5 Ocak 2015 (Pazartesi) Açılış: İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu/09:30-12:30 Açılış Konuşmaları Dr. Cezmi BAYRAM İstanbul Türk Ocakları Başkanı Prof. Dr. Cezmi ERASLAN İstanbul Üniversitesi AİİTE Müdürü Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN İstanbul Üniversitesi Edb. Fak. Dekanı Prof. Dr. Mahmut AK İstanbul Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı-Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yunus SÖYLET İstanbul Üniversitesi Rektörü Protokol Konuşmaları Başpiskopos Aram ATEŞYAN Türkiye Ermenileri Patrik Vekili AÇILIŞ OTURUMU SALON: CEMİL BİLSEL KONFERANS SALONU SAAT: 11:00-12:30 14:00-14:20 Dr. Yaşar KALAFAT (Türkiye) 14:20-14:40 Saro DADYAN (Türkiye) Osmanlı’dan Bugüne Ermeni Milleti ve Patrikhane 11:20-11:40 Prof. Dr. Arzu TOZDUMAN TERZİ (Türkiye) Patrikhane ve Çevresinde Yaşayan Ermenilerin Sosyo-Ekonomik Özellikleri Osmanlı Sarayı ile Ermeni Cemaati Arasındaki Köprü: Amiralar ve Genç Ermeniler 14:40-15:00 Yrd. Doç. Dr. Metin ÜNVER (Türkiye) Azaryanlar: Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Bir Ermeni Tüccar Aile Müzakere: 15:00-15:15 Çay Arası: 15:15-15:30 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 14:00-15:15 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Kemal ÇİÇEK 14:00-14:20 İsmail YAŞAYANLAR (Türkiye) Bir Arada Yaşama Kültürünün Zedelenmesi: 1794 Bursa Ermeni Kilisesi Yangını Örneği 14:20-14:40 Prof. Dr. Yusuf OĞUZOĞLU (Türkiye) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mahmut AK 11:00-11:20 Başrahip Tatul ANUŞYAN (Türkiye) Anadolu Türk Kültür Coğrafyası Halk Kültürü ve 1914 Öncesi Ermeni Köy Hayatı Hüdavendigar Vilayetinde Yaşayan Osmanlı Ermenilerinin Devlet ve Toplumla Yabancılaşmasının Sebepleri Üzerine Bir Araştırma (1831-1922) 14:40-15:00 Dr. Fulya DÜVENCİ KARAKOÇ (Türkiye) Hüdavendigar Vilayetindeki Osmanlı Ermenilerine Devletin Yaklaşımı ve Ortaya Çıkan Sorunlar (1864-1914) Müzakere: 15:00-15:15 Çay Arası: 15:15-15:30 11:40-12:00 Prof. Dr. M. Hakan YAVUZ (ABD) Ermeni-Osmanlı İlişkilerinin Balkan Kökenleri: Etnik Temizlik ve Siyasi Korkular 12:00-12:20 Prof. Dr. Cezmi ERASLAN (Türkiye) II. Meşrutiyetten Sevk ve İskân Kanunu’na Doğu Anadolu’da Devlet ve Vatandaş Müzakere: 12:20-12:30 Öğle Yemeği: 12:30-14:00 OTURUMLAR II. OTURUM (5 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 15:30-16:45 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Cezmi ERASLAN 15:30-15:50 Doç. Dr. Bülent BAKAR (Türkiye) 15:50-16:10 Prof. Dr. Yusuf SARINAY (Türkiye) 5 Ocak 2015 (Pazartesi) Birinci Dünya Savaşı’nda Sevk ve İskân Kanunu’na Giden Süreç: Osmanlı Hükümetinin Ermeni Politikaları Ermeni Tehcirinin Sebepleri 16:10-16:30 Prof. Dr. Süleyman BEYOĞLU (Türkiye) Araplar’ın Sevk ve İskânı (1915-1918) I. OTURUM (5 Ocak 2015) Müzakere: 16:30-16:45 SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 14:00-15:15 Çay Arası: 16:45-17:00 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 15:30-16:45 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Süleyman BEYOĞLU 6 Ocak 2015 (Salı) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Haluk SELVİ 15:30-15:50 Prof. Dr. Tofiq MUSTAFAZADE (Azerbaycan) IV. OTURUM (6 Ocak 2015) 15:50-16:10 Prof. Dr. Musa QASIMLI (Azerbaycan) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Nurşen MAZICI Birinci Dünya Savaşı Arifesinde Rus Diplomasisinin Doğu Anadolu’da Ermenilerin Çıkarına Reformlar Yapma Yönünde Çabaları Rusya, İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı’ya 1915 Yılı 25 Mayıs Tarihli Müracaatının Kabul Edilmesinde Çar Hükümeti’nin Çabaları (Rusya Dışişleri Bakanlığı Dokümanları Işığında) 16:10-16:30 Dr. Mehmet PERİNÇEK (Türkiye) Birinci Dünya Savaşı’nda Çarlık Askeri Mahkemelerinin Tutanaklarında Ermeni Çetelerinin Katliam ve Yağma Politikası Müzakere: 16:30-16:45 Çay Arası: 16:45-17:00 III. OTURUM (5 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 09:00-10:15 09:00-09:20 Dr. Mehmet BİÇİCİ (Türkiye) 1914-1918 Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Ermeni Mebuslar ve Faaliyetleri 09:20-09:40 Doç. Dr. Ferudun ATA (Türkiye) Mondros Mütarekesi’nden Sonra Meclis-i Mebusan’da ve Ayan’da Tehcir Meselesine Yönelik Tartışmalar 09:40-10:00 Tal BUENOS (ABD) Imperialism via the Church: The AngloAmerican Utilization of Christianity to Influence the Ottoman-Armenian Conflict Müzakere: 10:00-10:15 SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 17:00-18:15 Çay Arası: 10:15-10:30 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Yusuf OĞUZOĞLU SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 09:00-10:15 17:00-17:20 Prof. Dr. Haluk SELVİ (Türkiye) Birinci Dünya Savaşı Öncesi Ermeni Sorunu İle İlgili Uluslararası Gelişmeler 17:20-17:40 Prof. Dr. Kemal ÇİÇEK (Türkiye) Yeniköy İtilafnamesi: Reform mu Osmanlı’dan Çıkış Kapısının Anahtarı mı? 17:40-18:00 Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR (Türkiye) William Haskel ve Ermenistan Yüksek Komiserliği Misyonu Müzakere: 18:00-18:15 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 17:00-18:15 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hilmi BAYRAKTAR 17:00-17:20 Prof. Dr. Mustafa ÇOLAK (Türkiye) Alman Diplomatik Belgelerinde Talat Paşa’nın Ermenilerin Tehcir Edilmesindeki Rolü 17:20-17:40 Doç. Dr. Firdovsiye AHMEDOVA (Azerbaycan) Türk-Ermeni İlişkilerinde Rusya Etkeni 17:40-18:00 Eray BAYRAMOL (Türkiye) Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya ve Ermeni Meselesi Müzakere: 18:00-18:15 Akşam Yemeği Oturum Başkanı: Prof. Dr. Kemalettin KUZUCU 09:00-09:20 Yrd. Doç. Dr. Ramazan Erhan GÜLLÜ (Türkiye) Tebaa-i Sâdıka’dan Hâin-i Devlet’e: Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Toplum ve Bürokraside Ermeni Tanımlamaları 09:20-09:40 Orhan SAKİN (Türkiye) Osmanlı’da Nüfus Sayımları ve Resmi Verilere Göre Tehcir Öncesi Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni Nüfusunun Miktarı 09:40-10:00 Yrd. Doç. Dr. Ali GÜLER (Türkiye) 20. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Ermeni Sorununa Bakmak: Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin Sosyo-Ekonomik Durumlarının Yeni Arayışlar Bakımından Değerlendirilmesi Müzakere: 10:00-10:15 Çay Arası: 10:15-10:30 V. OTURUM (6 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 10:30-11:45 Oturum Başkanı: Doç. Dr. Sevtap DEMİRCİ 10:30-10:50 Melih DUYGULU (Türkiye) Türk-Ermeni İlişkilerinde Müziğin Rolü 10:50-11:10 Silvart MALHASYAN (Türkiye) Beraber Yaşama Kültürüne Katkı: Garabetyan Okulları’ndan Türk-Ermeni Teali Cemiyeti’ne 11:10-11:30 Dr. Erdal KILIÇ (Türkiye) Osmanlı Toplumu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kültürel Yaşamında Ermeniler SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 13:30-14:45 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Zeynep TARIM ERTUĞ 13:30-13:50 Doç. Dr. Recep KARACAKAYA (Türkiye) Birinci Dünya Savaşı Sırasında Erzurum ve Trabzon’dan Göç Etmek Zorunda Kalan Müslüman Mülteciler Meselesi (1915-1918) 13:50-14:10 Doç. Dr. Salih TUNÇ (Türkiye) Fransız Belgelerine Göre I. Dünya Savaşında Erzurum, Trabzon ve Erzincan’da Rus-Ermeni İşgali Müzakere: 11:30-11:45 Öğle Yemeği: 11:45-13:30 14:10-14:30 Doç. Dr. İrade MEMMEDOVA (Azerbaycan) SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 10:30-11:45 Müzakere: 14:30-14:45 Çay Arası: 14:45-15:00 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hikmet ÖKSÜZ VII. OTURUM (6 Ocak 2015) 10:30-10:50 Prof. Dr. Hilmi BAYRAKTAR (Türkiye) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT:15:00-16:15 XIX. Yüzyılda Ermenilerin Osmanlı Devleti’ni Terkinde Yerli ve Yabancı Basının Etkisi Üzerine Düşünceler 10:50-11:10 Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman BOZKURT (Türkiye) İngiliz Yüksek Komiserliği Ermeni-Rum Şubesi (1919-1922) 11:10-11:30 Yrd. Doç. Dr. Zeynep İSKEFİYELİ (Türkiye) İngiltere’de Ermeni Propaganda Merkezi İngiliz-Ermeni Cemiyeti Müzakere: 11:30-11:45 Öğle Yemeği: 11:45-13:30 1917-1921’li Yıllarda Ermenilerin İrevan Bölgesinde, Kars, Kağızman ve Erzurum’da Yaptıkları Faaliyetler Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mahir AYDIN 15:00-15:20 Yrd. Doç. Dr. Fikrettin YAVUZ (Türkiye) Batı Basınının Gözünden Yıldız Suikastı 15:20-15:40 Brad DENNIS (ABD) Explaining Deterioration and Amelioration in Turkish-Armenian Relations, 1878-1909 15:40-16:00 Yrd. Doç. Dr. Bülent YILDIRIM (Türkiye) Ermeni Komitelerinin Yurt Dışında Teşkilatlanma ve Faaliyetlerine Bulgaristan Örneği Müzakere: 16:00-16:15 VI. OTURUM (6 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 13:30-14:45 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Arzu TOZDUMAN TERZİ 13:30-13:50 Prof. Dr. Mahir AYDIN (Türkiye) Devlete Başkaldırının Panoraması: 1893 Ermeni Ayaklanması 13:50-13:10 Prof. Dr. Kemalettin KUZUCU (Türkiye) 1897 Bâbıâli Olayı 14:10-14:30 Doç. Dr. Nejla GÜNAY (Türkiye) Ermeni Komitelerine İlham Veren Yer: Zeytun Müzakere: 14:30-14:45 Çay Arası: 14:45-15:00 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT:15:00-16:15 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Abdülkerim ÖZAYDIN 15:00-15:20 Prof. Dr. Halil BAL (Türkiye) Ermenistan Cumhuriyeti’nin Kuruluş Sürecinde Osmanlı Devleti ve Azerbaycan İlişkileri 15:20-15:40 Doç. Dr. Önder KOCATÜRK (Türkiye) İkinci Meşrutiyet Döneminde İngiltere’nin Ermeni Meselesine Yaklaşımı ve Siyaseti (1908-1914) 15:40-16:00 Bayram ÇAKICI (Türkiye) Birinci Dünya Savaşı Sırasında İsveç’te Ermeni Meselesinin Gündeme Gelmesi Müzakere: 16:00-16:15 Konser: 18:00-19:00 İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu Akşam Yemeği 10:30-10:50 Dr. Firdevs TEMİZGÜNEY (Türkiye) 10:50-11:10 Doç. Dr. Cavid Abdullahzade (Türkiye) 7 Ocak 2015 (Çarşamba) VIII. OTURUM (7 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 09:00-10:15 Oturum Başkanı: Doç. Dr. Mustafa BUDAK 09:00-09:20 Prof. Dr. Hikmet ÖKSÜZ/ Yrd. Doç. Dr. İsmail KÖSE (Türkiye) Amiral Bristol’un Savaş Günlükleri ve Milli Mücadele Dönemi’nde Kilikya Havalisindeki Ermeni Faaliyetleri 09:20-09:40 Yrd. Doç. Dr. Ayhan DOĞAN (Türkiye) Fransız İşgali Altındaki Maraş’ta Fransız-Ermeni Mezalimi 09:40-10:00 Maxime GAUIN (Türkiye) Strategic Threats and Hesitations: the Operations and Projects of Landing in Cilicia and the Ottoman Armenians (1914-1917) Müzakere: 10:00-10:15 Çay Arası: 10:15-10:30 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 09:00-10:15 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Halil BAL 09:00-09:20 Prof. Dr. Musa ŞAŞMAZ (Türkiye) İngiliz ‘Mavi Kitapları’ ve Ermeni Meselesine Kaynaklığı Sorunu 09:20-09:40 Prof. Dr. Taha Niyazi KARACA (Türkiye) İngiltere ve Ermeni Sorununun Uluslararası Boyut Kazanması Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti’nin Ermenilerin Mallarına Yönelik Uygulamaları Uluslararası Hukuk ve Emval-i Metruke Kapsamındaki Mülkiyet Davaları 11:10-11:30 Dr. Verda Neslihan AKÜN (Türkiye) Uluslararası Hukuk Bakımından Soykırım Suçu Müzakere: 11:30-11:45 Öğle Yemeği: 11:45-13:15 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 10:30-11:45 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ali Fuat ÖRENÇ 10:30-10:50 Yrd. Doç. Dr. Şamil MUTLU (Türkiye) Ermeni-Misyoner İlişkilerinde Eğitimin Rolü 10:50-11:10 Doç. Dr. Dilşen İNCE ERDOĞAN (Türkiye) Van’da İki Amerikalı Misyoner Doktor: George Raynolds (1896) ve Clarence Ussher (1915) 11:10-11:30 Yrd. Doç. Dr. Masoumeh DAEI (İran) Misyoner Teşkilatının İran’ın Urmiye Şehrinde Faaliyetleri ve Ermeniler (XX. YY. Başlarından) Müzakere: 11:30-11:45 Öğle Yemeği: 11:45-13:15 X. OTURUM (7 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 13:15-14:30 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mehmet HACISALİHOĞLU 13:15-13:35 Prof. Dr. Sulaev Imanutdin Khabibovich (Dağıstan) Reflection of the Armenian-Turkish Relations of the Beginning of the 20th Century in the Late Soviet (1980s) and Modern Russian Press 09:40-10:00 Doç. Dr. Sevtap DEMİRCİ (Türkiye) 13:35-13:55 Dominika Maria MACIOS (Polonya) Müzakere: 10:00-10:15 Çay Arası: 10:15-10:30 13:55-14:15 Prof. Dr. Ninel OLESICH (Rusya) Osmanlı Ermenileri ve İngiltere IX. OTURUM (7 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT: 10:30-11:45 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Yusuf SARINAY Turkish-Armenian Relationship in Polish Public Opinion in 1878-1939 Armenians in the Multinational World of the Saint Petersburg Imperial University Müzakere: 14:15-14:30 Çay Arası: 14:30-14:45 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT: 13:15-14:30 SALON II: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KÜTÜPHANESİ SAAT:14:45-16:00 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mualla UYDU YÜCEL Oturum Başkanı: Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR 13:15-13:35 Yrd. Doç. Dr. Ayna ASKEROĞLU ARSLAN (Türkiye) 14:45-15:05 Prof. Dr. Nurşen MAZICI (Türkiye) 1836 Eçmiyazdin Gregoryen Kilisesi Nizamnamesi’nin Tahlili 15:05-15:25 Doç. Dr. Barış ÖZDAL (Türkiye) 13:35-13:55 Yrd. Doç. Dr. Kürşad KARACAGİL (Türkiye) 13:55-14:15 Arş. Gör. Mustafa TANRIVERDİ (Türkiye) Amerika’da Tek Kişilik Lobi: Vahan Cardashian (1915-1934) Soğuk Savaş Sonrası Türkiye-Ermenistan İlişkileri Ermeni Sorunu’nun Türkiye–Avrupa Birliği İlişkilerine Etkileri 15:25-15:45 Yrd. Doç. Dr. Akın ÇELİK (Türkiye) Demokrat Parti Döneminde Ermeniler (1950-1960) Ermenilerin Tiflis’teki Siyasi Faaliyetleri (1878-1914) Müzakere: 14:15-14:30 Çay Arası: 14:30-14:45 XI. OTURUM (7 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT:14:45-16:00 Müzakere: 15:45-16:00 Çay Arası: 16:00-16:15 XII. OTURUM (7 Ocak 2015) SALON I: EDEBİYAT FAKÜLTESİ KURUL ODASI SAAT:16:15-17:30 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN 16:15-16:35 Taha AKYOL (Türkiye) 14:45-15:05 Doç. Dr. Mustafa BUDAK (Türkiye) 16:35-16:55 Ömer Engin LÜTEM (Türkiye) 15:05-15:25 Yrd. Doç. Dr. Yıldız DEVECİ BOZKUŞ (Türkiye) 16:55-17:15 Mujeeb R. KHAN (ABD) Ermeni Meselesinin Anlaşılmasında Osmanlı Arşivlerinin Yeri ve Önemi Ermeni Tarih Ders Kitaplarında Türk İmgesi 15:25-15:45 Ramazan Hakkı ÖZTAN (ABD) 1915 Effect: Implications for Methodology and Narrative-Formation of the Late Ottoman Studies Müzakere: 15:45-16:00 Çay Arası: 16:00-16:15 Ortak Acı Ermenistan ve Diaspora’nın Türkiye’den Talepleri WWI and The Ottoman Eastern Question as the Crucible for Contemporary Crises of Ethnic Cleansing and Humanitarian Interventionism in Eastern Europe and the Middle East Müzakere: 17:15-17:30 Kapanış Oturumu: 17:30-18:00 Akşam Yemeği Onursal Başkan Prof. Dr. Yunus Söylet İstanbul Üniversitesi Rektörü Danışma Kurulu Prof. Dr. Mahmut Ak Prof. Dr. Mehmet Saray Prof. Dr. Cezmi Eraslan Prof. Dr. Mahir Aydın Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu Prof. Dr. Yusuf Sarınay Prof. Dr. Kemal Çiçek Prof. Dr. M. Hakan Yavuz Doç. Dr. Mustafa Budak Doç. Dr. Recep Karacakaya Bilâl N. Şimşir Düzenleme Kurulu Düzenleme Kurulu Başkanları Prof. Dr. Mustafa Özkan Prof. Dr. Cezmi Eraslan Dr. Cezmi Bayram İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Marmara Üniversitesi TOBB Üniversitesi İpek Üniversitesi Utah Üniversitesi Başbakanlık Osmanlı Arşivi İstanbul Medeniyet Üniversitesi Emekli Büyükelçi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü İstanbul Türk Ocakları Düzenleme Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Recep Karacakaya Doç. Dr. Fatih M. Sancaktar Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Bozkurt Yrd. Doç. Dr. Ramazan E. Güllü Yrd. Doç. Dr. İsmail Karaca Arş. Gör. Ramazan Hakkı Öztan Sekretarya Yrd. Doç. Dr. Ramazan E. Güllü Arş. Gör. Ramazan Hakkı Öztan Bilim Kurulu Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan Prof. Dr. İdris Bostan Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel Prof. Dr. Arzu Tozduman Terzi Prof. Dr. Halil Bal Prof. Dr. Zeynep Tarım Ertuğ Prof. Dr. Ali Fuat Örenç Prof. Dr. İlker Alp Prof. Dr. Hikmet Öksüz Prof. Dr. Adnan Sofuoğlu Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu Prof. Dr. İbrahim Sezgin Prof. Dr. Hilmi Bayraktar Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur Prof. Dr. Haluk Selvi Prof. Dr. Kemalettin Kuzucu Prof. Dr. Musa Şaşmaz Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca Prof. Dr. Nurşen Mazıcı Prof. Dr. Mustafa Çolak Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu Doç. Dr. Birsel Küçüksipahioğlu Doç. Dr. Sevtap Demirci Doç. Dr. Bülent Bakar Yrd. Doç. Dr. Bülent Yıldırım Yrd. Doç. Dr. Şamil Mutlu Yrd. Doç. Dr. Neriman Hacısalihoğlu Yrd. Doç. Dr. Metin Ünver İstanbul Medeniyet Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Utah Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Utah Üniversitesi Atatürk Araştırma Merkezi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Trakya Üniversitesi Karadeniz Teknik Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi Düzce Üniversitesi Trakya Üniversitesi Gaziantep Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Marmara Üniversitesi Niğde Üniversitesi Bozok Üniversitesi Marmara Üniversitesi Gaziosman Paşa Üniversitesi Yıldız Teknik Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi Marmara Üniversitesi Trakya Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi 19.