dıyanet dergısı

advertisement
DIYANET
IŞLERI BAŞKANLI~I
DERGISI
DlNI, AHLAKI, EDEBI, MESLEKI AYLIK DERGI
8. Cilt
ll
88-89.
Eylül- Ekim 1969
1
Ç
İN DE K İL
E R
1
Sayfa
HAZRET-İ ÖMER'İN DÜNYAYI TUTAN ADALETİ
Eşref EDİP
261
ASRIMIZDAKI TEFSİR HAREKETLERİNE UMlJMİ
BİR BAKlŞ
Do9. Dr. İsmail CERRAHOGLU •
263
HADİS-İ ŞERİFLERE GöRE MÜ'MİN
Osman KESKİOGLU
•
•
•
268
İRTİFAK HAKLARI
Yasan: Dr. M. Yusuf MüSA
Çeviren: Drr. M. Esad KILIÇER •
AHİRETE
VE ÖLDÜKTEN
272
DİRİLMEYE
SONRA
İMAN
Dr. Ali Arsmn AYDIN
.
278
KlZlLAY'IN GAYESİ VE HİZMETLERİ
Cafer AYDIN
• • • • •
281
HİKMETLi SÖZLER
282
.
•
•
• •
•
•
PEYGAMBERİMİZ'İN SAHABILERİNİ YETİŞTİRME
US "OLU
M. Asım KÖKSAL
283
HOCA-ZADE I\IES'UD EFENDi • . • • •
ANKARA'DA MİMAR SİNAN'IN ESERLERİ
Dr. Fill. İlhan AKÇAY
NAMAZ DİNİN DİREGİDİR
Lfitfi ŞENTÜRK
AVRUPA'DA MiSYONERLİK FAALİYETLERİ
Hakln MAVİŞ
. • • • • •
iSLAM'DA TİcARETİN ÖNEMİ VE TİCARET AHLAKI
Arif ERSOY • • •
300
KİTAP TENKİDi
309
•
•
•
•
•
•
290
292
296
29S
ŞER'İYYE SiCİLLERİ ARŞİVİ
Nuri YEPREM
312
GIDA ZEHİRLENMELERİ
TAMiMLER • • • • • •
314
317
319
BAŞARILI MESLEKDAŞLARIMIZ
Sayı
ASRIMIZDAKİ
TEFSİR
UMUl\Iİ
BİR
HAREKETLE,RİNE
BAKlŞ
-II~
Doç. Dr. ismail CERRAHOGLU
(Geçen
sayıdan
2)
devam)
İllıfıdi
Tefsirler :
Asrımızda bazı Müslüman müdekkikler, Kur'an ve İslamiyet hakkında
söyledikleri şeylerle açıktan açığa küfre gitmişlerdir. Bunlardan
bazıları bu görüşlerinden rücu ederek İslamiyet'e dönmüşlerdir. İslam'ın
bidayetinden beri, bazı kimseler veya grublar hile ile İslam'ı yıkmak istemişler ve bu işte de en sağlam yol olarak Kur'an'ı kendi heva ve heveslerine göre gelişigüzel te'vil etmede bulmuşlardı. Geçmiş asırlarda olduğu gibi asrımızda da bunlar eksik olmamışlardır. E:t-Tefsir ve'l-Müfessirfı.n adlı eserin sahibi, fitne ve düşmanlığa sebep olmamak için, bunların
isimlerini vermediğini söyler ve onların eserlerinden bol bol örnekler
vermek suretiyle onların tefsirdeki tutumlarım göstermiş olur. Muhammed Seyyid Geylani ise, gerek ilhad hareketleri ve gerekse küfürle iman
arasında kalanlar bahsinde onlar hakkında bilgi verir. Mesela, onlardan
Mansur Fehmi (1886 -1959') Fransa'ya doktora yapmak için gitmiş, orada "İslamiyet'in Taklid ve Gelişme Devrinde Kadımn Durumu" 6
lft,-)i:.ı~ ~~~\~Wl;
-:.iJI ~\.:...
adlı
eserinde, "Muhamm,ed, şeriatı bütün insanlara tatbik etmeğe çalışır,
fakat kendi nefsini bundan istisna eder. Muhammed bir gün derin bir
uykuya dalar. Kalkıp namaz kılınağa yöneldiğinde teharetini ve abdestini yenilemez. Ama diğer Müslümanlar böyle yapmış olsalar abdestlerini
tazelemeleri lazım gelir. Onun,
(6) La Condition de la femme dans la tradition et l'evolution de l'Islamisme.
