YUVA, KREŞ VE OKULLARDA İSHAL İshalin tanımı çocuğun yaşına ve tuvalet alışkanlığına göre değişir. Genel olarak normalden daha sık ve daha sulu dışkılamaya ishal denir. Birçok bakteri, virüs ve parazitler ishal yapabilir ayrıca gıda alerjileri ve antibiyotik kullanımı da ishal sebebi olabilir. İshalin sebebine bağlı olarak ateş, bulantı kusma, karın ağrısı, baş ağrısı, halsizlik gibi şikayetlerde ishale eşlik edebilir. Sebebi ne olursa olsun tuvalet terbiyesi kazanmamış ishali olan çocuklar okula, yuva ve kreşlere devam etmemelidir. İshale neden olan mikroplar genellikle gıda ve sulardan bulaşır. İnsandan insana bulaşma hijyenik kurallara dikkat etmemek ve dışkıyla kirlenmiş eller- eşyalar yoluyla olur. Eğer okul-kreşten sorumlu kişiyseniz: • İshalli çocuğu veya personeli şikayetleri düzelene kadar okuldan uzaklaştırınız. • Çalışan personelin iyi bir el yıkama alışkanlığına sahip olmasını sağlayınız ve sık sık el yıkama uyarılarınızı ve eğitimlerinizi tekrarlayınız – hatırlatınız. • Tuvaletten önce, tuvaletten sonra, bir çocuğa tuvalette yardım ettikten sonra, çocuğun altını değiştirdikten sonra, yemekten önce, servisten önce öğrenci ve personelin el yıkamasını sağlayınız. • El yıkama koşullarının oluşmadığı ortamlarda ıslak mendil, el dezenfektanı yada kolonya yada %70 alkol aynı işi görür. • Tuvaletler, banyo, mutfak, mutfak gereçleri, dolaplar, yemekhane, servis bankosu, oyun odası, Oyuncaklar, park gibi alanların her gün uygun şekilde temizlenmesini sağlayınız. Bu amaçla bir kova suya katılan 1 su bardağı normal çamaşır suyu güvenilir bir temizlik ve hijyen sağlar. • İshalli çocukla teması olmuş personel ve diğer çocukları izleyiniz. Şikayeti olanları ailelerine ve doktora bildiriniz. • 48 saat içinde bir sınıfta iki veya daha fazla ishal vakası görülürse tıbbi yardım isteyiniz. • İshal ve ateşi olan çocukların uygun tıbbi bakım aldıklarından emin olunuz. Eğer veli iseniz : • İshal olan çocuğunuzu okula göndermeyiniz. • İshalle beraber: o Ateş varsa, o Bulantı, kusma varsa, o Çocuk tuvaletten çıkamıyor yada sık aralıklarla azar azar dışkılıyor ise, o Aşırı miktarda ishal ve su kaybı varsa, o Çocuk uykuya meyilli ise, o Koltuk altları ve dili kuru ise, o Şuur bulanıklığı varsa, o İshal kanlı yada sümüklü ise mutlaka doktora başvurunuz. • İshal süresince çocuğun temizliğine ve hijyenine özen gösteriniz. • Doktor tavsiyesi olmadan ishal kesici ilaçlar, antibiyotik ve bilmediğiniz ilaçlar kullanmayınız. KOLERA Bulaşıcı mikrobik akut bağırsak iltihabıdır. Vibrio Cholera bakterisinin sebep olduğu su ve gıdalar ile bulaşan salgınlara yol açan bir hastalıktır. Bakterinin salgıladığı toksin nedeniyle bağırsaklar hızla su kaybeder, saatler içinde aşırı miktarda su kaybı ortaya çıkar, hasta ishal başlamadan önce su kaybına bağlı olarak fenalaşır, halsizlik yorgunluk, bitkinlik arkasından şiddetli ishal başlar. Kolera hastalığı hangi organa yerleşir? Mikrop ince bağırsakları etkiler, bağırsaklarda iltihap yapmaz, ürettiği zehir ile bağırsakların çalışmasını bozar ve çok kısa sürede ince bağırsaklardan litrelerce su dışarı atılır. Su kaybı o kadar hızlıdır ki günde ishal olarak 20 – 30 litre den fazla su kaybedilebilir. Kolera mikrobu nasıl yayılır? Hastalık mikrop ile kirlenmiş su ve gıdaların yenmesi ile bulaşır. Kalabalık ve sanitasyonun bozuk olduğu ortamlar, hijyenik kuralların uygulanamadığı durumlar, temiz su ve kanalizasyonun bozuk olduğu yerlerde salgınlar yapar. Kolera neden tehlikeli bir hastalıktır? Kolera çok hızlı su kaybına yol açtığı için kısa sürede hastanın ölümüne yol açar. Özellikle çocuklar ve yaşlılar koleranın neden olduğu su kaybına tahammül edemezler. Ayrıca hastalık salgın şeklinde ortaya çıktığından kısa sürede birçok kişinin hayatına mal olabilir. Kolera için risk faktörleri nelerdir? Hastalık özellikle 2 – 5 yaş çocuklarda daha sık görülür ayrıca, • Temiz içme sularının olmaması, • Hijyen ve sanitasyon kurallarının bozuk olması, • Kişisel temizliğe özen gösterememek, • Kalabalık kamp ve sığınma ortamlarında yaşamak( mülteci kampları vb.), • Kolera mikrobu ile kirlenmiş gıda ve suları tüketmek, • Gıdaları temizlemeden – pişirmeden yemek yada yemek zorunda kalmak, • Çiğ yada az pişmiş deniz ürünleri tüketmek, • Kan gurubunun O olması, • İmmün sistemin zayıf olması, • Mide asidini azaltan ilaçlar kullanmak kolera riskini arttıran faktörlerdir. Kolera belirtileri nelerdir? Hastalık ani başlar ve çok ağır bulgularla seyreder. İshal başlamadan önce barsak içine dolan sıvı kaybı nedeniyle çok hızlı bir halsizlik olur, • Ani başlayan ağrısız, bol sulu kansız ishal dikkat çekicidir, • Hasta su gibi dışkılar, dışkı pirinç suyuna benzer, • Aşırı halsizlik, ciltte ve koltuk altlarında kuruma vardır, • Aşırı susama, • Kusma, • Kas krampları ve • İleri dönemlerde şuur kayıpları olur. • Hastalık kimi insanlarsa hafif ishal ve halsizlik ile atlatılırken kimi hastalarda hızlı ilerleyen şok ve koma görülür. Hastalık mikrobun bulaşmasından 1-3 gün sonra ortaya çıkar. Kolera nasıl teşhis edilir? Hastanın şikayetleri ve muayenesi teşhise yardımcı olur. Kan ve dışkı incelemesi kesin tanıyı koydurur. Kolera için basit ve hızlı bir test metodu yoktur. Dışkı kültüründe mikrobun üretilmesi ile teşhis konur. Kolera tedavisi Kolera tedavisinin temeli kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin yerine konmasıdır. Ciddi vakalarda sıvı kayıpları ölümcüldür ve çok hızlı müdahale gerekir. Kayıpları karşılamak için birkaç tane damaryolu açık olmalı hastanın şuuru açık ise ağızdan da sıvı almalıdır. Kolerada antibiyotik tedavisi Kolera tedavisinde antibiyotik hastalığın süresini kısaltır. Antibiyotik ile dramatik iyileşme beklenmemelidir. Hastalık mikrobun ürettiği zehire bağlı olduğundan önceden etkilenmiş bağırsak dokusu antibiyotik ile düzelmez. Antibiyotik yeni zehir üretimin durdurmaya çalışır. Ayrıca salgınlarda koleraya karşı hassas olan kişilerin de antibiyotik ile korunması mümkündür, bu amaçla 2 – 5 yaş arası çocuklar, hamileler ve yaşlılar antibiyotik ile korunmaya çalışılır. Kolera aşısı var mı? Evet kolera aşısı koleranın sık görüldüğü Asya, Afrika ve uzak doğuda kullanılmaktadır. Bu bölgelere seyahat edecek kişilere Hudutlar Sahil Güvenlik müdürlüğünce kolera aşısı yapılmaktadır. Kolera dan korunmak için • • • • Kişisel hijyene özen göstermek, Çiğ gıda tüketmemek, Kirli olması muhtemel su ve gıdalardan uzak durmak, Kolea salgını olan bölgelerde ise: o Sadece şişelenmiş yada kaynatılmış suları kullanın, o Sadece iyi pişirilmiş gıdaları taze ve sıcak olarak tüketin, o Çiğ yada az pişmiş deniz ürünlerinden uzak durun, o Salata – çiğ meyve yemeyin, o Soyularak yenecek gıdaları ( muz, elma, armut, mandalina vb) kendiniz soyup tüketin, o Kişisel hijyene ve sanitasyona özen gösterin, o Suyun olmadığı yerde ıslak mendil, el temizleme jeli yada kolonya aynı işi görür, o Yanınızda ishal tuzu denilen oral rehidratsyon tuzlarından bulundurun bunlar ishal olarak kaybedilen sıvı içerisinde bulunan elektrolitleri taşırlar ve 1 lt suya atılarak içildiğinde kaybettiğiniz su, tuz ve elektrolitleri yerine koyarlar. o Gazı alınmış Kola ve gazoz ishalli hastaya verilebilir içerisinde su tuz şeker ve elektrolitler vardır. o Meyve suyu, ayran ve süt ishalli hastaya verilmez. o DİKKAT İSHAL BEBEKLER, ÇOCUKLAR, YAŞLILAR, HAMİLELER VE ALTTA İMMÜN YETMEZLİĞ İOLAN HASTALAR İÇİN ACİL DURUMDUR. DOKTORA GİDİNİZ.. Referanslar: Centers for Disease Control and Prevention http://www.cdc.gov World Health Organization http://www.who.int Cholera. Centers for Disease Control and Prevention website. Available at: http://www.cdc.gov/cholera/index.html. Updated October 18, 2013. Accessed June 19, 2014. Cholera. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated June 16, 2014. Accessed June 19, 2014. Cholera: 2010. 2011 Weekly Epidemiological Record. Jul 29;86(31):325-39. Available at http://www.who.int/wer/2011/wer8631.pdf. 2014. Accessed June 19, Farmer P, Almazor CP, Bahnsen ET, et al. Meeting cholera’s challenge to Haiti and the world: A joint statment on cholera prevention and care. PLoS Negl Trop Dis. 2011;5(5):e1145. Harris JB, Khan AI, LaRocque RC, et al. Blood group, immunity, and risk of infection with vibrio cholerae in an area of endemity. Infect Immun. 