-20. Yüzyıllarda Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu program kaynaşma-kırgınlık-ayrılık-yeni arayışlar AÇILIŞ 5 Ocak 2015/ 09:30-12:30 İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu KONSER Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu 6 Ocak 2015/18:00-19:00 “Türk Musikisinde Ermeni Bestekârlar” İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu TEBLİĞLER 5 -7 Ocak 2015 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Konferans Salonları KAPANIŞ OTURUMU 7 Ocak 2015/ 17:30-18:00 Edebiyat Fakültesi Kurul Odası AMİRAL BRİSTOL’UN SAVAŞ GÜNLÜKLERİ VE MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ’NDE KİLİKYA HAVALİSİNDEKİ ERMENİ FAALİYETLERİ ADMIRAL BRISTOL’S WAR DIARIES AND DURING TURKISH NATIONAL STRUGGLE ARMENIAN ACTIVITIES IN CILICIA Hikmet Öksüz İsmail Köse Öz Amiral Mark Lambert Bristol, Paris Barış Konferansı başladıktan hemen sonra, 1919 yılı Ocak ayı sonunda İstanbul’da görevlendirildi ve kendisine aynı yılın Ağustos ayında Yüksek Komiser unvanı verildi. 1927 yılı başına kadar Türkiye’de görev yapan Amiral Bristol, ABD ile Türkiye arasındaki de facto (fiili) diplomasi döneminde ülkesinin en üst düzey temsilcisi olarak görev yaptı. Amiral Bristol İstanbul’da görev yaptığı süre içerisinde azınlıklar kendisi ile sık sık görüşerek uzun süredir Anadolu’da kurmaya niyetlendikleri devletçikleri için yardım istediler. Bristol’a başvuranların başında ABD’de etkin bir lobiye sahip olan Ermeniler gelmekteydi. Bristol tüm bu görüşmeleri detayları ile günlüğüne kaydetti ve Washington’a raporladı. Bristol göreve başladığında Ermenilerin istedikleri yerlerin başında Klikya Bölgesi geliyordu ve Ermeni tedhiş örgütleri, Fransa’nın da desteğiyle söz konusu havalideki terör eylemlerini yoğunlaştırmışlardı. Bu çalışmada Amiral Bristol’un rapor ve savaş günlüklerindeki bilgiler ışığında Ermenilerin Klikya Havalisi’ndeki faaliyetleri ve bu bölgeyi içine alan devlet kurma çalışmaları ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Amiral Bristol, Klikya, Misyonerler, Ermeniler, Bağlaşıklar Abstract Soon after the beginning of Paris Peace Conference Admiral Mark Lambert Bristol was appointed to Istanbul, at the end of the January 1919 and in the same year on August he was granted with the title of High Commissioner. Admiral Bristol was charged in Turkey until 1927 and he was the highest USA Official to Turkey during de facto diplomatic relations between both countries. While Admiral Bristol was in Istanbul, Ottoman minorities applied to him and asked assistance to establish their so-called small states in Anatolia. Armenians were the first people asked help from Bristol whom had an active lobby in USA. Bristol wrote down all this meetings and reported to Washington. When Bristol arrived Istanbul, the most important part of Anatolia asked by Armenians was Cilicia and Armenian terror organizations due to help of France’s invasion continued to work on their aim. In this paper, under the information from Bristol’s reports and war diary Armenian aims to carve a small state in Cilicia and its environment will be discussed. Key Words: Admiral Bristol, Cilicia, Missionaries, Armenians, Allies Prof. Dr.; Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. [email protected] Yrd. Doç. Dr.; Erciyes Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. [email protected]. 1 Giriş: Ermeni komitacılar I. Dünya Savaşı devam ederken verimli Kilikya topraklarında kurulacak bir Ermeni devleti için çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Bu çalışmalar Paris Barış Konferansı esnasında daha da hızlanarak devam etmiştir. Fransızların Kilikya ve havalisini işgal etmeleri komitacı Ermenilere uzun süredir bekledikleri fırsatı da sağlamış oldu. Fransızlar daha önce Kilikya’nın işgali için Kıbrıs’ta bir Ermeni lejyonu oluşturmuşlar fakat daha sonra bu projeden vazgeçmek zorunda kalmışlardı. Kilikya bölgesi aynı zamanda Amerikalı misyonerlerin yoğun olarak faaliyet gösterdiği ve istasyon merkezi kurduğu bir yerdi. Bölgede çok sayıda Amerikan Misyoner teşkilatlarına bağlı okul ve kolej vardı. Kilikya’da Ermeni mezaliminin en şiddetli şekilde tırmandığı saha, Saimbeyli (Haçin), Maraş, Antep’tir. Her gün daha da acımasız hale gelen Ermeni mezalimleri üzerine Heyeti Temsiliye Kilikya’da vakit geçirmeden Kuvayı Milliye örgütlemesine gitmek zorunda kalmıştır. 1919 yılı, Anadolu’daki ve Kafkaslar’daki yardım çalışmaları ile Ermeni Devleti kurma girişimlerinin devam ettiği bir dönemde, Bristol Nisan ayı ortasında kalem aldığı iki haftalık raporunun Trabzon ile ilgili kısmında kayda değer bir şey bulunmadığını belirttikten sonra, Kilikya hakkında bilgi vermektedir. Haftalık raporun Kilikya ile ilgili kısmında, Fransa’nın Ermenilere Fransız askeri üniforması giydirerek ve silahlandırarak kasabalara gönderdiği, Fransız üniforması içindeki Ermeni askerlerin geceleri Türklere ateş açtığı ve Türklerin de karşılık verdiği yazılmıştı. Hatalarını fark eden Fransızlar Ermeni askerleri görevden uzaklaştırmaya çalışmaktaydı.1 Kilikya, Türkiye: Bu bölgede rapor edilecek yeni bir gelişme olmamakla birlikte, Fransızlar bir müddet önce Ermenileri askere almış ve bunlara Fransız askeri üniforması giydirmiştir. Askere alınan ve Fransız askeri üniforması giydirilen Ermeni askerler göreve gönderilmişlerdir. Bunun sonucu Fransız üniformalı askerlerin geceleri Türklere ateş etmesi ve Türklerin de onlara ateş etmesidir. Fransızlar yanlışlarını fark etmişlerdir ve askere aldıkları Ermenileri terhis etmeye çalışmaktadırlar. 2 Bristol’un haftalık raporuna aldığı bu bilgi doğrudur fakat eksiktir. Mondros Mütarekesinden hemen sonra Ermeni fedailer (kamavurlar) ve Ermeni göçmenleri büyük topluluklar halinde Kilikya bölgesine gelmeye başlamışlardı. Temel amaç Kilikya havalisinde kurulacak Ermeni devleti için gerekli şartları oluşturmaktı. Daha sonra geliştirilerek “Deniz’den Deniz’e Ermenistan” olarak kurgulanacak bu projenin alt yapı çalışmaları Fransızların desteğinde yapılıyordu. Dünyanın her tarafından gelen Ermenilerden kurulan Ermeni alayına bölgede yaşayan Türkler acımasızlığı ve gözü dönmüşlüğü nedeniyle “Ermeni İntikam Alayı” adını vermişlerdi.3 Fransız üniforması giyen bu Ermeniler, geceleri Türklerin evlerine saldırıyor, baskın yapıyor, yağmalıyor ve türlü mezalim işliyorlardı. Gündüz ise Türklerin de kendilerine ateş ettiklerini bahane ediyorlardı. Bristol’un raporladığı hadise aslında suçu Türklere atan Ermeni propagandasının başarılı olduğunu göstermektedir. Fransız üniforması giyen Ermeni intikam tugaylarının acımasızlığı ve gözü dönmüşlüğü Robert Koleji Müdürü Calep F. Gates’in Anadolu gezisi sonrası kaleme aldığı ve telgraf ile Washington’a gönderilen raporunda da açıkça görülür. Misyoner olmasına rağmen ılımlı bir insan olan Gates, Ermeni çetecilere Fransız askeri üniforması giydirilmesi uygulamasının büyük bir hata olduğunu belirmiştir.4 1 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for the two Weeks Ending 13 April 1919. Part Three, Con. 4052-19. s. 2. 2 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, June 22, 1919. Part Three, Con. 4052-19. s. 1-3. 3 Kilikya’daki Ermeni mezalimi ve intikam tugayları ile alakalı daha fazla bilgi için Bkz. Kemal Çiçek, Mili Mücadele’de Adana ve Havalisi, (1918-1922), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1999. s. 71-154. 4 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con. 2593-19, MLB-G, April, 29, 1919. s. 1-5. 2 Klikya Havalisinin Fransızlar Tarafından İşgal Edilmesi ve Ermeni Komitacıların Tedhiş Faaliyetleri Mondros Mütarekesi imzalandıktan hemen sonra Fransızlar ilk olarak Aralık ayında Mersin ve daha sonra Adana’yı işgal ettiler. Bir yıl sonra işgal Ekim ayında Kilis’e ve Maraş’a doğru genişletildi. Fransız askerlerinin en büyük yardımcısı girişte de söylendiğği gibi Ermeni komitacılardı. Söz konusu işgal sonrasında Kilikya ve havalisindeki Fransız işgali ve buna bağlı Ermeni tedhiş hareketleri de engellenemez bir duruma gelmişti. 20 Aralık’ta, Mehmet Bey isimli bir Türk doktor Fransız işgali altındaki Adana’dan gelerek son gelişmeler hakkında Bristol’a bilgi verdi. Dr. Mehmet Bey’in anlatımına göre; Kilikya’da Fransız işgali ile başlayan insanlık dramı artarak devam etmekteydi: … Mehmet Bey adında, Adana’dan bir Türk Doktor geldi. Ziyaretin amacı, Kilikya’daki Fransız işgalinin sonuçlarını ortaya koymaktı. Dr. Mehmet Bey, Fransızların Türkleri bir akşam yemeğine davet edeceğini ve gidenlerin öldürüleceğini ya da ortadan kaldırılacağını söyledi. Fransızlar, eşkıyaları avlama çalışmalarında köylüleri onlara [eşkıyalara] yardım etmekle suçlamaktadırlar ve eşkıyaları bulamazlarsa köylüleri öldüreceklerdir. Halk temsilcilerinden Fransız güdümünü arzu ettikleri yönünde bir dilekçe imzalamaları istendi fakat halk bunu arzulamamaktadır. Fransızlar[,] Türk Okullarını kapattılar ve herkesin sadece Fransızca ve Ermenice öğretilen Fransız Okullarına gitmesi talimatını verdiler. Fransızların bu toprakları işgal ettiği günden bugüne vergiler dört kat artmıştır ve daha önce bir mektup için 1 kuruş olan posta ücreti 3.5 [kuruş] olmuştur. Şuanda Adana’da Balkan Ülkeleri’nden gelen belli sayıda Türk mülteci vardır ve bunlar için bol miktarda barınma yeri olmasına rağmen Fransızlar bu insanları şehirden dışarı sürerek, [boş yerlere] Ermenileri yerleştirmekte ve böylece bir Ermeni çoğunluk elde etmeye çalışmaktadır. Adana Bölgesinde evlerine geri dönmek isteyen Sivas, Konya ve İstanbul’dan gelen Ermeniler vardır. Fakat Fransızlar bunların gitmelerine izin vermemektedir. Bölgede elbise ve tıbbi malzemeye ihtiyaç duyan çok sayıda yoksul insan vardır. Onlar, [Türkler] bizim yardım örgütlerimizden yiyecek karşılığında ilaç ve elbise almaktan memnuniyet duyacaklardır.5 Bristol’un savaş günlüğünde açıkça görüldüğü gibi işgal sonrasında Klikya havalisidne bir insanlık dramı yaşanıyordu. Sivas Kongresi karalarına uygun olarak, Heyeti Temsiliye tarafından Kilikya havalisinde Kuvayı Milliye teşkilatlanması başlatılmış ve harekât merkezi Saimbeyli yakınlarındaki Kayseri Vilayeti’ne bağlı Develi İlçesi seçilmişti.6 Kayseri’nin güneyinde bulunan Develi İlçesi Saimbeyli’nin de Kuzeybatısında yer alıyordu. Bu esnada, her ne kadar askeri üniformaları çıkartılsa da Fransa’nın himayesi altındaki Ermeni çeteleri bölgedeki Türk halkına her türlü fenalık ve zulmü yapmaya devam ediyordu.7 1919 yılı sonuna yaklaşılırken Kilikya bölgesindeki çatışmalar da şiddetlendi. Ermenileri Amerikan Basın organlarını da kullanarak “Güney Ermenistan” olarak isimlendirdikleri Kilikya’nın kendilerine ait olduğunu ispat etmeye çalışıyorlardı. Amerika’daki Türk düşmanı en azılı Taşnak mensuplarından bir tanesi olan Vahan Kardaşyan, 19 Ekim 1919 tarihinde New York Times’ta yayınlanan makalesinde “Kilikya’da 150.000 Ermeni ve 50.000 Türk yaşadığını, Ermenilerin iddia edildiği gibi azınlık değil çoğunluk olduğunu” kaydetti. Vahan Kardaşyan’a göre “Ermenileri ve Türkleri bir araya getirecek bir formül Ermenilerin aleyhine olacaktı.”8 Vahan Kardaşyan ABD Kamuoyunu yanıltmak için rakamlarla oynayarak Ermeni nüfusun çoğunlukta odluğu algısı yaratmaya çalışıyordu. Oysa, Harbord ve Moseley Raporlarında belirtilen Ermeni nüfus rakamları Fransızların desteğinde yerleştirilen taşıma nüfus dahil Kardaşyan’ın iddialarının çok altındaydı.9 5 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, December 20, 1919. s. 1. Çelik, a.g.e., s. 155-56. 7 A.g.e., s. 155. 8 Vahan Cardashian, “The Turks’ Heritage”, New York Times, Ekim 2, 1919. s. 2. 9 Harbord Raporu için bkz. İsmail Köse, Woodrow Wilson'un Ermeni Hamiliği Teşebbüsü ve Ermenistan Görevine Giden General Harbord Askeri Kurulu, Türk Dünyası Araştırmaları , S. 108, 2014. s. 53-88; Ayrıca bkz. George Van Horn Moseley, Mandatory Over Armenia, Senate, Doc. No: 281, Washington: Government Printing Office, 1920. s. 8. 6 3 Bu gelişmelerden sonra 1920 yılı Şubat ayında Bristol, Misyoner Amerika Yakındoğu Yardım Örgütü (ACRN) temsilcisi W. W. Peet ile görüşerek çatışma alanındaki yardım örgütü çalışanlarının durumunu ele aldı. … Bay W.W. Peet ile, Haçin’de [Saimbeyli] bulunan Bayan Cold’dan gelen telgrafla ilgili olarak Kilikya’daki gelişmeleri ele almak üzere bir görüşme yaptık. Ona [Bayan Cold’a] bir telgraf göndererek, bölgede bulunan tüm ırkların ayrım yapılmaksızın korunması için yerel makamlara başvurması ve bulunduğu yerdeki şartların tehlikeli olduğuna karar vermesi halinde oradan ayrılması talimatının verilmesini kararlaştırdık …. 10 Tüm bu hadislerin içinde, misyonerlerin ve Amerikan yardım örgütlerinin Anadolu’daki çalışmaları devam ediyordu. Özellikle misyonerlerin çalışma yöntemleri ve Türk halkına yaklaşımları bazen sorunlara neden olmaktaydı. 1920 yılı başlarında Antep yakınlarında iki Amerikalı misyoner öldürülmüştü. Halide Edip [Adıvar] Bristol ile görüşerek durum hakkında bilgi verdi ve “Mustafa Kemal’in, Maraş’taki Türk Kuvvetleri Komutanı’na Maraş ve etrafındaki Amerikan vatandaşlarının güvenliğine dikkat edilmesi emrini verdiğini” bildirdi. “8.000 silahlı Ermeni çeteci Milli Mücadele güçlerinin elinde bulunuyordu.” Görüşmede Halide Edip, “Fransızların Ermeni askerleri kullanarak bu bölgeleri işgal etmeye çalışmalarının bütün bu sorunlara neden olduğunu” da belirtmişti.11 İstanbul’un işgalinin hemen öncesinde, 13 Şubat 1920 tarihinde Maraş’ta Milli Mücadele güçleri ile Fransız askerleri arasında çatışmalar başlamıştı ve Bristol, Halide Edip ile görüşerek bölgedeki 20 Amerikan vatandaşının tahliyesi için yardım istedi. Hadise Fransızlara karşı çatışmada Amerikan yardım kurumu binalarının kullanılması sonucunda ortaya çıkmıştı.12 Görüşme sonrasında Amerikalıların korunması için gerekli tedbirler alındı. … Djenany Bey [Antep Mebusu Ali Cenani Bey] ve kızı Antep ve Maraş’taki hadiseler ile ilgili olarak geldiler. O [Ali Cenani Bey] Antep mebusudur ve burası [Antep] onun doğduğu yerdir ve orada hatırı sayılır bir mülke sahiptir. Amerikan vatandaşlarının Antep’i terk etmesine gerek olmadığı ve Türklerin onlara [Amerikalılara] bakacağını ve koruyacağını söyleyerek bana güvence verdi. Fahreddin Bey randevu ile geldi. Maraş’tan alınan telgrafın bir kopyası kendisine verildi, ivedi olarak Antep ve Maraş’a telgraf çekip buralardaki Amerikalılar ile ilgili bilgileri alacağını söyledi. Ayrıca, Fransız güçlerinin Maraş’ı boşalttığı ve İslâhiye’ye çekildiğini bildiren bir telgraf aldıklarını ve tüm Amerikalıların güvende olacağını söyledi. 