Bu eseri 1913 senesinde Paris'de ne§redilmiştir.
263
-- tJ;9 ~~").~ , :0\:; ~~\'Gözlerim
~
uynrsa da kal-
birn asla uykuda değHdir.' demesi kafi gelir 7 • Yine O, taaddüd-ü zevcat
nizarnını tanzim ederken, kendini bu nizamın dışında bırakmıştır." gibi
sözler sarfeder.
İşte Mansur Fehmi bu sözleriyle küfre saplanmışsa da, daha sonra
Mısır'da yazdığı
kı
bir
şekilde
makalelerde, bu gibi hallerden döndüğüne ve !slam'a
sarılelığına ait deliller pek çoktur8 •
sı­
eserinde, Hazret-i İbrahim ve
Hz. İsmail'in varlığından şüphe edişi ve Kur'an'da. geçen kıssalannın ustüre ve bunların muhtelif siyasi ve dini maksatlara mebni olduğunu söylemesi, Hazret-i Peygamber'in nesebinin isnadını, Kureyş eşrafından nefyetmesi, 7 kıraatin 7 kabile lehçesi olduğu iddiası gibi sebeplerle tenkid
edilmişse de, T'aha Hüseyn bir mü'min ve müslim olarak Kur'an'daki İb­
rahim ve ismfı.il kıssasına inanır, fakat alim ve edib olarak onları kabUl
edemediğini söyler. O bir vakitte iki akılla yaşar; biri mü'mj_n ve mütedeyyin hali, diğeri ise alimlik hali ki, bu hal dilli yaşayışma küfreder. İslam
düşmanı olan müsteşriklerin bu şekildeki yazıları da zaten az değildir.
Talıa Hüseyn'in dilli müellefatı da mevcuttur. "Ala Hamişi's-Sire" ve
"Mir' §.tu'l-İslam" adlı eserleri gibi a.
Taha Huseyn
"Fi'ş-Şi'ri'l-Cahili" adlı
Mazhar tarafından te'sis edilen "Mecelletü'l-Usfır" adlı mecmuada ilhad hareketlerinin açıktan açığa müdafaa edilir bir hale geldiği ve halkı ilhada da'vet hareketlerinin başladığı­
nı görmekteyiz. Aslında Mısır'da Müslümanlar arasında ilk iThada da'vet
hareketinin tarihi 1924 senesinde Mahmud Az.mi'nin, el-Ehram gazetesinde yazdığı "Din, yükselme ve ilerlemeye mani olan bir bağdır, onu
terk edin" makalesiyle başlar. F'akat İsmail Azmi'nin "Usfı.r" adlı mecmuası, ilhadi fikirlerin yayıldığı bir minher olmuş, orada İslamiyet'e,
Arab ve Asyahlık akliyatına çatılmış, İsliim aleminin ve şarkın geri kalış sebepleri bunlara bağlanmak istenmiştir. Hü.seyn
Mahmud, Ömer
İnayet ve Kamil Geylani gibi yazarlar, İsmail Mazhar'ın mecmuasında bu
fikirleri savunmuşlardır.
1928 senesinde
Mısır'da İsmail
İsmail Mazhar'ın yazdığı
"el-Gayetu min Vücfı.di'l-İnsan" adlı makalesinde, sırların sırrı olarak vasfettiği bu hususun karışıklığım belirttikten sonra, bütün dinler, insan ve cinlerin yaratılış gayesinin Allah'a ibadet etmek olduğunu söyler. Bu fikir güzel olmakla heraber sahih değil(7)
( 8)
(9)
264:
Bkz. Zeylu'J-Milel ve'n-Nihal, s. 82.
Fazla bilgi için bkz. Zeylu'l-Mi!el ve'n-Nihal, s. 81-83.
