ummı peygamber

advertisement
••
A
UMMI PEYGAMBER
DİVANI (ARŞİVİ) VE KATİPLERi(*)
Yazan: Dr. Mustafa el-A 'zami
Tercüme: Dr. Durak PUSMAz(**)
1- İslamın Başlangıcında Arap Yarımadasında Yazı
Araplar cahilliyye döneminde bile yazının değerini ve önemini takdir etmişlerdi. Çünkü
onlar okuma yazma bilmeyi, insanın kamillerden olabilmesi için itibar ettikleri üç temel
esastan biri saymışlardı. İbn Sa'd demiştir ki: "Araplar, dihiliyye döneminde ve
İslamın başlangıcında Arapçayı yazan, yüzücülük ve ok atmayı iyi bilenlere el-kamil derlerdi"0).
Araplar bazı işleri yapmak istemiyorlar, onu yapanları da hakir görüyorlardı. Buna
rağmen onlann büyükleri ve eşrafı dihiliyye ve İslam döneminde öğrenim işiyle meşgul
olmuşlardır<2).
Araplar cahiliyye döneminde bile yazının önemini biliyorlardı. Fakat yazıyı kullanma
bakırnından cahil idiler. Genellikle bunun sebebi de günlük hayatlannda yazıya ihtiyaç duymamalan idi. Bu sebeple okuma yazma bilenlerin sayısı azdı. Hatta denilmiştir ki: "İslam
geldiğinde Kureyş içerisinde yazı bilen on yedi erkek vardı. ıı(3). el-Vakid1
(ö.207/822), Medine'de de on bir şahsın yazı bildiğini zikreder<4 >. Herhalükarda, özellikle
Mekke'nin coğrafi, ticarı ve d1n1 merkez olmasına baktığımızda bu listeyi sağlam bir istatistik saymamız mümkün değildir. Bütün bunlara rağmen şu bir gerçektir ki, o zaman Arap
Yanmadasında okuma yazma bilmernek hakimdi. Hatta Allah Tellia bu toplumu "Ümınl",
onlara gönderilen peygamberi de "Ümmi Peygamber" olarak vasıflamıştır. Yüce Allah
şöyle buyuruyor:
"Ümmiler içerisinde, kendilerine ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderen odur. ıı(5)
"Allah'a ve ümmi olan peygambere
sözlerine inanmıştır. "(6)
inanın.
Ki o peygamber Allah'a ve
Hz. Peygamber (s.a:v.) de o zaman İslam toplumunu: "Biz ümınl bir topluluğuz,
yazı ve hesap bilmeyiz. "(7 ) sözleriyle tavsif etmiştir.
(*) Yazann "Küttabü'n-Nebi" (Beyrut, 1981) isimli eserinin 17-33 sayfalanndan tercüme edilmiştir.
(**) Haseki Eğitim Merkezi
(1) İbn Sa'd, et-Tabakatü'I-Kübra, Leydin, 1904-1940, III, 542.
(2) lbn Habib ei-Bağdadi, el-Muhabber, Haydarfibfid, 1361, s. 475,477.
(3) Belazuri, Fütiihu'I-Büldan, Beyrut, 1377 h., s. 660-661. Aynca bk.lbn Abdirabbih, el-Ikdü'l-Ferid, Kahire,
1940, IV, 175; İbn Kuteybe, Mubtelifıi'l-Hadis, s. 287.
(4) Beliizuri, Fütfthu'I-Büldan 663-664.
(5) Cuma sı1resi: 62/2.
(6) A'rfif silresi: 71158.
(7) Buhfui, Savm, 13, 15; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 122.
DİVANET ILMI DERGI • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1993 • CİLT: 29 • SAYI: 3
37
L!::.'.
MUSTAFA EL-A'ZAMi
Nur ve hidayet kaynağı olan Kur'an-ı Ker!m, ümınl bir toplum içerisinde olan ümınl bir
peygambere inmiştir. Buna rağınen Peygamber'e gelen ilk hitap okuruakla ilgili olmuştur:
"Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku,
kalemle öğreten ve insana bilmediklerini bildiren Rabbin en büyük kerem
sahibidir. ıı(8)
Müşrikler İslam davetine karşı koydular, bütün şer kuvvetler bu hususta toplandılar. Ni-
hayet ResuluHalı (s.a.v.) ashabı ile beraber Medine-i Münevvere'ye hicret etti. Resulullah'ın
hicreti ile İslam tarihinde yeni bir safha başladı. Çünkü İslam, başlangıçta küçük de olsa,
Resulullah'ın, ilim ve amel bakımından, İslam ak!de ve şeriatını ekebileceği bir yer buldu.