13 Ali Cenani Bey’den dört gün sonra Halide Edip Bristol ile görüşerek, Maraş bölgesinde bulunan Amerikalılar ile ilgili Mustafa Kemal’den gelen telgrafı iletti. … Halide Edip [Adıvar] Hanım, Maraş’taki Amerikalılar ile ilgili bilgi vermek üzere geldi. O [Halide Edip Adıvar] Mustafa Kemal’den ve Maraş’taki Türk Kuvvetleri komutanından almış olduğu telgrafı okudu. Onlar [okunan telgraf] Amerikan vatandaşlarına dikkat edilmesi ile ilgili olarak verilmiş emirlerin alıntılarından oluşuyordu. Bu telgrafların bildirdiğini göre; 8.000 silahlı Ermeni şuanda Türklerin elindeydi ve Amerikan vatandaşlarına dikkat edilmekte ve Türkler tarafından korunmaktaydılar. O [Halide Edip] ayrıca, Türkler bizim insanlarımıza [Amerikalılara] dikkat edeceklerini söyledilerse, sözlerini tutacakları konusunda korkunun yersiz olduğunu söyledi. O [Halide Edip] ayrıca Fransızların bu sorunu Maraş ve çevresine getirdiklerini söyledi. Onlar [Fransızlar] Ermeni askerlerle birlikte ülkeyi işgale geldiler ve onlar [bu Ermeniler] Türklere saldırarak cinayetler işledi, [Türk] kadınlarına vahşet uyguladı, tecavüz ettiler ve sonuç olarak bu karışıklık ortaya çıktı. Buna rağmen Türkler, Amerikalıları [misyonerleri] “onur misafirleri” olarak koruyacaklardır fakat onun O [Halide Edip’in] düşüncesine göre; Türkler ve Fransızlar arasındaki bu çatışma durumu devam ederken onların [Amerikalıların Maraş’tan] ayrılması daha iyi olacaktır.14 Halide Edip’in Bristol’a ilettiği telgrafta da görüldüğü gibi, Mustafa Kemal ve TBMM Maraş’taki gelişmeleri yakından takip ediyordu. Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920 tarihinde 10 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, 12 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, 13 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, 14 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, 11 War Diary, Confidential, February 10, 1920. s. 1. War Diary, Confidential, February 17, 1920. s. 1-2. War Diary, Confidential, February 13, 1920. s. 1. War Diary, Confidential, February 16, 1920. s. 1. War Diary, Confidential, February 17, 1920. s. 1-2. 4 TBMM’nin gizli oturumunda yapmış olduğu konuşmada; Maraş olaylarından bahsederek, Fransızlar tarafından desteklenen Ermenilerin Kilikya, Maraş, Urfa havalisinde Müslüman Ahaliye yapacak oldukları tecavüzler ve katliamlar sonrası ortaya çıkacak mukabelelerden TBMM’nin mesuliyet kabul etmeyeceğini ve Fransızlar ile Maraş dolaylarındaki çatışma esnasında zarar gören diğer Hristiyanların arada kaldıklarını söylemiştir.15 Diğer Hıristiyanlar ile, özellikle bölgede bulunan Amerikalı misyonerler kastediliyordu. Sivas Kongresi kararları temelinde Bakanlar Kurulu görevi yapan Heyeti Temsiliye’nin Kuvayı Milliye Birliklerini örgütleme çalışmaları bu esnada devam ediyordu ve Bağlaşıklar da İstanbul’u işgal için hazırlanıyordu. Son Meclisi Mebusan tarafından 28 Ocak’ta kabul edilip 17 Şubat’ta ilan edilen Misakı Milli Bağlaşıkların işgal niyetlerini hızlandırmalarına neden oldu. Misakı Milli’nin ilanı parçalara ayrılması planlanan Anadolu’dan pay kapmak peşinde olan Ermeni ve Rumları da tedirgin etmişti. Misakı Milli’nin ilanından iki gün sonra, 19 Şubat 1920 tarihinde Ermeni ve Rum Patriklerinin temsilcileri birlikte Amiral Bristol’u ziyaret ettiler. Aslında, aralarında tarihten gelen çözümsüz anlaşmazlıklar olan iki patriğin bir araya gelebilmesi bile büyük bir hadiseydi. Onları birleştiren ortak amaç, kısa süre önce birlikte yaşadıkları Türklere karşı açılacak topyekün savaş niyetiydi. …. Öğleden sonra, Rum ve Ermeni Patriklerinin birer temsilcisi her iki Patriğin, Bağlaşık Yüksek Komiserlerine İstanbul’daki Hıristiyan nüfusun daha iyi korunmasını tavsiye edilmesi niyetini taşıyan gizli bir önerisini iletmek üzere geldi. Bu öneri, Hıristiyanların Bağlaşık Polisi gözetiminde düzenin korunabilmesi için silahlandırılmasıydı. Temsilcilere elimden geldiği kadar vurgulu bir şekilde Türkiye’de daha fazla insanın silahlandırılmasına taraftar olmadığımı söyledim. Hıristiyan ırkların silahlandırılmasının talihsiz sonucu, Yunanlıların [Rumların] silahlandırıldığı İzmir [B] bölgesinde ve şuanda Kilikya’da Ermenilerin Fransızlar tarafından silahlandırılmasında görülmüştü. Sonuç [silahlandırmanın sonucu] bir savaş durumunun ortaya çıkmasına ve insanların sürekli olarak öldürülmesine neden oldu. Onlara [patrik temsilcilerine] bu ülkede eğitimsiz bir halk yığını olduğunu ve bu insanların silahlandırılması ve daha az ya da hiç eğitimi bulunmayan kişiler tarafından yönlendirilmesi ile elde edilebilecek tek şeyin kargaşa ve farklı ırklar arasındaki nefreti daha da artırmak olacağı bilgisini verdim. Ayrıca, bu ülkede şuanda meydana gelen sorunlar nedeniyle suçlanabilecek diğer vicdansız, acımasız liderler tarafından bu cahil insanların da yönlendirilebileceğini belirttim. Benim fikrime göre; daha fazla insanı silahlandırmaktansa, herkesin silahsızlanması gerekiyor ve bu liderlerin [Bristol muhtemelen Rum ve Ermeni Patriğini kastediyor, metin tam açık değildir] asıl görevi ırkların arasında nefret ve daimi güvensizlik yaratmak yerine, bu ırkları bir araya toplamak ve aralarındaki sorunları gidermek olmalıdır. Temsilciler bu konuda ve tüm insanların silahsızlandırılması hususunda benimle hemfikir olduklarını söylediler.16 Her iki Patrik temsilcisinin bu teklifi Bristol’a ilettikleri tarihlerde İstanbul resmen olmasa bile fiilen işgal altındaydı ve Bağlaşık askerleri istedikleri her türlü uygulamayı yapıyorlardı. Bu nedenle, Ermeni ya da Rumlar için İstanbul’da herhangi bir tehlikenin söz konusu olması mümkün değildi. Silahlanma talebinin altındaki niyet işgale yönelikti ve her ne kadar Bağlaşık karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmasa da Bristol bu talebi olumsuz karşılamış, temsilciler mecburen Bristol’a kendisi ile hemfikir olduklarını söylemek durumunda kalmışlardı. Bununla birlikte silahlanma niyetinden henüz vazgeçilmemişti. Böyle bir teklifin iki milletin en üst düzey din adamlarından gelmiş olması, ayrıca Patrikhanelerin asli görevleri olan din işlerinden ziyade siyasete bulaşma oranını göstermesi açısından da önemlidir. Bristol’un da vurguladığı gibi, din adamlarının uğraşması gerekli iş, Müslüman ve Hıristiyanlar arasındaki sorunları çözmek ve nefreti azaltmak olmalıydı. Kaldı ki, birkaç yıl öncesine kadar her iki patrik de Türk idaresi altında sorunsuz bir şekilde görev yapmaktaydı. Her iki temsilcinin Bristol’a başvurmadan bir buçuk ay öncesinde, 4 Ocak tarihinde New York Times’ın ilk sayfasında yayınlanan bir haber dikkati çeker. Yunan Haber Ajansına dayandırılarak verilen haberde, “Türklerin özellikle Trakya ile İstanbul’un yakın semtlerinde 15 TBMM Gizli Celse Zabıtları, 24 Nisan 1336 (1920), Devre 1, İctima 1, C. 1. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1985, s. 2-3. 16 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 19, 1920. s. 1. 5 Hıristiyanlara saldırdığı” yazıyordu.17 Haber düzmeceydi çünkü fiilen bağlaşık işgali altında olan Trakya’da ve İstanbul’da Hıristiyanlara saldırılması imkansızdı, zaten böyle bir hadise de vuku bulmamıştı. Haberden anlaşıldığı kadarıyla, iki patriğin silahlanma talebi organize bir işti ve önceden planlanmıştı. Bu esnada geçmişten gelen bir alışkanlıkla misyonerlerin bir kısmı Ermeniler tarafından ortaya atılan abartılı ve kurgu iddialara sorgusuz sualsiz inanma eğilimlerini sürdürmekteydiler. 4 Mart 1920 tarihinde misyonerler W. Peet ve Dr. W. Chambers Bristol ile görüşerek “Kilikya ve Maraş’taki hadiseler ile ilgili olarak güvenilir bir kaynaktan bilgi aldıklarını ve Maraş’ta 3.500-4.500, Kilikya’da ise 6.000-7.000 Ermeni’nin öldürüldüğünün yazıldığını” bildirdiler. Misyonerlerin güvenilir kaynak olarak belirttikleri kişi bir Ermeni’ydi. İki misyoner iddiaları araştırmaya gerek görmeksizin olayı dünya kamuoyuna bildirme eğilimindeydiler. Misyonerlerin bu planı, Bristol tarafından engellendi, çünkü mektuptaki bilgilerin doğru olmadığından emindi. Bristol daha sonra kendisini ziyaret eden Amerikalı gazetecilere katliamın söz konusu olmadığını ve öldürmenin karşılıklı gerçekleştiğini söyledi.18 Tüm bu gerçeklere rağmen, Yakın Doğu Yardım Örgütü’nün (NER) 1920 yılı sonunda Senato’ya sunulan Mütevelli Kurulu yıllık raporunda Maraş ve Haçin’deki Ermenilerin katledildiği söyleniyordu.19 Aslında Bristol’un da gazetecilere söylediği gibi, bölgede yaşayan Türkler ile İşgalci Fransa desteğindeki komitacı Ermeniler arasında gerçekleşen çatışmada her iki taraftan da pek çok kişi hayatını kaybetmişti. Müdahale edilmemiş olsaydı olay dünya kamuoyuna daha önceki yıllarda yapıldığı gibi Türkler Ermenileri katlediyor şeklinde yansıtılacaktı. Patrik temsilcilerinin görüşmesinden birkaç hafta sonra, 1920 yılı Mart ayı başında ACRN temsilcisi W. W. Peet Bristol ile diğer bir misyoner Dr. W. N. Chambers Bristol’u ziyaret ettiler. Ziyaret konusu Maraş ve çevresindeki çatışmalardı: Öğleden sonra Bay W. W Peet ve Dr. W. N. Chambers Kilikya’daki gelişmeler ile ilgili olarak ziyaretime geldi. Dr. Chambers Kilikya’daki gelişmeler üzerine yazmış olduğu bir mektubu sundu. Bu mektup, onun [Dr. Chambers’ın] bilgilerinin güvenilir bir tanıktan elde edildiğini belirtiyordu. Bu tanığın kim olduğunu sorduğumda, bunun bir Ermeni olduğunu söyledi. Bunun üzerine onu Ermeni tanığı kabul etme gerekçesini öğrenmek için sorguladığımda, [kaynağının] güvenilir olmadığını kabul etti. Mektubunda 3.500 ile 4.500 Ermeni’nin Maraş’ta katledildiğini belirtmişti ve Kilikya’da katledilen [Ermenilerin] toplam sayısının 6.000-7.000 arasında olduğunu tahmin ediyordu. Ona, [Dr. Chambers’a] bu bilginin güvenilir olmadığını ve kendi adı ile bu gibi beyanlarda bulunmasının büyük bir risk taşıdığını, çükü onun [Dr. Chambers’ın] karakter ve şöhretinin bu olayların tamamen gerçek olgular gibi kabul edilmesini sağlayacağını ve bu durumda bunların tüm dünyada yayınlanacağını söyledim. Ona, [Dr. Chambers’a] bunun sadece ırklar arasındaki nefreti artıracağını ve Ermeniler ile Müslüman olmayan ırklara büyük zarar vereceğini ve kendisinin de benim gibi bunun iyi bir sonuç elde edilmesini sağlamayacağından emin olduğunu söyledim. Görüşme esnasında Bay Peet benim görüşlerime yakınlık gösterdi. Sonunda Dr. Chambers, benim ne demek istediğimi anladığını ve haklı olduğumu düşündüğünü, mektubunda katliamlarla ile ilgili kısımları büyük ihtimalle çıkartacağını ve daha genel ifadeler kullanacağını, uygun tanıktan elde ettiği bilgileri kullanacağını söyledi. Bunun çok 17 New York Times, “Turks Attacking Christians”, January 4, 1920. s. 1. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 4, 1920. s. 1-2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 22, 1920. s. 1; Buna rağmen Avrupa ve ABD’deki gazetelerde Maraş’ta Hıristiyanların katledildiği propagandası yapılmaktaydı. Bkz. Burnet Hershey, “Kemal and the Allies’ Policies”, New York Times, October 8, 1922. s. 49; New York Times, “Eye Witness Tells How Armenians were Massacred”, March 6, 1920. s. 1; Levon Marashlian Doktora tezinde bu rakamı 15.000-20.000 arasında vermektedir. Marashliyan ya Bristol raporlarını hiç görmemiştir ya da bilinçli olarak görmezden gelmektedir. Bkz. Levon Marashlian, a.g.t., s. 17, 33. 19 Near East Relief, Annual Report of Board of Trustees of the Near East Relief Transmitted, Pursuant to Law, for the Year Ending December 31, 1920. Senate, Doc. No: 5. s. 5. 18 6 önemli bir görüşme olduğunu hissettim ve Dr. Chambers’ı benim düşünce açıma getirebilmekten büyük memnuniyet duydum.20 1920 yılı Mart ayı içerisinde Ermeni temsilcilerinin peş peşe Amiral Bristol’u ziyaret ettikleri ve Kilikya’ya yapılacak bir Amerikan askeri müdahalesi için nabız yokladıkları görülür. Oysa birkaç ay öncesine kadar böyle bir talep ya da şikayet yoktu. Fransızların, daha organize hareket etmeye başlayan Kuvayı Milliye birlikleri karşısında yetersiz kalarak Kilikya’nın bazı bölgelerini boşaltmaları Ermeni ilerleyişi ve Fransız askeri üniformalı intikam tugayları kamavur ve Ermeni başıbozukların yaptığı mezaliminin aksi sedalar şeklinde geri döneceği endişesini beraberinde getirmişti. Bağlaşıklardan ümitlerini kesmiş olan Taşnak ve Hınçak komitacıları Amerikan yardımının hiçbir zaman olmadığı kadar kendileri için önemli olduğunun ayrıtına vararak İstanbul’da Amiral Bristol’un, Washington’da ise hükümet katlarının kapılarını aşındırıyor, Bristol’un deyimi ile tamamen uydurma, aldatıcı propaganda ile lehlerinde kamuoyu yaratmaya çalışıyorlardı. İki misyoner Dr. Chambers ve Peet’in ziyaretinden yaklaşık bir hafta sonra Türkiye’deki Protestan Ermenilerin Önderi Z. A. Bezciyan randevu alarak Bristol’u ziyaret etti. Görüşme konusu kaçınılmaz olarak Kilikya üzerindeydi: Öğleden sonra Z[enop] A. Bezciyan, Ermeni-Protestan Topluluğu Önderi geldi. Kendisi randevu alarak geldi ve ben de onunla Kilikya’daki durumu görüşmek istiyordum. O [Bezciyan] bu bölgeyi çok iyi bilmektedir çünkü Ayıntap [Antep]’de doğmuş ve buradaki Amerikan Koleji’nden mezun olmuştur. O [Bezciyan] çok zeki ve görüşleri açık ufuklu bir adamdır. O, [Bezciyan] hukuk çalışmıştır ve Türk hukukunun aslında dünyanın en iyisi olduğunu, dünyada “ilk” geleceğini ve hatta birçok alanda bizim [Amerikan] kanunlarından bile iyi olduğunu söyledi. O, [Bezciyan] benim, Türkiye’deki en önemli sorunun kanunun kötü idaresi olduğu fikrime katıldığını söyledi. Bana açık yüreklilikle, Fransızların Kilikya’da Ermenilere ihanet ettiğini düşündüğünü, bununla birlikte Ermenilerin de Fransızlara katılarak ve özellikle şüphesiz Fransızların teşvik ettiği politik amaçlarına ulaşmak için çok fazla politik akıllılık yapmadıklarını söyledi. Kendisi, katliam raporlarının büyük bir abartı olduğu ve bunun büyük bir hata olduğu konusunda benimle hemfikir olduğunu söyledi. Ona, Türkiye’deki sorunun en doğru çözüm şekli konusundaki fikrinin ne olduğunu sorduğumda, güçler [Bağlaşıklar ve ABD] arasındaki birliğin sağlanmasının çok önemli olduğunu ve şayet onlar bu birliği sağlayabilirlerse sorunun kolaylıkla çözülebileceğini belirtti, fakat diğer durumda bu çözüm çok zordur ve Müslüman olmayan ırklar daha büyük bir tehlike içerisinde olacaktır dedi.”21 Maraş’taki çatışmalar ve Ermenilerin misyonerler desteğindeki tek yanlı propaganda faaliyetleri tüm dikkatleri Kilikya’ya döndürmüştü. Amerikan medyasında yine tek yanlı haberler yayınlanıyor ve Masum (?) Ermenilerin zorla Müslümanlaştırıldığı ve Maraş’ta katledildiği iddia ediliyordu.22 Hadiseleri yakından araştırmak için Amerika’nın büyük gazete temsilcileri peş peşe İstanbul’a gelmekteydi. Bu gazetecilerin bazıları ile yapılan görüşme Bristol günlüklerinde şu şekilde yer alır: Öğleden sonra gazete temsilcileri, Bayan Dorian, Bay Smith ve Bay Brown geldiler. Genel durum ele alındı ve onlara Dr. Lambert’in Halep’ten Maraş’a gidiş ve dönüş yolunda gerçekleştirmiş olduğu gezi raporunu okudum. Bu [Rapor] çok enteresan bir tanımlamaydı ve muhtemelen bütün durum üzerinde elde edilebilecek en iyi tanıktı. Bu rapor, Ermenilerin Maraş’ta Türkler tarafından tek taraflı olarak katledildiklerini göstermemektedir. Hadise bir çatışmaydı ve her iki tarafta da [Türk ve Ermeni tarafında] adam, kadın ve çocuklar ayrıt edilmeksizin öldürülmüştü, Ermenilerin daha fazla zarar görmesinin nedeni Türkler kadar silahlanmış olmamalarından kaynaklanmıştı. Şüphe yok ki Fransızlar, çatışma esnasında ve daha önceki şehrin ileri gelenlerini tutuklama, Türk bayrağını 20 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 4, 1920; Levon Marashlian Doktora tezinde Maraş’ta öldürüldüğü iddia edilen Ermenilerin sayısını 15.000-20.000 arasında vermektedir. Marashliyan ya Bristol raporlarını hiç görmemiştir ya da bilinçli olarak görmezden gelmektedir. Bkz. Levon Marashlian, The Armenian Question from Sérves to Lausanne, Economics and Morality in America n and British Policies 19201923, Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of California, 1992. s. 17, 33. 