Fazla bilgi için b1rz. Aynı eser, s. 84-86.
dir. Eğer bu sahih olmuş olsaydı, Allah'ın, insanların ve cinlerin ibadetine muhtaç olduğuna i'tikad etmemiz lazım gelirdi. Böyle bir şey de
mümkün değildir. İ'tikadımca, insanın varlığı gaye olmaktan en uzak
olan şeydir. Yine aynı mecmuada neşrettiği istifta adlı yazılarında bazı
ayetlerin, ilirole uygunluk göstermediğini ileri sürerek, ayetlerin bir
kıyınet ifade etmediklerini beyan etmektedir. Şöyle ki: Mülk Suresinin
5. Ayeti;
-
...., ..,.,..,.,.., /~ }
/..,.;
.. ~
,
.. ~:J\;~,8-~/
...,
)
J
1
"Biz dünya
-
/
/
...
seınasmı ı_şık:J.arla donattık'' hakkında
sahih olan ilim,
semanın ışıklarla donatılm.adığını söyler. Belki o nami.itenahi bir fezadır ... Keza, Kamer Suresinin 11. Ayetinde;
"Biz de gökyüzünün kapılarını açıp sular akıttık." de, ilim isbat etti ki, semanın kapıları yoktur ve su, arzdaki suların tebahhuru ve bulutların kesifleşmesiyle ancak toprağa düşer. Bu şekilde inanmak Allah'ın
ni'metine küfür müdi.ir? V eya semanın kapıları olduğuna ve onların üstünde denizler bulunduğu ve bu kapılar açıldığında yağmur yağar şeklin­
de bir inanç vacib olur mu? demektedir10 • Yine bu zatın 1929 senesinde
IV1ısır' da neşrettiği
"Kıssatu't-TUfan" adlı
eserinde, Kur'an'da, Tevrat'ta, Asf:ır ve Babil
ustf:ırelerindeki tUfan olayım ele almakta ve ilkel
kabilelerde mevcf:ıd
11
olan bu gibi anlayışlarla mukayeseler yapmaktadır • O, bütün mucizeleri, huraJe kabfrl etmektedir. :Rilısır'daki bu ilhadi harekete karşı bir hareket meydana gelmiştir. Bu ilhadi hareketlere diğer İslam ülkelerinde
de ve bilhassa memleketimizde bol bol rastlanılır. Gençliğinde ateşli ilhad
taraftadığı yapan İsmiUl Mazhar, 8.9~1961 tarihinde el-Ahbar gazetesinve şeriatı methedici ınahiyet taşıdığından, bu makale, onun İslamiyete
tekrar ri.icf:ı ettiğine delalet eder.
(10) Fazla bilgi için bkz. Zeylu'l-Milel ve'n-Nihal, s. 91-109.
(11) Kıssatu't-Ti'ıfan, Mı.sır 1929.
265
Fitne ve düşmanlığa sebep olmamak için ihad hareketlerinde bulunanların isimlerini gizleyen M~hammed Huseyn ez-Zehebi, onlardan şöy­
le misaller verirı2: T-efsirde bu yolu tutanlardan biri el-Kur'an ve'l-Müfessiriı.n adlı bir tetkik yazısında, Alle.h'ın Kitabı hakkında yazılmış bütün müfessirlerin kusurlarını arzeder. Onlardan hiçbirini istisna etmeksizin hepsini birden şiddetli bir dille levmeder. Onlar, tefsirlerinde akldelerinin te'siri altında kalınakla itharn edilir. Onların Kur'an ayetlerini,
şahsi görüşlerine meylettirdikleri söylenir.
Bu yöne teveccüh eden diğer biri de, hadler ve ahkam bakımından
İslam şeriatını darlıkla itharn etmiş, bu bakımdan da kendi ve hempalarının heva ve heveslerine göre ayetleri te'vil etmeğe çalışmıştır.
d ';).__..,'). 1c~.:Q DI~ .Cl ~,J _;~\ ri_?\
adlı
eserde, "Maide Suresinin 38-39. ayetlerindeki, sirkat haddi olarak
ile, Nfır Suresinin 2. Ayetindeki
emirlerinin vücfıb ifade etmeriğini, iMha ifade ettiğini" söylemektedir.
Bütün sirkat hallerinde had farz değildir; kesme fiili en son raddede
yapılmalıdır, demektedir. Yazar bu sözleriyle, Allah'ın kelamını aslına
muvafık olmayan bir şekilde te'vil etmiş oluyor. Halbuki bu iki ayette
vücfıbdan başka bir şey anlaşılmamaktadır. Gerek ayetlerin siyak ve
sibakından, gerekse Hz. Peygamber'in kavll ve fiili sünnetleri ve geçmiş
bütün alimierin anlayışları, bu ayetlerin vücfıb ifade ettiğine delalet etmektedir.
