tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
FİNANSMAN BİLİM DALI
ULUSLARARASI FİNANS MERKEZLERİ VE İSTANBUL
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Gürkan BİRİ
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Metin Kamil ERCAN
Ankara 2013
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
FİNANSMAN BİLİM DALI
ULUSLARARASI FİNANS MERKEZLERİ VE İSTANBUL
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Gürkan BİRİ
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Metin Kamil ERCAN
Ankara 2013
i
ÖZET
BİRİ, Gürkan. Uluslararası Finans Merkezleri ve İstanbul, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara,2013
Finans merkezi fon arz ve talebinin karşılaştığı, uluslararası finans
merkezi ise uluslar arası fon arz ve talebinin karşılaştığı kenttir. Uluslararası
finansal hizmetler pastasından pay alabilmek rekabetçi finans merkezi
olmaya bağlıdır.
Türkiye’nin 2023 yılında Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri
olma planını tamamlayıcı olarak, İstanb ul Uluslararası Finans Merkezi ana
planı hazırlanmıştır.
Buradaki temel soru, Türkiye’de dünya çapında, değer yaratacak bir
finans merkezi kurulabilir mi? İstanbul’un potansiyeli öncelikli olarak bölgesel
finans merkezi olabileceği şeklinde değerlendirilmiştir. Bu konumu gelindikten
sonra potansiyeli arttırılarak uluslararası finans merkezi olabileceği sonucu
ortaya çıkmıştır.
Anahtar Sözcükler:
1. Finans merkezi
2. Uluslararası arz
3. Uluslararası talep
4. Rekabet
5. Bölgesel finans merkezi
ii
ABSTRACT
BİRİ, Gürkan. Global Financial Centres and Istanbul, Master Thesis,
Ankara 2012
A financial centre is a city in which demand and supply of funds meets.
An international financial centre is a city in which international demand and
international supply of funds meets. To take advantage of the improvement of
international financial services depends on being a competitive financial
centre.
Integral to Turkey’s plan to make its economy one of the world’s 10
largest by 2023, designed master plan for the Istanbul International Financial
Center (IIFC) is now in construction
The primary question posed was: “Is it feasible to develop a worldclass, value generative financial centre in Turkey? Istanbul’s potential is
evaluated that as a priority it should be a regional financial center. After all,
concluded that when it meet the condition of regional financial center, it could
reach the position of international financial center by increasing its potential.
Key Words:
1. Financial centre
2. International demand,
3. International supply,
4. Competitive
5. Regional financial centre
ÖNSÖZ
Yaşanan ekonomik krizden sonra finans merkezlerinin önemini
kaybedeceği ile ilgili olarak ortaya atılan argümanlar şu an için gerçekleşecek
gibi görülmemektedir. Bununla beraber, finans merkezi olma veya bu
konumu koruma konusunda yaşanan rekabet üst seviyededir. Son yıllarda
finans merkezi olarak konumlana şehirlerin sayısı hızla artmaktadır.
Geçmişi 30 yıl öncesine dayanmasına karşın İstanbul’un uluslararası
finans merkezi olması sorunu son zamanlarda ülkemizde yoğunluklu olarak
tartışılan önemli konulardan biridir. Konunun ülkemizin ekonomik düzeyini,
finansal hizmetler sektörünü ve genel olarak finans sistemini doğrudan
etkilemesi; ülkemizin milli geliri üzerindeki etkileri ile uluslararası saygınlık ve
prestijini artırma potansiyeli de konunun önemini artırmaktadır.
Bu tez çalışmasında, İstanbul’un ülkemizin finans merkezi olarak
mevcut durumu ve uluslararası finans merkezi olabilmesinin koşulları altında,
mevcut finans merkezleri ile rekabet edebilir düzeyde bir finans merkezi
olabilirliği incelenmeye çalışılmıştır.
Bu çalışma sürecinde, danışmanım Prof. Dr. Metin Kamil ERCAN
hocama ve araştırmalarımda yardımlarını esirgemeyen sevgili eşim Özlem
Kuzay BİRİ ’ye teşekkürlerimi sunuyorum
Gürkan BİRİ
Nisan 2013
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET ........................................................................................................................ i
ABSTRACT............................................................................................................ ii
ÖNSÖZ................................................................................................................... iii
İÇİNDEKİLER ....................................................................................................... iv
KISALTMALAR LİSTESİ...................................................................................xii
TABLOLAR LİSTESİ.........................................................................................xiv
ŞEKİLLER LİSTESİ......................................................................................... xvii
GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
FİNANS MERKEZİ KAVRAMI, TARİHSEL GELİŞİMİ VE ORTAYA
ÇIKMA NEDENLERİ
1.1. FİNANS MERKEZİ KAVRAMI ..................................................................... 5
1.1.1.Uluslararası Finans Merkezi .................................................................. 6
1.1.2.Bölgesel Finans Merkezi ........................................................................ 7
1.1.3.Ulusal Finans Merkezi ............................................................................ 7
1.1.4.Niche (Özellikli) Finans Merkezi/Ürün Odaklı Finans Merkezi ......... 8
1.1.5.Off-Shore Finans Merkezi ...................................................................... 8
1.2.FİNANS MERKEZLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ .................................... 9
1.3.FİNANS MERKEZLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ ....................15
v
1.3.1.Finansal Sistemin Küreselleşmesi......................................................15
1.3.2.Finansal Merkezlerin Yarattığı Pozitif Dışsallık ................................18
1.3.3.Yetişmiş İnsan Gücünün Etkisi ...........................................................18
1.3.4.Kümelenme Stratejisinin Yatırımcılarca Tercih Edilmesi ................21
1.3.5.Uluslararası Fon Akımlarının Artan Hacmi........................................23
1.3.6.Teknolojik Gelişmeler ...........................................................................24
1.4.FİNANS MERKEZİ OLMA ÖLÇÜTLERİ....................................................25
1.4.1.Ayırt Edici Temel Faktörler ..................................................................26
1.4.1.1. Politik İstikrar.................................................................................26
1.4.1.2.Coğrafi Konum ve Yakınlık ..........................................................26
1.4.1.3.Birincil Düzenlemeler ve Düzenleyici Kurumlar ........................27
1.4.1.4.Mali Ortam ve Sorumluluklar .......................................................27
1.4.1.5.Yasal Ortam ...................................................................................28
1.4.2.Rekabet İçin Göreceli Faktörler ..........................................................29
1.4.2.1.Nitelikli İş Gücü ..............................................................................29
1.4.2.2.Ürüne Özel Düzenleme ve Vergilendirme .................................30
1.4.2.3.Altyapı .............................................................................................30
1.4.2.4 Gelir Yaratma Potansiyeli ............................................................30
1.4.2.5.Profesyonel Hizmetlere Erişim ....................................................31
1.4.2.6.İş Yapma Maliyeti ..........................................................................31
1.4.2.7.İşletme Lehine Tutum ...................................................................32
1.4.3.Fark Yaratan Faktörler .........................................................................33
1.4.3.1.İmaj ..................................................................................................33
1.4.3.2.Yaşam Tarzı ...................................................................................33
vi
İKİNCİ BÖLÜM
FİNANS MERKEZLERİNİN EKONOMİ İÇİNDEKİ YERİ
2.1.DÜNYADAKİ ULUSLARARASI FİNANS MERKEZLERİ ........................35
2.2.FİNANS MERKEZLERİNDE İŞLEM GÖREN PİYASALAR ...................39
2.2.1.Hisse Senedi Piyasaları .......................................................................43
2.2.2.Emtia Piyasası .......................................................................................45
2.2.3.Döviz Piyasası .......................................................................................46
2.2.4.Tahvil Piyasası.......................................................................................47
2.2.5.Vadeli İşlemler Piyasası .......................................................................48
2.3.FİNANS MERKEZLERİNİN ÜLKE EKONOMİLERİNE KATKILARI .....49
2.3.1.Uluslararası Finans Merkezi Olmanın Etkileri ..................................49
2.3.1.1.Makroekonomik Açıdan Etkileri ...................................................50
2.3.1.2.Milli Gelir Üzerine Etkileri .............................................................51
2.3.1.3.İstihdam Üzerine Etkileri ..............................................................52
2.3.1.4.Finansal Piyasaların Derinliği Üzerine Etkileri ..........................52
2.3.1.5.Verimlilik Artışı Üzerine Etkileri ...................................................53
2.3.1.6.Nitelikli İşgücü ve Eğitim Üzerine Etkileri ..................................53
2.3.1.7.Yabancı Sermaye Hareketleri Üzerine Etkileri .........................54
2.3.1.8.Kurulum Açısından Etkileri...........................................................55
2.3.1.9.Kara Para Aklanma Riski Açısından Etkileri .............................55
2.3.1.10.Mali Sorunların Bulaşıcılığı Üzerine Etkileri ............................56
2.3.1.11.Unvanın Kayganlığı Açısından Etkileri ....................................56
vii
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İSTANBUL’UN FİNANS MERKEZİ OLMA POTANSİYELİ
3.1.DÜNYA SAHNESİNDE TÜRKİYE’NİN YERİ ...........................................57
3.1.1.Türkiye’nin Dünya Üzerindeki Yeri ve Önemi ...................................57
3.1.2.Küreselleşmenin Türkiye’ ye Etkileri ..................................................60
3.1.2.1.Küreselleşmenin Olumlu Yanları ................................................62
3.1.2.2.Küreselleşmenin Olumsuz Yanları .............................................62
3.1.3.Türkiye’nin Nüfusu ................................................................................63
3.1.4.Türkiye’nin Yumuşak Gücü..................................................................65
3.1.5.Türkiye Ekonomisi .................................................................................66
3.1.5.1.Türkiye’de Finansal Hizmetler Sektörü ......................................72
3.1.5.2.Türk Ekonomisinin Yıllık Büyüme Oranları................................77
3.1.5.3.Türk Ekonomisinde Yabancı Yatırımların Büyüklüğü ..............78
3.1.6.Türkiye Finansal Yeterlilik Araştırması ..............................................82
3.1.6.1.Finansal Okur-Yazarlık .................................................................83
3.1.6.2.Bütçe Yönetimi ve Borçlanma .....................................................83
3.1.6.3.Finansal Planlama.........................................................................84
3.1.6.4.Finansal Ürün Seçimi....................................................................85
3.1.6.5.Para İdaresiyle İlgili Bilgi Edinme ................................................86
3.2.İSTANBUL’UN TARİHİ, GENEL YAPISI VE EKONOMİSİ.....................88
3.2.1.İstanbul’un Tarihi ...................................................................................88
3.2.2.İstanbul’un Önemi .................................................................................89
3.2.3.İstanbul Nüfusu......................................................................................92
viii
3.2.4.İstanbul’un Ekonomik Verileri ..............................................................93
3.2.4.1.Finans Sektörü İçerisindeki Payı ................................................93
3.2.4.2.Milli Gelir İçerisindeki Payı ...........................................................95
3.2.4.3.İhracat Rakamları Açısından .......................................................99
3.2.4.4.Yabancı Yatırımlar Açısından................................................... 100
3.2.4.5.İstanbul’da Faaliyet Gösteren Borsalar................................... 103
3.2.4.5.1 İMKB ..................................................................................... 103
3.2.4.5.2.VOB ...................................................................................... 104
3.2.4.5.3.Kıymetli Madenler Borsaları.............................................. 105
3.2.4.5.4.Altın Borsası ........................................................................ 106
3.2.4.5.5.Enerji Borsası ...................................................................... 107
3.2.4.5.6.İstanbul Karbon Borsası .................................................... 108
3.2.4.5.7.İstanbul Metal Borsası ....................................................... 110
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İSTANBUL ULUSLARARASI FİNANS MERKEZİ OLABİLİR Mİ?
4.1.İFM STRATEJİ VE EYLEM PLANI ......................................................... 111
4.1.1.İFM Strateji ve Eylem Planındaki Öncelikler.................................. 111
4.1.2.İFM Projesinin Hedefleri .................................................................... 113
4.1.3.Finansal Ürün ve Hizmet Çalışma Grubu....................................... 114
4.1.4.Organizasyon Çalışma Grubu.......................................................... 118
4.1.5.Tanıtım ve İmaj Çalışma Grubu ....................................................... 119
4.1.6.Altyapı Çalışma Grubu ...................................................................... 120
ix
4.1.7.Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Çalışma Grubu .................... 122
4.1.8.İnsan Kaynakları Çalışma Grubu..................................................... 122
4.1.9.Vergi Çalışma Grubu ......................................................................... 124
4.1.10.Hukuk Çalışma Grubu ..................................................................... 125
4.1.10.1.Tahkim ....................................................................................... 126
4.1.10.2.Arabuluculuk ............................................................................ 127
4.1.11.Altyapı Komitesi ............................................................................ 127
4.1.11.1.Alt Yapı Komitesi Çalışmalarının Hedefleri....................... 128
4.1.11.1.1.Kümelenme .................................................................... 128
4.1.11.1.2.Eğitim .............................................................................. 129
4.1.11.1.3.Sağlık .............................................................................. 129
4.1.11.1.4.Turizm ve Konaklama................................................... 130
4.1.11.1.5.Ofis ve Konut ................................................................. 130
4.1.11.1.6.Ulaşım ............................................................................. 131
4.2.FİNANS MERKEZLERİNİN GENEL STRATEJİLERİ .......................... 133
4.2.1.Vergi Uygulamaları ............................................................................ 135
4.2.2.Finansal Ürünler ................................................................................. 136
4.2.3.Sermaye Hareketleri .......................................................................... 137
4.2.4.Sigortacılık Ve Reasürans Hizmetleri ............................................. 138
4.2.5.Varlık Yönetimi.................................................................................... 139
4.3.İSTANBUL KÜRESEL FİNANS MERKEZİ OLMA YOLUNDA HANGİ
NOKTADADIR? ................................................................................................ 140
4.3.1.İstanbul’un Mevcut Durumu.............................................................. 142
4.3.1.1.Yasal Altyapı ............................................................................... 142
x
4.3.1.2.Finans Piyasalarına Yakınlık .................................................... 143
4.3.1.3.Vergi Uygulamaları..................................................................... 144
4.3.1.4.Nitelikli İş Gücü ........................................................................... 145
4.3.1.5.Tasarruf Oranının Düşüklüğü ................................................... 147
4.3.1.6.Vadeli İşlemler ve Borsa ........................................................... 148
4.3.1.7.Sermaye Piyasaları .................................................................... 149
4.3.1.8.Yaşam Tarzı ve İmaj .................................................................. 152
4.3.1.9.İş Ortamı ...................................................................................... 153
4.3.1.10.Ulaşım ve Altyapı ..................................................................... 154
4.4. İSTANBUL’UN ULUSLARARASI KONUMU ........................................ 154
4.4.1.Finansal Gelişmişlik Endeksindeki Yeri .......................................... 155
4.4.2.Ticaret Merkezleri Arasındaki Yeri .................................................. 157
4.4.3.İş Yapma Kolaylığı ............................................................................. 160
4.4.4.Dünya Borsaları Arasındaki Yeri ..................................................... 163
4.4.5.Uluslararası Yatırımlardaki Yeri ....................................................... 168
4.4.6.Uluslararası Finans İndeksindeki Yeri ............................................ 171
4.4.7.Uluslararası Finans Merkezleri Gelişim İndeksi ............................ 173
4.4.8.Uluslararası Finans Merkezleri Arasındaki Yeri ............................ 174
4.5.SEÇİLEN RAKİPLERE KARŞI GENEL BİR KARŞILAŞTIRMA ......... 181
4.5.1.Finans Merkezi Sıralaması Açısından ............................................ 181
4.5.2.İş Gücü Açısından.............................................................................. 182
4.5.3.Marka ve İmaj Açısından .................................................................. 184
4.5.4.Yasal Haklar Açısından ..................................................................... 185
4.5.5.Politik ve Ekonomik İstikrar............................................................... 185
xi
4.5.6.Uluslararası Piyasa Güveni .............................................................. 186
4.5.7.İş Yapma Kolaylığı ............................................................................. 186
4.5.8.Uluslararası Standartlar .................................................................... 187
4.5.9.Ulaşım Altyapısı.................................................................................. 187
4.5.10.Yaşama Maliyeti ............................................................................... 188
4.5.11.İş Yapma Maliyetleri ........................................................................ 188
BEŞİNCİ BÖLÜM
İSTANBUL FİNANS MERKEZİ İÇİN YAPILACAKLAR
5.1.İSTANBUL’UN ATMASI GEREKEN ADIMLAR .................................... 192
5.1.1.Hukuki Altyapı ..................................................................................... 196
5.1.2.Mali Sistem.......................................................................................... 199
5.1.3.Bankacılık ve Sigorta ......................................................................... 202
5.1.4.Düzenleyici Yapı................................................................................. 205
5.1.5. İnsan Kaynakları ............................................................................... 207
5.1.6.Eğitim ................................................................................................... 208
5.1.7.Fiziki Altyapı ........................................................................................ 209
5.1.8.İmaj ....................................................................................................... 211
5.1.9. İstikrar Ortamı .................................................................................... 213
5.1.10. İstanbul’un Potansiyeli ................................................................... 214
SONUÇ .............................................................................................................. 217
KAYNAKÇA ...................................................................................................... 220
xii
KISALTMALAR LİSTESİ
AB
: Avrupa Birliği
ABD
: Amerika Birleşik Devletleri
a.g.e.
: adı geçen eser
a.g.m.
: adı geçen makale
BAE
: Birleşik Arap Emirlikleri
BDDK
: Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu
BFM
: Bölgesel Finans Merkezi
BM
: Birleşmiş Milletler
BSMV
: Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
çev.
: Çeviren
CHX
: Chicago Stock Exchange
DPT
: Devlet Planlama Teşkilatı
ECO
: Economic Cooperation Organization
EEX
: Avrupa Enerji Borsası
GaWC
: Global and World Cities
GFCI
: Global Financial Centers Index
GSMH
: Gayri Safi Milli Hasıla
GSYİH
: Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
HIBOR
: Hong Kong Interbank Offered Rate
IFC
: International Financial Centre
IMF
: International Money Fund
ISTIBOR
: Istanbul Interbank Offred Rate
xiii
İAB
: İstanbul Altın Borsası
İBB
: İstanbul Büyükşehir Belediyesi
İFM
: İstanbul Finans Merkezi
İMKB
: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
İTO
: İstanbul Ticaret Odası
KDV
: Katma Değer Vergisi
NAFTA
: North American Free Trade Agreement
NASDAQ
:National
Association
of
Securities
Dealers
Automated
Quotations
NATO
: North Atlantic Treaty Organization
NYSE
: New York Stock Exchange
s.
: Sayfa
S.
: Sayı
SPK
: Sermaye Piyasası Kurulu
TBB
: Türkiye Bankalar Birliği
TCMB
: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
TOBB
: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TSPAKB
: Türkiye Sermaye Piyasası ve Aracı Kuruluşlar Birliği
UFM
: Uluslararası Finans Merkezi
WB
: The World Bank
YPK
: Yüksek Planlama Kurulu
xiv
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. Uluslararası Finans Merkezlerinin Sınıflandırılması ...........................36
Tablo 2. Para ve Sermaye Piyasaları Özellikleri ................................................40
Tablo 3. Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ...............................................64
Tablo 4. Ülkelerin Yumuşak Güç Listesi Sıralaması ..........................................65
Tablo 5. 2009 Yılı İtibariyle Dünya Ekonomileri Sıralaması (Milyar Dolar) ....68
Tablo 6. 2010 Yılı Dünya Ekonomileri Sıralaması..............................................69
Tablo 7. 2011 Yılı Dünya Ekonomileri Sıralaması..............................................70
Tablo 8. Türkiye’nin 10 Yıllık Büyüme Oranları ..................................................72
Tablo 9. 1980-2000 Yılları Arasında Banka ve Şube Sayısı ............................74
Tablo 10. Bankacılık Sektörünün Yapısal Göstergeleri (2004-2010)..............75
Tablo 11. Bankaların Aktif Toplamı (Bin TL) .......................................................76
Tablo 12. Türkiye’nin 10 Yıllık Büyüme Oranları ................................................77
Tablo 13. Büyüme Oranlarına Göre İlk 10 Ülke ..................................................78
Tablo 14. En Fazla Uluslararası Doğrudan Yatırım Çeken Ülkeler(Milyar
Dolar) .........................................................................................................................79
Tablo 15. Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri .............................................80
Tablo 16. En Fazla Uluslararası Doğrudan Yatırım Stoğu Olan Ülkeler ve
Türkiye .......................................................................................................................81
Tablo 17. İhracat ve Dış Ticaret Konusunda Türkiye’nin SWOT Analizi ........87
Tablo 18. Yıllara Göre Nüfus Dağılımı .................................................................93
Tablo 20. Banka Mevduatları ve İstanbul’un Payı (Bin TL) ..............................94
xv
Tablo 21. Bankaların Şube Sayıları ve İstanbul’un Payı ...................................95
Tablo 22. Gayri Safi Katma Değer Dikey Paylar ................................................96
Tablo 23. İller Bazında SAGP Göre 2011 Yılı GSYİH Payları..........................97
Tablo 24. 2008-2012 Dönemi İller Bazında İhracat Rakamları (Milyar Dolar)
....................................................................................................................................99
Tablo 26. Yabancı Sermayeli Firmaların İllere Göre Dağılımı (Sanayi) ....... 100
Tablo 25. Uluslararası Sermayeli Şirketlerin İllere Göre Dağılımı (2011) ... 101
Tablo 27. 2006-2011 Yılları Arasında UASŞ Yatırım Projelerinin Tutar Olarak
Dağıldığı İlk 10 İl (Milyon $) ................................................................................ 102
Tablo 28. Yaşanabilir Şehirler Sıralaması ........................................................ 130
Tablo 29. İş Yapma Maliyetleri ........................................................................... 131
Tablo 30. Seçilmiş Şehirlerin Havaalanı Sayısı ............................................... 132
Tablo 31. Seçilmiş Şehirlerin Toplam Raylı Taşıma Uzunluğu ..................... 132
Tablo 32. Ticaret Merkezleri İndeks Değerleri Karşılaştırması ..................... 158
Tablo 33. Ülkelerin 2012 Yılı İş Yapma Kolaylığı Sıralaması ........................ 161
Tablo 34. Türkiye’nin İş Yapma Performansı ................................................... 162
Tablo 35. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsaları İşlem Hacimleri (Milyon Adet)
................................................................................................................................. 163
Tablo 36. Borsaların Piyasa Değerleri (2011).................................................. 165
Tablo 37. Borsaya Kote Olan Toplam Şirket Sayısı ....................................... 166
Tablo 38. Borsa İşlem Hacimleri ........................................................................ 167
Tablo 39. Yatırım Fonları 2011........................................................................... 168
Tablo 40. Yatırım Fonlarının Dağılımı ............................................................... 169
Tablo 41. Uluslararası Finans İndeksi Skorlarına Göre Ülkeler(2008) ........ 172
xvi
Tablo 42. Uluslararası Finans Merkezleri Gelişim İndeksine Göre FM
Sırlaması ................................................................................................................ 174
Tablo 43. 2007-2010 Dönemi Finans Merkezleri Sıralaması ........................ 178
Tablo 44. 2011-2012 Dönemi Finans Merkezleri Sıralaması ........................ 179
Tablo 45. Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Finans Merkezleri Sıralaması .......... 180
Tablo 46. İstanbul’un Seçilen Rakiplerine Göre Finans Merkezi Sıralaması
................................................................................................................................. 181
Tablo 47. Finans Merkezlerinin Profilleri........................................................... 190
xvii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1.Dünya Nüfusunun Artışı (M.Ö.500-2025) ...............................................20
Şekil 2. Finans Sektörü Pay Dağılımı...................................................................73
Şekil 3. İstanbul’un Rakiplerine Göre Avantajları ............................................ 142
Şekil 4. Finansal Gelişmişlik Endeksi ................................................................ 156
Şekil 5. İlk 10 Ticaret Merkezi ............................................................................. 157
GİRİŞ
Uluslararası finansal piyasalar, 1970′lerin başlarından başlayarak,
ekonomik istikrarsızlıklar, belirsizliğin artması, yeni finansal ürünlerin
geliştirilmesi, bilgisayar ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler gibi nedenlere
bağlı olarak, hızlı bir gelişim içerisine girmiştir.
Son yıllarda, finansal aracılar ve kurumları birbirinden ayıran
sınırlamaların birçoğunun ortadan kalkmasıyla, bankacılık, sigortacılık ve
sermaye piyasası kurumları birbirine oldukça yakınlaşmış, finansal olmayan
kurumlar da finansal hizmet sektörüne girmiştir. Finans sektöründe rekabetin
artmasıyla, maliyetler azalmış ve yeni ürünler geliştirilmeye başla nmıştır.
Ayrıca, finansal piyasaların hızla küreselleşmesi de rekabeti artırmıştır.
Bir finansal işlemin iki tarafı da aynı ülkede yerleşik kişi ve
kurumlardan oluşuyorsa, bu piyasalara yurt içi veya yerel finansal piyasalar
denir. Bilindiği gibi, yerli yatırımcı veya tasarrufçuların, sadece yerli fon talep
edenlere fon sağladığı piyasalar, yurt içi piyasalardır. Taraflardan biri,
yabancı bir ülkede oturuyorsa veya bunların iş merkezleri başka bir ülkede
ise, uluslararası finansal piyasalardan söz edilir. Uluslararası finansal
piyasalarda, ulusal fonlar, yabancılar tarafından veya yabanc ı fonlar, yerli
kullanıcılar tarafından kullanılmaktadır. Bazı uluslararası finansal piyasalarda
ise, yabancılardan yabancılara fon akımı gerçekleşmektedir. Bu tür işlemler,
kıyı ötesi veya off-shore işlemler olarak adlandırılmakta ve bu işlemlerin
yapıldığı piyasalara
da
kıyı ötesi
finansal
merkezler
denilmektedir.
Uluslararası finansal piyasaların temel fonksiyonu, sınır ötesi fon akımlarına
imkan sağlamalarıdır. Uluslararası finansal piyasalar sayesinde, finansman
ihtiyacı olanlar, aradıkları fonları, da ha uygun koşullarda kendi ulusal
piyasalarının dışındaki piyasalardan sağlamaktadırlar. Benzer şekilde,
2
fonlarını değerlendirmek isteyen yatırımcılar da yurt dışı piyasalardan daha
yüksek getiriler elde edebilmektedirler.
Genelde uluslararası nitelik taşıyan finansal piyasalarda bile, işlemlerin
büyük bir kısmı, yerli fon arz ve talep edenler arasında gerçekleşmektedir.
Londra, New York, Tokyo ve Hong Kong dünyanın en büyük finans
piyasalarıdır. Uluslararası sermaye hareketleri, özellikle gelişmiş ülkeler
arasında tamamen serbest hale gelmiştir. Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan
ülke de bu trende katılmak için önemli adımlar attığı ha lde, New York,
Londra, Tokyo ve Hong Kong en önemli finansal merkezler olma özelliklerini
sürdürmektedirler. Bunların dışında. Paris, Frankfurt, Zürih, Singapur ve
Chicago gibi bölgesel olarak gelişmiş piyasalar da söz konusudur. Kıyı ötesi
merkezlere örnek olarak ta, Lüksemburg, Cayman Adaları, Bahamalar,
Bahreyn verilebilir.
Yerel yasaların izin verdiği ve yatırımcıları çekebilecek özelliklere
sahip her yerde, uluslararası finansal piyasaları gelişebilir. Fakat önemli bir
uluslararası finansal piyasa olmanın ve bunu sürdürebilmenin en önemli
koşulu, gelişmiş bir ekonomi ile bunu destekleyecek ekonomik ve siyasal
istikrardır. Londra’nın uluslararası finans merke zi olmasının nedenleri
arasında; sanayileşmeye önderlik eden bir ülkenin başkenti olması ve diğer
ülkelere göre finansal piyasalar açısından daha az kısıtlamalara sahip bir
durumunun olması gelmektedir. Londra, finansal açıdan çekiciliğini halen
sürdürmektedir.
Sınır ötesi piyasaların gelişebilmesi için, fonların serbestçe ulusal
sınırların dışına çıkarılmasına izin verilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca
buna ek olarak, yabancı ülke piyasaları, yerel piyasalara göre bir maliyet
avantajına da sahip olmalıdırlar. Genellikle, sınır ötesi piyasaların maliyet
avantajı, bu piyasalardaki
işlem
hacminin büyüklüğünden
ve
yerel
piyasalardaki çeşitli yasal sınırlamaların bulunmasından kaynaklanmaktadır.
3
Finansal piyasaların giderek serbestleşmesi, iletişim ve bilgisayar
teknolojilerinin gelişmesi ve bu sayede uluslararası finansal piyasalar
hakkında bilgi sağlama olanaklarının artması, finansal piyasaların hızlı bir
şekilde küreselleşmesine yol açmıştır. Finansal piyasaların küreselleşmesiyle
birlikte, işletmeler veya devlet kurumları için fon kaynağı bulma olanağı
artmıştır. Başka bir deyişle, fon talep edenler, dünyanın herhangi bir
yerindeki uygun fonlardan uygun koşullarda yararlanma imkanına sahip
olmuşlardır.
Uluslararası finansal piyasalar, vade açısından, uluslararası para
piyasaları ve uluslararası sermaye piyasaları olarak ikiye ayrılabilir. Bir yıl
veya daha kısa vadeli uluslararası fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalara,
uluslararası para piyasaları denilmektedir. Bir yıldan daha uzun vadeli
uluslararası fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalar ise, uluslararası
sermaye
piyasalarıdır. Bununla beraber, uygulamada tanımlarla
ilgili
ayrımları tam olarak yapmak kolay değildir. Ayrıca, çoğu finansal kurum, hem
para
piyasası
hizmetlerini,
hem
de
sermaye
piyasası
hizmetlerini
sunmaktadır.
İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması konusu son zamanlarda
ülkemizde yoğunluklu olarak tartışılan önemli konulardan biridir. Konunun
ülkemizin ekonomik düzeyini, finansal hizmetler sektörünü ve genel olarak
finans sistemini doğrudan etkilemesi, büyümenin itici gücü olma potansiyeli
taşıması, ülkenin ekonomik, politik, hukuksal ve finansal yapılarında değişim
potansiyeli taşıması, istihdam düzeyini ve Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın artışını
tetiklemesi gibi etkileri konunun önemini artıran etkenlerdir. Ülkemizin
uluslararası saygınlık ve prestijini artırma potansiyeli de konunun önemini
artırmaktadır.
Uluslararası finans
merkezi
olmak
basit bazı arsa
ve
bina
yatırımlarının yapılması ile sınırlı değildir. Olayın ekonomik ve politik istikrar,
toplumsal yaşamın düzeni, hukuksal düzenlemelerin finans merkezi olan
4
kentte
yaşamlarını sürdüren finansçı ve destek
hizmetlerde çalışan
profesyonellerin mesleki ve yaşamsal gereksinimlerini karşılayabilir düzeyde
yeterli olması gerekliliği gibi başka pek çok boyutu da vardır.
İstanbul’un uluslararası finans merkezleri ile rekabet edebilir düzeyde
bir finans merkezi olabilirliğinin sorgulanması amacıyla yazılan tezimiz 5
bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, genel olarak finans merkezi
kavramını ve tarihsel süreç içerisinde finans merkezlerinin gelişimi ve ortaya
çıkış
nedenleri,
İkinci bölümde; finans merkezlerinin ekonomik
yapı
içerisindeki yerleri, Üçüncü bölümde, Türkiye’nin ve İstanbul’un genel yapısı,
Dördüncü bölümde, İstanbul’un finans merkezi olma konusundaki potansiyeli
irdelenmiştir. Son bölümde ise, İstanbul’un bir finans merkezi olması için
yapılması gerekenler anlatılmaya çalışılmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
FİNANS MERKEZİ KAVRAMI, TARİHSEL GELİŞİMİ VE ORTAYA ÇIKMA
NEDENLERİ
1.1. FİNANS MERKEZİ KAVRAMI
Merkez kavramının çeşitli alanlarda birbirine benzeyen ve aynı
zamanda farklı şeyler de ifade eden pek çok anlamı vardır. Finans merkezi
kavramını açıklamada ise merkezin anlamı; bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
olmaktadır. Ancak bu tanım dar anlamda bir ifadeye sahiptir. Bir yerin finans
merkezi olarak kabul edilebilmesi için sadece finansal işlemlerin yoğ un olarak
yapıldığı bir yer olması yeterli değildir. Finans merkezi olabilmek için ihtiyaç
duyulan; bütün finansal hizmetlerin bir arada ve yoğun olarak yapıldığı, buna
ek olarak bu işlemler için gerekli her türlü destek hizmetinin de (hukuki,
güvenlik, fi ziksel ortam, yazılım, donanım, denetim, iş gücü gibi) sunulduğu
bir ortamın oluşturulması gerekmektedir.
Finans merkezi kavramı dar anlamda, bir kentte finans kurumlarının
yoğunlaştığı kısım olarak tanımlanabilir. 1 Geniş anlamda finans merkezi ise;
finansal kurumların yoğun olarak bulunduğu, ileri derecede ticari ve iletişim
altyapısına sahip, önemli miktarda ulusal ve uluslararası menkul değer alımsatım işlemlerinin yürütüldüğü bir kent veya kentin belirli bir bölgesi olarak
tanımlanabilir. 2
1
2
www.freed ictionary.co m (Erişim tarih i: 20.03.2012)
www.businessdictionary.com (Erişim tarihi: 20.03.2012)
6
1.1.1.Uluslararası Finans Merkezi
Yabancı ülkeler arası ticari ve hukuki işlemlerin çok hızlı ve yoğun bir
şekilde gerçekleştiği finans merkezleridir. Uluslararası finans merkezi
Dünya’nın her yerindeki kurumların Dünya’nın her yerindeki finansal araçları
kullanarak işlem yaptığı yerdir. 3
Yukarıda belirtilen tanımların yapılmasına karşın konuyla ilgili yapılan
çalışmalarda; uluslararası finans merkezinin çok net ve fikir birliğine varılmış
bir tanımı yapılamamaktadır. Kavram açıklanırken daha çok hangi özelliklere
sahip
bölgelerin
uluslararası
finans
merkezi
sayılabileceği
yönünde
çalışmalar mevcuttur.
Aşağıda yer alan özellikler uluslararası finans merkezlerinin ortak
özellikleri olarak kabul edilmektedir. 4

Finansal hizmetler piyasasının büyüklüğü

Uluslararası nitelikli finans uzmanlarının adedi

Uluslararası şirketlerce erişilebilir yerel piyasanın büyüklüğü
 Yüksek hacimli ve farklı piyasalara hizmet verebilme yeteneğine sahip
bir merkez olma imajı/itibarı/profili
 Uluslararası normlara sahip yasal ortam
 Politik ve ekonomik istikrar
 Etkin ve kabul görmüş yasal düzenlemeler
 Yerel, bölgesel ve küresel ölçekte iş kurma ve yönetme kolaylığı
 Finansal hizmetler sektöründe iş yapma maliyetlerinin avantajı
 Rekabetçi mali ortam (kurumsal ve bireysel açıdan)
3
Durmuş Aydoğan, Çerçeve Dergisi, Mart 2009, s.120
Deloitte Dan ışmanlık A.Ş, “ İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi Ol ma Potansiyelinin
Değerlendirilmesi”, İstanbul, Mayıs 2009, s.7
4
7
 Nitelikli finansal hizmet sektörü çalışanlarını ülkeye çekebilecek
nitelikte yaşam tarzının mevcudiyeti
 Destek hizmetlerine erişilebilirlik, yeterli iletişim ve fiziki altyapı ile
ulaşım altyapısı.
İstanbul’un durum analizinde de bu özellikler referans alınmakta,
stratejik ve operasyonel öneriler için bu unsurlar yol gösterici olarak kabul
edilmektedir.
1.1.2.Bölgesel Finans Merkezi
Bölgesel finans
merkezleri, belirli
bir coğrafi
bölgede, finans
sektörünün büyüklüğü ile öne çıkan ve çevresindeki ülkelerinde ihtiyaçlarına
cevap verebilen merkezlerdir. Bu merkezler genel olarak, ekonomileri büyük
ülkelerde finansal işlemlerin yoğunlaştığı bölgelerdir. Frankfurt, Paris,
Chicago bölgesel finans merkezleri olarak kabul edilmektedir. 5
1.1.3.Ulusal Finans Merkezi
Bir ülkenin sınırları içerisinde yer alan finans merkezleridir. Ulusal
finans merkezlerinin özellikleri olarak; 6
 Ülkelerin kendi içindeki finansal kurumların, piyasaların ve işlemlerinin
yoğunlaştığı merkezlerdir.
 Merkezler yurtiçi finans hizmeti talebine göre şekillenmekte ve
düzenlemeler buna göre yapılmaktadır. İşlemlerin önemli bölümü yerel
işlemlerdir.
5
TSPA KB, “B ölgesel Finans Merkezi Olarak İstanbul’un Karşılaştırmalı Konumu”,
Aralık,2007, s.2.
6
İTO, B ölgesel Finans ve Hizmet Merkezi İstanbul, İstanbul İTO Yay ınları, 2000, s. 43
8
 Merkezler aynı zamanda ülkenin sınır ötesi işlemlerinin de yapıldığı
merkezler olup, ülkelerin uluslararası piyasalar ile bütünleştiği merkezlerdir.
Örneğin: Milano, Barselona, Amsterdam
1.1.4.Niche (Özellikli) Finans Merkezi/Ürün Odaklı Finans Merkezi
Sahip olduğu özel nitelikleri ile finans ve cazibe merkezi olan
şehirlerdir. Finans piyasalarını ve hukuki yapılarını belirli finansal hizmetlerin
sunulmasında avantaj yaratacak şekilde düzenleyen merkezlerdir. Bazı
finansal ürün ve hizmetlerin sunumunda yabancı mali kurumlara yönelik vergi
ve
benzeri
avantajlar
sunarak
uluslararası
alanda
ihtisaslaşmaya
yönelmektedir.
Genellikle uluslararası veya bölgesel finans merkezlerine yakın
yerlerde kurulup bu merkezlerin belirli finansal hizmetleri için tamamlayıcı
konumundadırlar. 7
Örneğin: Lüksemburg yatırım fonu merkezi, Frankfurt bankacılık
merkezi Zurih özel bankacılık merkezi, Dublin operasyonel işlemler merkezi
olmuştur.
1.1.5.Off-Shore Finans Merkezi
Off-Shore finans en basit tanımıyla yurt dışı yerleşiklere bankalar ve
diğer finansal ajanlar eliyle finansal hizmetlerin sunulmasıdır. Bu hizmetler
yurt dışı yerleşiklerden borç alma ve yurt dışı yerleşiklere borç verme
işlemlerini içerir. Off-Shore merkezleri genel olarak;
7
İto, a.g.e., s.44
9

