Yıllar boyu değişmemiş ve ilerleyememiş dünyamız… Bir edebi eseri önemli kılan bazı unsurlar vardır, insanların duygularına hitap etmesi veya okuyanda yada dinleyende uyandırdığı çağrışımlar gibi. Ancak bir eseri bana göre ölümsüz kılan tek bir etken vardır ki bu da üretildiği dönemin çok çok ötesine geçebilmesidir. Victor Hugo’nun Sefilleri de işte bu tarz bir eserdir, yazıldığı dönemin çok ötesine, günümüze kadar ulaşabilmiş ve günümüz dünyasının gerçeklerine ayna olabilmiş, ışık tutabilmiştir. Maalesef Hugo’nun Sefiller’inde acımasız dünya ve içinde yaşayanların alçaklıkları görülmektedir. Yine de tüm olumsuz olaylara rağmen iyiliklerin ve umudun korunduğunu görülmektedir. Sefiller içinde sosyal adaletsizlikleri, harcanan yaşamları, adalet, Fransa tarihi, siyaset ve merhamet gibi birçok konuyu bir suçlunun yaşamı üzerinden ele alır. Bu suçlunun yaşadıkları 19.yy da olmasına rağmen günümüzden hiç de farklı değildir. Cezasını çektikten sonra özgür yaşamına kavuşan Jean Valjean tıpkı günümüzde eski mahkumlara davranıldığı gibi kendi döneminde de önyargıyla karşılaşır. İş istediği insanlar onu sadece eski bir mahkum olduğu için geri çevirirler. İş bulamamasının yanında kalacak yer sorunu olan Jean Valjean yine sadece eski bir mahkum olduğu için kapısını çaldığı tüm hanlardan red cevabı alır. Jean Valjean’ın toplumdan dışlanışı, insanların önyargılı ve yozlaşmış görüşleri yüzünden kaynaklanır, halbuki onu dışlayan insanlar ondan daha az suçlu değillerdir. İnsan davranışlarının o günden bugüne değişmediğini görmek çok acı vericidir. Bitap düşmüş bir haldeyken Jean Valjean’ı geçmişiyle değerlendirmeyip evine alan ve ona yatacak yer ve yemek veren piskopos, okuyucuyu erdemli davranışıyla etkilemeyi başarıyor. Kaldığı yerden şamdan ve gümüş çalan Jean Valjean’ı polislere vermeyip, gösterdiği merhametin yanında bir de ona çaldıklarını verip ondan dürüst bir yaşam sürmesini isteyen piskoposun bu erdemli ve yüce davranışı eminim ki herkeste insani bazı duyguları uyandırmayı başaracak. Piskoposun gösterdiği merhamet ve incelik Jean Valjean’ın hayatı için bir dönüm noktasıdır çünkü kendisinin kalıplaşmış düşünceleri ve taşlaşmış kalbi piskoposun ona karşı davranışı ve merhametiyle tamamiyle yok olur. Bazen insanların hayatlarına Sefiller’deki piskopos gibi insanlar girer ve onlar sayesinde insanlar, dünya nüfusunda geneli temsil etmek yerine, azınlığı, yani iyiliği ve merhameti temsil etmeye başlarlar. Piskopostan öğrendiği hayat dersi ile kendisini geliştiren Jean Valjean’ın yükselişi de herkese örnek olmalıdır. Javert’in ise zengin adamı eskiden tanıdığı Jean Valjean’a benzetmesi ve araştırma yapması, araştırmaları sonucu Jean Valjean’ın tutuklandığını öğrenmesi ve sözde yanılgısını Madeleine ile paylaşması Javert’in işine olan sadakatini ve dürüst bir çalısan olduğunu gösterir. Jean Valjean olayını içten içe yıllar sonra bile dert ettiğini kendine itiraf edecek kadar cesareti yoktur. Eğer toplumlar biraz detaylı incelenirse Javert’lerin hiç de az olmadığı görülecektir çünkü bugün halen insanlar sorgulama yetisine sahip değildirler ve iç hesaplaşma denen olayı yapmaktan acizdirler. Eğer Javert sorgulama yetisine sahip olsaydı Jean Valjean’ın hüküm giymemiş bir insandan farksız olduğunu anlayabilirdi. Jean Valjean’ın, kendisi yerine masum bir insanın hüküm giymesine gönlünün razı olmaması da, bugün, yüksek kademedeki bazı yöneticilerin ders çıkarması gereken erdemli bir davranıştır. Her şey yolundayken, rahat bir yaşam sürüyorken ve geçmişinden kurtulmak üzereyken, Jean Valjean başka bir insanın hakkını yemez ve teslim olur. Ne yazık ki, eski zamanlarda olduğu gibi bugünde Jean Valjean gibi onurlu ve insani duyguları gelişmiş, empati yapmayı bilen ve bencil olmayan insanlar çok azdır. Victor Hugo’nun Sefiller’inde yaşanılan olaylarda bugün halen var olan sosyal adaletsizlikler ve harcanan veya harcanmakta olan yaşamları görüyoruz. Sadece eski bir mahkum olduğu için bugün halen ezilen ve hor görülen insanların sayısı hiçte az değildir. Bunun yanında haksızlıklara kendi çıkarları olumsuz etkilenecek olmasına rağmen karşı çıkan insanlar ise halen az da olsa vardır. Empati yapmak, olayları ve durumları sorgulamak gibi yetilerin hala insanlar tarafından kazanılamamış olmasını ise büyük bir talihsizlik olarak nitelendiriyorum. Son olarak, kitapla ilgili olarak adeletsizlikler dışında aşk ve sevgi temaları göze çarpmaktadır. Adalet kavramını sorgulamamızı sağlayan Sefiller, bende, bugün içinde bulunduğumuz durumları ister istemez bir kez daha sorgulama isteği uyandırıyor. Benim fikrime göre kitaptaki ihtilalci gençler Hugo’nun kafasındaki ideal gençliği temsil etmektedirler. Bununla beraber, siyasal düşünceler etkili bir biçimde aktarılmıştır. Ayrıca kitapta tarihsel olaylar çok iyi acıklanmıştır. Öyle ki Fransız tarihine dair yer alan bilgiler herkesin kafasında belli bir oluşum yaratmaya yeterlidir. Hugo’nun eğlenceli ve açıklayıcı anlatımı kitabı kolayca anlamamızı sağlıyor. Yine Hugo’nun tarzı sayesinde konular arası bağlatılar çok iyi kurgulanarak okuyucuların kitaptan kopmasını engelliyor. Demem o ki, kitaptaki sosyal adaletsizlikler, insanların bakış açıları günümüze ışık tutuyor ve ayrıca kitaptaki tüm olaylar insanların duygularını harekete geçirmeye yetiyor. Kimi zaman sinirlenirken, kimi zaman gülüyorsunuz, kimi zamanda üzülüyorsunuz.