Diğer bir başkası felsefi fikirlerin te'siri altında kalarak, sabit olan
~.ni hakikatlerden bazılarını inkara yönelmiştir. Yürüdüğü felsefe yolunda hareket ederek, bazı ayetleri te'vil eder ve bu arada şeytamn hakikatı­
nı inkara kalkışır. Bazıları da cin aleminin varlığını inkar ederler ve bu
husustaki sarih ayetleri te'vil ederler. Cin Suresinin ilk ayetindeki cin
lafzını, Araplardan bir kabile olarak ele almaktadırlar. Bu izah tarzı,
birçok yerlerde Kur'an'ın sarahatma münafidir.
Pek çok vesvese ve evhamı bünyesinde toplayan "el-Hidaye ve'l-İr­
fan fi Tefsiri'l-Kur'an bi'l-Kur'an" adlı eser, ilmi muhitte büyük bir gürültü m.eydana getirmiş, EZher şeyhleri, onu Allah'ın kelamım yerinden
oyuatmak suretiyle dinde ilhad hareketleri ihdas etmekle itharn etmiş­
lerdir. Müellif, eserinin mukaddimesinde, ayetlerin ve latızlarının, açıklan­
ması için, hiçbir delile ihtiyaç duymaksızın, kendi kendine tefsir etmek
(12) Bu misaller için bkz. et-Tefsir
266
ve'l-Müfessiriın,
III, 188-212.
ister. Buradan anlaşılıyor ki, Allah'ın Rasulü'nün Sünneti
mekte ve tefsirdeki kadr u kıymeti yok edilmektedir.
yıkılmak
isten-
Bu zatın, peygamberlerin mu'cizeleri hakkındaki tutumu, onu inkara yöneltmektedir. Birçok yerlerde bunu tasrih etmektedir. "İnsanlara,
risalet ve siretinin gayrında, da'vetinin doğruluğu üzerine Resul'ün bir
mu'cizesini beklemek, layık değildir." der. Keza, "Peygamberlerin ayetleri, da'vetlerini tasdik, risaletlerini ıslah içindir. Onlar ma'kulün gayrını
getirmezler, o ayetler alemlerdeki nizarn ve Sünneti değiştirmezler." sözleri, onun inkari bir tutum taşıdığına delalet eder. Bütün peygamberlerin
mu'cizelerini, garib şekilde te'vil etmişlerdir. Al-i İmran Suresinin 46.
eı c~ i o ..
, ~ '\IJ ""
;. ""
'"' ~j~\ ~~\~~ ----·
Ayeti
"0
beşikte
~\
iken de,
yetişkiın
iken de insanlara
söz söyler.." deki
lafzını, hayatın temhid yani çocukluk devridir. Küçüklükteki
kuvvet ve cür'et alametidir.
~
ise büyüklük ve
ihtiyarlıklu.
aza-
metin kırılması alametidir, yani o, büyük küçük herkesle konuşurdu,
mütevazi idi, demektedir. Hz. isa'ya ait diğer mu'cizeleri de bu şekilde
te'vil eder.
El-A'raf Suresinin 160. Ayeti
V
"
/ / ~ --:;~//
/'
-;. / }
,....
,...
.·."'~1·
ı~\,,.... IJ ' \ • \ / n IMoM "\•\'J·'\11:'",....•\"'
-----=-.. \9 •
~ y fP ~ dvo_J' ~ ___::ı).S"f...:> ,;~J J .. ~.
--; .ı.
..... ,... ..... ~
.....,... \ }
.
.
/
.....
/
M
..
~
o~~
~
......
.
-
-
~
~
" ... Musa'mn kavmi ondan su istedikleri zaman Musa'ya, asanla taşa
vur, diye vahyettik.. Taştan oniki pınar fışkırıp aktı... " deki
rfi
in
kelimesinin ism-i mekan olması sahih olur.
:::f' ~\ :;~~?J
•
manası;
onları
oraya vurdu, oraya gitti, Allah da su bulunan bir mahalde
suladı, demektedir. Yine aynı Surenin 107-108. ayetleri:
--~..-;,-;"....-,
(1)
u~
, . . .,
'
f:.:'V ..J 0 t.•...J~·
.
Jlı
.. . u ~
. . . ...,\",\;
""\:_}/////?
\.:.\!,., ~~~\
.. · .., ~l,ğ
..
oJ...ı. .
_J...}_....,j.
_..,,
4..!:7.,..
1
,.,.,
O;,...
':.11_9
o~~
,..._
1
"Musa asasım bıraktı, o da apaşikar bir ejderha otuverdi Elini de
çekip çıkardı, bütün görenler onun bembeyaz olduğunu gördüler.''
(Devamı
sayfa 271'de)
267
Download