İşlemlerinin çok önemli miktarını yurt dışı yerleşikleri ile gerçekleştiren
 Sıfır veya düşük vergi oranları, hafif veya orta düzeyde finansal
düzenlemeleri olan, bankacılık gizlilikleri ile yatırımcılarına avantaj sağlayan
merkezler olarak tanımlanır. 8
Örneğin; Orta Doğuda Bahreyn, Afrika’da Djibouti, Avrupa’da Andora
gibi merkezler Off-Shore finans merkezleridir.
1.2.FİNANS MERKEZLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Finans merkezlerinin gelişimi ticaretle paralel olarak ortaya çıkmış ve
özellikle Ortaçağ’dan itibaren deniz ticaretine bağlı olarak, büyük liman
kentleri ve bunlara sahip ülkeler merkez olmaya başlamıştır. Önceleri ticaret
merkezi olan bu yerler zamanla finans merkezlerine doğru evrimleşmiştir. Bu
merkezlerin tarihsel gelişimine kısaca bakacak olursak; 9
16.yy sonlarına doğru ticaret Akdeniz’den Atlantik’e doğru kaymaya
başlamış ve bu Hollanda’ya büyük bir ticari üstünlük sağlamıştır.
Amsterdam önemli bir ticaret ve finans merkezi haline gelmiştir.
Hollanda’nın bu üstünlüğü sağlamasındaki temel faktörler; ticaret için gerekli
altyapının varlığıydı. Limanları, depoları, antrepoları, taşıma sistemleri gibi
liman ticareti için önemli hizmetler etkili şekilde kullanılmaktaydı.
Uluslararası ticaretin artması sigortacılık sektörünün gelişmesini
sağlamış ve artan ekonomik faaliyetlerle oluşan büyük hacimli mali sektör
diğer ülke hükümetlerine kredi sağlayabilecek kadar büyümüştür.
8
9
Offshore Financial Centres , “IMF B ackground Paper”, 23 June 2000, s.19
Youssef, Cassis, A History of Internati onal Financial Centres, 2007, s.12-25
10
18.yy’de dünya ticaretinin ağırlığı yavaş yavaş Hollanda’nın elinden
çıkarak İngiltere’nin eline geçmiş ancak 18.yy boyunca Amsterdam bir finans
merkezi olarak kabul edilmiştir.
18.yy boyunca İngiltere büyük bir ticaret ve sömürge ülkesi haline
gelmiş ve artan ekonomik gücü ile 18.yy üçüncü çeyreğinde Sanayi
Devriminin beşiği olmuştur.
İngiltere’nin 1700-1780 yılları arasında deniz aşırı ticareti yaklaşık 2
katına çıkmıştır. Tekstil endüstrisinin gelişimine bağlı olarak ülke gelirleri Kıta
Avrupa’sının geri kalanına göre 2 kata yakın bir artış göstermiştir.
Emtia ticaretinin (şeker, kahve, çay, tütün gibi) artmasına bağlı olarak
emtia piyasaları gelişim göstermiştir. Liman sigortacılığına bağlı olarak
sigortacılık sektörü gelişmiş ve ticarette faturanın kullanılmaya başlanması ile
bankacılık ve özel bankacılık faaliyetleri de gelişmiştir. Bu dönemde artan
ticari faaliyetler neticesinde ortaya çıkan finansman ihtiyacı bankalar
tarafından sağlanmaya başlanmış, bankalar ana kredi kaynağı haline
gelmiştir.
İngiltere ilk uluslararası sorununu 1817 yılında yaşamıştır, Napolyon
Savaşları’nın yıkıcı etkisi ülke ekonomisine zarar vermiş ve savaşın
finansmanı sorunu ile karşı karşıya kalınmıştır. Savaşın ülke ekonomisine
ciddi zararları olmasına rağmen Londra en önemli finansal merkez olma
unvanını korumuştur. Bu bağlamda
1818
yılında ilk
yabancı kredi
düzenlenmiş ve 1823 yılında yabancı kredilerin Londra Borsasında işlem
görmesine izin verilmiştir.
19.yy ile birlikte Paris iç finansal piyasada ve uluslararası ticarette
cazibe merkezi rolü oynamaya başlamıştır.
11
19.yy’da Fransız Frangı uluslararası bir para birimi olarak AngloSakson ülkeleriyle ilişkide, Kıta Avrupası’nın kalanına göre daha dengeli bir
düzen içindeydi. Bunun sonucu olarak; Amerika ve İngiltere Avrupa’daki
Anglo-Sakson ülkelerle ticari ilişkilerini Paris üzerinden gerçekleştirmeye
başlamışlardır.
19.yy ortalarından sonra bazı finansal yenilikler ortaya çıkmaya
başlamıştır. Daha büyük anonim bankalar ortaya çıkarılmaya başlanmıştır,
özel bankalar daha büyük sermayeler ile daha fazla risk almaya başlamıştır.
1865 yılında Hon Kong ve Şangay’da ilk deniz aşırı bankalar
kurulmuştur. Mevduat bankaları bir ağ aracılığıyla ve şubeleri vasıtasıyla
mevduat toplamaya başlamıştır.
Demiryolu devriminin gerçekleşmesiyle birlikte sermaye piyasaları
oluşmaya başlamıştır. Dünya genelinde artan demiryolu yapımının getirdiği
finansman ihtiyacını karşılamak için Birincil ve İkincil piyasada menkul kıymet
ihraçları yapılmıştır.
19.yy’da çok önemli hale gelen ve global anlamda yaygınlaşan
demiryolu şirketleri borsalara kote olmuştur.
1871 yılında Alman Krallıklarını birleşmesi ve merkezi bir yönetim
oluşturması (Prusya) ile birlikte yeni bir rakip ortaya çıkmıştır. Almanya’nın
hızlı gelişen endüstrisi buna paralel ölçüde güçlü bir finansal merkezin
oluşturulması ihtiyacını doğurmuştur.
Almanya’nın birliğini sağlaması ile Berlin finansal merkez olarak
kendini göstermeye başlamıştır. Bu dönemde Berlin’de büyük bankaların
etkisi hissedilmektedir.(Deutsche Bank, The Dresdner Banks, DiscontoGesellschaft Bank ve Darmstädter Bank, The Disconto-Gesellschaft Bank,
12
and The Darmstadter Bank) Berlin Almanya’nın uluslararası ticaretini finanse
etmek için Londra gibi deniz aşırı bankalara sahip olmuştur.
Ancak Berlin Borsası; Paris ve Londra kadar uluslararası bir boyut
kazanamamıştır. 1896 yılında spekülasyonları ve panikleri önlemek amacıyla
borsa üzerinde ciddi denetimler ve sınırlar getiren kanunlar yürürlüğe
girmiştir. İşlemlerin sınırlandırılması ve sıkı kanun uygulamaları nedeniyle
Berlin Borsası’nda yapılan işlemler Londra ve Amsterdam’a yönelmiştir.
1914 yılında 1.Dünya Savaşının başlaması uluslararası finansal
bütünleşmenin sonunun habercisi olmuştur. Savaş döneminde geçici bir
restorasyon ile altın standardı sona ermiştir.
1.Dünya Savaşı sonucunda sermaye kontrolleri yeniden azaltılmaya
başlanmıştır ve bu dönemde finans merkezleri olarak Paris ve önemini
kaybetmeye başlasa bile Londra ön planda olmuşlardır.
Savaşın en önemli sonucu dünya liderliğinin İngiltere’den Amerika’ya
geçmesi olmuştur.
Uluslararası sermaye akışının yansıması olarak 1920’lerde yeni finans
merkezi olarak New York yükselmeye başlamıştır. Döviz işlemlerinde pound
kullanımı giderek zorlaşırken, sterlinin yerini dolar almaya başlamıştır.
Amerika’daki tasarruf artışlarıyla birlikte, kredi veren (sermaye ihracı)
bir ülke haline gelmeye başlamıştır.
Yatırım ortaklıkları ve kamu hizmetleri sunan holding yapıları hızla
yayılmaya başlamıştır.
Gelişen finansal yapıyla birlikte Londra’da yerleşik yabancı yatırımların
yaklaşık % 50’si New York’a taşınmıştır.
13
1920’lerin
sonlarına
doğru
spekülatif
çılgınlık
piyasaları
hareketlendirmiştir ve 1920’lerin ortalarında Amerikan Hisse Senetleri
Piyasası New York ile bir finansal merkez oluşturmuştur. 1929 yılında Wall
Street’te büyük bir depresyon ve çöküş yaşanmıştır.
Uluslararası sermaye piyasalarının çökmesi; durgunluğa, dış ticaretin
çökmesine
ve korumacılık tedbirlerinin artırılmasına
neden olmuştur.
Uluslararası sermaye piyasalarındaki erime 2.Dünya Savaşından sonra bile
devam etmiştir.
İronik olarak uluslararası sermaye piyasalarındaki canlanma Amerika
ve
Büyük
Britanya’nın
1950’lerin
sonu
ve
1960’lardaki
finansal
kısıtlamalarıyla gerçekleşmiştir.
1957 yılında kısıtlamalar karşısında finansal işlemlerdeki payını
kaybetmek istemeyen bankalar dolar mevduatlarını organize olmayan
piyasalarda kredi kaynağı olarak kullanmaya baş lamıştır.
Bankacılık kanadındaki deneyimi, İngiliz para otoritesinin sterlin
piyasaları ile yabancı yatırımcılar için yabancı para cinsinden işlemlerin
yapıldığı düzensiz piyasaları birbirinden ayırması, finansal işlemlerdeki
uzmanlık Londra’nın yeniden finans merkezi olarak yükselmesini sağlamıştır.
1979 yılında şehirdeki yabancı banka sayısı 328’e çıkmıştır.
Tokyo Borsası 1878 yılında açılmıştır. Hisse senedi piyasasının
büyüklüğü savaş öncesi dönemde sağlam bir yapıya sahiptir, 1980’ler hariç
Japon Borsasına kote hisse senetlerinin değeri savaş sonrası dönemden
daha yüksektir.
1980’lerde bazı tahminler Tokyo’nun New York’tan finans merkezi
liderliğini alacağı yönündeydi. Ancak yaşanan bankacılık krizi ve spekülatif
finansal balonların patlaması, 1997 Asya Krizi ve 1998-2001 yılları arasındaki
14
deregülasyon süreci sonunda Amerika ve Japonya’nın farklı büyümeleri ile
Tokyo ikincil bir finans merkezi olarak kalmıştır.
Hong Kong ve Singapur, koloni ve sömürgecilik döneminin 2 önemli
antreposu olmuşlardır. Aslında her iki merkezde finansal piyasalara yeni
çıkmış değillerdir, 19.yy’da İngiltere’nin deniz aşırı bankacılık faaliyetlerinin
mirasçılarıdır.
1980’lerde Güney Doğu Asya’da yeni sanayileşen ülkelerin ortaya
çıkması ve otoritelerin sistematik olarak çalışmaları sonucu olarak finansal
merkezler olarak ortaya çıkmıştır.
1968 yılında Bank of Amerika yetkilileri yabancı para ile yapılan
işlemleri yürütebilmek için Asya para birimi oluşturulması çalışmalarına
başlamıştır ve Asya dolar piyasası doğmuştur.
Hükümet
teşviki
ile
birlikte
bir
tahvil
piyasası
kurulmuştur.
(International Monetary Exchange oluşturuldu) 1995 yılında 195 yabancı
banka şubesi Singapur’da açılmış bulunmaktadır.
1960’larda Hong Kong’da yabancı mevduat faizleri üzerinden % 15
stopaj kesilmesine karar verilmiştir, bu durum yabancı yatırımların Singapur’a
akmasına neden olmuştur.
15
1.3.FİNANS MERKEZLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ
1.3.1.Finansal Sistemin Küreselleşmesi
1980’li yıllardan itibaren insanlık tarihinin kritik dönemlerinden birisini
yaşamaya başlamıştır. Bu yeni dönemi iki önemli olay karakterize etmektedir.
Bunlardan birisi 1900’lü yılların bitmesi ile 2000’li yıllara yaklaşmamız; ikincisi
ise soğuk savaşın sona ermesi ile iki kutuplu dünyamızın ABD’nin başını
çektiği tek kutuplu dünya haline gelmesidir. Bu dönem farklı düşünürlerce
yeni dünya düzeni, büyük dönüm noktası, tarihin sonu, bilgi çağı,
küreselleşme gibi kavramlarla da isimlendirilmektedir.
Küreselleşme; ekonomik, sosyal, teknolojik, kültürel, politik ve ekolojik
denge açılardan global bütünleşmenin, entegrasyon ve dayanışmanın
artması anlamına gelmektedir. 10
Küreselleşmeyle ilgili süreç ve eylemler birkaç yüzyıldır devam
etmesine rağmen 20.yy’nin son çeyreğinden itibaren üzerinde fazlaca
durulmaya başlanmış bir konudur. Küreselleşmenin özelliklerini saydığımız
zaman aslında küreselleşme kavramının neyi ifade ettiğini anlamak daha
kolay olacaktır.
Küreselleşmenin özellikleri; 11
 Tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve tüketici davranışlarında tüketim
hızına yönelik artış
10
Turan, Kamil, Küreselleşen Çağı mız ve Çalışma Hayatı, Kamu -iş Dergisi, Cilt :3, Say ı:3, 1994,
s.1.
11
http://www.ekodialog.com/Makaleler/ku reselles me_paradoks_1.html , (23.03.2012)
16
 Kaynakların üretiminin, dağıtımının, tüketiminin, pazarlanmasının ülke
ölçeği bazından uluslararası ölçeğe dönüşmesi
 Ticaretin ve ekonominin dijitalleşmesi
 Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi
 Mal ve hizmet üretiminde ileri teknolojinin kullanılması
 Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra iki kutuplu (Sosyalizm ve
Liberalizm) dünyanın çözünmesi ve iktisadi duvarların önemli oranda ortadan
kalkması
 Global değişim
 Esnek, dinamik, değişken ve tempolu çevrelerin ve piyasaların ortaya
çıkması
 Dijital devrim
 Artan rekabet
 Yenilik
 Artan bilgiye paralel olarak artan bilinmeyenler
 Araştırma geliştirme faaliyetlerinin artması
 İnsan kaynakları alanında yaşanan köklü değişiklikler
 Ekonomik dinamizm ve teknolojik yenilikler
 Ticaretin liberalizasyonu
Küreselleşme
kavramıyla
ifade
edilen
sürecin
iki
bileşeni
bulunmaktadır. Bir tanesi sermaye birikimi süreci ile ilgilidir. Burada esas olan
sermaye
dolaşımının
serbestleşmesi,
hacminin
artması,
hızlanması,
yaygınlaşması ve yeni yatırım araçlarının devreye girmesidir. Küreselleşme
sürecinin ikinci bileşeni ise teknolojik ilerlemelerle ilgilidir. Burada da
bilgisayarların yaygınlaşmasından, haberleşme ve bilgi işlem teknolojisinin
hızlanmasından ve büyük oranda ucuzlamasından söz edilmektedir. 12
Hayatın hiçbir alanı bu gelişmelerin dışında kalamamıştır. Para, mal ve
diğer faktörlerin akışkanlığı kullanımdaki farklı haberleşme teknolojileri ile
12
http://www.genbilim.co m/content/view/1662/ 89/, Küreselleşme Nedir?, ((Erişim tarihi: 01.04.2012)
17
büyük bir hız kazanmıştır. Fiber optik ve uydu teknolojilerinin gelişmeleri,
süper bir bilgi otobanı oluşturarak bütün dünyayı eskisinden daha yakın ve
daha etkilenebilir hale getirmiştir. Teknolojik gelişme ile ilgili bu ikinci bileşen,
sermaye birikimi ile ilgili birinci bileşeni de destekler mahiyettedir.
Küreselleşme
sürecinde
ortaya
çıkan
serbestleşme
ve
bunu
destekleyici teknolojik gelişmeler altında, yatırım yapma açısından sınırlar
ortadan kalkmıştır. Yatırımcılar için dünyanın herhangi bir yerinde herhangi
bir zaman diliminde ve kolaylıkla yatırım yapma imkanı doğmuştur. Bunun
sonucunda artık piyasalar ulusal boyutun dışına taşarak uluslararası bir
yapıya bürünmüştür. Yatırımcılar kolaylıkla fonlarını istedikleri piyasalara
yönlendirme imkanı kazanmaktadır. Böylece yatırımcılar kendi ülkelerinde
sahip
oldukları sınırlı yatırım seçenekleriyle
yetinmek
yerine
global
piyasalarda farklı alternatiflere yönelebilmektedirler.
Bu noktada yatırımcıları cezp etme yarışı ön plana çıkmıştır. Bankalar,
aracı kurumlar gibi şirketler yatırımcıları farklı ürün seçenekleri, hizmet
kalitesi gibi faktörlerle kendilerine çekmeye çalışırken daha geniş çaplı olarak
bakıldığında ise benzer bir yarışın dünyanın farklı yerlerindeki şehirler
arasında da mevcut olduğu görülmektedir. Finansal piyasaların uluslararası
bir
boyut
kazanmaya
başlamasıyla
şehirler
de
global
bir
nite lik
kazanmaktadır. 13
Dünya ülkeleri arasında söz edilmesi gereken önemli faktörlerden biri
rekabettir. Globalleşme, beraberinde farklılaşmayı da getirirken, bu “farklı”
ürünlerin rekabet gücüne yansımalarında fiyat ve kalite ön plandadır. Ülkeler
arası bu rekabeti kentler ya da merkezler arası rekabet şeklinde de görmemiz
mümkündür.
13
İTO, Uluslararası Finans Merkezi Olarak İstanbul ’un Yapıl anması ve Finans Kümelenmesi ,
İstanbul, İTO Yayın ları, 2008, s. 23.
18
1.3.2.Finansal Merkezlerin Yarattığı Pozitif Dışsallık
Dışsallık; bir faaliyet sonucunda ortaya çıkan ve bu faaliyete
katılmayanlar için olumlu veya olumsuz sonuçlar doğuran, onların karar
almalarında etkili olan durumdur. Dışsal ekonomiler bir ekonomik birimin
diğer ekonomik birim veya birimler üzerinde dolaylı olarak ortaya çıkardığı
olumlu ve olumsuz etkileri ifade etmektedir.
Eğer ortaya çıkan etki olumlu yani yarar anlamında ise pozitif dışsallık,
olumsuz yani zarar/maliyet anlamında ise negatif dışsallık olarak tanımlanır.
Tezimizin ikinci bölümünde daha ayrıntılı olarak anlatacağımız ve finans
merkezinin bulunduğu bölgeye sağlayacağı her türlü avantajı içeren konular
(milli gelire etkisi, istihdama etkisi gibi), finansal merkezlerin yarattığı pozitif
dışsallığın örnekleridir.
1.3.3.Yetişmiş İnsan Gücünün Etkisi
İktisadi açıdan bir üretim faktörü olan insan gücü en basit anlatımıyla;
bir ülkede bulunan ve çalışabilecek durumda olan nüfusu ifade eder. Mal ve
hizmet üretiminde kullanılan bedensel ve zihinsel çabaların tümü iş gücü
olarak tanımlanır.
Yetişmiş iş gücü olarak tanımlanan ise nitelikli iş gücüdür. Yapacağı
işlerde daha çok zihinsel faaliyetlerini kullanan, yaptığı işler daha kompleks
yapıya sahip olan ve bu işler için yoğun bir bilgi ve birikim sahibi olan,
yapacağı iş ile ilgili eğitim almış olan iş gücü olarak tanımlanır.
Ülkelerin
demografik
özellikleri
ülkelerin
gelişmişliklerinin
bir
göstergesidir. Eğitimli işgücü ülkeler arasında fark yaratan bir unsurdur.
19
Günümüz bilgi çağı her alanda sürekli değişimi içermektedir. Bu değişimi
yakalayabilmek,
nitelikli
eğitim almış
insan gücüne
bağlıdır. Dünya
ekonomisinde güç dengelerini rekabet gücü avantajları belirler. Rekabet gücü
ise işyerlerinde nitelikli işgücü istihdam edebilmekten geçer. İyi eğitim almış
işgücü, kalitenin ve verimliliğin artmasını sağlar. Bu nedenle artık işyerleri
teknolojik değişikliklere uyum sağlayabilecek, işyerlerinde rekabet avantajı
yaratacak, katma değeri yüksek, mesleki ve teknik bilgileri gelişmiş nitelikli
işgücüne ihtiyaç duymaktadır.
1970'li yıllardan itibaren işgücünün niteliğinde yapısal değişimin ve
gelişimin yaşandığını söylemek mümkündür. Özellikle "mavi yakalı" olarak
nitelendirdiğimiz beden gücüne dayalı çalışma kompozisyonuna sahip insan
kaynaklarından, daha çok zihni çalışma potansiyelini kullanan "beyaz yakalı"
bilgi işçisine doğru bir dönüşüm yaşanmıştır.
1970’li yıllarda sonra işgücü yapısı niceliksel ve niteliksel olarak
değişim göstermiştir. Niceliksel artış olarak, ülke nüfuslarının artmasına bağlı
olarak işgücü piyasası büyümüştür. Bunda etkili olan pek çok unsur
sayılabilir;
 Savaşlar çağının sona ermesiyle birlikte ülkelerin önemli büyüklükteki
insan gücü kaybı yaşamalarının olmaması
 Artan refah seviyesine bağlı olarak ortalama yaşam süresinin artması,
hastalıklar gibi toplu ölümlere yol açan felaketlerle mücadelede sağlanan
başarı
 Yasal düzenlemeler ile çalışanların fiziki güvenliklerinin sağlanması
 Serbestleşme politikalarının uygulanmasıyla birlikte işgücü açığı olan
ülkelere yapılan transferler
Aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere 20.yy ikinci yarısında dünya nüfusu
2 katına çıkmıştır. Bu sayısal artış ülkelerin iş gücü piyasalarını da
20
etkilemektedir. Niteliksel değişimlerle de desteklenen nüfus artışı pek çok
alanda gerekli istihdamı sağlama konusunda gelişim göstermiştir.
Şekil 1.Dünya Nüfusunun Artışı (M.Ö.500-2025)
Kaynak: BBC
Niceliksel değişimin yanında niteliksel değişimlerde görülmüştür. İnsan
gücünün rakamsal artışından başka kalite ve beceri anlamında da gelişmesi
söz konusu olmuştur.
Niteliksel gelişimin temelinde eğitim vardır, işgücü hem akademik hem
de mesleki anlamda eğitildikçe verimliliği ve becerileri de artış gösterecektir.
Bilgi toplumunun temelini oluşturan küreselleşen ekonominin ve bilgi iletişim
teknolojilerinin en önemli kaynağını, bilgi ve onun bir yansıması olan eğitim
oluşturmaktadır.
21
Bilgi toplumunun en önemli özelliklerinden birisi olan eğitim, insani
yeteneklerin geliştirilerek, etkin şekilde yaşama katılımını sağlayacak bilgi ve
becerilerle donatımını amaçlayan e tkinlikler olarak tanımlanmaktadır. 14
1970’lerde sanayileşmiş ülkelerde başlayan endüstri yoğunluğunun
azaltılması süreci, bu ülkelerde
hizmet sektörünün büyümesine
ve
uluslararası finans faaliyetlerini artmasına neden olurken, bazı temel üretim
faaliyetlerinin ise gelişmekte olan ülkelere kaydırılmasına da yol açmıştır.
Ancak tasarım, proje, teknik araştırma ve geliştirme aşamalarında nitelikli ve
yüksek ücretli işgücünün gelişmiş ülkelerde istihdamına devam edilmiştir.
Üretimin sıradan aşamaları ise az gelişmiş ülkelere transfer edilmiştir ve hala
edilmektedir. Bu yapılanma, işgücü piyasasında bölümlenmenin temel
nedenini oluşturmaktadır.
Belirli bir yerde firmalar tarafından finansal hizmetler için karar
vermeleri ile ihtiyaçları doğrultusunda vasıflı işçi havuzunun derinliği arasında
bağlantı vardır. Büyük ve yenilenmeye devam eden yetenekli ve eğitimli iş
gücü dünya çapında bir finansal merkez olma açısından anahtardır. İş
gücündeki uzmanlık finansal hizmetler piyasasındaki gücün ve performansın
kaynağıdır. 15
1.3.4.Kümelenme Stratejisinin Yatırımcılarca Tercih Edilmesi
Kümelenme; aynı bölgede ve aynı iş kolunda, aynı değer zincirinde
faaliyet gösteren, birbiriyle işbirliğinde bulunan ve aynı zamanda birbirine
rakip olan, aralarında ticari ilişki buluna n işletmelerin ve onları destekleyici
kurumların (üniversiteler, kamu kuruluşları, araştırma kuruluşları, mesleki
14
Orhan, Çoban, “Bilgi Topl umunda Eğiti min Veri mlilik ve İktisadi Büyüme Üzerine Etkileri:
Teorik Bir Analiz”, I. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, Bildiriler, 2002, s.417-418.
15
http://www.ita.doc.gov/td/finance/publications/World_Class_Financial_Center.pdf, ((Erişim tarihi:
05.04.2012)
22
dernekler, teknoloji ve yenilikçilik merkezleri, bankalar, sigorta şirketleri,
lojistik firmaları vb) bir araya geldikleri örgütlenme modelleridir. 16
Kümelenmenin bilinen ve ispatlanan faydaları arasında 17,
 Kümeler;
özelleşmiş
kaynaklara,
hizmetlere,
bilgiye,
araştırma
enstitüleri ile eğitim gibi genel ihtiyaçlara daha etkin erişim sağlaması
 Kümelenme, yeni firmaların veya yeni iş imkanlarının belirginleşmesini
sağlaması
 Kümelenme; araştırma enstitüleri, tedarikçiler ve deneyimli-yetenekli
yöneticilerden oluşan bir havuz meydana getirmekte, böylece bilginin ortaya
çıkmasını sağlayarak bilimsel araştırmaya fırsat tanımakta ve yenilikçiliği
hızlandırmaktadır.
 Sürekli olarak artan bir üretim ve istihdam merkezi olma yönünde çok
büyük potansiyele sahip olması
Kümelenme, gerek küçük gerekse büyük firmalar ve bölgeler
düzeyinde rekabetçi yapılar oluşturulmasını sağlayan ve çağdaş kavramları
içeren bir yaklaşım olması noktasında yerel yönetimleri, kamu otoritelerini,
özel kuruluşları, araştırma kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve toplumun
diğer ilgili kesimlerinde yer alan oyuncuları bir araya getirmektedir.
Küreselleşme rüzgarı ile artan sermaye hareketliliği, serbestleşme
politikaları ve bilgi teknolojileri ile desteklenerek; yatırımların ulusal bazdan
çıkıp uluslararası bir boyuta kavuşmasını sağladı. Yatırımcılar için çok kısa
sürelerde, çok geniş bir yelpazede yatırım yapma imkanı ortaya çıktı. Bu
durumda yatırımcıların tercih aşamasında en önemli karar kriterlerinden
biriside maliyetler olmaya başlamıştır. İşlemler ne kadar hızlı ve ne kadar
ucuza yapılırsa cazibesi de o kadar artmaktadır. Bu nedenle yatırımlardan
elde edilecek getirileri azaltacak maliyet unsurlarının ortadan kaldırılması ya
da minimize edilmesi gerekmektedir. Kümelenme stratejisinin finansal
16
17
Serfed Derg isi, Nisan-Haziran 2009, No:28, s.72.
Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi, Basın Bilgi Notu s.1-2.
23
sistemde uygulanması ile oluşan finans merkezleri, yatırımcılara bu fırsatı
sunan bir organizasyon oluşturmaktadır. Yatırımcının istediği her türlü yatırım
aracı, bu işlemleri yapması için gerekli yardımcı hizmetlerin hepsinin bir
arada bulunması maliyetler açısından büyük bir avantaj sağlamaktadır.
1.3.5.Uluslararası Fon Akımlarının Artan Hacmi
Ulusal ekonomiler son yıllarda gittikçe daha fazla birbirlerine entegre
olmaktadırlar. Bu entegrasyonda sınır aşan yabancı yatırımların payı
büyüktür. Son yıllarda yabancı yatırımların istihdam artırma, milli gelire
olumlu katkı sağlama ve ileri teknolojiye erişim olanağı sunma gibi olumlu
etkilerini dikkate alan çok sayıda ülke yabancı yatırımların önündeki engelleri
önemli ölçüde kaldırmaktadır. Son otuz yıldır ülkelerin çoğu kambiyo
kontrollerini ortadan kaldırmak suretiyle sınırlarını yabancı sermayeye büyük
ölçüde açmışlardır. Ülkelerin kendi aralarında gerçekleştirdikleri ikili yatırım
ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları gibi deregülasyon faaliyetleri de
yabancı yatırımların artmasına yol açmıştır.
1970’li yıllardan itibaren uluslararası banka etkinliklerinde büyük
değişiklikler gerçekleşmiştir. OPEC ülkelerinin 1973 yılında petrol fiyatlarını
arttırmaları ile uluslararası bankalar daha önceki yıllarda görülmeyen oranda
büyük bir sermaye akışıyla karşılaşmışlardır. Petrol fiyatlarının artması ile
petrol ihraç eden ülkelerde fon fazlaları oluşmuş, petrol ithal eden ülkeler ise
banka fonlarına daha bağlı hale gelmişlerdir. Bunun sonucunda 1976-1980
yılları arasında uluslararası bankaların varlıkları %95 oranında büyümüştür.
Bu süreçte
Off-shore
banka
sistemi
ile
Eurodolar
piyasaları
uluslararası mali sistemin önemli unsurları haline gelmişlerdir. Finansal
24
piyasalardaki bu gelişmeler, para hareketlerine, ilgili ülkelerin kısıtlama ve
düzenlemelerine uğramadan kullanabilecekleri büyük bir alan sunmuştur. 18
Dünya genelinde
uygulanmaya başlanan finansal serbestleşme
politikalarının doğal bir sonucu olarak, sermaye hareketleri üzerindeki
kontrollerin kaldırılmasıyla birlikte, bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler
sermaye piyasalarının entegrasyonunda önemli rol oynayıp sermaye
hareketlerinin küresel ölçekte gerçekleşmesine neden olmuştur. Uluslararası
finansal piyasalar arasındaki etkileşim ve
bağların bilgi
ve iletişim
teknolojisindeki gelişmeler sonucunda güçlenmesi ve piyasaların yeni
finansal araçlarla derinleşmesi, finansal serbestleştirmeyi hızlandırmış ve
gelişmiş ülkelerdeki fonların global ölçekte hareketine imkan sağlamıştır.
Ulaşım ve iletişim maliyetlerindeki dramatik düşüşler, bilgisayarların
gücünün son derece artması ve internet gibi global iletişim ağlarının daha
işlevsel bir hale gelmesi sermaye akımlarının küresel düzeyde artmasına
neden olmaktadır. 19
1.3.6.Teknolojik Gelişmeler
Teknolojik gelişmelere paralel olarak bilgi teknolojisindeki gelişmeler
ve bilgisayar kullanımının yaygınlaşması finans sektöründeki gelişmeleri de
olumlu yönde etkilemekte ve yeni finansal ürünlerin ortaya çıkmasına neden
olmaktadır.
Özellikle 1970'lerden sonra mali piyasalar hızlı bir değişim sürecine
girmiştir. Bu dönemde ulusal ve uluslararası mali piyasalar üzerindeki
sınırlamalar azaltılırken, piyasalar uluslararası gelişmelerden çok daha fazla
etkilenmeye
18
19
başlamışlardır.
Bilgi
teknolojisindeki
gelişmeler
UNCTAD, “Worl d Investment Report 2001”, New Yo rk: United Nations, 2001 s.12.
Unctad, a.g.m. s.12.
finans
25
sektöründeki gelişmeleri de olumlu yönde etkilemekte ve yeni ürünlerin
ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Teknolojideki gelişmeler finansal yeniliklerin ortaya çıkmasına yol
açmakta ve bunların hizmete sunulmasını kolaylaştırmaktadır. Finansal
işlemlerin ve hizmetlerin maliyetlerini düşürmekte ve daha fazla kar imkanı
yaratmaktadır. Teknolojideki gelişmeler işlem bazında etkinliğin artışında da
önemli bir rol oynamaktadır. Maliyet etkinliğinin önemli olduğu finans
sektöründe, maliyet avantajı sağlayamayan ürünlerin piyasadan yok olması
beklenmektedir. Finansal hizmetler sektöründe, bilgisayar kullanımının
yaygınlaşması işlem başına maliyetlerin daha düşük olmasını sağlamıştır.
Teknolojik gelişme ile ortaya çıkan finansal yeniliklere şu örnekler
verilebilir. Kredi kartları, menkul kıymetleştirme ve finansal piyasaların
uluslararasılaşmasıdır. 20
1.4.FİNANS MERKEZİ OLMA ÖLÇÜTLERİ
Finans merkezi olabilmek için gerekli olan kriterler; siyasi, hukuki,
ekonomik ve sosyal yapıları içine alacak şekilde üç ana başlık altında
incelenmiştir. Bunlar; 21
20

Ayırt edici temel faktörler

Rekabet için göreceli faktörler

Fark yaratan faktörler
Caner Kaplan, Finansal Yenilikler ve Pi yasal ar Üzerine Etkileri: Türkiye Örneği, Ankara,
İMKB Yayınları,1999, s.7.
21
Deloitte a.g.e., s.4.
26
1.4.1.Ayırt Edici Temel Faktörler
Uluslararası bankacılık kurumlarının karar verme süreçlerinde bu
bileşenler çoğunlukla ön planda yer almaktadır. Ana coğrafya sosyal, politik
ve kurumsal faktörler nedeniyle bu grupta yer alan faktörlerin değiştirilmesi
genelde daha zordur. 22
1.4.1.1. Politik İstikrar
Uluslararası finans kuruluşlarını cezbetmek için belki de en önemli
faktör olan politik istikrar, UFM’nin etkileme alanının dışında kalmaktadır. Bu
nedenle, belli bir düzeyde politik istikrar mevcut olduğu sürece, aktif stratejiler
diğer faktörlerin üzerine yoğunlaşacaktır.
Ayrıca, kredibilitesi olan bir finans merkezinin ortaya çıkması, politik
istikrarı olumlu yönde etkileyebilir. Politik istikrarın birçok objektif ölçümü olsa
da (Örneğin: En iyiler, Organization For Ekonomic Co-Operation and
Development
(OECD)
Ülke
Sınıflandırması,
Moody-s
Ülke
Ratingi),
bankacılar ve yatırımcılar da birer insandır ve bölgesel algıları, yetersiz
bilgiye karşı kurgulanacak olan iyi bir reklam ve pozisyonlama çalışması ile
değiştirilebilmektedir.23
1.4.1.2.Coğrafi Konum ve Yakınlık
Bu boyut değiştirilemez. Moskova her zaman Körfez’den uzak
olacaktır. Canlı veya gelişmekte olan bir ekonomik bölgenin merkezindeki
22
23
Deloitte, a.g.e., s.5.
Deloitte, a.g.e., s.6.
27
ülkeler, öncelikle bölgesel ekonomik gelişmeyi destekleme amacıyla rekabet
edebilirler (özellikle bölgede ortak bir dil kullanılıyorsa), daha sonraki
aşamada uluslararası veya ikincil piyasaları hedefleyebilirler. Daha izole
kalmış merkezler ise tamamıyla uluslararası piyasalara hizmet vermek
zorundadırlar.
1.4.1.3.Birincil Düzenlemeler ve Düzenleyici Kurumlar
Düzenlemeler piyasa oyuncularının güvenini kazanmalı, adil ve disiplin
altına alınmış bir piyasa yoluyla etki bölgesinin politikalarını desteklemelidir.
Bunun için gerekenler: 24

Düzenleyicinin bağımsızlığı
 Onaylama,
denetleme
ve
kararların
yürürlüğe
konması
konulardaki yaklaşımların istikrarlı olması
 Bağımsız ve etkin bir temyiz sürecinin mevcudiyeti

Uluslararası ve bölgesel düzenleyici çevrelerin ilgisi ve baskısı

Kanunların ve bunları uygulamakla görevli olan kişilerin kalitesi

Uluslararası standartlara uygunluk

Piyasa oyuncularına danışma

Kanunları yorumlama ve uygulamadaki uzmanlık
1.4.1.4.Mali Ortam ve Sorumluluklar
Pratikte, UFM’ler beş genel mali başlık altında rekabet ederler; 25

24
Oranların rekabetçiliği
Delo itte, a.g.e., s.6.
Delo itte, a.g.e,. s.8.
25
gibi
28

Muamelelerin kesinliği

Adalet

Uygulama kolaylığı açıklık

Uluslararası standartlara uyum.
Yabancı ülkelerle bir vergi anlaşmaları ağı oluşturmak, bölgesel
ticarete finansal hizmetlerin de katılımını sağlamaya çalışan etki bölgeleri için
önemlidir. Anlaşmalara ilişkin pazarlıklar yıllarca sürebilmektedir. O nedenle
bu gibi anlaşmalara yönelik stratejik planlamalara erkenden başlanması
gerekmektedir.
Kurumsal vergi oranı rekabetçi olmalıdır ancak sıfır olmak zorunda da
değildir. Daha basit, prensip bazlı vergi kanunu, seküritizasyon ve yatırım ile
varlık yönetimi gibi belirli sektörlerin ihtiyaçlarına yönelik düzenlemeler, daha
etkin hale getirilmiş mevzuat ve idari prosedürler ile işlemlerin tutarlılığının
sağlanması yatırımcılar ve UFM otoriteleri için “kazan kazan” durumu
yaratabilmektedir. 26
1.4.1.5.Yasal Ortam
Genelde vaka hukukuna dayanan “ortak hukuk”, değişen finansal
hizmetler sektörünün ihtiyaçlarına
çabuk
adapte
olabilecek
esnekliği
gösterebilmesinden dolayı Medeni Hukuka göre daha üstün olarak kabul
edilir. Doğaldır ki bu iki hukuki yaklaşımın da başarılı olabileceği farklı yerler
vardır. Ancak, Medeni Hukuk da değişiklikler yaparken, piyasa oyuncularına
danışılması ve anlaşmazlıklar sırasında hukukun güvenilir yorumlarının
bulunması önemlidir. Bu sebepten dolayı ve finansal hizmetler hukukundaki
değişikliklerin diğer yerel düzenlemeleri etkilememesini sağlamak için bazı
26
Deloitte, a.g.e., s.9.
29
ülkeler bağımsız bir hukuk sistemine sahip, tamamıyla ayrıştırılmış finansal
etki bölgeleri kurmayı tercih etmektedirler (Örneğin: Katar Finans Merkezi). 27
1.4.2.Rekabet İçin Göreceli Faktörler
Rekabet için göreceli olarak daha kısa vadede ele alınabilecek ve
karar verici pozisyondaki kişiler için en önemli faktörlerdir. 28
1.4.2.1.Nitelikli İş Gücü
Bu bileşen genellikle yerel nüfusu kısa bir süre içerisinde eğitmenin
mümkün olmaması nedeniyle büyük zorluk yaşanabilen bir konudur. Bu
sebeple, tüm alanlarda hizmet vermek isteyen UFM’ler için oluşturulacak
stratejilerde yaklaşım uzun vadeli olmalı ve iyi biçimlendirilmelidir.
Sıkça uygulanan yöntemlerden biri de yabancıların çalıştırılmasıdır. Bu
bir
başlangıç
noktası
olsa
da,
eğer
yerel
nüfusun
eğitilmesiyle
desteklenmezse kaçınılmaz olarak uzun vadeli maliyet dezavantajlarına yol
açacaktır. İş gücü piyasasının dar olduğu bölgelerde, uzun vadeli maliyet
artışının da hesaba katılması gerekmektedir.
En önemli stratejik seçimler, yatırımın, yerel eğitimin hangi alanına
kanalize edileceği ile ilgilidir. Yüksek okul ve lisansüstü finans eğitimine mi
odaklanılmalıdır yoksa orta ve arka ofis çalışanlarının yetiştirileceği daha
genel tabanlı bir eğitime mi? Eğer vizyon düşük maliyetli bir operasyon
merkezi veya Off-Shore etki bölgesi ise, ikinci seçenek tercih edilebilir.
Ancak, global rekabetin gittikçe bilgi üzerine yoğunlaştığı dikkate alındığında,
27
28
Deloitte, a.g.e., s.9.
Deloitte, a.g.e., s.10.
30
uzmanlık eğitimleri yerine geniş kitleleri minimum standartlarda eğitmenin
yararı ciddi biçimde sorgulanmaktadır. 29
1.4.2.2.Ürüne Özel Düzenleme ve Vergilendirme
Ürün özelindeki
düzenlemeler
ve
vergiler rekabet edilen etki
bölgelerine karşı belirli avantajlar yaratmak için kullanılabilir. Örneğin: İlk
ihraç için kayıt ve yönetim maliyetini azaltmak; yatırım ortaklıkları, kurumsal
sigortalar, menkul kıymet kaydı üzerindeki vergi ve diğer yükleri azaltmak
gibi. Bu bir çeşit “düzenleme arbitrajı veya mali arbitraj” olarak görülebilir.
Ancak bu tür ürünlerin geliştirilmesinde, gereksiz risk alınmaması ve diğer
etki bölgelerinde gerçekleştirilenlerin tekrar edilmemesi için çok dikkatli
olunmalıdır.
1.4.2.3.Altyapı
Bu konu; temel iletişimi, veri yönetimini, veri güvenliğini, kamu
hizmetlerinin mevcudiyeti ve devamlılığının yanı sıra, karayolu, demiryolu ve
havayolu erişimini de kapsar.
1.4.2.4 Gelir Yaratma Potansiyeli
UFM’nin kalitesinden bağımsız olarak, bütün uluslararası finans
kurumları, gerçek gelir yaratma potansiyelinin arayışı içerisindedirler. Yerel
ve bölgesel büyüme potansiyelinin mevcudiyeti çok büyük önem teşkil eder.
Daha küçük GSYİH’ ye sahip ülkeler, uluslararası alanda hizmet
verecek stratejiler geliştirmek durumundadırlar. Bu tür ülkeler , az hizmet
29
Deloitte, a.g.e., s.11.
31
verilen henüz yoğun bir rekabetin yaşanmadığı piyasaları hedef alan
düzenlemeler ve mali değişiklikler yapmak suretiyle kendilerine fırsatlar
yaratabilirler.
Canlı bir ekonomiyi destekleyecek şekilde doğal büyüme potansiyeline
sahip olan yerlerde sermaye piyasaları odaklı stratejileri gerçekleştirmek
daha kolaydır (Örneğin; yerel ve bölgesel ekonomilerin düşük maliyetli
paraya erişimini sağlamak, mülkiyet haklarını genişletmek ve ticaret için
gerekli risk azaltıcı ürünleri geliştirmek, gibi). 30
1.4.2.5.Profesyonel Hizmetlere Erişim
Danışmanların ve destek hizmetleri sunan profesyonellerin finansal
etki bölgesine ve katılımcılara hizmet vermesi gerekmektedir. Söz konusu
profesyoneller avukatları, muhasebecileri, vergi müşavirlerini, danışmanları,
aktüerleri, tahkim uzmanlarını, bilişim destek ekiplerini ve benzerlerini
kapsamaktadır. Örneğin: Londra en iyi 100 hukuk firmasından 72’sine ev
sahipliği yapmaktadır. Dubai ise başarılı bir şekilde 16’sını bünyesine
çekmiştir. Birçok etki bölgesinin geniş bir avukatlar ve muhasebeciler ekibi
olsa
da, bunların çoğu
uluslararası finansal
hizmetler için gerekli
standartlarda değildir. Başarılı bir stratejinin bu işgücü havuzunu doğru
şekilde teşvik etmesi veya komşu ülkelerin nitelikli işgücü havuzunu
kullanması gerekmektedir. 31
1.4.2.6.İş Yapma Maliyeti
Yüksek maliyetler genelde işletme lehine tutum sergilenmeyen
ortamlarda görülmektedirler. Ancak, en büyük işletme maliyetleri genelde
30
Deloitte, a.g.e.,s.14.
Delo itte, a.g.e.s.,14.
31
32
gayrimenkul ve işgücü olmaktadır. Merkezler geliştikçe, bu maliyetler de
artar. Bugün başarılı finans merkezlerinde çalışan işgücünün maliyeti, bu
bölgelerde iş yapmak isteyen kurumların karşılaşacağı ofis maliyetleri yeni
kurulacak merkezlere oranla bir hayli yüksektir. Bu konu, gelişmekte olan
UFM’lerin rekabetçi stratejiler geliştirmek için farklı alanlarda şansa sahip
olduklarına iyi bir örnek oluşturmaktadır.
1.4.2.7.İşletme Lehine Tutum
Bazen “iş yapma kolaylığı” olarak da değinilen bu konu, bütün
boyutların bir arada ele alındığı ve işletmelerin kendilerine yerleşmek için
finansal etki bölgesi seçerken son derece önem verdikleri bir husustur.
Dünya Bankası, Heritage ve Transparency International gibi kuruluşlar bu
konuyla ilgili ölçümler yayınlarlar. Bu yayınların içinde yolsuzluk ile ilgili
ölçümler de yer alır ve bu ölçümlerin etkisi bazı etki bölgelerini, içlerinde
bulundukları gerçek veya algısal “yolsuzluk” ortamından kurtulmak için
yaratıcı adımlar atmaya yönlendirebilir. 32
Serbest bir işgücü yönetimi ve düzenlemeleri, iş yaparken harcanan
zamanı ve bürokrasiyi azaltmak, nitelikli işgücüne erişimi kolaylaştıracak
düzenlemeler yapmak, işletmeler için konulan kuralları daha basit hale getirip
bunları istikrarlı bir şekilde uygulamak gibi uygulamalar bu kapsamda
değerlendirilebilir.
32
Deloitte, a.g.e.,s.15.
33
1.4.3.Fark Yaratan Faktörler
Finans Merkezlerinin dünyada tanınmışlık düzeyini belirleyen ve
dünyadaki diğer finans merkezi çalışanlarını çekebilecek yaşam tarzı ile fark
yaratan faktörlerdir.
1.4.3.1.İmaj
İmaj konusu genelde yeterli ilgiyi alamamaktadır. Bir UFM’nin
uluslararası markalaşması, ülke imajı ile ilgili çalışmaların dışında bir finansal
proje yönetimi anlamına gelmektedir. Markalaşma ve reklam faaliyetleri,
yatırımcıları
ikna
edebilecek
şekilde
potansiyelinden
fazlasını
söz
vermeyerek yapılmalıdır.
1.4.3.2.Yaşam Tarzı
“İmaj” ile beraber, “Yaşam Tarzı” da somut olmaya n bir rekabet
boyutudur. Ancak, yüksek nitelikli insanları ve ailelerini şehre çekmekteki
etkisi ile son derece önemli bir konudur. Başarılı bir etki bölgesi, genç çalışan
nüfus için kültür, gece hayatı ve şehir enerjisi gibi etmenleri bünyesinde
barındırmalıdır. Bu konu hızlı bir şekilde değiştirilebilecek bir şey değildir,
ancak duyurulması ve iletişimi daha iyi gerçekleştirilebilir. Birden fazla çekici
yaşam
tarzı bulunmaktadır; bazı merkezler gerçek
anlamda
global
metropollerdir (Örn: Tokyo, New York, İstanbul), bazıları ise kendilerine has
tarzları ile insanları çekerler (Örneğin: Dubai, Hong Kong). Uluslararası
Finansal Etki Bölgesi (UFEB) aynı zamanda çocuklar için okullar ve spor
tesisleri ile rahat ve güvenli yaşam ortamları sağlamak durumundadırlar . Bu
boyutta
rekabet
edebilmek
için
öncelikle
imaj
ve
marka
yaratma
34
çalışmalarının, metropoliten yatırımlarının odağının yeniden belirlenmesi ve
çeşitlendirilmesi gerekmektedir. 33
33
Deloitte, a.g.e.,s.16.
İKİNCİ BÖLÜM
FİNANS MERKEZLERİNİN EKONOMİ İÇİNDEKİ YERİ
2.1.DÜNYADAKİ ULUSLARARASI FİNANS MERKEZLERİ
Londra, New York, Tokyo ve Hong Kong dünyanın en büyük mali
merkezleri durumundadır. Paris, Frankfurt, Zürih. Cenevre, Amsterdam,
Singapur ve gibi merkezler ise daha çok bölgesel olup, ikinci sırada
gelmektedirler. 34
Sermaye piyasaların bu günkü durumuna baktığımızda 2. Dünya
Savaşı'ndan beri ABD'nin uluslararası finansın lideri durumunda olduğu
görülmektedir. Bunun sebepleri şöyle sıralanabilir: 35
1- ABD Dolarının müdahale, likidite tutma ve uluslararası rezerv para
olma özelliklerinden dolayı güçlü olması
2-
Amerikan finans kuruluşlarının kaynaklarının, güvenilirliklerinin,
etkinliklerinin ve likiditelerinin büyüklüğü
3-
Fon arz ve talebinin ABD Doları olarak yapıldığı Eurodolar
piyasalarının gelişmesi
İngiltere’de Loughborough Üniversitesi bünyesinde Globalization and
World Cities Study Group and Network (GaWC) adlı çalışma grubu, şehirler
üzerine
çeşitli
araştırmalar
yapmakta
ve
yayınlamaktadır. GaWC’nin
yayınladığı çalışmalardan birinde dünyadaki şehirler dört ana sektördeki
34
35
TSPA KB, Gl obal Finans Merkezleri ve İstanbul, İstanbul, Şubat 2007, s.12.
TSPA KB, ag.e. s.12.
36
ağırlıklarına göre puanlandırılmışlardır. Finans sektörü ile ilgili bu sektörler;
Bankacılık, Muhasebe, Reklam ve Hukuk Hizmetleridir. Bu çalışmanın
sonucunda “dünya şehirleri” tablodaki şekilde tanımlanmıştır. 36
Tablo 1. Uluslararası Finans Merkezlerinin Sınıflandırılması
Önem
Alfa
Beta
Gama
Derecesi
Şehirler
Şehirler
San
1.Grup
Londra
Francisco
Paris
Sydney
New York
Toronto
Chicago
Şehirler
Amsterdam,Boston,Caracas,Dallas
Duesseldorf,Cenova,Houston,Jakarta
Johannesburg,Melbourne,Osaka,Prag
Santiago,Tapei,Washington
Chicago
2.Grup
Frankfurt
Brüksel
Hong
Madrid
Kong
Mexico
Bangkok, Bejing,Montreal,Roma,
Los
City
Stokholm,Varşova
Angeles
Sao
Singapore
Paola
Milano
Atlanta,Barselona,Berlin,Buenos
3.Grup
-
Moscow
Seoul
Aires,Budapeşte,Kopenhang,
İSTANBUL,Miami,Kuala
Lumpur,Manila,Minneapolis,
Şangay,Münih
Kaynak: TSPAKB
Alfa Şehirler, dünya ölçeğinde en önemli olarak görülen gruptur. Alfa
Şehirlerin kendi içlerinde de aldıkları puanlara göre sınıflandırmalar
yapılmaktadır. Bu gruplandırmada temel kriter sermaye yoğunluğudur.
Ardından Beta Şehirler kategorisi gelmekte ve b unlar da kendi içlerinde
36
TSPA KB, a.g.e., s.3.
37
sıralanmaktadır. Beta şehirler hem finans sektörü için kritik 4 sektörde
yerleşik planlama hem de bu sektörlerin sermaye yoğunlukları baz alınarak
sıralanmışlardır. En son kategori ise Gama Şehirler olarak adlandırılmıştır.
Gama şehirlerde sermaye yoğunluğu yeter düzeyde değildir aynı zamanda
hukuki düzenlemeler ve muhasebe sistemindeki standardizasyon kriteri baz
alındığında Beta Şehirlere göre yeterli veriler alınamamıştır. Bu nedenle
Gama Şehirler için global değil yerel finans merkezi olma imkanından
bahsedilmektedir. Bu tabloda İstanbul, Gama şehirler kategorisinin en alt
grubunda yer almaktadır. Bu tablodaki şehirler, aynı zamanda İstanbul’un
global bir merkez haline gelmek için rekabet etmesi gereken şehirler olarak
da görülebilir. 37
Dünyanın iki önemli uluslararası finans merkezi Londra ve New
York’tur. Londra, başlıca uluslararası finans merkezlerden biri olarak, hem
gelişmiş
yurtiçi
ekonomisinden
hem
de
küresel
finansal
hizmetler
sektöründen büyük payı almaktadır. Avrupa’nın en büyük 500 şirketinden
100’ünün merkezi Londra’dadır. Dünyanın en büyük finans şirketlerinin dörtte
birinin Avrupa genel merkezleri de Londra’da bulunmaktadır. 550’den fazla
uluslararası bankanın ve 170 global menkul kıymetler kuruluşunun Londra’da
ofisleri bulunmaktadır. Yabancı bankalar, İngiltere bankacılık varlıklarının %
54’üne karşılık gelmektedir. 38
Londra, dünyanın bankacılık merkezi ve Avrupa’nın ana iş merkezi
olarak tanıtılmaktadır. Londra’nın düzenleyici rejimi uluslararası rakiplerine
kıyasla avantajlı görülmektedir. Londra, nitelikli iş gücüne erişim açısından da
önde gelen bir merkez olarak tanınmaktadır. Londra’nın çok iyi bir ulaşım ve
iletişim ağı bulunmaktadır. Gelişmiş hava taşımacılığı sayesinde finansal
merkezlere ve bölgesel ekonomilere ulaşımı vardır. Fakat ulaşım altyapısı
(özellikle de yeraltı ağı) genişleme ve modernleşmeye ihtiyaç duymaktadır.
Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Raporu’na göre İngiltere, en kolay iş
37
38
TSPA KB, a.g.e., s.4.
TSPA KB, a.g.e., s.4.
38
yapılan 6. ülkedir. Londra’da uluslararası hizmetler oldukça gelişmiş olup,
uluslararası alanda kabul görmüştür. Londra’nın dezavantajı olarak cazip
olmayan vergi rejimi görülmektedir. 39
Yaklaşık 8 milyonluk nüfusu ile Avrupa’nın en kalabalık şehirlerinden
olan Londra’da, 2011 yılı itibariyle toplam 2,6 milyon yabancı yaşamaktadır.
Şehirde 300’ün üzerinde dil konuşulmaktadır. Londra, yüksek kalitede yaşam
biçimi sunan uluslararası bir şehirdir fakat bir o kadar da pahalıdır. Yaşam
pahalılığı en yüksek olan şehirler endeksine göre Londra 2008 yılında 3.
sırada yer almıştır. Ayrıca şehir, ofis maliyetleri açısından da dünyada üst
sıralarda yer almaktadır. 40
Londra ile küresel bir finans merkezi olma konusunda rekabet eden
New York, son yapılan çalışmalara göre finansal hizmetler alanında
Londra’nın gerisinde kalmaktadır. New York’ta, Londra’daki kadar çok
olmasa da, 250 kadar uluslararası bankanın ofisi yer a lmaktadır. Yaklaşık 8,2
milyon nüfusu içinde 3 milyon kadar yabancı yaşamaktadır. Bu sayı
Londra’da yaşayan yabancı sayısından biraz fazladır. New York’ta yaklaşık
170 ayrı dil konuşulmaktadır.
41
Dünyanın en büyük emtia ticaret merkezi ve hedge fon merkezi New
York olarak kabul edilmektedir. New York karmaşık finans ürünlerine
yenilikler
getirebilen
barındırmaktadır.
39
TSPAKB, a.g.e., s.15.
TSPA KB, a.g.e., s.15.
41
TSPA KB, a.g.e., s.16.
40
yüksek
finansal
uzmanlığa
sahip
çalışanları
39
2.2.FİNANS MERKEZLERİNDE İŞLEM GÖREN PİYASALAR
Para ve sermaye piyasalarının oturmuş olduğu gelişmiş ülkelerde
birikimlerini değerlendirmek durumunda olan tasarruf sahipleri, gelişmekte
olan ülkelerin finans piyasalarında
oluşan karlardan etkilenmektedirler.
Üstelik ülkeler arasında uygulanan politikalar sebebiyle bu karlar
katlanabilmektedir. Gelişmiş bir ekonomide elde edebileceği kazancın daha
fazlasını elde edebilme şansı olan yatırımcılar grubu açısından, gelişmiş
ülkelerden gelişmekte olan ekonomilere bir sermaye akımının başlaması
kaçınılmaz bir olay olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uluslararası piyasalarda fon arz ve talep edenler, dört alt piyasaya
başvurabilirler.
1- Ulusal Para ve Sermaye Piyasaları
2- Yabancı Para ve Sermaye Piyasaları
3- Euro Piyasalar
4- Yabancı Döviz piyasalarıdır.
Uluslararası finansal piyasalar; Sermaye hareketlerinin ödemeler
bilançosuna
olumlu
etkisi
ancak,
fonların
verimli/etkin
yatırımlara
yönlendirilmesi ve finansal piyasaların etkin çalışması ile mümkündür. Bunun
için önce finansal piyasaların tanınması gerekmektedir.
Yaygın olarak yapılan bir sınıflandırmaya göre piyasalar ikiye ayrılmaktadır.
40
Tablo 2. Para ve Sermaye Piyasaları Özellikleri
PARA PİYASALARI:
SERMAYE PİYASALARI:
- Vadeleri bir yıla kadar olan fonların
ödünç
alınıp
Bir
yıldan
uzun
vadeli
fon
verildiği işlemleriyle ilgili piyasalar sermaye
piyasalar para piyasalarıdır
piyasalarıdır.
-Temel fonksiyonları, işletmelerin -Temel fonksiyonu işletmelerin orta
kısa
vadeli
işletme
sermayesi ve
ihtiyaçlarını karşılamaktır.
uzun
vadeli
yatırım
fonu
ihtiyaçlarını karşılamaktır.
- Para piyasasında temel aracı - Sermaye piyasaları tahvil hisse
kurumlar,
factoring,
bankalar,
forfaiting
leasing, senedi
ve
işletmeleri gibi işletmelerdir.
gibi
devredilebilir
menkul
sigorta değerlerin alınıp satıldığı yerlerdir.
Tahviller
uzun
vadeli
borçlanma
aracı, hisse senetleri ise ortaklık
aracıdır.
Bu
piyasadaki
işlemler
tamamen menkulleşmiştir.
- Genelde bankalar ve benzeri - Bu piyasalar para piyasalarına göre
aracı
kuruluşlartarafından fonlara daha kolay, daha yaygın ve
gerçekleştirilirler.
daha ucuz biçimde ulaşma imkanı
sağlarlar.
-
Organize
olmuş
ve
olmamış
piyasalar olarak ikiye ayrılır.
- Genelde borsa ve tezgah üstü
piyasalarda işlem görürler.
41
Finansal piyasalar, tasarruf fazlasına sahip kişi ve kuruluşların
ellerindeki fonları, tasarruf açığı içinde bulunanların kullanımına sunmalarına
aracılık eden piyasalardır. Yani fon talep edenlerle fon arz edenleri
buluşturan piyasalardır. Fonlar birtakım kıymetli evraklarla devredilmektedir.
Bunlara da finansal araçlar denilmektedir.
İki tarafı da aynı ülkede yerleşik olan kişiler ve kuruluşlardan oluşan
işlemler ulusal niteliktedir. Taraflardan birisi yabancı ülkede yerleşik veya
normal olarak yürütülen işin merkezi yurtdışında bulunuyorsa bu takdirde
uluslararası bir finansal işlem söz konusudur. Ulusal fonların yabancılara
veya yabancı fonların yerli kullanıcılara aktarılması durumunda uluslararası
finansal işlemden bahsedilebilir. Ayrıca iki tarafta ülkede yerleşik olmakla
birlikte işleme konu olan para yabancı bir para ise de uluslararası finansal bir
işlem yapılmış sayılır.
Finansal piyasaların fonksiyonları;
1- Fonların arz edenlerden, fon talep edenlere doğru akışını
gerçekleştirmek,
2- Menkul değerlere likidite sağlamak ve menkul değerlerin fiyat ının
oluşumunu sağlamak,
3- İşletmelere kaynak tahsisinde bulunarak yatırımları artırmak,
4- Ulusal üretim artışında ve kalkınma hızının yükselmesine yardımcı
olmak,
5- Riskin fiyatlandırılması ve riski önleyecek araçları geliştirmek,
42
Son yıllarda uluslararası mali piyasaların uluslararasılaşma derecesi
ve
işlem
hacimleri
artmakladır.
Bir
ulusal
finans
piyasanın
uluslararasılaşması ve bunun sürd ürülebilmesinin temel koşulları; 42
 Ulusal
ekonominin
güçlü
ticari
ve
endüstri)
el
potansiyelle
desteklenmesi (Gelişmiş bir ekonomi),
 Siyasal ve ekonomik istikrar,
 Önemli ölçüde dış finansmana imkan tanıyan yeterli tasarruf
kaynaklarının varlığı,
 Yüksek konvertibilitesi olan güçlü bir para,
 İç finansal piyasanın sağlam olması,
 Dünyada geniş bir şube ve muhabir şebekesinin bulunması,
 İç
ve
uluslararası
sermaye
hareketleri
üzerindeki
hükümet
müdahalelerinin en düşük düzeyde olması,
 Finansal işlemleri iç piyasaya göre cazip kılan tercihli bir vergi
sisteminin bulunması,
 İdari ve gümrük formalitelerinin basit olması,
 Borsada ihraç dilen hisse senetlerinin fiyatlandırılması gibi satış
sonrası hizmetlerin bulunması,
 Ulaşım ve iletişim imkanlarının artırılması, (telekomünikasyon yoluyla)
 İşlem maliyetlerinin azaltılması,
 Finansal yenilikleri n sunulması
Hükümetlerin ulusal piyasalara müdahaleleri, genelde iç ekonomik
durum ve ödemeler bilançosu dengesinin sağlanması için yapılmaktadır. Bu
müdahaleler ulusal piyasaların uluslararasılaşmasını da önlemektedir.
Genelde uluslararası nitelendirilseler bile tüm finansal piyasaların
ulusal niteliği ağır basmakladır. Bu piyasalarda yapılan işlemlerin ancak bir
bölümü uluslararası niteliktedir. En büyük uluslararası piyasalarda bile sınır
ötesi işlemlerin payı düşüktür.
42
www.ekodiyalog.com, (Erişim tarihi 27/03/2012)
43
Uluslararası piyasalar, borç verenlerin kimliklerini açıklamama (sır
saklama), ulusal borsa ve vergi kanunlarında önemli ölçüde etkilenme ve
hiçbir devletin uyruğuna bağlanmama özelliklerini korumakladırlar.
Uluslararası mali piyasalar birbirleriyle bağlantılı piyasalardır. Bu
bağlantıların özellikleri şunlardır: 43
1- Uluslararası
sağladıkları
için,
finansal
ülkelerin
piyasalar,
ulusal
para
fonları
ve
uluslararası
maliye
alanda
politikalarından
bağımsızdırlar.
2- Uluslararası mali piyasalar, ulusal piyasaların tamamlayıcısı ve
rakibi olmak gibi iki role sahiptirler.
3- Uluslararası piyasalarda borç alanlar çeşitli alanlarda fon ararken
maksimum hareketliliğe ve esnekliğe sahip kişilerdir.
2.2.1.Hisse Senedi Piyasaları
Hisse Senetleri, anonim şirketler, sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketler, özel kanunla kurulmuş kamu kuruluşları tarafından
çıkarılan ve belirli ortaklık sermayesine katılma payını temsil eden; yasa ve
sermaye piyasası kural ve şartlarına uygun olarak düzenlenmiş kıymetli
evraklardır. Şirket sermayesinin belirli bir kısmına ortaklık hakkı bulunan
hisse senedi sahipleri;
43

Şirket karından pay alma hakkı

Şirket yönetimine katılma hakkı

Oy kullanma hakkı

Rüçhan hakkı
www.ekodiyalog.com , (Erişim tarih i 27/ 03/ 2012)
44

Tasfiyeden pay alma hakkı

Şirket faaliyetleri ile ilgili bilgi edinme hakkı gibi haklara sahiplerdir
Finansal
serbestleşme
ve
küreselleşme
sayesinde
şirketler
uluslararası piyasalar aracılığıyla finansman sağlamaya başlamışlardır.
Ulusal piyasalardaki düşük işlem hacimleri nden sıyrılan firmalar, uluslararası
piyasalara hisse senedi ihraç ederek ulusal piyasalardan sağlayamayacakları
büyüklükte
fon
elde
edebilmekte
ve
hisse
senetlerinin
likiditesini
artırmaktadır.
Hisse senedi işlemlerinin uluslararası boyutta gelişmesinde firmaların
ek kaynak sağlama isteği yanında tasarruf sahiplerinin de yabancı hisse
senetlerinden yüksek getiri beklemeleri ve yatırımlarını çeşitlendirme istekleri
etkili olmuştur. Firmalar uluslararası piyasalara hisse senedi ihraçlarını, yeni
çıkardıkları hisse senetleriyle yabancı borsalara kaydederek veya çifte kayıt
(yerli ve yabancı piyasalara) yöntemiyle yapmaktadırlar.
En çok uluslar arası işlem yapılan hisse senedi piyasaları;