Bu durum, Resuluilah (s.a.v.) Medine'ye hicret edip, bir cihetten Müslümanlarla Yahudiler, diğer cihetten Muhiicirlerle Ensar arasındaki münasebetleri düzenleyen -bazı
araştıncıların ifadesiyle- yeni devletin anayasasını yazıncaya kadar devam etti<9>. Böylece
Müslümanların Medine'de bir devleti oldu. Devletin düzeni ve idar! organlan olması gerekir.
Aşağıdaki sahifelerde i dar! düzenle ilgili, yani Resuluilah (s.a. v.) zamanın d~ divanların
veya sekreteryanın meydana gelmesi ile ilgili kısa bir fikir vermeye çalışacağız. Sonra bu
görevi kimlerin üslendiğinden ve bize bu bilginin nasıl ulaştığından bahsedeceğiz.
Daha önce zikretmiştik ki İslam geldiği zaman yazı bilenlerin sayısı azdı. Fakat Resulullah (s.a. v)'in öğretim le ilgili üstün siyaseti sayesinde okuma yazma gerçekten kısa bir
zaman içerisinde yayıldı. Hatta Resulullah'ın katipliğini yapanların sayısı eliiye ulaştı.
Şimdi elimizdeki bir çok kaynaklara müracaat ettiğimiz zaman Resuluilah zamanındaki yazı
veya idiir1 faaliyetlerle ilgili geniş bir plan çizebiliriz.
2- Resuluilah
Zamanında Divanların (Sekreteryanın)
Ortaya
Çıkışı:
Dfvan katipierin oturduğu yerin ismidir0°>. Sah!felerin toplandığı yere, askerlerin ve
kendilerine maaş verilecek olan kimselerin isimlerinin yazıldığı deftere de d!van denirCll).
Anlaşıldığına
göre İslamın başlangıcında üç türlü divan vardı:
a- Dlvanü'l-inşa',
b- DMl.nü'l-ceyş,
c- Beytü'l-male gelen vergi ve haraçiarın ve müslümanlara verilecek atiyyelerin tesbit
edildiği d!van'ül-haraç veya d!vanü'l-cibaye.
..
,
Dfvanları
tanzim edenin Mü'minlerin Em!ri Hz. ümer'in olduğu yaygın bir şekilde bilinmektedir. Nitekim Ebu Hilal el-Asker! (ö. 395/1005): "Divanı ilk meydana getiren
Ömer; dir." demiştir02). Şimdi bu divanlar hakkında kısaca malumat verelim.
a- Divanü'l-İnşa': Kalkaşend! (ö.82111418), İslamda ilk meydana getirilen dfvanın
d!van'ül-inşa' olduğunu, bunun Resuluilah (s.a.v.) zamanında meydana getirlidiğini
söylemiştir0 3 ).
b-
Divanü'l-ceyş: Kalkaşandl
onun
hakkında
da: "Bunu ilk ortaya koyan ve
(8) Alak silresi: 96/1-4.
(9) Hamldullah, el-Vesaiku's-Siyasiyye, Veslka no:l.
{lO) Subbu'I-A'şa, I, 89.
(ll) Lisanü'I-Arab, dvn maddesi.
( 12) el-Askeri, ei-Evail, 133.
(13) Kalkaşandl, Subhu'l-A'şa, K1ihire, 1963, I, 9!.
~8
\
DiYANET iLMi DERGi
düzenleyen, bilafeti döneminde Mü'minlerin Emiri Hz. Ömer olmuştur."
deı-(14).
c- Divanü'l-haraç'a gelince bu konuda ve divanü'l-ceyş hakkında Hasen İbrahim
Hasen şöyle demiştir: "İslam fetihleri genişleyince Ömer b. el-Hattab İran
sınır muhafızlarından biri ile iştişare ettikten sonra divan düzenini benimsedi." O, başka bir defa da söyle demiştir: "Ömer divan düzenini Farslardan
aldı. Askerlerin yazılması için ordu divanını (divanü'l-cünd) inşa etti.
Beytü'l-male gelen vergi ve haraçiarın ve müslümanlara verilecek atiyyelerin tesbit edildiği divanü'l-haraç'ı da meydana getirdi. ıı(l5)
Fakat bu söylenenlerin üzerindedurulması gerekir. Öyle anlaşılmaktadır ki basit şekliyle
divanlar Resuluilah (s.a.v.) zamanında kullanılmıştır. Hz. Ömer'in bilafeti zamanı gelip de
devletin sınırları genişleyince idiiri düzenin geliştirilmesi zarfiri oldu. İşte bunun üzerine Hz.
Ömer öncekinden daha şumullü olarak dlvanın tanzimini emretmiştir. Bunun delili,
Kalkaşendi'nin daha önce zikreredilen: "İslamda ilk meydana getirilen divan,
divanü'l-inşadır. Bu, Resuluilah (s.a.v.) zamanında meydana getirildi."
sözüdür.
