Untitled

advertisement
Islam Kadm ve Toplum (Kadm Pane/leri)
Yayın
No: 397
Sempozyurnlar ve Paneller Serisi: 42
©Bütün Hakları Türkiye Diyanet Vakfı'na aittir
ı. Baskı, Mart 2008, Ankara, 1.000 adet
ISBN 978-975-389-531-6
08.06.Y.0005.378
Redaksiyon : Dr. Mehmet BULUT
Kapak ve Iç Tasarım: Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Mat. ve Tic. işi.
Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu'nun
12.09.2006/35-6 sayılı kararıyla uygun görülmüş ve
Mütevelli Heyeti'nin 02.05.2007/1237-21/a
sayılı kararıyla basılmıştır.
Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret Işletmesi'nin dizgi,
fotomekanik, ofset ve cilt tesislerinde hazırlanıp basılmıştır.
TÜRKIYE DIYANET VAKFI
Yayın Matbaacılık ve Ticaret Işletmesi
OSTIM Örnek Sanayi Sitesi
ı. Cadde 358. Sokak No: ll 06370 Yenimahalle 1 Ankara
Tel: 0312. 354 91 31 (pbx) Faks: 354 91 32
e-posta: [email protected]
Edebiyatımızda Hz. Peygamber
Dr. Müjgan CUMBUR*
----~~~~~~~~~---
ürklerin İslamiyeti kabulünden sonraki edebiyatımızda Hazret-i
Peygamber bütün özellikleriyle, olanca büyüklüğü, çok görkemli
haşmeti, üstün ahlaki, bilhassa şefaati ve bütün bunlann üstünde Türk' e has
bir sevgi ve saygıyla girmiştir. Daha ilk İslfuni devir eserlerinden itibaren
yüzyıllar boyu yazılan kitapların yirminci yüzyıl başlanna kadar yüzde doksan dokuzu Cenab-ı Hakk'a hamd ve şükür cümlesinden sonra İslam'ın büyük Peygamberine ve onun mübarek soyuna salat ve selam cümlesiyle baş­
lamış, bu gelenek edebiyat kitaplarınıızda da devam etmiştir. Nitekim İslami
Türk edebiyatının ilk donık eseri Kutadgu Bilig' de bu geleneğin başladığı
görülür. Kaşgarlı Yusuf Has Hacib hamdeleden sonra
O seçkin Resule salat ve selam, soyuna ashabına selam ve ihtiranı.
Muhammed Peygamber yaratılanların başıdır, o bütün insanların göz
üstündeki kaşıdır.
Beyideriyle başladığı 6645 beyitlik eserini
Peygamberimizeve onunu dört arkadaşına da binlerce selam olsun
diye bitirir.
T
Türk tasavvuf edebiyatının ilk büyük adı Hoca Ahmed Yesevi (10831166) de Divan-ı Hikmet adlı eserinde ilk hikmetinden itibaren Hz. Peygamber' e duyduğu sevgi, saygı ve özlemi dile getirmiştir. İşte Yesevi bir na'tına
*
AKM Denetleme Kurulu Başkanı
Islam Kadın ve Toplum
l 17
On sekiz bin aleme server olan Muhammed
Otuz üç bin ashabına rehber olan Muhammed
Yalzncak ve açlığa kanatlı Muhammed
Asi, cani ümmete şefaat/ı Muhammed
beyitleriyle başlamış ve
Miskin Alımed kuluna yazdırıcı Muhammed
Ye tim fakir garibe sahavet/i Muhammed
beytiyle Hz. Peygamber sayesinde hikmetlerini yazdığım bildiren
beytiyle son vermiştir. Hz. Peygamber'in bu dünyadan göçtüğü 63 yaşından
sonra ölümüne kadar toprak altına kazdırdığı bir yerde yaşadığı düşünülürse
Hoca Ahmed'in Hz. Peygamber' i ne kadar sevdiği ortaya çıkar.
Hoca Ahmed Yesevl'yi bir, birbuçuk asır sonra Anadolu'daki izleyeni
Yunus Eınre'ye gelince çok büyük bir samirniyetle "Adı güzel kendi güzel
Muhammed" diye nitelendirdiği Hz. Peygamber için yazdığı na'tında Hz.