Nasdaq

NYSE

Tokyo

LSE
Likiditesi yüksek bu piyasalarda ihraç edilen hisse senetleri genellikle ihraç
yapılan ülkenin para birimiyle yapılmaktadır. Uluslararası hisse senedi
piyasalarının gelişiminde önemli diğer bir etken de; uluslararası kurumsal
yatırımcıların, yatırım fonlarının ve ülke fonlarının hisse senetlerinin taşıdığı
hakların temsil eden depo edilebilir menkul kıymet sertifikalarının (ADR gibi)
kullanımıdır. Depo sertifikaları aracılığıyla yabancı yatırımcılara çeşitli
kolaylıklar sağlanmış ve piyasaların gelişiminde etkili olmuştur. Depo
45
sertifikaları sayesinde işlem gören hisse senetleri yatırımcılara daha kolay
ulaşabilmekte ve likiditesi yüksek olmaktadır.
2.2.2.Emtia Piyasası
Emtia; ham petrol, altın, gümüş, bakır, kurşun, platin, buğday, mısır,
soya fasulyesi, pamuk, kahve, şeker, kömür gibi kendinden daha değerli bir
başka ürünün oluşumunda ham madde veya ara madde olarak yer alan,
değeri tüketici tarafından belirlenen, benzersiz ve çok fazla miktarda ve
ticarete konu olabilecek maden, mineral, enerji, gıda, tarım, hayvancılık ve
emisyon ürünlerine denilmektedir. Sadece emtialara bakarak bile bir ülkenin
maddi kaynakları ve durumu hakkında rahatlıkla bilgi sahibi olunabileceği için
stratejik öneme sahiptirler. Emtia mallarının ticaretinin gerçekleştiği piyasaya
“Emtia Borsası” denilir.
Emtia Borsasında çeşitli emtia ürünleri ile yapılan alım satım işlemleri,
yani emtia ticareti oldukça karlı ve diğer yatırım enstrümanlarına nazaran
daha güvenli bir yatırımdır. Emtia ticareti esnasında bir emtia ürünü için alım
yapılması
fiziksel
olarak
tonlarca
ürünün
satın
alınması anlamına
gelmemektedir. Sadece emtiaların fiyatlarına ve bu fiyatlarda meydana
gelmesi beklenen değişikliklere yatırım yapılmaktadır.
Emtialara
yatırım yapmak
günümüz teknolojisi sayesinde çok
kolaydır. Emtia borsasında işlem yapabilmek için bir aracı kuruma ihtiyaç
vardır. Borsa aracı kurumları, bankalar veya forex aracı kurumları vasıtasıyla
emtia piyasasında işlem yapılabilmektedir. Günümüzde emtia işlemleri daha
çok vadeli işlemler seklinde gerçekleştirilmektedir.
46
2.2.3.Döviz Piyasası
Yabancı ülkelerin paralarına genel bir terim olarak döviz denilmektedir.
Döviz piyasaları da yabancı paraların alınıp satıldığı ya da ulusal paranın
başka paraya dönüştürülmesine imkan veren kurumsal yapılardır.
Efektif; doğrudan banknot şeklinde olan yabancı paralardır. Döviz;
nakde dönüştürülebilir ödeme araçları şeklinde olan yabancı paralardır. (çek,
seyahat çekleri, para benzerleri, senet gibi)
Yatırım,
hedging,
spekülasyon
amacıyla
yapılan
hareketlerin
gerçekleştiği döviz piyasaları 24 saat açıktır. Açılış Sydney ve Tokyo'da olur,
Hong Kong ve Singapur, Bahreyn ile sürer Avrupa piyasalarına geçer.
Frankfurt, Zürih, Londra, New York, Chicago piyasalarına; Los Angeles ve
San Fransisco'ya devam eder. İşlem hacmi, dünya ticaret hacminin 50
katından fazladır. İşlemlerde ağırlık Amerikan Doları ve EURO, Amerikan
Doları ve Yen üzerindedir. Günlük işlem hacmi, milyar dolar temelinde en
fazla İngiltere, ABD, Japonya, Singapur'dadır. 44
Döviz piyasasının başlıca özellikleri; 45
 Döviz piyasaları alıcı ve satıcıların karşılaştıkları mekanlar değildir.
İşlemler genellikle aracılar vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir.
 Döviz piyasaları belirli bir borsa şeklinde örgütlenmiş piyasalar
değillerdir. Bina ve örgütsel yapı bu piyasalarda bulunmaz; örgütlenmemiş bir
yapısı vardır.
44
http://tr.wikipedia.org/wiki/Uluslararas%C4%B1_d%C3%B6v iz_piyasas%C4%B1, (Erişim tarihi:
07.04.2012)
45
T.C. M EB, Sermaye Piyasası Faaliyetleri, Ankara, 2011, s.50.
47
 Döviz
piyasaları
evrensel
nitelikte
piyasalardır.
Tüm
döviz
piyasalarındaki kurlar uyum içindedir.
 Döviz piyasaları dünya üzerinde hiç kapanmayan piyasalardır.
 Döviz piyasaları tam rekabet piyasasına oldukça yakın piyasalardır
 Döviz piyasası işlemlerinde efektif ve döviz ayırımı yapılır.
Döviz piyasasının fonksiyonları ise;

Ticaret ve sermaye akımlarının gerçekleştirilmesi

Kaynakların uluslararası el değiştirilmesinin sağlanması

Dış ticaret için gerekli olan kredinin sağlanması

İthalatçılar ile ihracatçılar arasında ödemenin sağlanması

Döviz kuru ile ilgili risklerden korunmak
2.2.4.Tahvil Piyasası
Tahvil, devletin ya da özel sektör şirketlerinin borçlanarak orta ve uzun
vadeli fon sağlamak üzere çıkarttıkları borç senetleridir. Tahviller halka arz
edilerek veya halka arz edilmeksizin satılabilir. Tahviller sahiplerine herhangi
bir ortaklık hakkı vermez, sadece ihraççıya karşı alacak hakkı sağlar.
Tahviller firmalar için geçici fon ihtiyacını karşılamakta ve hisse
senedinde olduğu gibi sermaye artışına neden olmadan kaynak yarattığı için
firmalara avantaj sağlarken, riski sevmeyen yatırımcılar için de düzenli bir
ödeme sağladığı için tercih edilir.
Uluslararası tahvil piyasaları finansal serbestleşme
ile
birlikte
uygulanan esnek politikalar ve vergi avantajları sayesinde işlem hacmini
genişletmiştir.
Tahvil piyasalarında yabancı ihraççılar ; tahvilini piyasaya
çıkarttığı diğer ülke para birimi cinsinden ihraç ettiği yabancı tahvil piyasası
48
ve tahvil ihraççısı ülkenin kendi para birimi dışında bir döviz ile yabancı
ülkelerde sunduğu euro tahvil piyasası araçlarını kullanmaktadırlar. 46
Uluslararası tahvil piyasalarında tahvil ihraç eden yani borçlana n
kesimler, kendi ulusal sınırları dışında tahvil satışı gerçekleştirdiklerinden
ülkedeki yabancı paralardan daha düşük maliyetli ve ihtiyacı olan para
biriminden finansman imkanına sahip olmaktadır.
Uluslararası tahvil piyasalarında işlem yaparak ekonomik birimler hem
yurt dışı piyasalarda tanınma hem de yurt içi piyasalara oranla daha derin ve
likit piyasalarda işlem yapma imkanına sahip olurlar.
2.2.5.Vadeli İşlemler Piyasası
Değeri başka bir finansal varlığın veya malın değerine doğrudan bağlı
olan finansal araçlar türev araç olarak adlandırılmaktadır. Türev araçlar,
dayanak varlığın sahipliğinin el değiştirmesine gerek olmaksızın, bu varlıkla
ilgili hak ve yükümlülüklerin ticaretine imkan sağlar. Türev araçlar, riskten
korunma veya getirisi değişken ( değişken faizli tahvil gibi) olan araçların
getirisi sabit olan araçlarla (sabit faizli tahvil gibi) değiştirilmesi amacıyla
kullanılabilir.
Türev piyasaları kavramı,
forward,
futures, options
ve
swap
işlemlerinin tamamını içermektedir. Bu tür işlemler vadeli işlemlerdir. Vadeli
işlemlerin ortak özelliği, ilerideki bir tarihte teslimatı yapılmak üzere herhangi
bir malın veya finanssal aracın, bugünden alım satımının yapılmasıdır.
Vadeli işlem piyasasında alım satımı yapılan kıymetler, vadeli işlem
sözleşmeleridir. Vadeli işlem sözleşmeleri hisse senedi veya tahvil gibi bir
46
T.C. A B Bakanlığı, Finansal İşlem Vergileri ve AB Uygul amal arı, Ankara, 2012, s.18.
49
şirket veya devletin çıkarmış olduğu kıymetler olmayıp, önceden belirlenen
bir vadede belirli miktardaki mal veya kıymetin teslimini içeren türev
araçlardır.
Vadeli işlemler piyasaları gelişmiş piyasaların en önemli unsurlarından
birisidir. Bunun temel nedenleri; 47
 Vadeli piyasalar, sözleşmeye konu olan spot piyasalarda gelecekte
ortaya çıkabilecek olumsuz fiyat değişimlerine karşı korunma imkanı sağlar.
 Vadeli piyasalar, alternatif yatırım imkanı demektir.
 Vadeli piyasalarda alım satım komisyonları spot piyasalara göre
genelde daha düşüktür, dolayısıyla yatırımcıların maliyetlerini azaltır.
 Vadeli piyasalar, genel olarak spot piyasaların daha likit olmasını
sağlar. Olumsuz fiyat hareketlerine karşı korunma imkanı olan piyasalarda,
spot piyasada işlem gören mal veya kıymetlere olan yatırımcı ilgisi de doğal
olarak artar.
 Küçük miktarda paralarla büyük pozisyonlar alma ve kaldıraç etkisi
yardımıyla yüksek kazanç elde etme imkanı verir.
 Vadeli piyasalar portföy yöneticilerine, portföy çeşitlendirmesi ve
dolayısıyla da riskin yayılması açısından değişik seçenekler sunar.
 Spot piyasadaki fiyat dalgalanmalarının azaltılmasına yardımcı olur.
2.3.FİNANS MERKEZLERİNİN ÜLKE EKONOMİLERİNE KATKILARI
2.3.1.Uluslararası Finans Merkezi Olmanın Etkileri
Bir bölgenin finans merkezi olarak kabul edilmesi neticesinde bu
konumun hem yerel hem de ulusal anlamda önemli etkileri olmaktadır. Bu
47
www.vob.org.tr/ VOBPo rtalTur/docs/turev_araclar_kılavuz.doc, (Erişim tarihi: 30.04.2012)
50
etkilerin olumlu yanları çoğunlukta olmakla beraber bazı riskleri de
bünyesinde barındırmaktadır.
2.3.1.1.Makroekonomik Açıdan Etkileri
 UFM’nin gelişimi, yabancı hizmet sağlayıcılarını kullanan uluslararası
ve yerli müşterilere sağlanan hizmetlerin artması sebebiyle ödemeler
dengesinde bütçe fazlasına sebep olabilir. 48
 Finans merkezi olmaktan kaynaklanacak faaliyet artışı, enflasyonist
baskı yaratabilir.
 Yüksek maaş alacak çalışanların artışı yerel maaşlar üzerinde artış
etkisi yaratacak ve yerel harcamaların artması söz konusu olabilecektir.
 Destek
hizmetlerine
ihtiyacın
artması
hizmet
sağlayıcılarının
fiyatlarında artış oluşturabilecektir.
 Ekonomideki genel aktivite artışı havayolu ulaşımı, oteller, diğer mal
ve hizmetlere olan ihtiyacın artması ve bununla beraber ekonomideki genel
canlılık, fiyatlarda yukarı yönde bir baskı oluşturacaktır. 49
 İç ve dış talebin birlikte artması ile birlikte gayrimenkul fiyatlarının da
yükselmesi söz konusu olacaktır.
 Para girişindeki artış, döviz kurlarının kontrolü üzerinde baskı
yaratabilecektir.
 Enflasyondaki artış, döviz kurlarında ki aşağı yönlü seyir ile
dengelenebilecektir.
48
49
Deloitte a.g.e., s.49.
Deloitte a.g.e., s.49
51
 Enflasyondaki artış faiz oranlarını artırıcı bir etki yaratacaktır. Yüksek
getiri avantajından faydalanmak isteyen büyük çaplı sermayenin girişi ise bu
durumda döviz kuru üzerinde baskı yaratacaktır. 50
 Faiz oranları üzerinde çok sayıda baskı unsuru oluşacaktır..
 UFM’nin, başlangıç yatırım gereksinimleri sebebiyle ülke bütçesinin
durumunu olumsuz etkilemesi beklenmektedir. Öte yandan, genişleyen
finansal hizmetler ve destekleyici sektörlerle birlikte artan vergi gelirlerinin,
bütçeyi etkilemesi de beklenmektedir. 51
 Yerli firmalarının verimliliğini artırmasının ekonomik büyümeye katkıda
bulunması beklenilecektir.
2.3.1.2.Milli Gelir Üzerine Etkileri
Bir
şehir,
uluslararası
finans
merkezi
olarak
nitelendirilmeye
başlandığında, yoğun bir sermaye girişi ile karşılaşmaktadır. Yerli ve yabancı
yatırımcılar, finans kurumları, finans kurumlarının yan sektörleri (muhasebe,
bilgi işlem vb.) şehirde temsilcilikler açmaktadır. Öte yandan, artan fon
akımları ile şirketlerin finansman kaynaklarının çeşitleneceği ve ucuzlayacağı
öne sürülmektedir. Düşük maliyetli fon kaynaklarına erişim ile şirketler ve
yatırımlar daha kolay finanse edilebilmektedir. Böylece, şehirde olduğu kadar
ülkenin genelinde de ekonomik aktivite artmakta ve büyüme hızlanmaktadır.
Artan ekonomik faaliyetlere bağlı olarak; yatırım harcamalarında,
tüketim harcamalarında artış meydana gelecektir. Milli gelir büyüklüğünü
belirlemede kullanılan büyüklüklerden olan yatırım harcamaları ve tüketim
harcamalarının artışı doğrudan milli gelir artışını da beraberinde getirecektir.
50
Deloitte, a.g.e., s.51.
Delo itte, a.g.e., s.52.
51
52
2.3.1.3.İstihdam Üzerine Etkileri
Bir ekonomik kavram olarak istihdam; üretim faktörlerinin gelir
sağlamak amacıyla çalışması ya da çalıştırılması olarak tanımlanabilir.
Yadsınamaz bir şekilde bir ülkenin ürettiği toplam mal ve hizmet miktarı yani
milli geliri ile o ülkenin istihdam sayısı arasında aynı yönlü bir ilişki vardır.
Artan ekonomik faaliyetler ve buna bağlı artan bir milli gelir ülkede yeni iş
olanakları ve iş sahaları ortaya çıkaracaktır. Finans merkezlerinin en önemli
istihdam alanı; finans merkezlerinde işlem görecek yatırım araçları ile ilgili
finansal uzmanlıklardır. 52
Finans merkezlerini açıklarken bahsettiğimiz gibi merkezler sadece
finansal
hizmetlerin
sunulduğu
yer
değil
tamamlayıcı
hizmetlerinde
sunulduğu merkezlerdir ve buna bağlı olarak tamamlayıcı veya destek
hizmetleri sektörlerinde de istihdam alanları ortaya çıkacaktır.
Finans merkezlerinde ki bu istihdam; nitelikli iş gücüne ihtiyaç
duymaktadır. Bu ihtiyaç hem bu alanda hizmet görecek personelin
yetiştirilmesini tetikleyecek hem de bu özelliklere sahip iş gücünün şehre
veya ülkeye çekilmesini yani iş gücünün mobilitesini sağlayacaktır.
2.3.1.4.Finansal Piyasaların Derinliği Üzerine Etkileri
Finansal piyasalar derinleştikçe, aracılık
maliyetleri
azaltmakta,
yatırımın finansmanı ve girişimcilik kolaylaşmakta ve ekonominin rekabet
edebilirliği artmaktadır. “Toplam Faktör Verimliliğini” hem doğrudan hem de
52
TSPA KB, a.g.e., s.5.
53
dolaylı olarak etkilen bu unsur sürdürülebilir büyümenin önemli unsurlarından
biridir.53
Mali piyasalar derinleşmektedir, derinleşme ise, belli ölçeğe kadar olan
sıcak para çıkışlarında ekonomik kırılganlığı azaltmaktadır.
2.3.1.5.Verimlilik Artışı Üzerine Etkileri
Ülke uluslararası finans merkezi haline geldiğinde, pek çok yabancı
finans kuruluşu yerli kurumlarla rekabete girecektir. Artan rekabet ise yerli
finans kurumlarının verimliliğinin artmasına, işlem maliyetlerinin düşmesine,
sonuçta da tasarruf sahiplerinin daha kaliteli hizmet almasına yol açacaktır.
2.3.1.6.Nitelikli İşgücü ve Eğitim Üzerine Etkileri
Nitelikli iş gücü, istenilen nitelikleri taşıyan, iyi yetişmiş, yüksek
düzeyde eğitim ve beceriye sahip, belirli bir konuda uzmanlaşmış ve
genellikle yüksek ücretle çalışan beşeri sermaye olarak nitelendirilir. Nitelikli
işgücünün varlığı bir şehrin uluslararası finans merkezi haline gelmesinde
çok önemli bir etkendir. Nitelikli işgücünün bulunabilirliği, finans kurumlarının
daha kolay yatırım kararı vermelerini sağlamaktadır.
Finans merkezleri hizmet verdikleri alanlar(finansal yatırım, hukuksal
destek, sigorta gibi) gereği nitelikli iş gücüne ihtiyaç duymaktadır. Bir yerin
finans merkezi haline gelmesi durumunda hizmet verilecek alanlarda
istihdam edilmek üzere iyi yetişmiş insan gücü ihtiyacı artacaktır. Bu artış her
zaman
iş
gücü
transferi
yoluyla
sağlanamayacağından
ve
finans
merkezlerinde çalışmanın sağlayacağı ekonomik getirinin yüksekliği ülkenin
kendi nitelikli iş gücünü yetiştirmesi konusunda, eğitim sistemini revize etmesi
53
TÜSİAD Ekono mik ve Mali İşler Ko misyonu Sermaye Piyasaları Çalışma Grubu, “Fi nansal
Piyasa Derinliği”, İstanbul, 2009, s.5.
54
sonucunu doğuracaktır. Bunun sonucunda kısa vadede olmasa bile orta vade
diyebileceğimiz bir süre içerisinde yetişmiş iş gücü sayısı ve niteliği artışı ile
bu iş gücünü yetiştirecek eğitim kurumlarının gelişmesi söz konusu olacaktır.
Bunların içinde; 54
 Uzmanlığı arttırma hedefine yönelik, finans sektörü ile ilgili lisans ve
lisansüstü eğitimlere ek fon aktarılması
 Orta ve arka ofis için teknik eğitim
 Hukuk ve profesyonel hizmetler için daha iyi eğitim yer almaktadır.
2.3.1.7.Yabancı Sermaye Hareketleri Üzerine Etkileri
Uluslararası nakit akışları yoğun bir şekilde ülke üzerinden geçmeye
başladığında, bu akışkanlık ülke ekonomisi üzerinde önemli etkilere sebep
olacaktır. Genelde, bir ülkeye yoğun bir sermaye girişi olduğu sürece önemli
bir sorun yaşanmamaktadır. Yukarıda da değinildiği üzere, ekonominin
büyümesine
katkıda
bulunmaktadır. Buna
ek
olarak
mali
piyasalar
derinleşmektedir. Derinleşme ise, belli ölçeğe kadar olan sıcak para
çıkışlarında ekonomik kırılganlığı azaltmaktadır.
Öte yandan, uluslararası sermaye akımları herhangi bir sebepten
dolayı tersine
dönerse, ciddi
ekonomik
durgunluk
ve
hatta
krizler
yaşanabilmektedir. Bu konuda Tayland çok açık bir örnektir. Tayland,
1990’ların başından itibaren UFM olma hedefi doğrultusunda pek çok önlemi
uygulamaya koymuştur. Çok kısa sürede hedefine ulaşmış, 1993’ten itibaren
daha da hızlanan şekilde bir sermaye girişi ve ekonomik büyüme yaşamıştır.
54
Deloitte, a.g.e., s.52
55
Fakat 1997 yılında, uluslararası sermayenin ülkeden çıkması ile beraber,
derin bir krize ve uzun süren bir durgunluğa girmiştir. 55
2.3.1.8.Kurulum Açısından Etkileri
Ülkeler finans merkezi olmaya karar verdiklerinde ve buna yönelik
programlar geliştirdiklerinde, bu planların hayata geçirilmesi ve sonuçlarının
alınmaya başlanması üretim sektörlerine kıyasla daha çabuk olmaktadır.
Bankalar, sigorta şirketleri, diğer finans kuruluşları vb. kurumlar, ofis,
bilgi işlem ve personel gibi altyapı ihtiyaçlarını tamamladıklarında faaliyete
geçebilmektedirler. Finans sektörü, görece düşük sabit sermaye yatırımı
gerektirmekte ve hızlı bir şekilde faaliyete geçebilmektedir. 56 Bu sayede
yapılan yatırımın karşılığı daha kısa sürede alınabilmekte ve hızlı kurulum
başarılı bir yatırım olursa hızlı geri dönüş anlamına gelmektedir.
2.3.1.9.Kara Para Aklanma Riski Açısından Etkileri
Fon akışları hızlandığında, ülkenin finans sisteminin kara para aklama
amacı ile kullanılması riski artmaktadır. Gerekli önlemler, yeterli duyarlılıkla
ele alınmazsa, ülke kara para aklama merkezi haline gelerek itibarını
yitirebilir. Bu durum, yabancı finans kuruluşlarının ülkeden çıkmalarına ve
ülkenin global finans merkezi unvanını kaybetmesine yol açabilir. Kaybedilen
itibarın yeniden kazanılması ise çok uzun süreler almakta, çok büyük çaba
gerektirmektedir.
55
56
Deloitte, a.g.e., s.54
TSPA KB, a.g.e., s.6.
56
2.3.1.10.Mali Sorunların Bulaşıcılığı Üzerine Etkileri
Uluslararası faaliyette bulunan şirketlerin dünya ekonomisindeki
ağırlığının artması anlamına gelen küreselleşmenin çift taraflı bir etkisi diğer
ülkelerin ve yabancı kurumların risklerinin ülkeye yansımasıdır. Öte yandan,
finansal merkez olarak nitelendirilen şehirde veya ülkede önemli bir kriz
olduğunda, burada yerleşik kurumlar finansal güçlük içine girdiğinde, bu
durum diğer ülkelerdeki finans kurumlarını ve ekonomileri de etkilemektedir . 57
2.3.1.11.Unvanın Kayganlığı Açısından Etkileri
Finans merkezi olmanın görece düşük sabit sermaye yatırımı
gerektirdiği ve hızlı bir şekilde kurulabildiğine değinilmişti. Böylece bir ülke,
bölge veya şehir kısa bir süre içinde uluslararası finans merkezi haline
gelebilmektedir. Bunun dezavantajı ise bu unvanın aynı hızla yitirilmesi
riskidir. Ülkede beklenmeyen bir risk meydana geldiğinde veya daha iyi bir
rakip bölge ortaya çıktığında, yeni bir yer aynı hızla finans merkezi haline
gelebilmektedir.
Bu alanda çeşitli sebeplerle yaşanabilecek bir başarısızlığın maliyeti
çok yüksek olmaktadır. Bu maliyetlerin en önemlisi ise uluslar arası alanda
kaybedilecek olan itibar ve güvendir. Kaybedilen itibarın geri kazanılması çok
büyük bir çaba gerektirmekte, maliyeti de yüksek olmaktadır. 58
57
58
TSPA KB, a.g.e., s.7.
TSPA KB, a.g.e., s.8.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İSTANBUL’UN FİNANS MERKEZİ OLMA POTANSİYELİ
3.1.DÜNYA SAHNESİNDE TÜRKİYE’NİN YERİ
Türkiye’nin çeşitli yönlerden Dünya üzerindeki yerinin incelenmesi,
özellikle ekonomik değerler açısından yapılacak inceleme ve karşılaştırmalar,
İstanbul’un ve dolayısıyla Türkiye’nin uluslararası bir finans merkezi olup
olamayacağını ortaya koyması açısından önemlidir. Uluslararası finans
merkezlerine bakıldığında ülke ekonomileri ile finans merkezleri arasında göz
ardı edilemeyecek pozitif bir ilişki vardır.
3.1.1.Türkiye’nin Dünya Üzerindeki Yeri ve Önemi
Bir ülkenin dünya üzerinde bulunduğu yere ve bu yerin, denizlere,
ticaret yollarına, önemli yeraltı kaynaklarına ve ülkelere göre durumuna o
ülkenin "Coğrafi Konumu" denir. Coğrafi konum, bir ülkenin sosyal, siyasi ve
ekonomik yapısına büyük ölçüde etki yapar. Türkiye coğrafi konumu
bakımından çok önemli özelliklere sahip bir ülkedir. Bu konumunun
özelliklerine ve sonuçlarına bakılacak olunursa; 59
Türkiye eski dünya kıtalarının arasında yer alır. Bu nedenle hem Asya,
hem de Avrupa ülkesidir. Tarih boyunca bu iki kıta arasında bir köprü görevi
üstlenmiştir. Bugün Balkanlar'da, Kafkaslarda ve Orta Asya'da meydana
59
Ramazan, Özey, Türkiye’ni n Coğrafyası ve Jeopolitiği Neden Önemlidir, Ankara, Ada
Yayınları,1999, s.59.
58
gelen gelişmeler sonucu bu görevi daha da önem kazanmıştır. Ayrıca Türkiye
Avrupa ülkeleri ile Ortadoğu ülkeleri arasında yer alır. Gelişmiş Avrupa
ülkelerinde sanayinin her türlü ürünü, Orta Doğu Bölgesinde ise bol enerji
kaynağı vardır. Birbirine muhtaç bu iki ülkeler grubu arasında canlı ticareti
sağlayan
yolların
yurdumuzdan
geçmesi
önemli
ekonomik
yararlar
sağlayacaktır. Türkiye, gelecekte Hazar ve Orta Asya doğal kaynaklarının
batıya ulaşmasında doğal bir köprü rolü üstlenebilecektir. Dünya doğal enerji
kaynaklarının %70’i Türkiye’nin etrafında kümelenmiştir. Hazar petrollerinin
batıya taşınmasını öngören ve uluslararası camiadan da büyük destek bulan
Bakü Ceyhan projesi, petrol nakil güzergahı bakımından en istikrarlı ve
güvenli ortamı sunmakta ve çevre korunması bakımından da en az riski
taşımaktadır. 60
Türkiye, sosyal, siyasi ve ekonomik yapısıyla Avrupa ve Orta Doğu
ülkelerini birbirine yaklaştıran bir model ülke görünümündedir. Siyasi
coğrafya açısından; İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Karadeniz'i Akdeniz
üzerinden Atlas Okyanusu'na ve Hint Okyanusu'na bağlar. Karadeniz’e kıyısı
olan ülkeler sıcak denizlere en kısa ve ekonomik yoldan ulaşabilmek için
İstanbul ve Çanakkale Boğazları’ndan geçmek zorundadırlar. Özellikle
Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra kurulan yeni cumhuriyetler, büyüme
ve gelişme umuduyla deniz ticaretine büyük önem vermektedirler. Boğazların
sınırlarımız içinde ve kontrolümüzde olması yurdumuza ticari, siyasi ve askeri
coğrafya yönünden önemli üstünlükler sağlar.
Türkiye, askeri ve siyasi yönden dünyanın en hareketli ve sorunlu
ülkelerinin yer aldığı, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerinin tam
ortasında bulunmaktadır. Stratejik açıdan bakıldığında Türkiye'nin sahip
olduğu ekonomik, kültürel ve siyasal olanaklar, akıllıca kullanıldığı takdirde
Türkiye'nin "bölgesel güç" olma özelliğini pekiştirici etki yapacaktır.
60
Fatih Çev ik, Uluslararası Finans Merkezleri Ülke Ekonomilerine Etkileri ve İstanbul’un
Potansiyeli, İstanbul, İTO Yay ınları, 2009, s.180.
59
Balkanlar’ın, Kafkasların, Ortadoğu’nun ve Körfez ülkelerinin siyasal,
askeri
ve
ekonomik
kargaşası, önümüzdeki
yıllarda
durulacak
gibi
gözükmemektedir. Bu nedenle, Türkiye'nin "bölgesel bir güç olma" özelliği ve
önemi, daha uzun yıllar devam edebilecek bir yapıdadır.
Türkiye, jeopolitik ve jeostratejik mevkisi itibariyle; 61
 Dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip Orta Doğu ve Hazar
Havzası,
 Önemli deniz ulaştırma yollarının kavşağı durumunda bulunan Akdeniz
Havzası,
 Tarihte her zaman önemini sürdürmüş olan Karadeniz Havzası ve
Türk Boğazları,
 SSCB ve Yugoslavya’nın dağılması sonucu yapısal değişikliklere
uğrayan Balkanlar,
 Etnik çatışmalar yanında, zengin tabii kaynaklara sahip Kafkasya ve
bunun daha ötesinde Orta Asya’nın oluşturduğu coğrafyanın merkezinde
etkili bir konumda bulunmaktadır.
Üç kıtayı birbirine bağlayan ve çok önemli bir jeostratejik konuma
sahip olan Türkiye, aynı anda bir Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, Ortadoğu,
Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir. Kısacası Türkiye bir Avrasya ülkesidir.
Türkiye’nin jeostratejik önemini pekiştiren diğer özellikleri ise;
 Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip ve piyasa ekonomisini
kabul etmiş bir ülke olarak batı sistemlerini uygulaması ve batının tüm
kurumlarıyla bütünleşmeyi benimsemiş olması,
 Kafkasya ve Orta Asya petrol ve doğal gazının batıya ulaştırılması için
belirlenen güzergahlardan birini ve en önemlisini ihtiva etmesi,
61
Mehmet Önal, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Bölgesel ve Küresel Barışa Katkıları,
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010, s.17.
Erciyes
60
 1990’lı yıllardan itibaren büyük değişmelere sahne olan Balkanlar,
Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle tarihten gelen kültür birliğine ve
gelişen olumlu ilişkilere sahip olması,
 BM ve Kuzey Atlantik Paktı (NATO)’nın barışı koruma, bölgesel
güvenlik ve istikrara yönelik girişimlerine iştirakleri hatta bazılarında üstlendiği
öncü rol ile “Avrupa Güvenlik Mimarisi” üzerinde tartışılmaz bir ağırlığa sahip
olması ve nitelik ve nicelik olarak Avrupa’da ve bölgesinde güçlü bir Silahlı
Kuvvetlere sahip olmasıdır.
Türkiye yer aldığı bölgede gerçek anlamda cumhuriyet ve demokrasi
ile idare edilen, tek Müslüman ve laik ülkedir. Genç ve dinamik nüfus
potansiyeli, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları, ayrıca her geçen gün
gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücü ile bölgede mevcut politik,
askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafa kazandırabilecek milli güce ve
coğrafyaya sahip bir bölge devletidir.
Türkiye, dünya ekonomileriyle bütünleşme bakımından, bir taraftan
küreselleşme hareketleri içinde yer almış, diğer taraftan da ekonomik güç
odaklarından Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA) ve Pasifik
Bölgesi ile ticari ilişkilerini sürdürmüş ve Avrupa entegrasyonu hareketine tam
olarak katılma iradesini açıklamış bulunmaktadır. 62
3.1.2.Küreselleşmenin Türkiye’ ye Etkileri
Küreselleşmenin ekonomik yansımalarının Türkiye üzerindeki etkileri
açısından
yaklaşıldığında;
Türkiye
teknoloji
ve
bu
teknoloji
ile
gerçekleştirilecek üretim ile küreselleşme olgusuna ciddi katkıda bulunmayan
bir ülkedir. Öte yandan 75 milyonluk nüfusu ile de pazar olma yönünden
62
Adem, Şahin, “Dünya Ek onomisinde Küreselleşme ve B ölgesel Entegrasyonlar”, İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakü ltesi Dergisi, s.326.
61
cazip bir ülkedir. Bu durumu ile ilk bakışta küreselleşme olgusunun ikinci
ülkeler safındaymış gibi görünmektedir. Fakat coğrafyamızdaki potansiyel
zenginlikler iyi değerlendirildiğinde, bölgesinde gelişmiş ülkeler safına ilk
geçebilecek ülke konumunda olduğu da bir gerçektir.
Ülkemizde küreselleşme ile ilgili en büyük sorun “yasal ve idari”
düzenlemelerin bir an evvel yapılması gerekliliğidir.63
Türkiye, üreten batının mal ve hizmet akışının kavşağında olması
sebebiyle dünyada dolaşan sermaye ve yatırım hamlelerinin cazibe merkezi
olmaktadır. Ekonomik sıkıntılarını aşmış bir Türkiye; üretimi, satışı ve karını
ön planda tutmak mecburiyetinde olan Batının, küreselleşme politikalarında
vazgeçmesi mümkün olmayan bir ülke olup, yerine ikame edebilecek aynı
değerde alternatif ülkelerin bulunmaması nedeniyle de büyük avantaja
sahiptir. Burada en kritik nokta batının taleplerini oluşturan durdurulamaz ve
hızı
kesilemez
küreselleşme
olgusunun
zamanlamasıyla
Türkiye’ nin
avantajlarını kullanmaya hazır bir hale gelmesi için gerekli sürenin
özdeşleşmesi sorunudur.
21. Yüzyılın siyasi, askeri, ekonomik ve ticari güç dengeleri Avrasya
coğrafyasında yeniden şekillenecektir. Avrasya coğrafyasında daha dar bir
bölge olan Güney Doğu Avrupa (Balkanlar), Karadeniz Bölgesi, Kafkaslar,
Orta Asya ve Orta Doğu, Türkiye’nin tam merkezinde yer aldığı bölge,
ekonomi, ticaret ve enerji konularında önemli gelişme kaydedecek ve
önümüzdeki dönemde küresel pazarlarla daha da bütünleşmiş olacaktır..
Küreselleşmenin yarattığı bazı temel gelişmeleri başlıklar halinde
sıralamak gerekirse aşağıdaki sonuçlara ulaşılmaktadır. 64
63
Halim, Çıtır, Küreselleşme ve Türkiye’ye Etkileri, Çağın Po lisi Dergisi, 2009, s.5.
Çıtır, a.g.m., s.12.
64
62
3.1.2.1.Küreselleşmenin Olumlu Yanları

Dünya çapında yüz binlerce çeşitli yeni iş imkanları yaratılmıştır.

Haberleşme ve iletişim imkanları daha geniş kitlelere ulaştırılmıştır.

Kredi ve yatırımlarda ciddi artışlar görülmüştür.

Teknoloji transferi ve know-how sağlanmıştır. Enerji, haberleşme alt
yapıları kurulmuştur.
 Eğitim verilmek suretiyle beşeri kaynaklar etkinleştirilmiştir.
 Çalışma koşullarında iyileşmeler sağlanmıştır.
 Hukuka,
mülkiyete,
insan
haklarına
saygılı
yönetim
tarzları
yaygınlaşmıştır.
 Sivil toplum kuruluşları ve bunlar arasındaki ilişkiler ve dayanışma
ruhu gelişmiştir.
3.1.2.2.Küreselleşmenin Olumsuz Yanları

Büyük ve uluslararası çalışan şirketler ön plana çıkmıştır.
 Ucuz emeği kullanan, yerel şartlardan yararlanan, çevreyi tahrip eden
bir sömürü düzeni getirilmiştir.
 Geri kalmış veya gelişmekte olan ve özellikle kalifiye olmayan iş gücü
için ücret sınırlamaları getirilerek sosyal dampinglere yol açılmıştır.
 Küresel zenginleşmeye karşılık gelirler belli kesimlerde toplanmıştır.
 Serbest sermaye hareketleri Latin Amerika, Uzak Doğu, Rusya ve en
son olarak da ülkemizde krizlere neden olmuştur.
 Ulus devletin varlığı tehdit ve risklerle karşı karşıya kalmıştır.
 Doğal hayatın dokunulmazlığı zarar görmüş çevre kirliliği tehlikeli
boyutlara ulaşmıştır.
 Geleneksel yapının aşınması toplumsal çöküntülere yol açmıştır.
63
3.1.3.Türkiye’nin Nüfusu
Ülke ekonomilerinin büyüklüğü ile finans merkezi olma başarısının
arasında göz ardı edilemez bir ilişki vardır, ülke ekonomilerinin büyüklüğünü
belirleyen şey ise üretimdir. Üretilecek mal ve hizmetlerin parasal büyüklüğü
ülke ekonomisini oluşturur. Üretim işgücü ile yapılacağından ülkelerin nüfus
büyüklükleri ile ekonomik gelişmişlikleri arasında da bir ilişki olduğu
söylenebilir. Mutlak suretle yoğun işgücünün bulunması ülke ekonomisini
güçlendirir tezini ileri sürmek doğru değildir, ancak doğru bir planlama ile
yüksek işgücü yüksek üretim anlamına gelebilir.
Finans merkezleri için önemli unsurlardan birinin de nitelikli işgücü
olduğundan daha önce bahsetmiştik. Nüfus yoğunluğu ve özellikle genç
nüfusun fazlalığı bu ihtiyacı karşılayabilecek altyapıyı sağlamaktadır. İyi
eğitim verilecek ve alanlarında uzman hale gelebilecek kişi sayısının fazla
olması, finans merkezlerinin ihtiyaç duyacağı nitelikli personel havuzunun
geniş olmasına ve tercih edilebilirliğinin artırmasına yol açacaktır.
İş gücünün FM’ler için önemli bir boyutu da maliyet avantajıdır. FM’ler
için gereken iş gücünün ülke içinde bulunması veya yetiştirilecek potansiyelin
olması; iş gücü maliyetinde önemli bir avantaj sağlayacaktır. Aksi takdirde
gerekli iş gücünün transfer edilmesi suretiyle karşılanması kaçınılmaz olarak
maliyetleri artıracak bir unsur olacaktır. Günümüzde finansal hizmetler
sektöründe ayırt edici özelliklerin başında maliyet unsurunun da olduğu
dikkate alınırsa, yeterli iş gücü varlığı veya potansiyeli önemli bir avantaj
olarak karşımıza çıkmaktadır.
2011 yıl ortası nüfus tahminlerine göre dünya nüfusu yaklaşık 6 milyar
974 milyon kişidir. Nüfus büyüklüğüne göre ülke sıralamasının ilk sıralarında
Çin Halk Cumhuriyeti (1 milyar 348 milyon kişi), Hindistan (1 milyar 242
64
milyon kişi) ve Amerika Birleşik Devletleri (313 milyon kişi) yer almaktadır.
Dünya nüfusunun % 1,1’ini oluşturan Türkiye nüfusu (74 milyon kişi), 187
ülke arasında 18. sırada yer almaktadır. 65
2050 yılı nüfus tahminlerine göre dünya nüfusu 9 milyarı aşacaktır.
2050 yılında Hindistan’ın 1 milyar 692 milyon kişi ile en fazla nüfusa sahip
ülke olması beklenmektedir. Nüfus büyüklüğü bakımından Hindistan’ı
sırasıyla Çin Halk Cumhuriyeti (1 milyar 295 milyon kişi) ve Amerika Birleşik
Devletleri (403 milyon kişi) izleyecektir. Nüfusu 2050 yılında 94 milyon 585
bin kişi olarak tahmin edilen Türkiye’nin 187 ülke arasında 19. sırada yer
alması beklenmektedir. 66
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne göre 2012 yılı itibariyle Türkiye
nüfusunun yaş gruplarına göre dağılımı,
Tablo 3. Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
Yaş Aralığı Nüfus
Yaş Aralığı
Nüfus
0-4
6.198.957
50-54
4.039.198
5-9
6.158.964
55-59
3.478.582
10-14
6.499.258
60-64
2.668.518
15-19
6.405.552
65-69
1.928.386
20-24
6.186.089
70-74
1.500.126
25-29
6.270.678
75-79
1.102.126
30-34
6.544.927
80-84
745.666
35-39
5.731.177
85-90
315.990
40-44
5.064.060
+90
89.709
45-49
4.699.421
Kaynak: TÜİK Raporlarından derlenmiştir.
Tablo 3’de görüldüğü gibi Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı 15-45 yaş
aralığı grubunda, %80’i ise 50 yaş altındadır.
65
66
Bu durum bahsetmiş
http://www.tu ik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13140 , (Erişim tarihi: 10.01.2012)
http://www.tu ik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13140 , (Erişim tarihi: 10.01.2012)
65
olduğumuz iş gücü potansiyeli açısından ülkemiz adına olumlu bir görüntü
ortaya koymaktadır.
3.1.4.Türkiye’nin Yumuşak Gücü
Dünyanın en önemli iş ve kültür dergilerinden İngiltere merkezli
Monocle, ülkelerin askeri ve ekonomik yön dışında kalan; sosyal bütünlük ve
kültürüyle diğer ülkeleri etkileyişini anlatan ‘yumuşak güç’ araştırmasında
ülkelerin diplomatik altyapısı, kültür alanında ortaya koydukları ürünler,
düşünce kuruluşlarının sayısı, internet kullanıcılarının sayısı, iş dünyasındaki
cazibesi, son olimpiyatlarda kazanılan ödüller, eğitim kapasitesi, medyanın
gücü gibi alanlar incelenir. 67
Kim hangi sırada?
Tablo 4. Ülkelerin Yumuşak Güç Listesi Sıralaması
67
Sıra
Ülke
Sıra
Ülke
Sıra
Ülke
1
İngiltere
11
G. Kore
21
Yeni Zelanda
2
ABD
12
Norveç
22
Çin
3
Almanya
13
Finlandiya
23
Portekiz
4
Fransa
14
İtalya
24
İrlanda
5
İsveç
15
Hollanda
25
Polonya
6
Japonya
16
İspanya
26
Singapur
7
Danimarka
17
Brezilya
27
Meksika
8
İsviçre
18
Avusturya
28
Rusya
9
Avustralya
19
Belçika
29
İsrail
10
Kanada
20
TÜRKİYE
30
Tayland
http://onedio.com/etiket/mitt-ro mney/507fdf4fb815ea384225878b, (Erişim tarihi: 25.09.2012)
66
Türkiye’nin yumuşak gücü yorumu ise; Monocle’ın geçen seneki
listesinde 23’üncü olan Türkiye, bu yıl 20’nci sıraya yükselmiştir. Araştırmada
Türkiye için yapılan yorum ise “İstikrarlı yükselişine devam eden Türkiye ilk
defa listemizde ilk 20’ye girdi. Yeni üsler arayan küresel şirketler artan
şekilde İstanbul’a bakıyor, Türk Havayolları daha maceracı rotalar ekliyor ve
ülkenin pembe dizileri Avrupa’da yeni izleyiciler kazanıyor. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’a
yönelik büyük planlarının belki
hayata
geçirilmesi zor olabilir, ancak hırslı olduğu kesin. Gelecek yıllardaki
mücadelesi muhafazakar güçlerin Türkiye’nin etkileyici demokratik gelişimi,
ekonomik büyümesi ve sosyal liberalizmini engellememesi olacak. Giderek
artan şekilde istikrarsızlaşan komşular da sorun olabilir.” şeklindedir. 68
3.1.5.Türkiye Ekonomisi
Finans merkezi olma kriterleri arasında ülke ekonomisinin büyüklüğü
ilk sıralarda dile getirilmektedir. Dünya üzerindeki büyük ve istikrarlı
merkezler aynı zamanda büyük ekonomilere sahip ülkelerde yer almaktadır.
Londra ve New York gibi pek çok incelemeye göre, geri kalan finans
merkezlerinden ayrı, global finans merkezleri dışındaki büyük finans
merkezlerin de bile yapılan işlemlerin çoğu yerli yatırımcılar tarafından
yapılmaktadır. Özellikle yeni kurulan ve yoğun rekabet ortamında ilerlemek
isteyen merkezler için canlı ve büyük bir iç pazar; hem büyüme hem de
istikrar açısından itici bir güç olacaktır.
Türkiye ekonomisi, 2008 yılı üçüncü çeyrek sonrası dört çeyrek
boyunca devam eden küçülme döneminden, 2009 dördüncü çeyrek itibariyle
çıkmış ve sonrasında güçlü ve kalıcı bir toparlanma süreci yakalamıştır.
Küresel finansal krizin Türkiye ekonomisi üzerinde, GSYİH büyümesi
açısından, yarattığı tahribat Çin, Arjantin ve Hindistan gibi gelişmekte olan
68
http://onedio.com/etiket/mitt-ro mney/507fdf4fb815ea384225878b, (Erişim tarihi: 25.09.2012)
67
ülkelerden görece daha fazla olmakla beraber, Türkiye ekonomisi toparlanma
ve büyüme sürecini bu ekonomilerle aynı süre içerisinde yakalamayı
başarmıştır. GSYİH büyüme hızının kriz sonrası dönemde ikinci en yüksek
değere ulaştığı, 2011 ilk çeyreğinde ise, Türkiye ekonomisi yıllık büyüme hızı
itibarıyla, Çin ve Arjantin'den daha yüksek bir orana ulaşarak büyüme
sıralamasında dünya birincisi olmuştur. 69
Küresel finansal krizden diğer sektörlere göre daha olumsuz şekilde
etkilenen ve küçülme üzerinde yüksek etkiye sahip olan sanayi sektörü,
toplam GSYİH içinde %27’ sine yaklaşan payına rağmen, toparlanma
sürecinin de temel belirleyicisi olmuştur. Yıllık hareketli toplamlar bazında
potansiyel düzeyden diğer sektörlere göre daha yüksek sapma gösteren
sanayi sektöründe, yıllık büyüme hızı, baz etkisi nedeniyle 2010 birinci
çeyrekte %19.4 gibi çok yüksek bir orana ulaşmıştır. 70
GSYİH’nin %63’ü civarında ortalama bir paya sahip hizmetler
sektöründe de, büyüme benzer bir gelişme göstermiş, sektörün ortalama
yıllık büyüme hızı 2011 yılının ilk üç çeyreğinde %10’a yaklaşmıştır. 71
Türkiye ekonomisi için kısa vadede ağırlığını koruyacak temel
tehditlerin başında Avrupa borç krizi ve bu küresel nitelikteki sorunun dünya
finansal sistemi üzerindeki yansımaları gelmektedir. Söz konusu bu tehdit,
Türkiye’ye yönelik sermaye hareketleri, dolayısıyla cari açığın ve dış
tasarruflara
dayalı
büyümenin
finansmanı
açısından
önemli
riskler
oluşturmaktadır. Ayrıca, Avrupa borç krizinin küresel finansal sistem üzerinde
yaratabileceği etkiler, kredi kanalı üzerinden, Türkiye ekonomisinin finansal
istikrarı ve özel sektörün kaldıraçlı büyüme süreci
üzerinde riskler
oluşturmaktadır. Avrupa borç krizinin diğer bir etkisi ise, ticaret kanalı yoluyla
dış talep üzerinde oluşacak risklerdir.
69
Füsun Ulengin vd. Türkiye’ni n Küresel Rekabet Düzeyi, İstanbul, Sedefed Yayın ları, Kasım
2012, s.15.
70
Uluengin, a.g.e , s.18.
71
Uluengin, a.g.e , s.20.
68
Türkiye’nin
ekonomik
büyüklük
açısından
Dünya’daki
yerini
inceleyecek olursak;
Tablo 5. 2009 Yılı İtibariyle Dünya Ekonomileri Sıralaması (Milyar Dolar)
Ülke
2009*
2010
2011
2012
2013
2014
ABD
14,077
14,441
14,256
14,799
15,397
15,468
Çin
4,909
5,364
5,987
6,698
7,504
8,414
Japonya
5,068
5,272
5,377
5,548
5,744
5,972
Almanya
3,352
3,332
3,384
3,464
3,547
3,630
Fransa
2.675
2.668
2.723
2.809
2.902
3.001
İngiltere
2.183
2.222
2.297
2.416
2.553
2.695
İtalya
2.118
2.121
2.159
2.220
2.280
2.341
Brezilya
1.574
1.910
2.035
2.161
2.295
2.439
Kanada
1.336
1.556
1.641
1.728
1.809
1.892
Rusya
1.229
1.507
1.733
1.978
2.282
2.649
İspanya
1.464
1.424
1.432
1.462
1.498
1.542
Hindistan
1.236
1.367
1.496
1.644
1.809
1.991
Avustralya
997,2
1.193
1.234
1.290
1.333
1.37
Meksika
874,9
995,9
1.065
1.151
1.235,
1.318
Kore
832,5
991,1
1.068,8
1.128
1.197
1.288
Hollanda
794,8
797,4
803,7
819,5
838,5
861,1
Türkiye
617,6
710,7
743,4
778,7
801,9
826,7
Kaynak: TC Maliye Bakanlığı SGB Portalından derlenmiştir (*2009 yılı
gerçekleşen, diğer yıllar ise tahmin edilen rakamlardır)
69
Tablo 6. 2010 Yılı Dünya Ekonomileri Sıralaması
Ranking
Economy
Us Dollars
1
United States
14,447,100
2
China
5,739,358
3
Japan
5,458,873
4
Germany
3,280,334
5
France
2,559,850
6
United Kingdom
2,253,552
7
Brazil
2,088,966
8
Italy
2,051,290
9
India
1,722,328
10
Canada
1,577,040
11
Russia
1,479,823
12
Spain
1,407,322
13
Australia
1,271,945
14
Mexico
1,032,224
15
South Korea
1,014,369
16
Netherlands
779,310
17
Turkey
734,440
18
Indonesia
707,448
19
Switzerland
527,920
20
Poland
469,393
Kaynak: IMF
70
Tablo 7. 2011 Yılı Dünya Ekonomileri Sıralaması
Ranking
Economy
US Dollars
1
United States
15.097.083
2
China
6.644.327
3
Japan
5.774.376
4
Germany
3.594.303
5
France
2.775.664
6
United Kingdom
2.366.544
7
Italy
2.146.998
8
Brazil
2.107.628
9
India
1.746.481
10
Canada
1.570.886
11
Russian Federation
1.476.08
12
Spain
1.432.813
13
Australia
1.030.268
14
Mexico
1.060.221
15
Korea, Republic
1.038.981
16
Netherlands
830.219
17
Turkey
766.441
18
Indonesia
712.737
19
Switzerland
603.917
20
Belgium
508.092
Kaynak: WorldBank
IMF verilerine göreyse; 2011 yılında cari fiyatlarla GSYİH'ye göre ilk 5
büyük ekonomi sıralaması değişmemiştir. ABD 15 trilyon 94 milyar dolarla
71
birinciliğini korurken, bu ülkeyi 7 trilyon 298.1 milyarla Çin, 5 trilyon 869.5
milyar dolarla Japonya, 3 trilyon 577 milyar dolarla Almanya ve 2 trilyon
776.3 milyar dolarlık milli geliriyle Fransa izlemiştir. Önceki yıl 6'ncı sırada
bulunan İngiltere ile 7'nci sıradaki Brezilya yer değiştirmiş; İtalya'nın 8'inci
sıradaki yeri değişmezken, Rusya iki basamak yükselerek 9'uncu olmuştur,
Kanada 10'uncu sıradaki yerini korumuştur. Cari fiyatlarla GSYH'ye göre
Hindistan geçen yıla göre 2 basamak düşerek 11'inci, İspanya 12'nci,
Avustralya 13'üncü, Meksika 14'cü olmuştur. Güney Kore 15'inci sıradaki
yerini korumuştur. Önceki yıl 18'inci sırada bulunan Endonezya, milli gelirini
%19,4 artırarak 845,7 milyar dolara çıkardığı 2011 yılında, Hollanda'yı
17'nciliğe, Türkiye'yi 18'inciliğe kaydırarak, 16'ncı sıraya yerleşmiştir. IMF
verilerine göre 17'nci ve 18'inci sıralardaki Hollanda ve Türkiye'yi 19'uncu
sırada İsviçre izlerken, önceki yıl 20'inci sırada olan Belçika daha aşağılara
kayarak bu sırayı Suudi Arabistan'a terk etmiştir. 72
Yukarıdaki açıklamalar ve tablolar göz önüne alındığında Türkiye
dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer almaktadır ve geleceğe
yönelik tahminlerde de ilk 10 ülke arasına girmesi beklenmektedir. Türkiye
Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yılı olacak 2023 yılı hedefi ise GSYİH
değerinin 1 Trilyon Dolar seviyesine çıkarılmasıdır. Türkiye, ekonomik güç
olarak bölgesinin en büyük ekonomisine sahiptir (Rusya’yı bölge dışı kabul
edersek). Bu doğal kaynakları yeterince kullanılmayan, enerji anlamında
dışarıya bağlı olan ve bu amaçla büyük tutarlarda döviz çıkışı yaşayan bir
ülke için başarılı bir ekonomik yapı oluşturur.
Türkiye rakamsal anlamda bakıldığında dünyada orta seviyedeki
ekonomik büyüklüğe sahip bir ülke olarak görülmektedir. Ancak burada
önemle dikkate alınacak husus büyüme istikrarı ve bu konuda sahip olduğu
potansiyeldir. Zengin kaynakları, dinamik iş gücü sahipliği, teknoloji ve Ar-Ge
çalışmalarındaki atılımı gibi faktörlerle gelecekte dünya ekonomisinde çok
daha etkin rol oynayacağına şüphe yoktur.
72
Okan Eren, “ T.C.MB Ekonomi Notl arı”, Ankara, Şubat 2013, s.13.
72
Tablo 8. Türkiye’nin 10 Yıllık Büyüme Oranları
Yıllar (10 Yıl)
Yıllık Büyüme
Ortalama Büyüme
80’ler
47,82
3,99
90’lar
44,86
3,78
2000’ler
41,56
3,54
Kaynak: TÜİK
Bu ekonomik büyüklüğün itici gücünü arkasına alacak bir finans
merkezinin şu anki koşullara göre çok daha başarılı olacağı açıktır.
Dünyadaki önemli finans merkezlerinden söz ederken, bu merkezlerin
tabloda görülen ve Türkiye’den (bugün itibariyle) daha büyük ekonomilere
sahip ülkelerin merkezleri olduğu görülmektedir.
3.1.5.1.Türkiye’de Finansal Hizmetler Sektörü
Finans merkezinin kurulmasındaki temel etken; finansal işlemlerin
tümünün bir arada yapılabileceği bir bina ya da yerleşke oluşturmak değildir.
Esas olan, finansal işlemlerin hızlı ve etkin, destekleyici hizmetler dediğimiz
faaliyetlerle birlikte yatırımcıya güven verecek şekilde yapılmasını sağlayacak
bir sistemin oluşturulmasıdır.
Yatırımcıların belirli merkezlere çekilebilmesi için, o merkezin ve
merkezin bağlı olduğu ülkenin finans sektörünün daha doğru bir tanımla
finansal hizmetler sektörünün gelişmişliği ve derinliği ana etkenlerden
birisidir.
Türk finansal sistemine baktığımızda ise karşımıza sistemin büyük bir
kısmını elinde bulunduran “Bankacılık Sektörü” çıkmaktadır.
73
Bankacılık sektörü, Türk finansal sisteminin en önemli unsuru
olmasının yanında tüm ekonomiyi etkileyebilecek kadar büyük bir sektördür.
Bankacılık sektörü ekonomide kaynak aktarımına aracılık eden finansal
sistemin en önemli parçasını oluşturmaktadır.
Türkiye’de finansal sistemin bilanço büyüklüğünün yaklaşık %88,3’ünü
bankalar oluşturmaktadır. 2001 yılı sonrasında finansal kesim içinde yer alan
diğer kollardaki gelişmelere karşın bankacılık sektörünün sistem içindeki
ağırlığı açık ara sürmektedir. 73
Şekil 2. Finans Sektörü Pay Dağılımı
Kaynak: TBB
Finansal sistem içinde bankacılık sektörünün göreli payı, genellikle,
sosyal ve iktisadi gelişmeye paralel olarak azalmaktadır. Türkiye’de de
zaman içinde bankacılık sektörünün finansal sistem içindeki payı azalmış
olmakla birlikte hala çok yüksek düzeydedir. Şekil 3. Türkiye’de finansal
kesimin bilanço büyüklüğünün dağılımı 2009 yılı için verilmiştir. Türkiye’de
finansal sistem içinde bankalar dışında Sigorta Şirketleri, Menkul Kıymet
73
Necat, Çoşkun v.d. Türkiye’de Bankacılık Sektörü, Piyasa Yapısı, Firma Davranışları ve
Rekabet Analizi, Ankara, TBB Yayın ları, 2012, s.28.
74
Yatırım Fonları, Finansal Kiralama Şirketleri, Emeklilik Fonları, Menkul
Kıymet Aracı Kurumları, Tüketici Finans Şirketi, Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı ve Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı yer almaktadır. Şekil …’den de
izlenebileceği gibi Türkiye’de finansal sistemin bilanço büyüklüğünün
%88,3’ünü bankalar oluşturmaktadır. 2001 yılı sonrasında finansal kesim
içinde yer alan diğer kollardaki gelişmelere karşın bankacılık sektörünün
sistem içindeki ağırlığı açık ara sürmektedir. 74
Bankacılık sektöründe Ağustos 2012 itibariyle 31 adet mevduat, 13
adet kalkınma ve yatırım, 4 adet katılım bankası olmak üzere toplam 48
banka bulunmaktadır.
Türkiye’de bankacılık sektörü ile ilgili verilere bakacak olursak;
Tablo 9. 1990-2000 Yılları Arasında Banka ve Şube Sayısı
Şube Sayısı
Banka Sayısı
Yıllar
Ulusal Yabancı Toplam
1990
43
23
66
6447
113
6560
1991
44
21
65
6369
108
6477
1992
48
21
69
6097
109
6206
1994
47
20
67
5999
105
6104
1997
54
18
72
6703
116
6819
1999
62
19
81
7570
121
7691
2000
61
18
79
7720
117
7837
Kaynak: TBB
74
Ulusal Yabancı Toplam
Coşkun, a.g.e., s.30.
75
Tablo 10. Bankacılık Sektörünün Yapısal Göstergeleri (2004-2010)
Yıllar
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Sayısı
Kamu
53
51
50
50
49
49
49
Ser.
3
3
3
3
3
3
3
18
17
14
11
11
11
11
1
1
1
1
1
1
1
13
13
15
18
17
17
17
Yat.
Katılım
Bank.
13
13
13
13
13
13
13
Bank.
Şube
5
4
4
4
4
4
4
Banka
Özel
Bank.
Ser.
TMSF
Bank.
Bün.
Yab.
Bank
Ser.
Kalkın ma
Sayısı
6.106
6.247
6.849
7.618
8.790
9.027
9.465
127.163 132.258
143.143
158.534
171.598
172.402 178.503
13819
16513
18815
21953
23952
Personel
Sayısı
ATM
Sayısı
14836
26.566
Kaynak: TBB ve BDDK
Bu iki tablodan anlaşılmaktadır ki Türkiye’deki bankalarda yabancı
payı giderek artmaktadır. 1990-2000 yılları arasında bankaların yaklaşık
%25’i yabancı kaynaklı iken, bu rakam 2003-2010 yılları arasında yaklaşık
%33 düzeyine çıkmıştır.
76
Tablo 11. Bankaların Aktif Toplamı (Bin TL)
Yıl
Aktif Toplamı
Artış Oranı(% )
2007
561.171
-
2008
705.871
25,8
2009
798.533
13,1
2010
961.876
20,5
2011
1.160.712
20,7
2012(Eylül Ayı)
1.241.732
7
Kaynak: TBB Raporlarından derlenmiştir.
Tablo 11’de görüldüğü üzere 2007-2012 yılları arasında banka aktifleri
iki katından daha fazla artmıştır. Bu artış ortalama yıllık yaklaşık %20
düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu durum finans sektörü içinde bankacılık
sektörünün büyük bir pay sahibi olmasını da açıklamaktadır. Türkiye’nin 10
Yıllık büyüme oranlarını gösteren Tablo…buraya tekrar aldığımızda, 2000’li
yıllarda Türkiye’nin ortalama %3,54 oranında büyüdüğünü görmekteyiz. Buna
karşın banka aktifleri daha dar bir dönemde (5 Yıllık) yıllık yaklaşık %20
oranında artmaktadır.
Türkiye’nin güçlü bir bankacılık sistemi olmasına rağmen bankacılık
dışı finans sektörü zayıf durumdadır. Bu durum krizlere karşı daha dayanıklı
bir finans sistemi oluşturmasına karşın, bir bütün olarak ele alınması gereken
finans merkezi hizmetleri açısından Türkiye ve İstanbul için bir dezavantaj
olmaktadır.
77
Tablo 12. Türkiye’nin 10 Yıllık Büyüme Oranları
Yıllar (10 Yıl)
Yıllık Büyüme
Ortalama Büyüme
80’ler
47,82
3,99
90’lar
44,86
3,78
2000’ler
41,56
3,54
Kaynak: TÜİK
3.1.5.2.Türk Ekonomisinin Yıllık Büyüme Oranları
Büyüme
oranları
performansa sahiptir.
açısından
bakıldığında
Türkiye
başarılı
bir
Küreselleşmenin etkilerinin arttığı geçmiş 20 yıllık
dönemde ortalama her yıl %4 büyüyen ekonomisi, dünya çapında büyüme
hızlarının düşmesi beklenen gelecek yıllarda bu performansının altında
kalacak olsa bile istikrarını sürdürecektir.
Burada asıl dikkat çeken önümüzdeki 50 yıllık süreçte ekonomik
büyüme anlamında gelişmiş ülkelerin adlarının geçmemesidir. Geleceğe
yönelik tahminler gelişen ekonomiler denilen ve özellikle G-8 ülkelerine
alternatif olarak görülen ülkelerin Dünya ekonomisinde ve dolayısıyla
siyasetinde daha fazla söz sahibi olacağını göstermektedir. FM’ler açısından
bakıldığında; Dünya ekonomisinde ve siyasetinde etkinliği artacak Türkiye’de
oluşturulacak bir veya daha çok FM’nin başarısı beklenen gelişmeler
gerçekleştiği takdirde, çok daha büyük olacaktır.
78
Tablo 13. Büyüme Oranlarına Göre İlk 10 Ülke
Sıra
Ülkeler
1995-2011 (% )
2011-2060 (% )
1
Hindistan
7,5
5,1
2
Endonezya
4,4
4,1
3
Çin
10
4
4
Suudi Arabistan
4,4
3,1
5
Güney Afrika
3,4
3
6
Meksika
2,6
3
7
Türkiye
4,2
2,9
8
Şili
3,9
2,8
9
Brezilya
3,3
2,8
10
Arjantin
3,6
2,7
Kaynak: OECD Raporlarından Derlenmiştir.
3.1.5.3.Türk Ekonomisinde Yabancı Yatırımların Büyüklüğü
Uluslararası yatırımlar; ülkedeki başta ekonomik ve diğer politikaların
başarısını göstermektedir. Yabancı yatırımların ülke ile ilgili görüşlerinin
yansımasıdır. Kurulacak FM temel amaçlarından bir tanesi de sınır aşan
sermaye hareketlerinin bulunduğu ülkeye yönlendirilmesini sağlamaktır.
Ülkemiz açısından İFM kurulmadan önceki yabancı yatırım rakamları,
gelecekte
oluşturulacak
merkezin
ölçülmesinde gösterge oluşturacaktır.
potansiyeli
ve
başarı derecesinin
79
Tablo 14. En Fazla Uluslararası Doğrudan Yatırım Çeken Ülkeler(Milyar
Dolar)
2008
2009
2010
Sıra
Ülke
UDY
Sıra
Ülke
UDY
Sıra
Ülke
UDY
1
ABD
306,4
1
ABD
152,9
1
ABD
228,2
2
Belçika
142,0
2
Çin
95,0
2
Çin
105,7
3
Çin
108,3
3
İngiltere
71,1
3
4
İngiltere
91,5
4
52,4
4
Belçika
61,7
5
İspanya
77,0
5
Almanya
37,6
5
Brezilya
48,4
6
Rusya
75,6
6
Rusya
36,5
6
Almanya
46,1
7
Fransa
64,2
7
Hindistan
35,6
7
İngiltere
45,9
8
Hong Kong
59,6
8
Hollanda
35,6
8
Rusya
41,2
9
Kanada
57,2
9
Fransa
34,0
9
Singapur
38,6
10
Avustralya
46,8
10
S.Arabistan
32,1
10
Fransa
33,9
17
Türkiye
19,5
30
Türkiye
8,4
27
Türkiye
9,1
TOPLAM
1.744,1
TOPLAM
1.185,0
TOPLAM
1.243,7
Hong
Kong
Hong
Kong
68,9
Kaynak: TC Ekonomi Bakanlığı Raporlarından derlenmiştir.
2008 yılında dünya genelindeki yabancı yatırımların oranı %1.11’lik
kısmı Türkiye’ye gelmiştir. Bu oran 2009 yılında %0,71, 2010 yılında %0,73
olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında hem rakamsal hem de oransal olarak
ciddi bir azalışın olduğu görülmektedir, bu azalış küresel boyuttaki krizin
Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkisini
yansıtmaktadır. Krizin
etkilerinin geçmeye başladığı toparlanma sürecinde kriz öncesi döneme
yakın rakamlar tekrar yakalanmaya başlanmıştır.
80
Tablo 15. Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri
Doğrudan Yatırım
Uluslararası Sermayeli
Yıllar
Girişleri
Şirket Sayısı
(Milyar Dolar)
2001
3,4
4.594
2002
1,1
5.002
2003
1,7
5.951
2004
2,8
7.693
2005
10,0
10.082
2006
20,2
12.913
2007
22,0
16.119
2008
19,5
19.152
2009
8,4
21.960
2010
9,1
25.236
2011
16,1
29.592
2012 (Ekim)
10,6
31.154
Kaynak: TC Ekonomi Bakanlığı Raporlarından derlenmiştir.
Krizin etkisi bir tarafa bırakılsa bile dünyada 1 yıl içerisinde
gerçekleştirilen yabancı yatırımlar içerisinde Türkiye’nin payı ortalama olarak
%1 civarındadır. İFM projesinin gerçekleştirilmesi gayesi de bu pastadan
ülkemizin almış olduğu payı artırmaktır. Ülkemiz için yabancı yatırımlarda göz
önüne alınması gereken en önemli unsur, rakamsal büyüklükten ziyade
yatırımın kalitesidir. Niceliksel değil niteliksel olarak yatırımların artması
gerekmektedir. Ülke ekonomisine uzun vadede de katkı yapacak, üretken
kapasiteyi artıracak yatırım rakamların artırılması gerekmektedir. Kısa vadeli,
spekülatif yabancı paranın artması sürdürülebilirlik ve dış ekonomik
sorunların ülkeye taşınması anlamında ciddi sıkıntılar yaşatacaktır. 75
75
T.C. Ekono mi Bakanlığı, “ Ul uslararası Doğrudan Yatırım Raporları 2011”, Ankara, Nisan
2012, s.41.
81
Tablo 16. En Fazla Uluslararası Doğrudan Yatırım Stoğu Olan Ülkeler ve
Türkiye
Yatırım Stoğu
Yatırım Stoğu
Sıra
Ülke
(Milyar Dolar)
(Milyar Dolar)
2009
2010
ABD
3.120,6 (1)
3.451,4
Hong Kong
912,2 (4)
1.097,6
İngiltere
1.125,1 (3)
1.086,1
Fransa
1.133,0 (2)
1008,4
Almanya
701,6 (6)
674,2
Belçika
830,1 (5)
670,0
İspanya
670,6 (7)
614,5
Hollanda
596,7 (8)
589,8
Çin
912,2 (4)
578,8
Kanada
524,9 (9)
561,1
Türkiye
77,7 (39)
181,9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
23
Kaynak: TSPAKB
2010 yılı itibarıyla dünya toplam yurtiçi uluslararası yatırım stoku 19,1
trilyon dolar seviyesine ulaşmıştır. ABD (3,5 trilyon dolar), Hong Kong (1,1
trilyon dolar) ve İngiltere (1,1trilyon dolar) en fazla yatırım stokuna sahip
ülkeler arasında ilk üç sırayı almaktadır. Türkiye ise 181,9 milyar dolar stoku
82
ile 2009 yılına göre dünya genelinde 20 basamak yükselerek 23. sırada yer
almıştır.
Uluslararası doğrudan yatırım açısından ise ABD, 2010 yılında en
büyük yatırımcı ülke olma özelliğini 329 milyar dolar ile dünyada ilk sırada yer
alarak gerçekleştirmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin içerisinde Hong Kong, Çin
ve Rusya Federasyonu yatırımcı ülkeler arasında ilk 10’a girerek önde gelen
yatırımcı ülkelerden olmuşlardır. Türkiye ise 1,8 milyar dolar tutarındaki yurt
dışında doğrudan yatırımı ile dünya genelinde 44. sırada yer almıştır.
Türkiye’nin
bu
durumu
uluslararası incelemelerde
de
ülkemiz
açısından olumsuz bir durum oluşturan, tasarruf yetersizliği ve yatırım
konusunda risk alma iştahsızlığının bir sonucu olarak görülmektedir.
FM için yerli yatırımcılarında çok önemli olduğu bir durumda yurt içi
tasarrufların artırılması ve bunların ekonomik sisteme dahil edilmesi; FM hem
kuruluşu hem de başarısının devamı açısından çok önemlidir. Bu durumun
gerçekleşmesi ülkede ki yatırım alışkanlıklarının değişmesi gibi sosyolojik bir
yapı yanında; ekonomik büyümenin sağlanması, gelir dağılımında adaletin
iyileştirilmesi,
finans
sektöründeki
yasal
düzenlemelerle
yapılacak
değişiklikler, piyasa güvenini sağlanması gibi iktisadi düzenlemelerin
yapılmasını da gerekli kılmaktadır. Bu durumun gerçekleşmesi için şüphesiz
kısa bir sürede değişim yaşanması gerekmektedir.
76
3.1.6.Türkiye Finansal Yeterlilik Araştırması
Dünya Bankası ile Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) işbirliği ile
hazırlanan “Türkiye Finansal Yeterlilik Araştırması” tamamlanmış ve ön
sonuç raporu hazırlanmıştır.
76
T.C. Ekono mi Bakanlığı, a.g.e., s.35.
83
Araştırmada Türk halkının finansal yeterliliği, 77