Dlvanü'l-ceyşe
gelince bu konuda Sahilı-i Bubiiri'de rivayet edildiğine ~öre: Huzeyfe (r.a)
"Resulullah (s.a.v.) "Bana müslümanların isimlerini yazınız."
buyurdu. Biz de ona 1500 kişinin ismini yazdı k. "06)
şöyle demiştir:
Bubiiri'nin "Sahih" in deki aşağıdaki ri vayeti de, gazveye gidenlerin isimlerinin
yazılmasının sahabllerin adetleri olduğunu ifade eder: İbn Abbas'dan rivayet edildiğine göre
Resuluilah (s.a,v.): "Bir kimse mahremi olmayan bir kadınla başbaşa kalmasın. Ve hiç bir kadın da yanında mahremi olmaksızın sefere çıkmasın."
buyurmuş, bunun üzerine bir adam kalkarak: "Ya Resulellah! Ben şu ve şu gazveye
yazıldım. Hanımım da hac yapmak üzere gitti." demiştire ı 7).
Bu rivayetten sahab1lerin cihada gitmek isteyenlerin isimlerini yazdıkları
anlaşılmaktadır. Buna "divanü'l-ceyş" denilmesi veya bunun divanü'l-ceyş'in çekirdeği
kabul edilmesi mümkündür.
Dlvanü'l-haraç veya divanü'l-cibaye'ye gelince, biraz sonra göreceğimiz gibi, Resuluilah
(s.a.v.)'in katipleri içerisinde ganimetieri yazanlar vardı. O zaman bu, devletin gelirleri idi,
kaydedilirdi. Buna "divanü'l-haraç" ismini veremesek bile daha sonra "divanü'l-haraç"
şeklini alan şeyin başlangıç noktası diyebiliriz.
Hz. Ömer'in divanları tanzim etmek için İran sınır muhafızı ile i stişare ettiği meselesine
gelince bu, hemen kabul edilebilecek bir durum olarak görülmemektedir. Çünkü daha önce
yazı bilinmekte idi. Müslümanlar Resulullah (s.a.v.) zamanında önemli şeyleri yazıyorlardı.
Kitap ve sahifeler de ResuluHalı (s.a.v.) zamanında bilinmekte idi. Divan da, içerisine askerlerin isimleri yazılan bir defterden başka bir şey değildir. Konuya bu bilgilerin ışığı altında
bakılınca divan düzeninin İranlılardan alınması meselesi şüpheli olur.
(14) Kalkaşandi age., I, 91.
(15) Hasen İbriihim Ha~en ve Ali İbriihim Hasen, en-Nuzumü'l-İsliimiyye, Kiihire, 1962, s. 170.
(16) Buhfui, Cihad, 181.
(17) Buhfui, Cihad, 140. İbn Hacer, Bubiiri'nin şerhi "Fethu'l-Diiri" isimli eserinde (VI, 143) hadisin şerhinde:
"Hadis, askerleri yazınanın meşru olduğuna ve devlet başkanının halkının maslahatını gözetınesi gerektiğine delalet eder." der.
TEMMUZ- AGUSTOS - EYLÜL 1993 e Ci LT: 29 • SAYI: 3
39
MUSTAFA EL-A'ZAMi
3- Sekreterya ve Birimleri
ihtisaslan açısından Resuluiiah'ın katipierine baktığımızda bunlardan bazılarının Kur'an'ı
yazdıklarını görürüz(l8). Bazı katipierin de devlet işleriyle ilgili yazışmada ihtisas kazandıklarını görürüz( ı 9).
İçlerinde
Zeyd b. Sabit gibi Resulullah'ın hükümdarlara gönderdiği mektupları yazan
vardı.
Ali b. Ebu Talib muahedeleri yazan,
el-Muğ1re b. Şu'be gibi ortaya çıkan ihtiya~Iarını yazan,
Abduiiah b. el-Erkam ve diğerleri gibi insanlar arasındaki akitler ve borçlan yazan,
Muaykıb b. EbU Fatıma ed-Devs1 gibi Resuluiiah'ın ganimetierini yazan,
Huzeyfe b. el-Yernan gibi Hicaz hurmalarını tahmin edip yazanlar vardı.
Resfilullah'ın
katipleri içerisinde "Hanzala el-katib" isminde biri vardı ki, Resulullah'ın diğer katibieri olmadığı zaman işlerini bu yazardı. Bu sebeple "el-katib" deyince
anlaşılan o idi<20).