Peygamber' i şöyle över:
Çalab nurdan yaratmış canını Muhammed'ün
Aleme rahmet saçmış adını Muhammed'ün
Dostum dimiş yaratmış hem anun kaydın yimiş
Ümmetden yana komış yönini Muhammed'ün
Muhammed bir denizdür alemi tutupdurur
Yetmiş bin peygamberler gölünde Muhammed'ün
Uş yine nazar oldu bu bizüm canumuza
Muhammed bünyad urdı dfn ü imanumuza
Peygamberler serveri din direği Muhammed
Gör ne gevlıerler kodı bu bizüm kanunıuza
derken, bir başka ilahisinde Hz. Peygamberin nuroyla
sanki cennetten bir pencere açıldığını söyler:
aydınlanan
gönlüne
18 1 Kadın Gözüyle Hz. Peygamber-I
Nur Muhammed nundur Halilullalı sırrıdur
Sanasııı kim açıldı uçnıakdan bir deriçe
Yaratıldı yir ile gök Muhammed'ün dostlığına
Levlak ana delildür ansuz bu gök yir olmadı
"Levlake levlak ve ma halaktu'l-eflak"
sımnı açıklar:
Adem Ata' dan berü veli ev Ziya ne bi
Hak müşerref eyledi Alımed'i kamu yüzden
Yetmiş bin yıl öndinden yaratdı Mulıammed'i
Kendüsi aşık aldı belıG.ne bir yılduzdan
Ol yılduz ki varıdı kandayıdı Adenı canı
Ya bunca Peygamberler anıZınadın ağızdan
Alimler bunı bilmez değme akıl ana irmez
Hidayetdür Yunus'a keşfoldı Hocamuzdan
Mulıammed'i yaratdı malıluka şefkatından
Muhammed Hakk'ı bildi Hakk'ı kendüde gördi
Cümle yirde Hak Jıazır göz gerekdür göresi
Bir ilahisinde de Cenab-ı Hakk'a yakarır:
Gel kogıl benibeni yanayını başdan başa uşanayım
Ol sevdiğünı Muhammed' e olayım çırak Çalahım
Gül Muhammed teridür bülbül anın yarıdur
Ol gül ile ezile cilıG.na bile geldüm
Gönüllerde yir eylemek Muhammed'e gelmişdürür
Mustafa 'ya ümmet olan tamuda karar eylemez
Peygambere bu kadar kendini
has bir Tanrı vergisidir.
Edebiyatımızın başlangıcında
yakın
hissedebilmek bu da Koca Yunus'a
yer alan bu üç doruk eserden sonra Peygamberimiıle ilgili eser türlerine geçilebilir. Bunların başında Hz. Peygamberin siret ve suretinden bahseden mübarek hayatlarının, hayat tarzlarının,
hareket ve davranışlarının anlatıldığı siret ve bu kelimenin çoğulu ile adlan-
Islam Kadın ve Toplum
1 19
dırılan siyer kitapları gelir. İlk siyer kitabımız Erzurumlu Kadı Darir'in
1388'da yazdırıp tamamladığı Siretü'n-Nebf'sidir. 14. yy'da yaşayan yazann asıl adı Yusuf oğlu Mustafa'dır. İki gözü de kör olan bu zatın, başkala­
rından dinlediği Arapça siyer kitapları gönül gözünü aydınlatmış olmalıdır.
Bu kitap İbnu İshak'ın Arapça yazdığı Sfretü Resalillah veya İbnu Hişam'ın
ya da Vakıdi'nin siretlerinden zihninde kalanları devrin Mısır sultanı Melik
Mansur Ali'nin isteği üzerine nesir olarak Türkçe'ye çevirmiş, arada bazı
yerleri şiirlerle bezemiştir. Bu parçalardan biri Hz. Peygamberin Mevlid'idir.
Bu parça Türkçe'deki ilk Mevlid olarak bilinmekte Süleyman Çelebi'nin
adeta Türk toplumuyla bütünleşen Mevlid'ine de kaynaklık ettiği kabul
olunmaktadır. Kadı Darir'in Mevlid'i bend beyitleriyle bağlanmış üç kaside
şeklinde yazılmiş olup bir bakıma terci-i bend de sayılabilir.
Rebi'ü'l-evvel ayı kutlu olsun
dil ve din kuvvetlu olsun
Resul'ün nıevlidi bu ay içinde
Cihanda ma'rufu meşhur oldu
Nebfnün anası Anıine Hatun
Haber virdi bu söz mastur oldu
K' ayun on ikisi isneyn gicesi
Harab olmuş evünı ma 'nıCtr oldu
Evünıden göklere bir nur çıkdı
Ki dünya dopdolu ol nur oldu
Henıfşe
beyitleriyle başlayan Mevlid'in bend beyti
Rebi'ü'l-evvel ayı kutlu olsun
Henıfşe dil ve din kuvvetlu olsun
duasıyla tekrarlanır.