Finansal okur-yazarlık

Bütçe yönetimi ve borçlanma

Finansal planlama

Finansal ürün seçimi

Finansal tutum, davranış ve eğilimler

Katılımcıların sosyo-ekonomik durum
 Finansal bilgi edinimi ve ihtiyacı konuları altında incelenmiş ve şu
sonuçlara ulaşılmıştır.
3.1.6.1.Finansal Okur-Yazarlık
Görüşülen kişilerin çoğu basit bölme işlemine doğru cevap vermiştir,
faiz sorularında bu oran biraz daha azalmaktadır. Birleşik faiz ve enflasyon
konusunda ise beklendiği üzere doğru cevap sayısı azalmaktadır. Sorulara
doğru cevap verme oranı gelir düzeyi yükseldikçe artmaktadır.
3.1.6.2.Bütçe Yönetimi ve Borçlanma
Gıda ve diğer gerekli ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra düzenli tasarruf
yapma oranı tahmin edildiği üzere düşük çıkmıştır.
Bütçe planı yapmanın ve bu plana bağlı kalmanın; bireysel ya da hane
halkı bütçesi yapıyor olmakla, kırsal ve şehirde yaşıyor olmakla ve sosyo
ekonomik durumla yakından ilişkili olduğu gözlenmiştir. Hane halkı bütçesi
yönetenler beklenen ve beklenmeyen harcamalar için tasarrufta bulunma,
77
http://web.worldbank.org/WBSITE/ EXTERNA L/ COUNTRIES/ECA EXT/TURKEYINTURKISHE
XTN/ 0,,contentMDK:23314334~pagePK:141137~p iPK:141127~theSitePK:455688,00.html, (Erişim
tarihi: 17.08.2012)
84
bireysel bütçe yönetimi yapanlar zorunlu olmayan harcamalar yapma
eğiliminde bulunmaktadır.
Aile ve yakın tanıdıklar borç alınan kaynaklar arasında birinci sırada
yer almaktadır. Kırsalda yaşayan ve düşük gelir grubundakiler zorunlu
ihtiyaçlarını
karşılamadan,
zorunlu
olmayan
harcamalara
girmekten
çekinmekte; şehirde yaşayan ve yüksek gelir grubundakiler ise tam tersi
yönde eğilim göstermektedir.
Kırsalda tasarruf, şehirlerde ise harcama eğilimi yüksek çıkmış olup;
genel olarak
öngörülemeyen
elde
kalan para, en
durum
ve
sağlık
yüksek
oranla
harcamalarını
(%15), “acil ve
karşılamak
üzere”
biriktirilmektedir. İhtiyaçların karşılanmasından sonra elde kalan parayla, mal
ve varlıklara yatırım yapma oranı ise %4,1 çıkmıştır.
Uzun vadeli gelecek planı yapanların oranı genel olarak düşüktür.
Hane halkı bütçesi yönetenlerin gelecek için tasarruf yapma oranı, bireysel
bütçe yönetenlerden daha yüksek çıkmıştır. Bunun yanında, bireysel bütçe
yönetenlerin düzenli tasarruf yapma alışkanlığı daha yüksektir.
3.1.6.3.Finansal Planlama
Hane halkı bütçesi yönetenler bütçe planı yapmakta ve bu plana bağlı
kalmaktadır. Kendi bütçesini yönetenler ise daha az oranla bütçe planı
yapmakta, yaptıklarında ise kabaca ve esnek planlar yapmaktadırlar
Katılımcıların büyük çoğunluğu kısa dönemli planlar yapmaktadır.
Bireysel bütçe yönetimi yapan ve şehirde yaşayanların düzenli olarak para
biriktirme eğilimi, hane halkı yöneticilerine göre daha yüksek ancak gelecek
için tasarruf etme oranı daha düşüktür..
85
Katılımcılar çocuklarının geleceği için, genel olarak, eğitimi yatırım
olarak görmektedir. Çocukları için birikim yapma oranı ise şehirde daha
yüksek çıkmaktadır.
3.1.6.4.Finansal Ürün Seçimi
Mevduat hesapları ve banka kredileri, özellikle bireysel bütçe yönetimi
yapan ve orta ve yüksek gelir grubu tarafından en yaygın olarak kullanılan
finansal ürünlerdir.
Katılımcılar özellikle karmaşık finansal ürünler hakkında, finansal
sistem dışındaki ürünlere oranla yüksek oranda bilgi edinme eğilimi
göstermektedir.
-Katılımcıların çoğunluğu güvenilir, getirisi yüksek, düşük riskli ve bilinen
finansal ürünleri tercih etmektedir. Şehirde yaşayan katılımcılar daha çok
yüksek getiriye bakarken, kırsaldakiler bu ürünün değer yüksekliğine
bakmaktadır. Ekonomik gelir düzeyi yüksek katılımcılarda karlılık, likidite ve
düşük riske verilen önem artmakta, ürünün faizsiz olup olmamasına verilen
önem ise düşmektedir.
Finansal ürün kullanmayanların çoğu neden olarak, ihtiyaçları
olmadığını belirtmişlerdir. Bu nedenin arkasında ise, özellikle karmaşık
finansal ürünlere nasıl ulaşılacağı ve kullanılacağına dair bilgilerinin
olmaması görülmektedir. Bu nedenler yükselen gelirle birlikte düşüş
göstermektedir.
-Katılımcıların büyük bir oranı yeterli tasarrufa sahip olmaları durumunda altın
ve dövize yatırım yapacaklarını belirtmişlerdir. Yeterli tasarrufları olduğu
durumda, hem kırsaldan hem de şehirden katılımcılar için, altın ve dövizden
sonra tercih edilecek finansal ürünler ise mevduat hesabı ve bireysel
emeklilik gibi sigorta ürünleridir
86
3.1.6.5.Para İdaresiyle İlgili Bilgi Edinme
Katılımcılar önemli finansal kararlar verecekleri zaman ilk olarak
tanıdıkları insanlara, ikinci olarak finans profesyonellerine danışmaktadırlar.
En çok tercih edilen bilgi kaynakları arasında, Bankalar, televizyon, internet
ve devlet kuruluşları tarafından verilen eğitim seminerleri belirtilmiştir.
Bireysel bütçelerini yönetenlerin finansal ürünlere yönelik mevcut
bilgilerin, yeterli, güvenilir ve kolay anlaşılabilir olduğunu ifade etme oranı,
hane halkı bütçesi yönetenlere göre daha yüksek çıkmıştır.
Genel olarak, para idaresinin farklı yönlerine ilişkin daha fazla bilgi
sahibi olmak ister miydiniz? Sorusuna katılımcıların %59’u hayır cevabı
verirken, bireysel bütçe yönetimi yapanlar arasında finansal bir karar
vermeden önce araştırma yapanlar bilgi edinme konusunda daha istekli
çıkmışlardır.
87
Tablo 17. İhracat ve Dış Ticaret Konusunda Türkiye’nin SWOT Analizi
KUVVETLİ YÖNLER
ZAYIF YÖNLER
Eğitilebilir Nüfus
Jeoekonomik ve Jeopolitik Konum
Firma Yapısı
Dış Ticaret Stratejisinin Uygulama
Zorluğu
Eğitim Eksikliği
Tek Pazar ve Az Sayıda Sektöre
Bağımlılık
İhracatın Öneminin Anlaşılması
Makroekonomik İstikrarsızlık
Gelişmiş Bankacılık Sistemi
Kaynak Yetersizliği
Müteahhitlik Hizmetleri
Teknoloji Üretememe
Karayolu Taşımacılığı
Karayolu Dışı Taşımacılık Hizmetleri
Girdi Maliyeti Yüksekliği
Yatırımların Yönlendirilememesi
Türk Malı İmajı ve Markalarımızın
Eksikliği
TEHDİTLER
FIRSATLAR
Küreselleşme (Yanlış Politikalar)
Küreselleşme (Doğru Politikalar)
Uluslararası Rekabetin Artması
Ticaret
ve
Ekonomik
İşbirliği
Anlaşmaları
Bölgesel Entegrasyonlar
AB’nin Yeniden Yapılanması
Bölgesel Siyasi Krizler
DTÖ Kuralları ve Liberalizasyon
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı Raporlarından derlenmiştir.
88
3.2.İSTANBUL’UN TARİHİ, GENEL YAPISI VE EKONOMİSİ
3.2.1.İstanbul’un Tarihi
İstanbul, yerleşim tarihi üç yüz bin, kentsel tarihi yaklaşık üç bin,
başkentlik tarihi bin altı yüz yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının
kesiştiği noktada bulunan bir dünya kentidir. Şehir çağlar boyunca farklı
uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve
ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını
korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik halini almıştır. Uzun zaman
dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran
dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze
bir dünya başkentidir. 78
İstanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın
en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve
Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız hakimi olmuş ve bu
süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.
İstanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan
dönemde; Roma İmparatorluğu (330-395), Bizans İmparatorluğu (395-1204,
1261-1453), Latin İmparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı İmparatorluğu
(1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu
imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve
iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin İstanbul'dan
yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir. 79
78
İnci, Taşdemir, Uluslararası Finans Merkezi Olarak İstanbul'un Yapılanması ve Finans
Kümelenmesi, İstanbul, İTO Yay ınları, 2008, s.20.
79
Taşdemir, a.g.e., s.22.
89
Medeniyet kenti olarak anılan İstanbul, gerek konumu gerekse
görülmeye değer güzellikleri, kültürü, geçiş noktası olma özelliğiyle eşsiz bir
kıta parçasıdır.
3.2.2.İstanbul’un Önemi
İstanbul, üç imparatorluğa başkentlik etme özelliğinin yanı sıra, her
dönemde ekonomik merkez olma özelliğini de koruyan az sayıda kentten
biridir. 1923'te kurulan bugünkü yeni Cumhuriyete siyasi anlamda başkenti
olmamasına rağmen, ekonomik merkez olma özelliğini her zaman sürdürmüş
ve ülkenin kaderini belirleyen konumunu asla ve asla kaybetmemiştir.
1980'lerin sonlarında, sosyalist bloğun çökmesiyle birlikte, Karadeniz,
Kafkasya ve Balkanlar'da yaşanan değişimler, İstanbul' un etkileyebileceği
alanı genişletmiştir ve yeniden bir dünya kenti olma şansını sunmuştur.
Kentin ekonomisine ve iş yaşamına kısaca bakacak olursak: 80
Bugün İstanbul'un Türkiye GSYİH' sindeki payı yaklaşık % 27
düzeyindedir. 1980'li yıllardan itibaren Türkiye sanayindeki önemi nispeten
azalmasına rağmen, finans başta olmak üzere inşaat, ticaret, konut ve diğer
hizmet sektörlerindeki katkısı büyüyen İstanbul'un, Türkiye milli gelirindeki
payı 1960'lardan beri hep % 20 ile % 27 arasında seyretmektedir.
1970'lerden itibaren sanayi sektörünün İstanbul dışında mekanlar
bulmaları ve
yeni
yatırımlarını buralara
yapmaları, imalat sanayinin
İstanbul'daki büyümesini bir ölçüde durdurmuştur.(Bu durum sanayi alanında,
80
TÜİK, “Seçilmiş Göstergeler ile İstanbul”, 2011, s.62-110
90
yabancı sermayeli şirketlerin sayısında ve yatırım tutarlarında da kendini
göstermektedir.)
Sanayideki bu duruma karşılık para piyasalarının kalbi artan bir
tempoyla hep İstanbul'da atmıştır. Bugün mevduatların % 35'e yakını
İstanbul'da
toplanmakta
kullanılmaktadır.
Sigorta
ve
kredilerin
şirketlerinin
yaklaşık
neredeyse
%
33'ü
İstanbul'da
tamamının
merkezi
İstanbul'da bulunmaktadır.
Serbest Bölge niteliği de taşıyan Menkul Kıymetler Borsası, İstanbul
merkezlidir ve hızla dünyanın başarılı borsaları arasında yükselmektedir.
Leasing, factoring, özel finans kurumları gibi finans kuruluşlarının
merkezleri de İstanbul'da bulunmaktadır ve özellikle liberalleşen para
piyasaları ile birlikte İstanbul, bir finans merkezi olma yolunda ilerlemektedir
İstanbul'un her yıl devlet bütçesine katkısı yaklaşık % 40 düzeyinde,
buna karşılık devlet harcamalarından aldığı pay % 7 -8 dolayındadır.
Özel bankaların tamamının genel müdürlükleri ve Türkiye'deki toplam
banka şubelerinin yaklaşık % 29'u İsta nbul'da bulunmaktadır.
İstanbul hem iç hem de dış ticarette merkezi bir öneme sahiptir.
İstanbul'da ticaret sektöründe yaratılan katma değer, il toplam katma
değerinin % 26,5’ine ulaşmaktadır. Türkiye genelinde ticaret sektöründe
yaratılan katma değerin % 27'si İstanbul'a aittir.
İstanbul, aynı zamanda Türkiye'nin en önemli ihracat ve ithalat kapısı
konumundadır. İstanbul'un ihracatı Türkiye toplamının % 46'sını ithalatın ise
% 40'ını oluşturmaktadır.
91
İstanbul, turizmin merkezi olması açısından ve öze llikle de kongre
turizmi
açısında
büyük
bir
potansiyele
sahip
bulunmaktadır.
Otel
kapasitesinin dörtte biri beş yıldızlı otellere, beşte birine yakını da dört yıldızlı
otellere aittir.
Gelir dağılımı yönünden ise İstanbul Türkiye'de gelirin eşitsiz dağıldığı
bir il durumundadır. Nüfusun en varlıklı kesimini oluşturan % 20, gelirin %
64'ünü, en fakir % 20 ise gelirin % 4'ünü almaktadır. Bu durum Türkiye
genelindeki duruma paralel bir durumdur. Tüketime giden Türkiye gelirinde
İstanbul'un tek başına payı % 27,5 dolaylarındadır.
İstanbul nüfusunun eğitim durumu, Türkiye ortalamasının oldukça
üstündedir. Türkiye genelinde 6 yaşın üstündeki nüfusun % 20'sine yakını
okuma yazma bilmezken, bu sayı İstanbul'da % 10 dolayındadır. Türkiye
genelinde yüksek okul bitirenler nüfusun % 3'ünü oluştururken, İstanbul'da bu
oran % 5,5’tir.
Türkiye'de hastanelerin % 14'üne yakını İstanbul'dadır. 35 binin
üzerinde yatağı bulunan bu hastaneler, toplam Türkiye hastane yataklarının
% 23'ünü oluşturuyor. Sayıca az görünmesine karşın, İstanbul'daki devlet
hastaneleri kapasite olarak ortalama 487 yataklı büyük hastanelerdir.
(Türkiye ortalaması 152 yatak). Toplam özel hastane yatak mevcudunun %
60'ını barındıran İstanbul, özel hastanelerin de merkezidir.
İstanbul nüfusunun % 79'u SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve özel
sandıklardan oluşan sigorta sisteminden yararlanırken, % 21'inin hiçbir
sosyal güvencesi bulunmamaktadır. Sayıları 1,5 milyona yaklaşan bu sosyal
güvencesiz nüfusun oranı, % 27 olan Türkiye geneli oranının altındadır.
İstanbul, ülke hava taşımacılığının da merkezi durumundadır. Atatürk
Havalimanının yanı sıra Anadolu Yakasında da Pendik Sabiha Gökçen
havaalanı hizmete vermektedir.
92
Eğitim ve öğretimde de İstanbul önemli bir merkezdir. İstanbul’da 2700
okulda 2,3 milyon öğrenci okumaktadır. Bu durum hem genç nüfusun varlığı
hem de nitelikli iş gücü potansiyelinin göstergesidir. Üniversite ve yüksek
okullardaki öğrenci sayısı 300 bini aşmaktadır. Üniversitelerdeki yüksek
lisans ve doktora öğrencisi sayısı ise yaklaşık 45 bine ulaşmaktadır.
Bu özellikleri dikkate aldığımız da kısaca söylenebilecek olan;
İstanbul’un Türkiye’nin siyasi anlamda başkenti olmamasına rağmen başta
ekonomi olmak üzere pek çok alanda Türkiye’nin merkezi ve lider şehri
olduğudur. Bu yapısı ile ülkemizde kurulacak bir FM için tartışmasız olarak ev
sahipliği yapacak şehir olduğu açıktır
3.2.3.İstanbul Nüfusu
2006 yılında 11,6 milyon olan İstanbul gözlem nüfusu 2009 yılı sonu
itibariyle TÜİK tarafından yapılan sayımlara göre 12,9 milyon olarak
açıklanmıştır. 2023 yılı için İstanbul ili toplam nüfusunun, değişik yöntemlerle
yapılan projeksiyonlarda, mevcut dinamiklerin ve eğilimlerin devam etmesi
durumunda
22-25
milyon
arasında
olacağı
hesaplanmıştır.
Ancak
sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde, doğal eşik analizi, nüfusa bağlı çalışma
alanı ve konut alanı hesaplamalarının sonucunda, İstanbul’un nüfusu
1/100.000 Çevre Düzeni Planı’nda 16 milyon olarak belirlenmiştir. 2023 yılı
için çalışma alanı (İstanbul ve Gebze) toplam nüfusu ise 17.217.056’dir.
Çalışma alanı kısa dönem nüfusu 14,6 milyon, orta dönem nüfusu 15,7
milyondur. Çalışma alanı nüfusunun yıllara göre yaka bazlı dağılımı
aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. 81
81
http://www.tu ik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8536, (Erişim tarih i:20.08.2012)
93
Tablo 18. Yıllara Göre Nüfus Dağılımı
Yakalar
2006
2009
2014
2018
2023
Anadolu
4.422.418
5.052.326
5.358.872
5.818.690
6.585.056
Avrupa
7.586.589
8.341.339
8.799.471
9.486.670
10.632.000
Toplam
12.009.007
13.393.665
14.158.343
15.305.360
17.217.056
Kaynak: TÜİK
İstanbul yaklaşık 14 milyonluk nüfusu ile Türkiye’de neredeyse her 5
kişiden birinin yaşadığı bir şehirdir. Bu kalabalık nüfusu ile aralarında
Yunanistan, Portekiz, Belçika, Macaristan ve İsveç gibi ülkelerin bulunduğu
118 ülkeden daha fazla nüfusa sahiptir.
Nüfus yoğunluğu daha önce de belirttiğimiz nedenlerden dolayı,
işgücü potansiyeli açısından avantaj olsa bile bu yoğunluğun getirdiği; alt
yapı sorunları, işsizlik, çarpık kentleşme, güvenlik sorunları gibi sosyal,
ekonomik ve fiziki olumsuzluklar İstanbul için dezavantaj olmaktadır.
3.2.4.İstanbul’un Ekonomik Verileri
3.2.4.1.Finans Sektörü İçerisindeki Payı
Daha öncede belirttiğimiz gibi Türkiye’de finans sektörünün asıl
oyuncusu bankalardır. Bankacılık sektörü rakamlarına bakınca da İstanbul’un
sektörde ki ağırlığı görülmektedir.
2005-2011 yılları arasında Türkiye’deki ve İstanbul’daki mevduat
rakamları incelendiğinde; banka mevduatlarında ciddi bir artışın olduğu
görülmektedir. Bu süreçte
toplam mevduatlar %191
oranında
artış
kaydetmiştir. Bu Türkiye’nin mevcut süreçte tasarruflarını neredeyse 3 katına
çıkardığını göstermektedir. Bu süreçte İstanbul’un payı yıllar itibariyle çok
94
fazla değişmeden istikrarlı bir şekilde %40’ın üzerinde olmuştur. Türk Finans
Sisteminde bankacılığın, bankacılık sektöründe de İstanbul’un payı büyüktür.
Tablo 19. Banka Mevduatları ve İstanbul’un Payı (Bin TL)
Yıl
İstanbul
Türkiye
Oran(% )
2005
102.812
253.578
40,5
2006
129.479
311.548
41,5
2007
144.208
356.712
40,4
2008
190.808
453.117
42,1
2009
215.139
507.099
42,4
2010
255.194
614.486
41,5
2011
299.679
698.656
42,9
Mevduat hesaplarındaki ağırlığı itibariyle, banka şubelerinde çoğunluk
payının İstanbul’da olması şaşırtıcı bir sonuç değildir. 7 yıllık veriler göz
önüne alındığında ülkede açılan her 3 şubeden 1 tanesi İstanbul’da
açılmaktadır.
İstanbul bu yapısı itibariyle ekonomi alanında hem yönetim
merkezi hem de en büyük pazar olma özelliğine sahiptir. Bu nedenle kamu
sermayeli bankalar dışında kalan tüm bankaların merkezleri İstanbul’dadır,
kamu bankaları merkezlerinin de İstanbul’a taşınması gündemdedir.
Bu durum göstermektedir ki İstanbul, Türk Ekonomisinin kalbini
oluşturan merkezdir.
95
Tablo 20. Bankaların Şube Sayıları ve İstanbul’un Payı
Yıl
İstanbul
Toplam
Oran(% )
2005
1.823
6.247
29,2
2006
2.031
6.849
29,7
2007
2.264
7.618
29,7
2008
2.574
8.790
29,3
2009
2.631
9.027
29,1
2010
2.746
9.465
29,0
2011
2.833
9.834
28,8
Kaynak: TBB
Bankalar dışındaki finans kuruluşlarının payı sektör içinde az olsa bile
bu kurumların neredeyse tamamı İstanbul merkezli kuruluşlardır.
3.2.4.2.Milli Gelir İçerisindeki Payı
Kişi başı en yüksek bölgesel gayri safi katma değer 2007 yılı için 16.
799 TL, 2008 yılı için 18.689 TL ile İstanbul için hesaplanmıştır. 82
İstanbul, 2008 yılı için 236.293 milyon TL ile en yüksek bölgesel gayri
safi katma değere ulaşmıştır. İstanbul’u, 72.785. milyon TL ve %.8,5 pay ile
Ankara ve 56.670. milyon TL ve %.6,6 pay ile Bursa, Eskişehir, Bilecik
Bölgesi izlemiştir. Bölgesel gayri safi katma değer hesaplarında en düşük
payı %.0,6 ile Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan Bölgesi almıştır. 83
82
83
http://www.tu ik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=408, (Erişim tarihi:11.10.2012)
http://www.tu ik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=412, (Erişim tarihi:11.10.2012)
96
Tablo 21. Gayri Safi Katma Değer Dikey Paylar
Bölge
2004
2005
2006
2007
2008
TÜRKİYE
100
100
100
100
100
İstanbul
27,8
27,4
27,5
27,9
27,7
4,6
4,7
4,6
4,7
4,9
14,1
14,0
14,0
13,8
13,8
12,2
12,4
12,7
12,7
12,8
10,8
10,7
10,8
10,8
10,9
10,4
10,5
10,4
10,5
10,4
3,9
3,9
3,8
3,9
3,9
5,2
5,2
5,1
4,9
4,9
2,5
2,7
2,6
2,6
2,6
1,6
1,6
1,5
1,5
1,5
2,4
2,4
2,3
2,3
2,3
4,5
4,6
4,6
4,5
4,4
Batı
Marmara
Ege
Doğu
Marmara
Batı
Anadolu
Akdeniz
Orta
Anadolu
Batı
Karadeniz
Doğu
Karadeniz
Kuzeydoğu
Anadolu
Ortadoğu
Anadolu
Güneydoğu
Anadolu
Kaynak: TÜİK
İstanbul, Türkiye’nin ekonomik açıdan en büyük kentidir. İstanbul hem
uluslararası ilişkileri hem de Türkiye’nin diğer bölgeleri ile ekonomik ve ticari
ilişkileri açısından ekonomik gelişmenin belirleyicisi konumundadır. İstanbul
97
2009 yılı GSYİH değeri, Türkiye içindeki ortalama payı % 27 alınarak,
yaklaşık 135,8 milyar $ kabul edilmiştir.
Dünya Bankası, 1 Temmuz 2011 verilerine göre Türkiye gayri safi
yurtiçi hasılası (SAGP): $1.115.994.000.000 olarak hesaplanmıştır. Dünya
Bankası’nın hesabına göre Türkiye'de kişi başı yıllık milli gelir (SAGP)
$15.340'tır. TÜİK verileri baz alınarak yapılan hesaplamaya göre ise kişi
başına düşen milli gelir küçük bir sapmayla $15.137 olarak bulunmuştur. 84
Tablo 22. İller Bazında SAGP Göre 2011 Yılı GSYİH Payları
84
Türkiye'ye
Kişi
Katkısı (%)
Yıllık Gelir
$52.451.718.000
4,7
$33.620
227.610
$6.695.964.000
0,6
$29.419
Yalova
203.741
$5.579.970.000
0,5
$27.388
4
Kırklareli
332.791
$8.927.952.000
0,8
$26.828
5
Bilecik
225.381
$5.579.970.000
0,5
$24.758
6
Bolu
271.208
$6.695.964.000
0,6
$24.689
7
Manisa
1.379.484
$30.131.838.000
2,7
$21.843
8
İzmir
394.8848
$84.815.544.000
7,6
$21.479
9
Muğla
817.503
$16.739.910.000
1,5
$20.477
10
Eskişehir
764.584
$15.623.916.000
1,4
$20.435
11
Artvin
164.759
$3.347.982.000
0,3
$20.320
12
Kırıkkale
276.647
$5.579.970.000
0,5
$20.170
13
Denizli
931.823
$17.855.904.000
1,6
$19.162
14
Mersin
1.647.899
$30.131.838.000
2,7
$18.285
15
Çanakkale
490.397
$8.927.952.000
0,8
$18.206
Sıra İl
Nüfus
Türkiye'ye Katkısı
1
Kocaeli
156.0138
2
Karabük
3
Başı
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_iller_baz%C4%B1nda_ki%C5%9Fi_ba%C5%
9F%C4%B1na_d%C3%BC%C5%9Fen_y%C4%B1ll%C4%B1k_ milli_gelir, (Erişim tarih i:
15.10.2012)
98
Sıra
İl
Nüfus
Türkiye'ye Katkısı
Türkiye'ye
Kişi Başı
Katkısı (%)
Yıllık Gelir
16
Tekirdağ
798.109
$14.507.922.000
1,3
$18.178
17
Kilis
123.135
$2.231.988.000
0,2
$18.126
18
İstanbul
13.255.685 $239.938.710.000
21,5
$18.101
19
Ankara
4.771.716
$85.931.538.000
7,7
$18.009
20
Bursa
260.5495
$46.871.748.000
4,2
$17.990
21
Edirne
390.428
$6.695.964.000
0,6
$17.150
22
Zonguldak
619.703
$10.043.946.000
0,9
$16.208
23
Nevşehir
282.337
$4.463.976.000
0,4
$15.811
24
Aydın
989.862
$15.623.916.000
1,4
$15.784
25
Adana
2.085.225
$32.363.826.000
2,9
$15.521
26
Antalya
1.978.333
$30.131.838.000
2,7
$15.231
-
TÜRKİYE
73.722.988 $1.115.994.000.000
100
$15.137
Kaynak: IMF ve Dünya bankası Raporundan derlenmiştir.
İstanbul'un yıllık geliri tüm İsrail’in yıllık geliriyle aynı düzeydedir.
Ayrıca Finlandiya’nın yıllık gelirinden yaklaşık 33 milyar dolar daha yüksektir .
Sadece İstanbul'un Türkiye ekonomisine kattığı değer 27 ilin toplam
ekonomisinden büyüktür. İstanbul listede 18. sırada yer almasına karşın
toplam içerisindeki payı (%21,5) itibariyle yine Türkiye’nin en büyük
ekonomisine sahip ilidir. İstanbul’un 18. sırada yer almasının nedeni, daha
önce de söylediğimiz gibi, olumlu bir potansiyel oluşturmasına karşın
beraberinde bazı sorunları da getiren kalabalık nüfusudur.
99
3.2.4.3.İhracat Rakamları Açısından
2012 yılında Türkiye 152,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiştir.
Toplam ihracatın yüzde 50,3'ünü, 76 milyar 672 milyon 937 bin dolar ile
İstanbul firmaları yapmıştır. İstanbul dışındaki 79 ilin toplam ihracat hacmi
İstanbul'un ihracat hacmini yakalayamamıştır. 85
İstanbul'u 12 milyar 597 milyon 660 bin dolar ile Kocaeli, 11 milyar 125
milyon 193 bin dolar ile Bursa, 8 milyar 663 milyon 535 bin dolar ile İzmir
izlemiştir.
Tablo 23. 2008-2012 Dönemi İller Bazında İhracat Rakamları (Milyar
Dolar)
2012
Şehir
2008
2009
2010
2011
(Kasım Ayı
İtibariyle)
İstanbul
66,112
45,800
41,8025
59,048
55,986
Kocaeli
5,297
4,508
7,399
12,629
11,995
Bursa
11,585
9,317
9,031
12,538
10,900
İzmir
8,279
6,646
6,012
8,065
7,791
Ankara
8,194.
6,421
3,717
5,959.
5,936
127,498
102,142
113,685
122,429
139.049
TÜRKİYE
Kaynak: TİM Raporlarından derlenmiştir.
Tablodan da anlaşıldığı üzere yıllar itibari ile İstanbul her yıl yapılan
ihracatın yarıya yakınını tek başına gerçekleştirmektedir.
85
www.tuik.gov.tr (Erişim tarihi: 11.02.2013)
100
3.2.4.4.Yabancı Yatırımlar Açısından
İstanbul sanayi alanındaki liderliğini diğer şehirlere kaptırdığını daha
önce söylemiştik. Bu bağlamda UASŞ’lerin sanayi temel alınarak dağılımında
Tablo 26.’da da görüldüğü üzere İstanbul; İzmir, Kocaeli ve Bursa’nın
ardından 4’üncü sırada yer almaktadır.
Tablo 24. Yabancı Sermayeli Firmaların İllere Göre Dağılımı (Sanayi)
İl
Kayıtlı Firma
İzmir
156
Kocaeli
147
Bursa
108
İstanbul
105
Tekirdağ
74
Ankara
38
Antalya
30
Sakarya
18
Manisa
16
Eskişehir
14
TOPLAM
895
Kaynak : TC Ekonomi Bakanlığı Raporlarından derlenmiştir.
101
Ancak UASŞ’lerin ülkemizdeki tüm sektörler itibariyle dağılımına
baktığımızda İstanbul’un bariz ağırlığı hissedilmektedir. Ülkemizde 2011 yılı
itibariyle UASŞ %57’si İstanbul’da bulunmaktadır. Bu durum İstanbul’un
Türkiye’nin dışa açılan penceresi olduğunun kanıtı niteliğindedir. 86
Tablo 25. Uluslararası Sermayeli Şirketlerin İllere Göre Dağılımı (2011)
Sıralaması
İl
Şirket Sayısı
1
İstanbul
17.750
2
Antalya
3.651
3
Ankara
2.063
4
İzmir
1.772
5
Muğla
1.435
6
Bursa
578
7
Mersin
540
8
Aydın
513
9
Kocaeli
361
10
Adana
234
11
Diğer İller
2.257
TOPLAM
31.154
Kaynak: TC Ekonomi Bakanlığı Raporlarından derlenmiştir.
2011 yılında uluslararası sermayeli şirketlerin yatırım projelerinin iller
bazında dağılımı incelendiğinde yatırım tutarı bakımından elektrik üretimi,
motorlu kara taşıtları imalatı ve otomobil lastiği üretimine yönelik projelerin
önemli yer tuttuğu Kocaeli ve Kalehan Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.
86
T.C. Ekono mi Bakanlığı, a.g.e., s.50.
102
tarafından gerçekleştirilmesi planlanan elektrik üretimi yatırımı ile Elazığ ilk iki
sırada gelmektedir. 87
2007-2011 yılları arasındaki yatırımların il bazında dağılımında da
tutar açısından Kocaeli’nin yine ilk sırada olduğu gözlemlenmektedir.
Kocaeli’ni İstanbul ve Bursa illeri takip etmektedir.
Tablo 26. 2006-2011 Yılları Arasında UASŞ Yatırım Projelerinin Tutar
Olarak Dağıldığı İlk 10 İl (Milyon $)
Sıra
2006 2007 2008 2009 2010
Kocaeli
105
İstanbul
259
Bursa
96
320
Adana
0
Samsun
315
527
2011 TOPLAM
476
1.301
1486
4.210
286
274
164
3.454
118
2.053
252
445
3.284
6
16
1.735
338
11
2.095
0
0
0
1.356
0
14
1.370
Balıkesir
0
3
910
0
44
175
1.132
Sakarya
16
511
35
41
340
58
1.001
Sinop
0
0
884
0
0
0
884
Manisa
121
38
57
109
117
429
811
Denizli
6
7
36
0
762
0
871
1.224 1.247
Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı Raporlarından derlenmiştir.
87
T.C. Ekono mi Bakanlığı, a.g.e.,, s.52.
103
3.2.4.5.İstanbul’da Faaliyet Gösteren Borsalar
Borsalar, borsada işlem görmesi kabul edilen menkul kıymetlerin ve
diğer sermaye piyasası araçlarının, Kanun Hükmünde Kararnamede yazılı
esaslar dahilinde, belli kurallara göre güven ve istikrar içinde alım-satımına
olanak sağlayan, oluşan fiyatları saptamaya ve açıklamaya yetkili bulunan,
tüzel kişiliğe sahip kamu kurumlarıdır. Borsalar, SPK’nın teklifi üzerine
Bakanlığın izni ile kurulur. 88
3.2.4.5.1 İMKB
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), hisse senetleri, hazine
bonoları ve devlet tahvilleri, gelir ortaklığı sertifikaları, özel sektör tahvilleri,
yabancı menkul kıymetler, gayrimenkul sertifikaları ve uluslararası menkul
kıymetlerin alım ve satımının yapılmasını sağlamak amacıyla 26 Aralık 1985
günü kurulmuş olup, 3 Ocak 1986 yılında faaliyete başlamıştır. Türkiye’deki
tek menkul kıymetler borsasıdır. 89
İMKB Hisse Senetleri Piyasasında dört sürekli pazar bulunmaktadır.
Bunlar; Ulusal Pazar, İkinci Ulusal Pazar, Yeni Ekonomi Pazarı ve Gözaltı
Pazarıdır. İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında ise Kesin Alım Satım Pazarı,
Repo-Ters Repo Pazarı ve Gayrimenkul Sertifikaları Pazarı bulunmaktadır. 90
İMKB, Bölgesel Finans Merkezi (BFM)’nin merkezi borsası olmalı ve
tüm bölge borsalarının merkezi platformu olma hedefleri çerçevesinde
uluslararası önemli borsalar ile de birleşme ve işbirliği sağlanmalıdır.
Böylece, İMKB uluslararası finans merkezleri ile bölgesel borsalar arasındaki
88
http://www.imkb.gov.tr/AboutUs/AboutUsMain.aspx, (Erişim tarih i. 19.11.2012)
http://www.imkb.gov.tr/AboutUs/AboutUsMain.aspx, (Erişim tarih i. 19.11.2012)
90
http://www.imkb.gov.tr/Markets.aspx, (Erişim tarihi. 19.11.2012)
89
104
bağlantıyı sağlamış olacaktır. Bu bağlantıların sağlanması ile birlikte bölge
ülkeleri önemli ihraçları için İstanbul’u ve İMKB’yi tercih edeceklerdir. 91
Türkiye’de menkul kıymetler borsalarının kuruluş, çalışma, denetlenme
ve borsada alım satım esasları ile borsa üyelerinin kuruluş, çalışma ve
yükümlülüklerini düzenleyen “Menkul Kıymetler Borsalarının Kuruluş ve
Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” 06.10.1984 tarih ve 18637 sayılı
Resmi Gazete ile yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
3.2.4.5.2.VOB
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası AŞ, Türkiye'nin ilk özel borsa
kuruluşudur. Sermaye Piyasası Kurulu'nun 17/8/2001 tarihli ve 9/1101 sayılı
kararına dayanılarak, Devlet Bakanlığı'nın 3/9/2001 tarihli ve 2381 sayılı
yazısı üzerine 2001/3025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmuştur. 9
Temmuz 2002 tarihinde Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanacak şekilde, 4
Temmuz 2002 tarihinde Ticaret Sicili'ne tescil edilmiş ve 4 Şubat 2005
tarihinde İzmir'de işleme açılmıştır. 92
Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası (VOB) bir Türev Araçlar
Piyasası’dır.
Ülkemizde, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin güven ve istikrar
içinde işlem görmesini sağlamak üzere vadeli işlem ve opsiyon borsası
kurulmuştur.
Ekonomik
ve
finansal
göstergelere,
sermaye
piyasas ı
araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmeleri ile her türlü türev araçlardan oluşan sermaye piyasası
araçlarının işlem göreceği vadeli işlem ve opsiyon borsasıdır.
91
92
TSPA KB, a.g.e.,, s.47.
http://www.vob.org.tr/ VOBPortalTur/Ho mePage.aspx, (Erişim tarihi. 21.11.2012)
105
Bu borsada
vadeli
işlem sözleşmeleri
risk
yönetimi,
yatırım,
spekülasyon ve arbitraj amaçlı olarak yatırımcılar tarafından kullanılır. Çeşitli
amaçlara sahip bu yatırımcılar spot piyasaya oranla daha düşük bir maliyetle
bu piyasalarda işlem yapabileceklerdir. Döviz dalgalanmalarından korunmak
amacıyla kurulmuş olmasına rağmen, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası AŞ
günümüzde daha çok spekülasyon amaçlı kullanılmaktadır.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (%25), İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası (%18), İzmir Ticaret Borsası(%17), İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş
(%6), Koçbank A.Ş (%6), Vakıf Yatırım Menkul Değerler A.Ş. (%6), Garanti
Bankası T.A.Ş (%6), Akbank T.A.Ş (%6), Türkiye Sermaye Piyasası Aracı
Kuruluşlar Birliği (%6), İMKB Takasbank A.Ş (%3) ve Türkiye Sınai ve
Kalkınma Bankası A.Ş (%1) kuruluşun hissedarları arasında yer almaktadır. 93
3.2.4.5.3.Kıymetli Madenler Borsaları
Borsa içinde oluşturulacak pazarlarda, Hazine
ve Dış
Ticaret
Müsteşarlığı tarafından tanımlanan ve standartları belirlenen, kıymetli
madenlerin açık, düzenli ve serbest rekabet şartları içerisinde alınıp
satılmasını sağlayan,
fiyatlarının
tespit
ve
ilanı
işleriyle
yetkili
ve
Yönetmelik’le verilen diğer işleri yapan tüzel kişiliğe sahip 1993 yılında
kurulan ve 1995 yılında faaliyete başlayan kamu kurumlarıdır. 94
93
http://www.vob.org.tr/ VOBPortalTur/detailsPage.aspx?tabid=599 , (Erişim tarih i. 21.11.2012)
03.04.1983 tarihli ve 21541 sayılı Resmi Gazete, “Kı ymetli Madenler Borsalarının Kuruluş ve
Çalışma Es asları Hakkında Genel Yönetmelik ”
94
106
3.2.4.5.4.Altın Borsası
1993 yılında Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı
Karar'da yapılan değişikliklerle altının fiyatının belirlenmesi ile ithalatı ve
ihracı serbestleştirilmiştir. Altının liberalleştirilmesi yönünde alınan kararlarla
ithal ve ihraç aşamasında kolaylıklar getirilmiştir.
Altın konusundaki bu gelişmeler sonucu sektörde yaşanan hızlı
büyüme ekonomik açıdan büyük bir potansiyel taşıyan altın konusunda yeni
kararlar alınmasını hızlandırmıştır. İstanbul Altın Borsası ( İAB), altının
finansal sisteme
kazandırılmasında, altına
dayalı
yatırım araçlarının
geliştirilmesinde ve uluslararası boyut kazanmasında önemli bir aşama
olmuştur. İstanbul Altın Borsası ile birlikte altın fiyatları dünya fiyatlarına
paralellik kazanmış, ithal edilen altınların genel kabul gören saflık ve
standartta olması zorunluluğu getirilmiş ve altının kayıt altına alınmasıyla
sistemin şeffaf bir yapı kazanması sağlanmıştır. 95
Borsa'nın resmi olarak faaliyete geçmesi 26 Temmuz 1995 tarihinde
olmuştur. Borsa'nın açılmasıyla üye kuruluşlar tarafından yurtdışından ithal
edilen altının alım satımının gerçekleştirildiği Altın Piyasası faaliyete
geçmiştir. Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği’nin 18.10.1996
tarih ve 22791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasını takiben 15 Ağustos
1997 tarihinde işleme açılan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası ise, 31
Ocak 2006’da kapatılmıştır. 1 Mart 2006 tarihi itibarıyla altın üzerine Vadeli
İşlem Sözleşmesi (VOB Altın), Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.
(VOB)’de işleme açılarak, Türkiye’deki tüm vadeli işlem sözleşmelerinin
Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği’ne göre kurulan VOB’da
işlem görmesi sağlanmıştır. 96
95
http://www.iab.gov.tr/borsa.asp, (Erişim tarihi. 21.11.2012)
http://www.iab.gov.tr/krono.asp, (Erişim tarih i. 21.11.2012)
96
107
Türk finans sektöründe genç bir Borsa olarak faaliyet gösteren İstanbul
Altın Borsası, ülkemiz reel ekonomisi açısından gittikçe artan bir öneme
sahip altın sektörü ile finans sektörü arasında köprü görevini üstlenmiştir.
İAB'nin açılışından günümüze kadar gelinen süreç içerisinde, altının dünya
piyasalarına
paralel
şartlarda
işlem
gördüğü
bir
piyasa
ortamının
yaratılmasının yanında altın sektörüyle işbirliği imkanlarının geliştirilmesi,
altının yanında diğer kıymetli madenlerin de işlem göreceği piyasaların ve
kıymetli madenlere dayalı finansal ürünlerin oluşturulması yönünde önemli
mesafeler alınmıştır.
26 Temmuz 1995 tarihinde Borsa'nın açılmasıyla birlikte faaliyete
geçen Altın Piyasası, üye kuruluşlar tarafından yurtdışından ithal edilen
altının serbest piyasa şartlarında alım satımının yapıldığı organize bir
piyasadır. Yapılan yasal düzenlemeler sonucu gümüş ve platinin de 9
Temmuz 1999 tarihinden itibaren Borsa bünyesinde işlem görmeye
başlamasıyla, altın piyasası fiili olarak kıymetli madenlerin işlem gördüğü bir
piyasa konumuna gelmiştir. 97
3.2.4.5.5.Enerji Borsası
Yaklaşık
Türkiye’nin
yılda 600 milyar dolara
etrafından
faydalanamamaktadır.
akıp
Türkiye’nin
varan bu ticaret potansi yeli
gitmektedir.
bu
Türkiye
ticaretten
bu
ticaretten
faydalanabilmesi
için
kullanılabilecek önemli bir argüman olarak Enerji Borsasının kuruluşu
söylenebilir. Kurulacak Uluslararası Enerji Borsası ile enerji tüketen
ülkelerdeki tüketiciler ile enerji üreten ülkelerdeki üreticileri buluşturup, bu
ticareti Türkiye’de yapmalarını sağlayarak, sadece ticari işlemlerden dolayı
büyük bir kazanç sağlanabilir. 600 milyarlık ticaret hacminin sadece % 20’si
dahi kurulacak borsada yapılırsa bu yaklaşık yılda 120 milyar dolarlık mali
97
http://www.iab.gov.tr/krono.asp, (Erişim tarihi. 21.11.2012)
108
boyutu olan bir sektör haline gelecektir. Türkiye bu işlemden yılda sadece %3
dahi kazanacak olsa 3,6 milyar dolarlık bir hizmet sektörü üretilmiş olacaktır.
Bundan daha önemli olan ekonomi ve bankacılık sistemine girecek olan 120
milyar dolar ilave finansmanın ülke ekonomisi ve bankacılık sistemine
sağlayacağı faydadır. 98
Kurulacak olan Enerji borsası, ekonomik işlev bakımından menkul
kıymetler
borsalarının
yerine
getirdiği
fonksiyonlarında
bir
kısmını
yüklenecektir. 99