21 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 13, 1920. s. 1. 22 Burnet Hershey, “Kemal and the Allies’ Policies”, New York Times, October 8, 1922. s. 1; New York Times, “Eye Witness Tells How Armenians were Massacred”, March 6, 1920. s. 1; New York Times, “Order Armenians Made Moslems”, January 4, 1920. s. 1. 7 [gönderden] indirme ve yerli halkı provoke eden eylemleri ile ahlaki olmayan bir şekilde davranmışlardı.23 Maraş’taki hadiseler iddia edildiği gibi Türklerin Ermenileri katli şeklinde değil aksine karşılıklı çatışma esnasında olmuş ve Türkler de hayatını kaybetmişti. Bristol açık yüreklilikle bu gerçeği Amerikalı gazetecilere anlatmış ve hadiselerin gerçek yüzünü göstermişti. Oysa bu tür haberler geldiği kaynağa bakılmaksızın ya hiç yayınlanmıyor ya da gazetelerin arka sayfalarında ve dip köşelerinde dikkat çekmeyecek şekilde yayınlanıyordu. İlk sayfalardaki bilgilerden de anlaşılabileceği gibi Amerikan yardım örgüleri yarı bağımsız kuruluşlardı ve en etkin yardım örgütü misyonerlerin denetimindeki NER idi. Her ne kadar yarı bağımsız bir kuruluş da olsa, Bristol günlüklerinde NER görevlileri arasında Amerikan subaylarının da bulunduğu görülür. Bunlardan bir tanesi de Kilikya bölgesinde görevli olan Albay Coombs’tu. Yakın Doğu’ya Yardım [Komitesi] (NER) İdari Müdürü Albay Coombs Kilikya’ya gerçekleştirmiş olduğu ziyaret ile ilgili bilgi vermek için geldi. Fransızların pratik olarak hiçbir şey yapmadığını fakat kendilerini kendi pozisyonlarında güçlendirmeye çalıştıklarını buna rağmen bölgedeki düzeni sağlamak ya da Amerikan veya Ermeni vatandaşlarını korumak için hiçbir şey yapmadıklarını söyledi. Fransızlar, Adana’dan Mersin’e gitmekten olan kısa demiryolunun açık kalmasını bile sağlayamamaktadırlar. Bu nedenle kendisi, Fransızların tehlikeli olacağı uyarısına ve ilk başta gitmesine izin vermemesine rağmen Adana’dan Mersin’e otomobil ile gitmiş. İlk olarak şehrin valisine gitmiş ve ondan hat boyunca bulunan insanları kendisinin geçeceği ve bir Amerikalı olduğu yönünde bilgilendirmesini istemiş. Vali, bu insanlar üzerinde herhangi bir kontrolü olmadığını fakat sonra yola çıkmadan önce bir gün daha beklemesini istemiş. Bu yeterliydi ve bir gün bekledikten sonra yola çıkarak sorunsuz [Adana’ya] gitmiş. Fakat, yol boyunca Fransızlar tarafından yakılmış Türk köyleri ile karşılaşmış. Rapor etiğine göre; bir defasında Fransızlar zırhlı bir treni bir köprünün tamiri için göndermişler, zırhlı tren geçtikten sonra arkalarında kalan bir köprü havaya uçmuş. Albay Coombs, [Ermeni] yetimlerin Kilikya’dan Kıbrıs’a taşınmamasına karar verdiğini söyledi. Onun [Albay Coombs’un] Kilikya’da edinmiş olduğu izlenim, Ermenilerin Türkler tarafından yavaş yavaş yok edileceği şeklindedir.24 Kilikya’daki çatışmalar devam ederken, 1920 Haziran ayı ortalarında bölgede bulunan misyoner Dr. A. W. Kennedy İstanbul’a gelerek Bristol ile görüştü. Bristol’un günlüğündeki raporlara göre Kennedy bölge ile ilgili yeni bir bilgi getirmemişti. Görüşmede ele alınan başlıca konulardan bir tanesi de Ermeni yetimlerin Kıbrıs’a nakil planıydı. Yetimlerin ve barınma yerlerinin büyük kısmı Amerikalı misyonerlerin denetimindeydi ve şiddetlenen çatışmalar yetimhanelerin güvenliğini tehlikeye sokmuştu. Bununla birlikte, yetimlerin nakledilmesi durumunda Kilikya’daki Ermeni nüfusun azalacağından korkuluyordu. Çünkü ABD’deki Ermeni komitacıları Kilikya’da çoğunluğa sahip olduklarını ve buraların Güney Ermenistan olarak kendilerine verilmesi gerektiğini iddia ediyordu. Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: Öğleden sonra, Kilikya’da Büyük Şehir Belediye Başkanının [hangi şehrin belediye başkanı olduğu belirsizdir] Yardım çalışmaları ile ilgili olarak Kilikya’da bulunan ve buradan İstanbul’a dönen Dr. A. W. Kennedy geldi. Kendisi Kilikya’daki şartlar ile ilgili olarak benim kendi vatandaşlarımdan almış olduğu bilgiler dışında işe yarayacak ek bir bilgi vermedi. Kilikya’da bulunan Ermeni yetimlerinin ve diğer Ermenilerin Kıbrıs’a nakledilmesine karşı olduğunu, bunun kötü bir politika olduğunu fakat Kıbrıs’a nakledilmezlerse öldürülecek ya da katledileceklerse elbette bunun [Kıbrıs’a gönderme işinin] yapılması gerektiğini söyledi. Ona göre bu insanların nakledilmesi yanlış bir iştir keza kalsalar bile Avrupalı güçlerin Ermenileri korumayacağı da açıktır, bu durumda tüm Ermeniler dağılacaktır ve gelişmeler muhtemelen Ermenileri öldürmeden onlardan kurtulmak için iyi bir fırsat olarak değerlendirecek olan Türkleri daha fazla terörizmde bulunmaları için tahrik edecektir. Dr. Kennedy’e, bu konuda onunla tamamen aynı fikirde olduğumu ve yetimlerin Kıbrıs’a nakledilmesine daima karşı olduğumu söyledim. Bay Kennedy, çok açık bir şekilde Ermenilerin ve diğer Hıristiyan ırkların korunabilmesi için ne yapılabileceğini sordu. Ona, bu ülkede kesin pek çok işin tamamen 23 24 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 22, 1920. s. 1. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 5, 1920. s. 2. 8 Hıristiyan olarak adlandırılan ırkların aleyhine olarak yapıldığını ve bunun devam etmesi durumunda, Ermenilerin diğerleri ile birlikte yok edileceklerdir. Ona, bu etkide bulunan sebep ya da sebepleri bulabilir ve ortadan kaldırabilirse bunun takip edilecek ne uygun plan olduğunu söyledim. Ona [Dr. Kennedy’e] bir yıl önce 1919 Mayıs sonunda bu ülkede kısmen barış ve düzen konuşmaları vardı, fakat bu tarihten itibaren Avrupalı politikacıların mevcut şartları devam ettirmek için uğraştıklarını söyledim. Dr. Kennedy’e benim fikrime göre bunun şuan ki etkiyi yaratan neden olduğunu söyledim. Aksini söyleyemediği için benimle hemfikir oldu. Dr. Kenndy, çok inançlı bir şekilde, Ermenilerin milli isteklerinin sürekli arzuladığı şekilde bu milleti geliştirmek için bağımsız bir Ermenistan devleti kurulmasını gündeme getirdi. Böyle bir hareketin ırklar arasında daha güçlü ve nefrete dayalı hisleri artıracağına inandığımı ve böyle bir plana karşı olduğumu çünkü bunun en iyi plan olduğuna inanmadığımı söyledim. Ona, Bizim Amerikan kolejlerimizin, eğitilen insanların birlikte mutlu bir şekilde yaşayabileceğini gösterdiğini, tüm ırkların Amerika’da, İngiltere’de ve diğer medeni ülkelerde bu şekilde yaşamasının mümkün olduğunu söyledim. Bundan farklı bir planın bu ülkedeki ırksal nefreti artıracağını ve bunun ırklar arasında süregiden bir çatışmaya neden olacağını söyledim. Ona, Türkiye’deki en büyük sorunun yasanın idaresi olduğunu söyledim. Türk yasalarının iyi yasalar olduğunu ve iyi yönetildiği takdirde iyi bir idare şekli olacağını belirtti. Bu ülkedeki en büyük problemin kilise ile devletin [Şeri Hukuk ile Medeni Hukuk’un] birleştirilmesi olduğu ve dini ayrılık olarak adlandırılanların aslında din adamları ve papazlar tarafından ortaya çıkartılan entrikalardan kaynaklı politik farklılıklar olduğu konusunda benimle aynı düşünüyordu. “Hıristiyan” kelimesinin genellikle ırkı ifade ettiğini ve insanları Hıristiyan olmadığı konusunda benimle hemfikir oldu. Sonuç olarak, Dr. Kennedy bana, kendisinin ayrı bir Ermenistan kurulması ümidi dışında genel olarak tüm konularda hemfikir olduğumuzu söyledi ve şayet bir şans verilirse Ermenilerin bir millet [devlet] kurabileceklerine neden inanmadığımı sordu. Ona, insanların yanlışlık ile doğruluk arasındaki farkı bilmediği yerde onlara çok fazla güvenim olmadığını söyledim. “Bunun diğer ırklara da uygulanabilecek bir şey olduğu, yoksa olmadığı mı?” cevabını verdi. Kesinlikle uygulanabileceğini ve onların [Türkiye’de yaşamakta olan ırklardan bahsediliyor] büyük oranda aynı olduğunu ve bu nedenle ırkların kalitelerini ve büyük oran da cahil oldukları gerçeğini göz önüne alarak şuanda self-determinasyon ilkesinin yürürlüğe konulması için doğru zaman olmadığına inanıyorum dedim.25 21 Haziran tarihli günlükte yer alan Bristol ile W. W. Peet görüşmesi, Ermeni yetimlerin zamana yayılarak Kıbrıs’a nakledilmeye başladığı görülür; Sabahleyin Dr. W. W. Peet gelerek bana Kıbrıs Adasında bulunan Larnaka’dan henüz almış olduğu bir telgrafı verdi. Bu telgraf Merzifon’da görev yapan misyoner Dr. Wilson tarafından gönderilmişti ve Milliyetçilerin Fransa ile ateşkes süresinin bitmesinden sonra 19 Haziran’da [17 Haziran olmalı] tekrar saldırıya başladığını bildiriyordu. O, [telgraf] ayrıca Fransızların Mersin’in etrafındaki köyleri bombaladığını ve Adana’ya gitmekte olan tren hattının kullanım dışı olduğunu bildiriyordu. O, [telgraf] bunlara ek olarak, Tarsus’taki Amerikan Koleji’nde görevli olan Bay ve Bayan Nilson’un Çeteler tarafından ele geçirilerek tepelere [dağlara] kaçırıldığını rapor etmekteydi. Vakit geçirmeden, Tracy’nin hemen Mersin’e hareket ederek buradaki şartları araştırması ve rapor etmesi için emir verdim.26 Fransızların Klikya’yı Boşaltma Kararı ve Sonrasındaki Gelişmeler 30 Mayıs 1920 tarihinde imzalanan Türk-Fransız Ateşkes antlaşmasının süresi 17 Haziran’da dolunca yeniden başlayan çatışmalara karşılık Fransızlar savaş gemileri ile Mersin etrafındaki köyleri bombalıyorlardı. Günlükte bahsedilen bombalama hadisesi bu şekilde cereyan etmekteydi. Adana ile Mersin arasındaki demiryolu hattı ise artık kullanılamaz durumdaydı. 20 Haziran tarihli Haftalık Raporda verilen bilgilere göre; Mersin’de bulunan Ermeni yetimlerinin Kıbrıs’a nakledilme çalışmalarının devam ettiği görülmektedir. Haftalık raporda altı çizilen diğer önemli iki husus; Milli Mücadele güçlerinin İzmir’de Yunanlılara saldırmak için hazırlık yaptıkları istihbaratı iken, diğer husus Gürcistan ve Ermenistan’ın her an Bolşevikler tarafından işgal edilebileceğidir.27 Kilikya’daki Ermeni yetimlerinin Kıbrıs’a 25 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 17, 1920. s. 2-3. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 21, 1920. s. 1. 27 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 20 June 1920, Part Three. 26 9 nakledilmesi tartışmaları 1920 yılı Haziran ayının en yoğun gündemidir. Aslında 1919 yılının sonlarına doğru Fransızların Milli Mücadele güçleri karşısında başarısız olarak merkez kentlere çekilmesi, Fransızların desteğinde her türlü mezalimi işleyen Ermenileri ve işbirlikçilerini korkutmaya başlamıştı. A. W. Kenndy ile görüşmesinden bir hafta sonra Bristol NER görevlileri; Dr. McCallum, Dr. Huntington ve W. W. Peet ile görüştü. Peet, bilindiği gibi uzun süredir Bağımsız bir Ermeni Devleti kurulması ve bu devlete Amerikan güdüm idaresinin sağlanması için aktif olarak çalışıyordu. Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: Yakın Doğu Yardım [Komitesi] çalışanları Dr. McCallum, Dr. Huntington ve Bay W. W. Peet ile bir toplantı yaptık. Benden, bu toplantıya katılmamı ve Ermeni yetimlerinin Türkiye’den nakli ile ilgili tavsiyede bulunmamı istemişlerdi. Onlara sorunun iki tarafı olduğunun görüldüğünü söyledim; Avrupa Ülkelerinin ve Amerika’nın Türkiye’deki azınlıkları koruyacağına inanıyorsak, bu yetimleri yerlerinden hareket ettirmemeliyiz; bununla birlikte şayet buna inanmıyorsak Ermeni ırkının geleceğini mümkün olduğu kadar koruyabilmek için bu yetimleri nakletmeliyiz. Onlara, yetimlerin yerlerinden nakledilmesinin korunacakları anlamına gelen bir tutum olmadığını göz önüne almamız gerektiğini, bunun açıkça Ermenilerden kurtulmak isteyen Türklerin gerekçelerini daha da ileri taşıyacağını söyledim. Ayrıca, şayet Türkler şuanda Ermeni yetimlere düşmansa, yetimleri yerinden hareket ettirecek herhangi bir eylemin muhtemelen saldırıya ve katliama uğramalarına neden olacaktır bu nedenle en büyük güvenliğin şuanda bulundukları istasyonlarda bırakılmaları olacağını belirttim. Her şeyi hesap ettiğimizde, bizim insanlarımızın [Amerikalıların] ve sığınmacılarının bulundukları istasyonlarda kalmalarının ve seyahatten kaçınmalarının en iyi uygulama olacağını hissediyorum. Bununla birlikte, yaklaşık 900 yetim Ayıntap’tan [Antep’ten] alınarak Beyrut’a ve yaklaşık 1.000’ini [yetim] de Mersin’den Kıbrıs’a götürülmüştür. Yetimlerin, şuanda aktif husumet bulunan yerlerde kademeli olarak nakledilmesi prensibini tavsiye ettim, fakat bunun [bir seferde] büyük bir yer değiştirme ile yapılmaması gerektiğini söyledim. Hepimiz bu görüşler ile bizim insanlarımızın bulundukları istasyonlarda kalmaları ve seyahat etmemeleri konusunda hem fikir olduk. 28 Bristol ve NER temsilcilerinin de görüşmesinden anlaşıldığı gibi, Ermeni yetimlerinin Kıbrıs’a nakli konusunda henüz bir karar verilememiştir. Kararsızlıktaki en önemli etken Anadolu’nun geleceğini belirleyecek olan Sevr’in imzalanmamış olmasıdır. Bununla birlikte Bağlaşıklar ve ABD’nin Sevr’e son şeklini verme çalışmaları devam ediyordu. Amerikan Kongresi ise Haziran ayı başında Ermenistan üzerine kurulacak güdüm idaresini reddetmişti. Bu ret, Anadolu’da denizden denize kurulacak Ermeni Devleti planlayıcılarının hesaplarını da alt üst etmişti. Komitacılar için son ümit Başkan Wilson’un belirleyecek olduğu Türk-Ermeni sınır hattıydı. Kilikya’daki çatışmalar devam ederken, Temmuz ayı başında Saimbeyli’de (Haçin) bulunan Misyoner Alice Clark İstanbul’a gelerek Bristol ile görüştü. Clark’ın Saimbeyli’deki gelişmeler ile ilgili vereceği bilgiler çok önemliydi. Bu nedenle Bristol bilinçli olarak görüşmeyi uzun tuttu ve mümkün olan tüm bilgileri elde etmeye çalıştı. Bayan Clark, Mondros Mütarekesi imzalandıktan birkaç ay sonra Saimbeyli havalisinde görevlendirilmiş ve 1920 yılının Temmuz ayına kadar geçen süredeki hemen hemen tüm hadiselere görgü tanıklığı yapmıştı. Bu nedenle anlatacakları tarihe not düşülecek manifesto niteliğindeydi. Saimbeyli’de ne olduğunu, kimin kime katliam yaptığını açıkça ortaya çıkartacak birkaç kısıtlı ve güvenilir kaynaktan bir tanesi, belki de en önemlisi Bayan Clark’ın anlatacaklarıydı. Bayan Clark aslında misyonerdi fakat çalışma arkadaşlarından farklı olarak, kapalı kapılar arkasında da olsa Amiral Bristol’a görgü tanıklığı yaptığı hadiseleri tüm çıplaklığı ile anlattı. Anlattıkları Amerikan ve Avrupa basınında yazılanlardan29 çok farklıydı. Örneğin Amerika’nın en büyük gazetesi New York Times, 6 Mart 1920 tarihli baskısının birinci sayfasında; görgü tanıklarına dayanarak Kilikya’da Ermenilerin nasıl katledildiğini hikaye 28 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 28, 1920. s. 1-2. New York Times, “Growing Disorder Distracts Turkey”, April 18, 1919; New York Times, “To Open Gateway to Asian Turmoil”, February 1, 1920. s. II/1. 