2005;73(11):7422-7427. Ryan ET. The cholera pandemic, still with us after half a century: Time to rethink. PLoS Negl Trop Dis. 201;5(1):e1003. Sack DA, Sack RB, Nair GB, Siddique AK. Cholera. Lancet. 2004;363(9404):223-233. KALP AĞRISI Göğüs Ağrısı; Anjina Pektoris; Akut Koroner Sendrom; Acute Coronary Syndrome; Unsable Angina; Anstabil Anjina pektoris; Kalp ağrısı yada Akut koroner sendrom kalbe giden kan akımının aniden azalması sonucu ortaya çıkan göğüs ağrısıdır. Akut koroner sendrom ciddi ve hayatı tehdit eden kalp krizinin ön adımıdır, acil durumdur ve mutlaka doktora görünmek gerekir. Akut koroner sendrom neden olur? Kalbe giden kan akımının aniden azalmasına bağlıdır, kalbin kan damarlarına koroner arterler denir ve pıhtı ile tıkanma yada damar sertliği sonucu kolesterol ile tıkanma sonucu koroner arter sendromu ortaya çıkar. Kan akımının azalması sonucu şiddetli göğüs ağrısı ortaya çıkar. Tıkanıklık daha da artarsa kas zarar görür ve kalp krizi denilen durum ortaya çıkar. Kolesterol yüksekliğine bağlı damar sertliği uzun yıllar içinde ortaya çıkar buna ateroskleroz yada halk dilinde damar sertliği denir. Nadiren kanama ve pıhtı nedeniyle aniden ortaya çıkan akut koroner sendromlar da görülür. Akut Koroner Sendrom Kimler de Görülür? • Hastalık daha çok ailede damar sertliği ve koroner arter hastalığı olanlarda, • Kilolu kişilerde, • Sigara içenlerde, Spor yapmayan ve hareketsiz yaşayanlarda, • Yüksek kolesterolü olanlarda, • Diyabetiklerde, • Hipertansiyonlularda, • Daha önce kalp krizi yada anjina atağı geçirenlerde görülür. Akut koroner sendromlar erkeklerde 44 kadınlarda 55 yaş civarı sık görülür. Akut Koroner nelerdir? Sendrom belirtileri Hastalık şiddetli göğüs ağrısı ile ortaya çıkar, ciddi, baskı tarzında, beraberinde soğuk terleme olan bir ağrıdır. • Göğüs ağrısı baskı, yanma, sıkışma, ezilme tarzıdna artıp azalabilen şekilde olabilir, • Hastayı rahatsız eden bir ağrıdır, • Çok kısa süreli yada 30 dakika kadar uzun süreli olabilir, • Anjina ağrısı yemek sonrası, stres sonrası, egzersiz sonrası yada istirahatte gelebilir, • Uyurken hatta sabaha karşı uyandıran ağrılar olabilir, • Ağrı kola yada kollara, omuza yada omuzlara, sırta, boyuna, çeneye, dişlere yada mideye vurabilir, • Genellikle beraberinde nefes almada sıkıntı hissi vardır, • Hasta kısa soluk alır, • Soğuk terleme, ölüm korkusu, baş dönmesi yada sersemlik hissi sık görülür, • Nadiren bulantı kusma anjina ağrısına eşlik ede4r. Kalp ağrısı mıdır? ile karışan ağrılar var Evet özellikle özefajit gibi yutak borusu kaynaklı ağrılar, mide ağrıları, safra kesesi ağrıları, akciğer kaynaklı ağrılar kalp ağrılarını taklit ederler. Kalp ağrısı nasıl teşhis edilir ? Kalp ağrısı önemli ve acil bir durumdur yukarıda ki şikayetlerin varlığında mutlaka acil servise baş vurulmalıdır. Hastanın şikayetleri, şikayetlerin başlangıç şekli, ağrının yayılması ve şiddeti tanıda yardımcıdır. Her göğüs ağrısı için mutlaka EKG çekilmelidir. Ayrıca gerekirse: • Koroner anjiografi, • Kateterizasyon, • Ekokardiografi, • Kalp enzimleri testleri yapılmalıdır. Tedavi: Kalp ağrısı kalp krizinin habercisidir ve dünyadaki ölümlerin en büyük sebebi kalp hastalıklarıdır. Kalp ağrısı acil durumdur ve kalp kan akımı en kısa zamanda düzeltilmez ise kalp krizi ve kalıcı kalp hasarı ortaya çıkar. Hastaya acilen müdahale edilmeli ve gerekirse yoğun bakım şartlarında izlenmelidir. Kalp kan akımını düzeltmek amacıyla: • Aspirin ( Kalp ağrısından şüphelenilen her hastaya verilebilir), • Nitrogliserin gibi Anti iskemik ilaçlar kan akımını arttırarak kalp ağrısını azaltır, • Beta bloker ilaçlar ile kalp hızı azaltılarak kan ihtiyacı düşürülür, • Pıhtı eritici trombolitik ilaçlar ile pıhtı eritilip kan akımı arttırılır, kalp krizi erken safhasında verilirse kan akımını arttırarak kalp krizini önler, hasarı önler ve hayat kurtarıcı olabilirler, ağrı başlangıcından itibaren ilk 1 saat içinde verilirler ise çok etkili olurlar. • Pıhtı önleyiciler durumun kötüleşmesine engel olurlar. • Oksijen verilir yada bazen hiperbarik oksijen tedavisi uygulanır, • İnvaziv girişimler o Anjioplasti : bir kateter ile girilerek tıkalı damarın açılmaya çalışılması kalıcı hasarı önleme girişimidir. Balon anjioplasti ile tıkalı damarda balon şişirilerek açılmaya çalışılır, daha sonra tekrar tıkanmaması için oraya kalıcı boru ( stent ) konur. o Koroner arter By Pass cerrahisi : vücudun diğer yerlerinden alınan arter yada venlerin tıkalı kalp damarları yerine dikilmesidir. Kalp ağrısını önlemek mümkün mü? Evet kalp hastalıklarından kaçınmak çoğu zaman mümkündür. • Dengeli beslenme, yağlı gıdalar yememek, tuz tüketmemek, bol sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, hayvansal gıdalardan uzak durmak koroner arterlerin ve kalp sağlığının ilk adımıdır, • Düzenli egzersiz yapmak, • Sigara içmemek, • Diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi hastalıkları kontrol altıda tutmak ilaçlar ile oynamamak, ilaçları düzgün kullanmak, düzenli olarak Check- Up yaptırmak koroner arter hastalıklarından korunmanın en önemli yollarıdırı. Referanslar : American College of Cardiology http://www.cardiosource.org American Heart Association http://www.heart.org Canadian Cardiovascular Society http://www.ccs.ca Heart and Stroke Foundation of Canada http://www.heartandstroke.com Achar SA, Kundu S, et al. Diagnosis of acute coronary syndrome. Am Fam Physician. 2005; 72:119-26. Acute coronary syndrome. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated July 15, 2014. Accessed August 11, 2014. Alexander KP, Newby LK, et al: Acute Coronary Care in the Elderly, Part I. Circ . 2007;115:2549-69. Anderson JL, Adams CD, et. al. ACC/AHA 2007 Guidelines for the Management of Patients With Unstable Angina/Non-ST-Elevation Myocardial Infarction. J Am Coll Cardiol. 2007;50;e1-e157. Cohen M, Diez JE, et al. Pharmacoiinvasive management of acute coronary syndrome: incorporating the 2007 ACC/AHA guidelines: the cATH (cardiac catherization and antithrombotic therapy in the hospital) Clinical Consensus Panel Report-III. J Invasive Cardiol. 2007:18:525-40. Heart attack: Tips for recovering and staying well. Family Doctor—American Academy of Family Physicians website. Available at: http://familydoctor.org/familydoctor/en/diseases-conditions/he art-attack/treatment/tips-for-recovering-and-stayingwell.html. Updated March 2014. Accessed August 11, 2014. Large GA. Contemporary management of acute coronary syndrome. Postgrad Med J. 2005; 81:217-222. Swap CJ, Nagurney JT. Value and limitations of chest pain history in the evaluation of patients with suspected acute coronary syndromes. JAMA. 2005;294:2623-9. Walker CW, Dewley CA, Fletcher SF:Aspirin combined with clopidogrel (Plavix) decreases cardiovascular events in patients with acute coronary syndrome. Am Fam Physician. 2007;7:1643-5. What is angina? National Heart, Lung, and Blood Institute website. Available at: http://www.nhlbi.nih.gov/health/dci/Diseases/Angina/Angina_Tre atments.html. Updated June 1, 2011. Accessed August 11, 2014. 7/7/2007 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance. http://www.ebscohost.com/dynamed: O’Donoghue M, Boden WE, et al. Early invasive vs conservative treatment strategies in women and men with unstable angina and non-ST-segment elevation myocardial infarction: a meta-analysis. JAMA. 2008;300:71-80. 