Likidite sağlama,

Ekonomiye kaynak yaratma,

Sermaye mülkiyetini geniş bir topluma yayma,

Ekonominin göstergesi olma,

Uzun
vadeli
yatırımların kısa
vadeli
tasarruflarla
finansmanını
sağlama,

Piyasa kıymetleriyle ilgili bilgilere kolay ulaşma,

Güvence,
 Sanayide
yapısal değişikliği
kolaylaştırma
gibi
işlevlerde
ülke
ekonomisine ayrıca katkıda bulunacaktır
3.2.4.5.6.İstanbul Karbon Borsası
Küresel ısınma, hava kirliliği ve iklim değişikliğinin önüne geçmek
adına Türkiye’nin de içinde bulunduğu 169 dünya ülkesi tarafından imzalanan
Kyoto Protokolü’nün ilk dönemi olan 2008-2012 süresini tamamlanıyor.
Protokolde yer alan sera gazı salınımının azaltılması ve bunun
ticarete dönüştürülerek karbon piyasasının oluşturulması konusu üzerinde,
98
99
Çev ik, a.g.e.,, s.239
Çev ik, a.g.e.,, s.239.
109
Sermaye
Piyasası Kurumu (SPK)
ve
İstanbul Altın Borsası (İAB)
çalışmaktadır İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi kapsamında
hayata geçecek olan Karbon Borsası, Türkiye’de şirketlerin zorunlu değil
gönüllü olarak yaptığı karbon ticaretinin (Karbon kredisi alım-satım) küresel
pazarlar ile entegrasyonu sağlayarak, şirketlerin karbon salınımından daha
fazla kazanç elde etmelerini sağlayacaktır. 2012’de başlanacak projenin,
2015 yılına kadar tamamlanması planlanmaktadır. 100
Dünyada en hızlı büyüyen piyasaları arasında gösterilen karbon
ticaretinin büyüklüğü 140 milyar doları aşmış durumda. Türkiye’de yeni
oluşturulması planlanan projenin ekonomik anlamda ciddi gelir getireceği
tahmin
edilirken,
çevresel
faktörlerin
de
ön
plana
çıkarılması
hedeflenmektedir. 101
Karbon ticaretinde zorunlu ve gönüllü olmak üzere iki piyasa
bulunmaktadır. Türkiye ise bu işin gönüllü tarafında yer alıyor. Her ülke ve
şirket için belirlenen karbon salınım kotası mevcut. Şirketler bu kotanın
aşağısında kalmaları halinde kullanmadıkları miktarı diğer şirketlere ve
ülkelere satabiliyor. Bu işi zorunlu yapan ülkelerde bir ton karbonun fiyatı 20
Euro iken, gönüllü yapan ülkelerde bu fiyat 3-4 Euro’ya kadar düşüyor.
Ülkemizde gönüllü karbon piyasasına kayıtlı bulunan 109 proje bulunuyor. Bu
da 83 milyon dolarlık bir pazar hacmine tekabül ediyor. Türkiye’deki projelerin
ağırlıklı kısmı hidroelektrik ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji alanlarında
gerçekleştiriliyor. 102
Türkiye’nin aralarında bulunduğu Kyoto Protokolü, ülkelerin zamanla
bazı çalışmalarda bulunmalarını beklemektedir. Bu çalışmalar; 103
100
http://enerjienstitusu.com/2012/01/30/turkiye-spk-ve-iab-isbirligiyle -karbon-borsasini-ku ruyor,
(Erişim tarihi: 12.10.2012)
101
TSPA KB, “ Avrupa’da Enerji ve Karbon B orsaları”, İstanbul, Mart, 2009, s.10.
102
TSPAKB, a.g.e., s.11.
103
TSPA KB, a.g.e., s12.
110
 Sera gazı emisyonuna sebep olan kullanım alanlarında mevzuat
çalışmaları,
 Güneş ve alternatif enerji kaynaklarından etkin şekilde faydalanma,
 Ulaşım ve çöp depolamada çevreciliğin temel ilke olması,
 Isınma, ulaşım, teknoloji konularında daha az enerji kullanılması,
 Fosil yakıtlar yerine bio-dizel yakıtların kullanılması,
 Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemlerin kullanımı,
 Sera gazı envanteri çalışmalarının başlatılması,
 Sürdürülebilir atık yönetiminin yaşama geçirilmesi,
 Ormanlaştırma çalışmalarının hızlandırılmasıdır.
3.2.4.5.7.İstanbul Metal Borsası
Türkiye'de temel metal fiyatları, Londra Metal Borsası'ndan (LME)
takip edilmektedir. Baz metal borsasının kurulması halinde, baz metalleri
üretimde
kullanan sanayici
kesim yanında
elektronik
ortamda
fiyat
hareketlerinden yararlanmayı amaçlayan yatırımcı kesim ile bu metallerde
pozisyon almak isteyecek fonlar için de yeni yatırım enstrümanları yaratılmış
olacaktır. 104
İstanbul'un finans merkezi olması konusunda yürütülen çalışmalar da
dikkate alındığında, metal borsası, İstanbul'un finans merkezi olması yolunda
atılmış önemli bir çalışma olacaktır. UFM kapsamında ülkemizin en önemli
eksikliklerinden birisi olan yatırım kalemi çeşitliliği dikkate alındığında,
yatırımcıların ilgisini çekebilecek yeni enstrümanların ortaya çıkarılması son
derece önemlidir.
104
“Madencilik ve Yer Bilimleri Dergisi”, İstanbul, Haziran 2011, 5.sayı, s.12.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İSTANBUL ULUSLARARASI FİNANS MERKEZİ OLABİLİR Mİ?
4.1.İFM STRATEJİ VE EYLEM PLANI
Yüksek Planlama Kurulu'nun İstanbul Uluslararası Finans Me rkezi
Stratejisi ve Eylem Planı’ na göre, İstanbul, öncelikle bölgesel (10 yıl içinde),
nihai olarak da küresel finans merkezi (30 yıl içinde) olacak tır. 105
Projenin uzun soluklu ve süreklilik arz eden bir proje olduğu görülen
planda,
projenin
başarısının
temel
belirleyicileri,
hukuki
altyapının
güçlendirilmesi, finansal ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması, vergilendirme
sisteminin basit ama etkin hale getirilmesi, düzenleyici ve denetleyici
çerçevenin geliştirilmesi, fiziksel altyapının (özellikle de ulaşım altyapısının)
iyileştirilmesi, organizasyon yapısının oluşturulması ve insan kaynaklarının
geliştirilmesi olarak özetlenebilir.
4.1.1.İFM Strateji ve Eylem Planındaki Öncelikler
YPK kararında; İstanbul Finans Merkezi Eylem Planı’nın önemli konu
başlıkları şöyle belirlenmiştir: 106
105
106
DPT, “ İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı” , Ankara, 2009, s.1.
DPT, a.g.e., s.3.
112
 İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması yolunda uyuşmazlıkların
süratli ve etkin bir şekilde çözümüne yönelik yargı sisteminde iyileştirmeler
sağlanacaktır.
 İstanbul’da bağımsız ve özerk yapıya sahip uluslararası alanda
rekabet edebilecek düzeyde kurumsal bir tahkim merkezinin oluşturulması ve
arabuluculuk sisteminin etkin bir şekilde kullanılması sağlanacaktır.
 İFM projesinde katkısı bulunacağı öngörülen tasarıların kanunlaşma
süreçlerinin hızlandırılması yönünde çalışmalar yapılacaktır.
 Finansal sektör düzenlemelerinde prensip bazlı anlayış benimsenerek,
yasal
altyapının,
başta
AB
müktesebatı olmak
üzere,
uluslararası
düzenlemeler ve uygulamalara uyumu sağlanacaktır.
 Finansal piyasalarda şeffaflık artırılacak ve yatırımcıları bilgilendirme
mekanizmaları geliştirilecektir.
 Türkiye’de mevcut olduğu halde, çeşitli nedenlerle rekabet üstünlüğü
yurtdışı piyasalara kaymış olan finansal ürün ve hizmetler belirlenerek, bu
durumun düzeltilmesine yönelik tedbirler alınacaktır.
 Türkiye piyasalarında henüz sunulmayan veya yeterli işlem hacmine
ulaşmamış, İstanbul’u cazip bir finans merkezi haline getirebilecek, gelişme
potansiyeli
yüksek
finansal
ürün
ve
hizmetler
için
gerekli
altyapı
oluşturulacaktır.
 Vergi kanunları ve ikincil mevzuat; basit, anlaşılır, öngörülebilir ve
sürdürülebilir hale getirilecektir.
 Vergilendirme alanında yapılacak düzenlemelerle, ülkemizin rekabet
gücü artırılarak finansal işlemlerin Türkiye’de yapılması sağlanacaktır.
113
 Finansal kurum ve yatırımcılar için belirsizliği giderici, uygulamada
uzmanlaşmayı sağlayıcı tedbirler alınacaktır.
Fiziksel altyapı, finans merkezi olma yolunda üzerinde en çok
çalışılması gereken alan olarak ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya bölgelerinde ki en büyük
ekonomiye sahip ülkedir. Bu coğrafi alanların birinde veya birkaçında
bölgesel merkez haline gelebilecek bir potansiyele sahiptir. Doğu Avrupa
bölgesinde rakipler arasında Varşova, Bükreş ve Budapeşte yer almakla
birlikte, Avrupa Birliği ve özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin yaşamakta olduğu
ekonomik sıkıntılar dikkate alındığında, İstanbul’un bölgenin en önemli finans
ve ticaret merkezlerinden birisi olma konumunda olduğu görülmektedir. 107
4.1.2.İFM Projesinin Hedefleri
İstanbul, Türkiye’nin doğal finans merkezi konumundadır. AB üyeliği
yolunda ilerleyen Türkiye, bölgesel konumu sayesinde Orta Doğu, Orta Asya,
Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa bölgeleri için de önemli ekonomik büyüklüğe
sahip bir ülke konumundadır. Bölge finansal kaynaklarının toplanması ve yine
bu bölgelere yönlendirilmesi konusunda İstanbul’un önemli bir merkez olma
potansiyeli bulunmaktadır.
Projenin başarısı, siyasi iradenin varlığına ve tüm paydaşların desteği
ve takibine bağlıdır. İstanbul’un uluslararası finans merkezi haline getirilmesi
konusunda siyasi irade tamdır.
Paydaşların desteğini sağlamak amacıyla, İFM Stratejisi ve Eylem
Planı çalışmaları kapsamında çalışma grupları kurulmuştur. 80’in üzerinde
107
SERPAM, “İstanbul B ölgesel ve Ul uslararası Finans Merkezi”, İstanbul, 2012, s.5
114
kamu ve özel sektör kurumu ile sivil toplum kuruluşu ve üniversitelerden
temsilciler ile çalışma grupları oluşturulmuştur.
Bu amaçla yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan hedefler; 108

Kısa vade de, İstanbul’un uluslararası finans merkezi haline getirilmesi

Orta vade de; Küresel ölçekte rekabet gücüne sahip bir Türkiye,
 Uzun vade de; Ülke kalkınmışlık seviyesinin yükseltilmesi ve böylece
ülke refahının artırılmasıdır.
4.1.3.Finansal Ürün ve Hizmet Çalışma Grubu
Finansal Ürün ve Hizmet Çalışma Grubu, İstanbul’un cazip bir finansal
merkez amacı doğrultusunda finansal ürün ve hizmet ve çeşitliliğinin
artırılmasına yönelik öneriler geliştirmiştir.
Çalışma Grubu, tespit ve önerilerini oluştururken; 109
1.Ülkemizde mevcut finansal ürün ve hizmetlerle ilgili aksaklıkların ve
bu aksaklıkların giderilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi,
2.Ülkemizde
mevcut olduğu
halde, rekabet üstünlüğü
yurtdışı
piyasalara kaymış olan finansal ürün ve hizmetlerin belirlenmesi ve bu
durumun düzeltilmesine yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi,
3.Ülkemiz piyasalarında henüz sunulmayan, ancak İstanbul’u cazip bir
finansal merkez haline getirebilecek, gelişme potansiyeli yüksek finansal ürün
ve hizmetler için gerekli altyapının belirlenmesi konularına odaklanmıştır.
108
109
DPT, a.g.e., s.2.
DPT, “ Finansal Ürün Hizmet ve Çalışma Grubu”, Ankara, 2009, s.12.
115
Bununla birlikte, finansal ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi hususunun
yalnızca ürün ve hizmet odaklı bir konu olarak ele alınamayacağı, düzenleme
anlayışı, vergi ve ilgili diğer mevzuat, altyapı hizmetlerinin kalitesi ve nitelikli
işgücü gibi pek çok konunun da üzerinde durulması gerektiği çalışmalar
sonucunda ortaya çıkmıştır.
Yukarıda
belirtilen
yaklaşım
çerçevesinde
oluşturulan
“Çalışma
Grubunun” temel tespit ve önerileri ise; 110
1.Öncelikle, finansal ürün ve hizmetlerin gelişiminin desteklenmesi
için, diğer gelişmiş ülkelerdekine benzer şekilde, vergi mevzuatı gibi finans
sektörünü
ilgilendiren
tüm
düzenlemelerde
prensip
bazlı
anlayışın
benimsenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
2.Gözetim
ve
denetim
faaliyetlerinde
risk
bazlı
yaklaşımın
benimsenmesinin piyasaya duyulan güveni ve denetim etkinliğini artıracağı
düşünülmektedir.
3.Şeffaflığın artırılması ve yatırımcı bilgilendirilmesi mekanizmalarının
geliştirilmesi yatırımcı güveninin tesisinde temel hususlar olarak öne
çıkmaktadır.
4.Bölgesel bir finans merkezi olma hedefi doğrultusunda, yabancı
kurum ve kuruluşların ülkemizde finansal ürün ihraç edebilmesine ve
borsalarda kote olabilmesine ilişkin düzenleme ve altyapı çalışmala rının
yapılması gerekmektedir.
5.Ülkemizde, yerli ve yabancı kurumların döviz cinsinden finansal ürün
ihraç etmelerine imkan tanıyacak düzenlemelerin yapılması önem arz
etmektedir.
110
DPT, a.g.e., s.13.
116
6.Sermaye piyasasının en temel finansal aracı olan özel sektör
borçlanma
araçlarına
işlerlik
kazandırılması
ürün
zenginliğini
hızla
artıracaktır. Bu konuda, ihraç maliyetlerinin düşürülmesi ve ihraç süreçlerinin
iyileştirilmesi önerilmektedir.
7.Özel sektör borçlanma araçlarına benzer şekilde, yerel yönetim
borçlanma araçlarının da ihraç süreçlerinin kısaltılması ve maliyetlerinin
düşürülmesi önemlidir. Ayrıca, yerel yönetim borçlanma araçlarına özgü
olarak, şeffaflığın artırılmasıyla ilgili düzenlemelerin yapılması, ihraçların
garanti ve/veya sigorta edilmesine yönelik meka nizmaların geliştirilmesi
gerekmektedir.
8.Türev ürünler konusunda, tek hisse senedine bağlı vadeli işlemler,
opsiyonlar ve tezgah üstü türev araçların gerekli altyapının kurulmasının
ardından hayata geçirilebileceği öngörülmektedir.
9.Faizsiz finansal ürünlerin ve hizmetlerin geliştirilmesi için gerekli
mekanizmaların kurulması halinde özellikle Körfez bölgesinden yabancı
sermaye girişinin artması beklenmektedir.
10.Kurumsal yatırımcı tabanının geliştirilmesi hedefi doğrultusunda,
kolektif yatırım araçları ile ilgili Avrupa Birliği mevzuatına uyum çalışmalarının
sürdürülmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
11.Menkul kıymetleştirmenin önemli araçlarından olan özel amaçlı
şirket kuruluşlarının kolaylaştırılması önerilmektedir.
12.Finansal kiralama ve faktoring şirketlerinin sunabilecekleri hizmet
çeşitliliğinin artırılması için Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu tasarısına yapılacak bazı eklemelerle tasarının nihai hale
getirilip yürürlüğe girmesi beklenmektedir.
117
13.Sigortacılık
sektöründeki
ürün çeşitliliğinin artırılabilmesi için
sorumluluk sigortaları, kredi sigortaları, tapu sicil sigortaları gibi hizmetlerin
altyapısının oluşturulması önemli görülmektedir.
14.Ürün ihtisas borsalarının altyapısının oluşturulmasının ve çeşitli
emtianın menkul kıymetleştirilebilmesinin ürün çeşitliliğine önemli katkı
yapması beklenmektedir.
15.Enerji ve karbon salınımı borsalarının oluşturulması için gerekli
çalışmaların yapılması önerilmektedir.
16.Borsalarda işlem
yapmak için gerekli olan teminatlandırma
sisteminin merkezileştirilmesinin teminat yönetimini kolaylaştıracağı ve
etkinliği artıracağı öngörülmektedir.
17.Piyasa aktörlerine hizmet veren altyapı sağlayıcı kurumların
teknolojik altyapılarının uyumlaştırılması ve gerekirse merkezileştirilmesinin,
işlem maliyetlerini azaltıcı bir etki yapacağı düşünülmektedir.
18.Vergi
sisteminin
gözden
geçirilmesinin
piyasanın
etkinliğini
artırması açısından faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
19.Finansal ürün ve hizmetlerin sunumunda etkinliğin artırılması için
yurt çapında yatırımcı eğitimi kampanyasının başlatılması önerilmektedir.
20.Uluslararası finans merkezlerinde aranan ön koşullardan biri olan
nitelikli işgücünün yetiştirilmesi amacıyla, yerli/yabancı üniversite ve diğer
kurumlarla işbirliği yapılması, finans sektöründe çalışanların bilgi ve
becerilerinin artırılması için lisanslama sisteminde gerekli revizyonların
yapılması öngörülmektedir.
118
4.1.4.Organizasyon Çalışma Grubu
İstanbul Uluslararası Finans Merkezi (İFM) projesi kapsamında yapılan
çalışmaların ve İFM strateji belgesinde belirlenecek olan amaç, hedef ve
faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesi için gerekli olan
organizasyonel yapının önerilmesidir.
Bu çerçevede, İngiltere-Londra, Singapur, Hong Kong, İsviçre-Zürih,
Japonya-Tokyo, Almanya-Frankfurt, Hollanda, Fransa-Paris, İrlanda-Dublin,
İspanya-Madrid,
BAE-Dubai,
Katar
ve
Avustralya
finans
merkezleri
incelenmiştir. Bu ülkelerin her birinde farklı yaklaşımların bulunduğu ve
kurumsal
yapıya
ilişkin
uluslararası
bir
standart
bulunmadığı
gözlemlenmiştir. 111
Bu yapılanmalardan, bu konunun büyük ölçüde özel sektör ve kamu iş
birliği
içerisinde
ve
ortak
çalışma
grupları aracılığı ile
yürütüldüğü
görülmektedir. Ülke örnekleri ve ülkemizde mevcut yapıların incelenmesi
neticesinde
İFM organizasyon
yapısına ilişkin iki
alternatif üzerinde
durulmuştur. 112
“Kurul” modeli esas itibari ile ilgili çalışmaların, Hükümet üyeleri, kamu
kurum/kuruluşlarının başkan ve üst yöneticileri, özel sektör temsilcileri,
meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinden oluşt urulacak
farklı seviyelerdeki konsey, komite ve çalışma grupları ile yürütülmesini
öngörmekte iken, “Kurum” yapılanması modeli münhasıran İFM çalışmalarını
yürütmek üzere bir kurum/kuruluş oluşturulması esasına dayanmaktadır. Bu
kurumun karar alma organı atama ile göreve gelecek ve sonrasında
bağımsız karar alacaktır. Proje ile ilgili paydaşların kurum nezdinde temsili
doğrudan olmayacaktır.
111
112
DPT, a.g.e., s.17.
DPT, a.g.e., s.18.
119
“Kurul” modeli, siyasi sahiplenme sağlaması ile ekonomi ve finansal
yönetimle ilgili kuruluşların karar alma mekanizması içinde olmasından dolayı
alınan kararların uygulamaya konulmasının daha rahat gerçekleşmesi gibi
avantajları nedeniyle Çalışma Grubumuzca daha iyi bir alternatif olarak
değerlendirilmiştir.
4.1.5.Tanıtım ve İmaj Çalışma Grubu
Tanıtım ve imaj grubunun üzerinde çalıştığı konular; 113
1.Hedef Kitlenin Belirlenmesi
2.Mevcut Durum Analizinin Yapılması: Diğer çalışma gruplarından
elde edilecek bilgiler de dikkate alınarak, anket ve araştırma yöntemlerinin
uygulanması suretiyle fiili durum ile potansiyel yatırımcının algılarındaki
farklılıkların tespit edilmesi gereklidir söz konusu analizin profesyonel
kurumlar tarafından yapılması gerektiğinden bütçe ihtiyacı bulunmaktadır.
3.Hedef Kitleye Mesaj Verilmesi: İlk iki maddenin uygulanması
sonucunda ortaya çıkan bilginin değerlendirilerek hedef kitleye mesaj
oluşturulması gereklidir.
4.Türk Kamuoyunun Bilgilendirilmesi Suretiyle Desteğinin Alınması:
İFM’nin hayata geçmesi durumunda yeni iş imkanlarının yaratılması gibi
sosyal fayda yaratacak konularda halkın bilgilendirilmesinin önemlidir.
5.Muhtemel ve Mevcut Rakiplerin Analizlerinin Yapılması:
GZFT
(SWOT) analizi yapılması gerektiği, bu konuda Mevcut Durum Çalışma
Grubu’na talep yapılması konusu kararlaştırıldı. GZFT (SWOT) analizinin
yapılması
suretiyle
rakip
finans
merkezlerinin
değerlendirilmelidir.
113
DPT, “ Tanıtı m ve İmaj Çalışma Grubu”, Ankara,2009, s.11.
uygulamaları
120
6.Tanıtım ve İmaj Çalışmasının Başlatılması:
 İlk 5 maddeden elde edilen bulguların uluslararası tecrübeye sahip
yerel/yabancı bir yaratıcı reklam ajansına anlatılmasına ve söz konusu
ajansın finans merkezlerinin tanıtımında kullanılacak sloganı yaratmasının
sağlanmasına,
 Medya alım ihalesi düzenlenerek hedef kitlesine en etkin şekilde
ulaşımın sağlanmasına,
 Uluslararası tecrübeye sahip bir PR şirketi ile anlaşarak yurtiçi ve
yurtdışında yapılacak tanıtım faaliyetlerinin planlanmasına karar verilmiştir.
 Söz
konusu
çalışmaların
profesyonel
kurumlarca
yapılması
gerektiğinden bütçe ayrılmasının gerekli olduğuna karar verilmiştir.
4.1.6.Altyapı Çalışma Grubu
Küresel finans merkezleri örneklerinde finans merkezinin bir “Merkezi
İş Alanının bir parçası olarak ya da Merkezi İş Alanından bağımsız bir
mekanda yeni bir merkez, yapı/yapı adası” olarak gelişebildiği görülmüştür. 114
Uluslararası literatürde de
finans
merkezi özelinde standartlar
tanımlanmamıştır. Bu durumda İFM içinde farklı alternatif modellerin
geliştirilebilmesi söz konusu olduğundan, önerilecek çeşitli alternatifler karar
vericiler tarafından değerlendirilecektir.
İFM’nin esnek bir yapıya sahip olması açısından İstanbul’un tümünün
finans merkezi olarak düşünülmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Ancak;
İstanbul Finans Merkezi Yönetim Yapısının haberleşme ihtiyaçlarının sağlık lı
bir şekilde karşılanmasında İFM Yönetim Yapısının belirli bir yerleşke
şeklinde
114
planlanmasının
hem söz
konusu
DPT, “ Altyapı Çalışma Grubu”, Ankara,2009, s.7.
hizmetlerin için gereken
121
haberleşme şebekelerinin sağlıklı ve hızlı tesis ve işletilmesi için büyük önem
taşıdığının belirtilmesinde fayda görülmektedir.
İFM Yönetim Yapısının belirli bir yerleşke şeklinde planlanmasının
yanı sıra; 115

Teknolojik altyapısı yeniden kurulmalı,

Kesintisiz enerji ve haberleşme/bilişim sistemi ile desteklenmeli,

Bilgi güvenliği ve genel güvenliğin sağlanmasına özel önem verilmeli;
 Finans sektöründeki diğer kurum ve kuruluşlarla
uyumlu, son
teknolojinin kullanıldığı bir teknik/teknolojik platform oluşturulmalı,
 Bilgi transferleri güvenli, ucuz şekilde muhafaza edilerek aktörler arası
özel paylaşıma açık olmalıdır.
Bilgi güvenliğinin sağlanması, son teknolojinin kullanılması, ucuz ve
rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması (güvenlik ve ortak bilgi paylaşımı
açısından İMKB, SPK, vb. ortak teknolojik altyapı ve veri kaynağı kurmaları)
önemli adımlar olacaktır.
Ancak İFM’nin yer seçimi ve yapısına ilişkin hangi alternatif model
tercih edilirse edilsin İFM ihtiyaçları çerçevesinde tanımlanan aşağıdaki
konularda eylem programları oluşturularak hayata geçirilmelidir. 116
 İFM Yönetim Yapısı oluşturulurken, deprem ve güve nlik riskleri
minimize edilmeli, yapı teknolojileri son teknolojik donanımı ve yazılımı da
kapsamalıdır.
 En az 5 yıllık bir master plan uygulanmalı, yol haritası çıkarılmalıdır.
 İFM Yönetim Yapısı; teknolojik donanımlı, hızlı erişilebilir, bilişim ve
haberleşme hizmetlerinin alınabileceği, haberleşme ve bilişim altyapısının
son teknoloji ile kurulduğu; ulaşım, haberleşme, ortak veri tabanı (bilgi
115
DPT, a.g.e., s.15.
DPT, a.g.e., s.17.
116
122
havuzu) güvenliği, diğer bir deyişle; bilgi ve bölge güvenliğinin sağlandığı bir
yapı olmalıdır.
4.1.7.Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Çalışma Grubu
Yapılan çalışma ile elde edilen bilgilerden finans sektörünün
düzenleyici ve denetleyici otoritesinin yapılanmasına ilişkin çeşitli modeller
avantaj ve dezavantajlarıyla ele alınmıştır. Aynı şekilde uluslararası finans
merkezlerindeki durum da incelenmiştir. Bunlara ilave olarak Türkiye’deki
mevcut durum muhtelif kurumlardan elde edilen bilgiler çerçevesinde
olabildiğince
kapsamlı biçimde
değerlendirilmiştir.
Ayrıca
uluslararası
standartlara uyum bakımından da kapsamlı bir değerlendirme yapılmıştır. 117
Tespit edilen önemli bir husus da, ülkemiz finans sektörü düzenleme
ve denetim otoritelerinin uluslararası standartlara uyum bakımından çok iyi
bir yerde bulunduğu, dolayısıyla İstanbul Uluslararası Finans Merkezi
oluşumu bakımından bu durumun bir avantaj olarak ortaya çıktığıdır. 118
4.1.8.İnsan Kaynakları Çalışma Grubu
İstanbul Finans Merkezi Projesi İnsan Kaynakları Çalışma Grubu
finans alanıyla doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan 27 kamu ve özel
sektör kuruluşunu temsilen 32 üyenin katılımıyla oluşmuştur. 119
Bir finans merkezi için ihtiyaç duyulacak insan kaynağı çalışmalarının
etkili bir şekilde ortaya konabilmesi için İFM Projesi’nin ana stratejisinin ve
belli başlı konularının belirlenmiş olması gerekmektedir. “Bir finans merkezi
117
DPT, “ Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Çalışma Grubu”, Ankara,2009, s.8.
DPT, a.g.e., s.12.
119
DPT, “ İnsan Kaynakları Çalışma Grubu”, Ankara,2009, s.5
118
123
olma ana hedefinin” altında bulunan yardımcı hedeflerin her biri farklı insan
kaynakları politikaları gerektirebilecektir. Bu doğrultuda bu çalışmalar genel
olarak, insan kaynakları konusunda mevcut durumu ve yapılabilecekleri
analiz etmektedir. Finansal ürün ve hizmetlerin hangilerinde bir merkez
olmaya çalışılacağı, finansal bir serbest bölgenin mi hedeflendiği yoksa
başka modellerin mi benimseneceği gibi somut hedefler belli olduktan sonra
bu yönde finans merkezi için “insan kaynağı” çalışmalarında odaklanılması
gerekmektedir. 120
İstanbul’un ve ülkemizin insan kaynağının mevcut durumu analiz
edilmiştir. Mevcut durumumuz insan kaynakları açısından ele alındığında üç
ana konu ön plana çıkmaktadır mevcut kaynağın sayısal yeterliliğinin
değerlendirilmesi, bu aşamadan sonra nitelik açısından değerlendirilmesi ve
olası rakiplerle karşılaştırılmasıdır. Bu yönde yapılan tespitler doğrultusunda,
ülkemizde finans alanında görev yapan veya yapacak donanımlı insan
kaynağının temininde genel bir sayısal eksiklik çekilmeyeceği, önemli
sayılabilecek genç ve dinamik insan kaynağına sahip ülkemizde ihtiyacın
mevcut insan kaynağının donanımının artırılması, sürekli
sağlanması, özellikli
bazı görev alanlarında
yetişmiş
gelişiminin
insan kaynağı
bulunması ve yabancı dil bilgisinin geliştirilmesi olduğu düşünülmektedir. 121
İstanbul, donanımlı işgücünü çekebilme potansiyeli bakımından
rakiplerine göre birçok açıdan avantajlı bir konumdadır. Ancak bu avantajların
bazı basit gerekçelerle dezavantaja dönüştüğü ve dönüşmekte olduğu
gözlenmektedir. İstanbul’un potansiyelinin efektif bir şekilde gerçeğe
dönüştürülebilmesi için kamu ve özel sektör alanında atılması gereken birçok
adım bulunmaktadır.
Ülkemizde finans konusunda ihtiyaç duyulan alanlardan biri de yeterli
eğitmendir. Özellikle uluslararası piyasalardaki gelişmeleri yakından takip
120
121
DPT, a.g.e., s.10.
DPT, a.g.e., s.10.
124
edilmesine yönelik finans eğitimcilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Nitelikli insan
kaynağına tek başına sahip olmak yeterli değildir. Uzun vadede finans
merkezi stratejilerini gerçekleştirebilmek için mevcut insan kaynağını
zamanında ve verimli bir şekilde kullanabilmek için doğru insan kaynağına
zamanında ulaşmak büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda bir yetenek
havuzu oluşturulması önerilmektedir. 122
4.1.9.Vergi Çalışma Grubu
Basitleştirilmiş ve etkin uygulanabilen bir vergi sistemi oluşturulmasına
yönelik oluşturulan genel stratejik ilkeler; 123

Vergi kanun ve düzenlemelerinde tam geriye yürümezlik

Prensip bazlı vergi kuralları ile gelişmeye açık bir sistem
 Finans sektörü vergi uygulamalarında karşılaşılan sorunların İdare’nin
aktif yaklaşımıyla hızlı, bütünü kapsayan ve farklılık göstermeyen şekilde
çözümlenmesi
 Tam mükellefler açısından vergi adaletinin
(yatay ve dikey)
sağlanmasını temin edilecek şekilde vergi mevzuatının değiştirilmesi.
 Finansal kurumların benzer işlemlerine uygulanan farklı vergisel
yüklerin eşitlenmesi.
 Finansal sektöre ilişkin uzun vadeli vergi politikaları oluşturulması
 Finansal kurumların finansal gelirlerle ilgili stopaj sorumluluklarının
daraltılması
 Vergi idaresi yapısında finansal sektörde uzman birimlerin olması
 Vergi
yargısının
finans
sektöründe
yürütülmesi
122
123
DPT, a.g.e., s.15.
DPT, “ Vergi Çalışma Grubu”, Ankara,2009, s.12.
uzmanlaşmış
kadrolarıyla
125
Temel hedefler; 124

Finansal işlemlerin Türkiye içinde yapılmasının teşviki
 Makroekonomik koşullara uygun sürdürülebilir ve istikrarlı bir vergi
rejimi
 Finansal kurumların benzer işlemlerine uygulanan farklı vergisel
yüklerin eşitlenmesi
 Hukuki
güvenlik
sağlamak
için
idareye
geniş
yorum
yetkisi
bırakmayacak kapasitede yasal düzenleme
 Vergi gelirlerinde dolaylı vergilerin payının daha az olması
 Finansal sektörün kayıt dışılık nedeniyle haksız rekabete maruz
olmaması
 Etkinleştirilmiş mukteza sistemi
Vergi çalışma grubunun temel amacı; İFM Projesi’ni destekleyecek
etkin, basit, anlaşılır ve şeffaf bir vergi sistemini oluşturmak için atılacak
adımları belirlemektir.
4.1.10.Hukuk Çalışma Grubu
İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması yolunda uyuşmazlıkların
süratli ve etkin bir şekilde çözümüne yönelik yargı sisteminin i yileştirilmesi
amacıyla düşünülen düzenlemeler; 125
 Uyuşmazlıkların süratli ve etkin bir şekilde çözümünü teminen, mevcut
mahkemelerden birinin görevlendirilmesi şeklinde bir yöntemin, ayrı bir
ihtisas mahkemesi kurulmasına nazaran daha kolay ve ekonomik olması
nedeniyle tercih edilmesi
124
DPT, a.g.e., s.13.
DPT, a.g.e., s.18.
125
126
 Mahkemelerde görev yapacak hakimlerin eğitim alanlarının artan
ihtiyaçlar doğrultusunda genişletilmesi, hizmet içi eğitimlerinin sürekli olarak
devam etmesi
 Savcılık ve kolluk teşkilatında özellikle finansal ve bilişim alanında
işlenen suçlara karşı etkin mücadele edebilmek için uzmanlaşmanın
sağlanması
 Mahkemelerde bulunan iş yükünün azaltılması ve hakimlerin esasa
yönelik çalışma ve incelemeler yapabilmesi için nitelikli uzman ara kadroların
oluşturulması
 Uyuşmazlıkların
mahkeme
yoluyla
çözümünde,
genel
usul
kurallarından farklı ve daha kolaylaştıran hükümlere yer verilmesi
Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının geliştirilmesi amacıyla yapılan
çalışmalarda,
uyuşmazlıklara
ilişkin, mahkeme
dışı çözüm yollarının
geliştirilmesinin önemli olduğu değerlendirilmiştir ve bu kapsamda; 126
4.1.10.1.Tahkim

Tahkime ilişkin tek bir tahkim düzenlemesi yapılması
 Türkiye'nin bir tahkim merkezi haline getirilmesi amacıyla, özellikle
İstanbul'da kurumsal bir tahkim merkezinin kurulması
 Dünyada
en çok
tercih
edilen
tahkim merkezlerinin kuralları
incelenerek, maliyet, hız ve kararların kesinleşme süreci gibi konularda
uluslararası alanda rekabet edebilecek düzeyde oluşturulması
 Bu merkezin bağımsız ve özerk bir yapıya sahip olması
 Taraflara tercih edecekleri hakemleri seçme imka nının tanınması
 Kurulması planlanan tahkim merkezinin uluslararası platformda
yeterince tanınması ve merkez olması için tanıtım çalışmalarının büyük önem
arz ettiği
126
DPT, a.g.e., s.18.
127
4.1.10.2.Arabuluculuk
Uyuşmazlıkların mahkeme yoluna başvurmadan daha kısa sürede
çözülebilmesi için arabuluculuk sisteminin geliştirilmesi, buna ilişkin tanıtım
çalışmalarının
yapılması ve kurulması planlanan tahkim merkezinde,
kurumsal olarak arabuluculuk imkanının da sunulmasını teminen gerekli
yasal alt yapının oluşturulması değerlendirilmelerine varılmıştır.
Yayınlanan, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Strateji ve Eylem
Planı ve plan içerisinde İstanbul’un global bir Finans Merkezi olabilmesi için
gerçekleştirilmesi
bahsedeceğimiz;
gereken
iyileştirme
çalışmalarının
ileride
de
Global Financial Centres Index (GFCI) değerlendirme
metodolojisi ile uyum sağladığı görülmektedir. Bu durum, İFM projesinin
global bir bakış açısıyla planlandığının ve İFM’nin yabancı yatırımcılar için
alımlı bir hale getirilmeye çalışıldığının göstergesidir. Önemli olan, sağlam
temellere dayandırılan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Strateji ve Eylem
Planı’nın ne ölçüde takip edileceği ve uygulanacağıdır. 127
4.1.11.Altyapı Komitesi
İFM Projesi kapsamında yapılan çalışmalar ve araştırmalar sonucunda
en önemli eksiklik olarak altyapı yetersizliği görülmüştür. Bu nedenle
İstanbul’un fiziksel ve teknolojik altyapısının güçlendirilmesine yönelik
çalışmaları gerçekleştirmek üzere oluşturulan Altyapı Komitesi’nin amacı;
kümelenme, konut, ofis, ulaşım, enerji, turizm, eğitim, sağlık, güvenlik ve
doğal afetler gibi konularda mevcut durumun analizini yapmak, sorunları
belirlemek, çözüm önerilerini ortaya çıkarmak ve yol haritasını çizmektir . 128
127
128
SERPAM, a.g.e., s.7.
SERPAM, a.g.e., s.8.
128
4.1.11.1.Alt Yapı Komitesi Çalışmalarının Hedefleri

İstanbul’un küresel düzeyde güçlenmesini sağlamak
 Marmara Bölgesi’ndeki yerel potansiyelleri, bütüncül bir yaklaşımla
harekete geçirerek, bölgede sürdürülebilir gelişmenin gerçekleştirilmesine
öncülük etmek
 İstanbul’un mekansal gelişimini, çevresel, ekonomik ve toplumsal
sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda, işlevsel bütünleşmeyi sağlamak
 Yaşam kalitesini yükseltmek
 Sosyal sermayeyi güçlendirmek
 Sürdürülebilir kent yönetim sisteminin geliştirilmesi için gerekli olan
yeniden yapılanmayı sağlamak
Altyapı komitesinin İstanbul ile ilgili temel bulguları; 129
4.1.11.1.1.Kümelenme
Avrupa Yakası’nda yer alan Şişli-Mecidiyeköy-Büyükdere-LeventMaslak hattı, finans sektörünün ana yoğunlaşma alanıdır.
Anadolu Yakası’nda ise Kozyatağı, Altunizade ve Kavacık finans
başlıca Büyükdere-Levent-Maslak hattı, sektörünün yoğunlaşma alanlarıdır.
Büyükdere-Levent-Maslak hattı ve Ataşehir kısa vadede, Yenibosna
Basın hattı ve Kartal orta vadede önemli potansiyele sahip alanlardır
129
SERPAM, a.g.e., s.9-21.
129
İstanbul için kent ile bütünleşen, kademelenmiş çok merkezli bir
kümelenme modeli daha uygun olacaktır.
4.1.11.1.2.Eğitim
 İstanbul’da 42 üniversite bulunmaktadır. Bunların 9’u devlet ve 33’ü
Vakıf üniversiteleridir.
 İstanbul’da toplam olarak 3285 eğitim kurumu bulunmaktadır.
 Yaklaşık 100 bin öğretmen görev yapmaktadır.
 2.5 milyon öğrenci bulunmaktadır.
 Uluslararası akreditasyona sahip okullar
o 11 Yabancı okul
o 6 Uluslararası okul
o 4 Uluslararası Bakalorya programı uygulayan okul
4.1.11.1.3.Sağlık

217 hastane mevcuttur.

26 bin yatak kapasitesi bulunmaktadır.

Yaklaşık 20 bin doktor görev yapmaktadır

İki yakada iki şehir hastanesi yapılması planlanmaktadır.
Türkiye’de ve dünyada tıp turizminde marka olabilecek bir kapasiteye
sahiptir. 2011 yılında 45.000 hasta sağlık turizmi kapsamında yurtdışından
tedavi için gelmiştir. Özel Hastanelerin önemli bir kısmı JCI akreditasyonuna
sahiptir. 23 Akredite Hastane bulunmaktadır
130
4.1.11.1.4.Turizm ve Konaklama

2010 yılında yaklaşık 7 milyon turist İstanbul’u ziyaret etmiştir.

Toplamda 1151 konaklama tesisi mevcuttur.

