Adile Sultan Sarayı`nın Tarihçesi

advertisement
Adile Sultan Sarayı’nın Tarihçesi
134 yıllık bir kültür varlığı...
Sultan Abdülmecid, 1856 yılında satın aldığı konağı, çok sevdiği kız kardeşi Adile Sultan’a
yazlık ikametgah olarak vermek istemiştir. Ancak bu isteğini, Sultan Abdülmecid’ten sonra tahta çıkan
kardeşi Sultan Abdülaziz yerine getirmiştir. 1861’de Sultan Abdülaziz , eşsiz manzarasına karşılık,
harap durumda bulunan konağı yıktırarak, yerine şimdiki sarayı yaptırmıştır. Sarayın mimarının, kesin
olmamakla birlikte, tarihsel araştırmalarda "Hassa mimarı Sarkis Balyan ya da aynı aileden Kirkor
Balyan" olduğu belirtilmektedir.
Osmanlı Hanedanı içinde divan
sahibi tek kadın şair olarak tanınan Adile
Sultan’ın, Kandilli’nin imarına katkıda
bulunduğu, yoksullara yardım ettiği, eğitim
konularına ilgi duyduğu bilinmektedir. Çok
sevdiği eşini ve dört kızını genç yaşlarda
kaybettikten sonra, bu güzel sarayda
oturmak istememiş ve 1868 yılında sarayı
terketmiştir. Adile Sultan 1901 yılında da
sarayı Milli eğitime bağışlayarak vefat
etmiştir.
İkinci Meşrutiyet’in kişi özgürlüğü ve kadın haklarını da kapsayan reformist hareketleri
arasında, ilk Meclis-i Mebusan Başkanı Ahmed Rıza Bey ile ilk kadın gazetecimiz olan kız
kardeşi Selma Rıza Hanım’ın çabalarıyla Adile Sultan Sarayı bir eğitim yuvasına dönüştürülmüştür.
Ali rıza Bey ve Selma Rıza Hanım kadınların iyi eğitilmesiyle ilgili konularda gönüllü, ateşli, kararlı ve
güçlü bir savaş vermişlerdir. Ahmed Rıza Bey, yüksek öğrenimi için gittiği Fransa’da siyasal ve
kültürel hareketleri izlemiş, Jön Türklerin etkinliklerinde yer almış; yurda döndükten sonra da II.
Abdülhamit’e mektuplar yazarak; Doğu kültürünün Batı kültürüyle yoğrulmasını, eğitim sisteminde
köklü değişimler yapılmasını öneren, çetin kişiliğiyle tanınmış bir aydındır. Selma Rıza Hanım ise
Sorbonne Üniversitesi’nde yetişmiş, özellikle kız öğrencilerin çok iyi koşullarda okutulmasını amaç
edinerek bu konuda sürekli makaleler yazan bir Türk kadınıydı. İki kardeş, Galatasaray Lisesi gibi
yabancı dille öğretim yapan yatılı bir kız lisesi açılması için uygun bir bina bulmak istemişlerdi. Ahmed
Rıza Bey, Boğaziçi’nin en güzel tepesinde 40 yıldır harap duran Adile Sultan Sarayı’nı
düşünmekteydi. O dönem padişahı II. Abdülhamit Han eğitim alanında kullanılması koşuluyla
sarayın bağışına izin vermiştir.
Ali Rıza Bey, sarayın onarımı ve yatılı okula dönüştürülmesi için dar bütçeli Maarif Nezareti’ne
yük olmaktan kaçınmak üzere bir komisyon kurulmasını sağlamıştır. Yine saray restorasyonu için
yardım derneklerinden ve varlıklı kişilerden toplanan bağışlar toplanmış, piyangolar düzenlenmiştir.
Ancak Balkan Savaşı, Birinci Dünya Harbi, İstanbul’da art arda çıkan büyük yangınlar gibi, her atılıma
sekte vuran, aman vermez engellerle karşılaşmışlardır. Nihayet rüya, 1916 yılında gerçekleşmiş ve
Türkiye’nin ilk yatılı kız lisesi "Adile Sultan İnas Mekteb-i Sultanisi" adıyla, yuva-ilk-orta-lise
bölümleriyle bir Alman müdürün yönetiminde eğitime açılmıştır.
Zamanla okulun öğrenci sayısı artıp saray binası ihtiyaca cevap veremediğinden, 1968 yılında
lisenin korusu içinde yeni bir bina yapılarak öğretim birimleri buraya taşınmıştır. Sarayda ise
yemekhane, yatakhane, çamaşırhane, etüd odaları vb. kalmıştır.
1986 yılında, Saray bir elektrik
kontağının neden olduğu yangın sonucu
bir gecede harabeye dönüşmüştür.
1986 yılındaki yangın sonunda dört
duvar halinde kalan tarihi yapı, KANKEV’in
uzun ve zorlu çabalarıyla yeniden hayata
geçirilmiştir. Sakıp Sabancı’nın deyişiyle
"örnek bir kültür ve sanat merkezi"
olarak yeniden
toplumun
hizmetine
girmiştir.
5625 metrekare kullanım alanı olan ve aslına uygun biçimde restore edilen merkezde, 500
kişilik toplantı/ziyafet salonu, 200 kişilik toplantı salonu, kokteyl ve sergiler için 1300 metrekarelik
salon, 20 adet seminer odası, müze, 150 kişilik restoran, 60 kişilik kafeterya bulunmaktadır.
Kaynakça: http://www.adilesultan.org/detay.asp?ContentID=87
http://www.adilesultan.org/fotolist.asp?cat=1
Download