprak gruplarının %43‘ünü meydana getirir. Bu durum çalıĢma alanımızdaki geniĢ orman varlığı ile iliĢkilidir. Toprak gruplarına ait en küçük oranı ise alüvyal topraklar oluĢturur. Sadece vadi içlerinde mevcut olan alüvyal topraklar ancak %0,5 oranında bir alan kaplamaktadır. Buda yok denecek kadar az olduğunu göstermektedir. Üzerinde toprak örtüsü tam geliĢmemiĢ olan çıplak kayalık alanlar ise %22 oranında bir alan kaplamaktadır (ġekil:12). 69 Çizelge: 7. Büyük toprak grupları KAPLADIĞI ALAN (km²) Büyük Toprak Grubu Kahverengi Orman Toprakları (M) 1520 Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları N 474 Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprak.(E) 353334155 Rendzinalar (R) 223457587 Kırmızı Akdeniz Toprakları (T) 68210910 Kahverengi Topraklar (B) 21244276 Kolüvyal Topraklar (K) 66486482 Alüvyal Topraklar (A) 7524486 Çıplak Kayalıklar CK 772277096 0% 1% Kahverengi Orman Toprakları (M) 2% 2% Çıplak Kayalıklar CK 6% Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları N 10% 43% Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprak.(E) Rendzinalar (R) 14% Kırmızı akdeniz Toprakları (T) Kolüvyal Topraklar (K) Kahverengi Topraklar (B) 22% Alüvyal Topraklar (A) ġekil: 12. ÇalıĢma alanı içerisindeki büyük toprak grupları 70 ÇalıĢma alanı içerisindeki toprakları eski toprak sınıflandırma sistemine göre Zonal, Ġnrazonal ve Azonal topraklar olarak 3‘ta ele alacağız. 2.1.5.1. Zonal Topraklar Zonal topraklar, iyi geliĢmiĢ profil özelliklerine sahip olup, toprağı oluĢturan aktif faktörlerden iklim ve vejetasyon Ģartlarına göre oluĢmuĢ topraklardır. BaĢka bir ifadeyle, iklim ve vejetasyon toprak oluĢumunda etkili olmuĢ ve toprak üzerine hakim damgasını vurmuĢtur (Atalay, 1989; 234). ÇalıĢma alanımız içerisinde en yaygın toprak grubu zonal topraklar grubuna dahil kestane renkli topraklardır. Kahverengi Orman Toprakları: Kahverengi orman toprakları yüksek kireç içeriğe sahip ana madde üzerinde oluĢurlar. Profilleri A (B) C Ģeklinde olup horizonlar birbirine tedricen geçiĢ yaparlar. Bunlarda A horizonu çok geliĢmiĢ olduğundan iyice belirgindir. Koyu kahverenginde ve dağılgandır. Gözenekli veya granüler bir yapıya sahiptir. B horizonlarında renk açık kahve ile kırmızı arasında değiĢir. Yapı granüller veya yuvarlak köĢeli bloktur. Çok az miktarda kil birikmesi olabilir. Horizonun aĢağı kısımlarında Ca C03 bulunur. Bu gruptaki topraklarda toprak derinliği sığ ve çok sığdır. Haritalama birimleri arasında çok dik ve sarp olanlar büyük kısmını kaplar. TaĢlılık, kayalık ve Ģiddetli erezyon problemdir. Orman ve otlak olarak değerlendirilirler. Dik ve orta eğimli birimler dağlık arazi içinde sırtlar, boyunlar ve dağ eteklerini kaplar. ÇalıĢma alanımız içerisinde en büyük yüzdeyi teĢkil eder. Yükseltinin elverdiği kesimlerde kuru tarım ve meyve yetiĢtirmede kullanılırlar. AraĢtırma sahasında bu topraklar iç kısımlarda bulunur. Mersin-Tarsus arasındaki Rendzina topraklarından sonra kahverengi orman toprakları Konya sınırına kadar devam eder. Eski Namrun yolunun E-5 karayolu ayrımı Namrun Evcili çizgisinin kuzeyinden Niğde ve Konya sınırına kadar kahverengi orman toprakları yeralır (Harita:9). 71 Harita: 9. AraĢtırma sahasının genel toprak dağılımını gösteren harita 72 Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları: ġistler, serpantin ve kristal kireçtaĢı üzerinde; orman ve çalı örtüsü altında, zayıf ileri derecede katmanlaĢmıĢ kireçsiz kahverengi orman toprakları oluĢmuĢtur. Tipik profilde, üstte koyu gri kahve renkli alt altta daha kırmızı, bünyece daha ağır yahut yapıca farklı B, en altta C, R ya da her ikisi bir arada bulunur. ġist üzerinde toprak açık renklidir. KireçtaĢı üzerindeyse, özellikle B daha kırmızıdır. OluĢumda üst toprakta organik madde birikmesi, oksitlenme, kil, Fe - A1 oksitlerin A dan B ye yer değiĢtirmesi iĢlemleri etkindir. Fakat dik - sarp eğimlerde zayıf A1 oluĢumundan baĢka geliĢme görülmez. Kireçsiz kahverengi oluĢumu gösteren sert kalkerler eski olup Permiyen yaĢlıdır. ġistler Devoniyen‘e ve serpantin Mesozoike aittir. Serpantin ve bazı Ģistlerden ayrıĢan materyal serbest kireçden yoksundur. KireçtaĢı‘ndan ayrıĢan materyal yüksek oranda kireçlidir. Yoğun yağıĢ altında ve uzun zaman içinde profilden yıkanmıĢtır. Toprak kireçtaĢına oturmasına rağmen köpürmez. Ancak üstteki çakılların ayrıĢmasıyla toprağa katılan kireç hızla yıkanırsa da oluĢumu geriletir. Bu nedenle pH ve bazla doyma yüksektir. ÇalıĢma alanı içerisinde yaklaĢık %14‘lük bir alan kaplayan bu gruptaki topraklar Aslanköy'ün güneybatısında, Namrun - Gözne yayalaları arasında, Cehennemdere vadisinin güney kesiminde yer alır (Harita 8). Kırmızı Akdeniz Toprakları: Kırmızı Akdeniz Toprakları yüksek arazilerde kristal kireçtaĢı üzerinde oluĢmuĢlardır. Bu toprakların oluĢumlarında kurak yaz dönemlerinde sıcaklıkla beraberdemir oksit birikimi iĢlemleri etkindir. Organik madde hızlı ayrıĢtığından toprakta düĢük seviyededir. Toprak gövdesi (AB), çoğunlukla doğrudan doğruya sert kireçtaĢı üzerine oturur. Bazı hallerde arada ince, yumuĢak kireç katı vardır. TaĢlılık ve kaya çıkıĢları yaygındır. ġiddetli aĢınım etkin ise toprak yalnız kaya çatlaklarında ve küçük çukurlarda bulunur. KireçtaĢı çimentolu ve kristal kalker çakıllı konglomeralar üzerinde de buna benzer toprak oluĢmuĢtur. 5YR ve daha kahverengi Hül'lü, organik maddece daha zengin o!an bu topraklar çoğu hallerde Kırmızı Kahverengi Akdeniz olarak sımflanmıĢtır. Ġkinciler daha düĢük eğimli ve tabana daha yakın pozisyonlarda oluĢmuĢtur. Toprak daha derindir. Kırmızı Kahverengi Akdenizler Kırmızı Çayır Topraklarına geçiĢ olarak düĢünülebilir. Kırmızı Akdenjzlerin doğal örtüsü Akdeniz iklimine öz çalı - maki topluluğudur. Pı-norlı (Q. ile X) ve meĢe (Ouercus) topluluğunun baskın türleridir. Kıyıdan uzaklaĢtıkça 73 meĢe yaygınlaĢır. Bu örtü içinde incir, dut zeytin serpilmiĢtir Kırmızı Akdeniz Toprakları, komĢu bulunduğu Kahverengi Orman ve Rendzinalardan, kırmızı renk özelliğiyle belirli Ģekilde ayrılır. Kahverengi Orman ve Rendzinalarda renk koyu gri - gri kahverengidir. Üst toprak organik maddece zengin daha yumuĢak kıvamda ve kuvvetli taneli yapıdadır. Sert kireç taĢı üzerinde oluĢan KireçtaĢı Kahverengi Orman Toprakları ise Kırmızı Akdenizlere çok benzer. Bunlarda B katı hemen aynı derecede kırmızıdır. Yalnız, orman örtüsü altından daha düĢük sıcaklıkta (yıllık ortalama 16 C° ve daha aĢağı) koyu kahverengi, yüksek organik maddesiyle B'den kolayca ayırt-edilebilir, A1 katmanı oluĢmuĢtur. Kırmızı Akdeniz oluĢumunun tipik olduğu kıyı kesiminde sıcaklık yüksektir; Yıllık ortalama 18 C° dolayındadır. Bunlarda A1 katmanı belirsizdir ve ancak yapı ve kıvamiyla ayıredile-bilir. B' ile olan renk farkı çok azdır. Çünkü kurak - sıcak ve uzun süreli yaz döneminde organik madde hızla parçalanır, toprakta birikmez. Kırmızılığı veren demir yükseltgen-mesi de bu arada olur. KıĢın yoğun yağıĢ altında toprak gövdesi yıkanır. Bu nedenle bazı kırmızı Akdeniz topraklarında üst katlarda toprağa karıĢmıĢ serbest kireç bulunmaz. Kireçsiz kahverengi orman topraklarında kireç bütün profilden yıkanmıĢtır. Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprakları: Kırmızı kahverengi Akdeniz toprakları kurak - sıcak yaz döneminde etkisiyle yerinde demir oksit birikimi ve bundan ileri gelen kırmızı, renk tipiktir. Kireç yıkanımı da oluĢumda önemlidir. Bu toprak grubunun kırmızı Akdeniz toprakları ile bir çok yönden farklılıkları mevcuttur. Bu farklar nispeten toprak uzmanlarının ayırt edebildikleri farklardır. Toprağın organik madde kapsamı ortadır, derinlikle düzenli Ģekilde azalır pH 7,37,6 arasındadır Su ve besin tutma durumu ortadır. Bazla doyma yüksektir. DeğiĢken katyonlar içerisinde Ca + Mg baskındır. Toprak Tarsus kuzeyindeki Ģeritte yaygındır. Sebze ve turunçgil tarımında kullanılır. Bu yüzden AraĢtırma sahasındaki tarımsal faaliyetler açısından önemlidir. Dik eğimler ve taĢlı kısımları çalı örtüsü altındadır. 2.1.5.2. Ġntrazonal Topraklar Bu takımda bulunan toprakların teĢekkülünde topografik faktörler (jeomorfoloji), drenaj ve ana materyal etkilidir. Dolayısıyla toprak oluĢumu yeteri kadar ilerlememiĢtir; horizon teĢekkülü tam değildir. Genellikle AC horizonlu 74 topraklardır(Atalay, 1989; 254). ÇalıĢma alanımız içerisinde intrazonal toprak grubuna ait sadece rendzina toprağı mevcuttur. Rendzina Toprakları: YumuĢak yahut parçalı kireçtaĢı üzerinde hafif kireç yıkanımı ve organik madde birikimiyle oluĢmuĢ zayıf Al ve altında C veya R katlarından ibaret Rendzinalar intrazonal topraklardır. Gri renkli olan Al de kireç yıkanımı çok azdır. Al i oluĢturan asıl iĢlem ayrıĢma ve organik madde birikimidir. Ancak, kurak-sıcak yaz dönemi dolayısıyla ayrıĢma hızlıdır, ve toprakta organik madde yüksek değildir. Al m altında yumuĢak yahut parçalı kireçtaĢı katı CC ya da R) gelir. Mersin-Tarsus kuzeyi Ģeridindeki rendzina topraklar travertenler üzerinde oluĢmuĢtur. Tarsus kuzeyindeki traverten alanı sekiler halindedir, yüzey dalgalıdır. Traverten oluĢumu arada yahut altta yer yer anhidrit ihtiva eder. Her iki oluĢumda kireç oranı % 50 nin üzerindedir. Ġnce, soluk al ve aĢınımla kolayca yüzeye çıkan akçıl C katlan dolayısıyla, rendzina toprakları yüzeyden tanınabilir. Rendzina topraklar, komĢu bulunduğu kahverengi orman topraklarına göre daha sığdır, organik madde daha düĢüktür ve kireç oranı yüksektir. Al daha soluk gridir. Kırmızı Akdeniz topraklarındaki kırmızı renk baĢlı baĢına iki toprağın ayırt edilmesi için yeterli özelliktedir. Çoğunlukla orman vejetasyonu altında otlak, bağ ve kuru tarım arazileridir. Rendzina topraklarının yaygın olduğu alanlarda tarım arazileri verimsizdir. 2.1.5.3. Azonal Topraklar Bu takıma giren topraklar, eğimli yamaçlarda, devamlı taĢlükın ve milleĢmeye uğrayan taĢkın bulunmaktadırlar. ovalarında, Bir genç taraftan alüviyal erozyon, ve diğer volkanik taraftan depolar birikme üzerinde toprakların horizonlaĢmasına imkan vermemektedir. Bunun yanında yeni teĢekkül etmiĢ volkanik ve tortul depolar veya su altından yeni çıkmıĢ yüzeyler üzerinde toprak oluĢumu için yeterli zaman geçmediğinden yine toprakta horizonlaĢma olmamıĢtır(Atalay, 1989; 263). Aluviyal Topraklar: Bu topraklar akarsular tarafından taĢınıp depolanan materyaller üzerinde oluĢan A, C profilli genç topraklardır. Mineral birleĢimleri akarsu havzasının litolojik birleĢimi ile jeolojik periodiarda yeralan toprak geliĢimi sırasındaki erozyon ve birikme devirlerine bağlı olup heterojendir. Profillerinde horizonlaĢma ya hiç yok, ya da çok az belirgindir. Buna karĢılık değiĢik özellikte katlar görülür, çoğu yukarı arazilerden 75 yıkanan kireç bakımından zengindir. Aluviyal topraklar, bünyelerine veya bulundukları bölgelere yahut evrim devrelerine göre sınıflandırılırlar. Bunlardan üst toprak alt toprağa belirsiz olarak geçiĢ yapar. Ġnce bünyeli ve taban suyu yüksek olanlarda düĢey geçirgenlik azdır. Yüzey nemli ve organik maddece zengindir. Alt toprakta hafif seyreden bir indirgenme olayı hüküm sürer. Kaba bünyeliler iyi drene olduğundan yüzey katları çabuk kurur. AraĢtırma sahası içerisinde ki büyük aluvyal toprakları Berdan çayı ve kollarının taĢınma ürünü olan sedimentler oluĢturmuĢtur. Bunun dıĢındaki akarsuların boyları kısa olup getirdikleri materyallerle oluĢturdukları aluvyal topraklar oldukça dar bir alana yayılmıĢtır. Akarsuların vadilerinin oldukça derin olmalarından dolayı vadi içerisindeki alüvyal malzeme üzerinde toprak geliĢimi oldukça sınırlı iken, bu akarsuların çukurovaya açıldıkları sahalardaki birikinti yelpazeleri üzerinde çok geniĢ alanlı olarak Alüvyal topraklar geliĢmiĢtir (Harita: 9). ÇalıĢma alanı dıĢında kalan Tarsus ovası yine Berdan Çayının getirmiĢ olduğu alüvyal malzemelerden meydana gelmekte ve ova Alüvyal toprakların en tipik olarak görüldüğü sahadır. Kolüviyal Topraklar:Dağlık ve tepelik arazilerin eteklerinde dar vadi tabanlarında yer çekimi ve küçük akıntılarla sürüklenmiĢ taĢ kırıntıları üzerinde geliĢen topraklar kolüvyal toprakları oluĢturur. Kolüvyal materyal üzerindeki zayıf A1 den baĢka, oluĢum göstermeyen genç topraklar kolüvyal olarak haritalanmıĢtır. OluĢumda organik madde birikimi ve ayrıĢma iĢlemleri etkindir. Toprak oluĢumunun yetersiz olması nedeni ile topraklar, üzerinde yer aldıkları ana maddenin özelliklerini yansıtırlar. Ana madde yumuĢak kireç, sert kireçtaĢı, Ģistler, serpantin ya da bunlardan oluĢmuĢ toprak gövdelerinden taĢınmıĢtır. Buna göre kireçli, kireçsiz kaba veya ince bünyeli olabilirler. Kısacası taĢındıkları materyale göre toprak özellikleri değiĢir(Foto: 4). 76 Foto: 4. Elmalı Boğazında GeniĢ Çaplı KayĢat Konileri ve Üzerinde GeliĢmiĢ Kolüvyal Topraklar ÇalıĢma alanında değiĢik yükseltilerde ve değiĢik iklim kesimlerinde bu toprağa rastlanır. Bitki örtüsü de buna bağlı olarak otlaktan çalı ve ormana kadar değiĢir. TaĢlılığın problem olmadığı yerlerde açılarak iĢlemeli tarıma alınmıĢtır. Toroslarda, sarp engebeler arasına sıkıĢmıĢ yerleĢim noktalarının dolaylarında Kolüvyal topraklar çok değerlidir. Buralarda Toprak sekilenerek meyve ve sebze tarımında kullanılır. AraĢtırma sahasında orta seviyede platoluk alanlardan, yüksek plato sahasına geçiĢ kuĢağında kayĢat konileri üzerinde tam geliĢim göstermemekle beraber geniĢ alanlı olarak kolüvyal topraklara rastlanır. Bu sahalar genellikle günümüzde ağaçlandırma sahası olarak seçilmiĢ alanlardır. Çıplak Kayalar (ÇK): Kahverengi orman, kireçsiz kahverengi orman ve kırmızı Akdeniz toprak kuĢaklarında, haritalanabilir geniĢlikte olmayan kaya çıkıĢları halinde, yahut arada toprak örtüsü bulunduğu için bu grupların çok sığ, taĢlı birimlerine sokulmuĢ geniĢ çıplak kaya yüzeyleri bulunur. Toroslar, özellikle sert kalker oluĢumları bu niteliktedir. Çıplak kayalıklarda, adından da anlaĢılacağı üzere, toprak örtüsü bulunmaz. Ancak 77 kaya çatlakları arasında ve bazı dolin ve uvalalar içerisinde oluĢan terra rossa toprakları varsada bunlar çok ekonomik olmadığı için bunlar toprak grupları olarak haritalanamamıĢtır. Ancak bu alanlar çalıĢma alanımız içerisinde hayvancılık amaçlı yaylacılığın yoğun olarak yapıldığı alana karĢılık gelmektedir. Çıplak kayalık alanların kapladığı alan azımsanmayacak kadar olup yaklaĢık 77227 km²‘lik bir alan ile % 22‘lik bir orana sahiptir. 2.1.5.4. Arazi Sınıfları ve Kullanma Durumu Çok değiĢik topraklar ve çeĢitli kullanma amaçları olduğundan yorumlamalarda değiĢik amaçlarla yapılmaktadır. Bu yorumlamalardan biri olan ―Arazi Kullanma Kabiliyeti‖ sınıflaması, daha çok tarımsal amaçla yapılan bir yorumlama Ģeklidir. Arazi kullanma kabiliyeti sınıflamasında toprak gruplandırılması (1) kabiliyet birim, (2) kabiliyet alt sınıfı ve (3) kabiliyet sınıfı olmak üzere üç kategoride yapılmaktadır. Kabiliyet birimi, kültür bitkileri için uygulanan toprak idare sistemlerine hemen hemen aynı derecede karĢılık veren toprakların bir arada gruplandırılmasıdır. Bu değerlendirmede, değerlendirmeye esas olan etütlerin ayrıntısı yeterli olmadığından, kabiliyet birimlerine göre gruplandırma yapılmamıĢtır. Kabiliyet alt sınıfı, aynı tür ve aynı Ģiddet derecesindeki sınıflandırma ve zararları ihtiva eden kabilyet birimlerinin gruplandırılmasıdır. Yorum için yapılan değerlendirilmelerde etkin olan sınıflandırma ve zararlar (1) Erozyon zararı, (2) YaĢlık, (3) Bitki Kök bölgesindeki toprak. Sınırlandırmaları ve (4) iklim'dir" Ancak bu sınıflandırmada iklim sınırlandırması dikkate alınmamıĢtır. Kullanma Kabiliyet sınıflanmasında sekiz adet olup toprak zarar ve sınıflandırmaları 1. sınıftan VIII. sınıfa doğru giderek artmaktadır. Ġlk dört sınıf arazi, iyi bir toprak idaresi altında, yöreye adapte olmuĢ tarla bitkileri ile orman mera ve çayır bitkilerini iyi bir Ģekilde yetiĢtirme yeteneğine sahiptir. VI. ve VIII. sınıflar bulundukları yöreye adapte olmuĢ yerli bitkilerin yetiĢmesine elveriĢlidir. Bunlardan VI. ve VII. sınıflarda toprak ve su koruma önlemleri alınması koĢuluyla bazı özel bitkilerde yetiĢtirilebilir. VIII. Sınıf arazi, çok etkin ve pahalı ıslah çalıĢmaları ile üretime alınabilirse de mevcut piyasa koĢullarında, elde edilecek ürün yatırım harcamalarını karĢılayamaz. 78 l. Sınıf Araziler: Toprakların kullanılmalarını kısıtlayan, hafif derecede bir veya iki sınırlandırması olabilir. Topografyaları hemen hemen düzdür. Su ve rüzgar erozyonu zararı yok ve çok azdır. Toprak derinliği fazla, drenajları iyidir. Tuzluk, sodiklik (alkalilik) ve taĢlılık gibi sorunları yoktur. Su tutma kapasiteleri yüksek ve verimlilikleri iyidir, veya gübrelemeye iyi cevap verirler. Çok üretken olup geniĢ bir bitki seçim aralığına sahiptirler. Kültür bitkileri yetiĢtirilmesinde olduğu kadar, çayır, mera ve orman içinde güvenli olarak kullanılabilirler. Toprakları kolay iĢlenmekte olup gübreleme, kireçleme, örtü ve yeĢil gübre bitkileri yetiĢtirilmesi, bitki artıkları ve hayvan gübrelerinin korunması, adapte olmuĢ bitkilerin münavebeye alınması gibi olağan amenajman iĢlemlerinden bir veya birkaçının uygulanmasına ihtiyaç gösterirler. 1. Sınıf arazinin yayılma alanı çalıĢma alanı içerisinde çok sınırlıdır (Harita 10). ÇalıĢma alanı içerisinde sadece Tarsus kuzeyinde görülür. 79 Harita: 10. Arazi kullanım kabiliyet sınıfları haritası 80 II. Sınıf Araziler: Bu sınıftaki topraklar kötüleĢmeyi önlemek veya iĢleme sırasında hava ve su iliĢkilerini iyileĢtirmek için yapılan koruma uygulamalarını içeren dikkatli bir toprak idaresini gerektirir. Sınıflandırmalar az ve uygulamalar kolayca yerine getirilebilir cinstendir. Topraklar kültür bitkileri, çayır, mera ve orman için kullanılabilir. Bu sınıftaki toprakların sınırlandırmaları (1) hafif eğim, (2) orta derecede su ve rüzgar erozyonuna maruzluk veya geçmiĢteki erozyonun orta derecede olumsuz etkileıi, (3) idealden daha az toprak derinliği, (4) biraz elveriĢsiz toprak yapısı ve iĢlenebilirliği, (5) hafiften ortaya kadar değiĢen, kolayca düzeltilebilen fakat yine de görülebilir tuzluluk ve sodiklik, (6) ara-, sıra görülen taĢkın zararı, (7) drenajla düzeltilebilir fakat sürekli olarak orta derecede bir sınırlandırma Ģeklinde var olan yaĢlık ve (8) toprak kullanma ve idaresi üzerindeki hafif iklimsel sınıflandırmaların tek tek veya kombinasyon halindeki etkilerini içerir. Bu sınıftaki topraklar çiftçiye bitki seçimi ve amenajman uygulamaları bakımından I. sınıf arazilerden daha az serbestlik sağlar. Bunlar aynı zamanda özel toprak koruyucu bitki yetiĢtirme sistemleri, toprak koruma uygulamaları, su kontrol yapıları veya kültür bitkileri için kullandıklarında, uygun iĢleme yöntemleri gerektirirler. ÇalıĢma alanındaki ikinci sınıf arazilerin büyük bir bölümü kuru tarım ve yine kuru tarıma yakın bir oranda sulu tarım yapılmaktadır. ÇalıĢma alanı içerisindeki bu sınıf arazilerin çok az bir bölümünde bağ tarımı ve turunçgil yetiĢtirilmektedir. Bazı alanlarda çayır vee mera arazisi olarak kullanılmaktadır. Yine büyük bir bölümü orman ve fundalık olarak kullanılmakta kullanılmaktadır. ÇalıĢma alanımızda bu sınıftaki topraklar tamamen alt kuĢakta yer almaktadır (Harita:10) III. Sınıf Araziler: Bu sınıftaki topraklar II. sınıftakilerden daha fazla sınırlandırmalara sahiptir. Kültür bitkileri için kullanılmaları gerektiğinde, koruma önlemleri almak ve alınan önlemlerin sürekliliğini sağlamak oldukça zordur. Kültür bitkileri tarımına alınabilecekleri gibi çayır, mer'a ve orman arazisi olarak da kullanılabilirler. Fakat, sınırlandırmalar bitki seçimini, ekim, dikim hasat zamanı ve ürün miktarını etkiler. III. sınıf arazilerde Ģu sınırlandırmaların bir veya birkaçı bulunabilir: (1) orta derecede eğim, (2) Ģiddetli su veya rüzgar erozyonuna maruzluk yahut geçmiĢteki erozyonun Ģiddetli olumsuz etkileri, (3) ürüne zarar veren sık taĢkınlar, (4) alt toprakta çok 81 yavaĢ geçirgenlik, (5) drenajdan sonraki yaĢlık veya bir süre devam edecek olan göllenme, (6) sığ kök bölgesi, (7) düĢük rutubet tutma kapasitesi, (8) kolayca düzeltilemeyen düĢük verimlilik ve (9) orta derecede tuzluluk veya sodiklik. Bu sınıftaki yaĢ veya yavaĢ geçirgen fakat hemen hemen düz toprakların çoğu, iĢlendiğinde drenaj ve toprağın yapısı ile iĢlenebilirliğini sürdürecek bir ürün yetiĢtirme sistemini gerektirir. BalçıklaĢmayı önlemek ve geçirgenliği düzeltmek için böyle topraklara organik madde ilave etmek ve yaĢ olduklarında iĢlemeden kaçınmak gerekmektedir Sulanan alanlardaki III. sınıf arazi topraklarının bir kısmı yüksek tabansuyu yavaĢ geçirgenlik, tuz veya sodyum birikmesinden dolayı sınırlı olarak kullanılabilmektedir. Bu sınıf arazilerin çalıĢma alanındaki kullanım durumları da Ģöyledir. En yoğun olarak kuru tarım, bunu takiben sulu tarım yapılırken, çok az bir kısmında ise bağ, zeytin ve turunçgiller yetiĢtirilmektedir. ÇalıĢma alanımızda bu sınıftaki toprakların büyük bir çoğunluğu alt kuĢakta yer almaktadır (Harita:10) IV. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımızda bu sınıftaki toprakların büyük bir çoğunluğu alt kuĢakta yer almakla beraber, orta kuĢakta da yaygın olan bir arazi sınıfıdır (Harita:10) Bu sınıfta, toprakların kullanılmasındaki kısıtlamalar III. sınıftakinden daha fazla ve bitki seçimi daha sınırlıdır. ĠĢlendiklerinde daha dikkatli bir idare gerektirirler. Koruma önlemlerinin alınması ve muhafazası daha da zordur. Çayır, mera ve orman için kullanılabilecekleri gibi, gerekli önlemlerin alınması halinde, iklime adapte olmuĢ tarla veya bahçe bitkilerinden bazıları için de kullanılabilirler. Bu sınıf topraklarda (1) dik eğim, (2) Ģiddetli su veya rüzgar erozyonuna maruzluk, (3) geçmiĢteki erozyonun Ģiddetli olumsuz etkileri, (4) sığ toprak, (5) düĢük rutubet tutma_ kapasitesi, (6) ürüne zarar veren sık taĢkınlar, (7) uzun süren göllenme veya yaĢlık ve (8) Ģiddetli tuzluluk ve sodiklik gibi özelliklerden bir veya birkaçının sürekli etkilenmesi sonucu, kültür bitkileri için kullanım sınırlıdır. Bu arazilerin büyük bir bölümünde kuru tarım, bunu takiben ise sulu tarım yapılmaktadır. Yine bu sınıf araziler üzerinde az da olsa bağ ve turunçgil yetiĢtirilmektedir. V. Sınıf Araziler: BeĢinci sınıf araziler, yetiĢecek bitki kısıtlayan ve kültür bitkilerinin normal geliĢmesini önleyen sınırlandırmalara sahiptir. Bunlarda topografya 82 hemen hemen düzdür. Toprakları, ya sık sık sel basması nedeniyle sürekli olarak yaĢ, ya da çok taĢlı veya kayalıdır. Sık sık taĢkınlara maruz kalan taban arazilerle düz-düze yakın eğime sahip çok taĢlı veya orta derecede kayalık araziler, ya da drenaj bakımından kültür bitkileri tarımına elveriĢli olmayan, fakat suyu seven ot ve ağaçların yetiĢmesine uygun göllenme alanları bu sınıfa örnek olarak gösterilebilir. Tarla ve bahçe bitkileri kültürüne uygun olmamakla birlikte çayır ıslahı yapmak veya iyi bir idare ile uygun ağaç türleri yetiĢtirmek suretiyle bu arazilerden kazanç sağlanabilir. VI. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımız içerisinde yaklaĢık %75‘lik kısmı alt kuĢakta ve bu alt kuĢağın da en alt kesiminde yer alırken, %25‘lik kısmı da orta kuĢakta yaygın olan arazilerdir (Harita:10). Bu sınıfa giren toprakların fiziksel koĢulları, gerektiğinde tohumlama, kireçleme, gübreleme ve kontur karıkları, drenaj hendekleri, saptırma yapıları ve su dağıtıcıları ile su kontrolü gibi çayır veya mera iyileĢtirmelerinin uygulanmasını pratik kılar. Bu sınıftaki toprakların (1).dik eğim, (2) ciddi erozyon zararı, (3) geçmiĢteki erozyonun olumsuz etkileri, (4) taĢlılık, (5) sığ kök bölgesi, (6) aĢırı yaĢlık veya taĢkın, (7) düĢük rutubet kapasitesi yahut (8) tuzluluk veya sodiklik gibi düzeltilemeyecek sürekli sınırlandırmaları vardır. Bu sınırlandırmaların biri veya daha fazlası dolayısıyla bu topraklar genellikle kültür bitkilerine uygun değildir. Fakat çayır, mera veya orman için kullanılabilir. Bu sınıf arazilerin % 2,3 ü düz düze yakın, % 1,6 sı hafif, % 33,5 i orta, % 62,6 ı dik ve daha fazla eğime sahiptir. Toprakların % 4,0 ı derin, % 4,5‘i orta derin, % 47,1 i sığ, % 44,4 ü ise çok sığdır. % 2,3 ü erozyon hiç veya çok hafif, % 30,1‘i hafif, % 66.7 inde Ģiddetli % 0,9 unda çok Ģiddetli erozyon hüküm sürmektedir. VI. sınıf arazilerin %50‘lık bir bölümünde kuru tarım %4‘lik bir bölümünde sulu tarım yapılmakta, % 9‘luk bir bölümünde bağ, %1‘lik böĢümünde zeytin yetiĢtirilmektedir. %10‘luk bölümü çayır-mera, %25‘i orman-funda örtüsü altındadır. VI. sınıf araziler üzerinde %1‘lik oranla en az da yerleĢim alanı olarak kullanılmaktadır. VII. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımız içerisinde hem alt kuĢakta, hem orta kuĢakta, hem de yüksek dağlık kuĢakta yayılıĢ gösteren arazilerdir. Orta kuĢağın %95‘ini VII. sınıf araziler oluĢturmaktadır. Alt vu yüksek dağlık kuĢağın ise %40‘a yakın kısmlarını 83 oluĢturmaktadır. Bu alanlar ormanlık alana karĢılık gelmektedir. Bu sınıfa giren topraklar (1) çok dik eğim, (2) erozyon, (3) toprak sığlığı, (4) taĢlılık, (5) yaĢlık, 6) tuzluluk veya sodiklik gibi, kültür bitkilerinin yetiĢtirilmesini engelleyen çok Ģiddetli sınırlandırmalara sahiptir. Fiziksel özellikleri tohumlama ve kireçleme yapmak; kontur karıkları, drenaj" hendekleri, saptırma yapıları ve su dağıtıcıları tesis etmek gibi iyileĢtirme, koruma ve kontrol uygulamalarına elveriĢli olmadığından, çayır ve mera ıslahı için kullanılma olanakları da oldukça sınırlıdır. Bazı yerlerde toprak muhafaza önlemleri almak veya alttaki arazileri korumak için ağaç dikimi veya ot tohumu aĢılaması yapıldığı, hatta istisnai bazı hallerde kültür bitkileri bile yetiĢtirildiği olursa da bu gibi durumlar VII. sınıf araziler için genel bir özellik sayılamaz. VII. sınıf araziler çalıĢma alanın yüzölçümünün % 69,1'ini kaplamaktadır. Bu sınıf arazilerin %5‘inde kuru, %2‘sinde sulu tarım yapılmaktadır. %4‘lük kısmına bağ, %1‘lik bölümünde ise zeytin yetiĢtirilmektedir. %15‘lik kesimi çayır -mera, %74‘lük kısmı ise orman-funda örtüsü altındadır. Sadece %1‘lik kesimi ise yerleĢim alanı halindedir. VIII. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımız içerisinde %98‘lik bir kısmının yüksek dağlık kuĢakta bulunduğu arazi sınıfıdır. Geriye kalan %2‘lik kısmı ise boğazların yamaçlarında ve fay yamaçlarına karĢılık gelen arazilerdir(Harita:10). Bu sınıf araziler (1) erozyon, (2) yaĢlık, (3) taĢlılık, (4) kayalılık, (5) düĢük rutubet kapasitesi, (6) tuzluluk ve sodiklik gibi kısıtlayıcılardan bir veya birkaçının, önlenemeyecek derecedeki Ģiddetli sınırlandırmaları nedeniyle ot, ağaç ve kültür bitkilerinin yetiĢtirilmesine elveriĢli değildir. Çok aĢınmıĢ araziler, kumsallar, kayalar, ırmak yatakları, maden iĢletmesi yapılan eski ocak ve artık alanları bu sınıfa girerler. Bunlarda alt sınıflama yapılmaz. Bitki yetiĢtirilmesine elveriĢli oîmasaiar da yaban hayatı için ve dinlenme yerleri olarak kullanılabilirler. VIII. sınıf araziler çalıĢma alanı içerisinde % 5,9'luk bir orana sahiptir. Bunun %98‘lik kısmı çıplak kayalık alanlara karĢılık gelmektedir. 84 2.1.6. DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ Doğal bitki örtüsü arazi kullanımını etkileyen en önemli faktörlerdendir. AraĢtırma sahasında yapılan mera hayvancılığı büyük oranda doğal bitki örtüsüne dayanmaktadır. Özellikle kıĢ dönemlerinde yapraklarını dökmeyen ağaç ve çalı türlerinin yaprak ve dalları hayvanların temel besin maddesini oluĢturmaktadır. Yaz dönemlerinde ise orman sınırının üzerinde yapılan hayvancılık için alpin kuĢağın otsu bitkileri oldukça önemlidir. Sahanın farklı kuĢaklara sahip zengin bitki örtüsü doğal olarak hayvancılık faaliyetini dolayısı ile de sahadaki arazi kullanımını etkilemektedir. Son yıllarda araĢtırma sahasında ağaçlandırma ve orman gençleĢtirme faaliyetlerine hız verilmiĢtir. Bu durum hayvancılıkla uğraĢanlar için mera alanlarını sınırlandırılmakla birlikte, eğimli arazilerin erozyondan korunması ve yenilenebilir hammadde kaynaklarının sürdürülebilirliği bakımından önemlidir. Orman alanlarının devlet tarafından iĢletilmesi nedeniyle ormancılık faaliyetinden yerel halk yeterince faydalanmıyor gibi görünse de, orman alanları birçok bakımdan sahada yaĢayanlar için önemli bir ekonomik faydalanma alanıdır. AraĢtırma sahasının güney kesiminin yaklaĢık 1000 metrelerine kadar yazları kurak ve sıcak, kıĢları ılık ve yağıĢlı geçen Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Ancak sahanın kuzeyine doğru yükseldikçe kıĢ soğukları Ģiddetlenme gösterir. AraĢtırma sahasında yıllık ortalama sıcaklıklar 12-20 °C arasında değiĢmektedir. Özellikle Akdeniz kıyı kesiminde nadir ve hafif donlar meydana gelir. Yüksek alanların dıĢında ocak ayı ortalaması daima 0 °C‘nin üzerindedir. Bolkar Dağları‘nın güneyinde ovalık sahaya geçiĢ kısmındaki Tarsus ve Mersin kıyı kuĢağında ocak ayı ortalama sıcaklığı 10°C civarındadır. Yaz döneminde temmuz ve ağustos sıcaklıkları 25 °C‘nin üzerindedir. Bu aylara ait günlük maksimum sıcaklıklar 40 °C‘ye yaklaĢır. Güneydeki sahil kesiminde (Mersin istasyonu, 3 m) yağıĢ miktarının yarıya yakın bir bölümü kıĢ döneminde düĢer. Yaz dönemi ise genel olarak yağıĢsız geçer. AraĢtırma sahasında yıllık ortalama yağıĢlar 4001200 mm arasında değiĢir. Genel olarak güneydeki sahilden Bolkar Dağları‘nın zirvesine doğru yıllık yağıĢ toplamında artıĢlar görülür. Buradan sonra tekrar Ġç Anadolu geçiĢ kuĢağında yağıĢ azalması gözlemlenmektedir. Akdeniz Bölgesi‘nde yaz döneminde Akdeniz üzerinden Toroslara doğru genel bir nemli hava akımı mevcuttur. Bu nedenle, bölgede bağıl nem, yazın kıĢa nazaran daha fazladır. Mersin il merkezinde bağıl nem kıĢ dönemi ocak ayında %67, yaz dönemi 85 temmuz ayında ise %76‘dır (Çizelge:5, ġekil:9). Yaz baĢlarında bulutluluk nispeten az olup uzun bir güneĢlenme dönemi mevcuttur. BaĢka bir deyiĢle, güneĢ radyasyonu kuvvetlidir. YaklaĢık yılın sekiz ayı güneĢli geçer. Ancak kıyı kesiminde havadaki bağıl nem yüksek olduğu için puslu bir görünüm oluĢur. Uzun ve sıcak bir sonbaharı olan Akdeniz ikliminde, özellikle, kıyı bölgesinde mayıstan itibaren baĢlayan kurak devre, bazen kasım ayına kadar devam eder. AĢağı yukarı kıyı bölgelerinde yılın yarıya yakın bölümü kurak geçer. Bu devre iç kısımlara doğru azalarak yılın üçte birine düĢer. Ancak, nispi nem, kıyı kesiminden iç kısımlara doğru azalır. Bu nedenle, aynı yükseklikte kıyı kesiminde, iç kısımlar kadar kuraklık hissedilmez. Ġnceleme alanın kıyıya yakın alanlarında yaz döneminin sıcak ve kurak geçmesi nedeniyle bitki örtüsü çoğunlukla kurakçıl karakterdedir. Bu nedenle sahada yüksek ıĢık ve sıcaklık değerlerine uyum sağlamıĢ, kalın ve parlak yapraklı, her zaman yeĢil bitkilere ve iğne yapraklı ağaç türlerine rastlanır. Bu sahadaki bitkilerin en önemli özelliği, yaz kuraklığına dayanıklı olmalarıdır. Ancak sahada yüksek kesimlere çıkıldıkça daha çok kıĢ soğuklarına dayanıklı iğne yapraklı ağaç türleri hakim olmaktadır. AraĢtırma sahasında orman sınırına yaklaĢık 2200 metrelerde ulaĢılır. Her defasında orman sınırına yakın alanlarda oldukça seyrek örtü yoğunluğu ile soğuklara dayanıklı ardıç ağaçları yer almaktadır. AraĢtırma sahasının büyük kısmı Akdeniz fitocoğrafya bölgesi içerisinde yer almakta olup, kuzeye doğru Ġran-Turan fitocoğrafya bölgesine geçiĢ gözlenir. Sahanın yer Ģekilleri ve yükselti Ģartları, diğer faktörlerle birlikte farklı vejetasyon kuĢaklarını oluĢturacak ekolojik ortamları hazırlamıĢtır (Atalay, 1994). Bu nedenle araĢtırma sahasında farklı vejetasyon kuĢakları belirgin olarak izlenebilmektedir. Bu farklı vejetasyon kuĢaklarında değiĢik bitki tür ve topluluklarının oluĢturduğu ot, çalı ve orman formasyonları görülmektedir(Harita:11, ġekil:13). ÇalıĢma alanında görülen baĢlıca vejetasyon kuĢakları ve bu vejetasyon kuĢaklarındaki bitki birlik ve formasyonları Ģunlardır; 2.1.6.1. Asıl Akdeniz Kuşağı Vejetasyonu: Bu vejetasyon kuĢağı araĢtırma sahasında 0-1200 m yükselti kuĢağında görülmektedir. Bu kuĢak dahilinde ocak ayı ortalama sıcaklıkları 0°C‘nin üzerinde olduğundan görülen bitkiler kıĢ soğuklarına karĢı duyarlıdır. Bu yükselti kuĢağındaki sulanabilen tarım alanlarında ekonomik değeri yüksek tarım ürünlerinden pamuk, narenciye, mısır, turfanda sebze ve meyve vb üretilmektedir. 86 Harita:11. Bolkar Dağları‘nın genelleĢtirilmiĢ bitki örtüsü haritası, H. KÜRSCHNER, 1983, Tübinger Atlasından 87 ġekil: 13. Bolkar Dağlarında bitki kuĢakları AraĢtırma sahasında sulamalı tarım yapılan alüvyon ova alanlarının kuzeyinde kalan ve sulanamayan yamaç arazilerinde uygun yerler kuru tarıma açılmıĢtır. Ancak, Mersin batısında deniz kenarından baĢlayıp kuzeye doğru 700 m yükseltisine kadar olan bu yamaç kuĢağı üzerinde, eğim ve arazi Ģartlarına bağlı olarak kuru tarım alanları maki alanları ile iç içe girmiĢ ve oldukça parçalı bir görünüm kazanmıĢtır. Bu kuru tarım alanlarında üzüm bağları, kiraz, erik, Ģeftali bahçeleri ile tahıl üretimi yapılmaktadır. Bu yamaç kuĢağındaki maki örtüsünün hakim ağaç ve çalı türlerini yabani zeytin (Olea europaea var. oleaster), sandal (Arbutus andrachne), keçi boğan (Calicotome villosa), erguvan (Cercis siliquastrum), defne (Laurus nobilis), mersin (Myrtus communis), kermez meĢesi (Quercus coccifera), kızılçam (Pinus brutia), tavuk çiçeği(Daphne sericea), sumak (Rhus coriaria), biberiye (Rosmarinus officinalis) oluĢturmakta iken, hakim garig ve frigana otsu türlerini ise; yabani kuĢ konmaz (Asparagus acutiflorus), Asphodeline microcarpus, Cistus albus, Karanfil (Dianthus strichtus), Smilax aspera, Thymbra spicata oluĢturmaktadır. Belirtilen bitki formasyonları ve türler kuru tarım alanı ile maki karıĢım alanının üzerinde bir kuĢak Ģeklinde uzanan maki kuĢağında da görülmektedir. Bu maki kuĢağının üzerinde 1200 m yükseltisine kadar olan alanda asıl Akdeniz vejetasyon kuĢağının orman formasyonu yer almaktadır. Bu orman formasyonunun yayılma kuĢağında yıllık yağıĢlar 400-800 mm arasındadır. KıĢ 88 sıcaklıkları 0°C üzerinde bulunduğundan bu orman kuĢağında kıĢın yaprağını dökmeyen maki türleri, iğne yapraklı ağaçlar ve kıĢın yaprağını döken bazı ağaç türleri karıĢık olarak bulunmaktadır. Örtü ve tür yoğunluğu sık değiĢmekle birlikte bu orman formasyonu kuĢağı içerisinde hakim türleri; kızılçam (Pinus brutia), sandal (Arbutus andrachne), keçiboynuzu (Ceratonia siliqua), erguvan (Cercis siliquastrum), defne (Laurus nobilis), mersin (Myrtus communis), yabani zeytin (Olea europaea var. oleaster), sakız (Pistacia lentiscus), kermez meĢesi (Quercus coccifera), tesbih (Styrax officinalis) oluĢturmaktadır (Kürschner, 1983). Ġnceleme alanında en verimli ve en yaygın orman türü kızılçam ormanlarıdır. Bu sahadaki kızılçam ormanları, Bolkar Dağları‘nın güneye bakan yamaçları boyunca yer yer 1000 m'nin üzerine kadar çıkarlar. Dağ kuĢağındaki ormanların alt seviyelerinde de karıĢım yaparlar. Özellikle saf haldeki kızılçamlar EcemiĢ-Akçatekir grabenini doldurmuĢ vaziyettedirler. Burada zeminin fliĢlerden meydana gelmesine bağlı olarak kök sistemleri oldukça derinlere kadar inmektedir. Graben içerisinde yer alan kızılçamlar üzerinde yoğunlaĢmamızın bir diğer sebebi ise buradaki kızılçamların hem boylu hem de oldukça düzgün olmalarıdır. Zemini kayalıklardan meydana gelen sahalarda kızılçamların daha düzensiz bir görünümleri olmalarına rağmen bu koridorda yer alanlar adeta kalem gibidirler. Foto: 5. Tarsus‘un kuzeyinde Çamlıyayla civarında kızılçam ormanları 89 Foto: 6. EcemiĢ-Akçatekir grabeni içerisinde yer alan kızılçam ormanları Bolkar dağları boyunca nadirde olsa 1200 m‘ye kadar yükselebilen kızılçam ormanlarında çalı formunda olan tesbih (Styrax officinalis), akçakesme (Phillyrea media, P. latifolia), mersin ( Myrtus comminus), yabanî zeytin (Olea europea), kermez meĢesi (Quercus coccifera), sandal (Arbutus andrachne), kocayemiĢ (Arbutus unedo), keçiboynuzu (Ceratonia siliqua), menengiç (Pistacia terebinthus) bodur çalılardan Calycotome villosa, Cistus creticus, C. uerticiüata, C. salviifolius, Micromeria mrytifolia, Erica manipuliflora vs), yer almaktadır. Nitekim, Mersin kuzeyinde kızılçam ormanları altındaki maki üyelerinden Phillyrea latifolia, Mrytus communus, Olea europea, Quercus coccifera, Calycotome villosa, Cistus creticus, C. salviifolius, Micromeria mrytifolia, Arbulus andrachne bulunmaktadır. Adana-Karsantı arasındaki kızılçam ormanlarında Daphane sericea, Cistus creticus, C. salviifolius, Calycotome villosa, Erica manipli/lora, Thymus spicata, Micromeria mrytifolia baskın durumdadır; bunun yanında Phülyrea latifolia, Q coccifera, Arbutus andrachne, Myrtus communis, Olea europea, Litosperum hispidulum'lar da görülür (Yurakulol, 1977). 90 Foto: 7. Alayalı Köyü çevresinde tesbih (Styrax officinalis) ağacı Kızılçam örtüsü kaldırılmıĢ alanlarda kermez meĢesi (Quercus coccifera) saf birlikler oluĢturur. Genel olarak Akdeniz iklim Ģartlarına göre nemli olan sahalarda marn, fliĢ, yumuĢak killi Ģistler ve hatta karstik alanlar gibi besin maddeleri yönünden zengin kök yayılıĢının iyi olduğu sahalarda düzgün gövdeli ve artımı fazla olan kızılçamlar baskındır. Buna örnek olarak, kireçtaĢı, fliĢ ve marnlı arazilerin yaygın olduğu Pozantı, çevresindeki kızılçam ormanları verilebilir (Foto: 8). 91 Foto: 8. Akçatekir civarında kızılçamlar ve orman altı florası Kızılçam ormanlarına yükseklere doğru bazı meĢe ve ardıç türleri de karıĢır. Örnek olarak Çamlıyayla dolaylarında 800-1200 m arasında Styrax officinalis, Quercus infictoria, Juniperus oxycedrus, Quercus cerris, Coronilla emerus, Brachypodium sylaviticum, Cephalanthera rubra bulunur (Yurdakulol, 1977). Genel bir değerlendirme yapıldığı takdirde, nemli alanlardaki kızılçam ormanları altında tesbih (Styrax officinalis), sandal (Arbutus andrachne), erguvan (Cercis siliquastrum}, mersin (Myrtus comminus), zakkum (Nerium oleander), keçiboynuzu (Ceratorua siliqua), ve hatta hayıt (Vitex angus-castus)'lar hakimdir. Diğer taraftan kızılçamlar, sedir (Cedrus libani), göknar (Abies cilicica), karaçam (Pinus nigra), ardıç (Juniperus oxycedrus, J. excelsa, J. comnumis)larla da karıĢım yapar. 2.1.6.2. Akdeniz Dağ Kuşağı Vejetasyonu: Bolkar Dağları‘nın Akdeniz'e bakan kesimlerinde 1200-2000 m arasında, iç kısımlanda da karasallığın etkisinden dolayı, 1000 m'den sonra baĢlayan ve 22002300 m'ye kadar yükselen kuĢakta genellikle iğne yapraklılarından karaçam, sedir, göknar, ardıç türlerinden oluĢan saf ve karıĢık orman formasyonu yaygındır. Ayrıca, 1500 m'ye kadar çıkan meĢe ormanları da, Akdeniz alt kuĢağı ile Akdeniz dağ kuĢağı arasında yer alır. Bu dağ kuĢağında bulunan ormanların farklı yetiĢme ortamları 92 dolayısıyla floristik bileĢimleri de farklılık göstermektedir. Bu ormanlar kuĢağında nemli, yarı nemli ve yarı kurak ortamları bulmak mümkündür. Sahanın nemli ve yarı nemli ortamları bitki örtüsündeki tür zenginliği ile kendini göstermektedir. Bu nemli ortamlar Avrupa-Sibirya Fitocoğrafya bölgesine ait bazı bitki türlerinin sahamızda relik olarak bulunmasına olanak sunmuĢtur. Ġnceleme sahasındaki bu dağ kuĢağı ormanları tür ve bileĢenleri bakımından kendi içerisinde farklı kuĢaklanmalar göstermektedir. Örneğin; Mersin‘in kuzeyinde Bolkar Dağları‘nın güney yamaçlarında 1300-1600 m arasında karaçam (Pinus nigra), sedir (Cedrus libani) ve meĢe (Quercus cerris, Q. libani) türleri yer almaktadır. Daha yükseklerde 1600-2000 m arasında ise sedir, göknar kuĢağı yer almaktadır. Ayrıca bu kuĢak içerisinde toros ardıcı (Juniperus excelsa), kokar ardıç (J. foettidissima) ile andız (Arceuthos drupacea) orman örtüsünün tür bileĢenlerine katılmaktadır (Kantarcı, 1983:28). Her defasında ormanın üst sınırına yakın alanlarda ardıçlar yer aldığından en üst kuĢak ardıç kuĢağı olarak kabul edilmektedir. Karaçam Orman Kuşağı: yer yer 1100-1200 metrelerde kızılçamla karımlar oluĢturan karaçam (Pinus nigra), 1600 metrelere kadar olan kuĢakta hakim türü oluĢturmaktadır. Karaçamın yer yer 1800 metreye kadar yükseldiği yerler bulunmaktadır. Belirtilen yükselti kuĢağı içerisinde karaçamlar; sedir (Cedrus libani), göknar (Abies cilicica) ve ardıç (Juniperus excelsa) ile de karıĢık orman toplulukları meydana getirebilmektedir. AraĢtırma sahasındaki vadi içlerinin nemli ve gölgeli ortamlarında karaçamlara kuzey kökenli kayacık (Ostrya carpinifolia), gürgen (Carpinus orientalis), diĢbudak (Fraxinus ornus) ile saçlı meĢe (Quercus cerris), ardıç (Juniperus oxycedrus)‘un karıĢım yaptığı görülür (Yurdakulol, 1977). Ancak yarınemli ve nemli bu ortamların hakim bitki türünü karaçamlar oluĢturmaktadır. Sayılan kuzey kökenli bitkiler çoğunlukla ormanın çalı katını teĢkil etmektedir. Göknar-Sedir-Karaçam Orman Kuşağı: Ġnceleme sahasının 1600-2000 metre yükselti kuĢağında sedir (Cedrus libani) ve göknar (Abies cilicica) türlerinin hakim olarak bulunduğu bir iğne yapraklı orman kuĢağı yer almaktadır. Bu iğne yapraklı orman kuĢağında kimi yerlerde 1800 metreye kadar karaçam da karıĢım yapmaktadır. AraĢtırma sahasında Pozantı-UlukıĢla oluklarının kuzeye bakan yamaçları, Horoz ve Maden vadilerinin güney kenarında bu bitki topluluğuna yoğun olarak rastlanır. Bu sahalarda göknarlar, kuzey yamaçlarda 1150-1200 m'den baĢlar; güneye bakan 93 yamaçlarda ise, 1450-1550 m'den itibaren görülür ve 2000 m'yi bulan ormanın üst sınırına kadar çıkar (BozkuĢ, 1987). Çoğunlukla 1200-1800 m arasında bulunur. Göknarlar nadiren saf, çoğu kez sedir ve karaçamlarla karıĢım yapmaktadır. Göknarların alt seviyelerinde kızılçam, üst seviyelerinde ise karaçam ve sedirler yer alır. Bazı kesimlerde ise üst kesimlerde ardıçlarla karıĢım yapmaktadır (Foto: 9). Foto: 9. Çamlıyayala‘nın kuzeyinde göknar-ardıç mücadelesi Kerestesi ve odunu pek makbul sayılmayan göknar, kırsal yerleĢme merkezlerinin çevresinde ve yakın civarında hayvanlara yem temin edilmesi nedeniyle devamlı olarak budanmaktadır. Ayrıca, sedir ve karaçam ormanlarının bileĢiminde bulunan göknarlar, bunların tahribi sonucu bozuk ve saf topluluklar halinde ortaya çıkarlar. Bu durum, Bolkar Dağları‘nın kuzeye bakan yamaçlarında ve Akçatekir grabeninin doğu kesimini oluĢturan KesiktaĢ tepenin doğusunda BaĢoluk yaylası 94 çevresinde görülür. Güneye bakan yamaçlarda bulunan saf göknarlar, sedir ve karaçam ormanlarının tahribi ile ilgilidir (Atalay, 1987a). Akdeniz dağ kuĢağının en önemli ağacı olan ve yer yer saf ve karıĢık orman kuran sedir, çalıĢma alanı içerisinde oldukça geniĢ bir alan kaplamaktadır. Yükseklik açısında Bolkar Dağları‘nın güneye bakan yamaçlarda 1500-2000 m arasında; dağın kuzey yamaçlarında ise 1400 - 2100 m arasında yayılıĢ gösteren sedir, değiĢik ana materyal, bakı ve iklim Ģartları altında yetiĢmektedir. Bolkar dağlarında genel olarak, boylu ardıç (Juniperus excelsa) ve kokar ardıç (Juniperus foetidissima) orman kurmaktadır. Bu ardıç türleri, 80 yaĢına kadar iyi boylanmakta olup kerestesi ve odunu çok makbul ve kıymetlidir (Eler, 1988). Örneğin, Çamlıyayla‘nın kuzeyinde anıt ardıç mevkiinde 2000 m yükseklikte, 1100 yaĢında, 3.5 m çapında, 22 m boyunda "Ana ardıç" olarak "isimlendirilen kokar ardıç (Juniperus foetidissima) vardır (Foto: 10). Foto : 10. Çamlıyayla‘nın kuzeyinde 1100 yaĢındaki kokar ardıç (Juniperus foetidissima) 95 Bunun dıĢında diğer ardıçlardan (Juniperus oxycedrus, J. communis) daha ziyade asıl Akdeniz kuĢağında maki elemanları arasında ve iç kısımlarda orman altı çalı katında görülür. Yüksek kısımlarda ise genellikle sürüngen ardıç (Juniperus communis subsp. nana) yer alır. Toroslardaki ardıç toplulukları, özellikle ormanların tahrip edildikleri alanlarda sekonder bir topluluk halinde geliĢme gösterir (Foto:11), Gerçekten Toros dağlarındaki yaylalar ve yüksek kesimlerdeki kırsal yerleĢme merkezlerinin çevresinde daha ziyade yaygın olarak bozuk ardıç topluluklarına rastlanılır. Foto: 11. Çukurbağ köyü Hacın yaylasında ardıç toplulukları AraĢtırma sahası içerisinde hemen hemen her kesiminde ardıçlara rastlanmakla beraber, en yoğun olarak ardıç ormanları Çukurbağ köyünün batısında Hacın yaylası çevresinde kızılçamlarla karıĢık bir halde bulunur. Burada bir müddet karaçam ormanları devam ettikten sonra yine en yüksek kesimi oluĢturan KesiktaĢ T. (2002 m) civarında saf ardıçlara rastlanmaktadır. Yaprak sıklığı çok iyi olan ve alt kısmına yağmurun dahi geçiĢinin uzun zaman aldığı büyük çaplı ardıçlara, yaklaĢık 1350 metre yükseklikteki Kuyucak Yaylası çevresinde rastlanır. Yaz ve kıĢ dönemlerinde hayvanlar bu ağaçların altını 96 kullanmaktadırlar. AraĢtırma sahası içerisinde en yüksek kesimleri oluĢturan 2400 metre civarında ki ağaç sınırını yine ardıçlar oluĢtururlar. Tahribatından sonra tekrardan yetiĢtirilmesi adeta mümkün olmayan ardıçların korunması da ayrı bir önem arz etmektedir. Yeniden baĢka bir yerde tohumunun yeĢermesi için ancak ardıç kuĢunun çekirdekleri yutması ve daha sonra baĢka bir alana bırakması ile mümkün olabilmektedir. Ardıçların kerestesi oldukça sağlam olup mesken yapımında yoğun olarak kullanıldıkları için aĢırı tahribata uğramıĢ durumdadırlar. ÇalıĢma alanı içerisinde diğer bir ardıç türü olan Andız ağaçları yaklaĢık 1000-1200 metreler arasında birlik oluĢturacak Ģekilde andız ağaçlarına rastlanır. Kullanım olarak andız pekmezinin de yapıldığı andız ağaçları hem Bolkar hem de Aladağlar da yetiĢme olanakları vardır. Andız ağaçları ardıç ve kermez meĢesi ile karıĢık vaziyettedirler (Foto:12). Foto: 12. Ardıç ve Kermez meĢesi ile karıĢık haldeki Andız ağacı AraĢtırma sahasında yukarıda bahsedilen ağaç türleri dıĢında da değiĢik ağaç türleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi akarsu vadileri boyunca Çınar (Platanus orientalis) ağaçlarıdır. En yaygın olarak Kadıncık Çayı içerisinde, Çamlıyayla kasabasının doğusunda gözükür (Foto:13). Buranın dıĢında Pozantı yakınlarında Çakıt Vadisi boyunca çınar 97 ağaçlarına rastlanılır. Yine aĢağı kesimlerde sıtma ağacı, Akasya gibi türlerde yaygın olarak bulunmaktadırlar. Foto: 13. Vadi boylarında çınar ağaçları Foto: 14. Sedir ormanı yakından görünüĢ. 98 Sedirin, Torosların yüksek ve fazla miktarda kar yağıĢı alan sahalarda en iyi yetiĢme ortamına ulaĢtığı tespit edilmiĢtir. Nitekim, sedir Bolkar dağ kuĢağında Akdeniz'e bakan güney yamaçlarda, orman üst sınırını oluĢturuncaya kadar yüksek kesimlerde yetiĢmektedir. Sedir, Cehennemdere vadisinin her iki yamaçlarında, Çamlıyayala‘nın kuzeyinde, Kadıncık vadisi yukarı çığırında çok geniĢ alanlı olarak yayılıĢ gösterirler. Bolkar dağlarında sedir ormanları, saf ya da göknar, karaçam ve ardıçlarla karıĢık orman oluĢturur. Elmalı havzasının güneye bakan alt yamaçlarında ise ardıç (Juniperus excelsa) ve kokar ardıç (Juniperus foetidissima) ile karıĢık durumdadır. Ardıç-Sedir-Göknar Kuşağı: AraĢtırma sahasındaki iğne yapraklı dağ kuĢağı ormanlarının en üst sınırını ardıç (Juniperus excelsa, J. foetidissima, J. communis) hakimiyetindeki ardıç, sedir ve göknar karıĢım ormanları örtmektedir. Bu ardıç kuĢağı ise genel olarak 1800 ile 2200 m yükselti basamağında yayılıĢ göstermektedir. Edafik Ģartlar nedeniyle de örtü yoğunluğu oldukça değiĢkenlik göstermektedir. 2.1.6.3. Akdeniz Ardı Dağ Kuşağı Vejetasyonu Stepli Kuru Orman Sahaları :AraĢtırma sahasında Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde iğne yapraklı orman kalıntıları Maden vadisinin Bolkar Dağları‘na bakan yamaçlarında ve Çiftehan yakınlarında görülür. Sahada eski çağlardan beri iĢletilen maden ocakları nedeniyle bitki örtüsü oldukça zayıflamıĢ olup, eski kuru ormanların kalıntılarını barındırmaktadır. Maden vadisinin kuzey yamaçları ile UlukıĢla havzasının güneyinde kalan yamaçlarda ve sırtlarda oldukça fazla tahribata uğramıĢ olan kuru orman kalıntılarına rastlamak mümkündür. Bu sahada çoğu çalı formunda kalmıĢ olarak; meĢeler (Quercus pubescens, Q. cerris), ardıçlar (Juniperus excelsa, J. oxicedrus), alıç (Crataegus sp.), Yabani badem (Amygdalus orientalis), Dündarlı‘nın doğusunda Aladağlar‘ın dik yamaçlarına sığınmıĢ vaziyette meĢe türleri (Quercus pubescens, Q. cerris) ve ardıç (Juniperus excelsa, J. oxicedrus), menengiç (Pistacia atlantica), (Cotoneaster numnularia), KuĢburnu (Roza canina), karamuk çalısı (Berberis sp.) türleri yer almaktadır. Antropojen Step Sahaları: AraĢtırma sahasının kuzeyinde yer alan step sahalarının oluĢumunda iklimin yarı kurak olması yanında binlerce yıldır süregelen orman tahriplerinin de etkisi bulunmaktadır. Sahada bitki örtüsünün mevcut durumuna bakıldığında, iç kesimlerdeki 1400-2200 metre yükseltilerindeki ormansız alanları antropojen step sahaları Ģeklinde değerlendirmek mümkündür. Ġran–Turan fitocaoğrafya bölgesine dahil olan bu sahaların karakteristik bitkileri arasında; geven (Astragalus 99 condensatus, A. microcephalus, A. gummiferia), çoban yastığı (Acanhalimon acerosum), karamuk çalıları (Berberis sp.), yavĢanotu (Artemisia caucasica, A. santonicum), kahkahaotu (Convolvulus assyricus, C. compaktus), adaçayıgiller (Salvia sp), yumak (Stipa sp.), sütleğenler (Euphorbia sp.), sığırkuyruğu (Verbascum sp.), çayır yumakları (Festuca sp.), gelincik (Papaver sp), devedikeni (Alhagi camelorum), Mayasıl otu (Ajuga sp.), yumrulu salkım otu (Poa bulbosa), brom (Bromus tomentallus), kekik (Thymus sp.) gibi çok yıllık otsu bitkilerden oluĢtururken, zaman zaman yabani armut (Pyrus elaeagrifolius), alıç (Cratiagus sp.), meĢeler (Quercus sp.), ardıç (Juniperus excelsa, J. oxicedrus), kuĢburnu (Rosa canina), acı badem (Amygdalus orientalis) ağaççıkları sahanın bu çok yıllık otsu ve odunsu türlerine münferit olarak eĢlik etmektedir. Yüksek Dağ Stepleri (Alpin ve Subalpin Kuşak): Sahada ormanın üst sınırı olan 2200 metrenin üzerindeki sahalar, subalpin ve alpin bitkilerin yayılıĢ alanıdır. Ancak, bu sahalarda yaz aylarında, asırlardan beri süregelen aĢırı hayvan otlatılması sonucu yarıalpin yaylaların vejetasyon kompozisyonu önemli ölçüde bozulmuĢ, klimaks türlerin yerine hayvanların sevmedikleri dikenli ve acı ot türleri, özellikle Ġran-Turan step elemanları hâkim duruma geçmiĢtir. Nitekim, bu yaylalar kuĢağında dikenli, yastık Ģekilli ve acı ot türleri hâkim durumdadır (Atalay, 1994).Yüksek dağ stepleri de denilen bu sahaların karakteristik bitkilerini çok yıllık otsu bitkilerle, yumrulu geofitler ve çayır otları oluĢturur. Bolkarların subalpin ve alpin kuĢağında; çoban yastığı (Acanthalimon venustum, A. androsaceum), gevenler (Astragalus brachypterus, A. eriophyllus, A. hirsutus, A. tauricolus), korunga (Onobrychis cornuta), brom (Bromus tomentallus), çayır yumağı (Festuca anatolica), adaçayı (Salvia frigida), yabani soğan (Allium stenopetalum), misk soğanı (Muscari neglectum), taĢkıran otu (Genista albida), kayıĢkıran otu (Ononis sessilifolia), kekik (Thymus sp.) çayır otu (Koeleria cristata), Marrubium globosum, Silene supina, Gallium cilicium, Minuartia leococephala, Onosma armenum, Cerastium gnaphalodes gibi çok yıllık otsu türler (Kürschner, 1982:84-85) yaygın olarak bulunur. Bolkar Dağları‘nın kuzeyindeki Aydos dağı ve yakın çevresinde 2400 m‘den sonra görülen yaygın türler Onobrychis cornuta, Astragalus linoatus, A. amoenus, A eriophyllus, A. condensatus, Draba acaulus, Tonacatum armenum, Tymus cherleriodles, Acantholimon andrasacenim, A. venustum, A. libanoticum'dur. Aynı sahada sedir ve karaçam (Pinus nigra) ormanlarının tahribi ile 1400-1700 m'leri arasında ise antropojen steplere sokulan Asphodeilen tanrıca, A. rigidifolia, Dactylis glomerata, Saponaria prostrata, Astragalus angustifolius, A. plumosus, Pterocephalus pinardii, Euphorbia kotschyana, 100 Thymus leucostomus, T. cherlerioides, Salvia cryptantha, S. verticillata gibi türler yaygın olarak bulunduğu (Erik, 1982) belirlenmiĢtir. Adana kuzeyindeki Toros dağlarında karaçam ormanlarının tahribi ile 1650-2000 m arasında Astragalus gummiferia birliği yerleĢmiĢtir. Bu birlik Akseki civarında 1500-2000 m arasında görülür. Astragalus angustifolius birliği ise, Orta Toroslann doğusunda 1750-2100 m'leri arasında yer alır. Bu topluluk, Ege Bölgesi ile Beypazarı, AyaĢ ve IĢıkdagı‘nda {Kızılcahamam) da görülür. 