Kaçınılmaza Doğru İnsanoğlu ezelden beri evrende özel bir yeri olduğunu söylemiş. Tabii belli bir yere kadar haklı, en azından yeryüzü için değil mi? Değil, yanılıyor. İnsan türü, verimsiz. Günlük hayatımızı gözden geçirelim: Beslenme, barınma, ulaşım, eğitim, uyuma… Bütün bunlar özünde verimsiz eylemlerdir. Beslenmeden başlayalım. Biliyoruz ki canlıdan canlıya enerjinin sadece ~%10’u ulaşıyor. Peki bu besini üretmek için kullanılan onca yakıt, su, toprak, gübre, bunlar verimli mi? Kocaman evlerimizi ısıtırken kullandığımız enerjinin çoğunu aslında kendimizi ısıtmak için değil, evin kendisini ısıtmak için kullanıyoruz. Bugün kullandığımız çoğu ulaşım sistemi, maalesef yine verimsiz. Eğitim belki de en verimsiz uğraşımız; çok az şey öğrenmek için çok fazla zaman harcıyoruz. Çünkü bir düşünsenize, var olan, elde edilmiş bir bilgiyi, bir insandan bir diğer insana aktarmak ne kadar zor. Ve de elbette, yaşamımızı sürdürmek için ömrümüzün üçte birini uykuda geçirmek, çok korkunç. İnsan türü, her alandan geliştirilmeye açık. Gattaca’da da aslında bu konuya değinilmiş. Distopyan filmde insanlar genetik özellikleri sebebiyle ayrımcılığa maruz kalır. Küçüklüğünden beri uzaya gitmeyi düşleyen Vincent genetik olarak mükemmel olan Morrow’un kimliğine bürünür. Peki ne için? Filmdeki adıyla “genetik ayrımcılık” temelinde kötü gibi durabilir, ancak bunun sporcuların atletik yapılı insanlardan seçiliyor olmasından pek bir farkı yok gibi görünüyor. Belki bu “genetik ayrımcılık” ırkçılık bazında yapılıyor olsaydı, hak verebilirdim, çünkü ırkçılık esasında rastgele, önemsiz özellikleri seçer, hepimizin bildiği ten rengi gibi. Ancak distopyamızda gayet makul özellikler seçiliyor. Programın amacı sağlıklı bireyleri uzaya göndermek ve Vincent sağlıklı bir birey değil. Aslında bu tür bir ayrımcılık, günümüzde zaten var, gerek doğal seçilim, gerek yapay seçilim olsun. Hayatımızın büyük kısmını genlerimiz zaten belirliyor, bunlara yetenek deniyor. Yeteneğinizin olmadığı bir alanda sizi kabul etmiyorlar diye ağlayıp zırlamanın mantığı pek tabii ki yok. Bu sebepten dolayı, Vincent’ın seçimini bencilce buluyorum, her ne kadar film bizi tam tersi bir perspektifte önyargıya sürüklese de. Hepimizin yapmak isteyip de yapamayacağı şeyler vardır. Kişisel hırslarla sözgelimi bir uzay programını aksatmanın, bir meşruluğu olamaz. Sadece istemek, yeterli bir gerekçe midir? Belli ki Gattaca’da insanlar normal insanlar ve süper insanlar olarak iki ayrı türe ayrılmış. Elbette ki biz normal insanlar süper insanlara bilişsel bir önyargıyla, kontrol edemediğimiz bir nedenden dolayı, kin duyma eğilimindeyiz. Tıpkı diğer canlılara yaptığımız gibi, bu bizden olmayan süper insan türünü ötekileştiriyoruz. Eğer yapay zeka bu hızda gelişirse, kimilerine göre 2050’de bizden zeki makineler olacak. Ve bu makinelerin, organik canlılara kıyasla çok büyük avantajları olacak, mesela bilgiyi anında paylaşmak gibi. Ve kimileri diyor ki, bu yeni süper tür insanlığa büyük tehdit oluşturabilirmiş. Tabii bana kalırsa insanlığı insanlar da tehdit ediyor ama kimsenin canının sıkıldığı yok. Açlık, susuzluk, hastalık, savaştan her yıl milyonlarca insan ölüyor, umrumuzda mı? İnsanlık insanların umrunda olsaydı, bütün bunlar yaşanmazdı, kabul etmeliyiz ki; insanlar akıllarında insanlık şöyle insanlık böyle diye dolaşmıyorlar, kabile kültürü her alanda. Demek istediğim o ki, yeteneğe tapan insanlık, neden o yeteneğin şans eseri olmasını zorunlu kılıyor? Doğal olanı kutsal kılmanın amacı nedir? Doğal her şey iyi midir, veya yapay her şey kötü müdür? Yeteneğimizin, doğuştan gelmesi meşru da, yapay olarak bize bahşedilmesi neden etik olmasın? Neden yeni doğan bebeklerin hepsi hastalıksız doğmasın? Neden renkli lens takmak, saç boyatmak, bilimum estetik cerrahi meşru; ama genetik mühendislik insanlık dışı? Neden yeni jenerasyona daha adil bir yaşam vaat etmeyelim? Neden daha zeki bireyleri bir norm haline getirmeyelim de geçmiş dahilerin adlarını sayıklayıp duralım? Gün geldiğinde, bu yeni süper insan türü; biyonikler, cyborglar, robotlar ya da her ne ise, insanlığın yerini alacak. Umuyorum ki, bu yeni tür geleceği daha güzel bir yer haline getirecek. Ancak bundan önce içimizdeki aşağılık kompleksini atmamız gerekiyor.