8/17/2015 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed: Bennett MH, Lehm JP, et al. Hyperbaric oxygen therapy for acute coronary syndrome. Cochrane Database Syst Rev. 2015 Jul 23;7. GECE KRAMPLARI Bacak krampları; Nocturnal Muscles Cramps; AgeRelated Cramps; Yaşa bağlı kramplar; Muscle Cramps; GECE KRAMPI NEDİR? Genellikle bacaklarda nadiren ayaklarda gece ortaya çıkan ağrılı kramplar dır. Kramplar gece, sabaha karşı ortaya çıkar ağrılıdır ve hastayı uyandırır. bırakmadan kendi kendine geçer. Genellikle bir hasar GECE KRAMPLARI NEDEN OLUR? Gece kramplarının sebebi tam olarak bilinmemektedir ancak sinir-kas ve kan akımı dengesizlikleri sebep olarak görülmektedir. GECE KRAMPLARINI NELERDİR? BAŞLATAN SEBEPLER Gece krampları daha çok • 50 yaş civarında, • Uzun süre oturarak çalışanlarda, • Uzun süre ayakta duranlarda, • Sert zeminde oturanlarda, • Gebelerde, • Düz taban, taban çökmesi, yürüme ve duruş bozukluğu olanlarda, • Alkoliklerde, • Parkinson gibi bazı nörolojik hastalıklarda, • Hipertansiyon ilaçları kullananlarda, • Psikiyatrik sebeple ilaç kullananlarda, • Diyabet hastalarında, • Tiroid hastalarında, • Aşırı terleyenlerde, • Hormon tedavisi görenlerde, • Kan sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum dengesizliklerinde, • Susuz kalanlarda ve idrar söktürücü kullananlarda sık görülür. GECE KRAMPLARININ BELİRTİSİ NELERDİR? Gece yada sabaha karşı ortaya çıkan ani, ağrılı bacak kasılmaları ve kramplar dır. Nadiren ayaklarda da kramp olur. HASTALIK NASIL TEŞHİS EDİLİR? Hasta şikayetleri tanı koydurur. Kan değerlerine bakılmalıdır. Özel bir muayene bulgusu yada laboratuvar testi yoktur. GECE KRAMPLARININ TEDAVİSİ VAR MI? Altta yatan bir sebep bulunursa buna yönelik tedavi verilebilir. Örneğin duruş yürüyüş bozuklukları yada taban çökmesi tespit edilirse ortopedik tedaviler önerilir. Uzun süre oturan yada sert zeminde oturan kişiler için fizik egzersizler, sürekli ayakta duranlar için oturarak istirahat etmek tedavi sağlayabilir. Altta yatan diyabet, hipertansiyon ve hormonsal sebeplere yönelik tedavi yapılmalıdır. Eğer bir sebep bulunamaz ise aşağıdaki önlemler uygulanabilir: • Kramp gelirse bacağın, ayağın gerilmesi, • Kramp olan bacağın üstünde ayakta durmak ve hafif hafif yürümek, • Kramp bölgesine sıcak yada soğuk tatbiki krampı azaltabilir , İlaç tedavisi: Gece kramplarının tedavisinde kullanılabilecek bir ilaç yoktur. Kinin’in krampları hafiflettiği ve atak sayısını azalttığına dair bilgiler bulunmaktadır ancak alerjik olduğu unutulmamalıdır. Çok ağır ve ağrılı vakalar da; • Kas gevşeticiler, • Kalsiyum kanal blokerleri, • Antikonvulsan ilaçlar denenebilir. ( epilepsi ilaçları) GECE KRAMPLARINDAN KORUNMANIN YOLU VAR MI? Evet aşağıdaki önlemler gece kramplarını azaltabilir; Gün içinde ve gece yatmadan önce bacakları germe egzersizleri yapmak, Düzenli olarak ayak ve bacak egzersizleri yapmak ( hafif koşu- yürüyüş gibi), Bol sıvı tüketmek, Konforlu ortopedik ayakkabılar kullanmak, gece krampları sıklığını azaltır. Referanslar : 1. http://www.familydoctor.org 2. http://www.orthoinfo.org 3. http://www.cfpc.ca 4. http://www.womenshealthmatters.ca 5. Allen RE, Kirby KA. Nocturnal leg cramps. Am Fam Physician. 2012;86(4):350-355. 6. Butler JV, Mulkerrin EC, et al. Nocturnal leg cramps in older people. Postgrad Med J. 2002;78:596-598. 7. Garrison SR, et al. The effect of magnesium infusion on rest cramps: Randomized controlled trial. J Gerontol A Biol Sci Med Sci. 2011;66(6):661-666. 8. Nocturnal leg cramps. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated January 7, 2013. Accessed December 16, 2013. 9. 2/11/2011 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed: El-Tawil S, Musa T, et al. Quinine for muscle cramps. Cochrane Database Syst Rev. 2010;(12):CD005044. KUŞ GRİBİ Kuş Gribi; Avian İnfluenza; H5N1virüsü; Tavuk vebası; Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Grip virüsü nedir ? Kuş gribi insanlarda da hastalık yapabilen grip virüsüdür. Genellikle kuşlardaki grip insanlara bulaşmaz ancak nadiren insanlara bulaşacak kadar tehlikeli olabiliyor. Grip hastalığının etkeni İnfluenza virüsüdür. İnfluenza virüsünün üç çeşidi vardır (İnfluenza A, B ve C ). Grip hastalığı sadece insanoğluna özgü bir hastalık değildir, insanlar dışında domuzlar, inekler, köpekler, kuşlar, atlar, denizde yaşayan memeli hayvanlar da da aynı virüse bağlı grip hastalığı görülür. İnfluenza C virüsü hafif gribal şikayetlere sebep olurken influenza A ve B virüsleri grip salgınlarına neden olurlar. Kuş gribinin normal gripten farkı ne? İnfluenza A virüsü dünya çapında grip salgınlarına ve milyonlarca insanın ölmesine neden olan virüstür. İnfluenza A virüsü üzerinde taşıdığı Hemaglütinin ( H ) ve Nöraminidaz ( N ) proteinlerine göre tellendirilir. İnfluenza A nın bilinen 15 H ve 9 N tipinden hepsi kuşlarda hastalık yaparken sadece H 1, H2 ve H3 tipi insanda hastalık yapar, diğerlerinin insanda hastalık ve salgın yaptığı görülmemişti. İnsan bağışıklık sistemi grip virüsünü H ve N proteinlerini tanır ise virüse karşı savaşır ve virüsü yok eder H ve N proteinlerini tanımıyorsa virüsü yenmek için geçen hazırlık süresinde virüs insana çok hızlı ve çok ağır zararlar verebilir. Grip virüsü genetik yapısı ve özellikleri sayesinde H ve N proteinlerinde her yıl küçük değişiklikler yaparak insan bağışıklık sistemini atlatır ve grip salgınlarına neden olur. İnfluenza A virüsü her 25 – 30 yılda bir H ve N proteinlerinde çok büyük değişiklikler yaparak hiç tanınmaz hale gelir ve tüm dünyayı etkileyen ( pandemi ) grip salgınlarına yol açar. 20. Yüzyılda 1918, 1957, 1968 ve 1977 yıllarında bu şekilde 4 salgın olmuş 1918 grip salgınında yaklaşık 50 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. Kuş gribi neden tehlikelidir? Özet: İnfluenza virüsü kendisini değiştirebilen ve insanlar dahil birçok canlıda salgınlar şeklinde hastalık yaparak hayatını devam ettiren bir virüstür. Bu virüs milyonlarca yılda evrim geçirerek gelebileceği en iyi şekle gelmiştir. Hayat tecrübesi insanoğlundan çok daha fazladır. Sağlıklı insanlarda çok ölümcül olmasa da kalp akciğer böbrek hastalıkları vb şikayetleri olanlarda hızla ölümcül seyreder. Normal insan grip virüsleri 10 000 de 1 –3 ölümcüldür buna rağmen dünya çapındaki salgınlarda milyonlarca kişiyi öldürebilir. İşte bu yüzden yani insanoğlu için oluşturduğu tehlike yüzünden dünya sağlık örgütü bu virüsü takibe aldı birinci dünya savaşından sonra yaşanan salgın ve toplu ölümler savaştan kat kat zararlıydı. Dünyanın yedi ülkesinde ana laboratuarlar ve tün dünyaya yayılmış toplam 120 laboratuvar ile tüm şüpheli hastalardan elde edilen örnekler incelenmeye başlandı ve virüsün nasıl değiştiği tehlikeli değişimler içinde olup olmadığı, bir salgın hazırlığı yapıp yapmadığı takip edilmeye başlandı. Bu takibin en önemli sonucu dolaşımda olan virüslerin tespiti ve bunlara karşı aşı üretilebilmesi olmuştur. Dünya sağlık örgütü her hafta influenza vakalarının incelenmesi ve virüs hareketlerini bildiren bir rapor yayınlar Avian influenza A H5 N1 ise ( eğer bulaşabilirse ) insanlarda % 58 ölümcül seyrediyor ve sağlıklı hastalıklı ayrımı yapmadan ciddi ve ölümcül komplikasyonlara neden olabiliyor. Kuş gribi virüsü nedir ? İnfluenza A virüslerinin bilinen 15 çeşidinin hepsi kuşlarda grip yapar fakat bunlardan özellikle iki tanesi H5 ve H7 tipleri kuşlar arasında çok hızlı yayılır ve çok ölümcül seyreder bunlara yüksek düzeyde patojen Kuş gribi virüsü ( HPAI ) denir ve kümes hayvanları gibi evcil kuşlara bulaşırsa % 100 ölümcül seyreder. Diğer influenza virüsleri de kuşlarda hastalık yapar fakat çok ölümcül seyretmez ör: influenza A H9, H 11 vb. Kuş gribi ilk kez 1800 lü yılların sonunda İtalya’da tespit edildi ( yani insan oğlu tarafından anlaşıldı ) fakat hep arada bir tür barajı olmuştu. Yaban kuşları grip virüslerine daha dirençlidir, ölüm oranı daha azdır. İnfluenza A H5 N1 virüsü genellikle kuşlarda hastalık yapan bir virüstür ve kuşlarda grip yapan 15 influenza virüsün den sadece biridir. Genellikle kuş gribi virüsleri insanlarda hastalık yapmazlardı yani arada bir tür barajı vardı. 