2100-2250 m'leri arasında sedir ve göknarların tahribi sonucunda Asphodeline taufica - Euphorbia kotschyana birliği yerleĢmiĢtir. Nisbeten nemil olan Toroslann bu kesiminde 2000-2100 m'leri arasında Barbara minör var. eriopoda birliği, 2150-2350 m'leri arasında Festuca varia - Bromus erectus var. tricolor birliği bulunur (Yurdakulol, 1977). Genel bir değerlendirme ile, Toros dağları sisteminde ormanın üst sınırından baĢlayan otsu vejetasyon, adeta Ġç Anadolu step manzarası arz etmekte ve buradaki türlerin önemli bir bölümü Îran-Turan step elemanlarına aittir. Akdeniz elemanları daha ziyade ikinci sırada yer almaktadır. Glasiyal dönemde bölgeye gelip yerleĢmiĢ bulunan Avrupa-Sibirya otsu türleri de yer yer göze çarpar. Örnek olarak Aydos dağındaki otsu bitkilerin % 3.3'ü Avrupa-Sibirya, % 8.7'si Akdeniz, % 18.8'i ise ĠranTuran elemanıdır. Diğer yandan, Toroslarda endemikler de önemli bir yer iĢgal etmektedir. Meselâ Aydos dağındaki endemizm oranı % 22 kadardır (Erik, 1976). 101 2.2. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN BEġERĠ FAKTÖRLER Ġnsan mekan etkileĢimini olarak tanımlanan coğrafyanın en önemli iki bileĢeninden birisi doğal ortam ve diğeri ise onun üzerinde yaĢayan insanlardır. BaĢka bir ifadeyle insan faktörünün olmadığı çalıĢma coğrafi çalıĢma olamamaktadır. Ġnsan faktörü çoğu zaman doğrudan iliĢkili olurken, bazen de dolaylı olarak iliĢkili olmaktadır. ÇalıĢma konumuz jeomorfolojik birimler üzerinde arazi kullanımı olması nedeniyle, çalıĢma alanında tespit edilen morfolojik birimlerin insanlar tarafından nasıl kullanıldığı; yani doğal ortam üzerinde beĢeri faaliyetlerin nasıl yapıldığı hususu oldukça önemlidir. Bu nedenle bu kısımda arazi kullanımını etkileyen beĢeri faktörleri mevcut durumu görme açısından detaylı olarak incelemeye çalıĢacağız. 2.2.1. ĠDARĠ BÖLÜNÜġ ÇalıĢma alanımız doğal bir ünite olan Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminin seçilmesi nedeniyle dağ üzerinde birçok il ve ilçelerin sınırları yer almaktadır(Harita:12). Hatta çalıĢma alanı sınırımız aynı ilçe içerisindeki birçok köyün sınırını dahi ikiye bölmektedir. Burada asıl olarak morfolojik sınırlara bağlı kalınmaya çalıĢıldığı için birçok köyün sınırlarının da kesilmesi kaçınılmazdır. Ġnceleme alanında 4 il (Mersin, Adana, Niğde ve Konya) ve 7 ilçenin sınırları bulunmaktadır. Bunlar Mersin ilinin; Merkez, Tarsus ve Çamlıyayla ilçeleri, Adana ilinin; Karaisalı ve Pozantı ilçeleri, Niğde ilinin; UlukıĢla ilçesi ve Konya ilinin; Halkapınar ilçesidir (Harita:12). AraĢtırma sahasında idari alan olarak en geniĢ sahaya Mersin ili sahiptir. Sınırlarının tamamı inceleme sahası içerisinde kalan ilçe Mersin ilinin Çamlıyayla ilçesidir. Bunun dıĢında Mersin merkez ilçesinin yaklaĢık % 59‘luk ve Tarsus ilçesinin ise yaklaĢık % 62‘lik bir bölümü çalıĢma alanı içerisinde kalmaktadır. Alan olarak ise en geniĢ alana yine Tarsus ilçesi sahiptir. ÇalıĢma alanı içerisinde dikkate değer diğer bir alan ise % 32‘lik bir değerle UlukıĢla ilçesine aittir. Burada bahsedilen büyüklükler alan bakımındandır. Ancak bazı alanlarda toprak geniĢliği çok geniĢ olmakla beraber, araziden yararlanma daha az olur iken, bazı alanlarda ise toprak büyüklüğü çok sınırlı olmasına rağmen kullanım oldukça yoğundur. Bu duruma en güzel örnek Adana-Pozantı ilçesidir. Pozantı Ģehir olarak ta araĢtırma sınırları içerisinde kalmaktadır. Buraya bağlı Akçatekir 102 kasabası ki yaz dönemlerinde nispeten Ģehir karakteri kazanmaktadır, sayfiye amaçlı yayla olarak oldukça yoğun kullanılmaktadır. Çizelge: 8. ÇalıĢma alanı içerisindeki ilçelerin alansal oranları Toplam alan km² ÇalıĢma alanı km² Yüzde olarak Merkez (MERSĠN) 1835 746 % 59 Çamlıyayla (MERSĠN) 661 661 % 100 Tarsus (MERSĠN) 2041 1269 % 62 Pozantı (ADANA) 824 156 % 19 Karaisalı(ADANA) 1477 64 %4 UlukıĢla (NĠĞDE) 1523 492 % 32 Halkapınar (KONYA) 562 148 % 26 4% 14% Merkez 21% Çamlıyayla 2% Tarsus 4% Pozantı 19% Karaisalı UlukıĢla 36% Halkapınar ġekil:14. ÇalıĢma alanı içerisindeki ilçelerin alanlarının oransal dağılımı ġekilde de görüldüğü gibi; alan olarak en fazla alana sahip olan ilçe % 36‘lık bir oranla Tarsus ilçesidir. En düĢük orana ise %2‘lik bir oranla Karaisalı sahiptir. Bunların dıĢında köy merkezinin çalıĢma alanı içerisinde bulunmadığı ancak birkaç yaylasının çalıĢma alanı sınırları içerisinde kalan Karaman ili, Ayrancı ilçesinin, Berendi köyünün birkaç yaylası (Kırkpınar yaylaları) sınırlarımız dâhilinde bulunmaktadır. Bu nedenle oldukça farklı bir konumu bulunan bu köy hakkında detaylara girilmeyecektir. 103 Harita: 12. Ġl ve ilçeler düzeyinde idari bölünüĢ haritası 104 Harita: 13. Ġlçeler ve Köyler düzeyinde idari bölünüĢ haritası 105 2500000000 2000000000 Tüm alan 1500000000 1000000000 ÇalıĢma alanı 500000000 M er ke Ç z am lıy ay la Ta rs us Po za nt ı Ka ra isa lı U lu kı Ģl a H al ka pı na r 0 ġekil:15. ÇalıĢma alanı içerisindeki ilçelerin kapladıkları alanların oransal dağılımı AraĢtırma sahasına köy bazında baktığımızda; adet olarak en fazla köye sahip olan ilçe Tarsus ilçesidir. En az köye sahip olan ilçe ise Pozantı ilçesidir. Tarsus ilçesi 79, Merkez ilçe 55, UlukıĢla 12, Çamlıyayla 11, Halkapınar 5, Karaisalı 5 ve Pozantı ve 4 köy‘e sahiptir. Genel duruma il bazında bakıldığında; Mersin ilinin çalıĢma alanının % 85‘lik bir kısmını oluĢturduğunu görmekteyiz(ġekil:16). Bunu sırasıyla Niğde (%7), Adana (%5) ve Konya (%3) takip etmektedir. 7% 3% 5% Mersin Adana Niğde Konya 85% ġekil:16. ÇalıĢma alanın iller bazında kapladığı oran 106 2.2.2. NÜFUS ve YERLEġME ÇalıĢma alanının nüfus özellikleri 1970 yılından itibaren 5 yıllık sayım yılları ve son dönemde 1997 ve 2000 yılları verileri incelenerek çıkartılmaya çalıĢılmıĢtır. Nüfus özelliklerinin 1970 yılından itibaren almamızın sebebi, köylere ait detaylı arazi envanter bilgilerinin 1980 yılında yapılmıĢ olan arazi envanteri esas alındığı için bu dönemin on yıl öncesinden baĢlayarak ele alınmıĢtır. 1970 yılı ve sonraki sayım yılları incelendiğinde köylerdeki nüfusun 1980 yıllarına kadar artıĢ seyrinde olduğunu görmekteyiz. 1990 yılından itibaren ise köy nüfuslarında daima bir azalıĢ olduğunu görmekteyiz (Çizelge: 9, ġekil:17). Çizelge: 9. ÇalıĢma alanı içerisindeki kır nüfusunda meydana gelen değiĢiklikler (19702000) Koy_ismi Ilce Ġl 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 Bağçatağı ÇAMLIYAYLA MERSĠN 222 216 116 159 150 136 135 Darıpınarı ÇAMLIYAYLA MERSĠN 672 810 635 746 713 793 781 Fakılar ÇAMLIYAYLA MERSĠN 711 763 717 840 747 1227 1047 Giden Karain (Körmenlik) ÇAMLIYAYLA MERSĠN 139 137 120 99 97 101 ÇAMLIYAYLA MERSĠN 248 313 222 363 427 337 510 Kesecik Korucak (Köristan) ÇAMLIYAYLA MERSĠN 197 218 238 221 254 249 246 ÇAMLIYAYLA MERSĠN 308 299 271 370 401 361 352 Sarıkavak ÇAMLIYAYLA MERSĠN 980 1184 1123 1278 1401 1209 1157 Sarıkoyak ÇAMLIYAYLA MERSĠN 400 427 278 336 365 343 309 Çakıllar HALKAPINAR KONYA 605 522 454 438 368 360 368 Delimahmutlu HALKAPINAR KONYA 380 395 413 355 333 341 333 Kayasaray HALKAPINAR KONYA 444 455 418 398 362 234 362 Osmanköseli HALKAPINAR KONYA 388 440 420 394 306 302 306 Yassıkaya HALKAPINAR KONYA 453 413 461 443 400 307 400 Bolacalı KARAĠSALI ADANA 122 111 79 85 68 67 80 Bucak KARAĠSALI ADANA 559 634 634 553 504 427 452 Demirçit Kıralan (Hacıkırı) KARAĠSALI ADANA 129 136 127 122 115 100 92 KARAĠSALI ADANA 375 459 303 325 240 266 249 Murtçukuru KARAĠSALI ADANA 268 285 227 270 273 178 233 Akdam MERSĠN M. MERSĠN 423 444 549 548 581 Aladağ MERSĠN M. MERSĠN 430 706 580 388 435 445 446 Alanyalı MERSĠN M. MERSĠN 248 270 258 229 192 273 Mah 107 Mah Atlılar (Sadiye) MERSĠN M. MERSĠN 254 218 334 243 240 208 200 Bekiralanı MERSĠN M. MERSĠN 562 541 589 506 740 1376 1511 BelenkeĢli MERSĠN M. MERSĠN 383 340 442 350 Mah Mah Buluklu MERSĠN M. MERSĠN 424 491 554 632 763 Mah Mah Burhanköy MERSĠN M. MERSĠN 896 935 1024 1127 1095 1361 Bel Camili MERSĠN M. MERSĠN 437 496 546 650 715 760 780 Civanyaylağı Çağlarca (Sunturas) MERSĠN M. MERSĠN 466 515 704 823 934 867 1064 MERSĠN M. MERSĠN 438 428 433 392 409 323 392 Çandır MERSĠN M. MERSĠN 394 677 523 589 608 353 320 Çapar MERSĠN M. MERSĠN 1102 1149 1094 1103 1927 2459 Bel Çavak MERSĠN M. MERSĠN 851 886 924 977 995 1028 1135 ÇavuĢlu MERSĠN M. MERSĠN 1355 2389 5353 Bel Bel Bel Bel Çelebili MERSĠN M. MERSĠN 245 329 402 366 375 477 344 Çopurlu MERSĠN M. MERSĠN 313 323 333 418 529 648 654 ÇukurkeĢlik MERSĠN M. MERSĠN 531 309 297 324 324 244 282 Dalakdere MERSĠN M. MERSĠN 399 455 488 460 486 440 530 Darısekisi MERSĠN M. MERSĠN 305 283 300 268 290 332 281 Değirmendere MERSĠN M. MERSĠN 740 787 943 975 1002 811 838 Değnek MERSĠN M. MERSĠN 477 432 551 435 389 367 388 Demirhisar Düğdüören (Düdüveren) MERSĠN M. MERSĠN 605 657 774 687 722 724 700 MERSĠN M. MERSĠN 228 287 250 360 510 Esenli MERSĠN M. MERSĠN 444 555 490 552 516 590 566 Evcili(Kızılbağ) MERSĠN M. MERSĠN 1361 1203 1339 1442 1671 2237 3269 Evrenli GökkuĢağı (Yanpar) MERSĠN M. MERSĠN 285 317 341 317 337 340 524 MERSĠN M. MERSĠN 938 998 1000 957 1037 916 760 Hebilli MERSĠN M. MERSĠN 423 489 447 519 523 604 600 Horozlu MERSĠN M. MERSĠN 301 540 350 284 261 196 188 Iğdır(Cerit) IĢıktepe (SeydiĢıh) Karaisalı (Üseli) MERSĠN M. MERSĠN 843 979 1086 1120 1271 1079 1192 MERSĠN M. MERSĠN 122 124 128 112 85 105 93 MERSĠN M. MERSĠN 540 609 912 929 847 771 684 Kavaklıpınar Kepirli (Kilimas) MERSĠN M. MERSĠN 231 231 321 319 269 243 281 MERSĠN M. MERSĠN 282 278 258 273 320 386 528 Kerimler MERSĠN M. MERSĠN 332 283 258 210 219 225 254 Kızılkaya MERSĠN M. MERSĠN 215 306 225 257 96 42 44 Kurudere MERSĠN M. MERSĠN 89 102 111 102 105 123 96 Mah Mah 108 Mah Kürkçü MERSĠN M. MERSĠN 579 725 1315 1063 781 882 Mah Musalı MERSĠN M. MERSĠN 801 877 898 927 1010 928 1105 Pamukkurdu MERSĠN M. MERSĠN 665 750 872 970 1088 1159 1134 Puğkaracadağ MERSĠN M. MERSĠN 566 585 611 748 875 800 829 Resulköy MERSĠN M. MERSĠN 398 503 504 575 653 761 751 Sarıibrahimli MERSĠN M. MERSĠN 450 509 550 674 1155 Bel Bel ġahinpınarı MERSĠN M. MERSĠN Mah Mah 186 165 Tekkeköy MERSĠN M. MERSĠN 449 875 953 621 606 Bel Bel Tırtar MERSĠN M. MERSĠN 330 444 465 371 269 144 255 Yakaköy MERSĠN M. MERSĠN 383 553 941 917 1202 Bel Bel Yalınayak MERSĠN M. MERSĠN 665 773 1254 1595 2154 2771 3571 Yavca MERSĠN M. MERSĠN 397 373 470 399 308 200 206 Yeniköy MERSĠN M. MERSĠN 269 278 298 314 388 365 413 Akçatekir Belemedik (Karapınar) POZANTI ADANA 814 717 1140 884 5899 5135 3210 POZANTI ADANA 248 264 146 80 125 146 74 Eskikonacık POZANTI ADANA 233 171 168 135 122 191 126 Yenikonacık POZANTI ADANA 379 350 261 225 202 83 98 Akçakocalı TARSUS MERSĠN 243 213 141 113 105 118 88 Akgedik TARSUS MERSĠN 347 335 405 504 588 721 358 Aladağlı TARSUS MERSĠN 646 435 421 405 378 335 329 Alibeyli TARSUS MERSĠN 619 508 429 393 383 335 369 Ardıçlı (Kenzin) TARSUS MERSĠN 683 591 481 613 641 443 525 BağlarbaĢı TARSUS MERSĠN 882 487 731 1067 1144 1010 1189 Belen TARSUS MERSĠN 592 630 642 745 793 824 851 Beylice Boğazpınar (Boğazkinir) Bolatlı (Ebulhadi) TARSUS MERSĠN 1411 1366 1087 1161 1003 1020 1054 TARSUS MERSĠN 583 566 474 398 350 340 356 TARSUS MERSĠN 622 573 591 714 829 955 1223 Böğrüeğri TARSUS MERSĠN 234 562 501 689 358 558 544 Cinköy TARSUS MERSĠN 1024 684 813 775 815 784 813 Çakırlı TARSUS MERSĠN 276 727 817 889 861 858 872 Çamalan TARSUS MERSĠN 614 421 254 331 356 397 766 Çamtepe Çavdarlı (Kırıstan) TARSUS MERSĠN 512 223 277 192 189 236 307 TARSUS MERSĠN 437 486 473 484 419 422 423 ÇavuĢlu TARSUS MERSĠN 742 778 544 757 506 674 495 Çevreli (Muhat) TARSUS MERSĠN 553 484 498 403 363 287 262 Çiftlikköy MERSĠN 317 308 392 293 270 263 285 TARSUS Mah Mah Mah 109 ÇiriĢtepe TARSUS MERSĠN 197 178 220 232 205 206 222 Çokak Çukurbağ (Ziftlik) TARSUS MERSĠN 495 463 172 395 368 332 313 TARSUS MERSĠN 793 917 867 725 716 598 466 Dadalı Damlama (Muzur) TARSUS MERSĠN 275 281 298 257 284 399 306 TARSUS MERSĠN 636 740 658 791 717 607 530 Dedeler TARSUS MERSĠN 711 728 735 768 842 797 822 Dorak TARSUS MERSĠN 294 271 210 253 273 240 252 Eminlik TARSUS MERSĠN 237 272 208 201 172 169 173 Emirler EskiĢehir (Yeniköy) TARSUS MERSĠN 254 295 207 216 203 190 164 TARSUS MERSĠN 284 242 242 192 163 192 151 Göçük TARSUS MERSĠN 664 588 425 366 393 359 353 Gömmece TARSUS MERSĠN 204 193 190 187 176 176 198 Gürlü(Körlü) TARSUS MERSĠN 112 101 83 96 96 83 38 Hacıhamzalı TARSUS MERSĠN 1553 1699 1374 1612 1899 1333 1530 ĠbriĢim Ġhsaniye (Melez) TARSUS MERSĠN 448 511 557 596 572 618 584 TARSUS MERSĠN 190 211 213 186 264 284 306 Ġncirlikuyu TARSUS MERSĠN 350 312 325 409 475 439 434 Ġnköy TARSUS MERSĠN 264 304 290 442 396 524 577 Kaburgediği TARSUS MERSĠN 305 208 209 244 343 254 440 Kadelli TARSUS MERSĠN 708 737 759 734 765 599 598 KaklıktaĢı Kaleburcu (Cemilli) TARSUS MERSĠN 584 362 334 358 373 347 358 TARSUS MERSĠN 585 613 200 769 799 862 885 Karadiken TARSUS MERSĠN 543 574 662 733 701 689 675 Karadirlik TARSUS MERSĠN 568 591 663 666 654 679 794 Karakütük TARSUS MERSĠN 318 522 304 452 478 447 426 Karayayla TARSUS MERSĠN 562 438 463 404 332 249 259 Kayadibi TARSUS MERSĠN 367 412 433 471 436 453 399 Kerimler TARSUS MERSĠN 233 236 252 244 281 284 297 KeĢli TARSUS MERSĠN 622 527 456 430 343 324 317 Kırıt TARSUS MERSĠN 382 426 276 410 324 311 276 Kızılçukur TARSUS MERSĠN 581 449 453 362 479 495 612 Kozoluk TARSUS MERSĠN 208 128 124 196 171 180 174 Kösebalcı Kurbanlı (Aladinili) TARSUS MERSĠN 321 353 389 405 360 337 339 TARSUS MERSĠN 280 262 269 251 215 185 179 Kurtçukuru TARSUS MERSĠN Mah Mah Mah Mah 171 142 134 110 KuĢçular MeĢelik (ġamlar) Nacarlı (Kölemusalı) TARSUS MERSĠN 167 132 126 128 140 162 179 TARSUS MERSĠN 767 805 719 645 615 482 512 TARSUS MERSĠN 783 815 760 817 1021 1082 994 Olukkoyağı Özbek (Kurtmusa) TARSUS MERSĠN 737 734 519 822 804 728 731 TARSUS MERSĠN 871 877 781 971 1005 979 1064 Pirömerli Sağlıklı (Bayramlı) TARSUS MERSĠN 449 503 604 348 370 367 415 TARSUS MERSĠN 1124 1183 1191 1444 1245 1414 1657 Sandal TARSUS MERSĠN 497 503 332 442 492 387 314 Sanlıca (Fenk) TARSUS MERSĠN 230 247 176 121 227 128 114 Sarıveli TARSUS MERSĠN 421 451 482 516 523 543 564 Sayköy TARSUS MERSĠN 345 346 396 428 470 433 456 Sıraköy TARSUS MERSĠN 302 327 328 388 338 480 408 Sucular TARSUS MERSĠN 442 461 490 585 803 285 262 TaĢçılı TARSUS MERSĠN 569 695 614 759 742 751 735 TaĢkuyu TARSUS MERSĠN 308 330 365 399 401 420 416 TaĢobası TARSUS MERSĠN 913 1003 747 1247 1136 1336 1246 Tepeköy TARSUS MERSĠN 296 284 321 286 275 339 216 TepetaĢpınar TARSUS MERSĠN Mah 302 267 274 261 245 230 Topaklı TARSUS MERSĠN 480 505 449 406 443 446 451 UlaĢ TARSUS MERSĠN 1189 1400 1424 1483 1833 1509 1429 Yalamık TARSUS MERSĠN Mah 305 276 272 297 302 397 YanıkkıĢla TARSUS MERSĠN 949 797 708 794 796 673 567 Yazlık TARSUS MERSĠN 120 127 68 108 66 71 60 Yeniköy TARSUS MERSĠN 223 240 199 230 175 219 172 Alihoca ULUKIġLA NĠĞDE 1107 1168 1190 1102 971 645 640 Emirler ULUKIġLA NĠĞDE 842 919 924 983 954 561 603 GümüĢ ULUKIġLA NĠĞDE 410 870 489 433 345 244 269 Horoz ULUKIġLA NĠĞDE 558 607 631 636 574 503 512 Katrancı ULUKIġLA NĠĞDE 204 178 126 102 83 29 30 Madenköy ULUKIġLA NĠĞDE 339 346 382 328 294 142 116 Porsuk ULUKIġLA NĠĞDE 750 674 734 768 448 320 361 Tabaklı ULUKIġLA NĠĞDE 272 247 271 423 299 399 405 Tekneçukur Yeniyıldız (Burna) ULUKIġLA NĠĞDE 701 570 718 732 627 406 439 ULUKIġLA NĠĞDE 820 1028 1099 1037 1775 2525 2268 77581 82777 84940 83985 91087 84350 81321 TOPLAM 111 1970-2000 YILLARAI ARASINDA TOPLAM KIR NÜFUSUNDA MEYDANA GELEN DEĞĠġĠKLĠKLER 95000 KĠġĠ SAYISI 90000 85000 TOPLAM NÜFUS 80000 75000 70000 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 Y I LLAR ġekil:17.ÇalıĢma alanı içerisindeki kır nüfusunda meydana gelen değiĢiklikler (1970-2000) 1997 ve 2000 yıllarında kırsal nüfusta aĢırı bir azalıĢ olduğu görülmektedir. Bu azalıĢın sebebi kırsal kesimlerden Ģehirlere ve kasabalara olan göç olmakla beraber, bir diğer sebep ise nüfus miktarı artmıĢ olan köylerin yakınlarındaki köylerle birleĢerek Belediyelik yerleĢmeler haline gelmesi ve oldukça aĢırı göç alan Ģehir merkezlerinden olan Tarsus ve Mersin Ģehirlerinin bazı köy yerleĢmelerini kendi bünyelerine katarak bu köylerin mahalle statüsüne getirilmesidir. ÇavuĢlu, Akdam, Demirhisar, Kürkçü mahalle konumuna gelirken, Arpaçsakarlar, Burhanköy (Bahçe), Tekkeköy Belediye örgütlü kasaba yerleĢmeleri konumunu almıĢlardır. Bu nedenle Çizelge verilerine bakarak son yıllarda göç hareketinin hızlanmıĢ olduğunu söylemek büyük bir yanlıĢ olacaktır. Kasabalarda nüfusun daimi bir artıĢ seyrinde olduğunu görmekteyiz. Ancak 1997 nüfus sayımında nüfus artıĢının düĢtüğünü görmekteyiz (Çizelge: 10, ġekil:18). 112 Çizelge: 10. ÇalıĢma alanı içerisindeki kasaba nüfusunda meydana gelen değiĢiklikler (1970-2000) Kasaba ismi ÇAMLIYAYLA Sebil GÜLEK Gözne Arpaçsakarlar Arslanköy Pozantı Darboğaz Aktoprak Ilce ÇAMLIYAYLA ÇAMLIYAYLA TARSUS MERSĠN M. MERSĠN M. MERSĠN M. POZANTI ULUKIġLA ULUKIġLA Ġl MERSĠN MERSĠN MERSĠN MERSĠN MERSĠN MERSĠN ADANA NĠĞDE NĠĞDE Güzelyayla MERSĠN M. MERSĠN TOPLAM 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 2080 3857 7630 6299 8826 7290 8806 2612 2927 3280 3897 5366 4949 4894 614 4441 3738 4976 5791 4349 9831 1810 2659 3022 6390 7655 5972 5979 1405 1776 2129 2631 3549 4078 4402 3809 3089 3543 3661 4118 3040 4627 3779 5408 6453 7263 7892 9645 9650 2355 2069 2201 2346 2007 2502 3256 1647 1668 1679 2176 1996 3562 2742 1361 1203 21472 29097 1339 1442 1671 35014 41081 48871 2237 3269 47624 57456 1970-2000 YILLARI ARASINDA KASABA TOPLAM NÜFUSLARI 70000 KĠġĠ SAYISI 60000 50000 40000 TOPLAM NÜFUS 30000 20000 10000 0 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil:18. ÇalıĢma alanı içerisindeki kasaba nüfusunda meydana gelen değiĢiklikler (19702000) Köylerdeki nüfus hareketi genellikle kasabalara (Çamlıyayla, Pozantı, UlukıĢla, Arslanköy, Gözne, Arpaçsakarlar, Bahçe, Darboğaz, Aktoprak ve Halkapınar) ve Ģehir merkezlerine (Mersin, Tarsus, Niğde ve Adana) doğru olmaktadır. 113 Ġnsanların barınmak, ya da belirli bir faaliyeti sürdürmek amacıyla bir saha üzerinde inĢa edilmiĢ bir veya birden fazla sayıda konuttan oluĢan ünitelere yerleĢme denir (Özçağlar, 2003:65). YerleĢmeler, bulundukları yerin coğrafi Ģartlarına göre dağınık ve toplu özellik gösterebilmektedir. Kır ekonomisi ve yaĢam biçiminin, baĢka bir deyiĢle, hammadde üretiminin yaygın halde bulunduğu yerleĢmeler kır yerleĢmelerini; tarım, hayvancılık, ormancılık ve avcılık gibi primer faaliyetler dıĢındaki iĢlerin, yani, endüstri ve bütün hizmet sektörlerinin egemen olduğu veya bu faaliyet dallarının günlük hayatta kendini hissettirdiği yerleĢmeler ise Ģehir yerleĢmelerini oluĢturmaktadır(Özgür, 2000:99) YerleĢmelerin yeryüzündeki dağılıĢında, bulundukları mekânın özellikleri önemli bir yere sahiptir. Yükselti, yüzey Ģekilleri, hidrografik özellikler ve iklim gibi fiziki koĢullar, yerleĢmelerin mekândaki dağılıĢını kontrol eden en önemli coğrafi faktörlerdir. Elbette fiziki koĢullar kadar, ekonomik faaliyetler de yerleĢmelerin mekândaki yerleĢim düzenini etkilemektedir. Özellikle tarım ekonomisinin hâkim olduğu kırsal yerleĢmelerde, fiziki yapı ve ekonomik koĢullar, yerleĢim düzeni üzerinde birlikte etki yapmaktadır. Örneğin tarım alanlarının kısıtlı olduğu kırsal kesimlerde, düz alanlar tarımsal faaliyetlere ayrılırken, yerleĢmeler daha engebeli ve tarım yapılmayan alanlarda yer almaktadır. Bu türdeki yerleĢmeler mekânda dağınık bir doku sergilemektedir. Düz alanların daha geniĢ olduğu kırsal kesimlerde ise yerleĢmelerin mekândaki dağılıĢını (dokusunu), hidrografik özellikler belirlemektedir. Su kaynaklarına yakınlık, bu kesimlerdeki yerleĢmelerin dokusunu belirleyici faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu bölümde, yerleĢmelerin dağılıĢı ve bu dağılıĢ üzerinde etkili faktörler üzerinde durulacaktır. AraĢtırma sahasında yerleĢmelerin dağılıĢında en önemli özellik daha öncede hidrografya konusunda da değinildiği gibi suya yakınlıktır. Bu nedenle yerleĢmelerin ilk kuruluĢ yerlerinin seçiminde su varlığının çok büyük bir rol oynadığını görmekteyiz. Ancak insanoğlu daha sonraki dönemlere mevcut su varlığının yetiĢmemesi durumunda bile yerleĢim alanın seçiminde diğer faktörler baskın ise su problemini de bir Ģekilde çözerek yerleĢim yerlerinin oldukça fazla büyüdüğünü görmekteyiz. YerleĢmelerin kuruluĢunda etkili olan bir diğer husus o yerleĢmede barınacak insanların iktisadi faaliyetlerini sürdürebilecekleri tarım alanları veya sanayi kuruluĢlarının varlığı veya hizmet sektörünün varlığına bağlıdır. 114 AraĢtırma sahasına da ki alçak platolarda bu hususa yönelik olarak tarım alanlarının yoğunluğu buralarda yoğun yerleĢmelerinde kurulmasına olanak sağlamıĢtır. Orta seviyedeki platolardaki yerleĢmelere baktığımızda iktisadi faaliyetlerin hem tarım hem de hayvancılık olduğunu görmekteyiz. AraĢtırma sahamızda yerleĢmelerin yoğunlaĢmasını sağlayan diğer bir faktör ise iklime bağlı olarak yaz sıcaklarından kurtulmak için sayfiye amaçlı modern yaylaların oldukça fazla büyümeleridir. Bu konuda Akçatekir, Çamlıyayla(Namrun) ve Gülek kasabaları gelmektedir. AraĢtırma sahasındaki yerleĢmeleri aynı zamanda daimi ve geçici yerleĢmeler olarak ta ikiye ayırmak mümkündür. Daimi yerleĢmeler, kasaba ve köylerden oluĢurken, geçici yerleĢmeler ise hayvancılık amaçlı yapılan yaylacılık faaliyetleri için kurulmuĢ yerleĢmelerden meydana gelmektedir(Çizelge:11). Çizelge: 11. AraĢtırma Sahasındaki Köyler, Bu Köylere Bağlı Mahalleler ve Yaylalar (1981 yılı köy envanteri verilerine göre) Köy ve kasaba idari alanının adı Bağlı olan daimi yerleĢmeler Bağlı olan sezonluk yerleĢmeler Toplam yerleĢme sayısı Ilce Ġl Giden Giden 1 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Kesecik Kesecik 1 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Karain(Körmenlik) Karain(Körmenlik) 1 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Sarıkavak Sarıkavak 1 ÇAMLIYAYLA MERSĠN 15 ÇAMLIYAYLA MERSĠN 8 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Yazıgöl -3, Hacırecep, Kelingölü, Göğeri, Kartal, Kekrecik -2, Katırçayırı, Camızpınarı, Saydibi, Büklüboyun, Ġkizmehmet Yaylaları Eğrigöl, Kekikdüzü, Saydibi, Karakoyak, Karakuyu, MaĢat, Meydan Yaylaları ÇAMLIYAYLA ÇAMLIYAYLA Sebil Sebil Sarıkoyak Sarıkoyak, Candere 2 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Darıpınarı Darıpınarı 1 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Korucak(Köristan) Korucak(Köristan) 1 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Fakılar Fakılar, Fındıklı 2 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Bağçatağı Bağçatağı 1 ÇAMLIYAYLA MERSĠN Kayasaray Kayasaray Sandıcak 2 HALKAPINAR KONYA Çakıllar Çakıllar Yılanlıyurt, Kızıldüz, Sebüçova - 3, Karagöl -2 Yaylaları 7 HALKAPINAR KONYA Osmanköseli Osmanköseli Aydos Batısı Yaylası 2 HALKAPINAR KONYA Delimahmutlu Delimahmutlu 3 HALKAPINAR KONYA Yassıkaya Yassıkaya Aksu, Dereiçi Mandak, Hasanındamı, Ġstavul, Kızılbuzluk, ġekerpınar Yaylaları 6 HALKAPINAR KONYA Murtçukuru Murtçukuru,Akgedik,Kele bek, Durak,ÇankaĢığı 5 KARAĠSALI ADANA Demirçit Demirçit, Dedebağçiftliğ 2 KARAĠSALI ADANA Bolacalı Bolacalı 1 KARAĠSALI ADANA Bucak Bucak 1 KARAĠSALI ADANA 115 Kıralan(Hacıkırı) Kıralan(Hacıkırı) 1 KARAĠSALI ADANA Arpaçsakarlar Arpaçsakarlar 1 MERSĠN M. MERSĠN Çelebili Çelebili 1 MERSĠN M. MERSĠN Evrenli Evrenli 1 MERSĠN M. MERSĠN Dalakdere Dalakdere, Pınardere, Kayacı 3 MERSĠN M. MERSĠN Kepirli(Kilimas) Kepirli(Kilimas) 1 MERSĠN M. MERSĠN Çopurlu Çopurlu 1 MERSĠN M. MERSĠN Yalınayak Yalınayak 1 MERSĠN M. MERSĠN ÇavuĢlu ÇavuĢlu 1 MERSĠN M. MERSĠN Karaisalı(Üseli) Karaisalı(Üseli) 1 MERSĠN M. MERSĠN Çavak Çavak 1 MERSĠN M. MERSĠN Düğdüören(Düdüveren) Düğdüören(Düdüveren) 1 MERSĠN M. MERSĠN ÇukurkeĢlik ÇukurkeĢlik, Yellice 2 MERSĠN M. MERSĠN Buluklu Buluklu 1 MERSĠN M. MERSĠN IĢıktepe(SeydiĢıh) IĢıktepe(SeydiĢıh) 1 MERSĠN M. MERSĠN Demirhisar Demirhisar 1 MERSĠN M. MERSĠN Evcili(Kızılbağ) Evcili(Kızılbağ) 1 MERSĠN M. MERSĠN Sarıibrahimli Sarıibrahimli 1 MERSĠN M. MERSĠN Burhanköy Burhanköy 1 MERSĠN M. MERSĠN GökkuĢağı(Yanpar) GökkuĢağı(Yanpar) 1 MERSĠN M. MERSĠN Puğkaracadağ Puğkaracadağ, Karcadağ 2 MERSĠN M. MERSĠN Kürkçü Kürkçü 1 MERSĠN M. MERSĠN Yakaköy Yakaköy 1 MERSĠN M. MERSĠN Resulköy Resulköy 1 MERSĠN M. MERSĠN Akdam Akdam 1 MERSĠN M. MERSĠN Civanyaylağı Civanyaylağı 1 MERSĠN M. MERSĠN Hebilli Hebilli 1 MERSĠN M. MERSĠN Iğdır(Cerit) Iğdır(Cerit), Demirci 2 MERSĠN M. MERSĠN Esenli Esenli, Karapınar 2 MERSĠN M. MERSĠN Camili Camili 2 MERSĠN M. MERSĠN Aladağ Aladağ 1 MERSĠN M. MERSĠN 9 MERSĠN M. MERSĠN 4 MERSĠN M. MERSĠN 1 MERSĠN M. MERSĠN Tırtar Karakuzluk, Ġkikuyu, Kozlu, Tırtar, Derekuyu, Güneykuyu, Yaylak yaylaları Kerimler Tırtar; Ayvalık Kerimler, Kerimler Güzlesi, Doruklu, Korucular Tekkeköy Tekkeköy Arslanköy Arslanköy, ġekersu, Çatak, Panayır 7 MERSĠN M. MERSĠN Kavaklıpınar Kavaklıpınar 1 MERSĠN M. MERSĠN Kurudere Kurudere 1 MERSĠN M. MERSĠN Atlılar(Sadiye) Atlılar(Sadiye), Karabahtır, Kuyualanı Yılanovası, Kağrıyaylası, Beyyurdu, Altınlı, ÖĢün 8 MERSĠN M. MERSĠN Değnek Değnek, TaĢoluk Hacılarkuyusu, Suluca, Üçoluk, Karapınar 6 MERSĠN M. MERSĠN Horozlu Horozlu, Hangediği 2 MERSĠN M. MERSĠN Güzelyayla Güzelyayla 1 MERSĠN M. MERSĠN Çağlarca(Sunturas) Çağlarca(Sunturas), Fındıklı, Tekirgölü 3 MERSĠN M. MERSĠN Alanyalı Alanyalı 1 MERSĠN M. MERSĠN Çandır Çandır 1 MERSĠN M. MERSĠN Dümbelek Yaylaları - 3 116 Pamukkurdu Pamukkurdu, Tesis(Zeytinyağı Ġmalathanesi) 2 MERSĠN M. MERSĠN Yavca Yavca 1 MERSĠN M. MERSĠN Kızılkaya Kızılkaya 1 MERSĠN M. MERSĠN Musalı 1 MERSĠN M. MERSĠN Yeniköy Musalı Yeniköy, Tekiroluk, Gaziosman, Sarıburhanettin 4 MERSĠN M. MERSĠN ġahinpınarı ġahinpınarı 1 MERSĠN M. MERSĠN Darısekisi Darısekisi 1 MERSĠN M. MERSĠN Bekiralanı Bekiralanı 1 MERSĠN M. MERSĠN Değirmendere Değirmendere, Yukarımahalle 2 MERSĠN M. MERSĠN Çapar Çapar(AĢağıçapar), Yukarıçapar, Sazoluğu Mahallesi 3 MERSĠN M. MERSĠN Gözne Gözne (MenekĢelik) 1 MERSĠN M. MERSĠN BelenkeĢli BelenkeĢli 1 MERSĠN M. MERSĠN Akçatekir 1 POZANTI ADANA Eskikonacık Akçatekir Eskikonacık, Çayır Yaylası 2 POZANTI ADANA Pozantı Pozantı 1 POZANTI ADANA Belemedik(Karapınar) Belemedik(Karapınar) 1 POZANTI ADANA Ardıçlı(Kenzin) BaĢoluk ve Çiğdemgölü Yaylaları 3 TARSUS MERSĠN Sandal Ardıçlı(Kenzin) Sandal, Kurtçukuru, Ayvalı 3 TARSUS MERSĠN Ġnköy Ġnköy Karain, Kokarot, Karakapı 4 TARSUS MERSĠN Hacıhamzalı Hacıhamzalı, Fanazlık, Camiliköy, Ören, Mamat 5 TARSUS MERSĠN Kaburgediği Kaburgediği, Söğütlü 2 TARSUS MERSĠN KuĢçular KuĢçular 1 TARSUS MERSĠN Olukkoyağı Olukkoyağı, Efeler 5 TARSUS MERSĠN GÜLEK GÜLEK 14 TARSUS MERSĠN Boğazpınar(Boğazkinir) Boğazpınar(Boğazkinir), Arpaçlı Mah. 2 TARSUS MERSĠN Çiftlikköy Çiftlikköy, Ereze 2 TARSUS MERSĠN Kızılçukur Kızılçukur, Tosmurlu, Kaleönü, TopaktaĢ 4 TARSUS MERSĠN Sıraköy Sıraköy, Sakızçukuru, Karabucak,ĠnbaĢı 4 TARSUS MERSĠN KeĢli KeĢli, Hopur, Günaltı, Üsünlü 9 TARSUS MERSĠN Damlama(Muzur) Damlama(Muzur), Çağıl, Tömbül 3 TARSUS MERSĠN Kayadibi Kayadibi 1 TARSUS MERSĠN Çamtepe Çamtepe 1 TARSUS MERSĠN Akgedik Akgedik 1 TARSUS MERSĠN Yalamık Yalamık 1 TARSUS MERSĠN YanıkkıĢla YanıkkıĢla TARSUS MERSĠN Meydan, Tanzıt, Karakapı Karboğazı, Tahtalıalan, Gökboyun, Süneder, Kuyucak, Elmalı - 3, Altınlıbucak, Ömerli, Kızıloluk, Gökoluk ve KoĢan Yaylaları Kızılkuyu, Körkuyu, Kösrelik, BaĢoluk, BahĢi 117 Kurbanlı(Aladinili) Kurbanlı(Aladinili) 1 TARSUS MERSĠN EskiĢehir(yeniköy) 1 TARSUS MERSĠN Karayayla EskiĢehir(yeniköy) Karayayla, K.Karayayla, Muratlı 3 TARSUS MERSĠN Aladağlı Aladağlı TARSUS MERSĠN Gürlü(Körlü) Gürlü(Körlü) TARSUS MERSĠN TaĢobası TaĢobası TARSUS MERSĠN Kırıt Kırıt, Bozağaç 2 TARSUS MERSĠN Kadelli Kadelli, Bekiralı, DörtkardeĢler 3 TARSUS MERSĠN Yazlık Yazlık 1 TARSUS MERSĠN Göçük Göçük, Himmetli, Yeni, Pınaroğlu 4 TARSUS MERSĠN 1 TARSUS MERSĠN 3 TARSUS MERSĠN ÇavuĢlu 1 Sucular ÇavuĢlu Sucular, TakbaĢ, ġükraniye Çukurbağ(Ziftlik) Çukurbağ(Ziftlik), SarıĢıh, Emmissille, Aspava 5 TARSUS MERSĠN Dadalı Dadalı 1 TARSUS MERSĠN Çokak Çokak 1 TARSUS MERSĠN Kozoluk Kozoluk 1 TARSUS MERSĠN Yeniköy Yeniköy 1 TARSUS MERSĠN Gömmece Gömmece 1 TARSUS MERSĠN Sanlıca(Fenk) Sanlıca(Fenk) 1 TARSUS MERSĠN Emirler Emirler 1 TARSUS MERSĠN Eminlik Eminlik 1 TARSUS MERSĠN Karakütük Karakütük 1 TARSUS MERSĠN Çamalan Çamalan 1 TARSUS MERSĠN Alibeyli Alibeyli, Yanıkdam 2 TARSUS MERSĠN BağlarbaĢı BağlarbaĢı 1 TARSUS MERSĠN Çakırlı Çakırlı 1 TARSUS MERSĠN Dedeler Dedeler 1 TARSUS MERSĠN TaĢçılı TaĢçılı 1 TARSUS MERSĠN Pirömerli Pirömerli 1 TARSUS MERSĠN Dorak Dorak 1 TARSUS MERSĠN Sayköy Sayköy 1 TARSUS MERSĠN Bolatlı(Ebulhadi) Bolatlı(Ebulhadi) 1 TARSUS MERSĠN Ġhsaniye(Melez) Ġhsaniye(Melez) 1 TARSUS MERSĠN Belen Belen, Tekeli 2 TARSUS MERSĠN Nacarlı(Kölemusalı) 1 TARSUS MERSĠN Sağlıklı (Bayramlı) Nacarlı(Kölemusalı) Sağlıklı (Bayramlı), Akdam, Gaybet, Bayramlı, ÇeĢmekaĢı 5 TARSUS MERSĠN Kaleburcu(Cemilli) Kaleburcu(Cemilli) 1 TARSUS MERSĠN KaklıktaĢı KaklıktaĢı 1 TARSUS MERSĠN TepetaĢpınar TepetaĢpınar, Gölcük 2 TARSUS MERSĠN Böğrüeğri Böğrüeğri, Boztepe 2 TARSUS MERSĠN Kerimler Kerimler 1 TARSUS MERSĠN UlaĢ UlaĢ 1 TARSUS MERSĠN Özbek(Kurtmusa) Özbek(Kurtmusa) 1 TARSUS MERSĠN Çevreli(Muhat) Çevreli(Muhat), Pınarlı, Muhat 3 TARSUS MERSĠN Karadirlik Karadirlik 1 TARSUS MERSĠN Hacın 118 Akçakocalı Akçakocalı 1 TARSUS MERSĠN ĠbriĢim ĠbriĢim 1 TARSUS MERSĠN Karadiken 1 TARSUS MERSĠN Kösebalcı Karadiken Kösebalcı, Büyük Kösebalcı 2 TARSUS MERSĠN Topaklı Topaklı 1 TARSUS MERSĠN Cinköy Cinköy 1 TARSUS MERSĠN Tepeköy Tepeköy 1 TARSUS MERSĠN Sarıveli Sarıveli 1 TARSUS MERSĠN TaĢkuyu TaĢkuyu 1 TARSUS MERSĠN Ġncirlikuyu Ġncirlikuyu 1 TARSUS MERSĠN Beylice Beylice, Ortaköy, Kuyualanı, 3 TARSUS MERSĠN Çavdarlı(Kırıstan) Çavdarlı(Kırıstan), 1 TARSUS MERSĠN MeĢelik(ġamlar) MeĢelik(ġamlar), Çevlik, KeĢbükü 3 TARSUS MERSĠN ÇiriĢtepe ÇiriĢtepe 1 TARSUS MERSĠN GümüĢ GümüĢ 1 ULUKIġLA NĠĞDE Yeniyıldız(Burna) Yeniyıldız(Burna) 1 ULUKIġLA NĠĞDE Emirler Emirler 1 ULUKIġLA NĠĞDE Aktoprak Aktoprak 1 ULUKIġLA NĠĞDE Porsuk Porsuk, Alanbahçeleri Mahallesi 2 ULUKIġLA NĠĞDE Göğceliyurdu, YavĢanlı, Çadırbelen, EĢekçayır, Hasançayır Horoz Horoz 6 ULUKIġLA NĠĞDE Katrancı Katrancı 1 ULUKIġLA NĠĞDE Alihoca Alihoca 1 ULUKIġLA NĠĞDE Tabaklı Tabaklı 1 ULUKIġLA NĠĞDE Darboğaz Darboğaz 2 ULUKIġLA NĠĞDE Tekneçukur Tekneçukur, Hasangazi Mahhallesi 2 ULUKIġLA NĠĞDE Madenköy Madenköy 2 ULUKIġLA NĠĞDE Alagöl Yaylası Meydan Yaylası Bu verilere göre çalıĢma alanı içerisinde 342 tane daimi ve geçici yerleĢme bulunmaktadır. Bunları kasaba, köy, mahalle ve yaylalar olarak sınıflandırdığımız da; yayla yerleĢmeleri dıĢında diğerleri daimi yerleĢmelerdir. Bu daimi yerleĢmelerin 11 tanesi kasaba niteliğindedir. Bunlar Çamlıyayla, Pozantı, Akçatekir, Arslanköy, Gözne, Arpaçsakarlar, Sebil, Gülek, Çiftehan, Darboğaz ve Aktoprak kasabalarıdır. Bu kasabalar kıĢ dönemlerinde oldukça sakin olmakla beraber yaz dönemlerinde sayfiye amaçlı kullanıldıkları için oldukça kalabalık yerleĢmelerdir. Hatta bu kasaba yerleĢmelerinin bazıları yaz dönemlerinde Ģehir karakteri kazanmaktadırlar. Çamlıyayla ve Akçatekir kasabaları yaz dönemlerinde Ģehir karakteri kazanmaktadırlar. AraĢtırma sahasında 162 adet köy ve bu köylere ait 53 tane mahalle bulunmaktadır. Köyler genellikle ovaya doğru yaklaĢıldıkça mahalle sayısı artmakta ve nüfus miktarı da yüksek alanlara göre çok daha fazlalaĢmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasında mevcut 119 arazi varlığının, burada yaĢayan insanları besleme gücü ile iliĢkilidir. Bu nedenle üst kademede (orta plato üzerindeki köylerde) göç hareketinin daha fazla olduğunu görmekteyiz. Alçak platolarda ise iklimin tamamen Akdeniz iklimi karakteri kazanması ve toprak veriminin nispeten daha iyi olması nedeni ile yerleĢmeler daima büyümektedir. ÇalıĢma alanındaki köy yerleĢmeleri ile ilgili diğer bir dikkat çekici durum ise Mersin ve Tarsus Ģehirlerinin aĢırı büyümeleri sonucunda bazı köy yerleĢmelerini kendi bünyelerine katarak Ģehir içerisinde mahalle konumuna gelmiĢ olmalarıdır. Mersin Ģehrine katılmıĢ olan ÇavuĢlu köyü bunun en güzel örneklerindendir. ÇalıĢma alanı içerisindeki geçici yerleĢmeler, 1350 metrelerden itibaren yaklaĢık 3000 metrelere kadar çıkan hayvancılık amaçlı yayla yerleĢmeleridir. En alçak yayla Gülek kasabası sınırları içerisindeki Karboğazı yaylalarına Kuyucak yaylası iken en yüksek yayla, Zirve platoları üzerinde yer alan Kırkpınar yaylasıdır. Geçici yerleĢmeler durumundaki yaylalar yüksek ve zirve yaylar olarak iki kademede değerlendirilecektir. Yüksek yaylalardaki hane sayısı zirve yaylalardaki hane sayısından çok daha fazladır. Buda yaylada kalıĢ süresi ve yaĢam koĢullarının güçlük derecesine göre değiĢiklik arz etmektedir. ÇalıĢma alanı içerisinde yerleĢmeler hemen ovanın bitiminden itibaren yaklaĢık 50 metrelerden baĢlayarak 2000 metrelere kadar çıkarlar. En yüksek daimi yerleĢme Konya, Halkapınar kasabasına bağlı Yassıkaya köyü 1980 metrelerde kurulmuĢ bir köydür. Halkapınar kasabasına bağlı köylerin oldukça yüksek sevilerde kurulmuĢ köyler olduğunu görmekteyiz bu durumun ortaya çıkmasında vadi içerisinde kurulmuĢ olan bu köylerin kuzey ve güneydoğu kesimlerini dağlarla çevrili olması nedeni ile burası kuzeyden gelen sert soğuk rüzgarlara karĢı korunaklı bir bölümde kurulmuĢ köylerdir. Bu köyler hakkında kuzey kesimde güneye bakan konumunda olduğundan yüksek seviyelerde kurulmuĢ köyler diyebiliriz. ÇalıĢma alanı içerisindeki köy ve kasabaların kuĢaklar ve bu kuĢaklar içerisindeki sayılarına baktığımızda da oldukça dikkat çekici hususların olduğunu görmekteyiz. Köy yerleĢmeleri alt kuĢakta yoğunlaĢırken kasaba yerleĢmeleri orta kuĢakta yoğunlaĢmaktadır(Çizelge:12) 120 Çizelge: 12. Köy ve Kasabaların kuĢaklara göre dağılımı KUġAK BĠRĠMLER KASABA KÖY TOPLAM 4 68 74 ve 1 48 49 Orta seviyede platolar ve 10 36 46 - 5 5 15 157 172 Travertenler ALT KUġAK (50-900m.) ve Dolgu Yüzeyleri (50-450 m) Alçak Plato alanı çevresi (450-900) ORTA KUġAK çevresi (900-1500) (900-1500) YÜKSEK DAĞLIK Yüksek platolar ve çevresi KUġAK (1500-2000) (1500-2000) Toplam Çizelge 9‘da görüldüğü gibi köy yerleĢmeleri en alt kesimde en yoğun iken yükseklere doğru çıkıldıkça köy sayısı azalmaktadır. Kasaba sayısı ise tersi bir durum olaraktan yükseklere doğru çıkıldıkça artmaktadır. Bu durumun sebebi öncelikle iklime bağlı olarak alt kuĢakta verimli tarım arazilerinin mevcut olması köy yerleĢmelerinin sayısında ve büyüklüklerinde artıĢ olmasını sağlamıĢtır. Yüksek kesimlerde ise yaz dönemlerinde yine iklime bağlı olarak serinleme amaçlı (sayfiye amaçlı) çıkılan yaylalar önemli kasaba merkezlerini oluĢturmaktadır. ÇalıĢma alanımız içerisindeki yerleĢmelerin mesken yapılarına baktığımızda da oldukça büyük farklılıkların olduğunu görmekteyiz. Bu farklılaĢma özellikle çatı yapılarında, meskenlerin inĢasında kullanılan malzemeler, pencere sistemleri ve evlerin büyük çok katlı olma durumlarına göre değiĢiklikler göstermektedir. Bu değiĢikliklerin ortaya çıkmasında en büyük unsurun iklim özellikleri olduğunu görmekteyiz. Sıcaklık ve yağıĢ Ģartlarının değiĢmesi rüzgar durumu gibi iklim elamanlarının tesirlerine göre mesken Ģekilleri de değiĢmektedir. Yine çevredeki yapı malzemesi ve iktisadi faaliyetlerde mesken tiplerini etkilemektedir. ÇalıĢma alanımızdaki mesken tipleri de morfolojik olarak ayırt ettiğimiz 3 ana kuĢağa göre değiĢikliler göstermektedir. 121 Meskenlerin yapı ve Ģekil değiĢikliklerine en alt kuĢaktan itibaren baktığımız en alt kuĢakta Akdeniz ikliminin tüm karakteristik özellikleri ile gözüktüğünü görmekteyiz. Bu nedenle mesken tipleri de betonarme, pencereli daha büyük ve damları düz beton dam Ģeklindedir (Foto:15). Foto:15. YanıkkıĢla Köyü Orta kuĢaktaki meskenler ise artık kıĢ döneminde kar yağıĢlarının etkisini göstermesi nedeniyle mutlaka çatılı olarak inĢa edilmektedir. Çatılar genellikle çatılar kiremit veya çinko ile kapatılmaktadır. Evlerin ana kapıları genellikle güneye açılır vaziyette olup, pencere yapıları ise alt kuĢağa göre nispeten daha küçüktür (Foto:16). 122 Foto:16. Gülek kasabasında meskenlerin çatı malzemeleri Orta kuĢağın bazı köylerinde özellikler hayvan barınaklarının üzeri çinko yerine Karadeniz bölgesindeki gibi hartama ile örtülmektedir (Foto:17). Özellikle Atlılar köyünde bu tür yapılara rastlanılmaktadır. Bunun sebebi bu köyün Kafkasya‘dan göç eden Çerkezlerin kurmuĢ olduğu bir köy olması nedeniyle kültüre bağlı olarak bu yapı Ģekillerinin devam ettirildiğini söyleyebiliriz. 123 Foto:17. Atlılar köyü Orta kuĢakta meskenler Bolkar Dağları‘nın kuzey ve güneyine göre de farklılıklar gösterirler. Güney kesimdeki meskenlerde çok azda olsa Akdeniz ikliminin etkisi görülebilirken kuzeydeki meskenler tamamen karasal iklimin etkisi altındadır. Bu nedenle buradaki meskenler bazıları çinko ile kaplı bazıları ise toprakla örtülü düz dam Ģeklindedir. Pencereler genellikle güneye açıktır. Güneydeki pencereler daha büyük kuzeydeki pencereler ise daha küçüktür. Çatı örtü malzemesi olarak kiremit çok az miktarda kullanılmaktadır (Foto:18). 124 Foto:18. Horoz köyü ÇalıĢma alanımız içerisinde yüksek dağlık kuĢak içerisinde dönemlik yerleĢmeler hakimdir. Bunlarda orta kuĢağa yakın olanlarla zirvelere yakın olanlar arasında farklılıklar vardır. Orta kuĢağa yakın olan geçici yerleĢmelerde ahĢap direkler üzerine örtülen branda yeterli olmaktadır (Foto:19). Foto:19. Elmalıboğaz yaylası 125 Zirve platoları üzerinde yer alan yayla yerleĢmeleri ise taĢ duvarlarla inĢa edilmiĢ ve bazılarının üzerleri toprakla örtülmüĢ, bazılarının üzeri ise yaz dönemlerinde sadece branda ile kapatılmaktadır (Foto:20). Foto:20. Camızpınarı yaylası Zirveler kuĢağında tarihi dönemlere özgü olan kıl çadırlar artık ortadan kalkmıĢ ancak numune olarak birkaç yaylacıda görülmektedir. Bu yaylacılarda artık eskimeye yüz tutmuĢ çadırlarını atmak istemediklerinden hasar gören yerlerini tamir ederek kullanmaya devam etmektedirler. Bu kıl çadırlarında üzerinde meydana gelen tahribattan dolayı su geçirmemesi için üzerleri kalın naylon ile kaplanmaktadır (Foto:21) 126 Foto:21. Hacılar kuyusu yaylası Son olarak zirve ve alçak platoları kullanan yaylacılar traktör kasaları üzerine geçici çadırlarını kurarak birkaç hafta bunları mesken olarak kullanan yaylacılarda mevcuttur. ÇalıĢma alanımız içerisindeki yerleĢmeler nüfusun artıĢ hızına göre artıĢ göstererek tarihi dönemlere göre büyük farklılaĢma meydana getirmiĢtir. Günümüzde birçok alanda orman alanlarını tahrip ederek geniĢleyen yerleĢim alanları yaklaĢık olarak 30 km²‘lik bir alan kaplamaktadır. 127 2.2.3. ULAġIM ―Bilindiği gibi yol, insanlar arasında çeĢitli saha münasebetlerini temin eden, insanların ve ihtiyaç maddelerinin bir yerden baĢka bir yere taĢınmasına imkan veren nakil vasıtalarının hareketine müsait sert yüzeyli, demir, beton, asfalt ve/veya baĢka malzeme ile donatılmıĢ arazi Ģerididir. Bütün bu yollar (karayolları, dolayısile demiryolları…) tabii çevrenin yakın etkisi altındadırlar‖ (Gürsoy, 1975, sy:24). ―Ġnsanlarla ihtiyaç maddelerinin taĢınması ve haberlerin nakli genel olarak ―ulaĢım‖ kavramı ile özetlenirse, coğrafya bakımından ulaĢım sahaya galebe çalmak (sahayı aĢmak=Raumüberwindung) manasına alınabilir‖ (Gürsoy, 1975, sy:24). ―Eskiden yollar çukur sahaları, düz yerleri takip ettiği ve muayyen dağ ğeçitlerinden güçlüklerle geçebildiği halde, bugün güzergahlar daha çok ekonomik esaslara göre çizilmektedir. Bugünün yolları gerektiği takdirde tepelik ve dağlık sahalardan aĢabilmektedir. Fakat yine de karayolları (dolaysile demiryolları) muayyen tabii güzergahlara bağlı kalmak zorundadırlar. Yeryüzü Ģekilleri ve iklim baĢta olmak üzere, diğer bütün coğrafi amillerin (etkenlerin) göz önünde tutulması gerekir‖ (Gürsoy, 1975, sy:25). Arazi kullanımı açısından bakıldığı takdirde yollar arazi kullanım üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Zira ulaĢım imkanlarının artması, araziden yararlanmayı da artıracaktır. Yine aynı Ģekilde bir bölgeyi kullananların artması, yol imkanlarının da artırılması için esas olacaktır. Genel olarak coğrafi terminolojiden de anlaĢılacağı gibi örneğin; ―yolboyu yerleĢme tipi‖ gibi ifadeler de yerleĢme dokusunun da bazen yola göre ĢekillenmiĢ olduğunu ifade etmektedir. ÇalıĢma alanımız içerisinde, karalar üzerinde mevcut olan yol tiplerinden hemen hemen hepsine rastlanılmaktadır. Bu çalıĢmada sadeleĢtirme yapılarak mevcut yollar 5 sınıf ta toplanmıĢtır (Çizelge:13) 128 Çizelge: 13. Mevcut yollar ve kapladıkları alanlar YOL TĠPĠ MEVCUT YAKLAġIK KAPLAMIġ UZUNLUĞU (KM) GENĠġLĠĞĠ(M) OLDUĞU ALAN(KM²) Otoban 98 100 98 Devlet Yolu 271 25 67 Köy Yolu 508 7 35 Yayla Yolu 262 3 8 60 4 0,25 Devlet Demir Yolu TOPLAM 1199 211 129 Harita:14. UlaĢım ağı haritası (Genel) 130 Harita:15. UlaĢım ağı haritası (Kuzey) 131 Harita:16. UlaĢım ağı haritası (Güney) 132 Harita 14, 15 ve 16‘da görüldüğü gibi yolların uzanıĢı ile jeomorfolojik birimler arasında sıkı bir iliĢkinin olduğu gözlemlenmektedir. Kuzey kesimde yollar genellikle vadi uzanıĢlarını takip etmektedir. Akdeniz bölgesi ile Orta Anadolu bölgesini birbirine bağlayan otoyol ve devlet yolları Pozantı ilçe merkezinden itibaren Çakıt Çayı‘nı takip etmektedir. Yine kuzey kesimdeki Maden, Alihoca ve Horoz köylerinin yolarlıda Bolkar Dağları‘nın uzanıĢına paralel olarak uzanan vadiler boyunca uzanmaktadır. Güney kesimdeki yollar ise yine vadi sistemlerine pararlel olarak kuzeybatıgüneydoğu istikametinde uzanmaktadır. Hatta bazı alanlarda vadileri takip eden yollar da mevcuttur. Arslanköy-Mersin yolu‘nun büyük bir kısmı Kılızdere vadisini takip etmektedir. Vadilerin sınırladığı plato alanları üzerinde yoğun bir ulaĢım ağı var iken vadileri dik olarak kesen yollar çok az veya orman yolu Ģeklindeki stablize yollar Ģeklindedir. AraĢtırma sahasında ulaĢım ağı 1200 metrede sınırlanmaktadır. Özellikle yüksek dağlık kuĢakta yaylalara gidilen yollar patika yollardan baĢkası değildir. Bu kısımda ulaĢım ağının kesintisiye uğraması morfolojik yapı ile doğrudan iliĢkilidir. Dağlık alanlarda ulaĢım ağının yaygınlaĢtırılması ekolojik dengenin bozulması açısından çok istenen bir durum değildir. Yüksek dağlık alanlarda ekolojik dengenin tahrip edilmesi telafisi olmayan bir süreç gibidir. Bu nedenle arazi kullanım olarak bu alanlarda mevcut yollar‘a müdahale edilmemesi daha uygun olacaktır. UlaĢım ağının iyileĢtirilmesi özellikle sayfiye amaçlı yaylaların çok daha hızlı geliĢmesine ve günübirlik gidiĢ-geliĢlerin artmasına neden olmuĢtur. Otoyol inĢa edilmeden önce yaklaĢık 1.5-2 saatta ulaĢılan Akçatekir yaylasına iki haftada bir veya haftada bir giden kimseler, otoyol‘un açılması ile beraber gidiĢ-geliĢ süresinin 1saat hatta 45 dakikaya düĢmesi ile beraber günübirlik gidiĢ ve geliĢler baĢlamıĢtır. 133 2.2.4. EKONOMĠK FAALĠYETLER Ġnsanlar tarafından kullanıma açılan alanlarda öncelikli olarak insanın hayatını devam ettirebilmesi için bir takım faaliyetlerde bulunması gerekiyor ki iĢte bunlar ekonomik faaliyetleri oluĢturmaktadır. Bolkar dağlarında Türklerin yerleĢim dönemi 1071 Malazgirt savaĢından hemen sonraya dayanmaktadır (Bilgili, 2000). Türklerin Anadolu‘ya giriĢiyle beraber bu bölgeye Varsak Türkmenleri yerleĢmiĢtir. Osmanlı dönemine gelindiğinde bölgede yaĢayan halkın %90‘ı göçebe halde yaĢayan ve Bolkarları kuzeygüney yönlü kullanan Türkmenlerden oluĢmaktaydı. Bu nedenle Türkler açısından sahada ki ekonomik faaliyetlerin baĢlangıcı hayvancılığa dayanmaktadır. Ekonomik faaliyetlerin hayvancılığa dayandığı dönemde insanlar genellikle orman alanlarına daha çok zarar vermiĢlerdir. Birçok yayla alanlarının yakın çevrelerinde yakacak odun kalmayacak Ģekilde çevredeki ağaçlar tahrip edilmiĢtir. KıĢ dönemlerinde hayvanlarına yedirmek için de alt kuĢakta büyük tahribatlar meydana getirilmiĢtir. Yine bu dönemde çadırların inĢası esnasında kullanılan çadır direklerinin temini içinde birçok tahribat yapılmıĢtır. Zaman içerisinde yerleĢik hayata geçmeye baĢlayan insanlar meskenlerin inĢa edilmesi ve özelliklede yaĢamlarını sürdürebilmek için tarım alanları oluĢturmak amacı ile ormanlar tahrip edilmiĢtir. Bu özellikle alt kuĢakta tarımsal faaliyetlerin daha ekonomik olduğu alanlarda meydana gelmiĢtir. YerleĢik hayata geçiĢle beraber araziden daha verimli bir Ģekilde faydalanmak için insanlar araziye daha fazla müdahale etmeye baĢlamıĢlardır. Yüksek kesimlerdeki ekonomik faaliyetler tamamen yaylacık faaliyetlerine dayanmaktadır. Yaylacılar elde ettikleri hayvansal ürünleri sayfiye yaylarlına köy ve kasabalara götürerek veya tüccarların yaylalar‘a kadar gelmesiyle pazarlamaktadırlar. Orta kuĢaktaki ekonomik faaliyetler sayfiye amaçlı yaylacıların yaz dönemlerinde yaylalara gelmeleriyle beraber birçok esnafta yaylada iĢ yerleri kurarlar. Yaz dönemlerinde tamamen Ģehir karekterinde olan sayfiye yaylalarda market, tuhafiye, marangoz, fırın gibi birçok iĢyeri iĢler hale getirilir. Yine mevcut sağlık ocağına doktor ve hemĢire gönderilerek yaz dönemlerinde sağlık ocakları hizmet verirler. Akçatekir kasabasındaki 60‘ı aĢkın ibadethaneye geçici görevliler de görevlendirilmektedir. Bunların yanında bu kuĢakta sayfiye amaçlı yaylalara çıkan insanlara pazarlamak amacı ile bağ ve bahçe alanı kuran kiĢilerde vardır. Bu kesimde en fazla bahçe alanı olarak 134 kiraz bahçeleri yaygındır. Yine bunun yanında Ģeftali, kayısı, elma ve armutların yetiĢtirildiği bahçelerde vardır. Bu kuĢakta bir diğer ekonomik faaliyet ise sayfiye yaylalarına yakın alanlarda yetiĢtirilen üzüm bağlarıdır. Örneğin Sebil Kasabası‘nın çevresinde modern olarak inĢa edilmiĢ birçok üzüm bağı bulunmaktadır (Foto:22) Foto: 22. Sebil kasabası çevresinde üzüm bağları Buradan elde edilen üzümler genellikle sayfiye amaçlı olarak yaylaya çıkan insanlar tarafından tüketilirler. Alt kuĢak ise ekonomik faaliyetler açısından tarımsal faaliyetlerin yoğunluk kazandığı bir kuĢaktır. En fazla yetiĢtirilen tarım ürünleri; pamuk, üzüm, narenciye, zeytin, buğday, susam gibi tarım ürünleridir. Son yıllarda mısır sulanabilen alanlarda mısır ekilmeyede baĢlanmıĢtır. Burada yapılan tarımsal faaliyet sadece geçimlik değil, aynı zamanda pazarlama amacı ile yapılmaktadır. Alt kuĢakta baĢka ekonomik faaliyet alanları da bulunmaktadır. Bunların baĢında turizme açılmıĢ olan Ashabı Kehf mağarası gelmektedir. Yine burada otoyol inĢĢatı için açılmıĢ olan çok büyük taĢocakları da mevcuttur. Bunların baĢında Karadiken köyünün kuzeyinde açılmıĢ olan taĢocağı gelir(Foto:23). Bu taĢocağında çalıĢan iĢçilerin çoğu Tarsus Ģehrinden gelmektedir. 135 Foto: 23. Karadiken köyü kuzeyindeki taĢocağı Bunun dıĢında Dedeler köyü kuzeyinde de çok küçük ölçekli bir taĢ ocağı bulunmaktadır. Buradaki kireçtaĢlarının içerisinde kil oranı fazla olduğu için ve çok ekonomik olmadığından dolayı Ģu an aktif değildir. Alt kuĢağı diğer kuĢaklardan ayıran bir diğer özellik ise köy yerleĢmelerinin sayısılarının oldukça fazla olmasıdır. Köyler birbirlerine oldukça yakındırlar. ÇalıĢma alanındaki ekonomik faaliyetler bunlarla sınırlı değildir. Tezin amacına uygun olarak arazi kullanımla iliĢkili olarak bu kadarıyla yetinilmiĢtir. 136 3. JEOMORFOLOJĠK BĠRĠMLER ve ARAZĠ KULLANIMI Uygulamalı coğrafya ve jeomorfoloji araĢtırmaları, son yıllarda araziden faydalanmaya ve ilgili sorunların çözümüne yönelmiĢtir. Gerçekten, ―ekolojik dengeyi bozmadan, çevreyi kirletmeden araziden maksimum derecede nasıl faydalanabiliriz?