4- Tercüme
Kısmı:
Abd b. Humeyd, Sabit b. Ubeyd tarıkıyle Zeyd b. Sabit'in şöyle dediğini rivayet
etmiştir: "Resulullah (s.a.v.) bana: "Ben bir takım kimselere yazı yazdırıyorum
ki onların fazla veya noksan yapmalarından korkuyorum. Süryaniceyi
öğren." buyurdu. Ben de on yedi gün içerisinde öğrendim<21 ). Nihayet Resulullah'ın yahudilerle olan yazışmalarını yazardım, onların Resuluiiah'a yazdıklarını da okurdum. "(22)
5- Mektuplara Verilecek Cevaplarla İlgili Bazı Prensipler:
Bize Cehşiyar1 (ö. 331/943) zikretmiştir ki Hz. Peygamber (s.a.v.) Katib Hanzala b. erRab!' b. ei-Murakka'a kendisinden ayrılmamasını ve her şeyi kendisine üçüncü gününde zikretmesini emretti. Bunun manası, Resuluilah (s.a.v.) gelen yazılara üç gün içerisinde cevap
verilmesini emretti, olmaz mı? Herhalükarda bumana uzak değildir.
Bu, ifade etmektedir ki, Hz. Peygamber (s.a.v) her şeyi unutmadan zamanında yapması
için Hanzala'dan, bunları kendisine hatırlatmasını istemiştir. Bu da Rasulullah'ın
meşguliyyetinin çokluğunu ve hiç bir şeyi üç günden fazla geciktirmeden yapmak istediğini
ifade ediyor.
··
6- Katibierin Bürosu:
O zaman katibierin oturup yazmaları için özel bir yer var mı idi? Buna müsbet ya da
menfı kesin olarak cevap vermek kolay değildir. Fakat genellikle Kur'an-ı Kerim'in
yazılması için özel bir yer vardı. Devletle ilgili yazışmalar için de durum böyle idi. Nitekim
(18) bk. Fethu'l-Bari, IX, 22; Müsned, VI, 250; ei-Mesahif, 3.
(19) el-Mes'ildl, et-Tenbih ve'l-İıjrfif, 282-284; Cehşiyfui, ei-Vüzeraü ve'l-Küttab, Kfihire, 1357 h., s. 12-14;
İbn Miskeveyh, Tecaribü'I-Ümem.
(20) Cehşiyfui, age., s. 12-13.
(21)-İbn Hacer, ei-İsabe fi Temyizi's-Sahabe, Kfihire, 1328 h., 1, 561.
(22) Buhfui, et-Tarihu'l-Kebir, Il/I, 381; İbn Hacer, age., r, 561.
40
DiYANET iLMi DERGi
ÜMMİ PEYGAMBER DiVAN! KARŞiVi) VE KATiPLERi
İbn Abbas'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Mushaflar satılmazdı. Bir mushafa sahip
olmak isteyen kimse bir kağıt ile Resulullah'ıu yauına gelir, yazı bilen
bir kimse kalkar hasbi olarak yazmaya başlar, sonra diğeri kalkar, bu,
mushaf bitineeye kadar böyle devam ederdi."(23) Bu ifadeden, Resulullah'ın meclisinde mushaf yazılması için özel bir yerin olduğu anlaşılmaktadır. Mektuplar da burada
yazılmış olabilir.
7- Müsveddelerin
Yazılması
İbnü'l-Kasim'in İmam Malik'ten rivayet ettiğine göre Malik demiştir ki: Bana ulaştığına
göre Resulullah'a bir mektup gelince:
"-Benim
adıma
buna kim cevap verecek?" buyurdu. Abdullah b. el-Erkam:
"-Ben." dedi ve ona cevap
gönderilmesini emretti(24).
yazdı.
Bu, Resulullah'a getirildi,
hoşuna
gitti,
Bu ri vayetin ışığında, kiltipler önce yazıyorlardı, sonra Resulullah'a arzedip muvafakatı nı
alıyorlardı, diyebiliriz. Gayet açıktır ki Resulullah (s.a.v.) onu değiştirebilir veya yerine
başkasını yazdırabilir ya da ona muvafakat edebilir. Yazı son şeklini ancak Resulullah'ın
muvafakatından sonra alabilirdi. Bu işe, müsveddelerin hazırlanması diyebiliriz. Tabi bu,
bizzat Resulullah (s.a.v.) yazdırmadığı zaman olurdu.
8-
Yazıların
Bir Suretinin Muhafaza Edilmesi:
Katipierin bütün yazdıkları yazıyı istinsah ederek bir nüshasını sakladıklarıyla ilgili açık
bir delil bulamadım. Ancak hepsini değilse de bazı yazışmaların istinsah edildiği
söylenebilir. Şöyle ki:
Nesh kelimesi cahiliyye döneminde Araplarca bilinmekte idi. Nitekim Allah Teala:
"Biz sizin yaptıklarıuızı yazıyorduk."(25) buyurmuştur. "Lisanü'l-Arab"da ennesh: "Bir yazının tıpkısını harf be harf yaz~aktır" denir< 26>.
