ÇİN- ANALİZ Küçülen Büyüme-Çin Ekonomisi Üzerine Bir

advertisement
ÇİN- ANALİZ
Küçülen Büyüme-Çin Ekonomisi Üzerine Bir Değerlendirme
Çin Halk Cumhuriyeti kurulduğu 1949 yılından beri hızla gelişip büyüdü. Özellikle 1978’de
planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş yapan Çin, uygulamaya konulan reform ve dışa
açılım politikalarıyla neredeyse her yıl %9 büyüme hızını aştı.
Çin'de Büyüme (Yıllık, %)
25
20
15
10
5
0
-5
-10
66 68 70 72 74 76 78 80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 0
Yıllar
2
4
6
8 10 12 14
Kaynak : Worldbank
Küresel rekabbetteki yerini; zayıf para birimi, sübvanse edilen tarım arazileri ve özellikle de
ucuz işgücü ile elde ederek dünyanın en büyük ihracatçıları ve dış yatırım merkezleri
arasına girdi.
USD/CHN
10
8
6
4
2
0
1981-2016
Kaynak: The Federal Reserve Bank of St. Louis
Sayfa 1
tedam.ticaret.edu.tr
7
MART
2016
ÇİN- ANALİZ
Özellikle ucuz işgücü ile yabancı yatırımı kendine çeken Çin, zamanla küresel ekonominin
imalat merkezi oldu. Otomotivden teknolojiye pek çok uluslararası firma üretim merkezini
bu ülkeye kaydırdı. Böylece, 2000’li yıllarda Çin, iki haneli rakamlarla büyüdü.
% GSYH
Çin'de DYY ve İhracat
40
35
30
25
20
15
10
5
0
81 82 83 84 85 86 87 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Yıllar
Net Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Mal ve Hizmet İhracatı
Kaynak: Worldbank
Yaklaşık 1,4 milyar nüfusuyla dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline gelen Çin, küresel
ekonomi üzerinde çok önemli ve etkin bir rol almaya başladı. Buna rağmen henüz gelişmiş
ülkeler seviyesine erişememiş olan Çin’de, reformlar ve değişimler sürerken; tüm dünya da
bu ülkedeki değişimlerin etkisi altında kalıyor.
Düşük kişi başına düşen gelir, gelir dağılımındaki eşitsizlik, hızlı şehirleşme, yaşlanan nüfus
ve içgöç gibi sorunlarla karşı karşıya olan Çin; 2011-2015 yıllarını kapsayan 12. beş yıllık
kalkınma planında da bu konulara eğilmişti. Böylece Çin, 2010’lu yıllarda büyümedeki
ivmesinden fedakarlık ederek niteliksel parametrelerini yükseltmeye ve halkının yaşam
koşullarını geliştirmeye odaklandı. Bundan böyle, emek yoğun ihracattan yüksek katma
değerli ihracata, hantal kamu kurumlarından markalaşmaya, tasarruftan tüketime, yaşlı
nüfustan genç nüfusa geçmek istiyen Çin ekonomisi daha dengeli ve daha yavaş büyüyerek
gelişmeye başladı. 2016-2020 döneminde ekonomik reformları ve kalkınma politikasını
belirleyecek olan 13. Kalkınma Planı’nın öneri metninde ise bir önceki planda yer alan
“istikrarlı görece hızlı büyüme” ifadesinin yerini “ılımlı-hızlı büyüme”nin alması dikkat
çekti.
Nitekim geçen yıl yıllık büyüme hedefini % 7 olarak belirleyen Çin, büyümenin yapısını da
yatırım-ihracat ikilisinden hizmet sektörü-iç tüketim ikilisine doğru kaydıracağını ve
1970’li yılların sonlarında nüfus artışını kontrol altına alabilmek için yürürlüğe konmuş
olan “tek çocuk politikası”ndan “iki çocuk politikası”na geçeceğini açıklaması bu gerçekleri
doğrular nitelikte.
Sayfa 2
tedam.ticaret.edu.tr
7
MART
2016
ÇİN- ANALİZ
Tüm bunlar sebebiyle, Çin ekonomisinde yatırımların ve tasarrufların oranında düşme
gözlenirken, büyüme hızı düşüyor ve cari fazla azalıyor. Çin, işsizliğin artışına önlem olarak
ise emek – yoğun yatırımlara ağırlık veren politikaları uygulamaya geçiriyor. Böylece
büyüme oranı düşse de işsizlik oranını düşürmemeyi başarıyor.
Peki bu reformlar diğer ülkeler için ne anlama gelecek?
Dünya için üretim atölyesi olan Çin, pek çok imalat hammaddesinin talepçisi konumunda
bulunuyor. Bunlar arasında alüminyum (% 54), bakır (% 48), çelik (% 45), altın (% 23) ve
petrol (% 13) yer alıyor. Dolayısıyla Çin ekonomisindeki yavaşlama emtia fiyatlarında sert
düşüşlere neden oluyor. Bu da emtia talep eden ile arz eden ülkeler arasındaki dengeleri
değiştirirken, gelişmiş ülkelerde ise deflasyonist baskıyı artırıyor. Ayrıca Çin Borsası da
diğer ülkelerin borsalarını yönlendiriyor.
Konu üzerine uluslararası kuruluşlar da eğilmekte. Eylül 2015’te Ankara'da toplanan G-20
Maliye Bakanlarına bir sunum yapan Uluslararası Para Fonu (IMF), Çin'in yavaşlamasının
yarattığı etkiler üzerinde dururken, G-20 ülkelerini üç temel etkiye dair uyardı:
 Petrol, doğalgaz gibi emtialarda kalıcı fiyat düşüşü
 Amerikan Doları'nın uzun soluklu değerlenme sürecine girmesi
 Gelişen ülkelerde büyümenin yavaşlaması

Dünyanın en büyük ihracatçılarından olan Çin’de gerçekleşecek bir ivme kaybı, toplam dış
ticaret hacminde daralmaya yol açmakta iken, bu durumdan en çok etkilecek olan ülkelerin;
en büyük ithalat ortakları olan Hong Kong, Güney Kore ve Japonya’nın olması bekleniyor.
Türkiye’ye Etkileri
Yavaşlayan büyük Çin ekonomisi petrol fiyatlarının düşmesine katkı sağlarken, net petrol
ithalatçısı olan Türkiye de bundan olumlu yönde faydalanıyor ve ithalatı azalıyor. (Dış
Ticaret Verileri Bültenimiz) Aynı zamanda düşen emtia fiyatları, ülkedeki üretimin
maliyetini de azaltıyor. Diğer yandan ise yatırımıcının güvenli gördüğü Dolara artan talep
sonucu Doların güçlenmesi ise bu olumlu etkiyi geriliyor.
Araştırmacı-Ayşe Demirel
Sayfa 3
tedam.ticaret.edu.tr
7
MART
2016
Download