‖ sorusu üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu nedenle öncelikle burada jeomorfolojik birimler sistematik olarak zirve kesimlerden baĢlayarak en alçak seviyelere kadar üç kuĢak halinde ve bu kuĢaklar içerisindeki farklılıklarla beraber beĢ farklı seviye ele alınacaktır. Nüfus artıĢına ve insanların yaĢam standartlarının değiĢmesine bağlı olarak, insanların mevcut kaynakları kullanma oranı gittikçe artmaktadır. Sınırlı olan doğal kaynakların amacına uygun, verimli kullanım yanında ekolojik dengenin de korunması gerekmektedir. Fiziksel çevreden yararlanmanın boyutlarını, insanların teknik ve kültürel birikimi, eğitim düzeyleri, iktisadi imkanları gibi sosyoekonomik faktörler belirlemektedir. AraĢtırma sahası jeomorfolojik birimler açısından oldukça zengindir. Tarsus Ovası‘nın (50 m) hemen bitiminden itibaren baĢlayan dağlık kütle, inceleme alanın en yüksek zirvesi olan Medetsiz Tepesine (3524 m.) kadar olan sahada, En alt (PliyoKuvaterner), Alçak(Pliyosen), Orta (Üst-Miyosen), Yüksek (Orta-Miyosen) ve Zirve platolar (Oligo-Miyosen) olmak üzere beĢ ayrı seviye tespit edilmiĢtir (Harita:17). Burada bununla beraber, bazıları bu ana morfolojik birimler üzerine karĢılık gelen, oldukça geniĢ alanlı karstik ve buzul Ģekilleri mevcuttur. AraĢtırma sahasında yükseltinin oldukça fazla olması nedeni ile saha; Pleyistosen döneminde meydana gelen buzullaĢmanın etkisi altında kalmıĢtır. Bu dönemde Pleyistosen daimi kar sınırı; dağların güney yamacında 2600-2700 metrelerden geçmekte iken, kuzey tarafında bu seviye yaklaĢık 2000-2100 metrelere kadar inmekteydi. Bu nedenle Bolkar Dağlarında Pleyistosen dönemine ait buzul aĢındırma ve biriktirme Ģekilleri de yaygın olarak görülmektedir (Harita:17). 137 Harita: 17. ÇalıĢma alanının genel jeomorfoloji haritası 138 Bu bölümde jeomorfolojik birimler yüksek seviyelerden alçak seviyelere doğru, öncelikli olarak ana morfolojik birimler ve bunun içerisinde yer alan diğer morfolojik üniteler ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Her jeomorfolojik birimin eğim (Harita:18), yükselti ve litolojik özellikleri verilerek Ģekiller detaylı olarak arazi kullanım bakımından değerlendirilecektir. 139 Harita:18. ÇalıĢma alanının eğim haritası 140 AraĢtırma sahasındaki eğim durumuna baktığımızda; eğim derecesi % 0-2 arasında olan sahaların plato yüzeylerinde sınırlı alanlara ve vadi tabanlarına karĢılık geldiğini görmekteyiz. Bunula beraber eğim derecesi % 2-6 arasında olan sahalar ez eğimli düzlük alanlara karĢılık gelmektedir. Alçak plato alanlarından ovaya geçiĢ kısınlarında aĢınıma karĢı dirençsiz dolgu malsemeleri üzerinde yaygın olarak gözükmektedir. Bu eğim derecesine sahip olan alanlarda tarımsal faaliyetler problemsiz olarak yapılmaktadır. Yine bu sahalar dalgalı plato yüzeyleri üzerinde de oldukça yaygındırlar. Yaylacıların yerleĢim yeri olarak tercih ettiği alanlardandır. Eğim dercesi % 6-12 arasında olan sahalar çalıĢma alanımız içerisinde az eğimli yamaçlara karĢılık gelmektedir. Bu kısımlarda yerleĢmeler de yaygın durumdadır. Ancak eğim derecesi %12‘den fazla olan alanlar daimi yerleĢmeler için uygun alan olarak görülmememktedir. Tarım alanlarıda bu alanlarda zor Ģartlarda sürdürülmektedir. Erozyon en önemli problemler arasındadır. Eğim derecesi %12-20 arasında bulunan alanlar genel olarak yamaçlara karĢılık gelmektedir. Genellikle ormanlarla kaplı bu alanlar tarımsal faaliyetler için uygun değildir. Bu eğim derecesine sahip olan alanlar problemli de olsa yayla yerleĢmelerinin kurulabildiği alanlardır. Ancak eğim derecesi %20‘yi aĢan yerler bunun içinde uygun alanlar değillerdir. Ancak hayvanların otlatılması için tercih edilen alanlardır. Eğim derecesi %20-30 arasında olan alanlar da yamaçlara karĢılık gelmektedir. Bu kısımlarda yayla yerleĢmesi kurmak problemdir. ÇalıĢma alanımız içerisindeki MaĢat ve Ġkizmehmet yaylaları (Eğim % 20-30 arasında) eğim yönü ile en problemli yaylalardandır. Eğim derecesi % 30‘un üzerinde olan alanlar çok dik yamaçlara karĢılık gelmektedir. En yüksek eğim derecesine sahip bu alanların saf kireç taĢlarının akarsular tarafından yarıldığı vadi ve boğazların yamaçlarına karĢılık geldiğini görmekteyiz. Bitkilerin tutunabildiği orman alanlarında erozyon problemi çok fazla değildir. Ancak çıplak alanlarda erozyon büyük problemdir. Bu alanlarda aĢırı hayvan otlatmada Ģiddetli erozyona sebep olmaktadır. Sahanın özellikleri ele alınırken, hazırlanmıĢ olan genel jeomorfoloji haritasının ilgili bölümleri daha büyük ölçekte hazırlanmıĢ ve üzerine arazi kullanım durumu iĢlenmiĢtir. 141 ġekil:19. Bolkar Dağları üzerinden KB – GD doğrultusunda alınmıĢ profiller 142 3.1. YÜKSEK DAĞLIK SAHA ve PLATOLAR KUġAĞI AraĢtırma, sahasının 2500 metreden daha yüksek olan kısımlarını kapsamaktadır. Bu kısımlar genel olarak Bolkar Dağları‘nın çatısını oluĢturan kısımdır. Jeolojik olarak hem Paleozoyik (Permiyen), hem de Mesozoyik yaĢlı kireçtaĢlarından oluĢan sahada bitki örtüsünden yoksun zirvelerin piramidal olarak yükseldiğini görmekteyiz. Bu doruklar en üst çatıyı oluĢturmaktalar (Foto:24). Foto:24. Bolkar Dağları‘nın zirve kısmının güneyden görünüĢü Sahanın kireçtaĢlarından oluĢması aynı zamanda karstik Ģekillerin de yoğun olarak görülmesine olanak sağlamıĢtır. Yine yükseltiden de anlaĢılacağı üzere sahanın Pleyistosen daimi kar sınırı üzerinde kalması nedeni ile bu saha buzul Ģekillerinin de görüldüğü kısımdır. 3.1.1.Zirveler Zirveler kuĢağı olarak sınıflandırdığımız kısım, araĢtırma sahasının 2500 metrelerden yüksek kısımlarına karĢılık gelmektedir. Bu kısım, araĢtırma sahamızın çatı kısmını meydana getirmektedir. Oldukça yüksek bir sahayı kapsaması nedeni ile sahada Pleyistosen buzullaĢmasından etkilendiğini görmekteyiz. Bu nedenle sahada jeomorfolojik 143 birimlerden buzul Ģekillerinin hemen hemen tamamına, karstik Ģekillerden de yaygın olarak dolin ve uvalalara rastlanılmaktadır. Harita: 19. Zirveler kısmının genel görünümü (Açıklamamlar için harita 17‘ye bakınız) Zirveler kısmında yaygın olarak Bolkar Dağları‘nın dorukları bulunmaktadır. Bunlardan en yükseği Medetsiz Tepesi (3524)‘dir. Batıdan itibaren zirveleri KaragölbaĢı (3096), Aydosdağı 3430, Güvercinkaya (3262), Eğerkaya (3347), Medetsiz ve EĢme (2904) tepeleri oluĢturmaktadır. Bu tepelerin genel özellikleri, kuzey kesimlerinin daha eğimli, güney kesimlerinin ise daha az eğimlidir. Bu durumun ortaya çıkması kuzey kesimlerinin daha çok bir sirk yamacına karĢılık gelmesi ve buzullar tarafından Ģekillendirilmesi ile ilgilidir. Tepelerin etek kısımlarına doğru kayĢat konileri mevcuttur. 3.1.2. Zirve Düzlükleri (2500 – 3500) Zirve düzlükleri araĢtırma sahamızın en yüksek plato sahasını meydana getirir. Kuzeyden bakıldığında adeta duvar gibi yükselen Bolkar Dağları‘nın daha çok doğu kesiminde doruklar yükselirken, Batı kesimde Aydos Tepe‘nin güneyinde oldukça geniĢ aĢınım düzlüklerine rastlanır (Harita:20). 144 Harita:20. Zirve Düzlükleri Bolkar Dağları‘nın batı bölümü tamamen platolardan meydana gelmektedir. Aynı Ģekilde Bolkar Dağları‘nın doğu kesimini teĢkil eden yüksek kesimin batı bölümü de platolardan meydana gelmektedir. Ġnceleme alanındaki Zirve düzlükleri yaklaĢık 30 km2‖lik bir alan kaplamaktadır. Zirve düzlüklerinin oluĢumu oldukça dikkat çekicidir. Bu düzlükler ilk Ģekillenme olarak Oligo-Miyosen döneminde Ģekillenmeye baĢlamıĢ olup, Erol sistemine göre D 0 aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b). Genel olarak 2500-3000 metreler arasında bir yükseltiye sahip olan bu yüzey, Pleyistosen döneminde tamamen buzullarla kaplanmıĢ ve sahada plato buzullaĢması meydana gelmiĢtir. Bolkar Dağları üzerinde Pleyistosen dönemine ait buzul Ģekillerinin varlığı hususuna birçok yazar değinmiĢtir (Blumenthal, 1956; Atalay, 1973,). Ancak zirve düzlüklerinde plato buzullaĢmasının yaĢandığı ilk olarak tarafımızdan tespit edilmiĢtir. Zirve düzlüklerinin Ģekillenmesine baktığımızda; Daha önce oluĢmuĢ olan dolin ve uvalaları tamamen dolduran buzullar, belirli bir kalınlığa eriĢtikten sonra, Kızıl Tepenin kuzey ve güneyinden doğuya doğru hareket ederek ileride vadi buzullarını oluĢturmuĢlardır. Batı kısmındaki plato buzulları ise kütlevi olarak batıya doğru hareket 145 ederek daha önce oluĢmuĢ olan dolin ve uvalaları daha da geniĢletmiĢler ve doğu-batı uzanıĢlı tekneler meydana getirmiĢlerdir. Buzulların ortadan kalkmasından sonra tekrar baĢlayan karstlaĢma sonucunda düdenler yeniden açılmıĢlardır. Böylece bu düzlükler önce akarsular ve erimenin etkisiyle ĢekillenmiĢ, daha sonra buzullarla kaplanmıĢ ve daha sonra tekrar akarsular ve karstlaĢma sonucunda bugünkü Ģeklini almıĢtır. Yine bu saha için buzullaĢma dönemi içerisindeki glasiyal ve interglasiyal ardalanma da dikkate alındığında sahada çok dönemli bir Ģekillenmenin meydana geldiğini net olarak söyleyebiliriz. Sonuç olarak bu plato yüzeylerinin denüdasyonel aĢınım yüzeyleri olduğunu ve polisiklik (çok dönemli Ģekillenme sonucu oluĢmuĢ) bir topoğrafyanın oluĢtuğunu söylemek mümkündür (Foto:25). Foto: 25. Zirve platosunda polijenik topoğrafya Bu düzlüklerin buzullar tarafından aĢındırılması esnasında ofiyolitik melanjın olduğu kısımlarda buzulun kazıması daha da ĢiddetlenmiĢ ve buralarda çukurluklar meydana gelmiĢtir. Bu çukurluklarda düdenlerin oluĢma imkanının olmaması nedeniyle oluĢan çukurluklar sularla dolmuĢ ve bir çok göl meydana gelmiĢtir. Bu göllerde yaz boyunca su bulundurduğu için hayvanların su ihtiyacı karĢılanmaktadır. Dolaysıyla buradaki mevcut çukurluklarda toprak oluĢumunun da çıplak kaya yüzeylerine göre daha 146 fazla olması ve bunun da mevcut otlak alanları olarak değerlendirilmesi, diğer faktörlerle beraber arazi kullanımına olumlu yönde etki etmektedir. 3.1.3. Yüksek Platolar (1750-2500 m.) Yüksek plato alanları 1750 ile 2500 metreler arasında bulunan düzlükleri kapsamaktadır. Bu plato sahası, Orta Miyosen (DI) aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir. AraĢtırma sahasının batısında Arslanköy kasabasının kuzeyinde oldukça geniĢ alanlı olarak görünmektedir (Harita:21). Bu kesimdeki yüksek platolar, litolojik olarak oldukça genç sayılırlar. Alt ve Orta Miyosenin ilk yarısında dahi depolanması devam etmiĢ olan denizel tortullar; Orta-Miyosenin ikinci yarısında aĢınmaya baĢlayarak bu düzlükler meydana gelmiĢtir. Tortulların Miyosen dönemine ait olmasından dolayı oldukça yumuĢak killi kireçtaĢları hızlı bir Ģekilde aĢındırılmıĢtır. Burada hem karstlaĢmanın oldukça Ģiddetli olması ve karstlaĢmaya daimi karın etkisinden dolayı araĢtırma sahası içerisinde kalan Dümbelek, ÖĢün Polyeleri ve araĢtırma sahası dıĢında kalan sahadaki Hüyükalanı Polyesi geliĢmiĢtir(Harita:21) Harita:21. Yüksek plato alanlarından dümbelek platosu ve üzerindeki polyeler (Açıklamalar için Harita:17‘ye bakınız) 147 Bu sahada bulunan yüksek platonun diğer kesimlerde de parçalar halinde karĢılıklarının olduğunu görmekteyiz. Bunlar akarsular tarafından oldukça fazla yarılmıĢlardır. Bolkar Dağları‘nın en doğu kesiminde Akçatekir-EcemiĢ koridorunun doğusunda yer alan kütle üzerinde de yüksek platolara rastlanır. Tamamen Jura-Kretase yaĢlı kireçtaĢlarından oluĢan bu platonun en yüksek kesimini KesiktaĢ Tepesi (2002 m.) oluĢturur. Buradaki yüksek plato alanının karstlaĢma ile irili ufaklı dolin ve uvalalara yerverdiği görülür. Söz konusu alan doğuya doğru akıĢları olan KeĢli Deresi ve yan kolları tarafından parçalanmıĢ bir platodur (Harita: 22). Buradaki en büyük karstik çukurluk ise BaĢoluk uvalası‘ dır. Harita: 22. KesiktaĢ tepesi doğusundaki yüksek plato alanları 3.1.4. Yüksek Kesimlerdeki Karstik ġekiller Bilindiği gibi karst topoğrafyası veya karstik Ģekiller karbondioksit bakımından yani karbonik asitce zengin suların kireçtaĢı, jips, kayatuzu veya tebeĢir gibi eriyebilen kayaçları eritmesi sonucunda teĢekkül eder (Atalay, 1987b, s. 263-264). Bununla beraber 148 esas itibariyle karst topografyası kireçtaĢlarının (kalkerlerin) erimesi ile oluĢmaktadır. Diğer sahalarda olduğu gibi ülkemizde de karstlaĢmayı kireçtaĢının litolojik özelliği, tabakalaĢma durumu, yükseklik ve iklim Ģartları tayin etmektedir. ġöyle ki yaklaĢık 200 km geniĢlikte ve 1000 km kadar uzunlukta bir kuĢak halinde uzanan Toros dağlarındaki karstlaĢma bu dağın büyük bir bölümünü oluĢturan ve kalın olan çeĢitli özellikteki kireçtaĢlarının bulunması ile ilgilidir. Nitekim bu orojenik kuĢakta karstlaĢma daha ziyade Mesozoyik kireçtaĢlarından ibaret olan komprehasif seride, Miyosen kireçtaĢlarının CaCO3 nispeti yüksek tabakalarında geliĢme göstermiĢlerdir. Paleozoyik ve Mesozoyik kireçtaĢlarında karstik Ģekillerden polye ve uvalalar eski akarsu yatakları, zayıf zonlar ve senklinal eksenleri boyunca geliĢme göstermiĢlerdir (Atalay, 1987a, s. 263-264). Yüksek kesimlerdeki karstik alanda; en küçük olan lapyalardan baĢlayarak, dolin, uvala ve polyeler bulunmaktadır. Lapyalar hemen hemen her yerde bulunmaları ve en küçük Ģekil birimi olması nedeni ile burada üzerinde ayrıntılı olarak durulmayacaktır. Diğer Ģekiller büyüklüklerine göre küçükten büyüğe doğru ele alınacaktır. 3.1.4.1. Dolinler KarstlaĢmanın ilerlediği alanlarda değiĢik çap ve derinlikte daire ve elips Ģeklinde olan genellikle çapları derinliklerinden fazla olan, derinliği 2-100 metre arasında değiĢen; geniĢliği ise 10 ile 1000 metre arasında değiĢebilen erime dolinlerine ve bazı yerlerde yer altındaki erime boĢluklarının çökmesi sonucunda oluĢmuĢ olan çökme dolinlerine de rastlanılır. AraĢtırma sahasında karstlaĢmaya etki eden tüm faktörlerin (kireçtaĢlarının saflığı, iklim,bitki örtüsü ve zaman) etkisiyle, lapyaların oluĢumundan daha uzun bir sürede teĢekkül etmiĢ dolinlere rastlanılmaktadır. AraĢtırma sahası içerisinde hemen hemen her seviyede dolinlere rastlanılmakla beraber en yoğun dolin sahası Yüksek Platolar üzerinde Orta-Miyosen yaĢlı killi kireç taĢları üzerinde geliĢmiĢtir. Burası adeta bir hamur üzerinde kedinin oynaması ile ortaya çıkabilecek olan Ģeklin makro benzeri Ģeklindedir (Foto:26). 149 Foto: 26. Dümbelek ve ÖĢün Polyeleri (Google Earth‘den) Hatta bu dolinler içerisinde geliĢen düdenler yöre halkı tarafından ―Orbuk‖ olarak adlandırılmıĢ olup ürettikleri tereyağlarını peynirlerini saklamak için doğal soğuk hava depoları niteliğindedirler. Yüksek kesimlerdeki dolinlerin yaygın olarak görüldüğü bir diğer alan ise Zirve platoları üzerindedir. Özellikle Saydibi mevkii, Aydos Dağı‘nın güneyindeki düzlüklerde dolinler oldukça yaygın ve karakteristiktirler (Foto:27). 150 Foto: 27. Saydibi mevkiindeki dolinler AraĢtırma sahası içerisinde erime dolinleri kadar yaygın olmamakla beraber az da olsa çökme dolinlerine de rastlanır. Bunlardan en karakteristik olanı Camızpınarı Yaylasının hemen batısındaki çökme dolinidir. Oldukça derin olan bu dolinin yaklaĢık 25 metre derinliği vardır. Dolin, taban kısmı birleĢik olmakla beraber üstten üç tane olarak görülmektedir (Foto:28). 151 Foto:28. Camızpınarı yaylası ve katısındaki Üçağızlı Orbuk 3.1.4.2. Uvalalar Polyeden çok daha küçük fakat bazı yerlerde bütün yöreyi delik deĢik bir hale getiren oval veya daire biçiminde, çeperleri dik kapalı çukurlardır. Dolinleri birbirinden ayıran keskin kalker duvarlar gittikçe ortadan kalkar, iki ve daha fazla karst çukuru birbiriyle birleĢmek suretiyle daha geniĢ ve karıĢık çukurlar meydana gelir (uvala), (Alagöz, 1944 s. 2). Uvalalar nispeten ovaya benzer bir görünüm arz eden, dolinlerden daha büyük Ģekillerdir. Uvalalar içerisinde de bir veya birkaç düden bulunabilmektedir. Düdenler tıkanırsa uvala içerisinde de geçici veya sürekli göl oluĢabilmektedir. Yüksek kesimlerde uvalaların oluĢumuna buzulların da etkisi olmuĢtur. Glasiyal dönemden önce meydana gelmiĢ olan bazı dolinlerde buzulların hareketi ile aradaki tatlı geçiĢler buzullar tarafından ortadan kaldırılarak 2 veya daha fazla dolin birleĢerek uvalaları meydana getirmiĢlerdir. Bunlara en güzel örnek Aydos dağı güneyinde geliĢmiĢ olan uvalalardır (Foto:29). 152 Foto:29. Aydos Dağı güneyindeki karakteristik bir uvala Bunların dıĢında da yüksek alanlarda birçok uvalaya rastlamaktayız. En bariz uvalalar Dümbelek Platosu üzerinde bulunurlar. Hatta bunların çoğu akarsular tarafından kapılarak drenaja açılmıĢlardır. Yüksek dağlık kuĢak içerisindeki bir diğer önemli uvala ise Hacın dağı(KesiktaĢ T.) üzrinde BaĢoluk uvalasıdır. Jura-Kretase yaĢlı kireçtaĢları üzerinde ĢekillenmiĢ olan uvala tabanı düz ve kenar kısımlarına dolinlerin birleĢme sınırları oldukça belli olan karakteristik bir uvaladır (Foto:30). 153 Foto: 30. BaĢoluk uvalası 3.1.4.3. Polyeler Polye karstik Ģekillerin en büyüğü olup çapları birkaç kilometreden baĢlayıp yüzlerce kilometrelere ulaĢabilen ve oluĢumlarında sadece erimenin değil; tektonizma veya baĢka süreçlerinde etkili olduğu oldukça büyük Ģekillerdir. KarstlaĢma konusunda ilk eser verenlerden Alagöz (1944) polyeler hakkında; ―Birçok akarsu polye adı verilen kapalı havzalarda havzayı çeviren dik arızaların eteğinde açılmıĢ bulunan doğal kuyulardan (ponor) yerin dibine inerler. Polye tabanı düz bazen kilometrelerce uzun ve geniĢ bir kuru vadi görünümündedir. Fakat daima kapalı bir çukurdur (Alagöz, 1944 s. 2)‖ diye tarif etmiĢtir. Polyeler karstik Ģekillerin en büyüklerini oluĢturmaktadırlar. Bu nedenle oluĢumlarında sadece erime değil aynı zamanda tektonik hatların da etkisi vardır. Bunların büyüklükleri kilometrelerle ifade edilir. Oldukça büyük bir karstik Ģekil olan polyelerin çoğunlukla bilim adamları tektonokarstik bir depresyon olarak ele almıĢlardır. Ancak Alagöz (1944) bunları kabul etmekle beraber polye için özellikle içerisinde ponor, göl veya bataklığın bulunmasını esas almıĢtır. 154 AraĢtırma sahamızda iki tane polye bulunmaktadır. Bunlar Dümbelek Platosu üzerindeki Dümbelek ve ÖĢün (Güneykuyu) polyeleridir (Harita:21). Ġçerisindeki yayla isimlerine göre adlandırılmıĢ olan bu polyeler Orta-Miyosen yaĢlı killi kireçtaĢlarının eritilmesi sonucunda meydana gelmiĢlerdir. OluĢumlarında hem erime, hem de güneydoğu kenarlarını sınırlandıran kısımda muhtemel bir fayın varlığıdır. Fakat bu muhtemel fayın Ģekillendirmede çok etkisinin olduğu kanaatinde değiliz. Ancak oldukça yüksek bir sahada (2200 metre) bu polyelerin oluĢumu dikkat çekicidir. Arazi gözlemlerimiz sonucunda bu polyelerin oluĢumunda daimi kar etkisinin olduğu kanaatine varılmıĢtır. ġöyle ki sahanın oldukça yüksek olması nedeniyle glasiyal dönemde periglasiyal Ģartları yaĢayan sahada karstlaĢma kesintiye uğramamıĢ devam etmiĢtir. Hala günümüzde de alçak kesimlerde kar örtüsünün ortadan kalkmasına rağmen, burada ancak mayıs sonunda ortadan kalkmaktadır. Bu durum doğal olarak karstlaĢmanın kesintiye uğrama süresinin çok az olduğunu göstermektedir. Böylece karstlaĢmanın daha uzun süreli olarak devam etmesi bu polyelerin oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Ayrıca daimi karların erimesi sonucu aortaya çıkan su içerisindeki CO2 oranının yüksek olmasıda karstlaĢmayı hızlandıran etkenler arsındadır. Dümbelek polyesi yaklaĢık 8 km2‘lik bir tabana sahiptir. Polyenin güney kenarları oldukça dik ve yüksektir. Kuzey yamaçları ise tatlı bir eğimle diğer ÖĢün polyesine geçmektedir (Foto:31). Foto:31. Dümbelek Polyesi 155 ÖĢün polyesi Dümbelek polyesinin kuzeydoğusunda güneybatı – kuzeydoğu doğrultusunda ince ve uzun bir Ģekilde uzanmaktadır. Taban kısmında ÖĢün yaylasına doğru erime artıkları daha fazladır. Polyenin alanı yaklaĢık 16 km2‘dir. Taban kısmı tamamen bir ova görünümündedir (Foto:32). Foto:32. ÖĢün (Güneykuyu) polyesi 3.1.5. Yüksek Kesimlerdeki Buzul ġekilleri Bilindiği gibi Türkiye‘de Pleyistosenin Würm devrinde günümüz iklim Ģartlarına göre daha nemli iklim Ģartları hüküm sürmüĢ bu iklim Ģartları altında iç bölgelerimizdeki mevcut göllerin seviyesi yükselmiĢ ve bazı kapalı havzalarımız göllerle iĢgal edilmiĢ, bazı yüksek dağlarımızda buzullaĢma meydana gelmiĢtir (Atalay, 1984, s. 129). Dördüncü zamanda buzul unsurunun Toroslarda etkili olduğuna çeĢitli yazılarda değinilmiĢtir (Blumenthal, 1952, 1956; Planhol ve Ġnandık, 1958; Onde, 1954; Spreitzer, 1956, 1958, Atalay, 1973). Bunlardan en dikkat çekici olanı hiç Ģüphesiz Bolkar Dağları ile iliĢkili olan Blumenthal‘in 1956 yılında yaptığı çalıĢmadır. Burada buzullaĢma sınırını belirlemiĢtir. Genel bir jeoloji çalıĢması olan bu çalıĢmada Blumenthal buzul Ģekillerinin detaylarına girmemiĢtir. 156 Sahamızda buzul Ģekillerinden birçoğuna rastlanılmaktadır. BuzullaĢmanın en önemli göstergelerinden olan cilalı yüzeyler ve çizikler sahamızda Paleozoyik yaĢlı meremerler üzerinde çok kalıcı izler bıraktıkları için, her ne kadar buzullaĢma sonrası karstlaĢma sonucunda mikro buzul Ģekilleri bozulmuĢ olsa da mermerler üzerinde bunlara rastlamaktayız(Foto:33). Makro buzul Ģekillerinin ise ortadan kaldırılması mümkün değildir. Ancak buzullaĢma sonrası geliĢen dolinler ve içerisindeki küçük düdenler sahanın genelini incelememiĢ olanlar için azda olsa yanıltıcı bir görüntü oluĢturmaktadırlar. Bunun yanında sirklerin önlerinde geliĢmiĢ olan eĢikler üzerinde çok durulmayacaktır. Bazı sirkler önünde oldukça bariz eĢikler mevcut iken bazılarında bu siliktir. Foto:33. Permiyen yaĢlı mermerler üzerindeki cilalı yüzey, çentik ve çizikler Burada buzul aĢınım Ģekillerinden olan sirk ve buzul vadilerine; buzul birikim Ģekillerinden olan moren depolarına değinilecektir. AraĢtırma sahası içerisindeki zirve düzlüklerini de plato buzullaĢmasının meydana geldiğini daha önce Zirve Düzlükleri bölümünde açıklamıĢtık. 157 3.1.5.1. Sirkler Sirkler, Bolkar Dağları‘nın genelde kuzey ve nadir olarak da doğu ve batı kesimlerinde görülürler. Ġrili ufaklı olarak 30‘un üzerinde sirk kuzey tarafta, 10‘u aĢkın doğu tarafta, 5-6 sirkin açıldığı ağız kısmı ise batı yönlüdür (Harita: 23). Sahanın çok yüksek olması nedeni ile güney yönlü 3 tane sirk geliĢmiĢtir. Harita: 23. Bolkar Dağlarındaki sirk ve buzul vadilerinin en yoğun görüldüğü saha (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız) Kuzeye bakan sirklerin en karakteristik olanları adeta bir sirk havzası Ģeklindeki Eğerkaya ve Medetsiz Tepe kuzeyindeki sirk havzalarıdır (Harita:23). Eğerkaya tepesinin kuzeyindeki buzul toplanma havzasında batıdan Çinili göl ve Karagöl sirklerinden hareket eden buzullar doğudan ve güneyden gelen buzullarla birleĢerek yaklaĢık 200 metrelik bir eĢiği geçerek Meydan Yaylasının içinde bulunduğu buzul vadisine ulaĢmıĢlardır. Sadece burada 9 tane sirk bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en derin ve karakteristik olanları Çiniligöl ve Karagöl sirkleri olup her ikisinin içerisinde de sirk gölü mevcuttur (Harita:24). 158 Harita: 24. Eğerkaya ve medetsiz tepeleri gerisindeki buzul toplanma havzaları (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız) Medetsiz Tepenin gerisindeki buzul toplanma havzasında ise 4 tane önemli sirk bulunmaktadır. AraĢtırma sahası içerisinde oldukça karakteristik sirkler bulunmaktadır. Bunların en dikkat çekenlerinden bir tanesi ise Alagöl mevkiindeki Alagöl sirkidir. YaklaĢık 2950 metre seviyelerinde bulunan bu sirkin içerisindeki moren depoları altında mikro boyutta da olsa aktüel buzul bulunduğu kanısına varılmıĢtır. Bunun tam olarak ispatlanması için sahada sondaj yapılması gerekmekte ise de moren deposunun üzerinin çok yeĢil olması ve sanki morenlerin enine çatlaklar içerisine dolmuĢ haldeki görüntüsü bizde bu kanıyı uyandırmıĢtır (Foto:34). 159 Foto: 34. Alagöl Sirki ve Ġçerisindeki Moren Deposu Güneye bakan sirklerin en dikkat çekeni ise Saydibi zirve düzlüğünün kuzeyindeki Saydibi sirkidir. Ön kısmında çok az bir moren deposu oluĢmuĢ olan sirk yaklaĢık 3 km2‘lik bir alana sahiptir. Sirkin geri yamacının eğim derecesi %90 civarında olup tamamen duvar gibi yükselmektedir (Foto:35). Foto:35. Saydibi sirkinin Saydibi platosundan görünüĢü 160 3.1.5.2. Buzul vadileri AraĢtırma sahasında çoğunluğu kuzey yönlü olan ancak plato buzullaĢmasının olduğu alanlarda doğu-batı yönlü olmak üzere irili ufaklı 33 buzul vadisi mevcuttur. Bunların boyları oldukça farklı olmakla beraber burada uzunluklar birkaç km olan buzul vadilerine değinilecektir. Yönleri tamamen kuzeye bakan buzul vadilerine baktığımızda; bunların en karakteristik olanlarından Kırınpınarı buzul vadisi yaklaĢık 9 km lik bir uzunluğa sahiptir. Yine sırasıyla büyük buzul vadileri; Medetsiz buzul vadisi, Eğerkayanın kuzeyinde Maden (Meydan) buzul vadisi, Alagöl buzul vadisinin bulunduğu yaklaĢık 6 km uzunluğundaki 3 buzul vadisi ve bu buzul vadilerinin aralarında bulunan birçok buzul vadisi mevcuttur (Harita:23). Harita: 25. Kuzey yönlü buzul vadileri. (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız) Bu buzul vadileri içerisinde karakteristik tekne özelliğine sahip Maden (Meydan) buzul vadisinde belirgin iken diğerlerinde hem karstlaĢma hem de vadiyi dolduran buzullardaki asimetriklik nedeni ile tam tekne özelliği belirgin değildir (Foto:36). 161 Foto:36. Maden(Meydan) buzul vadisi Bunların dıĢında hem güneye bakan, hem de doğu-batı yönlü buzul vadileri mevcuttur. Bunların en karakteristik olanı ve aynı zamanda çalıĢma alanı içerisindeki plato buzulları dıĢındaki en uzun buzul vadisi olan Yazıgöl buzul vadisidir (Harita:26). YaklaĢık olarak 13 km‘lik bir uzunluğa sahip olan vadi, ismini içerisindeki Yazıgöl Yaylasından almaktadır. Kekrecik Tepe kuzeyinde batıdan doğuya doğru hareket eden buzulların Ģekillendirmesi ile oluĢmuĢ olan bu vadi aynı zamanda en yüksek buzul vadilerinden bir tanesidir. Vadi yaklaĢık olarak 2950 m yükseltiden baĢlayarak 2650 metreye kadar inmaktedir. Uç kısmı güneydoğuya açılan buzul vadisi güneye döndükten sonra çok ilerlere kadar devam etmemektedir. Yine batıda yer alan önemli buzul vadilerinden bir tanesi ise KuĢkayası Tepesi(2857)‘nin batısındaki buzul vadisidir. Bu vadi de yaklaĢık olarak 9 km uzunluğundadır. Buranın batısında ise Aydos Tepe (3430) çevresinde adeta bir takke buzulunun etrafında geliĢen vadi buzulları gibi dört bir taraftan geliĢmiĢ buzul vadileri mevcuttur (Harita:26). 162 Harita: 26. Batı kesimdeki buzul vadileri. (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız) Bunların dıĢında uzunlukları çok fazla olmayan buzul vadileri de geliĢmiĢtir. Örneğin Çinili Göl sirkinden hareket eden buzul boyu birkaç kilometreyi geçmeyen çok karakteristik tekne vadi meydana getirmiĢtir (Foto:37). Foto: 37. Çiniligöl buzul vadisi 163 3.1.5.3. Moren depoları AraĢtırma sahasında buzul birikim Ģekillerinden morenlere de rastlanılmaktadır. Daha çok buzul vadisi kenarlarında ve cephe kısımlarında moren depoları mevcuttur. Cilalı yüzeyler sirk yamaçları ve buzul vadi yamaçlarına göre toprak oluĢumu daha iyi olan moren depolarının üzerinde ot formasyonuna sahip arazi, kullanım açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Sahamızdaki en önemli moren deposu hiç kuĢkusuz Maden (Meydan) Buzul vadisinin kenar ve cephe kısmında görülmektedir. Oldukça geniĢ bir toplanma havzasından hareket eden buzulların Meydan eĢiğini aĢtıktan sonra vadiyi tamamen doldurmuĢ ve kenar kısımlarda moren deposu oluĢturmaya baĢlamıĢtır. Maden köyünün yukarı kısmında 1850 metreye kadar sarkan buzullar bu kısımda oldukça kalın cephe morenleri biriktirmiĢtir (Harita:27). Harita: 27. Eğerkaya ve Medetsiz Tepelerinin kuzey kesimindeki buzul vadileri ve moren depoları. (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız) Medetsiz Tepe kuzeyindeki sirklerden hareket eden buzulların taĢıdığı morenler aynı zamanda bir fay dikliği olan büyük bir eĢiği aĢtıktan sonra aĢırı eğimden dolayı vadi 164 kenarlarında tutunamayarak Maden vadisine kadar akarsuların da yardımıyla taĢınmıĢlardır. Bu nedenle çok alçak seviyelerde (1650-1700 gibi) görülen morenler buzullaĢmanın bu seviyelere kadar indiğini göstermez. Ġyi bir morfolojik gözlemle bu durumu analiz etmek mümkündür. Maden Vadisinin yukarı çığırı tamamen morenlerle doldurulmuĢ olup daha sonraki dönemde geliĢen flüviyal süreçler bu moren depolarını daha aĢağı seviyelere taĢımaya baĢlamıĢ, bu taĢınmayla beraber flüviyal Ģekiller de kendisini göstermeye baĢlamıĢtır (Foto:38). Foto: 38. Meydan ve Medetsiz Buzul Badilerinin BitiĢ Kısmındaki Moren Deposu ÇalıĢma alanı içerisinde en büyük moren deposu Aydos Dağı‘nın güneyinde oldukça geniĢ alana sahip olarak plato buzullaĢmasının gerçekleĢtiği alanın batısında Karagöl Yaylalarının bulunduğu alanın kuzeyindedir. Batıya doğru akıĢlı Ulu dere ve onun yan kolu olan Cadı Deresi tarafından yarılmıĢ olan bu moren deposunun kalınlığı yaklaĢık 100 metre civarındadır. Üzeri daha sonra meydana gelen çökmelere bağlı olarak adeta dolin sahası gibi çukurluklarla kaplıdır (Foto:39). 165 Foto: 39. Kırkpınar kuzeyindeki moren deposu (Geoogle Earth‘den) AraĢtırma sahası içerisinde yukarıda detaylı olarak üzerinde durduğumuz buzul vadilerinin hemen hemen hepsinin yan ve cephe morenleri mevcuttur. Moren depoları sadece buzul vadileri içerisinde değil aynı zamanda birçok sirkin eĢiğinde de geliĢmiĢlerdir. Bazı büyük sirkler içerisindeki moren depoları üzerindeki buzul çekilme izleri, buzlaĢma içerisindeki dönemliliği de yansıtmaktadırlar. 3.1.6. Flüviyal Vadiler ÇalıĢma alanının bu kademesinde buzul vadilerinin yanı sıra, flüviyal süreçlerle oluĢmuĢ ve aslında burada ayırt etmiĢ olduğumuz kuĢakları boydan boya kesen vadilerin ilk kaynak kısımları buralara dayanmaktadır. Bu nedenle vadilerin bu kuĢaktaki bölümlerinde daha çok akarsuyun ilk kuruluĢuna uygun olarak genelde V vadi profili hakimdir (ġekil:20). 166 ġekil:20. Yüksek dağlık kuĢaktaki Flüviyal vadiler Profilde de görüldüğü gibi bu kuĢaktaki V profilli vadilerin zirve düzlüğü ve yüksek platoları parçalayan derin vadiler olduğunu görmekteyiz. Bu vadilerin çoğu dağın güney yamaçlarında geliĢmiĢlerdir. Dağın kuzey kesimi nispeten vadiler yönünden zayıftır. Bunda en önemli faktör bölgeye düĢen yağıĢ miktarının kuzey ve güney arasında çok farklı olmasıdır. V profilli vadilerin baĢında Cehennem dere vadisininin yukarı çığırını oluĢturan Çokak vadisi gelir. Dümbelek platosu ile zirve platolarının ayrım noktasında bulunan vadi oluĢum olarak bazı yazarlara göre eski çökmüĢ bir karstik depresyon (Gürses vd. 1996) olarak tanımlanmıĢsa da, bizim gözlemlerimize göre vadi Bolkar Dağlarını güneyden sınırlandıran büyük faylardan biri üzerine yerleĢen Çokak Deresi tarafından açılmıĢ bir vadidir. Taban kısmı alüvyonlarla kaplı olan vadi içerisinde dönemlik akarsular mevcuttur (Foto: 40). 167 Foto: 40. Çokak vadisi (Google Earth‘den) Bu vadilerin dıĢında Karboğazı deresi vadisi ve Elmalıboğaz deresi vadisi güney kesimde yer alan önemli akarsu vadilerindendir. Kuzey kesimde ise; Maden deresi vadisi, Horoz vadisi ve en batı da ise Ġstavul Deresi vadisi yer almaktadır. Kuzey kesimdeki vadiler genellikle dağların uzanıĢına paralel olarak kuzeydoğu-güney batı doğrultusunda uzanmaktadırlar. Buradaki vadiler de faylara yerleĢen akarsuların oluĢturduğu V profilli vadilerdir. Zirve kesimlerdeki vadiler buzullar tarafından ĢekillendirilmiĢ U profilli vadilerdir (ġekil:21). Bunların en önemlileri; Medetsiz ve Eğerkaya buzul vadilerisdir. Buzul vadileri dıĢında yüksek dağlık kuĢakta en önemli vadi batı kesimdeki Sebüçova deresi vadisidir. Çevredeki moren depolarını katederek gelen akarsuların açmıĢ olduğu vadi içerisinde oldukça yoğun alüviyon birikmesi söz konususdur. Bu vadi dıĢında zirvelerde pek önemli akarsu vadisine rastlanmaz. 168 ġekil:21. Yüksek dağlık kuĢaktaki buzul vadileri 3.1.7. KayĢat konileri Yükselti değeri oldukça fazla olan bu kuĢakta gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkının fazla olmasından dolayı fiziksel parçalanma da oldukça fazladır. Bu nedenle eğimli yamaçlarda bu fiziksel parçalanma sonucu oluĢan kayaçların aĢağı kesimlere doğru hareket ederek genellikle eğim kırıklıklarının oldukları kısımlarda veya eğimin azaldığı sahalarda birikerek kayĢat konilerini meydana getirirler (Harita:28). Bu nedenle kayĢat konileri aslında daha çok yüksek kesim kuĢağı olarak ayırdığımız 2000 metreden yüksek kesimlerin orta sevideki platolarla olan kontak noktasında ve yüksek dağlık alanların etek kısımlarında daha fazla yoğunlaĢırlar. 169 Harita: 28. Karboğazı ve Elmalıboğadaki KayĢat konileri (Açıklamalar için Harita:17‘ye bakınız) AraĢtırma sahası içerisinde en bariz kayĢat konileri Elmalı Boğaz mevkiinde görülür. Özellikle kuzeydeki KoĢan Tepenin yamaçlarından hareket eden kayĢat malzemelerinin Elmalı düzlüklerine doğru birikmeleri sonucunda çok geniĢ kayĢat konileri oluĢmuĢtur (Foto:41). Elmalı Boğaz çevresindeki kayĢat konilerinin, TirkeĢ Tepe‘nin çevresinde Altınlıbucak mevkiinde toplandığı görülür. Buralarda kayĢat konilerinin fazla olmasının bir diğer sebebi yaylalarda genellikle keçi beslenilmesidir. Bu nedenle keçiler kayĢat malzemelerinin akıĢını hızlandırarak koni Ģeklinde yayılmalarına dolaylı olarak katkıda bulunurlar. Hatta bölgedeki hayvan sayısının sahanın kaldıramayacağı miktarda olması da olayı Ģiddetlendirmektedir. 170 Foto: 41. Elmalıboğaz çevresindeki kayĢat konileri KayĢat konilerinin oluĢumu çok hızlı bir Ģekilde olmaktadır. Bunun sebebi özellikle geniĢ konilerin 2000 metreden yüksek alanlarda oluĢması bu alanlarda fiziksel parçalanmanın oldukça Ģiddetli olduğunu göstermektedir. KayĢatların oluĢtuğu alan da eğim derecelerinin yüksek olması nedeni ile fiziksel ufalanma ile ayrıĢan malzemeler hızlı bir Ģekilde aĢağılara doğru hareket etmektedir. Bu Ģekilde daima yeni malzemenin geldiği sahalarda koni üzerinde toprak oluĢumu mümkün olmamaktadır. Bu tür kayĢat konilerine en güzel örneği Medetsiz Tepe güneyindeki Karboğazı mevkiindeki koniler oluĢturur (Foto:42). Yayla evlerinin bir kısımlarının bu koniler üzerinde kurulduğu görmekteyiz. Bu kayĢat konisinin bulunduğu alan oldukça büyük risk taĢımaktadır (Foto:42). Bu koniler üzerinde yürümekte oldukça güçtür. ġiddetli yağıĢların görüldüğü dönemlerde kayĢatların kümeler halinde eğim yönünde hareket etmesi ile kayĢat çığları oluĢma riski de bulunaktadır. 171 Foto: 42. Karboğazı mevkiindeki kayĢat konileri ve üzerindeki yayla evleri Çok belirgin olan bu kayĢat konilerinin dıĢında da belirgin kayĢat konileri vardır. Bunların en bariz olanları BaĢoluk Yaylasına giderken Çiğdemgölünü geçtikten sonra yamaçtaki döküntülerdir. Yine güney yamaçlarda eğim derecesinin arttığı alanlarda buzul vadilerinin kenarlarında irili ufaklı birçok kayĢat konisi vardır. Dağın kuzey kesimine baktığımızda da birçok kayĢat konisine rastlamaktayız. Bunlar KoĢan ve Akarca Tepeleri çevrelerinde Horoz vadisi ve Maden vadisi kenarlarında oldukça dikkat çekici vaziyettedirler. KayĢat konileri zirvelerde sirk yamaçları kenarlarında moren depolarının da üzerlerini örtecek Ģekilde sirk yamaçlarında görülürler. Bunlar çok küçük boyutta oldukları için haritaya iĢlenememiĢlerdir. Aynı Ģekilde Aydos Dağı zirve kısımlarının çevresinde ve daha aĢağı kesimlerinde de geniĢ kayĢat konilerine rastlanılmaktadır. 3.1.8. Yüksek Dağlık Saha ve Platolar KuĢağında Arazi Kullanımı Yüksek dağlık kuĢaktaki arazi kullanım durumu diğer kuĢaklara göre çok çeĢitli olmamakla beraber, sade, ancak coğrafi olarak detaylı incelenmesi oldukça zor ve çok emek gerektirmektedir. Buradaki arazi kullanımı asıl olarak hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyetlerinden oluĢmakla beraber, dağ turizmi, sayfiye amaçlı yaylacılık ve avcılık gibi 172 faaliyetlerde mevcuttur. Son yıllarda dağ yürüyüĢü, tırmanma ve kampçılık gibi faaliyetlere yönelik aktivitelerde yapılmaktadır. Yüksek dağlık alanlar kuĢağındaki jeomorfolojik birimler önceki baĢlıklarda detaylı olarak ele alınmıĢ, sahanın jeomorfolojik birimler açısından oldukça zengin olduğundan bahsedilmiĢti. Arazi kullanım durumunun en yoğun olarak hayvancılığın olması, hayvancılık faaliyetinin de kullanım olarak jeomorfolojik birimlerle keskin sınırlarının olmaması nedeniyle, burada arazi kullanım durumu verilirken her jeomorfolojik birime göre değil, faaliyete göre konu ele alınacaktır. Örneğin hayvanların otlatılmasında morfolojik birim sınırları ancak dolaylı etkiye sahip iken, idari sınırlar arazi kullanımını sınırlandırmaktadır. 3.1.8.1. Hayvancılık Amaçlı Yaylacılık Hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyeti bölgede yüzyıllardır sürdürülen bir iktisadi faaliyettir (Bilgili, 2000). Kültüre bağlı olarak daha çok kıl keçisinin hakim olduğu sahada, koyun ve çok az sayıda sığır da beslenmektedir. Yaylaların çoğu yaylacıların bağlı bulundukları kasaba ve köylerin idari sınırları içerisinde yapılmakla beraber özellikle zirve platolarında yer alan yaylacıların çok uzak köylerden gelerek araziyi kiralama yöntemiyle sürdürenleri de mevcuttur. Bunun yanında kendi köy sınırları dahilinde olmamalarına rağmen baĢka köy veya kasaba sınırları içerisinde kendi tapulu arazileri olan yaylalarda mevcuttur. Sahadaki hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyetinin karakterleri, yaylada kalıĢ süreleri zirve platolar ile yüksek platolar arasında da farklılık olduğu için, bu iki katmandaki yaylacılık faaliyeti de ayrı ayrı ele alınacaktır. ÇalıĢma alanı içerisindeki yaylaların tamamını, yaylacılık faaliyetlerini kademeleĢmeye göre ele aldığımızda; en yüksekte zirve yaylaları, onun altında yüksek yaylalar ve en alt kademede ise sayfiye amaçlı yaylalar bulunmaktadır (Harita: 29) 173 Harita: 29. Bolkar Dağları‘nın doğu kesimindeki yaylalar 174 Zirve yaylaları genelde 2400 metrelerden yüksek alanlardaki yaylara karĢılık gelirken, yüksek yaylalar 1300 metreden yüksek 2400 metrelerden daha alçakta bulunan yaylaları kapsamaktadır. Sayfiye amaçlı yaylar ise 900 – 1200 metreler arasındaki daimi yerleĢme sınırı içerisinde yer alan yaylalardır (Foto:43). Bu kademelenmenin ortaya çıkmasında en büyük etken morfolojidir. Foto: 43. Sayfiye amaçlı yaylalardan Çamlıyayla(Namrun) Zirve yaylalar, Bolkar Dağları içerisindeki en yüksek kuĢağı oluĢturan zirve platoları üzerinde yer alan sahada yer alırlar. Yükseltinin fazla olması nedeni ile Pleyistosen döneminde buzullaĢmaya maruz kalmıĢ olan sahaya karĢılık gelmektedir. Bu nedenle yaylalar daha çok buzul vadisi içerisine ve morenlerin yoğunlukta olduğu sahalara kurulmuĢtur (Harita:30). Yaylaların kuruluĢ yerlerinin belirlenmesinde en önemlisi olan su faktörüne bağlı olarak yaylaların buzul gölleri çevrelerinde yoğunlaĢtığını görmekteyiz. 175 Harita: 30. Jeomorfolojik birimler üzerindeki zirve yaylalar 176 Çizelge: 14. Zirve düzlüklerinde yer alan yaylalar Yaylanın Adı Bağlı olduğu idari Birim Bulunduğu Jeomorfolojik Birim Yükselti Kullanan Yerleşmeler Kullanan Aile Sayısı Otlatılan Hayvan Sayısı Keçi Koyun Kışlak Yerleri 900 500 Ardıçlı, Kaburgediği BaĢoluk, Çiğdemgölü Y. Mersin-Tarsus-Ardıçlı Sırt 2500 Ardıçlılı 8 Kırkpınar Y. Karaman, Berendi Vadi kenarı 2840 Berendili 9 Berendi Çakırcan Y. Karaman Berendi Vadi kenarı 2740 Berendili 12 Berendi Camızpınarı Y. Mersin – Çamlıyayla Plato, Dolin 2990 Kızılçukur, Belçınar, UlaĢ 6 Kekrecik Y. Mersin – Çamlıyayla Yazıgöl Y. Mersin – Çamlıyayla Buzul Vadisi 2720 Ayıfak, Ballıca, Kulak 3 Ayıfak, Ballıca, Kulak Kelingölün Y. Mersin – Çamlıyayla Buzul Vadisi 2730 6 Ayıfak, Ballıca, Kulak Katırçayırı Y. Mersin – Çamlıyayla Yüksek plato 2760 Sarıkavak 3 Sayındibi Mersin – Çamlıyayla Yüksek plato 2610 Sarıkavak Kelingölü Y. Mersin – Çamlıyayla Uvala 2950 Belçınar, Fakılar, Namrun Saydibi Y. Mersin – Çamlıyayla Zirve Düzlüğü 2550 5 Kartal Y. Mersin – Çamlıyayla Buzul Vadisi 2700 3 2500 Kızılçukur, Belçınar 2830 250 Çamlıyayla, Sinap Y. 12 2400 Sarıkavak, Belçınar 6 1600 Belçınar, Fakılar, Namrun 350 Çamlıyayla 177 Göğeri Y. Mersin – Çamlıyayla Buzul Vadisi 2720 Hacı recep Y. Mersin – Çamlıyayla Buzul Vadisi 2690 Tarsuslu 5 Tarsus Yazıgöl Y. Mersin – Çamlıyayla 2720 Ayıfak, Ballıca, Kulak 12 Ayıfak, Ballıca, Kulak Yazıgöl Y. Mersin – Çamlıyayla 2725 Ayıfak, Ballıca, Kulak 5 Ayıfak, Ballıca, Kulak Kekrecik Y. Mersin – Çamlıyayla Zirve Düzlüğü 2750 Kırıtlı, Göcükköyü 4 1000 Kırıt, Göcük Kızılbuzluk Y. Konya - Halkapınar Delimahmutlu Zirve Düzlüğü 2700 Tarsuslu 2 250 Tarsus KoĢan Y. Mersin-Tarsus-Gülek Sırt 2650 Gülek 3 Hasançayır Y. Niğde - UlukıĢla Horoz Buzul Vadisi 2980 Horozlu 2 Horoz EĢekçayır Y. Niğde - UlukıĢla Horoz Buzul Vadisi 2980 Horozlu 2 Horoz Karagölyaylağı Konya - Halkapınar Kayasaray 2690 Yellice, Karaburun, Mericek 4 Yellice, Karaburun, Mericek Karagöl Y. Konya - Halkapınar Kayasaray Konya - Halkapınar Kayasaray Zirve Düzlüğü Yılanlıyurt Y. Konya - Halkapınar Kayasaray Zirve Düzlüğü Kızıldüz Y. Buzul Vadisi Buzul Vadisi Zirve Düzlüğü 4 2775 850 Gülek 1 2525 Yellice, Karaburun, Mericek 6 Yellice, Karaburun, Mericek 2590 Yelliceli 7 Yellice 178 Sebüçova Y. Konya - Halkapınar Kayasaray Vadi Kenarı 2400 Kekikdüzü Y. Mersin – Çamlıyayla Sebil Zirve Düzlüğü 2775 Güvercinkaya Y. Mersin – Çamlıyayla Sebil Zirve Düzlüğü 2860 Eğrigöl Y. Mersin – Çamlıyayla Sebil Zirve Düzlüğü 2790 Yellice, Karaburun, Meri 11 Yellice, Karaburun, Mericek 3 Sebil Böğrüeğri, sağlıklı, kırıt 3 179 Zirve platolarında yaklaĢık olarak 31 yayla bulunmakta ve ortalama olarak bu yaylalarda 145 aile mevcuttur. Her ailenin ortalama 200 hayvanı olduğu düĢünüldüğünde 145 * 200 = 29000 küçükbaĢ hayvanın bu arazide otladığı ortaya çıkmaktadır. Bunun koyun ve keçi oranı kültüre göre değiĢiklik göstermektedir. Arazide yapmıĢ olduğumuz gözlemlere göre ve anket sonuçlarından aslında zirve kuĢağında koyun sayısının daha fazla olduğu ortaya çıkmaktadır. Zirveler kuĢağındaki yaylalarda hane sayısı bir alt kuĢağa göre daha azdır. Bunda yaylaya çıkıĢın zorlukları etkili olmaktadır. Bu nedenle 150-200 hayvandan aĢağı hayvanı olanlar bu zirve kuĢağına çıkmamaktadırlar. Ancak bir diğer alt kuĢak olan yüksek yaylar kuĢağına ise daha az hayvana sahip oldukları halde çıkanlar vardır. Yaylaların yer seçimlerinde daha önce bahsedilen mevcut su kaynakları ve otlak alanlarının geniĢ olması en etkili faktörlerdir. Yayla meskenlerinin kuruluĢ yerlerinin seçiminde ise daha çok rüzgardan korunaklı yerler tercih edilmiĢ durumdadır. Eğim olarak çok eğimli alanlarda meskenlerin kurulmadığını görmekteyiz. Bu nedenle yerleĢmeler daha çok buzul vadisi içerisinde, zirve düzlüklerinde veya bir uvala kenarlarında kurulmuĢtur. Bolkar dağlarının güney kesiminde kurulan bazı yaylalar ise sırtlarda kurulmuĢtur. Sırt üzerinde kurulmuĢ yaylaya en güzel örenek Mersin ili, Tarsus ilçesine bağlı Ardıçlı köyüne bağlı BaĢoluk yaylasıdır (Foto:44). Foto: 44. BaĢoluk Yaylası 180 Buzul vadisi içerisinde bulunan yaylaya ise en güzel örneği, zirve platolarında bulunan yaylaların en büyüğü olan Yazıgöl yaylası oluĢturur (Foto:45). Buzul vadisi içerisindeki Yazıgöl çevresinde kurulmuĢ yaylaya yaklaĢık 35-40 yaylacı çıkmaktadır. Foto: 45. Yazıgöl yaylası Zirveler kuĢağında yer alan yaylalara çıkıĢ süresi yayladan yaylaya değiĢmektedir. En uzak mesafeye sahip olan yaylacılar 12 günde yaylalarına ulaĢırlarken en kısa mesafede olanlar ise 6-7 günde çıkabilmektedirler. Zira hayvanların kıĢ döneminde nispeten hareketlerinde yavaĢlamanın olması nedeniyle çıkıĢ esnasında hayvanları yormadan (hamlatmadan) çıkarmak önemlidir. Zirvelere yaz ayının baĢı olan haziranda çıkılır ve en geç haziran 15‘te yaylada olunur. Yaylalara gidiĢ geliĢlerde genellikle hayvanlar otlatılarak götürülür ve getirilir. EĢyalar ise traktörlerle taĢınmaktadır. Yaylalara gidiĢ ve geliĢte Ģartlara göre asıl yaylalarına ulaĢmadan birkaç gün dinlenilen yaylalar da olmaktadır. Buralarda genelde çadırlar traktör römorku üzerine açılır ve orada kalınmaktadır. Arazi Ģartlarından dolayı buralara traktörden baĢka ulaĢım vasıtaları kullanılmamaktadır. Bazı yaylalara ise ulaĢım ancak belirli bir kademeye kadar olmakta, devamında ise hayvanlarla çıkılmaktadır. Bunun en güzel örneği doğu kesimdeki Gülek kasabası sınırları içerisindeki KoĢan yaylasıdır. 181 Yayladan dönüĢ ise küçükbaĢ olarak koyunları bulunan aileler için Ağustos sonudur. Eylül 10‘da yayladan tamamen ayrılınmıĢ olunur zira bu tarihlerde yaylalarda geceleri aĢırı soğuklar baĢlamıĢ durumdadır. Çoğu zaman yaylacılar yaylada iken ekim ayı baĢlarında yaylalara kar düĢtüğü de olur. Toplam yaylada kalıĢ süreleri yaklaĢık üç aydır. Bu bazı dönemlerde 2 ay 20 gün bazı dönemlerde ise 3 ay 10 gün olabilmektedir. Hava Ģartlarına bağlı olarak bu süre değiĢebilmektedir. Bunun yanında ovada arazisi bulunan köylerin hasat edilmiĢ mısır tarlalarını yaymak için de bazı yaylacılar acele ederler. Yaylacıların bir kısmının erken bir kısmının ise geç gittiği de olmaktadır. Yaylaların idari yönden kullanımı çok farklılık göstermektedir. Genelde bir alt kademe olan yaylalar (istisnalar olmakla beraber) köy veya kasaba sınırları dahilinde bulunan yaylacılar tarafından kullanılır. Ancak zirve platosu ve çevresindeki durum nispeten daha karmaĢıktır. Muhtarlardan sözlü ifadelerle almıĢ olduğumuz bilgilere göre yaylalar kuĢağındaki idari taksimat ilçe ve köy sınırlarına göre Ģu Ģekildedir (Harita:31). 182 Harita: 31. Zirve kuĢağındaki yaylaların bulundukları idari sınırlar 183 Zirveler kuĢağındaki yayların bazıları ise oldukça ilginç bir kullanım özelliğine sahiptir. Batı kesimdeki Sebüçova, Yılanlıyurt, Karagöl Yaylağı gibi yayla alanları idari taksimat olarak Konya ili ilçesi Halkapınar – Kayasaray köyü sınırları dahilinde olmalarına rağmen kullanım hakkı, Ereğli - Yellice, Karaburun ve Mericek köylerine aittir. Bu hususta birçok mahkemelik durumlar olmuĢtur. Aslında bu durum yüksek yaylalarda da görülen yaygın bir durumdur. Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerine doğru Yörükler arasında meydana gelen kavgalardan dolayı yaylalara tapu verilmiĢtir. Daha sonraki taksimatta bu yaylalar baĢka köyün sınırları içerisinde kalmasına rağmen eski sahipleri kullanım hakkını ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu nedenle burada Yellice, Karaburun ve Mericek köylülerinin 10 bin dönümlük ortak kullanım haklarına sahip oldukları arazileri vardır. Zirveler kuĢağında bazı yaylacılar kendi sınırlarını da aĢarak baĢka köylerin arazilerini kiralamak yöntemiyle yaylacılık faaliyetlerini sürdürmektedirler. Örneğin, Halkapınar ilçesine bağlı Yassıkaya Köyü, Ġstavul Yaylasını, Delimahmutlu Köyü, Aksu ve Dereiçi Yaylasını, Çakıllar Köyü Aydos güneybatısını ve Kayasaray Köyü ise 1 yayla kiraya vermektedir. Bu köylerin yaylalarını kiralayan yaylacılar Mersin iline bağlı Tarsus ilçesi köylerinden buralara ulaĢmaktadırlar. Aynı Ģekilde Niğde UlukıĢla‘nın Horoz köyü de KoĢan yaylasını Mersin ili sınırları içerisindeki Gülek kasabasından gelen yaylacılara kiraya vermektedirler. Kuzey kesimdeki köylerinin terk ettiği yaylaları, güney kesimde bulunan yaylacılar son bahara doğru hayvan otlatmak için kullanırlar. Buralarda kar örtüsü geç kalktığı için otlak alanları yaz sonlarına doğru oldukça yeĢildir. Hatta buradaki subalpin karakterindeki çayırlara ―çem‖ ismi verilmektedir. Mersin ili, Tarsus ilçesi idari alanı sınırları içerisindeki BaĢoluk yaylasını kullanan yaylacıların oğlakları eylül baĢlarında oralara götürülür ve kendi yaylalarına dönmeksizin burada bir çoban eĢliğinde otlatılır. Zirveler platolarındaki yayla meskenleri genellikle duvar kısımları taĢlarla çevrilmiĢ üst kısımları ise branda ile kapatılmıĢtır. Tarihi dönemler içerisinde oldukça meĢhur olan kıl çadırlar artık hemen hemen tarihe karıĢmak üzeredir. Zirve platolarında yer alan yaylalarda içme suyunun temini diğer kademedeki yaylara göre nispeten daha bir zordur. Sahanın çoğu kısmının kireçtaĢlarından meydana gelmesi nedeniyle sahada su problemi vardır. Yaylalar genellikle ofiyolitik kayaçlar içerisine kuyular açarak su temini yaparlar. Sahada buzul göllerinin oluĢumu da bu 184 ofiyolitik seriye bağlıdır (Harita:5). Zira kireçtaĢları içerisinde oluĢan düdenler suyu direk alta inmesini sağlarken bu kayaçlar suyu tutmaktadır. Foto: 46. Zirve düzlüğünde kurulmuĢ Camızpınarı yaylası Foto: 47. SayınbaĢı yaylası 185 Zirve kuĢağında yer alan yaylalarda üretilen hayvansal ürünler mesafenin uzun olması nedeniyle yaylalarda ―Orbuk" ismi verilen çökme dolinleri veya derin düdenler içerisine depolanarak yayladan inmeye yakın Ģehirlere götürülerek veya yaylalara gelen tüccara satılmaktadır. Orbuklar içerisinde yıl boyu erimeyen daimi kar veya buzlar bulunmaktadır ki bu da tamamen bir doğal soğuk hava deposudur. Bazı orbukların içerisine rahat inilebilirken bazılarına ise ancak iple sarkılarak inilebilmektedir. Foto: 48. Üçağızlı orbuğun iç kısmı Yüksek platolar üzerinde hayvansal amaçlı olarak yapılan yaylacılık faaliyetlerine baktığımızda, birçok özelliğin zirve kuĢağındaki yaylalar ile benzerlik taĢımasına rağmen birçok yönüyle de farklılıkların olduğu görülmektedir. Bu yayla kuĢağı yükseltisi 1375 metre ile 2400 metreler arasında geliĢmiĢ olan yaylaları kapsamaktadır. Genellikle yaylalar kendi köy veya kasaba sınırları dahilinde olup herhangi bir ücretle kiralanan yayla yoktur. Ancak bu kuĢakta da zirve platosunda yer alan yaylalarda olduğu gibi baĢka köy sınırları içerisinde olup kullanım alanı baĢka köylülere ait olan yaylalar mevcuttur. Yüksek yaylalar diye sınıflandırdığımız kademede 45 yayla tespit edilmiĢ ve bunların yerleri koordinat değerlerine göre haritaya yerleĢtirilmiĢtir. 45 yaylada yaklaĢık 186 olarak 230 civarında aile bulunmaktadır. YaklaĢık olarak her ailenin ortalama 200 küçükbaĢ hayvanı vardır. 