15.yy.'da Abdurrahman
adlı
biri tarafından manzum bir siyer yazılmış.
Evvela ism-i Hakk'ı yad idelinı
Söze andan sonra bünyad idelünı
beytiyle başlayan bu eser, halk arasında çok tutulup meclislerde, kahvehanelerde makamla okunarak dinlenilmiştir.
16. yy. başlarında Uimii Çelebi (öl. 1532), Molla Cami'den Şevalıidü'n­
Nübüvve adlı siyeri Türkçe'ye çevirmiş, yine aynı asırda şair ve kazasker
Baki Efendi (öl. 1600), Kastalani'nin Mevahibü'l-Ledünniye adlı siyerinden
20 1Kadın Gözüyle Hz. Peygamber-I
Mealinıü'l-Yaklnfi Sireti
Seyidi'l-Mürselin adlı siret çevirisini yapmıştır_ 17.
yy. başlarında Alaşehirli şair Veysi (öl. 1628), Dürretü't-Tac fi Sireti Salıi­
bi'l-Miraç adlı iki ciltlik meşhur eserini yazmış. Bu eser 18. asır başlarında
Urfalı şair Nabi (öl. 1712) tarafından Zeyl-i Siyer-i Veysi adıyla tamamlamaya çalışmış, bir zeyil de birkaç yıl sonra Nazmizade Murtaza (öl. 1723) tarafından yazılmıştır. Bu eserlerle Türk edebiyatında secilerle süslü nesrin örnekleri verilmiştir_ 19. yy.' ın ortalarına doğru Altıparmak Mehmed Efendi,
Serahsi'den Mearicü'n-Nübüvve tercümesini yapmış, İbrahim Halebi'nin
Antepli Ahmed Asım EfendiSiyer-i Halebi adıyla, yine aynı asırda Manisalı
Benlizade Mahmud Efendi ile Eyüp Sabri Paşa Ataullah Şirazi'nin
Ravzatu'l-Ahbflb'ını iki ayrı tercüme halinde Türkçe'ye kazandırmışlardır.
Siyer yazımı zamanla ilim halini almış, sonradan o da dallara ayrılmıştır.
Bu dallardan biri olan Şernail ilminde Hz. Peygamberin mübarek vücut
yapısı, güzel ahliikı, faziletleri, hal ve hareketleri, tavır ve davranışları; kısa­
ca şahsi ve özel hayatı üzerinde durulmuştur. Sahih hadisleri derleyen altı
büyük muhaddisten biri ve bir Türk olan İmam Tirmizi hazretleri ilk Şe­
mail kitabını yazma şerefiyle müşerref olmuş, şernail hakkındaki bütün hadislerle, ashabın Peygamber hakkındaki gözlemlerini içeren bu eseri de Nakşibendi Hüsameddin Efendi ve Mehmed Raif iki ayrı tercüme halinde
Türkçeye çevirmişlerdir. Bu eserin son ve mükemmel bir çevirisi Prof. Dr.
Ali Yardım tarafından birkaç yıl önce kitaplıklarımıza kazandırıldı. Rafız-ı
Rumi diye tanınan Aşık Mehmed'in Şerlı-i Şernail-i Tirmizi' si, İshak Hocası Ahmed Efendi'nin Akvemü'l-Vesail fi Tercümet'ş-Şenıail'i, Akkirmanlı
Ahmed Efendi'nin Şenıail-i Şerif Tercümesi, Altıparmak Mehmed Efendi'nin Metail-i Nübüvvet-i Muhanınıedffi Şenıail-i Fütüvvet-i Ahnıedf'si de
bu arada sayılabilir. Hz. Peygamber'in güzelliğinin tasviriyle başlayan
Nesirni' Ahmed Efendi'nin Gülisıan-ı Şenıail'i Hz. Peygamber'in gülü sevmesinin, güle ilgisinin manzum bir eser halinde gözler önüne serilmesidir,
her fasıl bir beyitle adlandırılıp bir hadisle takviye edilmiştir. Sonunda
Hatem kasidesi yer alır.