1997 de Hong Kong da kuş gribi salgını sırasında hasta olan 3 kişide aynı virüs ortaya çıkınca ( bunlardan 2 si öldü) bu İnfluenza A: H5 N1 in niyetinin iyi olmadığı tür barajını kırarak insanoğlu için çok tehlikeli bir salgına hazırlandığı anlaşıldı. Bir hafta içinde Hong Kong’daki tüm kanatlı kümes hayvanları itlaf edildi ve insanlar bir oh çekip kurtulduk dediler ? O tarihten sonra H5N1 dışında kuş gribi vakaları tatbikî oldu fakat influenza A H5 N1 ile değil. Tam kurtulduk derken 2002 sonlarında tam 6 ülkede birden İnfluenza A H5 N1 tekrar ortaya çıktı. Tüm karantina önlemlerine ve itlaflara rağmen önü alınamadı. Kuş gribi nasıl yayılır? Göçmen kuşlar özellikle balıkçıllar ve yeşilbaşlı ördekler hem virüsü çok uzaklara taşıyabilir ve dışkılarıyla bulaştırır hem de sadece çok hafif ve kısa süreli bir hastalık geçirirler. Bu kuşlar gribe daha dayanıklıdırlar ve virüsün doğada canlı kalmasını sağlarlar. Virüs kuş dışkısıyla etrafa ( suya ve toprağa ) yayılır. Dışkıyla bulaşan gübre, toz, toprak, alet, edevat, traktör, donanım, yem, yemlik, giysi, kafes, ayakkabı vb. aracılığıyla bir çiftlikten diğerine, göçmen kuşlar aracılığıyla da şehirler, ülkeler hatta kıtalar arası yayılması mümkün olmaktadır. Virüs yaban kuşlarının dışkılarıyla kümes hayvanlarına bulaşır. Kuş dışkısının 1 gramında 1 milyon kuşu hasta edecek kadar virüs bulunur. İnfluenza A virüsü düşük sıcaklıkta uzun süre canlı kalır. Virüs gübrede soğukta 3 ay, suda 22 derecede 4 gün ve 0 derecede 30 günden fazla canlı kalır. Kuş gribinin etkileri ne? Kümes hayvanları ( tavuk, hindi, ördek, kaz vb. ) influenza A H5 N1 virüsüne karşı son derece hassastır. Virüsün kümes hayvanları gibi evcil kuşlara yayılması son derece tehlikeli sonuçlar doğurur. İnfluenza A H5N1 gribi kümes hayvanları arasında %100 ölümcül seyreder. Kuşlar genellikle hastalığın başladığı gün içinde hızla ölmeye başlarlar. İnfluenza A H5 N1 virüsü özellikle gelişmekte olan ülkelerde kümes hayvancılığı endüstrisi ve çiftlik sahipleri üzerinde son derece yıkıcı etkiye sahiptir. Virüs çok hızlı yayılır ve kontrol atına alınması çok güç olabilir. İnsanda kuş gribi nasıl hastalık yapıyor? Kuş gribi virüsü genellikle insanları doğrudan hasta edemez ve insandan insana bulaşamaz. İnsanlardaki vakalar sınırlı sayıdadır ve kuş gribi salgınları sırasına hasta kuşlar ile çok yakın temas sonucu ortaya çıkmışlardır. İnsanlarda kuş gribi tipik grip bulgularıyla seyretmekte ( ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, öksürük vb. ), bununla beraber zatürre, organ yetmezlikleri, göz enfeksiyonu, pıhtılaşma bozuklukları daha sık görülmektedir. İnsanlarda kuş gribi normal gribe oranla çok daha ölümcül seyretmektedir. Bugüne kadar tespit edilen 100 civarında vaka vardır ve bunların %73 ü ölümle sonuçlanmıştır. Vaka sayısının bu kadar az olması virüsün henüz insandan insana bulaşma kabiliyetinin olmamasındandır. İnfluenza virüsleri genetik olarak hızla değişebilen virüslerdir ve kuş gribi virüsü H5 N1 bir şekilde bu özelliği kazanabilir. 2003 aralık ayından itibaren güney Kore’den başlayarak doğu Asya ülkeleri, Asya ülkeleri Ortadoğu, Rusya ve Avrupa da salgınlar şeklinde hızla yayılan kuş gribi şu ana dek hiç rastlanmamış bir durumdur. Hem çok hızlı yayılabilen hem de insanlarda % 73 ölüm oranıyla hastalık yapabilen bir virüsün insandan insana geçme özelliği kazanması tüm dünyada yüz milyonlarca insanın ölmesine neden olacağı açıktır. İşte tüm dünya da sağlık örgütlerini alarma geçiren tehlikede budur. Bir virüsün salgın yapabilmesi için neler lazım: a- bu virüsün iyi bir deposu olması lazım: göçmen kuşlar hem çok büyük hem de çok yaygın bir depo görevi görüyor bu depoyu temizlemek de neredeyse mümkün değil b- Bu virüsün çok iyi bir yayılma ağı olması lazım: göçmen kuşlarda hasta oluyor fakat onlarda hastalık %100 ölümcül değil sağ kalanlarda uzun süre dışkılarıyla virüsü bulaştırıyor. Ayrıca ülkeler, kıtalar arası hızlı bir taşıma ağı oluşturuyorlar. c- Kolay bulaşabilmesi lazım: kuşlar ve kanatlılar arsında hızla yayılabiliyor. Doğada uzun süre canlı kalabiliyor. Virüs insandan insana nasıl bulaşıyor? Virüs üzerinde proteinler var. Bu proteinler virüsün genleri tarafından kodlanıyor. Herhangi bir şekilde ağız- burun- göz mukozasına bulaşan virüs mukoza hücre yüzeyine bu proteinle yapışıp hücre içine giriyor ve çoğalmaya başlıyor. İnsan grip virüsleri bu şekilde bulaşıyor. İnsan grip virüsünde yüzey proteini var kuş gribi virüsünde yok. Eğer virüsün yüzey proteini yoksa hücre içine girmesi zordur. Çok fazla virüs yoğun şekilde alınırsa (hasta kuşlarla yoğun temas vb) mukoza hücresi virüsü içine alır ve hastalık başlar. Eğer kuş gribi virüsü insan gribi virüsünden bu proteinin genini alırsa (ki virüsler arasında gen alışverişi çok sık ve çok kolay olur) işte o zaman insandan insana hızla yayılabilecek çok ölümcül bir virüsle karşı karşıya kalırız. İşte tüm dünyanın korktuğu ve önlem almaya çalıştığı şeyde budur. Kuş gribinden Korunma ve kontrol Kuş gribinin yayılmasını durdurmak ve hastalığı kontrol altına almak için hastalıklı ve teması olan kuşların hızla imhası ve uygun şekilde ortadan kaldırılması, çiftliklerin dezenfeksiyonu ve karantinaya alınması gerekir. Maalesef bildiğimiz klasik karantina önlemleri ve hasta kuşların itlafı dışında alınabilecek daha etkili bir önlem hâlihazırda yoktur. Virüs 56 C de 3 saatte, 60 C de 30 dakikada ölür. Yaygın olarak kullanılan dezenfektanlar virüsü öldürmeye yeterlidir. İnsanların virüsle temasını azaltacak tüm karantina önlemleri sıkı şekilde uygulanmalı, canlı kümes hayvanlarının nakli kısıtlanmalıdır. Kümes hayvancılığı, et ve paketleme işlemlerinde hijyenik kurallara uyulmalı, çiğ ete dokunduktan sonra eller yıkanmalı, kümes hayvanlarının et ve yumurtası en az 70 derece ve üzerinde pişirilmelidir. Tüm mikrobik hastalıklarda olduğu gibi kuş gribi içinde kişisel temizlik, el yıkama ve hijyenik kurallara uymak hastalığın bulaşmasını engellemek için önemlidir. Şu anda kullanımda olan grip aşıları insan gribi virüslerinden hazırlanmıştır ve kuş gribine karşı koruyucu değildir. Yinede kuş gribiyle karşılaşma ihtimali yüksek olan kişilere ( kümes hayvancılığı, et üretimi, paketleme, sağlık çalışanları, kuş gribi görülen bölge halkı, vb) grip aşısı yaptırmaları önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü Global İnfluenza Surveillance Network Laboratuvarlarıyla birlikte aşı çalışmalarına başlamıştır. Hastalık laboratuvar yöntemleriyle teşhis edilebilmektedir. Anti viral olarak kullanımda olan ilaçlar virüsün üremesini ve hastalığı durdurabilmektedir. Ayrıca bir önlem olarak kuş gribi vakalarının görüldüğü bölge halkına bu ilaç verilerek hastalık kapılması da engellenmeye çalışılmaktadır. Sonuç olarak kuş gribi insan sağlığı için önemli bir tehdit olarak varlığını devam ettirmektedir. KIŞ HASTALIKLARI Çocuklarda sık görülen kış hastalıkları Kış hastalıkları denilince bu mevsimle ilgili olarak ortaya çıkan iklimsel, fiziksel, sosyal ve yaşamsal değişikliklerin tetiklediği hastalıklar aklımıza gelir. Kışın ortaya çıkan yada sıklığı artan hastalıkların başında enfeksiyon hastalıkları ve bulaşıcı hastalıklar gelir. Kış aylarında havaların soğuması, hava kirliliğinin artması, toplu ve kalabalık ortamlarda geçirilen sürelerin uzaması, havanın kuruması bulaşıcı hastalıkların bu dönemde sık görülmesine neden olur. Kışın çocuklarda vücut direncinin kırılmasına ve sık enfeksiyona yol açan faktörler nelerdir? • Özellikle havanın soğuk yani kuru olması burun ve mukozaların kurumasına ve enfeksiyonlara daha uygun hale gelmesine yol açar, ayrıca radyatörler nedeniyle evlerin kuru olması bu durumu dahada arttırır, • Okulların açılması ve kalabalık ortamlar mikropların daha kolay ve hızla yayılmaları için uygun zemin sağlar, • Ayrıca hareketsizliğin artması, daha az güneş görme kış aylarında enfeksiyona zemin hazırlayan faktörlerdir. Çocuğunuzu kış hastalıklarından korumanın 6 yolu Bebekler 6 aydan itibaren anneden gelen koruyucu etkiyi kaybeder ve mikrobik hastalıklara açık hale gelirler. Birçok aile çocuklarının sürekli hasta olduğundan şikayet eder ancak süt çocuğu döneminden itibaren okul çağına dek okul öncesi çocukların yılda 6 – 8 soğuk algınlığı – nezle atağı geçirmesi normaldir. Evde okula giden bir çocuk var ise bu sayı daha da artar. Okulla birlikte soğuk algınlığı nezle salgınları olur, okula çocuklarında yılda 8 – 10 atak normaldir, yaş ilerledikçe bu sayı giderek azalır ve erişkin yaşta yılda 2-4 soğuk algınlığı atağı normal kabul edilir. Peki çocuklarımızı nasıl koruyacağız? 1- Korunmanın en temel noktası önemli hastalıklara karşı aşılı olmaktır. 2- Ayrıca devlet aşıları dışında çocukların a. Zatürre ( pnemokok ) b. Grip ( influenza ) c. Menenjit ( meningokok ) d. Sinüzit ve otit’e ( Hemophilus ) karşıda aşılanması önerilir. 3- Çocuklara küçük yaşta kişisel hijyen, el yıkama ve bakımın öğretilmesi bulaşıcı hastalıklardan korunmada çok etkilidir. Hapşırma, öksürme ve mendil kullanımının küçük yaşta öğrenilmesi hastalıklardan korunmada en temel adımlardır. 4- Bol sıvı tüketilmesi ve dengeli beslenme de immün sistemimizi güçlü tutar, spor yapmak immün sistemi güçlendiren en önemli faktörlerden biridir, 5- Hasta çocukların okula gönderilmemesi hem diğer öğrencileri korumak hem de istirahat ve iyileşmenin hızlanası için gereklidir. 