230*200=46000 küçük baĢ hayvan bu sahada otlatılmaktadır. Bu yaylaların dağılımına baktığımızda bunlar genellikle yüksek plato yüzeylerinde ve çok azıda orta seviyede plato yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Harita: 32). Oldukça derin vadilerle parçalanmıĢ olan yüksek plato parçaları aynı zamanda yaylalar arasında da doğal bir sınır oluĢturmaktadır. Bu nedenle yüksek yaylalar batıdan doğuya doğru bulundukları jeomorfolojik birimlerle iliĢkili olarak, farklılıklar dikkate alınarak iĢlenecektir. 187 Harita: 32. Yüksek dağlık kuĢakta yaylaların dağılıĢı 188 Çizelge: 15. Yüksek platolarda yer alan yaylalar Yaylanın Adı Bağlı Olduğu Ġdari Birim Bulunduğu Yükselti Jeomorfolojik Birim (metre) Kullanan Yerleşmeler Kullanan Aile Sayısı Otlatılan Hayvan sayısı Keçi Tarım Kışlak Koyun Dümbelek Y. Mersin-Merkez-Asrlanköy Polye Kenarı 2250 Burhanköylü 5 Burhanköy Dümbelek Y. Mersin-Merkez-Asrlanköy Polye kenarı 2240 Burhanköylü 15 Burhanköy Dümbelek Y. Mersin-Merkez-Asrlanköy Polye kenarı 2240 Burhanköylü 20 Burhanköy ÖĢün Y. Mersin-Merkez-Atlılar 2250 Gözne ve Sarıveli 12 Yılanovası Y. Mersin-Merkez-Atlılar Yüksek Plato 1975 Atlılar 12 Atlılar Karyaylası Y. Mersin-Merkez-Atlılar Yüksek Plato 2130 Atlılar 8 Atlılar Altınlı Y. Mersin-Merkez-Atlılar Karstik çukurluk 2275 Atlılar 15 Beyyurdu Y. Mersin-Merkez-Atlılar Yüksek Plato 2270 Atlılar 5 Boyun 2210 Sarıkavak, Çakırlı 5 1050 Büklüboyun_Y. Çamlıyayla 250 2000 Ekiz Mehmet Y. Çamlıyayla Yamaçta 2200 Körmenlik 1 300 BaĢoluk_Y. ÇavuĢlu Uvala 1800 ÇavuĢlulu 10 1100 2200 1000 Gözne, Sarıveli Atlılar Sarıkavak,Çakırlı Körmenlik ÇavuĢlu 189 Yaylanın Adı Hacın Bağlı Olduğu Ġdari Birim Bulunduğu Yükselti Jeomorfolojik Birim (metre) Mersin-Tarsus-Çukurbağ Orta Plato Kullanan Yerleşmeler Kullanan Aile Sayısı Otlatılan Hayvan sayısı Keçi 1420 Çukurbağ 10 400 Tarım Kışlak Koyun 600 30d Çukurbağ Hacılarkuyusu Mersin-Merkez-Değnek Y. Uvala 2250 Değnekli 2 450 Korucular Aksu Y. Konya-HalkapınarDelimahmutlu Vadi içi 2200 Tarsuslu 1 200 Tarsus Elmalı Y. Mersin-Tarsus-Gülek Vadi kenarı 1690 Gülekli 2 Elmalı Y. Mersin-Tarsus-Gülek Vadi kenarı 1652 Gülekli 2 500 Kuyucak Y. Mersin-Tarsus-Gülek Vadi kenarı 1365 Gülekli 4 200 Gökoluk Y. Mersin-Tarsus-Gülek Cephe moreni 2040 Gülekli 2 400 Altınlıbucak Y. Mersin-Tarsus-Gülek Birikinti konisi 1700 Gülekli 2 250 Ömerli Y. Mersin-Tarsus-Gülek Vadi kenarı 1750 Gülekli 4 950 2 dn Gülek Elmalı Y. Mersin-Tarsus-Gülek Vadi kenarı 1675 Gülekli 1 250 2d Gülek Karboğazı Y. Mersin-Tarsus-Gülek KayĢat konisi 2000 Gülekli 11 1400 1150 1d Gülek Tahtalıalan Y. Mersin-Tarsus-Gülek Vadi kenarı 1880 Gülekli 4 1000 Gülek Gülek 450 4,5 kaburgediği Gülek 600 Gülek Gülek 100 190 Yaylanın Adı Bağlı Olduğu Ġdari Birim Süneder Y. Mersin-Tarsus-Gülek Kızıloluk Y. Mersin-Tarsus-Gülek YavĢanlı Y. Bulunduğu Yükselti Jeomorfolojik Birim (metre) Kullanan Yerleşmeler Kullanan Aile Sayısı Otlatılan Hayvan sayısı Keçi 1640 Gülekli Vadi kenarı 1930 Gülekli 2 500 Niğde-UlukıĢla-Horoz Yamaç 2030 Horozlu 5 800 Göğceliyurdu Y. Niğde-UlukıĢla - Horoz Vadi kenarı 1750 Horoz 3 Çadırbeleni Niğde-UlukıĢla - Horoz Yamaçta 1680 Horozlu 3 750 karain Y. Mersin-Tarsus-Ġnköy Sırt 2015 Körkuyu Y. Mersin-Tarsus-KeĢli Dolin 1800 KeĢlili 5 600 BahĢi_Y. Mersin-Tarsus-KeĢli Uvala 1650 Kenzin,KeĢli 3 800 Tanzıt Y. Mersin-TarsusOlukkoyağı Sırt 2080 Olukkoyağılı 6 Meydan Y. Mersin-TarsusOlukkoyağı Vadi kenarı 2310 Olukkoyağılı MaĢat_Y. Mersin-Çamlıyayla-Sebil Vadi kenarı 1720 Fakılar, Çamlıyayla Karakoyak_Y. Mersin-Çamlıyayla-Sebil 2460 4 Tarım Kışlak Koyun 1d Gülek Horoz 600 Horoz Horoz 600 KeĢli Kenzin, keĢli Olukkoyağı 1000 Fakılar, Çamlıyayla 191 Yaylanın Adı Bağlı Olduğu Ġdari Birim Bulunduğu Yükselti Jeomorfolojik Birim (metre) Kullanan Yerleşmeler Kullanan Aile Sayısı Otlatılan Hayvan sayısı Keçi Tarım Kışlak Koyun Meydan_Y. Mersin-Çamlıyayla-Sebil Yüksek Plato 2370 Sebilli 3 450 Sebil Karakuyu_Y. Mersin-Çamlıyayla-Sebil Yüksek Plato 2390 Sebilli 2 350 Sebil Derekuyu Mersin-Merkez-Tırtar Uvala 2300 Çayboyu 2 450 Çayboyu Güneykuyu Y. Mersin-Merkez-Tırtar Sırt 2264 Hebilli 6 800 600 Hebilliler Karakuzuluk Y. Mersin-Merkez-Tırtar Yüksek Plato 2375 Tırtar 9 600 1200 Ġkikuyu Y. Mersin-Merkez-Tırtar Yüksek Plato 2400 Tırtar 5 350 650 Kozlu Y. Mersin-Merkez-Tırtar Yüksek Plato 2370 Tırtar 4 250 550 Mandak Y. Konya-HalkapınarYassıkaya 2020 Yassıkaya 10 Yassıkaya Hasanındamı Y. Konya-HalkapınarYassıkaya 1990 Yassıkaya 4 Yassıkaya Ġstavul Y. Konya-HalkapınarYassıkaya 2280 Yassıkayalı 10 TOPLAM Vadi kenarı Tırtar 230 192 Yüksek yaylaları batıdan doğuya doğru ele aldığımızda; en batıdaki yaylalar, Dümbelek platosu üzerindeki yaylalardır. Tamamen karstik bir sahada yer alan yaylalar genellikle polye, uvala ve dolinlerin yaygın olduğu alanlarda kurulmuĢlardır. Yayla meskenlerinin kuruluĢ yerleri için ise genellikle bu karstik Ģekillerin kenar kısımları tercih edilmektedir. Bu yaylaların en büyükleri Dümbelek Yaylası ve ÖĢün yaylasıdır. Her iki yaylada polye kenarına kurulmuĢtur (Harita:33). Harita: 33. Dümbelek platosu üzerindeki yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız) Dümbelek Yaylası, plato alanında bulunan ancak tez sahası dıĢında kalan Hüyük alanı yaylasından sonra en büyük yayladır. Yayladaki hane sayısı 40-45 tir. Bu yayla Arslanköy kasabası sınırları içerisinde olmasına rağmen, Mesin Merkez ilçesine bağlı olan Burhanköy köylüleri tarafından kullanılmaktadır. Bu köylülerin burada arazileri olduğu hakkında ellerinde tapuları bulunmaktadır. Dümbelek yaylası üç ayrı mahalleden oluĢmaktadır. Bunlar birbirlerine yakın yerlerde bulundukları için ayrı ayrı isimler verilmemiĢtir. En büyük olanı ise en batı kısımda bulunan yayladır (Foto:49). 193 Foto: 49. Dümbelek platosunun en batı kısımdaki Dümbelek yaylası Plato üzerinde Dümbelek yaylası dıĢında Tırtar köyü sınırları içerisinde Güney kuyu, Derekuyu, Kozlu, Ġkikuyu ve Karakuzuluk yaylaları, Atlılar köyü sınırları içerisinde ise ÖĢün, Altınlı, Beyyurdu, Karkuyusu ve Yılanovası yaylaları mevcuttur. Değnek köyü sınırları içerisinde ise Suluca yaylası ve Hacılarkuyusu yaylası bulunmaktadır. Buradaki yaylalarda genellikle kendi köylerinden yaylaya çıkanlar olduğu gibi sınır dıĢı köylerden de buralara gelerek kiralama yöntemiyle kullanan yaylacılar da mevcuttur. Bu yaylara gidiĢ ve geliĢler zirve kuĢağında yer alan yaylalara göre farklılık göstermektedir. Yaylada kalınıĢ süresi iki kuĢak arasında yaklaĢık 1 ay bazıları için ise 1,5 ay kadar farklılık gösterir. Yaylaya çıkıĢ genellikle haziran baĢlarında olur ve en geç eylül ayının ortalarında yayladan dönülmektedir. Bu plato üzerinde olan yaylalar zirvedeki yaylalar gibi tamamen kendi kabukları içerisinde hareket eden yaylacılar gibi değillerdir. Bu yaylalara satıcılar gelebilmektedir. Ereğli, Mersin arası ulaĢımın mevcut olması ve buradan maden taĢıyan kamyonlar için yapılmıĢ geniĢ bir yol mevcut olduğundan ulaĢım diğer kuĢağa göre daha kolaydır (Foto:50). UlaĢım aracı olarak ise traktör dıĢında baĢka araçlarda kullanılmaktadır. Yaylacıların sahip olduğu araçlar traktör dıĢında genellikle, kamyon, kamyonet ve otomobildir. 194 Foto: 50. Dümbelek yaylası yolu Dümbelek platosundaki yaylalarda içme suyu genellikle kuyulardan sağlanmaktadır. Bu nedenle yaylaların isimlerinde de kuyu isimleri yaygındır. Kuyulardan sarkıtılan helkelerle çekilen su yalaklara doldurularak hayvanlar da su ihtiyacını gidermektedir (Foto:51). Foto:51. Camızpınarı yaylasında su kuyusu ve önündeki su teknesi 195 Burada da kuyular ofiyolitik kayaçlar içerisine açılmaktadır. Zira ofiyolitik kayaçlar suyu bünyelerine çok geç almakta ve daha sonra geç bırakmaktadır. ÖĢün yaylası ve daha aĢağılarda vadi yamacında bulunan Suluca yaylasında ise kaynak sular mevcuttur. Kuzeydoğuya doğru ilerlediğimizde yüksek yaylaların daha çok sırt, boyun, vadi içi, vadi yamacı ve yüksek plato parçaları üzerinde kurulmuĢ olduklarını görmekteyiz. Bu yaylalar kuruluĢ yerleri ve otlak alanlarının eğimli arazilerden oluĢmaları ve ulaĢım olanakları nedeniyle çok büyük yaylalar olmayıp hane sayısı ortalama 3-4 olan yaylalardır. Bu kısımdaki yaylalar genellikle Çamlıyayla, Sebil, Olukkoyağı ve Ġnköy sınırları içerisinde bulunan yaylalardır. Batıdan doğuya doğru, Karakuyu, Meydan ve MaĢat yaylaları Sebil kasabası idari sınırları içerisindedir (Foto:52). Bu yaylalarda hem keçi hem de koyun mevcuttur. Çatak mevkiinde vadi yamacına kurulmuĢ olan MaĢat yaylasından sonra Büklüboyun yaylasına ulaĢılmaktadır. Büklüboyun yaylasının doğusunda ise sadece tek bir haneden oluĢan Ġkiz Mehmet Yaylası yamaçta kurulmuĢtur. Vadinin diğer tarafında ise Olukkoyağı sınırları içerisinde ve sırtta kurulmuĢ olan Tanzıt yaylası bulunmaktadır (Harita:34). Foto: 52. Çatak mevkiindeki MaĢat yaylası 196 Harita: 34. Çamlıyayla kuzeyindeki yüksek yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız) Büklüboyun yaylası boyunda kurulmuĢ bir yayladır (Foto:53). Bu boyunun oluĢması Bolkar dağlarının güney kesimini Ģekillendiren kademeli fayların en büyüklerinden olan düĢey atımlı fayın düĢen blok‘un, batıdan geriye doğru aĢındırma yapan Karanlım dere ve doğudan geriye doğru aĢındırma yapan ArdıçlıtaĢ deresinin aĢındırılması sonucu oluĢmuĢtur. Bu kesim aynı zamanda yüksek yaylalar kuĢağının en üst sınırını da oluĢturmaktadır. Buradan 300 metrelik bir yamaçla zirve düzlüklerine çıkılmaktadır. 197 Foto: 53. Büklüboyun yaylası Kuzeydoğuya ilerlediğimizde üçüncü yayla grubunu Gülek kasabası sınırları içerisindeki yaylaların oluĢturduğu görülür. Buradaki yaylaların bulundukları kısımları aĢağı kısımlarda daralan vadiyle güneye doğru açıldıkları için ve daralan, geri kısımda ise geniĢ düzlüklerin olmasından dolayı buralar boğaz olarak isimlendirmiĢlerdir. Bu nedenle gülek kasabası sınırları içerisindeki bu yüksek yayları iki ana grup olarak; Karboğazı ve Elmalıboğaz yaylak alanında bulunan yaylalar olarak iki grupta ele alınacaktır. Karboğazı vadisi içerisindeki yaylak alanında 4 adet yayla bulunur. Bunlar alçaktan yükseğe doğru, Kuyucak, Süneder, Tahtalıalan ve Karboğazı yaylalarıdır (Harita:35). 198 Harita: 35. Gülek Kasabası sınırları içerisindeki yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız) Kuyucak yaylası rakım olarak en alçakta bulunan hayvancılık amaçlı yaylaya karĢılık gelir. 1375 m. yükseltideki yayla yaz mevsiminde yaylak olarak kullanılmakta, kıĢ mevsiminde ise kıĢlak olarak kullanılmaktadır. Burası aynı zamanda orman alanı içerisindedir (Harita:35). Sahada yeni ağaç dikiminin olmaması ve mevcut ağaçlar hayvanların zarar veremeyeceği nitelikte olmasından dolayı yayla olarak kullanılmaya devam etmektedir. Bu yaylada 4 hane yaylacı bulunmakta ve bunların 400 koyun ve 200 keçi olmak üzere 600 küçük baĢ hayvanları mevcuttur. Kuyucak yaylasının kuzeybatı kesiminde Süneder yaylası mevcuttur. ġuan 2 yaylacının bulunduğu yayla, yamaçta kayĢat konileri üzerinde kurulmuĢtur. Tahtalıalan yaylası Karboğazı yaylak alanındaki ikinci büyük ve nispeten orta kademedeki bir yayladır. 1880 rakımındaki yaylada küçükbaĢ olarak sadece koyun bulunmaktadır. 4 hane yaylacının bulunduğu alanda 1000 civarında koyun bulunmaktadır. Vadi kenarında kurulmuĢ olan yaylada koyunların otlatılma düzenleri keçiye göre farklılık 199 arz etmektedir. Keçiler akĢamları çadır etrafında geceyi geçirirlerken koyunlar akĢam üzeri yayladan ayrılır ve sabah saat 9 sıralarında yaylaya dönerler ve akĢama kadar yayladaki yatakta kalırlar (Foto:54). Foto: 54. Tahtalıalan yaylası ve yataktaki koyunlar Tahtalıalan yaylasından daha yüksekte ise 2000 metrelerde Karboğazı yaylası yer almaktadır. Tamamen kayĢat konileri üzerinde kurulmuĢ olan bu yayla yaylak alanındaki en büyük yayladır. 11 hanenin faaliyet gösterdiği yaylada 1400 keçi ve 1150 koyun olmak üzere 2550 küçükbaĢ hayvan bulunmaktadır. Yayla yukarı ve aĢağı mahalle olarak ikiye ayrılmıĢ durumdadır. Yukarı mahalle tamamen kayĢat konisi üzerinde, diğeri ise nispeten kenarda sayılır ama koninin ağzı kısmındadır. Yukarı mahalle tamamen keçicilerden oluĢurken, aĢağı mahalle koyuncudur. Karboğazı yaylasında hemen hemen her ailenin evinin önünde kendi ihtiyaçlarını karĢılayabilmek için domates, soğan, patates gibi ürünlerin ekildiği küçük çevrili alanlar da mevcuttur (Foto:55). Aslında rakımın yüksek olmasına rağmen bu ürünlerin yetiĢmesi vadi tabanındaki yaylanın kuzey rüzgarlarına karĢı korunaklı ve güney rüzgarlarına karĢı ise açık olmasından kaynaklanmaktadır. 200 Foto: 55. Karboğazı yaylası yukarı mahalle Foto: 56. Karboğazı yaylası aĢağı mahalle Karboğazı yaylak alanında toplam 21 hane yaylacı ve bunlara ait toplam 4500 küçükbaĢ hayvan bulunmaktadır. 201 Gülek kasabası sınırları içerisindeki ikinci yaylak alanı ise Elmalıboğaz yaylak alanıdır (Harita:36). Pliyo-Kuvaterner döneminde akarsular ve yan kolları tarafından doldurulmuĢ olan malzemeler üzerine kurulmuĢ olan yaylalar en alt kısımlarda yoğunlaĢmaktadır. Elmalı yaylaları yaylak alanındaki en alt kısımdaki yaylaları oluĢturur. Burası 1700 metrede kurulmuĢ üç mahalleden oluĢmaktadır. Orman sınırının 1800 metrelerden geçtiği alanımızda bu yaylanın en alt mahallesi aynı zamanda orman sınırı içerisinde kalmaktadır. Bu yaylanın bir diğer özelliği ise yaylalar içerisinde en geniĢ ekim alanına sahip olmasıdır. YaklaĢık 4,5 dönümlük ekili alan mevcuttur. Bu üç mahalde 5 hane yaylacı ve bunların 750 adet keçi, 450 adet koyun olmak üzere toplam 1200 küçükbaĢ hayvan mevcuttur. Harita: 36. Elmalıboğaz yaylak alanındaki yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız). Elmalı yaylasının güney batısındaki bir diğer yayla ise Altınlıbucak yaylasıdır. Bu yayla oldukça geniĢ bir birikinti konisi üzerine kurulmuĢtur. Bu yaylada 2 hane yaylacı bulunmaktadır. Bu yaylacıların 250 adet keçi ve 100 adet koyun olmak üzere 350 adet küçükbaĢ hayvanları bulunmaktadır. 202 Kuzeye doğru ilerlediğimizde, Elmalı deresinin batı kısmında bir diğer yayla ise Ömerli yaylasıdır. Ġki derenin birleĢim yerinin arasında kurulmuĢ olan yaylanın gerisinde oldukça yüksek ardıç ağaçları bulunmaktadır. 4 hane yaylacının bulunduğu yaylada 950 civarında keçi bulunmaktadır. Bu yaylada koyun bulunmamaktadır. Foto: 57. Ömerli yaylası Ömerli yaylasının kuzeyinde Kızıloluk yaylası bulunur. Bu yayla aslında ayrı bir yayla olmayıp daha yüksekteki Gökoluk yaylasının alt kademesidir. Haziran baĢlarında belirli bir müddet yaklaĢık 1 ay kadar burada yayla yapan yaylacılar temmuz ayında Gökoluk yaylasına çıkarlar. Kızıloluk yaylasındaki ekili alanlarını da ihmal etmezler (Foto:58). 203 Foto: 58. Kızıloluk yaylasında ekili alan Elmalıboğaz yaylak alanında, araçla ulaĢımın yapılabildiği en yüksek yayla 2040 metre yükseltideki Gökoluk yaylasıdır (Foto:59). Cephe morenlerinin hemen gerisinde kurulmuĢ olan yaylada 2 hane mevcuttur. Bu iki hanenin yaklaĢık 300 adet küçük baĢ hayvan (keçi) mevcuttur. Foto: 59. Gökoluk yaylası 204 Elmalıboğaz yaylak alanının en yüksek yaylasını, Gökoluk yaylasının kuzeyindeki 2200 yükseltide yan morenler üzerine kurulmuĢ olan KoĢan yaylası oluĢturmaktadır. KoĢan yaylasında 3 hane koyuncu vardır. Bu üç haneye ait 900 adet koyun mevcuttur. Elmalıboğaz havzasında yaklaĢık 15 hane yaylacı ve bunlara ait 2000 adet keçi ve 1250 adet koyun olmak üzere toplam 3250 adet küçükbaĢ hayvan bulunmaktadır. Bu hayvanların % 90-95 kadarı yaylaya çıkan yaylacıların olmakla beraber tamamı kendilerinin değildir. Yaylacıların katıntı ismini verdikleri hayvanlarda mevcuttur. Bunlar yerleĢik hayata geçmiĢ olan yaylacıların hayvanlarıdır. Hayvanlar yazı yaylada geçirsin diye yaylacılara katıldıkları için buna katıntı ismi verilmiĢtir. Katıntılar için yapılan anlaĢma aileden aileye değiĢmektedir. Bazıları sezon sonunda mal sahiplerine belirli bir oranda peynir ve yağ verir. Katıntı hayvanlardan elde edilen bu hayvansal ürünler hasap edilir % 70 civarında bir oranı mal sahibine % 30‘u ise yaylacıya kalır. Oğlaklar yarı yarıya paylaĢılır. Bazıları ise hayvan baĢına 10 YTL vermektedir. Bu durumda yaylacı katıntıdan elde edilen ürünlerin tamamını mal sahibine verir. Hem Elmalıboğaz ve hem de Karboğazı yaylak alanındaki yaylacılar yaylaya 10-15 mayıs tarihleri arasında çıkarlar ve kar yağana kadar yaylada kalırlar. Bu da toplam 5 ay 25 gün bazı yıllar tam 6 ay yaylada kalmaktadırlar. KıĢlakları hemen yanı baĢlarında yani Gülek kasabası sınırları içerisinde olduğu için ve buralarda en uzak yaylanın kıĢlak yönüne olan mesafesi 25 km yi geçmemesi nedeniyle dönüĢte acele etmezler. Yaylaya çıkarken Elmalı vadisi içerisindeki geçici yaylaklarında 1 aya yakın kalırlar. Bu nedenle hem Elmalıboğaz ve hem de Karboğazı vadisi içerisinde üzerine branda çekilerek kullanılmaya hazır yayla evi çatmalarını görmek mümkündür (Foto:60). 205 Foto: 60. Elmalıboğaz vadisi içerisinde çıkıĢ ve iniĢlerde kullanılan yayla evi çatması. Yaylada her aile en az 1 ton beyaz peynir ve 25-30 kilo tereyağı elde eder. Yaylalarda hayvanların en fazla süt veriminin olduğu ay haziran ayıdır. Zira bu ayda ot veriminin çok yüksek olduğu bir dönemdir. Temmuz – Ağustos aylarında süt verimi az ancak sütler oldukça yağlıdır. Ġsteğe bağlı olarak ta çökelek, lor yapılmaktadır. Gülek kasabası sınırları içerisindeki bu yaylalarda hayvanlardan elde edilen süt ürünleri, diğer yaylalarda olduğu gibi orbuklarda saklanır. Bu yaylaların bir diğer avantajlı yanları ise ürünlerini çok kısa zamanda pazarlama imkanlarının olmasıdır. Bu da yaylacılığı çok canlı kılmaktadır. Bu yaylalara hem idari olarak bağlı bulundukları Gülek kasabası çok yakın, hem de Elmalı yaylak alanının güneybatısında bulunan Akçatekir yaylası oldukça yakındır (Çizelge:16). Bu yaylalarda hayvansal ürünlerin her gün pazarlanma olanağı vardır. 206 Çizelge: 16. Elmalıboğaz ve Karboğazı yaylalarının Gülek kasabası ve Akçatekir yaylasına olan uzaklıkları (km olarak) Boğaz adı verilen Yayla Gülek Kasabasına Akçatekir Yaylasına Yaylak alanı YerleĢmesi oalan uzaklığı(km) olan uzaklığı (km) Elmalıboğaz Elmalı Y. 20 9,5 Elmalıboğaz Altınlıbucak Y 22 11,5 Elmalıboğaz Ömerli Y. 21 10,5 Elmalıboğaz Kızıloluk Y. 22,5 12,5 Elmalıboğaz Gökoluk Y. 24 13 Elmalıboğaz KoĢan Y. 24,5 13,5 Karboğazı Kuyucak Y. 8,5 10,5 Karboğazı Süneder Y. 12,5 14,5 Karboğazı Tahtalıalan Y. 17 19 Karboğazı Karboğazı Y. 18 20 Hayvanlardan elde edilen yün, yapağı ve keçi kılı, yaylaya gelen tüccarlar tarafından satın alınır. Karboğazı yaylalarının ulaĢım imkanlarının daha kolay olması ve yayladaki hane sayısının fazla olması nedeniyle seyyar satıcılar da bu yaylalara gelmektedirler. Yayladan dönüĢ kasım ayı baĢlarından itibaren olmaktadır. Ancak bazı aileler eylül 10-15‘te ayrılabilmektedirler. KıĢlak olarak genellikle Gülek kasabası çevresi kullanılırken bir aile (AyĢe Kelle ailesi), Kaburgediği köyünden arazi kiralayarak kıĢlak olarak burayı kullanmaktadır. Yüksek yaylaların son grubunu ise Akçatekir – EcemiĢ koridorunun doğu kesimindeki KesiktaĢ Tepesi (2002) doğusundaki yaylalar oluĢturmaktadır. 1800-2000 metre yükseltideki bu yüksek plato üzerinde, birçok terkedilmiĢ yayla da mevcuttur. Aktif 207 olan yaylalar ise; Körkuyu, BahĢi ve BaĢoluk yaylalarıdır (Harita:37). Ayrıca Çukurbağ köyünün kuzeybatısındaki Hacın yaylasını da bu gruba dahil edebiliriz. Harita: 37. Akçatekir Doğusundaki dağlık Kütle üzerindeki Yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız). Büyük bir kısmı yüksek plato ve bir tanesi ise orta seviyedeki plato üzerine kurulmuĢ olan bu yaylalar arasında da farklıklar vardır. Burada Körkuyu ve BahĢi yaylaları Mersin ili, Tarsus ilçesi, KeĢli köyü sınırları içerisinde olan orman içi yaylalarıdır. Yine Hacın yaylası da Çukurbağ köyü sınırları içerisindeki bir orman içi yayladır. Alan JuraKretase yaĢlı kayaçlardan meydana geldiği için saha tamamen karstik plato niteliğindedir. Bu nedenle BaĢoluk dıĢındaki yaylalar içme sularını kuyulardan elde ederler. Bu durum yayla isimlerine de yansımıĢ olup genellikle yayla isimlerinin sonları kuyu ile bitmektedir. Körkuyu yaylasında 5 hane yaylacı bulunmakta ve bu yaylacılara ait 600 adet keçi ve 600 adet koyun olmak üzere 1200 civarında küçükbaĢ hayvan mevcuttur. Çadırlar genellikle sedir ve ardıç ormanlarının karıĢım kuĢağında ağaçlar arasına yapılmıĢ durumdadır (Foto:61). 208 Foto:61. Sedirler arasında kurulmuĢ bir yayla evi Ġçme suyu buralarda da kuyulardan temin edilmektedir. Kuyuların bazıları çok yüksek seviyeye kadar su bulundururken(Foto: 62), bazılarında ise ancak 8-10 metreden su çekilebilmektedir. Foto: 62. Ġçme suyu temin edilen kuyu 209 Ürünlerin pazarlanması için yaya olarak veya hayvanları ile Akçatekir yaylasına inerler. Zira karayolu ile Akçatekir‘e ulaĢım oldukça uzaktır. Aslında bu yaylaların yakınına kadar traktör yolu olmakla beraber tam yayla evlerinin önüne ulaĢım yoktur. Foto: 63. Körkuyu yaylası BaĢoluk yaylası buradaki yaylaların en büyüğüdür. Yayla Tarsus ilçesi ÇavuĢlu köyüne ait olmakla beraber KeĢli sınırları içerisindedir. Bu yaylanın bir diğer özelliği de hayvanları olmadığı halde sayfiye amaçlı birkaç ailenin bu yaylaya çıkmıĢ olmalarıdır. Zira yayladaki aile sayısı 10 civarında ancak hayvan sayısı ise 1200 civarındadır. Bu da göstermektedir ki burada 4 aile sayfiye amaçlıdır. Altı aile ise hayvancılık amaçlı olarak yaylayı kullanmaktadırlar. Yayladaki küçükbaĢ hayvanlar tamamen keçilerden oluĢmaktadır. Bunun yanında 5 adet büyükbaĢ hayvan mevcuttur. Yayla tamamen karstik bir alanda kurulmuĢ ve kuzey kesiminde çok büyük bir uvala bulunmaktadır. Yaylada otlatmanın fazla olması nedeni ile diğer otların bitmesi ve gevenlerin adeta bu uvalayı doldurduğunu görmekteyiz. Yayla evleri çevreden temin edilen ağaçlarla çadır iskeleti kurulmakta ve daha sonra branda ile kapatılarak kullanılmaktadır (Foto:64). Buradaki keçiler pek fazla çobana ihtiyaç duymazlar. Sürüler vakti geldiğinde kendileri yataklarından hareket ederek yayılıma giderler ve daha sonra vakti geldiğinde ise kendileri çadıra dönerler. 210 Foto: 64. BaĢoluk yaylası Yaylada hayvancılıkla uğraĢan her aile süt ürünlerinden 1,5 ton beyaz peynir, 30-40 kilo tereyağı yaparlar. Bunları pazarlamak için diğer yaylalarda olduğu gibi bunlarda Akçatekir yaylasına giderler. Hayvanlardan elde edilen kıl ise tüccarların yaylaya gelmesi ile satılırlar. BaĢoluk yaylasında içme suyu kuyudan değil çeĢmeden sağlanmakta ve bu çeĢmenin yaylaya uzaklığı 200 metre civarındadır. Çadırların yanında aynı zamanda dinlenme amaçlı iki katlı haymalar da mevcuttur. Bu yaylanın kuzeydoğusunda çalıĢma alanını sınırlandıran Belemedik vadisi vardır (Foto:65). 211 Foto:65. BaĢoluk yaylası kuzeyinden Belemedik(Çakıt) vadisinin görünüĢü Bu kütle üzerindeki bir diğer yayla ise orta yükseklikteki plato üzerindeki Hacın yaylasıdır. Yayla 1420 metre yükseltidedir. Yaylada 1000 civarında küçükbaĢ ve 100 civarında ise büyükbaĢ hayvan mevcuttur (Çizelge:16). Yayla orman sınırları içerisinde Karadeniz yaylalarını andırır vaziyettedir (Foto:66). Foto: 66. Hacın yaylasından görünüm 212 Bu yaylanın bir diğer özelliği ise yaylada diğer yaylalara göre çok daha yoğun bir Ģekilde tarım yapılmasıdır. Yaylanın 1400 metrelerde bulunması nedeniyle buradan çok değerli yayla ürünleri elde edilir. Bu kütle üzerindeki diğer yaylacılar gibi bu yaylacılar Pazar ihtiyaçlarını gidermek için Akçatekir yaylasına gitmezler. Zira kendi köyleri çok yakındır. Bu belirtilen yaylaların dıĢında birde UlukıĢla ilçesinin Horoz köyü çevresinde yaylalar mevcuttur. Burada 10 aile köye yakın yaylalarda yaylacılık faaliyetlerini gerçekleĢtirirler. Bu yaylalar Horoz yaylası, Kızıltepe, KuĢak ve Kevenliçukur yaylalarıdır. Bu yaylalar orman sınırının hemen üst sınırında olup kırları otlatan yaylacılardır. Bu yaylaların evlerinin önüne kadar yol yoktur. Belirli bir mesafeye kadar traktörle çıkıldıktan sonra yük hayvanları ile eĢyalar yaylaya taĢınmaktadır. Horoz köyü yaylalarında zirve kuĢağındaki yaylalar hariç kıl keçisi hakimdir (Foto:67). Yaylacılar ihtiyaçlarını karĢılamak için kendi köylerine ve Çiftehan kasabasına giderler. Foto: 67. Horoz Köyü Yaylası 213 Bunların dıĢında UlukıĢla kasabasının köylerinin de yaylaları mevcuttur. Ancak bunların hemen hemen hepsi terkedilmiĢ durumda olup, dağ yamacına yakın olan köylerin hayvanları yukarılara kadar çıkartılarak otlatılmaktadır. 3.2.8.2. Sayfiye Amaçlı Yaylacılık Yüksek kuĢakta yer alan sayfiye amaçlı yaylacılık iki yaylada gerçekleĢmektedir. Bunlardan birincisi Maden Buzul vadisi içerisinde yer alan Meydan Yaylasıdır. Diğeri ise aslında Hayvancılık amaçlı yayla olmasına rağmen, son yıllarda hayvancılığı bırakmıĢ olmalarına rağmen dinlenme amaçlı olarak bu yaylaya çıkan ailelerinde bulunduğu BaĢoluk Yaylasıdır. Meydan yaylası Maden köyü sınırları içerisindedir. Bu yaylaya ulaĢım imkanlarında kolay olması nedeniyle genellikle, UlukıĢla, Darboğaz kasabası ve Maden köyünden insanlar gelmektedir. Hafta sonunu değerlendirmek amacıyla günübirlik sayfiye amaçlı gelen yaylacılar olmakla beraber gecelemek amacıyla gelenlerde vardır. Bunların bazıları ise yaylanın hemen yukarısında bulunan Karagöl kenarında çadırlarını kurarak geceyi burada geçirmektedirler. Bunların dıĢında haftalık gelip kalanlar ve 1 haftadan uzun kalanlar vardır. Burada haftalık kalanların çoğu aslen Darboğazlı olmakla beraber memleketlerine tatile gelmiĢ olanların tatillerini daha serin, sessiz ve seyri bol olan bir yerde geçirmek amacıyla bu yaylaya çıktılarını görmekteyiz. Bunda ailelerinin daha önceleri buraya hayvanlarını otlatmak amacıyla çıkartmıĢ olmaları nedeniyle o çocukluk yıllarını geçirmiĢ oldukları yerlere duyulan özlem ve sevginin sonucunda da buralara gelip kalmayı tercih ettiklerini görmekteyiz. 214 Foto: 68. Meydan yaylasında bir haftasonu Foto: 69. Meydan yaylası BaĢoluk yaylası yukarıda bahsedildiği gibi hayvancılık amaçlı yaylacılığın hakim olduğu yerdir. Ancak zamanla Ģu anda birkaç aile ile baĢlamıĢ olan sayfiye amaçlı 215 yaylacılık muhtemelen zamanla daha da geliĢecektir (Foto:70). Fakat Ģu da bir gerçektir ki BaĢoluk yaylasına ulaĢım çok zordur. Zira traktör dıĢında ulaĢım aracı tam yaylaya kadar ulaĢamamaktadır. Bu nedenle BaĢoluk yaylasında hayvancılık amaçlı yaylacılığın gölgesinde baĢlamıĢ bir sayfiye yaylacılığı vardır. Ġleriki yıllarda hayvancılık amaçlı yaylacılığın bitmesi durumunda sayfiye amaçlı yaylacılıkta bitebilir. Foto: 70. BaĢoluk yaylasında hayvancılık amaçlı ve sayfiye amaçlı yaylacılar bir arada 3.2.8.3. Dağ Turizmi Yüksek dağ alanlarının turizme kazandırılması, bu sahaların insanlar tarafından kullanımı da oldukça önemli bir arazi kullanım durumudur. Bolkar dağlarında turizm açısından çekici faktörlerin baĢında; seyirlik doğal bir ortamın mevcudiyeti, buzulların Ģekillendirdiği yalçın kayalıklar ve yine buzulların oluĢturduğu buzul gölleri insanı cezbeden doğal güzelliklerdir. Sahadaki zirvelerin görünümü ve bu zirvelere yapılan tırmanıĢlar ayrı bir cazibe unsurudur. Zira Medetsiz zirvesi 3524 metre rakımı ile dağcılar için inanılmaz bir güzellik oluĢturmaktadır. Bu saydığımız unsurlar Maden köyünün kuzeybatı kesimindeki Meydan yaylası ve onun hemen üst kısmınki Karagöl ve Çinili göl çevresinde yoğunlaĢmaktadır (Foto:71). 216 Foto: 71. Karagöl Bolkar Dağlarında buzul gölü olarak sadece bu iki göl değil, yaklaĢık 15 civarında buzul gölü bulunmaktadır. Bunların çoğu Karagöl veya Çini(Çinili) göl isimleriyle tanınmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasında buzulların aĢındırdığı ofiyolitik kayaçlar içerisinde oluĢan bu göllerin siyah bir görünüme sahip olması nedeniyle bu isimle tanımlanmaktadır. Zirve tırmanıĢları Bolkar Dağları‘nda ayrı bir öneme sahiptir. Genellikle yaz dönemlerinde gerçekleĢtirilen zirve tırmanıĢları için dağcılar kuzey veya güney yamaçlardan tırmanırlar. TırmanıĢ için seçilen kamp yeri kuzeyde Karagöl veya Çinili kenarına kamplarını kurarlar. Güneyden tırmananlar ise Karboğaz yaylasına çadırlarını kurarlar. Bu kamp yerlerinden itibaren çıkıĢ ve iniĢler tek gün içerisinde gerçekleĢtirilir. AraĢtırma sahamızın bu yüksek kademesinde gerçekleĢtirilen bir diğer turizm faaliyeti ise dağ yürüyüĢüdür (Treaking). Karagöl ve çevresinde genelde münferit olarak gerçekleĢtirilen bu aktivite daha organizasyonlu bir Ģekilde sahamızda gerçekleĢtirilir. Ereğli Dağcılık federasyon Kulübü tarafından yıllık Ereğli – Çamlıyayla yürüyüĢü gerçekleĢtirilmektedir. Organizasyonun kapsamına bağlı olarak bazı yıllar 30, bazı yıllar ise 50 kiĢilik bir grupla yürüyüĢ gerçekleĢtirilir. Bu yürüyüĢ genellikle Ereğli‘den baĢlar ve 4 gün sürmektedir. 4. gününde Çamlıyayla ilçe merkezine ulaĢılır (Harita: 38). 217 Harita: 38. Ereğli – Çamlıyayla yürüyüĢ rotası Ġlk gün Deli Mahmutlu köyünü geçerek Aydos dağı eteklerinde kamp kurulur. Sabah eĢyalar traktöre yüklenir ve yaylacıların kullandığı traktör yolunu kullanarak Yazıgöl Yaylalarına ulaĢılır. YürüyüĢ ekibi ise daha kısa ama daha dik olan patikayı takip ederek ve yürüyüĢ parkurunun en zorlu kısmı olan Aydos eteklerinden tırmanırlar. Bir müddet vadi içerisini takip ederek Kızılkuzdaki Aksu ġelalesini görürler ve vadi içerisindeki yaylacılarla sohbet ettikten sonra ġekerpınar yaylasına çıkıldığında parkurun en zorlu kısmı bitirilmiĢ olur. Buradan Yazıgöl yaylalarının bulunduğu alanda kararlaĢtırılan bir yaylada gece kalınır ve yaylacılarla sohbetler yapılır. Yazıgöl yaylalarının bulunduğu alan yaklaĢık 3000 metrelerde bulunup ekip için inanılmaz büyüleyici bir etkiye sahiptir. Sabahın ilk ıĢıkları ile yaylalarda fotoğrafların çekilmesi doğal güzelliklerin teneffüs edilmesi sağlanır. III. Gün Yazıgöl yaylalarından Tanzıt yaylasına doğru yola çıkılır. Belirli bir müddet buzul vadisi takip edildikten sonra oldukça eğimli olan vadi 218 yamacı takip edilerek yaklaĢık 2500 metrelerde yer alan yaylalara ulaĢılır. Geceyi bu yaylalarda veya vadi içerisine inilerek Papazın baĢı ismi verilen mesire yerinde geçirirler. 4. günde ise bu mesire yerinden Çamlıyayla‘ya kadar yürüyüĢ gerçekleĢtirilir. Bir diğer güzergah ise, zirvede Yazıgöl yaylasına uğramadan 2750 metredeki Eğrigöl yaylasında II. Gece geçirildikten sonra Saydibi yaylaları takip edilerek Ana Ardıç mevkisinden Papazın baĢı mevkisine inilerek gece burada geçirilir. Böylece geleneksel Bolkar dağı yürüyüĢü tamamlanmıĢ olur. Buradan itibaren kara yolu ile Mersin veya Adana ulaĢırlar. 219 Harita: 39. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminin turizm haritası 220 Bu kuĢakta yer alan bir diğer turizm aktivitesi hafta sonu mesire alanı olarak kullanılan sahalardır. Bu konuda da yine en uygun yerin Karagöl çevresi olduğunu görmekteyiz. Bu amaçla genellikle hafta sonlarında buralara gidilerek serin hava da piknik yapılmaktadır. AraĢtırma sahamızda bir diğer turizm çekiciliği ise son zamanlarda yaygınlaĢtırılan ve yaban hayatı koruma ve yaĢatma faaliyetleri kapsamında bazı bölgelere yaban keçilerinin bırakılmasıdır. Bu konuda seçilmiĢ iki önemli alan bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Cehennemdere vadisinin yukarı çığırı, diğeri ise KesiktaĢ tepesi ile BaĢoluk yaylası arasındaki kırsal sahadır. Buralara insanlar bu hayvanları gözlemlemek için gitmektedirler. ġu an çok sınırlı bir Ģekilde sadece bilen insanlar bu aktiviteyi gerçekleĢtirirken zamanla bu yaygınlaĢacaktır. Yüksek dağlık alanlar kesimi içerisinde kalan bir diğer turizm olanağı ise tarihi yerlerdir. Bunlardan Akçatekir batınında ki kale en yoğun olarak ziyeret edilen kaledir. Bunun dıĢında bir diğer yüksek kale ise Gülek kasabası kuzeydoğusundaki Gülek kalesidir. Akçatekir batısındaki kale 1670 metre yükseltide iken, Gülek kalesi 1510 metre yükseltidedir. ÇalıĢma alanında bunların dıĢında birçok tarihi kale bulunmakla beraber bunlar 1500 metreden daha alçak olan orta seviyedeki plato alanlarına bulunmaktadır. Bu neden bu kaleler hakkında diğer bölümde detaylı bilgiler verilecektir. 221 3.3. ORTA YÜKSELTĠDE KĠ PLATO ALANLARI KUġAĞI VE ARAZĠ KULLANIM (1000-1750m) Orta kuĢak yükseltisi 1000-1750 metreler arasında olan düzlükleri kapsamaktadır. Bu düzlükler güney kesimde Bolkar Dağları‘nın ana uzanıĢ eksenine paralel olarak kuzeydoğu-güneybatı istikametinde uzanmaktadır. Kuzey kesimde ise biraz farklı olarak Bolkar Dağları‘nın plato sahasının geniĢlemesinden dolayı bu düzlükler genel olarak doğubatı istikametinde uzanmaktadır. AĢınım dönemi olarak Üst Miyosen dönemine karĢılık gelmektedir. Orta kuĢak dikey ölçekte ortalama 750 metrelik yükselti farkına sahip, yatay mesafede ise farklı alanlarda değiĢiklik göstermekle beraber ortalama 20 km‘lik geniĢliğe sahip bir alanı kapsamaktadır (ġekil: 22) Orta kuĢak içerisinde geniĢ alan kaplayan jeomorfolojik birimler; orta yükseltideki platolar, EcemiĢ-Akçatekir grabeni (Akçatekir bölümü), vadiler, karstik Ģekiller ve platoluk sahadan yüksek dağlık kuĢağa geçiĢ kısımlarında oluĢmuĢ geniĢ birikinti konileridir. Karstik Ģekillerden genelde yaygın olan dolin, uvala ve mağaralardır. Orta kuĢak yoğun olarak sayfiye yaylalarının bulunmasından dolayı sayfiye yaylalar kuĢağı olarak da adlandırılmaktadır. Ġktisadi faaliyetlerin çoğunluğu ve buna bağlı olarak da arazi kullanım Ģekli buna göre Ģekillenmektedir. Sayfiye yaylarının yanında bu kuĢakta bağ ve bahçe alanları mevcuttur. Özellikle kuzey kesimde bahçe alanlarının daha da yoğunlaĢtığını görmekteyiz. 222 ġekil: 22. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminin KB – GD istikametinde profili 223 3.3.1. Platolar (AĢınım Düzlükleri 1000-1750 Metreler) Orta yükseklikteki plato alanları yükseltisi 1000 ile 1750 metreler arasında bulunan düzlükleri kapsamaktadır. Bu düzlükler Erol sistemine göre Üst Miyosen DII aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b). Bu alanlar araĢtırma alanının batısında Arslanköy kasabası, kuzeydoğuya doğru Sebil ve Çamlıyayla kasabalarının üzerinde bulunduğu oldukça geniĢ alanlı bir platoluk sahadır (Harita:40). Bu platoluk sahanın Ģekillenmesinde ve oluĢumunda Tarsus (Berdan) çayının ana kolları olan Kadıncık, Cehennemdere, Pamukçuk çayları ve bunların yan kollarının yapmıĢ oldukları derine aĢındırma oldukça etkili olmuĢtur. Burada yer yer Miyosen dönemine ait killi kireçtaĢları adeta bir kalenin duvarları gibi yükselen mesa Ģekilleri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bunun en güzel örneği Namrun kalesinin üzerine inĢa edildiği mesa Ģeklidir (Foto:72). Foto: 72. Namrun kalesi ve kasabasından bir görünüĢ 224 Harita: 40. Orta yükseltideki plato alanlarının güney bölümü 225 Bu plato seviyesini Ģekillendiren Pamukcuk ve Cehennemdere akarsu vadilerinin oldukça derin, plato yüzeylerinin ise sade bir düzlüğe sahip olduklarını görmekteyiz. Alçak plato sahasına geçiĢ alanlarında killi kireçtaĢlarından ve özellikle kil ağırlıklı sahalarda geçiĢ sınırı net olmayıp az eğimli yamaçlardan oluĢur. Buralarda yumuĢak bir geçiĢ mevcut iken, diğer sahalarda ise geçiĢ daha net ve eğim derecesi daha yüksektir (% 30‘un üzerinde). Dağlık alanlardan plato yüzeylerine geçiĢ noktasında yer alan köyler yeterli su kaynaklarına sahip olmalarına rağmen, plato üzerinde yer alan köyler ise su sıkıntısı çekmektedirler. Bu platoluk sahanın içerisindeki vadi yamaçlarında oldukça geniĢ alanlı heyelan sahalarına da rastlanır. Plato üzerinde de birçok köy ve kasaba yerleĢmesi mevcuttur (Foto:73). Orta kuĢak içerisinde 36 adet köy ve 10 adet kasaba yerleĢmesi bulunmaktadır. Foto: 73. Ön planda Boğazpınar, geride ise Olukkoyağı köyü ve en uzakta Medetsiz tepesi (3524 m) Orta kuĢak olarak nitelendirdiğimiz bu plato alanının ikinci en önemli bölümü ise çalıĢma alanın kuzeyinde görülür. Buradaki plato sahası Çakıt çayı vadisi ile dağlık sahaya geçiĢ arasında görülür (Harita:41). Bu alan Çakıt çayının kollarından olan Kılanboğaz ve Darboğaz dereleri tarafından parçalanmıĢ durumdadır. Batı kesimi ise Çayhan deresi ve yan kolları tarafından parçalanmıĢtır. Ereğli-UlukıĢla çöküntüsünde depolanan 226 malzemelerin yarılmasıyla ortaya çıkan düzlükler yer yer evaporitik grup içerisinde yer alan jipsler üzerinde de görülür. Bu nedenle bu plato yüzeyi üzerinde her yerde arazi kullanım durumu aynı değildir. Platoyu Ģekillendiren vadiler içerisinde Darboğaz ve Aktoprak (Kılan) kasabaları bulunmaktadır (Foto:74). Foto: 74. Aktoprak kasabası 227 Harita: 41. Kuzey kesimde yer alan orta seviyedeki plato alanları (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız) 228 Foto:75. Bolkar dağları içe Çakıt çayı vadisi arasında kalan plato alanı Orta seviyedeki platoluk alanların bir kısmı da doğudaki Hacın dağı (KesiktaĢ Tepesi 2002 m.) kütlesinin doğu kesiminde yer alır. Çukurova‘yı Ģekillendiren KD-GB uzanıĢlı paralel fayların Ģekillendirdiği bu alan adeta merdiven basamakları gibi basamaklı bir görünüme sahiptir. Bu nedenle burada yer alan düzlüklerin birçoğu parçalanma nedeniyle farklı bir basamakmıĢ gibi görünmektedir (Harita:42). 229 Harita:42. Hacın dağı (KesiktaĢ T.) doğusu orta seviyede parçalanmıĢ plato yüzeyleri (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız) Bu plato seviyesinin Ģekillenmesinde kuzeydoğuda Çakıt Çayı, güney batıda ise Elmalı Deresi ve yan kolları etkili olmuĢtur. Akarsular genelde kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu iken, fay hatlarına yerleĢen akarsular kuzeydoğu-güneybatı doğrultuludur. Faylanmaya bağlı olarak yatay yapılarda çarpılmalar meydana gelmiĢ ve bunlar zaman zaman kuesta görünümlü yapıları meydana getirmiĢlerdir. 3.3.2. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni (Akçatekir-Pozantı kısmı) EcemiĢ koridoru olarak da bilinen bu depresyon alanı metrik olarak orta kuĢakta yer almaktadır. Ġçerisi tamamen Eosen dönemine ait malzemelerle doldurulmuĢ ve yeniden orta seviyedeki platoluk alanlarla aynı dönemde aĢındırılmaya bağlı olarak ĢekillenmiĢtir. Çakıt Çayı‘nın ve yan kollarının aĢındırmasına bağlı olarak, aslında kendisi bir depresyon olan sahada plato yüzeyi ortaya çıkmıĢtır. Graben güneyde Tekir Deresi, kuzeyde ise Fındıklı ve Körkün Çayı tarafından aĢındırılarak parçalamıĢtır. Çakıt Çayı Pozantı yakınlarında bir müddet grabeni takip ettikten sonra, Belemedik boğazına giriĢiyle beraber graben sahasını terk etmektedir (Harita:43). 230 Harita: 43. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Koridor içerisinde Eosen fliĢleri yaygın olduğu için heyelan sahalarına sık rastlanır. Bu çukur alan, hem batıdan hem de doğudan faylarla sınırlandırıldığından dolayı kenar kısımlarında çok geniĢ alanlı kayĢat konilerine rastlanmaktadır. Akçatekir grabeni çalıĢma alanımız içerisinde yaklaĢık olarak 37 km2‘lik bir alana sahiptir. KayĢat konileri ve vadi yamaçları bu değer içerisine dahil edilmemiĢtir. Depresyon içerisinde yaz dönemlerinde tamamen Ģehir karakterinde olan ve diğer zamanlarda kasaba konumundaki Akçatekir kasabası yer almaktadır (Foto:76). 231 Foto: 76. EcemiĢ-Akçatekir depresyonunun Akçatekir kısmı ve Akçatekir yaylası 3.3.3. Vadiler Orta kuĢakta vadiler kuzey kesimin eğimli yamaçlarında tamamen V profilli bir yapı gösterirlerken, vadilerin aĢağı çığırlarında az da olsa tabanlı vadiye nispeten bir geçiĢ vardır. Güney kesimde de benzer bir durum olmakla beraber, derin ve çok sınırlı tabanları olan vadiler daha yaygındır. Bu kuĢaktaki vadilerin çoğu Tarsus (Berdan) Çayı‘nın yan kolları tarafından oluĢturulan vadilerdir. Bunların en önemlileri Cehennemdere, Karaindere ve Kadıncık vadileridir (Harita: 44). Cehennemdere vadisi, Berdan Çayı‘nın en önemli kolu olan Pamuk Çayı vadisinin yukarı çığırını oluĢturmaktadır. YaklaĢık 29 km uzunluğundaki vadi Çamlıyayla güneyinde Kesecik köyü sınırları içerisinden, yukarı çığırdaki Çokakdere vadisine kadar devam eder. Her iki yamacıda Kızılçam ormanları ile kaplıdır. Karain vadisi ile birleĢim yerinden itibaren bu vadi Cehennemdere vadisi ismini almaktadır. Zira alçak plato alanındaki vadi derinliğinin orta seviyedeki plato derinliği ile birleĢmesi ile oldukça derin ve haĢmetli Cehennemdere vadisi oluĢmaktadır (Foto:77) 232 Harita: 44. Cehennemdere ve Kadıncık vadileri (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Foto: 77. Cehennemdere vadisi ve Boğazı 233 Cehennemdere vadisi yaklaĢık Sebil kasabası güneyinde yaklaĢık 700 metrelik bir derinliğe sahiptir (Foto:77). Tamamen V profilli olan bu vadinin her iki tarafında gür kızılçam ormanları bulunmaktadır. Bu vadi yapılan bir proje kapsamında yaban hayatı koruma alanı olarak seçilmiĢ olup, bünyesinde bulunan ormana yaban keçisi ve geyikler bırakılmıĢtır. Cehennemdere ile Kadıncık Çayı vadisi arasında, içerisinde mevsimlik akarsuyun bulunduğu Karain Deresi vadisi mevcuttur (Harita). Karain Deresi vadisi Çamlıyayla‘yı ikiye ayırır. Bu vadi yukarı çığırda Karanlık Dere vadisi ismini almaktadır. Vadi tamamen ―V‖ profilli olup içerisinde tarım yapılmasına olanak sağlamamaktadır. Buna karĢın Çamlıyayla çevresinde vadinin yamaçlarında üzüm bağları mevcuttur. Cehennemdere vadisi içerisinde, Sebil kasabasının güneyinde, oluĢmuĢ olan Cehennemdere boğazı epijenik karakterdedir. Üst kısımlardaki Miyosen dönemine ait daha genç ve yumuĢak malzemelerin aĢındırılması sonucunda akarsuyun sert Jura-Kretase yaĢlı kireç taĢlarına yerleĢmesi ile oluĢmuĢtur. Boğaz diğer boğazlara nispeten daha derin olmasına rağmen, onlar kadar uzun değildir. Boğazın uzunluğu yaklaĢık 6 km, derinliği ise 650-700 metre kadardır. Cehennemdere Boğazı nispeten doğu-batı uzanıĢlı bir boğazdır (Harita:45). Harita: 45. Cehennemdere boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). 234 Bu alandaki bir diğer vadi ise Kadıncık çayı vadisidir. Çamlıyayla doğusunda, yaklaĢık 5 km‘lik bölümü boğaz karakterinde olan vadi, orta seviyedeki platoluk alanda 20 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Derinliği yaklaĢık 400 metre olup, Cehennemdere vadisi kadar olmasa da, diğer vadilere nispeten derindir (Foto:78). Foto: 78. Kadıncık çayı vadisi Kadıncık Çayı vadisi de ―V‖ profilli olmakla beraber, vadi yamaçları nispeten girintili çıkıntılıdır. Bu girinti ve çıkıntıların oluĢmasında vadinin her iki tarafında da hem aktif hem de fosil haldeki heyelan olayları etkili olmuĢtur. Hatta vadi yamacına kurulmuĢ olan birçok köy yerleĢmesi buradaki fosil heyelan sahası üzerine kurulmuĢtur. Boğazpınar (Boğazkinir) köyünün Yamaçköy mahallesi bu duruma karakteristik bir örnek teĢkil eder. AraĢtırma sahasındaki bir diğer önemli boğaz ise Fakılar-Boğazpınar (Boğazkinir) boğazıdır. Çamlıyayla ilçe merkezinin kuzey doğusunda orta yükseltideki plato içerisine açılmıĢ olan bu boğaz, epijenik karakterdedir. Orta kesim de EcemiĢ-Akçatekir fayına bağlı olarak, boğaz içerisinde çok hafif bir yön değiĢtirmenin olduğunu görmekteyiz. Kadıncık Çayı tarafından ĢekillendirilmiĢ olan boğaz, 9 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Yukarı çığırında güneybatı-kuzeydoğu istikametinde uzanıĢ gösteren boğaz, orta kesimde tamamen yön değiĢtirerek kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanıĢ gösterir. 235 Boğazın çıkıĢ kısmına ise uzanıĢ yönünün kuzey güney istikametini aldığı görülür. Bu durumun ortaya çıkmasına, öncelikle, Kadıncık Çayı‘nın ilk olarak EcemiĢ-Akçatekir fayının üzerine yerleĢmesi, daha sonra bu hattan çıkarak normal akarsu akıĢ istikametinde devam etmesi ve nihayetinde akıĢ istikametinde bulunan ve aĢınıma karĢı çok daha sert olan kayaç kütlesine rastlamasıyla beraber kuzey-güney istikametinde yön değiĢtirmesi etkenleri neden olmuĢtur. Bu boğaz oldukça dik yamaçlara sahiptir. Bu nedenle boğazın her iki yamacında çok seyrek bitki mevcuttur. Bu nedenle arazi kullanımı açısından diğer boğazlara nispeten daha verimsiz olduğunu söylemek de mümkündür. Harita: 46. Fakılar-Boğazpınar (Boğazkinir) boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). 236 Foto: 79. Fakılar-Boğazpınar (Boğazkinir), Fakılar köyü kuzeyi Foto: 80. Boğazpınar (Boğazkinir) boğazı Kadıncık Çayına yan kol olarak birleĢen iki vadi daha vardır. Bunların birincisi, Kapız deresi vadisi diğeri ise Gülek Deresi vadisidir. Kapız Dersi vadisi, tamamen ―V‖ 237 vadi karakterinde olup kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanıĢ göstererek Kadıncık vadisine ulaĢır. Gülek Deresi vadisi nispeten tabanlı vadi özelliğindedir. Gülek kasabasının güneyinde kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanıĢ gösteren vadi Karboğazı deresi vadisi ve Elmalı deresi vadisi olarak iki kola ayrılmaktadır. Karboğazı deresi vadisi Elmalı deresi vadisine göre daha tabanlı bir özellik göstermektedir. Elmalı deresi vadisi üzerinde ise Akdeniz bölgesini iç Anadolu bölgesine bağlayan önemli bir geçit alanı olan Gülek boğazı mevcuttur (Harita:47). Bu boğaz EcemiĢ-Akçatekir grabenin açılması ile oluĢmuĢ antesadant karakterde bir boğazdır. Boğazı oluĢturan akarsu ise Elmalı Deresi günümüzde dönemlik olarak akıĢ göstermektedir. Tarihi dönemlerdeki ana yolların ve günümüzde de özellikle otoyolun bu boğaz içerisinden geçmesi boğazın tanınmasını sağlamıĢtır. Harita: 47. Kapız, Gülek deresi vadileri ve Gülek boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Gülek Boğazı‘nın en dar kısmı Jura-Kretase kireçtaĢlarının aĢındırıldığı Gülek kapısı olarak adlandırılan kısımdır (Foto:81). Boğazın uzanıĢı yukarı ve aĢağı çığırda farklılıklar göstermektedir. Yukarı çığırda kuzey-batı güneydoğu istikametinde iken, aĢağı 238 çığırda kuzey güney istikametinde uzanmaktadır. Boğaz, ana jeomorfolojik birim olarak orta seviyedeki platoya yerleĢmiĢ durumdadır. Foto: 81. Gülek boğazı yukarı çığır Orta kuĢak platolarını derince kesen bir diğer vadi ise, Gözne kasabası kuzeyindeki Deliçay Deresi vadisidir. YaklaĢık 15 km‘lik bir uzunluğa sahip olan vadi diğer vadilerden farklı olarak bazı kısımlarının ―V‖ profilli, bazı kısımlarının ise tabanlı olmasıdır. Kadıncık Çayı vadisine benzer Ģekilde vadinin her iki tarafında heyelan sahaları mevcuttur. YaklaĢık 500 metrelik bir derinliğe sahip olan vadinin yukarı çığırına doğru Değirmendere köyü güneyinde tabanlı vadi durumundadır. ÇalıĢma alanı içerisindeki diğer önemli bir vadi ise çalıĢma alanının batıda sınırı oluĢturan Arslanköy Deresi vadisidir. Bu vadi aynı zamanda orta kuĢakta ki en uzun vadidir. Sadece orta kuĢakta 34 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Vadinin aĢağı çığırı yaklaĢık 400 metrelik bir derinliğe sahip iken yukarı çığırda Arslanköy kasabası civarında 100-150 metre derinliğe kadar düĢmektedir. Bu vadiyi diğer vadilerden ayıran bir diğer özelliği ise vadinin doğu-batı istikametinde olmasıdır (Harita: 48). AĢağı çığırda Kızıldere vadisi olarak devam etmekte ve burada yine diğer vadilerden farklı olarak kuzey-güney istikametinde uzanıĢ göstermektedir. Arslanköy vadisi orta çığırda tabanlı vadi 239 karakterindedir. Hatta bu bölümde Arslanköy deresi yaz dönemlerinde tabana sızdığı için yüzeyde akıĢ göstermez ve dönemlik akarsu karakterindedir (Harita: 48). Harita: 48. Arslanköy deresi vadisi (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Arslanköy Deresi vadisinin her iki yamacında Miyosen dönemine ait killi kireçtaĢlarının heyelana sebep olduklarını görmekteyiz. Arslanköy vadisinin tabanlı özellik gösterdiği alanlarda ve kanalet yardımıyla oldukça geniĢ bir bölümünde tarımsal faaliyetler yapılmaktadır. Bu alanlarda özellikle bağ-bahçe tarımı yaygındır. Vadinin daraldığı ve kireçtaĢlarına gömüldüğü alanlarda bu imkanların olmadığını görmekteyiz. Orta kuĢak içerisinde ve çalıĢma alanımızın kuzey ve nispeten doğu sınırını oluĢturan Çakıtçayı vadisi araĢtırma sahası içerisinde en büyük uzunluğa sahiptir. Tamamı yaklaĢık 90 km olan bu vadi, orta seviyedeki platoluk sahada parça parça karĢımıza çıkmaktadır. Bu akarsu vadisi aynı zamanda Toros sistemi‘ni dikine kesen bir akarsudur. Çakıt Çayı vadisinin yukarı çığırı araĢtırma sahasının kuzeyinde Kılanboğazı ve UlukıĢla vadilerinin birleĢim yerinden itibaren baĢlar ve Çiftehan Kasabası yakınlarında Alihoca Deresi vadisinin birleĢim yerine kadar devam eder. Çakıt Çayı vadisi, Çiftehan kasabasını geçtikten sonra Bolkar Dağları‘nın uzanıĢına paralel olarak uzanan Horozdere 240 vadisini kendi bünyesine kattıktan sonra UlukıĢla havzasını Akçatekir-EcemiĢ koridoruna bağlayan boğaza bağlanır (Harita:49). Çakıt Çayı vadisinin bu alan içerisinde bir kısmı tabanlı vadi özelliği gösterirken, özellikle Çiftehan kasabası dolayında ―V‖ vadi profilindedir. Harita: 49. Çakıt çayı vadisi yukarı çığır (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Çakıt Çayı vadisinin ikinci bölümünü ise orta çığır olarak adlandırdığımız Pozantı kasabası civarındaki Akçatekir-EcemiĢ koridorunu enine kesmiĢ olduğu alan oluĢturur. Bu alan ġekerpınarı civarında boğazdan depresyon alanına giriĢle baĢlar ve Çakıt Çayı‘nın oluĢturduğu Belemedik boğazına ulaĢması ile son bulur. Burada litolojik yapının çok gevĢek olmasından dolayı akarsuyun yana aĢındırması daha fazla olmaktadır. Bu nedenle Çakıt Çayı vadisi orta çığırda tabanlı vadi özelliğindedir (Harita:50). 241 Harita: 50. Çakıt çayı vadisi orta çığır (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Çakıt Çayı vadisi orta çığırda kuzeybatı-güneydoğu doğrultusundadır. Vadinin doğu kenarlarında heyelan alanları daha fazladır. Aynı zamanda vadinin bu bölümünde vadinin boyuna profilinde eğim derecesi çok düĢük olmasından dolayı burası alüviyal boğulma sahasıdır. Bu nedenle vadi tabanlı olmasına rağmen tarımsal faaliyetler için uygun değildir (Foto:82). Ancak sınırlı alanlarda tarımsal faaliyet yapılmaktadır. 