29 10 eden spot başlıklı bir haber yayınlamıştı.30 Oysa Bayan Clark’ın anlattıkları ile karşılaştırıldığında bu haberin nasıl bir asparagas kara propaganda ürünü olduğu ortaya çıkıyordu. … Bir buçuk yıl kalmış olduğu Haçin’den [Saimbeyli] yeni gelmiş olan Bayan Alice Clark, Haçin’de bulunduğu süre içerisindeki yaşananlarla ilgili olarak geldi. O, [Bayan Clark] Haçin’de üç farklı Ermeni hizbinin bulunduğunu belirtti. Bir hizip Kaymakam ve destekçileri tarafından temsil ediliyordu ve büyük miktarda azınlıktaydı. Onlar [Kaymakam ve Arkadaşları] burada [Haçin’de] kanun ve düzeni temsil etmekteydi. Ermenistan Milli Birliği tarafından oluşturulan ve politikacılar ile menfaatlerini kovalayan kişilerin bulunduğu diğer bir hizip vardı. Nasılsa Ermenilerin kumanda merkezi olarak [kabul ettikleri] Haçin’e farklı kesimlerden yığılmış memnuniyetsiz insanların oluşturduğu diğer başka bir sınıf da [hizip] vardı. Bu hizip çoğunluktadır, tamamen silahlıdır ve diğerlerini [Ermenileri] terörize ederek tüm Ermenilerin politikasını şekillendirmektedir. O, [Bayan Clark] bu hizip olmasaydı Ermeniler ve Türkler arasında muhtemelen bir mutabakat olabileceğini ve daha sonra meydana gelecek tüm hadiselerden kaçınılabileceğini söyledi. O, [Bayan Clark] ayrıca, Haçin’de derece derece yükselen, bölgede yaşayan tüm Ermenilerin bağımsız olması ve kendi hükümetlerine sahip olması gerektiği hissiyatının oluşturulduğunu, onların [Ermenilerin] bu tasarlanan hükümet tarafından daha sonra geri ödenmek üzere Fransızlardan bir borç [para] aldığını sözlerine ekledi. Bu hissiyat, elbette, Türk unsurları kızdırmıştı. O, [Bayan Clark], bir buçuk yıl önce gelen Fransız ve İngiliz askerlerinden başka yabancı herhangi bir askerin buraya [Haçin’e] gelmediğini söyledi. Onlar [İngiliz ve Fransız askerleri] sadece çok kısa bir süre kalmışlar ve sonra ayrılmışlardır ve bugüne kadar tek yabancı yardım, [Fransızlardan] borç alınan para ve Ermenilere sağlanan silah ve cephane ile mühimmattır. Sonbaharın bir zamanında [1919 Sonbaharı kastediliyor]Ermeniler Kaymakamın ve Türklerin yerlerinden ayrılmalarını sağladılar. Bundan sonra Türkler ile Ermeniler arasındaki farklılıklar kademeli olarak arttı. Geçen Şubatta Maraş civarında ve Kilikya’da meydana gelen sorunlar Haçin’in dış dünya ile iletişimini kesti ve Türkler burayı sardı ve kuşattı. Türkler Haçin’i sarmadan önce, Haçin’de yaşamakta olan tüm Türk erkekler hapsedildi ve O, [Bayan Clark] bir Amerikalı olan Bayan Cold ile birlikte, kendi gözleriyle Ermeniler tarafından bu Türklere [hapsedilen Türk erkelere] yapılan işkenceye tanıklık etmiş. Ayrıca onlar [Bayan Clark ve Cold] Türk evlerinin Ermeniler tarafından yağmalandığına ve soyulduğuna tanık olmuşlar. Ermenilerin yapmış olduğu bu davranışlar elbette Türkleri Ermenilere karşı her zamankinden daha fazla tahrik etmiştir. Türkler, Haçin kuşatmasını oluşturduklarında hatları Amerikan hizmet binaları31 ile şehir arasından geçmekteydi, öyle ki Amerikan hizmet binaları Türk [kuşatma] hatları içerisinde kalmıştı. Amerikalılar, Ermenilerin [Amerikan] hizmet binalarının korunması için ya da başka herhangi bir amaçla yapılacak yardım için hizmet binalarını kullanmalarına müsaade etmediler. Bu dört Amerikalı kadın tamamen tarafsız olduklarını ilan ettiler ve tarafsızlıklarının onları korumasına güvendiklerini söylediler. Türkler ilk vardıklarında kuşkuluydular ve alanlarda araştırma yaptılar fakat bundan sonra onları [dört Amerikalı misyoner kadını], yetimleri ya da görevdeki kızları rahatsız etmediler. Bu [durum] iki ay boyunca devam etti ve bir gece Ermeniler ani bir saldırı ile Türkleri kovarak ve kapıları kırarak hizmet binalarına girdiler. Onlar [Ermeniler] orada [hizmet binalarında] üç gün kaldıktan sonra [burada bulunan] tüm yetimleri ve Ermeni kızları alarak Haçin’e geri döndüler. Türkler geri döndüklerinde Amerikalıların bu ani saldırıda Ermeniler ile gizlice işbirliği yaptıklarını düşünüyorlardı ve bu Amerikalılar için çok tehlikeli bir durumdu fakat iki Türk subayı onları oradan uzaklaştırarak Kayseri’ye kadar eşlik ettiler. Böylece, Bayan Clark dedi ki, onların içine düştüğü tehlike Ermenilerin kendilerinden kaynaklandı. Ermenilerin davranışının haklı bir gerekçeye oturtulabilecek tek şeyin Bayan Clark dedi ki, [Gerçekte böyle bir şey olmamasına rağmen] Türklerin alışılmış şekilde kendi mevzilerinden Ermenilere onların yetimhanedeki kızlarını aldıklarını bağırmaları şeklindeki sataşmalarıydı. Bayan Clark kesin bir şekilde, Ermeniler tarafından ve onlara sempati duyanların Türkiye’deki Ermenileri ve diğer Hıristiyan ırkları korumak için kullanmakta oldukları yöntemlere inanmadığını,[bu yöntemleri] kabul etmediğini belirtti.32 30 New York Times, “Eye Witness Tells How Armenians Were Massacred”, March 6, 1920. s. 1. Metinde Amerikan hizmet binalarını yetimhanelerini ifade etmek için kullanılan “compound” kelimesi; “içinde binalar bulunan etrafı duvarla çevrili yer” anlamına gelmektedir. 32 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, July 8, 1920. s. 1-2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 11 July 1920. Part Three. 31 11 Bayan Clark’ın yukarıya tercümesi birebir alınan ifadeleri ve aynı tarihlerde New York Times’ta yayınlanan hadisleri tersyüz eden haber birlikte değerlendirildiğinde, Türkler aleyhine yürütülen kara propagandanın boyutlarının nerelere vardığı açıkça görülür. Bayan Clark’ın anlattıkları Bristol’un haftalık raporunda daha ayrıntılı olarak yer alır. Raporun ilk sayfası okunabilir durumda değildir ve okunabilen kısım şu şekildedir: … Türkler ilk olarak kuşatmayı başlattıklarında, Amerikan hizmet binalarına gelerek arama hakkı talep ettiler, fakat bu [talep] ilk başta protesto edildi ve daha sonra izin verildi ve herhangi bir cephane, mühimmat, silah ya da Ermeni erkek [komitacı] bulunamadı. Haçin’de görevli olan Bayan Cold Türkçe konuşabilmekte ve Türkçe anlayabilmektedir. O [Bayan Cold] onları [hizmet binalarının] mülkiyetinin Amerika’ya ait olduğu ve kendilerinin burada insani amaçlarla bulunduğu, ırksal çatışmalar ile ilgilileri olmadığı, tek amcalarının [Ermeni] yetimlerin ve Ermeni mültecilerin hizmet binalarında korunmasının sağlamak olduğu bilgisini vermiş. Bunlar Haçinli olan fakat Haçin’de koruyucuları bulunmayan [Ermeni] kızlardı. Amerikan hizmet binalarında iki de Türk kız bulunmaktaydı. Onlara da Ermenilere sağlanan aynı koruma sağlanmıştı. Bundan sonra Haziran ortalarına kadar bizim Amerikalılarımız iki Kanadalı Amerikan hizmet binalarında bulunmaya devam ettiler ve Türkler tarafından rahatsız edilmediler. Bu süre içerisinde Bayan Cold ve Haçin’i defalarca ziyaret eden Bay Day [? tam olarak okunamıyor] Ermeniler ile Türkler arasında aracılık yapmaya teşebbüs etmişler. Türkler ilk olarak Ermenilerin teslim olmalarını ve silahlarını bırakmalarını talep etmişler. Bu, elbette imkansızdı. Hiçbir şart altında Ermeniler silahlarını teslimi kabul edemeyeceklerdir. Bayan Clark şu fikirdedir ki, Ermeniler Türkler ile hiçbir şekilde anlaşma [noktasına] gelmek istememektedirler ve Ermeniler tarafında kötü unsurlar tarafından oluşturulan parti bu tavırdan sorumludur. Haziran’ın 9’unda, gece süresince, bizim insanlarımız dış kapıların çalınması ve silah sesleri ile uyandırıldılar. Bunu dış kapıların hemen kırılması takip etti ve Ermenilerin ani bir saldırı ile Türkleri o anda [mevzilerden] attığı anlaşıldı. Ermeniler [Amerikan] hizmet binalarında üç gün kaldılar ve Türklerle karşılaştırıldıklarında burada bulunanlara [Türklerden] daha kötü davrandılar ve yetimler ile mültecileri götürmekte ısrarcı oldular. Bunu haklı kılacak tek gerekçe Türklerin zaman zaman, onların mevzilerinden Ermenilere güya onların Amerikan hizmet binasında bulunan kızlarını götürdükleri şeklindeki seslenmeleriydi. Bizim insanlarımız farklı zamanlarda Haçin’e gittiklerinde Ermenilere, Amerikan hizmet binasında bulunan Ermenilerin Türkler tarafından rahatsız edilmediğini garanti etmişlerdi. Fakat, görünen odur ki Ermeniler bizim insanlarımıza inanmamışlardı. Bu çok genel bir durumdur çünkü onlar kendilerine de inanmamaktadır ve Bayan Cold’u çok uzun süredir tanımamalarına rağmen bize de inanmamışlardır. Ermeni mültecilerin ve yetimlerin Haçin’e geri götürülmesi büyük bir hataydı. Şimdi onlar muhtemelen ya açlıktan ölecekler ya da katledilecekler. Ermenilerin bu ani saldırıyı gerçekleştirmesinde şimdi başka bir fikir vardır ve bunun Amerikan hizmet binasından yiyecek sağlamak olduğu düşünülmektedir. Geri çekilirken çok büyük miktarda yiyecek malzemesini beraberlerinde şehre [Haçin’e] götürmüşlerdir ve Türkler tekrar mevzilerini işgal etmişlerdir. Türkler geri döndüklerinde bizim Amerikalılarımıza karşı çok düşmanca davrandılar ve bu ani saldırı için Ermenilerle gizlice işbirliği yaptıklarını söyleyerek onları suçladılar. Türkler tavırlarında çok tehdit edici bir hale gelmiştiler ve bu çok endişe verici bir durumdu. Bu esnada insanlarımızın kuşatma sırasında tanımış olduğu iki Türk subayı onların yardımına geldi ve hızlı bir şekilde onları hizmet binasından dışarı çıkartarak onları tepelerden Türk güçlerinin liderinin bulunduğu kampa götürdüler. Bu şekilde oradan ayrılmak zorunda kaldıkları için beraberlerinde taşıyabilecekleri küçük bir çanta hariç hiç bir şey götüremediler. Bizim insanlarımız ayrılmadan önce, Türk başıbozukların evleri yağmalamamaya başladıklarını gördüler ve bazı binaların yandığını fark ettiler. Bu iki Türk subayı bizim insanlarımız ile birlikte bulunmaya devam ettiler ve onların Kayseri’ye gitmelerine yardım ettiler. Bayan Cold daha sonra Haçin’e geri dönebilmek ve oradaki yetimlere bakabilmek umudu ile Kayseri’de kalmaya devam etti. Ekibin kalanı, dört kadın ve bir adam İstanbul’a geri döndü ve Amerika’ya gideceklerdir. Bayan Clark, orta yaşlarda, aklı başında ve kesinlikle zeki bir kadındır. Ona göre Ermeniler, bir ırk olarak Türklerle karşılaştırılabilecek bir sürü suç işlemişlerdir. Bu, hiçbir şekilde Türklerin Ermenilere yaptıkları için bir özür değildir. Bununla birlikte, bunun Ermenilerin kendilerini yönetecek kapasitede 12 olmadıklarını ya da Türkler üzerinde güç kurmalarına izin verilecek düzeye gelmediklerini gösteren önemli bir olgudur.33 Bayan Clark ile görüşmenin detaylarının yazıldığı haftalık raporun sonunda Bristol, Kilikya’da dört bin Fransız askerinin İskenderiye’den Adana’ya doğru saldırıya geçtiğini ve Adana ile iletişimin kesildiğini ve bu bölgedeki tek iletişim şeklinin uçaklarla sağlandığını kaydetti.34 Aynı raporda Yunanlıların İzmir’den Bandırma’ya doğru ileri saldırı başlattığı ve Yunan ordusunun iki yıl öncekinden çok daha iyi durumda olduğu bilgisi yer alıyordu. Bristol raporuna kaydettiği bu bilgileri Yunan ordusunda gözlemci olarak bulunan ve Yunanlılara lojistik destek sağlayan İngiliz General Bridges’dan almıştı. Bridges’in vermiş olduğu diğer bir bilgi, “Yunanlıların işgal ettikleri yerlerde Türk ahali tarafından da memnuniyetle karşılandığı ve Türklerin Milliyetçilerin baskısından kurtuldukları için mutlu olduğu, hatta işgal edilen bir köyde Müftünün de Kiliseye giderek kutlamalara katıldığı” söylemiydi.35 Yunanlıların İzmir ve çevresinde yaptıkları taşkınlıklar ile katliamları örtmek amacıyla İngilizler tarafından propaganda amacıyla yayılan bu söylemlerin gerçek olamayacağının Bristol da farkındaydı ve raporunun sonuna bu yönde not düşmüştür.36 Bristol’un 25 Temmuz tarihli raporu Kilikya’da Fransızlar ve Ermeniler ile Milli Mücadele Güçleri arasındaki savaşın devam ettiğini göstermektedir. Fransızlar Temmuz ayı sonlarına doğru büyük bir karşı saldırı ile Yenice’yi tekrar işgal ettiler. Kilikya: Adana, Tarsus ve Mersin Türk Milliyetçileri [Milli Mücadele güçleri] tarafından sıkı bir şekilde kuşatılmıştır fakat bu Türk güçleri topa sahip değillerdir ve bu nedenle Fransız savunmasını kıramayacaklardır. Yerel Hıristiyan ahali [Ermeniler] kısmen silahlanmışlardır ve sonuna kadar Türklere karşı direnmeye kararlıdırlar. Tarsus ve Adana’da yiyecek kıtlığı vardır. Adana’da Ermeniler sayıca Türklerden fazladır ve sonrakiler [Türkler] kenti terk etmektedirler. Mersin’den Adana’ya gitmekte olan tren yolu ve telgraf iletişimi halen kesiktir. Tren yolunun tekrar kullanıma açılması köprülere ve raylara verilen zarar nedeniyle ihtimalen bir ay sürecektir. Fransızlar, İskenderun’dan karaya asker çıkarmaktadır ve onları [askerleri] içerlere doğru ilerletmektedir. 13 Haziran’da bizim Amerikalıların ayrılmasından sonra Haçin’den gelen rapor yoktur. 37 Kilikya’daki çatışmalar devam ederken, Ermeniler bu bölgede bağımsız bir devlet kurduklarını ilan ettiler. Ermenilerin, işgalci Fransızlar ile birlikte Türkleri Kilikya’dan kovarak burada bağımsız bir Ermeni devleti kurmak için çalıştıkları daha önceki raporlarda yer almıştı. Eylül ayı başında Adana’dan gelmiş olan misyoner Dr. W. S. Dodd Bristol ile görüşerek gözlemleri ve bölgedeki gelişmeleri nakletti. Dodd ile görüşmesinden önce Bristol, Ahmet Reşit Paşa ile Albay Goodrich’i bir araya getirmişti. Günlükte açıkça belirtilmese de, ikilinin görüşme konusu Türkiye’deki madenlerdi çünkü Ahmet Reşit Paşa Türkiye’deki madenler hakkında önemli bilgiye sahipti.38 Günlüklerde Ahmet Reşit Paşa ile Albay Goodrich arasındaki görüşmenin içeriği hakkında bilgi verilmez. Sabahleyin Ahmet Reşit Paşa ve Albay Goodrcih arasında bir görüşme gerçekleştirdim ki, sonraki [Albay Goodrich] ülkenin bu kısmında seyahat eden bir Amerikalıdır. Önceki ise, [Ahmet Reşit Paşa] Türkiye’deki madenlerle ilgili bilgiye sahiptir. 33 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, 5-6. 34 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, 7. 35 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, 6. 36 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, 6. 37 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, 5. 38 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 11 July 1920. Part Three. s. Report of Operations for Week Ending 11 July 1920. Part Three. s. Report of Operations for Week Ending 11 July 1920. Part Three. s. Report of Operations for Week Ending 11 July 1920. Part Three. s. Report of Operations for Week Ending 25 July 1920. Part Three. s. War Diary, Confidential, September 9, 1920. s. 1. 13 Adana’dan Dr. W. S. Dood geldi. O, Adana’dan henüz gelmiştir ve oradaki şartların oldukça sakin olduğunu rapor etmektedir fakat Fransız rejimi altında Kilikya’da işlerin barışçıl yoldan çözülebilmesine imkan olmadığını söylemektedir. Onun söylediğine göre; 4 Ağustos’ta Kilikya’daki Hıristiyanlar birleşerek bağımsızlıklarını ilan etmişler ve Fransız makamlarından bağımsızlıklarını tanımalarını talep etmişler. Orada bulunan Fransız Kıdemli Subayı Albay Bremond onların heyetini kabul ederek [bağımsızlık ilanlarını] kutlamış ve Beyrut’taki General Gouraud’u bilgilendirmiş, o da aynı şekilde telgraf ile onları kutlayarak Fransız Hükümeti’ni bilgilendireceğini bildirmiş. Kısa bir süre sonra bu Ermeniler Hükümet binasına giderek buradaki görevleri üstlenmişler ve Türk görevlilerin dışarı çıkmasını emretmişler, [Türkler] sessizce çıkmış. Bununla birlikte, görevdeki Fransız subayı [Valilik] Konağına gelerek Ermenilerin çıkması emrini vermiş ve onlar bunu reddedince askerleri getirerek onları zorla çıkartmış ve Türklerin eski görevlerine dönmesini sağlamış. Bundan sonra Fransızlar bu Bağımsızlık Komitesini reddetmişler. Dr. Dodd’a sözde Amanus [Amanos olmalı] Cumhuriyeti’ni sordum. Bunun tamamen bir gazete reklamı olduğunu en iyi makamdan öğrendiğini ve başka hiçbir değere sahip olmadığını söyledi. Propaganda dışında hiçbir şeydi. O, şuanda Adana’da yaklaşık 75.000 Ermeni ve yaklaşık 20.000 Türk bulunduğunu söyledi. Ermeniler etraftaki tüm bölgelerden kısmen rahatsız edici koşullar nedeniyle kendi özgür iradeleri kısmen ise Fransız makamlarının zorlaması ile gelerek Adana’da toplanmaktadırlar. Normalde, Adana’da 40.000 Türk ve 30.000 Ermeni vardı. 