6- Sınıfların her teneffüste havalandırılması gereklidir, özellikle yakın temas ile oyunlar oynayan küçük çocuklarda hastalıkların bulaşı daha sık ve kolay olur, ağıza sürülen cisimlerin paylaşılması engellenmeli ortak alanlar sıkça temizlenmelidir. Kış aylarında en çok görülen hastalıklar nelerdir? En sık görülen soğuk algınlığı ve solunum yollarının viral hastalıklarıdır. Soğuk algınlığı süt çocukluğu çağından başlamak üzere okul çağına kadar artarak devam eder. Soğuk algınlığı dışında diğer üst solunum yolu hastalıkarı yani tonsillit ( bademcik enfeksiyonu), nezle, krup, larenjit, orta kulak iltihabı, bronşit ve pnemoni en sık görülen kış hastalıklarıdır. Bunlar içerisinde sadece soğuk algınlığımnın 300 den fazla viral etkeni vardır ve tek başına en çok doktor ziyaretine sebep olan hastalıktır. Soğuk algınlığı: Solunum yollarının viral bulaşıcı hastalığıdır. Hastalık ateş, öksürük, burun akıntısı, halsizlik ile seyreder. Salgınlar halinde seyreder. Orta kulak iltihabına, sinüzite, bronşite ve zatürreye yol açabilir. Nezle: Burun mukozasının bulaşıcı viral hastalığıdır. Birçok virüs tarafından meydana gelebilir. Hastada burun akıntısı ( ilk başta şeffaf daha sonra iltihaplı), hapşırık, hafif öksürük, ateş, burun tıkanıklığı olur. Genellikle 3 günde iyileşir. Grip: İnfluenza virüsü ile meydana gelen , solunum yolu ile bulaşan ancak tüm vüccudu etkileyen sistemik bir hastalıktır. Şiddetli kas eklem ağrıları, yüksek ateş, başağrısı olur. Ateş mutlaka yüksektir. Ağır bir hastalıktır ve çiddi komplikasyonlara yol açabilir. Hamileler, diyabet hastaları, kemoterapi alanlar gibi immün sistemi bozuk hastaların mutlaka aşı ile korunması gerekir. Beta enfeksiyonu: Bademcik, tonsillit, boğaz enfeksiyonu da denir. Beta mikrobunun bademciklere yerleşmesi sonucu ortaya çıkan enfeksiyondur. Süt çocukluğu döneminden itibaren sık görülür. Kışın okulların açılması ile birlikte sıklığı artar. Zamanında tedavi edilmez ise ciddi yan etkilere yol açabilir. Romatizmal ateş, kalp kapak hastalıkları, ağır böbrek hastalıkları ile sonuçlanabilir bu nedenle ateşi ve boğaz ağrısı olan her çocuk beta açısından her seferinde ve mutlaka test edilmelidir. Beta değil ise boşuna antibiyotik kullanmamak gerekir. Zatürre (pnömoni): Akciğerin iltihaplanmasıdır. Riskli hastalar için tehlikeli bir hastalıktır. Grip gibi sistemik enfeksiyonun bir parçası olarak yada mikropların direk akciğere yerleşmesi sonucu ortaya çıkabilir. Akciğerin iltihaplanması nefes almayı zorlaştırır. Genellikle gripal şikayetleri basit solunum yolları hastalıklarını takiben başlayan yüksek ateş, öksürük, kanlı – paslı balgam ile karakterizedir. Diyabet hastaları, KOAH hastaları, kronik kalp ve böbrek hastaları, yaşlılar ve bebekler için zatürre ölüm riski yüksek bir hastalıktır. Bu nedenle riskli hastaların zatürre ye karşı korunmaları, grip aşısı, zatürre aşısı olmaları önerilir. Bronşit: Akciğerin bronş adı verilen dallarının bulaşıcı mikrobik hastalığıdır. Çocukluk çağında bronşitlerin çoğu viral sebeplere bağlıdır. Kronik iltihabına kronik bronşit denir, alerji yada sigara gibi maddelere bağlı olabilir. Viral üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında hastalığın akciğere ilerlemesi ile bronşit tablosu gelişir. Hastada öksürük, hırıltılı solunum ve balgam çıkarma başlar. Orta kulak iltihabı (otit): Genellikle gripal hastalıkları takiben ortaya çıkan bir komplikasyondur. Östaki borusunun tıkanması sonucu orta kulakta ödem şişme ve iltihap oluşur. Genetik olarak meyil olduğu kabul edilir. Soğuk algınlığı yada gribal şikayetlerin 2- 4. Günlerinde ortaya çıkan kulak ağrısı, huzursuzluk, ateş ile karakterizedir. Hastanın tekrar değerlendirlmesi gerekirse antibiyotik başlanması gerekir. Konjonktivit: Gözü kaplayan zarların iltihabıdır. Göz kızarık hal alır, çapaklanır, batma ve yanma olur. Genellikle virüsler ile meydana gelir. Döküntülü hastalıklar: Kış aylarında artış gösteren hastalıkların en önemlileri olanları bulaşıcı sistemik hastalıklardır. Bu hastalıklarda kalabalık ortamlarda daha kolay yayılarak salgınlara yol açarlar bu nedenle kızamık kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği gibi hastalıklar kış aylarında artış gösterir. Kızamık: Solunum yolu ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Aşı ile korunulur. Ateş, burun akıntısı, halsizlik, konjonktivit, kuru öksürük ile başlar daha sonra boyundan başlayarak tüm vücuda yayılan döküntü olur. Kızamıkçık: Solunum ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Hafif ateş, kırgınlık vardır boyun lenf bezleri şişer, yüz ve boyundan başlayan pembe lekeler tarzındadır daha sonra tüm vücuda yayılır. Hamileler için çok tehlikelidir. Aşı ile korunulur. Suçiçeği: Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral bir hastalıktır. Ateş halsizlik, kaşıntılı ve içi su dolu kabarcıklar ile karakterizedir. Kabarcıklar saçlı deri ve avuç içinde de görülür. Döküntüler kaşınıp iltihaplanabilir. Hamileler için tehlikelidir. Aşı ile korunulur. Beşinci hastalık: Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral hastalıktır. Yüz göğüs ve kollarda kızarıklık ve yüksek ateş ile seyreder. Genellikle kısa sürede iyileşir ancak hamilelerde, immün sistemi zayıflamış kişilerde, kansız kişilerde ve kan hastalığı olanlarda ağır seyreder komplikasyonlara yol açar. Kış hastalıkları en çok kimlerde görülür: Kış aylarında görülen hastalıklar en sık : • Okul – yuva çocuklarında, • Kalabalık ortamlarda yaşayanlarda, • Okula giden çocuğu olan ailelerde ve okula giden çocukları olan ailelerin okula gitmeyen çocuklarında, • Kışla, yuva ve toplu taşım araçları gibi kalabalık ortamlarda bulunanlarda, • Kalabalık ailelerde, • Alerji, akciğer hastalığı, kalp hastalığı, kronik hastalıkları olan , diyabetik hastaların olduğu aileler özellikle risk altındadır. Kış hastalıklarından korunma: Kış hastalıklarının en önemli ortak özelliklerinden birisi solunum yolu ile bulaşmaları dır. Bu nedenle evleri, okullarda sınıfların sıklıkla havalandırılması, el teması olan kapı tokmakları, sıralar ve trabzanların sıklıkla temizlenmesi, küçük yaşta hijyen eğitiminin verilmesi, el yıkama alışkanlığının kazandırılması, çocukluk aşılarının tam ve zamanında yapılması gerekir. EVCİL HAYVANLARDAN HASTALIKLAR BULAŞAN Evcil hayvanlardan bulaşan enfeksiyonlar; Vektörlerle bulaşan enfeksiyonlar; Pet-Borne Infection; Pet-Borne Parasitic Zoonoses; Pet Borne Disease; Pet Borne Zoonoses; Evde hayvan beslemek çok güzel bir alışkanlık. Veteriner kontrolünden geçen ve gerekli tedavilerini zamanında alan hiçbir ev hayvanı insana zarar vermez. Aşağıdaki bilgiler daha ziyade uygun kontrolleri yapılmamış ve doğal yaşamından koparılarak ev hayvanı diye satılan hayvanlar için geçerlidir. I- Temas ile bulaşan hastalıklar Hayvanların cilt, doku, dışkı, idrar ve çıkartıları ile direk temas yada bunlarla kirlenmiş toprak su ile temas sonucu bulaşan hastalıklardır a. Kutanöz Larva Migrans ( köpek – kedi dışkısı ile bulaşan kancalı kurt dur). b. Mycobacterium marinum ( akvaryumdan bulaşır). II- Ağız yoluyla bulaşan enfeksiyonlar: bu hastalıklar hayvan dışkıları ile kirlenmiş toprak ve sulardan ağız yoluyla insanlara bulaşır. a. Ekinokok kisti: Köpek kisti diye de bilinir. Köpeklerde barsak paraziti olarak bulunur ve dışkı ile doğaya yayılır. Sular, temas, toprak ve kirlenmiş gıdalar ile bulaşır. Karaciğere yerleşerek kist oluşmasına sebep olur. Ülkemizde yaygın görülür. b. Toksoplazmoz. Kedi dışkısı ile bulaşır özellikle hamilelerde bebeğe çok zarar verir, anormalliklere yol açar. c. Kriptosporidiozis: Kedi ve köpeklerden bulaşır. d. Giardiyaz: kedi ve köpeklerden bulaşır. e. Kampilobakter: kedi ve köpeklerden bulaşır. f. Salmonelloz: Tifoya ve birçok ciddi sistemik enfeksiyona yol açar birçok hayvandan bulaşabilir. Ev hayvanı olarak beslenen kedi, köpek, tavuk ve sürüngenlerden bulaşır. g. Toksokariazis: kedi ve köpek bağırsk kurdu dur, iki çeşit hastalık yapar: i. İç organları tutan visceral larva migrans: ii. Gözü tutan Oculer larva migrans III- Hayvan ısırmaları yada tırmalaması sonucu bulaşan enfeksiyonlar : a. pasteurella enfeksiyonu, hayvan ısırmaları sonucu gelişen enfeksiyondur kedi köpek ısırıkları sonrası çok görülür. b. Kedi