242 Foto: 82. Çakıt çayı vadisi (orta çığır, Pozantı civarı) Bu bölümde Çakıt Çayı vadisine dik olarak bağlanan bir diğer vadi ise Tekir Deresi vadisidir. Koridor içerisindeki bu vadinin uzanıĢı, yukarı çığırında tam kuzey-güney doğrultuda iken aĢağı çığırda nispeten kuzeydoğu-güneybatı doğrultusundadır. Ġçerisinde akan akarsuyun cılız olması ve boyuna profilde eğim derecesi oldukça fazla olduğu için vadi tamamen ―V‖ profillidir. Çakıt Çayı, Çakıt vadisi içerisinde birçok boğazın oluĢumunu sağlamıĢtır. Bu sahanın dıĢında orta seviyedeki platolar içerisine gömülen vadilerin de, aĢınıma karĢı nispeten dirençli olan kayaçları aĢındırmaları esnasında oluĢturdukları birçok boğaz mevcuttur. Çakıt vadisi içerisinde yer alan boğazların en önemlisi hiç kuĢkusuz Belemedik boğazı‘dır. Belemedik Boğazı, Çakıt Çayı‘nın KesiktaĢ ve Karanfil Dağı kütlesini dik olarak kesmesi sonucunda oluĢmuĢ antesedant karakterde bir boğazdır. Boğazın oldukça derin bir Ģekilde ve özellikle Paleozoyik yaĢlı birimleri kesmesinden dolayı jeologlar bu boğaza Belemedik penceresi ismini vermiĢlerdir (Blumenthal, 1949). Boğaz, Pozantı Kasabası‘nın güneydoğusunda EcemiĢ-Akçatekir depresyonunun doğu sınırından itibaren baĢlar ve Karaisalı kasabası batısında, Kıralan (Hacıkırı) Köyü kuzeyinde son bulur (Harita:51). 243 Harita: 51. Belemedik boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Tamamı 23 km olan Belemedik Boğazı, ana uzanıĢ olarak kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanmaktadır. Boğaz içerisinde zaman zaman yön değiĢtirmelerin olduğu, hatta bir bölümünün kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda yer aldığı gözlemlenmektedir (Harita). Boğazın içerisinde vadinin enine profili aĢağı ve yukarı çığırda farklılıklar gösterir. Boğaza ismini veren Belemedik köyü civarında, boğazda nispeten taban oluĢmuĢ olup ―U‖ profile yakın bir profil hakimdir. Bu kısımda aynı zamanda özellikle kuzeydoğu yamaçlardaki heyelanların enine profile yansıdığını görmekteyiz (ġekil:23). AĢağı çığırda ise oldukça keskin dik yamaçlara sahip olan boğazın tam bir ―V‖ profilli olduğunu görmekteyiz (ġekil:23). 244 ġekil: 23. Belemedik boğazının enine profilleri Belemedik boğazının yukarı çığırında Çakıt çayının alttan oymasına bağlı olarak Paleozoyik yaĢlı Ģistleri aĢındırması sonucunda çok geniĢ alanlı heyelanlar meydana gelmektedir. Belemedik Boğazı, araĢtırma sahamızda yaklaĢık 900 metre derinliğe sahip olan en derin boğaz durumundadır. Çakıt Çayı vadisi içerisindeki bir diğer önemli boğaz ise ġekerpınar Boğazı‘dır. Akçatekir-EcemiĢ koridorunun batı kesimindeki bu boğazda Belemedik Boğazı gibi antesadant karakterde bir boğazdır. Bu boğaz UlukıĢla havzasını Pozantı havzasına bağlamaktadır. Boğaz, Çiftehan kasabası güneybatısında Horoz Deresi vadisi birleĢiminden itibaren baĢlar ve Pozantı kasabası kuzeyinde son bulur (Harita:52). 245 Harita: 52. Pozantı-Çiftehan kasabaları arasında yer alan ġekerpınar Boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). YaklaĢık 8 km‘lik bir uzunluğa sahip olan boğaz aynı zamanda önemli bir geçiĢ alanıdır. Ġçerisinden hem Adana-Ankara karayolu hem de demiryolu geçmektedir. Foto: 83. ġekerpınar Boğazı 246 3.3.5. Karstik ġekiller Orta kuĢak içerisinde zirveler kuĢağındaki kadar yoğun olmasa da, karstik Ģekillerden polye dıĢında hemen hemen tüm Ģekillere rastlanılmaktadır. Sahanın bu bölümünde özellikle Jura-Kretase kalkerlerinin mevcudiyeti karakteristik Ģekillerin oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Yine bu kuĢak içerisinde, Miyosen dönemine ait killi kireçtaĢları içerisinde de birçok karstik Ģekil geliĢmiĢ durumdadır. Burada, karstik Ģekiller içerisinde, özellikle arazi kullanım açısından önem arz eden dolinler, uvalalar ve mağaralar üzerinde durulacaktır. 3.3.5.1. Dolin ve Uvalalar Çapları 2-20 metreler arasında değiĢen dolinler, orta kuĢak içerisinde en fazla KesiktaĢ Tepesi doğusundaki orta seviyedeki platolar üzerinde bulunmaktadır. Dolinlerin kaplamıĢ oldukları alanlar çok küçük olmalarına rağmen kuru tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Ancak içerisinde taĢ oranı fazla olduğu için çok uygun arazide sayılmazlar. Orta kuĢak içerisinde sayıları sınırlı olmakla beraber uvalalarada rastlanılır. Bu alanda, uvalalardan, geniĢlikleri 20-30 metre olanlarla beraber kilometrelerce geniĢliğe ulaĢanlar da bulunmaktadır. Orta kuĢak içerisinde yer alan uvalalardan biri Nohutluk Uvalasıdır. Gülek kasabasının hemen batısında yer alan Nohutluk uvalasının kuzeybatı kısmında birde göl bulunmaktadır (Foto:84). 247 Foto: 84. Nohutluk Uvalası Bu kuĢağın batı kesiminde de dikkate değer bir uvala bulunmaktadır. Atlılar köyünün kuzeydoğu kesiminde bulunan uvalaya Atlılara (Tokana) uvalası ismi verilmiĢtir. Güneybatı kenarında bir düdenin bulunduğu uvalanın taban kısmı oldukça düz ve kenar kısımlarında tatlı bir eğim mevcuttur (Foto:85). Kenar kısımlarında kiraz bahçelerinin bulunduğu uvaladan daha çok çayır olarak faydalanılır. 248 Foto: 85. Atlılar (Tokana) Uvalası 3.3.5.2. Mağaralar Orta kuĢakta turizme açılmıĢ büyük mağaralar mevcut değildir. Ancak bu kuĢakta yer alan mağaralar günümüzde pek kullanılmasa da çok yakın tarihe kadar insanlar tarafından aktif olarak kullanılmıĢtır. Bu kuĢaktaki mağaraların ağız kısımları kapatılarak iç kısımlarındaki soğuk hava hayvansal ürünlerin depolanması için kullanılmıĢtır (Foto:86). Bu tür mağaralara da bu fonksiyonundan dolayı yüksek dağlık kuĢakta olduğu gibi ―Orbuk‖ ismi verilmektedir. Hatta buradaki hayvansal ürünlerin çalınma ihtimaline karĢı ücretli olarak orbuk bekçisi tutulmaktaydı. Günümüzde ise soğuk hava depolarının yaygınlaĢması, hayvancılıkla uğraĢan ailelerin sayısının azalması nedeniyle bu mağaralar (orbuklar) iĢlevsiz kalmıĢtır. 249 Foto: 86 Alanyalı (Kemer) köyü orbuğu 3.3.6. Arazi Kullanım Durumu Bu kuĢaktaki arazi kullanım durumunu (Corine land cover classes) Corine arazi örtüsü sınıflaması yöntemine göre arazi sınıfları ele alınacaktır. Arazi örtüsüne geçmeden önce, bu kuĢağın ayırt edilmesinde oldukça önemli bir kriter olan, bazıları kasaba durumunda ve bazıları da kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü, köyden daha büyük yerleĢmeler üzerinde detaylı olarak durulacaktır. Bu kasabalar sayfiye amaçlı olarak kullanılan yayla durumundadırlar. Sayfiye (Rekreasyon) amaçlı yaylalar kuĢağı olarak nitelendirdiğimiz bu kuĢak içerisinde bir çok sayfiye amaçlı yaylalar bulunmaktadır. Bu yayla yerleĢmelerinin baĢında Çamlıyayla gelmektedir (Foto:87). 1955 yılına kadar nahiye iken 1955 yılında Tarsus‘a bağlı bir belediye statüsüne getirilmiĢ ve 1991 yılında ise Mersine bağlı bir ilçe statüsüne kavuĢmuĢtur. Çamlıyayla ilçe merkezinin nüfus özelliklerini hemen güney batısında bulunan ve Çamlıyayla ile birleĢmiĢ durumdaki Sebil kasabası ile karĢılaĢtırmalı olarak ele alınacaktır. 250 Foto: 87. Çamlıyayla kasabası (kuzeyden) Foto: 88. Çamlıyayla kasabası (günebatı‘dan) 1970 yılında Sebil kasabasının nüfusu (2612) Çamlıyayla kasabasının nüfusundan (2080) daha fazla iken, 1975 Çamlıyayla kasabasının nüfusu daha fazla artıĢ göstererek 251 3857‘ye ulaĢmıĢtır (Çizelge:17, ġekil:24). Bu durumun ortaya çıkması, köylerden kasabaya doğru bir göç hareketinin olması ile iliĢkilidir. Çizelge: 17. Çamlıyayla ve Sebil kasabalarında yıllara göre nüfus değiĢimi Yıllar 1970 ÇAMLIYAYLA SEBĠL 2080 2612 1975 1980 3857 2927 7630 3280 1985 1990 6299 3897 1997 8826 5366 2000 7290 4949 8806 4894 ÇAMLIYAYLA VE SEBĠL KASABALARININ NÜFUS ÖZELLĠKLERĠ 10000 9000 8000 7000 6000 5000 4000 3000 2000 1000 0 ÇAMLIYAYLA SEBĠL 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil: 24. Çamlıyayla ve Sebil kasabalarında yıllara göre nüfus değiĢimi Çamlıyayla ve Sebil kasabalarında 1997 yılından itibaren azalıĢ yaĢanırken, 2000 yılı verilerinde Çamlıyayla‘da yükseliĢ gözlemlenmektedir. Sebil kasabasında ise azalıĢ devam etmektedir. Nüfusu 5000‘i aĢmıĢ olan Sebil kasabası daha küçük ölçekte bir kasaba özelliği gösterirken, Çamlıyayla kasabası, orta ölçekli bir kasaba niteliğinde olup, yaz dönemlerinde sayfiye amaçlı yaylacıların tercih ettiği ve bu nedenle, Ģehir karakteri kazanan bir yayla konumundadır (Foto: 89). 252 Foto: 89. Sebil Kasabası Orta sevide yer alan bir diğer rekreasyon amaçlı kasaba ise Arslanköy kasabasıdır. Aslında Arslanköy kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü yerleĢmelere en tipik örneklerdendir. Arslanköy'ün kuruluĢu 18.yüzyıla rastlar. Ġlk adı Efrenk'tir. Arslanköy 14.yüzyıldan itibaren Çukurova halkıyla Karaman bölgesi insanının yaylası olmuĢtur. 1897 yılında ilk bucak ve belediye teĢkilatı kurulmuĢ 1923 yılında bu teĢkilat kaldırılarak, muhtarlık idaresine dönüĢtürülmüĢtür. 1954 yılına kadar muhtarlık idaresinde olan Arslanköy, 1954 yılında yeniden belediyelik olmuĢtur. KurtuluĢ SavaĢı‘nda burada yaĢayan halkın bir destan yazması nedeni ile, mücadeleden sonra eski adı Efrenk olan kasaba Arslanköy adını almıĢtır. 253 Foto: 90. Arslanköy Kasabası (Google Earth‘den) 1500 metre yükseltide yer alan kasabanın Çatak, Gazi, Merkez, 13 evler ve Toroslar olmak üzere 5 mahallesi mevcuttur. Mersin Ģehrine 52 km uzaklıkta olan kasabada yaklaĢık 1600 konut, 1 sağlık ocağı, 1 lise ve 1 ilköğretim okulu bulunmaktadır. Kasabanın mahalleleri birbirinden ayrı Ģekilde ve gevĢek bir yapısal doku gösterirler (Foto:91). Foto: 91. Arslanköy Kasabası 254 Arslanköy kasabasında yaĢanan sert iklim Ģartları, çevredeki malzeme ve kasaba halkının ekonomik durumları, mimari yapının Ģekillenmesinde büyük ölçüde etkili olmuĢtur. Arslanköy‘de genel olarak evler iki kat olarak inĢa edilmektedir. Hayvancılıkla uğraĢan kesim alt katı ahır, tarımla uğraĢan kesim depo olarak değerlendirilmekte; üst kat ise hane olarak kullanılmaktadır. Arslanköy, aynı zamanda bağ-bahçe tarımı da yapılan bir kasabadır. Foto: 92. Kasabadaki eski ev tiplerine örnek Arslanköy evleri genelde kuzey-güney doğrultulu inĢa edilmiĢtir. Yapılarda ahĢap malzeme, çok eski yapılarda sedir ağacı kullanıldığı görülmektedir. Evlerin duvar kısımları taĢ ve kerpiçten yapılmaktadır. Fakat kerpiç evlerin yapımı ve bakımı zor olduğu için taĢ ve üstüne çinko ile örtülü çatı yapıldığı görülmektedir. Ayrıca toprak evlerin damlarına kar birikmesi halinde ―duvaklama‖ denilen iĢlem uygulanır. Genelde evlerin giriĢleri balkondan tahta bir merdivenle sağlanır. Evin boyuna göre balkon yerleĢtirilmiĢtir. Eski evlerde yemek yapmak ve ısınmak amacıyla ocak bulunur. Modern mimarili evler daha çok betonarmedir. Daha önce burada yerleĢik iken Ģu an Mersin merkezde ikamet eden ve yaz dönemlerinde sayfiye amaçlı olarak kasabaya gelen yaylacıların yaptırdığı evler oldukça lüks karakterdedir. Bu evlerin sayıları çok fazla değildir ancak son zamanlarda bir artıĢ gözlemlenmektedir. 255 Foto: 93. Modern yayla evleri Foto: 94. Klasik yayla evi Arslanköy kasabası, Mersin il merkezinin kuzeyinde olup merkeze 52 km. uzaklıktadır. YerleĢim olarak Dümbelek platosunun eteğinde yer alan ve dağlık bir araziye sahip olan Arslanköy‘ün kuzeyinde Konya-Ereğli, güneyinde Mersin-merkez, doğusunda Çamlıyayla, batısında ise Sorgun bulunur. 256 Foto: 95. Arslanköy kasabasının kuzeyden görünüm Arslanköy kasabası Dümbelek platosunun en alt yamacında kurulmuĢtur. Dağ yamaçlarının sarp ve dik olması kasabaya her bölgeden ulaĢımı büyük ölçüde zorlaĢtırmaktadır. Foto: 96. Arslanköy‘de Ģiddetli kıĢ 257 Kasabanın güneyinde bulunan Toros Dağları Akdeniz‘den nemli ve ılık havanın gelmesini engeller. Ayrıca rakımın yüksek olması ve Anadolu‘nun iç kesimlerine yakın olması bölgede kara ikliminin bulunmasına sebep olur. KıĢları kar yağıĢ oranı çok yüksektir. 1969 yılında köy merkezinde kar yüksekliğinin 6 metreye çıktığı görülmüĢtür. Kar yağıĢının yüksek olduğu yöre zengin doğal su kaynaklarına sahiptir. Baharda eriyen karlar su gözlerine birikir. Buralardan merkeze Ģebekelerle dağıtılır. Bu su gözlerinden Mersin bölgesinde en çok bilineni Yedigöz’dür. Ayrıca Çagıloluk, Gerdemeli, Camızpınarı, Zekerce suları da bilinen kaynaklardır. Yer yer üç dört metre derinlikten su çıkarılabilmektedir. Bu yörenin sularının değerlendirilmesi için 1998 yılında DSĠ tarafından Arslanköy Sulama Göleti yapımına baĢlanmıĢtır. Sanayinin geliĢmediği yörede coğrafi yapı ve iklim Ģartlarının sonucu tarım ve hayvancılık ön plandadır. Azalan tarım alanlarında modern tarımın (damlama,makine ilaçlama, modern tarımın çapalama vs.) gerektirdiği Ģekilde Ģeftali, erik, elma, viĢne, kiraz, ceviz, armut ve yaz sebzelerinin yanında son yıllarda böğürtlen-ahududu yetiĢtiriciliğine baĢlanmıĢtır. Foto: 97. Erik Ağacı 258 Arslanköy kasabasında nüfusun hayvancılığın azalmasına bağlı olarak azalıĢ gösterdiği söylenebilir. Zira kasaba yoğun olarak göç vermektedir. Kasabada belediye teĢkilatının kurulduğu 1954 yılından sonraki ilk sayımda (1955 yılında) nüfusunun 2159 kiĢi olduğunu görülmektedir. 1970‘li yıllara kadar nüfusta artıĢ yaĢanırken, 1975 yılında önemli bir azalıĢın olduğu görülmektedir. 1975 yılından itibaren, 1990 yılına kadar olan dönemde nüfusta, az da olsa düzenli bir artıĢ söz konusudur. Fakat 1997 yılında, kasaba nüfusunun 1970 yılından sonraki en düĢük (3040) nüfusa gerilediğini görmekteyiz. Son zamanlarda emekli olan insanların tekrardan kasabaya dönmeleri ve yaylacılığın kısmen önem kazanmasına bağlı olarak, kasaba nüfusu tekrar artmaya baĢlamıĢtır (Çizelge: 18, ġekil:25). Çizelge: 18. Arslanköy kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi Yıllar Arslanköy 1970 3809 1975 3089 1980 3543 1985 3661 1990 4118 1997 3040 2000 4627 KĠġĠ SAYISI ARSLANKÖY KASABASINDA YILLARA GÖRE NÜFUS DEĞĠġĠMĠ 5000 4000 3000 Arslanköy 2000 1000 0 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil: 25. Arslanköy kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi Bu kuĢakta yer alan bir diğer önemli kasaba ise Ģu anda idari olarak Mersin Merkeze bağlı bir belediye olan Gözne Kasabası‘dır. Mersin Ģehrine 28 km uzaklıktaki Gözne Kasabası, özellikle yaz dönemlerinde Ģehir karakteri göstermektedir. Gözne Kasabası, 1100 metre yükseltisi ile orta yükseltideki plato üzerinde yer alır. Hem ikliminin uygunluğu hem de merkeze yakınlığından dolayı ideal bir sayfiye amaçlı yayla özelliği gösterir. Gözne Deresi kenarında kurulmuĢ olan Gözne kasabası, 1950 yılına 259 kadar Korum Köyü‘ne bağlı geçici bir yerleĢme iken, 1954 yılında bucak merkezi olmuĢ, 1956 yılında ise belediye teĢkilatına kavuĢmuĢtur (Harita:53). Harita:53. Gözne kasabası (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Çizelge: 19. Gözne kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi Yıllar Gözne 1970 1810 1975 2659 1980 3022 1985 6390 1990 7655 1997 5972 2000 5979 GÖZNE KASABASINDA YILLARA GÖRE NÜFUS DEĞĠġĠMĠ KĠġĠ SAYISI 9000 8000 7000 6000 5000 Gözne 4000 3000 2000 1000 0 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil: 26. Gözne kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi 260 Gözne Kasabası yaz dönemlerinde aĢırı nüfus patlamasına sahne olmaktadır. Hesaplamak zor olsa da tahmini olarak 30.000‘in üzerinde bir nüfus sayfiye amaçlı olarak yaylayı kullanmaktadır. Kasabadaki yıllara göre nüfus değiĢimine baktığımızda daimi bir artıĢ olduğunu görmekteyiz (ġekil: 27). Kasabada 2000 yılı verilerine göre 5000 kadar konut mevcuttur. 1990 yılı sayımında 7655 nüfusa sahip olan kasabada son zamanlarda yerli halk sayısında biz azalıĢ olduğu gözlemlenmekle beraber konut sayısı hızla artmaktadır. Özellikle sayfiye amaçlı olarak yaz aylarında aĢırı nüfus barındıran kasabada içme suyu en önemli problemi oluĢturmaktadır. Gözne Kasabası‘nın AĢağı Gözne, Yukarı Gözne ve Korum Mahallesi olmak üzere üç mahallesi mevcuttur. En önemli geçim kaynakları ticaret, inĢaat iĢçiliği, tahıl üretimi, meyvecilik ve sebzeciliktir. Gözne Kasabası, kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü yerleĢmelere örneklik teĢkil eden Arslanköy kasabası ile karĢılaĢtırıldığında, kasaba karakteri belirgindir. Zira binaların (meskenlerin) büyük bir kısmı betonarme olup, çatıları çinko ile kaplıdır. Mersin Ģehrine göre çok yüksekte olan kasabada, kar yağıĢlarının oldukça fazla olduğunu meskenlerin çatılarının çinko ile örtülmesinden anlamak mümkündür. Son zamanlarda bazı meskenler kiremit ile de kaplanmaktadır. Hatta kasabada, alt kuĢakta olduğu gibi düz dam Ģeklinde olan meskenler de mevcuttur (Foto: 98). 261 Foto: 98. Gözne 1977 Foto: 99. Gözne kasabası 2005 yılı görünümü ve kıĢ mevsimi 262 Orta kuĢakta yer alan diğer bir önemli kasaba yerleĢmesi Gülek Kasabası‘dır. Gülek kasabası ismini hemen yanı baĢında bulunan Gülek Kalesi‘nden almaktadır. Gülek Kalesi, 12.yy ‗da inĢa edilmiĢ ve 13.yy‘dan sonra müstahkem mevki olarak kullanılmıĢtır. Gülek çevresi, ilk çağlarda yerleĢim yeri olarak kullanılmıĢ, askeri ve ticari bir geçit olarak önem arz etmiĢtir. Bölgeye Türkmenlerin gelmesi ise Malazgirt savaĢından sonra gerçekleĢmiĢ, ilk olarak Varsak Türkmenleri bölgeye yerleĢmiĢtir. Varsakların, Kusun boyu Gülek ve çevresini yaylak olarak kullanırdı. Bu bölgenin yönetimi de Kusun Boy beyleri tarafından gerçekleĢtirilirdi. XVII.yy‘da Tarsus ve ona bağlı olan Gülek, bazen Kıbrıs‘a bazen de Adana‘ya bağlanmıĢtır. XVIII.yy‘a ait kayıtlarda Tarsus ile ona bağlı olan yerleĢim yerlerinin Adana‘ya bağlı olduğu görünmektedir (Bilgili, 2000, s 32-37). Günümüzde ise Gülek kasabası, Mersin ili, Tarsus ilçesine bağlı, belde statüsünde bir kasabadır. Gülek kasabası, 1954 yılında belediye örgütüne kavuĢarak kasaba olmuĢtur. Kasabaya bağlı 17 adet köy bulunmaktadır. Gülek Kasabası, orta seviyede yer alan plato üzerinde kurulmuĢtur. Kasabanın zamanla geliĢmesine bağlı olarak bu platoluk sahanın alt ve üst yamaçlarına doğru yayılmıĢtır (Foto:100). Foto: 100. Gülek kasabası 263 1950 yılında yapılan TürkçeleĢtirme kapsamında eski adı Panzin Çukuru olan yerleĢme Yayla çukuru ismini almıĢ, 1954 yılında Yayla Çukuru Köyü de kasaba olmuĢ ve Gülek ismini almıĢtır. Bugün Gülek Kasabası‘nın, Yenicami, Çelikli ve CevizliçeĢme olmak üzere 3 mahallesi vardır. 1980 yılında, Gülek Boğazı‘ndan geçen yolun asfaltlanma ve geniĢletme çalıĢmaları esnasında tali yol olan, Gülek Kasabası‘nı ikiye bölen yolun kullanılmaya baĢlanması ile beraber kasabada bir hareketlilik baĢlamıĢtır. Yol üzerine Gülekliler tarafından birçok dinlenme tesisi açılmıĢtır. 1990 yılının baĢlarında Gülek Boğazı‘ndan geçen yolun tekrar açılmasıyla Gülek Kasabası‘nın ekonomisi yeniden sarsıntıya uğramıĢtır. Gülek kasabasının ekonomisi daha çok hayvancılığa dayanmaktadır. Kasabanın kuzey ve kuzey batısındaki Elmalı ve Karboğazı yaylalarını kullanan yaylacılar, kıĢ dönemlerinde, kasaba çevresine inmeleri ve ürettikleri ürünleri pazarlamalarıyla kasaba ekonomisine katkıda bulunurlar. Kasaba, son zamanlarda, Akçatekir Yaylası gibi Tarsus ve Adana‘dan gelen yaylacılar tarafından sayfiye amaçlı yaylak olarak kullanılmaktadır. Bu kullanıma bağlı olarak son zamanlarda modern yapılar kasabada oldukça fazlalaĢmıĢtır (Foto:101). Yine Akçatekir Yaylası‘nın batısındaki Armutalan mevkii son zamanlarda aĢırı mesken inĢasına sahne olmaktadır. 264 Foto: 101. Gülek kasabasında sayfiye amaçlı moden meskenler (Doktorlar sitesi) Gülek Kasabası‘nda arıcılık faaliyetleri de yapılmaktadır. Özellikle Pazni cemaati (aĢireti) 1453 yılından bu yana bölgede arıcılıkla uğraĢmaktadır. Yeni yaygınlaĢan, sertifika alınarak arıcılık faaliyeti yapılması çalıĢmaları, kasabaya önemli ölçüde ekonomik katkı sağlamaktadır. Son zamanlarda kasaba çevresinde tavuk yetiĢtiriciliği de geliĢme göstermiĢtir. 2001 yılı itibari ile kasabada 20 adet tavuk çiftliği bulunmaktadır. Gülek kasabasında 2 adet ilköğretim okulu ve 1 adet de çok programlı lise bulunmaktadır. Bu okullarda eğitim ve öğretim devam etmektedir. Gülek kasabası‘nın nüfus özelliklerine bakıldığında farklılıklar gözlemlenmektedir. Ana yolun geniĢletilmesi ve tamirat çalıĢmalarının baĢladığı 1980‘li yıllarda Gülek Kasabası‘nda hızlı nüfus artıĢının baĢladığı, 1990‘lı yıllarda yolun açılmasından sonra nüfusun düĢtüğü görülmektedir. Ancak son sayımlarda 9831 nüfusu ile bu kuĢaktaki kasabalar içerisinde ayrı bir öneminin olduğunu ortaya koymuĢtur (Çizelge:20, ġekil: 27) Çizelge: 20. Gülek kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi 1970 GÜLEK 614 1975 4441 1980 3738 1985 4976 1990 5791 1997 4349 2000 9831 265 GÜLEK KASABASINDA NÜFUSUN YILLARA GÖRE DEĞĠġĠMĠ SAYISI 10000 KĠġĠ 12000 4000 8000 GÜLEK 6000 2000 0 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil: 27. Gülek kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi ÇalıĢma alanı içerisindeki orta kuĢakta yer alan bir diğer önemli sayfiye amaçlı yayla ve kasaba konumunda bulunan yerleĢme ise Akçatekir kasabasıdır. Akçatekir kasabası Akçatekir-EcemiĢ koridorunun güney kısmında son yıllarda önemi oldukça artmıĢ olan sayfiye amaçlı yaylalardan biridir (Foto:102). Foto: 102. Akçatekir yaylası 266 Ġdari yönden Adana ili, Pozantı ilçesine bağlı olan kasaba, Adana ilinin 85 km kuzeybatısında ve Pozantı ilçesinin 11 km güneyinde, D-750 ve E-90 Otoyolu yolunun içerisinden geçtiği bir kasabadır. 1992 yılında Akça köyü ve Tekir yaylası birleĢtirilerek Akçatekir ismini almıĢ ve 1993 yılında belediye statüsüne kavuĢmuĢtur. Görünüm itibari ile Ģehir özellikleri yansıtan Akçatekir kasabasının 2000 yılı sabit nüfusu 3215 tir (Çizelge:21, ġekil: 28). Çizelge: 21. Akçatekir kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi 1970 814 AKÇATEKĠR 1975 717 1980 1140 1985 884 1990 5899 1997 5572 2000 3215 AKÇATEKĠR KASABASINDA NÜFUS DEĞĠġĠMĠ KĠġĠ SAYISI 7000 6000 5000 4000 Akçatekir 3000 2000 1000 0 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil: 28. Akçatekir kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi Günümüzde yoğun sayfiye amaçlı yayla meskenlerinin inĢa edildiği Akçatekir kasabası, 1970‘li yıllarda çok daha seyrek meskenlerin mevcut olduğu bir yayla konumundaydı (Foto:103). Akçatekir kasabasının Ģu an Bürücek, Üçoluk, Hacılar, Küçük Tekir, Büyük Tekir ve Akça adında 6 mahallesi bulunmaktadır (Foto:104). Kasaba ticari mal sunumu yönünden tamamen Tarsus, Adana ve Pozantı yerleĢmelerine bağlıdır. 267 Foto: 103. 1970‘li yıllarda Tekir yaylası Foto: 104. 2006 yılında Küçük Tekir mahallesi 268 Akçatekir kasabasında oldukça yoğun bir mesken yapımı mevcuttur. Kuzey sektörlü rüzgarların yaz aylarında serinletici etkisine bağlı olarak yaylacıların sayısı her geçen gün artmaktadır. Buna bağlı olarak mesken sayılarındaki artıĢ günümüzde önemli bir sorun olup koridorun hem doğusunda hem de batısında kayĢat konileri üzerine doğru bir yayılıĢ görülmektedir. Zemin, Eosen dönemine ait fliĢlerden oluĢması nedeniyle yerleĢme açısından çok uygun koĢullar taĢımamaktadır. Son zamanlarda betonarme çok katlı meskenlerin yapılması da büyük bir tehlike oluĢturmaktadır (Foto:105). Foto: 105. Bürücek mahallesinde çok katlı meskenler Bazı kısımlarda ise meskenlerin eski heyelan topukları üzerine kurulmuĢ olduğunu görmekteyiz. Bu durum uygulamalı jeomorfoloji açısında tamamen yanlıĢ bir arazi kullanımıdır (Foto:106). 269 Foto: 106. Fosil heyelan topuğuna inĢa edilmiĢ meskenler Çizelge: 22. Akçatekir kasabasında kıĢ ve yaz dönemlerinde hane ve ortalama nüfusları (imar planı 2000) Yaz Dönemi Mahalle KıĢ Dönemi Hane Sayısı Ort. Hane Büyüklüğü(KiĢi) Hane Sayısı Ort. Hane Büyüklüğü(KiĢi) Akça Mah. 959 3.9 333 4.6 Büyük Tekir Mah. 1993 4 452 4.3 Küçük Tekir Mah. 1848 3.8 421 4 Üçoluk Mah. 1611 4.3 - - Hacılar Mah. 575 3.9 22 4.1 Bürücek Mah. 1085 4 - - Akçatekir 8071 4 1228 4.3 Çizelge incelendiğinde, Akçatekir yaylasında, yaz dönemlerinde 32.000 üzerinde nüfus bulunduğu görülmektedir (Çizelge: 23). Bununla beraber karayollarından alınan 270 bilgilere göre günlük hafta içi KGS hariç 1000 araç, KGS ile beraber 1600 civarında araç giriĢ çıkıĢ yapmakta; bu da en az 6000-7000 kiĢi yapmaktadır. Yani günlük hareketli olan 6 nüfus mevcuttur. Hafta sonu ise bu durum yaklaĢık 6 – 8 kat artmaktadır. Bu da yaklaĢık 32.000 nüfus artıĢı meydana getirmektedir. Çizelge: 23. mahallelere göre nüfus yoğunlukları Mahalle Nüfus YerleĢik Alan (ha) Bürüt Yoğunluk (kiĢi/ha) Akça Mah. 3740 60,53 62 Büyük tekir Mah. 7972 139,00 57 Küçük Tekir Mah. 7020 91,06 77 Üçoluk Mah. 6927 93,00 74 Hacılar Mah. 2242 53,46 42 Bürücek Mah. 4330 123,02 35 Akçatekir 32231 560,07 58 Sözlü verilere göre yaylada 12 bin konut mevcuttur. Bu konutlarda 50.000 kiĢilik bir nüfus yaĢamaktadır. Hafta sonunda, gelen yaylacılarla beraber 100.000 aĢkın bir nüfus barınmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasında E-90 otoban yolunun ulaĢımı hızlandırması (Adana‘dan yaylaya yaklaĢık 45 dakikada ulaĢılması) ile iliĢkilidir. Yaz dönemlerinde, Adana ve Tarsus‘un sıcağından bunalan insanlar için Akçatekir yaylası, adeta bir nefes alma penceresi konumundadır. Sayım dönemindeki nüfusa göre yerel yönetimlere ödenek ayrılması, kasabada belediye hizmetlerini zorlaĢtırmaktadır. Hafta sonları 100 bini aĢkın nüfusu ile kasaba tamamen Ģehir karakteri kazanmaktadır. KıĢ dönemlerinde resmi kurumlar (Belediye ve Jandarma karakolu) faaliyetlerine devam ederken bir iki kahve, iki kasap, üç market ve bir fırın ile hayat devam etmektedir. Ancak yaz döneminde küçük ölçekli Ģehirlerdeki kadar büyük market, kasap, fırın, tuhafiye, marangoz, oyuncakçı vb iĢ yerleri mevcuttur. 271 Kasabada 2000 yılı itibari ile 28 camii bulunmaktadır. KıĢ dönemi nüfusunun çok düĢük ve genelde yaĢlı nüfustan oluĢması nedeniyle eğitim öğretim gören genç ve çocuk yaĢta nüfusun çok az olmasından dolayı sadece 1 adet ilköğretim okulu mevcuttur. Kasabada yaz dönemlerinde aktif olan 13 marangoz, 12 demir doğrama, 3 oto tamircisi mevcuttur. Akçatekir yaylasında meskenler tamamen betonarme olarak inĢa edilmektedir. Ancak 30-40 yıl önce, meskenler, doğaya uygun ahĢap yayla evlerinden oluĢmaktaydı. Günümüzde, bu eski ahĢap yayla evlerinden, az sayıda Bürücek Yaylası‘nda bulunmaktadır (Foto:107). Bürücek Yaylası‘nda bulunan tarihi ceviz ağacı, belediye kurul kararı ile (27.01.2005 gün ve 331 sayılı karar) tescil edilmiĢtir. Ceviz ağacının 380 yaĢında olduğu tahmin edilmektedir. Foto: 107. Bürücek yaylasındaki ahĢap yayla evi Orta kuĢakta yer alan baĢka bir kasaba yerleĢmesi Pozantı Kasabası‘dır. Kasaba, aynı zamanda idari olarak ilçe merkezi konumundadır. Pozantı kasabası, EcemiĢ-Akçatekir grabeni içerisinde yer almaktadır. Ġlçe merkezinin denizden yüksekliği ortalama 860 m‘dir. Pozantı ilçe merkezi, Akdeniz Bölgesi ile Ġç Anadolu Bölgesini birbirine bağlayan yolların kesiĢtiği noktada bulunmaktadır (Harita:54 , Foto:108). 272 Harita: 54. Pozantı ilçe merkezinde kesiĢen yollar Foto: 108. Pozantı kasabası içerisinden geçen D-750 ve E-90 karayolları 273 Tarihi boyunca Pozantı‘ya çeĢitli milletler tarafından değiĢik isimler verilmiĢtir. Pozantı‘nın Ġlk çağlarda adı Pendonsis veya Pendosis idi. Araplar El Bedendum demiĢler, Türkler de Bozantı ismini vermiĢlerdir. Pozantı, Gülek Boğazı yolu ile birçok milletlerin konup göçtüğü Pendosis kalıntıları üzerine kurulmuĢ, tarihi boyunca coğrafi konumdan dolayı önemli bir konak yeri özelliğini korumuĢtur. Pozantı ve çevresi, Hititlerin, Asurların, Perslerin, Ġskender‘in, Roma ve Bizans Ġmparatorluğu‘nun idaresinde kaldıktan sonra Arapların Anadolu ve Ġstanbul seferleri sırasında zaman zaman Müslümanların eline geçmiĢtir. Abbasiler devrinde bu bölgeye çok sayıda Türk aĢiret ve boyu yerleĢtirildi. 1071 Malazgirt seferinden sonrada Türk toprağı oldu. Haçlı seferleri sırasında yeniden Bizanslıların eline geçen Pozantı, 1375‘de Mısır Türk Memluklular‘ının toprağı oldu. Daha sonra Ramazanoğulları Beyliği‘nin sınırları içinde kaldı. 1517‘de, Yavuz Sultan Selim‘in Mısır seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılan Pozantı‘nın önemi, 1. Dünya SavaĢı sırasında Bağdat demir yolu hattının buraya kadar uzamasıyla artmıĢtır. 25 Mayıs 1920‘de düĢman iĢgalinden kurtarıldı. SavaĢtan sonra Adana‘nın Fransızlarca iĢgali üzerine, 5 Ağustos 1920 Pozantı Kongresi‘nden sonra il merkezi buraya taĢındı. Pozantı il merkezinin tekrar Adana‘ya taĢınması ile bucak, 1954‘te ise ilçe oldu. Ġlçede geleneksel toplumsal yaĢama bağlı olarak kültür de geleneksel yapıda sürmektedir. Yaylacılığın yoğunlaĢtığı 1985 yılından bu yana farklı kültürleri taĢıyan insanların bir arada olması sonucu, kasaba alanları kesimlerinde (Eskikonacık, Yenikonacık ve (Pozantı ve Akçatekir) ve yayla Belemedik) kültürel değiĢimler gözlenmektedir. Tarih boyunca bir geçiĢ bölgesi olan Pozantı, önemli tarihi olaylara sahne olmuĢtur. Adana'nın kurtuluĢunda yönetim merkezi olarak önemli hizmetler gören Pozantı, Cumhuriyet kurulduktan sonra geliĢmeye baĢlamıĢtır. Kasabadaki önemli tarihi eserlerin baĢında Akköprü gelir (Foto:109). Hemen yakınında bulunan ġekerpınarı‘ndan dolayı ġekerpınarı köprüsü de denilen Akköprü, bir ortaçağ köprüsüdür. 274 Foto:109. Akköprü Köprü mülki idare sınırlarına göre Adana-Niğde il sınırında bulunmaktadır. Akköprü, Çiftehan – Pozantı demiryolu arasında ve demiryolunun hemen doğusunda bulunmaktadır. Tarihi eserlerden bir diğeri AnahĢa Kalesi‘dir. Geç Bizans dönemi yapılarından olan AnahĢa Kalesi, Pozantı – Ankara D-750 karayolunun batısında, ulaĢılması oldukça zor ve 1800 m yüksekte, vadiye hakim bir savunma kalesi olarak yapılmıĢtır. Pozantı kasabasındaki yeme-içme tesisleri Adana-Ankara karayolunun yarattığı mola olanakları ile büyük bir potansiyele sahiptir. Her gün binlerce kiĢiye hizmet vermektedir. Pelit Tesisleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı‘ndan belgeli bir iĢletmedir. Ayrıca, TopbaĢlar Restoran, Doğan Tesisleri, Akün Tesisleri ve Tünel Restoran ilçede faaliyet gösteren diğer yiyecek-içecek ve dinlenme iĢletmeleridir. Ġlçedeki belediye belgeli konaklama tesisleri Arıkan Oteli, Cumhuriyet Oteli ve Yurtçu Oteli‘dir. Büyük bir kısmının tamamlandığı 60 yatak kapasiteli Sezer Oteli, Kültür ve Turizm Bakanlığı‘na iĢletme belgesi için baĢvuruda bulunmuĢtur. Ayrıca, bölgenin 275 turizm arz kapasitesini arttıracak bir diğer tesis de, inĢası halen sürmekte olan bakanlıktan yatırım belgeli 4 yıldızlı Toroslar Tatil Köyü‘dür. Çizelge: 24. Ġlçedeki turistik tesisler Adı KuruluĢ Yılı Kapasitesi Hizmet Türü TopbaĢlar Dinl.Tesisleri Pozantı 1982 40 Masa Lokanta Pelit Tesisleri Pozantı 1985 50 Masa Lokanta Arıkan Tesisleri Pozantı 1972 50 Masa Lokanta Arıkan Tesisleri Pozantı 1998 35 Yatak Otel Akün Tesisleri Pozantı 1970 40 Masa Lokanta Doğan Tesisleri Pozantı 1980 25 Masa Lokanta Sezer Motel AĢçıbekirli 2000 75 Yatak Motel Yeri Pozantı Kasabası, kuruluĢ yeri olarak EcemiĢ-Akçatekir grabenini dolduran filiĢli yapının Çakıt Çayı tarafından aĢındırılarak boĢalttığı bir alanda kurulmuĢtur. YerleĢmenin geri kısmı filiĢlerin karakteristik mostra verdiği yer olarak gözükmektedir (Foto:110). Foto: 110. Pozantı ilçe merkezi ve gerisindeki filiĢ mostraları 276 Pozantı kasabasında mesken tiplerine baktığımızda meskenlerin tamamen betonarme yapılardan inĢa edildiğini görmekteyiz. Meskenlerin bazılarının çatıları kiremitle kaplı olmakla beraber % 70 kadarı düz dam Ģeklindedir. Bazı yapıların (özellikle resmi binaların) çatılarının çinko ile örtülmüĢ olduğunu da görmekteyiz (Foto:112). Bu durumun ortaya çıkmasında iklim özelliklerinin çok büyük rolü vardır. Pozantı ilçesi kuzey sektörlü rüzgarların etkisi ile kıĢ dönemlerinde Ģiddetli soğuklar görülmekle beraber özellikle Belemedik Boğazı ve Tekir grabenini aĢarak iç kısımlara kadar sokulan Akdeniz ikliminin etkisinde maruz kalmaktadır. Yaz dönemlerinde ise Akçatekir Yaylası‘ndan daha sıcaktır. Foto: 111. Pozantı ilçe merkezinin genel görünümü. Pozantı Kasabası‘nın nüfus özelliklerine baktığımızda, 2000 yılı verilerine göre, kasabanın 9650 nüfusu vardır. Daha önceki yıllarda düzenli bir nüfus artıĢına sahip olan kasabada son yıllarda yok denecek kadar (5 kiĢilik) bir artıĢ meydana gelmiĢtir (Çizelge:25, ġekil: 29). Bu da, son yıllarda kasabanın göç verir durumda olduğunu göstermektedir. Çizelge: 25. Pozantı kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi YILLAR POZANTI 1970 3779 1975 5408 1980 6453 1985 7263 1990 7892 1997 9645 2000 9650 277 POZANTI ĠLÇE MERKEZĠNDE YILLARA GÖRE NÜFUS DEĞĠġĠMĠ KĠġĠ SAYISI 12000 10000 8000 POZANTI 6000 4000 2000 0 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil: 29. Pozantı ilçe merkezinde yıllara göre nüfus değiĢimi Pozantı Kasabası‘nın arazi varlığı çok sınırlı olmasına rağmen, 1997 yılına kadar nüfusunda daima artıĢın olması, yani göç vermemesi; otoyol, ana karayolu ve demiryolu ulaĢımının sağlandığı bir kilit noktada olması sebebi ile ulaĢım araçlarına hizmet veren oldukça kapsamlı yol boyu sanayinin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak daima istihdam alanın sağlanması, kasabanın hızlı göç vermesine engel olmuĢtur. Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde de iki tane kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü yerleĢme mevcuttur. Hem kuruluĢ yerleri ve hem de yıllara göre nüfus değiĢimleri benzer olan bu iki yerleĢme Darboğaz ve Aktoprak kasabalarıdır. Darboğaz kasabası Ġç Anadolu Bölgesi‘nde yer alan, Niğde ili, UlukıĢla ilçesine bağlı bir kasabadır. Kasabaya nispeten dar bir boğaz gibi alandan girilmesinden sonra vadinin batıya doğru dar bir ―V‖ vadi Ģeklinde uzanıyor olması nedeniyle bu yerleĢmeye Darboğaz ismi verilmiĢ olabilir (Foto:112). Bolkar Dağları‘nın kuzey yamaçlarında 14501500 metrelerde kurulan Darboğaz; doğusunda GümüĢ ve Maden köyleri, batısında Emirler köyü, güneyinde Bolkar Dağları ve kuzeyinde Porsuk (alan bahçesi) ile çevrilidir. Sularının soğuk, havasının güzel olması nedeni ile, komĢu iller olan Adana ve Mersin Ģehirlerinde ikamet eden Darboğaz‘lılar için yıllardır vazgeçemedikleri bir sayfiye amaçlı yayla konumunu kazanmıĢtır. Kasaba, UlukıĢla ilçe merkezine 15 km ve Niğde il merkezine ise 65 km uzaklıktadır. 278 Foto: 112. Darboğaz kasabası Bolkar Dağları kuzey eteğinde nispeten yüksek bir alanda kurulmuĢ olan kasaba yaz ve kıĢ turizmine oldukça elveriĢlidir. Kasabanın meydan mevkiinde bu1unan 7 km'lik doğal kayak pisti kıĢ aylarında çok sayıda yerli ve yabancı turisti kasabaya çekmektedir. Kasabanın ilk yerleĢimi hakkında yazılı bir belge bulunmamaktadır. Ancak daha öncesinde Romalılar, sonrasında ise Bizanslılar kasabayı yurt edinmiĢtir. Bizanslılar'dan sonra ise Türkmen boylarından olan Türkler buraya yerleĢmiĢtir. Ġlk yerleĢen kabilelerin bazıları Ģunlardır: Karabıyıkoğulları, Gedikoğulları, Çotgiller ve Kölemen Türkleri. Bu kabilelerin 370-380 yıl öncesinde Otağ (büyük çadır) kurarak buraya yerleĢtikleri yapılan araĢtırmalar sonucu ortaya çıkartılmıĢtır. 1968 yılına kadar köy statüsünde olan Darboğaz, nüfusunun 2000‘i aĢması ile bu tarihte belediye olmuĢtur. Halen bu statüsünü korumaktadır. 2000 genel nüfus sayımında 1072 hanede 3607 kiĢi sayılmıĢtır. Kasaba, 850 hane ile son nüfus sayımına göre 3250 nüfus olarak kayıtlara geçse de, büyük Ģehirlere ve yurt dıĢına çıkan iĢ gücü ve mevsimlik göç nedeniyle gerçek nüfus saptanamamaktadır. Bu verilerde kasaba aslında sürekli göç verdiğini göstermektedir. 279 Kasabanın en sakin dönemi olan kıĢ aylarında 3000-3500 yerleĢik nüfus mevcuttur. UlukıĢla Ġlçe Nüfus Müdürlüğü kayıtlarında Darboğaz doğumlu yaklaĢık 11.000 kiĢinin kayıtlı olduğu bilinmektedir. Bu rakama, kasabanın en kalabalık zamanı olan temmuzağustos aylarında yaklaĢıldığı tahmin edilmektedir. YapılaĢmanın yaz aylarında çok hızlı geliĢtiği Darboğaz'da yaklaĢık 2000 hane bulunmaktadır. Kasabanın geçim kaynağı büyük oranda, son yıllarda oldukça geliĢme gösteren kiraz ihracatından elde edilen kazanç sağlamaktadır. Bunun yanı sıra baĢta Almanya olmak üzere Avrupa ve Dünya‘nın diğer ülkelerine çalıĢmaya giden Darboğaz‘lılar, oradaki kazançlarının bir bölümünü yaz aylarında burada harcamaktadırlar ve buraya yatırım yapmaktadırlar. Ayrıca emekli olduktan sonra daimi ikametgah olarak buraya yerleĢen Darboğaz‘lılar, kasaba ekonomisine katkıda bulunmaktadırlar. Kasabada ticaretten geçimini sağlayan 50'nin üzerinde esnaf mevcuttur. Darboğaz kasabası halkının %90'a yakını tarım ve tarıma dayalı iĢlerle uğraĢmaktadır. Bunun içerisinde en büyük payı kuĢkusuz kiraz üretimi almaktadır. Kiraz üretimin yanında az da olsa elma yetiĢtiriciliği yapılmaktadır (Foto:113). Fakat son yıllarda elma bahçeleri, elma ağaçları kesilerek yerini kiraz bahçelerine bırakmaktadır. Bunun yanında fasulye, patates, domates gibi sebzelerle kayısı, erik vb meyveler kasabalının ihtiyacına cevap verecek ölçüde yetiĢtirilmektedir. Kasaba halkının tarımda en çok sıkıntı çektiği konu ise sulama suyudur. 280 Foto: 113. Darboğaz kasabası giriĢindeki meyve bahçeleri Yılda 2 bin ton kiraz ihraç eden Darboğaz, sulama suyu sorununu çözüme kavuĢturamamıĢtır. Yaz aylarında ve sonbaharda su sıkıntısı had safhaya ulaĢmaktadır. Bu sorunu çözümü olan gölet, 2006 yılı yatırım programına alınmıĢ olup, 2007 yılı ilkbaharında yapımına baĢlanmıĢtır. Ayrıca bu ana göletin yapımı tamamlanana kadar Çayırharmanı mevkiinde HĠS tipi bir gölet Sulama Kooperatifi ve halk tarafından yoğun gayretlerle kısa bir sürede hayata geçirilerek borulu sistemle sulama suyu sağlanmıĢ, su sorunu kısmen de olsa çözüm bulmuĢtur. Bu süreç‘e kadar kıt olan sulama suyu ise çok yüksek ücretlerle satılmaktadır. Kasabanın hemen yanında kurulu olan Emirler köyü sulama göleti sayesinde saati 2 YTL su kullanırken, bu rakam yer altı sularının sondajla çıkartılması nedeniyle 20 YTL kadar yükselmektedir. Su kaynaklarının yetersiz kalması sonucu kasabanın çeĢitli yerlerinde sondaj yapılarak su çıkarılmaktadır. Darboğaz'da su kaynaklarının artması ve sulama göletinin yapılması ile sulu tarım oranı da artacaktır. Böylece kiraz üretiminin ilk 5 yılın sonunda 10 bin tona, sonraki yıllarda ise 15-20 bin tona çıkması muhtemeldir. Son yılarda modern tarım benimsenmesi ve mevcut suyun yetersiz kalması ile damla sulama sistemi yaygınlaĢmıĢtır. 281 Darboğaz Kasabası ile Aktoprak Kasabası adeta yarıĢ halindedirler. Yıllara göre nüfus değiĢimine baktığımızda daima Darboğaz‘ın daha avantajlı duruma sahip olduğunu görmekteyiz (Çizelge:26, ġekil:30). Ancak 1997 nüfus sayımında Aktoprak Kasabası‘nda hızlı bir nüfus artıĢı mevcuttur. Muhtemelen bu durumun ortaya çıkmasında, iller bankasından daha fazla pay alabilmek için göç etmiĢ ailelerin, sayımda burada yazılmıĢ olma ihtimalleri çok yüksektir. Çizelge: 26. Darboğaz ve Aktoprak kasabalarında nüfusun yıllara göre değiĢimi 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 Darboğaz 2355 2069 2201 2346 2007 2565 3256 Aktoprak 1647 1668 1679 2176 1996 3486 2742 DARBOĞAZ ve AKTOPRAK KASABALARINDA NÜFUSUN YILLARA GÖRE DEĞĠġĠMĠ 4000 KĠġĠ SAYISI 3500 3000 Darboğaz 2500 2000 Aktoprak 1500 1000 500 0 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 YI LLAR ġekil: 30. Darboğaz ve Aktoprak kasabalarında nüfusun yıllara göre değiĢimi Her iki kasaba da aslında kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü köy yerleĢmelerine karakteristik örnek teĢkil etmektedir. Aktoprak kasabası, Darboğaz kasabasına göre daha dezavantajlı durumdadır (Foto:114). 282 Foto: 114. Aktoprak kasabası Orta kuĢak içerisindeki köy yerleĢmelerine kısaca değinilecek olursak, yerleĢmeler genelde, plato alanlarından dağlık alanlara geçiĢ kuĢağında veya yamaçlardan düzlük alanlara geçiĢ kısımlarında kurulmuĢ olduklarını görmekteyiz (Harita:55). Böylece hayvancılıkla uğraĢan ailelerin hayvanlarını dağlık alanda otlatabilmesi daha kolay olmaktadır. Yine yaylaya iniĢ ve çıkıĢlar esnasında tarım alanlarına zarar verilmemektedir. Tarımla uğraĢan aileler ise verimli alanları tarıma ayırmakta verimsiz arazilere meskenlerini inĢa etmektedirler (Foto:115). 283 Harita: 55. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde orta kuĢakta yerleĢmelerin dağılıĢı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Foto: 115. Olukkoyağı köyü 284 YerleĢmelerin konumu kuzey kesimlerde de aynı durumda olup, genellikle plato sahasından yüksek dağlık kuĢağa geçiĢ kısımlarında kurulmuĢlardır. Kuzey kesimde farklı bir durum olarak vadi içlerinde de yerleĢmelerin yoğunlaĢtığını görmekteyiz bu durumun ortaya çıkmasında, kuzey kesimin güney kesime nispeten iklim Ģartlarının daha olumsuz olması nedeniyle insanlar genellikle korunaklı alanlara yerleĢmeye çalıĢmıĢlardır. Vadi içerisinde yer alan köy yerleĢmeleri Horoz, Alihocalı, Maden köyleri ve Darboğaz kasabasıdır. Yine batıdaki Konya, Halkapınar kasabasına bağlı olan köylerin çoğunluğu da vadi içerisinde yer almaktadırlar (Harita:56, Foto:116) Harita: 56. Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde yerleĢmelerin dağılıĢı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). 285 Foto: 116. Maden köyü Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde de yerleĢmeler genellikle kuzey ve güney kesimdeki yerleĢmelerle hemen hemen aynı özellikleri taĢımaktadır. Çok az bir farklı durum olarak ise bu kesimde yerleĢmeler genellikle birikinti konilerinin dip kısımlarına doğru olduğunu görmekteyiz. Böylece insanlar birikinti konilerinin arazi kullanımı açısından verimli olan kısımlarını tarım arazilerine ayırmıĢ durumdadırlar (Harita: 57) 286 Harita: 57. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde yerleĢmelerin dağılıĢı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız). Foto: 117. KeĢli köyü 287 Çizelge: 27. Orta kuĢakta yer alan köy yerleĢmeleri ve bulunduğu jeomorfolojik birim Bulunduğu YerleĢme ismi Yükseltisi Köy Tipi Jeomorfolojik Birim Alanyalı 1340 Toplu Sırtta orman içi Ardıçlı 1050 Toplu Yamaçta orman içi Atlılar 1400 Seyrek Sırtta orman içi Belçınar (Ulumeres) Toplu Yamaçta orman bitiĢiği Boğazpınar (Boğazkinir) Toplu sırtta Böğrüeğri 1060 Toplu Yamaçta dağ köyü Çağlarca 1025 Toplu Vadide orman içi Toplu Vadide orman içi Seyrek Sırtta orman içi Toplu Sırtta orman içi Toplu Sırtta orman içi Dağınık Sırtta orman içi Fakılar Toplu Yamaçta orman içi Gömmece Toplu Sırtta orman bitiĢiği Çapar Çukurbağ (Ziftlik) 1250 Değirmendere Değnek 1350 Evcili Horoz 1200 Horozlu 1000 Toplu Vadide orman içi Ġnköy 950 Toplu Yamaçta orman içi Kavaklıpınar 1250 Toplu Sırtta orman içi Kayasaray 1750 KeĢli 1175 Toplu Yamaçta dağ köyü Kızılkaya 1225 Toplu Yamaçta orman bitiĢiğinde Korucak (Köristan) Kurudere 1150 Toplu Sırtta dağ köyü orman içi KuĢçular 1000 Toplu Yamaçta Madenköy 1700 Olukkoyağı 1025 Toplu Yamaçta Osmanköseli 1400 Porsuk 1325 Sandal 950 Toplu Vadide orman içi Toplu Sırtta orman içi Toplu Yamaçta orman içi Sanlıca (Fenk) Tabaklı 1425 Tekneçukur 1350 Tırtar 1560 288 Yassıkaya 1900 Yavca 1175 Yenikonacık 1075 Toplu Vadide orman içi Orta kuĢaktaki arazi kullanım durumu, dağın kuzey ve güney bölümü olarak ayrı ayrı ele alınacaktır. ÇalıĢma alanındaki arazi kullanım durumu, öncelikle 1981 yılında yapılmıĢ olan köy envanteri verilerine göre değerlendirilecektir. Daha sonra Corine Land Cover Arazi Sınıflandırması yöntemine göre uzaktan algılama teknikleri ile yapılmıĢ olan sınıflandırmaları ele alınarak değerlendirilecektir. Böylece aynı zamanda bölgedeki arazi kullanım hususundaki değiĢimlerde ortaya koyulmaya çalıĢılacaktır. 1981 yılında yapılan köy envanterlerine göre orta kuĢak ele alınırken, mevcut veriler köy sınırları esasına dayalı olduğu için zirveler kuĢağı da dahil edilerek ele alınacaktır. 1981 yılı köy envanterlerinin yapılması ile oldukça önemli bir köy envanteri elde edilmiĢ iken, bu dönemde kasaba ve ilçe merkezlerine yönelik bu çalıĢmanın uygulanmamasından dolayı, çalıĢma alanın içerisindeki kasaba yerleĢmelerinin bir çoğu hesaplamalara katılamamaktadır. Bu nedenle bilhassa orta kuĢağın güney bölümünden tam net sonuçlar elde edilememektedir. Kasabaların %50‘lik bir oran oluĢturduğu güney kesimde geriye kalan %50‘lik kesimde yer alan köy yerleĢmelerine bakarak, bu kesimdeki arazi kullanım durumunu anlamak da mümkündür.1981 yılına ait olan köy envanteri verilerine göre, en yoğun arazi örtüsünü orman alanları oluĢturmaktadır. Bunun yanında, bu verilerden, sahada yetiĢtirilen tarım ürünleri hakkında da detaylı bilgi elde etmek mümkündür (Çizelge:28). 289 Çizelge: 28. Orta kuĢağın güney kesiminde yer alan yerleĢmeler YerleĢme ismi Koy Yüz ölçüm Orman Nadaslı Nadassız (Dekar) Fundalık Fundalık Kuru tarım kuru tarım Sulu tarım Bahçe Bağ Kavaklıpınar 11187 6510 498 700 Yavca 15773 13674 976 500 Tırtar Kurudere 82100 5687 14945 4736 6540 584 300 200 Değnek Çağlarca 38800 13948 20339 10577 4877 1350 Değirmendere 19700 11265 6180 Evcili 47800 32670 9300 Çapar Atlılar 31925 91400 17658 34012 Alanyalı Böğrüeğri Fakılar Boğazpınar (Boğazkinir) Belçınar (Ulumeres) Korucak (Köristan) Sandal Ġnköy Ardıçlı Olukkoyağı ÇAMLIYAYLA 16181 17256 22119 14051 13088 12815 23206 YerleĢim yeri kayalık YetiĢtirilen Ürünler Buğday, arpa, Ģeftali, 65 3414 elma,armut Buğday, arpa, nohut, Ģeftali, 373 200 elma,armut, ayva Buğday, arpa, mısır, nohut, 265 3600 Ģeftali, elma, 167 Buğday, arpa, Ģeftali, elma, Buğday, arpa, mısır, nohut, 402 4992 Ģeftali, elma, armut 230 1070 Buğday, arpa, Ģeftali, elma, Buğday, arpa, Ģeftali, kiraz, 275 200 üzüm, ġeftali, elma, armut,üzüm, keçi 630 200 boynuzu, odun Buğday, arpa, nohut, susam, 725 700 domates, Ģeftali, ü 500 3713 Buğday, arpa, yulaf, m Buğday,arpa, kiraz, Ģeftali, 260 220 üzüm 312 156 ġeftali, erik, badem, küncü 1075 234 Kiraz, Üzüm, Keçi boynuzu 400 500 3 10 900 40 4000 800 200 641 300 5000 13184 300 200 700 700 2900 5247 225 800 2600 25 16269 6040 502 395 Elma, küncü, peynir 15731 8849 5727 375 780 Kiraz, domates 9090 32648 50481 47631 84563 5047 20000 46039 34111 39080 2115 5985 1050 546 3400 78 218 2215 1600 4036 200 148 277 1810 2638 100 292 312 105 2742 9750 40875 Kiraz, Domates, Sığır, Keçi Buğday, Pamuk, Üzüm, Keçi küncü Peynir, küncü Peynir, Koyun, Elma, küncü Peynir, Koyun 290 Sebil GÜLEK POZANTI Gözne Akçatekir Arslanköy Horozlu Akça Çukurbağ Gömmece Sanlıca (Fenk) Çukurbağ (Ziftlik) Çamalan (GÜLEK) Gömmece KeĢli KuĢçular 20900 73652 42200 9412 17010 42200 7368 9412 62213 42219 2310 1810 7000 1560 1800 17095 54022 27000 3700 2800 22000 3085 2015 6010 35000 35000 1693 2727 2700 5500 200 1800 8918 5500 2727 3000 5500 8000 100 2800 200 700 170 212 2700 675 1400 2700 2000 675 1200 2513 1719 150 8000 5000 5000 Buğday, arpa,mısır, nohut, Ģeftali,el üzüm, Buğday, arpa, üzüm, elma, Buğday, arpa, buğday, arpa, yulaf, süt, peynir Buğday, arpa, peynir, küncü Buğday,arpa,küncü, sığır Buğday,domates Buğday, arpa, yulaf, Buğday, arpa, küncü uz Buğday, Keçi, Süt 291 Bu kesimdeki arazi örtüsüne baktığımızda en yüksek oranı % 59‘luk bir değer ile orman alanları oluĢturmaktadır. En düĢük alanı ise % 0.4‘lük bir değer ile sulu tarım alanları oluĢturmaktadır (Çizelge:29, ġekil:31). Çizelge: 29. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanımı ARAZĠ KULLANIMI MĠKTARI (Dekar) ORANI (% olarak) Orman 510377 59 Kayalık 90321 10 Fundalık 84480 10 Nadassız Kuru Tarım 74216 8 Nadaslı Kuru Tarım 72229 8 YerleĢim Alanı 24837 3 Bahçe 11944 1 Bağ 4536 1 Sulu Tarım 1150 0,4 ORTA KUġAĞIN GÜNEY KESĠMĠNDE ARAZĠ KULLANIMI Kayalık 10% YerleĢim Alanı 3% Bağ 1% Fundalık Bahçe 1% Sulu Tarım 0% Orman Fundalık 10% Nadassız Kuru Tarım 8% Nadaslı Kuru Tarım Nadassız Kuru Tarım Sulu Tarım Nadaslı Kuru Tarım 8% Bahçe Orman 59% Bağ YerleĢim Alanı Kayalık ġekil: 31. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanımı 292 Daha öncede değinildiği gibi bu kesimde, Çamlıyayla, Sebil, Arslanköy, Gözne ve Gülek kasabalarına ait değerlerin eksik olmasından ötürü, az da olsa normal değerlerden sapmalar görülmektedir. Örneğin Sebil Kasabası sınırları içerisinde, bu plato sahasında en fazla üzüm yetiĢtirildiği yerdir. Ancak yine burada tam değerler verilemediği için bağ alanları çok düĢük miktarda gözükmektedir. Bu kesimde yer alan köy ve kasaba alanlarını % değerinden hesapladığımızda oldukça ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır. Zira kasaba yerleĢmelerinin kapladığı alan % 50 civarındadır (ġekil:31). Bu varsayımlardan hareketle bu kuĢakta mevcut bağ alanların % 2 civarında olabileceğini söyleyebilmek mümkündür (Foto:118). Onun dıĢındaki oranlarda fazla bir değiĢim beklenmemektedir. Foto: 118. Sebil Kasabası sınırları dahilindeki üzüm bağları 293 ORTA KUġAĞIN GÜNEY KESĠMĠNDE YER ALAN KÖY ve KASABALARIN % OLARAK ORANLARI Arslanköy Kavaklıpınar Yavca Tırtar Kurudere 1% Değnek 0% 1% 2% 1% 3% 2% 3% 1% Çağlarca 0% 1% Değirmendere 2% 4% Evcili 1% Çapar 1% 2% Atlılar Alanyalı 3% 4% Böğrüeğri 2% 1% 2% GÜLEK Fakılar 5% 1% Boğazpınar(Boğazkinir) 1% Belçınar(Ulumeres) Korucak(Köristan) Sandal 15% 11% Ġnköy Ardıçlı Olukkoyağı 1% 1% 1% 15% 5% 3% 0% 2% 3% ÇAMLIYAYLA Sebil Gözne Horozlu Akça Çukurbağ Gömmece Sanlıca(Fenk) Çukurbağ(Ziftlik) Çamalan(GÜLEK) Gömmece KeĢli KuĢçular ġekil: 32. Köy ve Kasabaların kapladığı alanlar 294 ORTA KUġAĞIN GÜNEY KESĠMĠNDE KÖY VE KASABALARIN ALANSAL DAĞILIMI Arslanköy 3% GÜLEK 11% ÇAMLIYAYLA 15% Diğerleri (Köyler) 50% Arslanköy GÜLEK ÇAMLIYAYLA Sebil Gözne Sebil 15% Akçatekir Diğerleri (Köyler) Gözne 2% Akçatekir 4% ġekil: 33. Köy ve Kasabaların kapladığı alanlar (sadeleĢtirilmiĢ olarak) ġekil 34‘te de görüldüğü gibi kasaba alanları yaklaĢık olarak %50 oranında bir paya sahiptir. Bu da diğer (köy) alanlar da hesaba katıldığında nispeten oransal olarak doğru bir sonuç ortaya koymaktadır. 