39 Misyoner Dodd, Türkçe konuşabilmekteydi. Bu nedenle Eylül ayı sonlarında Harput ve Kayseri’ye doğru Anadolu içlerini kapsayan gezisine başlamadan önce Bristol ile görüştü. Bristol Dodd’u Ankara’ya göndererek Milli Mücadele’nin fiili başkenti olan Ankara’da etkinlik kurmak istiyordu.40 … Öğleden önce Dr. W. S. Dodd Küçük Asya’ya [Anadolu] çıkacak olduğu geziye başlamadan önce “hoşça kal” demek için uğradı. Kendisi, Harput, Kayseri ve yolu üzerindeki diğer yerlere uğrayacak. Onunla, Yakın Doğu Yardım [Komitesi] ve Misyon Kurulu görevi ile Ankara’ya gidebilmesi ihtimalini konuştuk ve ona kendisinin Türkçe konuşabildiği ve anlayabildiği için bu etkinliğini Milliyetçiler nezdinde Hıristiyan ırklar lehinde kullanabileceğini ve etkinliğin özellikle Aintap [Antep] ve Maraş havalisindeki şartlar için gerekli olduğunu söyledim.41 Bristol, günlüklerinde misyoner Dodd’un kendisinin bu teklifine ne cevap verdiğini belirtmez. Misyoner Dodd, Bristol’un teklifini kabul etmemiş olmalıdır çünkü bu görüşmeden yaklaşık sekiz ay sonra, 15 Nisan 1921 tarihinde diğer bir misyoner Bayan Annie T. Allen NER’i temsilen Ankara’da görevlendirilmiştir. Bayan Allen, Ankara ile Yardım Örgütleri arasında irtibatı sağlayacak ve Bristol’un daha önce Dodd’dan talep ettiği görevleri yerine getirecekti. Bu esnada ABD, Milli Mücadele’yi resmen tanımamıştı ve Allen’in Amerikan Hükümeti ile ilgili resmi bir görevi bulunmuyordu.42 Bristol, Londra Konferansı ve I. İnönü Zaferi ve II. İnönü Muharebeleri ertesine rastlayan bu atama ile yardım örgütü ve misyoner çalışmalarının yanında Ankara’dan bilgi akışını ve teması güçlendirmek istiyordu. Fakat bunun Milli Mücadele’yi tanıma olarak anlaşılmasından kaçınmaktaydı. 1920 Eylül ayı sonlarına doğru Fransızlar Kilikya’dan çekilmeye başladılar. Fransızların Milli Mücadele güçleri karşısında tutunamayarak uzun süredir devam eden bu son hamlesi Ermenilerin Kilikya’da kurmayı planladıkları bağımsız devlet hülyalarının da sonu anlamına geliyordu. Bristol Eylül ayı sonu haftalık raporunda Kilikya’daki gelişmeleri şu şekilde özetler: Kilikya: Kilikya’nın Fransızlar tarafından boşaltılacağını ve Ceyhan nehrinin batı ve güneybatısına, Türk Barış Antlaşması [Sevr kastediliyor] ile Fransa ile Türkiye arasında belirlenen sınır hattına çekileceğini bildiren raporlar alındı. Anlaşıldığına göre, Kilikya’da komutayı elinde bulunduran 39 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 9, 1920. s. 1. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 24, 1920. s. 1. 41 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 24, 1920. s. 1. 42 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 15, 1921; Resmi görevi bulunmamasına rağmen Misyoner Allen resmi bir mümessil gibi Dışişleri Bakanı Y. Kemal Bey ile sürekli görüşme halinde bulunmuştur. Bkz. Bilal Şimşir, “Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey’in Vaşington Büyükelçiliği (1920-1927)”, Belleten, (162), Türk Tarih Kurumu, 1997. s. 296. 40 14 General Bremond’un görevi General Gouraud tarafından devralındı ve Kilikya’daki politikası onaylanmadığı için [General Bremond] eve [Fransa’ya] geri gönderildi. Anlaşıldığına göre Ermeniler gitmek isterlerse Kilikya’dan ayrılmaları için güvenlikleri sağlanacak ya da diğer türlü Fransızlar çekildikten sonra onlar kendi şanslarını Türkler ile denemek durumunda kalacaklardır. Hatırlanacağı gibi Ermeniler kademeli olarak Kilikya’daki evlerini boşaltarak ya da göç ederek Adana, Tarsus ve Mersin’e gelmişlerdi. Çok sayıda Türk Ermenilerin geldiği bu şehirlerden göçmüş ve Ermeniler Türklerin boşalttığı evleri işgal etmişlerdir. Fransızlar boşalttığında, elbette Ermeniler [işgal ettikleri] Türk evlerinden kovulacaklardır ve eski yerlerdeki önceki evlerine dönmelerine müsaade edilip edilmeyeceği şüphelidir. Fransızlar çekildiğinde Kilikya’da ne olacağını tahmin etmek kolaydır. Bu, Bağlaşıkların ve Yunanlıların Türkiye’de barışı sağlamak için uyguladıkları korkunç yöntemlerden diğer bir tanesidir.43 28 Eylül 1920 tarihinde Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusu Ermenistan’a karşı ileri harekat başlatmıştı. Bu esnada Fransızların Kilikya’nın bazı bölgelerinden çekilme süreci devam ediyordu. Bristol, 24 Ekim tarihli haftalık raporunda, Kilikya’daki durumun her geçen gün daha kötüye gittiğini kaydetti.44 Türk ordusu ile Ermeniler arasında doğu sınırında çatışmalar devam ederken, Ekim ayı ortalarında Adana’dan ayrılmış olan Misyoner Fowle, iki hafta Mersin’de beklemek zorunda kaldıktan sonra İstanbul’a gelmişti. Fowle daha önce Bristol İstanbul’daki görevine ilk başladığı günlerde, 7 Şubat 1919 tarihinde Amerikan yardımlarının Anadolu’ya nasıl dağıtılacağını belirlemek için Robert Koleji’nde yapılan toplantıya katılan beş kişi arasındaydı. Hatırlanacağı gibi bu toplantıda, aynı yerde benzer açlık şartları altında bulunan Türklere yardım edilmeden Ermeni ya da Rumların doyurulması planlanmış, fakat böyle bir uygulamanın sorunlara neden olacağı düşünülerek plan ertelenmişti. [Adana’dan] 14 Ekim’de ayrılmasına rağmen yaklaşık iki hafta Mersin’de vapur bekledikten sonra Adana’dan yeni gelmiş olan Bay Fowle Kilikya’daki durum hakkında bilgi vermek için geldi. Söylediğine göre; Fransızlar Adana’daki mültecilere, yerleşim yeri Adana olmayanların farklı yerlere gitmelerine izin verileceğini ilan etmiş ve Fransızların bunlara ülkeden çıkışı sağlamayı önermiş. Ermenistan Ulusal Birlik Komitesi Ermenilere bu teklifi kabul etmemeleri tavsiyesinde bulunmuş. Bunun üzerine Fransızlar bu komiteyi tutuklayarak ülke dışına göndermişler. Ayrıca Ermenileri köylerine göre alarak bir kısmını İstanbul’a, bir kısmını Beyrut’a, bir kısmını İskenderun’a göndermişler bu Ermeniler seçimlerine göre gitmemişlerdir. Bay Fowle, Kilikya Bölgesinde çalışan Amerikalıların maalesef çok açık bir şekilde önyargılı davrandıklarını ve bu nedenle genellikle Türklerin gözünden düştüklerini ve Ermenilerin kendilerine sağlanan yardıma minnet duymadıklarını söyledi. O, [Bay Fowle] Bununla birlikte, yakın geçmişte Yakın Doğu Yardım [Komitesi] (NER)’in Birimini idaresini ele almak için Adana’ya gelmiş olan Bayan Henry’nin gerçekten çok iyi şekilde davrandığını ve herkese eşit yaklaştığını söyledi. 45 Günlüğün bundan sonraki kısmında; Amiral Bristol’un Amerikalı Yargıç Henry D. Pierce ile görüşmesi yer alır. Bristol, görüşmede Yargıç Pierce’ye İzmir Olayları Araştırma Komisyonu’nun raporundan parçalar okuyarak, Yunanlıların İzmir çevresine işgal etmelerine lüzum olmadığını, bu bölgede ve Venizelos’un da çok iyi bildiği gibi Trakya’da Yunan nüfusun çoğunlukta olmadığını söylemiş ve Yunan mezalimleri hakkında bilgi vermiştir.46 Bilindiği gibi, İzmir Olaylarını Araştırma Komisyonu’nda Bristol da bulunmuş fakat İngiltere’nin baskısı ile Komisyon raporu kamuoyuna açıklanmamıştı. Bu esnada Antep çevresinde Fransız güçleri ile Milli Mücadele güçleri arasındaki çatışmalar devam ediyordu. Gelen raporlara göre Fransızlar Antep’i top atışına tutmaktaydı ve buna rağmen Milli Mücadele güçleri karşısında başarısız olan Fransızlar ve Ermeniler; 7.000 Bolşevik askerinin ve Bolşevik topçusunun Antep’te Türklerle birlikte savaştığı söylentisini yaymışlardı. Bristol Haftalık Raporunda, Bolşevik toplarının Antep’te kullanılmasının mümkün olduğunu fakat Bolşevik askerlinin Türklerle birlikte Fransızlara karşı savaşmasının 43 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 26 September 1920. Part Three, s. 1-2. 44 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 24 September 1920. Part Four, s. 1-2. 45 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 12, 1920. s. 1. 46 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 12, 1920. s. 2-3. 15 söz konusu olamayacağını belirtir.47 Fransızlar ve Ermeniler tarafından başarısızlıklarını örtmek için bilinçli olarak çıkartılan bu söylenti mantık kurallarına da aykırıdır. Çünkü, Bolşevikler Batı Cephesinde Polonya ile savaşırken, Güneyde Wrangel komutasındaki Beyaz Orduya karşı mücadele etmekte ve Doğuda Gürcistan ile Ermenistan sınırlarında olası bir işgal harekatı için hazırlık yapmaktaydılar. Bu nedenle Anadolu’ya yardım için asker göndermeleri imkansızdır, Bolşevik toplarının da Milli Mücadele tarafından kullanımı imkansızdır çünkü söylentinin yayıldığı esnada Türkiye ile Bolşevikler arsında kara bağlantısı yoktur. Liman bağlantısı sağlayabilecek tek nokta olan Karadeniz ise Yunanistan ve Bağlaşıklar tarafından kontrol edilmekteydi. Dolayısıyla belirtilen söylentinin doğru olması imkansızdır. Aralık ayı başında Protestan Ermeni Cemaatinin Lideri Bezciyan tekrar Bristol ile görüşerek Saimbeyli’deki gelişmeleri öğrenmek istedi. Bu ziyaretin görünen bahanesiydi, konuşma ilerlediğinde Bezciyan’ın Bristol’dan Wilson tarafından çizilecek Türk-Ermeni sınırı hakkında bilgi almak amacında olduğu görülür. Bezciyan’ın Bristol’u ziyaret ettiği tarihte, Gümrü Antlaşması yeni imzalanmıştı ve Ermenistan’da Bolşevik idare kurulmuştu. Gümrü Antlaşması ile Ermeniler Sevr ve Sevr’e bağlı olarak Wilson’un çizecek olduğu sınır hattını tanımadıklarını kabul etmişlerdi. Muhtemelen Bezciyan görüşme esnasında Ermenistan’daki son gelişmeler hakkında bilgiye sahip değildir. Aksi takdirde, Wilson sınır hattı için tüm ümitlerin yok olduğunu biliyor olması gerekirdi. Bristol, günlüğüne Ermeniler ile ilgili kaydetmiş olduğu raporlarda, komitacı Ermenilerin kendisine güvenmediğini ve aldatıcı propaganda ile menfaatlerini sağlamaya çalıştıklarını not etmiştir. … Ermeni Protestan Kilisesi Önderi Bay Bezciyan, Haçin [Saimbeyli]’deki mülteciler ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olup olmadığımı sormak için geldi. Ona, Adana ve Beyrut’tan, birkaç mültecinin Haçin’den [Saimbeyli] kaçarak Adana, Jeihan [Ceyhan] ve Durt-Yol [Dörtyol]’a sığındığı haberlerinin dışında bir şey bilmediğimi söyledim. Bu mültecilerin sayısı verilmişti fakat rakam güvenilir değildi. O, [Bezciyan], Amerika’nın Ermenistan için bir şeyler yapacağının görüldüğünü çünkü Bay Wilson’un Ermenistan ile Mustafa Kemal arasında aracılık yapmayı kabul ettiğini söyledi. Bununla ilgili resmi hiçbir bilginin bana ulaşmadığını fakat gazete haberlerinden bunun muhtemelen doğru olduğunun anlaşıldığını belirttim. Bunun doğru olması durumunda Ermenilerin benim Başkanı temsil edenler arasında bulunmamı ümit ettiklerini söyledi. Bu beyan beni çok şaşırttı ve elbette bu isteğin doğru olabileceği kadar yalan olması da mümkündü fakat uzun süredir Bay Bezciyan’ı tanıyordum ve onun kişisel olarak bu şekilde düşünmesi mümkündü fakat Ermeni resmi makamlarının bu şekilde düşünmesi imkansızdı. Çünkü onlar mutlaka benim Ermeni sorunu ile ilgili olarak tamamen dürüst olduğumu bilmektedirler ve bu tür karakterdeki bir kişinin onları Mustafa Kemal ile yapılacak aracılıkta temsil etmesini istemeyeceklerdir. Tüm bunlara ek olarak ben tüm olay hakkında çok fazla bilgiye sahiptim ve onlar propaganda, ve aldatıcı bilgi ile etkilenebilecek başka birisini çok daha tercih edilebilir bulacaklardır. Bay Bezciyan’ı daima oldukça adil olarak biliyordum ve bu nedenle söylediklerinde samimi olması mümkündü. Sanırım o, Ermenilerin dürüst olurlarsa sonuçta daha çok kazanabileceklerini düşünüyordu .48 Aralık ayı sonunda Adana’dan gelen NER çalışanı Ruth Henry, Saimbeyli’nin Türkler tarafından ele geçirildiğini, Kilikya’daki sorunun henüz çözülmediğini ve bölgede çatışmaların her an yeniden başlayabileceğini rapor etti.49 Eylül ayı sonunda Anadolu içlerine inceleme gezisine çıkan Misyoner W. S. Dodd, Aralık ayı başında İstanbul’a dönerek Bristol’a gözlemleri hakkında bilgi verdi. Dodd gezisinde, Samsun, Sivas, Harput, Kayseri ve Ankara’ya gitmiş, Ankara’da Milli Mücadele ileri gelenleri ile NER’in çalışmalarına kolaylık sağlanması için görüşmüştü. Misyoner Dodd, 47 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 November 1920. Part Three. 48 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, 1920. s. 1-2. 49 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 23, 1920. s. 2. 16 Bristol ile görüşmesinde bilgi vermekten kaçınmıştı ve Bristol’un günlüğünde kaydettiği gibi bu beklenmedik bir durumdu. 50 … Geçenlerde Anadolu içlerine gitmiş olan ve henüz dönen Dr. W. S. Dodd gezisi hakkında rapor vermek için uğradı. O, Samsun’a, oradan Sivas’a, Kayseri’ye; daha sonra Harput’a ve nihayet Kayseri üzerinden Ankara’ya gitmiş ve oradan Samsun’a geri dönmüş. Ankara’da [Mustafa] Kemal Hükümeti görevlilerini görmüş ve Yakın Doğu Yardım [Komitesi] çalışmaları ile ilgili bazı imtiyazlar elde etmiş. Söylediğine göre; [Mustafa] Kemal Hükümeti Yakın Doğu Yardım [Komitesi] çalışanlarının ülke içinde gezinmesine karşıydı fakat geri dönmemek üzere onların [NER çalışanlarının] ayrılmasına izin verilecekti ve diğerleri kalmak için gelirlerse ülkeye girmelerine izin verilecekti. O, [Dodd] seyahat ederken zorlanmadığını çünkü insanların onu tanıdığını ve kendisinin Türkçe konuşabildiğini söyledi. Dr. Dodd, bazı misyonerlerin ve yardım örgütü çalışanlarının düşüncesiz olduklarını söylemekten kaçındı fakat bunula birlikte bu durumu kabul etti. Bazı nedenlerden ya da diğer işlerden dolayı Dr. Dodd konuşmaktan kaçınıyor gibiydi ve bu onun için hiç alışık olunmadık bir durumdu. Söylediğine göre o, Konya’ya gitmek istiyordu ve gideceği zaman Samsun yolundan daha kolay olan Adalia [Antalya] yolunu kullanacaktı.51 14 Aralık tarihli Haftalık Raporu’nda Bristol’un Kilikya’daki gelişmeler ile ilgili olarak vermiş olduğu bilgiler, Fransızların Milli Mücadele güçleri karşısında zor durumda olduğunu göstermektedir: Kilikya: Fransızlar, güdümleri altına verilmiş olan bölgeyi işgal etmeye yönelik girişimlerde başarısız olmaktadırlar. Yeni hükümetin kurulması ile ilgili yönergeler dağıtmaktadırlar fakat aynı zamanda barışı ve düzeni sağlamak için herhangi bir şey yapamamaktadırlar. Bahara kadar Aintap’ı (Antep’i) almak için teşebbüste bulunmayacakları rapor edilmiştir. Aynı zamanda Milliyetçi Türklerin güçlerini Fransızlara saldırmak için hazırladıkları rapor edilmektedir ve Fransızların bazı bölgelerde, takviye ve para gelmeden mevzilerini tutmalarının imkansız olduğu düşünülmektedir ve Fransız Hükümetinin para ve takviye yollayıp yollamayacağı kuşkuludur. 52 Aynı tarihte, YMCA görevlileri Olin P. Lee ve Fred D. Steger’in vermiş olduğu bilgiler de Haftalık Rapor’da belirtilen gelişmeleri teyit ediyordu. YMCA görevlileri ayrıca, bazı Türklerin Adana’ya, bir kısım Ermenilerin de Adana civarındaki köylerine döndüklerini bildiriyorlardı. Bununla birlikte büyük sayıda Türk ve Ermeni mülteci kışı evlerinden uzakta geçirmek zorundaydı. 53 1921 yılı Şubat ayı başında, Mersin Limanı’nda sadece bir tane Fransız Savaş Gemisi vardı ve şehir Fransız işgal güçlerinin idaresi altındaydı. Fransız işgal güçleri Mersin ile birlikte, Tarsus, Adana ve çevresini de kontrol altında tutuyordu ve Mersin ile Adana arasındaki tren yolu hattı ulaşıma açıktı. Bununla birlikte işgal altındaki iki şehir arasındaki tren gidiş-gelişine bölgede bulunan 10 ya da 12 civarındaki Fransız askeri uçağı ve güvenlik güçleri refakat etmekteydi. Ayrıca, Mersin çevresinde herhangi bir donanma faaliyeti yoktu ve Fransızlar köyleri bombalamayı durdurmuşlardı. Fransız işgali altındaki yerleşimlerin bazılarında Türk idareciler göstermelik olarak halen görevdeydi fakat Amerikan Donanma istihbarat raporları bu görevlilerin herhangi bir yetkiye sahip olmadığını bildiriyordu. Yine, ABD Donanma raporlarına göre; Fransız işgal bölgesinde, Mersin, Tarsus ve Adana’da 20’ye yakın Amerikalı misyoner bulunuyordu ve bunlar, Amerikan okulları, NER, YMCA ve YWCA çatısı altında faaliyet göstermekteydi. Misyonerlere bağlı personelin sayısı ise sürekli değiştiği için rapor edilmemişti.54 Fransızlar ile TBMM arasında 19 Şubat tarihinde bir ay sürecek bir ateşkes imzalanmıştı. Fransızlar, İskenderun Körfezi’nin kuzeyinden, Antakya, Antep, Birecik, Urfa ve Mardin illerini Fransızlara bırakacak ve böylece Bağdat Demiryolu hattının Fransız 50 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, 1920. s. 2. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, 1920. s. 2. 52 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 December 1920. Part Three. s. 8. 53 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 14, 1920. s. 1. 54 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Week from January 8, 1921 to March 1, 1921. Navy 1862-21. s. 5-6. 