110.000 yatak kapasitesi bulunmaktadır.
Tablo 27. Yaşanabilir Şehirler Sıralaması
Sıra
Şehir
Sıra
Şehir
1
İstanbul
6
Roma
2
Londra
7
Rio
3
New York
8
Sydney
4
San Francisco
9
Hong Kong
5
Paris
Kaynak: Financial Times
Uluslararası
Kongre
ve
Toplantı
Derneği
tarafından
yapılan
araştırmada İstanbul, 2010’da Uluslararası toplantılara ev sahipliği yapma
sıralamasında dünyada 7. sırada yer almıştır.
4.1.11.1.5.Ofis ve Konut

Ofis stoku yaklaşık 3 milyon m²’dir

Ofis stokunun yoğunlaştığı alanlar
o Levent-Maslak (%30)
o Atatürk Havaalanı çevresi (%18)
o Ümraniye Bölgesi (%10)
o Kozyatağı bölgesi (%10)
131
Tablo 28. İş Yapma Maliyetleri
Kullanıcı
Sıra
Şehir
Maliyetleri
Kullanıcı
Sıra
Şehir
Yıllık (USD)
Maliyetleri
Yıllık (USD)
1
Tokyo
22.820
7
New York
18.450
2
Paris
22.300
8
Abu Dhabi
18.190
3
Hong Kong
21.930
9
Madrid
17.150
4
Dubai
21.620
10
Singapur
16.540
5
Londra
21.370
56
İstanbul
7.760
6
Moskova
18.760
62
Varşova
7.190
Kaynak: İFM Altyapı Komitesi
İstanbul iş yapma maliyetleri açısından avantaja sahip bir yapıdadır.
Bölgesel rakipleri olarak görülen Varşova’dan çok büyük sayılmayacak bir
maliyet farkıyla daha üstte yer alsa da Moskova ile kıyaslandığında
yatırımcıların fikirlerini etkileyebilecek kadar büyük bir maliyet avantajına
sahiptir.
4.1.11.1.6.Ulaşım
 2
mevcut
havalimanı
vardır
ve
1
havalimanı
yapılması
planlanmaktadır.
 2004 yılında 16,2 milyon yolcu taşınırken bu rakam 2010 yılında 43,3
milyon yolcu olmuştur. (%170 Artış)
 63 milyon mevcut yolcu kapasitesi bulunmaktadır.
 Yıllık yaklaşık 395.000 uçuş gerçekleştirilmektedir.
132
Tablo 29. Seçilmiş Şehirlerin Havaalanı Sayısı
Şehir
Havaalanı Sayısı
Yolcu Trafiği
Londra
5
130.000.000
New York
4
104.000.000
Hong Kong
1
50.900.000
Singapur
1
29.920.000
İstanbul
2
43.333.497
Kaynak: Kaynak: İFM Altyapı Komitesi
İstanbul’daki
mevcut
2
havaalanı sayısının
5’
e
çıkarılması
planlanmaktadır. Bu sayede uluslararası erişiminin daha da kolay olması
hedeflenmektedir. İstanbul bulunduğu coğrafya itibariyle Avrupa, Ortadoğu,
Arap Yarımadası, Kafkaslar gibi bölgelere fiziki olarak kısa zamanda
ulaşılmasına imkan vermektedir.
Tablo 30. Seçilmiş Şehirlerin Toplam Raylı Taşıma Uzunluğu
Kentler
Raylı Sistem Uzunluğu (km)
Londra
Paris
New York
Singapur
İstanbul
Kaynak: Kaynak: İFM Altyapı Komitesi
1.633
1.705
971
101
151
133
İstanbul için ortaya konulan vizyon; Çevresel, toplumsal ve ekonomik
sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda özgün kültürel ve doğal kimliğini
koruyarak gelişen, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, yaşam kalitesi
yüksek bir İstanbul. 130
4.2.FİNANS MERKEZLERİNİN GENEL STRATEJİLERİ
Dünyanın önemli bölgelerinde yer alan 20’den fazla finans merkezi
incelendiğinde, pazar payı kapma rekabeti artmaktadır. Bir finans merkezinin
uzun dönemdeki başarısı, stratejisini bugün doğru olarak belirlemesine,
ulusal varlıklarını ve değerlerini bu strateji doğrultusunda etkin bir şekilde
kullanmasına ve yapılması gerekenlerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesini
sağlanmasına bağlıdır. 131
Stratejilerde esas nokta değişen taleplere karşı esnek olabilme ve
cevap verebilme becerisidir. Hızlı değişen piyasa koşullarında çok hızlı
hareket etme yönünde gayret göstermek gerekmektedir. Bunun gibi
stratejiler, yeni kurulacak merkezler için gerçek bir çeviklik gerektirir.
Başarılı finans merkezleri piyasanın taleplerine cevap vermek, riske
karşı koruma sağlamak ve mutlak ihtiyaç olan istikrarı sürdürmek arasındaki
dengeyi sağlayabilen merkezlerdir.
Stratejik esneklik aşağıdaki dört ana tasarım ilkesinin hayata
geçirilmesi ile mümkün olabilecektir: 132
130
SERPAM, a.g.e., s.21.
Deloitte, a.g.e., s.16.
132
Delo itte, a.g.e., s.16.
131
134
 UFM organları (düzenleyiciler, vergi otoriteleri, hukukçular gibi) ve
piyasa oyuncuları (hem yeni hem de potansiyel) arasındaki çok etkin bir çift
yönlü iletişimin ve karşılıklı görüş alışverişinin sağlanması
 Düzenlemelerin ve idari zorunluluklarının basitleştirilmesi ve verim
artırıcı iş akış süreçlerinin oluşturulması
 Vergi sisteminin açıklık ve kesinlik düzeyinin artırılması, iş ve piyasa
ihtiyaçlarına hızlı cevap verir hale getirilmesi
 İş yapabilme kolaylığının artırılması, bürokrasinin yok edilmesinin
sağlanması ve gerekli hizmetlerin sunulması
Finans kurumlarının iş yapacakları yerleri seçerken dikkate aldıkları
tek konu esneklik değildir. Bazı finans merkezleri yeni işlerin kurulması için
çekici ve esnek bir ortam sunmalarına rağmen, iş çevreleri hemen gelip bu
merkezlerde iş yapmaya başlamamaktadırlar. Bunun en önemli nedeni,
mevcut merkezlerin kendilerini her türlü iş alanı için doğal seçim olacak
şekilde yapılandırmış ve işin yürütülmesi için gerekli piyasayı, süreçleri ve
marka
değerini
oluşturmayı
başarmış
olmalarıdır.
Mevcut
yatırım
alışkanlıklarını değiştirmek çok kolay değildir.
Yeni kurulacak finans
merkezleri, mevcut finans merkezlerinin
tecrübelerinden yararlanmak gibi bir avantaja sahip olacaklardır. Ancak
mevcut merkezlerin süreç içinde edindikleri uzmanlığı ve konumlandırdıkları
imajı kendilerinin elde etmelerindeki zorluk ise en büyük eksiklikleri olacaktır.
Yatırımcıları çekebilmek ve elde tutma istikrarına sahip olmak, yatırımcılara
yönelik konumlandırmayı doğru ve etkili şekilde yapmayı gerektirir.
135
4.2.1.Vergi Uygulamaları
Ülkeler rekabetçi konumlarını güçlendirmek adına vergi rekabetine
giderek daha fazla önem vermektedir. Bu durum hem çeşitli fırsatlar (hem de
bazı tehditler ortaya çıkarmaktadır.
OECD
açıklamıştır.
vergi
oranları
esasına
dayalı
rekabeti
kabul
ettiğini
133
Vergi politikasında yapılan değişikliklerin doğru ve etkin bir şekilde
yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Vergi politikalarında
yapılacak
değişiklikler, finansal yatırımcıların verecekleri kararlarda ciddi anlamda etkili
olacaktır.
Vergi oranları şirketlerin fiziki yatırım kararlarında da büyük önem
taşımaktadır. Pek çok şirketin vergi dezavantajından kurtulabilmek adına
genel merkezlerini vergisel avantajların bulunduğu bölgelere taşımak gibi
çözümlere başvurduğu bilinmektedir.
Finansal krizlerin nedenlerinden birisinin de “vergi cenneti” olarak
kabul edilen
ülkelerde
gerçekleştirilen aktiviteler olması,
vergi
bilgi
paylaşımına yönelik gerekli yükümlülükleri yerine getirmeyen ülkeleri içeren
bir kara liste yayınlanmasına neden olmuştur. Bu liste Singapur, İsviçre ve
Lüksemburg gibi önemli finans merkezlerini de içermektedir. 134
133
134
Deloitte, a.g.e., s.21.
Deloitte, a.g.e., s.21.
136
4.2.2.Finansal Ürünler
Ürünler açısından bazı ürünlerin çeşitli finansal merkezler ve
yatırımcılar için daha az getiri sağlayacağı düşünülmektedir. Londra ve New
York gibi önemli merkezlerin bulunduğu pazarda, gelişmekte olan bir finans
merkezinin başarısı o finans merkezinin piyasa taleplerine duyarlılık
seviyesine ve işlem hızına bağlı olacaktır.
Gelişmekte olan finans merkezleri için bir diğer alternatif ise
yatırımcıların
taleplerinin
hızla
canlanacağı
düşünülen
ürünlere
odaklanmaktır. Finansal işlemlerde, şirketlerin karşılaşabileceği kur, faiz
oranı gibi uyumsuzlukları ve bunlardan kaynaklanan riskleri ortadan
kaldırmak amacıyla yoğun olarak kullanılan türev ürünlere olan talebin
artması karşısında türev araçlara yönelik işlemlere yoğunlaşılması gibi. 135
Finansal hizmetlerin işleyişini doğrudan etkileyecek, uzun vadeli
makroekonomik trendlerin anlaşılması önemlidir. Bu sayede gelecekte ortaya
çıkacak gelişmelerin ürün grupları üzerindeki etkileri de daha net bir şekilde
ortaya koyulabilecek ve bugünden alınacak kararların uzun vadeli finansal
piyasa koşullarıyla uyum içinde olması sağlanabilecektir. 136
Finansal hizmetler sektöründeki küreselleşme süreci mutlak şekilde
devam edecek, bu doğrultuda sermayeye erişimi ve risk yönetimini
kolaylaştıran araçların öneminin giderek artması beklenmektedir.
Yaşanan kriz sonrası denetim sisteminin etkinliği daha da artacaktır.
Bu nedenle kapsamlı düzenlemelere tabi olan ama aynı zamanda yüksek
getiri sağlayabilecek ürünlerin pazar payı giderek artacaktır.
135
136
Deloitte, a.g.e., s.36.
Deloitte, a.g.e., s.37.
137
Yenilikçi ürünler ve hizmetler sayesinde İslami ürünler ve çevre odaklı
finansal enstrümanlar piyasası da gelişim gösterebilecektir.
4.2.3.Sermaye Hareketleri
Sermaye akışından pay alabilmek için gerekli olacak faktörler şu
şekilde sıralanabilir. 137
 Liberal, pazar odaklı, uyumlu ve küresel bilinirliğe sahip bir finansal
sistemin kurulması
 Sermayenin gelişmekte olan ülkelere girişinin teşvik edilmesi
 Uluslararası kurumlar ve finansal merkezler arasında risk yönetimi
mekanizmalarının oluşturulması
 Uluslararası ticaret ve döviz işlemlerinde spekülasyon, volatilite ve risk
konuları üzerinde daha sıkı kontrollerin oluşturulması

Dalgalı kur politikasının sürdürülmesi
 Doğrudan yabancı yatırımların liberalleştirilmesi ve desteklenmesi
 Portföy yatırımları göreceli olarak daha az güvenilir olmasına rağmen,
hizmet ve altyapı yatırımlarının artıracağı dikkate alındığında desteklenmesi
olumlu etki yapacaktır.
 Tahvil ve bono benzeri uzun vadeli, kur riski taşımayan enstrümanların
piyasaya sürülmesine devam edilmelidir. Bu alanda yaşanacak gelişim,
ayrıca Türkiye ekonomisinin istikrarlı imajına katkıda bulunacak ve uzun
vadeli emeklilik fonları ile farklı sigorta türlerinin gelişimi için de zemin
yaratacaktır.
 Uluslararası mali otoritelerin güveninin kazanılması gerekmektedir.
137
Delo itte, a.g.e., s.38.
138
4.2.4.Sigortacılık Ve Reasürans Hizmetleri
Reasürans dünya çapında ilgi çeken ve büyüme kaydeden bir
sektördür. Dünya reasürans sektörünün %56’sına Amerika kaynaklık
etmektedir. 138
Gelişen bir sigorta sektörünün ülke ekonomisine katkıları, sigortacılık
mesleğinde uzmanlığın artması, artan vergi gelirleri, yan sektörlerde istihdam
artışı ve de en önemlisi geniş kapsamlı bir finans merkezinin gelişimine
destek olarak özetlenebilir.
Sigortacılık sektöründe alternatif merkezlere olan ilgi her geçen gün
daha da artmaktadır. Geleneksel merkezler üzerindeki yasal düzenlemeler
arttıkça sigorta şirketleri yeni arayışlara içerisine girmekte, bu kapsamda
etkin düzenlemelere sahip ve vergi avantajı sunabilen ülkelere yatırım
yapmaktadırlar. 139
Henüz nüfuz edilmemiş ülkeler ve sektörler bağlı sigorta şirketleri
pazarı kapsamında önemli fırsatlar sunmaktadır. Yoğun rekabetin yaşandığı
bağlı sigorta şirketleri pazarından pay alabilmenin en önemli koşulu iyi
tasarlanmış finans merkezlerinin mevcudiyetidir. 140
138
Deloitte, a.g.e., s.42.
Deloitte, a.g.e., s.43.
140
SERPAM, a.g.e., s.27.
139
139
4.2.5.Varlık Yönetimi
Finans sektörü şirketleri için geçmişte olduğu gibi gelecekte de
maliyetleri düşürmeye yönelik faaliyetler öncelik arz edecektir. Bu bağlamda,
birtakım
hizmetlerin
maliyet
avantajı
yaratan
güvenilir
merkezlerde
toplanması muhtemeldir.
Sektörün gelişimine etki etmesi beklenen öncelikli faktörler: 141

Daha az kısıta sahip yerel düzenlemeler
 Emeklilik
sisteminde
yapılacak
reformlar
ile
fona
katılımlarda
bölgesel
tasarrufların
sağlanacak artış
 Varlıkların
değer
kaybettiği
dönemlerde
artırılması
 Risk algısındaki değişimler (kurumsal ve bireysel)
 Alternatif teknolojilerin ortaya çıkışı
 Sektöre sermaye girişi
Global olarak yeni gelişen İslami finans endüstrisi için büyüme
tahminleri yapmak oldukça güçtür. Yine de potansiyel fırsatlar sunacak üç
ana etmen; 142
 Dünya çapında Müslüman bireylerin finansal hizmetlere yönelik
taleplerindeki artış potansiyeli
 İslami finans sektörünün bu gereksinimleri ne ölçüde karşılayabileceği
 Gayrimüslim kurumların ve bireylerin İslami Finans ürünleri için
yaratabilecekleri ek talep
141
142
Deloitte, a.g.e., s.47.
Deloitte, a.g.e., s.47.
140
Bu stratejiler yeni kurulacak finans merkezlerine veya pazarda daha
rekabetçi
olmak
isteyen
mevcut
merkezlere
yol
gösterici
olarak
değerlendirilebilir. Bu konuda İstanbul’un bir FM olarak konumlandırılmasında
esas dikkat edilecek nokta örneğin doğru seçilmesidir. İstanbul, bulunduğu
coğrafya, ekonomik büyüklüğü, finansal piyasaları, geçmiş tecrübeleri gibi
pek çok kriter açısından kendisine uygun olan merkezleri yakından
incelemelidir. Londra veya New York gibi hali hazırda kurulu, büyük ve
başarılı kabul edilen finans merkezlerinden bile ayrı tutulan örnekleri takip
etmek çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır. İstanbul’un kendisine örnek
ve/veya
rakip olarak; Dubai, Moskova, Varşova, Johannesburg gibi
merkezleri seçmesi çok daha başarılı sonuçlar verecektir.
4.3.İSTANBUL KÜRESEL FİNANS MERKEZİ OLMA YOLUNDA HANGİ
NOKTADADIR?
Tarihsel olarak Türkiye’nin en çok tanınan, en büyük kenti ve ulusal
düzeyde finans merkezi olan İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi
olarak yeniden yapılandırılması amaçlanmaktadır.
İstanbul 1453’te fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet’in emri ile
kurulan Kapalıçarşı sayesinde dünyanın en önemli ticaret ve finans
merkezlerinden birisi haline gelmiştir. 15. yüzyıl ortalarından 18. yüzyıl
sonlarına kadar ticaret alanında verdiği hizmetlerin yanı s ıra kıymetli maden
takas ve saklama konusunda sunduğu hizmetler ile de bankacılığın henüz
olgunlaşmadığı ve yaygınlaşmadığı dönemlerde bir finans merkezi olarak
önemli bir rol üstlenmiştir. Emtia ve kıymetli maden ticaretinde önemli bir
hacme sahip olan Kapalıçarşı, Venedik ile birlikte yaklaşık 400 yıl boyunca
eski dünyanın en önemli ticaret ve finans merkezlerinden biri olarak görev
yapmaya devam etmiştir.
141
18. yüzyıl sonlarında gerçekleştirilen sanayi devrimi sırasında Londra,
Amsterdam, Paris gibi kentler ticari ve finansal merkez olarak ön plana
çıkarken İstanbul dünya ticaretinde gittikçe azalan önemine rağmen bölgesel
olarak en önemli merkez olma özelliğini 20. yüzyıl başlarına kadar
sürdürebilmiştir. 143
19.yüzyıl
ortalarından
itibaren
bankaların
ortaya
çıkması
ve
yaygınlaşması sonucunda finansal merkez olma özelliğini kaybeden İstanbul
Osmanlı Devletinin I.Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile çıkması, kurtuluş savaşı
ve sonrasında yeni bir devlet kurulması sürecinde yaşanan sıkıntılı dönem
içinde bölgesel ticari merkez olma unvanını da kaybetmiştir. 144
İstanbul önemli bir finans merkezi olma amacının ötesinde son yıllarda
uluslararası bir finansal etki alanı haline gelme yolunda çabalamaktadır.
Türkiye’nin sürekli büyüyen ekonomisi ve gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında
henüz yeterince olgunlaşmamış olan finansal hizmetler sektörü bir araya
geldiğinde olağanüstü bir büyüme potansiyeli bulunmaktadır.
İstanbul gizli kalmış bir nitelikli işgücü kaynağına ve gelir yaratma
potansiyeline sahiptir. Bunlar sayesinde İstanbul, bölgesel rakiplerinin başa
çıkamayacağı, gelişmiş bir rekabet gücünü elinde tutmaktadır. İstanbul ayrıca
yaşam tarzı ve iş yapma maliyeti alanlarında da rakiplerinden oldukça
avantajlı konumdadır.
İstanbul,
önümüzdeki
10
yıl içerisinde
kendi
bölgesindeki en önemli finansal merkez olmayı, 30 yıl içerisinde ise gerçek
anlamda uluslararası olan 5 finansal etki alanından biri haline gelmeyi
hedeflemektedir.
143
Hüseyin, Yılmaz, “ İstanbul’un Ul uslararası Finans Merkezleri ile Rekabet Düzeyinin
Saptanmasına Yönelik Bir Çalışma”, s.147
144
Apak, a.g.m, s.13
142
Şekil 3. İstanbul’un Rakiplerine Göre Avantajları
Bölgesel
Coğrafi
Konumu
Konum
Hızlı
Büyüme
Siyasi
İStikrar
Oranı
Finansal
Hizmet
Makro
ekonomik
Göstergeleri
Kalitesi
Genç ve
Nitelikli
İşgücü
4.3.1.İstanbul’un Mevcut Durumu
4.3.1.1.Yasal Altyapı
Türkiye’deki yasal sistem, bir finans merkezini yönetmek için gerekli
niteliklere henüz sahip değildir. Yasal ortamda karşılaşılan sıkıntılar,
İstanbul’un bir finans merkezi haline gelebilmesinin önündeki en önemli
engellerden biri olarak ön plana çıkmaktadır
Benzer durumlarda verilen kararlardaki tutarsızlıklar, etkin bir tahkim
mekanizmasının halen mevcut olmaması ve tüm anlaşmazlıkların halen
143
mahkemelerde çözümlenmeye çalışılması bu eksikliklerin en belirgin
olanlarıdır. 145
Finans sektörüne hizmet verecek şekilde ihtisaslaşmış mahkemelerin
ve bu mahkemelerde hizmet verecek nitelikli iş gücü konusundaki eksiklikler
bulunmaktadır. Bu konuda özellikle ihtisas mahkemelerinin ve tahkim
mekanizmaların hızlı bir şekilde oluşturulması, piyasaya uluslararası finans
kurumlarının çekilebilmesi ve ülkemizde kayıt altına alınan işlem hacimlerinin
ciddi oranda arttırılabilmesi açısından kritik bir önem arz etmektedir .
Bu noktada öncelikle, üst kurulların bağımsızlığı öne çıkmaktadır.
Bağımsızlık, idari ve mali bağımsızlığı içermektedir. Finans sektörünün hızla
değişen dinamik yapısına uyum sağlayabilmek için, üst kurulların da aynı
hızda hareket edebilmeleri gerekmektedir. 146
4.3.1.2.Finans Piyasalarına Yakınlık
Avantaj olarak, Londra, Frankfurt, Zürih, Lüksemburg gibi merkezlere
fiziki yakınlığı ve yakın saat dilimi içinde bulunması gösterilebilir. Bu durum,
İstanbul’da
şube
açmayı
planlayan
finans
kurumları
için
kolaylık
sağlamaktadır. Örneğin, merkezi Londra, Paris, Frankfurt, Zürih’te bulunan
bir kurum, İstanbul’da temsilcilik açtığında, genel merkezle olan bağlantı
kolaylıkla sağlanabilmektedir. Kolaylık, hem fiziksel ulaşımdan, hem de
mesai
saatlerinin
yakın
zaman
dilimlerinde
olmasından
kaynaklanmaktadır. 147
Dezavantaj ise, Türkiye’nin yakın çevresinde hali hazırda büyük finans
merkezleri bulunması ve bu yerleşik merkezlerle rekabet etme güçlüğüdür.
145
Deloitte, a.g.e., s.40.
TSPA KB, a.g.e., s.34.
147
TSPAKB, a.g.e., s.36.
146
144
Örneğin,
yakın
saat
dilimlerinde
bulunan
Londra
piyasasına
karşı
sunulabilecek üstünlükler sınırlı kalmaktadır. Benzer şekilde Moskova
piyasasının ekonomik büyüklüğü veya Varşova piyasalarının AB desteği
İstanbul için dezavantaj durumundadır.
4.3.1.3.Vergi Uygulamaları
Ülkemizde kurumlar vergisi oranı % 20 olarak uygulanmakta olup diğer
ülke uygulamaları da incelendiğinde bu vergi oranının makul seviyede olduğu
görülmektedir.
Finans merkezleri incelendiğinde BSMV ve benzeri bir verginin
uygulanmadığı, genel olarak finansal işlemlerin KDV’den de istisna tutulduğu
görülmektedir. 148
Basitleştirilmiş ve etkin uygulanabilen bir vergi sistemi oluşturulmasına
yönelik olarak 149
 Vergide öngörülebilirliğin artırılması
 Vergi oranlarının düşürülmesi
 Rekabet gücünün artırılması
 Geniş tabanlı bir vergi sisteminin oluşturulması,
 İşlemler üzerindeki vergilerin kademeli olarak kaldırılması,
 Aracılık maliyetleri üzerindeki vergi yüklerinin kademeli olarak
düşürülmesi
 Finansal kurumların benzer işlemlerine uygulanan farklı vergisel
yüklerin eşitlenmesi
148
149
SERPAM, a.g.e., s.17.
SERPAM, a.g.e., s.17.
145
Uzun vadeli vergi politikalarının oluşturulması ilkeleri esas alınarak
aşağıdaki temel hedeflere ulaşılmaya çalışılacaktır. Söz konusu temel
hedefler 150
 Finansal işlemlerin Türki ye içinde yapılmasının teşviki
 Makroekonomik koşullara uygun sürdürülebilir ve istikrarlı bir vergi
rejimi
 Hukuki
güvenlik
sağlamak
için
idareye
geniş
yorum
yetkisi
bırakmayacak kapasitede yasal düzenleme
 Vergi gelirlerinde dolaylı vergilerin payının daha az olması
 Finansal sektörün kayıt dışılık nedeniyle haksız rekabete maruz
olmaması
 Etkinleştirilmiş özelge sistemi olarak belirlenmiştir.
İstanbul için uygulanacak vergi düzenlemeleri özellikle vergisiz cennet
konumundaki Dubai, Katar ve Abu Dhabi ile rekabette önemli bir avantaj
sağlayacaktır.
Türkiye’nin finansal hizmetler sektörünün GSYİH içindeki payı diğer
rakiplerle kıyaslandığında daha düşüktür (Rusya hariç). Finansal hizmetler
sektörünün gelişimine verilen destek her geçen yıl artmaktadır. Tüm finansal
hizmetler sektörlerinde, Türkiye’nin oldukça önemli bir büyüme potansiyeli
bulunmaktadır. Özellikle sigortacılık sektörü sunduğu fırsatlarla gelişime
oldukça açıktır. 151
4.3.1.4.Nitelikli İş Gücü
Türkiye yüksek sayıda genç ve eğitim düzeyi sürekli artan bir işgücüne
sahiptir. 18 yaşın altında 30 milyonunu üzerinde ki genç nüfus yapısı ile
150
“İstanbul Ul uslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı” , 02.10.2009 Tarih ve 27364
Sayılı Res mi Gazete
151
TSPA KB. a.g.e., s.39.
146
gelecekteki talepleri karşılayabilecek dinamizme sahiptir.
Türkiye artan
eğitim kalitesi ve eğitim harcamaları sayesinde her sektörde ihtiyaç duyulan
nitelikli personelin yetiştirilmesinde ilerleme kaydetmektedir.
Mevcut durumda ön ofiste çalışabilecek yüksek nitelikli ve yabancı dil
bilen kalifiye bir iş gücüne sahip olunsa da, mevcut eğitim sistemimiz orta ve
arka ofis alanlarına hizmet verecek benzer nitelikli işgücünün yetiştirilmesi
konusunda yetersiz kalmaktadır. 152
Nitelikli işgücünü geliştirmenin en önemli ayaklarından birisi de, yerel
işgücünün eğitilmesinin yanı sıra bölgeden ve dünyadan nitelikli işgüc ünün
de ülkeye çekilmesidir. Ancak bu durum kaçınılmaz şekilde maliyetlere
yansıyacaktır. Buna imkan sağlayacak en önemli araçlardan birinin de
uluslararası alanda kabul görmüş üniversitelerin ve diğer eğitim kurumlarının
İstanbul’da da birer kampüslerinin kurulmasını sağlanması ve bu sayede
eğitim amacı ile ülkemize gelen bu işgücünden de gerek finansal piyasalarda,
gerekse akademik alanda azami ölçüde fayda sağlanması olabileceği
unutulmamalıdır. 153
Türkiye için nüfus hem bir avantaj hem de bir dezavantajd ır. Türkiye
büyük bir potansiyele sahip olan ancak mevcut durumda bir FM ihtiyaçlarını
karşılayabilecek niteliklere sahip olmayan bir işgücüne sahiptir. Bu konu
ancak üzerinde önemle durulacak, uluslararası standartlara uygun bir eğitim
programıyla 5-10 yıllık süreçte iyileştirilmeye başlanacak bir durumdur.
Analist yeteneklerine sahip orta ofis personeli konusunda eksiklikler
yaşanmaktadır. Finans sektöründeki gelişmelere karşın konusunda eğitimli
personel yetiştirme hızı arasında uyumsuzluk yaşanmaktadır. Bu nedenle
Türkiye’de finans sektöründe (özellikle bankacılık) eğitim alanı finans
152
Apak, a.g.e., s.15.
Apak, a.g.e., s.15.
153
147
olmayan personelin çalıştırılması ve iş yapabilecek konuma gelene kadar
eğitim verilmesi ciddi anlamda kaynak kullanımına neden olmaktadır. 154
4.3.1.5.Tasarruf Oranının Düşüklüğü
İstanbul’un bir finans merkezi olması açısından bir dezavantaj değildir.
Tersine önümüzdeki dönemde tasarrufların artırılması için sermaye piyasası
önemli bir rol üstlenecektir, bu da İstanbul’un finans merkezi olmasını
destekleyecektir.
Yüksek gelir yaratma potansiyeli, bölgesel avantaj ve enerji hatlarının
getirdiği doğal üstünlük ile İstanbul risk alma iştahı yüksek bir şehirdir. Bu
önemli bir özelliktir ve yatırımcıların aradığı fırsatı sunabilecek bir yetenek
mevcuttur.
AB elektrik/enerji piyasalarının entegrasyonuna ilişkin çalışmalar
devam etmektedir. Türk elektrik dağıtım/iletim sistemi de bu sisteme entegre
edilmiştir. Türkiye Avrupa ile Kafkaslar-Asya-Orta Doğu-Afrika arasındaki
köprü rolü ile enerjide anahtar bir rol üstlenmek tedir ve önemi artarak devam
edecektir. Enerji Borsası’nın kurulması, bu potansiyelin hayata geçirilmesinde
önemli bir adım olacaktır. 155
İç tasarrufları artırıcı tedbirlerin alınması İFM projesi için oldukça
önemlidir. Hükümetin uzun vadeli tasarrufları artırıcı destekler vermesi,
merkezin fon ihtiyacını karşılayacak önemli bir kaynak olacaktır; kısa vadeli
spekülatif para akışı yerine uzun vadeli, kalıcı fonlar İstanbul için hayati önem
taşımaktadır. Yeni uygulamaya konulan BES teşvikleri de bu yönde önem li
kabul edilmelidir.
154
155
Apak, a.g.e., s.15.
Peker, a.g.m., s.6.
148
Türkiye’de yeni bir teşvik de yabancı yatırım fonlarının kazançları ile
yatırım fonu yöneticilerinin gelirlerine ilişkin vergi muafiyetleri getirilmiştir. Bu
uygulama fonlar ile fon yöneticilerini İstanbul’a çekme konusunda önemli bi r
adımdır. Londra’da gelir vergisi %50’ye artırıldığında (2008) bu durum finans
merkezi açısından olumsuzluk olarak değerlendirilmişti. 156
İstanbul’un gelişmekte olan bir piyasası vardır. Bu durum, çokuluslu
firmaların İstanbul’a ilgisini arttırmaktadır. Gayrimenkul danışmanlık şirketi
Cushman & Wakefield tarafından 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre
İstanbul, Avrupa çapında Moskova (47 şirket) ve Varşova’nın (30 şirket)
ardından önümüzdeki 5 yıl içerisinde global şirketlerin temsilcilik açmayı
planladıkları 3. şehir konumundadır (29 şirket). Bölgesel rakipler arasında
Varşova, Bükreş ve Budapeşte yer almakla birlikte, Avrupa Birliği ve özellikle
Doğu Avrupa ülkelerinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar dikkate alındığında
İstanbul’un bölgenin en önemli fi nans ve ticaret merkezlerinden birisi olma
konumunda olduğu görülmektedir. 157
4.3.1.6.Vadeli İşlemler ve Borsa
İMKB son yıllarda büyüme trendi içinde olsa da hala göreceli olarak
küçük bir piyasadır. Türkiye dünyanın en büyük 18. ekonomisi iken, İMKB
ancak dünyanın en büyük 26. borsası konumundadır. Son yıllarda yaşanan
yüksek oranlı artışlara rağmen Vadeli İşlemler Borsası düşük bir hacme
sahiptir. İMKB ve VOB rakip ülke borsalarına göre geri planda kalmaktadır.
Londra Metal Borsası’nda Türkiye teslimatlı demir çelik vadeli işlem
sözleşmeleri işlem görmektedir. Türkiye demir çelikte Ukrayna ile birlikte
Avrupa ve Akdeniz Bölgesi’nde en önemli oyunculardan birisidir. LME’de
156
157
SERPAM, a.g.e., s.8.
Peker, a.g.m. s.6.
149
işlem gören bu sözleşmelerin VOB ile İstanbul’a çekilmesi mümkündür ve
önemli bir potansiyeldir.
Varşova Borsası şirketleşmesi sonrasında Bulgaristan, Macaristan vb.
Doğu Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren şirketlerin hisse senedi ve
borçlanma aracı ihraçları açısından önemli bir merkez haline gelmiştir. Doğu
Avrupa ekonomisinin düşüşte olması ve Türk ekonomisinin potansiyeli
dikkate alındığında, İMKB’nin de şirketleşmesi sonrasında bölgede halka
arzlar açısından bir merkez olması beklenmelidir. 158
4.3.1.7.Sermaye Piyasaları
Diğer gelişmiş piyasalarla kıyaslandığında sermaye piyasalarının
piyasa değeri oldukça düşük, gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında ise
paralel seviyededir. Tahvil piyasaları nispeten gelişmiş olup, özel sektör
tahvilleri piyasası ise son dönemde yapılan düzenlemeler çerçevesinde
gelişime açık duruma gelmiştir.
Türkiye finansal hizmetler piyasası, rakipleri ile kıyaslandığında
gelişime açıktır. Finansal piyasalardaki aracı kurumların çeşitliliğinin fazla
olmasının, fon arz ve talebinin artmasına ve çok daha fazla fon talebinin
karşılanabilmesine yol açacağı gibi, finansal araçların da çeşitliliğinin fazla
olması aynı şekilde sonuçlanacaktır. Bu nedenle, finansal derinleşmenin bir
göstergesi olarak, finansal kurumların çeşitliliği kadar, finansal araçların da
çeşitliliği büyük önem arz etmektedir. 159
158
SERPAM, a.g.e. s.12
Suna, Oksay, “Finansal Piyasalarda Yeni Yasal Düzenlemeler İhti yacı ve Türk Finans
Sistemi”, İstanbul, 2012, s.5.
159
150
Ülkemiz finansal piyasalarını incelediğimizde ise, gelişmiş ülkelerin
finansal piyasalarında işlem gören başlıca finansal araçların bir kısmının
ülkemizde de kullanıldığı görülmektedir.
Türkiye’de yeterli düzeyde sabit getiri ürünleri bulunmamaktadır.
Ülkemizde, finansal piyasalara, diğer gelişmekte olan ülkelerin finansal
piyasalarda da olduğu gibi, bankacılık sektörü hakim bulunmaktadır. Bunun
temel nedeni de, gelişmekte olan ülkelerin hükümetlerince ekonomi
politikalarını kontrol ve denetim altına alabilmek için, gelişmiş ülkelerde
yasaklanmış konularda dahi, bankalara tekelci yetkilerin tanınmasıdır.
Bankaların bu tekelci konumları ise, sermaye piyasalarının gelişimini olumsuz
olarak etkilemiştir. 160
Sermaye piyasasının çekim merkezi haline gelebilmesi bir anlamda
İMKB’nin sahip olduğu potansiyeli iyi yansıtmasıyla yakından ilgilidir. Türkiye
GSYİH büyüklüğünde 18. sırada iken, İMKB’nin piyasa değeri dünya
borsaları sıralamasında 26. sıradadır. İMKB, potansiyelini kullanarak
kolaylıkla bölgesel bir çekim merkezi haline gelebilir. Bunun için siyasi
iradenin İMKB ile ilgili bazı önemli kararlar vermesi gerekmektedir. İMKB’nin
özelleştirilmesi veya şirketleşmesiyle ilgili çalışmalar hali hazırda devam
etmektedir. 161
Türkiye finansal ürünler ve hizmetler konusunda pek çok fırsatla karşı
karşıyadır. 162
 Finansal hizmet sektörlerinin GSYİH içerisindeki payı gelişmiş ülkeler
ve seçilen diğer finans merkezleriyle kıyaslandığında oldukça düşük
kalmakta, bu durum sektör için orta ve uzun vadede ciddi bir büyüme
potansiyeli teşkil etmektedir.
160
Oksay, a.g.m., s.5
Apak, a.g.e., s. 19.
162
Deloitte, a.g.e., s.60
161
151
 Türkiye
iyi
düzenlenmiş,
yüksek
teknoloji
kullanan
ve
dünya
standartlarında saklama hizmetleri sunabilen organize piyasaları bünyesinde
barındırmaktadır.
 Sektörde yüksek sayıda ve iyi d üzeyde eğitim görmüş bireyler
çalışmaktadır.
 Sektörde risk yönetimine olanak sağlayan gelişmiş bir takas sistemi
bulunmaktadır. Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) KOBİ’lere sağladığı kefalet
sayesinde
işletmelerin finansman ihtiyaçlarını teminen banka
kredisi
kullanmaları mümkün hale gelmektedir. Uzun vadeli ve uygun maliyetli
kredilerden küçük işletmeler de yararlanmakta ve bu sayede girişimcilik
teşvik edilmektedir. Söz konusu uygulamanın Moskova ve İsrail gibi rakip
ülkelerde bulunmaması da önemli bir rekabet avantajı yaratmaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye’deki finansal hizmetler sektörü için tehdit
unsuru oluşturan başlıca konular şunlardır; 163

Yurtiçi tasarrufların henüz düşük seviyelerde olması,

Özel sektör tahvil piyasasının az gelişmiş olması,
 Yatırımcıların
finansal
ürünler
ve
hizmetler konularındaki
bilgi
noksanlığı,
 Çeşitli sebeplerle hisselerine el konulan kuruluşların halka açık hisse
senetlerine ilişkin belirsizlik bulunması ve bu durumun küçük yatırımcılar
üzerindeki olumsuz yansımaları,

Sektörel birliklerin en iyi uygulama (“best practices”) kurallarını
geliştirmemiş olmaları.
163
SERPAM, a.g.e. s.10.
152
4.3.1.8.Yaşam Tarzı ve İmaj
İstanbul, yaklaşık 13,5 milyonluk nüfusu ile büyük bir metropoldür.
Buna rağmen, 2010 yılı itibariyle İstanbul’da yalnızca 106.156 yabancı
yaşamaktadır. Bu sayı Londra ve
New York’taki
yabancı sayısıyla
karşılaştırıldığında oldukça düşük kalmaktadır. İstanbul’da 12.278 yabancı
şirket
faaliyet
gösterirken,
17.000’den
fazla
yabancı
ortaklı
şirket
bulunmaktadır. Türkiye’de 10 adet yabancı banka kurulmuştur. Şube açan
yabancı banka sayısı ise 6’dır. Finansal hizmetler sektöründe şehirde
200.000’den fazla kişi istihdam edilmektedir. 164
Şehirde, yabancılar için uluslararası akreditasyona sahip 11 yabancı
okul, 6 uluslararası okul ve 14 uluslararası bakalorya uygulayan okul
bulunmaktadır. Dünya’nın en iyi bilgi teknolojileri ve iletişim hizmetleri
firmaları Türk finans hizmetleri sektörüne hizmet vermektedir. Finans
hizmetleri çalışanları dünyanın önde gelen şehirlerinde sahip oldukları hayat
standartlarına İstanbul’da daha düşük bir bedelle sahip olabilmektedir. 165
Napolyon’un dediği üzere; “Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti
İstanbul olurdu.”
İstanbul’un imajıyla ilgili olumsuz olumsuz yönler de bulunmaktadır.
 Mevcut imajın turizme yönelik olması ve “İstanbul Finans Merkezi”
kavramını desteklememesi,
 Finansal hizmetlere özgü bir markalaşma stratejisinin olmaması ve
diğer ülkelerin kapsamlı markalaşma stratejileri ile rekabet edememesi. 166
164
SERPAM, a.g.e., s.8.
SERPAM, a.g.e., s.8.
166
Apak, a.g.m., s.15.
165
153
 Ağırlıklı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan
imaj çalışmalarının, finansal sektörü de içerecek şekilde geliştirilmesi faydalı
olacaktır. Dubai’nin bu konuda gösterdiği çaba örnek alınabilecek kadar
başarılıdır.
4.3.1.9.İş Ortamı
Şehrin iş alanlarının yoğunlaştığı merkezlerde, neredeyse birbirine
bitişik duran büyük alışveriş merkezleri ve gökdelenler inşa edilmesi, trafik
sorununu daha da karmaşıklaştırmaktadır. Bu nedenle, öncelikle şehrin
yapılaşmasına yönelik planlar elden geçirilmeli, şehircilik kuralları taviz
vermeden uygulanmalıdır. 167
Türkiye iş yapma kolaylığı sıralamasında 71’inci sırada yer almaktadır.
Bu son yıllarda düzelme kaydedilen bir konu olmakla birlikte, üzerinde hala
ciddi olarak çalışılması gereken bir eksikliktir. Özellikle finansal kurumlar ve
finans sektörünü düzenleyici kurumlarda piyasa yaklaşımı yerine bürokratik
düşünce yapısının halen ağır basmakta olması gibi sorunların bir an önce
giderilmesi gerekmektedir.
İstanbul, hem işgücü hem de gayrimenkul maliyetleri bakımından
cazip yaşam imkanları sunmaktadır. Türkiye nitelikli ancak nispeten düşük
maliyetli işgücü kaynağı ve son yıllarda yaşanan ciddi orandaki artışlara
rağmen halen nispeten düşük ofis ve konut maliyetleri ile iş yapma maliyeti
konusunda avantajlı bir ortam sunmaktadır. 168
İstanbul’un finans merkezleri arasında ön plana çıkmasına yard ımcı
olacak bu unsurun tüm çalışmalarda göz önüne alınacak şekilde tanıtılması
önemlidir.
167
168
TSPA KB , a.g.e., s.42.
Apak, a.g.m. s.15.
154
4.3.1.10.Ulaşım ve Altyapı
İstanbul, bilgi iletişim teknolojisi altyapısını geliştirmelidir ancak en
önemli sorun fiziki alt yapıdadır. İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi olma
yolunda en büyük dezavantajları ulaşım ve güvenliktir.
Bu konuda;
 Trafik
sıkışıklığı
probleminin
azaltılması
için
gerekli
altyapı
çalışmalarına öncelik verilmesi gerekmektedir.
 İletişim altyapısının iyileştirilmesi ve veri iletişiminin hızlandırılması için
çalışmalar yapılmalıdır.
 Artan ihtiyaca paralel olarak gerekli ev ve ofis yatırımları yapılmalıdır.
 Artan nüfusa bağlı olarak yeterli sayıda park, aktivite alanı ve spor
merkezleri planlanmalıdır.
4.4. İSTANBUL’UN ULUSLARARASI KONUMU
Bu değerlendirmelerin bazılarında İstanbul doğrudan taraf olmakla
birlikte bazılarında ise Türkiye değerlendirmeye tabi tutularak dolaylı yoldan
İstanbul’un durumu görülmektedir. İstanbul mevcut durumda Türkiye’nin en
önemli şehri konumunda olduğundan; Türkiye genelinde ortaya konulacak bir
sonucun İstanbul özelinde de kabul edilmesi mantıklıdır.
155
4.4.1.Finansal Gelişmişlik Endeksindeki Yeri
Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum – WEF) her yıl
açıkladığı finansal gelişmişlik düzeyi endeksine göre 2011 yılında Türkiye
43’üncü sırada yer almıştır: 169
1. Hong Kong
2. ABD
3. İngiltere
4. Singapur
5. Avustralya
6. Kanada
7. Hollanda
8. Japonya
9. İsviçre
10. Norveç
43.TÜRKİYE
Dünya Ekonomik Forumu’nun finansal gelişmişlik düzeyi endeksinde
ülkeler, yedi temel kriteri esas alan puanlama sistemine göre 5,16-2,44
arasında değerlendirilmiş olup, bu yelpazede Türkiye’nin gelişmişlik düzeyi
3,14’tür. Bu endekste yer alan kriterler: kurumsal çevre, iş çevresi, finansal
istikrar, bankacılık finansal hizmetleri, bankacılık dışı finansal hizmetler,
finansal piyasalar ve finansal erişimdir. Bu kriterlere göre Türkiye’nin en güçlü
yönü iş çevresi iken, en zayıf yönü bankacılık dışı hizmetlerdir. 170
169
170
SERPAM, a.g.e., s.10.
Yılmaz, a.g.m., s.160.
156
Şekil 4. Finansal Gelişmişlik Endeksi
Kaynak: İstanbul Üniversitesi Serpam
Finansal Gelişmişlik Endeksi 2011 sonuçlarına göre Türkiye bir önceki
seneye göre bir puan gerileyerek 43. sırada yer almıştır.
Türkiye, kurumsal çevresi (40.sırada) ve iş çevresi (34.sırada),
eğitimsiz insan sermayesi fonu (51.sırada) ve zayıf kurumsal yönetimi
(55.sırada) dolayısıyla arka sıralarda olmaya devam etmektedir. Türkiye’nin
finansal sisteminin istikrarsızlığı (54.sırada), değişken kambiyo sistemi
(49.sırada) ve yüksek riskli borç krizleri (45.sırada) ile ilişkilendirilebilir.
Türkiye, finansal aracılık
kategorisinde
bankacılık
finansal
hizmetleri
(34.sırada) ve finansal piyasalardaki gelişmişlik (35. sırada) avantajları ile
karmaşık sonuçlar gösterirken; banka dışı finansal hizmetler (49.sırada) ve
menkul kıymetleştirme (55.sırada) alanı Türkiye’nin bu zayıf yönünü
oluşturmaktadır. Sermayeye perakende erişim (20.sırada), ticari ulaş ıma
(35.sırada) göre daha güçlüdür ve finansal erişimdeki (31.sırada) pozisyonu
ülkenin güçlü yönlerindendir. 171
171
Yılmaz, a.g.m., s.161.
157
4.4.2.Ticaret Merkezleri Arasındaki Yeri
Ticaret merkezleri sıralaması yapılırken; insan kalitesi, iş çevresi,
piyasaya erişim, altyapı ve genel rekabetçi yapı ana başlıkları ticaret merkezi
adayları için incelenmektedir. Söz konusu ana başlıklar; eğitim harcamaları,
işgücü verimliliği, insani gelişmişlik, yaşam kalitesi, yönetim ve düzenleme
kalitesi, vergi oranları, siyasi riskler, yolsuzluklar, ekonomik özgürlük, büro
maliyetleri ve şehrin rekabet gücünü ölçen unsurlar gibi alt başlıklar
üzerinden değerlendirme yapılmaktadır. 172
Şekil 5. İlk 10 Ticaret Merkezi
Kaynak: MasterCard WorldWide 2010’dan derlenmiştir.
Dünyanın en önemli 10 Ticaret merkezine bakıldığında finans ve
ticaretin birbiri ile karşılıklı bağımlılık ilişkisi görülebilir.
172
Yılmaz, a.g.m., s.162.
158
İlk iki uluslararası finans merkezi olan Londra ve New York aynı
zamanda ilk iki uluslararası ticaret merkezidir. Dünyanın en önemli 3. finans
merkezi olan Hong Kong 6. ticaret merkezi, 4.finans merkezi olan Singapur
aynı zamanda da dünyanın en önemli 4.ticaret merkezidir. 7. finans merkezi
olan Tokyo 3. ticaret merkezi, 8. finans merkezi olan Chicaco 5.ticaret
merkezi ve 13. finans merkezi olan Frankfurt 8. ticaret merkezi olarak
belirlenmiştir. Görüldüğü gibi ilk 10 finans merkezinin 6 adedi aynı zamanda
ilk 10 ticaret merkezi içinde yer almaktadır.
Tablo 6’ da görüldüğü üzere, Zürih FM sıralamasında üst sıralarda yer
alırken önemli ticaret merkezlerinden birisi değildir. Paris ve Amsterdam 10
ticaret merkezi
içinde
oldukları halde
ilk
10
finans
merkezi
içine
girememişlerdir.
Mastercard’ın 2010 yılında yaptığı “Dünyanın en önemli ticaret
merkezleri” araştırmasında İstanbul 75 kent içinde 64. sırada yer almıştır.
Puanı 36.14 olarak belirlenmiştir. 173
Tablo 31. Ticaret Merkezleri İndeks Değerleri Karşılaştırması
2008
Sırası
Şehir
İndeks
Değeri
1
2
3
4
5
6
7
1
Londra
79,37
85,17 89,66
79,42 84,70
67,44
62,35 91,00
6
Hong
63,94
82,16 81,85
80,37 39,61
72,25
36,62 82,25
51
Moskova 44,99
45,02 63,52
55,07 47,27
27,71
24,48 54,81
59
Varşova
41,26
67,37 75,84
55,32 19,86
11,75
15,16 76,75
64
İstanbul
36,14
60,17 10,94
58,82 19,60
28,78
16,46 68,69
Kong
Kaynak: MasterCard WorldWide’dan derlenmiştir
173
Yılmaz, a.g.m., s.170.
159
Tablo 31’deki indeks puanı hesaplanırken dikkate alınan kriterler;
1: Yasal ve siyasi ortam
2: Ekonomik istikrar
3: Ticaret kolaylığı
4: Finansal akımları
5: İş merkezi
6: Bilgi yaratma ve bilgi akımı
7: Yaşam kalite
4’üncü sütunda
yer alan
finansal akımlar boyutu
İstanbul’un
uluslararası finans merkezi olma potansiyelinin saptanması açısından daha
ayrıntılı
incelenmeye
hesaplanmasında
değerdir.
finans
merkezi
Finansal
olan
akımlar
kent
boyutu
düzeyindeki
puanının
verilerden
yararlanılmıştır.
Skorun hesaplamasında bankacılık, sigortacılık ve menkul değer
ağları, hisse senedi işlemleri, kazanılan işlemler, alım satımı yapılan türev ve
emtia kontratları dikkate alınmaktadır. Bu puan finansal düzenlemelerden
etkilenmektedir ve finans piyasalarının gelişmesi ile ilişkisi vardır.
Finansal akımlar puanına göre ilk 10 merkez sırasıyla Londra, New
York, Frankfurt, Seoul, Chicago, Tokyo, Mumbai, Moskova, Shangai ve
Madrid olarak hesaplanmıştır. Ancak FM sıralamalarına bakınca Mumbai ve
Moskova üst sırlarda yer almamaktadır. Bu özellik finansal akımların yüksek
olmasının uluslararası finans merkezi olması açısından gerekli ancak yeterli
olmadığını göstermektedir. 174
Türkiye’nin uluslararası finansal hizmetler sektöründeki payı %0.12
olarak belirlenmiştir. Türkiye 41 ülke arasında 35. sırada yer almıştır. IFI
174
Yılmaz, a.g.m., s.170.
160
puanı açısından ülkemizin uluslararası finansal hizmetler sektöründeki
payının iyi olmadığı söylenebilir. Yunanistan (0.33), Rusya (0.32), Meksika
(0.21) ve Polonya (0.15) gibi bazı ülkeler ülkemizde n iyi durumdadır. Rusya
ve Polonya’nın eski doğu bloğu ülkeleri olması dikkate değerdir.
Türkiye’nin Uluslararası Finans Konum İndeksi skoru ise 0.14 olarak
hesaplanmıştır. Türkiye’nin uluslararası finansa l hizmetlerdeki global payı
GSYH’deki global payının %14’ü kadar olmaktadır. Bu puanın yetersiz
olduğu söylenebilir. Ancak bir gelişme potansiyelinin olduğu da kabul
edilmelidir. 175
4.4.3.İş Yapma Kolaylığı
“İş Yapma Kolaylığı Raporu”, ülkeleri on temel gösterge çerçevesinde
değerlendirip sıralamaktadır. İşyeri açma, inşaat ruhsatı alma, elektrik hizmeti
alma, mülkiyet devri, kredi alma, yatırımcıları koruma, vergi ödeme, sınır
ötesi ticaret yapma, sözleşme uygulama ve işyeri kapatma raporda
değerlendirilen konu başlıklarıdır. 176
İş yapma kolaylığı raporunun temel amaçları; politika yapıcılar ve özel
sektör paydaşları için uluslararası karşılaştırmalar sunmak; reformlar için
motivasyon sağlamak ve reform tasarımları için bilgi girdisi sağlamak; özel
sektör geliştirme teorisine ve bu konuda uzmanların ve uygulayıcıların
anlayışlarına katkıda bulunmak; ve kalkınmanın etkililiği ile ilgili uluslararası
girişimleri zenginleştirmektir. 177
175
Yılmaz, a.g.m., s.170.
Ses Türkiye Dergisi, “ Global İş Yapma Performansı”, 2011, s.32.
177
http://data.worldbank.org/, (Erişim tarih i:19.12.2012)
176
161
Tablo 32. Ülkelerin 2012 Yılı İş Yapma Kolaylığı Sıralaması
Sıra
Ülke
1
Singapur
2
Çin
3
Yeni Zelanda
4
ABD
5
Danimarka
6
Norveç
7
İngiltere
8
Kore
9
Gürcistan
10
Avustralya
23
Makedonya
38
İsrail
40
Katar
71
Türkiye
72
Romanya
112
Rusya
Kaynak: Doing Business’dan derlenmiştir
Türkiye raporun yayınlanmaya başladığı yıldan itibaren sıralamada
sürekli yükselmesine karşın eksiklerinin olduğu da göz ardı edilmemelidir.
162
Mevcut durumda raporu dikkate alırsak, Türkiye’den daha rekabetçi bir
iş ortamına sahip 70 ülke daha olduğu gerçeğini görürüz. Ülkemizde ticari
faaliyetler ve yatırım süreçlerinin ö nünde mevcut engeller bulunmaktadır.
Tablo 33. Türkiye’nin İş Yapma Performansı
Konu
2010
2011
2012
İş Yapma Kolaylığı
60
73
71
İşe Başlama
56
63
61
İnşaat İzinlerinin Alınması
133
137
155
Elektrik Temini
-
-
72
Gayrimenkul Tescili
35
33
44
Kredi Alma
69
72
78
Yatırımcının Korunması
57
59
65
Vergi Ödemeleri
73
75
79
Uluslararası Ticaret
72
76
80
Sözleşmelerin Uygulanması
25
26
51
İşin Sonlandırılması
119
115
120
Kaynak: Doing Business’dan derlenmiştir
Yatırımcıları koruma, vergi ödeme, sınır ötesi ticaret yapma gibi konu
başlıkları; Türkiye’de uluslararası bir finans merkezi kurulması durumunda
yatırımcıları doğrudan etkileyecek konulardır. Türkiye’nin bu konudaki
performansını artırması kaçınılmazdır. Rekabetin üst düzeyde yaşandığı,
finans merkezi olma unvanının kaybetmenin kolay, kazanmanın zor olduğu
bir ortamda iş yapma kolaylığı unsurlarında üst sıralarda yer almak önemlidir.
Bu nedenle İstanbul’un UFM olması konusunda siyasi iradenin atması
gereken adımlar olduğu görülmektedir.
163
4.4.4.Dünya Borsaları Arasındaki Yeri
Tablo 34. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsaları İşlem Hacimleri (Milyon
Adet)
Sıra
Borsa
2010
2011
Değişim
Payı
1
Kore
3.749
3.928
%5
%16
2
CME Grup
3.080
3.387
%10
%14
3
Eurex
2.642
2.822
%7
%11
2.155
2.283
%6
%9
4
NYSE
Euronext
5
NSE-Hindistan
1.616
2.200
%36
%9
6
BM&FBovespa
1.422
1.500
%6
%6
7
Nasdaq OMX
1.099
1.296
%18
%5
1.124
1.217
%8
%5
1.082
1.196
%11
%5
Chicago
8
Opsiyon
Borsası
9
MCXHindistan
10
RTS-Rusya
624
1.083
%73
%4
27
VOB
64
74
%16
%0
Kaynak: TSPAKB Raporlarından derlenmiştir.
Enstrümanlara göre bakıldığında, toplam sözleşmelerin %62 gibi
önemli bir kısmının hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayandığı
164
görülmektedir. Bu grubu %14 ve %13 payla sırasıyla faiz ve döviz
sözleşmeleri takip etmektedir. Tarımsal ürün, enerji ve altın gibi emtiaları
dayanak alan kontratların payı ise dünya genelinde %10’dur. Bununla birlikte,
emtia grubunda 2010 yılına göre tarımsal ve metal ürün sözleşmelerinin
hacmi azalırken, kıymetli madenleri baz alan sözleşmeler iki katına
çıkmıştır. 178
Borsalar arası kıyaslamaya göre, bir önceki sene olduğu gibi Kore
Borsası 4 milyar kontratla ilk sırada yer almıştır. 2007 yılında Chicago
Mercantile Exchange (CME) ve Chicago Board of Trade’in (CBOT) birleşerek
oluşturduğu CME Grubu, işlemlerini %10 artırmış ve 2. sıradaki yerini
korumuştur. Eurex 2,8 milyar adet sözleşmeyle 3. sırada yer alırken, Liffe,
Amerikan Borsası (American Stock Exchange) ve NYSE Arca Options
Borsasını içeren NYSE-Euronext grubunun işlem hacmi 2,3 milyar adettir. 179
Bir önceki yıl ilk 10 borsa sıralamasında yer almayan Rus RTS
Grubunun türev işlemleri 1 milyar adeti aşmış ve onuncu sırada yer almıştır.
İlk 10 borsada dünyadaki toplam vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin
%84’ü işlem görmüştür. Türkiye’deki Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında
(VOB) 2011 yılında adet bazında işlem hacmi %16 yükselmesine rağmen,
kıyaslamadaki yeri bir önceki seneye göre 1 sıra gerileyerek 27. sıraya
düşmüştür. 180
178
TSPA KB, “ Finansal Pi yasal ar Raporu”, İstanbul, 2012, s.31-32.
TSPA KB, a.g.e., s.33.
180
TSPA KB, a.g.e., s.35.
179
165
Tablo 35. Borsaların Piyasa Değerleri (2011)
Sıra
Borsa
Ülke
Piyasa
Değeri
Piyasa
Değeri
PD/GSYİH
Payı
1
New York
ABD
11.796
%24,9
%78
2
Nasdaq
ABD
3.845
%8,1
%26
3
Tokyo
Japonya
3.325
%7,0
%57
4
Londra
İngiltere
3.266
%6,9
%69
2.447
%5,2
%55
Hollanda
5
Euronext
Fransa
Belçika
Portekiz
6
Shanghai
Çin
2.357
%5,0
%34
7
Hong Kong
Hong Kong
2.258
%4,8
%914
8
TMX
Kanada
1.912
%4,0
%109
9
Bovespa
Brezilya
1.229
%2,6
%49
Avustralya
1.198
%2,5
%79
İstanbul
201
%0,4
%26
10
32
Avustralya
Borsası
İMKB
Kaynak: TSPAKB Raporlarından derlenmiştir.
Finans merkezi konusundaki bir diğer önemli unsurda da finansal
serbestleşmedir. İstanbul Finans Merkezi (İFM) Projesi ile tüm enstrümanlar
ilgili makamların denetiminde tutulurken, piyasalara girişlerin ve piyasalardan
çıkışların kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.
İFM projesinin başarısının, beşeri sermayeye bağlı olduğuna dair
genel bir fikir birliği vardır. Bu boşluğu doldurmak için, "Wall Street Modeli"
örnek
alınarak,
genç
profesyoneller
arasında
'finans
okuryazarlığ ı'
artırılmalıdır. İFM projesi ile ilgili en kritik meselelerden biri de doğru
166
altyapının kurulması. Yatırım fonları ve diğer finans şirketlerini İstanbul'da
ofis
açmaya
ikna
etmek
için
kolay
ulaşım imkanları
ve
teşvikler
sağlanmalıdır. 181
Uluslararası finans merkezlerinden olan New York ve Londra, yabancı
şirketlerin ilgisini çekmektedir. Kote şirket bakımından ilk sıralarda yer alan
bu merkezlerdeki borsalarda yabancı şirketlerin oranı New York Borsasında
%23 ve Londra’da %20’dir. 598 şirket ile Londra Borsası Grubu WFE’ye üye
borsalar arasında en fazla yabancı şirketin kote olduğu borsa konumundadır.
Meksika, Lüksemburg, Bermuda ve Singapur borsaları da yabancı şirket
sayılarının oransal olarak yüksek olduğu borsalardandır. Toplam kote şirket
sayısında İMKB, 263 adet şirket ile 34. sırada yer almaktadır. Mevcut
durumda sadece 1 yabancı şirket İMKB’ye kotedir. 182 Kote şirketler; ulusal
pazardaki şirketler, gayrimenkul ve girişim sermayesi yatırım ortaklıklarıdır.
Tüm şirketler bazında İMKB’ye kote şirket sayısı 2012 yılı sonu itibariyle 404
adettir.
Tablo 36. Borsaya Kote Olan Toplam Şirket Sayısı
Sıralama
Borsa
Şirket Sayısı
Payı
1
Bombay Borsası
5.112
%11.1
2
TMX Grubu
3.945
%8.5
3
BME İspanya Borsası
3.276
%7.1
4
Londra Borsası
2.886
%6.2
5
Nasdaq
2.680
%5.8
6
New York Borsası
2.308
%5.0
7
Tokyo Borsası
2.291
%5.0
8
Avustralya Borsası
2.079
%4.5
9
Kore Borsası
1.816
%3.9
34
İMKB
263
%0,6
TOPLAM
46204
%100
181
182
Işık Ökte, “İFM Projesinin Değerlendirilmesi”, Ses Türkiye Dergisi, 2011, 3.sayı, s.35.
TSPA KB, a.g.e., s.28.
167
Finans merkezi olmanın ön koşulu olarak yatırım aracı sayısının
artırılması gerekmektedir. Türkiye'de yatırım araçlarının derinliği kısıtlıdır,
vadeli işlemler piyasasında yapılan işlemlerin % 80'inden fazlası İMKB 30
endeksi hisseleri ya da dövize dayalı araçlar üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Uygulamaya konulan vadeli emtia sözleşmelerinin, düşük işlem hacmi
nedeniyle oldukça spekülatif ve dalgalanmaya açık olması da bir diğer
sorunu teşkil etmektedir. 183
Tablo 37. Borsa İşlem Hacimleri
İşlem
İşlem Hacmi
Hacmi
Payı
NewYork Borsası
18,027
%28.6
%153
2
Nasdaq
12,724
%20.2
%331
3
Tokyo Borsası
3,972
%6.3
%119
4
Shanghai Borsası
3,658
%5.8
%155
5
Şenzhen Borsası
2,838
%4.5
%269
6
Londra Borsası
2,837
%4.5
%87
7
Euronext
2,134
%3.4
%87
8
Kore Borsası
2,029
%3.2
%204
9
Deutsche Börse
1,758
%2.8
%148
10
TMX Grubu
1,542
%2.4
%81
20
İMKB
424
%0.7
%210
Sıra
Borsa
1
Hacim/PD
Kaynak: TSPAKB Raporlarından derlenmiştir.
En yüksek piyasa değerine sahip olan New York Borsası, işlem
hacminde de ilk sırada yer almaktadır. 2011 yılında bu borsada 18 trilyon $
hisse senedi işlemi gerçekleşmişken, en yakın takipçisi olan diğer ABD’li
borsa Nasdaq’ın işlem hacmi 13 trilyon $’dır. Her ne kadar Nasdaq’a
koteşirket sayısı New York Borsasından fazla olsa da, New York’taki şirketler
daha yüksek piyasa değerine ve likiditeye sahiptir. İki ABD’li borsada
183
TSPA KB, a.g.e., s.30.
168
dünyadaki toplam hisse senedi işlemlerinin yarısı gerçekleşmiştir. Bununla
birlikte bu borsaların toplam işlem hacmindeki payı 2008 yılında %62 iken,
devam eden yıllarda gerilemiştir. 184
ABD’li borsaların ardından en yüksek işlemler 4’er trilyon $ ile
Uzakdoğulu Tokyo ve Shanghai Borsalarında yapılmıştır. Shanghai ve diğer
Çinli borsa olan Senzhen Borsalarında toplam işlemlerin %10’u üretilmiştir.
İlk on borsa arasında işlemlerini %26 ile en fazla artıran Kore Borsası 2
trilyon $’lık işlem hacmine ulaşmıştır. Piyasa değeri ve kote şirket sayısı
bakımından daha geri sıralarda yer alan İMKB, 2011 yılında 424 milyar $’lık
işlem hacmiyle dünya borsaları arasında 20. sırada yer almıştır.
4.4.5.Uluslararası Yatırımlardaki Yeri
Tablo 38. Yatırım Fonları 2011
Ülke
Fon Büyüklüğü
Payı
Yatırım Fonu/GSYİH
1-ABD
11,052
%47,8
%73
2-Lüksemburg
2,302
%10.0
%3658
3-Fransa
1,459
%6.3
%52
4-Avustralya
1,363
%5.9
%90
5-İrlanda
1,019
%4.4
%459
6-Brezilya
952
%4.1
%38
7-İngiltere
785
%3.4
%32
8-Japonya
751
%3.2
%13
9-Kanada
713
%3.1
%41
10-Çin
320
%1.4
%5
31Türkiye
16
%0.1
%2
TOPLAM
23,127
%100
%36
Kaynak: TSPAKB Raporlarından derlenmiştir.
184
TSPA KB, a.g.e., s.30.
169
ABD, 11 trilyon $’ı aşan
yatırım fonu büyüklüğü ile dünya
sıralamasında ilk sırada yer almaktadır. Bu tutar dünya genelindeki toplam
yatırım fonu büyüklüğünün yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Lüksemburg,
vergi ve operasyonel alanlarda sunduğu olanaklardan dolayı yatırım fonu ve
yatırım ortaklığı gibi kolektif yatırım kuruluşlarının merkezi haline gelmiştir. Bu
nedenle, Avrupa’da pek çok fon Lüksemburg’da kurulmakta, ancak payları
diğer ülkelerdeki yatırımcılara satılmaktadır. 2011 sonu milli geliri 65 milyar $
olan bu ülkedeki fon büyüklüğü 2011itibariyle 2,3 trilyon $’dır. İrlanda da
benzer fırsatlar sunarak kolektif yatırım şirketlerinin alternatif merkezi haline
gelmeyi hedeflemektedir. 185
31. sırada yer alan Türkiye’deki yatırım fonu portföy büyüklüğü dolar
bazında bir önceki döneme göre %22 azalarak 16 milyar $’a inmiştir.
Tablo 39. Yatırım Fonlarının Dağılımı
Hisse
Ülke
Tahvil-Bono
Senedi
Para
Piyasası
Diğer
ABD
%44
%25
%24
%7
Lüksemburg
%29
%32
%16
%23
Fransa
% 26
%17
%34
%23
Avustralya
%40
%5
%20
%35
İrlanda
%26
%19
%47
%8
Brezilya
%9
%56
%4
%31
İngiltere
%59
%21
%1
%18
Japonya
%82
%15
%4
%0
Kanada
%35
%14
%5
%46
Çin
%59
%8
%6
%27
TÜRKİYE
%3
%7
%76
%13
Kaynak: TSPAKB
185
TSPA KB, a.g.e., s.33.
170
Yatırım fonlarının portföy dağılımına ilişkin istatistiklerine bakıldığında;
yatırım fonlarında hisse senedi yatırımlarının en ağırlıkta olduğu ülke
Japonya’dır (%82). Dünyadaki toplam yatırım fonlarının yarısının bulunduğu
ABD’deki fonlar ise portföylerinin %44’ünü hisse senedinde değerlendirmiştir.
Eylül 2011 itibariyle 45 ülkede yönetilen yatırım fonlarının portföylerinde 9
trilyon $’lık hisse senedi yatırımı olduğu görülmektedir. Dünya genelindeki
toplam fonlarda hisse senedinin payı %39 iken, bu oran Türkiye’de %3’e
inmektedir. Türkiye’deki fon portföylerinin önemli bir kısmını para piyasas ı
enstrümanları oluşturmaktadır. 186
İMKB, Kore ve İtalya’dan sonra en yüksek hisse senedi devir hızına
sahiptir. Yüksek devir hızı, yatırımların kısa vadeli olduğunu göstermekle
beraber, düşük likidite riskine işaret etmektedir
İyi gelişmelere rağmen, İMKB’de işlem gören şirket sayısı, 2008
yılından itibaren gerilemeye başlamıştır. Bu nedenle, Sermaye Piyasası
Kurulu ve İMKB yönetimi, halka arzları desteklemektedir.
İMKB’deki hisse senedi işlemlerinin % 71’ini yerli aracı kurumlar
gerçekleştirmiştir. 187
Öte yandan, McKinsey Global Institute 12 tarafından hazırlanan bir
çalışmada 2025 yılına kadar İstanbul’un dünya kentleri arasında nüfus
büyüklüğü ve 15 yaş altı nüfus büyüklüğü ölçütlerine göre 25 inci ve satın
alma gücüne göre yıllık geliri 20.000 doların üzerinde olan hane halkı sayısı
açısından da 22 inci sırada olabileceği öngörülmüştür. Bu da İstanbul için
orta vade diyeceğimiz 10 yıllık bir süre içerisinde bugüne göre daha iyi bir
konuma sahip olacağının bir göstergesidir.
Forbes Dergisi 10 dünyanın ekonomik olarak en güçlü kentlerini
belirlemiştir. Söz konusu listede İstanbul’a yer verilmemiştir. Yukarıdaki
186
187
a.g.e. s.37.
TSPA KB, a.g.e., s.38.
171
tabloları incelediğimizde bu durum sürpriz olmamaktadır. İstanbul şu an için
gelişme gösteren, büyük bir potansiyele sahip olan ancak dünyanın en
önemli ve büyük 20 merkezi arasına girebilmesi için ekonomik, sosyal,
teknolojik, yasal pek çok gelişmeyi ve değişimi yaşaması gereken bir şehirdir.
İstanbul’un mevcut potansiyeli de göz ardı edilmemelidir;
Singapur’un uluslararası ticaret ve ekonomik ilişkilerini yürüten IE
Singapore (International Enterprise Singapore) dünya üzerinde ilk deniz aşırı
ofisini Türkiye’de 30 Mayıs 2012’de açmıştır. Londra Finans Merkezinin
yönetiminden sorumlu The City of London Corp. Bünyesinde 5 kişilik bir
“İstanbul Finans Merkezi” ekibi kurulmuştur. 188
4.4.6.Uluslararası Finans İndeksindeki Yeri
Uluslararası Finans İndeksi bir ülkenin uluslararası finansal hizmetler
sektöründeki ağırlıklı payını gösterir. İndeksin hesaplanmasında uluslararası
finansal hizmetler dört ana gruba ayrılmıştır. Bunlar dışsal banka kredi ve
mevduatları, uluslararası tahviller, yurtdışında listelenen hisse senetleri ve
tezgah üstü döviz alım satımı ve faiz türevleri dahil döviz alım satımından
oluşmaktadır. 189
İndeks puanı sütununda görüldüğü gibi dünya uluslararası finansal
hizmetler sektöründe en büyük pay Büyük Britanya’nındır. Bu ülke %30.25 ile
dünya uluslararası finansal hizmetler sektörünün yaklaşık 1/3’üne sahiptir.
A.B.D ise % 21.30’luk bir paya sahiptir. İlk 10’da yer alan diğer ülkeler ise
Almanya (%7.10), Fransa (%4.62), Hollanda (%3.39) gibi AB ülkeleri ve
İsviçre (%2.60), Japonya (%2.82), Singapur (%2.19), Hong Kong (%3.59) ve
188
189
Peker, a.g.e., s.10.
Z7Yen, “City of London”, 2007, s.50.
172
Cayman adaları (%3.35) gibi finansal liberalizasyon düzeyi gelişmiş
ülkelerden oluşmaktadır.
Türkiye listeye dahil edilen 41 ülke içerisinde 0,12 puan ile 35 inci
sırada yer almaktadır. İFM Projesine rakip olarak görülen Rus ya ve Güney
Afrika da düşük puanlara sahip olmakla birlikte Türkiye’nin üzerinde yer
almaktadırlar.
Tablo 40. Uluslararası Finans İndeksi Skorlarına Göre Ülkeler(2008)
Sıralama
Ülke
İndeks Puanı
1
Büyük Britanya
30,25
2
ABD
21,30
3
Almanya
7,10
4
Fransa
4,62
5
Hong Kong
3,59
6
Hollanda
3,39
7
Cayman Adaları
3,35
8
Japonya
2,80
9
İsviçre
2,60
10
Singapur
2,12
12
İspanya
1,90
13
İrlanda
1,82
15
Avustralya
1,50
24
Güney Afrika
0,37
27
Rusya
0,32
35
Türkiye
0,12
Kaynak: Long Finance 2008 Raporundan derlenmiştir.
Ancak bu sıralama 2008 yılı verilerine göre düzenlenmiştir. 2008
yılında yaşanan kriz ve sonrasındaki gelişmeler; İrlanda ve İspanya’nın
yaşadığı ekonomik krizler ve İFM Projesi kapsamında yürütülen çalışmalar
Türkiye’nin şuanda yapılacak bir sıralamada daha üst sıralarda yer almasını
173
sağlayacaktır. Bu durum Global finans merkezleri sıralamasında da kendini
göstermektedir.
Genel olarak tablodan çıkarılabilecek sonuç; Türkiye’nin önünde
yapması gereken pek çok konu olduğu ve oluşturulacak sağlam temelli bir
eylem planına sadakatle bağlı kalınarak ilerlemesinin gerekliliğidir.
4.4.7.Uluslararası Finans Merkezleri Gelişim İndeksi
Xinhua-Dow Jones, Uluslararası finans merkezleri gelişim indeksi;