Yine Hz. Peygamberin vücut yapısından ve hareketlerinden bahseden
diğer bir tür de hilye~i şeriflerdir. Ayas Paşazade Hakani Mehmed Bey'in
1598 yılında yazdığı Hilye-i Şerifi bu konuda yazılanların şaheseridir.
Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i kadar meşhur olmuş ve Türk toplum hayatın­
da yer etmiş bir eserdir. Aruzun feilatün feilatün feilün kalıbıyla yazılmış
550 beyitlik bir mesnevidir. Eser besınelenin medhi ve önemi, tasviri ve her
harfinin özellikleriyle başlar. Tevhid ve Münacaat bölümlerini şairin bütün
Islam Kadın ve Toplum
1 21
sanat gücünü kullanarak Peygamber' e duyduğu ·sevgisini büyük bir coşkun­
lukla dile getirdiği naat bölümü izler. Sonra Hz. Peygamber'in niteliklerini
yazmak cesaretini gösterdiği için mahcubiyetle okuyuculanndan bağışlan­
masını ister. Sonra Hz. Peygamber'in şiirle fiziki ve ruhi portresini çizer.
Mübarek başlarının büyüklüğü ve şekli, gözlerinin rengi ve biçimi, saçları­
nın rengi, şekli ve uzunluğu, kulaklannın biçimi, boyunun uzunluğu, kaşları
ve kirpiklerinin şekil ve uzunluğu, boyun ve omuzlarının şekli, yüzlerinin
güzelliği, sakallarının uzunluğu ve rengi, ayaklan, elleri, bacaklan, parmaklan, konuşma ve hitap üslüpları, ifade şekilleri, gülümseyişleri, hüzünleri
ve yürüyüşleri hadisiere dayalı olarak sanki nazırnla resmedilir. Prof. Süheyl
Ün ver' den dinlediğime göre, cami ve toplantılarda eskiden makarnla ve
adabıyla okunur, okuma bittikten sonra rnisafirlere süt ikram edilirrniş. İlk
basılan eserlerdendir. Yalnız Abdülmecid devrinde iki kez basılmış, yüzlerce yazması var.
İbrahim Vahdi Efendi şerh edip eserine Tevşihü'l-takvinıfi şerhi hilye-i
Resuli'l-kerinı adını vermiş, İstanbullu Ahmed b. Receb'in şerhi Nüzhetü'lahyar fi şerhi hilyeti 'l-nıulıtar adını taşıyor. Arif Süleyman Bey, Nazire-i
Hakanı
adını verdiği bir manzume yazmış, Ahmed Şemsi Halveti'nin
Müstakirnzade Süleyman Sadedin Mehmed Hanefi Efendi'nin, Bosnalı
Mustafa Efendi'nin, Selimi Dede'nin, Abdülvehhab Dursun Efendi'nin manzum ve mensur hilyeleri var. En son hilye 1948'de Şer'iye ve Evkaf Vekillerinden Fehmi Efendi tarafından yazılmış.
Si yerden ayrılan dallardan biri de rniraciyelerdir. Hz. Peygamber' in bu
büyük mucizesi edebiyatımızda çok yer eden konulardandır. Türk dili ile ilk
miracname Ferhadüddin Atar adlı bir kişi tarafından yazılmıştır. Bu mensur eserin Paris'teki nüshasını 1882'de Pavet de Courteille Fransızca çevirisiyle tıpkı basımını yayırnladı. Ahmed Yesevi'nin bir hikmeti Mirdc
hikiiyeti adını taşır. Taşlıcalı Yahya Seyyid Nizameddin Seyfullahy, Miracü'l-Mü'minin, Ganizade Nadiri 73 beyit 4 mefailün, Nev'izade Atai, Neşati
Dede, Lebib Efendi, Nabi, sabit 54 beyit kaside, Abdülbil.ki Arif, Nazim 81
beyit kaside, Seyyid Vehbi, Riyazi, Kani, İzzet Molla, Bursalı İsmail Hakkı
Hazretleri, son Tokatlı Abdullah Azmi Yaman 1936, 207 beyit 1948'de basıldı. Süleyman Nahifi Miraciyesi 1142 beyitlik bir mesnevidir. Failatün
failatün failün vezniyle akıcı bir dille yazılmıştır.
Atayi'nin 84 beyitlik Miraciye'sinin dili külfetli fakat akıcıdır:
22 1Kadın Gözüyle Hz.