51 17 denetiminde kalmasını sağlayacak Türkiye-Suriye sınır hattının çizilmesini sağladıktan sonra Kilikya’dan çekilmeyi planlıyorlardı. Daha sonra Fransızlar, İskenderun’u ticari bir liman haline getirecekler ve Halep’e ulaşan bir demiryolu ile içerlere bağlayacaklardı. Kilikya’nın Türkiye tarafında kalan kısımları boşaltıldıktan sonra Fransızlar Ermenilerin toplu olarak Suriye’ye göçmesini beklemiyor ve böyle bir durumu tercih etmiyordu.55 Görüldüğü gibi Fransızlar bu zamana kadar kullandıkları ve Türklere karşı uygulanan mezalimlerini teşvik ve teşci ettikleri Ermeniler ile Türkleri baş başa bırakmaya karar vermişlerdi. Fransızların asıl istediği Sykes-Picot sınır hattını tutmak ve Türkiye’nin güneyindeki ticareti ele geçirmekti. 1921 Haziran ayı ortalarında Adana’dan gelen NER görevlisi F. B. Applebes Bristol’u ziyaret ederek bölgedeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Bristol, Savaş Günlüğü’ne, Applebes’in yeni bir bilgi vermediğini, zaten kendisinin İngiliz vatandaşı oluğu için olayları açıkça anlatmaktan kaçınacağını yazdı.56 Aynı gün, Adana’da faaliyet göstermekte olan Genç Hristiyan Kadınlar Birliği-YWCA çalışanı Bayan Dorothy Chambers Bristol ile görüşerek Adana’daki çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bristol, YWCA’nın Türkiye’de önemli işler yapabileceğini ve NER’in bağnaz yaklaşımlarından uzak duracağını ve aslında Amerikalıların ırklara ve dinlere karşı tarafsız olduğunu gösterebileceğini düşünüyordu. 57 Oysa gelecekteki gelişmeler Bristol’un beklentilerinin aksine olacaktır. Bristol aynı gün, Beyaz Ordu lideri General Wrangel ile öğle yemeği yemiştir.58 Türk-Fransız Ankara Antlaşması ve Sonrasındaki Gelişmeler Bu esnada önceki sayfalarda da görüldüğü gibi tüm Anadolu’da NER ve NER içinde görev yapan misyonerlerden kaynaklanan sorunlar artarak devam ediyordu. Bristol NER’in faaliyetlerini kontrol etmeye, misyonerlerin teşvik ettiği kara propaganda çalışmalarını ise etkisiz hale getirmeye uğraşıyordu. Bristol, NER ve misyonerlerin büyük Amerikan idealine uyarak yansız davranmasını sağlamaya çalışırken, Fransa ile Ankara Hükümeti arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması Kilikya bölgesinde Fransız işgal güçleri ile işgale katılan komitacıların paniklemesine neden oldu. NER başta olmak üzere Adana’daki misyoner yardım teşkilatları da bu bölgede yaşayan Hıristiyanların tahliyesi için çareler aramaya başladı.59 [Öğleden önce] Amerika Yabancı Misyonlar Komitesi’nden [ABCFM] Sekreteri ve Muhasibi Dr. W. W. Peet geldi. Beraberinde bana iki mektup getirmişti, - [mektupların] bir tanesini İzmit’teki Bayan Holt’tan diğerini ise Adana’daki Dr. Chambers’den almıştı-. Mektuplar bu alanlarda bir panik durumunu haber veriyordu,- Kilikya’da, Kilikya’nın Fransız güçleri tarafından boşaltılması ve idarenin Kemalistler tarafından ele alınması amacıyla Türkiye ile Fransa arasındaki antlaşmanın yayınlanması sonucuydu ve diğeri de İzmir’deki yerel görevlilerin değişmesi sonucuydu. Dr. Peet, Türk Milliyetçilerinin saldırganlığı ile [bu insanların] hayatlarına ve mallarına yönelik tehlike nedeniyle bu bölgelerdeki Hıristiyan ırkların boşaltılmasını savunuyordu. Dr. Peet’e, Hıristiyan ırkları acilen nasıl ve nereye tahliye edeceğini ve onların bakımını nasıl yürüteceğini sordum. Kendisi, genel bir tahliye için araç ve yol bulmanın zorluklarını açıkça dile getirdi. İlk olarak yetimlerin tahliye edilerek güvenliklerinin sağlanmasını ve düzgün bir eğitim alabilecekleri bir yere götürülmelerini önerdi. Hıristiyan nüfusun tamamen sona erdiği için İzmit’teki durumdan bahsederek yetimlerin burada bulundurulmaya devam edilmesinin onların kendi insanları ile devam ettirilemeyeceğini söyledi. O, bu yetimleri İstanbul yakınlarında onları fiziksel ve akılsal olarak eğitebilecekleri bir yere, çiftliğe nakletmeyi önerdi. Dr. Peet’e, onlara hangi dili öğreteceğini sordum ve kendisi “elbette Ermenice” cevabını verdi ve bunu üzerine bu insanlar Türk vatandaşı iken niye Ermenice [öğretmek istediğini] 55 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 14, 1921. s. 2. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 16, 1921. 57 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 16, 1921. 58 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 16, 1921. 59 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, 1921. s. 2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 20th November 1921, Confidential, Part Three, November 21, 1921. s. 5. 56 18 sordum. [Amerika] Birleşik Devletleri’nde bizim yerli halka okullarda kendi ana dillerini öğrenme izni vermediğimizi ve onları İngilizce öğrenmeye mecbur tuttuğumuzu belirttim. Aynı şekilde, benim fikrime göre; Türkiye’deki tüm öğrenciler Türkçe öğretilmeli ve İngilizce ile ırk dilleri özel dersler ile birlikte öğretilmelidir dedim. Dr. Peet’e, Hıristiyan ırkların Kilikya’dan tahliye edilmesine tamamen karşı olduğumu fakat sağlam temelli argümanların bana gösterilmesi durumunda bu fikrimi değiştirmeye hazır olduğumu söyledim. Dr. Peet’e, ortaya çıkan bu durumun sürpriz olmadığını belirttim. Son iki yıldır benim bizim Amerikan misyonerlerimize ve yardım çalışanlarına bugünkü durumun kesinlikle ortaya çıkacağını ve buna hazırlıklı olmamız gerektiğini anlatmaya çalıştığımı söyledim. Sürekli olarak bizim Amerikalılarımıza bizim tamamen tarafsız bir tavır alarak, Hıristiyan ırkları Türk vatandaşları olabilecekleri şeklide eğitmemiz gerektiğini ve aynı zamanda Müslüman halklar ile prestijimizi yükselterek ve bu ırklar nezdinde azami moral etki düzeyine ulaşarak, Hıristiyan ırkların tüm haklarını alarak bu ülkenin vatandaşları olmalarını sağlayabileceğimizi vaaz ettiğimi söyledim. Buna benzer olarak, biz etkinliğimizi Müslüman ırklar ile kullanarak onların hükümet idaresini geliştirebileceğimizi ve böylece bu ülkedeki herkes için şartları daha iyi hale getirebileceğimizi söyledim. Dr. Peet, durum üzerinde bir bütün olarak düşünmek için ayrıldı ve ona benim de aynı şeyi yapacağımı söyledim.60 Bristol’dan aldığı cevaplar bir misyoner teşkilatı olan ABCFM temsilcisi Peet’in hoşuna gitmemişti. Fakat yapılabilecek fazla bir şey de yoktu. Bristol’un bu zamana kadar sürekli dile getirmiş olduğu sonuçlar birer ikişer gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Tarafsızlık ilkesini yok saydıkları için, işgal bölgelerindeki idareyi geri almaya başlamış olan Türk idareciler ile uzlaşmak kolay bir iş olarak görülmüyordu. Ayıca, Milli Mücadele liderleri ile temas kurabilen ve isteklerine olumlu cevap alabilen birkaç sayılı kişinin arasında Amiral Bristol ilk sırada geliyordu. Bu nedenle Milli Mücadele güçlerinin elinde bulunan İngiliz esirlerin serbest bırakılması büyük oranda Bristol’un girişimleri ile mümkün olmuştu.61 Peet’ten sonra Bristol’u görmeye gelen ikinci kişi NER çalışanı B. M. Noone’dur. Görüşme konusu yine Türk-Fransız antlaşması ile Kilikya’nın tahliyesiydi. Öğleden sonra, bir Yakın Doğu Yardım [Komitesi] çalışanı olan ve bir süre Adana’da görev yapan Bay B. M. Noone geldi. Kendisi, Fransa ile Türkiye arasındaki antlaşmanın ilan edilmesinin Adana’da ve etrafındaki bölgelerde önemli bir paniğe neden olduğunu ve insanların yapabildikleri kadar hızlı bir şekilde buralardan uzaklaşmaya çalıştıkların söyledi. Bay Noone’un oldukça mantıklı ve sağ görülü olarak bizim misyonerlerimiz ve yardım çalışanlarımızın Hıristiyan ırklar ile Müslüman ırklar arasında var olması gereken ilişkilere yaklaşımı ve bizim Amerikalılarımızın onlarla çalışma şekli ile ilgili doğru fikirlere sahip olduğunu gördüm. Bizim insanlarımızın okullarda Türkçe dilini kullanmalarını sağlamak için defalarca bizim insanlarımızı uyardığını söyledi ve bunun adil ve dürüstçe bir uygulama olacağını belirtti fakat bizim insanlarımız onu dinlememişti. Hıristiyan ırkların Kilikya’dan tahliye edilebilmeleri imkanını dile getirdiğinde, ona, bunu nasıl sağlayacağını sordum ve kendisi bunun tahliyenin de, tahliyeden sonra bu insanların bakımının sağlanmasının ve ayrıca bu mültecilerin götürülebileceği bir yer bulmanın da imkansız olduğunu söyledi. Bay Noone, bir hafta süresince burada olacağını ve Adana’ya dönmeden önce tekrar beni görmeye geleceğini söyledi. Ona, kendisi gibi bir insanın bu bölgeye gitmesinin ve paniği durdurmak için elinden geleni yapmasının, Türk idaresi tekrar kurulduktan sonra, Hıristiyan ırklara düzgün muamele edilmesin sağlamak için mümkün olan etkinliğini kullanmasının çok önemli olduğunu söyledim. 62 Bristol, Türk-Fransız antlaşmasından bir ay sonra, 20 Kasım 1921 tarihinde kaleme aldığı Haftalık Raporu’nda Kilikya’daki gelişmeleri ele alarak, Ankara Antlaşması’nın Kilikya’daki Hıristiyan ahali arasında büyük paniğe neden olduğunu, bu Hıristiyanların büyük kısmının Türklere karşı Fransızlarla işbirliğin yaptığını, hatta Türklere karşı silah kullandıklarını kaydetti. Bristol’a göre Hıristiyanlar, yaptıklarına karşın Türklerin kendilerinden intikam almasından korkuyordu. Buna rağmen, bu Hıristiyanların büyük kısmının Kilikya’dan göç etmesi beklenmiyordu. Bristol ayrıca, İzmit’te Milli Mücadele 60 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, 1921. s. 1-2. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, 1921. s. 1. 62 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, 1921. s. 2. 61 19 güçleri tarafından yürütülen soruşturmadan NER çalışanları ve misyonerlerin duyduğu endişenin yersiz olduğunu kaydetmiştir.63 İzmit’in geri alınmasından hemen bir ay sonra, Fransa ile Türkiye arasında 21 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ile Kilikya’nın boşaltılacak olması NER çalışanlarını ve misyonerleri beklenmedik bir durumla karşı karşıya bırakmıştı. ABCFM Sekreteri ve Muhasibi Dr. W. W. Peet, Türkiye’de bulunan tüm Hıristiyan yetimlerin başka bir yere, tercihen İstanbul yakınlarındaki bir çiftliğe tahliye edilmesini istiyordu. Bu görüşünü kısmen daha önce Bristol’a açmış fakat destek bulamamıştı. Türkiye’den tahliye edilecek yetimler belli eğitimden geçirileceklerdi. Bristol, Peet’in yetimlerin İstanbul çevresine tahliyesi için kendisine getirmiş olduğu bu teklifi günlüğüne; “… şundan eminim ki, İstanbul’da bulunan Hıristiyan dini liderler [patrikler] bu yetimlere karşı mümkün olan tüm imkanları kullanarak onların Türk vatandaşı olarak isyan etmelerini sağlayacaklardır…” şeklinde kaydetmiştir. Bristol ayrıca bu yetimlerin İstanbul’daki entrikalara da karıştırılacağından kuşkulanmaktaydı ve bu kuşkusunu günlüklerine; “… benim fikrime göre, çok sayıda yetimi, Hıristiyan dini liderlerin [patriklerin] etki alanına, buraya İstanbul’a getirmek dünyanın en büyük zarar verici işi olacaktır…” şeklinde kaydetmiştir.64 Peet’in, yetimleri nakletme ve eğitme teklifi üzerine Bristol, eğitildikten sonra bu çocukların ne yapılacağını sordu. Peet’in bu soruya verecek cevabı yoktu. Bunu üzerine Bristol, geleceği olmayan bir girişimi destekleyemeyeceğini söyledi. Yetimlerin şehirlerden boşaltılması bu bölgelerdeki Hıristiyanların korkmasına ve paniklemesine neden olacaktı. Bu nedenle Bristol, yetimleri kurban etmek pahasına, Hıristiyan halkların paniklemesini istemiyordu. Bristol’a göre Peet, yetimlerin tahliyesi için herhangi bir makul plana sahip değildi ve Bristol’un fikrini öğrenmek istiyordu. Görüşmede gündeme gelen ikinci konu Milletler Cemiyeti tarafından Peet’e yapılan Cemiyetin İstanbul Yüksek Komiserliğini üstlenmesi teklifiydi. Peet, teklifi kabul edip edemeyeceğine karar verememişti ve Bristol’dan tavsiye istiyordu.65 Milletler Cemiyeti’nin bir misyoner olan Peet’i yüksek komiser olarak İstanbul’da görevlendirmeyi istemesi manidardır. Çünkü, misyonerlerin Türklere karşı düşmanlığı ve bağnaz, tarafgir Hıristiyan algıları çok iyi bilinmekteydi. Peet ile görüşmesinin ardından aynı gün öğleden sonra YWCA (Genç Hıristiyan Kadınlar Birliği) Yakın Doğu Kıdemli Sekreteri Bayan Ruth Woodsmall Bristol’u görmeye geldi. Woodsmall beraberinde Kilikya’dan gelen iki mektup getirmişti. Misyonerlerin ve NER çalışanlarının Kasım-Aralık aylarında yoğun olarak faaliyet göstermesinin ve Bristol’a başvurmasının nedeni Türk-Fransız Antlaşmasının imzalandıktan en geç iki ay sonra, muhtemelen 21 Aralık’ta yürürlüğe girecek olmasıdır. Misyonerler, Türkler idareyi devralmadan, Kilikya’daki sorunu çözmeye, Ermeni komitacıları kurtarmaya çalışmaktaydılar. Öğleden sonra, Genç Hıristiyan Kadınlar Birliği (YWCA) Yakın Doğu Kıdemli Sekreteri Bayan Ruth Woodsmall geldi. Kendisi bana Kilikya’dan bazı mektuplar getirmişti, bunlardan bir tanesi Bayan Dorothy Chambers ve diğeri Bayan Oliver tarafından gönderilmişti. Bayan Woodsmall’a, Williamson’dan aldığım Kilikya’daki şartlar ile ilgili bilgi veren telgrafı okudum ve daha sonra benim bu bölgedeki Mümessillere göndermiş olduğum buradaki Hıristiyan ırkların tahliyesinde takip edilecek olan politikayı bildiren telgrafı okudum. Bayan Woodsmall’a, Hıristiyan ırkların tahliyesine karşı olduğumu ve bizim Amerikalılarımızın hepsinin muhtemel bir genel tahliyeyi engellemek için elinden geleni yapması gerektiğine ve aynı zamanda insanları sakinleştirerek özellikle Müslüman ırklar ile aralarında samimi ilişkiler kurmaya çalışmaları gerektiğine ve onların [Müslümanların] bölgeyi yeniden herhangi bir sorun çıkmaksızın işgal etmesine [geri almasına] ve herhangi bir dini ya 63 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 20th November 1921. Part Three, s. 5. 64 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 22, 1921. s. 1. 65 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 22, 1921. s. 1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 23, 1921. s. 4. 20 da ırksal ayrım gözetmeyerek tüm vatandaşların haklarını teslim eden bir idare kurmalarını temin etmeye çalışmaları gerektiğine inandığımı, böylece mültecileri yerlerine geri evlerine yerleştirebileceklerini ve tarlaların bu baharda ekilerek herhangi bir gecikme olmaksızın ülkenin tekrar yapılanmasının sağlanabileceğini söyledim. Bayan Woodsmall’a, bu politikamda benim arkamda duran bizim Amerikalılarımızı hesapladığımı, bu şekilde davranırlarsa bizim belli ölçüde başarı kazanarak bütün ülke [Türkiye] için büyük ve etkili bir iş yapabileceğimizi söyledim. Bayan Woodsmall’ın bu politikada benimle aynı fikirde olmasını görmek beni memnu etmişti ve benim duruşumu desteklemeye ve Kilikya’daki kızlarından hiçbirinin zorlanmadıkları sürece işten ayrılmayacaklarını söyledi. Ona, YWCA kızlarına karşı büyük bir güven duyduğumu ve kendisinin Adana’daki temsilcisine telgraf çekerek ülkenin tekrar yapılanabilmesi için elinden geleni yapmalarını istemesini ümit ettiğimi söyledim. Bayan Woodsmall’un ne kadar sadık olduğunu görmek memnuniyet vericiydi ve onun ve kuruluşunun desteğinin Kilikya sorununu çözmekte büyük katkı sağlayacağından emindim. 66 Woodsmall ile görüşmesinden sonra Bristol, Adana’da bulunan Bayan Webb’e bir telgraf göndererek, Fransızların bölgeyi boşaltması ve Türklerin idareyi yeniden kurması esnasında ellerinden gelen yardımı sağlamalarını istedi.67 27 Kasım tarihli Haftalık Raporu’na ise, Kilikya’daki Hıristiyan göçünün bir süre devam ettiğini, fakat Filistin, Kıbrıs ve İzmir’in artık Kilikya’dan daha fazla mülteci kabul etmediği için kısmen durduğunu kaydetmiştir. Raporundan anlaşıldığı kadarıyla Bristol, “exodus-toplu göç” olarak isimlendirdiği bu göçün gereksiz olduğunu düşünüyordu.68 18 Aralık tarihli Haftalık Raporunda ise Fransızların kendileri ile gelen Ermenilerin Suriye’ye dönmesine izin verdiklerini ve tahliyelerine yardım ettiklerini kaydetti.69 Birstol’un Bayan Webb’e telgraf göndermesinden bir hafta sonra, diğer bir bayan misyoner, Bayan Emerich Bristol’a gelerek bu telgrafı kendisine vermesini istedi. Bristol’un günlüğündeki nota göre; Bayan Emerich, diğer misyonerlerden ve NER çalışanlarından farklı olarak yardımların herkese dağıtılmasını ve tarafsız olunmasını savunuyordu. Kendisi, Bristol’un Adana’ya göndermiş olduğu Türk makamları ile uyumlu çalışma direktifi veren mektubu yayınlamak niyetindeydi.70 Bristol ile görüştükten bir hafta sonra, 28 Kasım’da tekrar Birstol’u görmeye gelen YWCA temsilcisi Woodsamll, bir hafta önceki görüşmede gündeme gelen çözüm önerilerini uygulamak üzere Adana’ya gideceğini söyledi. Bristol, Woodsmall’ın yaklaşımından, ırk ve din ayrımı yapmadan hizmette bulunmaya karar vermesinden çok memnun olmuştu.71 Bu esnada Adana ve çevresinde yoğun bir göç faaliyeti vardı. 