Finansal Pazar

Büyüme ve gelişme

Endüstriyel destek

Hizmet sektörü

Genel Çevre
Alanındaki 5 kıstasa göre yaptığı gelişim indeksinde 45 FM arasında
İstanbul’a yer vermemiştir. İndeks hesaplanmasında; bu beş konunun yapılan
anketler sonucunda nispi ağırlıkları belirlenerek ilgili merkezlerin durumu göz
önüne alınmış ve 45 şehir değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Bu değerlendirmede; New York ve Londra yine ilk iki sırayı almışlardır.
Değerlendirmeler sonucunda ülkeler 4 gruba ayrılmıştır. En yüksek puana
sahip ülkelerin oluşturduğu 1’inci grupta yer alan şekirler.

New York

Londra

Tokyo

Hong Kong
174
İstanbul’un FM olma yolunda potansiyel ve mevcut rakiplerinden;
Dubai 16’ncı sırada ve 3’üncü grupta yer alırken; Madrid 31, Moskova 35,
Dublin 39 ve Johannesburg 45’inci sırada yer alarak, 4’üncü grupta
kendilerine yer bulmuşlardır.
Tablo 41. Uluslararası Finans Merkezleri Gelişim İndeksine Göre FM
Sırlaması
Sıralaması
Grubu
Finans Merkezi İndeks Puanı
1
1
New York
87,69
2
1
Londra
85,96
9
2
Sydney
57,08
12
2
Zürih
54
16
3
Dubai
51,00
24
3
Seoul
41,33
32
4
Madrid
35,75
39
4
Dublin
33,58
45
4
Johannesburg
24,35
Kaynak: Xinhua-Dow Jones IFCDI 2011 Raporundan derlenmiştir.
4.4.8.Uluslararası Finans Merkezleri Arasındaki Yeri
Long Finance, her yıl Mayıs ve Eylül aylarında uluslararası finans
merkezlerini, 25.000’den fazla değerlendirme anketi ve rekabete yarar
sağlayan dışsal göstergelere dayanarak değerlendirmekte olup finans
merkezlerine bir GFCI puanı vermektedir. GFCI ilk olarak Eylül 2007’de
(GFCI 1) hazırlanmıştır ve o tarihten bugüne kadar 12 kez değerlendirme
(GFCI 12) gerçekleştirilmiştir.
İstanbul, Global Finans Merkezi olarak ilk kez Eylül 2009’da, listesine
72. sıradan girmiştir. GFCI kapsamında Finansal Merkezler temel olarak ürün
175
kalitesi/çeşitliliği (4 farklı seviye) ve diğer merkezlerle ilişkiler (3 farklı seviye)
çerçevesinde 12 farklı sınıfa ayrılmıştır. İstanbul, GFCI 7 (Mart 2010)
listesinde 12. sınıfta yani “Gelişen Yerel Merkezler” sınıfında yer almasına
rağmen, GFCI 9 (Mart 2011) listesinde Çok Yönlü Yerel Merkezler olarak
adlandırılan 10. sınıfa yükselmiş ve tüm merkezler arasında 70. sıraya
çıkmıştır. Eylül 2011’de hazırlanan GFCI 10 listesinde ise İstanbul dokuz sıra
birden yükselerek 61. sıraya ve Çok Yönlü Uluslararası Merkezler olarak
adlandırılan 6. sınıfa yükselmiştir. Son olarak Mart 2012’de yayımlanan GFCI
11’de İstanbul bir sıra daha yükselerek 61. sıraya yükselmekle birlikte 6.
sınıftaki yerini korumuştur. 190
GFCI 12’de İstanbul için, daha tüm potansiyeline ulaşamamış ve orta
vadede önemi giderek artması beklenen bir finansal merkez tanımı
yapılmıştır.
İstanbul’un dünyadaki ilk 50 finansal merkez listesine dahil edilmediği
Z/Yen’in 2007 yılındaki çalışmasında (GFCI 2), Dubai (21’inci sırada),
Bahreyn (37’nci sırada), Bombay (39’uncu sırada) ve Varşova (50’nci sırada)
gibi kentlerin finansal merkezler listesinde yer aldığı görülmektedir. Finansal
merkez sayısının 62 olarak belirlendiği 2009 yılında yayımlanan ilk çalışmada
(GFCI5) ise Katar (46), Atina (61) ve Budapeşte (62) gibi şehirler listede yer
almıştır. 191
Finansal merkez sayısının 75 olarak belirlendiği 2009 yılında
yayımlanan çalışmada (GFCI 6) ise Jakarta (62), Riyad (68) ve Varşova’nın
(69) ardından İstanbul kendine 71’inci sırada yer bulabilmiştir. 2010 yılındaki
çalışmada ise İstanbul’un 62 üncü sırada olduğu görülmektedir. 192
190
191
192
Yılmaz, a.g.m., s.172.
Yılmaz, a.g.m., s.173.
Yılmaz, a.g.m., s.173.
176
Finansal merkezler aşağıdaki temel özelliklerinin olgunluk durumlarına
göre değerlendirilmektedir; 193
1. İnsan

Eğitim seviyesi

Kalkınmışlık derecesi

Yaşam kalitesi

Turizm cazibesi

Can güvenliği, terörizm olayları

Afet beklentisi
2. İş Ortamı

İş yapma kolaylığı

Şeffaflık

Operasyonel risk derecesi

Bireysel ve kurumlar vergisi oranları

Yolsuzluk derecesi

Ekonomik özgürlük seviyesi

Politik risk/İstikrar
3. Finansal Piyasalara Erişebilirlik
 Organize piyasaların mevcudiyeti, sayıları, çeşitliliği ve işlem hacimleri
 Coğrafik konum
 Piyasalarda işlem yapma serbestliği
 Sermaye piyasalarının piyasa değerleri
 Uluslararası finans ve ticaret imkanları ve hacmi
 Finansal işlem maliyetleri
193
Saruhan, Özel, “Fi nans Merkezi Olmak İçin Yapıl ması Gerekenler”, 2011, s.9
177
4. Altyapı

Ofis imkanları ve kira maliyetleri

Rakip piyasalarla ve merkezlerle kıyas

Gayrimenkul alım satım kolaylığı

İnternet erişim kolaylıkları

Ulaşım imkanları
5. Genel Rekabet Avantajları

İş güvencesi

Ekonomik istikrar ve güven

Reel sektörün büyüme potansiyeli

Yasam maliyeti

Finansal merkezin şehirsel özellikleri

Global rekabet endeksi sıralaması
6. Hukuki Altyapı

Azınlık/çoğunluk sahiplik hakları

Korumacılık

Hızlı dava süreçleri

Uluslararası tahkim
Bu indeksin hesaplanmasında dikkate alınan konular; yeterli kalifiye
eleman, sermaye girişi, altyapı yeterliliği, regülasyonların cazip olması, vergi
oranlarının ve yolsuzluğun az olmasıdır. Ayrıca coğrafi konum ve İngilizcenin
yaygın kullanımı da bir finans merkezinde faaliyette bulunma konusunda
global finans firmalarını cezp etmektedir. 194.
İndeksin hesaplanmasında beş ana grupta 62 faktör araştırılmaktadır.
Bunlardan
38
adedi
finans
merkezinin
içinde
bulunduğu
ülke
derecelendirilmesi ile ilgilidir. Araştırılan 5 grup faktör işgücü, ticari ortam,
194
The Economist Print Ed ition, “ Financi al Centres Looks”, 2007, s. 12-15.
178
piyasaya giriş, altyapı ve genel rekabetçilikle ilgilidir. İşgücüne ilişkin faktörler
iş gücü verimliliği, yaşam kalitesi, mutluluk skoru, cinayet oranları ve eğitim
harcamaları gibi faktörlerdir. Ticari ortam faktörleri vergi ve yolsuzluk oranları,
idari ve ekonomik regülasyonla r, finans piyasalarının gelişmişlik düzeyi, ücret
düzeyleri ve politik risk ve faaliyet riski gibi faktörlerdir. Piyasaya giriş
faktörleri menkul kıymetleştirme, global bankacılık ve hukuk hizmetleri,
uluslararası finansal faaliyetler ve kapitalizasyon düzeyleri gibi faktörlerdir.
Altyapı faktörleri ofis büyüklükleri ve ofislerde ısıtma-soğutma olanakları,
mülkiyet işlemleri ve şeffaflığı, internet bağlantı olanakları gibi faktörlerdir.
Genel rekabetçilik faktörleri ise ekonomik duyarlılık göstergeleri, çok büyük
şirketlerin sayısı, perakende fiyatlar, iş yolculukları, global güven, ülke ve
kent imajı gibi faktörlerdir. 195
Tablo 42. 2007-2010 Dönemi Finans Merkezleri Sıralaması
2007
2008
2009
Şehir
Sıralaması
Sıralaması
Sıralaması
2010
Sıralaması
Londra
1
1
1
1
New York
1
2
2
2
Hong Kong
2
3
3
3
Singapur
3
4
4
4
Shanghai
9
6
5
5
Tokyo
4
5
5
6
Chicago
5
7
7
7
Zurich
6
8
8
8
Toronto
10
12
10
10
İstanbul
74
70
71
62
Kaynak: GFCI Raporlarından derlenmiştir.
195
Long Finance, “City of London”, 2008, s.32-49.
179
Tablo 43. 2011-2012 Dönemi Finans Merkezleri Sıralaması
Şehir
2011 Sıralaması
2012 Sıralaması
Londra
1
1
New York
2
2
Hong Kong
3
3
Singapur
4
4
Zürih
6
5
Seoul
9
6
Tokyo
5
7
Chicago
7
8
Cenova
14
9
Toronto
10
10
İstanbul
61
56
Kaynak: GFCI Raporlarından
2012 yılında Dubai 22’nci sırada yer alırken; Shanghai 2011 yılındaki
sıralamasından 11 basamak düşerek 19’uncu, Moskova bir önceki yıla göre 1
180
basamak yükselerek 64’üncü, Varşova 5 basamak gerileyerek 59’uncu,
Madrid 1 basamak gerileyerek 50’nci olmuştur.
Tablo 44. Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Finans Merkezleri Sıralaması
Şehir
2012 Sırası
2011 Sırası
Dubai
22
29
Katar
35
38
Abu Dhabi
38
48
Johannesburg
54
55
İstanbul
56
61
Bahreyn
61
57
Riyad
62
70
Kaynak: GFCI 2012 Raporundan derlenmiştir.
Dünyanın Önde Gelen Finans Merkezleri:
 Londra
 New York
 Shanghai
 Tokyo
Finans Merkezi Olma Yolunda İlerleyen Şehirler:
 İstanbul
 Dubai
 Moskova
 Varşova
181
4.5.SEÇİLEN RAKİPLERE KARŞI GENEL BİR KARŞILAŞTIRMA
4.5.1.Finans Merkezi Sıralaması Açısından
Tablo 45. İstanbul’un Seçilen Rakiplerine Göre
Sıralaması
Şehir
2010 Sırası
2011 Sırası
Finans Merkezi
2012 Sırası
Sydney
15
16
15
Dubai
36
29
22
Katar
30
38
35
Dublin
43
46
49
Madrid
48
49
50
Johannesburg
52
55
54
Varşova
56
54
59
Moskova
61
65
64
İSTANBUL
62
61
56
Kaynak: GFCI 2012
FM sıralamasına bakarak İstanbul’un; Sydney, Dubai, Katar gibi
rakiplerine göre şu anda geri planda olduğunu söyleyebiliriz. Johannesburg,
Varşova ve Moskova’ya karşı ise her yıl güçlenen bir yapısı vardır. Madrid ve
Dublin karşı ise yakın bir performansa sahiptir. Tabloda da görüldüğü üzere
FM sıralamalarında ki değişiklikler, çok büyük sıçramalar göstermemektedir.
Genel
olarak
şehirler
bulundukları
pozisyonları
kısa
değiştirememektedir, bu da yaşanan rekabetin doğal bir sonucudur .
sürede
182
Sydney açısından; hükümetin uyguladığı uzun vadeli emeklilik
sisteminin sağladığı fonlar, uzun bir süre Büyük Britanya sömürgesi olması
nedeniyle Londra’nın bugün sahip olduğu tecrübeye kısmen de olsa sahip
olması, zaman dilimi olarak Avrupa saat dilimi dışında işlem yapmaya müsait
olması gibi nedenler üst sıralarda yer alan bir finans merkezi olmasını
sağlamaktadır.
Dubai ve Katar içinse söylenebilecek en net şey; büyük körfez
sermayesinin ve bu sermayenin oluşturduğu fonların desteklediği bir merkez
olması yanında; yaşanan kriz sonrası Avrupa ve ABD piyasalarından çekilen
fonların değerlendirildiği merkezler olması ve özellik le son yıllarda yaptıkları
büyük yatırımlarla oluşturdukları imaj (bu imaj hem finansal açıdan hem de
finans dışı sektörler açısından geçerlidir) nedeniyle İstanbul’a göre daha üst
sıralarda yer almaktadırlar.
Katar’ın
güçlü
altyapısıyla
Dubai’ye
meydan
okuyabileceği
düşünülmektedir. Ancak yine de Körfez Bölgesinin şu an için lider şehri
Dubai’dir. Abu Dhabi, GFCI sıralamasına yeni gelen şehirlerdendir ve şu an
bölgesinde sadece Bahreyn’in üzerinde yer almaktadır. Dubai ve Katar gibi
güçlü konuma sahip iki rakiple karşı karşıyadır. Johannesburg ve İstanbul’un
henüz potansiyellerinin UFM olmak için yeterli olmadığı düşünülmekle
birlikte; İstanbul’un ancak orta vadede önemli bir merkez adayı haline
geleceğine inanılmaktadır. 196
4.5.2.İş Gücü Açısından
Türkiye yaklaşık 24 milyonluk iş gücüne sahiptir. İstanbul rakamsal
olarak Sydney, Dublin, Madrid, Varşova ve Körfez merkezlerinden yüksek
196
Long Finance, “Report of GFCI 12”, 2012, s.41-42.
183
iken sadece Rusya’dan daha düşüktür. İstanbul’un FM olma yolundaki en
büyük avantajlarından birisi nitelikli işgücü potansiyelidir.
Eğitim
harcamalarına
ayrılan
pay
Türkiye’de
GSYİH
%4-4,5
arasındadır. Bu oran rakip merkezlerle göre değerlendirildiğinde düşük kabul
edilebilir. Dublin ve Madrid için bu oran % 5’in üzerinde iken Moskova ve
Varşova’da İstanbul’un altında %4’e yakın seviyelerdedir.
Rakiplerine göre en fazla beyin göçü veren şehirde İstanbul’dur. B u
beyin göçü hem bir potansiyeli hem de geri döndürülebilir bir işgücü
havuzunu oluşturur. 197
Türkiye’de finansal hizmetler sektöründe çalışanların sayısı 200.000
civarındadır. Bu sayı Rusya için 1.044.000, İspanya için 300.000, İrlanda için
220.000 civarındadır. İstanbul ve Türkiye için uygun bir örnek olmayacağını
daha önce de belirtmemize karşın;
Londra’da bulunan finansal hizmetler
sektörü çalışan sayısı 378.000, İngiltere toplamında ise 1 milyondan fazladır.
Araştırmalar 20.000 civarında Türk’ün diğer ülkelerde finansal hizmetler
sektöründe çalıştığını göstermektedir. Nüfusu ve işgücü potansiyeli açısından
rakiplerinden avantajlı durumda olan İstanbul için bu rakam oldukça
düşüktür. 198
Diğer gelişmiş piyasalarla kıyaslandığında sermaye piyasalarının
piyasa değeri oldukça düşük, gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında ise
paralel seviyededir.
Tüm finansal hizmetler sektörlerinde Türkiye’nin oldukça önemli bir
büyüme potansiyeli bulunmaktadır. Türkiye’nin finansal hizmetler sektörünün
GSYİH içindeki payı diğer rakiplerle kıyaslandığında daha düşüktür (Rusya
hariç).
197
198
Deloitte, a.g.e., s.65.
Deloitte, a.g.e,. s.65.
184
Rusya’da son yıllarda yurtdışında çalışan nitelikli finansal hizmetler
çalışanlarının ülkeye geri dönüş yaptığı gözlenmektedir.
4.5.3.Marka ve İmaj Açısından
Ulusal ve Şehir Markalar Endeksine göre;

Sydney 6.

Madrid 13.

Dublin 21.

Moskova 35.

İstanbul 39. sırada yer almıştır. 199
Avrupa Kıtasında Madrid ve Dublin, Körfez Bölgesinde ise özellikle
Dubai olumlu imaja sahip şehirlerdir.
Türkiye’nin ulusal imajı, politik ve ekonomik istikrarsızlıktan büyük
ölçüde etkilenmektedir. Ancak bu konuda son yıllarda önemli düzelmeler
yaşanmaktadır. Türkiye’nin AB üyeliği süreci imajını doğrudan etkilemektedir.
Moskova
İstanbul’a
oranla
daha
olumlu
görülmesine
karşın
Varşova’nın imajı AB üyeliğine rağmen İstanbul’un gerisindedir.
Sydney, Madrid ve Dublin finans hizmetleri açısından son yıllarda
güçlü bir imaj oluşturmuşlardır. Körfez sermayesini arkasına alan Dubai ve
Katar’da finans sektörü içerisinde İstanbul’dan daha olumlu bir imaja sahiptir.
Bölgesel olarak en büyük ekonomiye sahip Rusya’nın kötü imajı ise
Moskova ve Doğu Bloğuna dahil olduğu için, hala Rus etkisinin hissedildiği
Varşova’nın önündeki engellerdendir.
199
Deloitte, a.g.e., s.67.
185
4.5.4.Yasal Haklar Açısından
Türkiye’deki gelişmemiş yasal haklar İstanbul’un UFM olma yolunda
önünde engel teşkil edecek en önemli konulardan biridir. Türkiye yasal haklar
sıralamasında 91 ülke arasında 56. olabilmiştir. 200
4.5.5.Politik ve Ekonomik İstikrar
Yatırımcıların en önem verdiği konuların başında faiz oranları ve
sürdürülebilirlik gelir ki bunlar her şeyden önce politik ve ekonomik istikrarın
sağlanmasıyla mümkün olabilmektedir.
Dünya Bankası politik istikrar endeksi sonuçlarına göre Türkiye 100
puan üzerinden yapılan değerlendirmede, 20 puan ile Varşova’nın önünde
yer alırken Rusya, İrlanda, İspanya ve Avustralya’nın gerisinde kalmıştır. Bu
alanda Rusya’nın puanı Türkiye’nin çok az üzerindedir.
Makroekonomik
istikrar
açısından;
Türkiye
ekonomik
özgürlük
sıralamasında 179 ülke arasında 75. sırada gelmekte ve “kısmen özgür”
olarak nitelendirilmektedir. Sydney ve Dublin “en özgür ülkeler”, Madrid
“oldukça özgür ülkeler” listesinde yer alırken; Moskova oldukça gerilerde “en
az özgür ülkeler” arasında yer almaktadır. 201
200
201
Deloitte, a.g.e., s.68.
Deloitte, a.g.e., s.69.
186
4.5.6.Uluslararası Piyasa Güveni
Türkiye’deki düzenleyici çerçeveye olan uluslararası piyasa güveni son
yıllarda artarak devam etmektedir. Özellikle bankacılık sektöründe yaşanan
gelişmeler, bu alandaki yabancı yatırımcı sayısını artırmıştır.
Uluslararası
standartlara
uyum
konusunda
önemli
gelişmeler
kaydedilmektedir. Bu alanda makroekonomik istikrara paralel olarak Sydney,
Dublin, Madrid yüksek kalitede güven oluşturmuştur. Körfez ülkeleri ise hala
kırılgan ve gelişme aşamasında sayılan yapıları nedeniyle tam bir güven
ortamı oluşturamamışlardır. Moskova ve Varşova ise bu konuda en az
güvene sahip merkezlerdir.
4.5.7.İş Yapma Kolaylığı
İş yapma kolaylığı açısından en üst seviyedeki rakiplerle (Sydney,
Dublin, Dubai,) İstanbul arasında ciddi bir fark vardır.
Türkiye, iş yapma kolaylığı açısından daha öncede belirttiğimiz gibi
düşük bir performans sergilemekle birlikte en önemli rakiplerden olan
Rusya’dan daha iyi bir pozisyona sahiptir. Rusya özellikle yatırım özgürlüğü
ve mülkiyet haklarında zayıftır, bu durum finansal sektör yatırımlarının ülkeye
girişinde engel teşkil etmektedir.
187
4.5.8.Uluslararası Standartlar
Vergi sisteminin uluslararası kabulü yatırımcıların güvenini korumak
için kritik öneme sahiptir. Türkiye geliştirilebilecek sağlam bir temele sahip
olup genellikle OECD standartlarına uymaktadır. Ayrıca ithalat/ihracat
piyasasının %90’ını kapsayan bir vergi anlaşması ağına sahiptir. 202
Rakiplere bakıldığında ise; günümüzün global dünya düzeninde
standart
uygulamaların
var olduğu birbirinden bariz şekilde
ayrılan
uygulamaların olmadığı görülmektedir.
4.5.9.Ulaşım Altyapısı
İstanbul’un iki modern havaalanı bulunmaktadır. Avrupa finans
merkezlerine ve bölgedeki iş merkezlerine iyi bir bağlantı ağına sahiptir;
İstanbul’daki iki havaalanı, tüm Türkiye’deki hava taşımacılığı altyapısı ile
kıyaslandığında daha iyi bir performans sergilemektedir.
İstanbul’un bir diğer avantajı merkezi zaman dilimine ve birçok
büyüyen pazara yakın coğrafi konuma sahip olmasıdır. Moskova ve Körfez
Ülkelerindeki rakip merkezler diğer pazarlara yakınlık konusunda ciddi sıkıntı
yaşamaktadırlar. Bu konuda ki en büyük sıkıntıyı yaşayan merkez adayı
Johannesburg’dur. Ancak fiziksel altyapı eksikliklerinin İstanbul’un en büyük
dezavantajı olduğu altyapı komitesi çalışmaları ile de belirlenmiştir.
202
Deloitte, a.g.e., s.72.
188
4.5.10.Yaşama Maliyeti
İstanbul küresel hayat pahalılığı anketinde 23. olmuştur. Büyük iş
potansiyeli ve yarı-kozmopolit yapısına rağmen, İstanbul; Dublin, Dubai ve
Varşova’ya göre oldukça ucuzdur, ancak Madrid’den daha pahalıdır. Bu
alanda Moskova ise lider durumdadır.
203
Bu konuda üst sıralarda yer alan bir şehir de Londra’dır, bu da yaşam
maliyetlerinin FM olma önündeki engellerden öncelikli biri olmadığını
göstermektedir. Ancak Londra’nın istisnai durumu göz ardı edilirse yeni
kurulacak merkezler açısından İstanbul avantaj sağlamaktadır.
4.5.11.İş Yapma Maliyetleri
İş gücü maliyetleri açısından İstanbul tüm rakiplerinden daha avantajlı
bir konumdadır. Bunda etkili olan çalışanların %35 inden fazlasının asgari
ücretle çalışmasıdır. Ancak İFM kapsamında nitelikli iş gücü ihtiyacı
oluşacağından;
projenin
hayata
geçmesiyle
maliyetlerin
artması
kaçınılmazdır. Yine de rakiplerine göre işgücü maliyet avantajı İstanbul’dadır.
Gayrimenkul maliyetleri açısından da İstanbul; Dubai, Dublin, Madrid
ve
Moskova’dan daha
avantajlıdır. Özellikle
Moskova
ve Madrid’de
gayrimenkul maliyetleri diğer şehirlerden daha yüksektir.
Ancak bir bütün olarak iş süreci maliyetlerine bakınca İstanbul bu
avantajını kaybetmektedir. Dublin, Madrid ve hatta Londra seviyelerine kadar
çıkmaktadır. Bu durum iş
yapma kolaylığı endeksinde gördüğümüz
eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Bütün olarak iş yapma maliyetlerinde Uzak
203
Deloitte, a.g.e., s.74.
189
Doğu ülkeleri en büyük avantaja sahiptir. Avrupa Kıtasında yer alan
merkezlerde ise iş yapma maliyetleri yüksek olsa bile iş yapma kolaylığı üst
seviyelerdedir. 204
Londra bu konuma nasıl geldi?
1. Tarihsel avantaj
2. Radikal yapısal reform ve serbestleştirme
3. Yeni piyasalara liderlik
4. Piyasa yanlısı politikalar
5. Yabancı sermayeye açıklık (doğrudan yatırımların desteklenmesi),
6. Sağlam ve yapıcı düzenlemeler (rekabeti ve girişimciliği teşvik eden)
7. İngilizce avantajı
8. Örnek alınan hukuk sistemi (Common Law)
9. Gelişmiş bilgi teknolojisi altyapısı
10. Yüksek hacimli finansal piyasalar
Dubai finansal merkez olma yolunda neler yaptı?
1. Temel felsefe ve motivasyon; “Build it and People Will Come”
2. Finansal sisteme yönelik yeni bir yargı düzeni
3. 6 Temel sektöre yoğunlaşma ve niş pazarlar
Bankacılık hizmetleri, sermaye piyasaları, varlık ve fon yönetimi,
reasürans (niş pazar), İslami finans (niş pazar), arka ofis operasyonları
4. Gelir ve karlarda sıfır vergi, çok sayıda ikili vergi anlaşmaları,
5. Tamamen serbest sermaye hareketleri, dolar bazlı işlem imkanları
6. Şeffaf idare ve yapıcı düzenlemeler,
7. Kara para konusunda sıkı denetim
7. En gelişmiş bilgi teknolojisi altyapısı,
8. Geniş hava yolu ulaşım imkanları
9. Büyük reklam ve promosyon bütçeleri (DFIC için yılda 25 milyon €)
10. Tamamlayıcı kurulumlar
204
Deloitte, a.g.e., s.75.
190
Tablo 46. Finans Merkezlerinin Profilleri
Derin
ve Kısmen Geniş
Kısmen Derin
Yükselenler
Geniş
Global
Farklılaştırılmış Uzmanlık
Liderler
Global
Ağırlıklı
Rekabetçiler
GLOBAL
London
Amsterdam
Bejing
Luxembourg
New York
Dublin
Dubai
Moscow
Tokyo
Seoul
Geneva
Hong Kong
Shanghai
Frankfurt
Chicago
Paris
Toronto
Singapore
Uluslararası Uluslararası
Olarak
Farklılaştırılmış Uzmanlık
ULUSLARARASI
Kurulmuş
Brussels
Uluslararası
Uluslararası
Rekabetçiler
Ağırlıklı
Boston
Copenhagen İstanbul
Athens
Bahrain
Edinburgh
British Virgin
Islands
Madrid
Kuala Lumpur
Glasgow
Cayman Islands
Montreal
Washington DC
Mumbai
Gibraltar
Munich
Qatar
Guernsey
Sydney
Shenzhen
Isle of Man
Vancouver
Jersey
Kaynak: GFCI 2012 raporundan derlenmiştir.
GFCI 2012 raporunda İstanbul’a; “uluslararası, farklılaştırılmış ve
kısmen derin” finans merkezleri arasında yer verilmiştir. Rakip olarak görülen
Moskova ise “global, yükselen ve global rekabetçi” merkezlerden birisi olarak
191
anılmıştır. Burada Rusya’nın dünya üzerindeki hem ekonomik hem de siyasi
gücünün, Moskova’yı pek çok eksikliğine rağmen ön plana çıkardığı
görülmektedir. FM olarak şehrin sahip olduğu potansiyel kadar ülkenin dünya
konjonktüründe ki yerinin de ne kadar önemli olduğu buradan görülmektedir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
İSTANBUL FİNANS MERKEZİ İÇİN YAPILACAKLAR
5.1.İSTANBUL’UN ATMASI GEREKEN ADIMLAR
İstanbul son birkaç yılda artan bir ilgi ile dünya çapında bir finans
merkezine dönüştürülmek isteniyor. Ancak New York, Hong Kong, Dubai ve
Londra gibi şehirlerle rekabet edebilecek nitelikte bir finans merkezi kurmak
kolay bir iş değildir.
İstanbul için UFM olmak konusunda 3 temel nokta vardır; 205
1-Dünya ölçeğinde bir finans merke zi olmak için gerekli koşullar;
a.
Önemli
sermaye
birikimi,
borç
verebilecek
yada
yatırım
yapılabilecek kaynakların olması.
b. Hukuki alt yapı ve mevzuat yapısının kapsamlı, hızlı ve yabancılara
hitap edebilir standartlarda olması.
c. Nitelikli insan kaynağı, yabancı ve yerli sermayeni n aradığı nitelikte
yabancı dil bilen ve tecrübeli insanlardan oluşan profesyonellerin varlığı.
2- Hindistan, Çin ve Körfez Bölgesi, kriz öncesi dünyanın para havuzu
niteliğinde üç merkeziydi, bu coğrafyanın öne çıkardığı Hong Kong şehrinin
ardında sermaye desteği ve kaynağı olan Çin, Dubai şehrinin ardında da
205
Aydoğan, a.g.m., s.122.
193
Körfez Bölgesinin tasarrufları ve Hindistan tasarrufları varken, İstanbul finans
merkezinin ardında nasıl bir tasarruf merkezi bulunacak, nasıl bir sermaye
desteği olacak ve destek verecek bir ülke olacak mıdır?
sermaye
3-Türk
piyasasında
bulunan
yatırım enstrümanlarının
sayısının oldukça az oluşu, bu alanda yerli yatırımcı sayısının çok düşük
olması diğer bir zaafiyetimizdir. Bu tür yeni enstrümanları geliştirecek
girişimci bir yatırım bankacılığı tecrübesi ve mevzuata da kolay işleyen bir
sürecin olması gereklidir ki, hızlı bir şekilde yeni yatırım enstrümanları
piyasalara sunulabilsin.
Uluslararası nitelikte bir finans merkezi olabilmek için önemli miktarda
uluslararası finansal hizmet talebi, talebi karşılama isteği ve karşılayabilme
yeteneği, hukukun üstünlüğü kuralının benimsenmesi, finansal alt yapı ve
kaliteli çevre koşulları gibi özellikler gereklidir. 206
Uluslararası hizmet talebi, talebin karşılanabilme kapasitesine ve bu
konuda ülkenin hukuksal ve siyasal koşullarının sektör için tatmin edici
düzeyde gelişmiş olmasına bağlıdır. Finansal altyapının olması; finans
sektörünün
insan
kaynakları,
teknoloji
ve
regülasyonlar
açısından
uluslararası standartlarda olmasını gerektirmektedir. Kaliteli çevre koşulları
da
yaşam
açıklanabilir.
kalitesi
açısından
yeterli
altyapının
bulunması
olarak
207
Daha
cazip
çalışmalarının
bir
yatırım
ortamı
oluşturabilmek
dışında,
finansal
serbestleşme
ve
için,
yatırım
altyapı
teşvikleri
bakımından da atılması gereken adımlar bulunmaktadır. Türkiye'de farklı
yatırım araçlarının hayata geçirebilmesi için zamana ihtiyaç olduğu açıktır.
Ülkemizde
birkaç
yıl öncesine
kadar
vadeli
işlemler piyasası bile
bulunmamaktaydı. Kısa bir zaman dilimi içinde çok fazla aracı piyasaya
206
Joseph, Yam, “Competiti on and Cooperation Among Global and Regional Financi al
Centres”, 2008, s.1
207
Yam, a.g.m., s.2.
194
sürmek, bunları yönetecek mekanizmaları oluşturmak ve serbestleşme
sürecinin ilerlemesi zor ve zamana yayılması gereken bir süreçtir.
Türk sermaye piyasası da diğer ülkelerdeki benzerlerine kıyasla
nispeten daha küçüktür. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın (İMKB)
günlük ortalama ticaret hacmi 2 milyar dolar civarındadır. Oysa işlem
hacimleri Rus Borsası Micex'de 10 milyar doları ve Brezilya Borsası
Bovespa'da 4 milyar doları aşmaktadır. Benzer şekilde Türk vadeli işlemler
piyasaları da, günlük ortalama 1 milyar dolarlık ticaret hacmiyle yabancı
emsallerinin gerisinde kalmaktadır.
İstanbul için hedeflenen bir niş coğrafyanın olması gerçekçidir.
Bölgesel olarak; Varşova, Moskova, Dubai, Abu Dhabi, Johannesburg ile
aynı zaman diliminde olan İstanbul’un
Avrupa, Kafkaslar, Asya, Orta ve
Doğu Afrika bölgesindeki kilit konumu, Türkiye’ye tartışılmaz bir üstünlük
sağlamaktadır.
İstanbul ve Türkiye’nin bölgesel bir güç haline gelebilmesi için aşağıda
belirtilen alt sektörlerin tamamına ilişkin bir çekim merkezi oluşturulması
gerekmektedir. 208

Bankacılık (yatırım, özel ve kurumsal bankacılık)
 Sermaye piyasası (hisse senedi, borçlanma senetleri, türev ürünler,
emtia)
 Varlık yönetimi (yatırım fonlarının kuruluşu, yönetimi)
 Sigorta ve reasürans
 Diğer finans kurumları (faktoring, leasing, tüketici finansmanı)
 İslami finans ürünleri
 Alternatif finans ürünler (hedge fonlar, finansal ortaklık fonları)
208
TSPA KB, a.g.e., s.27.
195