Hudeybiye Sulhu iki nüsha olarak yazılmıştı. Bir nüshasını Resuluilah (s.a.v.), diğerini
de Suheyl b. Beyda' almıştı. el-Vakıdl (ö. 207/822) demiştir ki: Hudeybiye Sulhu yazılınca
Suheyl: "Benim yanımda olacak", dedi. Resuluilah da: "Hayır bende kalacak",
demişti. Bunun üzerine bir nüsha daha yazıldı. Resuluilah (s.a.v.) ilk yaz\lanı aldı, Süheyl
de istinsah edileni aldı "(27)
Abdullah b. Amr b. el-As demiştir ki: "Elimle yazdığım ilk yazı Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Mekke halkına yazdırmış olduğu yazıdır. "(2 8> Açıktır ki bu, Resulullah (s.a.v.)'in yazdırdığı yazının bir nüshasıdır. Çünkü Abdullah b. Amr b. el-As, Hudeybiye Sulhu'nda muahedeyi yazan değildi. Öyle ise o, Resulullah'da bulunan asli nüshadan
istinsah etmiştir, ya da sahabelerden birinin yanında muhafaza edilen muahedenin suretinden
yazmıştır. Bütün bunlardan resmi vesikalann muhafaza edildiği anlaşılmaktadır.
(23) Beyhaki, es-8ünenü'J-Kübra, Haydariibiid, 1347 h., VI, 16.
(24) el-Ensiiri, el-Misbllhu'I-Mudi', Mahtiltatu Mektebeti Mekke, vr. 31a-b.
(25) Casiye suresi: 45/29.
(26) İbn Manzur, Lisanü'I"Arab, Nesh maddesi.
(27) Viikıdi, el-Megiizi, Cfuniatü Oksford, 1966, s. 612.
(28) bk. el-Kettiini, et-Teratibü'I-İdariyye, Ribat, 1346-1349, rı, 244.
TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1993 oCiLT:29 •SAYI: 3
41
MUSTAFA EL-A'ZAMi
Hz. Peygamber (s.a.v.)
tarafından
muhtelif cihetlere gönderilen yazılar bazı sahabilerin
yanında mevcut olduğu gibi, İbn Abbas•ın(2 9 l, Ebu Bekir b. Hazm'inC30) ve Urve b. ez-
Zübeyr'in yanında da mevcuttu.
Bu bilgilerin ışığında diyebiliriz ki, sahabiler, Resuluilah (s.a.v.)'in muhtelif cihetlere
gönderilen mektuplarımn suretini alıyorlardı. Bu yazılar ve suretler genel idarede muhafaza
ediliyordu. Sahabiierin yanında bu suretler muhafaza edilmiş olmasıydı, hiç bir kimsenin
Resulullah'ın bu yazılarını bir araya getirmesi mümkün olmazdı.
Ebfi Bekir es-Sıddlk'in yanında Hz. Peygamber'in zekatla (sadakat) ilgili yazısı vardı
(31). Ömer b. el-Hattab, bazı şahıslardan alınan bütün muahede ve vesikaları muhafaza
ediyorduC32l.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatından sonra çeyrek asır geçmemişti ki başlangıçta
okuma yazma bilmeyenierin ·şehri olan Medine'de Hz. Osman'ın evine bitişik "Beytü'lkaratis" yani çeşitli evrakların muhafaza edildiği arşiv oluşmuştuC33)_ Buna İslam Devletinin Sekreteryası diyebiliriz.
9-
Mektupların
a-
Başlangıcı
Yazılış
Şekli
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in mektupları "Bismillahi'r-rahmani'r-rahim" sÖzü ile
başlardı. Şa'bi (ö. 103/721 )'den nakledildiğine göre mektupların başında "bismillah ... "
in yazılması muhtelif merhalelerden geçmiştir. İbn Sa'd (ö. 230/845) demiştir ki: Bize elHeysem b. Adiy et-Tru haber verdi, o dedi ki bize Müclid b. Said ve Zekeriyya b. Ebfi
Zaide, Şa'bl'nin şöyle dediğini haber verdiler: "Resfilullah (s.a.v.) başlangıçta
Kureyş'in yazdığı gibi "bismike'Ilahümme" şeklinde yazıyordu. "Gemiye
binin, onun yürümesi ve durması Allah'ın ismiyledir. "< 34 l anlamındaki
ayet inince "bismillah" şeklinde yazdı. Daha sonra "Deki: Gerek Allah
deyin, gerek Ralıman deyin ... "(35) anlamındake ayet inince "Bismi'Ilahi'rrahman" yazdı. Daha sonra "Şüphesiz ki o, Süleyman'dandır ve o,
hakikaten ralıman ve rahim olan Allah'ın adıyle."C 3 6) anlamındaki ayeti
inince "Bismillahi'r-rahmani' r-rahim" şeklinde yazdı. "(37)
Bu rivayet zayıf olup sabit değildir. el-Heysem b. Adiy et-Ta! yalancıdır< 38 l; onun için
bu rivayet kabul edilmez.
b- Ünvan
Resuluilah (s.a. v.)'in
mektuplarında
önce kendi ismi, sonra kendisine mektup
(29) ez-Zeylei', Nasbu'r-Raye, Beyrut, 1973, IV, 420.