Peygamber-I
Revadur olsan eyl dil kıssa-ı mirac ile guya
O şeb geldi berid-i hoş nüvid-i hazret-i izzet
Getürdi Hazret-i Peygambere bir ralış-ı bf -lıenıta
Mirac konusunda Yunus da der ki,
Mulıanımed'i
bir gice Hak
okudı
Mirac'e
Serteser ucdan uca bile yüz sürüp geldüm
*
Muhammed ile bile Mirac 'a
ağan
benem
Bolulu Hirnmet Efendi'nin Manzunıe-i Mirac'ı, Kutbunnay1 Osman Dede' nin bestelediği eşsiz bir miraciyedir_
Kısas-ı enbiyalar siyer kitaplarından ayrılan bir başka daldır_
14. asırda Rabguzi'den başlayarak, 19. yy. Ahmet Cevdet Paşa'dan sonraya kadar yazılan kısas-ı enbiyalarda bütün peygamberler arasında son peygamber olarak Tanrı indinde müstesna mevkii de bildirilerek Hz. Peygamber' e geniş yer verilmiştir.
Peygamberimizin hadis-i şerifleri edebiyatımızın temel taşları olmuştur
denilebilir_
Kırk hadisler 14. yy.'da Ortaasya'da Kerderli Mahmud'un Nelıceü'l­
Feradi'siyle başlayan Fuzuli ile devam eden 40 hadis manzum ve mensur
çevirileri edebiyatımııda geniş yer tutar. Abdülkadir Karahan'ın Türk Edebiyatında Kırk Hadis Tercümeleri adlı önemli bir eseri vardır.
Na'tlar divanlarda mesnevilerle, tevhid ve münacattan sonra yazılan ve
Peygamberimizi öven kasideler, divanlarda daha sonra yer alan terci-i bend,
. terkib-i bend, musarnmad, gazel ve hatta ruhallerdiL Pek çok na't yazan
şairimiz vardır_ Abdülhaki Arif Efendi gibi, bunları mecmuada toplayan
şairlerimiz de var.
Fuzull, "Su Kasidesi" diye bilinen meşhur na'tında:
Tfnet-i pakini
ruşen kılmış
e!ıl-i aleme
İktida kılmış tarik-i Alımed-i Mulıtm·a su
Seyyid-i nev-ibeşer derya-yı dürr-i ıstifa
Kim sepübdür nıucizat-ı ateş-i eşrare su
Sensin ol balır-i
keranıet
Şebnenı-ifeyzin yetirnıiş
kim şe b-i Miracda
sabit u seyyare su
Islam KadınveT oplum
1 23
Yalniz suya değil, sabah yeline de Hz. Peygamber övdüriilür. Saba Kasidesi'nde şöyle der:
Oddan afet görmez ve sudan zarar guya kılar
Kanda olsa iktida-yı şer'-i peygamber saha
Alımed-i
mürsel kifernıan-ber Süleymandır ana
Öyle kim gördü Süleyman oldu fennanher saba
Öz günalıma şefaat isteyüpferyad idüp
Çizginür lıak~i mezarın üzre ta malışer saha
Kaside-i Raiyyesi, Hançer Kasidesi, Kanuni için yazdığı Gül Kasidesi. ..
Çak olup bulmuş sajt2 bad-ı selıerden sanasın
Cibril ü kalb-i Ahmed-i Mulıtar gül
Şebnem-i gülizar-i ruhsar-ı Resullahdır
Neşr-i ıtriyle kılar herdem anı işar gül
Baddır
Fuzull gazellerinde Peygamberi anar. Hadikatü's-Süeda'da Hz. Peygamber' e ayırdığı bölüm, Peygambere çektirilen acıları, yapılan zulümleri anlatırken insanın içini bir başka türlü yakar.
Nazım: Dört divanından biri na'tlerden meydana gelmiştir.