1981 yılı köy envanter verilerini Corine sisteminde karĢılaĢtırabilmek amacı ile Orta kuĢak ve zirveler kuĢağı birlikte arazi kullanım durumuna baktığımızda yine ormanlık alanların oldukça geniĢ alan kapladığını görmekteyiz. Fakat oransal olarak bir azalıĢ söz konusudur. Bu durumun oluĢmasında sınıflandırma esaslarının oldukça önemli rol oynadığını görmekteyiz. Zira Corine sisteminde iğne yapraklı ormanlar ile geniĢ yapraklı ormanların ayrı ve yine seyrek bitki alanlarının ayrı ayrı ele alındığını görmekteyiz. Bu üç sınıf beraber ele alındığında bu kuĢakta yer alan ormanlık sahanın oranı %60‘ı geçmektedir. Diğer arazi kullanım sınıflarında ise çok fazla oransal farklılık yoktur (Çizelge: 28, ġekil:34). Nispeten birbirine yakın değerler çıkmaktadır. Örneğin 1981 yılı verilerine göre bu kesimdeki çıplak kayalık alanlar % 10 iken Corine sisteminde % 14 oranındadır. Çıplak kayalık alanların oranlarının değiĢmediği düĢünüldüğünde % 4‘lük bir oranda sapma olduğunu söylemek mümkündür (Çizelge:30, ġekil:34). 295 Çizelge: 30. Orta kuĢağın zirveler bölümü ile arazi kullanım durumu SINIF ADI KAPLADIĞI ALAN ORAN (% olarak) IGNE YAPRAKLI ORMANLAR 753326362,9 39 SEYREK BITKILI ALANLAR 357191955,2 19 CIPLAK KAYALIKLAR 276706853 14 DOGAL CAYIRLIKLAR 120674851,5 6 118510114 6 DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKTE TARIM 86815066,27 5 ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI 67780813,44 4 GEVġEK DOKULU YERLEġMELER 51164488,4 3 FUNDALIKLAR 34759126,16 2 KARISIK ORMANLAR 39881682,81 2 KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I 3963364,51 0 GENIS YAPRAKLI ORMANLAR 9422764,9 0 MEYVE BAHCELERI 1572412,63 0 BITKI DEGISIM ALANLARI 296 ORTA KUġAĞIN ZĠRVELER BÖLÜMÜ ĠLE BĠRLĠKTE ARAZĠ KULLANIM DURUMU ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI CIPLAK KAYALIKLAR 6% 3% 4% FUNDALIKLAR 14% 2% 5% 0% DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I SEYREK BITKILI ALANLAR KARISIK ORMANLAR GENIS YAPRAKLI ORMANLAR 39% DOGAL CAYIRLIKLAR 19% MEYVE BAHCELERI IGNE YAPRAKLI ORMANLAR 0% 6% 2% 0% BITKI DEGISIM ALANLARI KESIKLI SEHIR YAPISI ġekil: 34. Zirveler kuĢağı ve Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanım durumu ÇalıĢma sistemi olarak kuĢakları ele aldığımızdan dolayı, arazi kullanım durumuna baktığımızda sonuçlar değiĢmektedir (Çizelge:29. ġekil:35). Sadece iğne yapraklı ormanlık sahanın oranı % 39 ile en büyük orana sahiptir. Burada iğne yapraklı ormanlar grubunda en fazla alan kaplayan bitki topluluğu kızılçam ormanlarıdır. Bunun yanında sedir, karaçam ve ardıçlarında sahamızda yer aldığı bitki bölümde ele alınmıĢtır. Bu kuĢağın güney kesiminde ―gevĢek dokulu yerleĢmeler‖ olarak sınıflandırılan, genellikle bağ bahçe tarımı ile birlikte olan, özellikle kırsal mekanda yaygın olan Ģehir yapısında iki katına ulaĢan bir artıĢ söz konusudur. Bu sahada yer alan sayfiye amaçlı yaylaların son zamanlarda artıĢ göstermesi nedeni ile yeni konutların yapımında, dolayısıyla yerleĢim alanlarının oranında oldukça yüksek bir artıĢ söz konusudur. Bu kuĢak genel olarak sayfiye amaçlı yaylalar kuĢağı olması nedeni ile, bu alanda kesintisiz Ģehir yapısının da olmadığını görmekteyiz. Sahada bağ ve bahçe alanlarının en düĢük oranlara sahip olduklarını görmekteyiz. Son zamanlarda Sebil ve Çamlıyayla kasabaları çevresinde bağ alanlarının yaygınlaĢmıĢ olmasına rağmen oransal olarak çok düĢük değerler teĢkil ettiğini görmekteyiz (Çizelge:31) 297 Çizelge: 31. Corine Arazi Sınıflandırmasına göre Orta kuĢakta Arazi kullanım durumu KAPLADIĞI ALAN ORAN (%) ĠGNE YAPRAKLI ORMANLAR 478531843 50 DOGAL BITKI ORTUSU ILE BĠRLĠKTE TARIM 91696319 9 ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI 73851537 8 DOGAL CAYIRLIKLAR 60486733 6 GEVġEK DOKULU YERLEġMELER 60426977 6 FUNDALIKLAR 50303285 5 SEYREK BITKILI ALANLAR 52901673 5 BITKI DEGISIM ALANLARI 48206971 5 KARISIK ORMANLAR 42905995 4 KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I 6394834 1 GENIS YAPRAKLI ORMANLAR 9522888 1 MEYVE BAHCELERI 1401791 0,2 ÇIPLAK KAYALIKLAR 1499149 0,03 64602 0 SINIF ADI ÜZÜM BAGLARI ORTA KUġAĞIN GÜNEY BÖLÜMÜNDE ARAZĠ KULLANIMI ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI CIPLAK KAYALIKLAR FUNDALIKLAR 5% 0% 6% DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT 8% 0% 5% KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I 9% 1% 5% 4% 1% 50% 6% 0% SEYREK BITKILI ALANLAR KARISIK ORMANLAR GENIS YAPRAKLI ORMANLAR DOGAL CAYIRLIKLAR MEYVE BAHCELERI IGNE YAPRAKLI ORMANLAR UZUM BAGLARI BITKI DEGISIM ALANLARI KESIKLI SEHIR YAPISI ġekil: 35. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanım durumunun oransal dağılımı 298 Harita: 58. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanım durumu 299 Harita: 59. Orta kuĢağın güneydoğu kesiminde arazi kullanım durumu 300 ÇalıĢma alanının kuzey kesimine baktığımızda, arazi kullanım durumu, yetiĢtirilen tarım ürünleri gibi birçok hususta güney kesimden çok farklı olduğunu görmekteyiz (Çizelge:32). Bu farklılaĢmanın baĢlıca sebebi iklim özelliklerinin değiĢmesidir. 301 Çizelge: 32. Orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi kullanımı ve yetiĢtirilen tarım ürünleri YerleĢme ismi Köy Yüz Ölçümü (Dekar) Orman Nadaslı Nadassız Hane ve Kuru Kuru Sulu YerleĢim Sayısı Fundalık Tarım Tarım Tarım Bahçe Bağ Alanı Kayalık YetiĢtirilen Ürünler Çakıllar 22356 135 1300 150 100 150 12656 Delimahmutlu 77326 Arpa, fasulye, patates, elma, üzüm Arpa, fasulye, patates, elma, üzüm Kayasaray 200319 80 10000 500 500 Osmanköseli 16894 82 6250 800 600 yassıkaya 29244 80 10719 500 500 Aktoprak 87906 320 25788 12369 Alihoca 43350 300 34670 Darboğaz 50445 50 30 25 450 500 75 163014 Arpa, buğday kiraz, üzüm 30 7264 Buğday, elma 100 14725 Buğday, arpa 1800 219 275 30117 Buğday, arpa çavdar, patates, fasulye, kiraz, üzüm 2340 880 65 5395 fasulye, domates, üzüm, elma, kiraz Buğday, arpa, kuru fasulye, üzüm elma, Emirler 24860 240 14920 2607 3000 1300 600 287 GümüĢ 11640 150 8755 2000 100 425 290 45 Horoz 67570 140 36400 1400 300 600 210 2120 kayısı, kiraz Buğday, arpa, nohut üzüm, elma 24810 Buğday bakla, patates, soğan, fasulye, üzüm, elma Buğday, arpa, fasulye, domates, Katrancı 11660 30 10180 100 780 350 50 elma, kiraz, üzüm 302 Maden 84400 80 25270 1700 500 1360 750 180 54000 Buğday, arpa, kuru fasulye Buğday arpa, pancar, patlıcan, domates, Porsuk 33144 200 9932 Tabaklı 9670 70 7375 1175 Tekneçukur 17250 150 5300 1350 Yeniyıldız 52190 270 27313 10875 2000 500 4000 87 106 10418 lahana, elma, üzüm 410 230 50 460 arpa Buğday nohut üzüm elma kiraz 770 375 125 2975 arpa Buğday nohut üzüm elma kiraz 701 312 144 12845 Buğday, arpa, patlıcan, domates, fasulye, elma, üzüm domates, fasulye, Çiftehan 15430 140 14060 165 Yeni Konacık 44912 60 23274 4612 Belemedik 29867 40 25093 4687 Eskikonacık 23218 75 18669 3706 600 500 250 806 250 95 üzüm kiraz, Ģef, elma, çilek 15525 Buğday, arpa, elma, üzüm 87 Buğday, arpa, 93 Buğday arpa elma, üzüm 303 1981 yılı köy envanterindeki veriler esas alındığında, köy sınırları plato yüzeylerine göre kesilemediğinden ve genelde orta kuĢakta yer alan kuzey kesimdeki köylerin sınırlarının Bolkar Dağları‘nın zirvelerindeki su bölümü çizgisinden geçmesinden dolayı, köy sınırlarının tamamı esas alınarak arazi kullanım durumu tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Buna göre eğim değerlerinin oldukça yüksek olduğu zirveler kuĢağı ile beraber bakıldığında, kayalık alanların %47‘lik oranla en yüksek değere sahip olduğunu görmekteyiz. Yine orta kuĢağın çok daha yüksek seviyelerine kadar çıkan ormanlık sahalar ise %41‘lik oranla ikinci en büyük alanı oluĢturmaktadır. Bununla beraber bu kuĢaklar içerisinde en düĢük alan ise %0,5‘lik bir oran ile yerleĢim yerleridir. Bahçe alanlarının, güney kesimin aksine kuzey kesimde % 2‘lik kayda değer bir orana sahip olduklarını görmekteyiz (Çizelge:33, ġekil:36). Çizelge: 33. Orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi kullanım durumu ARAZĠ KULLANIMI MĠKTARI (Dekar) ORANI (% olarak) Kayalık 356324 47 Orman ve Fundalık 305336 41 Nadaslı Kuru Tarım 45308 6 Nadassız Kuru Tarım 14605 2 Bahçe 16081 2 Sulu Tarım 6650 1 Bağ 5874 1 YerleĢim Alanı 2417 0,5 304 KUZEY KESĠMDE ARAZĠ KULLANIM DURUMU Orman_Fundalık Nadaslı_Kurutarım Orman_Fundalık 41% kayalık 47% Nadassız _kuru_tarım Sulu_tarım Bahçe Bağ Yerlesimyeri 0% Bağ 1% Bahçe 2% Nadaslı_Kurutarım 6% Yerlesimyeri kayalık Nadassız _kuru_tarım 2% Sulu_tarım 1% ġekil: 36. Orta kuĢağın kuzey kesiminde zirve kuĢağı ile birlikte arazi kullanım durumu Corine Arazi Sınıflandırma Sistemi‘ne baktığımızda, Kuzey kesimde çıplak kayalık alanların oranında % 20‘lik bir azalıĢ olduğu gözükmektedir. Seyrek bitki alanları ve iğne yapraklı ormanların alanı beraber düĢünüldüğünde, orman ve fundalık alan toplamına eĢit olduğunu görmekteyiz. Bu kesimde 1981 yılı envanterine göre, çıplak kayalık olarak görünen alanların Corine sisteminde bitki değiĢim alanlarına karĢılık geldiğini ve bu alanların oranının da yüksek olduğunu görmekteyiz. Bunların dıĢında bahçe alanlarının eĢit oranda olduğunu, bağ alanlarının yine benzerlik gösterdiğini de net olarak görebilmekteyiz (Çizelge:34, ġekil: 37). 305 Çizelge: 34. Zirveler kuĢağı ile birlikte orta kuĢakta arazi kullanım durumu (kuzey) KAPLADIĞI ALAN ORAN (%) CIPLAK KAYALIKLAR 190229037 27 SEYREK BITKILI ALANLAR 165447537 24 IGNE YAPRAKLI ORMANLAR 111862351 16 BITKI DEGISIM ALANLARI 98151777 14 DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT 31999207 5 KARISIK ORMANLAR 30809526 4 DOGAL CAYIRLIKLAR 16783499 2 MEYVE BAHCELERI 11899370 2 GENIS YAPRAKLI ORMANLAR 10634199 2 MERALAR 8559611 1 GEVġEK DOKULU YERLEġMELER 7426444 1 SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR 6940883 1 FUNDALIKLAR 2777419 0 KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I 2570358 0 UZUM BAGLARI 1815250 0 SUREKLI SULANAN ALANLAR 1355219 0 ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI 950937 0 SINIF ADI 306 ZĠRVE KUġAĞI ĠLE BĠRLĠKTE ORTA KUġAKTA ARAZĠ KULLANIM ORANLARI(KUZEY) SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI CIPLAK KAYALIKLAR 1% FUNDALIKLAR 1% 0% 14% DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I 27% 0% SEYREK BITKILI ALANLAR KARISIK ORMANLAR GENIS YAPRAKLI ORMANLAR 16% DOGAL CAYIRLIKLAR 0% 0% 5% 1% 0% 2% 2% 24% 2% 4% MEYVE BAHCELERI MERALAR SUREKLI SULANAN ALANLAR IGNE YAPRAKLI ORMANLAR UZUM BAGLARI BITKI DEGISIM ALANLARI KESIKLI SEHIR YAPISI ġekil: 37. Zirveler kuĢağı ile birlikte orta kuĢakta arazi kullanım durumu (kuzey) Bu genel değerlendirmelerden sonra sadece 950 metrelerden baĢlayarak 1500 metrelere kadar çıkan kuĢağı ele aldığımızda, kuzey kesimdeki orta kuĢak üzerinde arazi kullanım durumunu daha detaylı olarak görmek mümkündür. Corine sistemine göre bu kuĢakta en çok arazi örtüsü oranına bitki değiĢim alanları sahiptir. Yine bu sahanın % 50‘lik bir kısmı çıplak kayalık alanlara karĢılık gelmektedir. KarıĢık ormanlar, seyrek bitkili alanlar, yayvan yapraklı ormanlar ve iğne yapraklı ormanlar beraber değerlendirildiğinde % 34 ile ormanlık alanların oldukça yüksek bir orana sahip olduklarını söyleyebiliriz (Çizelge:35, ġekil:38). Bu kesimde gevĢek dokulu yerleĢmeler olarak sınıflandırılan yerleĢim alanlarının oranları güney kesimdeki yerleĢim alanlarının yarısına eĢittir. Bu da kuzeyde daha toplu yerleĢmelerin olduğunu ve sayfiye amaçlı yayla yerleĢim alanlarının daha az olduğunu açıkça göstermektedir. 307 Çizelge: 35. Corine Arazi Sınıflandırma sistemine göre orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi kullanım durumu KAPLADIĞI ALAN ORAN (%) BĠTKĠ DEĞĠġĠM ALANLARI 40790463,1 28 DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ ĠLE BĠRLĠKTE TARIM 16358284,5 12 SEYREK BĠTKĠLI ALANLAR 16191710,32 11 KARISIK ORMANLAR 14873410,22 10 ĠGNE YAPRAKLI ORMANLAR 13833285,81 10 MEYVE BAHÇELERĠ 10897662,02 8 SULANMAYAN EKĠLEBĠLĠR ALANLAR 6930630,82 5 GENĠġ YAPRAKLI ORMANLAR 5023679,26 4 MERALAR 5019890,11 4 GEVġEK DOKULU YERLEġMELER 3717891,17 3 ÇIPLAK KAYALIKLAR 1023606,19 1 FUNDALIKLAR 1767262,05 1 DOĞAL ÇAYIRLIKLAR 1824457,09 1 SUREKLĠ SULANAN ALANLAR 1341525,04 1 ÜZÜM BAGLARI 1540671,56 1 KARIġIK TARIM ALANLARI 669037,81 0,7 SINIF ADI Bu kesimde Ġç Anadolu Bölgesi‘nde yer alan Niğde ili sınırları dahilinde yoğun olarak yapılan meyve bahçelerinin oranı da % 8 ile oldukça yüksek bir değerdir. Meyve bahçesi olarak genelde elma, erik ve kiraz bahçelerinin yaygın olduğunu görmekteyiz. Doğal bitki örtüsü ile birleĢik olarak sınıflandırılan tarım alanlarında genelde kuru ve nadaslı tarım yapılmaktadır. YetiĢtirilen ürünler ise buğday ve arpadır. Bu tarım arazileri güneydeki tarım arazilerine göre çok daha verimsizdir. 308 ORTA KUġAĞIN KUZEY KESĠMĠNDE ARAZĠ KULLANIM DURUMU SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR CIPLAK KAYALIKLAR FUNDALIKLAR 3% 5% 1% DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT 1% SEYREK BITKILI ALANLAR 12% KARISIK ORMANLAR 28% GENIS YAPRAKLI ORMANLAR DOGAL CAYIRLIKLAR 11% MEYVE BAHCELERI MERALAR 1% KARISIK TARIM ALANLARI 10% 10% 1% 0% 4% 4% 8% 1% SUREKLI SULANAN ALANLAR IGNE YAPRAKLI ORMANLAR UZUM BAGLARI BITKI DEGISIM ALANLARI KESIKLI SEHIR YAPISI ġekil: 38. Corine Arazi Sınıflandırma sistemine göre orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi kullanım durumu 309 Harita: 60. Corine Arazi Sınıflandırma sistemine göre orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi kullanım durumu 310 Sonuç olarak genellikle sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetinin yoğunlaĢtığı orta kuĢakta iklim Ģartlarının da uygunluğuna bağlı olarak en geniĢ arazi örtüsüne ormanlar sahiptir. Bu durum, sayfiye amaçlı yaylacılığa da olanak sağlamaktadır. 311 3.4. ALÇAK PLATO ALANLARI KUġAĞI ve ARAZĠ KULLANIM Bu kuĢak, araĢtırma sahasının 200-1000 metreler arasında bulunan kısımlarını meydana getirir. Yükseltisi 450 – 1000 metreler arasındaki düzlükler alçak plato alanlarını meydana getirmektedir. Bu düzlükler Erol sistemine göre D III aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b, 1983). Dağlık kütlenin sona ermeye baĢladığı en alt kısımlarda ise Kuvaterner döneminde depolanmıĢ, travertenler üzerinde (200-300m) oluĢmuĢ olan, en alçak plato alanları ve dolgu yüzeyleri (200-450) mevcuttur. Bu düzlükler Erol sistemine göre D IV aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (ġekil:39). 3.4.1. Alçak Platolar (AĢınım Düzlükleri 450-1000 m.) Bu kuĢak batıda Kızıl (Efrenk) Dere vadisi ve doğuda Çakıt Çayı vadisi arasında kalan, yükseltisi 450-1000 metreler arasında yer alan düzlük alanları kapsamaktadır. Bu plato sahası en batıdan Kızıl Dere, Ġçme Deresi, Deliçay Deresi ve Tarsus (Berdan) Çayı‘nın en önemli kollarından biri olan Pamuk Çayı tarafından parçalanmıĢ durumdadır. Bu akarsular tarafından derin yarılmalar oluĢturulmuĢ olmakla beraber plato yüzeyi eğim derecesi % 0-6 arasında değiĢen dalgalı düzlükler Ģeklindedir (Harita:61). Bu plato sahasının doğu kesimi ise yine Tarsus (Berdan) Çayı‘nın yan kolu olan Kadıncık Deresi, KoĢun Deresi, Demirciözü Deresi ve Çakıt Çayı tarafından oldukça derin vadilerle parçalamıĢ durumdadır (Harita:61). Erol sistemine göre, D III olarak tasnif edilen bu saha Pliyosen dönemine ait aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b). 450 – 1000 metrelerden aĢınan malzemeler günümüzde yükseltisi 200 – 250 metreler arasında bulunan Pliyosen göllerinde ve deniz içerisinde depolanmaktaydı. Bu nedenle bu yüzeyler oldukça genç aĢınım yüzeyleridir. 312 ġekil: 39. Alt kuĢak içerisinde yer alan farklı seviyeler 313 Bu saha, çalıĢma alanımız içerisinde yaklaĢık olarak 39 Km2‘lik bir alan kaplamaktadır. Genellikle Miyosen döneminde tortulanmıĢ olan killi kireçtaĢları üzerinde oluĢmuĢ bir aĢınım yüzeyidir. Nispeten saf kireçtaĢlarının hakim olduğu, karstik Ģekillerin de gözlemlendiği bu plato sahasında, tarım alanları oldukça geniĢ yer tutar. Batı kesimde bu düzlüklerdeki tarım arazileri oldukça verimli iken, doğu kesimdeki tarım alanları nispeten daha az verimlidir. Tarlalarda toprak yapısı daha taĢlı bir yapıdadır. Bu nedenle doğudaki tarım alanları verimsizdir. 314 Harita:61. Alçak platolar kuĢağı (güneybatı bölüm) 315 Harita: 62. Alçak platolar kuĢağı (güneydoğu bölüm) 316 Bu platoluk sahada, özellikle kuzeydoğu bölümde, lokal farklı seviyelerin olduğunu görmekteyiz (Harita:62). Bu durumun ortaya çıkmasında Çukurova‘yı Ģekillendiren ve Bolkar Dağları‘nın etek kısımlarını dilimler halinde kesmiĢ olan paralel fayların büyük rolü vardır (Foto:119). Foto: 119. Alçak Plato alanında faylanmaya bağlı Ģekillenme 3.4.2. Travertenler ve Dolgu Yüzeyleri (200-450) Bu kısımda yer alan plato alanları, Kuvaterner döneminde oluĢmuĢ olan traverten ve karasal dolgu depolarının parçalanmasıyla ortaya çıkan dolgu platolarıdır. Bu plato alanları traverten ve dolgu platosu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Harita: 61, 62). Traverten depoları, Kuvaterner döneminde çevreden (Bolkar Dağları‘nın güney yamaçlarından) gelen akarsuların, denizel ortamın kıyı kesimlerinde soğuk su içerisinde taĢınan eriyik malzemelerin çökelmesi ile oluĢmuĢtur. Daha sonraki dönemlerde ise denizin çekilmesi ve akarsuların bu depoları yarmaya baĢlamasıyla yükseltisi 200-350 metreler arasında olan traverten basamakları ortaya çıkmıĢtır. ÇalıĢma alanımız içerisindeki traverten depolarının geniĢliği yaklaĢık olarak 9 km2 kadardır. AĢınıma karĢı dolgu yüzeylerine göre nispeten dirençli olmasından dolayı plato parçalarının yamaçları dolgu depolarına göre daha dik görünümlüdür. 317 Traverten depoları gibi, dolgu yüzeylerine de parça parça rastlanılmaktadır. Dolgu deposu kolay aĢındığı için oldukça yayvan bir yamaca sahiptir (Foto: 120). Akarsuların kolay aĢındırmasından dolayı yamaçlar çok daha girintili ve çıkıntılıdır. Bu dolgu yüzeyleri çalıĢma alanımızda yaklaĢık olarak 14 km2‘lik bir alan kaplamaktadır. Erol sistemine göre bu sahalar da D IV aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir. Bu dolgu yüzeyleri, traverten yüzeylerine göre tarımsal faaliyetler için daha uygun özellikler taĢımaktadır. Foto: 120. Dolgu Platosu alanları 3.4.3. Karstik ġekiller Alt kuĢak, karstik Ģekiller açısından, hem yüksek dağlık saha hem de orta yükseltideki platolar kuĢağından daha fakir bir sahadır. Zira bu durumun ortaya çıkmasında, bu kuĢakta Miyosen yaĢlı killi kireçtaĢlarının bulunması etkili olmuĢtur. Buna rağmen mevcut killi kireçtaĢları içerisinde ve travertenler üzerinde geliĢmiĢ irili ufaklı dolinler, uvalalar ve mağaralar mevcuttur. 3.4.3.1. Dolin ve Uvalalar ÇalıĢma alanımızın en alt kuĢağını oluĢturan sahamız, yukarıda da belirtildiği gibi Miyosen dönemine ait killi kireçtaĢlarından oluĢmasından dolayı çok küçük çaplı dolin ve uvalara da rastlanılmaktadır (Harita:61, 62). Bu kuĢaktaki en önemli uvalalardan bir tanesi 318 Tarsus (Berdan) Barajının kuzey batısında yer alan UlaĢ Köyü‘nün kuzeyindeki Vakıf alanı Uvalasıdır (Harita:63). Uvala yaklaĢık olarak 300 m² kadardır. Vakıf alanı uvalası arazi kullanım olarak bağ bahçe tarımın yapıldığı bir uvaladır. Yine bu sahanının kuzeydoğu ve güneybatısında küçük çaplı dolin ve uvalalara rastlanmaktadır. Özellikle TaĢobası Köyü‘nün çevresinde birçok dolin bulunmaktadır. Harita: 63. Vakıfalanı uvalası (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). Bu kuĢak içerisindeki bir diğer önemli uvala ise Kızılçukur uvalasıdır. Gülek Deresi‘nin Kadıncık Çayı‘na birleĢtiği alanın doğusunda, Kızılçukur Köyü sınırları içerisindeki uvala, yaklaĢık olarak 200 m² kadardır (Harita:64). Yine bu çevrede çok küçük dolinlere de rastlanmaktadır. Bu alandaki dolin ve uvalalar içerisinde kuru tarım yapılmaktadır. 319 Harita: 64. Kızılçukur uvalası (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). 3.4.3.2. Mağaralar ÇalıĢma alanının bu kuĢağında, özellikle inanç turizmi açısından önem taĢıyan Ashab-ı Kehf Mağarası bulunmaktadır. Tarsus ilçe merkezinin kuzeyinde Dedeler Köyü‘nün doğusunda yer alan mağara, tek tepe halinde bulunan Encülüs Tepesi‘nin güneyinde oluĢmuĢ karstik bir mağaradır (Foto:121). Deniz seviyesinden 309 metre yüksekte bulunan mağaranın derinliği 25 metre, giriĢ uzunluğu 40 metre ve iç kısım uzunluğu ise yaklaĢık 35 metre kadardır. Mağara içerisinde bir çok galeri bulunmaktadır. Bunlardan en uzun olanı mağaranın doğu kesiminde olan ve yaklaĢık 20 metre kadar devam eden ince uzun bir galeridir. Mağara içerisinde 50-60 kiĢi bir arada bulunabilmekte, bu da mağaranın iç kısmının geniĢliği hususunda bilgi vermektedir. Mağaranın tavan kısmında büyük bir çökme meydana gelmiĢtir. Bu nedenle mağara içerisine güneĢ girebilmektedir. Mağara içerisinde sarkıt ve dikitlerde vardır. 320 Foto: 121. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın bulunduğu Encülüs tepe Foto: 122. Ashab-ı Kehf mağarası giriĢ kısmı Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın inanç turizmi açısından oldukça büyük önemi vardır. Hem yurt içinden hem de yurt dıĢından turistler gelmektedir. Yurt dıĢından gelen turistlerin 321 çoğunluğunu Suriyeliler oluĢturmaktadır. Mağaraya ulaĢım imkanlarının da kolay olması ziyaretçi sayısını artırmaktadır. Mağarayı yılda yaklaĢık 150.000 kiĢi ziyaret etmektedir. Foto: 123. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın iç kısmı Alt kuĢakta, Ashab-ı Kehf Mağarası dıĢındaki mağaraların turizm potansiyelleri henüz değerlendirilmemiĢtir. Bunların en önemlileri Çavdarlı Köyü‘nün doğusunda Kızlarsarayı boğazı içerisindeki Kızlarsarayı Mağaraları‘dır (Harita:65). 322 Harita: 65. Kızlarasarayı mağaraları (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). Bu mağaraların dıĢında alt kuĢak içerisinde birkaç küçük mağara daha mevcuttur. Tarsus (Berdan) Barajı‘nın kuzeyinde travertenler içerisinde bir mağara; Tarsus kuzeyinde Say Köy içerisinde küçük bir mağara mevcuttur. Ancak bu mağaraların hem turizm hem de arazi kullanım açısından Ģu anda değerlendirilmemektedirler. 3.4.4. Vadiler Alt kuĢakta yer alan akarsuların, orta kuĢakta yer alan akarsulara nispeten daha geniĢ kollara sahip olduklarını ve en alt seviyelerde tek bir ana akarsu meydana getirdiklerini görmekteyiz. Bu kuĢaktaki vadiler, bir önceki bölümde ele aldığımız vadilerin devamı durumundadırlar. Sahamızdaki vadilerin en baĢında Tarsus (Berdan) Çayı vadisi gelmektedir. Tarsus ilçe merkezinin kuzeyinde Berdan Barajı göletinden itibaren baĢlayan vadi, ancak 7 km devam ettikten sonra Kadıncık ve Pamuk Çayı vadileri olarak ikiye ayrılır (Harita:66). Burada nispeten tabanlı bir özellik gösteren vadiler, orta seviyedeki plato alanına doğru sokulduğu alanlarda tamamen V profillidir. 323 Harita: 66. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı ve Kadıncık Çayı) vadisi (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). Tarsus Çayı vadisi‘nin iki ana kollarından biri olan Pamuk Çayı vadisi yaklaĢık olarak 28 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Akarsu vadisi, Pamuk Çayı‘nın kesmiĢ olduğu jeolojik formasyonların aĢınıma karĢı direnç durumuna göre zaman zaman kıvrımlı bir Ģekil almıĢtır. Akarsu, dolgu alanlarında yana aĢındırmasını artırarak tabanlı vadiler oluĢtururken, sert olan kireçtaĢlarının bulunduğu alanlarda V vadi Ģeklindedir (Foto: 124). 324 Foto: 124. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı ve Kadıncık Çayı) vadisi Kadıncık Vadisi içerisinde iki adet boğaz bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Çavdarlı Köyü güneyinde yaklaĢık 4 km uzunluğundaki KeĢbükü Boğazı‘dır. Bu boğaz, epijenik karakterde bir boğazdır (Foto:124). Kadıncık Vadisi içerisindeki ikinci boğaz ise Çavdarlı Köyü batısındaki Çevlik Boğazı‘dır. Farklı litolojilerdeki kireçtaĢlarını aĢındırarak oluĢmuĢ olan bu boğaz da epijenik olarak oluĢmuĢtur. Boğazın uzunluğu yaklaĢık 6 km kadardır. Boğaz içerisinde ana uzanıĢ olarak herhangi bir asimetriklik olmamasına rağmen, iç kısmında asimetriklik söz konusudur. Bunun sebebi KeĢbükü (Pamuk) Çayı‘nın üstteki killi kireçtaĢlarını aĢındırdıktan sonra alt kısımlarda gevĢek dokulu yapı üzerinde meydana gelmiĢ olan büyük heyelan olaylarıdır (Foto:125). 325 Foto:125. KeĢbükü Boğazı Tarsus Çayı Vadisi‘nin ikinci ana büyük kolu ise Kadıncık Çayı‘nın oluĢturduğu Kadıncık Vadisi‘dir. Bu vadi, alçak plato sahası içerisinde yaklaĢık olarak 24 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Pamuk Çayı vadisinde olduğu gibi, Kadıncık vadisi de, dolgu alanlarında tabanlı bir özellik gösterirken, aĢınmalara karĢı dirençli olan sahalarda V vadi karakterindedir. Ana hatları ile büyük bir bölümü boğaz karakterinde olan bu vadinin orta bölümü tam bir yarma vadi (boğaz) karakterindedir (Foto:126). 326 Foto: 126. Beylice (Manaz) boğazı Bu vadi içerisinde Kadıncık 1 ve Kadıncık 2 hidroelektrik santralleri bulunmaktadır (Foto:127). Foto: 127. Kadıncık-II Hidroelektrik Santrali 327 Arazi kullanımı açısından baktığımızda, diğer vadilerde olduğu gibi Kadıncık vadisi‘nde, çoğunlukla orman alanlarının fazla olduğunu görmekteyiz. Bir farklı durum ise, bu vadi içerisinde tavuk çiftliklerinin fazla miktarda bulunmasıdır. Tarsus ve Adana illerinin ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kurulmuĢ olan tavuk çiftliklerinin, vadi yamaçlarında yoğunlaĢtığını görmekteyiz. Fosil bir heyelan sahasına karĢılık gelen bu alanda yaklaĢık olarak 40 civarında tavuk çiftliği bulunmaktadır. Bu alanlar köy yerleĢmelerine uzak olması nedeniyle tercih edilmektedirler (Foto:128). Zira tavuk çiftlikleri çevreye pis koku yaymaktadırlar. Foto: 128. Kadıncık Vadisi içerisindeki fosil heyelan sahası ve üzerinde kurulmuĢ tavuk çiftlikleri Kadıncık vadisi‘ne kuzey kesimden kavuĢan bir diğer yan vadi ise Gülek Deresi vadisidir. Gülek Deresi vadisi, kuzeyde Karboğazı Vadisi‘nin alt kısmını meydana getirir. Gülek Deresi, vadisi alt kuĢak içerisinde tamamen D III aĢınım yüzeylerini aĢındırarak çok derin olmayan fakat zaman zaman epijenik karakterde boğazlar oluĢturacak Ģekilde üstteki gevĢek malzemeleri aĢındırarak ana kayaya yerleĢmiĢtir. Gülek Deresi vadisi, diğer vadilerin tersine, üst çığırlarda tabanlı (özellikle Gülek kasabası güneyinde), aĢağı çığırda ise ―V‖ vadi karakterindedir (Harita:67). Bu durumun ortaya çıkmasında çok güçlü akıma sahip olmayan Gülek Deresinin Bolkar Dağları ile paralel uzanıĢa sahip olan faylar 328 tarafından sık sık kesintiye uğratılması ile ilgilidir. Oldukça genç olan bu fayların, vadiyi kesintiye uğratması ve geri kısımda alüviyal dolguların depolanmasıyla tabanlı vadi görünümü ortaya çıkmaktadır. Harita: 67. Gülek deresi vadisi (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). Alt kuĢağın bir diğer önemli vadisi ise en batıda bulunan Kızıldere vadisi‘dir. Yukarı çığırına Arslanköy (Efrenk) Deresi vadisi ismi verilirken, aĢağı çığırına Kızıldere vadisi ismi verilmektedir. Bu vadi, yukarı çığırdaki gibi sade bir Ģekilde doğu batı yönünde olmayıp, akarsuyun aĢındırmıĢ olduğu formasyonların aĢınıma karĢı göstermiĢ oldukları direnç özelliklerine göre yukarı kısımda bir müddet tam kuzey-güney yönünde ve daha sonra bir müddet kuzeybatı-güneydoğu istikametinde devam etmektedir. En alt kısımlarda ise yine bir müddet tam kuzey-güney doğrultusunda devam eder ve nihayetinde kuzeybatıgüney doğu istikametinde sahil kenarına açılır (Harita:68). Vadinin orta kuĢak içerisindeki toplam uzunluğu 34 km‘dir. Kızıldere vadisi, batı kesimde çalıĢma alanımızın dıĢ sınırını oluĢturmaktadır. 329 Harita: 68. Kızıldere vadisi (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). Birçok farklı litolojinin aĢındırılması sonucunda ortaya çıkan vadinin yamaçlarının çoğu bölümünde asimetri söz konusudur. Vadinin alt kısmı nispeten tabanlı vadi özelliği kazanırken yukarı çığır tamamen ―V‖ vadi karakterindedir. Kızıldere vadisinin tabanlı olduğu bölümlerde dikili alanlardan bahçeler yaygındır. Genellikle turunçgillerin yetiĢtirildiği bahçelerde, Ģeftali, zeytin ve nar ağaçları da bulunmaktadır. Alt kuĢağın bu bölümündeki bir diğer akarsu vadisi ise Tarsus (Berdan) Çayı ile Kızıldere vadileri arasında kalan Deliçay Deresi vadisidir. Orta kuĢakta doğu-batı istikametinde uzanan Deliçay Deresi vadisinin devamı niteliğindeki bu vadi, uzanıĢ olarak Kızıldere vadisine benzemektedir. Sadece aĢağı kuĢakta bir bölümde kuzeydoğu-güney batı istikametini alarak bu benzerliği bozar (Harita:69) 330 Harita: 69. Deliçay Deresi vadisi (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). Bu vadinin de aĢağı çığırı nispeten tabanlı vadi özelliğindedir. Yukarı çığır ise V vadi karakterindedir. Vadinin genelde batı yamaçlarında heyelan sahası daha fazladır. Bu vadinin yamaçları diğer vadilere nispeten daha fazla asimetriklik gösterir. Vadinin uzunluğu ise yaklaĢık 23 km‘dir. Vadi içerisinde verimli alüviyal toprakların olması nedeniyle, entansif yöntemlerle tarımsal faaliyetler yapılmaktadır. Genellikle bahçe alanlarının yoğun olduğu alanda turunçgil, Ģeftali, nar, zeytin vb. ürünler yetiĢtirilmektedir. Yine bu alanda yer yer pamuk, mısır tarlalarına ve bağ alanları mevcuttur. Akdeniz ikliminin karakteristik olarak görüldüğü alan birçok tarımsal faaliyete uygunluk göstermektedir. Alt kuĢağın kuzeydoğu kesiminde çok karakteristik olmamakla beraber irili ufaklı birçok vadi mevcuttur. Bunlar; KoĢun Deresi vadisi, Kuzolukhanı Deresi vadisi ve doğuda Çakıt Çayı vadisi‘dir (Harita:70). Bunlardan Kuzolukhanı Deresi, orta kuĢağı da parçalayarak alt kuĢak içerisinde devam eden yaklaĢık 12 km uzunluğunda bir vadidir. Bu vadi paralel faylarla seviye farkı meydana getiren düzlükleri dik olarak keserek Çakıt Çayı Vadisi‘ne kavuĢmaktadır (Harita:70). Bu kısımda, bu vadi gibi uzunlukları birkaç kilometreyi geçmeyen Çakıt Çayı Vadisi‘ne kavuĢan birçok paralel vadi mevcuttur. 331 Harita: 70. Alt kuĢağın kuzeydoğusunda yer alan vadiler (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız). Çakıt Çayı vadisi, alt kuĢak içerisinde yaklaĢık olarak 25 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Bunun sadece 5 km‘si Miyosen yaĢlı kireç taĢları içerisinde, geriye kalan 20 km‘lik kısmı ise gevĢek yapılı dolgu alanları içerisinde devam eder. Vadi, Çakıt Çayı‘nın içerisinden geçtiği dolgu alanlarında, diğer vadilere nispeten çok daha geniĢ alanlı olarak tabanlı vadi Ģeklindedir. Miyosen yaĢlı killi kireçtaĢlarının içerisinden geçtiği kısımlarda ise ―V‖ vadi karakterindedir (Harita:71). Çakıt Çayı vadisi‘nin tabanlı olduğu kısımlarda vadinin oldukça geniĢ olmasında, Çakıt Çayı‘nın debisinin oldukça yüksek olması ve dolgu alanlarında eğimin de azalmasıyla beraber yana aĢındırmanın hız kazanmıĢ olması etkilidir. Vadiyi oluĢturan Çakıt Çayı, bu kısımda menderesler çizerek akmaktadır. Çakıt vadisi, doğu kesimde çalıĢma alanımızın sınırını meydana getirmektedir. 332 3.4.5. Eğimli Etek Düzlükleri, Birikinti Koni ve Yelpazeleri Çukurova‘nın batısını oluĢturan Tarsus ovası ile Bolkar Dağları‘nın kontak noktasında geçiĢ, ani olarak baĢlayan keskin yamaçlarla ayrılmamaktadır. Özeklikle bu bölümün bazı kısımlarında dolgu alanlarının mevcudiyeti ve bu dolgu alanlarının ovaya açılan oldukça küçük derelerle yarılmıĢ olması bu kesimde etek düzlükleri (az eğimli yamaçlar)‘nin oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Etek düzlükleri güneybatı kesimde daha dar alanlı iken, kuzeydoğuya doğru daha geniĢ alanlıdır (Harita: 71). Etek düzlükleri Pliyosen döneminde depolanmıĢ olan killi, kumlu, çakıllı, marnlı ve jipsli malzemelerin depolandığı alanlarda oluĢmuĢtur. Bu depozitler daha kolay aĢındırılma özelliğine sahiptir. Oldukça gevĢek yapılı olan bu tortullar üzerinde toprak oluĢumu da daha hızlıdır. Buna bağlı olarak bu alanlarda oldukça geniĢ alanlı tarım arazileri mevcuttur. 333 Harita: 71. Alt kuĢağın jeomorfoloji haritası 334 Etek düzlüklerinin dolgu alanlarına tekabül ettiği kesimlerde oldukça verimli tarım alanları mevcut iken, traverten yamaçlarında ise bu alanlar genellikle çalı (garig) formasyonu ile kaplıdır. Bu nedenle bu alanlar yaz ve kıĢ döneminde hayvanların otlatıldığı mera alanları olarak değerlendirilmektedir. ÇalıĢma alanının dağlık alandan ovaya geçiĢ noktasında oldukça geniĢ birikinti konisi ve yelpazeleri geliĢmiĢtir. Bu noktada akarsuların eğim derecesinin çok düĢük (% 2-4)olmasından dolayı, akarsular, taĢımıĢ oldukları materyalleri buralarda biriktirmiĢtir. Bundan dolayı üst kuĢaklarda oluĢmuĢ olan birikinti koni ve yelpazelerinden çok daha geniĢ alanlı bu birimler geliĢmiĢtir (Harita:72). Bu kuĢaktaki birikinti koni ve yelpazelerin en geniĢ olanlarından bir tanesi Mersin Ģehir merkezinin kuzeydoğusunda Deliçay Deresi‘nin getirmiĢ olduğu malzemelerden oluĢan, yaklaĢık 4 km²‘lik bir alana sahip olan ve üzerinde yoğun olarak meyve bahçelerinin bulunduğu bir birikinti yelpazesidir (Harita:72). Harita: 72. Alt kuĢaktaki birikinti koni ve yelpazeleri(Açıklamalar için Harita:71‘e bakınız) Bu alandaki diğer önemli birikinti yelpazesi ise Tarsus ilçe merkezinin kurulmuĢ olduğu alandaki birikinti yelpazesidir. Bu yelpaze, özellikle Tarsus Çayı ve onun yan kolu olan KoĢun Deresi tarafından getirilmiĢ malzemelerle oluĢturulmuĢ bir yelpazedir. Tarsus Ģehrinin büyük bir kısmının da üzerinde kurulmuĢ olduğu bu yelpazenin alanı, yaklaĢık 3,5 335 km²‘dir. Ġki akarsuyun taĢımıĢ olduğu malzemelerin birikmesiyle oluĢmuĢ olan bu yelpaze, Piedmont Ovası görünümündedir (Harita: 72). Çok geniĢ alanlı olmasa da, yukarda bahsetmiĢ olduğumuz bu iki geniĢ yelpaze arasında, Nacarlı Deresi‘nin getirmiĢ olduğu malzemelerle oluĢmuĢ yaklaĢık 1 km²‘lik bir birikinti konisi mevcuttur (Harita: 72). Bu kenar kuĢakta birikinti koni ve yelpazelerinin çok geniĢ alanda olmasının bir diğer sebebi ise alt kuĢakta Plio-Kuvaterner yaĢlı dolgu malzemelerinin çok hızlı bir Ģekilde aĢındırılmasıdır. 3.4.6. Alt KuĢakta Arazi Kullanım Durumu ÇalıĢma alanımız içerisinde bu kuĢakların ortaya çıkması, morfolojik birimler ile arazi kullanımı arasındaki iliĢkileri net olarak ortaya çıkartmaktadır. Yüksek dağlık kuĢak hayvancılık amaçlı yaylacıların kuĢağını, orta kuĢak sayfiye yaylaları kuĢağını temsil etmekteydi. Alt kuĢağa geldiğimizde ise bu kuĢağın yoğun olarak tarım kuĢağı olduğunu görmekteyiz. Özellikle dolgu düzlüklerinin çok geniĢ alanlı olması tarım alanlarının geniĢ yer tutmasına olanak sağlamıĢtır (Çizelge:36). Çizelge: 36. Alt kuĢakta arazi kullanım (Corine sınıflandırmasına göre) ARAZĠ KULLANIM KAPLADIĞI ALAN % FUNDALIKLAR 172291470,8 18 IGNE YAPRAKLI ORMANLAR 132961362,5 14 ALANLARI 129821317,4 13 MEYVE BAHCELERI 127041267,7 13 DOGAL CAYIRLIKLAR 81876290,43 8 SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR 72746140,24 7 UZUM BAGLARI 64951203,2 7 YERLEġĠM ALANLARI 47161384,56 5 SEYREK BITKILI ALANLAR 43493196,01 4 ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI 28911124,99 3 KARISIK ORMANLAR 16974843,55 2 BITKI DEGISIM ALANLARI 18146985,22 2 ZEYTIN BAHCELERI 21196858,73 2 CIPLAK KAYALIKLAR 5623437,51 1 SU YOLLARI 8277884,72 1 DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKTE TARIM 336 Genel orak bu kuĢakta kuru tarım alanları yaygındır. Doğal bitki örtüsü ile beraber kuru tarım alanları %13 oranında bir alan kaplamaktadır. Bununla beraber dikili alanlardan olan üzüm bağları (%7) ve zeytin bahçeleri (%2) dikkate değer bir oranda kendilerini göstermektedir. Meyve bahçeleri ise diğer kuĢakların tersi bir durum olarak 13 oranında bir değere sahiptir. Grupları genel değerlendirdiğimizde alt kuĢakta %14 oranında fundalık, %21 oranında orman ve %35 oranında ise ekili ve dikili tarım alanları oluĢturmaktadır (Çizelge:36, ġekil: 40). Bu kuĢakta Akdeniz ikliminin karakteristik olarak gözükmesi ürün çeĢitliliğinin artmasına da olanak sağlamaktadır (ġekil:40). ALT KUġAKTA ARAZĠ KULLANIM DURUMU SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI 2% 5% CIPLAK KAYALIKLAR 7% 2% 3% FUNDALIKLAR 1% 7% DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT 18% 14% SEYREK BITKILI ALANLAR KARISIK ORMANLAR DOGAL CAYIRLIKLAR 1% MEYVE BAHCELERI 13% SU YOLLARI 13% IGNE YAPRAKLI ORMANLAR 8% 2% 4% UZUM BAGLARI BITKI DEGISIM ALANLARI YERLEġĠM ALANLARI ZEYTIN BAHCELERI ġekil: 40. Alt kuĢakta arazi kullanım oranları 337 Alt kuĢaktaki arazi kullanım durumunun morfolojik birimlerle iliĢkilerine baktığımızda tarım alanlarının genellikle plato yüzeylerinde yoğunlaĢtığını görmekteyiz. Bunlardan alçak plato alanları genellikle doğal bitki örtüsü ile karıĢık tarım alanları yoğun iken en alt dolgu yüzeyleri tamamen tarım alanlarından oluĢmaktadır. Dolgu yüzeylerinin çok kolay iĢlenebilir olması tarım alanlarının yaygınlaĢmasına olanak sağlamıĢtır (Foto:129). Foto: 129. Dolgu yüzeylerindeki üzüm bağları ve geri kısımda ki fundalıklar Yöre insanın kültürel olarak yoğun bir Ģekilde tarımını yaptıkları üzüm bağları bu kuĢakta oldukça geniĢ alanlıdır. YaklaĢık olarak mevcut arazini %7‘sini oluĢturan üzüm bağlarının verim değeri yüksektir. Bölgede tür olarak Tarsus beyazı ismi verilen üzümler yaygındır. Tüccarlar tarlalardan gelip satın alırlar. Tonajlı kamyonlar tarla içlerine kadar giremediklerinden traktörlerle yol yakınlarına kadar getirilip burada pazarlanır (Foto: 130, 131). 338 Foto: 130. YanıkkıĢla – ÇavuĢlu köyü arasında üzüm bağları Foto: 131. ÜretmiĢ oldukları ürünlerini pazarlayan köylüler Bu kuĢaktaki zeytin bahçeleri genellikle verimli olmayan taĢlık arazilere ekilmektedir. Zira çiftçiler ekonomik getirisi daha fazla olan ürünleri tercih etmektedirler. ÇalıĢma alanımız içerisinde zeytin 100 metrelerden itibaren görülmeye baĢlamakla beraber (Sarıibrahimli köyü çevresinde) 600 metre yükseltide bulunan KaklıktaĢı köyüne kadar çıkabilmektedir. Ancak en yoğun olarak 400 metrelerde bulunmaktadır (Foto:132). 339 Foto: 132. YanıkkıĢla köyü civarında (yaklaĢık 400 m.) zeytin ağaçları Bu kuĢakta yaklaĢık % 13‘lük bir orana sahip olan meyve bahçelerinin genellikle vadi boylarında, alt kuĢaktan Tarsus ovasına geçiĢ alanlarında yoğunlaĢtığını görmekteyiz. Meyve bahçelerinde genellikle turunçgillerden olan portakal, limon, greyfurt, mandalina ve turunç, Ģeftali bahçesi, nar, üzüm bağları ve incir ağaçlarından meydana gelen bahçelerde mevcuttur (Foto:133). Foto: 133. YanıkkıĢla köyü civarında nar ağaçları 340 Alt kuĢakta orman alanlar da oldukça geniĢ alanlar kaplamaktadır. Orman alanları genellikle vadi yamaçlarında ve sarp alanlarda yoğunlaĢmaktadır (Foto:134). ÇalıĢma alanımızda 100 – 500 metreler arasında genellikle fundalık alanlar mevcuttur. Buralarda maki elemanlarından Garigler yaygındır. 500 – 1000 metreler arsında ise asıl Akdeniz indikatör bitkisi olan kızılçam ormanları hakimdir (Foto:134). Foto: 134. Alt kuĢaktaki orman alanları Yine traverten depoları üzerinde de özellikle kızılçam ormanlarına rastlanmaktadır. Orman alanları alt kuĢağın yüksek kesimlerine doğru yoğunlaĢmaktadır. Orta kuĢağa nispeten bu kuĢakta tarım alanları daha geniĢ alan kaplamaktadır. Alt kuĢakta 125 adet köy yer almaktadır (Çizelge: 37). Köyler genellikle plato yüzeylerinden diğer plato alanı yamacına geçiĢ noktalarında yoğunlaĢmaktadır. Alt kuĢakta köyler genel olarak toplu köy karakterindedir. Dağınık dokuya sahip köyler genellikle plato yamaçlarında kurulmuĢ köylerdir. Ayrıca 3-4 mahallesi olan köylerde mevcuttur. Örneğin TaĢobası köyü 3 mahalleden, sağlıklı köyü ise 6 mahalleden oluĢmaktadır. Bu çok mahalleli köylerde bir nevi gevĢek dokuya sahiptir. 341 Harita: 73. Alt kuĢağın güneybatı bölümünde arazi kullanım durumu 342 Harita: 74. Alt kuĢağın kuzeydoğu bölümünde arazi kullanım durumu 343 Çizelge: 37. 1981 yılı köy envanter verilerine göre arazi kullanım verileri YerleĢmeler Köy Yüzölçümü (Dekar) Hane sayısı Körlü Karayayla Kayadibi 7007 10294 7623 21 80 50 Kurbanlı 10140 52 Sağlıklı EskiĢehir (Yeniköy) Çırbıklar Kumdere 16614 238 9300 8727 14005 40 50 157 Aladağ 14775 80 TaĢobası 10550 197 Kara 4774 33 Karadirlik Yeniköy 11562 10194 155 64 Eminlik 22761 45 YanıkkıĢla 28056 186 Akgedik 2253 100 Çokak 14955 80 Mahalle Sayı Fundalık Orman Fundalık Nadaslı Kuru Tarım 1900 100 1500 4100 1500 4500 2 3 3 Zeytin YerleĢim Yeri kayalık YetiĢtirilen Ürünler 2250 254 240 1200 1020 1000 2500 10104 60 600 3399 1557 3204 5103 6726 10125 30 204 70 4187 9712 716 160 468 5606 151 324 4001 200 118 2110 706 2206 194 650 471 2790 10000 75 8000 2100 7301 6906 400 16000 500 4241 Bağ 600 5110 4230 Bahçe 20 1800 3 2 Sulu Tarım 1657 9806 4783 2 6 Nadassız kuru tarım 2900 4418 400 350 1000 156 102 296 20 380 830 1712 1732 1706 513 110 730 852 712 1832 Buğday, Pamuk, Domates, Biber Buğday, Pamuk Pamuk, buğday Buğday, Pamuk, üzüm Buğday, Pamuk, üzüm Buğday, Pamuk, Üzüm Buğday, Pamuk Buğday, pamuk Buğday, Pamuk, Bezelye, patates Pamuk, Buğday, Peynir Pamuk, buğday, üzüm Buğday, Pamuk, Üzüm Buğday, arpa Buğday, domates, biber Buğday, Pamuk, Üzüm, Peynir, Yumurta Pamuk, fasulye, Buğday, üzüm, bamya Buğday, Pamuk, Üzüm, Süt, Keçi 344 Emirler Kozoluk 15837 11348 60 30 3905 3812 Kırıt Damlama (Muzur) Yalamık Kaburgediği 6411 68 2650 10740 10975 7492 140 100 85 4 Çiftlik Karakütük 11912 19835 52 80 2 Topaklı 15875 85 Çakırlı 14262 Karadiken Pirömerli Belenköy Kesecik 3470 1915 6622 2414 2000 3410 4483 1490 5840 3510 1965 1492 3100 7710 2554 5121 2440 1000 780 840 501 780 480 967 1370 186 1000 510 2415 2427 109 1837 5894 1903 1110 9869 1950 312 3744 156 6562 3472 650 2470 147 936 9213 12398 16450 19738 135 177 170 45 1597 9537 6849 13289 5662 1582 5151 2577 248 550 100 600 1200 542 2000 140 102 260 177 390 160 246 KaklıktaĢ Dorakl Kızılkaya 5511 11000 5443 87 60 53 2333 8094 4908 1688 1562 900 106 350 92 50 50 171 174 60 35 1014 75 Evrenli 6131 59 1895 450 250 100 500 Çelebili 8263 65 4500 250 1000 431 Kepirli Dalakdere Kerimler Alibeyli 12925 2037 3575 8928 60 120 40 163 7490 100 172 100 1100 780 1010 150 649 78 375 2 2936 2 1730 737 1200 2082 3421 113 1857 4613 92 300 1812 3010 1650 Buğday, arpa, Keçi, Buğday Pamuk, Buğday, Yün, Peynir, keçi, üzüm Pamuk, Buğday, üzüm, Süt Keçi, Peynir, Nar Keçi, Peynir, Nar Buğday, pamuk, keçi Buğday, Arpa, Keçi Koyun, Keçi, Peynir üzüm, patates, pamuk, buğday üzüm, pamuk, buğday ġeftali, üzüm üzüm, keçi ġeftali, Pamuk üzüm, Ģeftali, zeytin, keçi, peynir, Ģeftali ġeftali Üzüm, ġeftali, Limon, Buğday Üzüm, Limon, Portakal, Bal Üzüm, ġeftali, Elma, Buğday Üzüm, ġeftali Üzüm, Pamuk Buğday, Pamuk, 345 Kızılçukur 9940 150 3 2120 Hacıhamzalı 14157 413 6 Sıraköy 9898 70 3 Karadirlik UlaĢ ĠbriĢim (ebriĢim) 9534 23563 100 346 8091 115 Kösebalcı Çevreli (Muhat) MeĢelik (ġamlar) Beylice (Manaz) 9270 47 5612 100 12731 150 2 5099 2642 23281 330 2 11211 10230 Göçük Çavdarlı (Kıristan) Bağçatağı (Bahçebağı) Darıpınarı Kara (l)in (Körmenlik) 11102 120 2 3510 4600 8598 102 2 1147 3465 4269 7531 45 196 2276 4021 512 1000 19317 70 15922 2170 370 100 68 173 514 Sarıkavak Giden Sarıkoyak Korucular 30800 4900 9638 3344 331 46 82 35 20293 3681 5446 6512 1124 3040 2019 100 100 1000 95 234 110 546 2000 1210 5000 1255 100 255 1810 3642 1000 700 375 6610 2450 1538 70 1730 4968 2500 7930 1300 500 8000 213 936 1070 850 498 845 2110 5021 161 5441 2832 1600 2 800 1117 547 210 1000 170 4793 750 500 165 1250 500 1000 445 812 80 200 468 1092 2013 2045 1184 100 600 624 250 247 500 1293 936 250 162 2450 188 390 200 918 1666 Üzüm, Koyun Buğday, Pamuk, üzüm, Zeytin, kc Buğday, üzüm, Zeytin, Sığır Buğday, bezelye, zeytin, kc Buğday, bezelye, üzüm, zeytin Üzüm, Pamuk Buğday, bezelye, üzüm Zeytin, Domates, Kavak, Salatalık, Buğday Zeytin, pamuk, bezelye, Keçib. zeytin, bezelye, kc,üzüm Sığır, kc, Tavuk, Nohut Buğday, pamuk, incir, üzüm, kc zeytin, pamuk, üzüm Mercimek, Burçak, Kiraz, Keçiboynuzu Kiraz, Erik, Keçi Keçiboynuzu. Peynir, ġeftali ġeftali,Mercimek, Keçi, Sığır Mercimek, Keçi Keçiboynozu Üzüm, Limon, 346 Doruklu 14581 125 4 ÇavuĢlu 1096 112 3 Çopurlu 5606 79 3427 4774 3050 200 1500 5811 800 100 150 750 1500 170 815 2900 2067 50 300 48 Arpaçsakarlar 14788 400 4400 3040 5250 1500 547 Civanyaylağı 7156 137 2854 1000 620 100 150 Akdam Demirhisar 5263 2623 81 120 2239 1000 1500 2000 150 200 85 Camili Düğdüören 4675 287 100 120 1768 217 750 950 50 107 20 Resulköy 7806 110 1210 1220 1500 744 Buluklu 6307 119 5627 50 200 300 TaĢçılı 9670 120 2688 5082 200 1340 360 2090 6159 4929 1500 447 1000 3000 265 159 Puğkaracadağ 14018 Sarıveli 11225 120 80 1023 2100 2 4523 1624 50 300 ġeftali, Erik, Portakal Üzüm, ġeftali, Limon, Portakal, Süt, Buğday Buğday, pamuk, peynir, süt, zeytin, üzüm Üzüm, Limon, Pamuk Portakal, Üzüm, Domates, Salatalık, Patlıcan, Fasulye, Buğday Limon, Üzüm, Portakal, Ġnek, Süt, Domates Domates, Patlıcan, Limon, Üzüm, Pamuk, Buğday Portakal, Limon Limon, Üzüm, Keçi, Süt Üzüm Limon, Portakal, Üzüm, Buğday, Pamuk, Süt Üzüm, Limon, Buğday, Pamuk, Sığır Üzüm, Portakal, Buğday, Pamuk, Keçi Portakal, Üzüm, Buğday, Pamuk Üzüm, Buğday, 347 GökkuĢağı 16306 200 Burhanköy 12731 210 2 1213 Esenli 15762 96 2 8777 250 Hebilli 7087 80 2 1723 Ġğdir Tepeköy ÇiriĢtepe Cinköy Dedeler 13655 4325 3963 11488 9041 250 61 40 120 164 3 300 TaĢkuyu Sayköy 2686 8232 71 65 Sucular 10835 105 Akcakocalı Ġncirlikuyu 11208 6707 47 80 Bolatlı 4466 Dadalı Özbek (Kürt Musa) 1850 3 2 3 10906 2000 1000 380 1063 6000 1500 2500 375 1000 4218 400 700 355 700 3903 290 100 265 2656 1000 300 468 546 3050 3260 430 123 81 258 318 1000 921 1450 1306 7394 3734 2415 6530 1525 319 612 2423 873 3100 150 1017 1051 1288 2500 300 200 1997 3035 3000 3000 2877 850 3200 800 455 130 2000 1536 750 180 8173 46 4400 1600 828 220 14623 175 3000 9000 123 1500 Çamtepe 11198 35 9500 500 274 274 Nacarlı 15020 164 8222 3240 232 1050 2 3100 1780 1000 2874 458 1300 200 105 410 1000 175 950 pamuk Buğday, Pamuk, Portakal, Üzüm Üzüm, Portakal, Buğday üzüm, patates, pamuk, buğday Buğday, Pamuk, Portakal Portakal, Üzüm, Salatalık, Domates, Patlıcan üzüm, pamuk Üzüm, Pamuk üzüm, pamuk, üzüm üzüm, koyun,peynir, üzüm Buğday, pamuk, bezelye, limon, koyun, Buğday, Bezelye, Pamuk, üzüm, Zeytin Buğday, üzüm pamuk, fasulye, domates, kabak,üzüm 1125 Buğday, pamuk, fasulye, üzüm,süt pamuk, Buğday, limon, üzüm Buğday, pamuk, üzüm Üzüm, patates, domates, kabak, 348 patlıcan, pamuk Ġhsaniye 7363 88 2400 2237 Kürkçü 9183 130 Tekkeköy 8725 90 Evcili 8436 191 Sarıibrahimli 8500 125 BağlarbaĢı 13316 81 Kerimler 16337 50 10000 Giden 4900 46 3681 1124 95 Bolacalı 6600 19 5379 733 48 Bucak Demirçit Kırılan (Hacıkırı) Murtçukuru 16087 13731 120 25 4235 9289 11720 35040 9476 7370 105 45 6902 1365 1070 Aladağ 7750 95 3150 2003 1500 Bekiralanı 11168 132 6950 3311 200 BelenkeĢli 6940 328 1342 2300 1500 Çavak 7469 250 3000 1465 75 1002 1000 248 2300 178 4724 3000 300 240 867 400 625 170 245 2293 2558 2770 1500 370 1186 3024 2400 8181 2 3 4924 1000 4412 723 150 253 1010 440 132 125 dk 187 350 5950 391 120 99 55 9035 160 300 555 50 183 415 1000 2000 150 844 üzüm, buğday Domates, Patlıcan, Biber, Fasulye, Portakal, Üzüm Portakal, Domates, Patlıcan, Salatalık, Buğday, Arpa üzüm,patlıcan, domates,buğday Limon, portakal, üzüm, domates, zeytin, buğday pamuk, Buğday, pırasa, patlıcan, biber, üzüm Üzüm, Buğday, Keçi, Süt, Peynir Buğday, mercimek, keçiboynozu buğday, armut, mısır, nohut Buğday, Arpa, Pamuk, B,Armut, pamuk Buğday, armut, üzüm Buğday, pamuk Buğday, armut, Ģeftali, elma, ayva Buğday, armut, üzüm elma Buğday, armut, nohut, üzüm elma, Ģeftali Buğday, pamuk, limon, portakal 349 ÇukurkeĢlik 16112 50 Darısekisi 5912 GökkuĢağı 2 11300 1300 200 63 2579 1261 1000 150 16306 200 1850 10906 2000 1000 380 IĢıktepe 4462 27 3650 452 150 100 76 Karaisalı 6919 180 1761 2500 80 1340 Musalı 21131 165 10648 2500 100 2500 200 Yakaköy 6487 70 264 263 1200 30 145 Yalınayak 10472 200 2 180 567 6900 200 105 Yeniköy 16462 77 4 12597 2000 500 Göçük 11102 120 2 3510 Gürlü (Körlü) 7007 21 Kadelli 11562 155 3 Karadirlik TepetaĢpınar 9534 7981 100 54 2 Yazlık 4774 33 2 1900 5183 610 4600 2000 2045 100 2256 105 700 455 600 1653 8000 100 965 2580 300 247 2250 1200 706 2206 650 2500 1638 5021 1300 500 6187 213 156 1800 471 75 200 118 2110 Buğday, Ģeftali, limon, portakal, Buğday, armut, Ģeftali, elma, ayva, armut Buğday, armut, pamuk, portakal, üzüm Buğday, pamuk, limon, portakal, üz Buğday, armut, domates, patlıcan, kabak, limon, üzüm, mandalina, armut, Buğday, üzüm Ģeftali Buğday, armut, domates, patlıcan, biber, portakal, üzüm Buğday, fasulye, domates, patlıcan, biber, limon üzüm portakal Buğday, armut, nohut, Ģeftali, elma, ayva Buğday, armut, üzüm incir Buğday, Pamuk, domates, biber, Buğday, pamuk, üzüm Buğday, bezelye, üzüm zeytin, Buğday, nohut, Buğday, pamuk, üzüm 350 Çizelge: 38. 1981 yılı köy envanteri verilerine göre arazi kullanım durumu ARAZĠ KULLANIM ALAN (Dekar) % Nadassız kuru tarım 438624 34 Orman Fundalık 343111 26 Fundalık 95981 7 kayalık alanlar 93460 7 Nadaslı Kuru tarım 83705 6 Bağ 82045 6 Bahçe 68589 5 Sulu Tarım 53796 4 YerleĢim yeri 53365 4 Zeytin 9676 1 1981 YILI VERĠLERĠNE GÖRE ARAZĠ KULLANIM DURUMU 4% 7% Fundalık 7% Orman Fundalık 1% 5% Nadaslı Kuru tarım 6% 26% Nadassız kuru tarım Sulu Tarım 4% Bağ Bahçe Zeytin 6% 34% Yerlesim yeri kayalık alanlar ġekil: 41. 1981 Yılı köy envanteri verilerine göre arazi kullanım durumu yüzdeleri 351 Corine sistemi ve 1981 verileri karĢılaĢtırıldığında alt kuĢakta 25 yıllık zaman içerisinde de bir çok değiĢikliklerin olduğunu görmekteyiz. Ġlk olarak dikkat çeken özellik, %34‘lük bir oranla nadassız kuru tarım alanları en geniĢ paya sahip olmasıdır. Bu husus bu kuĢağın tarım kuĢağı olarak sınıflandırılmasının oldukça yerinde olduğunu göstermektedir. Bunun dıĢında sulu tarım alanlarında da dikkat çeken değiĢiklikler mevcuttur. Özellikle bahçe alanları %5‘ten % 13‘e yükselmiĢtir. Bahçe alanlarının geniĢlemesinde kanalet sistemlerinin inĢasıyla beraber dolgu yüzeylerinde de birçok alanın sulanmaya baĢlamasıyla beraber bahçe alanları da geniĢlemiĢtir. 