(30) bk. İbn Tolon, A'lfunü's-Sailin, 48-52.
(31) G~niş bilgi için bk. el-Vesaikü's-Siyasiyye, ı04b, 104c.
(32) el-Makrizi, Hıtat, Bulak, 1270 h., I, 295.
(33) Belfizun, Ensabü'I-Eşrilf, ı, 22; Aynca bk. Tarihu't-Taberi, II, 790.
(34) HUd suresi 11/41.
(35) isrii' suresi: 17/110.
(36) Nemi suresi: 27/30.
(37) İbn Sa'd, et-Tabakat, l, 263, 264. Ay nca b k. Ebu Diivud, I, 291; Ebu Ubeyd, Fedailü'l-Kur'an, 52 3 .
(38) bk. ez-Zehebl, Mizanü'l-İ'tidal, el-Heysem b. Adi'nin tercemesi.
42
DiYANET iLMi DERGi
ÜMMIPEYGAMBER DIVANI (ARŞİVİ) VE KATiPLERi
gönderilenin ismi yazılırdı(39). Bu, eski adetlerdendi. Ancak nadir olarak büyük ve
şerefli kimsenin ismi ile başlandığı da olurdu. Bu sebeple sahabiler Hz. Peygamber'e
yazdıkları zaman önce onun ismini yazarak "AIIah'ın elçisi Mnhammed'e" diye
başlarlardı<40l.
c- Maddeler
Arasını Ayırmak
Buhari'nin, Ravh b. Abdülmü'rnin, Ebu Üsame ve Hişam b. Urve tar!kıyle rivayetine
göre Hişam demiştir ki: "Resnlullah'ın, mektuplarından birini gördüm. Her
fıkra bitince emma ba'dü diyordu"(4l)
d- Katibin İsmi
Mektubun sonunda
yazdığı da olurdu(42).
e- Mektubun
çoğu
kez
kıltip
ismini zikrederdi. Zaman zaman
şahitlerin
ismini
Mühürlenınesi
Zamanımızda resmi yazıların resmiyet ifade etmesi için imzalanması adettir. Öyle
anlaşılıyor ki eskiden imza yerine mühürle iktifa ediliyordu. İmza yerine mührün kullanılması Japonya ve Çin'de Hz. İsa'dan bir kaç asır öncesine kadar ulaşır. Batıda da kralların veya hükümdarların imzası yerine mühür kullanılagelmiştirC43).
İşte bu sebeple Resullulla (s.a.v.) yabancı hükümdarlara mektup yazıp onları islama
davet etmek istediği zaman, kendisine: "Bunlar mühürsüz yazıyı okumaz." denilmiş, bunun üzerine Resuluilah (s.a.v.) mühür olarak kullanılmak üzere gümüşten bir
yüzük yaptırrnıştı. Kaşında "Muhammedün Resfilullah" yazısı vardı< 44l. Bu yazı
İslam Devletinin sembolü olmuştu. Onun için Resfilullah (s.a. v.) başkasının yüzüğünün
kaşında bu ibarenin olmasını yasaklamıştı. Resuluilah (s.a.v), mührü bulunmadığı zaman
isminin altına parmak bastığı da olurdu(45).
f- Mektuplara Tarih
Konulması
Resfilullah'ın yazdıkları
mektuplara tarih konuluyor muydu, yoksa konu] muyorrnuydu? Veya başka bir ifade ileResfilullah (s.a.v.) mektuplarında tarih kuilanmış mıdır, yoksa
(39)
"el-Vesaiku's-Siyasiyyc" isimli eserindeki veslkalardan herhangi bir vesikaya mesela
Resillullah'ın Ncefişi'ye mektubuna bak.
(40) Misal olarak bk. Ahmed, Müsncd, IV, 339. İbn Hacer-demiştir ki: Ahmed ve Ebu Diiviid, el-Ala' b. elHadram1', Bahreyn'de Resülullah'ın valisi iken ona mektup yazıp, mektubuna kendi ismini yazarak
başlamıştır. İbn Ömer de Muaviye'ye yazarken kendi ismi ile başlamıştır. Bezziir da zayıf bir senedie
Hanzale el-Kiitib'den rivayet etmiştir ki: Hz. Peygamber (s.a.v.), Ali ve Halid b. Velid'i bir yere
görevlendirdi. Halid yazdığı mektubu kendisi ile başladı, Ali de Resiilullah ile başladı. Hz. Peygamber
(s.a.v.) onlardan hiç birine itapta bulunmadı (bk. Fcthu'I-Barl, Vlll, 223).
(41) Buhiiri:, el-Edcbü'I-Müfred, II, 559.