tırmığı hastalığı: kedi tırmalaması sonucu bulaşan Bartonella mikrobu sonucu gelişen ağır bir cilt enfeksiyonudur. c. Kuduz: çok tehlikeli ve neredeyse %100 ölümcül seyreden ve ülkemizde hala görülmekte olan viral bulaşıcı bir hastalıktır. Hayvan ısırıkları ile bulaşır daha sonra sinirler yoluyla beyine kadar giderek ensefalit denen beyin iltihabına yol açar. Aşı ile önlenebilir. Daha çok ev hayvanı olmayan kedi köpek ısırıkları ile bulaşır. Doğada ise kurt, çakal, tilki ile bulaşır, yarasalar taşıyıcıdır, tüm mağaracıların ve yarasalar ile uğraşanların aşı olmaları gerekir. IVSolunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlar: Hayvanların idrar, tüy, dışkı ve dokularının solunum yoluyla insanlara bulaştığı hastalıklardır. a. Psittakoz: kuşlardan bulaşır ( papağan, muhabbet kuşu, kanarya vb.) ağır akciğer enfeksiyonu ve zatürre yapabilir. b. Leptospiroz: köpeklerden bulaşır. c. Veba: fare ve doğada yaşayan kedilerden bulaşır. d. Tularemi: doğada yaşayan kedilerden, tavşan, sincaplardan bulaşır. e. Lenfosittik koriyomenenjit: Hamster, fare, Gine domuzu gibi ev hayvanlarından bulaşır. f. Maymun Çiçeği (Monkeypox) ev hayvanı olarak satılan kemirgen ve maymunlardan bulaşır, çiçek hastalığına benzer. V- Bit, Pire gibi insektler ve kedi köpek deri hastalıkları ile temas sonucu bulaşan enfeksiyonlar: a. b. c. d. e. f. Lyme hastalığı Uyuz Pirelenme, Bitlenme, Tinea korporis cilt mantar hastalığıdır. Tinea Kapitis Saçlı derinin mantar hastalığıdır. Referanslar: http://www.cdc.gov/healthypets/ Grant (1999) Emerg Infect Dis 5:159-63 [PubMed](or open in [QxMD Read]) Rabinowitz (2007) Am Fam Physician 76(9):1314-22 [PubMed](or open in [QxMD Read]) Wong (1999) J Am Vet Med Assoc 215:335-8 [PubMed](or open in [QxMD Read]) BADEMCİK Bademcik; iltihabı; Tonsillit; Bademcik Tonsillit bademciklerin iltihabıdır. Farenjitten farklı olarak sadece bademciklerde yerleşmiş iltihaba tonsillit denir. Farenjit ise bademciklerin de içinde yer aldığı boğaz (orofarinks) bölgesinin yaygın iltihabıdır. Bademcik dokusu immün sistemin önemli bir parçasıdır, boğaz geçişi üzerinde yer alan bu lenfoid doku boğazı enfeksiyondan korur. Yaş ile birlikte bademcik dokusu küçülmeye başlar. Yaşla birlikte bademcik dokusu küçüldükçe enfeksiyon riski de azalır. Erişkinlerde bademcik enfeksiyonu nadir görülür. Bademcik iltihabı boğaz ağrısı, yutma zorluğu, ses kısıklığı, bademcikler üzerinde kızarıklık ve beyaz kripta enfeksiyonları şeklinde kendini belli eder. Bademcik iltihabı kimlerde görülür? Bademcik iltihapları sık görülür. En sık erken çocukluk döneminde yani 5 – 10 yaş arasında ve genç erişkinlerde 15 – 25 yaş arası görülür. Bademcik enfeksiyonları kış aylarında daha sık görülür. Bademcik şikayetleri nelerdir? Bademcik enfeksiyonlarında en çok görülen şikayetler: • Boğaz ağrısı, 48 saatten uzun sürebilir, kulağa vurabilir, • Yutma güçlüğü, • Ses kısıklığı, • Küçük çocuklarda karın ağrısı, bulantı, kusma, baş ağrısı olabilir. Muayenede ise Boğazda kızarıklık, lenf bezlerinde şişme ve hassasiyet, bademcikler üzerinde iltihap görülür. Bademcik iltihabı genellikle ateş ile seyreder. Bademcik iltihabının sebebi nedir? Bademcik iltihabı birçok sebebe bağlı olabilir. En sık görülen sebebi viral enfeksiyonlardır, ayrıca bakteriyel sebeplere de bağlı olabilir. Beta mikrobu (A gurubu Beta hemolitik Streptokok; GABHS) sık görülen ve en önemli bademcik enfeksiyonu sebebidir. Beta ya bağlı bademcik enfeksiyonu ani başlayan ateş, baş ağrısı, karın ağrısı, yutma zorluğu, bademcikler üzerinde sarı beyaz eksüda, ağrılı hassas anterior cervikal lenfadenopati ile karakterizedir. Beta enfeksiyonu zamanında teşhis ve tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi edilmeyen beta enfeksiyonu romatizmal ateş, glomerülonefrit gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Viral bademcik enfeksiyonları ise daha hafif seyirlidir, ağrı ve ateş daha hafif seyreder. Coxakivirüslere bağlı bademcik enfeksiyonlarında (herpangina) ise bademcik üzerinde ve yumuşak damakta küçük sıvı dolu veziküller görülür, veziküller birkaç gün içinde patlar ve ağrılı aft benzeri kırmızı zeminli lezyonlar kalır. Çocuğun boğaz ağrısı artar yutması zorlaşır. İnfeksiyöz mononükleozis ( glandular ateş ) genellikle gençlerde görülen ağır bir viral bademcik enfeksiyonudur. Bademcikler ileri derecede iltihaplı, prülan eksüdalı, lenf bezleri şiş ve ağrılıdır. Hastada ateş, aşırı halsizlik, hatta letarji görülür. Enfeksiyöz mononükleoz da dalak şişer nadiren karaciğer tutulumuna ve agranülositoz a yol açar. Herpes virüs tonsilliti gençlerde görülen çok ağrılı bademcik enfeksiyonudur. Muayene ile bademcik enfeksiyonunun viral mi bakteriyel mi olduğunu söylemek zordur. Gereksiz ilaç tedavilerinden kaçınmak için sebebe yönelik testler yapılmalıdır. Birçok bakteri ve virüs bademcik enfeksiyonuna sebep olsa da sadece önemli olan birkaçı için testler yapılır. Özellikle çocuklarda beta enfeksiyonu; gençlerde beta, enfeksiyöz mononükleoz ve herpanjina taraması yapılır. Erişkinlerde Neisseria gonore ye bağlı tekrarlayan bademcik enfeksiyonları görülebilir. Yaşlılarda tek taraflı bademcik enfeksiyonu malinitelerde görülür. HİV pozitif Çocuklarda nadiren HİV e bağlı bademcik iltihapları görülebilir. HİV e bağlı cervikal lenfadenopatiler, orofaringeal kandidiazis ve otit sık görülür. Bademcik enfeksiyonları teşhis edilir? nasıl Bademcik enfeksiyonu ile gelen her vakada beta taraması yapılmalıdır. Beta enfeksiyonu her yaşta görülebilir ve tedavi edilmez ise ciddi komplikasyonlara yol açar. Hızlı beta testi çabuk sonuç veren bir antijen testidir, güvenilir bir testtir, boğazda A gurubu beta hemolitik streptokok varlığını güvenilir bir şekilde gösterir. Beta enfeksiyonu olan hastalarda hızlıca doğru tedavinin başlanmasına yardımcı olur. Boğaz kültürü en az 1 gün alır. Gençlerde ilave olarak infeksiyöz mononükleozis taraması gerekebilir. Şiddetli ağrı ve yumuşak damak enantemleri varlığında coxakivirüs ve herpesvirüs taraması gerekir. İnfeksiyöz mononükleozis te agranülositoz ve karaciğer tutulumu nedeniyle hemogram ve karaciğer enzimlerine de emutlaka bakılmalıdır. Beta enfeksiyonu konur? tanısı nasıl Ne hızlı antijen testleri nede boğaz kültürü beta tanısını koymakta yeterli değildir. Çünkü her iki test de beta taşıyıcılığı ile beta enfeksiyonunu birbirinden ayıramaz. Bu nedenle beta teşhisi hem klinik hem de laboratuvar testleri ile birlikte konulmalıdır. Beta tanısı CENTOR kriterleri ile laboratuvar sonuçları toplanarak konulur. Laboratuvar testlerinden hızlı beta antijen testi ve / veya beta kültür sonucu pozitif olmalıdır ayrıca 4 CENTOR kriterinden en az ikisi var olmaldır: Beta enfeksiyonunun klinik tanısında CENTOR kriterleri: 1. 2. 3. 4. Ateş, Bademcikler üstünde prülan eksüda varlığı, Öksürük olmaması, Ağrılı anteriör cervikal lenfadenopatilerin varlığı. Yukarıdaki kriterlerden hiçbirinin olmaması yada sadece bir kriter olması durumunda A gurubu Beta hemolitik streptokok enfeksiyonu tanısı konulamaz. Bademcik enfeksiyonlarında tedavi Ateş ve boğaz ağrısı olan her çocuk mutlaka beta yönünden araştırılmalıdır. Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır. Bademcik enfeksiyonları da dahil olmak üzere üst solunum yolları enfeksiyonları toplumda çok sık görülen ve bulaşıcı enfeksiyonlardır. Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında istirahat edilmeli, kalabalık ortamlardan uzak durmalı, bol sulu gıda alınmalı, basit ateş düşürücü ve ağrı kesiciler ile şikayete yönelik tedavi yapılmalı ve hastalığın geçmesi beklenmelidir. Gereksiz antibiyotik kullanımı ne şikayetlerin daha hızlı gerilemesini sağlar nede komplikasyon gelişimini önler. Bademcik enfeksiyonlarında ne zaman antibiyotik başlanmalıdır? Bademcik enfeksiyonları genellikle viral etkenlere bağlıdır ve antibiyotik gerekmez ancak aşağıdaki durumlarda ise gecikmeden antibiyotik başlanmalıdır: • Kanıtlanmış beta enfeksiyonu, • Peritonsiller apse, • Geçirilmiş romatizmal ateş, • İmmüno süpressif hastada gelişen boğaz enfeksiyonu, • Diyabetik çocukta boğaz enfeksiyonu, • Bademcik enfeksiyonu ve CENTOR>3 ise, • Orta kulak enfeksiyonu, sinüzit gibi komplikasyonlar gelişti ise antibiyotik başlanmalıdır. Bademcik enfeklsiyonu sırasında aşağıdaki durumlarda hasta hastaneye yatırılmalıdır: • Solunum yolunu tıkayacak derecede boğaz iltihabı ( hırıltılı solunum başlar başlamaz hastaneye gidilmelidir), • Epiglottit varlığında (çocuk tükürüğünü yutamıyor ise epiglotit şüphesi vardır solunumu tıkanabilir derhal hastaneye götürülmelidir), • Sinüzit, otit gibi komplikasyon gelişti ise ( kulak ağrısı iltihabi burun akıntısı, baş ağrısı, yüz ağrısı olur), • Peritonsiller, retrotonsiller apse gelişti ise, • İleri derecede yutma zorluğu var veya • Çocuk gıda alamıyor ise, • Şiddetli bulantı kusması var ise, • İdrar miktarı çok azaldı ise, • Şuur bulanıklığı var ise, • İnfeksiyöz mononükleozis hastasında karaciğer tutulumu yada agranülositoz gelişimi var ise hasta yatırılmalıdır. Hastaya antibiyotik başlandı ise Beta enfeksiyonu yada bademcik enfeksiyonları nedeniyle antibiyotik başlandıysa bu antibiyotik EN AZ ON (10) GÜN devam edilmelidir. Kesinlikle doz atlanmamalı, 10 günden önce bırakılmamalıdır. Antibiyotik kutuları 5 – 7 günlük verilebilir ancak bu durumda mutlaka doktorunuzu uyarınız. Doktorunuza ulaşamaz iseniz bile tedavinizi 10 günden önce bırakmayınız. Depo penisilin enjeksiyonları 2 haftalık ilaç sağlar. Enfeksiyöz mononükleozis teşhisi konulan hastalara amoksisilin verilmemelidir. Penisilin alerjik hastalara erithromisin, klaritromisin verilebilir. Çocuklarda beta enfeksiyonları kayıtları düzgün tutulmalıdır. Her boğaz enfeksiyonu beta açısından mutlaka test edilmelidir. Bademciklerin alınması en son düşünülmesi gereken işlem olmalıdır: Ne zaman bademcikler alınmalıdır? 1- Tonsillit atakları artarak devam ediyor ve aşağıdaki kriterlerin hepsi tutuyorsa a. Yılda 5 ve daha fazla kanıtlanmış beta atağı, b. Boğaz enfeksiyonları sırasında çocuğun genel durumunda bozulma, gelişiminde aksama, yada 2- Bademcik enfeksiyonları ile alevlenen guttat psöriazis var ise, yada 3- Büyük bademciklere bağlı uyku apnesi yada gün içinde uyuklama yada büyüme gelişmede gerileme var ise bademcikler alınmalıdır. Erişkinde ise yılda 5 ve daha fazla bademcik enfeksiyonu atağı ve ataklar sırasında genel durumda bozulma oluyor ise bademcikler alınabilir. Bademcikler üst solunum yollarını enfeksiyonlardan koruyan önemli lenf dokularıdır. Tekrarlayan enfeksiyonlar lenf dokusunu bozar, bozulan bademcik dokusu enfeksiyonlar için saklanma yeri haline döner. Bu durumda bademciklerin alınması boğaz florasının normale dönmesine yardımcı olur. Bademciklerin alınması akut hastalıkların tedavisi değildir. Kronik tekrarlayan bademcik enfeksiyonlarında atakların sayısını azaltmak için yapılır. Bademciklerin alınması farenjit enfeksiyonunu ve boğazda beta enfeksiyonunu tamamen önlemez sıklığını azaltır. Özellikle • Tekrarlayan ciddi bademcik enfeksiyonları var ise, • Büyük bademcik dokusu nefes almayı zorlaştırıyor yada tıkayıcı uyku apnelerine yol açıyorsa, • Bademcik dokusunda malignite düşündüren alanlar var ise, • Büyüme gelişmeyi etkileyen boğaz enfeksiyon atakları var ise, • Bir yıl içinde yedi bademcik enfeksiyonu olduysa, • İki yıl boyunca yılda 5 bademcik enfeksiyonu geçirdiyse yada • Üç yıl içinde yılda üç bademcik enfeksiyonu olduysa bademcik dokusunun alınması gerekir. Bademciklerin alınması boğaz enfeksiyonu atak sayısını azaltır ancak hiçbir zaman tamamen yok etmez. Tonsillit geçirmez ama farenjit, larenjit geçirir. Bademcik enfeksiyonu komplikasyonları nelerdir? Bademcik dokusu lenfoid dokudur ve enfeksiyonu komşu dokulara ilerleyebilir en sık görülen komplikasyonlar: • Peritonsiller apse, • Akut orta kulak enfeksiyonu, • Beta enfeksiyonu ise beta mikrobuna bağlı komplikasyonlar görülebilir: 1. 2. 3. 4. Romatizmal ateş, Sydenham korea sı, Glomerülonefrit, Kızıl, • Streptokokal enfeksiyonlara bağlı guttate psöriazis alevlenmeleri, • Büyük bademcik dokusuna bağlı 1. Solunum sıkıntısı, 2. Tıkayıcı uyku apnesi, 3. Gün içi uyuklama sık görülen komplikasyonlardır. Tonsillektomi operasyonlarına bağlı olarak gelişen komplikasyonlar: • Kanama, • Tat duyusuna bozulma, • Sık ortakulak enfeksiyonları, • Bademcikleri alınan çocuklarda poliomyelit riski fazladır. Bademcik prognozu: enfeksiyonlarının Hastalık genellikle bir hafta içinde düzelir. Evde sigara içilen ailelerin çocuklarında boğaz enfeksiyonları, astım, alerjik solunum yolları hastalıkları, alt solunum yolları enfeksiyonları sık görülür. Referanslar: Healthy Children—American Academy of Pediatrics http://www.healthychildren.org National Institute of Allergy and Infectious Diseases http://www.niaid.nih.gov Canadian Society of Otolaryngology http://www.entcanada.org Health Canada http://www.hc-sc.gc.ca Respiratory tract infections; NICE Clinical Guideline (July 2008) 2. Management of sore throat and indications for tonsillectomy; Scottish Intercollegiate Guidelines Network – SIGN (April 2010) 3. Sore throat – acute; NICE CKS, October 2012 (UK access only) 4. Spinks A, Glasziou PP, Del Mar CB; Antibiotics for sore throat. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Nov 5;11:CD000023. 5. British National Formulary 6. Munir N, Clarke R; Indications for tonsillectomy: the evidence base and current UK practice. Br J Hosp Med (Lond). 2009 Jun;70(6):344-7. 7. Karaman E, Enver O, Alimoglu Y, et al; Oropharyngeal flora changes after tonsillectomy. Otolaryngol Head Neck Surg. 2009 Nov;141(5):609-13. Epub 2009 Oct 1. 8. Indications for Tonsillectomy: Position Paper; ENTUK, December 2009 9. Electrosurgery (diathermy and coblation) for tonsillectomy – guidance; IPG150 NICE 2005 10. Burton MJ, Glasziou PP; Tonsillectomy or adenotonsillectomy versus non-surgical treatment for Cochrane Database Syst Rev. 2009 Jan 21;(1):CD001802. 11. Sargi Z, Younis RT; Pediatric obstructive sleep apnea: current management. ORL J Otorhinolaryngol Relat Spec. 2007;69(6):340-4. Epub 2007 Nov 23. Page 4 of 5 12. Smithard A, Cullen C, Thirlwall AS, et al ; Tonsillectomy may cause altered tongue sensation in adult patients. J Laryngol Otol. 2009 May;123(5):545-9. Epub 2008 Jul 30. 13. Schwentner I, Schmutzhard J, Schwentner C, et al; The impact of adenotonsillectomy on children’s quality of life. Clin Otolaryngol. 2008 Feb;33(1):56-9. 14. Cheraghi M, Salvi S; Environmental tobacco smoke (ETS) and respiratory health in children. Eur J Pediatr. 2009 Aug;168(8):897-905. doi: 10.1007/s00431-009-0967-3. Epub 2009 Mar 20. SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI You will find 26 posts in the category MSS ENFEKSİYONLARI on this blog. Jump to I, V, X I (8) I. SANTRAL SİNİR SİSTEMİNİN ENFEKSİYON HASTALIKLARI II. SANTRAL SİNİR SİSTEMİNİN ANATOMİSİ III. SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLARINA YAKLAŞIM IV. MENENJİTLER IV.A – AKUT PRÜLAN MENENJİTLER IV.B- AKUT ASEPTİK MENENJİTLER IV.C- KRONİK MENENJİTLER: IX. MYELİTLER V (10) V. A – AKUT VİRAL ENSEFALİTLER: V. B – YAVAŞ VİRUS ENSEFALİTLERİ V. C – SİSTEMİK BAKTERİYEL ENFEKSİYONLARIN KOMPLİKASYONU OLAN ENSEFALİTLER V. D – SPİROKETAL ENSEFALİTLER: V. E – RİKETSİYAL ENSEFALİTLER V. ENSEFALİTLER V. F – PARAZİTİK MENİNGOENSEFALİTLER VI. AŞI VE ENFEKSİYONLARI TAKİBEN ORTAYA ÇIKAN ENSEFALOPATİLER VE REYE SENDROMU VII. SİNİR SİSTEMİNİN LOKAL ENFEKSİYONLARI VIII. FELÇ YAPAN NÖROLOJİK ENFEKSİYONLAR X (8) X. DUYU BOZUKLUĞU YAPAN ENFEKSİYONLAR XI. NEVRİT XII. POLİNÖRİTLER XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR XIV. POST ENFEKSİYÖZ NÖROLOJİK SENDROMLAR: XV. PERİFERİK NÖROPATİ VE MYELİTLİ HASTALARA YAKLAŞIM: XVI. MSS ENFEKSİYONLARINI TAKLİT EDEN DURUMLAR XVII. MERKEZİ ENFEKSİYONLARI: SİNİR SİSTEMİNİN NOSOKOMİAL SOĞUK ALGINLIĞI – NEZLE Soğuk algınlığı; Coryza; Nezle; Common Cold; Shore Throat; Soğuk algınlığı virüslerin neden olduğu, burun ve boğazda sınırlı bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık birçok virüse bağlı olabilir, 200 den fazla virüsün soğuk algınlığına yol açtığı tespit edilmiştir. Soğuk algınlığı son derece bulaşıcıdır, hastalık havadan damlacıkla yada ellerin ağız, burun ve göze dokunulması ile bulaşır. Soğuk algınlığının etkeni nedir? Soğuk algınlığına birçok virüs yol açabilir. Özellikle Rinovirüsler en büyük gurubu oluştururlar. Soğuk algınlığı ataklarının neredeyse %40 Rinovirüsler tarafından meydana gelir. Ayrıca Adenovirüsler, Coronavirüsler, RSV ( Respiratory Sinsisyal Virüs ) sık görülen soğuk algınlığı virüsleridir. Soğuk algınlığı kimlerde görülür? Soğuk algınlığı her yaşta görülebilir. 