Değerden Kopuk Bir Siyaset Felakettir Ahmet ŞİŞMAN | Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İ nsan hayatını eşit ölçüde kuşatan bir kavram çifti meydana getirin denilse herhalde bu değer ve siyasetten başka bir şey olmazdı. Bir anlam dünyasında yaşıyoruz ve bu anlamların oluşması, benimsenmesi ve aktarılması hep bir değerin ifadesi. Toplumsal bir yaşantı sürdürüyoruz ve bir diğer insanla aramızda kurduğumuz ilişki ya da çeşitli toplumsal tercihlerin kendisi siyasetten bağımsız şeyler değil. Değerler ve siyaset tüm yaşamımızı kuşatan ve belirleyen biri anlamlar dünyasına diğeri ise eylemler dünyasına ait iki kavram. Değerin anlamı siyaseten eylenmesinde ve siyasetin anlamı değerleri tesis etmesinde yatarken günümüz dünyasında bunlar arasındaki bağın giderek koparıldığına şahit oluyoruz. Özelde kendi tecrübemizde genelde bugün içinde bulunduğumuz dünya ölçeğinde değerlerden kopuk siyaset anlayışının az ya da çok sıkıntılarını yaşıyoruz. Yirminci yüzyıl insanlığa çok şeyler öğretti. Yıkımları büyük, acıları derin oldu. Yüzyıl başında insanlık hummalı bir sevdaya kapılıp siyaseti değerlerden kopararak güç temerküzü üzerine kuracak bir yapılanmaya girdi. Daha 6 DEM DERGİ | YIL 2 S AY I 5 fazla güç için duyulan hırs ötekine yönelik hınca dönüştü ve büyük felaketlerin kapısı aralandı. Yirminci yüzyılın çeşitli nedenlerle insanlığa maliyeti yaklaşık iki yüz milyon insan olmuştur. Şimdi yirmi birinci yüzyılın başındayız ve geride bıraktığımız yüzyıla bakacak olursak ondan pek de ders alındığı söylenemez. 11 eylül saldırıları ile başlayan süreçte dünyanın çeşitli yerleri tekrar ateşe verildi ve milyonların kan ve göz yaşı gün be gün akmaya devam ediyor. Dünyanın bu genel durumu yanında biz İslam dünyasında da siyaset ve değer konusunda hem kendimize hem de insanlığa yeni bir soluk getirecek adım ve atılımlar konusunda sorunlar yaşadığımızda bir gerçek. Yüzyılın başında İslam Coğrafyası büyük ölçüde sömürge konumuna düşürülmüş ve bu sömürgeler yüzylın ortalarına doğru bağımsızlıklarını elde ettiklerinde ise sağlıklı bir siyasal yapılanmanın oldukça uzağına düşmüş bir görüntü veriyorlar. Oysa bir model olarak Hz. Muhammed kendisine verilen görevin başlangıcından itibaren insanlığa yeni bir soluk getirecek değerlerin yine insanlara en doğru bir siyasa ile ulaştırılması konusunda büyük bir hasasiyetin altını çiziyordu. Adım adım zulmün ortadan kalktığı ve adaletin tesis edildiği bir toplum ve siyaset anlayışının inşası sözkonusuydu. Bir İslam Filozofu olarak Farabi’ye baktığımızda Hz. Muhammed’in bu duruşunun izlerini taşıyan bir siyaset anlayışını Medinetü’lfazıla şeklinde işlediğini ve sadece kendinden olanı değil tüm insanlığı kuşatacak bir adalet siyasetini gündeme getirdiğini görüyoruz. Öte taraftan yaşanan siyasi olumsuzluklar karşısında İslam alimleri vakur duruşlarıyla bugüne ulaşan mesajlarını haykırmaktaydılar. Kendi özelimizde de durum pek farklı değildir. Cumhuriyet Türkiyesi bir var oluş mücadelesinin eseriydi. Anadoluda Müslüman bir toplumun var oluşunun mücadelesi. Lakin Said Halim Paşa’nın da vazıh bir şekilde ifade ettiği gibi Osmanlı son döneminden itibaren güdülen siyaset kendi değerlerimiz üzerine yükselen bir derinlikten yoksun olduğu için toplum ve devlet arasında giderek derin bir uçurum oluşturuyordu. Toplum devlete yabancılaşıyor devlet topluma ve değerlerine yönelik yukarı- Değerler ve siyaset tüm yaşamımızı kuşatan ve belirleyen biri anlamlar dünyasına diğeri ise eylemler dünyasına ait iki kavram. Değerin anlamı siyaseten eylenmesinde ve siyasetin anlamı değerleri tesis etmesinde yatarken günümüz dünyasında bunlar arasındaki bağın giderek koparıldığına şahit oluyoruz dan aşağı bir değişimin siyaseti- şatacak bir siyasete muhtaç gö- ni güdüyordu. İmparatorluğun rünüyor. Bu siyasetin değişmez yıkılmasının travması ve onun özelliği ise değerler üzerine yük- küllerinden yeniden bir devlet selen bir siyaset olması olacaktır. inşa etmenin zorluğu düşünül- İnsanlığın değerlerine sırt çevirip düğünde bunlar bir ölçüye kadar daha fazla güçlü olmaya yönelik anlaşılabilirse de yaşanan tarihsel güdülen siyaset, felaketlere kapı sürecin siyaset ve değer ilişkisine aralıyor. Devleti ve siyasetini bu dair kısır tartışmalarını defaatle şekilde örgütleyen yapılar hem tekrar etmemizin hiçbir haklı ge- kendi toplumuna hem de insan- rekçesi olamaz. lığa yabancılaşıyor. Bugün gerek biz müslümanlar Tüm bu tartışmalar biraz da ez- gerekse insanlık kadim İslam şe- berlerimizi bozmak ve bildiğimi- hirlerinde tecrübe edilen birlikte zi sandığımız kavramlar üzerine yaşama tecrübesini tekrar ya- tekrar düşünmekten geçiyor. Biz Ensar Vakfı olarak bu idrak ile faaliyetlerimizi yürütmeye ve tüm insanlığa bu anlamda katkı sağlamak amacıyla değerler üzerine çalışmalarımızı yoğunlaştırmaya gayret ediyoruz. Değerlerin eğitiminden onlarla ilişkili konuların çeşitli düzeylerde ele alınmasına ve bunların yayına dönüştürülmesine yönelik faaliyetlerimiz devam ediyor. Tüm bu çalışmaların sadra şifa olmasını ve bu alandaki tartışmalara bir açılım sağlamasını temenni ediyoruz. Gayret bizden tevfik Allah’tan. YIL 2 S AY I 5 | D E M D E R G İ 7