(42) bk. Hamldullah, el-Vesiiiku's-Siyasiyye, 34, 41, 44, 124 nolu vesikalar. Şahit! erin ismi için ise 43, 48 ve
124. vesikalar.
(43) bk. Dairatü'l-Maarif el-Biritaniyyc, SEAL maddesi.
(44) Buhari, Liba~. 25; İbn Sa'd, et-Tabakat, ı, 471.
(45) İbn Hacer, el-İsabe, II, 431.
Hamldullah'ın
TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1993 • CİLT: 29 • SAYI: 3
43
§:.;'
.
MUSTAFA EL-A'ZAMi
kullanmamış mıdır? Şüphe
yok ki genel olarak Resfilullah'ın mektuplan tarihsiz idi. Ancak
bazı vesikalarda senenin zikredildiği görülmektedir. Muhammed Hamidullah'ın "elVesiliku's-siyasiyye" (s.33)'de zikrettiğine göre Resfilullah'ın Mikna halkı ile yaptığı
muahedeyi hicretin dokuzuncu senesinde Ali b. Ebil Talib yazmıştır.
İbn
Fadlullah el-Umerl, Resfilullah'ın Temim ed-Dari'ye hicretin dokuzuncu senesinde
yazılan mektubunu görmüştür"(46)_
es-Süyilti (ö.91 111505) demiştir ki: "İbnü'I-İmad (ö.l089/1679)'ın şöyle
dediğini gördüm: "Üstat Ebu Ta.t,.ir Muhammed b. Muhammed ezZiyadi'nin bir kitabında Resiilullah (s.a.v.)'in Necran Hıristiyanlarına
yazdırdığı bir mektubunda hicreti tarih olarak kullandığım gördüm.
Resuluilah Hz. Ali'ye "hicretin beşinci yılı" diye yazmasını emretmiştir.
Buna göre hicreti tarih başlangıcı olarak ilk kullanan Hz. Peygamber
(s.a.v.) olmuş, daha sonra Hz. Ömer de ona tabi olmuştur. rr(47)
İbn
Asakir (ö.571/1176), İbn Şihab'dan şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber
(s.a.v.) Rebiu'l-Evvel ayında Medine'ye gelince bunun tarih başlangıcı
olarak yazılmasını emretti. "(48)
İbn Hacer (ö.852!1447) demiştir ki: "el-Hakim "el-İklil" isimli eserinde İbn Cüreyc
ve Ebil Seleme, tarlkıyle İbn Şihab ez-Zührl'den şöyle rivayet etıniştir: "Hz. Peygamber
(s.a. v .) Medine'ye gelince bunun tarihinin yazılmasını emretti,
Rebiulevvel ayı yazıldı. Bunun anlaşılması güçtür. İleride geleceği gibi
meşhur olan, hicretin tarih başlangıcı olarak kabul edilmesi Hz. Ömer'in
bilafeti zamanında olmuştur."(49)
Kalkaşandl
(ö.82l/1418) de demiştir ki: "Ebu Ca'fer en-Nehhas "Sınaatü'l­
kitab" isimli eserinde Muhammed b. Cerir tarikıyle İbn Şihab'dan rivayet
etmiştir
ki, Hz. Peygamber (s.a. v.) Medine'ye geldiği zaman, -ki
Rebiulevvel ayında gelmişti-, tarihinin yazılmasını emretti. Buna göre
tarih başlangıcı hi c ret yılında olmuştur. rr(50)
Bilginler yanında yaygın olan hicretin tarih başlangıcı olarak kabul edilmesi Hz.
Ömer'in bilafeti döneminde idari bir işten dolayı olmuştur.
eş-Şa'bl'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ebu Musa el-Eş'ari, Hz. Ömer'e:
"Bize yazılar geliyor, bunların tarihini bilemiyoruz." diye yazdı. Bunun
üzerine Hz. Ömer sahabilerle İstişare ettikten sonra Hz. Peygamber
(s.a. v.)'in hicretinin tarih başlangıcı olarak yazılmasını emrettiC5I).
Ebil Hilal el-Askeri (ö.39511005) "el-Evail" isimli eserinde zikrettiğine göre Ebi.l
Milsa el-Eş'arl, Ömer b. el-Hattab'a: "Bize Mü'minlerin Emlri tarafından yazılar geliyor,
bunlann hangisini uygulayacağımızı bilemiyoruz. Yazılann üzerinde Şaban ayı zikredilmektedir. Fakat hangi Şaban, geçen Şaban mı, gelecek Şaban mı, bilemiyoruz?" diye yazdı.
(46) Hamldullah, age., Vesika 33 (Beliizuri'nin Fütuhu'l-büldan'ından naklen)
(47) Salfihuddln el-Müncid, Tarihu'l-Hattı'l-Arabi (ei-Meslilik ve'I-Memfilik, s. 173-175 den naklen).