1981 yılı verilerine göre % 4 oranında olan yerleĢim alanları Corine sisteminde %5 olarak tespit edilmiĢtir. Bu durumda yerleĢim alanlarının da geniĢlediğini göstermektedir. Bu kuĢakta birçok köy yerleĢmesi kasaba yerleĢmelerine dönüĢmüĢtür. Alt kuĢakta bulunan köyler verimli tarım arazileri üzerinde kuruldukları gibi plato alanlarından diğer plato alanına geçiĢ kuĢağında ve vadi yamaçların kurulmuĢ olduklarını görmekteyiz (Harita:71) 352 Harita:75. Alt KuĢakta Jeomorfolojik Birimler üzerinde Köy ve Kasabalar (Açıklamalar için Harita:71‘e bakınız) 353 Çizelge: 39. Alt kuĢakta jeomorfolojik birimler üzerinde köy ve kasabaların dağılıĢı YerleĢmeler Yükseltisi Köy Tipi Konumu Akcakocalı 110 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Akdam 80 Toplu Sırtta Aladağ 800 Toplu Sırtta Aladağlı 220 Toplu Vadide Alibeyli 480 Toplu Vadide Arpaçsakarlar 110 Toplu Ovada Bağçatağı (Bahçebağı) 660 Toplu Vadide BağlarbaĢı 125 Yol boyu Yamaçta Bekiralanı 900 Dağınık Sırtta BelenkeĢli 850 Yol boyu Vadi içerisinde Belenköy 850 Dağınık Sırtta Orman BitiĢiğinde Beylice (Manaz) 600 Toplu Yamaçta Bolacalı 475 Toplu Sırtta Orman Ġçi Bucak 410 Yol boyu Ovada Buluklu 300 Toplu Yamaçta Burhanköy 100 Toplu Sırtta Camili 225 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Cinköy 175 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Civanyaylağı 100 Toplu Yamaçta Çakırlı 320 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Çavak 775 Toplu Yamaçta dağ köyü Çavdarlı (Kıristan) 375 Toplu sırtta ÇavuĢlu 110 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Çelebili 400 Yolboyu Vadide Çevreli (Muhat) 260 Toplu Yamaçta Çiftlik 600 Toplu Sırtta ÇiriĢtepe 200 Toplu Sırtta Çokak 575 Toplu Yamaçta Çopurlu 240 Toplu Yamaçta ÇukurkeĢlik 500 Dağınık Vadi içerisinde Dadalı 90 Toplu Sırtta Dalakdere 400 Toplu Yamaçta Damlama (Muzur) 475 Yolboyu Yamaçta Darıpınarı 700 Dağınık Vadide Orman Ġçi Darısekisi 800 Toplu Sırtta 354 Dedeler 300 Toplu Yamaçta Demirçit 310 Toplu Sırtta Dorak 775 Dağınık Sırtta Orman BitiĢiğinde Toplu Yamaçta Doruklu Düğdüören 420 Toplu Yamaçta Emirler 875 Yolboyu sırtta Esenli 260 Toplu Sırtta EskiĢehir (Yeniköy) 140 Toplu Yamaçta Evcili 100 Toplu Yamaçta Evrenli 450 Toplu Yamaçta Orman Ġçi Giden 800 Toplu Sırtta Göçük 420 Dağınık Sırtta GökkuĢağı 125 Toplu Sırtta Hacıhamzalı 450 Seyrek Sırtta Hebilli 200 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde IĢıktepe 200 Toplu Yamaçta ĠbriĢim (ebriĢim) 180 Toplu sırtta Ġğdir 190 Toplu Sırtta Ġhsaniye 200 Toplu Sırtta Ġncirlikuyu 110 Toplu Sırtta Kaburgediği 700 Toplu Sırtta Orman Ġçi Kadelli 360 Dağınık ovada KaklıktaĢ 600 Toplu sırtta Kara (l)in (Körmenlik) 850 Toplu Yamaçta Karadiken 275 Toplu Sırtta Karadirlik 200 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Karaisalı 140 Dağınık Yamaçta Karakütük 750 Yolboyu YamaçtaOrman Ġçi Karayayla 160 Toplu Yamaçta Kayadibi 140 Seyrek Sırtta Kepirli 875 Toplu Vadide Orman Ġçi Kerimler 200 Toplu Sırtta Kerimler 650 Toplu Yamaçta Orman Ġçi Kesecik 775 Toplu Sırtta Kırılan (Hacıkırı) 600 Toplu Sırtta Kırıt 420 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Kızılçukur 600 Yolboyu Sırtta 355 Korucak 725 Toplu Vadide Kozoluk 800 Toplu Sırtta Kösebalcı 200 Toplu Sırtta Kurbanlı 190 Toplu Sırtta Kürkçü 50 Toplu Sırtta MeĢelik (ġamlar) 475 Toplu Yamaçta Musalı 600 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Nacarlı 50 Toplu Yamaçta Pirömerli 600 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Puğkaracadağ 150 Toplu Sırtta Resulköy 325 Yolboyu Sırtta Sağlıklı 250 Dağınık Yamaçta Sarıibrahimli 125 Toplu Sırtta Sırtta (Yamaçta) Orman Sarıkoyak 800 Yolboyu BitiĢiğinde Sarıveli 140 Toplu sırtta Sayköy 140 Toplu Sırtta Sıraköy 200 Toplu Yamaçta Orman Ġçi Sucular 210 Toplu Sırtta TaĢçılı 325 Toplu Sırtta TaĢkuyu 225 Toplu Sırtta TaĢobası 250 Toplu Sırtta Tekkeköy 100 Toplu Sırtta Tepeköy 250 Toplu sırtta TepetaĢpınar 750 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Topaklı 600 Toplu Yamaçta UlaĢ 325 Toplu Sırtta Yakaöy 50 Toplu Sırtta Yalamık 725 Toplu Yamaçta Yalınayak 60 Toplu Ovada YanıkkıĢla 475 Toplu Sırtta Yazlık 420 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde Yeniköy 850 Toplu Yamaçta Yeniköy 200 Toplu Sırtta Orman BitiĢiğinde 356 Alt kuĢakta yer alan birçok köy yerleĢmesi geliĢerek belediye örgütlü yerleĢmeler konumuna gelmiĢtir. Örneğin Burhan köy kendisine çok yakın olan Kürkçü köyü ile birleĢerek Bahçe ismini almıĢ ve belediye örgütüne kavuĢmuĢtur. Arpaçsakarlar köyü ve Tekkeköy de büyüyerek belediye örgütüne kavuĢmuĢtur. Sariibrahimli, çavuĢlu ve IĢıktepe köyleri büyüyen Mersin Ģehrinin sınırları içerisinde kalmıĢtır. Mersinin bu kuĢakta yer alan köyleri orta kuĢaktaki köylerine göre daha az göç vermektedir. Büyük ölçüde verimli arazilere sahip olan köylere orta kuĢaktan iĢçi olarak gelen köylülerde bulunmaktadır. 357 4. ARAZĠ KULLANIM PLANLAMASINA YÖNELĠK ÖNERĠLER Hem morfolojik birimlerin, hem de bu birimler üzerindeki arazi kullanım durumları önceki bölümlerde detaylı olarak üzerinde durulmuĢtu. Bu bölümde ise önceki bölümlerde ayrıntılı olarak üzerinde durulan konular ıĢığında CBS teknolojilerini de kullanarak arazi kullanımına yönelik değerlendirmeler ve önerilerde bulunulmaya çalıĢılacaktır. Bu bölümde hayvancılık amaçlı, sayfiye amaçlı yaylacılık ve tarımsal faaliyetler için SWOT analizi yapılmıĢtır. SWOT analizinde ileri sürülen, güçlü, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditler arazi çalıĢmaları esnasında yaylacılara ve köy-kasabalarda yapılan anketlerin sonuçlarına göre geliĢtirilmiĢtir. Yine bu bölümde CBS teknolojisi kullanılarak ArcMAP 9.1 versiyonu ile hayvancılık amaçlı yaylacılık amaçlı geçici yayla yerleĢmelerinin ve daimi yerleĢmelerin kuruluĢ yerlerinin uygun alanlara kurulup kurulmadığı hususunda analizler yapılmıĢtır. Analizlerde önerilerin sistematik bir Ģekilde verilmesi için çalıĢmanın ana çatısını oluĢturan, yüksek dağlık kuĢak, orta kuĢak (sayfiye yaylacılık) ve Alt kuĢak (tarım kuĢağı) olmak üzere üç bölümde hakim olan arazi kullanım faaliyeti esas alınmıĢtır. ÇalıĢma yöntem olarak yükseklerden alçak kesimlere doğru bir ele alıĢ tarzı olduğu için analizlerde de bu sıra takip edilecektir. 4.1. HAYVANCILIĞA YÖNELĠK ÖNERĠLER Yüksek dağlık kuĢak üzerinde arazi kullanım olarak en yoğun faaliyetin hayvancılık faaliyeti olması nedeniyle ilk analiz hayvancılığa yönelik analiz olacaktır. Bu hususta öncelikli olarak yaylaların kuruluĢ yerleri incelenmiĢtir. Yaylaların kuruluĢ yerlerine yönelik olarak ArcMap 9.1 versiyonu kullanılarak mekansal analiz yapılmıĢtır. Analizde insan yaĢamı için gerekli olan hususlar istatistikte kullanılarak öncelikle ne tür veriler kullanılacağına karar verilmiĢtir. Yine bu hususta arazide yapmıĢ olduğumuz gözlemler, yaylacılara uygulamıĢ olduğumuz anketler esas alınarak kriterler oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır. Bilgisayar ve program desteği ile yaylaların, yükselti değerleri, eğim dereceleri, bakı Ģartları çıkartılmıĢtır. Yine yaylaların mevcut su kaynaklarına olan uzaklıkları da bilgisayar yardımıyla ve yaylacılara uygulanan anket verilerine göre hesaplanmıĢtır. Böylece analizde altlık olarak kullanılacak veriler 358 yükseklik, eğim, bakı ve su kaynaklarına olan uzaklık olmak üzere, dört kriter esas alınmıĢtır. Mekansal analizde altlık olarak bu kriterlerin seçilmesinde etkili olan faktörler ve bu verilerin nasıl kullanıldığına baktığımızda Ģunları söyleyebiliriz; Yükseklik: yaylacılık faaliyetlerinin yapıldığı kat ―Yükselti‖ olarak esas alınmıĢtır. Yaylalar 1375 metre (Gülek kasabası sınırları içerisindeki Kuyucak yaylası) yükseltiden, 2990 metre yükseltideki Camızpınar yaylası arasında kalan yükselti esas alınmıĢtır. Yükseklik verilerine göre standart sapma hesaplanmıĢ en uygun yaylalar 1833 metre ile 2650 metreler arasındaki yaylaların uygun, diğer alanlarda kurulanların ise nispeten problemli oldukları saptanmıĢtır. Buna göre 47 yayla uygun yükseltide 28 yayla ise yükselti kriterine göre problemli alanlarda kurulmuĢlardır. Bu nedenle Analizde bu kriterin standart sapma sonucunda ortaya çıkan değerleri değil mevcut yükselti koĢulları esas alınmıĢtır. Eğim: insanların rahat hareket edebildikleri ve yayla meskenlerinin inĢa edildiği alanlar ―Eğim‖ kriteri olarak ele alınmıĢtır. Bu hususta mevcut yayla meskenlerinin inĢa edildiği alanların nokta bazında eğim değerleri program yardımıyla hesaplanmıĢtır. Elde edilen değerlerin standart sapması hesaplandıktan sonra yayla yerleĢmeleri için en uygun eğim derecesinin 0-13 olduğu saptanmıĢtır. Böylece bu kritere göre 62 yayla uygun eğim koĢullarındadır. 13 yayla ise problemli alanlarda kurulmuĢ yaylalardır. En problemli yayla ise Karanlık Dere vadisi içerisindeki MaĢat yaylasıdır. Eğim derecesi en yüksek yayla olup % 37‘lik bir eğime sahiptir. Bakı: yaylaların kuruluĢ yerleri açısından bakı Ģartları da oldukça önemlidir. Program yardımıyla yaylaların kuruluĢ yerlerinin bakı Ģartları derce cinsinden hesaplanmıĢ ve en büyük değer düz alanlar (sıfır) olarak çıkmıĢtır. Elde edilen diğer verilerin standart sapması hesaplandığında kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatıdaki yaylaların kuruluĢ yerleri hatalı, güney, güneydoğu, güneybatı, doğu ve batı yönleri ise uygun yönler olarak çıkmıĢtır. Bu verilere göre düz alanlarda güney olarak kabul edilmiĢ ve sonuçta 59 yayla uygun bakı koĢullarında 16 yayla ise uygun olmayan bakı Ģartlarını taĢımaktadır. Suya yakınlık: su daimi ve geçici yerleĢmelerin kurulabilmesi için en önemli kriterlerden bir tanesidir. Mevcut yaylaların su kaynaklarına olan uzaklıkları mevcut anket verileri ve sayısal haritalar üzerinde su kaynaklarına en kısa mesafeden çizgi çizilerek uzaklık hesaplanmıĢtır. Mevcut verilere göre suya olan uzaklıkların standart sapmaları 359 hesaplanmıĢ ve su kaynağına en yakın 108 en uzak ise 1266 metre uzaklık esas alınmıĢtır buna göre 56 yayla uygun koĢullarda, 19 yayla ise su problemi olan yaylalardır (Çizelge:40). Çizelge: 40. Mekansal analiz kriter değerleri Analiz kriterleri Uygun olan Uygun olmayan yayla yayla sayısı sayısı 1375 – 2990 m. 75 - Eğim 0 – 13 62 13 Bakı 90-270(S,SE,SW, 59 16 56 19 46 29 Yükselti Kriter aralığı E,W) Su kaynaklarına uzaklık Sonuç 108 – 1266 m. Yapılan analiz önce dört kriterinde standart sapmaları sonucuna göre yapılmıĢ ve bu dört kritere göre sadece 24 yayla hiç sorunu olmayan yayla, 51 yayla ise mutlaka en az bir kritere göre problemli olarak çıkmıĢtır. Bu oldukça düĢük bir sonuçtur. Bu nedenle yükselti kriterini mevcut yükseltinin tamamı doğru kabul edilerek analiz yapılmıĢ ve sonuçta 38 yayla uygun kriterlerde çıkmıĢtır. Analiz sonucunda mevcut çıkan alanların 100 metre yakınındaki yaylalarda doğru alana kurulmuĢ oldukları hesaba katılmıĢ ve 46 yayla hiç problemi olmayan yayla, 29 yayla ise en az bir problemi olan yayla olarak ortaya çıkmıĢtır. Analiz sonucunda mevcut yaylaların yaklaĢık % 61‘lik kısmının belirtilen koĢullara uygun alanlarda kurulmuĢ oldukları ortaya çıkmıĢtır (ġekil:42 , Harita:76, 77, 78, 79). 360 ġekil: 42. Mekansal analizde kullanılan altlık haritalar ve sonuçta ortaya çıkan uygun yayla alanları 361 Harita: 76. Dümbelek platosunda uygun yayla alanları ve mevcut yaylalar 362 Harita: 77. Zirve platosu ve yüksek plato alanlarında uygun yayla alanları ve mevcut yaylalar 363 Zirve platosunda yer alan bazı yaylaların uygun yayla alanlarına çok uzak mesafelerde kurulmuĢ oldukları dikkat çekmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında buralarda çok dikkati çekecek büyüklükte su kaynaklarının olmamasıdır. Ancak bu alan yaylacıların en yoğunlukta olduğu alandır. Bu yaylaların kuruluĢ yerlerine baktığımızda bunların buradaki buzul göllerinin kenarlarında kurulmuĢ olduklarının görmekteyiz (Harita: 78). Buradaki yaylacılar su ihtiyaçlarını gölden ve çok kısa dönemli su temin edilebilen küçük kuyulardan elde etmektedirler. KuruluĢ yerleri uygun olmayan bazı yaylalarda ise mera potansiyelinden dolayı bu alanların yaylak olarak tutulması su ihtiyacını ise doğal yollarla değil de suni olarak çözmektedirler. UlaĢım aracı olarak hayvanların kullanıldığı dönemlerde yakın çevreden ―eĢek, katır veya atlar‖ la su taĢınarak yaylacılık faaliyetleri sürdürülmektedir. Günümüzde ise bu havyaların yerini traktörler almıĢ durumdadır. Traktörle taĢınan su 3- 4 günlük su ihtiyacını gidermektedir. Yaylacılar çamaĢırlarını yıkamak için su taĢımazlar su kaynağının yakınına giderek çamaĢır yıkama iĢlemini gerçekleĢtirirler (Foto:135) Foto: 135. ÇamaĢırlarını yıkamak için çeĢme baĢına inmiĢ bir yaylacı 364 Harita: 78. Yazıgöl çevresi 365 Harita: 79. Gülek kasabası sınırları dahilindeki ve KesiktaĢ tepesi çevresindeki yaylalar. 366 Analizlerle ortaya çıkmayan ama kuruluĢ yeri riskli olan yaylalarda mevcuttur. Gülek kasabası sınırları içerisindeki Karboğazı yaylak alanındaki Karboğazı yaylası tamamen kayĢat konisi üzerine kurulmuĢ ve büyük bir risk altındadır (Foto:136). Bu yaylanın yeri değiĢtirilerek analiz sonucunda çıkan uygun alanlar bu kimselere yaylak olarak tahsis edilmelidir. Foto: 136. KayĢat konileri üzerine kurulmuĢ ve büyük bir risk altında olan Karboğazı yaylası Mekansal analiz için oluĢturulan kriterler ile beraber mevcut yaylalar arasındaki uzaklıklar hesap edilmiĢ ve önerilebilecek yeni yayla yerleri ortaya çıkartılmıĢtır. Mevcut yaylalar arasındaki uzaklık yaylalar arasında ki mesafeler yine ArcMAP 9.1 versiyonu kullanılarak hesap edilmiĢtir. Hesaplamada yaylalar arasındaki en yakın mesafeler esas alınmıĢtır. Ortaya çıkan mesafelerin ortalaması alınmıĢ ve her yayla arasında 3225 metre uzaklık olduğu ortaya çıkmıĢtır. Böylece analizde yaylalar etrafına 3200 metrelik buffer oluĢturularak 0-3200 metreler hariç tutularak analize katılmıĢtır (Çizelge: 41 , ġekil:43). 367 Çizelge: 41. Önerilebilecek yayla alanları için kriterler Analiz kriterleri Yükselti Kriter aralığı 1833 – 2650 m. Eğim 0 – 13 Bakı 90-270 (S,SE,SW, E,W) Su kaynaklarına uzaklık Yaylaların birbirine olan mesafesi 108 – 1266 m. 0 – 3200 m. (hariç diğer yerler) Yapılan mekansal analiz sonucuna göre yaylacılar için önerilebilecek yeni alanların güney kesimde daha az çünkü zaten mevcut yaylalar mevcut, kuzey kesimde ise çok daha geniĢ alanlıdır (Harita:80, 81). Aslında bu alanların büyük bir kısmının terkedilmiĢ yayla alanlarına karĢılık gelmektedir. 368 ġekil: 43. Önerilebilecek yayla alanları analiz Ģeması 369 Harita: 80. Önerilebilecek yayla alanları 370 Harita: 81. Önerilebilecek yayla alanları 371 Yaylacılık faaliyetleri hakkında SWOT analizi de uygulanmıĢtır (ġekil:44). Güçlü Yönler Zayıf Yönler ÇalıĢma alanının yüksek dağlık kuĢağında, oldukça geniĢ otlak alanlarının varlığı, Orta kuĢağa yakın alanlarda yaylaların orman sınırı içerisinde kalması, Ot çeĢitliliğinin fazla olması, Yaz döneminde yaylada koĢullarının yaĢanması, Yaylalarda otlak alanlarının sarp ve eğim derecesinin oldukça fazla olması, Hayvancılığın modern Ģekilde yapılmaması, Hayvan sayısının bazı alanlarda çok fazla olması uygun iklim Yaylacılıkla uğraĢan ailelerin deneyimli olmaları, Yaylacılıkla uğraĢan nüfusun önemli bir potansiyel oluĢturması Fırsatlar Tehditler Üretilen hayvansal ürünlerin hızlı olarak pazarlanabildiği sayfiye amaçlı yaylalara yakınlık, Hayvansal ürünleri satın almak için yaylaya kadar gelebilen tüccarların olması, Yaylalarda üretilen hayvansal ürünlere artan rağbet, Hayvancılıkla azalıĢ uğraĢan aile Yaylada kapasitesinin üzerinde hayvan otlatılması erozyonu Ģiddetlendirmekte, Yeni ekim sahalarında keçilerin fidanlara zarar vermesi, Yaylacılıkla uğraĢan nüfusun yaĢlanması, sayısındaki SONUÇ Yaylacılık faaliyetinde çeĢitli düzenlemeler yapılmalı, Arazinin kapasitesi üzerinde hayvan beslenmesine izin verilmemeli, Yeni ağaçlandırılan ve tel örgü ile çevrili alanlarda kontrollerin sıklaĢtırılması, Yaylacılara yıllık düzenli eğitici seminer programlarının düzenlenmesi, Özelliklede çıkabilecek yangın alanları ve müdahaleleri hususunda bilinçlendirilmelidirler, Doğaya verdikleri zararların tespit edilmesi durumunda cezalar verilmeli, Modern Ģartlarda bu yaylacılığın sürdürülmesi teĢvik edilmeli, Gerekli durumlarda kredi sağlanmalı, ġekil: 44. Hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyetleri ile ilgili SWOT analizi 372 4.2. TURĠZM VE REKREASYON ALANLARININA ĠLĠġKĠN ÖNERĠLER Rekreasyon amaçlı yaylalar yoğun olarak orta kuĢakta yer almaktadır. Genellikle yükseltisi 1000-1300 metreler arasında yoğunlaĢan yaylaların geliĢmesinde Ģehir merkezlerine ulaĢım imkanlarının kolay olması oldukça etkilidir. Sayfiye amaçlı yaylaların en büyüğünü Adananın yaylası olarak bilinen eski ismi ile Tekir, yeni ismi ile Akçatekir kasabasıdır. KıĢ nüfusunun sadece 2-3 bin kadar olduğu yaylada yaz nüfusu 100 bin‘e kadar çıkmaktadır. Akçatekir sayfiye yaylası EcemiĢ-Akçatekir grabeni içerisinde bulunmaktadır. Orta Anadolu‘dan Akdeniz Bölgesi‘ne açılan pencere konumundaki yaylada yaz dönemlerinde kuzey sektörlü rüzgarların serinletici etkisi vardır. Bu da yaylacılığa olumlu yönde etki sağlamaktadır. Bu graben sahası içerisindeki tüm köyler sayfiye amaçlı yayla olma yolunda olduklarını görmekteyiz. Akçatekirden sonra ikinci büyük yayla ise Çamlıyayla (Namrun) yaylasıdır. Günümüzde ilçe merkezi durumundaki yayla kıĢ döneminde normal nüfusu olan 8 bin civarında bir nüfusa sahiptir. Yaz dönemlerinde ise Akçatekir gibi bu yaylada Ģehir karakterinde olup 100 bin‘i aĢkın nüfusu barındırır. ÇalıĢma alanı içerisinde sadece bu yaylalar olmayıp bunların yanında birçok yayla mevcuttur. Bunların baĢlıcaları batıdan itibaren; Arslanköy, Güzelyayla, Çapar, Gözne, Sebil, Gülek, Aspava, Eskikonacık ve Yenikonacık yaylalarıdır. Akçatekir grabeni içerisinde yer alan Pozantı kasabası da yaz dönemlerinde sayfiye yaylalar sınıfına dahil olmaktadır. Bolkar Dağları‘nın kuzeyinde bulunan Darboğaz ve Aktoprak kasabaları da yaz dönemlerinde sayfiye yayla karakteri kazanmaktadır. Sayfiye amaçlı yaylar hususunda SWOT analizi uygulanmıĢ ve Ģu sonuçlara ulaĢılmıĢtır; 373 Güçlü Yönler Zayıf Yönler Yaz döneminde yaylalarda uygun iklim koĢullarının yaĢanması, Bazı yaylaların orman sınırı içerisinde kalması, Yaz dönemlerinde serin havaya duyulan ihtiyaç, Herkesin yaylaya olmaması, Yaylacılık kültürünün mevcudiyeti, Yaylada ev kiralarının yüksek olması, UlaĢım imkanlarının çok kolay olması, Yaylaların Ģehir merkezlerine çok uzak olmaması, Yaylada yiyecek ve giyeceklerin Ģehir merkezlerine göre daha pahalı olması. Doğal güzelliklerin mevcudiyeti ve bunların insanları cezbetmesi. Fırsatlar çıkma imkanlarının Tehditler UlaĢım imkanlarının her geçen gün daha iyi olması, AĢırı ve sık binalaĢma çevre için olumsuz Ģartlar oluĢturmaktadır, Yaylalarda kalan insanların yaylanın güzel özelliklerini daima anlatmaları (özendirmeleri), Yaylada kapasitesinin üzerinde yaylacılar bulunmaktadır, Heyelan sahasında binalar inĢa edilmekte, Ġçme sularında iyileĢtirmelerin yapılması, KayĢat konileri üzerinde meskenlerin inĢa edilmesi, Akçatekir, Aspava, Pozantı, Eskikonacık, ve Yenikonacık yaylalarının EcemiĢ fayı üzerinde bulunmaları. SONUÇ Sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetinde çeĢitli düzenlemeler yapılmalı, Yaylaların kapasitesi üzerinde iskana açılmasına izin verilmemeli ve risk alanları iskana açılmamalı, Sayfiye amaçlı yaylalardaki bahçeli ev dokularının kaybedilmemesi, Yaylacılara yönelik eğitici seminer programlarının düzenlenmesi (yaylanın nasıl değerlendirileceği hususta ve yaylada neler yapılabileceği hususunda), Yaylalarda spor amaçlı alanlarında inĢa edilmesi, Doğa yürüyüĢü ve arazide dolaĢma hususunda bilgilendirilmeler yapılmalı ve insanlara doğa sevgisi aĢılanmalı, Yaylalarda eğitici kamp programları için kiralamaya uygun geniĢ kapasiteli meskenlerinde yapılması, Yaylalarda geçici bankacılık iĢlemleri de yapılabilmelidir, Yaylalarda çevreyi iyi tanıyan (bitki türlerini tanıyan) rehberler için bilinen merkezler kurulmalı, Yaylalarda daimi meskenlerle beraber çadır yerleĢmeleri de özendirilmeli, Akçatekir – EcemiĢ koridorunda yer alan yaylalarda depremsellik riski de göz önünde bulundurarak, sokaklar aĢırı daraltılmamalı ve bu hususta da halk bilinçlendirilmelidir. ġekil: 45. Sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetleri ile ilgili SWOT analizi. 374 Yaz dönemlerinde Akdeniz ikliminin sıcak ve nemli koĢullarından kurtulup serin yaylalarda dinlenme ihtiyacı, ovada ve yükseltisi düĢük alanlarda yaĢayan her insanın gerçekleĢtirmek istediği rüyasıdır. Maddi imkanları müsait olan insanlar bu yaylalarda kendilerine yazlıklar inĢa etmektedirler. Yüzyıllardan beri Türk insanının yaĢayıĢ tarzına uygun bir faaliyet olan yaylacılık, günümüzde modern bir tarzda sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetleri olarak devam etmektedir. Yaz dönemlerinde kuzeyden esen rüzgarlar sonucunda oldukça serinletici bir havanın hakim olduğu Akçatekir depresyonunda sayfiye amaçlı yaylalar her geçen gün artmaktadır (Foto:137). Foto:137. Akçatekir yaylası. Yaylacılık faaliyetleri yapılırken risk taĢıyan alanların kesinlikle imara açılmaması gerekmektedir. Günümüzde aĢırı mesken boğulmasına sahne olan Akçatekir de kayĢat konileri ve fosil heyelan alanlarında binalar inĢa edilmektedir. Bunun acil olarak önüne geçilmelidir (Foto:138). 375 Foto: 138. Fosil heyelan üzerinde inĢa edilmiĢ meskenler ÇalıĢma alanı içerisindeki, Mersin, Adana ve Tarsus Ģehirlerinde yaĢayan insanların nefes alma mekanları olarak tanımlayabileceğimiz bu sayfiye amaçlı yaylaların çok kısa sürede elden çıkmaması için kısa süreli menfaatler dikkate alınmadan, uzun vadeli plan ve projeler geliĢtirilmelidir. Aksi takdirde Ģu an herkesin can attığı yaylalar zamanla iĢlevsiz ve cazibesini kaybetmiĢ mekanlar olacaktır. 376 4.3. TARIMSAL FAALĠYETLERE YÖNELĠK ÖNERĠLER Hammadde üretim alanları içerisinde değerlendirilen tarımsal faaliyetler çalıĢma alanımız içerisinde alt kuĢakta yoğunlaĢtığı hususuna daha önceki bölümlerde değinilmiĢti. Bu nedenle alt kuĢak aynı zamanda tarım kuĢağı olarak da tanımlanmıĢtı. Burada tarımsal faaliyetler üzerinde kısaca durularak SWOT analizi sonuçlarına göre planlamaya yönelik öneriler üzerinde durulacaktır. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Türklerin Anadolu‘ya yerleĢmeleri ve dolayısıyla bu bölgelerde de Varsak Türkmenlerinin yerleĢmeleri ile bölgede yarı göçebe bir hayat tarzı baĢlamıĢtı (Bilgili, 2000, Çelik, 2000). Bolkar Dağları‘nın hemen hemen her yeri aynı durumda iken zamanla iktisadi faaliyetler değiĢmiĢ yüksek dağlık kuĢakta ve orta kuĢakta hayvancılık amaçlı ve sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetleri hakim iken, alt kuĢakta tarımsal faaliyetlerin önem kazanması ve bu kuĢağın tarım kuĢağı olarak ortaya çıkması tamamen coğrafi Ģartların etkisiyledir. Alt kuĢakta hakim olan tarımsal faaliyetlere yönelik SWOT analizi uygulanmıĢ ve ilginç sonuçlara ulaĢılmıĢtır; 377 Güçlü Yönler Zayıf Yönler Alt kuĢakta, tarımsal faaliyetler için uygun iklim koĢullarının mevcut olması ve sahada Akdeniz ikliminin hakim olması, Uygun iklim koĢullarına bağlı olarak çeĢitli ürünlerin yetiĢtirilebilmesi, YetiĢtirilen ürünlerin (üzüm, pamuk, turunçgiller, zeytin, susam, buğday vb.) ekonomik değerlerinin yüksek olması, Üretilen ürünlerin pazarlanmasında sorun yaĢanmaması, Tarımla uğraĢan ailelerin artık tecrübe kazanmıĢ olmaları, Tarım alanları açabilmek için orman alanlarında tahribatların yapılmıĢ olması, Eğim derecesi yüksek alanlarda da tarımsal faaliyetlerin yapılması, Modern tarıma tam olarak geçilememiĢ olması, Sulama olanaklarının kısıtlı ve masraflı olması, Fırsatlar Tehditler Üretilen tarım pazarlanabildiği yakınlık, Ovada entansif yöntemlerle yapılan tarımsal faaliyetlere yakınlık, Modern yöntemlerle tarımsal faaliyetlerin yapılmaya baĢlaması, DıĢardan iĢçiye duyulmaması, ürünlerin Ģehir çok hızlı olarak merkezlerine fazla Tahribat sonucunda orman daralmanın meydana gelmesi, Bilinçsiz olarak üst üste aynı ürünün ekilmesi, Tarımla uğraĢan kesimin çok eğitimli olmaması, Hızlı ĢehirleĢme ve hatalı imar çalıĢmaları sonucunda, mevcut verimli tarım arazileri tehdit altındadır. ihtiyaç alanlarında SONUÇ Tarımsal faaliyetinde çeĢitli düzenlemeler yapılmalı, Bu kuĢakta tarımla uğraĢan kesim bilinçlendirilmeli, Çiftçinin ihtiyaç duyduğu dönemlerde kredilerle desteklenmeli, Orman arazilerine zarar veren kimseler tespit edilerek caydırıcı cezalar verilmeli, Ekonomik getirisi daha fazla olan ürünler özendirilmeli, Dolgu yüzeylerinde mevcut geniĢ kuru tarım alanlarının sulu tarım alanına dönüĢtürecek projeler geliĢtirilmeli, Sulama suyu problemlerine çözüm üretilmelidir, Verimli tarım arazileri yerleĢim alanlarına dönüĢtürülmemeli ġekil:46. Tarımsal faaliyetlere yönelik SWOT analizi 378 Bu kuĢakta modern tarım hızla yayılmaktadır. Bağ alanlarında Tarsus beyazı olarak bilinen üzüm çeĢidinin yanında çekirdeksiz üzüm yetiĢtiriciliği de artıĢ göstermektedir. Alt kuĢak adeta sadece üzüm bağlarının bulunduğu kuĢak gibi bir görüntüye sahiptir (Foto:139) Foto: 139. Alt kuĢakta mevcut üzüm bağları Ekonomik değeri fazla olan ürünlerin yanında, halkın kendi ev ihtiyaçları için ve az miktarda satmak amacı ile patlıcan, biber, bamya, domates vb. ürünler de yetiĢtirilmektedir. GüneĢlenme süresinin fazla olması nedeniyle bazı tarlalardan yılda iki ürün alındığı da olmaktadır. bu nedenle tarımla uğraĢan halk bilinçlendirilerek daha verimli bir Ģekilde arazi kullanılmalıdır. Çiftçilerin ihtiyaç duydukları dönemlerde krediler sağlanmalı, tarım ilaçları ve gübre alımları hususunda kolaylıklar gösterilmelidir. 379 4.4. YERLEġĠM ALANLARINA YÖNELĠK ÖNERĠLER Bilindiği gibi insanların yaĢamlarını sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları hammadde ve bunların üretim alanları, zamanla tahrip edilerek veya yapılan hatalı planlamalar sonucunda mevcut verimli tarım arazilerinin yerleĢim alanlarına dönüĢmesi oldukça önemli bir sorundur. YerleĢim yeri planlamaları yapılırken mevcut arazi kullanım durumu da dikkate alınarak planlamaların yapılması verimli tarım arazilerinin muhafaza edilmesini sağlayacaktır. Bu hususa dikkat edilmemesi Tarsus ovasının yerleĢim ve sanayi alanları ile iĢgal edilmesi gibi alt kuĢata ki verimli tarım arazileri de yerleĢim ve sanayi alanlarına dönüĢecektir. Burada ArcMAP 9.1 versiyonu kullanılarak öncelikli olarak çalıĢma alanımız içerisindeki mevcut yerleĢim alanlarının kuruluĢ yerlerinin aĢağıda belirtilecek olan kriterlere ne kadar uygunluk gösterdiği irdelenecektir. Yapılan bu mekansal analizde yerleĢmeler için öncelikli olarak yükseltiler sınırlandırılmıĢ yükselti için en yüksek sınır 1600 metreler esas alınmıĢtır. Eğim % 0-6 arasında olan alanlar tarımsal faaliyetlere ayrılmıĢ, yerleĢmeler için ise eğim % 6-12 olan alanlar tercih edilmiĢtir. Jeolojik olarak Alüviyal alanlar yerleĢme için uygun olmayan sahalar içerinde değerlendirilerek bağ-bahçe için uygun alanlar olarak belirlenmiĢtir. Yaylalarda olduğu gibi, yerleĢme için de asıl ihtiyacın su olması nedeniyle su kaynaklarına 1000 metre uzaklıkta olan yerler esas alınmıĢtır. Arazi kullanım haritasında belirtilen orman alanları, tarım yapılan alanlar hariç tutulmuĢtur. Bu kriterlere göre çalıĢma alanımızın kuzey kesiminde yer alan yerleĢmelerin sadece % 20‘si belirtilen kriterlere uygun yerlerde kurulmuĢtur (Harita:82). Bu kesimde yerleĢmelerin bu derece uyumsuz çıkmasının birinci sebebi bizim analiz kısmında yerleĢmeleri 1600 m. ile sınırlandırmıĢ olmamızdır. Zira Halkapınar kasabasına bağlı Osmanköseli, Delimahmutlu ve Yassıkaya köyleri 1600 metrenin üzerinde yerleĢmelerdir. Ġkinci olarak ise suya bağlı olarak 1000 metrenin esas alınmasıdır. Günümüzde insanlar bu engeli çok rahatlıkla aĢarak çok uzak mesafelerden su getirebilmektedirler. 380 Harita: 82. Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde yer alan yerleĢmeler ve uygun yerleĢim alanları 381 Harita: 83. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde yer alan yerleĢmeler ve uygun yerleĢim alanları 382 Güney kesimde yer alan yerleĢmelerin yaklaĢık %50 si belirtilen kriterlere uygun yerleĢim alanlarında kurulmuĢlardır. Daha öncede belirtildiği gibi günümüzde su kaynaklarına yakın olma koĢulu hemen hemen kalkmıĢtır. Ġnsanlar çok uzak mesafelerden içme suyu temin edebilmektedirler. Ġçme suyuna olan yakınlık hesaba katılmaksızın sadece eğim, yükselti ve mevcut arazi kullanım Ģartlarına bağlı olarak bir analiz yaptığımızda, yerleĢmelerin kuruluĢ yerlerinin yaklaĢık olarak % 80‘inin yerleĢim için uygun alanlarda kurulmuĢ olduklarını görmekteyiz (Harita:84, 85). 383 Harita: 84. Su kaynakları hesaba katılmaksızın uygun yerleĢim alanları (kuzey kesim) 384 Harita: 85. Su kaynakları hesaba katılmaksızın uygun yerleĢim alanları (güney kesim) 385 SONUÇ Bolkar dağları Akdeniz bölgesi içerisinde genelde denize paralel olarak uzanan Toros Dağları‘nın, Orta Toroslar bölümünün önemli bir kısmını meydana getirmektedir. ÇalıĢma alanımız ise bu kütlenin doğu kesimini oluĢturmaktadır. ÇalıĢma alanımız olan Bolkar Dağları‘nın doğu kesimi yaklaĢık olarak 3600 km²‘lik bir alan kaplamaktadır. ÇalıĢma alanı hem jeomorfolojik birimler hem de arazi kullanımı açısından oldukça zengindir. Bu zenginliklerin ortaya çıkmasında; yüksek dağlık kütle üzerinde Pleyistosen döneminde buzullaĢmanın yaĢanması ile oluĢan buzul Ģekillerinin mevcudiyeti, kireçtaĢlarının yaygın olmasına bağlı olarak karstik Ģekillerin bulunmasıdır. Dönemsel olarak iklim değiĢkenliğinin yaĢanması daha önce oluĢmuĢ olan Ģekillerde değiĢikliklere yol açmıĢtır. OluĢum olarak genç bir oluĢuma sahip olan Bolkar dağlarında farklı seviyelerde birçok aĢınım yüzeyine rastlanır. Bolkar Dağları‘nın 2000 metreden daha yüksek kesimlerinde Pleyistosen döneminde meydana gelmiĢ olan buzul Ģekillerine rastlanır. Günümüzde Toros sistemi üzerinde yaklaĢık 4000 metrelerden geçen daimi kar sınırı pleyistosenin Würm döneminde dağların kuzey yamacında 1950 metrelerden geçmekteydi. Pleyistosen döneminde Bolkar Dağları‘nın zirve platoları bölümünde plato tipi buzullaĢma gerçekleĢmiĢ ve plato yüzeylerinin Ģekillenmesinde etkili olmuĢtur. Bununla beraber bu kesimde 30‘u aĢkın sirk, 15 civarında buzul vadisi ve buzul vadilerinin birçoğunun ağız ve yan kısımlarında moren depolarına rastlanılmaktadır. AraĢtırma sahamızda hemen hemen her jeolojik döneme ait kireçtaĢlarının mevcudiyeti çok çeĢitli karstik Ģekillerin oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Karstik Ģekillerin en büyüğü olan polyelere 2200 metrelerde bulunan Dümbelek platosu üzerinde rastlanır. Polyelerin oluĢumunda buzul döneminde periglasiyal iklim Ģartlarını taĢıyan Dümbelek platosunda nivasyon buzulları polyelerin oluĢumuna katkıda bulunmuĢtur. Bu nedenle buradaki polyelerin oluĢumunda sadece erime değil tektonizma ve buzullaĢma etkili olmuĢtur. Bu alandaki karstlaĢma buzullaĢma iliĢkisi üzerinde yeni çalıĢmalara gereksinim duyulmaktadır. Sahamız içerisinde orta ve alt kuĢakta da dolin uvala ve mağara Ģekillerine rastlanır. Turizm ve dolayısıyla da arazi kullanım açısında Ashab-ı Kehf mağarası oldukça önemlidir. ÇalıĢma alanının yüksek kesimlerinde mağara, düden ve çökme dolinlerinin iç 386 kısımları soğuk hava deposu gibi kullanılmakta ve buralarda hayvansal ürünler depolanmaktadır. Bu yerlere sahamızda ―Orbuk‖ adı verilmektedir. ÇalıĢma alanımız içerisinde 5 ayrı seviyede yükselti basamakları tespit edilmiĢtir. Bunlar; 2500 – 3100 m Zirve Düzlükleri (D 0) 1750 – 2500 m Yüksek Platolar (D I) 1000 – 1750 m Orta seviyede Platolar (D II) 450 – 1000 m Alçak Platolar (D III) 200 – 450 m Travertenler ve Dolgu yüzeyleri (D IV) Tespit edilen bu yüzeyler arazi kullanım durumu ile çakıĢtırılarak; Yüksek ve Zirve düzlükleri → Yüksek dağlık KuĢak (Hayvancılık amaçlı yaylacılık), Orta kuĢak → Sayfiye yaylalar kuĢağı; Alçak platolar ve Travertenler - dolgu yüzeyleri →Tarım kuĢağı olarak tasnif edilmiĢtir. ÇalıĢma alanında birçok kertik ve yarma vadiler bulunmaktadır. Bu alanlar genellikle ormanlarla kaplı alanlardır. Yarma vadiler (boğazlar) oldukça eğimli yamaçlara sahip olduğu için arazi kullanım açısından en kullanıĢsız alanlardır. ÇalıĢma alanın alt kuĢağından ova alanına geçiĢ sahasında yoğunlaĢan birikinti koni ve yelpazeleri arazi kullanım açısından oldukça önemli sahalar olup bu alanlar bağ bahçe alanları için çok verimli alanlardır. ÇalıĢma alanındaki ana arazi kullanım Ģekilleri kuĢaklara göre değiĢiklikler arz etmektedir. Yüksek dağlık kuĢak hayvancılık amaçlı yaylacılık açısından oldukça önemli olup bu kuĢakta yaklaĢık 70 aktif yayla mevcuttur. Bu kuĢakta yaylacılık faaliyetleri 1071 Malazgirt savaĢından sonra bölgeye yerleĢen Varsak Türkmenlerinin sürdürdükleri yaylacılık faaliyetleridir. Bölgedeki hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyetleri yılın belli dönemlerinde yapılmaktadır. Genellikle zirve platosundaki yaylalar haziran ayı ortalarından itibaren ulaĢılırken, yüksek platolarda yer alan yaylalara genellikle mayıs ayı ortalarında çıkılır. Yayladan dönüĢler zirvelerde ağustos ayının son haftasında baĢlar alt kesimde ise eylül ayı 387 sonu hatta ekim ayına da sarkmaktadır. Böylece kullanım olarak üst yayladakiler yaklaĢık 3 aylık bir süre yaylada kalırlarken, alt yaylalarda 5-6 aylık bir yaylada kalıĢ süresi vardır. Hayvancılıkla uğraĢan yaylacılar üretmiĢ oldukları hayvansal ürünleri sayfiye yaylalarında çok rahatlıkla pazarlamaktadırlar. Yaylalara ulaĢım imkanları da her geçen gün artmaktadır. Birçok imkanların yenilenmiĢ olmasına rağmen hayvancılık amaçlı yaylacılıkla uğraĢan aile sayısı her geçen gün azalmaktadır. Buna rağmen yaylalardaki hayvan sayısı azalmamaktadır. ÇalıĢma alanının orta kuĢağında yaz dönemlerinde iklim Ģartlarının uygun olmasından dolayı sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetlerinin yoğunlaĢmıĢtır. Yine ulaĢım olanaklarının her geçen gün daha kolay olması sayfiye yaylalarının cazibesini artırmaktadır. En önemli sayfiye yaylaları; Akçatekir, Çamlıyayla (Namrun), Gülek, Pozantı, Arslanköy, Gözne, Güzelyayla, Aspava, Eskikonacık, Yenikonacık, Meydan ve BaĢoluk yaylalarıdır. Bu alanların % 60‘lık bir bölümü Akçadekir-EcemiĢ depresyonunda yer almaktadır. Sayfiye amaçlı yaylaların planlanmaması durumunda yakın gelecekte büyük çevre sorunlarıyla karĢı karĢıya kalınacaktır. Orta kuĢakta geniĢ alanlar kaplayan dikili alanlarda kiraz yetiĢtiriciliği yapılmaktadır. Sadece bitkilerin toprağa tutunma döneminde suya ihtiyaç duyan kiraz ağaçları daha sonraki dönemlerde su ihtiyacı fazla olmamaktadır. Sayfiye amaçlı yaylacıların evlerinin bahçelerinde de kiraz ağaçlarına yoğun olarak rastlanır. Bunun yanında Ģeftali, kayısı, armut ve elma ağaçları azda olsa mevcuttur. ÇalıĢma alanın alt kuĢağı tarımsal faaliyetlerin yoğunluk kazandığı bir kuĢaktır. Bu kuĢakta dolgu yüzeylerinde toprak geliĢimi iyi olduğu için ve verimlilik derecesi diğer kuĢaklara göre daha iyi olduğundan tarımsal faaliyetler birincil geçim kaynağı durumundadır. Alt kuĢakta en yoğun olarak yapılan tarımsal faaliyet bağcılıktır. Tarsus beyazı en geniĢ ekim alanlarına sahip olmasına rağmen Ġzmir üzümü yetiĢtiriciliği de önem kazanmıĢtır. Bağ alanları modern yöntemler kullanılarak inĢa edilmektedir. Bu kuĢakta diğer bir önemli tarım ürünü pamuktur. Çukurova ve bunun içerisinde bulunan Tarsus ovasında yoğun olarak yetiĢtirilen ve büyük bir ekonomik değeri olan 388 pamuk bu kuĢakta da yetiĢtirilmektedir. Günümüzde tarım ilaçlarının pahalı olması pamuk üretiminde azalıĢ meydana getirmektedir. Ekonomik getirisi fazla olan bir diğer tarımsal faaliyet ise narenciye bahçeleridir. Genellikle vadi tabanlarında narenciye bahçeleri mevcuttur. Bahçelerin bu alanlarda yoğunlaĢması su ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Narenciye ürünlerinden yoğun olarak portakal, mandalina, limon, turunç ve greyfurt yetiĢtirilir. Genel olarak arazi kullanım da görülen sorunlara bakıldığında; hayvancılık amaçlı yaylaların bazılarında meraların kapasitesinin üzerinde hayvan otlatılmaktadır. Bunun önüne geçilmeli ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Yaylacılar eğitilerek mevcut kaynakların (örneğin orman varlığı, su kaynakları vb.) doğa tahribatı yapmadan kullanılmasını sağlamalıdır. Yeni dikim alanların da hayvan otlatılmamalıdır. Sayfiye amaçlı yaylalarda da düzenlemeler yapılmalıdır. Risk teĢkil eden fosil heyelan sahalarına ve kayĢat konilerinin bulunduğu kesimler kesinlikle iskana açılmamalıdır. Yaylalardaki bahçeli ev dokusu korunmalıdır. Kaçak iskanlar önlenmeli aĢırı yaylacı ihtimallerine karĢı çadır alanları oluĢturulmalıdır. Tarım kuĢağında arazi kullanımı durumu üst kuĢaklara göre daha da çeĢitlenmektedir. Bağ alanlarının oldukça yoğun olduğunu görmekteyiz. Bu kuĢakta nadassız kuru tarım alanların da erozyon problemi olan sahalarda çiftçiler eğitilmeli erozyona karĢı önlemler alınmalıdır. Yine alt kuĢakta sulu tarım alanlarını artırmak için yeni projeler geliĢtirilmelidir. 389 Ege, Ġsmail “Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminde Jeomorfolojik Birimler Üzerinde Arazi Kullanımı”, Doktora Tezi, Danışman: Prof. Dr. Ali Özçağlar, s.423 ÖZET Akdeniz bölgesinde yer alan Bolkar dağlarının doğu kesimi hem jeomorfolojik birimler ve hem de arazi kullanımı açısından oldukça zengindir. Bu çalışmada öncelikli olarak sahanın jeomorfolojik birimleri ortaya çıkartılmış ve arazi kullanım durumu ile birleştirilerek işlenmiştir. Bolkar dağlarında hemen hemen her jeolojik döneme ait kireçtaşları mevcuttur. Saf ve killi kireçtaşları üzerinde çeşitli karstik şekiller gelişmiştir. Yüksek dağlık kuşata bulunan tabanlı karstik şekillerden olan polye uvala ve dolinler içerisinde herhangi bir tarımsal faaliyet olmayıp, yaylacılar tarafından otlak alanı olarak kullanılmaktadır. Mağara, bazı düden ve çökme dolinleri ise hayvansal ürünleri depolamak için kullanılmaktadır. Araştırma sahasının 2000 metrelerden yüksek kesimlerinde Pleyistosen döneminde buzullaşmaya bağlı olarak oluşmuş buzul şekillerine de rastlanılır. Bu sahalarda sirkler, buzul vadileri, moren depoları vb. gibi buzul şekillerine yaygın olarak rastlanır. Buzul şekillerinin yoğunlukta olduğu alanlar arazi kullanım olarak, yaylacılar için hayvanların otlatıldığı meralardır. Bolkar dağları üzerinde beş aşımım yüzeyi mevcuttur. Bunlar en yüksekten itibaren; 2500 + metreden zirve düzlükler (D 0 Oligosen aşınım yüzeyi) 1750 – 2500 yüksek düzlükler (D I Alt-Orta Miyosen aşınım yüzeyi) 1000 – 1750 Orta yükseltide Platolar (D II Üst Miyosen aşınım yüzeyi) 450 – 1000 Alçak platolar (D III Pliyosen aşınım yüzeyi) 200 – 450 Travertenler ve Dolgu yüzeyleri (D IV Pliyo-kuvaterner aşınım yüzeyi) Bu yüzeyler arazi kullanım durumu ile birleştirilerek üç ana kuşak tespit edilmiştir. Bunlar; 390 Yükseltisi 1750-3524 m arasında olan kuşak yüksek platolar ve zirveler kuşağını oluşturmaktadır. Bu kuşaktaki yoğun arazi kullanım durumu ise hayvancılık amaçlı yaylacılıktır. Bunun yanında orman alanları ve orman alanları içerisinde dikim sahaları mevcuttur. Yükseltisi 1000-1750 m. Arasını sayfiye amaçlı yaylar kuşağı oluşturmaktadır. Bu kuşak içerisinde yer alan kasabalar yaz dönemlerinde büyük şehirlerden buralara yönelen insanlarla adeta şehir karakteri kazanırlar. Bu kuşakta yaylacılara pazarlanmak üzere kiraz, vişne, şeftali, kayısı, elma, armut ve erik ağaçlarının bulunduğu bahçe tarımı yaygındır. Yine Sebil kasabası çevresindeki üzüm bağları da yaylacılara pazarlanmak üzere yetiştirilir. Yükseltisi 200-1000 metreler arasında ise tarım kuşağı yer almaktadır. Burada tarımsal ürünlerden en fazla, pamuk, üzüm, narenciye, buğday, zeytin, mısır, küncü vb. gibi ürünler yetiştirilir. Anahtar kelimeler: Bolkar dağları, jeomorfolojik birimler, arazi kullanım, yaylacılık, planlama. 391 Ege, Ġsmail, “Land Use In Geomorphological Units on the East Part of Bolkar Mountains”, Advisor: Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR, 423p. SUMMARY East part of Bolkar mountains, where it is in the Mediterranian region. It is very rich both geomorphological units and land use. There are a lot of Karstik landforms because of being the limestones. In addition, there are glacial landforms on the upper 2000 meters zone. On the Bolkar mountains, there are fişve erosional surfaces; Picks plateaus; upper + 2500 (Oligosen erosional surfaces, D 0) High plateaus 1750 – 2500 (Lower-Middle Miosen erosional surfaces, DI) Middle plateaus 1000 – 1750 (Upper Miosen erosional surfaces D II) Low plateaus 450 – 1000 (Pliosen erosional surfaces D III ) Travertines and depositional surfaces 200 – 450 (Plio-Quaterner erosional surfaces D IV) There are three belts on the Bolkar Mountains. Firstly, it is transhumance which is related to purpose of stockbreeding belt, its altitude is high than 1750 meters. Second belt is sayfiye transhumance. Generally rich mans come to relax in the fresh air. Altitude of this belt is between 1000-1750 meters. Some Sayfiye Transhumances are Akçatekir, Çamlıyayla, Arslanköy, Gözne, Güzelyayla, Gülek, Aspava, Eski konacık, Yeni konacık, Pozantı, Adrboğaz and Aktoprak. Third belt is agricultural belt. Generally in there, it is cultivated cotton, orange, grape, olive, wheat, corn like wise crops. Altitute of this belt is between 200-1000 meters. 392 Olive spreads between 100 m. and 600 meter. As a the highest cultived area is near the Kaklıktaşı village. In here crops are brought as a commercial in the wide fields. Key Words: Bolkar Mountain, Geomorphologic Units, Land Use, Transhumance, planning. 393 BĠBLĠYOGRAFYA Adana Ġli Arazi Varlığı, (1998) (Arazi Yapısı, PLANLAMA, Toprak ÇeĢitleri, Tarım Arazileri) BaĢbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara Adana Ġlinin Arazi Kullanım Potansiyeli, (Jeo.Müh. Ataman YAġAR-Hatice BEYAZÇĠÇEK-Nildan YALÇIN ve Gani ABASIKIELEġ) Maden Tetkik Arama Genel Müd. Rapor. Derleme No:10239, Temmuz, 1999 Adana-Pozantı Civarının Jeolojisi ve CevherleĢmesi, (Jeo.Müh. M. Ziya ATEġ-Ali ÇEVĠKBAġ ve Mithat HASARLI) Maden Tetkik Arama Genel Müd. Rapor. Derleme No: , 1992 Akay, E.-Uysal, ġ., 1988, Orta Torosların Post-Eosen Tektoniği, MTA Dergisi, 108, 57-68 Akçatekir (Adana) Ġmar Planı araĢtırması, 2000 (hazırlayan Adnan Gürcan) Alaçık, N.-Erkal, T., 1979, ―Bölge Planlamasında Jeomorfoloji ve Köykentler.‖ Jeomorfoloji Dergisi Sayı: Yıl: 9 Sayı:8, sy:85-104, ANKARA Alagöz, C.A., 1944, Türkiye‘de karst olayları hakkında bir araĢtırma, Türk Coğ. Kurumu, Yay. No: 1, Ankara Allan, J.A., 1980., Remote sensing in land and land use studies. Geography 65 286 (1980), pp. 35–44 Part 1. Apandi, T. and Suhari, S., 1996, ―Thematic maps for land-use and regional planning in Indonesia with a case study on environmental geology of the Greater Bandung Area.‖ In: Atlas of Urban Geology 8, UN — ESCAP United Nations, New York, pp. 62–72. Ardos, M., 1972, ―Morfolojik metotlarla fayların yaşlarının tespiti‖. Jeom. Der. Sayı:4, sy.179-191, Ankara Arpat, E. And ġaroğlu, F., 1975, The East Anatolian Fault System:thoughts on its development. Bull. Mineral res. expl. Inst. Turkey, 78, 33-39 Atalay, Ġ., 1973, ―Toros Dağlarında Karstlaşma ve Toprak teşekkülü Üzerine Bazı Araştırmalar‖. TJD Jeomorfoloji Dergisi Sayı:5 s. 135-153, Ankara Atalay, Ġ. 1987a, Sedir (Cedrus Libani, A. Rich) Ormanlarının YayılıĢ Gösterdiği Alanlar ve Yakın Çevresinin Genel Ekolojik Özellikleri ile Sedir Tohum Transfer 394 Rejiyonlaması. Tarım, Orman ve KöyiĢleri Bakanlığı Orman Genel Müdrlüğü Yayını, Genel No: 663, Seri no: 61, ANKARA Atalay, Ġ., 1987b, Türkiye Jeomorfolojisine GiriĢ (GeniĢletilmiĢ 2. baskı ). Ege Üniv. Edb. Fak. Yay. No:9, Ġzmir Atalay, Ġ., 1988, ―Toros Dağlarında Karstlaşma ve Karstik Alanların Ekolojisi‖. TJD Jeomorfoloji Dergisi Sayı:16 s. 1-9, Ankara Atalay, Ġ., 1989, Toprak Coğrafyası, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Yay. No: 8, Ġzmir Atalay, Ġ. 1994, Türkiye Vejetasyon Coğrafyası. Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova, Ġzmir. Barbieri, M. - Bonachea, J. - Corsini A. and Giusti, C., 2002, A GIS-based model for geomorphological impact assessment of a railway track (province of Modena, Italy), Geografia Fisica e Dinamica Quaternaria 25 pp. 11–22. Bazin, M., (ç. H. KARA), 1994, Orta Toros Yörüklerinden Sarıkeçili AĢireti, A. Ü., Türk. Coğ. ArĢ. ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı:3 sy:323-350, ankara Beinat, E. - Bressan, M. - Jones M. and Fabbri, K., 1999, Geographical information systems and environmental impact assessment, UNIGIS, Amsterdam Bilgili, A. S., 2000, Tarsus Türkmenleri(Varsaklar), Anadolu‘da ve Rumeli‘de Yörükler ve Türkmenler Sempozyumu Bildirileri, 83-101, Tarsus Bilgin, A., 1989, YerleĢme Alanının Seçiminde Jeomorfoloji, Jeomorfoloji Dergisi, C.17, S.17 s.35-42, Ankara Blumenthal, M., 1949, Belemedik Paleozoik Penceresi ve Bunun Mezozoik Kalker Çevresi (Kilikya Torosları). M. T. A. Yay. Seri, D, Jeol. Hart. Mat. No:3, Ankara Blumenthal, M., 1952, Toroslar da Yüksek Aladağ Silsilesinin Coğrafyası, Stratiğrafisi ve Tektoniği Hakkında Yeni Etütler. M. T. A. Yay. Seri, D, Jeol. Hart. Mat. No:6, Ankara Blumenthal, M., 1956, Yüksek Bolkardağın Kuzey Kenar Bölgelerinin ve Batı Uzantılarının Jeolojisi (Güney Anadolu Torosları). M. T. A. Enst. Yay. Seri, D, No:7, Ankara 395 Bocco, G. - Mendoza M. and Velázquez A., 2001, ―Remote sensing and GIS-based regional geomorphological mapping—a tool for land use planning in developing countries,‖ Geomorphology, Volume 39, Issues 3-4, August 2001, Pages 211-219 Bonachea, J., Bruschi, V. M., Remondo, J., González-Díez A., Salas, L., Bertens, J., Cendrero, A., Otero, C., Giusti, C., Fabbri, A., Ramón, J., González-Lastra and José María Aramburu, An approach for quantifying geomorphological impacts for EIA of transportation infrastructures: a case study in northern Spain Boyer, L. - Fierz S. and Monbaron, M., 1998, ―Geomorphological heritage evaluation in karstic terrains: a methodological approach based on multicriteria analysis,‖ Supplementi di Geografia Fisica e Dinamica Quaternaria 3 (1998), pp. 103– 113. BozkuĢ, F., 1987, Toros Göknarı (ağabeyes cilicica Carr)‘nın Türkiyedeki doğal dağılıĢı ve Silvikültürel Özellikleri, Orman genel Müd. Yayını No: 660, Seri No:60, Ankara Burnett, A.D., 1988. Geological and terrain mapping in Hong Kong. In: Geology and Urban Development: Atlas of Urban Geology 1 UN — ESCAP, Bangkok, pp. 85–97. Calzolari, C. - Ongaro, L. - Sarfatti P. and Magazzini P., (1996), Use of Landsat TM and DEM data in producing reconnaissance scale soil maps. In: Proceedings, ISSS International Symposium (Working groups RS and DM), Ouagadougo (Burkina Faso), 6–10 February 1995, ISSS pp. 325–340. Christian , C.S., 1957, The concept of land units and land systems. Proc. Pac. Sci. Congr., 9th 20 (1957), pp. 74–81. Chuah, G.C.M., 1987. The hydrological impact of land use changes on runoff in the upper Bukit Timah Basin. Unpublished academic exercise. National University of Singapore. Çalapkulu, F., 1980. Geological study of Horoz granodiorite, Turkiye Jeol. Kur. Bult. 23, 59,68. 396 Çelik, ġ., 2000, XVI. Yüzyılda Ġçel Yörükleri Hakkında Bazı Değerlendirmeler, Anadolu‘da ve Rumeli‘de Yörükler ve Türkmenler Sempozyumu Bildirileri, 83-101, Tarsus Çiçek, Ġ., 2001, “Mut ve Yakın Çevresinin Jeomorfolojisi.‖ F.Ü. sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:11, Sayı: 2 sy.1-20, Elazığ Daymond, J.R. - DeRose R.C. and Harmsworth G.R., 1995, Automated mapping of land components from digital elevation data. Earth Surf. Processes Landforms 20, pp. 131–137. Demirci, A., (1938), Bolkardağ Madeni, M. T. A. Mec. No.4 Ankara DemirtaĢlı, E., 1975. Stratigraphic correlation of the lower Paleozoic rocks of Iran, Pakistan and Turfcey. In Alpanr S (ed): Congress of Eart Sciences, 50 th year of the Republic, Ankara, MTA. Special Publication, 204-222. DemirtaĢlı, E., 1981. Summary of the Palaeozoic stratigraphy and variscan events in the Taurus Belt Newslelter, I.G.C.P. Project No: 5, Correlation of Variscan and pre variscan events in the Alpine Mediterranean Belt 3, 44-57. DemirtaĢlı, E., Bilgin, A.Z., Erenler., W., Isiklar., S., Sanh, D. Y., Selim, M., Turhan, N., 1975, Geology of the Bolkar Mountains, in Alpan S. (Ed), Congress of Eart Sciences, 50 th year of the Republic, Ankara, MTA. Special Publication, 42-57. DemirtaĢlı, E., Tutha, N., Bilgin, A.Z. ve Selim, M., 1984, Geology of The Bolkar Mountains, Geology of The Taurus Belt da., 26-29 Eylül, 125-142 Díaz de Terán, J.R. - Francés, E. - Duque A. and Cendrero, A., 1992, ―Indicators for the assessment of environmental impacts from small industrial installations; application to an asphalt agglomerate plant in northern Spain‖ In: M. Hermelin, Editors, Environmental Geology and Applied Geomorphology in Colombia, AGID-Univ. EAFIT, Medellín (1992), pp. 121–134. Doğu, A.F.- Çiçek, Ġ.- Gürgen, G., (1994), ―Orta Toroslar da (Seydişehir, Gülnar) Karstlaşma Tipleri‖: A.Ü. Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama. Der. Sayı: 3 ANKARA 397 Dubuq, M. - Darteyre J.P. and Revel J.C., (1991), Identification and cartography of soil surface erosion and crusting in the Lauragais (France) using SPOT data and a DEM. ITC Journal 1991–2 pp. 71–77. Ege, Ġ., 2005, Göksu Boğazının Jeomorfolojik Özellikleri, Türk Coğrafya Kurumu ve Ġ.Ü. Edebiyat Fakültesi, Ġsmail Yalçınlar Sempozyumu, Ġstanbul Ege, Ġ.-Gerçek, D., 2005, Topoğrafik Parametreler Yardımı Ġle Cbs Ortamında Morfolojik Birimlerin Tespiti: Tufanbeyli Havzası Örneği, Ege Coğrafi Bilgi Sistemler Sempozyumu ve Sergisi, Bildiriler Kitabı, Ġzmir Ege, Ġ.