Re/ı-i aşkında
bi sabr ü şekibinı ya Resulallalı
Seni her kim severse ben rakfbim ya Resulallalı
Kabul eyle civar-ı izzetinde çekmeyenı gurbet
Bilirsin kendi şelırinıde garibinı ya ResUlallalı
Onyedinci yüzyıl mutasavvıflarından Edimeli Hasan Sezai Efendi' den
bir na' at gazel:
Derunum ateş-i aşkınla yandır ya Resulallah
Dil-i teşnem mey-i valsınla kandır ya Resulallalı
Firakuı ateşi bağrım yakıp ekşim
Dü
çeşnı-i intizarını
revan etti
dolu kandır ya Resulallalı
Sen ol şenıs-i hakikatsin ki alem cümle zerratuı
Vücudun bilis-i kevn ü nıelçandır ya Resulallalı
Sezayi
derdnıendin biib-ı
Bilir kim
dergelıin
lutfun iltica eyler
darü 'l-enıandır ya Resulallalı
24 1Kadın Gözüyle Hz. Peygamber-I
Yirminci yüzyılın iz bırakan mutasavvıflarından Ken'an Rıfai' Büyükaksoy Beyefendi'nin bir naat ilahisiyle sözlerimi sona erdireceğim. Bu naat
İzzettin Hümayi Bey tarafından bestelenmiştir:
bana sensin penalı
eltafina alem güvalı
Kulluğum ancak benim acz ile alı
Merhamet ey dürr-i yekta-yı İla/ı
Ya
Resulallalı,
Ralınıet-i
Pür günahını,
ettiğim
isyan, hata
Canların cananısın, senden ata
Bir canım var, daim uğrunda feda
Vuslatındır maksadını, etme cüda
Lütfunun şükründen aciz iktidar
oldum bl-karar
Olmada gözler d5'madem eşk-bar
Ken 'an oldu hep firakınla nizar
Nar-ı hicranımdan
Yüzyıllar
boyu
şairlerimiz,
nesir yazan ediplerimiz, onu böylesine sevgi
ve saygıyla anışlarından bir damlacık sunabildim. Arada büyük bir eksiğim
oldu. Kadın gözüyle Hz. Peygamber'in anıldığı bu güzel toplantıya kadın
şair ve nasirlerimizden bir şeyler sunamadım. Hele 19. yy.'ın büyük kadın
şairi Şeref Hanım'ın naatlerinden sizlere okuyamadım. Hz. Peygamber yüzyıllar boyu büyük bir sevgi ve saygıyla anılıp, övülmüş; aynlığının acısıyla
yanılrnış, rahmeti ve afvı beklenmiş, şefaatine sığınılrnış, aynı zamanda
ümmeti olmanın gururuyla yaşanmış; duygular, fikirler kitaplara dökülüp
gelecek kuşaklara bırakılmış. Yazıp bırakanlara Yüce Tanrı'dan rahmet,
bizleri de Hz. Peygamber'in ümmeti olmak şerefinden, gelecekte şefaatinden
yoksun bırakmamasını niyaz ederek, hepinizi sevgiyle selamlarım.
NA'TÖRNEGİ
Sultan-ı
rusül Şah-ı mümeccedsin efendim
Bfçarelere devlet-i sermedsin efendim
Dfvan-ı ilalıfde seramedsin efendim
Menşur-i "le~amruk"le müeyyedsin efendim
Sen Alımed u Mahmud u Muhammedsin efendim
Hak'dan bize Sultan-ı müeyyedsin efendim
Islam Kadın ve Toplum
Hutben okunur minber-i iklim-i bekada
Hükmün tutulur mahkeme-i ruz-i cezada
Gülhang-ı kudumun çekilir Arş-ı Hüdada
Esma-ı şerifin anılır arz u semada
Sen Ahmed u Mahmud u Muhammedsin efendim
Hak'dan bize Sultan-ı müeyyedsinefendim
Ol dem ki nebflerle velller kala hayran
"Nefsf" deyü delışeıle kapa cümleden efgan
Ye's ile 'usatzn ola alıvali perişan
Düstur-i şefaatla senindir yine meydan
Sen Alımed u Mahmud u Muhammedsin efendim
H ak' dan bize Sultan-ı nıüeyyedsin efendim
Ümmiddeyiz ye' s ile alı eylemeyiz biz
Sermaye-i imanı tebalı eylemeyiz biz
Efibın koyub ağyarz penalı eylemeyiz biz
Biz kimseye sayende nigah eylemeyiz biz
Sen Alımed u Mahmud u Muhammedsin efendim
Hak'dan bize Sultan-ı müeyyedsin efendim
Elçaredir ümmetierin isyanına bakma
Dest-i red urub hasret ile duzalıa yakma
Ralını eyle aman ateş-i lıicranma yakma
Ezcümle kulun Galib 'i pürcürm bırakma
Sen Alımed u Mahmud u Muhammedsin efendim
Hak'dan bize Sultan-ı müeyyedsin efendim
Şeyh
Galib
1 25
Download