Operasyonel destek faaliyetleri
İFM Projesi, sadece finansal ve hukuksal iyileştirmelerle değil altyapı
ve teknoloji çalışmalarıyla mümkün olabilecektir. Bu yaklaşım GFCI
değerlendirme kriterlerinde de açık bir şekilde gözlenmektedir. Finansal
ürünlerde, vergilendirme alanlarında düzenlemelerin yapılmasıyla birlikte
daha basit, öngörülebilir, makroekonomik koşullara uygun, sürdürülebilir ve
istikrarlı bir vergi rejiminin ülkemizin rekabet gücünü artırarak finansal
işlemleri İFM’ye çekilebilecektir.
2001 yılında BDDK’nın kurulması ve Türkiye’deki siyasi ve ekonomik
istikrarın sağlanmasıyla; Türkiye bankacılık sektörüne yabancı yatırımların
arttığı görülmektedir. Düzenleyici kurumların ve siyasi istikrarın yabancı
yatırımlar için önemi tartışmasızdır. İFM’nin konumu itibariyle jeopolitik
avantajı olduğu açıktır ve bu avantaj yabancı finans kuruluşları için İFM’yi
cazip bir merkez haline getirecektir. Fakat bu süreçte birçok reformun
gerçekleştirilmesi de gerekmektedir. Bu açıdan kaliteli ve donanımlı
çalışanlar yetiştirilmesi önemlidir. İFM’nin rekabet gücü yüksek bir finansal
merkez olabilmesi için, oluşturulan eylem planının kararlılıkla takip edilmesi
gerekmektedir.
Türkiye’de 2001 sonrası bankacılık sistemiyle ilgili kayda değer
ilerlemeler yaşanmıştır ve pek çok uzmanında üstünde fikir birliğine vardığı
gibi; “güçlü bir bankacılık olmadan bir finans merkezi olmaz”. Türkiye
gelişmekte olan ülkeler arasında en güvenilir bankacılık sistemine sahip olan
ülkedir. Ancak Türkiye’de güçlenen bankacılık sistemine karşı bankacılık dışı
sektör, özellikle de sigortacılık sektörü zayıftır.
Günümüz ekonomik ilişkileri ve teknolojik altyapısı düşünüldüğünde,
ülkeler arası sınırlar sadece fiziki olarak vardır. Türkiye içinde bulunduğu
196
zaman dilimi içerisinde Uzak Doğu’nun işlem yapabildiği tek batı piyasasıdır.
Bu durum İFM Projesi için önemli bir avantajdır.
İMKB’nin
mevcut
performansını
artırmak
ve
İFM
Projesinin
desteklemesi için, yapısal değişiklikler ve halka arzların teşvik edilmesi son
derece önemlidir.
Finans
sektörü
için
büyük
bir
dezavantaj
oluşturan
aracılık
maliyetlerinin de bir an önce benzer finansal merkezlerdeki seviyeye
çekilmesi gerekmektedir.
İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması amacına yönelik olarak
sermaye piyasasındaki kurumlar; finansal ürün çeşitliliğinin artırılması,
finansal piyasaların geliştirilmesi, finansal derinliğin ve likiditenin artırılmasına
yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. İFM Projesinde, eylem planındaki
noktalarla ilgili olarak önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen 2015 yılı
itibariyle bütün olarak hayata geçirileceğini söylemek gerçekçi değildir. Bu
nedenle güçlü bir konuma sahip olacak İstanbul için, bu tarih revize edilerek
daha gerçekçi olan 2020-2025 yılları gibi bir süreçte, kararlılıkla plan
uygulamaya devam ettirilmelidir.
5.1.1.Hukuki Altyapı
 UFM’nin kurulabilmesindeki en önemli sorunlardan biri, hukuksal
sorunların hızlı çözümü için gerekli olan ihtisas mahkemelerinin olmayışıdır.
Mahkemelerin daha etkin çalışmasını ve uyuşmazlıkların hızlı çözümünü
sağlayacak şekilde ihtisas mahkemelerinin kurulması ve görev yapacak
hakimlerin finans sektörü hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir.
197
 Finansal alanda uzman hukukçular yetiştirilmesinin yolunu açacak
düzenlemeler yapılmalı ve en temelde üniversite ders müfredatlarına bu
konularla ilgili dersler konulmalıdır.
 İhtisas mahkemelerin kurulması için çalışmalar mevcuttur, ancak bu
yeterli değildir. UFM ve Türkiye açısından gerekli olan güçlü hukuk sistemi
için, siyasi iradenin ciddi ve hızlı adımlar atması gerekmektedir. İhtisaslaşmış
finans
mahkemelerinin
kuruluşunu
düzenleyecek
adalet
reformunun
yapılması şarttır. 209
 İhtisas mahkemeleri kurulmalı ve yargıçlara özel imtiyazlar verilmelidir.
Finans sektörü ile ilgili problemler adli mahkemelerin hakimleri tarafından
görülmektedir ve bu tip mahkemelerin konuyla ilgili bilgi düzeyleri düşüktür,
bu bilgi düzeyinin ilk aşamada yükseltilmesi gerekmektedir. 210
 Siyasilerin ortak hareket ederek günün şartlarına uygun ve esnek
düzenlemeleri zaman kaybettirmeden yürürlüğe sokmaları gerekmektedir.
 Ülkemizde hukuki düzenlemeler ve vergilendirme diğer ülkelere göre
daha karmaşık bir yapıdadır. Yapılan düzeltmelere ek olarak; sistemin
basitleştirilmesi de gerekmektedir.
 Finans işlemleri ile ilgili özellikli durumlar hakkında daha yoğun
eğitimler verilmelidir. Kara para aklama, terörün finansı gibi hem FM olma
unvanını kaybettirici
hem de
uluslararası arenada
itibar kaybettirici
hususlarda özel eğitimler verilmelidir; gerekirse yurt dışına bu eğitimler için
hakimler, savcılar ve hatta avukatlar gönderilmelidir.
 İhtisas mahkemelerine ve finans sektöründe eğitim almış deneyimli
hakimlere ihtiyaç olduğu kadar, avukatlara da ihtiyaç duyulmaktadır. İstanbul
209
210
Deloitte, a.g.e., s.56.
Deloitte, ag.e., s.56.
198
Barolar Birliği dünyanın ikinci büyük barolar birliği olmasına rağmen; finans
sektöründe tecrübeli avukat sayısı yetersizdir. Bunun mutlak suretle
artırılması gerekmektedir
 İflas, hukuk sisteminin yavaşlığı, tutarlılık, ihtisaslaşma ve adli tasfiye
kanunları ile ilgili hala problemler mevcuttur. Buna ek olarak; doğru ve gerekli
becerilere sahip yeterli sayıda idari mahkememiz de bulunmamaktadır. 211
 Yurt içindeki tahkim, tahkime olan güven eksikliğinden ve tahkimin
gücünün tam olarak bilinmemesinden dolayı çok uygulanan bir yöntem
değildir.
Mevcut
bilirkişi
sistemi
de
tahkimin
gelişimi
için
engel
oluşturmaktadır. UFM olma yolunda bu eksikliklerin acilen giderilmesi
gerekmektedir. 212
 Periyodik olarak hakim rotasyonu yapılması, hem bilgi ve birikim
açısından hem de motivasyon açısından yararlı olabilecektir.
 Hukuk muhakemeleri usulü kanunu ile ilgili çalışmaların bir an önce
yapılması ve yürürlüğe konması gerekmektedir. 213
 Türkiye bölgenin tahkim merkezi olabilir. Bunun için potansiyel
mevcuttur, ancak bunun gerçekleşmesi Türkiye’nin hem iç hukuk düzeninde
tahkime gereken önemi vermesi gerekir hem de bölgedeki diğer ülkeler ile
ilişkilerinin iyi olması gerekir. Bölgesine güven veren bir görünümü
olmalıdır. 214
211
TSPA KB, a.g.e., s.35.
TSPA KB, a.g.e., s.43.
213
TSPA KB, a.g.e., s.43.
214
Apak, a.g.m., s.16.
212
199
 Türk avukatları tahkim maddelerini benimsememekte ve bunun
sonucu olarak tahkim mekanizmasını kabul etmemektedirler. Tahkim
kurumunun önemi ve gereği hukukçulara benimsetilmelidir.
 Hukuki süreç ülkemizde çok yavaş işlemektedir. Hukuki sürecin
hızlandırılması için düzenlemeler yapılması şarttır.
 Mahkemelerimizde yabancı avukatlara izin verilmemekte, sadece
danışman olmalarına izin
değiştirilmesi
gerekmektedir.
verilmektedir. İFM açısından bu durumun
Yabancı
yatırımcının kendi
avukatlarıyla
çalışmak istemesi son derece doğaldır.
 Uluslararası raporlama standartlarını bilen avukat ve hakimlere mutlak
suretle ihtiyaç duyulacaktır. Bu konuda hem eğitim kurumlarına hem de
meslek örgütlerine iş düşmektedir.
 Düzenleyici kurumlar tarafından yapılan veya onaylanan işlemlerin sık
sık
yargıya götürülmesi, yönetim-yargı arasında bir uyumsuzluğa ve
sürtüşmeye neden olmaktadır. Bu düzeltilmesi gereken bir sorundur.
5.1.2.Mali Sistem
 Finansal ortamının oluşturulmasının tek yolu; güven ve istikrarın
oluşturulması ve bunun devamıdır.
 Finansal aracılık maliyetlerini azaltacak tedbirler alınmalıdır. BSMV,
stopaj vergisi gibi maliyetler piyasa oyuncularının lehine olacak şekilde
iyileştirilmelidir. 215
215
Deloitte, a.g.e., s.57.
200
 İstanbul’un UFM olabilmesi için; basit, anlaşılması kolay, tutarlı,
uygulanabilir ve ölçülebilir, aynı zamanda da vergi sistemine güveni
sağlayacak, uluslararası normlara uygun vergi sistemini oluşturacak bir vergi
reformunun yapılması gerekmektedir.
 Dolaylı-dolaysız vergi dengesini kuracak, kayıt dışılığı azaltacak bir
vergi sistemi oluşturulmalıdır. Bu sayede yatırımları destekleyecek vergi
indirimleri yapılabilir.
 Vergi rejimi tutarlı olmalı, sürekli değişen bir yapıdan kurtarılarak;
özellikle uzun vadeli yatırımları destekleyecek teşvikler içerecek şekilde
düzenlenmelidir.
 Uluslararası bankaların rahatsızlık duyduğu BSMV, Türkiye bankacılık
sisteminin gelişmesi için engel oluşturmaktadır. Türkiye’deki uluslararası
bankalar bu tür vergileri ödememek için işlemlerini Türkiye dışından
yürütmektedir. Daha etkin bir piyasa yönetimi için; vergi oranları iyileştirilmeli
ve Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ortadan kaldırılmalıdır.
 İstanbul’un ilerlemesi
için çok
büyük
teşviklere
216
gerek
yoktur.
Yürürlükteki uygulamalar uluslararası standartlara göre belirlenmiştir. Ancak
vergi oranları daha fazla yatırımcıyı ülkeye çekmek için düşürülebilir.
 Başbakanlığın altında Kanunlar ve Düzenlemeler Müdürlüğü yer alıyor
olsa da, bilgi ve tecrübe eksikliğinden dolayı b u kurumun hukuk adına yapılan
hataları ortaya koyma seviyesi halen istenen düzeyde değildir.
 UFM
için
farklı
düzenlemeler
ve
kanunlar
217
kullanılmamalıdır.
Uluslararası düzenlemelerin veya rakiplerin uyguladığı vergi politikalarının
dışında yatırımcıya yük olabilecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. Vergi
216
217
Apak, a.g.m., s. 18.
Deloitte, a.g.e., s.58.
201
konusunda çıkarılan kanunlarla ilgili uzman kişilerin görevlendirilmesi
gerekmektedir.
 En
azından
Avrupa
Birliği’ne
girilene
kadar,
finans
merkezi
kapsamında vergi kesintisi uygula nmamalıdır. Finans sektöründeki aracı
kurum aktiviteleri her bir işlem, döviz ve damga için ağır vergilendirmeye
tabidir bu ortadan kaldırılmalıdır.
218
 BSMV ve KKDF (Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu) gibi finans
kurumların Türkiye’de yatırım yapmalarını engelleyecek tüm işlem vergilerinin
kaldırılması gerekmektedir. 219
 Vergi sistemimiz içerisinde çalışacak personelin nitelikli olması için
gerekli eğitimlerin
verilmesi
ve
liyakate dayalı işe alım kriterlerinin
uygulanması gerekmektedir.
 Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kadrosu genişletilmeli ve çalışan hakları
daha iyi duruma getirilmelidir. Maliye Bakanlığı’nın altında yer alan, Gelir
İdaresi Başkanlığı bağımsız bir kurum olmalıdır. Kurumda farklı disiplinlerden
gelen, farklı özgeçmişlere sahip kişiler bulunmalıdır. 220
 Vergi vakfı kurulmaktadır. Aynı zamanda özel sektör yardımı ile bu
vakıf adı altında bir araştırma merkezi de kurulması istenmektedir. Bu
çalışmalar vergi sistemimizi geliştirecektir. 221
 Vergi sistemindeki eksiklikler öncelikli sorun olarak ele alınmalıdır.
Maliyet yönlü yoğun bir rekabet ortamında, vergi uygulamaları yatırımcılar
açısından önceliklidir.
218
Deloitte, a.g.e., s.58.
Apak, a.g.m., s. 17.
220
Deloitte, a.g.e., s.59.
221
Deloitte, a.g.e., s.59.
219
202
 Mahkemelerde vergi kanunları tutarlı bir şekilde uygulanabilmelidir.
Belirsizlik ortamının bertaraf edilebilmesi için, vergi hükümlerinin uygulanma
sürecinin iyileştirilmesi gerekmektedir.
 Vergiyle ilgili uyuşmazlıkların çözümünü sağlayacak, bağımsız bir
vergi otoritesi oluşturulmalıdır. Bu otorite Türkiye’deki vergilendirme sistemini
etkileyen problemleri tümüyle ortadan kaldıracaktır. 222
 Günün şartlarına uymayan geçmişten kalma kanunların değiştirilmesi
şarttır.
5.1.3.Bankacılık ve Sigorta
 Ülkemizde
ekonomi
ve
buna
bağlı olarak
bankacılık
sektörü
büyümektedir ancak finans sektörünün büyüklüğü istenilen düzeyde değildir.
Ticari bankacılık çok iyi durumdadır. Ancak uygun altyapı ve iş gücü
bulunmasına rağmen türev enstrümanlar ve sigorta piyasaları yeterince
gelişmiş değildir. Bankacılık dışındaki sektörlerin ve özellikle de sigorta
sektörünün gelişmesi şarttır.
 Bankacılığın
bankacılıların
uluslararası
bankalarını
alandaki
yabancılara
doğal
riski
satmalarında
dışında,
ki
en
Türk
önemli
nedenlerinden biri olan mevzuat riskimiz de mevcuttur. 223
 Bankacılık kanunları çerçevesinde faaliyet göstermemekle birlikte,
Türkiye’de banka gibi çalışan temsilciler tarafından yurtdışına sağlanan bilgi
transferi tüm piyasa oyuncularını ve hükümeti rahatsız eden, haksız rekabet
222
223
TSPA KB, a.g.e., s.32.
Yılmaz, a.g.m., s.165.
203
yaratan önemli sorunlardan biridir. Bu sorun ancak vergileri de kapsayan
işlem maliyetlerinin ortadan kaldırılması ile çözülebilir.
 Bankacılık
sektörü toplam
aktiflerinin
224
GSYİH’ye
oranı dikkate
alındığında, Türk bankacılık sektörü mevcut büyüklüğünün 2-3 katına kadar
büyüme potansiyeline sahiptir. Türk uzmanların neden Londra ve New York
gibi yerlerde çalışıp yaşadıklarının nedenleri araştırılmalıdır.
225
 Bankacılık lisansı (mevduat toplama, yatırım bankacılığı) başvuru
kriterleri net bir şekilde tanımlanmıştır ve başvuruların değerlendirilmesi
aşaması oylama süreci ile yapılmaktadır. Sonuçlar öngörülebilir olmakla
birlikte
kriterlere
uyan
tüm
başvuruların
kabul
edileceği
garanti
edilmemektedir. 226
 Son yıllarda uygulanan stratejilerin temel noktası 2001 ekonomik krizi
ve etkilerinin giderilmesi olmuştur. Bankacılık sistemi yeniden yapılandırma
programı bu stratejilerin sonucudur. Şu an ki stratejiler ise finans sektörünü
olabildiğince büyütmek yönündedir. Ancak bu görev yalnızca BDDK’nın
görevi olmamalı, diğer organların da bu stratejilere katkıda bulunmaları
gerekmektedir.
 İç pazar açısından Türkiye’nin doğusu önemli bir potansiyele sahiptir.
Finans sektörünün bu bölgelere yapacağı yatırımlar teşvik edilmelidir.
 Potansiyel finans alanları ise mortgage ve sigorta sektörüdür. Bu
alanlarda ilerlemek için fiyat istikrarının sağlanması gerekmektedir. Menkul
kıymetler pazarı da fiyat istikrarı gerektiren bir gelişen piyasadır. 227
224
Deloitte, a.g.e. s.60.
Ökte, a.g.m., s.38.
226
Ökte, a.g.m., s. 38.
227
Deloitte, a.g.e., s.60.
225
204
 Yakın
komşuların
halen
finans
merkez
olma
potansiyeli
bulunmamaktadır. Türkiye’nin bilgi teknolojileri ve insan kaynakları altyapısı
özellikle ticari bankacılıkta çok güçlüdür. Bu da bölgesinde hızlı hareket
etmesi durumunda önemli bir avantaj sağlayacaktır.
 Hem bankacılık hem de sigorta sektöründe yüksek potansiyel ve
büyüme oranı mevcuttur. Özellikle sigorta alanında gerekirse zorunlu
uygulamalarla sigorta bilinci ve gerekliliği benimsetilmelidir.
 Sigortacılık sektöründe büyüme önemlidir. Özellikle uzun vadeli,
bireysel emeklilik ve mortage fonları desteklenmelidir.
 Borsaya kote şirketlerin bile sigorta yaptırma zorunluluğu yoktur ve bu
yatırımcılar için çok büyük bir risk doğurmaktadır. Bu konuda zorunlu sigorta
uygulamaları yürürlüğe konmalıdır. 228
 Sigorta fonlarını sadece trafik sigortalarını kapsıyor olmaktan kurtarıp,
daha geniş bir yelpazeye kavuşturulması gerekmektedir. Bu da yasal
düzenlemeler ile mümkün olabilecektir.
 İMKB acilen özelleştirilmeli ve bağımsız bir kurum olacak şekilde
yeniden yapılandırılmalıdır. Yeniden yapılandırma hem mevzuatsal hem de
uygulamasal ihtiyaçları dikkate almalıdır. İMKB’nin insan kaynaklarının
kalitesi de gözden geçirilmelidir. 229
 Özellikle
bilgi
teknolojileri
açısından
ticari
bankacılık
durumdadır. Bu alandaki tecrübe diğer alanlarda da kullanılmalıdır.
228
229
Deloitte, a.g.e., s.62.
Deloiite, a.g.e., s.62.
çok
iyi
205
 Yatırım bankacılığı ile
ilgili
profesyonel
hizmetler oldukça
iyi
durumdadır. Bu bankalara hizmet verecek uluslararası hukuk firmalarının
sayısı arttırılmalıdır.
 Türkiye sermaye piyasaları, muadili sayılabilecek ülke piyasalarının
gerisinde kalmıştır. Mevcutta çok fazla yatırım enstrümanı bulunmamaktadır.
 Uluslararası Finans Kuruluşu (IFC), menkul kıymete dayalı aktiflerini
güçlendirmek istemektedir. Balkan ülkeleri bu yolda da ilerlemek için
çalışmaktadırlar. 230
 Büyük
aile
şirketleri
ekonominin büyük
bir bölümünü kontrol
etmektedir. Daha katılımcı bir piyasa yapısı oluşturulmalıdır. Sermayenin
tabana yayılımı desteklenmelidir.
 Sermaye piyasaları ile ilgili çözülmesi gereken bazı sorunlar vardır.
Ancak Basel II dönüşümü için problem teşkil etmeyecektir. Denetleyici ve
düzenleyici hukuk Basel II çerçevesindeki yeni düzen için hazır durumdadır.
Türev
enstrümanlar
piyasası
için
de
temel
adımların
atılması
gerekmektedir. 231
5.1.4.Düzenleyici Yapı
 Herhangi bir düzenleme yayınlanmadan önce, UFM tarafından her
zaman piyasa oyuncuları ile tartışmaya açılmalıdır.
230
231
Deloitte, a.g.e., s.62.
Delo,tte, a.g.e., s.63.
206
 Düzenlemeler konusunda BDDK çok önemli adımlar atmıştır, ancak
türev enstrümanlarına ve bilanço dışı öğeler için halen bazı iyileştirmelerin
yapılması gerekmektedir. 232
 Türkiye’nin en önemli problemi düzenleme lerin çoğunun siyasi olarak
onaylanmasının gerekliliğidir. Bazen onay sürecinde ciddi değişiklikler
yapılmakta ve bu süreç, kanun ve düzenlemelerin uygulama aşamasını
etkilemektedir. Bu konuda onay merciinde konuyla ilgili uzmanların olmaması
ciddi sorunlar yaratmaktadır.
 Döviz kredileri ile ilgili katı düzenlemeler paranın dışarı kaçmasına
sebep olmaktadır. Merkez Bankası yurt içindeki işlemlerde likidite, cari açık
ve döviz kuru kaygılarından dolayı döviz kredilerine izin vermemektedir. Bu
bakış açısı düzeltilmelidir.233
 Vergi alanında da söylendiği gibi, tüm finans işlemleri ile ilgili tek bir
kurumun olması hız, esneklik ve güven konusunda daha etkin olacaktır.
 Düzenleyici kurumlar için çalışan personelin kalitesi son bir kaç yılda
oldukça artmıştır, ancak hala iyileştirmeye ihtiyaç vardır. Piyasada çalışan
deneyimli kişiler; maaş oranlarının ve düzenlemelerin rekabetçi yüzünden bu
kurumlarda çalışmamaktadırlar. 234
 Daha fazla yabancı yatırımcı çekmek için, düzenlemeler daha basit,
uygulanabilir ve kolay anlaşılabilir olmalıdır.
 Güncellenmiş kanun ve düzenlemeler internet aracılığı ile kolaylıkla
erişilebilir olmalıdır.
232
Peker, a.g.e., s.9.
Peker, a.g.e., s.10.
234
Deloitte, a.g.e., s.64.
233
207
 Düzenlemeler gerçek bir problemdir ve eğer önemli iyileştirmeler
yapılmazsa
UFM’nin
Otoritesi’nde
görev
kurulmasını
alacak
güçleştirecektir.
deneyimli
bir
kişinin
Finansal
Hizmetler
gözetiminde
bütün
düzenlemelerin tekrar yazılması gerekebilecektir. 235
 Sigortacılık düzenlemeleri; uluslararası standartlarda, yapılmalıdır.
Düzenleyiciler güçlendiği zaman piyasanın yükselişi de gerçekleşecektir.
 Türkiye’de kurulacak UFM için en uygun ve planlanan yer İstanbul’dur.
Bu nedenle düzenleyici organlar İstanbul’da yer almalıdır.
 BDDK’nın piyasaya karşı olan duyarlılığı yeterli düzeydedir. BDDK
hızlı, sürdürülebilir kararlar ve inisiyatif alabilecek düzeydedir. BDDK’nın
taahhüdü; cari açığın mevcut seviyesi ile önem kazanan Türkiye’de rahatlıkla
iş kurulmasının ve çalışma kolaylığının sağlanmasıdır. 236
5.1.5. İnsan Kaynakları
 Genç ve potansiyel iş gücünün niteliklerini arttıracak bir eğitim
reformunun yapılması şarttır. Aksi takdirde nüfus yoğunluğu avantajdan çok
dezavantaj oluşturacaktır.
 Türkiye’nin en önemli avantajlarından biri, özellikle ticari bankac ılık
alanında nitelikli iş gücüne sahip olmasıdır. Ancak ticaret ve finans
sektöründeki nitelikli ara personel eksikliği gözden kaçırılmamalıdır.
 Yüksek enflasyon oranı ve yaşanan ekonomik krizler nedeniyle, ucuz,
deneyimli ve eğitimli bir iş gücüne sahibiz. Uluslararası alanda, bu konudaki
tek rakibimiz Meksika’dır. 237
235
Deloitte, a.g.e., s.65.
Deloitte, a.g.e., s.65.
237
SERPAM, a.g.e., s.11.
236
208
 New York ve Londra’da finans sektöründe çalışan deneyimli iş
gücümüzün Türkiye’ye geri dönüşünü sağlayacak bir yol bulunması
gerekmektedir.
 Sektördeki
insan
kaynakları
profili,
diğer
sektörler
ile
karşılaştırıldığında, nitelikli insan gücüne sahip olunduğu görülmektedir.
Ancak FM olunması durumunda artacak ihtiyacı karşılamak için önlemler
alınmalıdır.
 Kadın çalışan sayısı düşüktür. Kadınların çalışması teşvik edilmelidir.
 İstanbul nitelikli iş gücü, gelir yaratma potansiyeli, imaj ve eğitim
konularında iyi durumdadır.
 Yabancı yatırımcılara göre operasyonları yürütecek yerel piyasaları
bilen yeteri kadar insan bulunmamaktadır. Özellikle analist olarak çalışacak
yeterli çalışan bulunamamaktadır. 238
 Uluslararası bağlantısı olan sınırlı sayıdaki avukat, yalnızca tanınmış
firmaların taleplerini karşılamaya yetmektedir.
239
5.1.6.Eğitim
 Avrupa ülkelerinin çoğu ile karşılaştırıldığında, Türkiye’nin üniversite
eğitim kalitesi çok daha iyi düzeydedir.
 Ekonomi alanında eğitim veren okulların sayısı yeterli değildir. Eğitim
yeniden
yapılandırılmalı
ve
derslerine ağırlık verilmelidir.
238
SERPAM, a.g.e., s.12.
Deloitte, a.g.e., s.66.
239
üniversitelerin
müfredatlarında
ekonomi
209
 Finans merkezinin en büyük katma değeri hukuk, eğitim ve
uluslararası bilinirlik alanında olacaktır. 240
 Uzun vadede finans bilinirliğini artırmak için ilkokul seviyesinden
başlayan aşamalı bir eğitim müfredatı oluşturulmalıdır.
 UFM’de çalışacak deneyimli yabancıları ülkeye çekmek için, sağlık,
eğitim ve yaşam kalitesi arttırılmalıdır. Özellikle uluslararası entegrasyonu
olan okul sayısının artırılması gerekmektedir.
 Özel beceriler için yeterli sayıda eğitim ve okul bulunmamaktadır
(teknik ve meslek okulları gibi). Bireyler, akademik olmadığı sürece
eğitimlerini sürdürememektedirler. 241
 Eğitimler
sadece
finans
sisteminde
çalışacak
kişilerle
sınırlı
olmamalıdır. FM olmak aynı zamanda bir imaj meselesi olduğu için, bu
projeyle doğrudan ya da dolaylı ilişkili her kesime; ilişkileri çerçevesinde bir
eğitim verilmelidir.
5.1.7.Fiziki Altyapı
 İstanbul en önemli altyapı sorunu trafiktir. Trafik sorununu çözecek
ulaşım altyapısının oluşturulması şarttır.
 Uluslararası karşılaştırmalarda gayrimenkul, ulaşım ve yaşam kalitesi
açısından İstanbul alt sıralarda yer almaktadır. Kaliteli işyeri ve konut arzının
arttırılması şarttır. Bu konuda son dönemde önemli mesafe kat edilmiştir.
240
241
Deloitte, a.g.e., s.68.
Deloitte, a.g.e., s.69.
210
 Maslak bölgesi depreme çok dayanıklı bir bölgedir. Şehrin kuzey tarafı
diğer bölgeler ile karşılaştırıldığında daha güvenlidir. Deprem için, farklı
kombinasyonları değerlendirilmelidir. 242
 İstanbul taşımacılık için bölgesel bir dağıtım merkezi olmaya
başlamıştır. Taşımacılık faaliyetleri organizasyonel ve fiziksel olarak yeniden
yapılandırılmaktadır. Bu birimler ağırlıklı olarak Ambarlı gibi limanlara yakın
olacak şekilde planlanmaktadır. 243
 20 yıl sonrası için finans merkezi bölgesi olarak Maslak uygun bir yer
değildir ve 20 yıl süresince rehabilite edilmesi gerekmektedir. Bu yüzden
ilerleyen dönemde şehrin farklı bir bölgesinde finans merkezi kurulması
planlanmalıdır. 244
 Deniz hatları, ana yollara paralel şekilde işlemeleri sebebiyle uygun
değildir ve yapılmakta olan raylı ulaşım sistemleri ile rekabet etmesi
gerekecektir. 245.
 Okulların mevcut düzenlemeleri yabancılar için uygun değildir. Ülkeye
gelecek yabancılar için bu önemli bir seçim kriteri oluşturacaktır.
 Ayrı bir fiziksel alanda yer alma veya bir simge bina inşası, finans
merkezi yapısına yardımcı olabilir ancak zorunlu değildir. Önemli olan
finansal işlemlerin etkin şekilde yapılacağı sistemi oluşturabilmektir.
 İstanbul gibi bir şehir için iletişim altyapısı kötü durumdadır. Veri
iletişimi sorunludur. Dijital altyapı ve telekomünikasyon iyi durumda değildir.
Bir finans merkezi için veri transferi hızı çok yavaştır. 246
242
Deloitte, a.g.e., s.70.
TSPA KB,a.g.e., s.32.
244
TSPA KB, a.g.e., s.33.
245
Çev ik, a.g.e., s.321.
246
TSPA KB, a.g.e., s.34.
243
211
 Uluslararası takas işlemlerinin yapılabilmesi için ilgili kurumların
uluslararası standartlara uygun yapılandırılması gerekmektedir.
5.1.8.İmaj
 Finans hizmetlerine özgü markalaşma stratejisinin oluşturulması
gerekmektedir. İstanbul’un bir kültür ve sanat kenti olması dışında, bir finans
kenti olduğu benimsetilmelidir.
 Türkiye kesinlikle marka ve imaj için yatırım yapmalıdır. Mevcut imajın
İFM konseptini destekleyecek şekilde genişletilmesi gerekmektedir.
 80’li yıllardan itibaren büyük
gelişme gösteren pazarlama
ve
markalaşma çalışmalarına rağmen, Türkiye tam bir marka olabilmek için
uzun bir süre bu konuda ilerlemeye devam etmelidir.
247
 Türkiye’nin marka imajı son on yılda çok büyük değişim göstermiştir.
Eğer bu gelişmeyi aynı şekilde gelecek on yılda da gösterme şansımız olur
ise, markalaşma ile ilgili sorunlarımızın birçoğunu çözmüş olacaktır. Hukuk
sistemi, güvenlik teşkilatı ve hükümet imajı en önemli marka imajı
unsurlarıdır. Kopenhag ve Maastricht kriterlerini yerine getirilmesi imaj
açısından olumlu olacaktır. 248
 İFM imajının desteklenmesi için güçlü bir halkla ilişkiler çalışması
yapılmalıdır.
 İstanbul’a yılda 5.500.000 turist gelmektedir. İstanbul kültür turizmi ve
aktiviteler konusunda güçlendirilmelidir.
247
248
Deloitte, a.g.e., s.70.
Deloitte, a.g.e., s.71.
212
 Kongre turizminde İstanbul 25. Türkiye ise 33. sırada bulunmaktadır.
Bu sıralamada daha üst seviyelere çıkılması faydalı olacaktır.
 İspanya’nın pazarlama ve reklam modeli incelenmelidir. İstanbul,
Madrid örneğinde olduğu gibi bir marka olmalıdır. 249
 Markalaşma
için, işin büyüklüğü
üzerinde
durulmalıdır. Erişim
kolaylığı, İstanbul’un % 50’sinin orman oluşu, şehir için yeterli su kaynağının
olması, yeni alanların inşa ediliyor olması, şehir dışında bilgi teknolojileri,
sanayi, yeni kültürel ve sosyal merkezlerinin kuruluyor olması konularının
üzerinde durulmalıdır.
250
 Yabancılara karşı davranışların, ülke imajına olumlu katkı yapacak
şekilde olması sağlanmalıdır.
 Ülkemizde çalışacak ve çalışmakta olan yabancıların ve ailelerinin
rahatça yaşayabileceği sosyal ortamlar oluşturulmalıdır.
 Türkiye’ye ve İstanbul’a karşı uluslararası yaklaşım çok hızlı bir şekilde
olumlu yönde değişmiştir, ancak iş dünyasının desteğini arkasına alarak
planlı bir şekilde sürdürülmelidir.
 İstanbul Frankfurt ile hayat kalitesi bakımından karşılaştırıldığında
daha iyi durumdadır. Kullanılan ikinci dil olarak İngilizcenin yaygınlığı
bakımından İstanbul, Paris’e kıyasla daha iyi durumdadır. 251
249
Deloitte, a.g.e., s.71.
Deloitte, a.g.e., s. 72.
251
Yılmaz, a.g.m., s.150.
250
213
5.1.9. İstikrar Ortamı

UFM fizibilitesi için en önemli iki nokta istikrar ve yönetimdir.
 Ekonomik istikrar, politik istikrar ile birlikte ilerlemeye devam etmelidir.
Yönetimler değişse bile uygulanacak ekonomi politikalarında bir istikrar
sağlanmalıdır. Yatırımcının güven duyacağı ve beklenmedik durumlarla
karşılaşılmayacağına inandığı bir ortam oluşturulmalıdır.
 Güven
ve
gizlilik
oluşturulmalı
ve
bunlar
sistem
tarafından
desteklenmelidir.
 Mortgage ve sigortacılık piyasaları; fiyat istikrarını oluşturulması
gereken gelişmekte olan finans alanlarıdır. Menkul kıymetleştirme de
gelişmekte olan ve fiyat istikrarının sağlanması gereken bir piyasadır.
252
 Şirket tahvillerinde söz konusu olan bazı vergi uygulamalarını ortadan
kaldırılması gerekmektedir. 253
 Yabancı yatırımcılar için en etkili unsurlar pazar büyüklüğü, insan gücü
ve henüz yeterince gelişmemiş piyasaların kazanç potansiyelidir. Tüm bunları
yabancı yatırımcılar pozitif olarak algılasa da, politik ve ekonomik istikrardan
emin olamadıkları sürece ikinci planda kalmaktadır.
 Enflasyon ve faiz oranlarında istikrara odaklanılmalıdır.
252
Hakan, Özy ıld ız, “ Kamu B ankal arını Taşımakla İstanbul Finans Merkezi Olabilir mi?”, s. 8
Yener, Çoşkun, “ Ek onomi, Politik ve Düzenlemenin Gücü İstanbul ’u Fi nans Merkezi
Yapabilir mi?”, Mü lkiyeliler Birliği Yayın ları, Ankara, 2011, s. 531
253
214
 İstanbul’un finans merkezi olabilmesi için, altyapı, hukuk, iletişim,
ulaşım ve eğitim düzeyleri üst seviyelere getirilmeli ve hepsinden önemlisi
politik ve ekonomik istikrar sağlanmalıdır.
 Uygulamaya
konulacak
yeni
düzenlemeler,
dışlama
etkisi
yaratmayacak şekilde piyasa yönlü olmalıdır.
 Türkiye hala riskli bir ülkedir. Ancak son olaylara rağmen politik açıdan
çok riskli görülmemektedir. 254
 Uzun vadede sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlanmalıdır.
5.1.10. İstanbul’un Potansiyeli
 Türkiye’nin büyük bir potansiyeli vardır. İstanbul kolaylıkla bölgesel
merkez olabilir. Türkiye’nin; nitelikli iş gücü, düşük maliyet avantajı, coğrafi
konumdan dolayı erişebilirlik gibi çeşitli avantajları vardır.
 Hangi
ülkelerin ve kurumların UFM’nin Türkiye’de kurulmasını
desteklediğinin öğrenilmesi ve stratejimizin buna göre yeniden belirlenmesi
gerekmektedir. Strateji bu kurumların yaratabileceği katma değerler de göz
önünde bulundurularak yürütülmelidir. 255
 Türkiye’deki tasarruf oranı düşüktür, bu yüzden de burada ciddi bir
potansiyel vardır. Özellikle uzun vadeli tasarrufların artırılmas ı hususunda
çalışılmalıdır. Bireysel emeklilik sisteminde yapılan son düzenlemeler ve
mortgage kredileri bu konuda atılmış adımlardandır.
254
255
Coşkun, a.g.e., s.533.
Coşkun, a.g.e., s.533.
215
 Mortgage, sigortacılık, şirket tahvilleri, KOBİ kredileri; potansiyeli olan
fon kaynaklarıdır. Şirket tahvillerinin yaygınlaşması hususunda
yasal
düzenlemeler yapılmaktadır, ancak devlet tahvillerinin yaygınlığı bu alandaki
en büyük engeldir.
 Türkiye’de hem bankacılık hem de sigortacılık sektöründe ciddi bir
büyüme potansiyeli vardır ve her iki alanda da ilerlemeler devam etmektedir.
Sigortacılık sektöründe Lloyd’s gibi bir yapı oluşturulmalıdır. Lloyd’s
sigortacılık birliği, ödediği her 1 pound karşılığında yaklaşık 5 pound’luk bir
prim üretmektedir.
 Uluslararası finans merkezleri için yabancı dil özellikle de İngilizce
önemlidir. Genç kuşak içerisinde yabancı dil bilme konusunda Türkiye iyi bir
konumdadır. Bunun dışında Arap Coğrafyası ve Türk Cumhuriyetleri ile
ilişkilerde de çok önemli bir potansiyele sahiptir.

İstanbul tartışmasız olarak Türkiye’nin finans merkezi olduğunu kabul
ettirmiştir. Türkiye’ye gelen yabancı yatırımlar, sanayi sektörü dışında büyük
bir ağırlıkla İstanbul üzerinden ekonomiye giriş yapmaktadır. Gelen bu
yabancı oyuncular Türkiye’deki ve bölgedeki pazarlarını da yaratmaktadırlar.
 En iyi 10 yatırım bankasından 8’i Türkiye’de yer almaktadır, böylece
beş yıl içerisinde nitelikli finansçılara sahip olacağız.
256
 Coğrafi konumumuz; Ortadoğu, Akdeniz ve Orta Asya devletlerine
kolay erişim sağlamaktadır.
 Türk bankacılık sistemi gelişmiş bir yapıya sahiptir ve birçok avantaj
sunmaktadır. Rakipleri arasında en güçlü ve sağlam bankacılık sektörü
256
Deloitte, a.g.e., s.76.
216
ülkemizdedir. Bu durum hem büyümeyi hem de rekabetle birlikte verimliliği
sağlayacaktır.
 Ekonomik büyüklüğü ve büyüme potansiyeli ile yeni kurulacak bir
merkez için gerekli iç talep şu an için sağlanabilecek durumdadır. Ancak
hedeflenen amaçlara ulaşmak için ülkemizin dünyanın en büyük 10
ekonomisi arasına girmesi gerekmektedir.
 İstanbul’a rakip olabilecek coğrafyada bulunan; Balkanlar, Doğu
Avrupa ve Orta Asya Ülkeleri’nin hiç biri henüz rekabet yaratacak düzeyde
değildir. Türkiye planlı bir çalışma ile bölgesel bir güç konumuna gelebilir. Bu
gelişmeden belki 20-30 yıl sonra küresel bir merkez olma hedefi, çok daha
başarılı olacaktır.
 Mevcut finansal ürünlerin rekabet avantajı yaratması mümkün
görünmemektedir. Şu an ki ürünler, mevcut kurulu merkezlerde işlem
görmekte ve bazıları belirli merkezlerde ki başarı sayesinde bu merkezlerle
özdeşleşmektedir. Bu nedenle şu an için en bakir alan görünen İslami finans
ürünleri hedef olarak seçilebilecek bir konumdadır.
 Türkiye’de Londra veya New York gibi bir uluslararası veya global bir
merkez kurulması bugün için olası görülmemektedir, ancak niş (bölgesel) bir
merkez olabilir. Dubai örneği de bunu göstermektedir. Büyük yatırımlara ve
sermaye desteğine karşın; bölgesel bir merkez olarak kurulmuştur. İstanbul
en azından başlangıç hedefi olarak, bölgesel bir merkez hedefi koymalıdır.
SONUÇ
İstanbul’un uluslararası finans merkezi olarak konumu her geçen yıl
iyileşmekle birlikte bu konuda yapılması gereken çok şey olduğu da açıktır.
İstanbul mevcut konumunu gün geçtikçe iyileştirse bile asıl rekabeti
yaşayacağı şehirlerle kıyaslandığında hala geri planda kalmaktadır. İstanbul
için Varşova veya Atina gibi şehirler rakip alınacaksa bu hedefe ulaşmak
kolaydır ve hali hazırda bu şehirlerden daha iyi bir konumdadır. Ancak hedef
Madrid, Dublin, Dubai veya Sydney gibi şehirler ise veya Londra, New York,
Hong Kong gibi en üst nokta ise yapılması gereken çok şey vardır.
Uluslararası alanda önemli ölçüde borcu olan bir kamu ve özel kesime sahip,
yakın tarihine kadar siyasi ve ekonomik geçmişi istikrardan uzak, fazlasıyla
çalkantılı ve sürekli yeni gelişmelerle karşılaşan bir Türkiye’de uluslararası
arenada ve hatta kendi bölgesinde;
ekonomik, kültürel ve siyasi olarak
mevcut finans merkezlerinin yarattığı etkiyi kısa vadede beklemek içinde
bulunduğumuz zaman için iyimserlik olur.
İstanbul’un Avrupa, Amerika ve Asya Kıtasındaki finans şehirlerine
karşı tarihsel olarak bazı dezavantajları vardır. Bu bölgelerdeki şehirlerin
yükseliş dönemi İstanbul için; Osmanlı İmparatorluğunun gerileme ve çöküş
dönemindeki, Türkiye Cumhuriyeti’nin ise kuruluş dönemindeki sıkıntılara
denk gelmektedir. Bu durum bugün kurulu bulunan finans merkezlerinin elde
ettiği tecrübe ve bunun sonucunda oluşan imaj etkisini kazanmak için
atılması gereken daha çok adım olması sonucunu doğurmaktad ır. İstanbul
hem mevcut merkezlerle hem de yakın zamanda kurulan veya kurulması
planlanan merkezlerle de rekabet etmek zorundadır. Bu ancak uluslararası
kriterlere uygun bir planlama ve zamana yayılarak yapılabilecek bir iştir.
İstanbul’un yadsınamaz bir potansiyeli vardır, ancak bu potansiyel aynı
zamanda bazı alanlarda yeterli gelişme olmadığının da göstergesidir.
218
İstanbul’un potansiyeli hem olumlu hem de olumsuz yapıyı bir arada
bulundurur.
İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması çalışmaları mutlaka
“ülke” ve “İstanbul” olarak iki boyutu içermelidir. Ülke boyutlu çalışmalarda
stratejik yapı çok önemlidir. Ülkenin uluslararası yatırım kamuoyuna güven
vermesi çok önemli bir unsurdur. Bunun için de insan haklarından
özgürlüklerin
geliştirilmesine,
hukuksal
sistemin
etkinliğinden
yaşam
kalitesinin geliştirilmesine, mutluluk endeksinin yükseltilmesinden fiziksel
güvenliğe,
refah
düzeyinin
yükseltilmesinden
toplumsal
yapının
geliştirilmesine, çalışma disiplini kültüründen etik değerlere uzanan geniş
kapsamlı çalışmalar yapılması gereklidir. İstanbul düzeyindeki çalışmalar ise
çalışma
ortamlarının
iyileştirilmesinden
boş
zamanları değerlendirme
olanaklarına, içsel ve uluslararası ulaşım sistemlerinin etkinliğine, fiyat
istikrarından ofis ve konut kira düzeylerine, vergilerden sosyal güvenlik
primlerine, karların ve fonların yurtdışına aktarılmasından teşvik sistemine
kadar değişik türde çalışmalar yürütülmelidir. Uluslararası finans merkezi
olmak her şeyden önce global toplumun istikrarlı bir üyesi olmaya , global
gelişmelerle aynı düzeyde ve doğrultuda gelişme göstermeye, global kamu
oyunun güvenine, vatandaşların ve Türkiye’de çalışan, yaşayan, ticari veya
turistik nedenlerle Türkiye’de bulunan insanların mutlu olmalarına, Türkiye’de
yaşamaktan ve çalışmaktan memnun olmalarına bağlıdır
İstanbul’a rakip olacak en yeni şehir Dubai’dir. Dubai Finans Merkezi
tarihi bir geçmişi olmadan yeni kurulan bir merkezdir. Bu bakımdan yeni
kurulacak merkezler için örnek alınabilir. Ancak Dubai, arkasına aldığı Arap
sermayesi desteği, hemen her alanda girişilen ve yüksek maliyeti olan imaj
çalışmaları, lüks yaşam standartları için yapılan yatırımlar ve gelişmiş ülke
piyasalarında düşen kar marjları nedeniyle , fonların yeni rotalar araması gibi
nedenler bir araya gelerek finans merkezi olmuştur. Yatırım araçlarının
çeşitlendirilmesi ve niche tarzı (İslami finans ürünleri üzerine) bir finans
merkezi olabilmesi için Dubai’nin de zamana ihtiyacı vardır. İstanbul Dubai’ye
219
karşı tarihsel bir avantaj sahibi olsa bile; Arap sermayesi gibi büyük bir
kaynağa sahip değildir. İstanbul için yapılacak imaj ve altyapı yatırımları da
Dubai örneğindeki kadar büyük olmayacaktır. Bu nedenle İFM Projesinde
atılacak adımlar doğru seçilmelidir. Global kriterlere uygun hazırlanan
“Strateji ve Eylem Planı” kararlılıkla uygulanmalıdır. Finans merkezi olmanın
kolay ancak yatırımcılar tarafından bunun kabul edilmesinin zor olduğu
düşünüldüğünde İstanbul’un zamana ihtiyacı olduğu asla unutulmamalıdır.
İstanbul’un finans merkezi haline getirilmesi projesi, sadece bir
kurumun işi olmamalıdır. İçinde kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör
kuruluşlarından, sivil toplum örgütlerinden yani tüm paydaşlardan oluşan
ortak bir akıl ile başarı sağlanacaktır. Daha çok konjonktürel nedenler ve son
dönemde ki siyasi cazibesi nedeniyle gündeme getirilen, henüz içsel
dinamiklerinin zayıf olduğu açık olan İstanbul’un finansal merkez olması
projesinin;
sadece
düzenlemeci
bir
yaklaşım
çerçevesinde
hayata
geçirilmesinin gerçekçi olmadığı görülmektedir. Global şehirler ve finans
merkezlerine kıyasla İstanbul’un mevcut konumunu doğru belirlemek en
önemli önceliktir. İFM Projesi çalışmaları uzun vadeli olarak ele alınmalı ve
başarı
isteniyorsa
ulusal
bir
politika
haline
getirilerek
uygulamaya
konulmalıdır.
Bugün ve yakın gelecekte de önemli ölçüde değişmesi beklenmeyen
koşullar dikkate alındığında İstanbul’un küresel bir finansal merkez olma
iddiası şu an için çok gerçekçi değildir. İFM strateji belgesinde de belirtildiği
üzere daha gerçekçi olan belki de önce bölgese l merkez olma hedefi ile işe
başlanmalıdır.
220
KAYNAKÇA
ALP, Ali ve OĞUZ, Fuat; Yeni Finansal Düzen Krizlerin Sonu mu?,
İstanbul, Doğan Kitap Yayınları, 2012
APAK, Sudi ve ELVERİCİ, Görkem; İstanbul’un Finans Merkezi Olması
Projesinin Değerlendirilmesi, “Muhasebe ve Finansman Dergisi”, Sayı 38,
Nisan, 2008, s.9-20.
AYDOĞAN, Durmuş; “Çerçeve Dergisi”, Mart 2009, s.120-121.
BAYKAL, Esra; İstanbul Bölgesel Finans Merkezi Olma Yolunda, “Makale
Bankası”, 2004.
BULU, Melih ve ERASLAN, Hakkı; Elmas Modeli ile Ankara Bilişim
Kümelenmes: Rekabet Analizi Notları, “İstanbul Ticaret Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi”, Yıl:5 Sayı:9 Bahar 2006/1, İstanbul, 2004, s.49-66.
CASSIS,
Youssef;
A History
of International Financial Centres,
Cambridge University Press, 2006.
ÇEVİK, Fatih; Uluslararası Finans Merkezleri, Ülke Ekonomilerine
Katkıları ve İstanbul'un Potansiyeli, İstanbul, İTO Yayınları, 2009.
ÇITIR, Halim; Küreselleşme ve Türkiye’ye Etkileri, “Çağın Polisi Dergisi”,
İstanbul, 2009.
ÇOBAN, Orhan; Bilgi Toplumunda Eğitimin Verimlilik ve İktisadi Büyüme
Üzerine Etkileri: Teorik Bir Analiz, I. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim
Kongresi Bildiriler Kitabı, Kocaeli, 2002.
ÇOŞKUN, Prof. Dr. Necat ve diğerleri; Türkiye’de Bankacılık Sektörü,
Piyasa Yapısı, Firma Davranışları ve Rekabet Analizi, İstanbul, TBB
Yayınları, 2012.
221
Deloitte Danışmanlık A.Ş.; İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi Olma
Potansiyelinin Değerlendirilmesi, İstanbul, TBB, 2009.
ÇOŞKUN, Yener, Ekonomi, Politik ve Düzenlemenin Gücü İstanbul’u
Finans Merkezi Yapabilir mi?, Mülkiye Yayınları, Ankara, 2011
Deloitte Danışmanlık A.Ş.; Finansal Merkezlerin Değişen Görünümü,
İstanbul, Deloitte yayınları, 2008.
DPT; Altyapı Çalışma Grubu, Ankara, 2009.
DPT; Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Çalışma Grubu, Ankara, 2009.
DPT; Finansal Ürün Hizmet ve Çalışma Grubu, Ankara, 2009.
DPT; Hukuk Çalışma Grubu, Ankara, 2009.
DPT; İnsan Kaynakları Çalışma Grubu, Ankara, 2009.
DPT; İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı,
Ankara, 2009
DPT; Tanıtım ve İmaj Çalışma Grubu, Ankara, 2009.
DPT; Vergi Çalışma Grubu, Ankara, 2009.
EREN, Okan; TCMB Ekonomi Notları, Ankara, 2013.
Financial Times; Istanbul as a financial centre, May, 2010
IMF Paper Background; Offshore Financial Centres, IMF, 2000.
İTO; Bölgesel Finans ve Hizmet Merkezi İstanbul, İstanbul, İTO
Yayınları, 2000.
222
KAMİL, Turan; Küreselleşen Çağımız ve Çalışma Hayatı, “Kamu-iş
Dergisi”, cilt 3, Sayı 3, Ocak, 1994.
KAPLAN, Caner; Finansal Yenilikler ve Piyasalar Üzerine Etkileri:
Türkiye Örneği, İstanbul, Lale Yayınları, 1999.
KARACASULU, Nilüfer; Teknoloji ve Transferi, İzmir: Dokuz Eylül
Üniversitesi, 1987.
KORUKÇU, Ünal; Uluslararası Bir Finans Merkezi Olarak İstanbul,
Bankacılar Dergisi, 1997, s.21-25.
Long Finance; City of London, Londra, 2007-2012.
İstanbul Üniversitesi, “Madencilik ve Yer Bilimleri Dergisi”, İstanbul, 2011,
s.25-27.
OKSAY, Suna; Finansal Piyasalarda Yeni Yasal Düzenlemeler İhtiyacı ve
Türk Finans Sistemi, 2012, s.1-8.
ÖKTE, Işık; İFM Projesinin Değerlendirilmesi, “Ses Türkiye Dergisi”, 2011,
s.1-11.
ÖNAL, Mehmet; Türk Silahlı Kuvvetlerinin Bölgesel ve Küresel Barışa
Katkıları, “Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi”, 2010.
ÖZEY, Ramazan; Türkiye’nin Coğrafyası ve Jeopolitiği Neden Önemlidir,
İstanbul, Semerkant Yayınları, 1999.
ÖZEL, Saruhan; Finans Merkezi Olmak İçin Yapılması Gerekenler,
İstanbul, Denizbank Yayınları, 2011.
PEKER, İbrahim; İUFM Projesi: Piyasalar ve Enstrümanlar Komitesi,
2012.
223
SERPAM; İstanbul Bölgesel ve Uluslararası Finans Merkezi, İstanbul, ,
2012.
Global İş Yapma Performansı, “Ses Türkiye Dergisi”, 2011, s.15-17.
ŞAHİN,
Adem;
Dünya
Ekonomisinde
Küreselleşme
ve
Bölgesel
Entegrasyonlar,İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, İstanbul, 2008.
TAŞDEMİR,
İnci; Uluslararası Finans
Merkezi Olarak
İstanbul'un
Yapılanması ve Finans Kümelenmesi, İstanbul, İTO Yayınları, 2008
T.C. AB Bakanlığı; Finansal İşlem Vergileri ve AB Uygulamaları, Ankara,
2012.
T.C. Dış Ticaret Müsteşarlığı; Dış Ticaret ve Türkiye, Ankara, 2009.
T.C. Ekonomi Bakanlığı; Uluslararası Doğrudan Yatırım Raporları 2011,
Ankara, 2012.
T.C. MEB; Sermaye Piyasası Faaliyetleri, Ankara, 2011.
TSPAKB, “Bölgesel Finans Merkezi Olarak İstanbul’un Karşılaştırmalı
Konumu”, İstanbul, Aralık, 2007
TSPAKB; Avrupa’da Enerji ve Karbon Borsaları, İstanbul, 2009.
TSPAKB; Global Finans Merkezleri ve İstanbul, İstanbul, 2007.
TSPAKB; Finansal Piyasalar Raporu, İstanbul, 2012.
TÜSİAD; Sermaye Piyasaları Çalışma Grubu Ekonomik ve Mali İşler
Komisyonu: Finansal Piyasa Derinliği, İstanbul, 2009.
ULENGİN, Prof. Dr. Füsun, EKİCİ, Doç. Dr. Şule Önsel, KARAATA, Selçuk;
Türkiye’nin Küresel Rekabet Düzeyi, İstanbul, Sedefed Yayınları, 2002.
224
Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi Basın Bilgi Notu,
2010.
UNCTAD; World Investment Report, New York, 2001.
YAM, Joseph; Competition and Cooperation Among Global and Regional
Financial Centres, 2008.
YILMAZ, Hüseyin; İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezleri ile Rekabet
Düzeyinin Saptanmasına Yönelik Bir Çalışma, 2011.
www.ekodialog.com
www.freedictionary.com
www.businessdictionary.com
www.genbilim.com
www.ita.doc.gov
www.tuik.gov.tr
www.onedio.com
www.tbb.org.tr
www.imkb.gov.tr
www.vob.org.tr
www.iab.gov.tr
Download