-Tonbul, S., 2003, Tufanbeyli Havzası ve Yakın Çevresinin (Adana) Jeomorfolojisi, A.Ü., TÜCAUM, Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, sy.103-122 Ege, Ġ.-Tonbul, S., 2005, Soğanlı Dağlarında KarstlaĢma BuzullaĢma ĠliĢkisi, ĠTU, TURQUA, Türkiye Kuvaterner Sempozyumu V, 02-05 Haziran 2005, Ġstanbul Eler, Ü., 1988, Türkiyede Boylu Ardıç (Juniperus excelsa Bieb.) ormanlarında hasılat araĢtırmaları, Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Tek. Bült. Ser. No:192 Erik, S., 1976, Step-Orman GeçiĢ Bölgelerinde Yer Alan Karagöl Çevresinin Vejetasyonu Üzerine Ekolojik ve Sosyolojik Bir AraĢtırma, Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Der. 22(2) 54-75 Erinç, S. (1959), ―Bölge Planı Nasıl Yapılır?‖, Ġstanbul Üniversitesi Coğrafya Enst. Dergisi, Sayı:10, Ġstanbul. Erinç, S. (1963), ―Tatbiki Coğrafya ve Planlama‖, ĠTÜ Mimarlık Fakültesi Yay.(ġehircilik Kürsüsü), ġehircilik Konferansları, No:1, Ġstanbul. Erinç, S., 1960, ―Konya Bölümünde ve İç Toros Sıralarında Karst Şekilleri‖, Türk Coğ. Derg. 20 Erinç, S., 1971, Jeomorfoloji II , Ġ.Ü. Coğ. Enst. Yay. No: 28 Ġstanbul Erinç, S., 1973, ―Türkiye'nin Şekillenmesinde Neotektoniğin Rolü ve Jeomorfoloji Jeodinamik İlişkileri (Geomophologicia Evicences of Neotectonıce in Turkey)‖ : Jeomorfoloji Derg. S. 5 s.11-25 Ġstanbul Erinç, S., 1982, Jeomorfoloji I , Ġ.Ü . Coğ. Enst. Yay. No: 2931 Ġstanbul Erol, O., 1979a, Dördüncü Çağ (Kuvarterner) Jeoloji ve Jeomorfolojisi. A.Ü. DTCF Yay. No: 16 ANKARA 398 Erol, O., 1979b, ―Türkiye’de Neojen Ve Kuaterner Aşınım Dönemleri ve Bu Dönemlerin Aşınım Yüzeyleri ile Yaşıt (Korelan) Tortulara Göre Belirlenmesi‖, Jeomorfoloji Dergisi Sayı: 8, S:1-40 ANKARA Erol, O., 1983, ―Türkiye'nin Genç Tektonik ve Jeomorfolojik Gelişimi‖, Jeomorfoloji Der. Sayı: 11 s. 11-22 ĠSTANBUL Erol, O., 1989, Türkiye Jeomorfolojisi: Türkiye‘nin Jeomorfolojik Evrimi ve Bu Günkü Genel Jeomorfolojik Görünümü. Ġ.Ü. Deniz Bil. ve Coğ. Enst. (YayınlanmamıĢ Teksir) ĠSTANBUL Erol, O., 1990, Batı Toros Dağlarının Messiniyen Paleojeomorfolojisi ve Neotektoniği, Türkiye 8. Petrol Kongresi, Bildiriler Kitabı, 371-386 Erol, O., 1993, ―Ayrıntılı Jeomorfoloji Haritaların Çizim Yöntemi‖. Ġ.Ü. Deniz Bil. ve Coğ. Enst. Bült. Sayı: 10 ĠSTANBUL Eroskay, S.O., 1980, ―Karst Kaynaklarının Geliştirilmesi‖. Ġ.Ü. Coğ. Ens. Der. Sayı: 23 ĠSTANBUL Escap Secretariat, , 1988. Geological information for planning in Bangkok, Thailand. In: Geology and Urban Development: Atlas of Urban Geology 1 UN — ESCAP, Bangkok, pp. 24–60. Finke, P. - Hartwick, R. - Dudal, R - Ibanez, J. - Jamagne, M. - King, D. Montanarella L. and Yassoglou , N., (1998), Georeferenced soil database for Europe. In: Manual of procedures, European Commission p. 184. Food and Agriculture Organization (FAO), (1995)., Planning for Sustainable Use of Land Resources: Towards a New Approach, Land and Water Development Division, Rome Garbrecht, J. and Martz, L.W. (1995), Agricultural Research Service Publication NAWQL 95-3, TOPAZ: An automated digital landscape analysis tool for topographic evaluation, drainage identification, watershed segmentation and subcatchment parameterisation: TOPAZ user manual, U.S. Department of Agriculture, p. 95-3. García, M. J. P. and Camarasa, A. M. 1999, Use of geomorphological units to improve drainage network extraction from a DEM : Comparison between automated extraction and photointerpretation methods in the Carraixet catchment 399 (Valencia, Spain) International Journal of Applied Earth Observation and Geoinformation, Volume 1, Issues 3-4, Pages; 187-195 Gedik, A., Birgili, S., Yilmaz, H. and Yoldas, R., 1979, Mut-Ermenek Silifke yoresinin jeolojisi ve petrol olanaklari: Turkiye Jeol. i'u, , rfC'; 22,7-26. Gemici, Y., 1992, Bolkar Dağları‘nın (Orta Toroslar) Flora ve Vejetasyonu, Ege Üniversitesi AraĢtırma Fonu, Proje No: 1988/011, Proje Raporu, Ġzmir Giannetti, F., - Montanarella, L. and Salandin R., 2001, ―Integrated use of satellite images, DEMs, soil and substrate data in studying mountainous lands,‖ International Journal of Applied Earth Observation and Geoinformation, Volume 3, Issue 1, Pages 25-29 Giles and Franklin, S.E., (1998), ―An automated approach to the classification of the slope units using digital data.‖ Geomorphology 21 3–4 pp. 251–264 Göney, S., 1976, Adana Ovaları 1, Ġ. Ü. Yay. No:2162, Coğ. Enst. Yay. No:88, Ġstanbul Gözenç, S., (1978), Küçük Menderes havzasında arazinin kullanılıĢ ve sınıflandırılması, Ġ. Ü., Yay. No:2396, Coğ. Enst. Yay. No: 94, Ġstanbul Gözenç, S., (1979) Bolu depresyonu ve yakın çevresinde araziden faydalanma (land-use), Ġ. Ü., Yay. No:2598, Coğ. Enst. Yay. No: 108, Ġstanbul Gözenç, S. (1980), ―Arazi Kullanma ‗Land Use‘ Haritalarında Standardizasyon ve Türkiye Ġçin Bir Öneri‖, Ġstanbul Üniversitesi Coğrafya Enst. Dergisi, Sayı:23, Ġstanbul. Güney, E., 1994, Jeoloji-Jeomorfoloji Terimleri Sözlüğü. D.Ü. Eğitim Fak. Yayınları No:6 Diyarbakır Gürgen, G., 1993, ―KırgıbaĢ Platosunun Jeomorfolojisi ve Araziden Yararlanma Arasındaki ĠliĢkiler, A.Ü. TCAUM, Türkiye Coğrafyası Dergisi, Ankara Gürses, M.K.-Gemici, Y.-Özkurt, N.-Gülbaba, A.G.-Özkurt, A. ve Tüfekçi, S., 1996, Bolkar Dağları Karaçam(Pinus nigra Arn. Var. Pallasiana Schneid) Populasyonlarında Biyolojik ÇeĢitlilik Üzerine AraĢtırmalar, International Symposium on In-Sti Conservation of Plant Genetic Diversity, Poster Bildiri, 48 Kasım 1996, Belek-Antalya 400 Gürsoy, C. R., 1975, Türkiyenin Tabii Yolları, Türk Coğrafya Dergisi, Cumhuriyetimizin 50. yıl Özel sayısı, Sayı(No): 26, sy:24-31, Ġstanbul Ġçel Ġli Arazi Varlığı, (1998) (Arazi Yapısı, PLANLAMA, Toprak ÇeĢitleri, Tarım Arazileri) BaĢbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara Ġçel Ġlinin Arazi Kullanım Potansiyeli, (Jeo.Müh. ġenol ġAHĠN-Ġbrahim KOÇ-Nevzat BÖKE ve Gani ABASIKIELEġ) Maden Tetkik Arama Genel Müd. Rapor. Derleme No:10210, Mayıs, 1999 Ġzbırak, 1977, Sistematik Jeomorfoloji, A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınlar(Harita Genel Müdürlüğü Yayınları), Ankara Johansen, U., 2005, 50 Yıl Önce Türkiye‘de Yörüklerin Yayla Hayatı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara Jordan G. and Csillag, G. 2001, Digital terrain modelling for morphotectonic analysis: A GIS framework In: H. Ohmori, Editors, DEMS and geomorphology, Special Publication of the Geographic Information Systems Association vol. 1, Nihon University, Tokyo (2001), pp. 60–61 Jordan, G. and Schott B., Application of wavelet analysis to the study of spatial pattern of morphotectonic lineaments in digital terrain models. A case study, Remote Sensing of Environment, Volume 94, Issue 1, 15 January 2005, Pages 31-38 Jordan, G., & Csıllag, G. (2003). A GIS framework for morphotectonic analysis—A case study. Proceedings, 4th European Congress on Regional Geoscientific Cartography and Information Systems, 17–20 June, 2003, Bologna, Italy. Proceedings, 2: 516–519. Regione Emilia-Romadna, Servizio Geologico, Bologna. Kantarcı, M.D., 1983, Akdeniz Bölgesinde Doğal Ağaç ve Çalı Türlerinin Yayılışı ile Bölgesel Yetişme Ortamı Özellikleri Arasındaki İlişkiler. Ġstanbul Üniversitesi Yayın No:3054, Ġstanbul. Kasapoğlu, K. E., (1987), ―Doğu Akdeniz’in sismotektonik özellikleri: sonlu elemanlar çözümlemesi.‖ Yerbilimleri, 14, 309-317 Kaster, Daniel S. – Medeiros, C. B. and Rocha, H.V., 2005, ―Supporting modeling and problem solving from precedent experiences: the role of workflows and case- 401 based reasoning‖ Environmental Modelling & Software, Volume 20, Issue 6, June 2005, Pages 689-704 Khantaprab, C. and Boonop, N., 1988. Urban geology of Bangkok metropolis: a preliminary assessment. In: Geology and Urban Development: Atlas of Urban Geology 1 UN — ESCAP, Bangkok, pp. 107–135. Koca, H. - Özdemir, Ü. ve ġahin F.Ġ., 2005, ―Ulaşım Coğrafyası Açısından Gülek Boğazı‖ Doğu Coğrafya Dergisi, Sayı:14 sy:7-30 Koca, H. 1995, Göznede Yayla Turizmi, Doğu Coğrafya Dergisi, Sayı:1, Erzurum Koçman, A., 1993, Türkiye Ġklimi, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Yay. No: 72, Ġzmir Koçman, A., 1997, Türkiye‘de YerleĢim, Nüfus ve Doğal Kaynaklar, Türk Coğ. Der. S.32, s. 1-10, Ġstanbul Korkmaz, H., 2001, Kahraman MaraĢ Havzasının Jeomorfolojisi, Kahraman MaraĢ Valiliği, Ġl Kültür Müdürlüğü Yayınları No:3 Kahraman MaraĢ Kürschner, H., (1982). Vegetation und Flora der Hochregionen der Aladağları und Erciyes Dağı / Türkei. Dr Ludwig Reichert Verlag, Wiesbaden. Kürschner, H., (1983). Mittlerer Taurus Vegetation Karte. Tübinger Atlas des Vorderen Orient (TAVO), A VI 4, Dr Ludwig Reichert Verlag. Wiesbaden. Kürschner, H., (1984). Der östliche Orta Toroslar (Mittlerer Taurus) und angerenzende Gebiete; Eine formationskundliche Darstellung der Vegetation SüdostAnatoliens. Dr Ludwig Reichert Verlag. Wiesbaden. Lee, D.R. (1970), “The Location Of Land Use Types”, Economic Geography, Vo:35 Lirios, J.F., 1969. Rainfall intensity–duration–frequency maps for Kingston and St. Andrew, Jamaica. Caribbean Meteorological Institute, mimeographed. Maksud Kamal A.S.M. and Midorikawa S., 2004, GIS-based geomorphological mapping using remote sensing data and supplementary geoinformation: A case study of the Dhaka city area, International Journal of Applied Earth 402 Observation and Geoinformation, Volume 6, Issue 2, December 2004, Pages;111-125 Bangladesh Marchetti M. and Rivas, V., 2001, Editors, Geomorphology and Environmental Impact Assessment, Balkema, Lisse, The Netherlands. Mc KENZĠE, D.P., (1972), ―Active Tectonics of the Mediterranean Region‖. Geophysical Journal Roy. Astr. Soc., Vol.30, P.109-185 McNee, R.B. (1970), ―Regional Planning, Bureacracy and Geography, Economic Geography‖, Vol:46 Miller, D.J., Ahmad, R. and Mansingh, A., 1992. The effects of population pressure on the physical environment of Jamaica. Jamaica Journal of Science and Technology 3, pp. 1–15. Natoli, S.J. (1971), ―Zoning and The Development Of Urban Land Use Patterns‖, Economic Geography, Vol:47 Niğde Ġli Arazi Varlığı, (1998) (Arazi Yapısı, Planlama, Toprak ÇeĢitleri, Tarım Arazileri) BaĢbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara Oktay, F., 1982, Ulukisla ve cevresinin stratigrafisi ve jeolojik evrimi: Turkiye Jeol. Kur. Bull. 25, 15-23. Özçağlar, A. - Özgür, M.- Somuncu, M. Bayar, R.-Yılmaz, M. – YüceĢahin, M.Yavan, N.-Akpınar, N. Ve Karadeniz, N., 2006, ÇamlıhemĢin Ġlçesinde Doğal Ve BeĢeri Kaynak Tespitine Bağlı Olarak GeliĢtirilen Arazi Kullanım Kararları, Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merkezi (TÜCAUM), Coğrafi Bilimler Dergisi, C:4, Sayı:1, Ankara. Özçağlar, A. (1988), ―Türkiye‘deki Tarım Alanlarının Coğrafi DağılıĢının Doğal Çevreyle ĠliĢkisi‖, A.Ü.D.T.C.F. Coğrafya AraĢtırmaları Dergisi, Sayı:11, Ankara. Özçağlar, A. (1988), Kazova‘nın Coğrafyası, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst., BasılmamıĢ Doktora tezi, Ankara. Özçağlar, A. (1992), ―Türkiye‘de ġeker Pancarı Ekim Alanlarının Coğrafi DağılıĢı‖, Türkiye Coğrafyası Uyg. ve AraĢtırma Merkezi Dergisi, Sayı:1, Ankara. 403 Özçağlar, A. (1993), ―Türkiye‘de ġeker Fabrikalarının Coğrafi DağılıĢı ve ġeker Üretimimiz‖, Türkiye Coğrafyası Uyg. ve AraĢtırma Merkezi Dergisi, Sayı:2, Ankara. Özçağlar, A. (1994), ―ÇarĢamba Ovası ve Yakın Çevresinde Araziden Faydalanma‖, Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merk. Dergisi, Sayı:3, Ankara. Özçağlar, A. (1997), Ezinepazar Depresyonunun(Amasya) Coğrafyası, Ekol Yayınevi, Ankara. Özçağlar, A. (1997), Türkiye‘de Belediye Örgütlü YerleĢmeler(Kasabalar-ġehirler), Ekol Yayınevi, Ankara. Özçağlar, A. (2003), Coğrafyaya GiriĢ, Hilmi Usta Matbaacılık, Ankara. Özçağlar, A. (2005), ―Türkiye‘de Mülki Ġdare Bölümlerinin Ġdari Coğrafya Analizi‖, Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Coğrafi Bilimler Dergisi, C:3, Sayı:1, Ankara. Özgül, N., 1976, ―Torosların Bazı Temel Jeolojik Özellikleri‖, T.J.K Bülteni Cilt: 19 s. 6578 ANKARA Özgür, E.M. (1998), Türkiye Nüfus Coğrafyası, GMC Basın-Yayın, Ankara. Özgür, E.M. (2000), Türkiye Coğrafyası, Hilmi Usta Matbaacılık, Ankara. Pamir, Hamit N., (1975), 1:500 000 ölçekli Türkiye jeoloji haritası: Explanatory text of the geological map of Turkey, Hatay Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü yayınlarından Ankara Panizza, M. - Fabbri, A. - Marchetti M. and Patrono, A., 1996, ―Geomorphologic analysis and evaluation in environmental impact assessment,‖ ITC Publication 32 (1996), p. 372. Pickering, R.P., 1990. Digital image analysis of SPOT multi-spectral data for topographic mapping. MSc thesis, ITC, Enschede, The Netherlands. Richards, J.A., (1994), Remote Sensing Digital Image Analysis, Springer Verlag, Berlin p. 340. Rivas, V. - Rix, K. - Francés, E. - Cendrero A. and Brunsden, D., 1997, ―Geomorphological indicators for environmental impact assessment; 404 consumable and non-consumable geomorphological resources,‖ Geomorphology 18 (1997), pp. 169–182. Sandal, E. K., 2002, Ġçel Ġli Merkez Ġlçesi‘nin BeĢeri ve Ġktisadi Coğrafyası, A.Ü., Sos. Bil. Enst., Doktora Tezi (YayınlanmamıĢ), Ankara Sanır, F., 2000, Coğrafya Terimleri Sözlüğü, Gazi Kitabevi, Ankara. Saraçoğlu, H., 1989, Akdeniz Bölgesi, M.E.B Yay. Öğretmeni Kitapları Dizisi :175, Ġstanbul Schaffer, F. X., 1903, Cilicia: Peterm. Mitteilgh. Grganzgsh. 15, 1. Schowengerdt, R., (1997), Remote Sensing: Models and methods for image processing, Academic press, San Diego, CA p. 280. Sevgi, C., 1984, Adana Ġlinin Kuzeydoğu Kesiminde Yaylacılık, Ege Coğrafya Dergisi, Sayı:2, Ġzmir Somuncu, M., 2005, ALADAĞLAR, Yaylacılık ve Dağ Göçebeliği Konusunda Bir AraĢtırma, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara ġahin, C. (1984), Aladağ Çayı Havzasında Jeomorfolojik Anabirimlerle Arazi Kullanımı Arasındaki İlişkiler. TÜBĠTAK Doğa Bilim Dergisi, Seri B, Cilt: 8, Sayı:2,S.185-196, Ankara. ġengör, A.M.C., (1980), Türkiye‘nin Neotektoniğinin Esasları, Türkiye Jeol. Kur. Yay. No:40, Ankara ġenol, M. – ġahin, ġ. – Duman, T. Y. 1993, Adana-Mersin Dolayının Jeoloji Etüd Raporu, (1/100.000 Ölçekli Mersin O33 paftası), MTA, Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, ġenol, M., 1989, Adana Balcalı/Çatalan Bölgesi Geç Tersiyer-Kuvaterner Ġstifinin LitoPedolojik ve sedimantolojik Ġncelemesi, Ç. Ü., Fen Bilimleri Enst. (YayınlanmamıĢ) Doktora Tezi, Adana Tarımsal Yapı (Üretim, Fiyat, Değer), 2000. BaĢbakanlık D.Ġ.E. BaĢkanlığı Yayını, Ankara TaĢ, B., 2006, Tosya Ġlçesinde Araziden Yararlanma ve Planlamaya Yönelik Öneriler, A.Ü., Sos. Bil. Enst., Doktora Tezi (YayınlanmamıĢ), Ankara 405 Tchihatcheff, P. De, 1867-69, Asie Mineure Geologie I-III, Paris Tekeli, O., 1980, ―Toroslarda AlaDağın Yapısal Evremi (Structural evolutıon of Aladağ Mauntains in Taurs Belt)‖. T.J.K Bülteni Cilt.23 Tonbul, S., 1990, ―Bingöl Ovası ve Çevresinin Jeomorfolojisi ve Gelişimi‖, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu.Coğrafya AraĢtırmaları Dergisi. Cilt 2 Sayı: 2 s. 329-352 ANKARA Tonbul, S.-Ege, Ġ., 2002, Tahtalı Dağlarında Buzul ġekilleri, Doğu Coğrafya Dergisi, Sayı:7 sy.165-185, Erzurum Toroğlu, E., 2006, Niğde Ġli YerleĢmeleri ve Lokasyon Planlaması, A.Ü., Sos. Bil. Enst., Doktora Tezi (YayınlanmamıĢ), Ankara Tunçdilek, N. (1986), ―Araziden Yararlanmada Yeni Bir Yöntem Denemesi Ġçin Coğrafi Gerekçe‖, Ġstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enst. Bülteni, C:2, Sayı:3, Ġstanbul. Tunçdilek, N., 1964, ―Türkiye'de Yaylalar ve Yaylacılık‖, Ġ.Ü. Coğ. Enst. Derg. Cilt: 7 Sayı: 14 Ġstanbul Tunçdilek, N., 1985, Türkiye‘de Relief ġekilleri ve Arazi Kullanımı, Ġ. Ü. Yay. No:3279, Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enst. Yay. No:3, Ġstanbul Tunçel, H., 1990, ―Türkiye'de Doğal Çevre Sorunu Olarak Çığlar ve Çığ Olayları‖. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu. Coğrafya AraĢtırmaları Dergisi. Cilt 2 Sayı: 2 ANKARA Turoğlu, H., 1997, ―Sinop Şehri ve çevresinde Arazi kullanımı-Jeomorfoloji ilişkisi (Relationship of Landuse and Geomorphological feature at Sinop City and Its Vicinity)‖, Türk Coğrafya Dergisi Sayı:33, Ġstanbul. Turoğlu, H., 2000, ―İğneada Koyunda C.B.S. (Coğrafi Bilgi Sistemi) ile Arazi Kullanımı Analizi (Land Use Analysis by G.I.S.(Geographical Information Systems) in Iğneada Bay)‖, 28. Coğrafya Meslek Haftası (10-12 Haziran 1998, Edirne) Bildiriler, sf:37-52, Türk Coğrafya Kurumu, Ġstanbul. Turoğlu, H.-ÖZDEMĠR,H., 2004, ―Geomorphological Analyasis using Remote Sensing and Geographical Information System Technologies in Bartın (NW Turkey) and 406 Its vicinity‖, Proceedings of International Symposium on Earth System Sciences 2004, Istanbul-Turkey, ISBN 975-404-733-2, pages 741-752, Istanbul, Turkey. Türkçe Sözlük (1983), Cilt I ve II, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara. United Nations, 1995., World Urbanization Prospects: The 1995 Revision, Estimates and Projections of Urban and Rural Populations and of Urban Agglomerations United Nations, New York. Voight, B., 1996. The management of volcano emergencies: Nevada del Ruiz. In: Scarpa, R. and Tilling, R.I. Editors, 1996. Monitoring and Mitigation of Volcano Hazards Springer-Verlag, Berlin, pp. 719–769. Yalman(Yalgın), A. R., 1993, Cenupta Türkmen Oymakları - I ve II, Kültür Bakanlığı Yayınları/256 BaĢvuru Kitaplar Dizisi/12, Ankara Yılmaz E., (2006), Bir Arazi Kullanım Planlaması Modeli: Cehennemdere Vadisi Örneği, ÇOB, Doğu Akdeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü, Tarsus Yurdakulol, E., 1977, Antitoroslarda Pos Ormanları (Adana Karsantı) Vejetasyonunun bitki sosyolojisi ve ekolojisi Yönünden AraĢtırılması, A.Ü., Fen. Fakültesi Sistematik Botanik. Kül., doçentlik tezi (basılmamıĢ), Ankara Zaman, M., 2007, Doğu Karadeniz Kıyı Dağları‘nda Yaylalar ve Yaylacılık, Atatürk Üniv. Yay. No:960, Fen-Edebiyat Fak. Yay. No: 105, AraĢtırmalar Serisi: No:75, Erzurum 407 EK-1: GÖRÜġME FORMU (YAYLA) YAYLANIN GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN ADI: ADI VE SOYADI: YÜKSELTĠSĠ: YAġI: BAĞLI OLDUĞU KÖY: KÖYÜ: BAĞLI OLDUĞU ĠLÇE: ĠLÇESĠ: BAĞLI OLDUĞU ĠL: ĠLĠ: 1. Yaylanın coğrafi konumu: ....................................................... 2. Yaylanın ormana yakınlığı nasıldır? Orman içinde ( ) Orman bitiĢiğinde ( ) Ormana yakın ( ) Alpin katta ( ) 3. Yaylaya çıkmaktaki esas amacınız nedir? Hayvanların otlatılması ( ) Hava değiĢimi ve dinlenme ( ) Her ikisi de ( ) Köy ortak malı ( ) Özel mülkiyet ( ) Kiralık ( ) 4. Yaylanızın mülkiyet durumu nasıldır? 5. Kiralıksa hangi köye aittir? .......................................................................... 6. Kiralama nasıl yapılmıĢtır, parası nereye ödenmektedir? .......................... .............................................................................................................. 7. Ödenen ücret ne kadardır? ........................................................................ .............................................................................................................. 8. Köyden/kasabadan yaylaya göç ne zaman baĢlar? .................................. .............................................................................................................. 9. Yaylaya çıkıĢ ne kadar zaman alır? ........................................................... 408 10. Yaylada kalıĢ süresi ne kadardır? Ay: ........................ Gün: …………….. 11. Yayladan dönüĢ ne zamandır? ................................................................. .............................................................................................................. 12. Yayladan köye/kasabaya dönüĢ ne kadar zaman alır? .......................... .............................................................................................................. 13. Yaylaya göç Ģekli nasıldır? Hayvanlar ve aileler araçla ( ) Aileler araçla, hayvanlar otlatılarak ( ) EĢyalar yük hayvanlarıyla, hayvanlar otlatılarak ( ) 14. Hayvanlar yaylaya çoban eĢliğinde mi yoksa aileler tarafından mı götürülür? Çoban götürür ( ) Aileler götürür ( ) 15. Yaylaya göçerken ve yayladan dönerken hangi yollar izlenir? Mevcut yollar mı, yoksa yamaç, sırt gibi yerler mi? ....................................................................................................... ..................................................................................................................................... 16. Bu yolların takip edilmesinde esas amaç nedir? …………................................. ......................................................................................................................... 17. Hayvanlar yaylaya otlatılarak götürülürse belirli yerlerde konaklama olur mu? Olursa nerelerde konaklanır? ........................................................................... ....................................................................................................................... Bu konaklama Ģekli nasıl olur? ............................................................................... ..................................................................................................................... Konaklama süresi ne kadardır? .......................................................... .............................................................................................................. 18. Yaylaya çıkıĢta ve dönüĢte aynı yollar mı izlenir? .......................... .............................................................................................................. 19. Bu Ģekilde yapılan göçte günde kaç saat yol alınır? ................................. .............................................................................................................. 20. EĢyalar hayvanlarla taĢınıyorsa bir ailenin ortalama yükü için kaç hayvan gereklidir? .......................................................................................................... 21. Yayla ile köy arasındaki mesafe ne kadardır? ……………......................... .............................................................................................................. 409 22. Yayla ile köy arasındaki ulaĢım durumu nasıldır? Yaylaya kadar düzenli yol vardır. ( ) Yayla ile köy arasında belirli bir kesime kadar yol vardır. ( ) Yayla ile köy arasında yol yoktur. ) ( 23. Yaylacılık faaliyeti sırasında motorlu taĢıt kullanılıyor mu? ( Evet ) Hayır ( ) 24. Kullanılıyorsa bunlar nelerdir? Kamyon ( ) Kamyonet ( ) Traktör ( ) Otomobil ( ) 25. Yaylacılık faaliyeti sırasında sürekli yerleĢmelerle iliĢki kurulur mu? Evet ( ) Hayır ( ) 26. 26. Kurulursa bu yerleĢmeler hangilerdir? Köy ( ) Belde ( ilçe merkezi ) ( ) Ġl merkezi ( ) 27. Bu yerleĢmelere hangi amaçla gidilir? ………………….......................... .............................................................................................................. 28. Bu yerleĢmelere hangi sıklıkta gidilir? ........................................................ .............................................................................................................. 29. Yaylada iken köydeki ĠĢler için zaman zaman köye gidiĢ geliĢ olur mu? ( Evet ) Hayır ( ) 30. Olursa köye daha çok kimler gider? Erkekler ( ) Kadınlar ( ) Her ikisi de ( ) 31. Kullandığınız yaylalarda kademelenme var mı (aĢağı, yukarı yayla gibi)? Evet ( ) Hayır ( ) 32. Varsa buralarda kalıĢ süresi ne kadardır? Yayla adı Yükselti Kalış süresi AĢağı Yayla ............................................................................................. Yukarı Yayla ............................................................................................ 33. Yaylada bir kademelenme olmasa bile, hayvanların daha iyi beslenebilmesi için yatay ve dikey yönde bir yer değiĢtirme olur mu? Evet ( ) Hayır ( ) 34. Olursa bu nasıl gerçekleĢir ve nerelere gidilir? ........................................ .............................................................................................................. 410 35. Sürekli olarak aynı yaylaya mı gelirsiniz? Evet ( ) Hayır ( ) ( ) 36. ÇeĢitli nedenlerle yayla yeri değiĢtirilir mi? Evet ( ) Hayır 37. DeğiĢtirilirse bu nedenler nelerdir? .............................................................................................................. 38. Eğer ayni yaylaya gelinirse bu faaliyet kaç yıldan beri sürdürülmektedir? .............................................................................................................. 39. Yaylaya çıkıldığında yayla alanında bir hazırlık veya düzenleme yapılır mı? .............................................................................................................. 40. Yaylada nerede kalınır? ( ) Kıl Çadır ( ) Branda çadır ( ) Naylon çadır ( ) Keler ) Diğer ( ) Ev ( 41. GeçmiĢte nerede kalınırdı? ( ) Kıl Çadır ( ) Branda çadır ( ) Naylon çadır ( ) Keler ) Ev ( Diğer ( ) 42. Evlerin yapı malzemesi nedir? Duvarlar:................................................................................ Çatı örtüsü:....................................................,....................... Diğer bölümler:...................................................................... 43. Evlerin yapı malzemesi nereden temin edilir? Duvarlar:................................................................................. Çatı örtüsü:............................................................................ Diğer bölümler:...................................................................... 44. Yayla meskenlerinin köy meskenlerinden farkı var mıdır? ............................................................................................... 45. Yaylada bulunan çadır veya ev sayısı nedir? ............................................................................................... 411 46. Yayla nüfusu ne kadardır? Kaç aile? Günümüzde..................... Günümüzde............... 10 yıl önce...................... 10 yıl önce................. 20 yıl önce.................... 20 yıl önce................. 30yıl önce.................... 30 yıl önce................. 47. Yaylaya götürülen eĢyalar nelerdir? ............................................................................................... 48. Ġçme suyu nereden sağlanmaktadır? Kaynak ( ) ÇeĢme ( ) Akarsu ( ) Göl ( ) Diğer ( ) 49. Su kaynaklarının yaylaya mesafesi ne kadardır? ............................................................................................... 50. Su kaynaklarında azalma veya kuruma olur mu? Olursa ne zaman ve neden? ............................................................................................... 51. Yaylada yakacak odun nereden temin edilmektedir? ............................................................................................... 52. Yaylaya çıkan her ailenin ortalama kaç hayvanı bulunmaktadır? ............................................................................................... 53. Yaylaya çıkarılan hayvan sayısı: KüçükbaĢ BüyükbaĢ Günümüzde..................... Günümüzde....................... 10 yıl önce...................... 10 yıl önce........................ 20 yıl önce.................... 20 yıl önce...................... 30 yıl önce.................... 30 yıl önce...................... 54. Hayvanların ırkı nedir? ................................................................................................. 55. Sürülerin terkibi nasıldır? (Koyun, kuzu, keçi, oğlak, yoz mal vb.) ............................................................................................... 56. Hayvanların otlatılması nasıl yapılmaktadır? Aile bireyleri otlatır ( ) Aileler sırayla otlatır ( ) Çoban otlatır ( ) 412 57. Hayvanları çoban otlatıyorsa, çoban nereden bulunmaktadır? ............................................................................................... 58. Çobana verilen ücret ne kadardır?....................................................................... 59. Kendisi yaylaya çıkmadığı halde hayvanlarını yaylaya çıkan ailelere teslim edenler var mıdır?....................................................................................................................... 60. Eğer varsa bu aileler karĢılık olarak ne verirler? ....................................................................................................................... 61. Ailelerde herkes yaylaya çıkmakta mıdır yoksa tarım ĠĢleri için köyde kalan olur mu? ....................................................................................................................... 62. Hayvanların 24 saatlik otlatma düzeni nasıldır? ....................................................................................................................... 63. Hayvanlar hangi saatlerde sağılmak ve dinlendirmek için yaylaya getirilir? ....................................................................................................................... 64. Bu geliĢte hayvanlar ne kadar süreyle yaylada kalır ve ne gibi iĢlemler yapılır? ....................................................................................................................... 65. Hayvanlar ağıl, keler vb. yerlerde kalır mı? ....................................................................................................................... 66. Kalırsa günün hangi zamanlarında ve niçin? ....................................................................................................................... 67. Yaylada hayvanlar nasıl otlatılmaktadır? Yayla çevresinde ( ) yayladan uzaklaĢarak ( ) Yer değiĢtirerek ( ) 68. Yaylada otlatma münavebeli mi yoksa geliĢigüzel mi yapılır? ....................................................................................................................... 69. Yayladan depolamak amacı ile ot elde edilmekte midir? ....................................................................................................................... 70. Yayladaki ot veya bitki türleri nelerdir? ....................................................................................................................... 71. Yayla dönemi boyunca otlatma veya hayvanların beslenmesi yeterli olmakta mıdır? ....................................................................................................................... 72. Hayvanlar ahırdan sonra belirli bir devre otlağa alıĢtırılarak mı, yoksa birden mi yaylaya çıkarılmaktadır? ....................................................................................................................... 413 73. Yaylaya çıkmadan önce bir hazırlık devresi var ise, bu devrede hayvanlar için ne yapılır? ....................................................................................................................... 74. Yaylaya götürülen hayvanların beslenmesindeki birinci amaç nedir? Ticari amaçla beslenmekte ( ) Süt ürünlerinden yararlanmak üzere beslenmekte ( ) 75. Hayvanların ortalama ağırlıkları Yaylaya geldiklerinde..............kg Yayladan dönüĢlerinde...........kg 76. Hayvanların yayla dönüĢü et verimi nasıldır? Çok iyi ( ) orta ( ) kötü ( ) 77. Bir hayvandan alınan günlük süt miktarı ne kadardır?......................... 78. Yaylada elde edilen süt ne Ģekilde değerlendirilir? Süt ürünleri yaparak (peynir, yağ, yoğurt vb.) ( ) Mandıralara göndererek ( ) Mandıranın yeri ....................,.......................................................... 79. Yaylada sütten üretilen ürünler ve bunların miktarı nedir? Beyaz peynir.................................................. Tulum peyniri................................................ Tereyağı........................................................ Lor (Çökelek)............................................... Yoğurt......................................................... Diğer............................................................ 80. Süt ürünleri yaylada nasıl yapılır? ....................................................................................................................... 81. Süt ürünlerinden hangileri yaylada tüketilir? ....................................................................................................................... 82. Süt ürünlerinin pazarlanmak üzere saklanması nasıl yapılır? ....................................................................................................................... 83. Süt ürünlerinden satıĢı yapılanların pazarlanması nerede ve ne Ģekilde yapılır? ....................................................................................................................... 84. Yaylada süt ürünleri ile ilgili araç ve gereç varlığı: ....................................................................................................................... 414 85. Hayvan baĢına elde edilen yapağı, yün ve kıl miktarı ne kadardır? ....................................................................................................................... 86. Bunlar nasıl değerlendirilir? ....................................................................................................................... 87. Yaylada iken hayvanlarda hastalık, salgın vb. olur mu? ....................................................................................................................... 88. Olursa bu durumda ne yapılır? Veteriner çağırılır ( ) Kendi geleneksel yöntemlerimizle iyileĢtirmeye çalıĢırız. ( ) 89. Yaylada iken en sık rastlanılan hayvan hastalıkları nelerdir? .................................................................................................................. 90. Hayvanlara kurt vb. hayvanlar tarafından zarar verilir mi? ....................................................................................................................... 91. Yaylada hayvancılıktan baĢka ekip dikme gibi ekonomik faaliyetler var mıdır? ....................................................................................................................... 92. Varsa tarım yapılan alanların mülkiyet durumu nasıldır? ....................................................................................................................... 93. Üretilen tarım ürünleri ve miktarları nedir? ....................................................................................................................... 94. Bu ürünlerin verimi nasıldır? ....................................................................................................................... 95. Bunlar satılır mı, aile tüketimi Ġçin midir? ....................................................................................................................... 96. Yaylada arıcılık faaliyeti var mıdır? ....................................................................................................................... 97. Üretilen bal satıĢ için mi, aile tüketimi için midir? ....................................................................................................................... 98. Yayladan köye dönüldüğünde hayvanlar nerede otlatılır? ....................................................................................................................... 99. KıĢ mevsiminde hayvanlar nerede kalır? ....................................................................................................................... 100. Bu dönemde hayvanlar hangi tür yemle beslenmektedir? ....................................................................................................................... 415 101. Bunlar nasıl ve nereden temin edilir? ....................................................................................................................... 102. Yaylada yemek, ekmek yapımı, süt ürünleri yapımı için yakacak olarak ne kullanılır? ……………………............................................................................... 103. Yörede yaylacılıkta gerileme var mıdır? ……………................................................. 104. Gerileme veya ilerleme varsa bunun nedenleri nelerdir? ....................................................................................................................... 105. Yörede eskiden çıkılıp Ģimdi çıkılmayan (terk edilen) yayla var mıdır? …….......................................................................................................... 106.Hayvancılığın veya yaylacılığın geliĢmesi için neler yapılmalıdır? ……………………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………………… …………………….................................................................................................................. .................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................. ...................................... 416 EK-II: GÖRÜġME FORMU (KÖY/KASABA) KÖYÜN GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN ADI: ADI VE SOYADI : YÜKSELTĠSĠ: YAġI : BAĞLI OLDUĞU ĠLÇE: BAĞLI OLDUĞU ĠL: Köyün coğrafi konumu:..................................................... 1. 2. Köyün ormana yakınlığı: Orman içinde ( ) Orman bitiĢiğinde ( ) Ormana yakın ( ) Köyünüzün eski adı var mıdır? …….......................................................................................................... 3. Köyünüzün bağlı bulunduğu yere uzaklığı ne kadardır? …….......................................................................................................... 4. Köyünüzün mahallesi varsa hangileridir? …….......................................................................................................... 5. Köyünüzün mezrası, damları, çardakları vb. var mıdır? Varsa adları nedir ve nerededir? …….......................................................................................................... 6. Köyünüz kurulduğundan beri aynı yere mi bağlıdır? Değilse eskiden nereye bağlı idi? …….......................................................................................................... 7. Köyünüzde kaç hane vardır? …….......................................................................................................... 8. Köyünüzden dıĢarı göç var mıdır? Varsa bu hareket ne zaman baĢladı? …….......................................................................................................... 9. Göç edenler nerelere yerleĢmektedir? …….......................................................................................................... 10. Geçici olarak çalıĢmak amacıyla Köyden dıĢarı gidenler var mıdır? …….......................................................................................................... 417 11. Varsa kaç kiĢidir? …….......................................................................................................... 12. ÇalıĢmak için nerelere giderler? …….......................................................................................................... 13. Hangi iĢlerde çalıĢırlar? …….......................................................................................................... 14. Köyünüzün geçim kaynaklan nelerdir (Önem derecesine göre sıralayınız) Tarım ( ) Hayvancılık ( ) Ormancılık ( ) Arıcılık ( ) ĠĢçilik ( ) El sanatları ( ) Diğer ( ) 15. Köyünüzde tarıma elveriĢli ne kadar arazi vardır? Bunun ne kadarı sulu, ne kadarı kuru araziden oluĢmaktadır? …….......................................................................................................... 16. Köyünüzün tarım arazisi nüfusu geçindirmeye yeterli midir? Yeterlidir ( ) Yetersizdir ( ) …….......................................................................................................... 17. Köyde bir ailenin geçinebilmesi için gerekli olan tarım arazisinin miktarı ne kadardır? …….......................................................................................................... 18. Köyünüzde topraksız aile var mıdır, varsa bunlar ne ile geçinirler? …….......................................................................................................... 19. YetiĢtirilen baĢlıca tarım ürünleri nelerdir? …….......................................................................................................... 20. Bunların içinden pazar için üretilenler var mıdır, varsa hangileridir? …….......................................................................................................... 21. Köyünüzdeki tarımsal araç gereç varlığının sayısı ne kadardır? Traktör........ Batöz........ Pulluk........ Karasaban........ Döven.............. Diğer...................... 418 22. Köyünüzdeki hayvancılık mera hayvancılığı Ģeklinde mi ahır hayvancılığı Ģeklinde mi yapılmaktadır? Mera hayvancılığı ( ) Ahır hayvancılığı ( ) Her ikisi de ( ) 23. Köyünüzdeki hayvan sayısı nedir? KüçükbaĢ........................................... BüyükbaĢ............................................ Yük hayvanı........................................ 24. Köyünüze ait yayla var mıdır? ( Evet ) Hayır ( ) 25. Varsa isimleri nedir, yaylalar nerededir? …….......................................................................................................... 26. Köyünüzde kaç aile yaylacılıkla uğraĢmaktadır? …….......................................................................................................... 27. Köyünüzden yaylaya çıkarılan hayvan sayısı ne kadardır? KüçükbaĢ .................................... BüyükbaĢ ……...................................... 28. Yaylacılığın durumu eskiye göre nasıldır? Herhangi bir değiĢiklik yok ( ) Gerileme var ( ) Ġlerleme var ( ) 29. Gerileme yada ilerleme varsa bunun nedenleri nelerdir? …….......................................................................................................... 30. En çok gidilen pazar yerleri neresidir? …….......................................................................................................... 31. Köyünüzün sınırlan içinde maden yatağı var mıdır? Evet ( ) Hayır ( ) ĠĢletilmiyor ( 32. Varsa bunlar iĢletiliyor mu? ĠĢletiliyor ( ) ) 33. ĠĢletiliyorsa köyünüzden madende çalıĢanlar var mıdır? Evet ( ) Hayır ( ) 419 34. Köyünüzde turizm faaliyetleri var mıdır? Evet ( Hayır ) ( ) 35. Köyünüzde turizm yapılıyor ise bu iĢlerde köyden çalıĢan kimse var mıdır? Evet ( ) Hayır ( ) 36. ÇalıĢanlar hangi iĢleri yapmaktadır? …….......................................................................................................... 37. Turistlerin köyünüze geliĢinden memnun musunuz? …….......................................................................................................... 38. Köyünüzde kooperatif var mıdır? Evet ( ) Hayır ( ) 39. Köyünüzde dükkan, atölye vb. var mıdır, varsa türü ve sayısı nedir? …….......................................................................................................... 40. Köyünüzde var olan hizmetler hangileridir? Elektrik ( ) Telefon ( ) Su ( ) Sağlık ocağı ( ) PTT ( ) 41. Köyünüzde var olan ortak kullanım birimleri ve sayıları: Okul ( ) Cami ( ) Köy odası ( ) Diğer ( ) 420 EK-III: BOLKAR DAĞLARI’NIN TURĠZM AÇISINDAN KULLANIM ANKETĠ Adı : Soyadı : Ülke : Ġl : Ġlçe : Köy (varsa) : Mesleğiniz : Anketin yapıldığı yer ( ) Meydan ( ) Karagöl 1. Dağa çıkıĢ amacınız nedir ( ) Sportif amaç (tırmanıĢ) ( ) Seyir ve zevk (Doğal güzellik) ( ) Buradaki göl ve doğal güzellikleri duymuĢ olmam ( ) …………………………… (baĢka) 2. Kaçıncı ÇıkıĢınız (geliĢiniz)? ( ) I. ( ) II. ( ) III. ( ) IV. ( ) Daha fazla …….. 3. Burada kaç gün konaklayacaksınız ………………………………… 4. Daha önce baĢka dağlara çıktınız mı? ( ) Evet ( ) Hayır 5. Cevabınız evet ise hangi dağlara çıktınız (sırasıyla) 1…………………. 2………………….. 3………………..4……………. 421 6. Dağa çıkmadan önce dağ hakkındaki düĢünceleriniz (bilgileriniz) nasıldı? ……………………………………………………………………………….. ………………………………………………………………………………… 7. Dağa bakıĢ açınızda değiĢme oldu mu? ( ) Evet ( ) Hayır 8. DüĢüncelerinizi değiĢtiren etmenler nelerdir? …………………………………………………………………………………. 9. Burayı tanıdığınız kimselere tavsiye eder misiniz? ( ) Evet ( ) Hayır 10. Bir daha buraya gelmek ister misiniz? ( ) Evet ( ) Hayır 11. Sizce burası ne tür turizm faaliyetleri için uygundur? 1 ………………… 2 ………………… 3 …………… 12. Rehbere ihtiyaç duyuyor musunuz? ( ) Evet ( ) Hayır 13. Sizce insanların burayı kullanım durumları yeterlimi ( ) Yetersiz ( ) Kısmen yeterli ( ) Yeterli ( ) Mükemmel 14. Zirveye hiç çıktınız mı? ( ) Evet (…… Defa) ( ) Hayır 15. Bolkar dağları, Meydan yaylası ve Karagöl hakkında genel olarak sizde oluĢan intiba nedir? ġu anki duygularınızı kısaca öğrenebilir miyiz? ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………….. 422 Ekler : ………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………..…… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………… 423 Ege, İsmail “Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminde Jeomorfolojik Birimler Üzerinde Arazi Kullanımı”, Doktora Tezi, Danışman: Prof. Dr. Ali Özçağlar, s.423 ÖZET Akdeniz bölgesinde yer alan Bolkar dağlarının doğu kesimi hem jeomorfolojik birimler ve hem de arazi kullanımı açısından oldukça zengindir. Bu çalışmada öncelikli olarak sahanın jeomorfolojik birimleri ortaya çıkartılmış ve arazi kullanım durumu ile birleştirilerek işlenmiştir. Bolkar dağlarında hemen hemen her jeolojik döneme ait kireçtaşları mevcuttur. Saf ve killi kireçtaşları üzerinde çeşitli karstik şekiller gelişmiştir. Yüksek dağlık kuşata bulunan tabanlı karstik şekillerden olan polye uvala ve dolinler içerisinde herhangi bir tarımsal faaliyet olmayıp, yaylacılar tarafından otlak alanı olarak kullanılmaktadır. Mağara, bazı düden ve çökme dolinleri ise hayvansal ürünleri depolamak için kullanılmaktadır. Araştırma sahasının 2000 metrelerden yüksek kesimlerinde Pleyistosen döneminde buzullaşmaya bağlı olarak oluşmuş buzul şekillerine de rastlanılır. Bu sahalarda sirkler, buzul vadileri, moren depoları vb. gibi buzul şekillerine yaygın olarak rastlanır. Buzul şekillerinin yoğunlukta olduğu alanlar arazi kullanım olarak, yaylacılar için hayvanların otlatıldığı meralardır. Bolkar dağları üzerinde beş aşımım yüzeyi mevcuttur. Bunlar en yüksekten itibaren; 2500 + metreden zirve düzlükler (D 0 Oligosen aşınım yüzeyi) 1750 – 2500 yüksek düzlükler (D I Alt-Orta Miyosen aşınım yüzeyi) 1000 – 1750 Orta yükseltide Platolar (D II Üst Miyosen aşınım yüzeyi) 450 – 1000 Alçak platolar (D III Pliyosen aşınım yüzeyi) 200 – 450 Travertenler ve Dolgu yüzeyleri (D IV Pliyo-kuvaterner aşınım yüzeyi) Bu yüzeyler arazi kullanım durumu ile birleştirilerek üç ana kuşak tespit edilmiştir. Bunlar; Yükseltisi 1750-3524 m arasında olan kuşak yüksek platolar ve zirveler kuşağını oluşturmaktadır. Bu kuşaktaki yoğun arazi kullanım durumu ise 1 hayvancılık amaçlı yaylacılıktır. Bunun yanında orman alanları ve orman alanları içerisinde dikim sahaları mevcuttur. Yükseltisi 1000-1750 m. Arasını sayfiye amaçlı oluşturmaktadır. Bu kuşak içerisinde yer alan kasabalar yaylar kuşağı yaz dönemlerinde büyük şehirlerden buralara yönelen insanlarla adeta şehir karakteri kazanırlar. Bu kuşakta yaylacılara pazarlanmak üzere kiraz, vişne, şeftali, kayısı, elma, armut ve erik ağaçlarının bulunduğu bahçe tarımı yaygındır. Yine Sebil kasabası çevresindeki üzüm bağları da yaylacılara pazarlanmak üzere yetiştirilir. Yükseltisi 200-1000 metreler arasında ise tarım kuşağı yer almaktadır. Burada tarımsal ürünlerden en fazla, pamuk, üzüm, narenciye, buğday, zeytin, mısır, küncü vb. gibi ürünler yetiştirilir. Anahtar kelimeler: Bolkar dağları, jeomorfolojik birimler, arazi kullanım, yaylacılık, planlama. 2 Ege, İsmail, “Land Use In Geomorphological Units on the East Part of Bolkar Mountains”, Advisor: Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR, 423p. SUMMARY East part of Bolkar mountains, where it is in the Mediterranian region. It is very rich both geomorphological units and land use. There are a lot of Karstik landforms because of being the limestones. In addition, there are glacial landforms on the upper 2000 meters zone. On the Bolkar mountains, there are fişve erosional surfaces; Picks plateaus; upper + 2500 (Oligosen erosional surfaces, D 0) High plateaus 1750 – 2500 (Lower-Middle Miosen erosional surfaces, DI) Middle plateaus 1000 – 1750 (Upper Miosen erosional surfaces D II) Low plateaus 450 – 1000 (Pliosen erosional surfaces D III ) Travertines and depositional surfaces 200 – 450 (Plio-Quaterner erosional surfaces D IV) There are three belts on the Bolkar Mountains. Firstly, it is transhumance which is related to purpose of stockbreeding belt, its altitude is high than 1750 meters. Second belt is sayfiye transhumance. Generally rich mans come to relax in the fresh air. Altitude of this belt is between 1000-1750 meters. Some Sayfiye Transhumances are Akçatekir, Çamlıyayla, Arslanköy, Gözne, Güzelyayla, Gülek, Aspava, Eski konacık, Yeni konacık, Pozantı, Adrboğaz and Aktoprak. Third belt is agricultural belt. Generally in there, it is cultivated cotton, orange, grape, olive, wheat, corn like wise crops. Altitute of this belt is between 200-1000 meters. Olive spreads between 100 m. and 600 meter. As a the highest cultived area is near the Kaklıktaşı village. In here crops are brought as a commercial in the wide fields. Key Words: Bolkar Mountain, Geomorphologic Units, Land Use, Transhumance, planning.