6 aya kadar olan bebeklerde anneden gelen immün globülinler bebeği soğuk algınlığı virüslerine karşı korur daha sonra annenin antikorları düşünce çocuklar hasta olmaya başlarlar. Sür çocukluğu döneminde ortalama olarak yılda 6-8 soğuk algınlığı – nezle atağı geçirilmesi normaldir. Okula başladıktan sonra bu sayı biraz daha artar yıla 8 – 10 atak geçirilir. Yaş ilerledikçe nezle atakları azalır. Erişkinlerde yılda 2-4 nezle atağı normaldir. Soğuk algınlığı geçiren kişilerle yakın temas, Hijyen eğitiminin eksik olması, El yıkama alışkanlığının yetersiz olması, Sigara kullanımı yada sigara içilen ortamda bulunmak, Kalitesiz ve / veya az uyku, İmmün sistemi bozan ilaç kullanımı, Kalabalık ve iyi havalanmayan ortamlarda bulunmak, Çocukların yakın temasta olmaları ( kreş, yuva, ana okulu, vb.) hastalığın kolay yayılmasını ve hasta olmayı kolaylaştırır. Soğuk algınlığı şikayetleri nelerdir? Hastalık bir iki günlük bir kuluçka süresinin sonunda ortaya çıkar, en sık görülen şikayetler: Ateş ( her zaman çok yüksek ateş olmaz ) , Boğaz ağrısı, boğazda yanma, gıcıklanma, kaşınma hissi, Burun akıntısı, burunda doluluk, Koku ve tat duyusunun bozulması, Hapşırık, Kuru öksürük, Kulaklarda doluluk ve kaşıntı, kulaklarda tıkanıklık hissi, Gözlerde kızarıklık sulanma ve yanma hissi, Baş ağrısı, Yorgunluk ve kırıklık hissi, Soğuk algınlığı tanısı nasıl konur? Soğuk algınlığı teşhisi hastanın şikayetleri ile konur. Genellikle ileri laboratuvar testlerine gerek olmaz, ancak gerilemeyen şikayetler yada komplikasyon düşünüldüğünde ileri tetkik ve inceleme istenebilir. Soğuk algınlığının hangi virüse bağlı olduğu genellikle test edilmez, bu hem pahalı hem de gereksiz bir çaba olur. Hastanın ateşinin tekrar yükselmesi, burun akıntısının iltihabi renk ve koku alması, kulak ağrısının artması, kulak ta iltihabi akıntı olması yada balgamlı öksürük başlaması komplikasyon geliştiğinin habercisidir. Bu gibi durumlarda tekrar doktora başvurulmalı ve komplikasyonların tanısı için gerekli testler yapılmalıdır. Soğuk algınlığı nasıl tedavi edilir? Soğuk algınlığı şikayetleri genellikle 10 gün kadar sürer. Bebeklerde, yaşlılarda ve altta kronik hastalığı olanlarda bu süre uzayabilir. Soğuk algınlığı doktor ziyaretlerinin neredeyse yarıdan fazlasının tek sebebi olsa da hastalığın spesifik tedavisi yoktur. Tedavi şikayetlerin hafifletilmesine yönelik olarak yapılır. Bol sıvı alımı burun tıkanıklığını azaltır, Odaya nemlendirici koymak öksürüğü azaltır, tıkanıklığı azaltır ve nefes almayı kolaylaştırır, Tulu suyla burun temizliği, burun tıkanıklığını, kulak tıkanıklığını azaltır, burun akıntısını azaltır, Tuzlu suyla gargara: boğaz ağrısını yumuşatır, Basit analjezik ve ağrı kesiciler ( Aspirin – parasetamol – ibuprofen gibi) kas eklem ağrılarını azaltır, teşi düşürür, Soğuk algınlığı ve nezle tedavisinde anti viral ilaçlar kullanılmaz. Eğer bu tedavi başarısız olursa şikayetlere yönelik ilaç tedavisi başlanabilir: Dekongestan ilaçlar, Öksürük kesici ve ekspectoran ilaçlar, Antihistaminikler, Boğaz pastilleri, Vapo – rub kullanılabilir. Dikkat: Çocuklarda viral kullanılmamalıdır. enfeksiyonlar sırasında Soğuk algınlığı ilaçları 2 yaş altı kullanılmamalı, 4 yaş altı çocuklarda aspirin çocuklarda ise mecbur olmadıkça kullanılmamalıdır. Bu ilaçlar 4-11 yaş arası dikkatli kullanılmalıdır. Boğaz spreyleri, şuruplar, burun spreyleri ve dekongestan ilaçlar burun mukozasında tekrar şişmeye, komplikasyon gelişmesine ve ilaç bağımlılığına yol açarlar. İlacı bırakınca hastanın burnu tamamen tıkanır bu nedenle bu ilaçlar 3 günden daha uzun süreli kullanılmamalıdır. Soğuk algınlığının alternatif tedavisi : Soğuk algınlığının alternatif tedavisi çok uzun yıllardır ata dedelerimizin tedavi reçetelerinde vardır. Nane – limon kaynatmak ( hem boğaz ağrısını alır hem burun tıkanıklığını açar), Zencefilli bal ( öksürük kesici) Tarçınlı ballı süt ( öksürük kesici) Limonlu ıhlamur ( boğaz ağrısı ve öksürüğe karşı) denenebilir. Vitamin C takviyesi soğuk algınlığı şikayetlerinin süresini kısaltmak için, Çinko pastilleri: soğuk algınlığı şikayetlerini yumuşatmak ve süresini kısaltmak için, Ekinezya çayı: soğuk algınlığı şikayetlerini azaltmak ve hafifletmek için denenebilecek tedavi alternatifleridir. Not: Bazı doğal ilaçlar yan etkiye, alerjiye ve diğer ilaçların etkilerinde değişime yol açabilir. Soğuk algınlığından korunma: Soğuk algınlığı 200 den fazla virüs ile meydana geldiğinden aşı üretimi mümkün olmamıştır. Hastalıktan korunmanın en önemli yolu hijyen kuralarına dikkat etmektir. Özellikle el yıkama, bulunulan ortamın sık sık havalandırılması, kağıt mendil kullanımı, ellerin ağız dudak, burun ve göze temas ettirilmemesi hastalıktan korunmada önemlidir. Soğuk algınlığı komplikasyona yol açar mı? Hastalık genellikle 1 hafta 10 gün içinde iyileşir. Dekonjestan ilaçlar, ateş düşürücü, ağrı kesici, öksürük kesici şikayetleri hafifletebilir. Hastalık genellikle komplikasyon gelişmeden düzelir ancak nadiren komplikasyon gelişir en sık görülen komplikasyonlar: Sinüzit, Orta kulak iltihabı, Bronşit dir. Ayrıca Astım, Kronik bronşit, Amfizem gibi kronik hastalıkların da alevlenmesine yol açar. hastada geçmeyen baş ağrısı, iltihabi burun akıntısı yüksek ateş varlığı sinüzit düşündür, kulak ağrısı kulak akıntısı ve ateş orta kulak enfeksiyonunu düşündürmelidir. giderek artan balgamlı öksürük ve ateş varlığında bronşit geliştiği aklımıza gelmelidir. soğuk algınlığının tedavisinde antibiyotiklerin kesinlikle yari yoktur. antibiyotik kullanımı bu komplikasyonların gelişimini engellemez. Nadiren soğuk algınlığına bağlı kuru öksürük hastalık geçmesine rağmen haftalarca devam eder ve astımı taklit eder ve astım ilaçları ile düzelir, bu gibi ısrarlı kuru öksürükler soğuk algınlığı komplikasyonu olarak nadiren görülebilir. Soğuk algınlığından korunmak için: Ellerinizi ağız, burun ve gözünüze sürmeyin, Ellerinizi sıklıkla yıkayın, Bulunduğunuz ortamı sıklıkla havalandırın, Sigara içmeyin ve sigara içilen ortamda durmayın, Hasta kişiler ile temas etmeyin, Hasta iseniz işe gitmeyin, doktora gidin ve rapor alın, Hasta çocuğunuzu okula göndermeyin. Çocukların ağızlarına götürdükleri oyuncakları paylaşmayın ve sık sık temizleyin. Referanslar: 1. http://www.cdc.gov/features/pediatriccoldmeds. September 11, 2009. Accessed September 15, 2014. Updated 2. http://www.ebscohost.com/academic/natural-alternative-treatmen ts. Updated August 2013. Accessed September 15, 2014. 3. http://www.niaid.nih.gov/topics/commoncold/pages/default.aspx . Accessed September 15, 2014. 4. http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated July 1, 2014. Accessed September 15, 2014. 5. http://www.ebscohost.com/dynamed: Lizogub VG, Riley DS, Heger M. Efficacy of a pelargonium sidoides preparation in patients with the common cold: a randomized, double blind, placebo-controlled clinical trial. Explore (NY). 2007;3:573-584. 8. http://www.ebscohost.com/dynamed: Slapak I, Skoupá J, Strnad P, Horník P. Efficacy of isotonic nasal wash (seawater) in the treatment and prevention of rhinitis in children. Arch Otolaryngol Head Neck Surg. 2008;134:67-74. 9. http://www.ebscohost.com/dynamed: Arruda E, Pitkäranta A, Witek TJ Jr, Doyle CA, Hayden FG. Frequency and natural history of rhinovirus infections in adults during autumn. J Clin Microbiol. 1997;35:2864-2868. 10. Pappas DE, Hendley JO, Hayden FG, Winther B. Symptom profile of common colds in school-aged children. Pediatr Infect Dis J. 2008;27:8-11. 11. http://www.ebscohost.com/dynamed: Hemila H, Chalker E, Douglas B. Vitamin C for preventing and treating the common cold. Cochrane Database Syst Rev. 2010 Mar 17;(3):CD000980. 12. e http://www.ebscohost.com/dynamed: Sing M, Das R. Zinc for the common cold. Cochrane Database Syst Rev. 2011;(2):CD001364. 13. http://www.ebscohost.com/dynamed: Paul IM, Beiler JS, King TS, Clapp ER, Vallati J, Berlin CM. Vapor rub, petrolatum, and no treatment for children with nocturnal cough and cold symptoms. Pediatrics. 2010;126(6):1092-1099. 14. http://www.ebscohost.com/dynamed: Singh M, Das RR. Zinc for the common cold. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Jun 18;6.