1921 Aralık ayı sonuna varıldığında Kilikya’daki Ermeni yetimhanelerinin buradan taşınmasına karar verildi. Bölgenin idaresini ele alan Ankara ise, Türk yetimhanelerinin idaresini NER’e devretmek istiyordu. Bina ve diğer malzemeler Türk Hükümeti tarafından karşılanacaktı. Bristol, NER İdari Müdürü Jaquith’e bu teklifin, NER’in tüm yetimhaneleri birleştirerek Türklere, kendilerinin ortak fayda için ayrım yapmaksızın çalıştığını göstermek için iyi bir fırsat olduğunu söyledi. Jaquith, Bristol’un daha önce de getirmiş olduğu bu teklife sıcak bakmamıştı. Bu sefer de konuyu değiştirerek, son yapmış olduğu Tebriz, Erivan, Tiflis, Batum, Trabzon ve Samsun gezisi hakkında bilgi vermeyi tercih etti. Yine de konuşmanın sonunda Bristol’a kendisinin de tarafsızlık konusunda onunla aynı fikirde olduğunu söyledi. Bu ifadeyi Bristol günlüğüne şu şekilde kaydetmiştir; “… beni en güçlü kelimelerle temin ederek, bu ülkede tamamen tarafsız olarak, hiçbir şekilde politik ve dini çatışmalara 66 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 22, 1921. s. 2-3. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 23, 1921. s. 1. 68 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 27th November 1921. Part Three, s. 5. 69 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 18th November 1921. Part Three. 70 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 28, 1921. s. 2. 71 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 28, 1921. s. 1. 67 21 karışmadan çalışma politikamı desteklediğini söyledi…”.72 NER’in böyle bir yaklaşım belirlemesi doğası ve ABCFM’nin yüz yıllık geleneği dikkate alındığında mümkün görünmüyordu.73 Bunun Jaquith de farkındaydı fakat Bristol’u bir müddet daha oyalayabilmek için bu şekilde konuşmayı uygun görmüştü. Zaten daha sonraki gelişmeler, Jaquith’in söylediklerinde samimi olmadığını gösterecektir. Kilikya’daki yetimhanelerin İstanbul’a tahliyesi için Bristol’dan istedikleri desteği alamayan NER idarecileri, Dr. Peet, MacCallum ve Dr. Huntington bir fait accompli durumu yaratarak Yetimhanelerin İstanbul’a taşınmasını kararlaştırdılar. Hıristiyan yetimlerin, patrikler tarafından politik amaçlar için kullanılacağını bilen Bristol, yetimhanelerin özellikle İstanbul’a nakline karşı çıkıyordu. Oysa, üç NER idarecisi Bristol’u bypass ederek planlarını hayata geçirmek için gerekli girişimi başlatmışlardı.74 Bu amaçla, 28 Aralık günü NER idarecileri Dr. George, H. Huntington ve Dr. Peet Bristol’a gelerek Kilikya’daki NER birimine göndermek istedikleri telgrafı gösterdiler. Telgraf, Bay Jaquith’in, yetimhanelerin yerinde kalacağını bildiren daha önceki telgrafının iptal edildiğini, NER İdari Komitesi’nin Kilikya’daki yetimlerin İstanbul’a nakline karar verdiğini ve bu amaçla gerekli izinleri alma çalışmalarının başlatıldığını bildiriyordu. Bristol bu oldubitti karşısında oldukça rahatsız olmuştu fakat kızgınlığını belli etmeden Dr. Peet’e bu karara nasıl varıldığını sordu. Cevap, bunun, Dr. Peet, MacCallum ve Dr. Huntington’dan oluşan İdari Komite’nin kararı olduğu şeklindeydi. Oysa o esnada MacCallum Mısır’daydı ve karar Peet ile Huntington tarafından alınmıştı. Brsitol, NER idarecilerinin kendisine karşı dürüst olmadıklarını fark etmişti, hadiseyi günlüğüne; “… bu olay ve görüşme esnasında ortaya çıkan diğerleri bende Dr. Huntington ve Dr. Peet’in bana karşı tamamen dürüst olmadıkları izlemini oluşturdu…” şeklinde kaydetti. Bristol’a rağmen yetimlerin İstanbul’a nakline karar verilmiş fakat bunun için Bristol’un da rızası alınmak istenmişti. Çünkü nakil araçları ve resmi idareciler tamamen Bristol’un emri altındaydı ve kendisinin rızası olmadan böyle bir tahliyenin gerçekleştirilmesi çok zordu. Yine de Bristol rıza göstermezse başka yollar denenerek amaca ulaşılmaya çalışılacaktı.75 NER idarecileri Bristol’a son telgraftan sonra şartların değiştiğini ve sahadaki NER çalışanlarının yetimlerin naklini talep ettiğini söyledi. Oysa, NER’in saha görevlileri uzun süredir yetimhanelerin İstanbul’a nakli için talepte bulunuyor, Türk-Fransız Antlaşmasını bir fırsat olarak değerlendirmek istiyordu. Bristol’u rahatsız eden diğer olgu, tüm Amerikan yardım gücünün sadece Ermeniler için seferber edilerek, büyük çoğunluğu teşkil eden Türklerin yok sayılmasıydı. Bu yaklaşım bölgedeki Amerikan prestijini de sarsıyordu. Bristol Dr. Peet’e, “… Milliyetçiler bir gün iktidara gelirlerse misyonerlerin görevlerini yapmakta zorluklarla karşılaşacağını düşünmüyor musun diye sordum, evet düşünüyorum dedi fakat onların haklarını Amerikan tesiri ile aşabileceğime inanıyorum cevabını verdi…”. Misyoner Peet, Türkiye’nin gelişebilmek için Amerika’nın dostluğuna ve yardımına ihtiyaç duyduğuna ve TBMM güçleri iktidarı ele alsa bile kapitülasyonların yürürlükte kalacağına inanıyordu, Bristol’a verilen cevap da bunun en açık deliliydi. Görüşme sonunda Bristol, NER idarecilerini kararlarından vazgeçiremeyeceğini görerek, işgal komitesinden izin almadan ellerindeki telgrafı Kilikya’ya göndermemelerini istedi.76 72 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 22, 1921. s. 2. Garabed M. Missirian, “Armenia in the Agonies of National Crucifixion”, The Journal of Race Development, S. 6, No. 3, Ocak 1916. s. 324-325. 74 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 28, 1921. s. 1. 75 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 28, 1921. s. 1-2. 76 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 28, 1921. s. 2-3. 73 22 Bu tartışmaların içinde 1922 yılında girildi. Ocak ayı başında, Hamid Bey ve H. Hulusi Bey Bristol ile görüşerek Ankara’dan gelen Kilikya ile ilgili telgrafı ilettiler. Telgrafta; “Ermeniler tarafından Kilikya’dan göç etmek için gösterilen heyecan ve panik hali, daha önce burada yapmış oldukları mezalimleri örtmek ve masum olduklarını göstermek içindir” denmişti. Kilikya’daki Taşnak, Hınçak kalıntısı komitacı Ermenilerin paniklemesinin nedeninin Fransız işgali süresince işledikleri cinayetlerin ve mezalimlerin ortaya çıkması korkusu olduğu bildiriliyordu. Hükümet, hiçbir Hıristiyan azınlığın zarar görmemesi için gerekli tedbirleri almaya çalışmaktaydı. Görüşmede Bristol, “Türkler, hiçbir Hıristiyan vatandaşa zarar gelmeyecek dediğinde kimsenin bu söze inanmadığını, fakat Kilikya’daki durumun milliyetçilerin kendilerini ispatlamak için iyi bir şans olduğunu” söyledi.77 Öğleden sonra Türk Kızılay’ının Müdürü Hamid Bey, Hüseyin [Hulusi] Bey ile geldi. Hamid Bey Ankara Hükümeti’nin İstanbul’daki temsilcisi olarak da bilinmekteydi. Hamit Bey bana Ankara Hükümeti’nden almış olduğu şu şekildeki bir telgrafı verdi; “Ermeniler tarafından Kilikya’dan göç etmek için gösterilen heyecan ve panik hali, daha önce burada yapmış oldukları mezalimleri örtmek ve masum olduklarını göstermek içindir. “Hükümetin almış olduğu tedbirler ve göstermiş olduğu şefkat sonucu herhangi bir kaza/olay meydana gelmemiş ve gelecekte de herhangi bir [olumsuzluk yaşanacağını] düşünmemekteyiz. Hamid Bey’e, Milliyetçilerin Kilikya’da düzeni koruyabilmesini ve benim onlara olan güvenimi boşa çıkartmayarak herhangi bir mezalimin işlenmesine izin vermemelerini ümit ettiğimi söyledim. O, [Hamid Bey] Kilikya’daki Hıristiyan azınlıkları korumak için planlarını uygulamaya koyacaklarını söyledi. Ona, çok sayıda insanın Türkler tarafından verilen bu tür güvencelere inanmadığını ve bunun Milliyetçilerin bu çeşit güvenceleri verebileceğini ve [verdikleri güvenceleri] tutabileceğini gösterebilmek için çok iyi bir fırsat olduğunu söyledim. Hamid Bey’e, Kilikya’da çalışan bizim Amerikalılarımıza Ermenilerin buradan ayrılmalarını teşvik etmemelerini ve kendilerinin orada kalarak ülkenin tekrar yapılanmasına destek için ihtiyacı olan tüm sınıflara yardım sağlamalarını söylediğimi ilettim. Bununla birlikte bizim bazı Amerikalılarımız yaklaşık 250 yetimle birlikte [Kilikya’dan] ayrılmışlardı fakat diğerleri orada kalmaya devam ediyordu ve ben kendi adıma Türklerin yetimhaneleri, din, mezhep ve ırk ayrımı olmaksızın tüm yetimlere tahsis etmeleri teklifinde bulundum. Bu yetimhanelerde elbette farklı din ve ırktan olan çocuklar ayrı bölümlere sahip olacaklardı fakat yetimhanelerde kesinlikle dini ibadet/ayin ya da öğretim olmayacaktı. 78 Bristol, yetimhanelerin idaresi ile ilgili bu idealist fikirlerini daha önce NER idarecilerine de anlatmış fakat istediği desteği bulamamıştı. Hamit Bey’in Bristol’a olumlu ya da olumsuz cevap verebilmesi için Ankara’dan talimat alması gerekiyordu. Fakat, tüm bu iyi niyetli girişimlerin 1922 yılı başında çok fazla uygulanabilirliği yoktu. Çünkü bu yıla kadar NER’in, misyonerlerin ve işgalcilerin tavır ve yaklaşımları yüzyıllarca beraber yaşamış olan Türkleri ve diğer ırkları düşman haline getirmişti. Ermeni komitacıların özellikle son sekiz yılda işlemiş oldukları mezalimler ve bunun sonucunda gelen 1915 Tehciri geleceğe dair ümitleri alıp götürmüştü. Tüm bunlara son birkaç yılda Rum eşkıyalarının katılmış olması ve bu katılımın teşvik edilmesi var olan ırklar arası nefreti daha da artırmıştı ve Ermenilerin Kilikya’da bir devletçik kurma hayalleri kendileri için ve tedhiş hareketlerine destek vermeyen masum Ermeniler için bir felaketle sonuçlanmıştı. Sonuç Osmanlı azınlıkları içinde en son isyan edenler arasında Ermeni tebaa gelir. Buna rağmen Osmanlı topraklarında en fazla tedhiş eyleminde bulunun komitacı gruplar da yine Ermeni tebaanın içinden çıkmıştır. Mondros Ateşkesi imzalanmadan önce Ermeni komitacılar birkaç kez bağımsız bir devlet kurmayı denemişlerdi lakin bazen Rusya bazen de İngiltere ya da Fransa desteğinde gerçekleştirilen bu girişimler başarıya ulaşamamıştı. 77 78 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 3, 1922. s. 1-2. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 3, 1922. s. 1-2. 23 Mondros Ateşkesi Ermeni komitacılar tarafından beklenen fırsat olarak görüldü ve özellikle Klikya havalisinde bir devletçik kurulması için bu sefer Fransa desteğinde tedhiş eylemleri başlatıldı. Klikya’daki tedhiş eylemleri Avrupa ve Amerikan kamuoyunda sanki Ermeniler katlediliyormuş gibi olaylar ters yüz şekle sokularak servis edildi. Ermeni komitacıların bu dönemdeki en büyük yardımcısı Anadolu’da görev yapmakta olan misyonerlerdi. Amiral Bristol söz konusu şartlar altında İstanbul’da göreve başladı ve olayları tarafsız bir gözle hem Washington’a raporları hem de savaş günlüklerine kaydetti. Fransa’nın Klikya işgali başarısız olduğu için Ermeni komitacıların son ümidi Sevr sonrasında ABD Başkanı Wilson tarafından çizilecek olan Türk-Ermeni sınır haritasını gündeme aldılar. Kaynakça A-Arşiv Belgeleri Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 7, 1922- February 14, 19203. Library of Congress Manuscript Division, LCMD, Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, March 1, 1923- July 24, 1923. TBMM Gizli Celse Zabıtları, D. 1, C. 3, İctima Senesi: 3, 28 Kanunusani 1339 (28 Ocak 1923), 182. İçtima, 2. Celse. TBMM, Zabıt Ceridesi, D. I, C. 28, İçtima Senesi: 4, Yirminci İçtima, 1. Celse, 8 Nisan 1339 (1923). B-Diğer Kaynaklar Berber, Engin, “Mübadeleye Bugünden Bakmak”, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2005. Bilmez, Bülent, “The Place of the Turkish Independence War in the American Press (19181923)”, Turkish Yearbook, C. 31. Ankara 2000. Çiçek, Kemal “Amerikan Ermeni Derneklerinin Lozan Görüşmeleri Esnasındaki Faaliyetleri”, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2005. DeNevo, John, American Interests and Policies in Middle East, 1900-1939, 2nd Edition, Minnesota: University of Minnesota. 1968. Edwin L. James, “Shadow of Failure Seen at Lausanne”, New York Times, November 30, 1922. ________, “Turks Blocked in Attempt to Regain Western Thrace”, New York Times, November 23, 1922. ________, “Turks Proclaim Banishment Edict to 1.000.000 Greeks”, New York Times, December 2, 1922. ________, “Shadow of Failure Seen at Lausanne”, New York Times, November 30, 1922. Gordon, Leland J., “Turkish American Controversy Over Nationality”, The American Journal of International Law, 25 (4). ________, American Relations with Turkey, 1830-1930 An Economic Interpretation, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1932. Grabill, Joseph L. Protestant Diplomacy and the Near East, Missionary Influence on American Policy, 1810-1927, Minnesota: University of Minnesota, 1971. s. 214. Grew, Joseph C., Atatürk ve İnönü, Bir Amerikan Elçisi’nin Hatıraları, (Çev. Muzaffer Aşkın), İstanbul: Akşam Kitap Kulübü. 1966. Jeffrey, Keith Sharp, “Lord Curzon and the Use of Secret Intelligence at the Lausanne Conference: 1922-1923”, Turkish Year Book, 1993. s. 85-86. 24 Karacan, Ali Naci, Lozan, 2. Baskı, Haz. Hulusi Turgut, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010. Köse, İsmail, “Woodrow Wilson'un Ermeni Hamiliği Teşebbüsü ve Ermenistan Görevine Giden General Harbord Askeri Kurulu”, Türk Dünyası Araştırmaları , S. 108, 2014. s. 53-88. Los Angeles Times, “Secret Treaties at Lausanne”, November 29, 1922. Los Angeles Times, “Turk Must Sign Lausanne Pact or Fight”, January 26, 1923. Malkasian, Mark “The Disintegration of the Armenian Cause in the United States, 19181927”, International Journal of Middle East Studies, 1984, 16 (3). Marashlian, Levon, The Armenian Question from Sérves to Lausanne, Economics and Morality in American and British Policies 1920-1923, Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of California, 1992. Meray, Sehal L., Lozan Konferansı Tutanaklar-Belgeler, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1969. C. I-VIII. New York Times, “Constantinople Press Attacks Mr. Child”, January 15, 1923. New York Times, “Curzon Confers With Ismet Pasha”, January 15, 1923. New York Times, “Ismet Quitting Lausanne”, February 7, 1923. New York Times, “Turks Declare Plans to Slay Armenians, Dr. Barton Reports Nationalists Prepared for Massacres When Allied Troops Withdrew”, February 1920. New York Times, “Turks Wants to Stay Greeks to Return”, February 8, 1923. s. 2. Pasley, Kaye Suzanne, The Collapse of British Imperilasm in Turkey 1919- to 1923, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Mississippi State University. 1998. Papers Related to The Foreign Relations of US 1923, C. II, Washington: Government Printing Office, 1938. Semiz, Yaşar, Türk Amerikan Münasebetleri Işığında Chester Demiryolu Projesi 1909-1926, Ankara: Sakarya Kitabevi, 1995. Sonyel, Salahi R., “İngiliz Gizli Belgelerine Göre Lozan Konferansı’nın Perde Arkası”, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2005. Şimşir, Bilal “Lozan’a Göre Azınlıklar”, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2005. ________, “Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey’in Vaşington Büyükelçiliği (1920-1927)”, Belleten, Ankara: C. XLI, S., 162, Nisan 1997. The Mail, Turks Force Crises, December 3, 1922. Turan, Ömer, “Lozan Konferansı’nda Amerikan Misyonerleri”, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2005. Wall Street Journal, “United States Supports Allies Against Turks”, December 29, 1922. Washington Post, “Turkish Faith”, December 30, 1922. 25