(48) es-Süyfiıl, eş-Şimarih fi İlmi't-Tarih, 50-51.
(49) lbn Hacer, Fethu'I-Bari, VII, 268.
(50) Kalkaşandl, Subhu'I-A'şa, VI, 240.
(51) Halife b. Hayyfit, Tarih, I, 8. Aynca bk. Buhfiô, et-Tfirihu's-sağlr, 9.
44
DiYANET iLMi DERGi
ÜM Mi PEYGAMBER DiVAN! (ARŞiVi) VE KATiPLERI
Bunun üzerine Hz. Ömer hicreti tarih başlangıcı kabul etti(52).
Kalkaşand1
de başka bir şey rivayet etmiştir ki onun muhtevası da şudur: "Sahabe tarih
problemi ile karşı karşıya gelince, bunu İran'lılardan öğrenmemiz gerekir, dediler. Bunun
üzerine Hz. Ömer, Hürmüzanı (İran devlet adamları) toplayıp sordu. Onlar da bizim bir
hesabımız var ona "ayların ve günlerin hesabı" diyoruz, dediler. Böylece Hz. Ömer de tarihi
kabul etmiş oldu(53).
Öyle anlaşılıyor ki Hürmüzan olayı, sebepsiz olarak bu konu içine sokulmuştur. Çünkü
Kur'an-ı Keri)ll'in de belirttiği gibi günler, aylar ve sene Araplarca bilinmekte idi. Hatta
o"nlar cahiliyle döneminde tarih de kullanıyorlardı. Fakat sabit bir tarihleri yoktu, her önemli
olayı tarih başlangıcı kabul edip kullanıyorlardı(54).
Bazıları
Sel'in düşmesine tarih koymuşlar Durfiz Dağlarının kuzey bölgesindeki Balıran
el-Lüca Kilisesinin kapısının üzerinde de bir yazı bulmuş ve bu yazının altında: ·"Hayber'in
bozulmasından bir yıl sonra 463 senesinde yazıldı."<55 ) denilmiştir.
Araplar bi'setten önce Fil yılını tarih olarak; kullanıyorlardı(56). Buna göre İslam! takvimin meydana gelmesi olayına Hürmüzan'ın girdirilmesi için geçerli bir sebep yoktur.
Çünkü Araplar cahiliyye döneminde de tarih kullanıyorlardı. Bundan dolayı Peygamber efendimizin bazı yazılarına tarih koymuş olması pekala mümkündür, fakat tarih kullanımı
yaygın değildir. Hz. Ömer zamanında yazılara tarih konulmasına ihtiyaç duyduklarında
Resfilullah'ın hicretini tarih başlangıcı olarak kabul etmişlerdir.
10· Zarf
Öyle anlaşılıyor ki Resuluilah (s.a.v.) bazı mektuplarını bir şeye sararak göndermiştir,
veya mektubu dürüp üzerini mühürlemiştir. Resillullah, Amr b. el-As'ı Cülenda'nın oğulları
Ceyfer ve Abd'e göndermiştL Amr, Abd b. Cülenda ile görüşmüş, o da kendisini kardeşi
Ceyfer ile görüştürmüştür. Amr b. el-As demiştir ki: "Onun yanına girdim. Mühürlü
mektubu ona verdim. Mektubu açtı ve okudu."C57 ) İşte bu rivayetten mektupların
kapalı gönderildiği anlaşılmaktadır.
·
Netice olarak diyebiliriz ki Resuluilah (s.a.v.) zamanında divanü'l-inşa meydana getirildi,
divanü'l-cünd ve divanü'l-harac'ın esası ortaya konu1du. Arapçadan yabancı dillere ve yabancı
dillerden Arapçaya tercüme için özel bir bölüm oluşturuldu. Yazı işleri düzenli idi. Yazı ile
ilgili işler ihtisas sahiplerine verilirdi.
(52) Kalkaşandl, Subhu'I-A'!iii VI, 240::241,;:· .: . . ' : :....
(53) Aynı eser, VI, 241.
.
-~: ::·;i:
.. ;. .:-:...
(54) Cevad Ali, Tiirihu'I-Arall'~ble'l-İsliiın~ I, 44-53.
' ' · ' ~:'-(55) Nasıruddln el-Esed, M;ı.S'ai:ıirii•!i·!il'ri'l~ciihili, 29; R. ~ilaşer, Tilı-llıu'I-Edebi'I·Arabi, 72-73.
(56) Nasırurldin el-Esed, age.,.ı9. Bundıiıf ıtllliidf M~shırtakviıniıji ~ıiılanmadıklan anlaşılmaktadır.
c
:'
••
(57) İbn Sa'd, et-Tabakat, İ;·264,.\
>/
~~.
-/~·
!,
----.-:::.:..:;
TEMMUZ- AGUSTOS - EYLÜL 1993 . ~- c'iı:t: 29 • SAYI: 3
45
Download